29 Şubat 2012 Çarşamba

Atıl Durumdaki Okul Arazileri Eğitime Kazandırılacak!

Milli Eğitim Bakanlığı okul yaptıracak arazi bulamazken, okul yeri olarak görünmesine rağmen atıl bekleyen Büyükada’nın 12 katı büyüklüğünde 64.4 kilometrekarelik 7 bin 435 arazinin kamulaştırılması için çalışma başlatıldı Milli Eğitim Bakanlığı, bir yandan sınıf mevcutlarını düşürmek için okul yaptıracak arazi bulamazken, 81 ilde tam 64.4 kilometrekarelik 7 bin 435 adet arazinin, 1960′lardan bu yana imar planında ‘okul yeri’ görünmesine rağmen atıl bekletildiği ortaya çıktı. Vatandaşların, “Arsam okul arazisi olarak belirlendi. Satamıyorum. Çivi çakamıyorum. Üstüne bir de emlak vergisi ödüyorum” diyerek sorunu TBMM’ye bildirmesi üzerine Milli Eğitim, Maliye, Bayındırlık ve İçişleri Bakanlıkları çalışma başlattı. Devletin, birçok arsa için yarım asır önce kamulaştırma kararı vermesine rağmen arsa sahiplerinin bir daha kapışım çalmadığı da anlaşıldı. 12 MİLYAR TL GEREKLİ Milli Eğitim Bakam Ömer Dinçer, tüm illere geçen hafta bir talimat gönderdi ve imar planlarında okul arsası görünen ancak bedeli ödenmediği için kamulaştınlmayan arsalar ile okul-derslik ihtiyaçları¬nın belirlenerek bir rapor halinde Bakanlığa bildirilmesini istedi. Arazilerin durumları ve yaklaşık bedelleriyle ilgili rapor, hafta başında Dinçer’e sunulacak.
Büyükada’nın tam 12 katı büyüklüğünde olan tüm Türkiye’deki arazilerin kamulaştırma bedelinin yaklaşık 12 milyar TL’yi bulması bekleniyor, istanbul’da bu durumdaki 1500 arazinin bulunduğu ve rayiç bedelinin 3.5 milyar TL’yi bulduğu öğrenildi. Dinçer’in de istanbul’daki çalışmaları bizzat kendisinin takip ettiği, bürokratlarıyla birlikte geçtiğimiz hafta sonu Esenler’de bazı okul arazilerini incelediği belirtildi. Sultan Uçar / HABERTÜRK

Gayrimenkul Satışında Ticari Kazanç ve Değer Artış Kazancı!

Gerçek kişiler tarafından yapılan gayrimenkul (ev, işyeri, arsa, arazi) satışından elde edilen kazançlar, vergilendirme açısından iki şekilde değerlendiriliyor. Duruma göre ya ticari kazanç ya da değer artış kazancı kabul ediliyor 600 bin vatandaştan biriyseniz… Geçtiğimiz hafta 2011 Ocak-Haziran dönemi bütçe uygulama sonuçlarını açıklayan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, vergi gelirlerini artırmak için beklemeyeceklerini ve en iyi yöntemin vergi tabanını genişletmek olduğunu belirtip, bu yıl 600 bin vatandaşın kapısını çalacaklarını söyledi… KİM BU 600 BVATANDAŞ? Maliye Bakanının ifadesine göre 600 bin vatandaşı, başta gayrimenkul ve otomobil alım satımı yapanlar ile kira gelirini gizleyen ve kendisine miras kalanlar olmak üzere kazanç elde edip de vergi ödemeyenler oluşturuyor. Gelir İdaresi Başkanlığı önümüzdeki dönemde bu kişilere mektup göndererek gönüllü vergi ödemeleri çağrısında bulunacakmış… Biz de hedef kitle içinde yer alanlardan kimlerin beyanname verip vergi ödemesi gerektiğini özet bilgilerle hatırlatalım istedik. Siz de hedef kitle içinde yer alıyorsanız öncelikle bu yazıyı ve önümüzdeki günlerde detaylarını ayrı ayrı ele alacağımız yazılarımızı mutlaka okumanızı ve durum değerlendirmesi yapmanızı öneriyoruz. OTOMOBİL ALIM SATIMI YAPANLAR Vergi kanunlarına göre, ticari faaliyet kapsamına giren bir işlemin aynı yıl içerisinde birden fazla veya aynı işlemin birbirini izleyen yıllarda yapılması o faaliyetin sürekli olarak yapıldığı şeklinde değerlendiriliyor. Bu bağlamda yıl içinde birden fazla araç alım satımı yapanların, bu alım satımdan elde ettikleri kazancın ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekiyor. GAYRİMENKUL ALIM SATIMI YAPANLAR Gerçek kişiler tarafından yapılan gayrimenkul (ev, işyeri, arsa, arazi) satışından elde edilen kazançlar, vergilendirme açısından iki şekilde değerlendiriliyor. Duruma göre ya ticari kazanç ya da değer artış kazancı kabul ediliyor. Gayrimenkul satışının devamlılık arz etmesi ve ticari bir organizasyon içinde sürdürülmesi halinde elde edilen kazanç, ticari kazanç olarak vergilendiriliyor. Gayrimenkulün devamlılık arz etmemek ve ticari bir organizasyon dahilinde yapılmamak koşuluyla satılmasından elde edilen kazanç ise değer artış kazancı sayılıyor. İvazsız (bedelsiz) olarak iktisap edilenler hariç olmak üzere, gayrimenkullerin iktisap tarihinden itibaren beş yıl içinde elden çıkarılmasından sağlanan kazançların istisna tutarını aşması halinde beyan edilmesi ve aşan kısım üzerinden gelir vergisi ödenmesi gerekiyor. İstisna tutarı 2010 yılı için 7 bin 700 liraydı. 2011 yılı için ise 8 bin lira. Gayrimenkul alım satımının, otomobil alım satımı ile ilgili başlık altında yaptığımız açıklamalar çerçevesinde süreklilik arz edecek şekilde yapılması halinde ise elde edilen kazancın ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekiyor. KİRA GELİRİ ELDE EDENLER Sadece konut kira geliri elde edip, 2010 yılında elde ettiği konut kira geliri 2 bin 600 lirayı aşanların, elde ettikleri konut kira gelirlerini beyan etmeleri gerekiyordu. İstisna tutarı 2011 yılı için 2 bin 800 lira. Sadece gelir vergisi tevkifatına (stopaja) tabi işyeri kira geliri elde edip, 2010 yılında elde ettiği işyeri kira tutarı 22 bin lirayı aşanların, elde ettikleri işyeri kira gelirini beyan etmeleri gerekiyordu. 2010 yılında hem konut hem de işyeri kira geliri elde edenlerin ise konut kira gelirinin istisna tutarını (2 bin 600 lira) aşan kısmı ile işyeri kira gelirleri toplamının 22 bin lirayı aşmış olması halinde, hem konut kira gelirini hem de işyeri kira gelirini, aşmaması halinde ise sadece konut kira gelirini beyan etmesi gerekiyordu.
KENDİLERİNE MİRAS KALANLAR Ölüm halinde, veraset yoluyla intikal eden menkul ve gayrimenkul malların mirasçılar tarafından dört ay içinde veraset ve intikal vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekiyor. Eş ve çocuklara intikal eden miras payının belli bir kısmı ise veraset ve intikal vergisinden müstesna tutuluyor. İntikal eden miras nedeniyle eşe ve çocukların her birine tanınan istisna tutarı 2010 yılı için 109 bin 971 lira idi… Miras payının 109 bin 971 lirası için veraset ve intikal vergisi ödenmesi gerekmiyordu. Çocuk ve torun bulunmaması halinde eşe isabet eden miras hissesinde istisna tutarı ise 220 bin 73 lira idi. Şimdilik ön bilgi verdik. Önümüzdeki günlerde, gayrimenkul satış kazanları ve kira gelirlerinin beyanı ile kendilerine miras kalanların veraset ve intikal vergisi beyanıyla ilgili detayları ele alacağız. Kaç gün prim ödersem emekli olurum? 03.02.1949 doğumluyum. İşe giriş tarihim 01.06.1973 SSK, çıkış 13.10.1977. 21.08.2008 tarihinde tekrar SSK’lı oldum ve halen devam ediyor. Toplam 2080 SSK günüm var. 27.03.1994-18.04.1999 tarihleri arasında 5 yıl 21 gün (1.821 gün) Bağ-Kur sigortam var. 550 gün askerlik hizmetimi borçlanmadım. Emekli olabilmek için kaç hizmet günümün olması lazım? Şu an yaştan Bağ-Kur veya SSK’dan emekli olma şansım var mı? Şu an emekli olma şansım yoksa en erken hangi kurumda emekli olabilirim? B. Can Yaştan, Bağ-Kur’dan emeklilik için 5400 gün, SSK’dan emeklilik için ise 3600 gün prim ödemiş olmanız gerekiyor. 3600 prim gününüz var, ancak hem Bağ-Kur hem de SSK statüsünde prim ödemiş olanların hangi statüden emekli olacaklarının belirlenmesinde son yedi yıllık fiili prim ödemeleri dikkate alınıyor. Son yedi yıllık prim ödeme süresinde en fazla hangi statüde prim ödenmiş ise o statüden emekli olunuyor. Buna göre, Bağ-Kur’dan (21.08.2008 tarihinden) sonraki SSK kapsamında prim ödeme gün sayınızı 1260 güne tamamlamanız gerekiyor. 21.08.2008′den itibaren başlayan ve devam etmekte olan SSK sigortalılığınızda boşluğunuz yoksa 8 ay daha prim ödediğinizde 1260 günü tamamlamış olursunuz ve SSK’dan emekliliğe hak kazanırsınız. Askerlik borçlanmasının yararı olmayacağından borçlanmanıza gerek yok. GÜNÜN SÖZÜ ‘Yaşlanmak bilge olmak değildir, eğer gençken aptalsan yaşlandığında sadece yaşlı bir aptal olursun.’ Osh Akşam/Metin Taş-Sezgin Özcan

Boğaziçi İmarına Kentsel Dönüşüm Düzenlemeleri Geliyor!

Hükümet, İstanbul Boğazı’nın “geri görünüm ve etkilenme alanı” olarak tanımlanan sahile 9 kilometreye kadar olan bölümlerini, kentsel dönüşüme açan düzenleme yaptı Böylece bu alanlardaki araziler kentsel dönüşüm kapsamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TOKİ ve belediyelere devredilebilecek. Kamuoyunda “kentsel dönüşüm” olarak bilinen Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı, TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu’nda, değiştirilerek kabul edildi. Tasarı askeri yasak bölgeler, güvenlik bölgeleri ile askerin atıl durumdaki gayrimenkullerinin belli şartlar altında TOKİ ve belediyelere devrine de olanak sağlıyor. Boğaziçi son dakikada Tasarıda son dakika önergesiyle Boğaziçi Kanunu’na atıf yapılarak, Boğaziçi de kentsel dönüşüm kapsamına alındı. Önergede, “9. maddenin 2. fıkrasında (ı) bendinden sonra gelmek üzere (i) bendi olarak; ‘Geri görünüm ve etkilenme bölgeleri bakımında 18.11.1983 tarihli ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu’nun’ ibaresinin eklenmesi” ifadesi yer aldı. Değişikliğin gerekçesi ise “boğaziçi kanunu kapsamında kalan geri görünüm ve etkilenme bölgelerinde kalan alanlarda da kanunun uygulanabilmesi amacıyla bu değişiklik yapılmıştır” şeklinde açıklandı Komisyonun CHP’li Üyesi İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan, Milliyet’e, “Deniz manzaralı gökdelenleri dikip geri bölgelerde rant yaratacaklar. Yüksek fiyatlarla lüks inşaat peşindeler. İstanbul’un her yeri bitti kusur sadece Boğaziçi’nde mi kaldı da bu değişikliği yaptılar? İstanbul’un silüetini bozacak girişimler kentsel dönüşüm olmaz” dedi. ‘Rant yasası değil’ Milletvekillerinin eleştirilerini yanıtlayan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “tasarının aceleyle çıkarılmaya çalışıldığı” yönündeki eleştiriler üzerine, “Biz bu yasayı çıkarmalıyız. Buna ’rant yasası’ diyemeyiz. Mecburi bir yasadır, bunu çıkarmalıyız. Vatandaşın canını korumalıyız” dedi. Milliyet

Veysel Eroğlu: 2B Son İmzalara Kaldı!

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, 2B kapsamındaki alanların yaklaşık olarak 410 bin hektarlık alanı kapsadığını belirterek, Geçmişte 2B’nin satılması konusunda herkes gayret etmiş. Ama altyapı ve gerekli tespitler olmadığı için satmaları mümkün değil, dedi Tapulu orman… ‘Nereye satılacak, kime satılacak? Mülk sahibi kim?’ konularında düzenlemelerin yapıldığını ifade eden Eroğlu, şöyle devam etti: “Konu, Bakanlar Kurulu’nda imzaya açıldı. Şu an Meclis tatilde. İnşallah başlayınca konu komisyonlara sevk edilecek. Bu tarihi bir yaraydı. Kangren olan meseleyi çözmek istiyoruz. Buradan elde edilecek gelirle orman köylülerine destek verilecek, yeni ormanlık alanlar kurulacak. 410 bin hektardan çok daha büyük yeni ormanlık alanlar kuracağız. Bu gelirle ormanlık alanlarımız daha da artacak.” Eroğlu, bölge müdürlerden ormanların tapusu almaları isteyerek, 1 Ocak 2015’ten itibaren tapusu olmayan ormanı orman olarak kabul etmeyeceğini kaydetti. Milliyet

Simsarlar 2B Arazisi Satıyor! Dolandırıcılara Dikkat !!!

2B arazileri daha satışa çıkmadan, dolandırıcılar cirit atmaya başladı. Maliye, ‘Danışmanım’ diyen simsarlara karşı uyardı Devletin yaklaşık 25 milyar lira gelir beklediği orman vasfını yitirmiş yaklaşık 400 bin hektarlık 2B arazilerinin satışı için geri sayım sürerken; bu konuda yeni sektörler ortaya çıkmaya başladı. İnternet ve gazetelere ilan veren ’2B arazileri yönetim danışmanlığı’ şirketleri, geniş bir yelpazede hizmet vaat ediyor. İlanlarla boy gösteren 2B simsarları, tapulama işlemleri için defterdarlığa verilen dosyayı kendilerinin hazırlayacağını belirterek, özel kadastro çalışması, hava fotoğrafları, saha aplikasyonu gibi uygulamaların ek hizmet ve özel ücrete tabi olduğunu ifade ediyor. İlanlarda, “Ecrimisil ihbarnamenizi bize gönderin, araziniz hakkında size bilgi verelim. Dosyalarınız eksiksiz olarak tamamlanacak” deniliyor. PAZARLIK USULÜ… Şirketler, yapılacak işlemlere karşılık alınacak ücretleri özel pazarlık usulüne göre belirliyor. Maliye Bakanlığı yetkilileri ise simsarlara karşı vatandaşları uyardı. Tapulama işlemleri sırasında dolandırıcılığa karşı dikkatli olunması gerektiğini belirten Maliye yetkilileri, “Vatandaşlar kendi işlerini kendileri yapsın. Her türlü kolaylık gösterilecek” dedi. Takvim

Nurettin Canikli: Yüzde 10 Peşin, 2B Senin!

Orman vasfını yitirmiş 2B arazileriyle ilgili kanunun detayları ortaya çıkmaya başladı. AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, arazi bedelinin yüzde 10’unun peşin alınacağını ve ödemede 5 yıl vade uygulanacağını açıkladı Orman vasfını yitiren arazi olarak tanımlanan ‘2B’ler için engel kalmadı. Arazilerin satışının iptal istemini reddeden Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararı Resmi Gazete’de yayımlandı. Artık, 2B arazilerin satış bedellerinin nasıl belirleneceği merak ediliyor. NTV’nin yayınına katılan AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, Türkiye’nin gündemini uzun süre meşgul eden konunun bundan sonra ne olacağı ile ilgili açıklık getirdi. Canikli, “Milyonlarca metrekare arazi, mülkiyet problemi nedeni ile kullanılamıyor. Yani arsa başkasına, üzerindeki yapı bir başkasına ait. Üzerinde yasal anlamda bir yapılaşma olamıyor ve devletin kontrolü dışında çarpık yapılaşmaya da imkân sağlıyor” dedi. Canikli, arazi bedelinin yüzde 10’unun peşin alınacağını ve ödemede 5 yıl vade uygulanacağını belirtti. Konunun, Meclis açıldıktan sonra hemen gündeme alınacağını söyleyen Canikli, şunları söyledi: “Bu düzenlemeler, 31.12.1981 tarihi itibarıyla orman vasfını kaybetmiş arazilerin (2B) kullanıcılarına belli şartlarla satılması şeklinde olacak. Taslaklar hazır, TBMM’ye sevk edilme aşamasına geldi. Sadece bir kaç konu üzerinde karar verilmesi gerekiyor.” Çiftçilere kolaylık Arazi devrinin Emlak Vergisi değeri üzerinden yapılacağını belirten Canikli, satış aşamasında dikkat edilecek ilkeleri de anlattı: “Büyük şehirlerde yer alan bu araziler, bir bedel ödeyerek satın alınmıştır. Bu hususun dikkate alınması gerekir. Eğer bu arazileri, bedel ödeyerek satın alanlara tekrar rayiç rakam üzerinden satmaya kalkışırsanız bir haksızlık söz konusu olabilir. Emlak Vergisi üzerinden, makul bir rakamla devredilecek. Kırsal alanda, çiftçilerimize çok cüzi bir rakamla, Emlak Vergisi değeri üzerinden devretmeyi düşünüyoruz. Çiftçilerin kullandığı araziler için Emlak Vergisi esas alınacak, diğerlerinin fiyatı ise değeri ve konumuna göre katlanacak. Burada dikkat ettiğimiz nokta; çiftçinin mağdur edilmemesi. Onun için çiftçiye, makul fiyattan ve yüzde 10’u peşin şekilde, 5 yıl vadeli satış yapılacak.” Para orman köylerine harcanacak AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, “2B satışında amaç kesinlikle devletin para kazanması değil. Elde edeceğimiz paralar yine ormanların ve orman köylerinin ıslahı için kullanılacak” diye konuştu. Bazı araziler TOKİ’ye devredilecek Tüm arazilerin kullanıcılarına devredilmeyeceğine işaret eden Nurettin Canikli, “Eğer arazi üzerine çarpık yapılaşma var ve ilgili bakanlık tarafından dönüşüme konu edilmesi gerektiği karar verilmiş ise satış gerçekleşmeyecek. O araziler, dönüşüm için TOKİ’ye devredilecek” dedi. Bu devir sırasında hak sahiplerinin hiçbir şekilde mağdur edilmeyeceğini söyleyen Canikli, “Örneğin; İstanbul’da bir gecekondu semtinde, 2B arazisi üzerine yapılan çarpık bir yapılaşmayı kullanıcılarına aynen devrederseniz kalıcı hale getirirsiniz ve bozuk şehirciliği daha da ağırlaştırırsınız” diye konuştu. Vatan

2B Arazilerinde Öncelik Hak Sahibine Tanınacak!

2B’ler, illerdeki değer tespit komisyonlarının cadde ve sokaklara göre belirlediği emlak vergi değeri ve rayiç bedel üzerinden satılacak. Öncelikle, kadastro kayıtlarında hak sahibi olarak geçen kişilere satılacak. Bu kişiler almazsa, ihale ile satışa çıkarılacak Hükümetin hazırladığı kamuoyunda 2B olarak bilinen “Orman Köylülerinin Kalkındırılması ve Hazine Adına Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi Hakkında Kanun”daki araziler, illerdeki değer tespit komisyonlarının cadde ve sokaklara göre belirlediği emlak vergi değeri ve rayiç bedel üzerinden satılacak. Uzmanlar, emlak değerinin 1319 sayılı emlak vergisi kanununa göre il ve ilçelerde kurulan değer tespit belirleme komisyonu tarafından cadde ve sokağın durumuna göre belirlendiğini belediyelerin de bu değer üzerinden emlak vergisi aldıklarını hatırlattılar. PEŞKEŞ ÇEKME OLMAYACAK Uzmanlar, bu değerlerin sonu sıfırlı ve 5′li biten yıllarda yapıldığını, ara yıllarda da yeniden değerleme oranında artırıldığını kaydettiler. 2B’lere yönelik özel bir rayiç bedel uygulamasının yapılacağını kaydeden uzmanlar, emlak vergi değerinin düşük, rayiç bedelin ise yüksek olduğunu belirttiler. Bu düzenlemede, emlak vergi bedeli üzerinden satışa çıkarılması halinde “2B’ler peşkeş çekiliyor” denilmesi kaygısının da bulunduğunu ifade eden uzmanlar, sadece rayiç bedel uygulanması halinde ise bu yerlerin defalarca el değiştirdiği için piyasa değeri üzerinden satıldığını rayiç bedelin de vatandaşların tepkisine neden olacağını belirttiler. Uzmanlar, “Tüm bunların önünü kesecek orta yol bir formül olarak, bin metrekareye kadar emlak vergi değeri ile rayiç bedelin yarısının uygulanması kararı yer aldı” dediler. Canikli: Rayiç bedel gerçekçi değil AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli de rayiç bedel uygulamasının gerçekçi yaklaşım olmadığını belirterek, “Dolayısıyla rayiç bedel ile emlak değeri arasında fiyat dengesi bir yerde oluşacak. Ama nerede olacağı belli değil. Bölgeden bölgeye ilden ile değişecek. Cadde ve sokak itibariyle değişecek. Hangi itibariyle hangi detayda olacağı belirlenecek” dedi. Canikli, rayiç rakamların da şu anda kadastrosu yapılan 174 bin hektarın içinde değerlemesi ve kadastrosu yapılan 134 bin hektar için belli olduğunu söyledi. Cahit Saraçoğlu / YENİ ŞAFAK

Gayrimenkul Satışında Ticari Kazanç ve Değer Artış Kazancı!

Gerçek kişiler tarafından yapılan gayrimenkul (ev, işyeri, arsa, arazi) satışından elde edilen kazançlar, vergilendirme açısından iki şekilde değerlendiriliyor. Duruma göre ya ticari kazanç ya da değer artış kazancı kabul ediliyor 600 bin vatandaştan biriyseniz… Geçtiğimiz hafta 2011 Ocak-Haziran dönemi bütçe uygulama sonuçlarını açıklayan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, vergi gelirlerini artırmak için beklemeyeceklerini ve en iyi yöntemin vergi tabanını genişletmek olduğunu belirtip, bu yıl 600 bin vatandaşın kapısını çalacaklarını söyledi… KİM BU 600 BVATANDAŞ? Maliye Bakanının ifadesine göre 600 bin vatandaşı, başta gayrimenkul ve otomobil alım satımı yapanlar ile kira gelirini gizleyen ve kendisine miras kalanlar olmak üzere kazanç elde edip de vergi ödemeyenler oluşturuyor. Gelir İdaresi Başkanlığı önümüzdeki dönemde bu kişilere mektup göndererek gönüllü vergi ödemeleri çağrısında bulunacakmış… Biz de hedef kitle içinde yer alanlardan kimlerin beyanname verip vergi ödemesi gerektiğini özet bilgilerle hatırlatalım istedik. Siz de hedef kitle içinde yer alıyorsanız öncelikle bu yazıyı ve önümüzdeki günlerde detaylarını ayrı ayrı ele alacağımız yazılarımızı mutlaka okumanızı ve durum değerlendirmesi yapmanızı öneriyoruz. OTOMOBİL ALIM SATIMI YAPANLAR Vergi kanunlarına göre, ticari faaliyet kapsamına giren bir işlemin aynı yıl içerisinde birden fazla veya aynı işlemin birbirini izleyen yıllarda yapılması o faaliyetin sürekli olarak yapıldığı şeklinde değerlendiriliyor. Bu bağlamda yıl içinde birden fazla araç alım satımı yapanların, bu alım satımdan elde ettikleri kazancın ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekiyor. GAYRİMENKUL ALIM SATIMI YAPANLAR Gerçek kişiler tarafından yapılan gayrimenkul (ev, işyeri, arsa, arazi) satışından elde edilen kazançlar, vergilendirme açısından iki şekilde değerlendiriliyor. Duruma göre ya ticari kazanç ya da değer artış kazancı kabul ediliyor. Gayrimenkul satışının devamlılık arz etmesi ve ticari bir organizasyon içinde sürdürülmesi halinde elde edilen kazanç, ticari kazanç olarak vergilendiriliyor. Gayrimenkulün devamlılık arz etmemek ve ticari bir organizasyon dahilinde yapılmamak koşuluyla satılmasından elde edilen kazanç ise değer artış kazancı sayılıyor. İvazsız (bedelsiz) olarak iktisap edilenler hariç olmak üzere, gayrimenkullerin iktisap tarihinden itibaren beş yıl içinde elden çıkarılmasından sağlanan kazançların istisna tutarını aşması halinde beyan edilmesi ve aşan kısım üzerinden gelir vergisi ödenmesi gerekiyor. İstisna tutarı 2010 yılı için 7 bin 700 liraydı. 2011 yılı için ise 8 bin lira. Gayrimenkul alım satımının, otomobil alım satımı ile ilgili başlık altında yaptığımız açıklamalar çerçevesinde süreklilik arz edecek şekilde yapılması halinde ise elde edilen kazancın ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekiyor. KİRA GELİRİ ELDE EDENLER Sadece konut kira geliri elde edip, 2010 yılında elde ettiği konut kira geliri 2 bin 600 lirayı aşanların, elde ettikleri konut kira gelirlerini beyan etmeleri gerekiyordu. İstisna tutarı 2011 yılı için 2 bin 800 lira. Sadece gelir vergisi tevkifatına (stopaja) tabi işyeri kira geliri elde edip, 2010 yılında elde ettiği işyeri kira tutarı 22 bin lirayı aşanların, elde ettikleri işyeri kira gelirini beyan etmeleri gerekiyordu. 2010 yılında hem konut hem de işyeri kira geliri elde edenlerin ise konut kira gelirinin istisna tutarını (2 bin 600 lira) aşan kısmı ile işyeri kira gelirleri toplamının 22 bin lirayı aşmış olması halinde, hem konut kira gelirini hem de işyeri kira gelirini, aşmaması halinde ise sadece konut kira gelirini beyan etmesi gerekiyordu. KENDİLERİNE MİRAS KALANLAR Ölüm halinde, veraset yoluyla intikal eden menkul ve gayrimenkul malların mirasçılar tarafından dört ay içinde veraset ve intikal vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekiyor. Eş ve çocuklara intikal eden miras payının belli bir kısmı ise veraset ve intikal vergisinden müstesna tutuluyor. İntikal eden miras nedeniyle eşe ve çocukların her birine tanınan istisna tutarı 2010 yılı için 109 bin 971 lira idi… Miras payının 109 bin 971 lirası için veraset ve intikal vergisi ödenmesi gerekmiyordu. Çocuk ve torun bulunmaması halinde eşe isabet eden miras hissesinde istisna tutarı ise 220 bin 73 lira idi. Şimdilik ön bilgi verdik. Önümüzdeki günlerde, gayrimenkul satış kazanları ve kira gelirlerinin beyanı ile kendilerine miras kalanların veraset ve intikal vergisi beyanıyla ilgili detayları ele alacağız. Kaç gün prim ödersem emekli olurum? 03.02.1949 doğumluyum. İşe giriş tarihim 01.06.1973 SSK, çıkış 13.10.1977. 21.08.2008 tarihinde tekrar SSK’lı oldum ve halen devam ediyor. Toplam 2080 SSK günüm var. 27.03.1994-18.04.1999 tarihleri arasında 5 yıl 21 gün (1.821 gün) Bağ-Kur sigortam var. 550 gün askerlik hizmetimi borçlanmadım. Emekli olabilmek için kaç hizmet günümün olması lazım? Şu an yaştan Bağ-Kur veya SSK’dan emekli olma şansım var mı? Şu an emekli olma şansım yoksa en erken hangi kurumda emekli olabilirim? B. Can Yaştan, Bağ-Kur’dan emeklilik için 5400 gün, SSK’dan emeklilik için ise 3600 gün prim ödemiş olmanız gerekiyor. 3600 prim gününüz var, ancak hem Bağ-Kur hem de SSK statüsünde prim ödemiş olanların hangi statüden emekli olacaklarının belirlenmesinde son yedi yıllık fiili prim ödemeleri dikkate alınıyor. Son yedi yıllık prim ödeme süresinde en fazla hangi statüde prim ödenmiş ise o statüden emekli olunuyor. Buna göre, Bağ-Kur’dan (21.08.2008 tarihinden) sonraki SSK kapsamında prim ödeme gün sayınızı 1260 güne tamamlamanız gerekiyor. 21.08.2008′den itibaren başlayan ve devam etmekte olan SSK sigortalılığınızda boşluğunuz yoksa 8 ay daha prim ödediğinizde 1260 günü tamamlamış olursunuz ve SSK’dan emekliliğe hak kazanırsınız. Askerlik borçlanmasının yararı olmayacağından borçlanmanıza gerek yok. GÜNÜN SÖZÜ ‘Yaşlanmak bilge olmak değildir, eğer gençken aptalsan yaşlandığında sadece yaşlı bir aptal olursun.’ Osh Akşam/Metin Taş-Sezgin Özcan

Dekorasyon, Çocuğun Zihinsel Gelişimini Etkiliyor!

Uzmanlar, çocukların kendi odalarına sahip olmalarının hem özgüvenlerini artıracağını, hem de özel hayat kavramlarının yerleşmesi açısından önemli olduğunu belirtiyor Bu noktada odaların doğru şekilde dekore edilmesi ve sağlığa zararlı malzemelerin kullanılmaması çok önemli. Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı (TÜİK) verilerine göre, 2010 yılında doğan çocuk sayısı 1.238.970. Buradan hareketle her yıl en az 1 milyon ailenin bebek odası dekore ettiğini söylemek yanlış olmaz. Ancak çocukların kendi odasına sahip olması, yeterince önem verilen bir konu değil. İş sadece kendi odası olmasıyla da bitmiyor; çalışma ve uyuma alanlarının ayrılması, doğru şekilde dekore edilmesi ve yeni doğan bebeklerin çocuklukları boyunca kullanacakları eşyaları olmasına da özen gösterilmesi gerekiyor. Memorial Şişli Hastanesi’nden Pedagog Dr. Melda Alantar, her çocuğun özel olduğunu ve her yetişkin gibi kendine ait bir yaşam alanına, kendi odasına ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Bebeklerin 6. aydan itibaren kendi odalarında kalabileceklerini belirten Alantar, bunun çocuğa özgüven sağlayacağını söyleyerek, “Son yıllarda özellikle büyük şehirlerde çalışan anneler ve babalar bebekleriyle birlikte aynı odada ve yatakta uyumayı tercih etmektedirler. Bebeklerin gece sık uyanmaları, iş yoğunluğu nedeniyle çocukla birlikte yeterince zaman geçirememe, deprem v.b. travmatik olaylar bu durumu tetiklemektedir. Günümüzde 10-11 yaşında olup halen anne-babayla birlikte uyuma alışkanlığı olan pek çok çocuk bulunmaktadır. Karanlık korkusu, gece yalnız uyuyamama endişesi çocukların özgüven gelişimini olumsuz olarak etkilemektedir. Bu nedenle anne-baba bebeğin odasını hazırlayarak ayırmayı, sıklıkla gece yataklarından kalkarak onun bebeği doyurup sakinleştirerek, yeniden uykuya dalmasını sağlamayı önemsemelidir” diyor. Herkes kendi odasına Alantar özellikle yaşı yakın kardeşlerin, Türk ailelerinde adet olduğu üzere aynı odayı paylaşmaması gerektiği görüşünde “2 ya da daha fazla kardeşin aynı odayı paylaşması, özellikle peş peşe doğan ve aynı cinsiyette olan kardeşler arasında kıskançlığın yoğun olarak yaşanmasına neden olabiliyor. Özellikle küçük kardeşi olan çocuklar eşyalarını, oyuncaklarını alıp kaçan, ya da kullanan kardeşlerine karşı öfke duyarlar. Bu nedenle ayrı odaların tahsis edilmesi çocukları rahatlatıp, ev içindeki gerilimi azaltabilir. Farklı cinsiyet özelliklerine sahip olan çocukların odaları ise, mahremiyet anlayışının kazandırılması doğrultusunda, 4-5 yaştan itibaren ayrılmalıdır.” Oyun alanı, çalışma alanına dönüştürülmemeli Özellikle okul çağından itibaren ayrı bir çalışma alam düzenlenmesi gerektiğini belirten Alantar, “Çalışma masasının kapı ve pencereden uzak olmasına, televizyon ve bilgisayar gibi dikkat dağıtıcı cihazların odaya konulmamasına özen gösterilmelidir. Bazı anne-babaların okul dönemiyle birlikte oyun odalarım çalışma alanlarına dönüştürmeleri çocuğun psikolojik gelişimi açısından sağlıklı bir yaklaşım değildir. Okulla birlikte çocuğun oyun oynama gereksinimi azalmaz. Çocuklar günlük hayatta yaşadıkları olumsuzlukların etkisinden oyun oynayarak arınırlar. Bu nedenle anne-babalar çocuğun oyun oynama gereksinimini göz ardı etmeden, onlarla birlikte yeni oyun köşeleri yaratmaya özen göstermelidir” diyor. Büyüyünce de kullanabilsin IKEA Türkiye Pazarlama İletişim Müdürü Özge Kocaoğlu, Türkiye’de ailelerin fonksiyonelliğe ve güvenliğe önem verdiğini belirtiyor. “Özellikle aileler bebek odaları ve sonrasındaki çocukluk dönemi için değişen ihtiyaçlara cevap veren nitelikteki ürünlerden tercih ediyorlar. IKEA’nın ürün gamında, büyüyen bebeğe göre ölçüleri değişebilen, uzayan ve alçalan yatak bazaları, çıkartılabilen kenarlıkları olan karyola çeşitlerine yer veriliyor. Ayrıca aileler, birden fazla fonksiyonu içeren ürünlerini de tercih ediyorlar. Örneğin birbirlerine ekleyerek genişletilip uzatılabilen kapalı ve açık depolama alanları ile üzerine yeni üniteler eklenebilen alt değiştirme masaları da ilgi görüyor.” Ne istediklerini sorun Shape Mimarlık’tan Meral Bağcı, 5 yaşından itibaren çocukların odalarının dekorasyonunda söz sahibi olmaları gerektiğini belirtiyor. “Çocuk biraz büyüdükten ve ne istediğini belirtebilir yaşlara geldikten sonra, 4-5 yaşından itibaren çocukların da fikri alınmalı. Çocukların o yaşta kişilikleri gelişiyor, kendi istekleri oluşmaya başlıyor. Dolayısıyla, evet 4-5 yaşına kadar anne babalar bu tür şeylere dikkat edebilir. Ama sonrasında o odayı kullanacak çocuk da bu etkileşime, odasının şekillenmesine muhakkak katılmalı. Onların da fikirlerinin alınması gerekiyor. Dekorasyondan ve oranın mimari şekillenmesinden çok daha mühim bir konu bu.” Shape Mimarlık’tan Meral Bağcı, çocuk ve bebek odası dekorasyonunda yapılan hataları sıralayarak şu tavsiyeleri veriyor: Fazla düz, fazla beyaz ve tek renk odalar yapılmamalı 0-10 yaş arası, çocukların her şeyi yeni yeni öğrendikleri ve fark ettikleri bir dönem. Hem ruhsal gelişimlerine, hem de algılama gelişimlerine katkıda bulunması için, farklı renklerde bir oda yapılmalı. Tek renk olmamalı, ama karmakarışık, rengarenk, cümbüş şeklinde de olmamalı. Önemli olan, oranını iyi ayarlamak. Çocuğun uyumasına yetecek kadar bir dinginlik de verilmeli. Çok cümbüşlü bir oda olursa, çocuk sürekli etrafa bakmaktan uyuyamaz. Mümkünse çocuğun giyinme ve çalışma alanı ayrı olmalı. Hemen yatağın yanına bir çalışma masası koymak doğru değil. Çalışma masasının elbise ve dolapların içinde olması da doğru değil. Çalışma masasına kitaplarını, okulla ilgili malzemelerini koyuyor. Ama uykuya gittiğinde dersten kurtulup, sadece uykuya odaklanması ve rahatlıkla uyuması gerekiyor. Uyku alanı bu yüzen daha sakin ve sade olmalı.
Mobilyalar mümkün olduğunca doğal ürünlerden yapılmış olmalı. Mesela laminat yerine doğal ahşap kullanılmalı. Sentetik perdelikler yerine doğal, pamuklu ürünler kullanılmalı. Metal yerine ahşap kullanılmalı. Çocuklar yerde oynuyor, emekliyor. Bu yüzden halı kullanımı gerekli. Ama bazı çocukların toza karşı hassasiyeti oluyor. Özellikle perde ve halı çok fazla toz tutan ve kendi parçacıklarını döken ürünler. Bu, çocukların sağlıklarım olumsuz yönde olmalı. Mesela laminat yerine doğal ahşap kullanılmalı. Sentetik perdelikler yerine doğal, pamuklu ürünler kullanılmak Metal yerine ahşap kullanılmalı. Çocuklar yerde oynuyor, emekliyor. Bu yüzden halı kullanımı gerekli. Ama bazı çocukların toza karşı hassasiyeti oluyor. Özellikle perde ve hah çok fazla toz tutan ve kendi parçacıklarını döken ürünler. Bu, çocukların sağlıklarını olumsuz yönde etkiliyor. Hah kondu diye hasta olmuyorlar, var olan rahatsızlık tetikleniyor. Bu yüzden sentetik bir hah ya da boyalı bir halı olmamalı. Kir tutmayacak bir ürün olmalı. Bu tip rahatsızlıkları olan çocukların odasında kesinlikle jaluzi kullanılmamalı. Onun yerine yıkanabilen, temizlenebilen, doğal yapılı, organik kumaşlardan yapılmış perdeler kullanılabilir. Yaz mevsiminde klima kullanılmamalı. Merkezi soğutma sistemi varsa, çıkışların konacağı yerler mümkün olduğunca uyuma alanından uzak, onları etkilemeyecek noktalarda yapılmalı. Çocukların nefes almasını ve rahat uyumasını sağlamak için radyatör ve benzeri ısıtıcıların yataktan uzak olması gerekiyor. Aksi takdirde uyurken ağzında ve burnunda ekstra kuruluk yaratıyor ve enfeksiyon yapıyor. Odalar güney cepheli olmalı. Gün boyunca aydınlık ama bütün öğleden sonra o sıcağı içine çeken bir oda olmamalı. Onu soğutmak problem yaratıyor. Çocuk odası karanlık olmamalı. İyi havalanan bir oda olmalı. Aydınlatma 2 şekilde düşünülmeli.Öncelikle oyun oynarken, ödev yapabilecek kadar, baktığı ürünleri seçebileceği kadar bir aydınlatma sağlanmalı. İkincisi de uyku vakti geçtiği anda daha loş ışık veren bir gece lambası konulmalı. Eğer 8-10 yaşlarında bir çocuksa bir çocuksa, masasının üzerinde de bir masa lambası olmalı. Eda Utku / HÜRRİYET

Odalar Oyun Parkına Döndü!

Boyama yaptıkları sehpalar ve minderlerden, duvardaki kalorifere kadar bütün dekorasyon öğeleri, çocuklar için eğlenceli bir hale geliyor Uzmanlar, bebeklerin 6. ayından sonra kendi odalarına geçmelerini tavsiye ediyor. Çocukların zihinsel gelişimi açısından kendilerine ait bir alan olması gerektiğini belirten pedagoglar, bu yolla kendi kendilerine oyunlar oynamaya başlayacaklarını ve hayal güçlerinin gelişeceğini belirtiyorlar. Bu noktada çocuk odasının dekorasyonu önem kazanıyor. Köpekli sehpa Belçikalı endüstriyel tasarımcı Quentin de Coster’in “Animal” (Hayvan) isimli masası, çocuklar tarafından tasarlandı. 5 yaşındaki çocuklardan oluşan bir grupla yürütülen projede, çocukların sevecekleri bir mobilya yapılmaya çalışıldı. Çocuklardan hayallerindeki sehpayı çizmeleri istenildi ve yaptıkları resim ve boyamalar toplanarak köpek şeklindeki bu masa yapıldı. Yan taraftaki çekmece, çocukların boyama kalemleri ve diğer malzemeleri için alan yaratıyor. Her bölümü yeni bir oyun alanı Küçük çocuklara genelde küçük alanlar ayrılır. Odaları ufak olur ve mobilyalar yüzünden yeterince oyun alanları da kalmaz. Paris’in 10. bölgesinde bulunan ve h2o Architects firmasının tasarladığı bu çocuk odasında ise, 13 metrekarelik odanın her bölümü ayrı bir oyun alanına dönüşmüş. 2009 yılında bu proje yapılırken, ebeveynler hem yeni doğan bebeklerine, hem de o gün 5 yaşında olan oğullarına alan yaratmak istemişler. Mimarlar da odayı dikine kullanarak, iki ayrı alan yaratmış. Büyük çocuğun yatağı, birimin üst katında bulunuyor. Alt katta ise oyun için ayrılmış bir alan var. Buranın en önemli özelliği, yerlerdeki kapakların açılıp, saklama alanlarının ortaya çıkması. Odanın diğer tarafında, bebeğin beşiği bulunuyor. Odanın içine yapılan birimin her bir bölümü kimyasal içermeyen MDF, yani orta yoğunluktaki fiber panellerden oluşuyor. Bu sayede de sağlıklı bir alan elde ediliyor. Geleceğin radikal kaloriferleri Normalde kaloriferler benzer tasarımlarda olur. Beyaz renkte olur ve üzerinde desen filan da olmaz. Koreli tasarımcılar KyungRyul Lim ve Miyeon Kim’in “Radiator for children” (çocuklar için radyatörler) isimli tasarımı, çocuk odalarına eğlenceli bir hava katıyor. Basket potası gibi yuvarlak bir çıkıntısı olan kalorifer, renkli oluşuyla da çocukların ilgisini çekiyor. Halka oyuncaktan ilham aldı “Mound of Rounds” (Yuvarlak yığıntılar) isimli tasarım, üst üste konmuş farklı büyüklükteki minderlerden oluşuyor. Kanada’daki Vancouver kentinde kurulan Cumulus Project isimli tasarımcı ekibi, tasarımda halka oyunundan ilham almış. Minderlerin üstüne konduğu beyaz bölüm, sehpa olarak kullanılabiliyor. Çocukların kullanımına daha uygun ufak parçalardan oluşan minderler, büyüklerin de ilgisini çekiyor. Minderler üst üste konduğunda 86 santimetre yükseklikte ve 76 santimetre genişlikte bir yer kaplıyor. Düz duvara tırmanmanın adabı Hareketli çocuklar için kullanılan “düz duvara tırmanıyor” sözü, güvenli ve eğlenceli bir hale geliyor. “Buskas Indoor Climbing Tree” (Buskas ev içi tırmanış ağacı) isimli tasarım, İskandinav ormanlarından ilham almış. Tasarım, Oslo merkezli Mikromakaroni endüstriyel tasarım firmasından, Kaja Osholm Kjølås’a ait. Buskas’a daha fazla parça eklenerek, daha büyük bir tırmanış alanı yaratılabiliyor. Kjølås’ın bu tasarımı, çocuklar büyüyüp de duvara tırmanma konusunda ilgisini yitirdiği zaman, duvar askılığı olarak da kullanılabiliyor. Çocuk odalarının boyanması için öneriler - Çocuk odaları için boya rengi seçerken, çocuğunuzun zevkini ve karakterini göz önünde bulundurmakta fayda var. Renk seçimini tamamen çocuğunuza bırakabileceğiniz gibi, beraberce eğlenceli seçimler de yapabilirsiniz. Okul çağındaki çocuk odaları için zeka gelişimlerini olumlu etkileyecek sarı ve mor tonlar birlikte kullanılabilir. Kırmızı, turuncu ve sarı ve tonlarındaki renkler özellikle 11 – 12 yaşlarındaki çocukların coşkulu karakterleriyle tam bir uyum sergileyecektir. Ancak bu renkleri mutlaka yeşil ve mavi tonlar ile dengelemelisiniz. - Ders çalışırken konsantrasyon eksikliği yaşayan çocuklar için yeşil renkli duvarlar faydalı olacaktır. Daha büyük çocuk ve genç odaları için güven telkin eden, yatıştırıcı etkisi olan mavinin açık tonları tercih edilebilir. - Çocuk odalarının bir diğer fonksiyonu da aslında bir oyun alanı olmasıdır. Derslerini yaparken, sınavlara hazırlanırken kendilerine eşlik eden odaları, oyunlarında da bazen bir saray, bazen bir orman ya da bir uzay mekiği olabilir. Yaratıcılıkta sınır tanımayan çocuklar odalarını bu tarz hayali mekanlara çevirirken duvarlarda birkaç değişiklik yapabilirler. Bu yüzden akşam eve döndüğünüzde çocuğunuzun duvarlarında yıldız, güneş ve ağaç resimleri görürseniz şaşırmayın. Böyle durumlarda her türlü lekenin kolayca temizlendiği bir boya tercih ettiyseniz endişe etmenize gerek yok. - Çocukların kimyasal solumamaları için, çabuk kuruyan ve kokusuz boyalar tercih edilmeli. Uygulandığı yüzeylerin daha iyi nefes almasına izin veren Dyo Nanoipekmat ve Teknoplast, kokusuz ve çevre dostu bir ürün. Yüzeylere kolayca uygulanan ve silinebilen bu ürünler, ayrıca yüksek seviyede örtücülük özelliği de taşıyorlar. Eda Utku / HÜRRİYET EMLAK

Kentsel dönüşüm TBMM Bayındırlık Komisyonu’ndan geçti!

Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı, TBMM Bayındırlık Komisyonunda kabul edildi
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı, TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda, bazı değişikliklerle kabul edildi. Tasarıya göre, riskli yapıların tespiti, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanacak yönetmelikte belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde masrafları kendilerine ait olmak üzere öncelikle yapı malikleri veya kanuni temsilcileri tarafından, bakanlık tarafından lisanslandırılan kurum ve kuruluşlara yaptırılacak. Çalışmanın sonucu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı veya ilgili idareye bildirilecek. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, riskli yapıların tespitini süre vererek, maliklerden veya kanuni temsilcilerinden isteyebilecek. Verilen süre içinde yaptırılmadığı takdirde, tespitler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı veya idare (belediyeler veya il özel idareleri) tarafından yapılacak veya yaptırılacak. Bu tespitlere karşı malikler veya kanuni temsilciler, 15 gün içerisinde itiraz edebilecek. Bu itirazlar, bakanlıkça, üniversitelerden 4 ve bakanlıkta görevli iki kişiden oluşturulan teknik heyet tarafından incelenerek, karara bağlanacak.
Yenileme projelerinin gerektirdiği uygulamalar, verilen süre içinde yapı malikince yapılmadığı takdirde il özel idaresi veya belediye tarafından yapılarak masrafı yapı malikinden tahsil edilecek. İl özel idaresi veya belediye, yapı malikinin uygulama masraflarını ödemesini kolaylaştırıcı tedbirler alabilecek. Bakanlığın talebi üzerine Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu kapsamında bulunan yerler de dahil olmak üzere, riskli alanlarda ve rezerv yapı alanlarında olup Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlardan; Kamu idarelerine tahsisli olanlar, MSB’nin uygun görüşü alınıp Bakanlar Kurulu kararıyla, kamu idarelerine tahsisli olmayanlar, ilgili kamu idaresinin görüşü alınarak bakanlığa tahsis edilecek veya bakanlığın talebi üzerine TOKİ’ye ve idareye bedelsiz devredilebilecek. Hazine dışındaki kamu idarelerin mülkiyetinde olan taşınmazlar da TOKİ’ye veya idareye bedelsiz devredilebilecek. Tahsis ve devir tarihinden itibaren 3 yıl içinde ve gerekli görülen hallerde bakanlığın talebi üzerine Maliye Bakanlığınca uzatılan süre içinde maksadına uygun olarak kullanılmadığı ilgili bakanlıkça tespit edilen taşınmazlar, bedelsiz olarak ve resen tapuda Hazine adına tescil edilecek veya önceki maliki olan kamu idaresine devredilecek. Uygulamayı yürüten kurum veya kuruluş, riskli alanlarda kanun kapsamındaki proje ve uygulamalar süresince her türlü imar ve yapılaşma işlemlerini geçici olarak durdurabilecek. Uygulamaya konu olan taşınmazlar, tahsis ve devir işlemleri sonuçlandırılıncaya kadar Maliye Bakanlığınca satılamayacak, kiraya verilemeyecek, tahsis edilemeyecek, ön izne veya irtifak hakkına konu edilemeyecek.
İlgili bakanlık, idare ve TOKİ tarafından talep edilmesi halinde, riskli alanlardaki yapılar ile riskli yapılara elektrik, su, doğalgaz hizmetleri verilmeyecek ve verilen hizmetler ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından durdurabilecek. Yıkım için 30 gün süre Riskli yapıların yıktırılmasında ve bunların bulunduğu alanlar ile riskli alanlar ve rezerv alanlarındaki uygulamalarda öncelikli olarak malikler ile anlaşma yoluna gidilmesi esas olacak. Anlaşma ile tahliye edilen yapıların maliklerine kira yardımı yapılabilecek. Riskli bulunan yapıların maliklere, bu yapıların yıktırılması için 30 günden az olmamak üzere süre verilecek. Bu süre içerisinde yapı, malik tarafından yıktırılmadığı takdirde, yapının ”idari makamlarca yıktırılacağı” belirtilip, tekrar süre verilerek tebligatta bulunulacak. Üzerindeki bina yıkılarak, arsa haline gelen taşımazlarda, malik ile yapılan anlaşmanın şartları tapu kütüğünde belirtilerek, malikleri adına payları oranında tescil edilecek. Bayraktar: Bu yasaya ‘rant yasası’ diyemeyiz. TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda, afet riski altındaki alanların dönüştürülmesine ilişkin kanun tasarısının görüşmelerinde, CHP’li üyeler, tasarıya ilişkin itirazlarını dile getirdi.
Muhalefet milletvekilleri, tasarıda rekabetçi olmayan ihale usulünün benimsendiğini, bunun yolsuzluklara zemin hazırlayacağını ileri sürdü. CHP’li üyeler, tasarının vatandaşa itiraz etme hakkı bırakmadığını, Bakanlığı özel yetkilerle donattığını, bazı kanunları yok saydığını öne sürdüler. Milletvekillerinin eleştirilerini yanıtlayan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, tasarıda yer alan ihale usulünün rekabeti önlemediğini söyledi. Bayraktar, “Biz ihale çıkıyoruz diyoruz ki ‘Bu arsanın değerini bize ödeyeceksin. Hasılat artışından da pay vereceksin’ diyoruz. Bizden sonra özel sektörde bu uygulamaya başladı. Biz sahtekarlık yapamayız” diye konuştu. Bayraktar, “tasarının aceleyle çıkarılmaya çalışıldığı” yönündeki eleştiriler üzerine, “Biz bu yasayı çıkarmalıyız. Buna ‘rant yasası’ diyemeyiz. Mecburi bir yasadır, bunu çıkarmalıyız. Vatandaşın canını korumalıyız” dedi. Erdoğan Bayraktar, Atatürk Kültür Merkezi’ne ilişkin maddeyle ilgili eleştirilere de katılmadığını söyledi. Bayraktar, yapmak istediklerinin, söz konusu bölgeyi Atatürk’ün ismine yakışır hale getirmek ve bunun için gerekli düzenlemeleri yapmak olduğunu dile getirdi. Bayraktar, muhalefet milletvekillerinin itirazlarını anlamadığını, aslında bunun orayı ihya edecek bir düzenleme olduğunu kaydetti. AA