Okullu Müteahitler - Okulsuz Müteahitler

Öncelikle söylemek gerekir ki Türkiye'de önüne gelen Müteahhit olabiliyor, çünkü Müteahhit demek illa okulu bitiren, Mühendis veya Mimar değil, "Taahhüt'ünü Yerine" getiren kişi demek. İşin ironisi de burada, eğer "Müteahhit"ler adam gibi "Taahhüt'ünü yerine getiren kişiler" olsalar bugün deprem yaşadığımızda binlerce kişi ölmezdi. O halde Müteahhitler ikiye ayrılıyorlar; 1. Okullu Müteahhitler, 2. Okulsuz Müteahhitler
Türkiye'de genelde İnşaat Beton, Ahşap ve Çelik ile yapılıyor Okullu Müteahhit ve Okulsuz Müteahhitler Okulsuz Müteahhit'ler de kendi içlerinde ikiye ayrılıyor maalesef ki birçoğu şu şekildedir: 1. Grup "Kıro Müteahhit": Genelde elinde hiçbir sertifikası olmayan, mühendis veya mimar olmayan, hatta yanında mühendis yada mimar bile çalıştırmayan, bir kalfa dostu olan ama cebinde parası olan (yada öyle gösteren), bazen kendi bazen de bir garibanın arsası üzerine ölüm yuvası yapan insanlar. 2. Grup "Çekirdek Müteahhit" Çok küçük bir bölümü de çekirdekten yetişmiş insanlardır ki onlar da bugün azalmışlardır.
Okullu Müteahhit sayısı da ülkemizde gittikçe azalmış ve parmakla gösterilecek düzeylere inmiştir, çünkü Okulsuz "Kıro" müteahhit kitlesi oradan buradan çalarak yönetmeliklere uymayarak ev fiyatlarını en ucuz maliyetle yapıp sonra da en ucuz olarak satmaktadırlar. Aman dikkat, bakın Fikret Bala'nın bir yazısı var aşağıda lütfen okuyun. Milliyet gazetesinden Fikret Bala şöyle diyor: Müteahhit... Her deprem sonrasında yıkılan binaların müteahhitleri suçlanıyor. Yıkılan binalar inceleniyor veya kalitesiz, eksik malzemeli yapılar olduğu anlaşılıyor ya da yapıların yanlış zeminlere kurulduğu ortaya çıkıyor. Sonuç olarak, "malzeme hırsızlığı, kayırmacılık" denilip geçiliyor. Sık karşılaşılan bir durum da müteahhidin genellikle eğitimsiz veya alakasız meslek sahibi olduğu görülüyor. Müteahhitlik bu kadar basit bir iş mi? Müteahhitlik bir meslek mi değil mi? Her önüne gelen müteahhitlik yapabilir mi? Bir mühendislik eğitimi almış olması gerekir mi? Türkiye'de bu soruları çoğaltmak mümkün... Ama bakıyorsunuz aynı Türkiye inşaat sektöründe en iddialı işleri yapıyor. Yurtdışında birçok önemli projeyi alıyor ve gerçekleştiriyor. Ödüller alıyor. Bazı Mütahhitler ucuz binalar yapıyorlar, ölüm tuzağıdır uzak durun. Yurtiçinde de yurtdışında da çok başarılı olan çok güvenilir bulunan firmalarımızın sayısı az değil... O zaman bu kağıt gibi yıkılan binalar neyin nesi? Anlaşılıyor ki, bu bir sistem sorunu. Ya bir okul veya hastane binası yapmak bu tür güvenilir firmalar için küçük iş olarak görülüyor ya da özellikle bu tür işler yazılıp çizildiği gibi siyasetçi - müteahhit - bürokrat üçlüsü tarafından bir kayırma düzeni içinde yapılıyor. Bütçeye okul, hastane gibi yapılar için konulan ödenekler, o ilin siyasetçisi, yerel müteahhidi ve ilgili bürokratlar tarafından ya siyasi ya da parasal çıkarlar için kullanılıyor. Yer seçiminde de, müteahhit seçiminde de, inşaat kontrolünde de aynı zincir işliyor ve sonuç Çeltiksuyu gibi oluyor. Şimdi bütün okullar, hastaneler elden geçirilecek... Kimin ne zaman ne yaptığı yeni araştırılacak... Tabii bir yandan bu yapılırken, bir yandan da mutlaka işin kaynağına inilmesi gerekiyor. Müteahhit nedir, nasıl olunur, kamu işi nedir, nasıl verilir, nasıl yapılır, bu sistemin tümüyle sorgulanması ve yenilenmesi şart.
Yıkılmasa yana yatıyor ama gel de "Bilmeyene" Sor. 50 santim temel yapmış! Bingöl gibi bir ilde 1200 müteahhit neden vardır, ne iş yaparlar? Diğer illerde de durum böyle midir? Kafasına esen müteahhit olabilir mi, olabilmeli mi? Devlet bu işleyişin bir parçasıysa, bununla nasıl mücadele edilir? Bütün bu sorulara yanıt bulmak ve gerekli önlemleri almak yaşamsal önem taşıyor. Sadece sözle sorunlar çözülmüyor. Ayrıca kamu denetimi dışında, müteahhitlik konusunda mutlaka meslek odalarının da ağırlığını koymaları gerekiyor. Devletin de meslek kuruluşlarını, üniversiteleri devreye sokması bir zorunluluk. Bu sorunları hatırlamak için yeni depremler beklemeden, resmi, özel bütün kurumların harekete geçmesi kaçınılmaz. Ağıt yakmak yetmiyor... Deprem İzalasyonu EVET mümkün
Birçok yapı mühendisine göre, yıkıcı deprem kuvvetlerinden yapıları korumak için kullanılan geleneksel yaklaşım onların mukavemetini arttırmak ve yıkılmasını önlemektir. Bu yaklaşım yapının deprem kuvvetlerini büyütmesinden dolayı içindeki muhteviyatı ve yaşayanları koruyamayacağından tamamıyla efektif değildir. Doğadaki deprem kuvvetleri titreşimsel harekete bağlı olduğundan, titreşim sönümlenmesi binaların korunmasında kullanılabilir.
Bu yaklaşım genel olarak "Sismik İzolasyon" olarak bilinir ve yapı ile temeller arasına kauçuk destekler yerleştirilmek suretiyle yapının depremin yatay bileşenlerinden bağımsız hale gelmesi ile gerçekleştirilir. Bu tip sistemler sadece yapının korunması ile kalmazlar, aynı zamanda muhteviyatı ve yaşayanları da korurlar.

Yorumlar

Popüler Yayınlar