Franchise & More Mayıs 2007 14 nolu bültenine gelen yorum
Sitemizde halen yayındaki anketinde sorduğumuz "Alışveriş merkezlerinde yerli kotası olmalı mı?" sorusu, yerli markaların da gündeminde. Bir kısım tanınmış yerli marka sahipleri alışveriş merkezlerinin daha düşük kaliteli bile olsa yabancı markaları tercih etmesinden rahatsız olduklarını belirtiyorlar. Buna karşın ithalatçılar da alışveriş merkezi işletmecilerinin ve tüketicilerin tercihlerinin kısıtlanmaması görüşünde. Diğer yandan bu ülkenin insanları ithal maldan bir kazanıyorsa yerli maldan iki kazanıyorlar. İş de, aş da buna bağlı.
Bu konuda görüşünüzü belirtmek istiyorsanız lütfen www.franchisemore.com sayfamıza girerek sağ alt köşedeki anketimize oy verin. Çıkacak sonuca göre F&M olarak bir çalışma başlatacağız. Görüşlerinizi belirtmek isterseniz post@franchisemore.com adresine mail atabilirsiniz.
Sn. Hıfzı Kuruşa´nın yanıtı
Merhaba;
Görüşlerinize tamamen katılıyorum.Alışveriş Merkezleri ve Outlet AVM´ler perakendecilik sektörünün gözbebeği haline gelmiştir.
Girişimciler tarafından hissedilen her şart altında iş yapıyor, iş yaptırıyor imajı bu tip lokasyon ihtiyacı duyulmayan konseptlere kaymaktadır.Dolayısı ile gerek yerli markalar, gerekse yerli anadolu markaları bu aşamada zor günler yaşamaktadır.Yeni açılan AVM´lerde yer tutabilmek oldukça zor gibi görünüyor, dolayısı ile AVM´de yer almak isteyen GİRİŞİMCİLER ne pahasına olursa olsun yer kiralama yarışına giriyorlar, sonrasında ise bakıyorsunuz ki AVM´nin açıldığı günden günümüze kadar %15-18 arasında ilk kiralayanlar duruyor, gerisi devretmiş... Aslında bunlara Milli Sermaye´nin, Milli Servet´in kaybı gözüyle bakmalı tüm çevreler.Bir AVM´de dükkan açmanın bedeli 100.000YTL´nin altında değil.Bunlar kayıp edilen sermaye olarak ekonomi kayıtlarına geçiyor.
AVM´lerde ANADOLU MARKALARINA yeteri kadar yer verilmediği kanaatindeyim.Bu konuda yaptığınız anket sonuçlarıda ortadadır.Bu konuda yerel yönetimlerde gerekli tedbirleri almalıdırlar.ANADOLU MARKALARI, İSTANBUL MARKALARINA yenik düşmemelidir.ANADOLU Markalarının yolunu açmak, onlarında ne kadar yaratıcı olduklarını göstermelerine müsade etmek gerekmektedir diye düşünüyorum.
Ayrıca bunun birde mali boyutu olduğu kanaatindeyim.
Düşünün ki, İstanbul fast food firmalarından birisi Ankara´da, İzmir´de,Antalya´da şube açıyor, öncelikle tüm malzemelerini İstanbul´dan getirttiği için buradaki tedarikçilerin ciddi manada kayıpları var,kasabı,manavı,şarküterisi,uniforma diken tekstilcisi, poşetcisi, kağıtcısı, kömürcüsü, ekmekcisi,kırtasiyesi,ayrancısı,baharatcısı hatta inşaat malzemecisine kadar tamamı bu kazançlardan mahrum kalıyor.Bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Peki diğer boyutu;
Tüm visa,ticket,sodexho,multinet vb ödeme araçlarının iadesi istanbul üzerinden geçiyor..Vergilerin tamamı bağlı vergi dairesine gidiyor. tüm bunların yanında Ülkemizde 1981 yılına kadar Walter Heller-Joseph Pechman önerisi olarak tartışılan Merkezi idare toplam vergilerinden değişik yöntemlerle,belli kriterlerle gerçek kişilerden alınan vergilerin %10 oranını ayrı bir fonda toplayıp nüfus esasına göre bölüştürülmesi sistemi uygulanmış olup bu tarihden sonra 2380 sayılı yasa çıkartılarak bu uygulamadan vazgeçilmiştir. Bu yasa ile belediye finansmanında değişiklik yapılmış ve bazı vergilerden değişik oranlarda pay verilmesi yerine belediyelere genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden belli oranlarda global pay verilmesi yöntemi kabul edilmiştir.
Yani netice olarak, Anadolu kentleri her konuda İstanbul´umuza karşı oynayacağı maçlara 1-0 yenik çıkıyor.Cennet vatanımızın her m2´si bizim, o halde her m2´sine eşit mesafede yaklaşırsak hepsinin kalkınması konusunda adım atmış oluruz.Hedefimiz daha çok istihdam, daha çok katma değer, daha zengin ve refah bir ülke, daha iyi eğitim, daha iyi sağlık hizmetleri, daha iyi yaşam standartı.
En derin sevgi ve saygılarımla
Hıfzı Kuruşa
Bu konuda görüşünüzü belirtmek istiyorsanız lütfen www.franchisemore.com sayfamıza girerek sağ alt köşedeki anketimize oy verin. Çıkacak sonuca göre F&M olarak bir çalışma başlatacağız. Görüşlerinizi belirtmek isterseniz post@franchisemore.com adresine mail atabilirsiniz.
Sn. Hıfzı Kuruşa´nın yanıtı
Merhaba;
Görüşlerinize tamamen katılıyorum.Alışveriş Merkezleri ve Outlet AVM´ler perakendecilik sektörünün gözbebeği haline gelmiştir.
Girişimciler tarafından hissedilen her şart altında iş yapıyor, iş yaptırıyor imajı bu tip lokasyon ihtiyacı duyulmayan konseptlere kaymaktadır.Dolayısı ile gerek yerli markalar, gerekse yerli anadolu markaları bu aşamada zor günler yaşamaktadır.Yeni açılan AVM´lerde yer tutabilmek oldukça zor gibi görünüyor, dolayısı ile AVM´de yer almak isteyen GİRİŞİMCİLER ne pahasına olursa olsun yer kiralama yarışına giriyorlar, sonrasında ise bakıyorsunuz ki AVM´nin açıldığı günden günümüze kadar %15-18 arasında ilk kiralayanlar duruyor, gerisi devretmiş... Aslında bunlara Milli Sermaye´nin, Milli Servet´in kaybı gözüyle bakmalı tüm çevreler.Bir AVM´de dükkan açmanın bedeli 100.000YTL´nin altında değil.Bunlar kayıp edilen sermaye olarak ekonomi kayıtlarına geçiyor.
AVM´lerde ANADOLU MARKALARINA yeteri kadar yer verilmediği kanaatindeyim.Bu konuda yaptığınız anket sonuçlarıda ortadadır.Bu konuda yerel yönetimlerde gerekli tedbirleri almalıdırlar.ANADOLU MARKALARI, İSTANBUL MARKALARINA yenik düşmemelidir.ANADOLU Markalarının yolunu açmak, onlarında ne kadar yaratıcı olduklarını göstermelerine müsade etmek gerekmektedir diye düşünüyorum.
Ayrıca bunun birde mali boyutu olduğu kanaatindeyim.
Düşünün ki, İstanbul fast food firmalarından birisi Ankara´da, İzmir´de,Antalya´da şube açıyor, öncelikle tüm malzemelerini İstanbul´dan getirttiği için buradaki tedarikçilerin ciddi manada kayıpları var,kasabı,manavı,şarküterisi,uniforma diken tekstilcisi, poşetcisi, kağıtcısı, kömürcüsü, ekmekcisi,kırtasiyesi,ayrancısı,baharatcısı hatta inşaat malzemecisine kadar tamamı bu kazançlardan mahrum kalıyor.Bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Peki diğer boyutu;
Tüm visa,ticket,sodexho,multinet vb ödeme araçlarının iadesi istanbul üzerinden geçiyor..Vergilerin tamamı bağlı vergi dairesine gidiyor. tüm bunların yanında Ülkemizde 1981 yılına kadar Walter Heller-Joseph Pechman önerisi olarak tartışılan Merkezi idare toplam vergilerinden değişik yöntemlerle,belli kriterlerle gerçek kişilerden alınan vergilerin %10 oranını ayrı bir fonda toplayıp nüfus esasına göre bölüştürülmesi sistemi uygulanmış olup bu tarihden sonra 2380 sayılı yasa çıkartılarak bu uygulamadan vazgeçilmiştir. Bu yasa ile belediye finansmanında değişiklik yapılmış ve bazı vergilerden değişik oranlarda pay verilmesi yerine belediyelere genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden belli oranlarda global pay verilmesi yöntemi kabul edilmiştir.
Yani netice olarak, Anadolu kentleri her konuda İstanbul´umuza karşı oynayacağı maçlara 1-0 yenik çıkıyor.Cennet vatanımızın her m2´si bizim, o halde her m2´sine eşit mesafede yaklaşırsak hepsinin kalkınması konusunda adım atmış oluruz.Hedefimiz daha çok istihdam, daha çok katma değer, daha zengin ve refah bir ülke, daha iyi eğitim, daha iyi sağlık hizmetleri, daha iyi yaşam standartı.
En derin sevgi ve saygılarımla
Hıfzı Kuruşa
Yorumlar