1 Mart 2012 Perşembe

Sitede Yönetimi Sağlamak İçin İzin Almaya Gerek Yok!

Kat mülkiyeti kurulduğunda kullanılan bağımsız bölüm sayısına bakılmaksızın mat mülkiyeti mevzuatı devreye girer. Bunun için hiç kimseden izin alınmaz… SORU: Biz Silifke’nin Taşucu beldesinde üç yıllık bir sitede oturuyoruz. Sitede 407 konut var, ancak sitemizi kamu kurumu niteliğindeki bir kuruluşun istediği bir başka kuruluş yönetiyor. Sitemiz istediğimiz gibi yönetilmiyor yani şikayetçiyiz. Siteyi yapıp yönetici başımıza koyan kuruma başvurduk “Yeter artık çek bu kuruluşu” dedik. Bize yanıt olarak yüzde 51 oranı bulan imzalı bir dilekçe getirin çekeyim diyor. Böyle bir kural var mı? Bu yüzde 51 nereden çıkıyor? K.G. CEVAP: Bahsettiğiniz yüzde 51 hiçbir yerden gelmiyor. Böyle bir oran da yok, böyle bir talebe de gerek yok. Hatta sizin sitenizi inşa eden kuruma başvurup, şu yöneticiyi çek deme ihtiyacınız da yok. Yapacağınız şey çok basit. Gideceksiniz bir karar defterini kırtasiyeciden alıp notere tasdik ettireceksiniz. Sonra kat malikleri toplanacak ve yönetici seçecek ve kendi kendinize sitenizin yönetim kurulunu oluşturacaksınız ve yine kendi içinizde aidat ve ortak gider toplamaya başlayacak ve yönetiminizi kurmuş olacaksınız. Bunun için de hiç kimseden izin almaya veya onların oluruyla iş yapmaya ihtiyacınız yok. Kat mülkiyetinde yönetim böyle kurulur. Yönetim planına bir hüküm konularak “Sizi bu yönetecek” denilemez. Böyle bir hüküm geçersizdir. Şayet sitede kat irtifakı kurulu ise bu halde bağımsız bölümlerin üçte ikisi fiilen kullanılmaya başlanıldığında artık kat mülkiyeti mevzuatı devreye girer. Kat mülkiyeti kurulduğunda ise kullanılan bağımsız bölüm sayısına bakılmaksızın mat mülkiyeti mevzuatı devreye girer. Bunun için hiç kimseden izin alınmaz. Çünkü kanun hükmü böyledir. Yani sizin önünüzde engel yok. Kendinizi yönetmeye başlayabilirsiniz Tamer Heper/Posta

Site Yönetiminde Alınan Kararlar Uygulanabilir Olmalı!

Apartman ve site yönetiminde alınan kararlara herkesin katılması şart ama kararlar da gerçekçi olmalı… Apartman toplantımızda Eylül 2012′den itibaren dairelerde soba yakmayı yasakladık. Zira altta yakılan soba üsttekileri rahatsız ediyor, üst katlara duman çıkıyor. Şayet yakanlar olursa müeyyidemiz ne olur? C.Ç. Kat malikleri kurulunda alınan kararların uygulanması, kat maliklerinin buna uyması asıl kuraldır. Ancak alınacak kararlar öyle kararlar olmalı ki ‘yok’ hükmünde olmasın, uygulanabilir, adil ve makul olsun. Sizin olayınız ilginç. Açık olarak yazmamışsınız ama anladığım kadarı ile binanız kalorifersiz. Peki bu kararı alırken alternatif ısınma imkanları konusunda nasıl bir karar aldınız? Zira, binadakilere, bundan sonra soba yakmayın, soğukta donun mu diyeceksiniz? Bu mümkün mü? Öyle ise bu kararı alırken ısınma için önlem olmak üzere ne düşünüldüğünü de karar altına almalısınız. Örnek, binaya doğalgaz alınacak, ısınma doğalgazla sağlanacak, gibi. Elbette doğalgaz fiyatları karşısında sobanın eşdeğer olabilir mi, bu da ayrı bir soru. Veya binaya merkezi sistem ısınma tesisatı kurulacak, gibi. Bunlar olmadan, sadece sobaları yasaklamanın mantık olarak kabul edilebilir tarafı yok. Ancak makul alternatifler geliştirmek zorundasınız ve müeyyideyi ondan sonra düşünmelisiniz. Tamer Heper/Posta

Satış Vaadi, Konutun Satışı Anlamına Gelmez!

Posta Gazetesi köşe yazarı Tamer Heper, köşesinde bir okuyucusunun sorduğu bir konu hakkındaki tapu tescil davası ve ortaklığın giderilmesi davalarına açıklık getirdi Babamın vefatı ile anneme ve biz çocuklarına bahçe içinde bir ev kaldı. Kardeşim birine hissesini satış vaadi yapmış. Ben de tapu tescil davası açtım, kardeşim de ortaklığın giderilmesi davası açtı. Ayrıca kardeşimin yapmış bulunduğu satış vaadi sözleşmesi için de şüfa davası açtım. Tescil davası, ortaklığın giderilmesi davasını bekliyor. Benim şüfa davam ise reddoldu. Acaba önceki davaların etkisi olmuş mudur? Bu durumda yapabileceğim hukuki bir girişim olabilir mi? S.E Soru çok teknik. Birkaç dava adı geçiyor. Diğer okuyucularım için açıklama yapmaya kalksam yanıta yer kalmayacak. İyisi mi bu defa çok detaya girmeden sonuca geleyim. Okuyucumun açmış bulunduğu şüfa davası reddolmuş. Gördüğüm kadarı ile bunda önceki davaların etkisi yok. Sebebi şu: Kardeşi hissesini satmamış, satış vaadinde bulunmuş. Onun için şüfa davası açma imkanı yok. Çünkü şüfa davası, ortaklardan birinin hissesini üçüncü bir kişiye satması halinde diğer ortakların satılan hisseyi kendi adlarına tescili talebidir. Yani görüldüğü gibi şüfa hakkının kullanılması için hisse satışı gerekir. Oysa okuyucumun kardeşi hissesini satmamış, satış vaadinde bulunmuş. Satış vaadi sözleşmesi, bir kimsenin gayrimenkulunü ileride satma vaadidir. Yani ileriye matuf bir vaaddir. Vaadde bulunmak için o gayrimenkulün vaad edilen tarihte maliki olmak şart değildir, ileride sahip olunacak gayrimenkuller için de vaadde bulunulabilir. İşte kardeşin vaadi budur. Çünkü bugün için kardeşler iştirak halinde malik. Bu durumda kardeş hissesini istese bile satamaz. Bu nedenle de satış vaadi sözleşmesi yapmışlar. Sizin şüfa davanız da, satış yapılmadığı, ortada sadece satış vaadi bulunduğu için reddolunmuş. Diğer davaların etkisi ve katkısı yok. Bir gün hisse satışı gerçekleşirse o zaman şüfa davası açacaksınız. Tamer Heper/Posta

Satış Vaadi, Konutun Satışı Anlamına Gelmez!

Posta Gazetesi köşe yazarı Tamer Heper, köşesinde bir okuyucusunun sorduğu bir konu hakkındaki tapu tescil davası ve ortaklığın giderilmesi davalarına açıklık getirdi Babamın vefatı ile anneme ve biz çocuklarına bahçe içinde bir ev kaldı. Kardeşim birine hissesini satış vaadi yapmış. Ben de tapu tescil davası açtım, kardeşim de ortaklığın giderilmesi davası açtı. Ayrıca kardeşimin yapmış bulunduğu satış vaadi sözleşmesi için de şüfa davası açtım. Tescil davası, ortaklığın giderilmesi davasını bekliyor. Benim şüfa davam ise reddoldu. Acaba önceki davaların etkisi olmuş mudur? Bu durumda yapabileceğim hukuki bir girişim olabilir mi? S.E Soru çok teknik. Birkaç dava adı geçiyor. Diğer okuyucularım için açıklama yapmaya kalksam yanıta yer kalmayacak. İyisi mi bu defa çok detaya girmeden sonuca geleyim. Okuyucumun açmış bulunduğu şüfa davası reddolmuş. Gördüğüm kadarı ile bunda önceki davaların etkisi yok. Sebebi şu: Kardeşi hissesini satmamış, satış vaadinde bulunmuş. Onun için şüfa davası açma imkanı yok. Çünkü şüfa davası, ortaklardan birinin hissesini üçüncü bir kişiye satması halinde diğer ortakların satılan hisseyi kendi adlarına tescili talebidir. Yani görüldüğü gibi şüfa hakkının kullanılması için hisse satışı gerekir. Oysa okuyucumun kardeşi hissesini satmamış, satış vaadinde bulunmuş. Satış vaadi sözleşmesi, bir kimsenin gayrimenkulunü ileride satma vaadidir. Yani ileriye matuf bir vaaddir. Vaadde bulunmak için o gayrimenkulün vaad edilen tarihte maliki olmak şart değildir, ileride sahip olunacak gayrimenkuller için de vaadde bulunulabilir. İşte kardeşin vaadi budur. Çünkü bugün için kardeşler iştirak halinde malik. Bu durumda kardeş hissesini istese bile satamaz. Bu nedenle de satış vaadi sözleşmesi yapmışlar. Sizin şüfa davanız da, satış yapılmadığı, ortada sadece satış vaadi bulunduğu için reddolunmuş. Diğer davaların etkisi ve katkısı yok. Bir gün hisse satışı gerçekleşirse o zaman şüfa davası açacaksınız. Tamer Heper/Posta

Konutlarda Kombi Kullanımında İncelikler

Kombi sahiplerinin yüzde 72′si yanlış kullanım nedeniyle fazladan doğalgaz faturası ödüyor. Alarko Carrier’ın bir araştırması, kombilerin periyodik bakımının yüzde 15 tasarruf sağladığını ortaya koydu Kışın en soğuk geçtiği ocak ve şubat aylarına yaklaştığımız ve ısınma ihtiyacımızın giderek arttığı şu günlerde ısınmanın ekonomik yolları da kafamızı kurcalayan sorulardan biri haline gelmeye başladı. Doğalgazın Türkiye geneline yayılmasıyla kombi kullanımındaki artış faturaya yansıyınca tasarruf daha da önemli bir hale geldi. Alarko Carrier tarafından yaptırılan Kombi Kullanım Alışkanlıkları Araştırması, tüketicilerin kombi kullanımında yaptığı yanlışları ortaya koyuyor. Araştırma sonuçlarını değerlendiren Alarko Carrier Genel Müdür Yardımcısı Kemal Bıçakçı, kombilerin doğru kullanımının ve periyodik yaptırılan bakımın yüzde 15′in üzerinde tasarruf sağladığını belirtti. Kombilerin kaç derecede çalıştırılacağı, hem konfor şartları hem de enerji ekonomisi açısından önem taşıyor. Bıçakçı, Türk halkının yalnızca yüzde 28′inin kombilerini doğru ve ekonomik kullandığına dikkat çekti. 815 kişi ile görüşerek yapılan araştırmaya göre, kullanıcıların yüzde 24,9′u evdeyken ve evden çıkarken kombilerini normal ısı derecesinde açık tutuyor. Yüzde 18,7′si, kombilerini evdeyken normal ısı derecesinde tutarken, dışarı çıkarken kapatıyor. Oysa kombilerin evde iken normal ısı derecesinde çalıştırılması, evde olunmadığı zaman ise ekonomi sıcaklığına getirilmesi tavsiye ediliyor. Araştırma, Türk halkının yalnızca yüzde 28,1′inin kombilerini buna uygun, doğru ve ekonomik şekilde kullandığını gösteriyor. Katılımcıların yüzde 61′i gece yatarken de kombilerini aynı ısı ayarında bırakırken, yüzde 39′u kombilerinin ısı ayarlarını ekonomik seviyeye getiriyor. Ekonomik kullanım için gece yatarken de kombinin ısı ayarını düşürmek gerekiyor. Gece, kombisi tamamen kapatılan bir evin, gündüz istenilen konfor sıcaklığına gelmesi için harcanacak enerji, gece evin ekonomi sıcaklığında tutulması için harcanacak enerjiden daha çok oluyor. Tüketicilerin yüzde 24,8′inin, kombilerini, 60 santigrat ve üzerinde çalıştırdığını gösteriyor. Kombinin 60 santigrat ve üzerinde çalışması, evin yaklaşık 23-24 santigrat sıcaklıkta tutulduğu anlamına geliyor. Bu da yüzde 18-24 arasında fazla yakıt tüketildiğini ortaya koyuyor. Zaman

Bağımsız Bölümün Ne Maksatla Kullanılacağı Tapuda Görülür!

Tamer Heper, Posta Gazetesi’nde “Umarım yanlış anlamışsınızdır” başlıklı yazıyı kaleme aldı. Heper köşesinde bağımsız bölümün ne maksatla kullanılacağının tapuda belirtildiğine değinerek konu ile ilgili okuyucusunun sorusuna yanıt arıyor….. Soru: Küçük bir işhanının girişirîde iki metrekarelik bir alanın tapulu sahibiyim. Burası çay ocağı olmak üzere inşa edilmiş. Bir bağımsız bolum maliki buranın ortak alan olduğunu iddia ederek dava açtı, davayı kaybetti. Buranın bağımsız bölüm olduğu, bana ait olduğu tespit edildikten sonra hakim 33′üncü maddeye göre benim bu yeri çay ocağı olarak işletmem için bana 30 gün süre verdi. Böyle emirle işyeri açılır mı? Üstelik işhanının altında çayı kahvesi oları pastane var, yani ben işyeri açsam tek bardak çay satamam. Üstelik benim yapacağım iş de değil. Böyle karar olur mu? H.K. Cevap: ilginç Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 33′üncü maddesi hakime gereken hallerde uygun bulacağı kararı verebileceğini söylüyor. Ancak bu tedbir makul ve mantıklı olmalı. Sair hukuki konularla çatışmamalıdır. Sizin olayınıza benzer olaylar şöyledir: Bir bağımsız bölümün ne maksatla kullanılacağı tapuda görülür. Meskendir, işyeridir, depodur. Bunlar tapu kütüğünde ve tapu senedinde görülür. Ancak buna aykın davranış görülmektedir. Örneğin meskenlerde işyeri açılması, deponun meskene kiralanması gibi. Bu gibi hallerde mahkemeye başvurulduğunda hakim örneğin otuz gun içinde eski hale getirilmesi kararı verir. Yani işyerine dönüştürülen meskenin yeniden mesken haline getirilmesine veya mesken haline dönüştürülen deponun yeniden depo haline dönüştürülmesine karar verir. Sizin olayda olsa olsa tapuda işyeri (çay ocağı) olarak görülen bu yeri, yine örnek olarak söylöyeyim, depoya çevirdiyseniz hakim ışyenne dönüştürülmesi için size otuz gün süre verebilir. Ancak size bu yeri çay ocağı olarak işletmek için süre veremez. Çünkü herkes ticaret yapmakta serbesttir. Bu bir özgürlüktür. Dolayısı ile size zorla çay ocağı işleteceksin demek sizin temel özgürlüğünüze müdahaledir. İster bir işyeri açarsınız, isterseniz açmazsınız, açma konusunda zorlanamazsınız, işyerini mesken yapma denilir ama işyerinde gel çay ocağı aç işlet denmez. Diyorum ki yukanda anlattığım şekilde, acaba dükkanı-işyerını eski haline getir gibi bir karar çıktı da siz mi yanlış yorumluyorsunuz? Bir de yeri gelmişken bir noktaya daha dikkat çekmek isterim. Tapuda bağımsız bölümlenn mesken, işyeri, depo olarak tescili mümkün. Ancak işyeri ayırımı yapmak yanlış. Işyennı örneğin, manav veya kasap diye nitelemek olmaz. Bunun tescilinin tapuda yapılmaması lazım. Ancak yapıldığını görüyorum. Bu husus da kısa zamanda önemli problemlere neden oluyor, iş kolu açıkça belirtildiğinde onu, “bu yer işyeridir” diye anlamak gerekir. Dikkat çekeyim istedim. Posta/Tamer Heper

Aidat Ödemezseniz Binada Hizmet Aksar!

Tamer Heper, Posta Gazetesi’ndeki bugünkü köşesinde ” Haksızsınız “başlıklı yazıyı kaleme aldı. Soru: Yeni eve taşınırken gece asansör yanındaki boşluğa bıraktığım eşyam çalındı. Yönetici “İlgilenirim” dedi ama üç ay sonunda bir sonuç çıkmadı… Soru: Yeni eve taşınırken gece asansör yanındaki boşluğa bıraktığım eşyam çalındı. Yönetici “İlgilenirim” dedi ama üç ay sonunda bir sonuç çıkmadı. Ben de eşyamın bedeli ödenene kadar aidat ödemiyorum. Bunda haklı mıyım? • İ.İ. Cvep: Doğrusu haklısınız diyemeyeceğim, zira eşyanızın çalınması başka, aidat ödemesi başka konular. Sizin eşyanız çalındı ise apartman ne yapsın? Yönetici ne yapsın? Yönetici yasada gösterilen görevleri ve kat malikleri kurulunda alınan kararlar içinde kendine düşen görevleri yapar. Bunlar içinde “Daireleri hırsızdan korur” veya “Daire sahiplerinin dışarı koyduğu eşyayı hırsızlardan korur” diye bir görevi yoktur. Bu halde yönetici de sorumlu değildir, diğer kat malikleri de. Ama siz aidat ödemezseniz binada hizmet aksar, yani daire sahipleri cezalandırılmış olur. Ayrıca zararınızı daire sahiplerine ödetmiş olursunuz ki böyle bir şeye hakkınız yoktur. Yani başında söylediğim sözü tekrar edeceğim, doğru yapmıyorsunuz. Yazımın sonunda da bir hatırlatma yapma ihtiyacı duyuyorum. Benden lütfen özel yanıt istemeyin. Telefonla, mektupla veya mail yoluyla özel yanıt veremiyorum. Keşke verebilsem ama imkan yok, bir kere daha hatırlatayım. Posta/Tamer Heper

Kira Vergisinde İnce Noktalar

2006 yılında, kira geliri elde edenlerin, 1-15 Mart 2007 tarihleri arasında beyanname vermeleri ve tahakkuk eden verginin de yarısını ödemeleri gerekiyor. Kira geliri elde eden lerin, merak ettiği bazı konular aşağıda açıklanmıştır. 1- Konutunu Kiraya Verip Kirada Oturanlar Bu durumda olanlar, “Gerçek gider” yöntemini seçerlerse, tahsil ettikleri kiradan, ödedikleri kirayı düşebilirler. Ödedikleri kira daha fazla ise, beyanname verirler ancak vergi ödemezler. Ödenen konut kirası, eşe ait konut kira gelirinden indirilemez. Ancak, kira sözleşmesinin, kira geliri elde eden eş adına değiştirilmesi halinde, indirilmesi mümkündür. 2- Kira Gelirinin Tahsil Edilmeyen Kısmı Kira gelirleri beyan edilirken, tahsil edilen ayların kirası beyan edilecek. Ancak, 2005 yılı kirasının bir kısmı 2006′da tahsil edilmişse, o da 2006 yılı kira geliri olarak beyan edilecek. 3- Konut Kira İstisnası Her Ev için mi? Hayır. 2006 yılında 2.200 YTL (2007 yılında da 2.300 YTL) olan, konut kira gelirleri istisnası, kira geliri elde edilen her ev için değil, toplam kira gelirine uygulanır. 4- Karı ve Kocanın Kira Gelirleri Karı ve kocanın ayrı ayrı kira gelirleri varsa, her ikisi de bu gelirlerini ayrı ayrı beyan ederler ve istisnadan da ayrı ayrı yararlanırlar. 5- Hem İşyeri Hem de Konut Kira Geliri Olanlar 2006 yılı konut kira geliri, 2.200 YTL’yi aştığında, beyanı gerekiyor. Maliye Bakanlığı görüşüne göre; konut kirasının yanısıra işyeri kira geliri de elde edenlerin; a) Konut kira gelirinden istisna düşülecek, b) İstisna sonrası tutar ile işyeri kira geliri toplanacak, c) Bu tutar 18.000 YTL’yi aşıyorsa, kira gelirinin tamamı beyan edilecek. Aşmıyorsa, yalnızca 2.200 YTL’yi aşan, konut kira geliri beyan edilecek. Ancak GVK Md. 86/1-c’de “vergiye tabi gelir toplamı” deyimi kullanıldığı için, yüzde 25 götürü gideri düştükten sonra kalan kısmın 18.000 YTL’lik sınırı aşıp aşmadığına bakmak gerektiği düşüncesindeyiz. 6- Kira Geliri Elde Edenin Emekli Aylığı ya da Ücret Geliri Kira geliri nedeniyle, yıllık gelir vergisi beyannamesi verenlerin, ayrıca emekli aylıklarını da beyan etmeleri gerekmiyor. Kira gelirinin yanı sıra, ücret geliri de olanların, bir işverenden elde ettikleri ücret gelirini, tutarı ne olursa olsun beyanı gerekmiyor. Ancak, birden fazla işverenden ücret geliri elde edilmesi durumunda, asıl işverenin dışındaki ücret gelirleri 18.000 YTL’yi aşıyorsa, ayrıca ücret gelirleri de beyan edilecek. 7- İşyeri Kira Gelirinin Stopajını Kiracı Vergi Dairesine Yatırmazsa İşyeri sahibinin, bundan dolayı herhangi bir sorumluluğu yok. 2006 yılı işyeri kira geliri 18.000 YTL’yi aşması nedeniyle beyan edildiğinde, bununla ilgili yüzde 22 stopajı, kiracı, vergi dairesine beyan etmemiş ya da yatırmamış olsa dahi, hesaplanan gelir vergisinden mahsup edebilir. (Stopaj 1.1.2007′den itibaren yüzde 20′ye indirildi) 8- Eşe ya da Çocuğa Bedelsiz Kiralanan İşyeri Yıllık emsal kira tutarı, 875 YTL’yi aşıyorsa, yıllık beyanname ile tamamı beyan edilecek. Emsal kira bedeli, o işyerinin, emlak vergisi değerinin yüzde 5′i olarak hesaplanacak. 9- Yazlık Evini Kiraya Verenler 2006 yılında elde ettikleri kiranın tutarı, 2.200 YTL’yi (2007 yılında da 2.300 YTL’yi) aşmışsa beyan edilecek. Aşmamışsa beyan edilmeyecek. 10- Yurtdışındaki Türklerin İşyeri Kira Geliri Yurtdışında oturma ya da çalışma izni bulunan Türk vatandaşları, Türkiye’de elde ettikleri, stopaja (vergi kesintisine) tabi tutulmuş işyeri kira gelirlerini, tutarı ne olursa olsun beyan etmeyecekler. 2006 yılı konut kira gelirini ise yıllık 2.200 YTL’yi aşıyorsa, beyan edecekler. 2006 KİRA GELİRLERİNDE GELİR VERGİSİ TARİFESİ 7 bin YTL’ye kadar yüzde 15, 18 bin YTL’nin 7 bin YTL’si için 1050 YTL, fazlası yüzde % 20. 40 bin YTL’nin 18 bin YTL’si için 3 bin 250 YTL, fazlası yüzde yüzde 27. 40 bin YTL’den fazlasının 40 bin YTL’si için 9 bin 190 YTL, fazlası yüzde 35 oranında vergilendirilir.

Kira Gelirleri Beyannamesi İçin Son Gün Cuma!

Konut kira gelirlerinde 2.600 TL’lik, işyeri kira gelirlerinde de 22 bin TL’lik istisna uygulanıyor. Menkul sermaye iratlarında da, vergi kesintisine tabi olmayanlarda 1.090 TL’lik, diğerlerinde 22 bin TL’lik istisna sınırının aşılması halinde beyan zorunluluğu bulunuyor İşadamları, serbest meslek erbabı ve rant geliri elde eden 1,7 milyon beyannameli gelir vergisi mükellefi ile yaklaşık 1 milyon gayrimenkul sermaye iradı sahibinin 2010 yılında elde ettikleri gelirlere ilişkin beyanname verme dönemi, 25 Mart Cuma mesai saati bitiminde sona eriyor. Gelir Vergisi Kanununa göre, ticari, zirai ve serbest meslek kazançları ile menkul kıymet kazançları ve kira gelirleri için 25 Mart akşamına kadar gelir vergisi beyannamesi düzenlenmesi gerekiyor. Bu yıl konut kira gelirlerinde 2.600 liralık, işyeri kira gelirlerinde de 22 bin liralık istisna uygulanıyor. Gerçek kişilerce geçen yıl elde edilen menkul sermaye iratlarında da, vergi kesintisine tabi olmayanlarda 1.090 liralık, diğerlerinde ise 22 bin liralık istisna sınırının aşılması halinde beyan zorunluluğu bulunuyor. Gelir vergisinde ilk taksit de 31 Mart Perşembe akşamına kadar ilgili vergi dairesi ya da vergi tahsiline yetkili bankalara yatırılacak. AA

http://www.sermimar.net/istanbulda-gelirin-yuzde-334u-konut-ve-kiraya-gidiyor.html

TÜİK’in 2008-2009-2010 hanehalkı tüketim harcamaları bölgesel sonuçlarına göre, toplam tüketim harcamasının yüzde 23,9’u İstanbul’da oturan hanehalklarınca yapıldı. İstanbul’da ise gelirin yüzde 33,4’ü konut ve kiraya gidiyor Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2008-2009-2010 Hanehalkı Tüketim Harcamaları Bölgesel sonuçlarına göre, toplam tüketim harcamasının yüzde 23,9’u İstanbul’da oturan hanehalklarınca yapıldı. Kuzeydoğu Anadolu bölgesinin payı ise sadece yüzde 2 oldu. Kuzeydoğu Anadolu Bölgesinde de hanehalkı harcama bütçesinin yaklaşık üçte 1’inin gıda ve alkolsüz içeceklere ayrılması dikkati çekti. TÜİK, özellikle bölge bazında tüketim harcaması oransal tahminlerinin verilebilmesi amacıyla 2008, 2009 ve 2010 yıllarında yapılan Hanehalkı Bütçe Anketlerinin veri setlerini bir araya getirerek, sonuçları üç yılı kapsayacak şekilde yayımladı. KUZEYDOĞU ANADOLU’NUN PAYI YÜZDE 2 Sonuçlara göre, toplam tüketim harcamasının yüzde 23,9’u İstanbul’da oturan hanehalkları tarafından yapıldı. İstanbul’da hanehalkı tüketimi 100 kabul edildiğinde, bunun 33,4’ü konut ve kira, 17,9’u gıda ve alkolsüz içecekler, 13,2’si ulaştırmaya gitti. Düzey-1’deki bölgeler itibariyle yapılan sıralamaya göre İstanbul’u, yüzde 14,4 ile Ege, yüzde 11,7 ile Akdeniz Bölgesi izledi. Kuzeydoğu Anadolu Bölgesinin toplam içindeki payı sadece yüzde 2 oldu. Kuzeydoğu Anadolu bölgesinde hanehalklarının tüketim amaçlı yaptığı harcamalar içinde en yüksek payı yüzde 30,3 ile gıda ve alkolsüz içecekler aldı. Bu bölgede, harcamalardaki en düşük payı yüzde 1,2 ile eğitim hizmetleri oluşturdu. Orta Anadolu Bölgesi yüzde 16,8 ile ulaştırma harcamalarına en yüksek payı ayırırken, Ortadoğu Anadolu Bölgesi yüzde 12,3 ile en düşük payı ayıran bölge oldu. Güney Doğu Anadolu Bölgesi eğlence ve kültür ile lokanta ve otel harcamalarına (yüzde 1,9), Kuzeydoğu Anadolu bölgesi haberleşmeye (yüzde 3,9), Batı Marmara ise eğitim hizmetlerine (yüzde 1,1) en düşük payı ayıran bölgeler oldu. AA

TAV’ı Sürdürülebilirlik Heyecanı Sardı!

‘Hafta sonları Cidde’deyim. Çünkü onlar çalışıyor. Hafta içi de havalimanı işletmemiz olan diğer ülkelere seyahat ediyorum’ diyor TAV CEO’su Sani Şener. Cidde’den henüz gelmiş Ne zaman tatil yaptığını merak ediyorum, ‘Yapmıyorum aslında’ diyor ama halinden de şikâyet etmiyor. Havada yaşıyor adeta. TAV’ın bugüne kadar yaptığı terminal binalarının sayısı 12′yi buldu. Şener de öyle bir CEO ki oturduğu koltuktan operasyonu yönetmiyor, bizzat sahaya iniyor ve işlerin her kademesiyle yakından ilgileniyor. Öyle olunca da şirket 2010′da 47.6 milyon yolcusu varken 2020 hedefi olarak 100 milyon hedefi koyuyor ama daha bir yıl geçmeden yolcu sayısını 62.5 milyona çıkıyor. Ortada bariz bir başarı var. Sani Şener’le ilk kez yayımlanan TAV Havalimanları Sürdürülebilirlik Raporu üzerine konuşmak için buluştuk. TAV’ın Sürdürülebilirlik Grubu Lideri Necdet Büyükbay ile birlikte raporun önemini anlatırken, ‘Bakın bunu yapıyoruz diye bizi göklere çıkarın falan istemiyorum. Ama düşünün ki Türkiye’de sadece 20 şirket yapıyor. Oysa çoğalmalıyız, farkındalığı anlatmak, örnek olmak istiyoruz’ diyor. Düşünün ki dünyadaki 30.6 milyar ton karbon salınımının yüzde 3′ü havacılık sektöründen geliyor. Her ne kadar uluslararası havacılık örgütlerinde aktif üye olan Sani Şener, ‘Sektör haksız eleştiriliyor. Google’da yaptığınız bir tıklama bir kahvenin pişirilmesi kadar enerji tükettiğini biliyor muydunuz? Ama nedense havacılık sektörü daha fazla göze batıyor’ dese de özellikle uçakların kullandığı yakıtların atmosfere verdiği kirlilik hepimizi daha çok rahatsız ediyor. O nedenle TAV’ın sürdürülebilirlik raporunda öncü olmasını çok önemsiyorum. 72 sayfalık raporda şirketin neler yaptığı tek tek anlatılmış. Ancak kısaca özetleyecek olursam, şirket özellikle İstanbul, İzmir, Ankara ve Antalya’da işlettiği terminallerde elektrik tüketimini etkin kullanarak 5 milyon kilowatsaat tasarrufta bulunmuş. Bunu nasıl mı yapmış? Üniversiteyle işbirliği yaparak sahip olduğu bütün binaların dıştan termal imajını yani bütün ısı kaçaklarını ortaya çıkarmış ve tüm bu açıkları kapatmaya başlamış. Mesela Nasa’nın da kullandığı ısı koruyucu bir boyayı çatılarda kullanmaya başlamış. Neticede tam 3 bin ağaç dikmeye ya da 300 aracı trafikten çekmeye eş değer bir enerji tasarrufunun yolu açılmış. TAV bu işi öylesine ciddiye almış ki yurtdışından 2010 yılında çevre konusunda yenilikçilik ödülü de bu şirkete gitmiş. Tek tek bakınca küçük görülebilir ama bir araya geldiğinde TAV’ın aldığı önlemler, hassasiyet gösterdiği noktalar karbon salınımına büyük katkı yapmış. Mesela köprülerde kullanılan araçların tamamı hibrid. Havaş’ın tüm araçları elektrikliye dönüştürülüyor. Yağmur sularının kullanımı, atıkların tamamen arıtılıp öyle sisteme geri verilmesi, daha az su tüketilmesi gibi tedbirleri yan yana koyunca TAV, karbon salınımının 33 bin ton azaltılmasına yardımcı olmuş. JFK’ye lounge yapacak! Sürdürülebilirlik konuşmak için buluştuk ama Sani Şener’den yine bir sürü yeni haber öğrendik. Şener’e, espriyle karışık ‘Hazır dünyanın birçok bölgesinde terminal yapıyorken, elinizi New York’taki içler acısı haldeki JFK Havalimanı’na da atsanız’ diyorum. Şener de, ‘Terminal yapmıyoruz ama yakında orada özel bir bekleme salonu açacağız. Katar’daki salonumuz hizmete girdi’ diyor. Sonra da Londra Belediye Başkanı’nın İstanbul’dan ayrıldıktan sonra blokunda yazdığı, ‘İstanbul’un etkileyici havalimanından Heatrow’a inince kendimi 3′üncü dünya ülkesine gelmiş hissettim’ cümlesine atıfta bulunuyor. Şener de Londra Belediye Başkanı da haklı. Gelişmiş birçok ülkenin havalimanı resmen dökülüyor. Şelale Kadak/Sabah