Emlak dünyası, tapu mevzuatı ve tapu da yapılan işlemler hakkında bilgi, kişisel gelişim makale ve yazılarınız içerir.
6 Mart 2012 Salı
Depremler, çelik yapıya talebi artırdı!
Van depreminin ardından, betonarmeye oranla daha hafif ancak dayanıklı olan çeliğin özellikle yeni yapılan kamu binalarında kullanımının arttığı bildirildi.
Türk Yapısal Çelik Derneği Başkan Yardımcısı Yener Gür’eş, yaptığı açıklamada, Van’da meydana gelen 7,2 şiddetindeki depremde betonarme binaların büyük hasar almasına rağmen, çeliğin kullanıldığı yapıların sağlam kalmasının ardından çelik kullanımına ilginin yükseldiğini söyledi.
Özellikle yeni inşa edilen kamu binalarında betondan ziyade çelik yapıların daha fazla tercih edilmeye başlandığını vurgulayan Gür’eş, yaklaşık 20 yıldan beri çelik kullanımın artırılması için uğraştıklarını ancak bu kullanımın depremden sonra yükselişe geçtiğini ifade etti.
Son yıllara kadar Türkiye’deki inşaat geleneklerinde çeliğin kayda dahi alınmadığını savunan Gür’eş, "Yani birçok yerde değerlendirilmiyor. Aslında getirdiği çok ciddi avantajlar var" dedi.
Çelik yapıların betonarmelere göre çok kısa sürede inşa edildiğini dile getiren Gür’eş, şunları kaydetti:
"Bu tür yapıların taşıyıcı sistemi, betonarme yapılara nazaran yaklaşık yüzde 10 daha hafif. Bir depremin bir binaya etki kuvveti, kütleyle depremin ivmesinin çarpımına dayanır. Depremin ivmesini değiştiremezsiniz ama eğer binanın kütlesini azaltırsanız, azalttığınız ölçüde depremin binaya etkisi de azalacaktır. Çelik yapılarda bu etki oldukça azaltılabiliyor. Bu avantajlardan istifade edilmeli."
Van depreminin kendileri için ilginç bir deneyim olduğunu belirten Gür’eş, depremin ardından çelik yapıların öneminin fark edilmeye başlandığını bildirdi.
Kamunun, sonunda çeliğin gücünün farkına vardığını anlatan Gür’eş, "Memnuniyetle söylüyorum ki, başta Sayın Başbakan olmak üzere ilgililer, ilk defa çelik yapıları tetkik ettiler. ’Bu yapılar kullanılabilir’ dediler. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bizi davet ettiler. Orada bir toplantıya katılıp, görüşlerimizi aktardık. Gönüllü danışmanlık vermeye hazır olduğumuzu belirttik. Örnek bir okul projesi verdik" diye konuştu.
Gür’eş, Van depreminin ardından Türkiye’de ilk defa kamunun, çelik yapıya karar verdiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"İlk defa bu depremden sonra telefon açtılar. ’Derhal bina yapmamız lazım, bunu çelik yapacağız. Türkiye’de bunu yapabilecek kimse var mı?’ diye sordular. Mesela Van’da şu anda bir adet beton santral çalışır vaziyette. O da sınırlı şartlarda çalışıyor. Ancak çelik yapılarda sadece zemin betonunu döküyorsunuz. Geri kalan her şeyi fabrikada imal ederek, gelip yerine monte ediyorsunuz. Bu nedenle Ocak ayında üyelerimizden biri Van’da bir okul hizmete açtı. Önümüzdeki günlerde yine bir başka okul açılacak. Ayrıca Çanakkale Milli Eğitim Müdürlüğünden talep aldık. Bunların hepsi çelik, yapımı kolay, depreme çok daha dayanıklı yapılar."
"Türkiye çelik imalatçısı durumuna geldi"
Türkiye’nin şu anda Afrika, Orta Doğu, Orta Asya, Rusya ve Balkanların çelik imalatçısı durumuna geldiğini anlatan Gür’eş, şunları kaydetti:
"Dünyada şu anda aklınıza gelebilecek tüm çelik yapılar, Türkiye’de yapılabiliyor, tasarlanabiliyor. 2011 yılı itibarıyla Türkiye’de bir milyon 100 bin ton seviyesinde çelik işlendi. Türkiye’de yapısal çelik kullanımı her yıl artıyor. Geçtiğimiz yıl 500 milyon dolarlık çelik inşaat malzemesi ihracatı yaptık. Bu yeterli değil ancak, şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, Türkiye’den ihracat talepleri oldukça artmış durumda. İhracatımızın 5 milyar dolara çıkmaması için hiç bir neden yok. Sadece biraz desteğe ihtiyaç var."
Gür’eş, ihracatın birtakım nedenlerle artmadığını belirterek, "Teminat zorlukları gibi finansal engeller var. Bu sorunların çözülmesi için kamuyla görüşmelerimiz devam ediyor. Özellikle Ekonomi Bakanlığı bu konuda çok ciddi yaklaşım içerisinde. Bu sıkıntıların giderilmesinin ardından yapısal çelik ihracatında da Türkiye hak ettiği yere gelecek" diye konuştu.
AA
Garanti Koza Irak'ta Selahattin Havalimanı'nı inşa edecek!
Garanti Koza Irak'ta Selahattin Havalimanı'nı inşa edecek!
Türk inşaat sektörünün ilk ve öncü firmalarından biri olarak 1948 yılında kurulan Garanti Koza, 63 yıllık inşaat müteahhitliği deneyimi ve uzman profesyonel ekibi ile Irak’ın Tikrit şehrinde Selahattin Uluslararası Havalimanı’nı inşa edecek. Sözleşmenin imzalanmasını takiben 24 ayda tamamlanacak olan havaalanından yılda 2 milyon yolcu giriş çıkış yapabilecek.
Garanti Koza, Selahattin Uluslararası Havalimanı projesi kapsamında, yolcu ve kargo bölümü altyapı çalışmaları, temel havaalanı binaları, pist çalışmaları, iniş ve uçak idare sistemleri, apron aydınlatma, pist aydınlatma sistemi de dahilhavalanı özel sistemleri, iletişim sistemleri, güvenlik sistemleri, havaalanı operasyon sistemleri, terminal alanı altyapı çalışmaları, güç kaynağı, su kaynağı ile atık su ve yağmur suyu sistemi işleri bulunuyor.
Toplamda 200 milyon dolar yatırımla gerçekleşecek projeyi 24 ayda bitireceklerini belirten Garanti Koza Yurtdışı İşler Koordinatörü Coşkun Erginer, Garanti Koza’nın bu proje ile yeni pazarlara yelken açtığını, Bulgaristan, Kuzey ve Güney Irak, Rusya, Katar, Arabistan’da iş ortaklarıyla birlikte yoğun bir faaliyet zinciri başlattığını söylüyor.
Levent Gökmen/Ekonomist
10 milyon konut sahibini neler bekliyor?
10 milyon konut sahibini neler bekliyor?
Ülke genelinde 10 milyon konutun yıkılmasını kolaylaştıracak olan yasa taslağı tamamlanıp Meclis İnceleme Komisyonu'na ulaştırıldı. Komisyon incelemelerini tamamladıktan sonra tasarıyı milletvekillerinin onayını almak için meclise gönderecek. Tasarının meclisin onayını almasından sonra ülke genelinde önceden tespitleri yapılmış risk arz eden binaların yıkımı ve güçlendirilmesi için start verilecek.
Yasa tasarısı olası bir depremde yaşanacak ciddi can kayıplarını engellemeye yönelik olduğundan geç kalınmış önemli bir tasarı olarak görünüyor. Bu yönde atılan adımların sonuna kadar arkasında duran hükümet ise oy kaybetmek uğruna dahi olsa yasayı hayata geçirmek için yılmadan çaba sarf edecek gibi görünüyor. Yasaya muhalif partilerden iş dünyasına bir çok kesimden de destek veriliyor.
Ancak yasanın iyi anlaşılamamasından ötürü vatandaşlar arasında tedirginlik yaşanıyor. Yasanın detaylarının tam olarak belli olmamasından ve ortada kulaktan kulağa yayılan bazı söylemler vatandaşı ‘Evim elimden alınacak', 'evsiz kalacağım' korkusu içine sürüklüyor.
Ancak yasa sanıldığı gibi kimseyi evsiz bırakmak için çıkartılmıyor. Korkulanın aksine dayanıksız ve sağlıksız konutlarda yaşayan vatandaşların, günümüz standartları ile yapılmış dayanıklı ve sağlam konutlarda hayatlarını daha güvenilir bir şekilde devam ettirebilmesinin sağlanması için çıkartılıyor.
Yasa ile birlikte tespit edilecek kaçak yapılar yıkılarak mal sahiplerine enkaz bedeli ödenecekken, TOKİ konutlarından 20 yıl vade ile uygun fiyat ve ödeme koşulları ile konut sahibi olmaları sağlanacak. Onun dışında dayanıksız tapulu binaların yıkımında ise binalar yıkıldıktan sonra arazi üzerindeki tasarruf hakkı bina sahiplerinin olacak. Maddi durumu iyi olan bina sahipleri isterlerse yine kendilerine sağlanacak uzun vadeli uygun ödeme koşullu krediler ile arsalarına bina inşa edebilecekken, isterlerse de müteahhitler ile anlaşıp bina yaptırabilecek veya satabilecek.
Dönüşümde belediyelere de büyük görevler düşüyor. Belediyeler dayanıksız konutların yer aldığı bölgeleri tespit ederek, buralara proje geliştirip, ona göre imar arttırabilecek. Binaların tek tek dönüşmesi yerine belli alanlar içerisinde hazırlanan projeler çerçevesinde toplu bir şekilde dönüşmesi hem ev sahiplerinin yararına olacakken, hem de sosyal alanları bol nitelikli konutların yapılmasına imkan sağlayacak.
Bundan önce yıkılması gereken ancak mülk sahipleri tarafından çoğunluk oluşamadığı için yıkılamayan veya her hangi bir tasarrufta bulunulamayan konutların bu sorunu da kökten çözülmüş olacak.
TOPLAYICILARA DİKKAT!
Yasa öncesinde toplayıcılar da harekete geçti. Hazırlanan taslağın tam olarak anlaşılamamasından ötürü tedirginlik yaşayan ev sahiplerinin bu zaafından yararlanarak, ‘'Yasa çıkınca evsiz kalacaksınız, evleriniz ellerinizden alınacak'' gibi söylemlerle korkutan toplayıcılar değerlerinin altında bir fiyatla vatandaşların konutlarını satın alarak, bölgede iş yapan müteahhitlerle anlaşarak proje geliştiriyor.
Türkiye'de yaklaşık 10 milyon konutu ilgilendiren yasa sonrası ev sahiplerini nelerin beklediğini ve yasanın nasıl uygulanacağını Gayrimenkul Uzmanı Hatice Kolçak'a haber7.com okuyucuları için 10 başlık altında sorduk.
1- Halk arasında 'Kentsel Dönüşüm Yasası' olarak bilinen 'Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi' hakkındaki Kanun Taslağı yasalaştığında öncelikli hangi binalar yıkılacak?
Çıkartılacak kanun, âfet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, standartlara uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere, iyileştirme, tasfiye ve yenilemede bulunulmasına dair her türlü iş ve işlemi ve bunlara ilişkin usûl ve esasları belirliyecek.
Yani amaç depreme dayanıksız, içinde oturulamayacak durumda olan riskli binaları yıkmak sağlıklı kentler yaratmak olacak.
Öncelikli yıkımı yapılacak alanlar kentin çöküntü alanları diye tabir edilen depreme dayanıksız, sağlıksız binaların oldugu, sosyo kulturel açıdan önem tasıyan ve olası depremde maddı manevı kayıpların olacağı yerler olacak.
Bir alanın kentsel dönüşüm ve gelişim alanı olarak ilân edilebilmesi için belediyenin talebi doğrultusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu'nca karar alınması gerekli.
Bu yasa çıktığında öncelikli olarak kentsel dönüşüm yapılacak bölgeler ve semtler belirlenecek. Bunun için belediyelerle el ele bir çalışma yapan devlet yıkılması öncelikli bölge ve semtleri bu şekilde saptayacak.
Riskli binaların tespitinde uzman bir ekip çalışacak. Uzman ekip tespit çalışmalarında özel cihazlar da kullanarak binanızın depreme karşı dayanıklı mı dayanıksız mı olduğunu rapor edecek ve uzmanlar tarafından hazırlanacak bu rapor risk analizinizi oluşturacak. Yasa ile beraber dönüştürülecek alanların tespitinin yanında belediyelerde yıkılması gereken binaları tespit edecek.
2-Binaların yıkımı nasıl gerçekleştirilecek?
Riskli yapılar, Belediye ve İl Özel İdareleri tarafından tesbit edilerek bakanlığa bildirilecek. Bu tespit büyükşehirlerde, büyükşehir belediyesince bizzat veya ilçe belediyeleri aracılığıyla yapılacak veya yaptırılacak.
Bakanlık, belirlediği alanlardaki riskli yapıların tespitini süre vererek TOKİ'den ve yerel idarelerden isteyebilecek. Verilen süre içinde bu tespitler yapılamadığı takdirde, bakanlık tarafından yapılacak veya yaptırılacak.
Riskli yapıların yıktırılmasında öncelikle oradaki ev sahipleri ile anlaşma yoluna gidilmesi esas alınacak. Yıkım başlamadan önce riskli yapıların yıktırılması için bu yapıların sahiplerine 30 günden az olmamak üzere süre verilecek. Bu sürenin ise uygulamada 3 ay olarak verileceği konuşuluyor.
Verilecek süre içerisinde ev sahibi tarafından yıktırma gerçekleşmezse ikinci bir ek süre verilecek. Bu ek süre için ise 1 ay olacağı konuşuluyor. Verilen tüm sürelere rağmen yapı sahibi yıktırma işlemini yapmamışsa, bu işlem TOKİ ve Belediyeler aracılığı ile yapılacak.
Yıkım konusu tasarı da oldukça açık. Basında çıkan açıklamalara bakıldığında da vatandaşa bu konuda insiyatif verilmeyeceğini söyleyebiliriz.
3-Binasının yıkılmasını istemeyen mal sahiplerinin durumu ne olacak?
Tasarıya göre yapılan devir işlemleri ile kamulaştırmaya dair ihtilâflar hakkındaki dava ve takipler sadece bedele ilişkin olarak, riskli alan ve riskli yapı tespitleri ile yıktırma iş ve işlemleri hakkındakiler ise sadece bina ve enkaz bedeline ilişkin olarak yürütülecek ve sonuçlandırılacak.
Riskli yapıların tespiti, tahliyesi ve yıktırma iş ve işlemleri ile değerleme işlemlerini engelleyenler hakkında işlenen fiil ve hâlin durumuna göre 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun ilgili hükümleri uyarınca Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulabilecek.
Riskli yapıların tespiti, bu yapıların tahliyesi ve yıktırılması iş ve işlemlerine dair görevlerinin gereklerini yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında ise tâbi oldukları ceza ve disiplin hükümleri uygulanacak.
Yasaya göre vatandaşa mahkeme yolu açık görünüyor.. Ancak bu davalar sadece yapının değeri ile ilgili olabilecek ve yürütmeyi durdurma kararı verilemeyecek .
4-Binanın yıkılmasında çoğunluk aranacak mı?
Tasarıya göre üzerindeki bina yıkılarak arsa hâline gelen taşınmazlarda daha önce kurulmuş olan kat irtifakı veya kat mülkiyeti, ilgililerin muvafakatleri aranmaksızın ilgili bakanlığın talebi üzerine ilgili tapu müdürlüğünce re'sen terkin edilerek, önceki vasfı ile değerlemede bulunulacak veya ev sahipleri ile yapılan anlaşmanın şartları tapu kütüğünde belirtilerek ev sahiplerinin adına payları oranında tescil edilecek.
Bu taşınmazların sicilinde bulunan aynî ve şahsî haklar ile temlik hakkını kısıtlayan veya yasaklayan her türlü şerh hisseler üzerinde devam edecek. Bu şekilde belirlenen uygulama alanında cins değişikliği, tevhit ve ifraz işlemleri Bakanlık, TOKİ veya İdare tarafından re'sen yapılacak veya yaptırılacak.
Yeniden bina yaptırılmasına, payların satışına, kat karşılığı veya hâsılat paylaşımı ve diğer usûller ile yeniden değerlendirilmesine paydaşların en az üçte iki çoğunluğu ile karar verilecek
Bu karara katılmayanların bağımsız bölümlerine ilişkin arsa payları, bakanlık tarafından rayiç değeri tespit ettirilerek bu değerden az olmamak üzere anlaşma sağlayan diğer paydaşlara açık artırma usûlü ile satılabilecek.
Bu suretle paydaşlara satış gerçekleştirilemediği takdirde, bu paylar, Bakanlığın talebi üzerine, tespit edilerek, rayiç bedeli de bakanlık tarafından ödenmek kaydı ile tapuda Hazine adına re'sen tescil edilecek ve yapılan anlaşma çerçevesinde değerlendirilmek üzere bakanlığa tahsis edilmiş sayılacak. Bakanlık tarafından uygun görülenler ise TOKİ'ye veya İdare'ye devredilebilecek. Bu durumda, paydaşların kararı ile yapılan anlaşmaya uyularak işlem yapılacak.
5-2/3 Çoğunluk oluşmaz ise ne olacak?
Tasarıyı okuduğumuzda arsa hissedarları aralarında çoğunluğu sağlayamazlarsa acil kamulaştırma yapılabileceğini görmekteyiz. Bu durumda Bakanlık ya da TOKİ acil kamulaştırma yapılabilecek.
Tasarıya göre üzerindeki bina yıkılmış olan arsanın sahiplerine yapılan tebligatı takip eden otuz gün içinde en az üçte iki çoğunluk ile anlaşma sağlanamaması hâlinde, gerçek kişilerin veya özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetindeki taşınmazlar için Bakanlık, TOKİ veya İdare tarafından acele kamulaştırma yoluna da gidilebilecek.
Bu kanun uyarınca yapılacak olan kamulaştırmalar, 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 3.üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki iskân projelerinin gerçekleştirilmesi amaçlı kamulaştırma sayılacak. Tapuda mülkiyet hânesi açık olan taşınmazlar ile mirasçısı belirli olmayan, kayyum tâyin edilmiş, ihtilâflı ve üzerinde her türlü mülkiyet ve sınırlı aynî hak tesis edilmiş olan taşınmazların kamulaştırılma işlemleri aynı madde hükümlerine tâbi olacak.
Bakanlık, TOKİ veya İdare; kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesi için mirasçılık belgesi çıkartmaya, kayyum tayin ettirmeye veya tapuda kayıtlı son sahibe göre işlem yapmaya yetkili olacak. Tapuda kayıtlı mâlikin ölü olması hâlinde, Bakanlık, TOKİ ve İdare, kamulaştırma işlemi için mirasçılık belgesi çıkartabileceği gibi, gerekiyor ise tapu sicilinde idarî müracaat veya dava yolu ile kayıt düzeltme de isteyebilecek. Kamulaştırma için anlaşma sağlanması hâlinde, Bakanlık, TOKİ veya İdare ile ilgililer arasında taşınmazın tescil veya terkinine ilişkin ferağ ve muvafakati de ihtiva eden sözleşme ve uzlaşma tutanağı tanzim edilecek ve tapu müdürlüğüne gönderilerek kamulaştırmanın re'sen tapu siciline işlenmesi sağlanacak.
6-Hisseli arsa tapusuna dönen hissedarların yerlerinin değer tespit çalışmaları nasıl yapılacak?
Anlaşmaya yanaşmayan hisse sahiplerinin yerlerinin satışı için öncelikle diğer hissedarlara satılması yönünde açık artırma yapılacak. Açık artırmada satılmadığında ise rayiç bedel üzerinden söz konusu hisseler hazine adına tescil edilecek. Değer tespit çalışmalarında Sermaye Piyasası Kurulu tarafından lisanslı değerleme uzmanlarınca belirlenecek değer esas alınacak.
7-Tapu Tahsis Belgeli yerlerin durumu ne olacak?
Kentsel dönüşüm alanlarının büyük kısmı hazine ya da vakıf arazisi. Tapusu kamuya ait yerler olan buralara 1984 yılında çıkarılan imar affı kanunu ile Tapu Tahsis Belgesi verilmişti. Tapu tahsis belgesi tapu yerine geçmiyor ancak mevcut gecekonduyu ya da binayı koruyor. Bugüne kadar yıkılamayan ve tapusu olmayan bu gibi yerler şehrin göbeğinde oldukça fazla. Bu yasa ile beraber tapu tahsis belgeli olan yerlerde çözüme kavuşmuş olacak.
8-Binası yıkılacak vatandaşa devlet nasıl yardım yapacak?
Tasarıda anlaşma ile tahliye edilen yapıların mâliklerine veya mâlik olmasalar bile kiracı veya sınırlı aynî hak sahibi olarak bu yapılarda ikamet edenlere veya bu yapılarda işyeri bulunanlara geçici konut veya işyeri tahsisi veya kira yardımı yapılabilecek.
Anlaşma ile tahliye edilen, yıktırılan veya kamulaştırılan yapıların mâliklerine ve mâlik olmasalar bile bu yapılarda kiracı veya sınırlı aynî hak sahibi olarak en az bir yıldır ikamet ettiği veya bu yapılarda işyeri bulunduğu tespit edilenlere konut, işyeri, arsa, veya dönüşüm gelirlerinden kredi veya mülkiyet ile sınırlı aynî hak sağlayan, usûl ve esasları Bakanlık tarafından belirlenen konut sertifikası verilebilecek.
Yoksul veya dar gelirli olarak kabûl edilenlere verilecek olan konut veya işyerleri; Bakanlık, TOKİ veya İdare tarafından, 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumî Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunda belirtilen usûl ve esaslar uyarınca borçlandırma suretiyle de verilebilecek.
Riskli alan ve rezerv yapı alanı dışında olup da bu kanunun öngördüğü amaçlar bakımından güçlendirilebileceği teknik olarak tespit edilen yapılar için, Bakanlar Kurulu'nca belirlenen usûl ve esaslar çerçevesinde bakanlık tarafından dönüşüm gelirlerinden güçlendirme kredisi verilecek.
9-Dönüşümü yapılan alanda imar uygulaması nasıl olacak?
Tasarıya göre “Kamu hizmeti için ayrılan alanlar hariç olmak üzere, yenileme alanı sınırları içerisinde toplu yapı olarak sınırları imar ve parselasyon plânlarında belirlenmek kaydıyla, yapılı veya yapısız imar parsellerine belediye veya il özel idaresi ve diğer ilgili kurullar tarafından tasdik edilen mimarî projelere uygun olarak 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun toplu yapıya ilişkin hükümlerine göre toplu yapı olarak tek bir kat mülkiyeti tesis edilebilecek
Belediyeler ve il özel idareleri; bu alanlar içerisindeki parsel sahiplerinin sosyal altyapı ve tesisleri, ortak kullanım yerleri, sosyal tesis ve hizmetlere ilişkin alanları kullanma ve yararlanma şartları ile masraflarına katılma usûllerine ilişkin işletme projeleri hazırlayarak tapu sicilinin beyanlar hanesinde belirtilmesini isteyebileceği gibi, hazırlanmış olan restorasyon ve restitüsyon projelerine uygun olarak irtifak hakkı tesis veya parselâsyon plânları yapılmak suretiyle Kat Mülkiyeti 634 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinde belirtilen belgeleri toplu yapı ilişkisini gösterir şekilde hazırlayıp 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca ilân edilmesinden ve kesinleşmesinden sonra kat mülkiyeti ve kat irtifakını re'sen tapu siciline tescil ettirmeye yetkili olacak.
10- Kentsel dönüşümde hayata geçirilmek istenen asıl amaç...
‘ Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi' hakkındaki Kanun Taslağı yasalaştığında öncelik belirlenecek alanlardaki arsaların birleştirilmesi olacak. Sadece riskli binaların yıkılması değil, binaların yıkımından sonra elde edilecek arsaların yoğrularak yeni ve sağlıklı kentlerin yaratılmasıdır. Sağlıklı kentler ise parkların, otoparkların, okul ulaşım v.s. gibi olmazsa olmazlar ile mümkün olacak.
haber7
“İstanbul'un Geleceği İçin Alternatif Öneriler”
“İstanbul'un Geleceği İçin Alternatif Öneriler”
Sektörde 47. Yılını dolduran İnanlar, kurucusu olduğu Mimar Sinan İmar Kültür Eğitim Vakfı (MİKEV) ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi işbirliğinde başlattığı “İstanbul’un Geleceği İçin Alternatif Öneriler” yarışmasını kamuoyuyla paylaştı
Sektörde 47. Yılını dolduran İnanlar, kurucusu olduğu Mimar Sinan İmar Kültür Eğitim Vakfı (MİKEV) ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi işbirliğinde başlattığı “İstanbul'un Geleceği İçin Alternatif Öneriler” yarışmasını kamuoyuyla paylaştı. Yarışma, İstanbul'un yeni çehresini belirlemeyi hedefliyor.
“İstanbul'un Geleceği İçin Alternatif Öneriler” yarışmasının lansmanı 29 Şubat 2012 tarihinde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fındıklı Kampüsü'nde gerçekleşti. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Sn. Yalçın Karayağız, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Güzin Konuk, İnanlar Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mimar Sn. Serdar İnan ve akademi dünyasından birçok ismin katıldığı lansmanda, “geçmişin ve geleceğin kenti İstanbul” üzerine düzenlenen akademik yarışmanın detayları kamuyouna açıklandı.
Tarih boyunca bir dünya kenti olan İstanbul; uluslararası arenada Paris, Londra gibi şehirleri geride bırakarak geleceğin gözde kenti olma yolunda ilerliyor. Yeni kentsel ve mimari projeleri ile dikkat çeken İstanbul, bu dinamik süreçte akademik aklın ve yaratıcılığın desteğine gereksinim duyuyor ve farklı disiplinlerce üretilecek yeni İstanbul tahayyülleri arıyor.
İstanbul'un çok kimlikli yapısına, tarihi, turistik, sosyal ve ekonomik değerlerine uygun, alternatif gelecek kurgularına duyduğu ihtiyacı gören İnanlar İnşaat'ın hamiliğini yaptığı Mimar Sinan İmar Kültür Eğitim Vakfı (MİKEV) ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi işbirliğinde başlattığı “İstanbul'un Geleceği İçin Alternatif Öneriler” yarışması bu tahayyülleri somutlaştırmak adına düzenlendi. Kentin geleceğine dair öngörülerin akademisyenler ve öğrencilerin gözlemleri ile değerlendirileceği yarışma Türkiye'deki tüm üniversitelerden akademisyenler ve öğrencilerin katılımına açık.
İki ayrı kategoride gerçekleşecek yarışmalardan ilki, kente bakışları ve yaratıcı görüşleri ile İstanbul için alternatifler sunmaları istenilen öğrencilere yönelik olacak. Akademisyenlere yönelik ikinci yarışmada ise, sürekli vizyon ve görüşlerin çarpıştığı akademik dünyadan kenti yeni bütünsel bir bakışla değerlendirmeleri istenecek.
Yarışmanın proje teslim tarihi 15 Haziran 2012. Sonuçların 01 Ağustos 2012'de açıklanacağı yarışmanın akademisyenler kategorisi birincisinin ödülü 40.000 TL, 5'er adet eşdeğer ödül ise 12.000 TL olacak. Öğrenci kategorisinde ise her biri 10.000 TL olmak üzere 5 adet eşdeğer ödül verilecek.
Yarışma sonucunda teslim edilen çalışmalardan oluşacak bir sergi açılacak. Ödül alan projelerin sunumu ile uluslararası katılımcıların konuyu tartışacağı bir panelde ise sonuçlar kamuoyu ile paylaşılacaktır.
Satışa çıkmadan tüm daireler satıldı
Satışa çıkmadan tüm daireler satıldı
Arterium Villas satışa çıkmadan yurtdışından gelen talepler doğrultusunda tamamı yabancılara satıldı.
Arterium Villas satışa çıkmadan yurtdışından gelen talepler doğrultusunda tamamı yabancılara satıldı. Satılan dairelerin çoğu Arap ülkelerine satıldı.
Cathay İnşaat ve Suudi Arabistan menşeili NEMA ortak girişimi olan Arterium Villas projesi, gerçekleştirilen basın toplantısıyla tanıtıldı
Yeni nesil gayrimenkul firması olarak, sektörde farklı projelere imza atan Cathay İnşaat, Arterium Villas ile iddiasını devam ettiriyor. Tamamı lansman öncesinde alıcılarını bulan projede villalar 400 bin dolar ila 800 bin dolardan satıldı.
Arterium Villas projesinin tamamı yabancılara satıldı.
Başakşehir'de 32 dubleksten oluşan Arterium Villas, bahçe ve teras olmak üzere 2 farklı dubleks tipi sunuyor. Arterium Villas'taki dubleksler, optimum mekan kullanımı ve maksimum gün ışığı sunarken, 335 ile 360 metrekare arasında değişiyor. İki dizi villa arasında konumlanan orta avlu, villalar arasında mesafe yaratarak hem özel alanı koruyor hem de mahalle sıcaklığını yaşatıyor. Villaların iç mekanları, gündelik yaşamın gereksinimlerini konforlu ve pratik bir şekilde tasarlanmasının yanı sıra yalın plan çözümleriyle farklılık gösteriyor.
Arterium Villas'ta konforlu ev yaşamının yanı sıra aktif bir sosyal yaşam da sunuyor. Sosyal tesisler arasında, içerisinde sauna ve yüzme havuzunun da bulunduğu fitness& wellness center, kafe ve bir mini sinema yer alıyor.
“Özel Hissetmeniz İçin Tasarlandı.”
Gölge analizleri yapılarak projeleri çizilen Arterium Villas, İtalyan – Türk mimari ekipten oluşan Studio Galata mimarları tarafından tasarlandı. Projenin mimarı Gürol Baroncelli Sağıroğlu toplantı sırasında yaptığı açıklamada “Arsanın doğal topoğrafyasına uyum sağlayan Arterium Villas, maksimum yeşil alan kullanımı ve güneş ışığından azami fayda hedeflenerek projelendirildi. Villa sakinlerinin mahremiyetine gösterilen özenle tasarladığımız projede yalın plan çözümleri sunduk.” dedi.
Toplantıda Nema Gayrimenkul Yatırım olarak açıklamalarda bulunan Dr. Abdulaziz Alomary ve Tareq Alkasabi; “Türkiye gayrimenkul piyasasında güçlü ve istikrarlı bir pazar payına sahip olmak istiyoruz ve bu nedenle Cathay İnşaat'la birlikte 20.000.000 dolarlık yatırımla Başakşehir'in en cazip villa projesini gerçekleştiriyoruz.” dediler.
Cathay İnşaat kurucu ortaklarından Mahmut Alper Tuğsuz “Özel projeler gerçekleştirmek amacıyla çıktığımız bu yolda Arterium Villas'la hedeflerimize doğru bir adım daha atmanın gururunu yaşıyoruz.” açıklamasında bulundu. Cathay İnşaat kurucu ortaklarından Mehmet Yılmaz ise, “Projemizin daha satışa sunulmadan, yurtdışından gelen talepler doğrultusunda tamamını satmış olmamız, yaptığımız işin ne kadar doğru ve global ölçekli bir iş olduğunu kanıtladı.” dedi.
"500 milyon TL'nin çöp olmasından korkuyorum"
"500 milyon TL'nin çöp olmasından korkuyorum"
İmar yönetmeliklerinin değiştirilmesi gerektiğini söyleyen Sinpaş GYO İcra Kurulu Başkanı Ömer Faruk Çelik, müktesep hak konusunun gündeme getirilmesini ve oyunun kurallar çerçevesinde oynanmasının şart olduğunu söyledi.
Türkiye'deki imar kanununun değişmesi gerektiğini savunan Sinpaş GYO İcra Kurulu Başkanı Ömer Faruk Çelik, “Türkiye'de imar kanunu tamamen kamunun gücünü elinde tutan bir sistem. Gayrimenkul geliştiricilerinin kaderi kamu yöneticisinin iki dudağının arasında bir sistem. Bu kuralların en kısa sürede değiştirilmesi gerekiyor.” diye konuştu. Kamu yararına imar düşürülmesi konusunda ise, böyle bi durumda devletin zararı karşılaması gerektiğini söyleyen Çelik, “Belediyenin imar yönetmeliklerinin değişmesi lazım. Projeye yatırım yapıp başlasak, belediyenin kamu yararına yüzde 50 imarını düşürdüm deme hakkı var. Yaptığımız o kadar harcama çöpe gidiyor. Buna rağmen gel yatırım yap diyorlar. Bu bir risk. Yatırımcının hakkının ne olduğunun söylenmesi lazım. Araziyi alırken mevcut imar planı neyse, bu bizim için müktesep hak olsun. Belediyeler bu imar planlarını yine kamu hakkı için değiştirsinler ama bizim zararımızı ödesinler. Belediyeler yeni düzenleme yaparsa, eski hakları gözetmeli.”
GYO sayısı çok az!
2007 yılında halka açıldıklarını söyleyen Ömer Faruk Çelik, GYO olmanın kurumsal altyapıda şeffaflık getirdiğini söyledi. Şirketlerin sermaye yapısının güçlenmesi için teşvik olması gerektiğini söyleyen Ömer Faruk Çelik, “Milyar doların üzerinde sermayesi olan şirket Türkiye'de çok az. 2007 yılında halka açılmış bir şirket olmamıza rağmen İMKB'de ilk 30'da işlem görüyoruz. GYO olmaktan korkmamak lazım. Türkiye'de sadece 24 adet GYO var ve bizim gibi gelişmesini hızla sürdüren bir ülke için bu çok az.”diye konuştu. GYO olmanın hikayesini doğru oluşturan şirketler için doğru bir yönetim olduğunu vurgulayan Çelik, “Halka açılmak için işlem süreleri uzun. Doğru yatırımcılarla doğru ortaklık yapmak, sabır göstermek ve kurumsal olmak gerekiyor.”dedi. 2007 yılından 2011 sonuna kadar yüzde 90'lık büyüme gösteren Sinpaş GYO, 2012 yılının ilk 6 ayında yıllık öngördükleri cironun yüzde 60'ına ulaşmayı hedefliyor.
TÜRKİYE'DEKİ GYO'LARIN LİSTESİ
Halka Açık GYO’lar
1.Akfen Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
2.Akmerkez Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
3.Alarko Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
4.Atakule Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
5.Avrasya Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
6.Doğuş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
7.EGS Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
8.Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
9.İdealist Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
10.İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
11.Kiler Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
12.Martı Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
13.Nurol Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
14.Özak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
15.Özderici Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
16.Pera Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
17.Reysaş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
18.Saf Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
19.Sinpaş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
20.Torunlar Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
21.TSKB Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
22.Vakıf Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
23.Yapı Kredi Koray Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
24.Yeşil Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
Kuruluş İzni Almış Olan GYO’lar
1.Büyükhanlı Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
2.Halk Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
3.Körfez Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
4.Tuna Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
5.Servet Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
“İstanbul obez bir şekilde genişliyor”
Konut projelerinin şehir dışına doğru kaymasının merkezde arazi pahalılığından dolayı olduğunu söyleyen Çelik, “Şehir obez bir şekilde genişliyor. İstanbul'da merkezde iş yapmak çok pahalı ama bu doğru bir büyüme değil. Obez değil daha şık büyümek gerekiyor”dedi. Şehir merkezinde metrekaresi 10 bin dolardan konut satıldığını belirten Çelik, “Merkezdeki pahalı projeleri kaç kişiye satabilirsiniz?”dedi.
“Ortaklıktan korkmayın”
Bugüne kadar yaptığı projelerde, çeşitli firmalarla ortaklık yaptıklarını belirten Ömer Faruk Çelik, kobiler ve büyümeyi hedefleyen şirketler için önerilerde bulundu. “Başarının birinci kuralı: Herkes bildiği işi yapacak”diyen Çelik, firmaların küçük olsun benim olsun mantığından çıkmaları gerektiğini savundu.
Yelda Akgün / Haber Türk
En çok konut satışı İstanbul’da gerçekleşti
En çok konut İstanbul’da satıldı
2011 yılı son çeyreğinde bir önceki döneme göre yüzde 16 oranında artışla 119 bin konut satıldı. En yüksek artış yüzde 31 oranı ile İstanbul bölgesinde gerçekleşti.
TÜİK'in 2011 yılı dördüncü dönemi konut satış istatistiklerine göre, Türkiye genelinde bir önceki döneme göre yüzde 16,82 oranında artışla 118 bin 867 konut satıldı.
Söz konusu dönemde, konut satışlarında bir önceki döneme göre en yüksek artış yüzde 31,12 oranı ile İstanbul (TR10) bölgesinde gerçekleşti. Bir önceki döneme göre yüksek artış gösteren diğer bölgeler sırasıyla, yüzde 30,79 ile Erzurum, Erzincan, Bayburt (TRA1), yüzde 29,96 ile Mardin, Batman, Şırnak, Siirt (TRC3), yüzde 29,21 ile Antalya, Isparta, Burdur (TR61) ve yüzde 25,06 ile İzmir (TR31) bölgeleri oldu.
Aynı dönemde konut satışlarında bölge düzeyinde bir önceki döneme göre azalış gösteren bölgeler ise sırasıyla, yüzde -14,13 ile Van, Muş, Bitlis, Hakkari (TRB2), yüzde -3,50 ile Zonguldak, Karabük, Bartın (TR81) ve yüzde -0,33 ile Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir (TR71) bölgelerinde gerçekleşti.
Konut satışlarında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 21,89 artış 2011 yılı dördüncü döneminde, konut satışlarında bir önceki yılın aynı dönemine göre ise yüzde 21,89 oranında artış gerçekleşti.
En çok artış gösteren bölgeler sırasıyla, yüzde 93,07 oranıyla Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova (TR42), yüzde 36,70 oranıyla Tekirdağ, Edirne, Kırklareli (TR21), yüzde 36,47 oranıyla Erzurum, Erzincan, Bayburt (TRA1), yüzde 35,85 oranıyla Mardin, Batman, Şırnak, Siirt (TRC3) ve yüzde 34,14 oranıyla Antalya, Isparta, Burdur (TR61) bölgeleri oldu.
2011 yılı dördüncü döneminde 4 dönemlik ortalamalara göre değişimlere bakıldığında Türkiye genelinde yüzde 17,25 oranında artış gerçekleşti. Konut satışlarında 4 dönemlik ortalamalara göre tüm bölgelerde artış meydana geldi. Değişim oranlarına bakıldığında en yüksek artış gösteren bölge yüzde 95,77 oranıyla Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan (TRA2) bölgesi oldu.
Teknik Yapı yeni projesinde 3 avantaj
Teknik Yapı yeni projesinde 3 avantaj
Teknik Yapı, Evora İstanbul Deniz projesindeki 1.322 daireyi özel bir kampanya ile satışa çıkardı. Fiyatların 109.400 liradan başladığı yeni projede, peşinat ve faiz sıfıra inerken, ilk ödeme altı ay erteleniyor.
Teknik Yapı, Evora İstanbul Deniz projesindeki 1.322 daireyi özel bir kampanya ile satışa çıkardı. Fiyatların 109.400 liradan başladığı yeni projede, peşinat ve faiz sıfıra inerken, ilk ödeme altı ay erteleniyor.
Teknik Yapı, 2012 yılına 1.322 daireden oluşan Evora İstanbul Deniz projesinin satışı ile başlıyor. Ekonomik fiyat ve büyüklüklerden oluşan Evora İstanbul Deniz projesi, sıfır faiz, sıfır peşinat ve 6 ay ertelemeden oluşan çok özel bir kampanya ile satışa sunuluyor.
İstanbul Finans Merkezi'nde somut adımların atılmasıyla birlikte Ankara'dan İstanbul ‘a taşınacak olan bankalar ve finans kuruluşlarında çalışan başkentlilerin gözü İstanbul'a çevrildi” diyen Teknik Yapı Holding Başkanı Nazmi Durbakayım, Evora İstanbul Deniz projesinin dışa dönük yanının ağır basacağını belirtiyor. Durbakayım “Finans Merkezi'nde ve merkeze ulaşım kolaylığı olan bölgelerden konut arayışına başlayan Ankaralıların büyük bölümü zorunlu göçlerini daha ekonomik ve yaşanabilir hale getirmenin yöntemini Evora İstanbul Deniz ile buldular” yorumunu yapıyor.
Projede yer alan dairelerin yüzde 70'inden fazlasının deniz manzarasına sahip olduğunu vurgulayan Başkan Nazmi Durbakayım, gerek İstanbul'da yaşayan beyaz yakalılar gerekse Ankara'dan İstanbul'a yerleşmek için hazırlık yapan vatandaşlarımızın büyük bir kısmı 1+1 tipi daire talebinde bulunduğunu belirtiyor. Durbakayım, “Evora İstanbul Deniz'deki dairelerin yüzde 68'ini oluşturan 912 adet daire 1+1, yüzde 31'ini oluşturan 396 adet daire ise 2+1 tipinde olacak. Geriye kalan dairelerin 9 adedi stüdyo, 4 adedi ise 3+1 tipinde olacak. Bunlara ek olarak bu dairelerin deniz manzarasına sahip olması da artı bir avantaj sağlayacak” bilgisini veriyor.
Kredi yükünün yarısını Teknik Yapı üstleniyor
Teknik Yapı, Emlak Konut GYO'nun hasılat paylaşımı modeli kapsamında gerçekleştirdiği Evora İstanbul projesinde başlattığı yeni kampanya ile faiz yükünü asgariye indiriyor. “Teknik Yapı'dan üçlü paket” isimli kampanyada peşinat ve faiz sıfıra inerken, ödemeler 6 ay sonra başlıyor ve takip eden 24 aya yayılıyor.
Başkan Nazmi Durbakayım, Evora İstanbul'a gelen yaklaşık 30 bin kişinin beklentilerini değerlendirdikten sonra böyle bir kampanya düzenlediklerini belirtiyor. Evora İstanbul projesinden daire almak isteyen, ancak peşinat ve banka kredisinden kaynaklanan faiz yükü nedeniyle birçok müşterinin geri döndüğünü belirten Nazmi Durbakayım, düzenlenen kampanyanın bu iki soruna köklü çözüm getirdiğinin altını çiziyor.
“Bugüne kadar yapılan uygulamalarda daire fiyatının yüzde 25'nin peşinat olarak ödenmesi zorunluydu. Geriye kalan yüzde 75'i için banka kredisi kullanılabiliniyordu” bilgisini hatırlatan Teknik Yapı Holding Başkanı Nazmi Durbakayım düzenledikleri kampanya hakkında şu bilgileri veriyor;
“Düzenlediğimiz kampanyada, isteyen müşterilerimiz daire fiyatının yarısı için Teknik Yapı'nın finansman gücünden yararlanabilecek. Yararlandığı miktar için sıfır faizli 24 aylık vadeye yayılan bir ödeme planı hazırladık. Bu plan içindeki ilk altı ayda ise hiçbir ödeme talebinde bulunmuyoruz. Böylece bizden daire almak isteyenler için faiz yükünden arındırılmış orta vadeye yayılı ve yüklü olmayan bir taksit imkanı yaratık.Daire fiyatının diğer yarısı için, müşterinin isteğine göre banka kredisi seçeneği her zaman açık olacak”
Kampanya bir ay sürecek
Metrekare büyüklükleri 55,22 - 108,14 arasında değişen 1+1 tipi daireler 109.400 TL'den, 93,68 – 177,51 metrekare arasında değişen 2+1 tipi daireler ise 163.300 TL'den başlayan fiyatlarla satışa sunuldu.
Projede iki adet spor salonu, fitness, oyun salonu, bilardo, kafe, çocuk parkı, basketbol sahası, trambolin, tırmanma duvarı, açık ve kapalı havuz ile birlikte 211'i açık 984'ü kapalı olmak üzere toplam 1195 adet otopark alanı yer alıyor.
Bir ay boyunca sürecek kampanya, Evora İstanbul projesinin birinci etabı ve Evora İstanbul Marmara için de geçerli olacak. Satışına Mart 2012'de başlayan Evora İstanbul Deniz projesi 2014 Eylül ayında teslim edilecek.
2B ile ilgili merak edilenler
2B ile ilgili merak edilenler
Türkiye’nin yıllardır çözemediği sorunlardan bir olan 2B arazileriyle ilgili yasanın çıkması bekleniyor.
Türkiye'nin yıllardır çözemediği sorunlardan bir olan 2B arazileriyle ilgili yasanın çıkması bekleniyor.
Yatırımcıların merakla takip ettiği 2B arazileriyle ilgili tasarı beklenti yaratırken, hükümet ise arazilerin satışından gelecek parayı kentsel dönüşüme ayırmayı planlıyor.
Türkiye'nin başlıca gündem maddelerinden olan ve halk arasında 2B Yasa Tasarısı olarak anılan, orman köylülerinin kalkınmalarını destekleyen ve hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesinin amaçlandığı kanun tasarısı TBMM Başkanlığı'na sunuldu. Birçok soruyu da beraberinde getiren tasarının kabul edilmesiyle birlikte mağduriyet yaşamak istemeyen hak sahipleri konuyla ilgili gelişmeleri dikkatle izlemeye devam ediyor. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkan Yardımcısı Ataşehir Belediye Başkanlığı Vekili Avukat Ali Rıza İlgezdi, tasarının detaylarını anlattı.
2B nedir?
Orman Kanunu'nun 2/B maddesine göre, orman niteliğini tam olarak kaybetmiş tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık gibi çeşitli tarım alanlarının yanı sıra otlak, yaylak gibi hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler ile şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim alanları kısaca 2B arazileri olarak adlandırılıyor.
Buradaki araziler aslında ormanlık bir bölgede bulunmasına rağmen, zamanla orman vasfını kaybetmiş araziler olarak tanımlanıyor.
Yürütülmekte olan orman vasfında olmayan bazı arazilerin orman sınırları dışına çıkarılmasına dair çalışmaların 1945 yılından itibaren başladığı söylenebilir. 1961 Anayasa'sında orman vasfının kaybedilme tarihi bu tarihten başlatılırken, 1982 Anayasası'yla birlikte bu tarih 1981'e çekildi.
En çok arazi nerede?
Türkiye'de toplam 473 bin 419 hektar 2B arazisi bulunuyor. Üzerinde kamu binaları bulunan alanlar çıkarıldığında, 300 bin hektarlık alanın işgalcilere satılması planlanıyor. Eskişehir, Kırklareli, Tekirdağ, Manisa, Samsun ve Bursa gibi şehirlerin de araların da olduğu 2B alanlarında ilk sırada yer alan şehirler aşağıdaki sıralanıyor.Hükümet 2B arazilerin satış yasası ile ilgili olarak 25 milyar dolarlık bir gelir bekliyor.
2B arazileri en çok Marmara, Ege ve Akdeniz bölgesinde bulunuyor. İstanbul'da en büyük payı ise Beykoz, Çatalca, Şile ve Silivri gibi semtler alıyor. Ayrıca Ümraniye, Sultanbeyli, Çekmeköy, Şişli, Sarıyer, Eyüp ilçelerinde de 2B arazileri bulunuyor. Şişli'ye bağlı Ayazağa, Sarıyer'e bağlı Kilyos, Zekeriyaköy, Bahçeköy ve Eyüp'e bağlı Göktürk, Kemerburgaz gibi yerler Avrupa yakasında öne çıkan semtler arasında.
İL 2B Alanı
Antalya 45.548
Mersin 39.287
Balıkesir 34.887
Ankara 31.706
Muğla 29.138
İstanbul 18.233
İzmir 14.772
İstanbul'da en çok arazi nerede?
Beykoz 26.700.000 m2
18.400.000 m2
16. 870.000 m2
Silivri 14.700.000 m2
Sultanbeyli 4.937.000 m2
4.756.000 m2
4.515.000 m2
Pendik 3.215.000 m2
Arnavutköy 2.900.000 m2
Eyüp 1.985.000 m2
Sarıyer 1.908.000 m2
Sancaktepe 763.500 m2
550.000 m2
535.000 m2
Tuzla 212.000 m2
Maltepe 110.000 m2
Kağıthane 85.000 m2
Kartal 35.000 m2
2B'ye nasıl başvurulur?
Kanun yürürlüğe girmeden önceki hak sahipleri 3 ay içinde, yürürlüğe girdikten sonrakiler ise 6 ay içinde başvuruda bulunabilecek. Başvuru bedelleri de yerin konumuna göre değişeceği tasarıda, belediye ve mücavir alanlar içinde 2.000,00 TL, belediye ve mücavir alanlar dışında ise 1.000,00 TL olacak. Satış işlemleri ise başvuru süresinin bitiminden itibaren 6 ay içinde sonuçlandırılacak.
Yüzde 30 indirim veya taksit imkânı
Son yapılan açıklamalara göre 2B arazileri rayiç bedelin yüzde 70'i üzerinden satılabilecek. Böylelikle değeri üzerinden yüzde 30 indirim yapılmış olacak. Peşin satışlarda ise ayrıca yüzde 20 indirim uygulanacak. Taksitli satışların da yapılacağı arazilerde, satış bedelinin yüzde 20'si tebligattan itibaren en geç 2 ay içinde, kalan miktarın ise belediye ve mücavir alanlar içinde en fazla 3 yılda ve 6 eşit taksitte; mücavir alan dışında ise en fazla 4 yılda ve 8 eşit taksitte ödenmesi gerekecek.
Orman köylülerinin kalkınmasını desteklemek ve hazine adına orman sınırları dışına çıkan yerlerin değerlendirilmesinin amaçlandığı tasarıda benimsenen kriterler şöyle sıralanabilir:
-Devlet tarafından gerçek ve tüzel kişilere verilen, özelleştirilen ya da hisseleri devredilen taşınmazların tapu kayıtları geçerli kabul edilecek. Böylelikle devletin tapu ve iskân vererek daha önce dağıttığı, ancak daha sonra 2B kapsamına aldığı yerler, eski sahiplerine bedelsiz verilmiş olacak.
-Kişiler adına herhangi bir şekilde tapu kaydı oluşturulmuş yerler ise, harca esas değer üzerinden eski maliklerine veya kanuni ya da akdi haleflerine satılacak.
-Kırsal kesimdeki arazilerde, kadastro askı ilanlarına göre kullanıcı olarak tespit edilen kimseler, hak sahibi olarak anılacak ve bir bedel karşılığı tapuyu almaya hak kazanacaklar. Bu hak sahiplerinin araziyi beş yıldır kullanıyor olmaları şartının getirilmesi ise henüz kesinleşmedi.
- 2-B'lerde hak sahipliği için süre şartı aranmayacak.
-2B arazileri, yol, yeşil alan ve park gibi alanlarda kalmakta ise satılmayacak. Arazi Kamu hizmet alanı olarak ayrıldıysa ve üzerinde hastane, okul ya da cami yapıldıysa bu yerler satışa sunulmayacak.
-Kentsel dönüşüm alanında ise genel olarak TOKİ'ye tahsis hak sahibine projeden pay verilecek.
-Arazinin evveliyatı tapulu ise yani tapusu iptal edilerek 2B haline geldiyse öncelik evvelki tapu maliki kanuni ya da akdi halefinin önceliği olacak ve emlak vergisine esas değer üzerinden belli bir iskonto ile satılacak
-İptal edilen tapunun altında iskân veya tevzii tapusu varsa ya da arazi daha önce devlet tarafından satıldıysa bedel alınmadan tapu malikine akdi ya da kanuni halefine iade edilecek.
-Tarım arazisi niteliğindeki yerler ile üzerinde lüks konutların bulunduğu yerler ayrılacak.
- -2B'ler, Toplu Konut İdaresi'ne (TOKİ), büyükşehir ve ilçe belediyelerine kentsel dönüşüm projeleri gerçekleştirmek üzere devredilebilecek. Bu doğrultuda hak sahiplerine yeni inşa edilecek konutlarda daire verilecek.
Ayrıca satılan arazide çarpık yapılaşma riskinin görülmesi durumunda arazi, geri dönüşüm için TOKİ'ye devredilebilecek.
- 2B arazilerinin satışından elde edilecek gelir kentsel dönüşümde kullanılacak.
- Yeniden ormana dönüştürülebilecek 2B arazileri, Orman Genel Müdürlüğü'ne tahsis edilecek.
Birden yandan yatırımcılar heyecan ile yasanın uygulamaya geçmesini beklerken diğer yandan itirazlar gelmeye devam ediyor
Devlet ormanları korumalı ve genişletmeli
Orman vasfını yitirmiş arazilerin satışını öngören 2B Yasa Tasarısı için tepki gösteren son isimler İMO ve Tema Vakfı oldu. Tasarının sorunu çözmek yerine işgalciyi ödüllendirip yeni işgallere vesile olacağını ifade eden Tema Vakfı Genel Müdürü Serdar Sarıgül, kanun tasarısını benimseyen TBMM İçişleri Komisyonuna, yazılı bir belge sunarak görüşlerini belirtti. Devletin ormanları koruması ve genişletmesi gerektiğine değinen Sarıgül, “Anayasanın 169. maddesine göre, yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi devlete aittir” dedi. Sarıgül, söz konusu maddede orman arazilerinin satılabileceği yönünde bir düzenleme olmadığının da altını çizdi. 2B arazisi olarak adlandırılan yerlerden tapu kayıtlarına güvenerek taşınmaz satın alanların ve hatta iskân ruhsatına sahip olanların mağduriyetini de vurgulayan Sarıgül, “Arazilerinin 2B arazisi ilan edilmesiyle birlikte tapular iptal oldu ve insanlar mağdur edildi” diye konuştu.
Çok boyutlu ve karmaşık bir konu
Orman vasfının yitirildiği gerekçesi ile orman bütünü içinde kalan bir bölüm arazinin satılarak yapılaşmaya açılmasının ekosisteme zarar vereceğini ifade eden İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Yönetim Kurulu tarafından, 2B arazilerinin çok boyutlu ve karmaşık bir konu olduğu vurgulandı. Kurulun yaptığı açıklamada, tasarının bu haliyle yasalaşması halinde imara açılacak alanlara, yapılaşmanın bir gereği olarak altyapı hizmetlerinin de götürüleceği ve böylece 2B arazisi olarak tanımlanan bölge dışındaki ve çevresindeki alanların da yapılaşma nedeniyle olumsuz etkileneceği ifade edildi. Kurulda, 2B Yasa Tasarısı ile orman niteliğini kaybettiği iddiasıyla orman sınırları dışına çıkarılan arazilerin, rayiç değeri üzerinden hak sahipleri dışında üçüncü kişilere de satılabileceği ya da devredilebileceği belirtilerek, bu durumun çeşitli siyasal ve toplumsal sonuçlar doğuracağına vurgu yapıldı.
Milliyet Emlak
Yavuz Karaman
Baba ile evladı arasında gayrimenkul satışının bir takım kuralları var!
Baba ile evladı arasında gayrimenkul satışının bir takım kuralları var!
Babamın maddi durumu iyi değil. Elindeki tarlaları bu nedenle satmaya başladı. Bunu değerlendiren kardeşleri bu yerleri alıyor. Biz dört kardeşiz ve bu yerleri ben almak istiyorum. Parayı banka havalesi ile göndersem de satın alsam sonradan bir problem çıkar mı? F.
Aile içinde alışveriş yapma yasağı diye bir yasak yok. Okuyucumun anlattığı olaya benzer olaylarda ihtilafın çıkması, evlat, kardeş gibi yakın akrabaya satış yapıyorum bahanesi ile bağış yapılması yani yakınları mirastan mahrum etme gayreti yatmaktadır. Oysa okuyucumun anlattığı olayda hukuka aykırı bir durum yok. Buradaki hadise babadan oğla gizli bir bağışın olmadığını ispata dayanıyor. Bizler, yakın akrabaların birbirine gayrimenkul satışında, bunun gizli bir bağış olmadığını ispat için her yasal delilin kullanılacağını söylüyoruz. Ancak kayıtlarda görülen eri kısa zamanda ispatlanabilen şeyin, ödemeyi banka kanalı ile yapmak olduğunu söyleyip, alışverişte satıcının hesabına satış bedelinin ödenmesini öneriyoruz. Bu ispat vasıtası. Ancak unutulmaması gereken ikinci husus şu: Okuyucumun sorusunda evlat babadan gayrimenkul satın alacak, parasını banka hesabına gönderecek, buraya kadar tamam. Peki evladın çalışma hayatı var mı? Geliri var mı? Şayet hayatta hiç çalışmamış para kazanmamış biri ise örneğin yaş küçüklüğü nedeni ile bu halde parayı nereden bulduğu sorulmaz mı? Sorulur. Bunların yanıtı varsa problem de yok.
Dava reddolmaz
Yedi hisseli bir gayrimenkulün bir hissedarı ortaklığın giderilmesi davası açtı. Davalı olan altı ortak duruşmada davayı kabul etmediklerini, akraba olduklarını, meseleyi kendi aralarında çözebileceklerini söyledi. Bu beyandan bu yana bir sene sekiz ay geçti. Acaba bu dava nasıl yürür, nasıl sonuçlanır? • Ö.A.
Bir gayrimenkul ortağı ortaklığın giderilmesi davası açtı ise davalı olanların 'kabul etmiyoruz' beyanı davanın akışını ve sonucunu değiştirmez. O davaya bakılır, gayrimenkul ortaklar arasında paylaşılabiliyorsa paylaştırılır, paylaştırılamıyor ise ihale yolu ile satılıp parası paylaştırılır. Ancak bunun bir istisnası var. Şayet ihtilaf konusu gayrimenkul bir bina ise ve kat mülkiyeti kurulabilecek vasıfta ise davalılar gayrimenkulün kat mülkiyetine çevrilmesi sureti ile ortaklığın giderilmesi talebinde bulunabilir, mahkeme de bunu değerlendirir. Her ortağa bir bağımsız bölüm düşebiliyor ise kat mülkiyeti kurulması için gerekli bilgi ve belgeler toplanır ve gayrimenkul üzerinde kat mülkiyeti kurularak ortaklık giderilir. Bunun dışında 'davayı kabul etmiyorum' demek davanın reddi sebebi değildir.
Tamer Heper/Posta
10 milyon konut sahibini neler bekliyor?
10 milyon konut sahibini neler bekliyor?
Ülke genelinde 10 milyon konutun yıkılmasını kolaylaştıracak olan yasa taslağı tamamlanıp Meclis İnceleme Komisyonu'na ulaştırıldı. Komisyon incelemelerini tamamladıktan sonra tasarıyı milletvekillerinin onayını almak için meclise gönderecek. Tasarının meclisin onayını almasından sonra ülke genelinde önceden tespitleri yapılmış risk arz eden binaların yıkımı ve güçlendirilmesi için start verilecek.
Yasa tasarısı olası bir depremde yaşanacak ciddi can kayıplarını engellemeye yönelik olduğundan geç kalınmış önemli bir tasarı olarak görünüyor. Bu yönde atılan adımların sonuna kadar arkasında duran hükümet ise oy kaybetmek uğruna dahi olsa yasayı hayata geçirmek için yılmadan çaba sarf edecek gibi görünüyor. Yasaya muhalif partilerden iş dünyasına bir çok kesimden de destek veriliyor.
Ancak yasanın iyi anlaşılamamasından ötürü vatandaşlar arasında tedirginlik yaşanıyor. Yasanın detaylarının tam olarak belli olmamasından ve ortada kulaktan kulağa yayılan bazı söylemler vatandaşı ‘Evim elimden alınacak', 'evsiz kalacağım' korkusu içine sürüklüyor.
Ancak yasa sanıldığı gibi kimseyi evsiz bırakmak için çıkartılmıyor. Korkulanın aksine dayanıksız ve sağlıksız konutlarda yaşayan vatandaşların, günümüz standartları ile yapılmış dayanıklı ve sağlam konutlarda hayatlarını daha güvenilir bir şekilde devam ettirebilmesinin sağlanması için çıkartılıyor.
Yasa ile birlikte tespit edilecek kaçak yapılar yıkılarak mal sahiplerine enkaz bedeli ödenecekken, TOKİ konutlarından 20 yıl vade ile uygun fiyat ve ödeme koşulları ile konut sahibi olmaları sağlanacak. Onun dışında dayanıksız tapulu binaların yıkımında ise binalar yıkıldıktan sonra arazi üzerindeki tasarruf hakkı bina sahiplerinin olacak. Maddi durumu iyi olan bina sahipleri isterlerse yine kendilerine sağlanacak uzun vadeli uygun ödeme koşullu krediler ile arsalarına bina inşa edebilecekken, isterlerse de müteahhitler ile anlaşıp bina yaptırabilecek veya satabilecek.
Dönüşümde belediyelere de büyük görevler düşüyor. Belediyeler dayanıksız konutların yer aldığı bölgeleri tespit ederek, buralara proje geliştirip, ona göre imar arttırabilecek. Binaların tek tek dönüşmesi yerine belli alanlar içerisinde hazırlanan projeler çerçevesinde toplu bir şekilde dönüşmesi hem ev sahiplerinin yararına olacakken, hem de sosyal alanları bol nitelikli konutların yapılmasına imkan sağlayacak.
Bundan önce yıkılması gereken ancak mülk sahipleri tarafından çoğunluk oluşamadığı için yıkılamayan veya her hangi bir tasarrufta bulunulamayan konutların bu sorunu da kökten çözülmüş olacak.
TOPLAYICILARA DİKKAT!
Yasa öncesinde toplayıcılar da harekete geçti. Hazırlanan taslağın tam olarak anlaşılamamasından ötürü tedirginlik yaşayan ev sahiplerinin bu zaafından yararlanarak, ‘'Yasa çıkınca evsiz kalacaksınız, evleriniz ellerinizden alınacak'' gibi söylemlerle korkutan toplayıcılar değerlerinin altında bir fiyatla vatandaşların konutlarını satın alarak, bölgede iş yapan müteahhitlerle anlaşarak proje geliştiriyor.
Türkiye'de yaklaşık 10 milyon konutu ilgilendiren yasa sonrası ev sahiplerini nelerin beklediğini ve yasanın nasıl uygulanacağını Gayrimenkul Uzmanı Hatice Kolçak'a haber7.com okuyucuları için 10 başlık altında sorduk.
1- Halk arasında 'Kentsel Dönüşüm Yasası' olarak bilinen 'Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi' hakkındaki Kanun Taslağı yasalaştığında öncelikli hangi binalar yıkılacak?
Çıkartılacak kanun, âfet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, standartlara uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere, iyileştirme, tasfiye ve yenilemede bulunulmasına dair her türlü iş ve işlemi ve bunlara ilişkin usûl ve esasları belirliyecek.
Yani amaç depreme dayanıksız, içinde oturulamayacak durumda olan riskli binaları yıkmak sağlıklı kentler yaratmak olacak.
Öncelikli yıkımı yapılacak alanlar kentin çöküntü alanları diye tabir edilen depreme dayanıksız, sağlıksız binaların oldugu, sosyo kulturel açıdan önem tasıyan ve olası depremde maddı manevı kayıpların olacağı yerler olacak.
Bir alanın kentsel dönüşüm ve gelişim alanı olarak ilân edilebilmesi için belediyenin talebi doğrultusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu'nca karar alınması gerekli.
Bu yasa çıktığında öncelikli olarak kentsel dönüşüm yapılacak bölgeler ve semtler belirlenecek. Bunun için belediyelerle el ele bir çalışma yapan devlet yıkılması öncelikli bölge ve semtleri bu şekilde saptayacak.
Riskli binaların tespitinde uzman bir ekip çalışacak. Uzman ekip tespit çalışmalarında özel cihazlar da kullanarak binanızın depreme karşı dayanıklı mı dayanıksız mı olduğunu rapor edecek ve uzmanlar tarafından hazırlanacak bu rapor risk analizinizi oluşturacak. Yasa ile beraber dönüştürülecek alanların tespitinin yanında belediyelerde yıkılması gereken binaları tespit edecek.
2-Binaların yıkımı nasıl gerçekleştirilecek?
Riskli yapılar, Belediye ve İl Özel İdareleri tarafından tesbit edilerek bakanlığa bildirilecek. Bu tespit büyükşehirlerde, büyükşehir belediyesince bizzat veya ilçe belediyeleri aracılığıyla yapılacak veya yaptırılacak.
Bakanlık, belirlediği alanlardaki riskli yapıların tespitini süre vererek TOKİ'den ve yerel idarelerden isteyebilecek. Verilen süre içinde bu tespitler yapılamadığı takdirde, bakanlık tarafından yapılacak veya yaptırılacak.
Riskli yapıların yıktırılmasında öncelikle oradaki ev sahipleri ile anlaşma yoluna gidilmesi esas alınacak. Yıkım başlamadan önce riskli yapıların yıktırılması için bu yapıların sahiplerine 30 günden az olmamak üzere süre verilecek. Bu sürenin ise uygulamada 3 ay olarak verileceği konuşuluyor.
Verilecek süre içerisinde ev sahibi tarafından yıktırma gerçekleşmezse ikinci bir ek süre verilecek. Bu ek süre için ise 1 ay olacağı konuşuluyor. Verilen tüm sürelere rağmen yapı sahibi yıktırma işlemini yapmamışsa, bu işlem TOKİ ve Belediyeler aracılığı ile yapılacak.
Yıkım konusu tasarı da oldukça açık. Basında çıkan açıklamalara bakıldığında da vatandaşa bu konuda insiyatif verilmeyeceğini söyleyebiliriz.
3-Binasının yıkılmasını istemeyen mal sahiplerinin durumu ne olacak?
Tasarıya göre yapılan devir işlemleri ile kamulaştırmaya dair ihtilâflar hakkındaki dava ve takipler sadece bedele ilişkin olarak, riskli alan ve riskli yapı tespitleri ile yıktırma iş ve işlemleri hakkındakiler ise sadece bina ve enkaz bedeline ilişkin olarak yürütülecek ve sonuçlandırılacak.
Riskli yapıların tespiti, tahliyesi ve yıktırma iş ve işlemleri ile değerleme işlemlerini engelleyenler hakkında işlenen fiil ve hâlin durumuna göre 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun ilgili hükümleri uyarınca Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulabilecek.
Riskli yapıların tespiti, bu yapıların tahliyesi ve yıktırılması iş ve işlemlerine dair görevlerinin gereklerini yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında ise tâbi oldukları ceza ve disiplin hükümleri uygulanacak.
Yasaya göre vatandaşa mahkeme yolu açık görünüyor.. Ancak bu davalar sadece yapının değeri ile ilgili olabilecek ve yürütmeyi durdurma kararı verilemeyecek .
4-Binanın yıkılmasında çoğunluk aranacak mı?
Tasarıya göre üzerindeki bina yıkılarak arsa hâline gelen taşınmazlarda daha önce kurulmuş olan kat irtifakı veya kat mülkiyeti, ilgililerin muvafakatleri aranmaksızın ilgili bakanlığın talebi üzerine ilgili tapu müdürlüğünce re'sen terkin edilerek, önceki vasfı ile değerlemede bulunulacak veya ev sahipleri ile yapılan anlaşmanın şartları tapu kütüğünde belirtilerek ev sahiplerinin adına payları oranında tescil edilecek.
Bu taşınmazların sicilinde bulunan aynî ve şahsî haklar ile temlik hakkını kısıtlayan veya yasaklayan her türlü şerh hisseler üzerinde devam edecek. Bu şekilde belirlenen uygulama alanında cins değişikliği, tevhit ve ifraz işlemleri Bakanlık, TOKİ veya İdare tarafından re'sen yapılacak veya yaptırılacak.
Yeniden bina yaptırılmasına, payların satışına, kat karşılığı veya hâsılat paylaşımı ve diğer usûller ile yeniden değerlendirilmesine paydaşların en az üçte iki çoğunluğu ile karar verilecek
Bu karara katılmayanların bağımsız bölümlerine ilişkin arsa payları, bakanlık tarafından rayiç değeri tespit ettirilerek bu değerden az olmamak üzere anlaşma sağlayan diğer paydaşlara açık artırma usûlü ile satılabilecek.
Bu suretle paydaşlara satış gerçekleştirilemediği takdirde, bu paylar, Bakanlığın talebi üzerine, tespit edilerek, rayiç bedeli de bakanlık tarafından ödenmek kaydı ile tapuda Hazine adına re'sen tescil edilecek ve yapılan anlaşma çerçevesinde değerlendirilmek üzere bakanlığa tahsis edilmiş sayılacak. Bakanlık tarafından uygun görülenler ise TOKİ'ye veya İdare'ye devredilebilecek. Bu durumda, paydaşların kararı ile yapılan anlaşmaya uyularak işlem yapılacak.
5-2/3 Çoğunluk oluşmaz ise ne olacak?
Tasarıyı okuduğumuzda arsa hissedarları aralarında çoğunluğu sağlayamazlarsa acil kamulaştırma yapılabileceğini görmekteyiz. Bu durumda Bakanlık ya da TOKİ acil kamulaştırma yapılabilecek.
Tasarıya göre üzerindeki bina yıkılmış olan arsanın sahiplerine yapılan tebligatı takip eden otuz gün içinde en az üçte iki çoğunluk ile anlaşma sağlanamaması hâlinde, gerçek kişilerin veya özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetindeki taşınmazlar için Bakanlık, TOKİ veya İdare tarafından acele kamulaştırma yoluna da gidilebilecek.
Bu kanun uyarınca yapılacak olan kamulaştırmalar, 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 3.üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki iskân projelerinin gerçekleştirilmesi amaçlı kamulaştırma sayılacak. Tapuda mülkiyet hânesi açık olan taşınmazlar ile mirasçısı belirli olmayan, kayyum tâyin edilmiş, ihtilâflı ve üzerinde her türlü mülkiyet ve sınırlı aynî hak tesis edilmiş olan taşınmazların kamulaştırılma işlemleri aynı madde hükümlerine tâbi olacak.
Bakanlık, TOKİ veya İdare; kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesi için mirasçılık belgesi çıkartmaya, kayyum tayin ettirmeye veya tapuda kayıtlı son sahibe göre işlem yapmaya yetkili olacak. Tapuda kayıtlı mâlikin ölü olması hâlinde, Bakanlık, TOKİ ve İdare, kamulaştırma işlemi için mirasçılık belgesi çıkartabileceği gibi, gerekiyor ise tapu sicilinde idarî müracaat veya dava yolu ile kayıt düzeltme de isteyebilecek. Kamulaştırma için anlaşma sağlanması hâlinde, Bakanlık, TOKİ veya İdare ile ilgililer arasında taşınmazın tescil veya terkinine ilişkin ferağ ve muvafakati de ihtiva eden sözleşme ve uzlaşma tutanağı tanzim edilecek ve tapu müdürlüğüne gönderilerek kamulaştırmanın re'sen tapu siciline işlenmesi sağlanacak.
6-Hisseli arsa tapusuna dönen hissedarların yerlerinin değer tespit çalışmaları nasıl yapılacak?
Anlaşmaya yanaşmayan hisse sahiplerinin yerlerinin satışı için öncelikle diğer hissedarlara satılması yönünde açık artırma yapılacak. Açık artırmada satılmadığında ise rayiç bedel üzerinden söz konusu hisseler hazine adına tescil edilecek. Değer tespit çalışmalarında Sermaye Piyasası Kurulu tarafından lisanslı değerleme uzmanlarınca belirlenecek değer esas alınacak.
7-Tapu Tahsis Belgeli yerlerin durumu ne olacak?
Kentsel dönüşüm alanlarının büyük kısmı hazine ya da vakıf arazisi. Tapusu kamuya ait yerler olan buralara 1984 yılında çıkarılan imar affı kanunu ile Tapu Tahsis Belgesi verilmişti. Tapu tahsis belgesi tapu yerine geçmiyor ancak mevcut gecekonduyu ya da binayı koruyor. Bugüne kadar yıkılamayan ve tapusu olmayan bu gibi yerler şehrin göbeğinde oldukça fazla. Bu yasa ile beraber tapu tahsis belgeli olan yerlerde çözüme kavuşmuş olacak.
8-Binası yıkılacak vatandaşa devlet nasıl yardım yapacak?
Tasarıda anlaşma ile tahliye edilen yapıların mâliklerine veya mâlik olmasalar bile kiracı veya sınırlı aynî hak sahibi olarak bu yapılarda ikamet edenlere veya bu yapılarda işyeri bulunanlara geçici konut veya işyeri tahsisi veya kira yardımı yapılabilecek.
Anlaşma ile tahliye edilen, yıktırılan veya kamulaştırılan yapıların mâliklerine ve mâlik olmasalar bile bu yapılarda kiracı veya sınırlı aynî hak sahibi olarak en az bir yıldır ikamet ettiği veya bu yapılarda işyeri bulunduğu tespit edilenlere konut, işyeri, arsa, veya dönüşüm gelirlerinden kredi veya mülkiyet ile sınırlı aynî hak sağlayan, usûl ve esasları Bakanlık tarafından belirlenen konut sertifikası verilebilecek.
Yoksul veya dar gelirli olarak kabûl edilenlere verilecek olan konut veya işyerleri; Bakanlık, TOKİ veya İdare tarafından, 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumî Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunda belirtilen usûl ve esaslar uyarınca borçlandırma suretiyle de verilebilecek.
Riskli alan ve rezerv yapı alanı dışında olup da bu kanunun öngördüğü amaçlar bakımından güçlendirilebileceği teknik olarak tespit edilen yapılar için, Bakanlar Kurulu'nca belirlenen usûl ve esaslar çerçevesinde bakanlık tarafından dönüşüm gelirlerinden güçlendirme kredisi verilecek.
9-Dönüşümü yapılan alanda imar uygulaması nasıl olacak?
Tasarıya göre “Kamu hizmeti için ayrılan alanlar hariç olmak üzere, yenileme alanı sınırları içerisinde toplu yapı olarak sınırları imar ve parselasyon plânlarında belirlenmek kaydıyla, yapılı veya yapısız imar parsellerine belediye veya il özel idaresi ve diğer ilgili kurullar tarafından tasdik edilen mimarî projelere uygun olarak 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun toplu yapıya ilişkin hükümlerine göre toplu yapı olarak tek bir kat mülkiyeti tesis edilebilecek
Belediyeler ve il özel idareleri; bu alanlar içerisindeki parsel sahiplerinin sosyal altyapı ve tesisleri, ortak kullanım yerleri, sosyal tesis ve hizmetlere ilişkin alanları kullanma ve yararlanma şartları ile masraflarına katılma usûllerine ilişkin işletme projeleri hazırlayarak tapu sicilinin beyanlar hanesinde belirtilmesini isteyebileceği gibi, hazırlanmış olan restorasyon ve restitüsyon projelerine uygun olarak irtifak hakkı tesis veya parselâsyon plânları yapılmak suretiyle Kat Mülkiyeti 634 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinde belirtilen belgeleri toplu yapı ilişkisini gösterir şekilde hazırlayıp 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca ilân edilmesinden ve kesinleşmesinden sonra kat mülkiyeti ve kat irtifakını re'sen tapu siciline tescil ettirmeye yetkili olacak.
10- Kentsel dönüşümde hayata geçirilmek istenen asıl amaç...
‘ Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi' hakkındaki Kanun Taslağı yasalaştığında öncelik belirlenecek alanlardaki arsaların birleştirilmesi olacak. Sadece riskli binaların yıkılması değil, binaların yıkımından sonra elde edilecek arsaların yoğrularak yeni ve sağlıklı kentlerin yaratılmasıdır. Sağlıklı kentler ise parkların, otoparkların, okul ulaşım v.s. gibi olmazsa olmazlar ile mümkün olacak.
haber7
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
Emlakçılık güven isleyen bir meslek olduğu herkes tarafından kabul gören bir gerçek. Yeni emlakçılık hayatına merhaba diyecek olan emlakçı...
-
T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ VE PLANLAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ÇED VE PLAN İZLEME KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI 8/8/2...