17 Haziran 2009 Çarşamba

Klimalar krizin etkisinde soğutacak pazar yıl sonu yüzde 30 daralacak






Klimalar krizin etkisinde soğutacak pazar yıl sonu yüzde 30 daralacak
Sektörden Haberler
11.06.2009, Perşembe

Yaz sıcaklarıyla mücadeledeki en etkili çözüm olan klima, bu yıl krizin etkisinde soğutacak. Pazarın yüzde 30 küçülmesi beklenirken, klimada geçen yılki 900 bin adetlik satışın 650 bine düşeceği tahmin ediliyor. Bu da soğutma sektörünün büyüklüğünün bu yıl 550 milyon dolar civarında kalmasına yol açacak. Tüketicilerin de yıllar içinde klimaya bakışı değişirken, çevre dostu inverter klima teknolojisi daha fazla talep görmeye başladı.

Yaz sıcaklarının bastırdığı şu günlerde klima sektöründe sezon krizin etkisinde açıldı. Büyüklüğü 550 milyon dolar olan soğutma sektörü geçen yılı yüzde yedilik küçülmeyle kapatırken, bu yıl 250 bin adetlik düşüşle 650 bin adetlik toplam satış hedefliyor. Alarko Carrier Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Hırant Kalataş, bu yılın ilk beş ayında Türkiye’de klima pazarının yüzde 50 oranında küçüldüğünü belirterek, "2008 yılında klima pazarı 7 yıl aradan sonra ilk kez küçüldü ve 900 bin set düzeyinde gerçekleşti. 2009’da ise 650 bin adet satış olacağını ve bunun da yüzde 30’luk küçülmeye denk geleceğini öngörüyoruz" dedi.

Fiyat farkı çok fazla
Klima sektöründe kaliteye bağlı olarak farklı fiyatlarla karşılaşıldığını dile getiren Kalataş, farklı markalar için 28 tipte 797 lira ile 5 bin 950 lira arasında değişen fiyatlara sahip olduklarını kaydetti. Hırant Kalataş, bilinçlenen, cebine ve çevreye dikkat eden kullanıcıların artmasıyla beraber Türkiye klima pazarında artık cihazlarda kullanılan soğutucu gaz ve enerji tüketiminin sorgulanmaya başlandığını dile getirerek, "Artık kullanıcılar, A sınıfı klimalarda daha az elektrik harcayan inverterli klimaların olup olmadığını ve soğutucu gazları sorguluyorlar" diye konuştu.

En çok etkilenen sektör
Arçelik yetkilileri ise, 2009’da krizin etkisiyle klimada daralma yaşandığını dile getirerek, "Arçelik olarak, sezonun başladığı bu günlerde küçülme trendinde bulunan klima pazarını kaliteli ürünlerimizi uygun fiyatla pazara sunarak büyütmeyi hedefliyoruz. Bu yıl, geçen sene ile paralel bir satış yapmayı hedefliyoruz. Arçelik, LG Beko ve Altus markalarımızla klimada yüzde 50 pazar payına sahibiz" dedi.

Arçelik yetkilileri, klima sektörünün ekonomik daralmalardan en çok etkilenen sektörlerin başında geldiğini de dile getirerek, şunları söyledi: "2007 yılında 1 milyon 200 bin adet seviyesinde bulunan Türkiye klima pazarı 2008 yılını bir milyon adet ile kapatmış olup, 2009 yılı için sektör beklentisi pazarın 600 bin-800 bin adet civarında olması. Tüketicinin alım gücünün azalması ihtiyaç sıralamasındaki ürünlerde talebin ertelenmesine yol açıyor."

Inverter klimaya talep artıyor
Krizin klima alım alışkanlıkları üzerindeki etkisini de değerlendiren Arçelik yetkilileri, şu bilgileri verdi: "Klima ile ilgili tüketici beklentileri düşük elektrik tüketimi, çevre dostu teknolojilerin kullanımı ve uygun fiyat olarak sıralanabilir. Özellikle inverter klima teknolojisi tüketiciler tarafından tercih edilmeye başlandı ve bu kategoride uygun fiyatlı ürün talebi arttı."



Kaynak : Hürriyet Emlak Yasam Eki

ÇOK MU ZOR???






Dost olmak ,

Dürüst olmak ,

Çalışkan olmak ,

Sempatik olmak ,

Sözünde durmak ,

Yalan söylememek ,

Kendine güvenmek ,

Yardımsever olmak ,

Duyarlı ve ilgili olmak ,

Nazik ve saygılı olmak ,

İyimser ve pozitif olmak ,

Sabırlı ve istikrarlı olmak ,

Başarıların tadını çıkarmak ,

Sadık , cömert , azimli olmak ,

Randevuya saatinde gelmek ,

Adil , uyumlu ve kararlı olmak ,

İyi düşünüp doğru karar vermek ,

Birlik beraberlik içinde yaşamak,

Disiplinli , planlı , proğramlı , sistemli olmak ,

İnsanların birbirini sevmesi ve sayması ÇOK MU ZOR ?

............................................................................................................

Sevgili Arkadaşlar.

İnsan isterse bunların hepsi ÇOK KOLAY...
Yeterki İSTEYELİM...
Yapamayacağımız şey yok...

Oyak'tan her emekliye iki anahtar




Oyak'tan her emekliye iki anahtar
Sektörden Haberler , Güncel
16.06.2009, Salı

Oyak, 10.5 milyar liralık bilanço varlığıyla 241 bin 048 üyesini emeklilikte "bir ev, bir araba" sahibi yapmayı garantiledi.

Oyak Genel Müdürü Coşkun Ulusoy, "Bir kıdemli başçavuş, 31 yılın sonunda Oyak’tan 195.7 bin lira alacak. Bu, bir ev, bir arabaya yetiyor" dedi. Ulusoy, ellerindeki 3 milyar dolar nakitin gücüyle dünyada kömür ve demir madeni arayışına girdiklerini söyledi.

ORDU Yardımlaşma Kurumu (Oyak), 48’inci yılında üyelerine "iki anahtar"ı, yani "bir ev, bir araba"yı garantiledi. 2008 sonu itibariyle 31 yıllık Oyak üyesi bir kıdemli başçavuş emekliliğinde 195 bin 770 lira toplu para alacak noktaya ulaştı. 39 yıllık Oyak üyesi bir korgeneral için de bu rakam 441 bin 404 liraya çıktı. Oyak Genel Müdürü Coşkun Ulusoy, "Oyak’ın toplam bilanço varlıkları 2008 sonu itibariyle 10 milyar 588 milyon liraya ulaştı. Böylece, 241 bin 048 üyemizden her yıl emekli olan 5 bin dolayında kişi, artık Oyak’tan eline geçecek toplu parayla bir ev, bir araba alacak noktayı yakaladı" dedi.

Devletten tek kuruş yok
Coşkun Ulusoy, Oyak Çimento ve Otomotiv Grubu Başkanı Celalettin Çağlar ve Oyak Genel Müdür Yardımcısı Caner Öner’le birlikte Mardin Çimento’da sohbet toplantısı düzenledi. Ulusoy, Oyak’ı, "Türkiye’nin ilk özel emeklilik fonu, yatırım fonu, kredi kurumu, hayat ve sağlık sigortası kurumu" diye tanımladı. Ulusoy, Oyak’ın 48 yıldır devletten tek kuruş almadığını, bundan sonra da almayacağını vurguladı. Ulusoy, Oyak’ın vergide diğer holdinglerden temel farkı olmadığına dikkat çekerek, "İştirak yatırımlarında Oyak’a yapılacak temettü ödemelerinde yüzde 15 stopaj kesiliyor. 2008’de Oyak üzerinden yaratılan vergi ve fon kesintileri 1.4 milyar lira" diye konuştu.

Devlet 36, Oyak 10 kesiyor
Coşkun Ulusoy, Oyak’ın üyelerinin "bir ev, bir araba" hayalinin nasıl gerçek olduğunu şöyle anlattı:

Devlet memurun maaşından yüzde 36 kesiyor. Aynı kesinti ordu mensubu maaşından da yapılıyor.

Ordu mensuplarının zorunlu üye olduğu Oyak’a kesilen aidat maaşın yüzde 10’u düzeyinde bulunuyor.

31 yıllık Oyak üyesi kıdemli başçavuştan yapılan kesintinin toplamı nominal 11 bin 260 lirayı buluyor.

Başçavuş, maaşından yüzde 36 kesen devletten 31 yılın sonunda 48 bin 048 lira emeklilik yardımı alıyor.

Kıdemli başçavuş, 31 yıl maaşının yüzde 10’unu kesen Oyak’tan emeklilikte 195 bin 770 alabilecek.

İstanbul, İzmir, Ankara

Oyak, "bir ev, bir araba" iddiasını ortaya atarken, İstanbul, İzmir ve Ankara’daki konut fiyatlarından yola çıktı. 100 metrekarelik 3 artı 1 daire fiyatı için 170-210 bin liralık fiyat aralığı dikkate alındı. Otomobil için de 2009 model 1.4 Renault Symbol’ün ÖTV indirimli 19 bin 600 liralık fiyatı ile 2009 model 1.6 Renault Megane’nin ÖTV indirimli 27 bin 500 liralık fiyatı örnek alındı.

Dünyada maden arıyor

Ulusoy, "Oyakbank ve Axa Oyak’ı sattıktan sonra 3 milyar dolarlık bir nakit gücüne ulaştınız. Şirket alımı konusunda ilerleme kaydettiniz mi?" sorusunu şöyle yanıtladı: "Türkiye’de Lafarge’dan Aslan Çimento’yu almak üzere anlaştık. İzinler bekleniyor. Dünyada ise kömür ve demir madeni almak için arayışlara girdik."

241 bin 048 üyesi var 39 bin 533’ü emekli
Subay, astsubay ve uzman jandarmalar Oyak’ın zorunlu üyelerini oluşturuyor.

TSK bünyesindeki sivil memurlar, Milli Savunma Bakanlığı çalışanları, Oyak Grubu çalışanları ve uzman erbaşlar, isteğe bağlı üyeler arasında yer alıyor.

Yedek subaylar ise Oyak’ın geçici üyesi konumunda bulunuyor.

Oyak’ın toplam üye sayısı 241 bin 048’e ulaşıyor.

Bunların 201 bin 515’ini çalışanlar oluşturuyor.

Oyak’ın emekli üyeleri 39 bin 533 düzeyinde bulunuyor.

Oyak’ın sivil üyeleri de 30 bini aşıyor.

Yılda 1 milyar liralık büyüme yakaladı
Oyak Genel Müdürü Coşkun Ulusoy, göreve geldiği 2000 yılında toplam bilanço varlıklarının 643 milyon lira (1 milyar 023 milyon dolar) düzeyinde olduğunu vurguladı.

Ulusoy, 2008 yılı sonu itibariyle Oyak’ın toplam bilanço varlıklarının 10 milyar 588 milyon liraya (8 milyar 208 milyon dolar) ulaştığını belirtti.

Ulusoy, "Rakamlar, Oyak’ın bilanço varlıklarının yılda ortalama 1 milyar lira düzeyinde büyüdüğünü ortaya koyuyor" dedi.

Ulusoy ayrıca, Oyak’ın konsolide varlıkları toplamının ise 27 milyar lira düzeyinde olduğuna dikkat çekti.

Korgeneral emekli olurken 441 bin 404 lira alabiliyor
OYAK Genel Müdürü Coşkun Ulusoy, "bir ev, bir araba" sloganıyla ortaya koyduğu emeklilik yardımlarına şu örnekleri verdi:

KORGENERAL (39 yıllık): Devlet, maaşından yüzde 36, Oyak ise yüzde 10 kesiyor. Oyak’a ödediği toplam nominal para 15 bin 760 liraya ulaşıyor. Emekli olurken devlet 64 bin 578 lira emeklilik yardımı verebiliyor. Oyak’ta 441 bin 404 lira toplu paraya ulaşabiliyor.

KIDEMLİ ALBAY (31 yıllık): Devlet, maaşından yüzde 36 kesiyor. Oyak’a aylık maaşının yüzde 10’unu ödüyor. Oyak’a ödediği aidat toplamının nominal düzeyi 13 bin 403 liraya ulaşıyor. Devlet emekli olurken 54 bin 469 lira emeklilik yardımı veriyor. Oyak’taki emeklilik yardımı 247 bin 754 liraya çıkıyor.

39 bin üye para bırakıyor Oyak dünya modeli olsun
OYAK Genel Müdürü Coşkun Ulusoy, kurumun başında 9 yılı geride bıraktığını belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı: "Oyak’ın 39 bin 533 üyesi emekli olurken, birikmiş parasının en az 4’te birini sistemde bırakıyor, üyeliği sürüyor. Parasının tümünü bırakanlar da var. Yılda 5 bin Oyak üyesi emekli oluyor. Parasının en az 4’te birini Oyak’ta bırakanların oranı yüzde 80’e ulaşıyor. Oyak aslında Türkiye’den dünyaya model olabilir. Modeli yurtdışında anlatıyoruz."

ABD’li nemayı duydu, ’parayı size yatıralım’ önerisi yaptı

COŞKUN Ulusoy, 2-3 yıl önce katıldığı bir uluslararası toplantıdan şu anektodu aktardı: "Toplantıda Amerikalı Cralyle Grubu’nun temsilcisi de vardı. Bizim paramız olduğunu biliyorlar. Kendi sistemlerini anlatıp, iyi getiri iddiasında bulundular. Amaçları bizim paramızı çekmekti. Sordum, yıllık getiri oranları yüzde 12’ydi. Ben, ’Bizimki yüzde 40’ deyince, ’Biz parayı size getirelim’ yanıtı verdi. Ancak, bize yatırım yapmaları yasal açıdan mümkün değil."

Erdemir’de 7 ay direndik maaş indirimi sonra geldi

COŞKUN Ulusoy, Oyak Grubu’na bağlı Erdemir’le onun bünyesindeki İsdemir’de nisan ayında gündeme gelen "yüzde 35 maaş indirimi"yle ilgili sorular üzerine şu değerlendirmeyi yaptı: "İsdemir ve Erdemir’deki sendikacılara durumu anlattık. Bir önlem alınmasa sadece Erdemir’den 1400 işçi çıkarmak zorunda kalacağımızı söyledik. İsdemir’de rakam daha yüksek olacaktı. Birbirine zıt fikirleri olan iki sendika aynı maaş indirim anlaşmasını aynı anda imzaladı. Biz bu noktaya gelinceye kadar krize 7 ay direndik. Mecbur kalınca maaş indirdik."



Kaynak : Hürriyet

Beyin Fırtınası






Basit anlamda, bir grup insanın yaratıcı bir şekilde düşünerek fikir üretmesi tekniğidir.
Beyin Fırtınası, mevcut bazı kural ve teknikleri kullanarak yeni fikirlerin teşvik edilmesi ve oluşturulması yöntemidir.
1941 yılında “Alex Osborn” tarafından geliştirilen bu yöntem, özel bir grup oturum şeklinde olup değerlendirme ve geliştirme için bir soruna çok sayıda çözüm bulma tekniğidir.

BEYİN FIRTINASININ YARARLARI

Beyin Fırtınası, ekip içerisinde yer alan bireylerin ürettiği fikirler ile eski, etkisiz ve önemini kaybetmiş fikirlerden kurtulmayı sağlar. Bu serbest çalışan mekanizma problemlere, görünüşte basit ancak uygulamada orijinal ve etkili çözümler bulunmasını sağlar.

Beyin Fırtınasının sağladığı yararları şu şekilde sıralamak mümkündür:

- Üretkenliği teşvik eder,
- Kısa süre içerisinde birçok fikrin üretilmesini sağlar,
- Problemi genele yayar ve ekipteki tüm bireylerin problem ile aynı düzeyde ilgilenmesini sağlar,
- Paylaşımı geliştirir,
- Diğer problem çözme metotlarına girdi teşkil eder,
- Uygun çalışma ortamı yaratır,
- Çalışanların sorumluluk bilincini geliştirir,
- Çalışanların iletişimini iyileştirir.

Beyin Fırtınası aşağıda yer alan unsurların gelişiminde de oldukça etkilidir:

- Kuruluş Yapısı ve Politikası,
- Yeni Endüstriler,
- Yönetim Metotları,
- Hükümet Politikası,
- Fabrikalar,
- Süreçler,
- Servisler ve Hizmetler,
- Yazılı Doküman ve Makaleler,
- Patentler,
- Araştırma Teknikleri,
- AR-GE Prosedürleri.

BEYİN FIRTINASI TEKNİĞİ UYGULAMA ALANLARI

Toplam Kalite Yönetimi içerisinde yer alan ve İstatistiksel Süreç Kontrolü’nün de uygulanması için bilinmesi gereken yedi temel sorun çözme tekniği, diğer adıyla “7 Kalite Aracı” bulunmaktadır. Bu kalite araçları, karşılaşılan problemlerin:

- Belirlenmesi,
- Çözümlenmesi,
- Yönlendirilmesi,
- Kolaylaştırılması,
- Sistematik bir yaklaşımla bilgi ve verilerin değerlendirilmesi amaçlarına yönelik olarak tasarlanmışlardır.

Bu kalite araçları aşağıda sıralanmıştır:

a. Akış Diyagramları,
b. Histogramlar,
c. Pareto Analizi,
d. Sebep Sonuç Diyagramları,
e. Kontrol Kartları,
f. Veri Toplama,
g. Dağılım Diyagramları.

Bu yedi amacın paralelinde, yöneticiler ve operatif düzeyde çalışanlar tarafından araştırma ve problem çözme sürecinde yaratıcılıklarını ve becerilerini konu üzerinde yoğunlaştırmak, yeni fikirler üretmek ve yeni çözüm yolları bulmak için kullanılan “7 Yönetim Aracı” mevcuttur.

Bu araçlar şu şekilde sıralanmıştır:

a. İlgi Diyagramı,
b. Matris Diyagramı,
c. Ağaç Diyagramı,
d. İlişkiler Diyagramı,
e. Matris Veri Analizi,
f. Proses Karar Diyagramı,
g. Ok Diyagramı.

Kalite ve Yönetim Araçları’nın uygulanmasında Beyin Fırtınası Tekniği kullanılmaktadır. Beyin Fırtınası, konu seçimi, olası sorunların önceden belirlenmesi, bir soruna yol açan nedenleri saptama (sebep sonuç analizi), bir sorunla ilgili hangi verilerin toplanacağının saptanması ve bir sorunu ortadan kaldıracak çözüm önerilerinin belirlenmesinde başarıyla kullanılır.

Konut kredilerine rağbet azaldı





Konut kredilerine rağbet azaldı
Sektörden Haberler , Güncel
16.06.2009, Salı

Türkiye Bankalar Birliği'nin (TBB) "Tüketici Kredileri Mart 2009" raporuna göre, ocak-mart döneminde, kanuni takipteki kredilerin, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 112 oranında artarak 763 milyon liraya yükseldiği bildirildi

TBB'nin web sitesinde yayımlanan rapora göre, ocak-mart döneminde 1 milyon 299 bin 587 kişiye 10 bin 786 milyon lira tutarında tüketici kredisi kullandırıldı. Kredi kullanan kişi sayısı 2008'in aynı dönemine göre yüzde 12 oranında azalırken, bir önceki üç aylık döneme göre ise yüzde 15 arttı. Aynı dönemde kullandırılan kredi miktarı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30 oranında gerilerken, önceki üç aylık döneme göre ise yüzde 27 oranında büyüdü. Ocak-mart döneminin sonu itibariyle, toplam tüketici kredileribakiyesinin 78 milyon 229 bin lira, kredi kullanan toplam kişi sayısının ise 9 milyon 64 bin 691 kişi olduğu belirtilen rapora göre, toplam kişi sayısı, geçenyılın ocak-mart dönemine göre yüzde 21 oranında artarken, bir önceki üç aylık döneme göre ise yüzde 1 oranında azaldı. Tüketici kredisi bakiyesi ise 2008 yılının aynı dönemine göre yüzde 12 oranında büyürken, geçen yılın ekim-aralık dönemine göre yüzde 1 oranında düştü. Ocak-mart döneminde, tüketici kredilerinin mal ve hizmet gruplarına göre dağılımında, ihtiyaç kredilerinin, yüzde 71 oranı ile en büyük paya sahip olduğu vurgulanan rapora göre, bunu yüzde 23 oranıyla konut, yüzde 6 oranıyla taşıt kredileri izledi. Rapora göre, aynı dönemde ihtiyaç kredileri 1 milyon 234 bin 683 kişi tarafından 7 milyon 640 bin lira, konut kredileri 41 bin 17 kişi tarafından 2 milyon 479 bin lira ve taşıt kredileri 22 bin 907 kişi tarafından 650 milyon lira tutarında kullanıldı.

"Kişi başı ortalama tüketici kredileri miktarı 8,3 bin lira"
2008 yılı ocak-mart dönemine göre taşıt kredilerinin yüzde 54, ihtiyaç kredilerinin yüzde 5, konut kredilerinin ise yüzde 54 oranında azaldığı belirtilen rapora göre, geçen yılın son üç aylık dönemine göre toplam bakiyeler açısından da taşıt kredileri yüzde 17 azaldı, konut kredileri yüzde 10, ihtiyaç kredileri de yüzde 26 oranında arttı. Rapora göre, ocak-mart döneminde kullandırılan kredi verilerine göre, kişi başı ortalama tüketici kredileri miktarı 8,3 bin lira, konut kredileri 60,4 bin lira, taşıt kredileri ise 28,4 bin lira oldu. Kredilerde en fazla tercih edilen vadenin 25-36 ay diliminin olduğu, bunu 19-24 ay ve 3-12 ay vade dilimlerinin izlediği belirtilen rapora göre, ocak-mart dönemi itibariyle, 2 milyon 570 bin lira olan idari ve kanuni takipteki krediler, toplam tüketici kredileri bakiyesinin yüzde 3,29'unu oluşturdu. Ocak-mart döneminde kanuni takipteki kredilerin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 112 oranda artarak 763 milyon liraya yükseldiğine dikkatin çekildiği rapora göre, dönem içinde kanuni takibe geçilen kredilerin yüzde 19'unu taşıt, yüzde 22'sini konut ve yüzde 59'unu ihtiyaç kredileri oluşturdu. TBB'nin web sitesinde, raporda yer alan verilerin, Türkiye Bankalar Birliği üyesi bankalardan tüketici kredisi kullandıran 35 bankanın bilgilerinden oluştuğu ve "Bankalarca Kamuya Açıklanacak Finansal Tablolar ile Bunlara İlişkin Açıklama ve Dipnotlar Hakkında Tebliğ"deki değişikliğe paralel olarak yayımlandığı bildirildi.



Kaynak : Hurriyetemlak.com

3 PİŞMANLIK FAYDA ETMEZ...




gerekiyor.

İŞİNİ DOĞRU SEÇ :

Doğru iş ; rahat iş değildir.Çok kazandıran iş de değildir.
Sadece kariyer de değildir.Klimalı büro ortamı da değildir.

Doğru iş ; bulunmaktan keyif aldığın yerdir.
Sabah kalktığında gitmekten üşenmediğin , bıkmadığın yerdir.

Tabiiki yanında rahatlık , para ve kariyer de varsa mükemmel olur...

EŞİNİ DOĞRU SEÇ :

Doğru eş ; uzun uzun flört ettiğin kişi değildir.
Sadece fiziksel güzelliği olan da değildir.

Doğru eş ; fikirlerinin uyuştuğu , dertlerini sevinçlerini paylaşabildiğin kişidir.
Hayata küstüğünde seni kabuğundan çıkarabilen aynı zamanda iyi bir arkadaştır.
Karşılıklı fedakarlıklarla hayatı paylaşabildiğin , sevgi ve saygı çerçevesinde iyi bir dosttur.

Dünyada böyle biri varmı demeyin.Mutlaka var...Önemli olan O'nu farkedebilmek...

ARKADAŞINI İYİ SEÇ :

Doğru arkadaş ; sadece maddiyata dayalı arkadaş değildir.
Güzel günlerde yanında olan , kötü günlerde olmayan değildir.

Doğru arkadaş ; Mutlulukları yanında acıları da paylaşabildiğin kişidir.
Fikirlerine ihtiyaç hissedebileceğin , her zaman yanında olmasını isteyeceğin kişidir.

Çok sayıda olmasa da , manevi desteği olan bir tek arkadaş sana çok şey katacaktır.

POZİTİF DÜŞÜNMEK LAZIM !




İnsan ancak belirli şartları oluşturarak ve önce kendisini tanıyarak pozitif düşünmeyi ve bunu alışkanlık haline getirmeyi başarabilir

Sadece söyleyerek pozitif düşünemezsiniz. Bunu yapmak için kendinize zaman ayırmalı, çatışmalardan uzak durmalı, korkularınızla yüzleşmelisiniz.

Her geçen gün hayatından memnun olmayan insan sayısı artıyor. Sorunlarıyla uğraşmaktan fiziksel, duygusal ve zihinsel olarak yorgun düşmüş bir çok insan, hiçbir şeyin düzelmediğinden ve her gün işlerin biraz daha kötüye gittiğinden yakınıyor.

Oysa sorunlarla başa çıkabilmek için yapılması gereken ilk şey; pozitif düşünmek. Ancak pozitif düşünebilmek öyle kendiliğinden olabilecek bir şey değil. Günümüz dünyasının koşullarında binlerce farklı uyaran tarafından etrafımız sarılmışken pozitif düşünebilmek için doğru şekilde hareket etmek gerek.

Öncelikle pozitif düşünebilmek için uygunabilecek tek bir formül olmadığını belirtmekte yarar var. İnsan ancak belirli şartların oluşması sonucunda pozitif düşünebilmeyi başarabilir. Diğer bir deyişle, bazı şartlar gerçekleşmeden pozitif düşünmek için gerekli şartların oluşması mümkün değildir.

Pozitif düşünebilmek için kişinin öncelikle içinde bulunduğu koşulları analiz etmesi, genel psikolojik ve fiziksel durumunu kontrol altına alması gerekir. İnsanların sadece kendi kendilerine telkin yoluyla pozitif düşünebilme noktasına ulaşması, diğer bir deyişle insanın sadece kendi kendisine "pozitif düşün" mesajı vererek pozitif düşüncelere yönelmesi çok zordur.

Bu nedenle kişisel yaşamımızda devamlılık gösterecek bir kaç sağlam hamle ile hayata daha pozitif yaklaşmayı daha kolay bir biçimde başarabiliriz.

KENDİNİZE ZAMAN AYIRIN

Hayatımızın çoğunu kuru kalabalık içerisinde oradan oraya sürüklenerek geçiririz. Kişisel süreçlerimizi daha sağlıklı yaşayabilmek için arada sırada hayatın içinde mola vermek ve kendimizle baş başa kalmak; zihinsel, duygusal ve fiziksel açıdan kendimizi daha iyi hissetmemiz için oldukça yararlıdır.

Kendinize zaman ayırarak, kişisel süreçlerinizi daha yakından tanıyıp, pozitif düşünmek için ihtiyacınız olan adımları daha iyi planlayabilirsiniz. Kişinin kendisine zaman ayırması, kendisini yüceltmesi demektir. Pozitif düşünebilmek için kendinizi yüceltmekten kaçınmayın.

ÇATIŞMADAN KAÇIN

Çatışma, hayatımızın bir parçası olarak her an her şekilde karşımıza çıkabilir ve doğası gereği olumsuz özellikler gösterdiği için de pozitif düşüncenin tam anlamıyla düşmanıdır. Çatışmanın kaçınılmaz olması, ondan uzak durulamayacağı anlamına gelmez.

Negatif enerjinin varlığını hissettiğiniz an, negatif enerji kaynağından uzak durmak, çatışmanın ortaya çıkıp olumsuz sonuçlar doğurmasını engellemek için etkili bir yöntemdir. Sebep ne olursa olsun, çatışmaya girmeden önce, kaybedeceğiniz enerjiyi hesaba katarak olumsuz düşüncelerden uzak durmanız gerektiğini asla aklınızdan çıkarmayın.

NEDEN SORUSUNA CEVAP VERİN

Her ne şekilde hareket ederseniz edin, ne yaparsanız yapın ya da ne düşünürseniz düşünün, her zaman "neden" sorusuna cevap verebilmelisiniz. Bu şekilde kendi hayatınız üzerinde kontrol sahibi olma gücünüzü daha çok arttırmış olursunuz. İnsan, çoğu zaman davranışlarının sonuçları ortaya çıktıktan sonra gerekli analizleri yapar.

Oysa daha önce "neden" sorusuna verilecek cevaplar, pozitif düşünebilmek ve hayata daha pozitif yaklaşabilmek için gerekli ön zemini hazırlayacaktır. Hayatta her şeyin bir nedeni vardır ve bu nedenlerin farkında olmak, bizi olumlu düşünebilmek için hayat karşısında daha güçlü kılar.

KORKULARINIZLA YÜZLEŞİN

Olumsuz düşüncelerin arkasında genellikle içimizde fark edilmeden ortaya çıkan ve gelişip büyüyerek hayatımızı kontrol altına alan korkularımız vardır. Pozitif düşünebilmek için önemli bir adım bu korkular ile yüzleşmektir. Korkmak tutsak olmakla aynı şeydir. Korkularımız kendilerini göstermezler. Sadece gerekli olduğunda ortaya çıkarlar.

Onların farkına vardığımız an onlarla başa çıkmak için mücadele etmeye başlamamız gerekir. Aksi takdirde korkular olumsuz düşünceleri yaratır ve güçlendirir. Pozitif düşünebilmek için korkularımızla yüzleşip onları tanımamız, onlarla başa çıkmak için harekete geçmemiz gerekir.

BAŞKALARINI ÖNEMSEMEYİN

Hayatımızın hemen her alanında başkalarıyla birlikte olmak zorunda kalırız. Bu nedenle içinde bulunduğumuz grupların diğer üyelerinin üzerimizde etkili olması farkında olmadan kapılabileceğimiz bir durumdur.

Diğer insanların bizim ne düşündüğümüz ve ne yaptığımızla yakında ilgilendikleri fikri, olumsuz düşüncelerin çok çabuk ortaya çıkmasına yol açabilir. Kendimize olan güvenimizi arttırmak ve etrafımızdaki insanların üzerimizde yarattığı baskıdan kurtulmak için atılan her adım, pozitif düşünmek için bize yardımcı olacaktır.

SAĞLIK VE SPOR

Sağlıklı beslenmek ve spor yapmak insanın fiziksel açıdan kendisiyle ilgilenmesi ve zihinsel süreçlerini kendi kontrolü altında daha olumlu bir seviyeye ulaştırması için önemlidir.

Kendinizi fiziksel olarak rahat ve iyi hissederseniz, düşüncelerinizin de pozitif olması ve daha olumlu bir bakış açısına sahip olmanız kolaylaşır. Daha pozitif düşünceler için sağlıklı beslenmeniz ve spor yapmanız gerektiğini unutmayın.

GEÇMİŞ GEÇMİŞTE KALSIN

Kötü anılar, olumsuz duyguların ortaya çıkmasına yardımcı olma özelliğine sahiptir. Geçmişte yaşadığımız kötü şeyleri hatırladıkça, hissettiğimiz olumsuz duyguları da hatırlar ve zihinsel olarak o günlere geri döneriz.

Önemli olan böyle bir durumda kötü şeyleri unutmak değil, onların hafızalarımızda edindiği mevcut önemi azaltmaktır. Geçmişin önemini azaltarak onun düşüncelerimizi olumsuza çevirmesine engel olabiliriz. Geçmişi geçmişte bırakıp, geleceğe bakmak dönmek iyi bir başlangıçtır.

HAYATA KARŞI ESNEK OLUN

Esneklik, hayat karşısında daha rahat hareket etmemizi sağlar; sert ve kesin tavırlar zorlanmamıza ve kırılıp yok olmamıza yol açar.

Esneklik, pozitif düşünebilmek için çok önemli bir ön koşuldur; çünkü farklı alanlara hareket edebilme yeteneğimizin olması alternatif açılardan bakabilmemizi ve farklı şekillerde düşünüp daha kolay bir şekilde
pozitif düşüncelere odaklanabilmemizi sağlar.

Kiraya artış yapılması kalktı mı?



Kiraya artış yapılması kalktı mı?
Güncel
16.06.2009, Salı

Son günlerde, Hürriyet okurlarından bu konuda sorular yağıyor.Yargıtay'ın "Kriz döneminde kiralarda düşüş olması nedeniyle, kira artışı yapılamayacağına dair" kararı üzerine kafalarının karıştığını belirten okurlarımız "Kiraya artış yapılması kalktı mı?" diye soruyorlar.

Milyonlarca kiracıyı yakından ilgilendiren bu konuyu, ilgili Yargıtay Kararı'na da yer vermek suretiyle açıklayalım.

OLAY NE?

Önce, Yargıtay Kararını özetleyelim.

Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre, şartlar değişmediği ve özel nedenler bulunmadığı takdirde, kira ilişkisinin kurulduğu tarihte tarafların serbest iradeleriyle kararlaştırdıkları kira parasının, izleyen üç dönem (yıl) TEFE (ÜFE) artış oranında artırılıp kiraya yansıtılması gerekir.

Bu şekilde bulunacak kira parasının 18 Kasım 1964 gün ve 2/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararında (YİBK) öngörülen "hak ve nesafet" kurallarına da uygun olduğu kabul edilir.

Kira parası üç dönem TEFE (ÜFE) oranında artırılarak tespit edilir.

Aynı yöntem, önceki dönem kira parasının mahkemece takdir edilmesi halinde de uygulanır.

İhtilaflı olayda, kiracı vekili yeni dönemde kira parasının genel fiyat artışları kadar artmadığı, aksine azaldığını savunmuştur.

O nedenle, gerçekten çevrede oluşan kira paralarının genel fiyat artışları kadar artmadığı ya da kira paralarında bir düşüş saptandığı takdirde, kira parasının TEFE (ÜFE) oranında artırılmak isteği reddedilmeli ve önceki dönemde ödenen kira parasına (yani geçen yıl ödenen kiranın aynısına) hükmolunmalıdır.

Bunun aksine verilen mahkeme kararı isabetsizdir (Yargıtay Üçüncü Hukuk Dairesi'nin 7 Nisan 2009 Tarih ve E.2009/3529, K.2009/6062 sayılı Kararı. Bu kararın tam metni için Bkz. www.yaklasim.com).

Kararda özetle, kiraların düştüğü dönemde, kiranın enflasyon oranında artırılmasına karşı çıkılıyor.

ŞİMDİ NE OLACAK?

Yargıtay kararını okudunuz. Yaşanılan kriz ortamında, gayrimenkul fiyatları ve kiraları düştü. Böyle bir ortamda, "kirayı ÜFE yani üretici fiyat endeksine göre belirlenen enflasyon oranında artırmak doğru değil" diyor.

Hemen belirtelim, Yargıtay kararı o olaya özgü olup, diğer kiracı ve ev sahiplerini bağlamaz. Ancak benzerliği ölçüsünde, diğer kiralamalara "emsal olma" özelliği vardır. Benzer durumlarda, mahkemeye yansıyan kiracı-ev sahibi davalarında, emsal karar olarak göz önüne alınır. Ancak, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu karar verirse, o karar yasa hükmünde kabul edilir ve herkesi bağlar.

Hemen belirtelim, ev sahibi ile kiracı arasında bir sözleşme varsa, her iki taraf da bu sözleşme hükümlerine uymakla yükümlüdür. Borçlar Kanunu'nda yer alan "sözleşme serbestisi" hükümleri halen yürürlükte. Nitekim 16 Şubat 2000 Tarih ve 4531 sayılı Kanunla "Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun"a eklenen Geçici 7. madde ile kira artışına 2000 ve 2001 yılları için getirilen sınırlama da Anayasa Mahkemesi'nin 15.9.2001 Tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 19 Temmuz 2001 tarih ve 2001/333 sayılı kararıyla iptal edilmişti.

Bu aşamada en iyisi, ev sahiplerinin ekonominin durumu düzelip, kiralarda artış ortaya çıkana kadar, kriz ortamını da göz önüne alarak zam konusunda ısrarcı olmamaları ya da sembolik bir zam yapmaları...

Şükrü KIZILOT'un köşe yazısından alınmıştır.



Kaynak : Hürriyet

Kat mülkiyetine geçişte kolaylık sağlanacak



Kat mülkiyetine geçişte kolaylık sağlanacak
Güncel
08.06.2009, Pazartesi

Kat irtifakından kat mülkiyetine geçişin, başvuru üzerine idarece kendiliğinden yapılmasını öngören kanun tasarısı, TBMM Başkanlığına sunuldu.

Kat Mülkiyeti Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısıyla, kat irtifakından kat mülkiyetine geçişin, kanunda gösterilen şartlar uyarınca kat irtifakına sahip ortak maliklerin talebine bağlı olmaksızın ilgili idare tarafından yapılması amaçlanıyor.
Tasarıya göre, kat irtifakı, yapının tamamı için düzenlenecek yapı kullanma izin belgesine dayalı olarak, kanundaki şartlar uyarınca kat mülkiyetine çevrilecek.
Vatandaşa yüklenen mali külfetin ve bürokrasinin azaltılması amacıyla kat mülkiyetinin kurulmasında istenen belgelerde değişikliğe gidiliyor.
Kat mülkiyetine geçişte, yapılardaki yerleşimleri gösteren vaziyet planı istenmeyecek.
Yapının tamamlanmasından sonra, kat irtifakının, kat mülkiyetine çevrilmesi, yetkili idarece yapı kullanma izin belgesinin verildiği tarihten itibaren 60 gün içinde, ilgili tapu idaresine gönderilmesi üzerine kendiliğinden yapılacak.
Tasarı, 2009 Kasım ayı sonuna kadar kat mülkiyetine geçmeyenlere 1000 TL idari para cezası verilmesini düzenleyen yasa hükmünü de ortadan kaldırıyor.

Kaynak : Hurriyetemlak.com

Güne iyi başlayın.....

Özellikle işe ve okula erken saatte gidenler, yataklarından zor kalkıyorlar.
Basit önlemlerle bu sorunun üstesinden gelebilirsiniz. Yatmadan önce perdeleri yarım açık bırakırsanız, sabah güneşi odanıza dolar, ışınlar beyninize sinyal göndererek melatonin ve adrenalin hormonlarının salgısını tetikler.

Evinize güneş girsin

Yatmadan önce perdeleri veya panjurları yarım açık duruma getirin. Böylece sabahın erken saatlerinden
itibaren güneş ışınları odanızı dolduracak ve bu doğal ışınlar beyninize sinyal göndererek melatonin ve adrenalin hormonlarının salgısını tetikleyecek. Bu sayede alarmınız çalmaya başladığında, fiziksel olarak zaten kalkmaya hazır ve yarı dinç bir halde olacaksınız. Tabii ki erken yatarsanız bu süreci çok daha sağlıklı bir hale sokabilirsiniz.

Saati erkene kurun

Saatinizin alarmını, kalkmanız gereken süreden 15 dakika daha erkene kurmanın yararları gerçekten büyük.
Bu sayede hızla yataktan kalkıp, evden çıkmanız için ayırmış olduğunuz minimum süreyi bir telaş içerisinde geçirmek zorunda kalmazsınız. Yataktan daha rahat ve sakin hareketlerle kalkar, güne daha huzurlu bir
başlangıç yapabilirsiniz. Yatakta uyanık halde geçireceğiniz birkaç fazladan dakika sayesinde, hem fiziksel
hem de ruhsal olarak kendinizi yeni başlayan güne daha iyi adapte edeceksiniz.

Jimnastik yapın

Genelde filmlerde gördüğümüz bir sahne vardır. Pencere önünde yukarıya doğru gerinerek güneşe ulaşmaya çalışmak. Her ne kadar meşhur bir film klasiği de olsa, bu hareketin yararı çok büyüktür. Sadece 15 saniyenizi harcayarak açık pencere önünde kollarınızı yukarıya kaldırarak gerinin. Ayak parmaklarınızı ve dirseklerinizi açıp kapayarak vücudunuzdaki kan dolaşımını hızlandırın. Hem temiz ve taze havayı solumuş olacak hem güne fiziksel olarak çok iyi bir başlangıç yapmış olacaksınız.

Vitaminli beslenin

Günlük olarak alacağınız vitaminler gerçekten işe yarar. Vitamin tabletlerinizi, uyanınca görebileceğiniz bir yere, mesela komidinin üstüne koyarsanız, unutma şansınızı çok daha aza indirmiş olur.

Herşeyi sabaha bırakmayın

Gerçekten rahat bir sabah geçirmek istiyorsanız, çok basit kararları bile geceden almalısınız. Ne giyeceğiniz, kahvaltıda ne yiyeceğiniz, işe hangi araçla ve hangi yoldan gideceğiniz gibi kararları akşamdan almak, sabah sizi stresten daha uzak yapacaktır. Buna ilave olarak, sabah ritüeli takıntınızdan vazgeçin. Her sabah kahvaltınızı evde yapmak zorunda değilsiniz, nadiren de olsa yapacağınız ufak değişiklikler, sıkıcı sabah ritüellerine renk katabilir.

Kahve için

Gerçekten alabileceğiniz en iyi kahveyi satın alın. Taze çekirdekli olanlar listenin başında olabilir. Nefis kahve kokusu ile uyanabilirsiniz. Kulağa hoş geliyor değil mi? Güçlü kahve kokusu sizi kendinize getirecektir. Eğer ki gün içerisinde kesinlikle kahve içeceksiniz, bunu yapmanın en iyi zamanı sabah saatleridir.

Dişlerinizi iyi fırçalayın

Ağzımızın gece boyunca yaklaşık 300 bakteriye ev sahipliği yaptığını biliyor musunuz? Sabah oluşan kötü kokudan kurtulmak, güne güzel bir başlangıç yapmak için iyi adımlardan bir tanesidir. Dişlerinizi fırçalarken 1 dakikanızı dilinize ayırın ve yavaşça dilinizi de fırçalayın.

Şeker tüketin

Sabahları tüketeceğiniz çok az miktardaki şeker yararlı olabilir. Virginya Üniversitesi uzmanlarının yaptığı bir araştırmaya göre, kahvaltıda az miktar şeker alanların hafızalarının, almayanlara oranla daha güçlü olduğu
ortaya kondu. Miktarı abartmayın, küçük bir çay kaşığı kadar şeker almanız yeterli.

Mutfağa Takvim

Mutfağınıza büyük bir takvim koyun. Dün geceden, bugün için yazmış olduğunuz aktiviteleri ve yapılacak işleri, kahvenizi yudumlarken okuyun. Bu hem sizi stresden kurtaracak, hem de kapıdan daha rahat ve huzurlu çıkmanızı sağlayacaktır.

ÖPÜN, GÜLÜN, PAYLAŞIN

Sabahları evde bulunan sevdiklerinizi öpün. Bu, evin köpeği veya kedisi de olabilir. Ünlü terapi uzmanlarına göre sevgi ve aşkın paylaşımı sayesinde, stres ve ona bağlı sıkıntılar hafifliyor, zihne sakinlik ve huzur geliyor. Böylece güne çok daha iyi başlamış oluyorsunuz.

Temelden konut ve işyeri satışında KDV

28.05.2009




150 metrekare ve üzerindeki konutlar ile işyerlerindeki yüzde 18 KDV’nin, üç ay süre ile yüzde 8’e indirilmesi, KDV konusuyla ilgili bazı ayrıntıları gündeme getirdi.
Halk arasında \"temelden satış\" diye adlandırılan bir deyim var. Özellikle son yıllarda yoğunlaşan bu tür satışlarda, konut veya işyerlerinin daha inşaatın başlangıcında proje üzerinden, temel aşamasında ya da inşaat devam ederken, kat irtifakı kurulmak suretiyle satışı söz konusu. Bu tür satışlarda faturanın ne zaman düzenleneceği, KDV uygulanıp uygulanmayacağı, müteahhit açısından gelirin ne zaman elde edilmiş sayılacağı konuları, uygulamada zaman zaman duraksamalara neden olabiliyor.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6. maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtiliyor.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 38. maddesinde ise, \"Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır\" hükmü yer alıyor.
Diğer taraftan Gelir Vergisi Kanunu’nun 39. maddesinde, işletme hesabı esasında ticari kazancın, elde edilen hasılatlar ile giderler arasındaki müsbet fark olduğu belirtildikten sonra; elde edilen hasılattan tahsil olunan paralarla tahakkuk eden alacakların, giderlerden ise tediye olunan ve borçlanılan meblağların anlaşılması gerektiği hükme bağlanmıştır.

AVANS SAYILIYOR
Ticari kazancın elde edilmesinde tahakkuk esası geçerlidir. Dönem kazancının tespitinde, gelir ve giderlerin tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesi; hasılat, gelir ve kárların aynı döneme ait olan maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırılması esas.
Müteahhitlerin kendi namlarına yapıp sattıkları daire ve işyerleri, imal edilen emtia niteliğinde.
Bu nedenle müteahhitlerin inşaa etmekte oldukları daire ve işyerlerini inşaat devam etmekte iken gerek özel sözleşme ve satış vaadi ile gerekse arsa payı üzerinden satışında, satışı yapılan daire veya dükkanın satış bedeli belli olmakla birlikte, inşaatın devamı sırasında satışı yapılan daire ve işyerleri karşılığında müşterilerden alınan para \"avans\" niteliğinde.
Bu durumda, inşaat devam etmekte iken veya arsa payı üzerinden satışı yapılan daire ve işyerlerine ilişkin satış bedelinin tamamının, inşaatın tamamlanıp anahtar teslimi yapılan yılın satış hasılatı olarak kayıtlarda gösterilmesi gerekiyor.

Danıştay tarafından verilen bir Karar’da da,
\"Özel inşaatlarda satılan kısımların tapuya tescili daha önceki bir tarih olsa bile, inşaatın bitim tarihinin vergiyi doğuran olay olarak kabul edilmesi gerektiği, inşaat bitmeden yapılan satış işlemlerinden elde edilen gelirin ise avans olarak değerlendirileceği\"
belirtilmiştir (Dn. 4.D. nin 16.2.1996 tarih ve E. 1995/921 K. 1996/606 sayılı Kararı, Yaklaşım, Sayı: 43, İnşaat Özel Sayısı, Temmuz 1996, s. 180-181).

FATURA DÜZENLEME
Vergi Usul Kanunu’nun 231. maddesinin (5) numaralı bendinde \"fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır\" hükmü yer alıyor.
Buna göre fatura düzenlenmesi ödemeye değil teslime bağlı olduğundan, faturanın konut veya işyerinin alıcıya teslim edildiği andan itibaren yedi günlük süre içerisinde düzenlenmesi gerekiyor.

KDV’DE VERGİYİ DOĞURAN OLAY
İnşaatın bitiminden önce özel sözleşme veya satış vaadi ile ya da arsa payı üzerinden yapılan satışlarda, henüz Kanunda tanımlandığı şekilde bir teslim veya hizmet mevcut olmadığından, alınan bedeller ise avans niteliği taşıdığından, fatura düzenlenmesi ve katma değer vergisi uygulanması söz konusu olmayacaktır. Ancak, alınan avanslar için fatura düzenlenmesi halinde, KDVK’nın 10/b maddesine göre faturada gösterilen bedelle sınırlı olarak vergiyi doğuran olayın meydana geldiği kabul edilecek ve fatura bedeli üzerinden ayrıca KDV hesaplanacak.
Konu hakkında Danıştay tarafından verilen bir Kararın özeti ise aşağıdaki gibi;
\"İnşa halinde bulunan bir binadaki bağımsız bölümlerin ancak inşaat bittikten ve yapı kullanma izni alındıktan sonra teslimi söz konusu olacağından inşa halinde satılan ancak henüz teslim edilmemiş olan bağımsız bölümler nedeniyle vergiyi doğuran olay gerçekleşmemiş olacaktır\" (Dn. 11. D’nin, 07.06.1995 tarih ve E. 1995/2099, K. 1995/1823 sayılı Kararı, Şükrü KIZILOT, Danıştay Kararları ve Özelgeler, C: 3, s. 130 vd.).
Görüldüğü gibi, konut ve işyerinin proje üzerinden veya inşaatları devam ederken yapılan satışlarında, KDV yönünden vergiyi doğuran olay meydana gelmiyor. İnşaat bitip, yapı kullanma izni alındığından itibaren, yedi gün içinde satış faturası düzenlenmesi ve KDV hesaplanması gerekiyor.