6 Mart 2012 Salı

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2B Yasasını Meclise Getirdi Ama Son Durum Ne?

Geçtiğimiz günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, 2B yasasını bir ay içerisinde Meclis’ten geçireceklerini açıkladı… Buna göre, 2B arazi yasası olarak da bilinen kanun ile 2B arazilerinin imara açılması planlanıyor. Peki, bu yasa çıktıktan sonra süreç nasıl işleyecek? 2B arazilerinin satışı nasıl gerçekleşecek? Nasıl fiyatlandırılacak? Yasa kimlere yarayacak, kimleri zarara uğratacak? Kimler başvurabilecek? Bedeli ne olacak? Her isteyene satılacak mı? Tüm bu soruları ve 2B yasası ile ilgili merak edilen her şeyi araştırdık. 2B gelir alanı kapsamında 68 ilde yaklaşık 413 bin hektar büyüklüğünde bir arazi bulunuyor. Bu arazinin 208 bin hektar kadarının kadastro ve güncelleme çalışması yapılmış durumda. Buna karşılık, 205 bin hektarlık kısımda ise kadastro ve güncelleme çalışmaları devam ediyor. Sunulan kanun taslağında yapılan çalışmanın amacı, Devlet Hazinesi adına orman dışına çıkarılan veya çıkarılacak yerlerin değerlendirilmesi ile yeni orman alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen orman içerisinde yaşayan köy halkının yerleştirilmesi ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi olarak belirtiliyor. Aynı zamanda bu teklif ile Orman Kanunu’na göre orman kadastro komisyonları tarafından Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan 2B alanlarından uygun olanların yeniden devlet ormanlarına dönüştürülmesi amaçlanıyor. Bu sayede orman bütünlüğünün korunması ve bölgedeki halkın kalkınmasının sağlanması, orman içi ve bitişiğinde yer alan köyler ile burada yerleşik konumda bulunan halkın orman dışına nakledilerek kısmen ya da tamamen 2A ve 2B alanları ile Hazine’ye ait diğer bölgelere yerleştirilmesi düşünülüyor. Ayrıca 2A ve 2B alanlarının idaresi, değerlendirilmesi ve tasarrufu ile bu işlemlerin sonucunda elde edilecek gelirler aracılığıyla; gecekondu bölgeleri ve 2B arazileri üzerindeki yerleşim yerlerinin altyapısının yapılması ve iyileştirilmesi, şehirlerdeki yapıların depreme karşı güçlendirilmesi, hayvancılığın desteklenmesi ile devlet üniversitelerinin geliştirilmesi planlanıyor. 2B arazilerin satışı nasıl gerçekleştirilecek? Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği (TDUB) tarafından yapılan açıklamaya göre, doğrudan satışının yapılması gereken taşınmazlardan bazıları, hak sahiplerine direkt olarak satılamayacak. Haklarında açılan dava sonucunda bu alanlar üçe ayrıldı: “Orman” niteliği taşıdığına kanaat getirilenler, fiilen orman niteliğinde olanlar ya da bu özellikleri nedeniyle dava açılması gerekenler. Bu durumda yasada belirtilen şekilde “kamu hizmetlerine ayrılan ya da bu amaçla kullanılan veya özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gereken ya da Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen taşınmazlar” da hak sahiplerine satılamayacak. Bunların dışında, başka bir taşınmaz talep edilmesi halinde satışa çıkarılabilecek. Bu teklifi kabul etmeyenler doğrudan satış hakkından yararlanamayacak ve başka herhangi bir talepte de bulunamayacak. Aynı zamanda hak ve tazminat talep edemedikleri gibi dava haklarından da vazgeçmiş sayılacaklar. Son söz Bakanlık’a ait Bir bölgenin gecekondulaşma ve kentsel dönüşüm nedeniyle “proje alanı” olarak ilan edilmesi durumunda, bu bölge içinde kalan özel mülk sahiplerinin söz hakkı da 2B yasası ile idareye geçecek. Proje alanını ilan etme yetkisi, yasa çerçevesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) veya ilgili büyükşehir ya da diğer belediyelere verilmiş durumda. Ancak proje alam sınırlarının belirlenmesinde son söz yine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ait olacak. Bakanlık idarenin talebini 15 gün içinde değerlendirerek, dilerse bunu değiştirebilecek. Aynı proje alanı için birden fazla teklif oluşursa şayet, öncelikle TOKİ tarafından sunulan öneri dikkate alınacak. Hâlihazırdaki bu kural, sadece söz konusu arazinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca proje alanı olarak belirlenmesi halinde değişikliğe uğrayacak ve bu takdirde öncelik Bakanlık tarafına geçecek. Belirlenen proje alanı içindeki taşınmazlar hak sahiplerince satın alınabileceği gibi, mevzubahis haklar ilgili idareye sahipleri tarafından satılabilecek. Ama yine de hak sahipleri, kanunun kabulüyle taşınmazları doğrudan başka birine satamayacak. Fiyatı rayiç değer ile emlak vergisi belirleyecek Yaklaşık olarak 1.000 metrekareye kadar olan arazilerin bedeli, rayiç değer ile emlak vergisi üzerinden belirlenecek. Buna karşılık, 2B arazisinin bulunduğu bölge “proje alanı” olarak ilan edildiği takdirde, yıllardır bu araziyi kullanan kimseler devralma haklarından yararlanamayacak ve konu ile ilgili olarak yapılan herhangi bir itiraz da kabul görmeyecek. Ayrıca, bu kişiler herhangi bir hak ve tazminat da talep edemeyecek. Bu durum gerçekleştiğinde, arazilerin satışından elde edilecek gelir bütçeye kaydedilerek; verimsiz orman alanlarının ıslahı, nakledilecek orman köylülerine ait taşınmazların kamulaştırılması ve 2A ile 2B alanlarının en az 2 katı büyüklükte yeni orman alanlarının tesisi için kullanılacak. Metrekare sınırlaması olmayacak Belediye mücavir alan sınırlan içinde yapılaşma bulunan yerler (yerleşim yerleri), bina ve bahçe gibi kullanım alanlarıyla birlikte metrekare sınırlaması olmaksızın hak sahiplerine doğrudan satılabilecek. Taslak çalışmalarında, belediye mücavir alan sınırı ayrımının kaldırılması, bu alanların içindeki ve dışındaki yerlerin aynı esaslara göre satılması da tartışılıyor. Belediye mücavir alan sınırlan dışında kalan 100 dönüme kadar tarım arazileri de sulu-kuru ayrımı yapılmaksızın hak sahiplerine doğrudan satılabilecek. Söz konusu tarım arazileri dışında kalan, üzerinde yapılaşma bulunan ve Maliye Bakanlığı’nca uygun görülen taşınmazlar da, TOKİ ile büyükşehir ve ilçe belediyelerine kentsel dönüşüm projelerinin gerçekleştirilmesi amacıyla devredilebilecek. Özellikle çarpık kentleşmenin olduğu 2B alanlarında uygulanması amaçlanan çalışma kapsamında, devir ve emlak vergisi ederi metrekare birim değerleri üzerinden hesaplanacak. Bu tip devirlerde, mevcut kentsel dönüşüm uygulamalarında olduğu gibi hak sahiplerine yeni inşa edilecek konutlarda daire verilecek. Bu noktada, devlet tarafından gerçek ve tüzel kişilere dağıtılan, iskânen verilen, özelleştirilen ya da hisseleri devredilen taşınmazların tapu kayıtları geçerli kabul edilecek. Ayrıca TDUB tarafından yapılan açıklamaya göre 2B’lerde hak sahipliği için süre şartı aranmayacağının da ifade edilmesi gerekiyor. Kentsel dönüşümle kamuya kaynak aktarımı 2B arazilerinin dört muhatabı olduğundan bahseden Hukukçu Cihangir Dönmez, bu muhatapların devlet, eski tapu kayıt maliki, işgalci ve daha önce hiçbir hazine arazisi işgal etmemiş olan vatandaşlar olduğunu söylüyor. Dönmez, “Devlet ve daha önce hiçbir arazi işgal etmemiş olan vatandaşlarımız aynı saftadır, bu nedenle 2B arazi satışları ve üzerinde yapılacak kentsel dönüşüm projelerinden Kamu Maliyesi’ne ciddi kaynak aktarımı yapılmalıdır. Eski tapu maliklerinin haklan, hukukun genel ilkeleri içinde toplumsal denge ve düzen gözetilerek iade edilmelidir” diyor. İşgalciler açısından ise devlet tarafından alınması gereken kıstasın, bu araziler üzerine gecekondu yaparak yerleşen vatandaşa, sosyal bir çalkantıya meydan verilmeden sağlıklı birer konuta kavuşma imkânı sağlanması olduğunu söyleyen Dönmez, “Devletin düşük fiyat yüksek imarla spekülatörlere doğrudan satış yaparak kamu kaynaklarım aktarması, muhataplar aleyhine sebepsiz zenginleşmeye yol açacak olan haksız bir işlem olacaktır” diye ekliyor. En büyük tepki işgalciden geliyor Dönmez’e göre kentsel dönüşüm uygulamasına tepki, gecekonduda barınma amaçlı oturan, başını sokacağı bir daire sahibi olmak isteyen kesimden değil, bu tarifin dışına çıkan hazine arazisi üzerine market ya da beş katlı apartman yapan, buraları kiraya veren, arsa için en düşük satış fiyatı ve en yüksek imar talebinde bulunan, hazine arazisini masum ve anlaşılabilir barınma amacıyla değil, servet edinme amacıyla işgal eden kesimden geliyor. Tapu önce vatandaşa verilecek 2B arazilerine ilişkin olarak Kentsel Dönüşüm uygulanması yönünde ilk somut örnek, Bakanlar Kurulu’nun 07.01.2012 tarihli Resmi Gazete’de yer alan Ümraniye’nin bazı mahalleri için hazırlanan kararnamesiydi. Kararnamenin basına yansımasıyla, kentsel dönüşüme bölgede yaşayan vatandaşlar tarafından tepki gösterilmişti. Bu gelişme üzerine Çevre ve Şehircilik Bakam Erdoğan Bayraktar, Ümraniye Belediye Nikâh Salonu’nda bir konuşma yapmış ve bu arazilerin tapusunun önce vatandaşa verileceğini, kentsel dönüşüm uygulamasının Devlet tarafından yapılmayacağım vatandaşların arsalarını yüklenicilere kendilerinin vereceklerini ifade etmişti. Uygulamadan ne gibi sorunlar doğabilir? Kentsel dönüşümün devlet tarafından değil de firmalar tarafından yapılmasının doğuracağı sorunları Cihangir Dönmez şöyle sıralıyor: 1- Bu tarz bir uygulamada ikinci direnç noktası, bu arsaların satış fiyatları olacaktır. Bu kez direniş satış fiyatları konusunda başlayacak, kimi vatandaş bedeli ödeyecek, kimi vatandaş ise ödeme gücü olmadığı için bu bedeli ödemeyecektir. Kentsel dönüşüm planlanan alanda kaotik bir ortam oluşacak. Fikirtepe Kentsel Dönüşüm projesi örneğinde olduğu gibi, yüklenici/arsa sahibi/kat karşılığı oranı pazarlıkları beklenen büyük İstanbul depremine rağmen kentsel dönüşümden istenen faydayı sağlamayacak. Üzerinde kaçak yapısı bulunan işgalciye doğrudan zemin tapusunun verilmesi kentsel dönüşümü imkânsız hale getirecek. Verilecek imar durumunun mevcut kaçak yapının inşaat alanından daha az olması halinde kaçak yapı sahibi yapısını muhafaza etmek isteyecek 2- Yasa tasarısında yer alan, Hak sahiplerine doğrudan satılması gereken taşınmazlardan ağaçlandırılmak üzere Orman İdaresine tahsis edilenler ile kamu hizmetlerine ayrılan ya da bu amaçla kullanılan veya özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gereken ya da Maliye Bakanlığınca belirlenen taşınmazlar hak sahiplerine satılmaz. Bu taşınmazların yerine istenilmesi halinde hak sahiplerine, hak sahibi oldukları taşınmazın satış bedeline uygun idarece belirlenen başka bir taşınmaz, bu bedel karşılığında doğrudan satılabilir. Şeklindeki hüküm bu tarz bir uygulamadaki üçüncü direnç noktası olacaktır. Çünkü bu kapsama giren vatandaşlar evlerinin olduğu yerden arsa talep edeceklerdir. Ancak zaten yüzde 40′lık alan Düzenleme Ortaklık Payı olarak ayrılacağı için bu talebin yerine getirilmesi imkânsız olacak. Bu nedenle üzerinde yoğun yapılaşma bulunan alanların proje alanı ilan edilerek önce imar planının tamamlanması daha soma satışa konu edilmesi zorunluluktur. 3- Bu alanlarda yer alan arsaların mülkiyetine ilişkin olarak yıllardan beri devam eden davalar nedeniyle, Bakanlık bu tarz bir uygulama yapmak isterse, öncelikle kamulaştırma bedellerini ilgili mahkemelere depo etmek zorunda kalacak. Alanın boyut ve rayiç değerine bakıldığında bu kamulaştırma ile ilgili olarak yaklaşık 3 milyar TL’lik bir kaynak ayrılması gerekiyor. 4- Bu alanların işgalciye doğrudan satışı neticesinde, alanlar eski tapu kayıt maliklerinin tazminat davalarına konu olacak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sürecine kadar gidebilecek bu davalarda, devletimiz büyük tazminatlar ödeme riski ile karşı karşıya kalabilecek. Ödemeler nasıl yapılacak! Bu konuda ciddi kolaylıklar söz konusu. Mevzubahis hak sahipleri satış bedelini ister taksitli, isterlerse de peşin ödeyebilecek. Satış sırasında 2B arazilerinin rayiç bedellerinin yüzde 70′i dikkate alınacak ve parayı peşin ödeyen kişilere yüzde 15 indirim yapılacak. Taksitli satışlarda ise toplam tutarın yüzde 20′si ön ödeme olarak kabul edilecek. Belediye ile mücavir alanlarda 6 eşit taksite bölünerek 3 yıl vade ile yapılacak olan satışlar, diğer kırsal alanlarda ise 4 yıl vade ve 8 eşit taksit üzerinden uygulanacak. Ödeme tamamlanmadan taşınmazlar hak sahipleri tarafından şartlı olarak bir başkasına satılabilecek ve bu takdirde borcun kalan kısmından alıcı sorumlu hale gelecek. Ayrıca, ödemeler zamanında yapılamazsa, ödenilen tutar faiz işletilmeksizin iade edilecek ve alıcılar doğrudan satın alma haklarından feragat etmiş sayılacak. Ancak yine yasaya göre, taksitlerden ikisinin zamanında ödenmemesi yükümlülüklerin ihlali anlamına gelmeyecek. Kimler başvuracak? Güncelleme üsteleri veya kadastro tutanakları temel alındığında 2B arazilerini kullandığı tespit edilen kişiler, belirlenen süre İçinde başvuru yaptıkları ve gerekli satış bedelini tazmin ettikleri takdirde “hak sahibi” addedilecek. Bu kişiler, güncelleme listeleri veya kadastro tutanaklarının kesinleşmesinden itibaren 6 ay içinde başvuruda bulunarak, ilgili yerlerin bedelleri karşılığında kendilerine satılmasını talep edebilecek. Bakanlar Kurulu da bu süreyi 1 yıla kadar uzatabilecek. Başvuru ücreti 2 bin TL Bu haktan yararlanmak isteyenler, hak sahibi bulundukları taşınmazlar belediye ve yakın çevresindeki bölgelerin sınırları içindeyse 2 bin TL başvuru ücreti ödeyerek süreci başlatabilecek. Bahsi geçen bu alanların dışında kalanlar için belirlenen ücret ise bin lira. Bu noktada dikkat edilmesi gereken konulardan biri de bu ücretlerin daha sonra satış bedellerinden düşürülecek olması. Seda Tabak/Hürriyet

Glow 3 projesinde dairelerin metrekaresi 3 bin lira!

Glow 3 projesinde metrekare satış fiyatları 3 bin liradan başlıyor ve 3 bin 150 liraya kadar çıkıyor Avrupa Holding’in başarılı geçmişinden gelen gücünü ve büyük ölçekli ofis binaları inşasındaki tecrübesini arkasına alan MOM Yapı, yeni markası Glow ile inşaat sektöründe büyüyecek. İnşaat sektörünün gün geçtikçe büyüdüğünün ve standartların yükseldiğini söyleyen MOM Yapı Yönetim Kurulu Başkan Vekili Murat Balcı, sektörün gelişmeye devam edeceğini öngördüklerini, buna bağlı olarak hedeflerini de büyüttüklerini ifade etti. Balcı, kentsel dönüşümün ve yabancılara konut satışının da gündeme geldiğinde sektörün hareket kazanacağını belirtti. Murat Balcı, sektörün gelişimiyle birlikte MOM Yapı’nın da yenilendiğini ve bundan sonra Glow markası altında çalışmalarını sürdüreceklerini söyledi: “İlk projemizdeki başarı ile kaliteyi aynı şekilde ‘Glow’ ismi altında bundan sonraki tüm projelerimize de taşıyacağız. Bu ismi, eski ve yeni tüm projelerimize yansıtıyoruz. Glow gücümüzü yansıttığımız bir marka olacak. Bu nedenle ilk projemiz Nev İstanbul’un da bu ismi taşımasını istedik ve ilk projemizin adını da Glow 3 olarak değiştirdik. MOM Yapı olarak hayata geçirdiğimiz tüm projeler, kalitemizin bir sembolü olarak bu ismi taşıyacak. Glow her zaman, inşaat sektöründe kalitenin altına attığımız imzamız olacak.” Avrupa Holding olarak sigorta sektöründen ayrıldıktan sonra rotalarını farklı yönlere çevirdiklerini söyleyen Murat Balcı, ilk projeleri Glow 3’ün Çekmeköy’de en yüksek kalite standartlarında inşa edildiğini de sözlerine ekledi. Glow 3’ün yüzde 65’inin tamamlanmasının ardından 15 Ekim 2011’de satışa sunulduğunu belirten Balcı, 239 dairelik projenin Haziran 2012’de teslim edileceğini ifade etti. Glow 3 projesinde metrekare satış fiyatları 3 bin liradan başlıyor ve 3 bin 150 liraya kadar çıkıyor. Balcı sözlerine, “ilk günden itibaren belirlediğimiz yüksek kalite anlayışını proje kapsamındaki her unsura yansıttık. Bu ilk proje bizim için inşaat sektöründe başarılı bir başlangıç olması açısından büyük önem taşımaktaydı. Bugün geldiğimiz noktada, projemizden konut sahibi olanların da ifade ettiği görüşlerin yansıttığı üzere, belirlediğimiz kalite hedeflerinin çok ötesine geçtiğimizi görüyoruz. Markalı konut üretiminde ne denli ciddi, müşteri odaklı ve güvenilir olduğumuzu kanıtladık. İlk projemizin elde ettiği başarıyı bundan sonra hayata geçireceğimiz tüm projelere taşımak, kalite standartlarımızı aynen yansıtmak düşüncesindeyiz. İlk projemizdeki başarımızı görerek, bu alandaki hedeflerimiz doğrultusunda çalışmalarımıza hız verdik. Gerçekleştireceğimiz çalışmalarla Türkiye’nin en önemli inşaat firmaları arasında yer alacak ve hem sektöre hem de ülke ekonomisine değer yaratacağız. Bu çalışmalardan biri olarak 2012 yılı içinde İstanbul, Anadolu Yakası’nda yeni projemize başlayacağız.” şeklinde devam etti. MOM Yapı Yönetim Kurulu Başkan Vekili Murat Balcı, 2012 yılı içinde başlayacakları projenin yaklaşık 160 konutluk olacağını ve İstanbul’un Çekmeköy ilçesinde hayata geçeceğini söyledi. Balcı, maliyetinin 50 milyon TL’yi bulması beklenen projenin de “Glow” markasıyla satışa sunulacağına dikkat çekti. Kentsel dönüşüm projelerine destek vermek amacıyla özel bir ekip oluşturulduğunu söyleyen Balcı, “kendimize ait 1,5 milyon metrekare arazimiz var ancak biz kat karşılığı projeleri de değerlendirmeye alacağız. Oluşturduğumuz yeni ekip daha önce benzer çalışmalarda bulunmuş, profesyonel kişilerden oluşuyor. MOM Yapı olarak kentsel dönüşüme büyük önem veriyoruz ve bu alanda da gücümüzü hissettirmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu. İlk konut projesi olan ‘Glow 3’ün yapımına 2010 yılının ilk çeyreğinde başlayan MOM Yapı, 239 daireden oluşan projeyi 2012 yılının Haziran ayında tamamlamayı hedefliyor. Çekmeköy Bölgesi’nde kolay ulaşılabilen bir konumda bulunan Glow 3, sakinlerine kaliteli ve güvenli bir yaşamın tüm olanaklarının bir arada bulunduğu bir yaşam alanı sunmaya hazırlanıyor. Glow 3’ün marka dekorasyonlu, buzdolabı hariç tüm mutfak eşyaları ile birlikte teslim edilecek dairelerinde yaşayacakların yapmaları gereken tek şey hareketli mobilyalarını taşımak olacak. Glow 3’te yer alan dairelerin satışına projenin başlangıç aşamasında değil, tamamlanmasına kısa bir süre kala başlanacak olması, MOM Yapı’nın finansal gücünün önemli bir kanıtı olarak gösterilmektedir.

ByConcept Sultanbeyli Homes, 79 bin liradan başlayan fiyatlarla satışa sunuluyor!

ByConcept Homes, Sultanbeyli’de, By Group tarafından inşa edilecek. Proje 8 Mart’ta satışa sunuluyor ByGroup, İstanbul Sultanbeyli’de yükselecek projesi ByConcept’i 08 Mart 2012 Perşembe günü düzenleyeceği bir basın toplantısı ile tanıtacak. ByGroup İcra Kurulu Başkanı Mahmut Bayraktar ve ByConcept Yatırım ve Satış Koordinatörü Mahmut Saymaz’ın katılımıyla gerçekleşecek toplantı ByOtell’de yapılacak. By Concept projesi üç bloktan meydana geliyor. Bloklar 6 kattan oluşuyor. By Concept Homes projesinde 326 konut, 150 ofis yer alıyor. Ayrıca 216 odalı ByOtel de By Concept projesi kapsamında hayata geçiyor. ByConcept projesinde alanları 45 ile 52 metrekare arasında değişen stüdyo dairelerin fiyatları 79 bin liradan başlıyor. 1 oda 1 salon dairelerin alanları 52 ile 66 metrekare arasında değişiyor. Fiyatları 108 bin liradan başlıyor. Alanları 95 ile 110 metrekare olan 2 oda 1 salon evlerin fiyatları 204 bin liradan, 156 metrekare 3 oda 1 salon evlerin fiyatları 250 bin liradan başlıyor. 181 metrekare büyüklükteki 4 oda 1 salon konut dubleks dairelerin fiyatları 450 bin liradan başlıyor. By Concept projesinde vale park, concierge, alışveriş, kuru temizleme, teknik servis gibi rezidans hizmetleri sunulacak. 2013 yılının Aralık ayında yaşamın başlayacağı By Concept projesi 21 bin metrekarelik alana kuruluyor. ByConcept projesinde fitness, spa, sauna, fin hamamı, yürüyüş yolları, su parkı, çocuk kulübü, restoran ve kafeler, 24 saat güvenlik ve kapalı otopark bulunuyor. 0216 398 16 16 www.byconcepthome.com

SoyakSoho projesinin son fiyat listesi! 2+1 dubleks 1.3 milyon Euro!

Soyak Soho projesinde 215 ila 252 metrekarelik 2 oda 1 salon dubleks daireler 1 milyon 358 bin Euro ila 1 milyon 998 bin Euro’ya satılıyor Zincirlikuyu’da Soyak tarafından inşa edilen Soyak Soho projesinde 215 ila 252 metrekarelik 2 oda 1 salon dubleks daireler 1 milyon 358 bin Euro ila 1 milyon 998 bin Euro’ya satılıyor. 65 metrekare 1 oda 1 salon daireler 328 bin Euro ila 398 bin Euro’ya, 114 metrekarelik 1 oda 1 salon dubleks daireler 698 bin Euro’ya, 123 ila 138 metrekarelik 2 oda 1 salon evler 598 bin Euro ila 1 milyon 118 bin Euro’ya satışa sunuldu. Soyak Soho projesinden ev almak isteyen müşteriler 4 farklı iç tasarım seçeneğinden birini seçebilecek. Ayrıca isteğe bağlı iç dekorasyon seçenekleri de sunulacak. Fırın, ocak, davlumbaz, buzdolabı, bulaşık makinesi, mikrodalga fırın, kurutmalı çamaşır makinesi gibi ankastre beyaz eşya donanımı sunan projede ayrıca merkezi ısıtma, soğutma ve sıcak su sistemleri, fiber optik altyapı, akıllı ev teknolojisi, binanın tüm elektrik ihtiyacını karşılayabilecek güçte jeneratör, daire büyüklüklerine göre plakaya tahsisli otopark ve depo alanı, otoparka ve asansörlere kartlı giriş sistemi, misafir otoparkı, otopark katlarında sürücü odaları, katlarda özel havalandırmalı çöp kovası ve çöp servis asansörü, bina içi ve çevresini 7 gün 24 saat izleyen kapalı devre kamera sistem gibi özellikler bulunuyor. SoyakSoho projesinde tüm dairelerin KDV oranı yüzde 1 olarak ödeniyor, sadece 252 metrekarelik dairelerin KDV oranı yüzde 18 olarak belirlenmiş durumda. Soyak Soho projesinde en az yüzde 25 peşinatla 120 ay konut kredisi kullanılabiliyor. Firma kredisi seçeneğinde senet de yapılabiliyor. Yüzde 25’lik peşinat ödendiğinde yüzde 75’i yıllık yüzde 6 vade farkıyla Euro bazında senetle ödenebiliyor. Vadeler Aralık 2013’e kadar uzayabiliyor. Soyak Soho Residence projesinde evler 2013 yılı sonunda sahiplerine teslim edilecek. 444 7646 (SOHO) www.soyaksoho.com.tr

Polat Park projesi nerede?

Polatus Yapı'nın Polat Park projesi Çekmeköy Taşdelen'de bulunuyor Polat Park projesi Şile Otobanı, yeni İstanbul Metrosu, 3.Boğaz Köprüsü bağlantısı, TEM Otoyolu gibi ana ulaşım hatlarının yanıbaşında bulunan Çekmeköy-Taşdelen'de bulunuyor. Ümraniye IKEA ve Meydan AVM'ye 9 km mesafede bulunan Polat Park konutları, Anadolu Yakası'nın yeni merkezi Çekmeköy'de inşa edilmekte olan Özyeğin Üniversitesi'nin yeni çevreci kampüsünün de yanıbaşında yer alıyor. Proje Polatus Yapı tarafından gerçekleştiriliyor. http://www.polatpark.com/

Makromtek projesi 10 soruda mercek altında! 56 bin TL'ye!

Makrom Yapı'nın Makromtek projesini 10 soruda inceledik. Projede fiyatlar 56 bin liradan başlıyor! 1-Projenin adı: Makromtek 2-Yapımcı firma: Makrom Yapı 3-Projenin yeri: Esenyurt 4-Makromtek projesinin sloganı: Mutlu yaşam alanı 5-Makromtek projesindeki konut sayısı: 364 6-Makromtek projesindeki blok sayısı: 4 7-Makromtek projesinin teslim tarihi: 2014 8-Makromtek projesinde konutların başlangıç fiyatı: 56 bin TL 9-Makromtek projesinde uygulanan ödeme planı: 60 ay banka kredisiz, kefilsiz vade 10-Makromtek projesindeki sosyal alanlar: Havuz kafe, açık yüzme havuzu, süs havuzları, kapalı yüzme havuzu, koşu parkuru, basketbol sahası, cep sinema salonu, resepsiyon, kreş, roof kafe, çocuk oyun parkı, fitness salonu, sauna, hamam. 444 65 76 www.makromtek.com

Karabük Üniversitesi raylı sistemler mühendisi yetiştirecek!

Karabük Üniversitesi raylı sistemler mühendisi yetiştirecek! Karabük Üniversitesi, Türkiye’de başka hiç bir üniversitede bulunmayan Raylı Sistemler Mühendisliği bölümünü açarak bu alanda eğitim vermeye başladı. 2007 yılında kurulan ve kısa sürede 18 bin öğrenciye ulaşan Karabük Üniversitesinde, 2 profesör, 6 doçent, 12 yardımcı doçent ve 12 araştırma görevlisinin bulunduğu bölümde, 98 öğrenci hazırlık eğitimi görüyor. Türkiye’nin ilk raylı sistemler mühendisi adayları, eğitim görecekleri 5 yıl içerisinde, hazırlık yılından sonra ilk yıl temel bilimler eğitimi, ikinci yıl temel mühendislik eğitimi, üçüncü ve dördüncü yılda ise uzmanlık eğitimleri alacak. Öğrenciler, alt yapı, jeoloji, zemin mekaniği, yapı çeşitleri statiği ve mukavemeti, raylar, üst yapı, temel makine elemanları, raylı araç mekaniği-dinamiği, temel üretim teknikleri, demiryolu malzemeleri, mekanik titreşimler, sinyalizasyon ve kontrol sistemleri konularında uzmanlaşacak. 5 yıllık eğitimi tamamlamayı başaran öğrenciler, Türkiye’nin ilk raylı sistemler mühendisleri olarak, Devlet Demir Yollarında, araştırma geliştirme birimlerinde ve özel sektörde de uzmanlık alanlarına göre istihdam edilebilecekler. Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Burhanettin Uysal, üniversitedeki çalışmalar hakkında yaptığı açıklamada, bu alanda mühendis yetiştirme amacının, Türkiye’nin raylı sistemler teknolojileri hakkında yeterli bilgi ve beceriye sahip yetişmiş mühendis ihtiyacını karşılamak, bu sayede problemleri belirleme, formüle etme, modelleme, analiz etme ve çözme becerisi ile gerektiğinde deneysel tasarım yapıp yürütebilme ve sonuçlarını analiz edip yorumlama becerisini kazandırmak olduğunu söyledi. Raylı sistemler alanında eğitim verecek akademik personelin bu alanda deneyim kazanmış seçkin kişilerden oluştuğunu ifade eden Uysal, bu zamana kadar Türkiye’de verilen demiryolu eğitiminde, demiryolu işletmeciliğinin ön planda tutulduğunu belirtti. Özellikle hızlı trenlerin yaygınlaşmaya başladığı ülkemizde, demiryolu alt ve üst yapısının teknik eksikliğini tespit ederek bu alanda ilk ve tek olarak mühendis yetiştirmeye başladıklarını bildiren Uysal, şöyle konuştu: "Bu alanda verilen eğitimle temel mühendislik bilimlerini kullanarak demiryolu alt yapısını ve üst yapısını oluşturan sistemlerin iyileştirilmesini, geliştirilmesini yapılarak, mevcut raylı sistem teknolojilerine uygulanması sağlanacaktır. Raylı sistemler mühendisliği, inşaat, elektrik-elektronik ve makine mühendisliğini bünyesinde barındıran disiplinler topluluğudur. Bu nedenle raylı sistemler mühendisliği eğitiminde bu üç disiplinin temel konularının öğretilmesi ve öğrencinin son sınıflarda başarılı olduğu alanlar dikkate alınarak belirli alanlarda uzmanlaşması sağlanacaktır." AA

Doğa Koleji üniversite kurma yolunda hızla ilerliyor!

Doğa Koleji üniversite kurma yolunda hızla ilerliyor! Bu öğrencilerin 498 bini özel okullarda okuyor. Türkiye’de özel okul sayısı 2 bin 750’ye ulaşmış durumda... Malum, eğitim sektöründeki potansiyel bir süredir başka alanlardaki yatırımcıların da ilgisi çekiyor. Hatırlanacağı gibi, 2010 yılında girişim sermayesi fonu Turkven, sessiz sedasız Doğa Koleji’nin yarısını satın almıştı. Fethi Şimşek’in kurduğu Doğa Koleji, bu taze kaynağın da etkisiyle son yılların en hızlı büyüyen eğitim kurumlarından biri oldu. Söz konusu ortaklıktan sonra en az 10 yeni kampüs açtı. Doğa Koleji’nin halen Türkiye genelindeki 36 kampüsünde (anaokulu, ilköğretim ve lise) faaliyet gösteriyor. Bu kampüslerin yarısının İstanbul’da olduğunu belirtelim. 21 bin öğrenciye eğitim veren Doğa Koleji’nde 3 bin öğretmen görev yapıyor. Bunlara 2 bin de diğer görevlerde çalışanlar eklenince Doğa Koleji’nin 5 bin kişiye doğrudan istihdam sağladığı söylenebilir. Öğrendiğimize göre Doğa Koleji, önümüzdeki iki yılda da hızlı büyümesini sürdürecek. Geçenlerde sohbet etme olanağı bulduğumuz Doğa Koleji CEO’su Uğur Gazanker, 2012-2013 eğitim öğretim döneminde İstanbul (Kurtköy, Bahçeşehir, Halkalı ve Beylikdüzü), Ankara ve Konya’da 6 kampüsün daha eğitim vermeye başlayacağını söyledi. Doğa Koleji, 2013-2014 eğitim öğretim yılında ise İstanbul Ataşehir, Çekmeköy, Güneşli (Basın Express), Kağıthane, Merter, Ataköy ve Sancaktepe; Gaziantep, Kayseri ve Samsun kampüslerini açacakmış. Şirket, okulların binalarını kiralıyor. Ancak Gazanker, okullardaki taşınabilir her türlü yatırımı kendilerinin yaptığını vurguladı. Ardından da “Bu yatırımların 20 milyon dolarını biz karşılayacağız. Biz eğitimden para kazanıyoruz. Hiçbir zaman kâr dağıtmıyoruz. Kazandığımızı yine yatırıma harcıyoruz” dedi. Bu arada, Fethi Şimşek’in mütevelli heyeti başkanlığını yaptığı Doğa Eğitim Vakfı’nın üniversite kurmak üzere YÖK’e başvurduğunu da belirtelim. Bu yıl içinde üniversite izninin alınacağı umuluyor. Uğur Gazanker, 2013-2014 akademik yılında ilk öğrencileri almayı hedeflediklerini söyledi. Acarkent’te eğitime başlaması planlanan “Doğa Üniversitesi” için ilk etapta 40 milyon TL’lik kaynak ayrılmış. Para

TÜİK'i göre inşaat, en çok ciro yapan üçüncü sektör!

TÜİK'i göre inşaat, en çok ciro yapan üçüncü sektör! Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), "Sanayi ve Hizmet Sektörlerinde Yoğunlaşma, 2009" istatistiklerini yayımladı. Buna göre, Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri kapsamında girişimler, 514 farklı sınıfta faaliyet gösterdi. 127 sınıfta çok yüksek, 71 sınıfta yüksek, 92 sınıfta orta, 224 sınıfta ise düşük derecede yoğunlaşma olduğu belirlendi. Ciro bazında en büyük paya yüzde 46,14 ile "Toptan ve perakende ticaret, motorlu taşıt, motosiklet, kişisel ve ev eşyalarının onarımı" sektörü sahip oldu. Sektördeki girişim sayısı da yüzde 42,41 olarak gerçekleşti. 2009 yılında ciro bazında en büyük paya sahip ikinci sektör yüzde 27,34 ile imalat sektörü olarak belirlenirken, sektördeki girişim sayısı da yüzde 12,92 oldu. Ciro bazında bu iki sektörü sırasıyla inşaat, ulaştırma ve depolama ile elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörleri izledi.Kültür, sanat, eğlence, dinlence ve spor, diğer hizmet faaliyetleri ve gayrimenkul faaliyetleri sektörleri ciro bazında en düşük paya sahip sektörler olurken, söz konusu sektörlerin girişim sayıları da sırasıyla yüzde 0,56, yüzde 5,33 ve yüzde 0,80 olarak gerçekleşti. Yoğunlaşma oranları nasıl hesaplanıyor? Yoğunlaşma oranları, 2009 yılı Sanayi ve Hizmet İstatistikleri çalışması kapsamındaki girişimlerin faaliyet türü birimleri bazında ciro değerleri kullanılarak NACE Rev. 2 sınıflamasına göre sınıflar (4 rakamlı) düzeyinde hesaplanıyor. Girişimin faaliyet gösterdiği her farklı ekonomik faaliyet sınıfı, faaliyet türü birimi olarak alınıyor. Bu çalışmada temel alınan yoğunlaşma oranı (CR4), bir ekonomik sınıftaki en büyük 4 girişimin ciroları toplamının, o ekonomik sınıftaki toplam ciro değerine bölünmesiyle elde ediliyor. AA

Depremler, çelik yapıya talebi artırdı!

Van depreminin ardından, betonarmeye oranla daha hafif ancak dayanıklı olan çeliğin özellikle yeni yapılan kamu binalarında kullanımının arttığı bildirildi. Türk Yapısal Çelik Derneği Başkan Yardımcısı Yener Gür’eş, yaptığı açıklamada, Van’da meydana gelen 7,2 şiddetindeki depremde betonarme binaların büyük hasar almasına rağmen, çeliğin kullanıldığı yapıların sağlam kalmasının ardından çelik kullanımına ilginin yükseldiğini söyledi. Özellikle yeni inşa edilen kamu binalarında betondan ziyade çelik yapıların daha fazla tercih edilmeye başlandığını vurgulayan Gür’eş, yaklaşık 20 yıldan beri çelik kullanımın artırılması için uğraştıklarını ancak bu kullanımın depremden sonra yükselişe geçtiğini ifade etti. Son yıllara kadar Türkiye’deki inşaat geleneklerinde çeliğin kayda dahi alınmadığını savunan Gür’eş, "Yani birçok yerde değerlendirilmiyor. Aslında getirdiği çok ciddi avantajlar var" dedi. Çelik yapıların betonarmelere göre çok kısa sürede inşa edildiğini dile getiren Gür’eş, şunları kaydetti: "Bu tür yapıların taşıyıcı sistemi, betonarme yapılara nazaran yaklaşık yüzde 10 daha hafif. Bir depremin bir binaya etki kuvveti, kütleyle depremin ivmesinin çarpımına dayanır. Depremin ivmesini değiştiremezsiniz ama eğer binanın kütlesini azaltırsanız, azalttığınız ölçüde depremin binaya etkisi de azalacaktır. Çelik yapılarda bu etki oldukça azaltılabiliyor. Bu avantajlardan istifade edilmeli." Van depreminin kendileri için ilginç bir deneyim olduğunu belirten Gür’eş, depremin ardından çelik yapıların öneminin fark edilmeye başlandığını bildirdi. Kamunun, sonunda çeliğin gücünün farkına vardığını anlatan Gür’eş, "Memnuniyetle söylüyorum ki, başta Sayın Başbakan olmak üzere ilgililer, ilk defa çelik yapıları tetkik ettiler. ’Bu yapılar kullanılabilir’ dediler. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bizi davet ettiler. Orada bir toplantıya katılıp, görüşlerimizi aktardık. Gönüllü danışmanlık vermeye hazır olduğumuzu belirttik. Örnek bir okul projesi verdik" diye konuştu. Gür’eş, Van depreminin ardından Türkiye’de ilk defa kamunun, çelik yapıya karar verdiğini vurgulayarak, şöyle devam etti: "İlk defa bu depremden sonra telefon açtılar. ’Derhal bina yapmamız lazım, bunu çelik yapacağız. Türkiye’de bunu yapabilecek kimse var mı?’ diye sordular. Mesela Van’da şu anda bir adet beton santral çalışır vaziyette. O da sınırlı şartlarda çalışıyor. Ancak çelik yapılarda sadece zemin betonunu döküyorsunuz. Geri kalan her şeyi fabrikada imal ederek, gelip yerine monte ediyorsunuz. Bu nedenle Ocak ayında üyelerimizden biri Van’da bir okul hizmete açtı. Önümüzdeki günlerde yine bir başka okul açılacak. Ayrıca Çanakkale Milli Eğitim Müdürlüğünden talep aldık. Bunların hepsi çelik, yapımı kolay, depreme çok daha dayanıklı yapılar." "Türkiye çelik imalatçısı durumuna geldi" Türkiye’nin şu anda Afrika, Orta Doğu, Orta Asya, Rusya ve Balkanların çelik imalatçısı durumuna geldiğini anlatan Gür’eş, şunları kaydetti: "Dünyada şu anda aklınıza gelebilecek tüm çelik yapılar, Türkiye’de yapılabiliyor, tasarlanabiliyor. 2011 yılı itibarıyla Türkiye’de bir milyon 100 bin ton seviyesinde çelik işlendi. Türkiye’de yapısal çelik kullanımı her yıl artıyor. Geçtiğimiz yıl 500 milyon dolarlık çelik inşaat malzemesi ihracatı yaptık. Bu yeterli değil ancak, şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, Türkiye’den ihracat talepleri oldukça artmış durumda. İhracatımızın 5 milyar dolara çıkmaması için hiç bir neden yok. Sadece biraz desteğe ihtiyaç var." Gür’eş, ihracatın birtakım nedenlerle artmadığını belirterek, "Teminat zorlukları gibi finansal engeller var. Bu sorunların çözülmesi için kamuyla görüşmelerimiz devam ediyor. Özellikle Ekonomi Bakanlığı bu konuda çok ciddi yaklaşım içerisinde. Bu sıkıntıların giderilmesinin ardından yapısal çelik ihracatında da Türkiye hak ettiği yere gelecek" diye konuştu. AA

Garanti Koza Irak'ta Selahattin Havalimanı'nı inşa edecek!

Garanti Koza Irak'ta Selahattin Havalimanı'nı inşa edecek! Türk inşaat sektörünün ilk ve öncü firmalarından biri olarak 1948 yılında kurulan Garanti Koza, 63 yıllık inşaat müteahhitliği deneyimi ve uzman profesyonel ekibi ile Irak’ın Tikrit şehrinde Selahattin Uluslararası Havalimanı’nı inşa edecek. Sözleşmenin imzalanmasını takiben 24 ayda tamamlanacak olan havaalanından yılda 2 milyon yolcu giriş çıkış yapabilecek. Garanti Koza, Selahattin Uluslararası Havalimanı projesi kapsamında, yolcu ve kargo bölümü altyapı çalışmaları, temel havaalanı binaları, pist çalışmaları, iniş ve uçak idare sistemleri, apron aydınlatma, pist aydınlatma sistemi de dahilhavalanı özel sistemleri, iletişim sistemleri, güvenlik sistemleri, havaalanı operasyon sistemleri, terminal alanı altyapı çalışmaları, güç kaynağı, su kaynağı ile atık su ve yağmur suyu sistemi işleri bulunuyor. Toplamda 200 milyon dolar yatırımla gerçekleşecek projeyi 24 ayda bitireceklerini belirten Garanti Koza Yurtdışı İşler Koordinatörü Coşkun Erginer, Garanti Koza’nın bu proje ile yeni pazarlara yelken açtığını, Bulgaristan, Kuzey ve Güney Irak, Rusya, Katar, Arabistan’da iş ortaklarıyla birlikte yoğun bir faaliyet zinciri başlattığını söylüyor. Levent Gökmen/Ekonomist