Franchising’de Bilgi Yükümlülüğü

Avukat Wolfgang Kroll ‘den hukuksal genel bakış
Franchise alan firma Franchise sözleşmesi akdetmeden önce ve de Franchise ilişkisi süresince yüksek bilgi ihtiyacı duyacaktır. İlk olarak Franchise alan firma Franchise ile bağlantılı açılış ve işletim ile ilgili olan sistem konseptini anlamak ve şanslar ve riskler konusunda bilgilenmek zorundadır. Franchise sistemine ait kendi objektif resmini oluşturabilecek konuma gelmelidir. Eğer bir Franchise sistemine karar vermişse, o halde sistemin kullanılmasına yönelik bilgilere ihtiyacı olacaktır. Kendisine söz verilen Know how’ u kendi üzerine aktarılmak zorundadır.
Franchise alan firmanın bilgi ihtiyacının giderilmesi ise işletme ekonomisi açısından ve Franchising’in amacından ileri gelmektedir. Klasik durumda Franchise alan firma iş kurandır. Kendisi Franchise veren firmadan, onun denemiş ve başarılı olmuş iş konseptine dayalı güvenli bir başlangıç ile mesleki bağımsızlığına imkan tanıması beklentisi içerisindedir. Önemli bilgi ve deneyimlere sahip olmadığı için de Franchise veren firma tarafından bilgilendirilmek ve onlardan danışmanlık hizmeti almak zorundadır.
Farklı biçimde zorluk teşkil eden ise yasal düzenleme ve değerlendirmedir, çünkü Franchising yasal olarak normlaştırılmamıştır. Franchise veren firma Franchise sözleşme akdedilmeden önce Franchising sistemi ile ilgili önemli konularda ve tazminat yükümlülüğü ile ilgili aydınlatma sorumluluğuna sahip olduğu için büyük oranda bir standart sağlanabilmektedir, ancak bu sorumluluğunu şartlara uygun olarak yerine getirmek zorundadır. Sözleşme akdedildikten sonra mevcut bilgi ihtiyacına ilişkin yasal güvence tam olarak açıklığa kavuşmamıştır. Franchise alan firma belirli bir Know how’u almak zorunda bırakılır, bu kendisine ekonomik avantajlar sunacaktır. Her istenilen x fikrinin de şirket olarak Franchise ile ilişkilendirilemeyeceği tartışmasızıdır. Bu durumda sadece belirli bir Know How ‘a dayanan konseptler ancak bu şekilde tanımlanabilir. Know How tanımı altında belirli teknik ve/veya işletme ekonomisine dayanan deneyimler ve bilgiler anlaşılmaktadır, yani herkesin bu kapsamda işe dahil edilmeyeceği açıkça ortadadır. Bilginin patent altına alınması yada gizli tutulması değildir burada önemli olan. Belirleyici unsur burada belirli bir bilginin denenmiş ve pratikte kullanılabilir şekilde sunulmasıdır. Bu bilgiler ile ilgili olarak bir üçüncü şahsın zaman ve işe dair derinlemesine geliştirme çabaları veya yüksek ücretler ödemesine gerek yoktur. Sunulan Know how ile Franchise alan firma şirket için belirli ön masraflar yapmaktan kurtulacaktır bu şekilde işletim ile ilgili görevine konsantre olması amaçlanmaktadır.

Franchise alan firmanın Franchise sözleşmesi akdederek bilginin aktarılmasına yönelik bir talepte bulunup bulunamayacağı hukuki açıdan açık değildir, diğer bir ifade ile bilginin paylaşımı konusunda. Bu soruyu cevaplamak zorunda olan bir hukukçu bir dizi problemlerin önünde durmaktadır. Alman mahkemelerinin bu konularla ilgili kararları çeşitli sonuçlar doğurmuştur. Franchise sözleşmesinin saf bir menfaat koruyucu sözleşme olduğu da kısmen düşünülmektedir, bunun merkezinde ise Franchise alan firmanın da satışları artırma sorumluluğu olduğu tahmin edilmektedir. Bu teoriye göre Franchise alan firma satış artırma yükümlülüğünü yerine getirmek için de Franchise veren firmanın Know how’una ihtiyaç duymaktadır. Know how’un devredilmesi ise Franchise veren firmanın birlikte etki eden ticareti olarak düşünülmelidir, yoksa Franchise alan firmanın talep edeceği bir ana sorumluluk değildir. Bir başka yoruma göre lisans anlaşmasının özel bir durumu olarak kabul edilmektedir. Franchise veren firma, Franchise alan firmaya kendisinin geliştirdiği bir şirket konseptine ait kullanım hakkını devretmektedir. Buna göre de Franchise veren firmanın sorumluluğu gerekli olan Know how’u devretmektir. Daha iyi yorumlar ise muhtemelen bu son görüşe katılmaktadırlar.

Bir Franchise alan firmanın tüm şirkete ait bir işin riskini üstlenmek istemesi ve bunun için de kendisine Franchise veren firma tarafından özel kullanımının bir menfaat sağlaması için geliştirilen Know how’unun devredilmesini talep etmeden bir Franchise ücreti ödemekle sorumlu kılınması realiteye uymayan bir tahmindir. Uygulayan faturayı öder. Birçok Franchise sözleşmesinde de Franchise alan firmanın bir şirket konseptinin kullanım hakkını alacağı açıkça düzenlenir, bu zaman zaman preamble de zaman zaman da sözleşmenin ön sözünde belirtilmektedir.
Bu hizmetler ve karşı hizmetler ile ilgili düzenleme nedeniyle problemler ortadan kalkmış sayılmaz. Çünkü hukuki bir kriter gereklidir, Franchise veren firmanın Know How ile ilgili iletme yükümlülüğünü yerine getirdiğine dair. Bu acaba Franchise alan firma başarılı olduktan sonraki bir zaman dilimi midir? Franchise veren firma ona göre söz verdiği Know how’u henüz devretmedi diye ve kendisinin de bu nedenden dolayı başarısızlığa uğramasından dolayı Bir Franchise alan firma bu yükümlülüğün yerine getirilmesi için dava açabilir mi? Eğer ki Franchise veren firma bilgileri vermiş, ama görüşmelerde ortaya koyduğu avantajları henüz sunmadıysa ne olur? Başarılı olmayan bir şirket konseptinin işletme ekonomisi açısından yetersiz olması, yada düzene uygun olarak Franchise alan firmanın ve hatta her iki tarafın da etkisinin olmadığı piyasa ekonomisine ait faktörlerin Franchise alan firmanın işletmesini başarısızlığa uğratması arasındaki farkı nasıl anlayabiliriz?

Soru üstüne soru, ve bunlarla ilgili neredeyse hiç ikna edici bir cevap da bulunmamaktadır. Güvenli bir uygulama ise her halükarda istisnai durumlarda görülmektedir: Eğer şirket konsepti boş bir numara ise Franchise veren firma Franchise verilebilir bir iş konseptine sahip olduğuna dair numara yapmış olur ve bu şekilde Franchise sözleşmesi Medeni kanununun 138. maddesi uyarınca geçersizdir veya en azından Franchise alan firmanın uygunsuz olarak mağdur edilmesinden dolayı sözleşme medeni kanununun 307. maddesi uyarınca etkisizdir. Franchise alan firma bu tür bir durumda ödenen Franchise ücretlerinin iade edilmesini talep edebilir. Edimi yerine getirmesine dair talepte bulunmak ise buna karşılık ümitsiz görünmektedir. Her ne kadar Franchise veren firmanın bilgileri verme taahhüdünü yerine getirmediğini kanıtlamış olsa da icra niteliğindeki bir başvuruyu ifade etmek yine de mümkün olmayacaktır. Franchise veren firmanın söz verilen know how’u devretmesi konusundaki başvurunun yargılanması ise Alman hukuk mahkemesince yetersiz delil ve icra kabiliyeti olan içerik nedeniyle reddedilirdi.
Franchising sözleşmesini, medeni kanununun kira sözleşmesine dayalı düzenlemeler açısından değerlendirmek ise tartışma konusudur ve bu tartışma özel olarak yasal bir düzenleme yapılıncaya kadar devam edecektir. İlk bakışta bu garip gelse de aslında yakından bakıldığında tamamen kabul edilebilir bir durumdur. Kira sözleşmesi süreli bir kullanım hakkının ücretli olarak sunulması ve kiralanan mesnedin verimlilik hakları açısından karakterize edilmiştir (medeni kanun madde 581 1.kısım). Sabit bir yargı kararına göre madde ve hak toplamları da bir kira hukukunun konusu olabilir, örneğin manevi değerleri ile birlikte bir şirket gibi. İlk bakışta bir iş konsepti için de aynısının söz konusu olabileceği düşünülmektedir, oysa burada kurumsal bir konu ve hakkın özellikleri tamamen eksiktir, yine de bir kira konusu olarak kabul edilirse, en azından meyveleri , ki bunlar şirketin satış rakamlarıdır, kar bırakabilir.
Medeni kanunu madde 581 kısım 2 ye göre en azından kira indirim hakkını medeni kanununun 536. maddesi gereği yada medeni kanununun 536. maddesi gereği bir tazminat talebinde bulunulabilir, ancak burada iş konsepti de sözleşme uyarınca kullanıma uygun değilse ancak talep geçerlidir. Bu tez birçok Franchise uzmanı tarafından reddedilmektedir. Franchise veren firma karlılık için bir teminat vermez, çünkü iş konsepti için bir sorumluluk kabul etmek mümkün değilmiş. Ancak bu görüş oldukça ayrımlaşmamış bir ifadedir. Bir Franchise veren firma tabi ki Franchise alan firmanın ekonomik başarısına garanti veremez. Başarı şahsi katılım ve dış olanaklara bağlı olarak gelişmektedir, buna Franchise veren firma çok sınırlı oranda etki edebilir yada hiç etki edemez. Tek etki alanı ise şirket konseptinin işletme ekonomisine dayalı olarak geliştirilmiş olması ve gerçek şartlar altında da denenmiş olmasıdır. Franchise veren firma elindeki verilere dayanarak şirket konseptinin bu şartları yerine getirdiğini belgeleyebilir, ancak konseptinin yetersiz olduğuna dair kendisine bir suçlama yapılamaz. Onun daha ziyade şirket konseptinin işletme ekonomisi açısından bir Franchise işletmesi kurmanın ve işletmenin işe yarar olduğunun garantisini vermesi gerekmektedir.
Franchise sözleşmelerindeki sorumluluk kararlarının ve garanti düzenlemelerinin karşılaştırılabilir olmadığını görmek de şaşırtıcıdır, bu uzun zamanda beri şirket alım sözleşmelerinde görülen bir konudur. Sanki bu konu bugüne kadar tabulaştırılmış gibi durmaktadır. Bu tabu kırılmadığı sürece de Franchise sektörü sürekli imaj zedeleyici “kara koyunlar” ile savaşmak zorunda kalacaktır.

Bu metin "Informationspflichten im Franchising" adlı yazıdan alınmıştır, yazan ise Avukat Dr. Wolfgang Kroll, sertifikalı Franchise- yöneticisi (IHK) ve aynı zamanda Franchise şirketlerinin danışmanlığı konusunda uzmanlaşmıştır. Avukatlık bürosu Schneider Schwegler’de görev yapmaktadır, adres Königsallee 60 G, 40212 Düsseldorf (Tel.: 0211 / 138 60-80, Faks: 0211 / 138 60-99, Email: kroll@schneider-schwegler.de).

Yorumlar

Popüler Yayınlar