3 Ocak 2012 Salı

2012 Yılında Gayrimenkul Vergileri

Vergi kanunlarında yer alan vergi, harç ve cezalar ile bazı maktu had ve tutarlar her yıl Maliye Bakanlığı tarafından bir önceki yıl için belirlenen yeniden değerleme oranına göre artırılıyor. Bazen de Bakanlar Kurulu yasaların kendisine verdiği yetkiyi kullanarak bu oranın üzerinde veya altında tutar belirleyebiliyor. Ancak genel olarak yeniden değerleme oranına bağlı kalınıyor. Bu yılda öyle oldu. Emlak vergisi hariç, diğer vergi, harç ve istisna tutarları, yüzde 10,26 olarak gerçekleşen 2011 yılı yeniden değerleme oranı esas alınarak ortalama yüzde 10 oranında artırıldı...
Gayrimenkulü olanların emlak vergisi, kira geliri ve gayrimenkul satış kazancı istisna tutarlarındaki artış ise söyle gerçekleşti... EMLAK VERGİSİ ARTIŞI Yasa gereği, emlak vergileri dört yılda bir ilgili belediyeler tarafından hesaplanıyor. Hesaplamanın yapıldığı yılı izleyen yıllarda da her yıl, otomatik olarak yeniden değerleme oranının yarısı kadar artıyor. Ancak Bakanlar Kurulu'nun artış oranını sıfıra kadar indirmeye veya yeniden değerleme oranına kadar artırmaya yetkisi bulunuyor. Uzun bir aradan sonra Bakanlar Kurulu bu yetkisini 30 Aralık günü kullandı. Karara göre 2012 emlak vergileri yüzde 10,26 oranında artacak. Buna göre öteden beri emlak vergisi mükellefi olanlar, 2011 yılında ödedikleri emlak vergisinin yüzde 10,26 fazlasını 2012 yılı emlak vergisi olarak ödeyecekler. Emlak vergisi ile birlikte, emlak vergisinin yüzde 10'u kadar da 'Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunmasına Katkı Payı' ödenecek. KONUT KİRA GELİRİ İSTİSNASI 3 BİN LİRA 2012 yılında elde edilecek konut kira gelirlerinin yıllık 3 bin lirası gelir vergisinden istisna olacak. Konut kira gelirinin 3 bin lirayı aşmaması halinde beyanname verilmeyecek ve vergi ödenmeyecek. Aşması halinde ise aşan kısımdan giderler indirildikten sonra kalan tutar üzerinden gelir vergisi ödenecek. EVİNİ SATANA 8 BİN 800 LİRALIK KOLAYLIK 1.1.2007 tarihinden önce iktisap edilen gayrimenkullerin dört yıl, 1.1.2007 tarihinden itibaren iktisap edilen gayrimenkullerin ise beş yıl içinde satılmasından elde edilen kazançlar vergiye tabi. 2012 yılında satılacak konut, işyeri, arsa ve arazilerinden elde edilecek kazancın 8 bin 800 lirası gelir vergisinden istisna olacak. Satış kazancının 8 bin 800 lirayı aşması halinde, aşan kısım beyan edilip vergi ödenecek. İŞYERİ KİRA GELİRİNDE BEYAN SINIRI İşyeri kira gelirlerinde beyan sınırı 25 bin lira oldu. 2012 yılında elde edecekleri, üzerinden gelir vergisi tevkifatı (kesintisi) yapılmış işyeri kira geliri 25 bin TL'yi aşmayanlar beyanname vermeyecek. Kesinti yoluyla ödenen vergiler nihai vergi olacak. Vergi kesintisine tabi tutulmuş işyeri kira gelirinin 25 bin TL'yi aşması halinde ise aşan kısım değil, brüt (vergi kesintisi öncesi) kira gelirinin tamamı beyan edilecek. Hem konut hem de işyeri kira geliri elde edilmesi halinde ise konut kira gelirinin 3 bin lirayı aşan kısmı ile işyeri kira gelirinin toplamı, beyan sınırı ile kıyaslanacak. Toplamın 25 bin lirayı aşmaması halinde işyeri kira geliri beyan edilmeyecek, sadece konut kira geliri beyan edilecek. Aşması halinde, hem konut hem de işyeri kira geliri beyan edilecek. Emekli, işsiz ve özürlüler 2012'de de emlak vergisi ödemeyecek Türkİye sınırları içinde brüt 200 metrekareyi aşmayan tek konuta sahip olan; emekli, dul veya yetim aylığından başka geliri olmayan emekliler ile dul ve yetimler, kendisine bakmakla mükellef kimsesi olup 18 yaşını doldurmamış olanlar hariç olmak üzere hiçbir geliri olmayan ev kadınları ve işsizler, gaziler, şehitlerin dul ve yetimleri ile özürlülerin tek konutları için emlak vergisi oranı 2012 yılında da sıfır olarak uygulanacak ve emlak vergisi ödemeyecekler. 23 bin lirayı aşmayan faiz, repo, hazine bonosu ve devlet tahvili faizi gibi menkul sermaye iradı gelirleri, sıfır oranlı emlak vergisi uygulamasından yararlanmalarına engel olmayacak. Emekli Sandığı başlangıcınız sigorta başlangıcı sayılır 08.10.1970 doğumluyum. SSK giriş tarihim 05.02.1997. Şu anda prim gün sayım 3130. Askerliğimi 12.12.1994-31.03.1996 tarihleri arasında yedek subay olarak yaptım. Emekli Sandığında bir yıl yatmış olan primlerimin mevcut hizmetime ilave edilmesi için ne yapmalıyım? Yedek subay okulundaki 4 aylık süreyi borçlanırsam emeklilik tarihim geriye çekilmiş oluyor. Toplam yedek subaylık dönemim (4 ay okul+12 ay asteğmen) toplam 16 ay. 12 aylık asteğmen dönemi için fiili hizmet zammı 3 ay diye okudum. Yani 16 ay+3 ay ve toplamda 19 ay. 05.02.1997 olan sigorta başlangıç tarihim bu tarihten 19 ay geriye gitmiş olur mu? Emekliliği beklemeden bu işlemleri şimdi yaptırsam işleme koyarlar mı? Mehmet Özlen Yaptığınız hesap, ilk defa sigortalı olunan tarihten önce yapılan askerlik süresinin borçlanılması ile ilgili. Sizin durumunuz farklı. Yedek subay olarak adınıza Emekli Sandığına kesenek ödenmeye başlandığı tarih (Yedek subaylık başlangıç tarihiniz), SSK açısından da sigortalılık sürenizin başlangıcı sayılır. Verdiğiniz bilgilere göre muhtemelen 15.04.1995 tarihinden itibaren Emekli Sandığına tabi olmuşsunuzdur ve bu tarihten itibaren sigortalılık süreniz başlar. Dört aylık yedek subay okulu dönemini de borçlanmanıza gerek yok. Zira emeklilik şartlarınız değişmez. 4/a (SSK) statüsünden emeklilik için 25 yıllık sigortalılık süresi, 55 yaş ve 5750 prim günü şartlarına tabisiniz. 5750 prim gününü tamamlamak koşuluyla 55 yaşınızı dolduracağınız 08.10.2025 tarihinde emekliliğe hak kazanırsınız. Hizmet birleştirilmesini, emekliliğinize bir yıl kalana kadar istediğiniz zaman yapabilirsiniz. Bugünden yapmanız ilave bir avantaj sağlamaz. GÜNÜN SÖZÜ 'Geleceğinizi tahmin edebilmenizin en iyi yolu onu kendinizin yaratmasıdır.' Stephen Covey Kaynak: http://www.aksam.com.tr/2012-yilinda-gayrimenkul-vergileri-5057y.html

1 Ocak 2012 Pazar

"Türkiye, konutta balon riski en az olan ülke"

"Türkiye, konutta balon riski en az olan ülke" Geçen yıl yeni proje ruhsat sayısında rekor yaşandığını belirten Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği Başkanı Işık Gökkaya, “Büyüme ivmesi özellikle gelişmiş ülkelerde yavaşlıyor. Türkiye, gayrimenkul fiyatları ve finansal sisteminin yapısı itibarıyla balon riski en az olan ülkedir” dedi GAZETE HABERTÜRK 2011 yılının değerlendirildiği ve 2012 öngörülerinin paylaşıldığı basın toplantısında yaptığı konuşmada 2011 yılında yaptıkları tahminlerinin büyük ölçüde doğru çıktığını belirten GYODER Başkanı Işık Gökkaya, 2012 yılında dünya ekonomisinde büyümenin yavaşladığını, gelişmiş ülkelerde büyümenin yüzde 1.3 olmasını öngördüklerini belirtti. Gökkaya, “Euro Bölgesi yeni yılda zayıf kalacak, Avrupa’da ise borç sorunu belirleyici olacaktır” dedi. 2011 yılında gelişmiş ülkelerin konut sektörlerinde iyileşmesinin zayıf kaldığını vurgulayan Gökkaya, Türkiye'nin gayrimenkul fiyatları ve finans sisteminin yapısı itibarıyla sektörde dünya çapında iyi bir konumda olduğunu, balon riskinin en az olan ülke olduğunu dile getirdi. Gökkaya, gayrimenkul sektörü açısından, 2011 tahminlerinde alınan konut ruhsatlarında büyümeyi yüzde 10 olarak tahmin ettiklerini, fakat gerçekleşmenin eksi yüzde 25 olduğunu söyledi. Bunu dönem kayması olarak değerlendirmek gerektiğini ifade eden Gökkaya, ''2010 yılında 600 bin ruhsat alınacak diye tahmin ediyorduk, fakat 817 bin ruhsat alınarak bir rekor gerçekleşti. 2010'da 350 bin adet talep son çeyrekte geldi'' dedi. Gökkaya, konut kredisi aylık ortalama faizini yüzde 0.9 olarak tahmin ettiklerini gerçekleşmenin yüzde 1.3 olduğunu vurguladı. ‘YÜZDE 3.3’LÜK TAPU HARCI MAKUL SEVİYEYE ÇEKİLSİN’ Gökkaya, 2012 yılında ekonomi ile inşaat ve gayrimenkul sektöründe daha ılımlı bir büyüme beklediklerini söyledi. “Yıl sonunda konut kredisi aylık ortalama faiz oranlarının yüzde 1.2 olacağını, konut kredilerinin yüzde 15 büyüme ile 85 milyar liraya çıkacağını tahmin ediyoruz” diyen Gökkaya, şöyle konuştu: “İnşaat sektöründe yüzde 5-6 büyüme, konut yapı ruhsatlarında yüzde 5-10 artış, konut fiyat ve kiralarında sınırlı artış, ticari gayrimenkul yatırımlarında yüzde 8-10 büyüme, ticari gayrimenkul kiralarında durağanlık bekliyoruz.” Talep artışı için alınması gereken önlemlere ilişkin olarak da Gökkaya, gayrimenkul alım satımında yüzde 3.3'lük tapu harcının makul seviyeye indirilmesini, alım satım sırasında damga vergisinin kaldırılmasını, gayrimenkul yatırımlarının cazibesini düşüren yasalardan da kaçınılmasını önerdi. YABANCI ALIMLARINDA DÜŞÜŞ VAR 2011 sonunda yapı ruhsatı beklentisinin 570-580 bin adet, konut satışı beklentisinin ise 450 bin adet olduğunu belirten Gökkaya şöyle konuştu: “2010 yıl sonunda 60.8 milyar lira olan konut kredileri, 2011 Kasım sonu itibarıyla yüzde 22 artışla 74 milyar lira oldu. Yıl sonu beklentisi 75 milyar lira. Yabancıların gayrimenkul net alımlarında 2011 yılı ilk 9 ayında, 2010'un aynı dönemine göre yüzde 19 gerileme oldu.” ‘KREDİ FAİZ ORANLARI 2012 SONUNDA DÜŞECEK’ Gökkaya, 2012’nin ilk yarısında faizin yüksek kalmaya devam edeceğini, ikinci yarıda ise sınırlı düşüş beklendiğini vurguladı.

3. köprüye "kamulaştırma" ayarı!

Karayolları Genel Müdürlüğü, İstanbul'a inşa edilecek 3'üncü Boğaz Köprüsü'nü de kapsayan 'Kuzey Marmara Otoyolu Projesi'nde, yatırımcının üstleneceği kamulaştırma bedelinde önemli bir değişiklik yaptı. Zaman Gazetesinin haberine göre, yatırımcının üstleneceği kamulaştırma bedelini, 400 milyon TL'ye çekti. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Karayolları Genel Müdürlüğü, İstanbul'a inşa edilecek 3'üncü Boğaz Köprüsü ihalesini, yatırımcılardan gelen talep üzerine 10 Ocak 2012'ye erteledi. Karayolları Genel Müdürlüğü yetkilileri, yatırımcıların yeni bir erteleme talebinin daha bulunduğunu belirterek, "İhale, 10 Ocak'ta yapılacak. Yeni erteleme yok." mesajı verdi. Yetkililer, yatırımcıların, kamulaştırma bedelinde de iyileştirme talebinde bulunduğunu belirterek, bu çerçevede bazı değişikliklerin yapıldığını söyledi. Yetkililer, proje kapsamında gündeme gelecek kamulaştırma işlemlerinde yatırımcı yükümlülüğünün, 950 milyon TL'den önce 700 milyon TL'ye, ardından 400 milyon TL'ye çekildiğini söyledi. Karayolları Genel Müdürlüğü, bu konuda sözleşme ve şartnamede gerekli değişikliği bir zeyilname ile hayata geçirdi. Yetkililer, projeyle ilgilenen yatırımcıların küresel ekonomik kriz nedeniyle bu yönde bir talebi olduğunu belirterek, "Bu talep uygun görüldü ve gerekli değişiklik yapıldı." dedi. Devlet, İzmit Körfez Geçişi Projesi'nde, 400 milyon TL'nin aşılması halinde devreye girecek ve ek kamulaştırma maliyetini üstlenecek. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı kaynakları, 3'üncü Boğaz Köprüsü'nde öngörülen kamulaştırma bedelinin 1,6-1,7 milyar TL düzeyinde olduğunu söyledi. Kaynaklar, şartname gereğince 900 milyon TL'lik kamulaştırma bedelini, ihaleyi kazanacak yüklenicinin üstlenmesinin öngörüldüğünü anımsattı.

Biri bu kadını dinlesin!

Biri bu kadını dinlesin! IMF Başkanı Christine Lagarde'ın kasım ayından yıl sonuna kadar süre gelen kriz çığlıkları dinmek bilmedi. 2011'in son gününde bile "dünya tehdit altında!" uyarısında bulundu 31 Aralık 2011 Cumartesi, 15:30:24 HABERTURK.COM EKONOMİ SERVİSİ 2011 yılında borç krizine tutulan Avrupa, Uluslararası Para Fonu (IMF)'nin ocağına düştü. Gitgide ağırlaşan kriz dünya ekonomisini de etkisi altına almaya başladığını farkeden IMF Başkanı Christine Lagarde'ın kasım ayından yıl sonuna kadar süre gelen kriz çığlıkları dinmek bilmedi. Fakat bu çığlıkları duyan olmadı. İşte Lagarde'ın dinmek bilmeyen "dünya ekonomileri batıyor" uyarıları; 31/12/2011: DÜNYA EKONOMİSİ TEHDİT ALTINDA! Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, dünya ekonomisinin tehdit altında olduğu uyarısında bulundu. Lagarde, Avrupalı liderlere Aralık'ta Brüksel'de düzenlenen zirvede alınan kararları hızla uygulamaları çağrısında bulunarak, 9 Aralık zirvesinin finansal koşullar konusunda yeterince detaylandırılmadığını ve temel prensipler hususunda çok karmaşık olduğunu vurguladı. Borç krizinin, finansal sistemin sağlamlığına ve kamu borcuna ilişkin güven krizi olduğuna dikkat çeken Lagarde, Avrupalıların borç krizine ilişkin tek bir ağızdan konuşmasının ve liderlerin, basit ve detaylandırılmış bir takvim sunmasının önemine dikkat çekti. Lagarde, ''Yatırımcılar bunu bekliyor. Bütçe entegrasyonunu güçlendirmek için Avrupa anlaşmalarının değiştirilmesi gibi önlemlerin hızla hayata geçirilmesi gerek'' dedi. Dünya ekonomisinin çok tehlikeli bir dönemeçte olduğunu vurgulayan Lagarde, dünyanın en büyük ekonomisi ABD ve kriz öncesi dönemde dünya ekonomisinin itici gücü olan Çin, Brezilya ve Rusya gibi gelişmekte olan ülkelerin bile krizden ve istikrarsızlık unsurlarından etkilendiğini ifade etti. 26/12/2011: DÜNYA EKONOMİSİ TEHLİKEDE! Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, dünya ekonomisinin tehlikede olduğu uyarısında bulundu. Lagarde, Fransız gazetesi Journal Du Dimanche'a yaptığı açıklamada, Avrupalı liderlere Aralık'ta Brüksel'de düzenlenen zirvede alınan kararları hızla uygulama çağrısında bulunarak, 9 Aralık zirvesinin finansal koşullar konusunda yeterince detaylandırılmadığını ve temel prensipler hususunda çok karmaşık olduğunu vurguladı. Borç krizinin, finansal sistemin sağlamlığına ve kamu borcuna ilişkin güven krizi olduğuna dikkat çeken Lagarde, liderler arasında yapılan tartışmaların henüz krizi durdurmakta başarılı olamadığının altını çizdi. Lagarde, Avrupalıların borç krizine ilişkin tek bir ağızdan konuşmasının ve liderlerin, basit ve detaylandırılmış bir takvim sunmasının önemine dikkat çekerek, ''Yatırımcılar bunu bekliyor. Bütçe entegrasyonunu güçlendirmek için Avrupa anlaşmalarının değiştirilmesi gibi önlemlerin hızla hayata geçirilmesi gerek'' dedi. Dünya ekonomisinin çok tehlikeli bir dönemeçte olduğunu vurgulayan Lagarde, dünyanın en büyük ekonomisi ABD ve kriz öncesi dönemde dünya ekonomisinin itici gücü olan Çin, Brezilya ve Rusya gibi gelişmekte olan ülkelerin bile krizden ve istikrarsızlık unsurlarından etkilendiğini ifade etti. Söz konusu ülkelerin gelecek yıla ilişkin büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize ettiklerine işaret eden Lagarde, istikrarsızlığın dünyanın geneli için tehlike arz ettiğine vurgu yaptı. Lagarde, geçen hafta Nijerya'da yaptığı konuşmada, 2012 yılı için yüzde 4 olan küresel ekonomik büyüme tahmininin aşağı yönlü revize edilebileceğini ifade etmiş ancak rakam belirtmemişti. IMF'nin küresel ekonomik büyüme öngörüsünü Ocak ayı sonunda revize etmesi bekleniyor. 24/12/2011: AVRUPA KRİZİ TÜM DÜNYA EKONOMİLERİ İÇİN RİSK TEŞKİL EDİYOR IMF Başkanı Christine Lagarde, Avrupa'daki borç krizinin ''tüm dünya ekonomileri için risk teşkil ettiğini'' söyledi. Krizin yoksul ülkelere tehlikeli etkileri olabileceği uyarısında da bulunan Lagarde, küresel büyümedeki yavaşlama ve yüksek işsizlik oranının yol açtığı güven krizine dikkati çekti. 20/12/2011: DÜNYA EKONOMİSİ ÇOK TEHLİKELİ DÖNEMEÇTE Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, ''dünya ekonomisinin çok tehlikeli dönemeçte'' olduğunu söyledi. Nijerya'da bulunan Lagarde, Afrika ekonomisinin geleceğiyle ilgili yuvarlak masa toplantısında yaptığı açıklamada, dünya ekonomisinin şu an çok tehlikeli bir dönemeçte olduğunu belirtti. Krizin yoksul ülkelere tehlikeli etkileri olabileceği uyarısında da bulunan Lagarde, küresel büyümedeki yavaşlama ve yüksek işsizlik oranının yol açtığı güven krizine dikkati çekti. 19/12/2011: AVRUPADA'Kİ KRİZ DÜNYA EKONOMİLERİNDE YANKI BULACAK! Uluslararası Para Fonu(IMF) Başkanı Christine Lagarde, Avrupa'daki borç krizinin "tüm dünya ekonomileri için risk teşkil ettiğini" belirtti. Nijerya'da bulunan Lagarde, başta Avrupa olmak üzere gelişmiş ekonomilerdeki gelişmelerin tüm dünya için endişe kaynağı olduğunu belirtti. İlk kez Afrika'ya ziyarette bulunan Lagarde, Nijerya Senatosu Başkanı David Mark ile görüşmesinde, basına yaptığı açıklamada, "Avrupalıların karşı karşıya olduğu krizin ve zorlukların büyüklüğü nedeniyle kriz, dünya ekonomilerinde yankı bulacak" diye konuştu. 17/12/2011: HİÇBİR ÜLKE ARTAN EKONOMİK RİSK KARŞISINDA DOKUNULMAZ DEĞİL! Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, hiçbir ülkenin artan ekonomik risk karşısında dokunulmaz olmadığını söyledi. 15/12/2011: DÜNYANIN EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ "OLDUKÇA KASVETLİ!" Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, ABD Dışişleri Bakanlığı'nda yaptığı açıklamada, dünyanın ekonomik görünümünün, "oldukça kasvetli" olduğunu, küresel durgunluk riskleri taşıyan ve büyüyen krizin önüne geçilmesi için Avrupa'dakilerden başlayarak tüm ülkelerin icraatına ihtiyaç duyulacağını kaydetti. IMF Başkanı, "Dünyada hiç ekonomi yok" diyerek, ne düşük gelirli ülkelerin, ne yükselen piyasaların, ne orta gelirli ülkelerin ne de çok gelişmiş ekonomilerin, büyüyen bu krizin karşısında dokunulmaz olmayacağını kaydetti. Christine Lagarde, krizin, bir grup ülkenin harekete geçmesiyle çözülmeyeceğini, tüm ülkeler, tüm bölgeler tarafından çözülmesini ümit ettiğini sözlerine ekledi. 03/12/2011: BORÇ KRİZİ DÜNYANIN DİĞER KESİMİNDEKİ ÜLKELERİ ETKİLEYECEK" Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, ''Avrupa'daki borç krizinin dünyanın diğer kesimlerindeki ülkeleri etkileyeceği'' uyarısında bulunarak, ''Avrupa'nın borç krizi küresel toparlanmayı tehdit ettiği için G-20 IMF'nin kaynaklarını desteklemeye hazır olduğunu'' söyledi. ''Koşullar gerektirirse, G-20 ülkeleri, sistemik rolünü oynaması için IMF'ye gerekli kaynakları taahhüt edecek'' diyen Lagarde, küresel görünümün kötüleşmesi durumunda IMF'nin mevcut 390 milyar dolarlık kaynağının yeterli olmayabileceğine dikkat çekti. 09/11/2011: KÜRESEL EKONOMİ "KAYIP ON YIL" RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA! Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, küresel ekonominin ''kayıp on yıl'' riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulundu. Çin'i ziyaret eden Lagarde, başkent Pekin'de düzenlenen finansal forumda yaptığı konuşmada, Avrupa'nın borç krizinin küresel ekonomiyi ''kayıp on yıla'' sürükleme riski taşıdığını ve zengin ülkelerin büyümenin ve güvenin sağlanmasının yükünü omuzlaması gerektiğini söyledi. Avrupa'nın Yunanistan için kurtarma paketi destekleme planlarını doğru yönde atılmış adım olarak değerlendiren, ancak güvenin kazanılmasında daha fazlasının yapılmasına ihtiyaç olduğuna işaret eden Lagarde, küresel ekonomi için görünümün halen tehlikeli ve belirsiz kalmaya devam ettiğini ifade etti. Lagarde, ''Cesur olmazsak ve birlikte hareket etmezsek küresel ekonominin aşağı yönlü belirsizlik döngüsü, finansal istikrarsızlık ve küresel talebin muhtemel çöküşü riskine koştuğu fikrindeyiz. En nihayetinde zaten bazı yorumcuların kayıp on yıl olarak adlandırdığı riski yönetebiliriz'' diye konuştu. Avro Bölgesi borç krizinin yayılması ile yüksek işsizlik oranı ve büyümeyi desteklemekle mücadele eden ABD ekonomisindeki yavaşlama kaygıları birlikte düşünüldüğünde bunun küresel ekonomi için büyük tehdit oluşturduğuna dikkat çeken Lagarde, ''Ufukta kara bulutlar dolaşıyor. Özellikle Avrupa Birliği ve ABD gibi gelişmiş ekonomilerde kara bulutlar dolaşıyor'' dedi. HATALARA YER YOK Asya ekonomilerinin göreli olarak güçlü olduğunu, ancak herhangi bir fırtınaya hazırlıklı olması gerektiğini söyleyen Lagarde, ''Asya, dünyanın geri kalan bölgelerindeki sorunlardan muaf değil. Hataya yer yok'' ifadesini kullandı. Çin'in ihracata dayalı büyüme politikalarını değiştirmesi, uzun vadeli büyümeyi sürdürmesi ve ekonomisini yeniden dengelemesi için iç talebi desteklemesi gerektiğini vurgulayan Lagarde, Pekin yönetiminin, içerde talebi desteklemek adına para birimi yenin daha fazla değerlenmesine izin vermeye ihtiyacı bulunduğunu sözlerine ekledi.

Ankara'ya 2.640 Konutluk Golfkent

Ankara'ya 2.640 Konutluk Golfkent Turyap, 2 bin 640 konutluk Golfkent ile ilk konut projesine imza atacak. Daire fiyatları 90 bin TL'den başlıyor.
Konsepti, Ağa Han Mimarlık Ödülünü 3 defa kazanmış olan Yüksek Mimar Turgut Cansever tarafından belirlenen projenin kentsel tasarım mimarlığını Öner Tokcan üstleniyor. 2009 yılında vefat eden Turgut Cansever'in, kuruluş etabında tasarlanan ilk 157 villada imzası bulunuyor. Söz konusu villalar, ilk etapta satışa sunulacak olan konutlar arasında yer alıyor. Projenin ikinci etabında yapılacak apartman şeklindeki konutlar içinde ön satışı için rezervasyon talebi toplanıyor.
TURYAP, Ankara Golfkent'te takas yapacak Üç yıl önce ilk defa konutta takas sistemini başlatan TURYAP, Ankara'da gerçekleştirdiği Golfkent projesinde yeni bir kampanyaya başlıyor. "Eski evini ver, yenisini al" sloganıyla devam eden kampanya kapsamında TURYAP ofislerinin bulunduğu her yerde takas yapılabiliyor. Yani Adana'daki bir daire, Bodrum'daki yazlık evle takas edilebiliyor. Kampanyadaki en önemli kriter satılan yani takasa konulmak istenen taşınmazın 'satılabilir' nitelik taşıması. Soner, sistemi şöyle anlattı: Taşınmazını takasa koymak isteyen kişi, oturduğu evin bilgilerini satış ofisine bildirdiklerinde 24 saat içinde değer tesbiti yapılıyor. Mevcut eve giden değerleme uzmanları hazırladıkları ekspertiz raporuyla, evin o günkü satış rayicini belirliyorlar. Ekspertiz sonrası çıkan eski eve ait söz konusu değer peşinata sayılarak, TURYAP portföyündeki başka bir daireyle takas işlemi gerçekleştiriliyor. Soner, konut satışlarında durgunluk yaşanırken sektördeki tüm kampanyalar içinde en etkilisi takas yöntemi olduğunu dile getirdi. Ankara'da 2 bin 640 konuttan oluşan Golfkent projesinde şimdiden çok sayıda kişinin evini takas yöntemiyle değiştirdiğini söyleyen Soner, sadece Turyap temsilciliklerinin bulunduğu illerde takas yapılabileceğini anlattı. Takas Formu doldurarak başvuru yapabileceğini açıklayan Soner, "Formda emlak bilgileri not edildikten sonra müşterinin almak istediği yer ve fiyat belirtiliyor. Bir ay içinde satılacak fiyatın ekspertizinin yapılması isteniyor. Gelen rapor sonrasında takas gerçekleşiyor" dedi.
9 Delikli Golf Sahası Azmi Sarıbay, Golfkent'in 350 bin metrekarelik yeşil bölgenin yarıdan fazlasına yayılan bir alanda Golf sahası bulunduğunu belirterek, "Tam donanımlı kulüp binası inşaatının tamamlanarak Ankara Golfkent Kulübü için tahsis edildiği projede eğitmen eşliğinde golf dersleri veriliyor. Dünyanın en ünlü golf sahası tasarımcılarından biri olan ve 26 ülkede 160'ın üzerinde golf sahası tasarlayan Kevin Ramsey Golfkent'in ilk safhasında danışmanlık yaptı" diye konuştu.

2012 Yılına Astrolojik Bakış (3)

Yazımın bu üçüncü bölümünde 2012 yılında gerçekleşecek güneş ve ay tutulmalarına, Venüs geçişine, gezegenlerin önemli yıldızların önünden geçişlerine yer vereceğim. 2012 Yılında Güneş ve Ay Tutulmaları Tutulmalar, hayatımızın daha evvelce karanlık kalmış alanlarını aydınlatırlar. Daha evvelce görünür olmamış şeylerin görünür hale gelmesine neden olurlar. Gizli kalmış şeylerin açığa çıkma zamanlarını gösterirler. Artık ertelenen, bir kenara atılan şeylerin değişmesi zamanının geldiğini gösterirler. Bu aynı bir deprem gibidir. Sarsar ve nelerin temizlenmesi, bitmesi, yıkılması gerektiğini gösterir. Tutulmalar, hayatlarımızda daha iyi şeyler olması için tasarlanmış olaylardır. Değişim olmadan, gelişme olmayacağını hatırlamak gerekir. Yüzeyde ortaya çıkan şeyler ne kadar karışık veya stresli olursa olsun, her şeyin bir nedeni olduğunu unutmamalıyız. Değişimin heyecanını içimizde hissedersek, bu değişimleri kişisel gelişimimiz için deneyimlenmesi gereken birer vesile olarak görürsek, pozitif kullanma şansını yakalamış oluruz. Ama yine de tutulma sırasında büyük kararlar almamalı, büyük çıkışlar yapmamalıdır. Birkaç hafta sonrasını beklemekte fayda vardır. Kendimiz başlatmaktan ziyade, başkalarının başlatmasını beklememiz daha uygundur. Pasif kalmayı, başkalarını dinlemeyi tercih edebiliriz. Bu yıl dört tutulma var. İkizler’de Güneş Tutulması: 21 Mayıs Yay’da Ay Tutulması: 4 Haziran Akrep’te Güneş Tutulması: 14 Kasım İkizler’de Ay Tutulması: 28 Kasım 20-21 Mayıs 2012: İkizler Burcunda Halkalı Güneş Tutulması Kuzey Pasifik, Asya, Doğu Asya, Kuzey Amerika, Hongkong-Japonya, orta Amerika, merkez ekvatoral güney Amerika, Afrika’dan gözlemlenecek. Tutulmayı gözlemleyen ve İkizler burcuna düşen yerler olan Amerika Birleşik Devletleri, özellikle Los Angeles, tutulmadan en fazla etkilenecek bölge olarak görülüyor. San Francisco, Los Angeles, Phoenix gibi eyaletler tutulmayı gözlemliyorlar. Tutulma hattı kıyı şeridini takip ediyor. Tutulma Hanoi, hattı HongKong civarından, Tokyo üzerinden de geçiyor. Dolayısıyla, tutulmanın yaratacağı ekonomik, sosyal ve kültürel, politik, jeofiziksel açılardan en fazla bu bölgelerin de etkileneceğini düşünebiliriz. Tutulmanın Pleiades (Ülker) yıldız kümesi ile aynı boylamda olması çok önem taşıyor. Pleiades, Mayalar için ve diğer pek çok antik uygarlıklar için çok önem taşımaktadır. İkizler burcu bilgi alışverişi ve öğrenmeyle alakalıdır. Tutulmanın Pleiades yıldız kümesiyle irtibat kuruyor olması, tutulma esnasında Satürn’ün Spica yıldızı ile aynı boylamda gözükmesi, son derece kadersel bir süreçten geçmekte olduğumuzun, bize hediye olarak verilecek çok önemli bilgileri almaya doğru ilerlediğimizin göstergeleri. Tutulmayı takip eden yakın zaman diliminde, hayata bakışımızı ve inançlarımızı etkileyecek türde önemli şeyler öğrenebiliriz. Bu bilgiler kafamızı karıştıracaktır büyük olasılıkla. Çünkü tutulma Neptün ile dik açıda ve bu türde irtibatlar öğrenilen yeni ve farklı bilgilerin mevcut bilgi ve inançlarla entegrasyonunda zorlanma ve dengesizliklere işaret eder. Bu etkilerin ortaya çıkması 11 Haziran’da Jüpiter’in İkizler burcuna geçiş yapmasıyla tetikleniyor. Bu tarih civarlarında insanoğlu kendi geçmişiyle, kim olduğuyla, Dünya’daki misyonuyla ilgili çok önemli bilgilere ulaşabilir. Tutulma haritasında en dikkat çeken şeylerden biri, şüphesiz ki Uranüs-Plüton karesi. Bu kare ekonomik, sosyal ve kültürel değerlerde önemli değişim ve dönüşümlerin en yoğun dönemlerine girecek olduğumuzu göstermekte. 24 Haziran tarihinde bu karenin kesinleşiyor olması Haziran ayının çok hareketli geçeceğine işaret etmekte. 4 Haziran 2012: Yay Burucunda Parçalı Ay Tutulması Pasifik Okyanusu, Hawaii, Yeni Zelanda, merkez ve doğu Avustralya, Kanada, Amerika’dan gözlemlenecek. Yay burcu farklı kültür ve inançlarla, uluslararası iş ve girişimlerle, seyahatler ve turizmle, eğitim ve hukuk sistemiyle, yasal konularla ilişkilendirilir. Bu burçta gerçekleşen tutulmalar saydığımız konularda daha fazla haber yer alacağını, önemli gelişmeler yaşanacağını göstermektedir. Tutulma esnasında Venüs geçişinin de yaşanıyor olması dikkat çekici. Venüs ile birleşen tutulma, insan ilişkilerinin önemini anlayacağımız, birbirimizle bağlı olduğunuzu fark edeceğimiz ve birlikte hareket etmemizin gereğini fark edeceğimiz bir döneme gireceğimizi gösteriyor. 14 derece Yay burcundaki bu tutulmanın, Mars ile T-kare oluşturmasından dolayı, çok sert etki edeceğini belirtmeden geçemeyeceğim. Tutulma günü, Güneş ile birleşmekte olan Venüs’ün de, Mars ile çok yakın dereceden karesi var. Bu yerleşimler, insan ilişkilerinde gerginlikler anlamına da geliyor. Doğal afetlerde artış riski ve var bu dönemde. Venüs geçişi Güneş aktivitelerini de arttıracak gibi gözüküyor. 13 Kasım 2012: Akrep Burcunda Tam Güneş Tutulması Avusturalya, Yeni Kaledonya, Yeni Zelanda, Güney Amerika, Antarktika’dan gözlemlenecek. Tutulma hattı ise güney Amerika sahili açıklarına kadar uzanacak. (Santiago) Tutulmayı gözlemleyen ve Akrep burcuna düşen yerler yine Amerika Birleşik Devletleri güney sahilleri ve Avustralya’nın kuzey kısımları tutulmadan en fazla etkilenecek bölgeler. Akrep burcundaki bu tutulma ülkemiz açısından çok önem taşımakta. Bu tutulma esnasında transit Satürn Güneş’imizin üzerinde olacak ve tutulma derecesi, haritamızdaki Venüs-Jüpiter orta noktası üzerine düşecektir. Bunlar, ülkemizin hem büyük sorumluluklar alacağı, hem de bu geçiş sürecini doğru yönlendirmek açısından önemli şans ve fırsatlar elde edeceğini göstermektedir. Bu tutulma Avrupa Birliği’nin de bundan sonraki dönemde kaderini tayin edecek olayların belirginleşeceği zamanları göstermekte. 28 Kasım 2012: İkizler Burcunda Ay Tutulması Alaska, Hawaii, Yeni Zellanda, Avustralya, Asya’nın büyük bölümünden gözlemlenecek. Ülkemizin de olduğu bölgeden tutulma Ay doğarken gözlemlenebilecek. Bu açıdan bu tutulma ülkemiz için önemli gözükmekte. İkizler burcundaki bu tutulma civarından itibaren adeta bilgi bombardımanına tutulabilir, yoğun bilgi akışına muhatap kalabiliriz. İkizler burcunda tutulmalar, sosyal alanda ve politikada komplike taktiklerin hareketlendiği dönemlerdir. Hile, kandırma, yanlış yönlendirme riski taşır. Uluslararası bilgi akışları hızlanır, asparagas haberler, söylentiler artar. Bu tutulma civarındaki günlerde bilgi karmaşası yaşanması olasılığı çok fazla. Medya ve yayıncılık alanında hızlı gelişmeler yaşanabilir. Tutulma esnasında Neptün-Kiron’la kavuşumuyla gergin açısal bağlantı içerisinde olacak. Uranüs-Plüton karesi yine iş başında ve bu kez kare açıya Mars da dahil oluyor. Mars ve Plüton’un 8 derede Oğlak’ta Facies sabit yıldızıyla birleşiyor olması oldukça dikkat çekici. Facies sert karakterde bir yıldızdır ve Mars-Plüton ikilisiyle birleşiyor olması sert ve şiddetli kitlesel olayları tetikleyebilir. Jüpiter ile birleşmekte olan tutulma Neptün-Kiron ikilisiyle gergin açıda gerçekleşiyor. Karmaşa ve kararsızlık etkisinin ön plana çıkacağı zamanlarda olacağımız görülmekte. Venüs Geçişi 2012 yılında en önemli gökyüzü olaylarından birisi de Venüs geçişi kuşkusuz. Nadir görülen Venüs geçişleri, ortalama her yüzyılda iki kez ve çiftli geçişler halinde, 8 yıl arayla gerçekleşir. Bir önceki geçiş, 8 Haziran 2004’te gerçekleşmiştir. Ondan önceki son geçişler 9 Aralık 1874 ve 6 Aralık 1882’de olmuştur. 20. yüzyılda hiç geçiş olmamıştır. Johannes Kepler, 7 Aralık 1631’deki Venüs geçişini önceden tahmin etmiştir. Kepler ayrıca, Venüs geçişleri için 120 yıllık bir dönem bulmuştur. Venüs geçişlerinin genellikle Haziran ve Aralık aylarına denk geldiği saptanmıştır. 21. yüzyılda ilk Venüs geçişi, 8 Haziran 2004’te yaşandı. O tarihten bu yana, doğa olaylarında artışlar, politik ve ekonomik değişimler de hızlanmış durumda. Bilgi akışı ve teknolojik gelişmeler de aynı şekilde. Bu iki geçiş arasındaki dönemin, insanlığın yeni bir çağa hazırlandığı “geçiş” dönemi olduğu söylenmektedir. Mayalar’ın Venüs transitinin güneş lekeleri döngüsünü başlatıp bitiren bir olgu olduğunu ve bunun Güneş-Ay-Dünya-Venüs sistemi üzerine etkilerini biliyor oldukları öne sürülüyor. Venüs geçişinin 5. güneşin sona erişini tetikleyecek ve bir sonraki döneme geçişe zemin hazırlayacak olduğu düşünülüyor. Venüs’ün geçişlerini tarihsel perspektifte ele alarak, yaşayacağımız 2012 geçişi hakkında fikir de edinebiliriz. 1518-1526, 1631-1639, 1761-1769, 1874-1882 yıllarındaki ikili Venüs geçişlerinde ve 2004 yılındaki geçişte yaşanan ortak temaları maddeler halinde sıralayarak, Venüs geçişinin nasıl sonuçlar orta çıkarttığı hakkında genel bir fikir edinebiliriz: Bilimsel gelişmeler, yayıncılıkta, iletişimde ve bilgi alışverişlerinde ilerlemeler Paranormal olaylar, UFO-USO’larla bağlantılı olaylar Doğal felaketler, hava koşullarında, ısıda değişimler Huzursuzluklar, ayaklanmalar, savaşlar İnançlarda reform, yeni düşüncelerin ortaya çıkması Ekonomik çalkantılar Venüs’ün bundan sonraki Güneş’in önünden geçişi 5-6 Haziran 2012’de olacak ve dünyanın çoğu yerinden izlenebilecek. Kuzey Amerika, Hawai, batı Pasifik, kuzey Asya, Japonya, Kore, doğu Çin, Filipinler, doğu Avustralya ve Yeni Zellanda tüm transiti görebilecek. Kuzey Amerika, Karibanlar, Güney Amerika’nın kuzeybatısında Venüs transiti devam ederken Güneş batacak. Merkez Asya, Orta Doğu, Avrupa ve doğu Afrika’da ise Güneş doğduğunda transit çoktan ilerlemiş olacak. Portekiz, İspanya’nın güneyi, batı Afrika, Güney Amerika’nın güneydoğu üçte ikisi transitin hiçbir bölümünü izleyemeyecek. 2004 Haziran geçişinde Venüs transiti Güneş’in güney yarıküresi önünden geçti. 2012’de ise kuzey yarıküresinin önünden geçecek. Venüs geçişi için hazırlanmış astroloji haritasında ilk bakışta dikkat çeken şey, Uranüs-Plüton karesinin Ay ile irtibatıdır. Ay, 7 derece 46 dakika Oğlak burcundadır. Klasik astrolojide, astroloji haritalarında sabit görünür durumda olan gezegenler, hareketli olarak düşünülürdü ve onların derecelerinin ilerletilmeleriyle, olayların nereye varacağı saptanırdı. Bu haritada Uranüs, Plüton ile kare açıya yaklaşmaktadır. Ama onun bu kareyi kesinleştirmesinden önce, daha hızlı hareket eden Ay, Uranüs ile kare yapacak, daha sonra da Plüton ile kavuşum yapacaktır. Buna ışığın taşınması denir ve olayların beklenenden önce gerçekleşmesine, hızlanmasına sebep olur. Bu şartlarda, 24 Haziran 2012’de kesinleşecek Uranüs-Plüton karesinden önce, bu karenin uyandırıcı, değiştirici ve dönüştürücü etkilerini yaşamaya başlayacağız demektir. Venüs geçişi civarında yaşanması muhtemel salgın hastalıklar riski Uranüs-Plüton karesinin etkinleşmesiyle artabilir. Yaz aylarında sağlığımıza özen göstermemiz gerekiyor. İlerleyen zamanlarda bu konuyla ilgili detaylı bilgiler paylaşacağım. 2012 Yılında Gezegenlerin Önemli Yıldızlarla İlişkileri Ağır hareket eden gezegenlerin ilişki içerisinde olduğu sabit yıldızlar, önümüzdeki dönemde hangi enerjilerin öne çıkacağı hakkında bilgi vericidirler. Bunlardan en dikkat çekici olanlar hakkında bilgi vermekte fayda olduğunu düşünüyorum. Uranüs Scheat (1-9 Ocak): Bu kavuşum önümüzdeki yakın süreçten itibaren doğal afetlerin artacağını gösteriyor. Öte yandan farklı fikirlere açık olduğumuzu, hızlı düşünme, imkansızı düşünmeye ya da yapmaya cesaret etme döneminde olduğumuzu da işaret ediyor. Bu kavuşum içinde bulunduğumuz yakın süreçte alışılmışın dışında zihinsel kapasiteye yol açabilir. Plüton-Facies (Yıl geneli): Bu yıldız kötücül nitelikte görülür, şiddete ve yıkıma sebep olan olaylarla ilişkilendirilir. Plüton, yılın büyük çoğunluğunda bu sabit yıldızla birleşme halinde olacak. Gökyüzündeki en zorlu ve şiddete yönelik sabit yıldızlardan biri olarak nitelendirilen Facies’in, Plüton gibi sert karakterde ve kitlesel travmalar yaratacak bir gezegenle birleşiyor olmasını, oldukça tehlikeli bulduğumun altını çizmek istiyorum. Facies savaşın karanlık gölgesini temsil eder. Başkalarına ne olacağını dikkate almadan harekete geçme ve şartları zorlamayla ilgilidir. Bu sert etkileşim, diktatör liderler ortaya çıkartabilir. Satürn-Arcturus (19 Nisan-11 Haziran, 7 Temmuz-28 Ağustos): Bu kavuşum yeni bir yöntem ve yol denenmesi, yeni fikirler ve yollar bulunması ve hayata geçirilmesi döneminde olduğumuz anlamına geliyor. Satürn-Spica (24 Nisan-24 Ağustos): Bu kavuşum, son derece kadersel bir süreçten geçmekte olduğumuzun, bize hediye olarak verilecek çok önemli bilgileri almaya doğru ilerlediğimizin göstergelerinden biridir. Gökyüzündeki en muhteşem yıldızlardan biri olan Spica, en şanslı sabit yıldızlardan birisidir aslında. Astrologlarca bu yıldız, iyicil ve yapıcı olarak tanımlanır. Spica için “saygı gören bilgi ve içgörü” tanımlaması da yapılır. Bu da bize yaratıcı esinlerimizin ve sanatsal becerilerimizin yanı sıra, bilgi ve bilgelik enerjisi taşıyan önemli bir süreçte olacağımızı göstermektedir. Neptün-Fomalhaut (18 Nisan-24 Temmuz): Neptün’ün Fomalhaut’la birleşiyor olmasını, çok önemli ve ayırt edici olarak görüyorum. Zira bu yıldız, dört önemli kraliyet yıldızından biridir. Berdadette Brady, Fomalhaut için şöyle diyor: “Diğer üç Kraliyet Yıldızı gibi, bu yıldız da başarı vaat eder; fakat kişi, bu yıldızın yol açtığı tuzaklara düşmemelidir. Bu yıldız, idealler ve hayallerle ilişkilidir. İdealler ve hayaller asilse, büyük kişisel mutluluklar elde edilebilir. Buna karşın, idealler ve hayaller bir şekilde yozlaşmış ise, o zaman büyük kayıplar ve kafa karışıklığı yaşanacaktır. Büyük yaratıcılık ve esinler getirir. Kişi sahip olduğu mistik gücü sadece kendisi ve şöhreti için değil, başkaları için de kullandığında büyük başarı getirecektir. Bu yıldız etkisi altındaki kişi dürüst hareket etmek zorundadır.” Astrolog Alvidas da şöyle demiş: “Bu yıldızın çok şanslı ve güçlü olduğu söylenir; fakat büyük kötülüklere de yol açabilir ve maddi ifade şeklinden maneviye dönüşebilir.” Demek ki bu dönemde, istediklerimizin asil ve idealist amaçlara hizmet eder şeyler olması çok önemlidir. Bu şekilde, hem daha mutlu olabilir, hem de ideallere hizmet etmiş olabiliriz. Maddi olandan çok, manevi olanın önem kazanacağı bir sürece doğru ilerliyoruz. Yani maddi şanslar beklersek yanılabiliriz. Öner DÖŞER Astroloji Okulu, Caddebostan 30 Aralık 2011, Cuma

29 Aralık 2011 Perşembe

Bogota’nın Planlamasında Foster ve Rogers İmzası

Bogota’nın Planlamasında Foster ve Rogers İmzası Foster & Partners ve Rogers Stirk Harbour & Partners, Kolombiya’nın başkenti Bogota için "Kent Merkezi Master Planı"nı hazırlamak ve bir kültürel merkez tasarlamak üzere görevlendirildiler. Bu kapsamda; Rogers Stirk Harbour & Partners firması Bogota kent merkezi için bir master plan hazırlarken, Foster & Partners firması söz konusu alanın hemen bitişiğinde konumlanacak bir kültür merkezi tasarlayacak. "İşverenimiz, Bogota ticaret merkezinde, kentin iki ana aksının kesişme noktasında bulunan muhteşem bir bölgenin sahibi” diyen Rogers Stirk Harbour firmasının ortaklarından Simon Smithson, şu anda alanda çalışan İngiliz firmalarının sadece kendileri ve Foster & Partners olduğunu düşündüğünü de sözlerine ekliyor. Bu süreçte Foster firması; 1.500 koltuk kapasiteli yeni bir tiyatronun yanı sıra ofis, otel ve konut fonksiyonlarını da bünyesinde barındıran "Proscenio Kültür Merkezi" için planlarını hazırlamaya devam ediyor. Firma aynı zamanda, Kültür Merkezi kapsamında "the Plaza de la Gente" adında, açık hava gösterileri için bir amfitiyatrosu, heykelleri ve su elemanları bulunan geniş bir kamusal alana da tasarımında yer veriyor. Bütün bunlara ek olarak, plan kapsamında perakende satış alanlarıyla sanat galerilerinin, kitapçıların ve kültürel etkinliklerin yan yana olması ve bu birlikteliğin kente yeni bir destinasyon sağlaması bekleniyor. İnşaat sektöründeki insanların, yeni tasarımlar ortaya çıkarmak için yurtdışındaki örneklere baktıklarını belirten Smithson, "Diğer taraftan da tasarımın bir tarihi var. Bizim önerimiz mimarlık üretimi bakımından modernizme farklı bir bakış sunmak ve bu fiziksel biçimleniş oraya gerçekten uyum sağladı" diyor. Bu senenin başlarında Zaha Hadid Mimarlık, Bogota’da Uluslararası Kongre Merkezi’ni tasarlamak üzere bir yarışmaya katılmıştı ancak birinciliği yerel bir firmaya kaptırmıştı.

Beyoğlu Belediye Başkanı Twitter'dan Konuştu

Beyoğlu Belediye Başkanı Twitter'dan Konuştu Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan Twitter üzerinden çeşitli açıklamalarda bulundu. Sektörden Haberler Demircan "Beyoğlu son yıllarda gelişti mi, geri mi kaldı?" sorusuna yanıt olarak Beyoğlu'nu ayağa kaldırmak için projeler ürettiklerini, son altı senedir en çok değerlenen ilçe olduğunu ve devam eden yatırım süreçlerinde İstanbul'un merkezi iddiasını sürdüreceğini belirtti. Beyoğlu'nun gerçek yaşam biçimini 6-7 Eylül olaylarıyla kaybettiğini dile getiren Demircan, Tarlabaşı projesiyle çok yakında bölgenin bütününün Aynalıçeşme'ye kadar yeni bir Cihangir olacağını ifade etti. Ayrıca Tarlabaşı'ndaki "kiracı hatta işgalciler"e TOKİ'den ev verildiğini de sözlerine ekledi. Bunun yanı sıra Beyoğlu'nda kullanıcıların kötü kullanımda direndiklerini, belediyenin iyileştirme adımlarının ya "soylulaştırma" ya da "rant" kavramlarıyla dile getirildiğini belirten Demircan, bu tip yapıların yıkılması gerektiğini, yağmur sonucu bile çöken binaların olduğunu yazdı ve eskiyi restore etmeden olamayacağını, mimarların da eski yapıların yaşatılarak nasıl korunacağı konusunda kafa karışıklığı yaşadıklarını sözlerine ekledi. Beyoğlu'nda kendi dönemlerinde 4.000'den fazla yapının onarıldığını ve yine dönemlerinde yıkılıp yerine betonarme bina yapılan tek bir yapının bile gösterilemeyeceğini savunan Demircan, restorasyon kararlarının da Anıtlar Kurulu tarafından belirlendiğini ve bunun belediye ile ilişkilendirilemeyecğini, Beyoğlu'ndaki 10.000'den fazla eski eserin bugünün beklentilerine ve eskinin yaşatılma ilkelerine uygun yapılacağını belirtti.

Eroğlu: 2B Son İmzalara Kaldı

Eroğlu: 2B Son İmzalara Kaldı Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, 2B kapsamındaki alanların yaklaşık olarak 410 bin hektarlık alanı kapsadığını belirterek, "Geçmişte 2B'nin satılması konusunda herkes gayret etmiş. Sektörden Haberler Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, 2B kapsamındaki alanların yaklaşık olarak 410 bin hektarlık alanı kapsadığını belirterek, "Geçmişte 2B'nin satılması konusunda herkes gayret etmiş. Tapulu orman... 'Nereye satılacak, kime satılacak? Mülk sahibi kim?' konularında düzenlemelerin yapıldığını ifade eden Eroğlu, şöyle devam etti: "Konu, Bakanlar Kurulu'nda imzaya açıldı. Şu an Meclis tatilde. İnşallah başlayınca konu komisyonlara sevk edilecek. Bu tarihi bir yaraydı. Kangren olan meseleyi çözmek istiyoruz. Buradan elde edilecek gelirle orman köylülerine destek verilecek, yeni ormanlık alanlar kurulacak. 410 bin hektardan çok daha büyük yeni ormanlık alanlar kuracağız. Bu gelirle ormanlık alanlarımız daha da artacak." Eroğlu, bölge müdürlerden ormanların tapusu almaları isteyerek, 1 Ocak 2015'ten itibaren tapusu olmayan ormanı orman olarak kabul etmeyeceğini kaydetti.

Elit Park Evleri'nde Deprem Güvenliği Ön Planda

Elit Park Evleri'nde Deprem Güvenliği Ön Planda Teknoen Mühendislik tarafından hayata geçirilen Elit Park Evleri'nde 35 adet modern yaşam alanı satışa sunuluyor. Konut Projeleri Teknoen Mühendislik tarafından hayata geçirilen Elit Park Evleri'nde 35 adet modern yaşam alanı satışa sunuluyor. Proje hakkında detaylı bilgi için tıklayın! İzmir Bornova'da yükselen Elit Park Evleri'nde deprem güvenliği ön planda. adye temelin altına çakılmış kazıkların toplam uzunluğu tam 5316 metre. Bu kazıklar radye temel ve bina ile betonarme (C30 beton sınıfı) olarak bağlı. Elitpark Bornova Evleri sakinlerinin otopark problemleri ve hassasiyetleri düşünülerek hayata geçirilmiş. Bina altındaki bodrum katta her daire için otopark alanı mevcut. Özel mutfak dizaynlı, hazır ankastre setli ( Fırın , Ocak, Davlumbaz, Mikrodalga)Elitpark Bornova Evleri'nde her dairenin mutfak bacası kendisine özel aynı zamanda Elitpark Bornova Evleri akıllı bina statüsünde.

Ünlü Oyuncu Bu Villada Yaşıyor

Ünlü Oyuncu Bu Villada Yaşıyor Son rol aldığı dizide umutsuz bir ev kadınını canlandıran Özge Özder, Levent’teki villasında mutlu mesut bir hayat kurmuş kendine... Emlak Haberleri
Başarılı oyuncu, hayalindeki masal evini yarattığı bu huzurlu mekanın kapılarını da geçtiğimiz günlerde InStyle Home ekibine açtı. Yıllar önce “Haziran Gecesi” dizisinde Lale karakteri ile tanımıştık Özge Özder’i. Ardından “Dudaktan Kalbe”de Cavidan, “Ömre Bedel”de Aylin olarak çıktı karşımıza. Şimdilerde ise pazar günleri yayınlanan “Umutsuz Ev Kadınları” dizisinde çılgın Emel olarak izlettiriyor kendini. Dizinin reytingleri de gayet iyi gidiyor. BU EVİN İÇİ EPEY TADİLAT GEREKTİRDİ Bu evi, “Ömre Bedel”in setinde, iPhone’unda emlak sitelerini gezinirken bulmuş. “Çekim biter bitmez soluğu burada almıştım. 165 m2’lik bir tripleks oluşu, yakınında köpeğimi götürebileceğim bir parkın olması bana cazip geldi” diye anlatmayı sürdürüyor. Girişte salon, mutfak, en alt katta içinde banyo ve tuvaleti olan geniş bir alan, üstte ise iki oda ve banyo bulunuyor. Evin içi hayli tadilat gerektirmiş. Aksesuvar seçimlerini Zara Home ve Cumba’dan yapmış. “Görmeyi en sevdiğim gül kurusu, bordo ve yeşili de aralara katmaya ihmal etmedim tabii” diyen Özder, duvarlarının bir bölümünde renkli duvar kağıdı kullanmış: “Uzay mekiği gibi mekanları sevmem. Benim için makbul evler, küçükken masallarda okuduğumda hayal kurduklarım gibi olanlardır. Hele bir de içi elmalı kurabiye kokuyorsa... İleride bir çiftlik evinde yaşamayı çok isterim.”
PAZARLARI ARKADAŞLARINA BRUNCH MASASI KURUYOR Çocukluğu Ankara’da geçmiş. Yükseliş Koleji’nden sonra Hacettepe Konservatuarı Tiyatro bölümünden mezun olmuş. “Annem çalıştığı için beni dedem ve anneannem büyüttü. Onları çok özlediğim zaman kendimi Ankara’da bulurum” diyor gözleri parlayarak. Evde kendine ve hobilerine özel alanlar yaratmış Özge Özder. “Bu yüzden dubleks evleri seviyorum. Örneğin en alt katı müzik odası yaptım. Şu sıralar, vaktimin çoğunu şömine önünde bu beyaz kanepede geçiyor” diyor. Eşi dostu evinden eksik olmasın istiyor. Pazar sabahları set yoksa yemek masasında mükellef bir brunch sofrası hazırlıyor iş arkadaşlarına. Eğer bir gün, fonda Beatles şarkıları duyar ve fırından etrafa yayılan mis gibi elmalı kurabiye kokusu alırsanız bilin ki, Özder’in evinin yakınlarından bir yerden geçiyorsunuz