15 Ekim 2011 Cumartesi

Tapusu olana 2-B bedava

Tapusu olana 2-B bedava Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nün hazırladığı yasa tasarısı taslağı, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'a sunuldu. Yasa tasarısına göre, tapusu olan hak sahiplerine arazileri bedelsiz verilecek. Ayrıca tüm arazilerin satışlarının rayiç bedel üzerinden yapılmasına karar verilirken, hak sahipleri arazileri peşin veya taksitli seçenekleri ile alabilecek. Kanun yürürlüğe girdiği andan itibaren arazileri belediye ve mücavir alan sınırları içinde olanlar bir ay, bu sınırların dışında olanlar ise üç ay içinde başvuru yaparak satışı isteyebilecekler. Belediye ve mücavir alan sınırları içindeki arazilerde iki bin TL, diğer araziler için bin TL başvuru ücreti ödenecek. Arazi bedelinin yüzde 10'unu ödeyen hak sahibi geri kalan tutarı 4 yıl içinde 8 taksitte ödeyebilecek. Sadece İstanbul'da 16 milyar liralık 2-B arazisi var Orman vasfını kaybetmiş 2-B statüsündeki arazilerin satışına ilişkin çalışmalar, İstanbul'un taşının toprağının altın olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre, Şişli, Üsküdar, Sarıyer gibi çok sayıda ilçede bulunan 2-B arazilerinin satışı Hazine'nin yüzünü güldürecek. Zira, İstan-bul'daki orman vasfını kaybetmiş arazilerin satışından 16,2 milyar lira gelir bekleniyor. Türkiye genelindeki beklenti ise 26 milyar lira. Tamamlanmak üzere olan çalışmalar hakkında bilgi veren Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, orman vasfını kaybetmiş arazilerin satışında vatandaşın mağdur edilmeyeceğini ve imar planlarının yeniden yapılacağını açıkladı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın 'geri adım yok' dediği 2B arazilerinin satışına ilişkin yasal düzenlemede sona gelindi. Son rötuşların olduğu çalışma, Meclis açıldıktan sonra anayasa değişikliği ve bütçe görüşmeleri ile birlikte yürütülecek. Maliye Bakanlığı'nca fiili kadastro ve güncelleme çalışmaları bitirilerek tapuya tescili yapılmış 2B taşınmazlarının kıymet takdir çalışması devam ediyor. Hesaplamalara göre parseller için emlak vergi değeri alındığında 2 milyar 200 milyon lira, rayiç değeri alındığında ise 16 milyar 200 milyon lira gelir elde edilmesi öngörülüyor. İstanbul'da toplam 9 bin 251 hektar 2B arazisi bulunuyor. Satışlar sorunsuz olan 5 bin 118 hektar alandan başlayacak. Çalışmalar hakkında bilgi veren Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, orman vasfını kaybetmiş arazilerin satışında vatandaşın mağdur edilmeyeceğini, imar planlarının yeniden yapılacağını açıkladı. "2B konusunu bitirmek lazım." diyen Bayraktar, yasal noktaların hazır olduğunu ifade etti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın yanı sıra Maliye Bakanlığı bürokratları arazilerin satışına ilişkin düzenlemede son rötuşları yapıyor. Milli Emlak Genel Müdürlüğü, kadastrosu tamamlanan 2B arazileri için takdir edilen bedeli hesapladı. Bu alana ilişkin takdir edilen bedel Türkiye geneli için 26 milyar lira olurken, tahsilat 10-15 milyar lira olarak öngörülüyor. Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nün çalışmasına göre 2B'lerde peşinat miktarı arazinin değerine göre 500 lirayla 2 bin lira arasında olacak. Kadastro ve güncelleme çalışması tamamlanan alan 161 bin 120 hektar olarak belirlenirken, taşınmazların rayiç bedel tespiti de Maliye Bakanlığı'nca gerçekleştirildi. Milli Emlak verilerine göre kıymet takdir çalışması yapılan alan 121 bin 816 hektar oldu. Kıymet takdir edilen alanların Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nce tamamlanan alana oranı ise yüzde 76. Satış işlemleri tamamlandıktan sonra kentsel dönüşüm başlatılacağını ifade eden Bakan Erdoğan Bayraktar, mimari açıdan yoksun, salaş görünümlü ve depreme dayanıklı olmayan yapıların yeniden dizayn edileceğini açıkladı. 81 ilde bulunan valilik ve taşra teşkilatlarına kentsel dönüşümle ilgili gerekli talimatların verildiğini ifade eden Bayraktar, Türkiye genelinde 19 milyon yapı olduğunu, bunların birçoğunun elden geçmesi gerektiğini kaydetti. Türkiye'deki yapı stokunu ele alacaklarını, gözden geçireceklerini belirten Bayraktar, sadece İstanbul'da 4 milyon konut olduğunu aktardı. Büyük şehirleri mercek altına alacaklarını ifade eden Bayraktar, "İstanbul'un yanı sıra Diyarbakır, Bursa ve İzmir'i de ele alacağız. Sahil bölgelerinde de benzer problem var. Mersin de değerlendirilecek. Bu belki 10-20 yıllık süreyi kapsayacak ancak biz kentsel dönüşümü yapmakta kararlıyız." diye konuştu. Kentsel dönüşümün depreme dayanıklı binalardan oluşacağını dile getiren Bayraktar, uzmanların muhtemel bir büyük depremin faturası olarak 20 ila 100 milyar dolardan bahsettiklerini kaydetti.

2B yasasında kimse mağdur olmayacak

2B yasasında kimse mağdur olmayacak Orman vasfını yitirmiş 2B arazileriyle ilgili kanunun detaylarını NTV’de anlatan AK Parti Grup Başkanvekili Canikli, arazi bedelinin yüzde 10’unun peşin alınacağını ve ödemede 5 yıl vade uygulanacağını söyledi. İSTANBUL - Orman vasfını yitiren araziler yani "2B"ler için engel kalmadı. Arazilerin satışının iptal istemini reddeden Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı Resmi Gazete'de yayımlandı. Artık, 2B arazilerin satış bedellerinin nasıl belirleneceği merak ediliyor. NTV yayınına katılan AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, Türkiye'nin gündemini uzun süre meşgul eden konunun bundan sonra ne olacağı ile ilgili açıklık getirdi. "Milyonlarca metrekare arazi, mülkiyet problemi nedeni ile kullanılamıyor. Yani arsa başkasına, üzerindeki yapı bir başkasına ait. Üzerinde yasal anlamda bir yapılaşma olamıyor ve devletin kontrolü dışında çarpık yapılaşmaya da imkân sağlıyor" diyen Canikli, muhalefetin bu durumu önleyecek 2B yasası ile ilgili çalışmasını anlattı. HER ŞEY HAZIR, TBMM'YE SEVKİ BEKLENİYOR Konunun, Meclis açıldıktan sonra hemen gündeme alınacağını söyleyen Canikli, şu açıklamalarda bulundu: "Bu düzenlemeler, 31.12.1981 tarihi itibari ile orman vasfını kaybetmiş arazilerin (2B) kullanıcılarına belli şartlarla satılması şeklinde olacak. Taslaklar hazır, TBMM'ye sevk edilme aşamasına gelmiş durumda. Sadece birkaç konu üzerinde karar verilmesi gerekiyor." EMLAK VERGİSİ DEĞERİ ÜZERİNDEN SATILACAK Canikli, satış aşamasında dikkat edilecek ilkeleri de anlattı: "Büyük şehirlerde yer alan bu araziler, bir bedel ödeyerek satın alınmıştır. Bu hususun dikkate alınması gerekir. Eğer bu arazileri, bedel ödeyerek satın alanlara tekrar rayiç rakam üzerinden satmaya kalkışırsanız bir haksızlık söz konusu olabilir. Emlak vergisi üzerinden, makul bir rakamla devredilecek. ÇİFTÇİLERE KOLAYLIK SAĞLANACAK Kırsal alanda, çiftçilerimize çok cüzi bir rakamla, emlak vergisi değeri üzerinden devretmeyi düşünüyoruz. Tarım arazisi olarak kullanılan 2B arazisi ile büyük şehirlerde üzerinde yapılaşma söz konusu olan bir araziyi aynı kefeye koymak da mümkün değil. Farklılaştırıcı bir faktör gerekli. O nedenle çiftçilerin kullandığı araziler için emlak vergisi esas alınacak, diğerlerinin fiyatı ise değeri ve konumuna göre katlanacak. YÜZDE 10 PEŞİN, 10 YIL VADE Hiç kimse, kıymetli arazileri birilerine peşkeş çekilecek gibi algılamasın. Burada dikkat ettiğimiz nokta; çiftçinin mağdur edilmemesi... Onun için çiftçiye, makul fiyattan ve yüzde 10'u peşin şekilde, 5 yıl vadeli olarak satış yapılacak. BAZILARI TOKİ'YE DEVREDİLECEK Tüm araziler kullanıcılarına devredilmeyecek. Eğer arazi üzerine çarpık yapılaşma var ve ilgili bakanlık tarafından dönüşüme konu edilmesi gerektiği karar verilmiş ise satış gerçekleşmeyecek. O araziler, dönüşüm için TOKİ'ye devredilecek. Burada hak sahipleri hiçbir şekilde mağdur edilmeyecek. Örneğin; İstanbul'da bir gecekondu semtinde, 2B arazisi üzerine yapılan çarpık bir yapılaşmayı kullanıcılarına aynen devrederseniz kalıcı hale getirirsiniz ve bozuk şehirciliği daha da ağırlaştırırsınız." PARA ORMAN KÖYLERİNİN ISLAHINDA KULLANILACAK Canikli ayrıca 2B arazisinin 31.12.1981'den önce bu özelliği kazanmış olması gerektiğin ifade etti. "Kanunun bugüne kadar çıkartılamamasının nedenlerinden biri da bu çalışmaların tamamlanması kaygısıydı" diyen Canikli, "Burada amaç kesinlikle devletin para kazanması değil. Elde edeceğimiz paralar yine ormanların ve orman köylerinin ıslahı için kullanılacak" diye konuştu.

14 Ekim 2011 Cuma

2-B arazilerinin satışı nasıl gerçekleştirilecek?

2-B arazilerinin satışı nasıl gerçekleştirilecek? Kamuoyunda 2-B olarak adlandırılan orman vasfını yitirmiş Hazine arazilerinin satışı yeniden gündemde...
ANKARA - Üzerinde çalışılan düzenlemeyle belediye mücavir alan sınırları içinde yapılaşma bulunan yerlerdeki binaların, kullanım alanlarıyla birlikte, rayiç bedel üzerinden ve 4 yıl vadeyle hak sahiplerine satılması öngörülüyor. Yaklaşık 4 yıldır tartışılan 2-B arazilerinin satışına ilişkin yasa taslağı konusunda çalışmalar hızlandırıldı. Maliye Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün bünyesinde yer aldığı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı yetkililerinin yürüttüğü çalışmalar kapsamında çeşitli çalıştay ve toplantılar da gerçekleştiriliyor. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 2-B alanlarıyla ilgili kadastro ve tescil çalışmalarındaki son durumun da ele alındığı toplantılarda, orman dışına çıkarılan Hazine arazilerinin değerlendirilmesi konusundaki yasa taslağına da son şekli verilmeye çalışılıyor. VATANDAŞA RAYİÇ BEDEL ÜZERİNDEN SATIŞ Halen üzerinde çalışılan taslak ile 2-B'lerin bir bölümünün tekrar ormana dönüştürülmesi, üzerinde yerleşim yerleri bulunanların hak sahiplerine satılması, daha önce tapu verilenlerin de harca tabi değer üzerinden eski sahiplerine iadesi planlanıyor. Taslakta getirilen düzenlemeler şöyle planlanıyor: - Belediye mücavir alan sınırları içinde yapılaşma bulunan yerler (yerleşim yerleri), bina ve bahçe gibi kullanım alanlarıyla birlikte metrekare sınırlaması olmaksızın hak sahiplerine doğrudan satılabilecek. 400 METREKARELİK SINIR KALDIRILDI Daha önce hazırlanan taslakta Maliye Bakanlığı tasarrufuna geçen ve üzerinde yapılaşma olan taşınmazlardan 400 metrekareye kadar olanların tamamı, üzerindeki yapılar bu miktardan fazla ise yapının oturduğu kadar alanın satışına imkan tanınmıştı. Yeni düzenlemede 400 metrekarelik sınır kaldırıldı. - Belediye mücavir alan sınırları dışında kalan, 100 dönüme kadarki tarım arazileri de, sulu-kuru ayrımı yapılmaksızın hak sahiplerine doğrudan satılabilecek. - Tarım arazileri dışında kalan, üzerinde yapılaşma bulunan ve Maliye Bakanlığınca uygun görülen taşınmazlar, Toplu Konut İdaresi'ne (TOKİ), büyükşehir belediyelerine ve ilçe belediyelerine kentsel dönüşüm projeleri gerçekleştirmek üzere devredilebilecek. BU TAŞINMAZLARIN TAPU KAYITLARI GEÇERLİ OLACAK - Devlet tarafından gerçek ve tüzel kişilere dağıtılan, iskanen verilen, özelleştirilen ya da hisseleri devredilen taşınmazların tapu kayıtları geçerli kabul edilecek. Bu şekilde devletin daha önce dağıttığı, tapu ve iskan verdiği, ancak daha sonra 2-B kapsamına aldığı yerler, eski sahiplerine bedelsiz verilmiş olacak. - Kişiler adına herhangi bir şekilde tapu kaydı oluşturulmuş yerler de, harca esas değer üzerinden eski maliklerine verilecek. Buna göre, eskiden tapusu verilip, daha sonra 2-B diye şerh konulan araziler, hak sahiplerine devredilecek. - Yerleşim amacına uygun ifraz (ayırma) ve tescil edilen yerlere naklen yerleştirilecek orman içi köyler halkı, Çevre ve Orman Bakanlığınca tespit edilecek. Nakil ve yerleştirme işlemleri, Orman ve İskan Kanunlarına göre yapılacak. '5 YIL' ŞARTI GELİYOR - Hak sahibi kabul edilmek için kişinin söz konusu taşınmazı, kadastro çalışmasının tamamlandığı tarih itibariyle geriye dönük olarak 5 yıl kullanmış olma şartı aranacak. MÜRACAT NASIL OLACAK? - 2-B'lerin satışını Maliye Bakanlığı koordine edecek. 2-B'leri satın almak isteyen hak sahipleri, 1 ay içinde başvuracak. Taslakta yer alan bu süre, gerek görülmesi halinde uzatılabilecek. Başvurular, illerde defterdarlıklara, ilçelerde ise mal müdürlüklerine yapılacak. - 2-B arazilerini almak isteyen hak sahiplerinden müracaatları sırasında, satış tutarından mahsup edilmek üzere 10 bin liraya kadar başvuru bedeli alınacak. Söz konusu bedel, bölgeler, iller, ilçeler ve arazinin konuma göre farklılık gösterecek. Bu çerçevede Kanunun yayımlanmasından sonra Maliye Bakanlığı'nca başvuru bedellerine ilişkin bir Tebliğ yayımlanacak. - Orman Genel Müdürlüğünce uygun görülen yerler, yeniden ağaçlandırılmak üzere bu kuruma tahsis edilecek. Taslağa göre, ''orman içi köyler halkının nakledilmesi sonucu boşaltılan orman içindeki arazi, yapı ve tesis yerleri Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından öncelikle projelendirilecek ve devlet ormanı olarak ağaçlandırılacak'' RAYİÇ BEDEL ÜZERİNDEN SATIŞ - 2-B'ler rayiç bedelleri üzerinden satılacak. Rayiç bedellerinin belirlenmesinde Hazine taşınmazlarının satışındaki kurallar geçerli olacak. Bu çerçevede il ve ilçelerdeki takdir komisyonları, hak sahiplerine satılacak 2-B alanlarıyla ilgili değer tespitinde bulunacak. - 2-B arazilerinin üzerinde çok katlı yapıların bulunması halinde, önce zeminin değeri belirlenecek daha sonra daire başına düşen hisse tutarı hesaplanacak. Böylece bu durumdaki hak sahiplerine hisseli satış yapılacak. - 2-B'lerin satışı da, Hazine taşınmazlarının satışına ilişkin esaslara tabi olacak. Ancak Hazine taşınmazlarının bedellerinin ödenmesindeki 2 yıllık taksit süresi, 2-B arazileri için 4 yıl olarak uygulanacak. Hak sahipleri isterlerse bedeli peşin, isterlerse de faiziyle 4 yıl taksitle ödeyebilecek. - 2-B'lerin satışından elde edilen gelirler, orman köylüsünün kalkındırılması, orman köylüsünün nakli ve yeni orman alanlarının ıslahı için kullanılacak. 2-B ALANLARI 2-B'ler ''31 Aralık 1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerlerden, tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık gibi çeşitli tarım alanları veya otlak, kışlak, yaylak gibi hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler ile şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim alanlarının Hazine adına orman dışına çıkarılması uygulaması'' olarak tanımlanıyor.

9 Eylül 2011 Cuma

Üç aylık gecikme cezası 10 yıllıktan fazla olur mu

Şükrü KIZILOT skizilot@yaklasim.com Üç aylık gecikme cezası 10 yıllıktan fazla olur mu SORUDA herhangi bir şaşırtmaca yok. Bir borç var ve ödemesi üç ay gecikmiş. Bu gecikme nedeniyle, yüzde 10’un üzerinde “gecikme cezası” alınıyor. Bir başka borç daha var ve ödemesi tam 10 yıl gecikmiş. Bu gecikme nedeniyle toplam yüzde 10 “gecikme cezası” alınıyor. Böyle olunca, ödemeyi 3 ay geciktirenin ödediği gecikme cezası, 10 yıl geciktirenden daha fazla oluyor! BİLİN BAKALIM NE? Evet... Bilin bakalım ne? Üç ay geciken hangi borç için yüzde 10’dan fazla “gecikme cezası” alınıyor? Hangi birisi... O kadar çok ki. Örneğin; SSK (4/a) primi, gecikme cezası oranı; - İlk üç ayda, her ay için yüzde 3, - Buna ilave olarak her ay için ikinci bir (değişken) faiz. Sözgelimi Ocak 2009 yüzde 1.26, Şubat 2009 yüzde 1.17, Mart 2009 yüzde 1.12 gecikme faizi uygulanıyor. - Tamamını topladığımızda, yaklaşık yüzde 13 oranında üç aylık gecikme zammı çıkıyor. Bakar mısınız... TC Merkez Bankası’nın uyguladığı yıllık yüzde 6.5 borçlanma faizinin, neredeyse iki katı üç ayda alınıyor. Başka bir tanımla, yıllık enflasyonun yaklaşık iki katı kadar, gecikme zammı uygulanıyor! 10 YILLIK HANGİSİ? Bunu çok iyi biliyorsunuz. Her yıl en az bir kez yazıyoruz. Nedense bir türlü düzeltilmiyor! Devleti dolandıran, zimmetine para geçiren, usulsüz ödemeler yapılan kişi ya da firma, yıllar sonra tespit edildiğinde, belirlenen tutarı yani haksız yere aldıkları tutarı ödemeye yanaşmıyorlar. İtirazlar, mahkemeler, temyiz vs. derken diyelim ki 10 yıl geçiyor. 10 yıl sonra bu para tahsil edilirken toplam yüzde 10’dan fazla gecikme cezası uygulanamıyor. Örneğin 10 yıl önce, devleti 30 milyon lira dolandıran birinden, 10 yıllık gecikme nedeniyle 3 milyon liradan fazla gecikme cezası alınamıyor. Yasal dayanağı mı? Sayıştay Kanunu’nun 64. maddesinde yazıyor. Tam 43 yıldır, bu madde nedense bir türlü değiştirilmemiş! “Devleti dolandırmanın dayanılmaz cazibesi” gibi bir şey! DİĞERLERİ - Apartman aidatını geciktirenlere, aylık yüzde 5, yıllık yüzde 60 gecikme cezası uygulanıyor. - Vergi borcunu ödemeyi geciktirene, aylık 1.95, yıllık yüzde 23.40 faiz uygulanıyor. - Yüzde 99’una ortak olduğu anonim ya da limited şirketten, örneğin 300 bin lira borç para çeken ortağa, örtülü kazanç olarak yıllık yüzde 16 faiz, ayrıca, faize de yüzde 18 KDV uygulanıyor! Liste uzayıp gidiyor. Bu “Deli Dumrul faizleri” bir ölçüye bağlanmalı. Hiç değilse, önemli kısmı gecikme zammından oluşan toplamı 100 milyar lirayı aşan vergi, SSK ve Bağ-Kur prim alacaklarının, enflasyona göre hesaplanıp düzeltilecek faizleriyle birlikte 30 ya da 36 ay takside bağlanarak ödenmesine olanak sağlanmalı.. Sonuçta hem devlet hem de krizden etkilenen mükellef kazanır.

Prestij vergisi

Şükrü KIZILOT skizilot@yaklasim.com Prestij vergisi BÖYLE bir verginin adını ilk kez duyuyorsunuz. Oysa yıllardır ödeniyor. Yurt dışında prestiji olan, bu nedenle de vadeli mal alabilen şahıs ya da şirket, “prestij vergisi” ödemek zorunda! PEŞİN İTHALATA YOK Yurtdışından ithal ettiğiniz malın bedelini, peşin olarak ödüyorsanız, prestij vergisi yok. Yurtdışında belli bir prestijiniz varsa ve parasını daha sonra ödemek suretiyle mal ithal ediyorsanız, ithal ettiğiniz malın bedeli üzerinden “Yüzde 3 Prestij Vergisi” yani “Yüzde 3 Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu (KKDF)” ödemek zorundasınız. Yurtdışından ithal ettiğiniz malın bedelini, hemen öderseniz değil yüzde 3 yüzde 1 bile KKDF ödemiyorsunuz. Düşünebiliyor musunuz? Ülkenin dövize ihtiyacı var. Dün de vardı, bu gün de var yarın da olacak. Bir mevzuata göre, aldığı malın karşılığı olan dövizi acilen yurtdışına gönderen ödüllendiriliyor, vadeli mal aldığı için aylar sonra, örneğin 6 ay sonra ödeyenler ise cezalandırılıyor! FIKRA GİBİ Fıkrayı biliyorsunuz. Bir binada çıkan ani yangın nedeniyle, alevler binayı bir anda sarmış. Binanın üçüncü katında, uyuduğu için yangından kaçamayıp mahsur kalan biri varmış. Balkona çıkan ve “Kurtarın beni” diye çığlıklar atan adamı kurtarmak için itfaiye merdivenleri de yanaşamıyormuş. Tam o sırada biri ortaya çıkarak; - Bana kalın bir halat bulun. Ben onu kurtarırım. demiş. Halat hemen bulunmuş. Kurtarıcı, yukarıda çığlıklar atan adama halatı fırlatarak, seslenmiş; - Halatı beline sıkıca bağla. Seni kurtaracağım. Adam halatı sıkıca bağladıktan sonra, kurtarıcı bir ucu elinde olan halatı hızla aşağı doğru çekmiş ve adam üçüncü kattan beton zemine düşerek ölmüş. Adamın öldüğünü görenler, kurtarıcının etrafını çevirerek bağırmışlar: - Hani adamı kurtaracaktın? Öldürdün adamı! Kurtarıcı şaşkın vaziyette başını kaşıyarak konuşmuş; - Ben bir defa böyle birini kurtarmıştım ama kuyudan yukarı mı çekmiştim yoksa yukarıdan aşağı mı? Onu karıştırdım!. BİR KARIŞTIRMA VAR Fıkrada olduğu gibi, bu işte de bir karıştırma var. Yurtdışından mal ithal ediyoruz. Satıcı firma, “Hemen ödemen gerekmiyor, üç ay ya da 5 ay sonra da ödeyebilirsin” diyor. Bizim mevzuatımız da “İthal ettiğin malın parasını hemen, peşin olarak öde. Peşin ödemezsen, yüzde 3 KKDF alırım” diyor. Yabancılar da “Bu Türkler ne ilginç insanlar. Vadeli mal satıyoruz, kabul etmiyor ve peşin ödüyorlar” diye şaşırıyorlardır herhalde... Bu işte bir karışıklık var. Vadeli ödeme teşvik edilip, dövizimizin mümkün olduğu kadar yurt dışına geç çıkması sağlanacakken, fıkradaki gibi tersi durum söz konusu...

Vergilerle ilgili avantajlarınızı biliyor musunuz

Şükrü KIZILOT skizilot@yaklasim.com Vergilerle ilgili avantajlarınızı biliyor musunuz VERGİLERLE ilgili beyan dönemi yaklaşıyor. Yasaların size tanıdığı, avantajların farkında mısınız? Gerçek kişilere, şirketlere, yurt dışında bulunanlara, KOBİ’lere ve serbest bölgede faaliyette bulunanlara sağlanan, çok sayıda vergi avantajı var. Bu avantajları bilenler ya daha az vergi ödüyorlar ya da hiç ödemiyorlar. EĞİTİM VE SAĞLIK Vergi beyannamesi veren çok kişi; “çocukların eğitimi ile ilgili okul, defter, kitap, dershane gibi giderlerimizi, sağlık harcamalarımızı ve bazı bağış ve yardımlarımızı, gelirimizden düşemiyoruz” diyebiliyorlar. Oysa, Gelir Vergisi Kanunu’nun 89. maddesinde, bunların indirilebilmesine olanak sağlayan bir düzenleme var. Buna göre; Eğitim ve öğretim kurumlarına yapılan ödemeler, anaokulu ve kreş giderleri ile kurs ve dershaneye yapılan ödemeler, her türlü kitap (ders kitabı, hikaye, roman vb.) ve kırtasiye giderleri beyan edilen gelirin yüzde 10’unu aşmayacak şekilde indirilebiliyor (Ayrıntılı bilgi için Bkz. 29 Eylül 2009 tarihli yazımız). Benzer indirim mükellefin kendisi, eşi ve çocuklarının sağlık harcamalarına da uygulanıyor. BİREYSEL EMEKLİLİK Beyan edilen gelirin yüzde 10’unu ve asgari ücretin yıllık tutarını aşmamak koşuluyla, bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları indirilebiliyor. Şahıs sigorta primlerinde bu oran yüzde 5 olarak uygulanıyor (Bkz. GVK. Md.89/1). ÖZÜRLÜ AVUKAT VE DOKTOR Serbest meslek faaliyetinde bulunan (doktor, avukat, muhasebeci, mali müşavir, mimar vb meslek grubunda olan) özürlüler ile bunların bakmakla yükümlü oldukları özürlü kişiler için özürlü olma derecelerine göre yıllık 1.920 TL- 8.040 (2010 yılı için 8.160) TL yıllık indirim uygulanır. Bu indirimden basit usule tabi olanlar da yararlanabiliyor (Bkz. GVK. Md.31 ve 89/3). KONUT GELİRİ VE KREDİ Konut kira geliri elde edenler, beyanname verdiklerinde “gerçek gider” yöntemini seçerlerse; - Bir konutun 5 yıl süre ile satın alma bedelinin yüzde 5’ini, - Konut için banka kredisi kullanmışlarsa, ödedikleri yıllık faizin tamamını, - Kendisi kirada oturuyorsa, ödediği kira tutarını, tahsil ettikleri kiradan indirebiliyorlar. Bunların indirilmesi sonucu da ödenecek vergi genellikle çıkmıyor. İŞYERİ KİRA GELİRİ İşyeri kira geliri elde edenler 2009 ve 2010 yıllarında elde ettikleri brüt kira tutarı 22 bin lirayı aşıyorsa, yıllık gelir vergisi beyannamesi verecekler. Ancak elde edilen işyeri kira geliri yılda 95 bin 600 liranın altında ise, beyanname verdiklerinde, yüzde 20 stopajın mahsubu nedeniyle, gelir vergisi ödemeyecekleri gibi, üste vergi iadesi alacaklar. İşyeri kira geliri elde edenler, banka kredisi kullanmışlarsa, ödedikleri faizi de kira gelirinden indirebiliyorlar. Ancak bu indirim için, faiz tutarı kiranın yüzde 25’inden fazla olmalı. DİĞER AVANTAJLAR CNBC-e Business Dergisi’nin Ocak 2010 eki kitapta ayrıntılı açıkladığımız gibi, azalan bakiyeler yöntemi seçilerek iki kat amortisman gideri yazılması, şüpheli alacaklar için karşılık ayrılması, senetli alacaklar için reeskont uygulama, amortismana tabi kıymetlerin satış kazancını beyan etmeyip “yenileme fonu” ayırma, otomobilin kasko değerinin yüzde 5’inden fazla MTV çıkıyorsa, bir alt tarifeden daha düşük vergi ödeme, “uzlaşma” yoluyla vergi ve cezayı daha düşük ödeme, vergi borcunu tecil ve taksitlendirme yoluyla ödeme, edinme tarihinden itibaren hisse senetlerini iki yıl sonra, gayrimenkulü 5 yıl sonra satıp, ortaya çıkan kazanç nedeniyle hiç vergi ödememek, diğer avantajlardan bazıları... Çok sayıda vergi avantajı olması nedeniyle, bu gün gerçek kişilere tanınan önemli vergi avantajlarına yer verdik. Bir başka yazımızda da diğerlerini ele alacağız.

Vergi borcunu gayrimenkulle ödeme süreci uzatılıyor

Şükrü KIZILOT skizilot@yaklasim.com Vergi borcunu gayrimenkulle ödeme süreci uzatılıyor VERGİ borcu olanlara, yeni bir kolaylık daha sağlanıyor. Vergi de dahil kamu borcu olanlar, (sigorta primi borcu hariç) ödeyecek paraları yoksa; bina, arsa ya da arazileri ile borçlarını kapatabilecekler. Daha önce de uygulanan ve 31 Aralık 2009’da sona eren bu düzenleme, yapılacak bir değişiklikle, 31 Aralık 2014’e kadar yürürlükte olacak. GETİRİLEN KOLAYLIK Uygulama, kamu borcu olan belediyeleri de kapsıyor. Onlar da gayrimenkul verip, vergi borcu ya da diğer kamu borçlarını kapatabilecekler. Uygulamadan yararlanacak olanların, vergi de dahil kamu borçlarını ödemede “çok zor durumda” olup olmadıklarının, vergi denetmenlerince yapılacak bir inceleme ile tespiti gerekiyor. Yapılacak incelemelerde; finansal analiz teknikleri kullanılmak suretiyle, başvuruda bulunacak mükellefin borçlarını ödemede “çok zor duruma” düşüp düşmedikleri araştırılacak. ARANAN KOŞULLAR Borçlara karşılık olmak üzere, Hazine adına satın alınacak gayrimenkullerin; - Uygulamadan yararlanacak mükelleflerin mülkiyetinde bulunması, - Çok zor durumda olduğu inceleme raporu ile tespit edilen mükelleflerin tüzel kişilik olmaları halinde, tüzel kişiliğin mülkiyetinde ya da ortaklarının mülkiyetinde bulunması, - Gayrimenkullerin üzerinde, amme borçları dolayısıyla vergi dairesi tarafından konulanlar hariç olmak üzere, herhangi bir kısıtlamanın bulunmaması, - İmar planı geçen bölgeler içinde inşa edilmiş ve kamu hizmetlerinin sunulmasına elverişli bina halinde bulunması ya da bina inşasına elverişli arsa veya 5084 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilebilecek arazi ve arsa (üzerindeki bina ve müştemilat dahil) olması, gerekiyor. Ayrıntılar için Maliye Bakanlığı’nın 433 nolu Tahsilat Tebliği’ne bakılmasında da yarar var. BORCUN KAPATILMASI Gayrimenkulün değeri, borcun tamamını karşılamıyorsa, belirlenen değer bir orantı dahilinde asıl borç ve faizinden düşülecek. Gayrimenkulün değeri, borcun tamamından fazlaysa, aradaki fark mükellefe iade edilmeyecek. Daha sonra doğacak borçlardan da mahsup edilmeyecek. Ancak, bu durumda bulunanlar, verdikleri gayrimenkulün Hazine adına tescilinden önce, ortaklık ilişkisi bulunan veya en az bir ortağı aynı olan mükelleflerin borçlarından indirilmesini talep edebilecekler. Gayrimenkulün işletmenin aktifinde kayıtlı olması durumunda, ayrıca KDV’de hesaplanacak ve takdir edilen değere ilave edilecek. Gerçek kişilere ait gayrimenkuller, KDV’ye tabi tutulmayacak. NAKİT ÖDEMEYE DE KOLAYLIK Borcu olan mükelleflerin, borcunu kapatabileceği gayrimenkulü bulunmayabilir. Nakit ödeme yapacaklara da bir kolaylık sağlanmalı. 2009 sonu itibariyle, birikmiş vergi alacağı (faizi hariç) 28 milyar lira. SSK (4/a) ve Bağ-Kur (4/b) prim alacakları ve faizleri ile birlikte, toplam alacak 100 milyar lirayı aştı. Futbol kulüplerinin birikmiş borcu donduruldu ve yıllık yüzde 3 faizle 10 yıl yani 120 ay süre ile taksitlendirildi. Futbol kulüpleri gibi 10 yıl olmasa bile 2,5-3 yıl yani 30-36 aylık bir vade tanınıp, birikmiş faizleri de enflasyona göre revize etmek suretiyle “ödeme kolaylığı” sağlanması, hem mükellefleri rahatlatır hem de on milyarlarca liralık gelir toplanmasını sağlar.

Emekli Fatma Teyze’den müteahhit olur mu

Şükrü KIZILOT skizilot@yaklasim.com Emekli Fatma Teyze’den müteahhit olur mu FATMA Teyze, babasından kalan miras ve yıllardır biriktirdiği tasarrufları ile bir arsa alır. Arsayı aldıktan 10 yıl sonra, yaş haddinden emekli olur. Emeklilik sonrası, arsasına iki daire ve bir dükkandan oluşan bir bina yaptırıp, kiraya vermek ister. BAKIN NE OLUYOR Projesi çizilip, inşaata başlanır. İnşaat devam ederken, Fatma Teyze Maliye Bakanlığı’na bir dilekçe verir. Dilekçede kısaca “Emekli olduğunu, hayatında hiç ticaretle uğraşmadığını, daha önce inşaat yaptırmadığını, arsasına yaptırdığı bina bittiğinde kiraya vereceğini” belirterek, vergi yasaları karşısındaki mükellefiyet durumunu sorar. Gelen açıklama ilginçtir; “Özel ihtiyaca ilişkin inşaat işleri, MESKEN İNŞAATLARINA yöneliktir. Arsanız üzerine inşa edilen binanın altında dükkan bulunması nedeniyle, yapılan faaliyetin ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekmektedir. Bu uygulamada, inşa edilen binanın satılmak amacıyla yapılıp yapılmadığının veya satılıp satılamamasının hiçbir önemi yoktur.” Yani deniliyor ki; siz, inşaat işi nedeniyle ticari kazanç hükümlerine göre vergi mükellefi olacak, noterden defter tasdik ettirecek, her ay KDV beyannamesi, üç ayda bir geçici vergi beyannamesi vereceksiniz. Bitmedi her yıl gelir vergisi beyannamesi vereceksiniz ve o binayı satana veya ölene kadar bu böyle devam edecek! YASA NE DİYOR? İlgili yasa maddelerini gelin birlikte okuyalım. “Gayrimenkul alım, satım ve inşa işleriyle DEVAMLI OLARAK uğraşanların bu işlerinden;” elde ettikleri gelir ticari kazançtır (GVK. Md.37). Olayımızda; - Gayrimenkul alım, satım ve inşa işiyle devamlı olarak uğraşma söz konusu değil. - İnşaatın sahibi, yaşı 70’in üzerinde olan Fatma Teyze hayatında inşaat işiyle hiç uğraşmamış. Çivi çaksa, çekici belki de eline vurur. - Bir gerçek kişiye ait gayrimenkul kiraya verildiğinde elde edilecek gelir “Gayrimenkul Sermaye İradı” olarak vergiye tabi tutulur (GVK. Md. 70-74). Yasa maddeleri, binanın altındaki dükkanlardan da söz etmiyor ama kanunda öngörülmeyen bir kriteri esas alan Maliye’nin görüşü Fatma Teyze’nin, kiraya vermek için kendi arsasına yaptırdığı bina nedeniyle, inşaat müteahhidi gibi vergilendirilmesi gerektiği şeklinde!.. Olaya ticari faaliyet ve gelire de ticari kazanç olarak yaklaşılması, ömür boyu defter tutulması, aylık beyannameler verilmesi ve kiranın ticari kazanç sayılması, kiracıya KDV’li fatura kesilmesi, bina veya bir daire 20 yıl sonra da satılsa, kazancın vergilendirileceği anlamına geliyor. Maliye’nin bu görüşünde ısrarı halinde, tek çözüm yargı yolu gibi gözüküyor. YAPI DENETİMİ KANUNU Olaya Yapı Denetimi Kanunu yönünden baktığımızda, bununla ilgili yönetmeliğin 9. maddesine göre; gerçek kişiler tarafından yaptırılan, 200 m2’yi aşan her türlü yapı inşası işinin, bir yapı müteahhidi tarafından üstlenilmesi zorunlu.. Fatma Teyze müteahhit olamayacağına göre, “Siz bu inşaatı yaptırmışsınız. O halde müteahhitsiniz ve ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirileceksiniz” denilemez. Kaldı ki ortada gelir vergisi yasası varken, yönetmeliğe itibar edilmez. Vergilendirmede, gerçek durum esas. Fatma Teyze, kiraya vermek için arsasına inşaat yaptırmıştır. Bina inşaat işiyle DEVAMLI olarak uğraşmamaktadır. O halde, ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilemez. Maliye Bakanlığı’nın, yasaya aykırı bu görüşünü gözden geçirmesinde yarar var...

Kamyoncu yol kenarında şey yapınca

Kamyoncu yol kenarında şey yapınca OLAY 13 Ocak 2010 günü saat 10.00’da, Adana-Tarsus istikametinde, Tarsus’a 5 kilometre kala yaşanmış. Trafik polisleri, Tarsus’a giden kamyoncuyu çevirip durduruyorlar. İLGİNÇ BİR SUÇ Kamyoncu soruyor; - Abey, suçum ne? - Otobandan çıkış yapmadan önce, yol kenarına işemişsin! - Abey, çok sıkışmıştım. Vallah çime işedim. Kimse görmedi. - Neyse... Demek ki görmüşüz ki ceza kesiyoruz. 130 lira ceza ödeyeceksin! DAHA ÖTESİ DE VAR Olay, 130 lira ceza ile bitmiyor. Radara yakalanma cezası bile 10 puan olmasına rağmen, yola işemenin cezası 20 puan! Kamyoncu kendi kendine; - Bu ülkede yol kenarına işemek de suç!.. diye söylenirken, trafik polisi müdahale eder; - Birikmiş ceza puanın 80’miş. Bununla birlikte 100 oldu. Ceza puanı sınırını doldurdun. Ehliyetine el koyuyorum. Ehliyeti olan biri gelmezse, aracı da hareket ettiremezsin! Kamyoncu hâlâ olayın etkisinde, “Abey, çok sıkışsan sen ne yapardın?” diye sorduğunda, şu yanıtı alıyor: - Bana ne kardeşim. Ben kanunu uygularım. İstersen altını bezle, beni bağlamaz! Gerdek vergisi OSMANLI’da alınan ilginç vergilerden biri de gerdek vergisiydi. Bu vergiyi, nikahı kıyan kadı efendi tahsil ediyordu. Vergi ise; zenginden bir altın, fakirden 12 akçe, orta halli olanlardan da bu ikisinin arasında belirlenen tutarda alınırdı. Toprak sahibinin arazisinde yaşayanların evlenmesi durumunda, vergi alma hakkı da vardı. Verginin tutarı, evlenecek olanın bakire olması halinde 60, dul olması halinde 30 akçe idi!.. ŞÜKRÜ KIZILOT

Müteahhide arsayı verip hasılatı paylaşmanın avantajı

Müteahhide arsayı verip hasılatı paylaşmanın avantajı BEŞ - altı yıl önce aldığınız veya ivazsız (miras ya da bağış yoluyla) edindiğiniz bir arsanız var. Değerlendirmek için aşağıdaki seçeneklerden hangisini tercih edersiniz? Müteahhide arsayı verip hasılatı paylaşmanın avantajı BEŞ - altı yıl önce aldığınız veya ivazsız (miras ya da bağış yoluyla) edindiğiniz bir arsanız var. Değerlendirmek için aşağıdaki seçeneklerden hangisini tercih edersiniz? a) Satarım, b) Üzerine inşaat yaparım, c) Kat karşılığı müteahhide veririm, d) Hasılat paylaşımı ile müteahhide veririm. Yanıt: Hangisini tercih ederseniz edin, yanlış değil. Ancak, “Bunların içinde vergi avantajı yönünden doğrusu hangisi?” diye sorarsanız; “(a) ve (d) bentleri” derim. “Peki... en doğrusu hangisi?” diye sorarsanız; “(d) bendi yani hasılat paylaşımı” derim. HASILAT PAYLAŞIMININ AVANTAJI Hasılat paylaşımı olayında arsa, üzerine yapılacak daire ve dükkanların satış hasılatının belli bir yüzdesi, örneğin hasılatın yüzde 50’si karşılığında müteahhide verilip, bir de sözleşme yapılıyor. Bu olayda gerçek kişiye ait arsanın, hasılat paylaşımı ile değerlendirilmesinin, arsa sahibi açısından, KDV ve Gelir Vergisi yönüyle avantajları var. 1. KDV AVANTAJI: İnşaat firmasının, daire ve dükkanları satarak hasılatın belli bir yüzdesini arsa sahibine vermesi, KDV’ye tabi değil. Ancak arsa sahibinin arsa alım-satımını sürekli ve mutad bir faaliyet olarak sürdürdüğü durumlarda, olay ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirileceği için KDV’ye de tabi olacak. 2. GELİR VERGİSİ AVANTAJI: a) Arsanın Miras ya da Bağış Yolu İle Edinilmiş Olması: Arsanın müteahhide hasılat paylaşımı karşılığı verilmesi sonucu, elde edilen gelirler, gelir vergisine tabi değil. Nedenine gelince bu olay, “arsa karşılığı inşaat gibi” kabul ediliyor. Maliye Bakanlığı miras veya diğer ivazsız (karşılıksız) yollardan edinilen arsanın, kat karşılığında müteahhide verilmesi sonucu elde edilecek gelirin, “değer artışı kazancı” olarak gelir vergisine tabi tutulamayacağı görüşünde (Gelir İd.Bşk. 76 No.lu Gelir V. Sirküleri, 25 Mart 2011 tarih ve GVK.76/2011-2 sayılı). b) Arsanın Satın Alma Yolu İle Edinilmiş Olması: - Arsanın, satın alma tarihinden itibaren beş yıl (1 Ocak 2007’den önce edinilenlerde dört yıl) içinde elden çıkartılmasından sağlanan kazanç (hasılat payı ile arsanın satın alma bedeli arasındaki fark) “değer artışı kazancı” olarak gelir vergisine tabi (Bkz.Gelir Vergisi Yasası, Mük. Md. 80/6). Hasılat paylaşımı olayında da; arsanın iktisap (edinme) bedeli ile hasılattan alınan pay arasındaki fark “değer artışı kazancı” olarak gelir vergisine tabi tutulacak. - Arsanın satın alma tarihinden itibaren beş yıl geçmişse, durum farklı olacak (arsa sahibinin, arsa alım-satımını sürekli ve mutad bir faaliyet olarak sürdürmemesi koşuluyla,) alınan hasılat payının tutarı ne olursa olsun gelir vergisi ödenmesi söz konusu olmayacak. Vergi idaresi, kat karşılığı arsa verilmesi olayında, beş yıllık süre geçmiş olsa bile, yıl içinde birden fazla daire ya da arka arkaya en az bir daire satışını “ticari kazanç” olarak nitelendirebiliyor. Hasılat paylaşımı, bu riski de ortadan kaldırıyor. FATURA VE KDV İnşaat firması, bağımsız bölümleri alıcılara teslim ettiğinde, yedi gün içinde fatura düzenleyecek. Bu faturada; teslim edilen konutun net alanı 150 m2’ye kadar ise yüzde 1, 150 m2 ve daha fazla ise yüzde 18 KDV hesaplayacak. Hasılattan pay verdiği arsa sahibine ise (KDV’siz) düzenlediği “gider pusulasını” imzalattıracak. ŞÜKRÜ KIZILOT

5 Eylül 2011 Pazartesi

Emlakçılık Nedir?Kimler Emlakçılık Yapabilir?

Emlakçılık Nedir?Kimler Emlakçılık Yapabilir?

Emlak komisyonculuğu mesleğini tam anlamıyla düzenleyen direk bir yasa ve düzenleme Türk Hukuk sisteminde mevcut değildir. Türk Ticaret Kanunun 12 maddesinin 12 bendi ile ticaret sicili nizamnamesinin 14 maddesi Tellallık, komisyonculuk, ve sair tavassut (Aracılık) işlerini yapmak üzere kurulan müesseselere Ticarethane bunları işletenleri de Tacir olarak kabul etmiştir.


Borçlar kanunun 404 maddesinde Gayrimenkul Tellallığı yazılı olarak yapılmadıkça geçerli değildir denilmektedir. Bu sebeple T.T.K madde 12 hükümleri gereği Tellalık ve emlak komisyonculuğu arasında bir bağlantı kurulmaktadır.

Yine Borçlar kanununun 404-405-406-407 ve 409 uncu maddelerinde gayrimenkul tellalının yapacağı akitin şekli, alacağı ücret, çalışma usulünü kısmen de olsa belirleyici hükümler bulunmaktadır.


Ancak 507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar kanunun 3153 sayılı kanunla değişik 6 ncı maddesi gereğince kurulan, Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve sanayiciyi belirleme koordinasyon kurulunun 24/6/1997 tarih ve 9 nolu kararı ile emlak komisyonculuğu esnaf ve sanatkarlar kolları arasında Hizmetle ilgili meslek kolları bölümüne dahil edilmiştir. Bu karar 22 Ocak 1999 tarih ve 23588 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kararın yürürlüğe girmesini takiben çeşitli illerde Kamu kurumu niteliğinde olan emlak komisyoncuları odaları kurulmaya başlamıştır.


Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olan odalar. Anayasanın 135 maddesinde belirtildiği üzere belli bir mesleğe mansup olanların, müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, MESLEKÎ faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun surette gelişmesini sağlamak. Meslek mensuplarının birbirleriyle ve halkla olan ilişkilerinde güveni hakim kılmak üzere meslek disiplinini ve ahlakını korumak amacı ile kurulan Kamu tüzel kişilikleridir.


Bugünkü geldiğimiz noktada Emlakçıların tek bir çatı altında toplanması mümkün görünmemekle birlikte bu,durum emlakçıların Ticaret Odalarında bulunan emlak komisyoncuları meslek komitesi ve esnaf sanatkarlar bünyesinde kurulan emlak komisyonculuğu odalarının müşterek çalışmaları sonucu kısa zamanda emlakçların beklentileri doğrultusunda gerekli yasal düzenlemelerin yapılması için bir arada çalışmalarını gerektirmektedir.


Emlakçılık Emlakçılık Mesleği Emlakçılık Bilgi Emlakçılık Hakkında Emlakçılığın Tanımı Emlakçılık Nedir? Kimler Emlakçılık Yapabilir? Hukukta Emlakçılığın Yeri Emlakçılıkta Kullanılan Terimler Ve Anlamları
Emlakçılık Emlakçılık Mesleği Emlakçılık Bilgi Emlakçılık Hakkında Emlakçılığın Tanım Emlakçılık Nedir?Kimler Emlakçılık Yapabilir?
Emlak komisyonculuğu mesleğini tam anlamıyla düzenleyen direk bir yasa ve düzenleme Türk Hukuk sisteminde mevcut değildir. Türk Ticaret Kanunun 12 maddesinin 12 bendi ile ticaret sicili nizamnamesinin 14 maddesi Tellallık, komisyonculuk, ve sair tavassut (Aracılık) işlerini yapmak üzere kurulan müesseselere Ticarethane bunları işletenleri de Tacir olarak kabul etmiştir.

Borçlar kanunun 404 maddesinde Gayrimenkul Tellallığı yazılı olarak yapılmadıkça geçerli değildir denilmektedir. Bu sebeple T.T.K madde 12 hükümleri gereği Tellalık ve emlak komisyonculuğu arasında bir bağlantı kurulmaktadır.
Yine Borçlar kanununun 404-405-406-407 ve 409 uncu maddelerinde gayrimenkul tellalının yapacağı akitin şekli, alacağı ücret, çalışma usulünü kısmen de olsa belirleyici hükümler bulunmaktadır.

Ancak 507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar kanunun 3153 sayılı kanunla değişik 6 ncı maddesi gereğince kurulan, Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve sanayiciyi belirleme koordinasyon kurulunun 24/6/1997 tarih ve 9 nolu kararı ile emlak komisyonculuğu esnaf ve sanatkarlar kolları arasında Hizmetle ilgili meslek kolları bölümüne dahil edilmiştir. Bu karar 22 Ocak 1999 tarih ve 23588 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kararın yürürlüğe girmesini takiben çeşitli illerde Kamu kurumu niteliğinde olan emlak komisyoncuları odaları kurulmaya başlamıştır.

Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olan odalar. Anayasanın 135 maddesinde belirtildiği üzere belli bir mesleğe mansup olanların, müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, MESLEKÎ faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun surette gelişmesini sağlamak. Meslek mensuplarının birbirleriyle ve halkla olan ilişkilerinde güveni hakim kılmak üzere meslek disiplinini ve ahlakını korumak amacı ile kurulan Kamu tüzel kişilikleridir.

Bugünkü geldiğimiz noktada Emlakçıların tek bir çatı altında toplanması mümkün görünmemekle birlikte bu,durum emlakçıların Ticaret Odalarında bulunan emlak komisyoncuları meslek komitesi ve esnaf sanatkarlar bünyesinde kurulan emlak komisyonculuğu odalarının müşterek çalışmaları sonucu kısa zamanda emlakçların beklentileri doğrultusunda gerekli yasal düzenlemelerin yapılması için bir arada çalışmalarını gerektirmektedir.



Hukukta Emlakçılığın Yeri

Emlak komisyonculuğu mesleğini tam anlamıyla düzenleyen direk bir yasa ve düzenleme Türk Hukuk sisteminde mevcut değildir. Türk Ticaret Kanunun 12 maddesinin 12 bendi ile ticaret sicili nizamnamesinin 14 maddesi Tellallık, komisyonculuk, ve sair tavassut (Aracılık) işlerini yapmak üzere kurulan müesseselere Ticarethane bunları işletenleri de Tacir olarak kabul etmiştir.
Emlakinin, en kısa süre içinde satılmasını veya kiralanmasını temin için aracının geniş bir tanıtım yapmasını, en yüksek değerle en kısa sürede satılmasını, aldatılmadığını hissetmesini ve en son olarak ta tüm bu hizmetleri en ucuza yaptırtmayı bekler.
Borçlar kanunun 404 maddesinde Gayrimenkul Tellallığı yazılı olarak yapılmadıkça geçerli değildir denilmektedir. Bu sebeple T.T.K madde 12 hükümleri gereği Tellalık ve emlak komisyonculuğu arasında bir bağlantı kurulmaktadır.
Yine Borçlar kanununun 404-405-406-407 ve 409 uncu maddelerinde gayrimenkul tellalının yapacağı akitin şekli, alacağı ücret, çalışma usulünü kısmen de olsa belirleyici hükümler bulunmaktadır.
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olan odalar. Anayasanın 135 maddesinde belirtildiği üzere belli bir mesleğe mansup olanların, müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, MESLEKÎ faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun surette gelişmesini sağlamak. Meslek mensuplarının birbirleriyle ve halkla olan ilişkilerinde güveni hakim kılmak üzere meslek disiplinini ve ahlakını korumak amacı ile kurulan Kamu tüzel kişilikleridir.
Bugünkü geldiğimiz noktada Emlakçıların tek bir çatı altında toplanması mümkün görünmemekle birlikte bu,durum emlakçıların Ticaret Odalarında bulunan emlak komisyoncuları meslek komitesi ve esnaf sanatkarlar bünyesinde kurulan emlak komisyonculuğu odalarının müşterek çalışmaları sonucu kısa zamanda emlakçların beklentileri doğrultusunda gerekli yasal düzenlemelerin yapılması için bir arada çalışmalarını gerektirmektedir.


Emlakçılıkta kullanlılan terimler ve anlamları.
A
ADA: Çevresi yollarla sınırlanmış ve çoğu parsellere bölünmüş arsa ile böyle bir arsayı kaplayan yapılar takımı, yapı adası.
AKAR: Kiraya verilerek gelir sağlayan mülk.
ALTYAPI: Su, elektrik, kanalizasyon, yol gibi tesislerin tümüne verilen ad.
ANAHTAR TESLİM: Bir yapının tüm gereç ve işçiliğinin yüklenici tarafından karşılanıp, bütünüyle bitirilmiş olarak mal sahibine teslim edilmesini öngören sözleşme şekli.
ANTRE: Bir binanın veya apartman dairesinin ilk girilen bölümü, giriş.
APARTMAN DAİRESİ: Bir bina içinde birkaç oda ile mutfak ve banyodan meydana gelen, bir kişi veya bir ailenin oturabileceği büyüklükte daire.
ARSA: Üzerinde yapı kurulmak üzere ayrılmış yer; yasaya göre, belediye sınırları içinde bulunup belediyece parsellenmiş arazi.

B

BAĞIMSIZ BÖLÜM: Bir yapının Kat Mülkiyeti Yasası hükümlerine göre bağımsız mülkiyete konu olan bölümlerden her biri.
BAHÇEKENT: Sağlık ve konfor koşullarına uygun bir yaşam sağlamak amacıyla tasarlanmış, tarıma ayrılmış bir toprak parçasıyla çevrili uydu kent.
BALKON: Bir binanın üst katlarından dışarıya doğru çıkmış, önü ve yanları korkulukla çevrili yer.
BANLİYÖ: Büyük bir kentin yakın çevresinde bulunan yerleşim birimi.
BARAKA: Tahta, çinko, sac gibi hafif gereçlerle yapılmış, temelsiz, eğreti yapı.
BARBEKÜ: Et ya da balığın ızgarada pişirildiği ocak, bir tür mangal.
BASIK: Tavan yüksekliği alışılagelmiş ölçülerden az olan daire, oda.
BAYINDIR: Gelişip güzelleşmesi, yaşayış koşullarının uygunlaştırılması için üzerinde çalışılmış olan yer; imar edilmiş.

C
CEPHE: Bir binanın yüzlerinden herbiri, özellikle ön yüz.
CİHANNÜMA: Her tarafı seyredebilmek için bazı ev çatılarının üstüne yapılan oda veya teras.
CUMBA: Eski Türk evlerinde, çoğu kafesli olan çıkma.

Ç
ÇATI KATI: Binalarda çatı ile son normal kat arasında yapılan kat.
ÇEKME KAT: Bir binanın son katı üzerine yapılan, cepheden geriye çekilmiş kat.

D
DAİRE: Bir apartman içinde yeralan, birden fazla konuttan herbiri.
DAM: Bir binanın göğe bakan yüzü.
DENİZE SIFIR: Denizle arasında herhangi bir yapı veya geniş bir toprak parçası olmayan yapı, arsa.
DEVREMÜLK: Tapusu belirli bir �devre� kullanım için geçerli olan, ortak kullanılan konut, yazlık.
DOĞALGAZ: Yeraltından çıkarılıp yakıt olarak kullanılan, ısıl değeri metre küpte 8900 kilokaloriye ulaşan hidrokarbon gazı.
DÖNÜM: Eni ve boyu kırkar arşın olan eski bir yer ölçüsü, yaklaşık 1000 m2.
DUBLEKS: İki katlı, ikinci katına içten merdivenle çıkılan konut.

E
EBEVEYN BANYOSU: Yatak odasında bulunan banyo.
EKLENTİ: Var olan ama yapıya eklenen bölüm.
EKSPERTİZ: Bir arsaya veya yapıya belli ölçütlere göre değer biçme işi.
EMSAL: Bir yapı veya konutun satış ya da kira bedelinin, benzerleriyle karşılaştırılması.

F
FERAĞ: Sahiplik hakkını başkasına devredip ilişki kesme; bu iş için tapuda yapılan resmi işlem.
FRANSIZ BALKONU: Döşemeye değin inen ve kapı gibi açılan, önü korkuluklu pencere.

G
GABARİ: Yapılacak bir binanın belediyece öngörülen azami yüksekliği.
GAYRİMENKUL: Taşınmaz mal.
GEDİK: Eskiden bazı mülkler için ödenen vakıf vergisi.
GİRİŞ KATI: Yerkatı, zemin katı.
GİYDİRME CEPHE: Çok katlı bir yapıda, döşemelerin önünden geçerek devam eden, bunlara veya kolonlara asılan, taşıyıcı olamayan, çoğu camlı dış duvar.
GÖTÜRÜ: Bir yapı işinin baştan kararlaştırılan sabit bir tutar karşılığında bir yükleniciye yaptırılması ilkesine dayanan sözleşme türü.

I
ISLAH: Bir bölgenin, tümüyle yenilenmeksizin yaşama koşullarının düzeltilmesi.

İ
İFRAZ: Bir toprak parçasını veya arsayı parçalara ayırma, parselleme, parselizasyon işlemi.
İHALE: bir işi birçok isteklinin arasından, en uygun görülen koşulları önerene bırakma.
İKİZ EV: Planları ortak duvara göre simetrik olan, bitişik iki evden meydana gelen birim.
İMAR AFFI: Kaçak yapıların ya da imar kurallarına uygun yapılara kaçak eklenmiş bölümlerin aklanması.
İMAR DURUMU: Bir arsanın imar planına ve imar yönetmeliğine göre nasıl kullanılabileceğini bildiren ve belediyece düzenlenerek istek üzerine arsa sahibine verilen belge.
İMAR PLANI: İmar yasasına göre, nüfusu 10.000�I aşmış yerleşmelerde yapılması zorunlu olan fiziksel plan.
İSTİMLAK: Kamulaştırma.

K

KADASTRO: Her çeşit arazi ve mülklerin, alanını, sınırlarını ve değerlerini belirtip plana bağlama işi.
KAGİR: Taş veya tuğladan yapılmış.
KAMULAŞTIRMAK: Bir şeyi sahibinden satın alarak kamuya mal etmek, kamu yararına almak.
KAPALI BALKON: Üstü ve yanları örtülü, önü ise açık olan balkon.
KARTONPİYER: Yapıları kabartmalarla bezemek için, çoğu zaman duvar ve tavan arakesitleri ile tavan göbeklerinde kullanılan sertleştirilmiş mukavva veya kıtıklı alçı.
KAT KARŞILIĞI ANLAŞMA: Arsa sahibince ortaya konan bir arsa üzerine, bir müteahhitçe, finansmanı da kendisince sağlanarak yapılan binanın, arsa sahibi ile müteahhit arasında belli bir oranda bölüşülmesi esasına dayalı anlaşma türü.
KAT MALİKİ: Kat mülkiyeti hakkına sahip özel ya da tüzel kişi.
KAT MÜLKİYETİ: Bir ya da daha çok kişinin, bir yapının belirli bir bölümüne sahip olabilmesi.
KAT YÜKSEKLİĞİ: Döşeme üstünden bir üst katın döşeme üstüne olan uzaklığı.

L
LEBİDERYA: Kesintisiz deniz manzaralı daire.
LÜKS: Bir dairenin en temel öğeler dışında, konfora yönelik daha fazla detaylarla donatılmış olması.

M
MAHZURLU: Herhangi bir işlem veya uygulamaya elverişli olmayan.
MENKUL: Bir yerden başka bir yere taşınabilen, taşınır.
MERKEZİ ISITMA: Bir binanın çeşitli bölümlerinin, bir merkezden borularla sevk edilen sıcak su veya buharla, ya da kanallarla sevk edilen sıcak hava ile ısıtılma sistemi.
MERKEZİ YERDE: Bina ya da konutun, bulunduğu semt veye kentin merkezi sayılan bölümüne; çarşı, pazar ve ulaşım araçlarına yakın olması.
METROPOLİTAN ŞEHİR: Belli bir büyüklüğü olan, örneğin nüfusu bir milyonu aşan şehir.
MÖBLELİ: İçinde eşyası bulunan daire.
MÜSTAKİL TAPU: Tek konut için verilen tapu.

N
NAZIM PLANI: Bir kentin haritaları üzerine çizilen ve arazi parçalarının kullanış biçimleri ile başlıca bölge tiplerini belirten, yani kentin gelecekte alacağı biçimi gösteren plan.
NİZAM: Binaların yanyana sıralanış düzeni; ayrık nizamda aralarında toprak parçası vardır; bitişik nizamda duvarları ortaktır.

Ö
ÖLÇEK: Bir harita veya çizimde görülen uzunluklarla bunların imlediği gerçek uzunluklar arasındaki oran.
ÖN BAHÇE DERİNLİĞİ: Binanın ön yüzünden kendi parselinin ön sınırına kadar olan en yakın dik uzaklık.
ÖN CEPHE: Yapının yola bakan yüzü.

P
PAFTA: 1. Üzerine proje çizilen levha. 2. Büyük haritaları meydana getiren ayrı parçalardan her biri.
PARSEL: Belli bir amaç için ayrılıp sınırlanmış arazi parçası, bir adanın parçalarından her biri.

R
RESTORASYON: Aslını bozmadan onarma.
RESTORATÖR: Fransızca�da resim veya heykelleri onaran kişileri tanımlamakta kullanılan bu sözcük Türkçe�de, anlam kaymasıyla, restorasyon uzmanı anlamında kullanılmaktadır.
REZERVUAR: Sarnıç, hazne.

S
SAHİBİNDEN: Bir mülkün, arada herhangi bir aracı olmadan, doğrudan doğruya sahibi tarafından satışa veya kiraya sunulması.
SANDIK ODASI: Genellikle penceresi olmayan, evdeki fazla eşyaların konulabileceği küçük oda.
SELAMLIK: Eskiden büyük konaklarda erkeklerin bulunduğu ve erkek konukların alındığı bölüm.
SERVİS GİRİŞİ: Büyük binalarda yan hizmetler için kullanılan ikinci derecedeki giriş.
SIFIRDA: Yeni bitmiş ev, daire; hiçkimse tarafından kullanılmamış.
SOSYAL ALTYAPI: Sağlıklı bir çevre meydana getirmek amacıyla yapılması gereken eğitim, sağlık, kültürel ve yönetsel yapılar ile park, çocuk bahçeleri gibi yeşil alanlara verilen genel ad.
STÜDYO: Aynı zamanda oturma, yatma ve yemek için kullanılan oda.
SÜPER DENİZ MANZARALI: Balkon, teras veya pencerelerinden denizin geniş bir açıdan, panoramik olarak görüldüğü konut, daire.

Ş
ŞALE: İsviçre çobanlarının kulübelerine ya da dağ evlerine verilen ad.
ŞİRVAN: Çatı arasında bulunan basık oda.

T
TAPU SENEDİ: Bir mülkün kimin olduğunu gösteren resmi belge.
TAPULAMAK: Bir mülkü tapuya geçirmek.
TAVANARASI: Çatı ile son kat döşemesi arasında kalan boşluk.
TEKNİK ALTYAPI: Elektrik, gaz, içme ve kullanma suyu, kanalizasyon, her tür ulaştırma, haberleşme ve arıtım gibi hizmetlerin sağlanması için yapılan tesisler ile açık ve kapalı otopark kullanışlarına verilen ad.
TERAS: 1. Oturup hava almaya yarayan, düz ve çevresi açık yüksekçe yer, taraça. 2. Üstü gezinmeye elverişli düz dam.
TOPLU KONUT: Sosyal ve fiziksel altyapısıyla birlikte gerçekleştirilen çok sayıda konut birimini anlatmakta kullanılan terim.

V
VAZİYET PLANI: Yapıların değişmez röperlere göre arsaya yerleşmelerini belirten üstten görünüş, yerleşme planı.

Y
YALI: Düzlük ve açıklık su kıyısına yapılmış köşk. Sahilhane adı da verilir.
YAPSATÇI: Konut yapıp daire daire satan kimse, firma.
YENİLENMİŞ: Eski bina veya dairelerin onarılarak, restore edilerek yeni hale getirilmesi.
YIKMA RUHSATI: Bir yapıyı yıkmak için ililgili belediyeden alınan izin; yıkma izni.