15 Kasım 2010 Pazartesi

DASK TARİFESİ

Tarife Hazine Müsteşarlığından: [R.G. Tarihi: 08/09/2000, Sayı:24164]

ZORUNLU DEPREM SİGORTASI TARİFE VE TALİMATI 587 sayılı "Zorunlu Deprem Sigortasına Dair Kanun Hükmünde Kararname"ye istinaden yapılacak Zorunlu Deprem Sigortasına aşağıdaki tarife ve talimatlar uygulanır.
1.Tarife
Yapı Tarzı I. Bölge

‰ II. Bölge

‰ III. Bölge

‰ IV. Bölge

‰ V. Bölge


A-Çelik, betonarme, karkas yapılar 2.20 1.55 0.83 0.55 0.44
B-Yığma Kagir Yapılar 3.85 2.75 1.43 0.60 0.50
C-Diğer Yapılar 5.50 3.53 1.76 0.78 0.58


Ödenecek prim, 3 ncü maddede belirtilen esaslara göre tespit edilen sigorta bedeline, deprem bölgesine ve yapı tarzına göre yukarıdaki tarife uygulanmak suretiyle bulunan tutara 10 TL ilave edilerek hesaplanır. İstanbul ili dahilinde bulunan rizikolar için bu tutar 15 TL olarak uygulanır. Ancak ödenecek primin asgari tutarı, deprem bölgesine ve yapı tarzına göre herhangi bir ayrım yapılmaksızın 25 TL'dir.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki apartman ve sitelerde, yönetici tarafından yaptırılan ve en az sekiz bağımsız bölümü içeren toplu sigortalarda, yukarıdaki tarife fiyatları üzerinden % 20 oranında indirim yapılır.
Poliçe süresinin sonunda sigortanın 30 gün içinde yenilenmesi durumunda, yenilenen poliçe için yukarıdaki tarife fiyatları üzerinden ayrıca %20 oranında indirim yapılır.
Deprem bölgeleri ayrımında, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından hazırlanan "Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası" esas alınır.
Yukarıdaki tarifede belirtilen yapı tarzlarının tanımı aşağıdaki gibidir:
A- Çelik, Betonarme Karkas Yapılar: Çelik veya betonarme taşıyıcı karkas bulunan yapılardır.
B- Yığma Kagir Yapılar: Karkas olmayan ve taşıyıcı duvarları moloz taş, kesme taş, tuğla veya boşluklu, boşluksuz beton briket gibi malzemeden yapılan, döşeme, merdiven ve tavanları beton veya betonarme olan yapılardır.
C- Diğer Yapılar: Yukarıdaki gruplara girmeyen yapılardır.
2. Azami Teminat Tutarı Zorunlu Deprem Sigortası kapsamında, bir mesken için verilebilecek azami teminat tutarı yapı tarzı ayırımı yapılmaksızın 140 Bin TL'dir.
3. Sigorta Bedelinin TespitiSigorta bedelinin tespitinde, sigorta edilen meskenin yapı tarzı için aşağıda belirtilen metrekare bedeli ile aynı meskenin brüt yüzölçümünün (veya yaklaşık yüzölçümünün) çarpılması sonucu bulunan tutar esas alınır. Zorunlu Deprem Sigortası yapılan bir meskenin sigorta bedeli, her halde 2 nci maddede belirtilen azami teminat tutarından çok olamaz.
Yapı Tarzı Sigorta Bedeli Hesabina
Esas Metrekare Bedeli (TL)
A-Çelik, betonarme, karkas yapılar 550
B-Yığma Kagir Yapılar 395
C-Diğer Yapılar 205

4. Muafiyet Her bir hasarda, sigorta bedelinin %2'si oranında tenzili muafiyet uygulanır. Doğal Afet Sigortaları Kurumu hasarın bu şekilde bulunan muafiyet miktarını aşan kısmından sorumludur. Muafiyet uygulaması açısından, her bir 72 saatlik dönem bir hasar sayılır.
5. Sigortanın SüresiSigortanın süresi bir yıldır.
6. Yetkili Sigorta Şirketleri ve Primlerin TahsiliDoğal Afet Sigortaları Kurumu nam ve hesabına Zorunlu Deprem Sigortası yapmaya yetkili sigorta şirketleri ve bu şirketlerin acenteleri tarafından yapılır. Doğal Afet Sigortaları Kurumu nam ve hesabına Zorunlu Deprem Sigortası yapmaya yetkili sigorta şirketleri, bu tarife ve talimatlara göre belirlenen prim tutarını peşin olarak tahsil ederler.
7. Yetkili Sigorta Şirketlerine Ödenecek KomisyonDoğal Afet Sigortaları Kurumu nam ve hesabına zorunlu deprem sigortası sözleşmesi yapmaya yetkili sigorta şirketlerine, kendileri veya acenteleri tarafından yapılan zorunlu deprem sigortası primi tutarı üzerinden İstanbul ili dahilinde bulunan rizikolar için %12,5 oranında, diğer illerde bulunan rizikolar için %17,5 oranında komisyon ödenir.
Ancak, her bir sigorta sözleşmesi itibariyle yetkili sigorta şirketine ödenecek asgari komisyon 10 TL'dir. Ödenen asgari komisyonun 3 TL'si sigorta şirketine, 7 TL'si acenteye aittir. Yukarıda belirtilen oranlar kapsamında sigorta şirketine ödenecek komisyonun 10 TL'yi aşması durumunda, acenteye verilecek komisyon, asgari tutarın altına düşülmemesi kaydıyla, sigorta şirketi ve acente arasında serbestçe belirlenir."
Yetkili sigorta şirketlerine ve acentelerine, yukarıda belirlenen komisyon oranlarına ilave olarak, Doğal Afet Sigortaları Kurumu Yönetim Kurulunca belirlenecek esaslar dahilinde, bir takvim yılı içinde düzenledikleri yeni sigorta sözleşmesi sayısı dikkate alınarak, sağladıkları toplam net prim üretimi üzerinden %5 oranını aşmayacak şekilde ayni veya nakdi teşvik komisyonu ödenebilir.
8. İhtiyari SigortaDoğal Afet Sigortaları Kurumu dışındaki kişi ve kuruluşlar Zorunlu Deprem Sigortası yapamazlar. Ancak, Zorunlu Deprem Sigortası yapılan bağımsız bölüm veya binaların değerinin 3 üncü maddeye göre hesaplanan sigorta bedelinden yüksek olması durumunda söz konusu sigorta bedelini aşan kısım için, Zorunlu Deprem Sigortasının yapılmış olması kaydıyla, sigorta şirketleri tarafından ihtiyari deprem sigortası yapılabilir.
9. YürürlükBu tarife ve talimat 27 Eylül 2000 tarihinde yürürlüğe girer.
(1) 20/06/2001 tarih ve 24438 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimatında Değişiklik Yapılmasına Dair Tarife ve Talimatla değiştirilmiştir.
(2) 03/10/2001 tarih ve 24542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimatında Değişiklik Yapılmasına Dair Tarife ve Talimatla değiştirilmiştir.
(3) 12/12/2002 tarih ve 24961 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimatında Değişiklik Yapılmasına Dair Tarife ve Talimatla değiştirilmiştir.
(4) 12/08/2003 tarih ve 25197 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimatında Değişiklik Yapılmasına Dair Tarife ve Talimatla değiştirilmiştir.
(5) 22.12.2003 tarih ve 25324 (1.Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimatında Değişiklik Yapılmasına Dair Tarife ve Talimatla değiştirilmiştir.
(6) 27.11.2004 tarih ve 25653 (Asıl) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimatında Değişiklik Yapılmasına Dair Tarife ve Talimatla değiştirilmiştir.
(7) 06.02.2006 tarih ve 26072 (Asıl) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimatında Değişiklik Yapılmasına Dair Tarife ve Talimatla değiştirilmiştir.
(8) 20.02.2007 tarih ve 26440 (Asıl) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimatında Değişiklik Yapılmasına Dair Tarife ve Talimatla değiştirilmiştir.
(9) 05.03.2008 tarih ve 26807 (Asıl) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimatında Değişiklik Yapılmasına Dair Tarife ve Talimatla değiştirilmiştir.
(10) 14.11.2008 tarih ve 27054 (Asıl) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimatında Değişiklik Yapılmasına Dair Tarife ve Talimatla değiştirilmiştir.

DASK YÖNETMELİĞİ

Yönetmelik
Devlet Bakanlığından: [R.G. Tarihi: 01/12/2001, Sayı: 24600]
DOĞAL AFET SİGORTALARI KURUMU YÖNETİM KURULU ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİKAmaçMadde 1 - Bu Yönetmeliğin amacı, zorunlu deprem sigortası yapmak ve 25/11/1999 tarihli ve 587 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kendisine verilen görevleri yerine getirmek üzere kurulan kamu tüzel kişiliğini haiz Doğal Afet Sigortaları Kurumunun Yönetim Kurulunun çalışma usul ve esaslarını belirlemektir.
DayanakMadde 2 - Bu Yönetmelik, 25/11/1999 tarihli ve 587 sayılı Zorunlu Deprem Sigortasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin 18 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
TanımlarMadde 3 - Bu Yönetmelikte geçen;
a) Bakan veya Bakanlık: Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakan veya Bakanlığı,
b) Müsteşarlık: Hazine Müsteşarlığını,
c) Kurum: Doğal Afet Sigortaları Kurumunu,
d) Kurul: Doğal Afet Sigortaları Kurumu Yönetim Kurulunu,
e) Kurum İdarecisi: Doğal Afet Sigortaları Kurumunun teknik işlerini yürüten şirketi,
f) Kanun Hükmünde Kararname: 25/11/1999 tarihli ve 587 sayılı Zorunlu Deprem Sigortasına Dair Kanun Hükmünde Kararnameyi, ifade eder.
Kurulun Oluşumu ve Çalışma AdresiMadde 4 - Kurul, biri Başkan olmak üzere toplam 7 üyeden oluşur. Kurulun çalışma adresi, Kurum İdarecisinin idari merkezinin bulunduğu adrestir.
Kurulun GörevleriMadde 5 - Kurulun Görevleri şunlardır:
a) Kurumun işleyişine ilişkin politikaları tespit etmek; Kurum işlerinin ne şekilde yapılacağına, Kurum İdarecisi, sigorta şirketleri, sigortalılar ve ilgili diğer kişi ve kuruluşlarla ilişkilerin nasıl yürütüleceğine ilişkin hususları içeren ayrıntılı bir çalışma planı düzenlemek,
b) Müsteşarlık ile Kurum idarecisi arasında yapılan sözleşmeyi dikkate alarak Kurum idarecisinin çalışma usul ve esaslarını belirlemek, Kurum idarecisine yüklenilmiş olan görevlerin zamanında ve tam olarak yerine getirilmesini kontrol etmek ve sağlamak,
c) Kurum nam ve hesabına zorunlu deprem sigortası sözleşmesi yapmaya yetkili sigorta şirketlerini ve uymaları gerekli usul ve esasları Müsteşarlığın uygun görüşünü alarak belirlemek, gerektiğinde bu şirketlerden alınacak katkı payını ve teminatın miktarını ve usulünü belirlemek, prim ödemelerinin ve poliçe bilgilerinin Kuruma intikal şartlarını düzenlemek, şirketlerle yapılacak sözleşme esaslarını tespit etmek,
d) Tazminat ödemelerine ilişkin usul ve esasları belirlemek ve tazminat ödemelerinin en kısa sürede yapılması için gerekli tedbirleri almak,
e) Kurum İdarecisinin ve varsa reasürans danışmanının birlikte hazırlayacağı risk paylaşımı ve reasürans planı önerilerini değerlendirmek, Kurumun sigortadan kaynaklanan toplam yükümlülüklerini ve sahip olduğu kaynakları dikkate alarak en uygun plana karar vermek, risk paylaşımı ve reasürans planını onaylamak,
f) Kaynakların yatırımında sırasıyla; varlıkların yüksek derecede likit olması, anapara kaybı riskinin en düşük olması ve getiri oranının maksimize edilmesi olarak tespit edilen ana kıstasları dikkate alarak Kurum kaynaklarının yatırıma yönlendirilmesine ilişkin usul ve esasları tespit etmek,
g) Halkla ilişkiler ve tanıtım kampanyaları yapılmasına ve bu amaçla kullanılacak basın yayın organlarına ve usullerine karar vermek, gerektiğinde halkla ilişkiler ve tanıtım kampanyalarını yürütmek üzere uzman kişi veya şirket tayin etmek,
h) (Değişik:RG-29/11/2006-26361) Kurum kaynaklarından karşılanmak üzere Kurum ihtiyaçları için Kanun Hükmünde Kararname ve bu Yönetmelik hükümleri çerçevesinde mal ve hizmet satın alımı yapılmasına ve sair harcamalara karar vermek, mal ve hizmet satın alımının ve sair harcamaların tabi olacağı usul ve esasları belirlemek,
i) Tazminat ödemelerinin en kısa sürede yapılmasını sağlamak amacıyla gerektiğinde Devletten avans alınmasına karar vermek,
j) Zorunlu deprem sigortasına tabi bütün binaların sigorta kapsamına alınmasını temin için gerekli tedbirleri almak ve bu amaçla diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak,
k) Halefiyet hakkının kullanılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek,
l) Para cezalarının takip ve tahsiline ilişkin usul ve esasları belirlemek,
m) Kurumun yıllık faaliyet raporunu, her hesap dönemi sonunu takip eden dördüncü ayın sonuna kadar hazırlamak,
n) Kurumun kamuoyuna yapacağı duyuruların usul ve esaslarını tespit etmek.
Kurul Başkanı ve Kurul Başkan VekiliMadde 6 - Kurul başkanı Bakan tarafından tayin edilir. Kurul başkanı, Kurumun çalışmalarının düzenli ve verimli bir şekilde yürütülmesinden sorumludur.
Kurul başkan vekili, üyeler arasından ve en az dört oyla seçilir. Başkan vekilinin herhangi bir nedenle görevinden ayrılması halinde, aynı usule göre yeni bir seçim yapılır. Başkan vekili, başkanın bulunmadığı durumlarda başkana ait görevlerin yürütülmesini sağlar.
Kurul ToplantılarıMadde 7 - Kurul, işlerin gerektirdiğince ve her halde bir takvim yılı içinde altı defadan az olmamak üzere, başkanın, başkan vekilinin, Kurum İdarecisinin veya en az üç üyenin daveti ile toplanır. Toplantıların Kurum İdarecisinin merkezinde yapılması esastır. Ancak toplantının, en az dört üyenin onayı ile Türkiye dahilinde belirlenecek başka bir yerde yapılması da mümkündür.
(Değişik ikinci fıkra:RG-29/11/2006-26361) Toplantı yeri, saati ve gündemi ile toplantıda ele alınacak konulara ilişkin bilgi ve belgeler Kurum İdarecisi tarafından başkanın bilgisi dahilinde toplantı tarihinden en az yedi gün önce incelenmek üzere Kurul Başkanına ve Müsteşarlığa gönderilir. Kurul Başkanı tarafından uygun görülen gündem, toplantı tarihinden en az iki gün önce tüm üyelere duyurulur.
Kurul, en az beş üyenin katılımıyla başkanın veya başkanın bulunmadığı durumlarda başkan vekilinin başkanlığında toplanır. Sekreterya işlerini yürütmek, toplantı görüşmelerini tespit etmek, karar ve tutanağı hazırlamak üzere Kurulca Kurum İdarecisi bünyesinden bir Kurul raportörü seçilir.
Kurul başkanı, gerekli gördükçe, Müsteşarlığın ve Kurum İdarecisinin elemanlarını veya bilgi ve görüşlerini almak üzere dışarıdan uzman kişileri toplantılara davet edebilir.
(Ek fıkra:RG-29/11/2006-26361) Kurul, Kurum İdarecisinin Kurum adına tesis edeceği iş ve işlemlere, girişeceği temaslara ilişkin usul ve esasları belirler. Kurum adına yapılan her türlü temas hakkında Kurul üyelerine Kurum İdarecisince bilgi verilir. Kurumu malî yükümlülük altına sokacak her türlü işlem için öncelikle Kurul kararı alınması ve işlem sürecinden Kurul üyelerine Kurum İdarecisince bilgi verilmesi esastır. İvedi harcamalar, elektronik ortamda bilgilendirmesi yapılmak ve sonradan Kurulca onaylanmak kaydıyla, Kurum İdarecisi tarafından yapılır.
Toplantıya Katılamama HalleriMadde 8 - Üyelerin bütün Kurul toplantılarında hazır bulunmaları esastır. Toplantıya katılamayacak derecede önemli bir mazeretin olması halinde, bu durum toplantı tarihinden önce başkana ve Kurum İdarecisine bildirilir.
Kurul Kararları ve TutanakMadde 9 - Konular gündem çerçevesinde görüşülerek karara bağlanır. Oylamalar açık yapılır ve kararlar en az dört üyenin aynı yöndeki oyuyla alınır. Alınan kararlara aykırı görüşü olanlar, görüşlerinin sebeplerini toplantıda açıklar.
Üyeler; kendisi, usul ve füruundan biri, eşi ve üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve sıhri hısımlarının ilgili bulundukları hususların görüşme ve oylamasına iştirak edemezler.
Kurul tutanakları, noterden onaylanmış, birbirini izleyen sayfa numaralı bir deftere tarih ve numara sırasıyla, satır araları açık bırakılmamak ve çıkıntı olmamak kaydıyla yazılır. Kurul, önemine göre hangi konularla ilgili olan görüşmelerin tutanağa geçirileceğini önceden bir ilke kararına bağlayabileceği gibi, bunu toplantı sırasında da kararlaştırabilir. Alınan kararlar, varsa karşı görüşler ile taraflara yüklenen görevler ve tanınan haklar, şüphe ve tereddüde yol açmayacak şekilde açık yazılır. Tutanakların her sayfası, toplantıya katılan üyelerce imzalanır.
Kararların AçıklanmasıMadde 10 - Kurul kararları, gerektiğinde ve ancak Kurulun bu yönde aldığı karar doğrultusunda başkan, Kurum İdarecisi veya yetkilendirilen üye tarafından açıklanabilir.
Kurul Üyelerinin SorumluluğuMadde 11 - Üyeler, Kurul işlerini, basiretli bir işadamı gibi gerekli dikkat ve basiretle yürütmek zorundadırlar. Üyeler, görevleri sırasında öğrendikleri Kurumla ilgili gizlilik taşıyan bilgileri ve sırları görevlerinden ayrılmış olsalar bile açıklayamazlar, kendilerinin veya başkalarının menfaatine kullanamazlar.
Üyeliğin Sona ErmesiMadde 12 - Atanmaları için gerekli şartları kaybeden, istifa eden, görevini yerine getirmesine mani sürekli bir hastalığı olan, bu Yönetmeliğin 10 veya 11 inci maddesine aykırı hareket eden üyelerin görevleri Bakan kararı ile sona erer. Bu durumdaki üyeler Kurumda hiçbir şekil ve sıfatla görev alamazlar.
Ücret ve Yol GiderleriMadde 13 - Üyelere; kamu iktisadi teşebbüslerinde yönetim kurulu üyelerine ödenen aylık ücret, yevmiye ve diğer ödemeler tutarında ödeme yapılır. Toplantıya dışarıdan davet edilen uzmanların ve ilgili kurum yetkililerinin yol, yevmiye ve ikamet giderleri Kurumca karşılanır.
Yetkili İmzalarMadde 14 - Kurumu ilzam edecek ve taahhüt altına koyacak her türlü evrak, vesika ve sözleşmenin geçerliliği için, Kurumun açık adı ile birlikte yetkili kılınmış iki kişinin imzasını taşıması gereklidir. Kurum adına imza atmaya yetkili kişiler ve bunların yetkileri ve dereceleri Kurulca tespit olunur.
Kurum kaynaklarının yatırıma yönlendirilmesiEK MADDE 1 - (Ek:RG-19/06/2009-27263)
Kurum kaynaklarının yatırıma yönlendirilmesine ilişkin usul ve esaslar aşağıda belirtilen ilkeler çerçevesinde Kurulca belirlenir.
a) Kurum varlıklarının yatırıma yönlendirilmesinde, yatırım araçları bakımından çeşitlendirme yapılır ve öncelikli olarak; varlıkların likit olması, anapara kaybı riskinin en düşük olması ve getiri oranının yüksek olması ilkeleri esas alınır.
b) Kurum kaynaklarının yıllık saklama payı tutarının iki katı ile muallak hasar, kredi ve reasürans ödemeleri gibi önemli büyüklükteki yükümlülüklerinin toplamını aşması durumunda orta veya uzun vadeli portföyler oluşturulabilir. Bu şekilde oluşturulan portföyün vadesine göre (a) bendindeki öncelik sıralaması değiştirilebilir.
c) Kurum fonları, Kurum İdarecisi tarafından ve/veya Sermaye Piyasası Kurulunca yetkilendirilmiş portföy yönetim şirketleri tarafından yönetilebilir. Bu durumda Kurum İdarecisi veya portföy yönetim şirketi, Kurul tarafından belirlenen yönetim stratejilerine ve yatırım kısıtlamalarına uygun hareket etmek zorundadır.
ç) Portföy yönetim şirketi veya Kurum İdarecisi, Kurum portföyüyle ilgili yatırım kararlarında objektif bilgi ve belgelere dayanmak ve belirlenen yatırım ilkelerine uymak zorundadır. Bu bilgi ve belgeler ile portföy yönetim stratejilerine mesnet teşkil eden araştırma ve raporları en az beş yıl saklanır.
d) Borsalarda işlem gören varlıkların alım satımı borsa kanalıyla yapılır.
e) Kurum portföyüne yabancı borçlanma araçları bakımından Müsteşarlıkça belirlenen ülkelerin kamu otoritelerince veya bu ülkelerde yerleşik şirketlerce çıkarılan ve vadesi yirmi yıldan uzun olmayan yabancı borçlanma araçları alınabilir.
f) Kurum portföyüne hiçbir şekilde alım satım anındaki piyasa fiyatı üzerinde varlık satın alınamaz ve portföyden bu değerin altında varlık satılamaz.
g) Portföy yöneticisi veya Kurum İdarecisi, herhangi bir şekilde kendisine ve üçüncü kişilere çıkar sağlamak amacıyla Kurum portföyüne işlem yapamaz; Kurum fonları adına vereceği emirlerde gerekli özen ve basireti gösterir.
ğ) Kurum fon varlıklarının %10 undan fazlası bir ihraççının para ve sermaye piyasası araçlarına yatırılamaz. Fon varlıklarının %5 inden fazla yatırım yaptığı ortaklıkların para ve sermaye piyasası araçlarının toplam tutarı fon varlıklarının %40 ını aşamaz. Devlet iç ve dış borçlanma senetleri için bu sınırlamalar uygulanmaz.
h) Kurum fon portföyüne borsada işlem gören para ve sermaye piyasası araçlarının alınması esastır. Borsada işlem görecek olması koşuluyla, yapılan ilk ihraçlardan da para ve sermaye piyasası aracı alınabilir.
ı) Kurum varlıklarının en fazla %10 u tek bir kurucuya ait yatırım fonu katılma belgelerine yatırılmak suretiyle değerlendirilebilir. Ancak, her bir yatırım fonuna yapılan yatırım tutarı, fon varlıklarının %5 ini geçemez.
i) Yatırım amaçlı olarak türev ürünlere yatırım yapılamaz. Riskten korunma amacıyla türev ürünler için verilen primler ve teminatların toplamı, portföy büyüklüğünün %5 ini geçemez. Kurum portföyüne borçluluk ifade eden yabancı para ve sermaye piyasası araçlarından derecelendirmeye tabi tutulmuş olanlar alınır. Yabancı borçlanma araçları ya da bu araçlara dayalı para ve sermaye piyasası araçlarının portföye alımında; derecelendirme yapan kuruluşun derecelendirme ölçütleri çerçevesinde, borç yapısının niteliği, piyasadaki değişimlere olan duyarlılığı, borcun ödenmeme riski gibi unsurlar açısından, borçlanma aracının yeterli koruma sağladığına ve yatırım yapılabilir nitelikte olduğuna ilişkin derece almış olması şartı aranır. İlgili aracın derecesini belirleyen belgeler portföy yönetim şirketi veya Kurum İdarecisi nezdinde bulundurulur.
j) Vadeli veya vadesiz mevduatın tutulacağı banka veya bankaların seçiminde, kamu bankaları hariç olmak üzere, derecelendirmesi en yüksek bankalar arasından en yüksek getiri oranını sağlayan banka veya bankaların seçimi esastır.
k) Kurum fonlarının Kurum İdarecisi tarafından yönetilen kısmında yer alan araçların içerisinde, yurtiçinde Takasbankın saklama hizmeti verdiği para ve sermaye piyasası araçlarının bulunması halinde bu araçlar, Kurum adına Takasbank nezdinde saklanır. Bunun dışında kalan para ve sermaye piyasası araçlarının saklanmasında, Müsteşarlıkça uygun görülmek ve Takasbanka dışarıda saklanan varlıklar ve bunların değerleri konusunda gerekli bilgileri aktarmak veya erişimine olanak tanımak koşuluyla bir başka saklayıcıdan saklama hizmeti alınabilir. Kurum fonlarının portföy yönetim şirketleri tarafından yönetilen kısmı ile ilgili olarak sermaye piyasası mevzuatı hükümleri uygulanır.”
Mal ve hizmet satın alma esasları ve usulleriEK MADDE 2 - (Ek:RG-19/06/2009-27263)
Kurul, resen veya kendisine gerekçeli olarak Kurum İdarecisi tarafından önerilecek mal ve hizmet ihtiyacı için alım yapılmasına karar verebilir. Mal ve hizmet satın alımında uygulanacak usul ve esaslar, komisyon teşkili, süresi, üyeleri ve gerekli görülen diğer hususlar Kurulca belirlenir. Alınacak mal ve hizmet için iş tanımı Kurum İdarecisince hazırlanarak Kurulun onayına sunulur. Kurulca gerekli görüldüğü takdirde iş tanımı hakkında Müsteşarlıktan görüş alınabilir.
Mal ve hizmet satın alımında aşağıda düzenlenen yöntemlerden biri tercih edilir.
a) Açık teklif: Açık teklif usulü, bütün isteklilerin teklif verebildiği usuldür.
b) Belli istekliler arasında mal ve hizmet satın alımı: Kurul kararı ile tespit edilen usul ve esaslar çerçevesinde Komisyonca teklif verebilecek nitelikteki kişilerin belirlenerek, bu adaylardan alınan tekliflerin değerlendirilmesi suretiyle mal ve hizmet satın alımının yapıldığı usuldür. Bu usulde rekabeti temin edecek sayıda ve nitelikte adayın davet edilmesi esastır.
c) Doğrudan temin: Aşağıda belirtilen durumlardan birinin bulunması halinde, diğer usullere tabi olmadan ve ekonomik, malî, meslekî ve teknik yeterlik belirlemesine gerek olmaksızın fiyat araştırması yapılmak suretiyle doğrudan mal ve hizmet temin edilebilir.
1) İhtiyacın sadece gerçek veya tüzel tek kişi tarafından karşılanabileceğinin tespit edilmesi.
2) Sadece gerçek veya tüzel tek kişinin ihtiyaç ile ilgili özel bir hakka sahip olması.
3) Mevcut mal, ekipman, teknoloji veya hizmetlerle uyumun ve standardizasyonun sağlanması için gerekli olan mal ve hizmetlerin, asıl sözleşme kapsamında düzenlenecek ve toplam süreleri üç yılı geçmeyecek sözleşmelerle ilk alım yapılan gerçek veya tüzel kişiden alınmasının gerekmesi.
4) Alınacak mal veya hizmetin bedelinin, Katma Değer Vergisi hariç Ellibin Türk Lirası tutarından düşük olması. Bu tutar her yıl ilan edilen yeniden değerleme oranı kadar artırılır. Söz konusu mal ve hizmet alımları için komisyon kurulup kurulmayacağı hususunda Kurul yetkilidir.
Açık teklif usulü ve belli istekliler arasında mal ve hizmet satın alımı usullerinde komisyon kurulması esastır.
Komisyon, satın alınacak mal veya hizmetin mahiyetine göre ve Kurul kararı çerçevesinde, üye sayısı üç veya beş olmak üzere, ilgili kurum temsilcilerinden veya uzmanlardan oluşturulur. Komisyon çalışmalarından doğan masraflar Kurum tarafından karşılanır. Komisyon eksiksiz olarak toplanır ve kararlar çoğunlukla alınır. Kurul, Komisyon faaliyetlerine Kurum İdarecisince katkı sağlanmasına karar verebilir. Komisyona Kurul üyelerinden üye belirlenemez.
Komisyon gerekli fiyat ve diğer araştırmaları yapar, teklifleri değerlendirerek görüşünü Kurula sunar.
Kurul, mal ve hizmet satın alımlarını mümkün olan en uygun şartlarda ve mümkün olduğu ölçüde ilk elden yapar. Mal satın alımında fiyatın düşük olmasının yanı sıra Kurum ihtiyaçlarının uygun şekilde karşılanması, ödeme koşulları, gerekli nitelikleri haiz olması, zamanında teslim ve bakım şartları dikkate alınır ve bu nitelikleri taşıyan en uygun teklif tercih edilir. Hizmet satın alımında teknik yeterlilik ve Kurum ihtiyaçlarının karşılanması öncelikli olarak dikkate alınır.
Açık teklif usulünde satın alınacak mal ve hizmetler teklif verme süresince Kurumun resmî internet sitesinde ve en az bir defa ülke çapında yayımlanan tirajı en yüksek iki gazetede ilan edilmek suretiyle duyurulur. Teklif verme süresi, büyük bir hasarın zorunlu kıldığı durumlar veya başka bir mücbir sebep hali hariç olmak üzere, ilan tarihinden itibaren onbeş günden az olamaz.
Mal ve hizmet satın alımı için aranan ekonomik, malî, meslekî ve teknik yeterliliği gösteren belgeler Kurul kararı ile belirlenir. Ancak her durumda;
a) İsteklinin meslekî faaliyetini sürdürdüğünü, teklif vermeye yetkili olduğunu, organizasyon yapısını, işi yerine getirmek için yeterli sayıda ve nitelikte personel çalıştırdığını veya çalıştıracağını, ilan edilen iş veya benzer işlerdeki deneyimini,
b) İsteklinin ilgili mevzuat uyarınca yayımlanması zorunlu olan bilançosu veya bilançosunun gerekli görülen bölümleri, iş hacmini gösteren toplam cirosu ve ilan edilen iş ile ilgili taahhüdü altındaki ve bitirdiği iş miktarını gösteren belgeler istenir.
Teklif sahipleri istenen belgelerle birlikte teklif sahibi veya yetkili temsilcileri tarafından imzalanmış olarak ayrı ayrı kapalı zarfların içindeki fiyat tekliflerini tekliflerin değerlendirileceği Komisyon toplantısında teslim eder.
Komisyon tüm teklif sahiplerinin katılımı ile teklifleri değerlendirir. Teklif sahiplerinin ekonomik, malî, meslekî ve teknik yeterliliklerini gösteren belgeler öncelikli olarak incelenir. Bu belgelerde eksiklik bulunması halinde eksikliğin giderilmesi için Komisyon ilgiliye bir iş gününü geçmemek üzere bir defaya mahsus olmak üzere ek süre verir. Bu durumda fiyat teklifleri açılmadan bir tutanakla muhafaza edilir. Fiyat teklifleri tayin edilen günde tüm teklif sahiplerinin katılımı ile açılır. Eksik belgesini sunmayan teklif sahibinin fiyat teklifi açılmayarak mal ve hizmet satın alım süreci dışında bırakılır.
Açılan fiyat teklifleri toplantıda okunur ve ilgililerden açık eksiltme suretiyle yeni teklifte bulunmaları istenir. Bu süreç birden çok kez tekrarlanabilir.
Komisyonca yapılan değerlendirme sonucu düzenlenen rapor Kurula sunulur. Kurul, mal ve hizmet satın alınmasına karar verip vermemekte serbesttir.”
“Mal ve hizmet satın alımı yasaklarıEK MADDE 3 - (Ek:RG-19/06/2009-27263)
Aşağıda sayılanlar, doğrudan veya dolaylı veya alt yüklenici olarak, kendileri veya başkaları adına hiçbir şekilde mal ve hizmet satın alımlarına katılamazlar.
a) Kamu ihale mevzuatı uyarınca kamu ihalelerinde ihale dışı bırakılması gereken teklif sahipleri,
b) İlgili kanunlardaki hükümler gereğince geçici veya sürekli olarak kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanmış olanlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan ve organize suçlardan dolayı hükümlü bulunanlar,
c) Hileli iflas ettiğine karar verilenler,
ç) Kurul üyeleri, Kurum İdarecisi yöneticileri ve çalışanları,
d) Komisyon üyeleri,
e) (c), (ç) ve (d) bentlerinde belirtilen şahısların eşleri ve üçüncü dereceye kadar kan ve ikinci dereceye kadar kayın hısımları ile evlatlıkları ve evlat edinenleri,
f) (c), (ç) ve (d) bentlerinde belirtilenlerin yönetim kurullarında görevli bulunmadıkları veya sermayesinin %10 undan azına sahip oldukları şirketler hariç olmak üzere, bu kişilerin ortak, hissedar veya yönetim kurulu üyesi bulundukları şirketler,
g) Doğrudan temin yöntemiyle yapılacak mal ve hizmet satın alımları hariç olmak üzere, Kurum İdarecisinde veya Kurum İdarecisinin en az %10 oranında doğrudan veya dolaylı ortaklığı bulunan gerçek veya tüzel kişiler.
Daha önce kendisine iş verildiği halde, usulüne göre sözleşme yapmak istemeyen istekliler ile sözleşme yapıldıktan sonra, taahhüdünden vazgeçen ve mücbir sebepler dışında taahhütlerini, sözleşme ve şartname hükümlerine uygun olarak yerine getirmediği tespit edilenler, Kurulca belirlenecek süre boyunca mal ve hizmet satın alımlarına katılamazlar.
Bu yasaklara rağmen mal ve hizmet satın alımına katılan istekliler mal ve hizmet satın alımı dışı bırakılarak varsa geçici teminatları gelir kaydedilir. Ayrıca, isteklilerin bu durumunun mal ve hizmet satın alımı sonrasında belirlenmesi halinde, varsa teminatları gelir kaydedilerek mal ve hizmet satın alımı iptal edilir. İhtiyaç halinde alım süreci yeniden başlatılır.”
İstisnai durumlarEK MADDE 4 - (Ek:RG-19/06/2009-27263)
Risk paylaşımı ve reasürans hizmeti ile bu konulara ilişkin danışmanlık hizmeti satın alımı, Kurul tarafından belirlenen usul ve esaslara göre yapılır.
Kurumun, Müsteşarlık ile Kurum İdarecisi arasında yapılan sözleşme kapsamında Kurum kaynaklarından karşılanacak her türlü yazılım, donanım, sistem ve ağ hizmetleri ile bakım hizmetlerinin alımı, bu Yönetmeliğin doğrudan temin hükümleri çerçevesinde Kurum İdarecisince yerine getirilir.
Reklam, tanıtım ve halkla ilişkiler ile bu kapsama giren her türlü toplantı ve organizasyon faaliyetleriyle ilgili mal ve hizmet satın alımları, Kurul tarafından belirlenen usul ve esaslara göre yapılır.
Hasar tespiti ve eksper eğitimine yönelik hizmet satın alınması, temsil ve ağırlama faaliyetleri kapsamında yapılacak konaklama, seyahat ve iaşeye ilişkin alımlar, Kurul tarafından belirlenen usul ve esaslara göre yapılır.”
YürürlükMadde 15 - Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
YürütmeMadde 16 - Bu Yönetmelik hükümlerini Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakan yürütür.


Bu Yönetmelikte Değişiklik Yapan Mevzuat
Yayımlandığı
R.Gazete Tarih ve No. Yürürlük
Tarihi Değiştirilen
Maddeler Kald›r›lan Maddeler
29.11.2006 - 26361 29.11.2006 Md.5,7, Ek Md.1, Gç.Md.1-5
11.10.2007 - 26670 11.10.2007 Ek Md.2-6,Gç.Md.1-5
19.06.2009 – 27263 19.06.2009 Ek Md.1-2-3-4 Ek 5-6

Sayfa Başı

DASK KAPSAMI

Genel Şartlar Hazine Müsteşarlığından: [R.G. Tarihi: 12/12/2002, Sayı:24961 (Asıl)]



--------------------------------------------------------------------------------
A- SİGORTA KAPSAMI A.1- Sigortanın Kapsamı587 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölümler, tapuya kayıtlı ve özel mülkiyete tabi taşınmazlar üzerinde mesken olarak inşa edilmiş binalar, bu binalar içinde yer alan ve ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler ile doğal afetler nedeniyle devlet tarafından yaptırılan veya verilen kredi ile yapılan meskenler Zorunlu Deprem Sigortasına tabidir.
Bu sigorta ile, depremin ve deprem sonucu meydana gelen yangın, infilak ve yer kaymasının, sigortalı binalarda doğrudan neden olacağı hasarlar (temeller,ana duvarlar,bağımsız bölümleri ayıran ortak duvarlar, bahçe duvarları, istinat duvarları, tavan ve tabanlar, merdivenler, asansörler, sahanlıklar, koridorlar, çatılar, bacalar ve yapının benzer nitelikteki tamamlayıcı kısımlarında meydana gelenler de dahil olmak üzere), sigorta bedeline kadar Doğal Afet Sigortaları Kurumu tarafından teminat altına alınmıştır.
A.2- Sigorta Kapsamı Dışında Kalan Binalar2.1- Kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalar,
2.2- Köy yerleşim alanlarında yapılan binalar,
2.3- Tamamı ticari veya sınai amaçla kullanılan binalar,
2.4- 27 Aralık 1999 tarihinden sonra inşa edilmiş olan ancak ilgili mevzuat çerçevesinde inşaat ruhsatı bulunmayan binalar.
A.3 - Teminat Dışında Kalan HallerAşağıdaki haller sigorta teminatının dışındadır:
3.1- Enkaz kaldırma masrafları, kar kaybı, iş durması, kira mahrumiyeti, alternatif ikametgah ve işyeri masrafları, mali sorumluluklar ve benzeri dolaylı zararlar,
3.2- Her türlü taşınır mal, eşya ve benzerleri,
3.3- Ölüm dahil olmak üzere tüm bedeni zararlar,
3.4- Manevi tazminat talepleri.
3.5- Deprem ve deprem sonucu oluşan yangın, infilak ve yer kayması dışında kalan hasarlar.
A.4- Sigorta Bedelinin TespitiSigorta bedelinin tespitinde, sigorta edilen meskenin yapı tarzı için Hazine Müsteşarlığınca yayımlanan "Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimatı"nda belirlenen metrekare bedeli ile aynı meskenin brüt yüzölçümünün (veya yaklaşık yüzölçümünün) çarpılması sonucu bulunan tutar esas alınır. Zorunlu Deprem Sigortası yapılan bir meskenin sigorta bedeli, her halde "Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimatı"nda belirlenen azami teminat tutarından çok olamaz.
A.5- Aşkın SigortaSigorta bedeli, sigortalanan meskenin yeniden yapım maliyetini aşarsa, sigortanın bu bedeli aşan kısmı geçersizdir. Cari yıla ait fazla alınan prim sigorta ettirene gün esası üzerinden iade edilir.
A.6- MuafiyetHer bir hasarda, sigorta bedelinin %2'si oranında tenzili muafiyet uygulanır. Doğal Afet Sigortaları Kurumu hasarın bu şekilde bulunan muafiyet miktarını aşan kısmından sorumludur. Muafiyet uygulaması açısından, her bir 72 saatlik dönemde meydana gelen bütün hasarlar bir hasar sayılır.
A.7- Sigortanın Başlangıcı ve Sonu Bu sigorta sözleşmesinin süresi bir yıldır.Sigorta, poliçede başlama ve sona erme tarihleri olarak yazılan günlerde, aksi kararlaştırılmadıkça, Türkiye saati ile öğleyin saat 12.00'de başlar ve öğleyin saat 12.00'de sona erer.
Bayındırlık ve iskan bakanlığınca Acil Yardım İlanı yapılan depremler sonrasında ilgili bölgelerde sigorta sözleşmesi düzenlenmesi, Acil Yardım Süresi sona erene kadar söz konusu Bakanlık yetkililerinden sigortaya konu olan bina/bağımsız bölüm için hasarsız ya da az hasarlı belgesi alınması koşuluna bağlıdır.

B- HASAR VE TAZMİNATB.1- Rizikonun Gerçekleşmesi Halinde, Sigorta Ettirenin ya da Sigortalının Yükümlülükleri Sigorta ettiren ya da sigortalı, rizikonun gerçekleşmesi halinde, aşağıdaki hususları yerine getirmekle yükümlüdür.
1.1- Rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren en geç onbeş işgünü içinde Doğal Afet Sigortaları Kurumuna veya Kurum nam ve hesabına sözleşmeyi yapan sigorta şirketine bildirimde bulunmak,
1.2- Doğal Afet Sigortaları Kurumu görevlilerinin veya yetkili kıldığı kimselerin, hasara uğrayan binalara makul amaçlarla ve uygun şekillerde girmesine ve zararı azaltmaya yönelik girişimlerde bulunmasına izin vermek,
1.3- Doğal Afet Sigortaları Kurumunun isteği üzerine zarar miktarıyla delilleri saptamaya, rücu hakkının kullanılmasına yararlı ve sigorta ettiren için sağlanması mümkün gerekli bilgi ve belgeleri, gecikmeksizin Doğal Afet Sigortaları Kurumuna vermek,
1.4- Zararın tahmini miktarını belirtir yazılı bir bildirimi, makul ve uygun bir süre içinde Doğal Afet Sigortaları Kurumuna veya yetkili kıldığı kimselere vermek,
1.5- Sigortalı bina/yer üzerinde Zorunlu Deprem Sigortası dışında, deprem teminatı bulunan başkaca sigorta sözleşmeleri varsa bunları Doğal Afet Sigortaları Kurumuna bildirmek.
B.2- Hasarın Tesbiti Bu sözleşme ile sigorta edilmiş binalarda meydana gelen zararın nedeni, niteliği ve miktarı Doğal Afet Sigortaları Kurumunun veya yetkili kıldığı kimselerin belirlemelerine göre taraflar arasında yapılacak anlaşmayla tesbit edilir.
Taraflar zarar miktarında anlaşamadıkları takdirde, zarar miktarının tayini, hakem-bilirkişilerce aşağıdaki esaslara uyulmak suretiyle saptanır ve Doğal Afet Sigortaları Kurumundan tazminat talep edilmesi veya Doğal Afet Sigortaları Kurumunun dava edilmesi halinde zarar miktarıyla ilgili hakem-bilirkişi raporu tazminatın saptanmasına esas teşkil eder. Şu kadar ki, tek hakem-bilirkişi seçilmiş ise atandığı tarihten itibaren, diğer hallerde ise üçüncü hakem-bilirkişinin seçilmesinden itibaren en geç üç ay içerisinde ve her halükarda rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı ay içinde raporun tebliğ edilememesi halinde taraflar zarar miktarını her türlü delille ispat edebilirler.
Taraflar, uyuşmazlığın çözümü için tek hakem-bilirkişi seçiminde anlaşamadıkları takdirde, taraflardan her biri kendi hakem-bilirkişisini seçer ve bu hususu noter aracılığı ile diğer tarafa bildirir. Taraflarca seçilen hakem-bilirkişiler ilk toplantı tarihinden itibaren yedi gün içerisinde ve incelemeye geçmeden önce, bir üçüncü hakem-bilirkişi seçerler ve bunu bir tutanakla saptarlar. Üçüncü hakem-bilirkişi, ancak taraflarca seçilen hakem-bilirkişilerin anlaşamadıkları hususlarda, anlaşamadıkları hadler içinde kalmak suretiyle, diğer hakem-bilirkişilerle birlikte tek bir rapor halinde karar vermeye yetkilidir. Hakem-bilirkişi raporu taraflara aynı zamanda tebliğ edilir.
Taraflardan herhangi biri, diğer tarafça yapılan tebliğden itibaren 15 gün içinde hakem-bilirkişisini seçmez, yahut taraflarca seçilen hakem-bilirkişiler üçüncü hakem bilirkişinin seçimi konusunda yedi gün içinde anlaşamazlarsa, üçüncü hakem-bilirkişi taraflardan birinin isteği üzerine hasar yerindeki ticaret davalarına bakmaya yetkili mahkeme tarafından uzman kişiler arasından seçilir.
Hakem-bilirkişilere, uzmanlıklarının yeterli olmadığı nedeniyle itiraz olunabilir. Hakem-bilirkişinin kimliğinin öğrenilmesinden sonra yedi gün içerisinde kullanılmayan itiraz hakkı düşer.
Hakem-bilirkişi ölür, görevden çekilir veya reddedilir ise, yerine aynı usule göre yenisi seçilir ve göreve kalınan yerden devam olunur.
Hakem-bilirkişiler, zarar konusunun saptanması konusunda gerekli görecekleri deliller ile sigortalı binanın rizikonun gerçekleşmesi sırasındaki değerini saptamaya yarayacak kayıt ve belgeleri isteyebilir ve hasar yerinde incelemede bulunabilir.
Hakem-bilirkişilerin veya üçüncü hakem-bilirkişinin zarar konusunda verecekleri karar kesindir, tarafları bağlar.
Taraflar kendi seçtikleri hakem-bilirkişilerin ücret ve masraflarını öderler. Tek hakem-bilirkişinin veya üçüncü hakem-bilirkişinin ücret ve masrafları taraflarca yarı yarıya ödenir.
Zarar miktarının saptanması bu sözleşmede ve mevzuatta mevcut hüküm ve şartları ve bunların ileri sürülmesini etkilemez.
B.3- Tazminatın Hesabı3.1- Sigorta tazminatının hesabında, tam veya kısmi hasar olmasına bakılmaksızın, rizikonun gerçekleştiği yer ve tarihte, binanın piyasa rayiçlerine göre bulunan yeniden yapım maliyeti esas alınır. Ancak sigorta tazminatı, hiçbir durumda sigorta bedelinden fazla olamaz.
3.2- Doğal Afet Sigortaları Kurumu hasar miktarına ilişkin belgelerin kendisine verilmesinden itibaren mümkün olan en kısa süre içerisinde gerekli incelemeleri tamamlayıp hasar ve tazminat miktarını tespit ederek sigortalıya bildirmek zorundadır.
B.4- Tazminatın ÖdenmesiTazminat miktarının yasa ve bu poliçe hükümlerine göre tespit edilmesinden sonra Doğal Afet Sigortaları Kurumu, sigorta bedelini aşmamak kaydıyla kesinleşmiş olan tazminat miktarını en geç takip eden bir ay içerisinde hak sahibine ödemek zorundadır.
B.5- Tazminat Hakkının Eksilmesi veya DüşmesiBinanın ve her bir bağımsız bölümün projeye aykırı olarak ve taşıyıcı sistemi etkileyecek şekilde tadil edilmesine veya zayıflatılmasına neden olan veya buna imkan veren malik veya intifa hakkı sahibi, meydana gelen zararın bu nedenle ortaya çıktığının veya arttığının tesbit edilmesi durumunda bu tutar kadar tazminat alma hakkını kaybeder.
Sigorta ettirenin, sigorta süresi içinde sigortalı meskende mevzuata aykırı değişiklik yapması halinde Doğal Afet Sigortaları Kurumu sözleşmeyi fesh edebilir.
B.6- Hasar ve Tazminatın Sonuçları6.1- Doğal Afet Sigortaları Kurumu, yaptığı tazminat ödemesi tutarınca hukuken sigortalının yerine geçer ve sigortalının zarardan dolayı üçüncü şahıslara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel nisbetinde Doğal Afet Sigortaları Kurumuna intikal eder.
6.2- Deprem sonucu tam hasar meydana geldiği takdirde, tazminatın ödenmesi ile birlikte sigorta teminatı sona erer. Kısmi hasar halinde, sigorta bedeli, rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren, ödenen tazminat tutarı kadar eksilir.
Binanın taşıyıcı sistemine etki eden hasarlarla ilgili olarak, teminatın tekrar işlerlik kazanabilmesi için konutun eksper raporunda belirtilen makul süre içinde onarılması gerekmektedir. Aksi takdirde poliçe vadesi süresince oluşabilecek müteakip hasarlar ödenmez.
Sigorta bedelinin eksildiği hallerde, hasarlı binanın, hasardan bir gün önceki haline getirildiği tarihten itibaren başlamak üzere, gün esası ile prim alınmak suretiyle sigorta bedeli yükseltilir.

C- ÇEŞİTLİ HÜKÜMLERC.1- Sigorta Ücretinin Ödenmesi, Doğal Afet Sigortaları Kurumunun Sorumluluğunun Başlaması ve Sona ErmesiSigorta primi her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.
Sigorta priminin tamamı, sözleşme yapılır yapılmaz poliçenin teslimi karşılığında peşinen ödenir. Sigorta priminin tamamı, poliçenin teslimine rağmen ödenmemiş ise Doğal Afet Sigortaları Kurumunun sorumluluğu başlamaz. Bu şart poliçenin ön yüzüne yazılır. Sigorta primi alacakları, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
Malikler veya varsa intifa hakkı sahipleri,sigorta sözleşmelerini her yıl yenilemek zorundadır. Sigorta sözleşmesinin yenilenmemesi durumunda Doğal Afet Sigortaları Kurumunun sorumluluğu sona erer.
Bu sigorta sözleşmesi Doğal Afet Sigortaları Kurumu nam ve hesabına zorunlu deprem sigorta sözleşmesi yapmak üzere aracı sıfatıyla yetkili kılınan sigorta şirketi tarafından yapılmıştır.
C.2- Sigorta Ettirenin Beyan Yükümlülüğü ve İptallerDoğal Afet Sigortaları Kurumu bu sigorta sözleşmesini, sigorta ettirenin, rizikonun gerçek durumunu bildiren beyanına dayanarak yapmıştır.
Sigorta ettirenin beyanının gerçeğe aykırı veya eksik olması halinde Doğal Afet Sigortaları Kurumunun sözleşmeyi daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek durumlarda, Doğal Afet Sigortaları Kurumu veya aracı kılınan ilgili sigorta şirketi durumu öğrendiği andan itibaren 15 gün içerisinde prim farkının ödenmesi hususunu sigorta ettirene ihtar ile prim farkını talep ve tahsil eder. Prim farkının süresinde istenilmemesi halinde fesih hakkı düşer.
Gerçeğe aykırı beyan hali, zararı doğuran olayın meydana gelmesinden sonra öğrenilmişse, Doğal Afet Sigortaları Kurumu,bu zarardan dolayı ödenmiş ve ödenecek tazminatın;
a) Gerçeğe aykırı beyan, kasden yapılmış olması halinde tamamı için,

b) Kasıt olmaması halinde ise, ödenecek tazminatın, alınan prim ile alınması gereken prim arasındaki oran kadar dışında kalan miktarı için,

sigorta ettirene rücu edebilir.
Aynı yer için birden fazla zorunlu deprem sigortası yaptırılmış olduğunun ya da A.2 maddesi uyarınca sigorta kapsamı dışında kalan bir yere yanlışlıkla Zorunlu Deprem Sigortası poliçesi düzenlendiğinin sigorta ettiren tarafından belgelendirilmesi durumunda, zorunlu deprem sigortası sözleşmesi, başlangıcından itibaren iptal edilir ve primin tamamı sigorta ettirene iade edilir.
Diğer taraftan,sigorta sözleşmesinin yürürlükte olduğu süre içerisinde, sigorta konusu yerin A.1 maddesi kapsamındaki durumlar dışında kalan bir nedenle ortadan kalkması ya da sigortalı yerin sigorta kapsamı dışına çıkması hallerinde, bu durumun sigorta ettiren tarafından belgelendirilmesi kaydıyla, sigorta sözleşmesi, bildirimde bulunulan tarihten itibaren geçerli olmak üzere iptal edilir. Bu durumda, sözleşmenin iptal tarihi ile başlangıcındaki bitiş tarihi arasındaki süreye isabet eden prim tutarı sigorta ettirene gün esası üzerinden iade edilir.
C.3- Birden Çok SigortaAynı bina/bağımsız bölüm için birden çok Zorunlu Deprem Sigortası yaptırılamaz. Ancak, Zorunlu Deprem Sigortası yapılan bağımsız bölüm veya binanın değeri Zorunlu Deprem Sigortası ile belirlenen sigorta bedeli tutarının üzerinde ise, bu tutarın üzerindeki kısım için, Zorunlu Deprem Sigortasının yapılmış olması kaydıyla, sigorta şirketleri tarafından ihtiyari deprem sigortası yapılabilir.
C.4- Menfaat Sahibinin DeğişmesiSözleşme süresi içinde, menfaat sahibinin değişmesi halinde, sigortanın hükmü yeni menfaat sahibi ile devam eder. Bu durumda yeni menfaat sahibi,sigortaya ait devir zeyilnamesini yaptırmak ve satış işleminin tamamlanabilmesi için zeyilnameyi ilgili tapu müdürlüğüne ibraz etmekle yükümlüdür.Bunun dışındaki hallerde ise, sigorta ettiren ve sigortanın varlığını öğrenen yeni menfaat sahibi, durumu 15 gün içerisinde sözleşmeye aracılık yapan sigorta şirketine bildirmekle yükümlüdür.
C.5- Tebliğ ve İhbarlarSigorta ettirenin bildirimleri, Doğal Afet Sigortaları Kurumu adına sözleşmeye aracılık yapan sigorta şirketine noter kanalıyla veya taahhütlü mektupla yapılır.
Doğal Afet Sigortaları Kurumu veya adına yetkili kıldığı sigorta şirketinin bildirimleri de sigorta ettirenin poliçede gösterilen adresine veya bu adres değişmişse, son bildirilen adresine aynı şekilde yapılır.
Taraflara imza karşılığı elden verilen mektup veya telgrafla yapılan bildirimler de taahhütlü mektup hükmündedir.
Doğal Afet Sigortaları Kurumu tarafından yapılan fesih ihbarı, postaya veya notere verildiği tarihten itibaren hüküm ifade eder.
C.6- Yetkili MahkemeBu sigorta sözleşmesinden doğan anlaşmazlıklar nedeniyle Doğal Afet Sigortaları Kurumu aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme, Doğal Afet Sigortaları Kurumunun bulunduğu veya rizikonun gerçekleştiği yerde, Doğal Afet Sigortaları Kurumu tarafından açılacak davalarda ise, davalının ikametgahının bulunduğu yerde, ticaret davalarına bakmakla görevli mahkemelerdir.
C.7- Zaman AşımıSigorta sözleşmesinden doğan bütün talepler, iki yılda zaman aşımına uğrar.
C.8- YürürlükBu genel şartlar 27 Eylül 2000 tarihinde yürürlüğe girer.

YABANCILARIN MAL EDİNİMİ

YABANCILARIN MAL EDİNİMİ
YABANCI UYRUKLU GERÇEK KİŞİLERİN TÜRKİYE’DE TAŞINMAZ EDİNİMLERİ
Yabancı uyruklu gerçek ve tüzel kişilerin,Türkiye’de taşınmaz edinmeleri, 07.01.2006 tarih ve 26046 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 29.12.2005 tarih ve 5444 sayılı Kanunla 2644 sayılı Tapu Kanununun 35′inci Maddesinde düzenlenmiştir. Yapılan değişiklikle, yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı ülkelerde bu ülkelerin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerinin Ülkemizde taşınmaz edinimlerine ilişkin yeni esaslar getirilmiştir.
Tapu Kanununun 35′inci Maddesinin yeni haline göre aşağıdaki şekildedir:
Yabancı uyruklu gerçek kişiler, karşılıklı olmak ve kanuni sınırlamalara uyulmak kaydıyla, Türkiye’de işyeri veya mesken olarak kullanmak üzere, uygulama imar planı veya mevzii imar planı içinde bu amaçlarla ayrılıp tescil edilen taşınmazları edinebilirler. Sınırlı ayni hak tesis edilmesinde de aynı koşullar aranır. Yabancı uyruklu bir gerçek kişinin ülke genelinde edinebileceği taşınmazlar ile bağımsız ve sürekli nitelikte sınırlı ayni hakların toplam yüzölçümü iki buçuk hektarı geçemez. Bu fıkrada belirtilen koşullarla, yüzölçümü miktarını otuz hektara kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Yabancı ülkelerde kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketleri, ancak özel kanun hükümleri çerçevesinde taşınmaz mülkiyeti ve taşınmazlar üzerinde sınırlı ayni hak edinebilirler.
Yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı ülkelerde kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketleri lehine Türkiye’de taşınmaz rehni tesisinde birinci ve ikinci fıkralarda yer alan kayıt ve sınırlamalar aranmaz.
Yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı ülkelerde kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketleri dışındakiler Türkiye’de taşınmaz edinemez ve lehlerine sınırlı ayni hak tesis edilemez.
Türkiye Cumhuriyeti ile arasında karşılıklılık olan devlet vatandaşlarının kanuni miras yoluyla intikal eden taşınmazları için birinci fıkrada belirtilen kayıt ve sınırlamalar uygulanmaz. Ölüme bağlı tasarruflarda yukarıdaki fıkralarda belirtilen kayıt ve sınırlamalar uygulanır. Türkiye Cumhuriyeti ile arasında karşılıklılık olmayan devlet vatandaşlarının kanuni miras yoluyla edindikleri taşınmaz ve sınırlı ayni hakların intikal işlemleri yapılarak tasfiye edilir.
Karşılıklılığın tespitinde hukuki ve fiili durum esas alınır. Bu ilkenin kişilere toprak mülkiyeti hakkının tanınmadığı, ülke uyruklarına uygulanmasında, yabancı devletin taşınmaz ediniminde kendi vatandaşlarına tanıdığı hakların, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına da tanınması esastır.
Yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı ülkelerde kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerinin; sulama, enerji, tarım, maden, sit, inanç ve kültürel özellikleri nedeniyle korunması gereken alanlar, özel koruma alanları ile flora ve fauna özelliği nedeniyle korunması gereken hassas alanlarda ve stratejik yerlerde kamu yararı ve ülke güvenliği bakımından taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinemeyecekleri alanları, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının tescile esas koordinatlı harita ve planları içeren teklifi üzerine belirlemeye ve yabancı uyruklu gerçek kişilerin il bazında edinebilecekleri taşınmazların, illere ve il yüzölçümüne göre binde beşi geçmemek üzere oranını tespite Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu Bakanlık bünyesinde ilgili idare temsilcilerinden oluşan komisyon tarafından, bu madde uyarınca Bakanlar Kuruluna verilen yetkiler dahilinde çalışmalar yapılmak suretiyle kamu kurum ve kuruluşlarının bu kapsamdaki teklifleri incelenip değerlendirilerek Bakanlar Kuruluna sunulur.
Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra belirlenecek askeri yasak bölgeler, askeri ve özel güvenlik bölgeleri ile stratejik bölgelere ve değişiklik kararlarına ait harita ve koordinat değerleri Milli Savunma Bakanlığınca geciktirilmeksizin Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu Bakanlığa verilir.
Yukarıdaki fıkralarda belirtilen bölgeler içerisinde kalması nedeniyle kamulaştırılması gereken ya da tapu sicilinde şerh verilmesine gerek duyulan parsellere ilişkin bildirimler ilgili idarelerince tapu sicil müdürlüklerine yapılır.
Bu madde hükümlerine aykırı edinilen veya kanuni zorunluluk dışında edinim amacına aykırı kullanıldığı tespit edilen taşınmazlar ile sınırlı ayni haklar, Maliye Bakanlığınca verilecek süre içerisinde maliki tarafından tasfiye edilmediği takdirde tasfiye edilerek bedele çevrilir ve bedeli hak sahibine ödenir.”
“Geçici Madde 2: Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte mevcut olan askeri yasak bölgeler, askeri ve özel güvenlik bölgeleri ile stratejik bölgelere ilişkin kararlara ait harita ve koordinat değerlerinin tamamı, Milli Savunma Bakanlığı tarafından en geç 3 ay içerisinde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu Bakanlığa gönderilir.
Yukarıda belirtilen bölgelere ilişkin kararlara ait harita ve koordinat değerlerinin, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne gönderilmesi ve sayısal ortama aktarılarak taşra birimlerine intikal ettirilmesine kadar geçecek sürede yetkili askeri makamlardan sorulmak suretiyle, belirtilen işlemler tamamlandıktan sonra gönderilen belge ve bilgilere göre tapu işlemleri yürütülür.”
YABANCI TÜZEL KİŞİLİĞE SAHİP TİCARET ŞİRKETLERİNİN TÜRKİYE’DE TAŞINMAZ EDİNİMLERİ
Tapu Kanununun 35′inci Maddesinde yapılan değişiklikle, yabancı ülkelerde kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketleri, ancak özel kanun hükümleri çerçevesinde taşınmaz mülkiyeti ve taşınmazlar üzerinde sınırlı ayni hak edinebilirler.
İlgili özel kanunlar;
—2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu
—6326 sayılı Petrol Kanunu
—4737 sayılı Endüstri Bölgeleri Kanunu
Yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı ülkelerde kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketleri lehine Türkiye’de taşınmaz rehni tesisinde birinci ve ikinci fıkralarda yer alan kayıt ve sınırlamalar aranmaz.
Yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı ülkelerde kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketleri dışındakiler Türkiye’de taşınmaz edinemez ve lehlerine sınırlı ayni hak tesis edilemez.
KARŞILIKLILIK
Karşılıklılığın tespitinde hukuki ve fiili durum esas alınır. Karşılıklılığın kanuni ve fiili olmasının yanında yeni düzenlemede karşılıklılık ilkesinin birebir uygulanması yerine, yabancı devletin kendi vatandaşlarına tanıdığı hakların, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına da tanınması esası getirilmiştir.
Bu ilkenin kişilere toprak mülkiyeti hakkının tanınmadığı, ülke uyruklarına uygulanmasında, yabancı devletin taşınmaz ediniminde kendi vatandaşlarına tanıdığı hakların, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına da tanınması esastır.
Bakanlar Kurulu 29.05.1940 tarih ve 2/13394 sayılı Kararında, karşılıklılık ilkesinden ne anlaşılması gerektiğini açıklamıştır. Karara göre karşılıklılık ilkesinin varlığı için kanuni düzenlemenin yanında bunun fiilen uygulanabilir olması da gerekmektedir. Kanuni karşılıklılığın fiili durumu göstermeyeceği göz önüne alınan kararda, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının başvurusu halinde, yabancı ülkede karşılaşacakları sınırlamaların karşılıklılık uygulamasına esas alınması istenmiştir. Dolayısıyla Ülkemiz ile yabancı bir devlet arasında taşınmaz edinimi konusunda karşılıklılığın varlığından söz edebilmek için karşılıklılığın kanuni ve fiili olması gerekmektedir. Buna göre, bir yabancı ülke vatandaşının ülkemizde taşınmaz edinmesi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının da o ülkede taşınmaz l edinmesine, kanun ile hak tanınmış olmasına ve bu hakkın da fiilen uygulanabilmesine bağlıdır.
KARŞILIKLIK İLKESİNİN İSTİSNALARI
Yabancı gerçek kişilerin ülkemizde taşınmaz edinmelerinin birinci koşulu karşılıklılık olmakla birlikte, karşılıklılık ilkesine gerçek kişiler açısından getirilen bazı istisnalar bulunmaktadır. Bu istisnalar şunlardır:
a. Vatansızlar hiçbir devlet uyruğu taşımadıkları için karşılıklılık şartının belirleneceği muhatap bir devlet bulunmamaktadır. Bu nedenle, vatansızlar karşılıklılık şartından muaftırlar.
b. Türkiye tarafından 26.08.1961 tarih ve 359 Sayılı Kanunla onaylanan 28.07.1951 tarihli “Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme”nin m. 7/2 hükmüne göre, mülteciler, sığındıkları ülkede üç yıl ikamet ettikten sonra karşılıklılık şartından muaf olurlar. Türkiye’de bulunan mülteciler de aynı hükme tabidir. Muafiyet için mültecilerin bu durumlarını resmi belge ile kanıtlamaları yeterlidir.
c. Yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı ülkelerde kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketleri lehine Türkiye’de taşınmaz rehni tesisinde birinci ve ikinci fıkralarda yer alan kayıt ve sınırlamalar aranmaz.
KANUNİ KISITLAYICI HÜKÜMLERE UYMAK
Yabancı gerçek kişilerin ülkemizde taşınmaz edinmelerinin ikinci koşulu kanunla getirilmiş olan kısıtlayıcı hükümlere uymaktır. Yabancıların taşınmaz edinmelerine ilişkin olarak kanunlarımızda bazı kısıtlamalar yer almış bulunmaktadır. Bu kısıtlayıcı hükümler şunlardır:
a. Yabancıların ülkemizde taşınmaz edinmelerini coğrafi açıdan sınırlayan 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanununda yer alan düzenlemelere göre; askeri yasak bölgeler ve güvenlik bölgelerindeki taşınmazların yabancı gerçek ve tüzel kişilere satılması, devredilmesi ve kiralanması mümkün bulunmamaktadır.
b. 2644 sayılı Tapu Kanununun 35′inci Maddesine göre, yabancı uyruklu bir gerçek kişinin ülke genelinde edinebileceği taşınmazlar ile bağımsız ve sürekli nitelikteki sınırlı ayni hakların toplam yüz ölçümü 2,5 hektarı geçemez. Yüz ölçüm miktarını 30 hektara kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. Kanuni miras bu hükmün dışındadır.
c. Yabancı uyruklu gerçek kişiler, Türkiye’de işyeri veya mesken olarak kullanmak üzere, uygulama imar planı veya mevzii imar planı içinde bu amaçlarla ayrılıp tescil edilen taşınmazların dışındaki taşınmazları edinemezler. Sınırlı ayni hak tesis edilmesinde de aynı koşullar aranır. Yabancı uyruklu gerçek kişilerin il bazında edinebilecekleri taşınmazların, illere ve il yüzölçümüne göre binde beşi geçmemek üzere oranını tespite Bakanlar Kurulu yetkilidir.
4112 SAYILI KANUNUN UYGULANMASI
4112 sayılı Kanunla 1995 yılında 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununda yapılan değişiklik ile, doğumla Türk vatandaşlığını kazanmış olup da, sonradan Bakanlar Kurulu’ndan çıkma izni almak suretiyle yabancı bir devlet vatandaşlığını kazanan kişiler ve bunların kanuni mirasçılarına Türkiye Cumhuriyeti’nin milli güvenliği ve kamu düzenine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla ülkede ikamet, seyahat, çalışma, miras, taşınır ve taşınmaz mal iktisabı ile ferağı gibi konularda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanma imkanı sağlanmıştır; yabancılara uygulanan kanuni kısıtlayıcı hükümlerin (2644 Sayılı Tapu Kanununun 35′inci maddesi ve 2565 Sayılı Askeri Yasak Bölge ve Güvenlik Bölgeleri Kanununda yer alan kısıtlamalar) uygulanmaması gerekmektedir. Bu kapsamdaki kişilere, belirtilen konulara ilişkin işlemler sırasında gösterilmesi zorunlu olan “4112 Sayılı Kanunla Saklı Tutulan Hakların Kullanılmasına İlişkin Belge” verilmektedir. Ancak, bu belge bir kimlik veya hüviyet belgesi olmayıp hak sahipliği belgesidir.

YABANCI SERMAYELİ ŞİRKETLERİN TAŞINMAZ MAL EDİNMELERİ
Yabancı sermayeli şirket ifadesi çoğu zaman yabancı şirket ifadesi ile karıştırılmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, yabancı sermayeli şirketler Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre Türkiye’de kurulurlar ve Türk Ticaret Siciline kaydedilirler. Yani, bu şirketler Türkiye Cumhuriyeti hukuk kurallarına tabi şirketlerdir. Sadece sermayelerinin tamamı veya bir kısmı yabancı gerçek veya tüzel kişilere aittir. Hissedarlarının yabancı kişiler olması şirketi yabancı tüzel kişi statüsüne sokmaz; çünkü şirketin uyruğu ile hissedarlarının uyrukları farklı hususlardır.
17 Haziran 2003 tarih ve 25141 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5 Haziran 2003 tarih ve 4875 sayılı “Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu” ile, 18.01.1954 tarih ve 6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu yürürlükten kaldırılarak; doğrudan yabancı yatırımların özendirilmesi ve artırılması, yabancı yatırımcının haklarının korunması, yabancı yatırımların gerçekleşmesinde izin ve onay sisteminin bilgilendirme sistemine dönüştürülmesi amaçlarıyla yeni esaslar getirilmiştir.
4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ile, yabancı yatırımcılar yerli yatırımcılarla eşit muameleye tabi tutulmuş; yatırım izni, şirket kuruluş izni gibi izin ve onaylar kaldırılmış; yabancı yatırımcıların Ülkemizde kurdukları veya iştirak ettikleri tüzel kişiliğe sahip şirketlerin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının edinimine açık olan bölgelerde taşınmaz mülkiyeti veya sınırlı ayni hak edinmeleri serbest bırakılmıştır.
Yabancı sermayeli şirketlerin Ülkemizde faaliyetlerine ilişkin 4875 sayılı Kanuna göre faaliyet gösterecek veya mülga 6224 sayılı Kanuna göre kurulmuş şirketler, kuruluş yeri ve idare merkezi esasına göre yabancı sermayeli Türkiye Cumhuriyeti şirketleri sayılmaktadır. Bu sebeple, gerek mülga 6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanununa göre faaliyet izni almış, gerekse 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanununa göre faaliyet gösterecek yabancı sermayeli şirketlerin taşınmaz mal edinimleri ve tapu siciline yönelik diğer talepleri, Türk Ticaret Kanununa göre kurulan şirketler ile aynı usul ve esaslara tabi olarak ticaret sicil memurlukları tarafından verilen ve şirketin taşınmaz mal edinme yetkisini ve yetkilisini gösterir yetki belgeleri değerlendirilmek suretiyle ilgili Tapu Sicil Müdürlüklerince sonuçlandırılmaktadır.
TRANSFER
Yabancıların gerek döviz bozdurmak suretiyle satın aldıkları gerekse döviz bozdurmaksızın sahip oldukları taşınmaz mal ve ayni hakların gelirleri ve satış bedellerinin bankalar ve özel finans kurumları yolu ile transfer ettirilmesi serbesttir.
BAŞVURULARIN YAPILACAĞI MERCİİ
2644 sayılı Tapu Kanununun 26′ncı Maddesi ile; mülkiyete, mülkiyetten ayrı ayni haklara ilişkin sözleşmeleri düzenleme görev ve yetkisi Tapu Sicil Müdürlüklerine verilmiştir.
Taşınmaz mal edinmek isteyen veya mülkiyetten ayrı ayni haklardan yararlanmak isteyen yabancı kişiler, başvurularını, taşınmaz malın bulunduğu yerin Tapu Sicil Müdürlüğüne yapacaklardır.
BAŞVURULAR İÇİN GEREKLİ BELGELER
Başvurular için gerekli belgeler bakımından yabancılarla Türk vatandaşları arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır.
GERÇEK KİŞİLER AÇISINDAN
1- Taşınmaz mala ait varsa tapu senedi, yoksa taşınmaz malın ada ve parsel numarasını belirtir belge veya malikin sözlü beyanı,
2- Uyruğunda bulunduğu ülkenin kimlik belgesi veya pasaportu ile iki adet vesikalık fotoğraf,
3- İstemde bulunan kişi vekil ise, temsile ilişkin vekaletname ile temsilcinin fotoğraflı kimlik belgesi ve vesikalık fotoğraf, alıcılar açısından bizzat işleme katılmayanlar var ise, onları temsil eden temsilcilerin fotoğraflı kimlik belgeleri, vesikalık fotoğrafları ve temsilciliklerine ilişkin belgeler.
TÜZEL KİŞİLER AÇISINDAN
1- 4875 Sayılı Doğrudan yabancı Yatırımlar Kanununa göre kurulan şirketler Ticaret Sicil Memurluğundan alacakları yetki belgelerini, imza sirkülerini ve buna dayanılarak yetkili kılınan kişiye verilen vekaletnameyi,
2- Yabancı ülkelerde kendi kanunlarına göre kurulan yabancı ticaret şirketleri için kuruldukları ülkenin kendi mevzuatınca ilgili makamlarından alacakları yetki belgesi yerine geçen bir belgeyi ibraz etmeleri gerekmektedir.
Tapu işlemleri sırasında ödenmesi gereken harç ve vergiler açısından yabancı uyruklu kişiler ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında hiçbir fark yoktur.
Ancak, ülkemizde taşınmaz mal edinmek isteyen yabancı uyruklu gerçek ve tüzel kişilerin edinmek istedikleri taşınmaz malların Askeri Yasak Bölge ve Güvenlik Bölgeleri dışında kalıp kalmadığının tespit edilebilmesini teminen yetkili askeri makama sorulurken, taşınmazın bulunduğu yerin 1/25000 ölçekli haritada işaretlenmesi için araziye gidilmesi gerekiyorsa “parselin yerinde gösterilmesi” işlemine göre döner sermaye hizmet bedeli alınmaktadır.

TAHLİYE DAVALARI

TAHLİYE DAVALARI

Tahliye davaları Borçlar Kanunu (BK) 260 vd. maddeleri ile 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki Kanun (GKKK) da düzenlenmiştir.
Özel kanun olan 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki kanunun uygulanmadığı durumlarda Borçlar Kanununun ilgili maddeleri uygulanmaktadır. 6570 sayılı kanun hükümleri kiracı aleyhine değiştirilemez, ama lehine değiştirilebilir.
6570 SAYILI GKKK GÖRE TAHLİYE SEBEPLERİ
Yazılı Tahliye Taahhüdü Sebebiyle Tahliye: (6570 sayılı K.mad.7/a)
Davacı kiralayan, kiralayan ölmüşse mirasçılarıdır. Kiralayan olmayan malikin dava hakkı yoktur. Davalı ise kiracıdır. Dava açma süresi; yazılı taahhüt tarihinden itibaren (1) aydır. Kiralayan taahhüt tarihinden itibaren (1) ay içinde ya Sulh Hukuk Mahkemesinde tahliye davası açacak veya aynı (1) ay içinde icra takibi yapacaktır. Yargıtay, tahliye taahhütü ilk kira sözleşmesine bir madde olarak yazılmışsa veya ilk kira sözleşmesi ile aynı tarihi taşıyorsa, kiracı müzayaka halinde olduğundan geçerli kabul etmiyor. (Buna ilişkin 04.10.1944 gün ve 15-20/28 sayılı Yarg. İçtihatları Birleştirme Kararı halen yürürlüktedir.) Uygulamada; taahhüt noterden verilmişse, kiracının imzayı inkar hakkı yok. Ancak taahhüt adi olarak yapılmışsa, imza inkar edildiği takdirde mahkemece imza örnekleri alınarak Adli Tıp yoluyla imza incelemesi yapılıyor, sonucuna göre karar veriliyor.
İhtiyaç Sebebiyle Tahliye:
Mesken ve İşyeri İhtiyacı Sebebiyle Tahliye: (6570 sayılı K.mad.7/b-c)
Buna göre kiralayan; kendisi veya eşi veya çocuklarının mesken veya işyeri ihtiyacı için kira sözleşmesinin bitiminden itibaren (1) ay içinde tahliye davası açabilecektir. Tahliye davası açabilmek için kiraya veren sıfatına haiz olmak gerekir. Bu davayı kiralayanın yanı sıra malik ve intifa hakkı sahibi de açabilir. Dava kiracıya karşı açılır; eğer kiracılar birden fazla ise, davanın hepsine birden yöneltilmesi gerekmektedir. Zira tahliye borcu, bölünebilecek nitelikteki borçlardan değildir. Kira sözleşmesinin bitiminden itibaren bir ay içinde dava açılacaktır; ama dava açılacağı daha önceden veya bir aylık süre içinde kiracıya bildirilmişse, davanın bildirimini takip eden dönem sonuna kadar açılması mümkün hale gelecektir. Dava açıldıktan sonra veya ihtar çekildikten sonra kira parasının ihtirazi kayıtla alınıp alınmamasının önemi yoktur. Bu durumda kira bedeli alınabilir. Bu davada mahkemece aranacak en önemli husus ihtiyacın samimi olup olmadığı hususu olup, ihtiyaç iddiası her türlü delille ispatlanabilir.
Yeni Malikin İhtiyacı Sebebiyle Tahliye: (6570 sayılı K.mad.7/d)
Bu davada yeni malik iktisap tarihinden itibaren bir ay içinde iktisap durumunu, ihtiyacını, tahliye isteğini ve aksi halde tahliye davası açacağını kiracıya bildirmek kaydıyla, gene iktisap tarihinden başlayarak altı ay sonra tahliye davası açabilecektir. Diğer ihtiyaç sebebiyle açılan davada söylenenler bu dava içinde geçerlidir.
Yeniden İnşaa Veya Esaslı Onarım Sebebiyle Tahliye: (6570 sayılı K.mad.7/ç)
6570 Sayılı Kanunun konuya ilişkin mad. 7/ç hükmüne göre taşınmazı yeniden inşa veya imar maksadıyla esaslı bir surette tamir, genişletme veya düzenleme için çalışma esnasında içinde ikamet veya faaliyet mümkün olmadığı fennen anlaşıldığı takdirde kira akdinin sonunda kiraya veren tahliye davası açabilir. Bu dava da kira süresinin bitiminden itibaren bir ay içinde açılmalıdır. Davayı kiralayan açar, ancak, ihtiyaç sebebiyle tahliye davalarında olduğu gibi, kiralayan durumunda olmayan malikinde bu davayı açma hakkı bulunmaktadır. Keza aynı şekilde bu dava için de önceden ihtar gerekli değildir. Ancak gerekmemekle birlikte ihtarname gönderilmişse, bu durumda bu davada dönem sonuna kadar açılabilir. Bu davada en önemli husus, yeniden inşaaya, esaslı tamir ve tadilata ilişkin olarak hazırlanan tadilat projesinin mahkemeye sunulmasıdır. Keşif sırasında teknik bilirkişiler, söz konusu tadilat sırasında taşınmazda kiracının bulunmasının fennen mümkün olmadığını bildirilerse, mahkemece tahliyeye karar veriliyor. Dolayısıyla yapılacak tamir ve tadilatın esaslı surette olması ve bunlar yapılırken mecurda kiracının oturmasının fennen mümkün olmaması gerekmektedir.
Bir Kira Yılı İçinde İki Haklı İhtar Sebebiyle Tahliye: (6570 sayılı K.mad.7/e)
Buna göre, kira bedelini ödemediğinden dolayı bir yıl içinde iki defa haklı olarak yazılı ihtarnameye sebep olan kiracı aleyhine kira sözleşmesinin hitamında, kiralayan tarafından tahliye davası açılması mümkün bulunmaktadır. Buradaki bir yıl tabiri bir kira yılı şeklinde anlaşılmalıdır İki haklı ihtar sebebiyle tahliye davası da, kira süresinin bitimini izleyen bir aylık süre içinde açılmalıdır. Bu dava için
a-Kiracının iki haklı ihtara sebebiyet vermesi,
b-Bu iki ihtarın bir kira döneminde ve bir yıl içinde başka başka aylara ait olması,
c-İhtarların muaccel olan kira bedellerini kapsaması,
d-Davanın kira süresinin hitamını takip eden bir ayın içinde açılmış olması gerekmektedir.
Kiracının veya eşinin aynı belediye sınırları içinde meskeni bulunması sebebiyle Tahliye:
(6570 sayılı K.mad.7/son)
Kiracının kirada oturduğu yer ile aynı belediye sınırları içinde meskeninin bulunması halinde kiralayan her zaman tahliye davası açarak, kiracının tahliyesini isteyebilir. Bu dava süreye bağlı değildir. Ancak her zaman kiracının aynı belediye sınırları içinde meskeninin bulunması her zaman tahliye sebebi olamaz Gerçektende, bu hususta tahliye davasına muhatap olan kiracının sağlık durumu, sosyal, ekonomik ve kültürel şartları mutlaka dikkate alınmalıdır. Mesela romatizmal hastalıkları bulunan kiracının aynı belediye sınırları içinde çok rutubetli bir bodrum kata sahip olması, onun tahliyesi için yeterli sebep oluşturmayacaktır. 6570 sayılı K. mad. 7/2 hükmüne göre tahliye davasını açmaya sadece malikin yetkili olduğunu da belirtmeliyiz . Oysa buraya kadar incelediğimiz tahliye sebeplerinde dava açma hakkı, kural olarak, kiraya verenlere tanınmıştı. Ancak bu dava, malik tarafından her zaman açılabilecektir. Demek ki malik sıfatına sahip olan kiraya veren, incelemekte olduğumuz tahliye davasını açmak için süresin sonunu veya iktisap tarihinden itibaren altı ayın geçmesini beklemek zorunda değildir.
Fuzuli İşgal Sebebiyle Tahliye: (6570 sayılı K.mad.12)
6570 sayılı kanun, kira sözleşmelerinde aksine açıklama olmadıkça, kiralanan yerin kiracı tarafından başkasına kiraya verilmesine (alt kirayı) veya kiracının kiracılık hakkını devretmesini (kiranın devrini) caiz görmemiştir. Keza, kiracının terk ettiği taşınmazı başkasına herhangi bir sebeple işgal ettirmesi de yasaklanmıştır. Buna karşılık, sözleşmenin asıl amacı itibariyle başkalarına kiraya verilmesi gereken veya mutad olan otel, pansiyon öğrenci yurdu gibi yerler ise, bu hükmün dışındadır. Ne var ki, taşınmazın tamamının başkasına kiraya verilmesi veya taşınmazın tamamı için kiranın devri gene yasak kapsamına alınmıştır. İşte, belirtilen yasaklara aykırı davranılmışsa, taşınmaza kiracı veya devralan sıfatıyla girenler ya da taşınmazı herhangi bir sebeple işgal edenler aleyhine hiç bir ihtara hacet kalmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinde tahliye davası açılabilecektir. Bu takdirde devreden kiracıya akde aykırılıktan, işgal edene karşıda fuzuli şagillikten dolayı birlikte veya ayrı ayrı dava açılabilir.
BORÇLAR KANUNUNA GÖRE TAHLİYE SEBEPLERİ
Akde aykırılık nedeniyle tahliye davası: (Borçlar K. mad.256)
BK md. 256 genel bir hüküm olup, hem BK, hemde GKKK kapsamına giren yerler için uygulanır. Bu maddeye göre kiracının akde aykırı davranması durumunda, kiraya veren süre sonunu beklemeden sözleşmeyi hemen feshedebilecektir. Malikin bu davayı açma hakkı yoktur. Kiraya verenin bu yola başvurabilmesi için, evvela kiracıya akde aykırılığı gidermesini ihtar etmesi ve münasip bir mehil vermesi gerekir. Bu ihtar, herhangi bir şekle tabi değildir. Eğer kiracı, kiralananı açıktan açığa fena kullanarak kiralanana daimi bir zarar verirse , ihtara da gerek yoktur. Eğer yapılan ihtar amacına ulaşmışsa, yani kiracı ihtar üzerine, yani kiracı ihtar üzerine sözleşmeye ve kanuna aykırı davranışlarına son vermişse, artık kiraya verenin sözleşmeyi feshetme hakkı mevcut olmayacak, akde aykırılık giderilmediği takdirde ise tahliye davası açılabilecektir.
Temerrüt nedeniyle tahliye: (Borçlar K. mad.260)
Kiracı muaccel olan kira bedelini altı ay ve ya daha fazla süreli kira sözleşmelerinde otuz günlük; daha az süreli sözleşmelerde altı günlük süre içinde ihtarname tebliğine rağmen ödemezse temerrüte düşmüş olur. Buna göre, kiraya veren, muaccel kira bedelini ödemeyen kiracısına bir ihtarda bulunacak ve bu ihtarla hem ödeme için 30 günlük süreyi bildirecek, hem de süre sonunda sözleşmeyi feshedeceğini açıkca belirtecektir. Ayrıca ödenmeyen kira miktarının da ihtarda gösterilmesi gerekir. Kiracı, verilen mehlin sonunda kira borcunu öderse, mesele kalmaz. Kiralayan ihtarnamede fazla kira talep etse dahi, kiracı ihtilafsız kira bedelini 30 günlük süre içinde ödemek zorundadır. Aksi halde temerrüte düşecektir. Dava 30 günlük sürenin sonunda açılabilir. Kira süresinin sonunu beklemeye gerek yoktur.
Sürenin Dolması veya Feshi İhbar Üzerine Sona Erme: Eğer kira sözleşmesi belirli süreli ise , süre bitiminde her iki taraf da sözleşmeyi sona erdirme imkanına sahiptirler. Kira sözleşmesinin belirsiz süreli olması durumunda ise, sözleşmenin nasıl sona erdirileceği probleminde ise herşeyden önce taraflar arasındaki sözleşmeye itibar edilmiştir. Eğer tarafla feshi ihbar mevzuunda bir düzen kabul edilmiş ise, ona uyulacaktır. Şayet taraflar arasında bu hususa değinilmemiş ise, belirsiz süreli kira sözleşmelerinin sona erdirilmesi şu şekilde olacaktır:Mefruş olmayan apartmanlar, yazıhane, tezgah, dükkan, mağaza, mahzen, samanlık, ahır ve bu gibi yerler, mahalli adet başka bir dönemde tayin edilmiş değilse, altı aylık sürenin bitimi için ve her halde üç ay önce yapılması gereken bir ihbar ile feshedilebilecektir. (BK262/2f) mefruş apartman, yahut müstakil odalar yahut süknaya mahsus mefruşat ancak bir aylık dönemin bitimi icin ve iki hafta önce yapılması gereken bir ihbar ile feshedilebilecektir.(BK262/2f2 Diğer menkul şeyler her istenilen zaman için ve üç gün evvel yapılması lazım gelen bir ihbar ile akti feshedebilirler.
KİRA TESPİT DAVALARI
Kiraya veren veya malik kira tespit davası açabilir. Kira sözleşmesinin sona ermesinden itibaren en geç 15 gün önce ihtar veya dava dilekçesinin davalı kiracıya tebliğ edilmesi gerekir. Buna uyulmazsa, mahkemece tespit edilen kira, bir sonraki kira döneminden itibaren geçerli olacaktır. Belirtilen süre içinde ihtar gönderilmişse, dönem sonuna kadar dava açılabilecektir. Kira sözleşmesinde kira artışına ilişkin özel şart varsa, bu şart yenilenen ilk dönemde tarafları bağlar; yani yenilenen ilk dönemde bu şarta göre kira artışı yapılır. Yine sözleşmede her yıl kiranın artacağına ilişkin özel şart varsa, ihtarname çekmeye gerek yoktur. Dönem sonuna kadar her zaman dava açılabilir.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin bu konudaki yerleşik içtihatlarına göre, kira bedelinin tespiti davalarında; öncelikle taşınmazın bulunduğu muhitteki olağan rayiç araştırılacak; olağan rayicin bulunamaması halinde, kira parası ekonomi esaslarına göre bir başka deyimle Toptan Eşya Fiyat Endekslerindeki (TEFE) artışa göre tespit edilecek; bu yöntemle tespit edilen kiranın çevrede oluşan rayiç kira bedellerine göre yetersiz kalması halinde ise, gerektirici nedenleri açıkca gösterilerek aşırı olmayacak bir oranda kira parasında Hak ve Nesafet kuralları çerçevesinde ayrıca bir artış yapılabilecektir.
Yüksek Mahkeme son kararlarında tarafların serbestçe ve her türlü etken dışında yaptıkları kira akdinde kararlaştırdıkları kira parasının,aksi kanıtlanmadıkça o dönemin olağan rayicine uygun olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, koşullar değişmediği ve özel nedenlerin varlığı ileri sürülüp kanıtlanmadıkça kira sözleşmesinde olağan rayice uygun olarak kararlaştırılan bu kira parasının tespiti için Toptan Eşya Fiyat Endeksinin % 65 ile sınırlı olarak üç yıl için artırımının esas alınacağını, bu şekilde hesaplanacak kira parasının o dönemin hak ve nesafet kurallarına uygun ve aşırı olmayan bir kira parası olduğunun ilke olarak kabul edilmesi ve uygulamanın buna göre yapılması gerektiğini vurgulamıştır.
Bu davada uygulamada genellikle mahkemece mahallinde keşif yapılarak (Hukukçu+inşaat mühendisi+mülk sahibi) nden oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınmakta; rapor doğrultusunda karar verilmektedir.

EMLAK VERGİSİ KANUNU

EMLAK VERGİSİ KANUNUKanun Numarası : 1319
Kabul Tarihi : 29/7/1970
Yayımlandığı R.Gazete : Tarih: 11/8/1970 Sayı: 13576
Yayımlandığı Düstur : Tertip: 5 Cilt: 9 Sayfa: 2662
BİRİNCİ KlSIM
Bina Vergisi
BİRİNCİ BÖLÜM
Mükellefiyet
Mevzu:
Madde 1 – Türkiye sınırları içinde bulunan binalar bu kanun hükümlerine göre Bina Vergisine tabidir.
Bina tabiri:
Madde 2 – Bu kanundaki bina tabiri, yapıldığı madde ne olursa olsun, gerek karada gerek su üzerindeki sabit inşaatın hepsini kapsar. Bu kanunun uygulanmasında Vergi Usul Kanununda yazılı bina mütemmimleri de bina ile birlikte nazara alınır. Yüzer havuzlar, sair yüzer yapılar, çadırlar ve nakil vasıtalarına takılıp çekilebilen seyyar evler ve benzerleri bina sayılmaz.
Mükellef:
Madde 3 – Bina Vergisini, binanın maliki, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de yoksa binaya malik gibi tasarruf edenler öder.
Bir binaya müşterek mülkiyet halinde malik olanlar, hisseleri oranında mükelleftirler. İştirak halinde mülkiyette malikler vergiden müteselsilen sorumlu olurlar.
İKİNCİ BÖLÜM
Muaflık ve İstisnalar
Daimi muaflıklar:
Madde 4 – (Değişik birinci fıkra: 16/10/1981 – 2536/1 md.) Aşağıda yazılı
binalar, kiraya verilmemek şartıyla Bina Vergisinden daimi olarak muaftır.((a),
(b) ve (s) fıkraları için kiraya verilmeme şartı aranmaz.)
a) (Değişik: 17/7/1972-1610/1 md.) Katma bütçeli idarelere (Mazbut vakıflar
dahil), il özel idarelerine, belediyelere, köy tüzel kişiliğine, kanunla kurulan üniversitelere ve Devlete ait binalar;
b) (Değişik: 17/7/1972-1610/1 md.) İl özel idareleri, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birlikler veya bunlara bağlı müesseselere ait;
aa) Su, elektrik, havagazı, mezbaha ve soğuk hava işletme binaları;
bb) Belediye sınırları içindeki yolcu taşıma işletme binaları ve kapalı durak yerleri;
c) (Değişik: 17/7/1972 – 1610/1 md.) Köylere ve köy birliklerine ait tarım işletme binaları, soğuk hava depoları, içmeler ve kaplıcalar ile bunlar tarafından köylünün umumi ve müşterek ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla işletilen hamam, çamaşırhane, değirmenler ve köy odaları;
d) Ordu evleri, askeri gazino ve kantinler ile bunların müştemilatı;
e) Kamu menfaatlerine yararlı derneklere ait binalar (Kurumlar Vergisine tabi işletmelere ait olmamaları veya bunlara tahsis edilmiş bulunmamaları şartıyla);
f) (Değişik: 17/7/1972-1610/1 md.) Kazanç gayesi olmamak şartıyla işletilen hastane, dispanser, sağlık, rehabilitasyon, teşhis ve tedavi merkezleri, sanatoryum, prevantoryum, öğrenci yurtları, düşkünler evi, yetimhaneler, revirler, kreşler, kütüphaneler ve korunmaya muhtaç çocukları koruma birliklerine ait yurtlar ve işyerleri ile benzerleri;
g) Dini hizmetlerin ifasına mahsus ve umuma açık bulunan ibadethaneler ve bunların müştemilatı;
h) Zirai istihsalde kullanılmak şartıyla makina ve alet depoları, zahire ambarları, samanlıklar, arabalıklar, ağıllar, ahırlar, kümesler, kurutma mahalleri, böcekhaneler, serler (seralar) ve benzeri binalarla, işçi ve bekçi bina, kulübe ve barakaları;
i) Su ürünleri müstahsillerinin istihsalde kullandıkları ağ ve alet depoları, kayıkhaneler, denizlerde ve göllerdeki işçi ve balıkçı kulübe ve barakaları;
(Yukarıda “h” ve “i” fıkralarında yazılı binaların bir kısmı ikamete ve bir kısmı da mezkür fıkralarda yazılı maksatlara tahsis edilmiş bulunduğu takdirde vergi, yalnız ikamete tahsis olunan kısım için uygulanır.)
j) (Değişik: 4/12/1985 – 3239/100 md.) Umuma tahsis edildiği Maliye ve Gümrük Bakanlığınca kabul edilen rıhtım, iskele, dalgakıran ve bunların mütemmimleri ile, demiryolları ve köprü, rampa ve tünel, yeraltı ve yerüstü geçitleri, peron alimantasyon tesisleri, iskele ve istasyon binaları ile yolcu salonları, cer ve malzeme depoları gibi demiryolu mütemmimleri, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğüne ait hava liman ve meydanlarındaki terminal binaları, teknik blok, hangar, sistemlere ait depo; elektronik, elektrik ve mekanik sistemlere ait laboratuvar ve bakım tesisleri, pist taksirut ve apron sahası ile ısı ve enerji santralleri, hidrofor tesisleri, gerek hava liman ve meydanlarında ve gerekse uçuş yolları üzerindeki seyrüsefer yardımcı (radar, ILS, VOR, DME, NDB gibi) tesisleri ile hava yer ve yer muhabere sistemleri (VHF, UHF, HF) ve yukarıda belirtilen sistem ve tesislerin mütemmimleri. (Diğer depolar, antrepolar, müstakil lojman ve müstakil idarehane binaları mütemmim sayılmaz);
k) Her nevi su bentları, baraj, sulama ve kurutma tesisleri;
l) Yabancı devletlere ait olup elçilik ve konsolosluk olarak kullanılan binalar ile elçilerin ikametine mahsus binalar ve bunların müştemilatı (Karşılıklı olmak şartıyla) ve merkezi Türkiye’de bulunan milletlerarası kuruluşlara, milletlerarası kuruluşların Türkiye’deki temsilciliklerine ait binalar;
m) (Değişik: 8/12/1980 – 2350/1 md.) Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara ait binalar (Vakıf senedindeki cihete tahsis edilmek şartıyla);
n) Enerji nakil hatları ve direkleri.
o) (Ek: 17/7/1972-1610/1 md.) Gençlik ve Spor Bakanlığı Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğüne tescil edilmiş amatör spor kulüplerine ait binalar (Gelir veya Kurumlar Vergisine tabi işletmelere ait olmamaları veya bunlara tahsis edilmemeleri şartıyla);
p) (Ek: 17/7/1972-1610/1 md.) Tarım kredi, tarım satış kooperatifleri, 1163 sayılı Kanuna uygun olarak teşekkül eden kooperatifler ve bu kooperatiflerin kuracağı kooperatif birlikleri, kooperatif merkez birlikleri ve Türkiye Milli Kooperatifler Birliğinin ve Türk Kooperatifçilik Kurumunun sahip oldukları kendi hizmet binaları.
r) (Ek: 8/12/1980-2350/1 md.) Karşılıklı olmak şartıyla Uluslararası Andlaşmalar hükümlerine göre azınlık sayılan cemaatlara ait özel okul binaları.
s) (Ek: 16/10/1981-2536/1 md.) Türk Silahlı Kuvvetlerini (Jandarma Genel Komutanlığı dahil) güçlendirmek amacıyla kurulmuş vakıflara ait binalar.
t) (Ek: 21/1/1982 – 2587/1 md.) Tersane binaları (müstakil büro ve müstakil lojman binaları hariç.)
u) (Ek: 4/12/1985-3239/100 md.) Belediye ve mücavir alan sınırları dışında bulunan binalar (Gelir Vergisinden muaf esnaf ile basit (1) usulde Gelir Vergisine tabi mükellefler tarafından bizzat işyeri olarak kullanılan binalar hariç olmak üzere, ticari, sınai ve turistik faaliyetlerde kullanılan binalar ile muayyen zamanlarda dinlenme amacıyla kullanılan binalar için bu muafiyet uygulanmaz.)
Geçici muaflıklar:
Madde 5 – (Değişik: 17/7/1972-1610/2 md.)
a) Mesken olarak kullanılan bina veya apartman dairelerinin, 50 000 liradan az olmamak üzere vergi değerinin 1/4 ü, inşalarının sona erdiği yılı takibeden bütçe yılından itibaren 5 yıl süre ile geçici muafiyetten faydalandırılır.
Bu binaların, bina apartman ise dairelerin, mesken olarak kullanılması şartıyla, satınalma veya sair suretle iktisap olunması halinde de yukardaki muaflık hükmü kalan süre için uygulanır.
Mevcut binalara ilave yapılması halinde, 33 üncü maddenin (1) sayılı bendine göre beyan edilen değerden bu kısma isabet eden değer için, yukarda yazılı muafiyet aynı şart ve süre ile uygulanır.
Binanın, bina apartman ise dairenin, kısmen veya tamamen mesken olarak kullanılmaması halinde bu binaya veya daireye tanınmış bulunan muafiyet bu halin vukubulduğu yılı takibeden bütçe yılından itibaren düşer.
b) Turizm Endüstrisini Teşvik Kanunu hükümleri dairesinde turizm müessesesi belgesi almış olan Gelir veya Kurumlar Vergisi mükelleflerinin adı geçen kanunda yazılı maksatlara tahsis ettikleri ve işletmelerine dahil binaları, inşalarının sona erdiği veya mevcut binaların bu maksada tahsisi halinde turizm müessesesi belgesinin alındığı yılı takibeden bütçe yılından itibaren 5 yıl süre ile geçici muafiyetten faydalandırılır.
c) Deprem, su basması, yangın gibi tabii afetler sebebiyle binaları yanan, yıkılan veya kullanılmaz hale gelen veya yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ ve benzeri (Deprem hariç) afetlerle zarar görmesi muhtemel yerlerdeki binaların vergi mükellefleri tarafından afetin vukubulduğu veya afete maruz bulunduğunun yetkili kuruluşça tebliği tarihinden itibaren en geç 5 yıl içinde afetin vukubulduğu yerde veya kamu kuruluşlarınca gösterilen yerlerde inşa edilen binalar inşalarının sona erdiği yılı, kamu kuruluşlarınca ilgili kanunlarına göre inşa olunup hak sahiplerine teslim edilen binalar devredildikleri yılı takibeden bütçe yılından itibaren 10 yıl süre ile geçici muafiyetten faydalandırılır. (Bu halde, bu maddenin (a) fıkrası hükmü uygulanmaz.)
Şu kadar ki, kamu kuruluşlarınca afet bölgesi olduğu nedeniyle inşaat yasağı konulan yerlerde yapılan binalar için bu muafiyet uygulanmaz.
Muafiyetten faydalanacak mükellefler, İmar ve İskan Bakanlığından veya bu Bakanlığın yetkili kıldığı kuruluşlardan afete maruz kaldıklarına dair alacakları bir belgeyi vergi dairesine ibraz etmeye mecburdurlar.
d) Fuar, sergi ve panayır yerlerinde inşa edilen binalar (Bu yerlerin açık bulunmadığı zamanlarda da kullanılanlar hariç), bu maksada tahsis edildikleri süre için vergiden muaftır.
e) Planlama Teşkilatınca tespit ve tayin edilen geri kalmış bölgelerde inşa edilen sınai tesisler, inşalarının sona erdiği yılı takibeden bütçe yılından itibaren 5 yıl süre ile geçici muafiyetten faydalandırılır.
f) (Ek: 18/5/1987-3365/4 md.) Organize sanayi bölgeleri ile sanayi ve küçük sanat sitelerindeki binalar, inşalarının sona erdiği tarihi takip eden bütçe yılından itibaren 5 yıl süre ile geçici muafiyetten faydalandırılır.
Yukarda (a), (b), (c) ve (d) fıkralarında yazılı muafiyetlerden istifade için, mezkür fıkralarda yazılı hallerin vukuunda, keyfiyetin bütçe yılı içinde ilgili vergi dairesine bildirilmesi şarttır. Ancak, bu olaylar bütçe yılının son üç ayı içinde vukubulduğu takdirde bildirim, olayın vukubulduğu tarihten itibaren üç ay içinde yapılır.
Süresinde bildirimde bulunulmazsa muafiyet, bildirimin yapıldığı yılı takibeden bütçe yılından muteber olur. Bu takdirde bildirimin yapıldığı bütçe yılının sonuna kadar geçen yıllara ait muafiyet hakkı düşer. (Köylerdeki inşaat için bildirimde bulunulmaz.)
Madde 6 – (Mülga: 4/12/1985-3239/141 md.)
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Matrah ve Nispet
Matrah:
Madde 7 – Bina Vergisinin matrahı, binanın bu kanun hükümlerine göre tesbit olunan vergi değeridir.
Sabit istihsal tesisatına ait değerler vergi matrahına alınmaz.
(Üçüncü ve dördüncü fıkralar Mülga: 17/7/1972-1610/3 md.)
Nispet:
Madde 8 – (Değişik: 22/7/1998-4369/65 md.)
Bina vergisinin oranı binde ikidir. Meskenlerde bu oran binde bir olarak uygulanır. Bakanlar Kurulu bu oranları,yarısına kadar indirmeye veya üç katına kadar artırmaya yetkilidir.
Bakanlar Kurulu, Türkiye sınırları içinde tek meskeni olup, gelirleri münhasıran kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıklardan ibaret bulunanların veya bunlardan kendileri üzerine kayıtlı meskeni olmayanların anılan kurumlardan aylık almayan ve herhangi bir geliri de bulunmayan eşlerinin aynı nitelikteki meskenlerine ait vergi oranlarını sıfıra kadar indirmeye yetkilidir. Bu hüküm, yukarıda belirtilenlerin tek meskene hisse ile sahip olmaları halinde hisselerine ait kısım ile şehitlerin dul ve yetimlerine ve gazilere ait tek meskenleri hakkında da uygulanır. Muayyen zamanlarda dinlenme amacıyla kullanılan meskenler hakkında bu hüküm uygulanmaz.
Yeni inşa edilen bina veya binaların vergisi, arsasının (veya arsa payının) vergisinden az olamaz.
Yetki
Mükerrer madde 8 – (Mülga: 22/7/1998-4369/82 md.)
Mükellefiyetin başlaması ve bitmesi:
Madde 9 – (Değişik: 17/7/1972 – 1610/5 md.)
Bina vergisi mükellefiyeti;
a) Bu kanun hükümlerine göre mükelleflerin genel beyana davet edildikleri tarihi,
b) Bu kanunun 33 üncü maddesinin 1 – 7 numaralı fıkralarında yazılı vergi değerini tadil eden sebeplerin doğması halinde bu değişikliklerin vukubulduğu, aynı maddenin 8 numaralı fıkrasında yazılı halde ise mükelleflerin beyana davet edildiği tarihi,
c) Muafiyetin sukut ettiği tarihi, Takibeden bütçe yılından itibaren başlar.
Yanan, yıkılan, tamamen kullanılmaz hale gelen veya vergiye tabi iken muaflık şartlarını kazanan binalardan dolayı mükellefiyet, bu olayların vukubulduğu tarihi takibeden taksitten itibaren sona erer.
Oturulması ve kullanılması kanunların verdiği yetkiye dayanılarak yasak edilen binaların vergileri, mükelleflerce keyfiyetin vergi dairesine bildirilmesi veya vergi dairesince re’sen tespit edilmesi üzerine, bu olayların vukua geldiği tarihlerden sonra gelen taksitlerden itibaren, bu hallerin devam ettiği sürece alınmaz.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Verginin Tarh ve Tahakkuku
Beyan esası:
Madde 10 – (Değişik: 21/1/1982 – 2587/4 md.)
Bina Vergisi, mükelleflerin yazılı beyanı üzerine tarh ve tahakkuk ettirilir.
Şu kadar ki, mükelleflerin beyan edecekleri değerler Maliye ve Bayındırlık bakanlıklarınca müştereken tespit ve ilan edilecek bina metrekare normal inşaat maliyet bedelleriyle bu Kanunun 20 nci maddesine göre bulunacak arsa veya arsa payı değeri esas alınarak, 31 nci madde uyarınca hazırlanmış bulunan tüzük hükümlerinden yararlanılmak suretiyle hesaplanacak maliyet bedelinden düşük olamaz. Düşük beyanda bulunulması halinde, mükellefin beyanı vergi dairesince maliyet bedeline yükseltilerek tahakkuka esas alınır ve mükellefe bildirilir.
Geçici ve daimi muafiyetten faydalanacak olanların da beyanname vermeleri mecburidir.
Bir vergi dairesi faaliyet bölgesi içindeki bir mükellefe ait binalar aynı beyannamede birleştirilerek beyan olunur.
Verginin tarh ve tahakkuku:
Madde 11 – (Değişik birinci fıkra: 4/12/1985 – 3239/103 md.) Bina Vergisi
ilgili belediye tarafından mükellefin beyanı üzerine yıllık olarak tarh ve tahakkuk ettirilir. Şu kadar ki, bir il veya ilçe hududu içerisinde birden fazla belediye olması halinde belediye ve mücavir alan sınırları dışında bulunan binalara ait Bina Vergisini tarha yetkili olacak belediye ilgili valiler tarafından belirlenir.
(Değişik: 22/7/1998 – 4369/66 md.) Genel beyan dönemi veya vergi değerintadileden sebeplerin doğması halinde mükellefiyetin başlangıç yılını takip eden yıllarda, bu Kanunun 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrasına göre tespit edilen matrah üzerinden hesaplanan bina vergisi, her takvim yılının başından itibaren o yıl için tahakkuk etmiş sayılır.
İKİNCİ KISIM
Arazi Vergisi
BİRİNCİ BÖLÜM
Mükellefiyet
Mevzu:
Madde 12 – (Değişik: 17/7/1972 – 1610/7 md.)
Türkiye sınırları içinde bulunan arazi ve arsalar bu kanun hükümlerine göre Arazi Vergisine tabidir.
Belediye sınırları içinde belediyece parsellenmiş arazi arsa sayılır.
Belediye sınırları içinde veya dışında bulunan parsellenmemiş araziden hangilerinin bu kanuna göre arsa sayılacağı Bakanlar Kurulu kararı ile belli edilir.
Aksine hüküm olmadıkça bu kanunun diğer maddelerinde yer alan arazi tabiri arsaları da kapsar.
Mükellef:
Madde 13 – Arazi Vergisini, arazinin maliki, varsa intifa hakkı sahibi, her ikisi de yoksa araziye malik gibi tasarruf edenler öder.
Bir araziye müşterek mülkiyet halinde malik olanlar, hisseleri oranında mükelleftirler. İştirak halinde mülkiyette malikler vergiden müteselsilen sorumlu olurlar.
Mülkiyeti ihtilaflı bulunan arazi için mutasarrıfı bulunmayan kişiler tarafından ödenen Arazi Vergileri ihtilafın ödeme yapan aleyhine sonuçlanması halinde ihtilafla ilgili bulunanların karar tarihinden itibaren bir yıl içerisinde başvurmaları şartıyla kendilerine ret ve iade olunur.
İKİNCİ BÖLÜM
Muaflık ve İstisnalar
Daimi muaflıklar:
Madde 14 – (Değişik birinci fıkra: 16/10/1981 – 2536/2 md.) Aşağıda yazılı arazi kiraya verilmemek şartıyla Arazi Vergisinden daimi olarak muaftır. ((a), (b) ve (f) fıkralarındaki arazi için kiraya verilmeme şartı aranmaz.)
a) Katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyelere ve köy tüzel kişiliğine, kanunla kurulan üniversitelere ve Devlete ait arazi;
b) İl özel idareleri, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birlikler veya bunlara bağlı müesseseler tarafından işletilen:
aa) Su, elektrik, havagazı, mezbaha ve soğuk hava işletmelerine ait arazi;
bb) Belediye sınırları içindeki yolcu taşıma işletmelerine ait arazi;
c) Kamu menfaatlerine yararlı derneklere ait arazi (Kurumlar Vergisine tabi işletmelere ait olmamaları veya bunlara tahsis edilmiş bulunmamaları şartıyla);
d) Yabancı devletlere ait olup gerek elçilik ve konsolosluk binaları gerekse elçilerin ikametlerine mahsus binalar yapılmak üzere sahip olunan arazi ve arsalar ile bu çeşit binalardan yanan, yıkılanların arsaları (Karşılıklı olmak şartıyla) ve merkezi Türkiye’de bulunan milletlerarası kuruluşların Türkiye’deki temsilciliklerine ait arazi ve arsalar;
e) Mezarlıklar.
f) (Ek: 16/10/1981 – 2536/2 md.) Türk Silahlı Kuvvetlerini (Jandarma Genel Komutanlığı dahil) güçlendirmek amacıyla kurulmuş vakıflara ait arazi ve arsalar.
g) (Ek: 4/12/1985 – 3239/104 md.) Belediye ve mücavir alan sınırları dışında bulunan arazi. (Gelir Vergisinden muaf esnaf ile basit usulde Gelir Vergisine tabi mükellefler tarafından bizzat işyeri olarak kullanılan arsa ve arazi hariç olmak üzere, ticari, sınai ve turistik faaliyetlerde kullanılan arazi ile arsalar ve arsa sayılacak parsellenmemiş arazi için bu muafiyet uygulanmaz.)
Geçici muaflıklar:
Madde 15 – (Değişik: 17/7/1972 – 1610/8 md.)
Aşağıda yazılı arazi geçici olarak Arazi Vergisinden muaftır.
a) Özel kanunlarına göre Devlet ormanları dışında insan emeğiyle yeniden
orman haline getirilmek üzere ağaçlandırılan arazi 50 yıl;
b) Toprak ve topoğrafik özellikleri ve erozyon gibi sınırlayıcı faktörler
sebebiyle kültür bitkilerinin yetişmelerini engelleyen araziden; bataklık, turbiyer, çorak, makilik, çalılık, taşlık ve sair haller dolayısıyla üzerinde tarım yapılamayan sahaların, ıslah tedbirleriyle yeniden tarıma elverişli hale getirilmesinde 10 yıl;
c) Teknik, ekonomik ve ekolojik bakımlardan gerekli şartları haiz olan arazide yeniden fidanla dikim veya aşılama veya yeniden yetiştirme suretiyle ağaçlık, meyvalık, bağ ve bahçe meydana getirilmesinde asgari 2 yıl, azami 15 yıl;
d) Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca, organize sanayi bölgeleri için iktisap olunduğu veya bu bölgelere tahsis edildiği kabul edilen arazi (Sanayici lehine tapudaki tescilin yapılacağı tarihe kadar).
Geçici olarak muaflıktan istifade için arazinin bu maddede yazılı cihetlere tahsis edilmiş olduğunun ilgili vergi dairesine bütçe yılı içinde bildirilmesi şarttır. Muafiyetler, arazinin tayin olunan cihetlere tahsis edildiği yılı taki beden bütçe yılından başlar. Bütçe yılı içinde bildirim yapılmazsa muafiyet, bildirimin yapıldığı yılı takibeden bütçe yılından muteber olur. Bu takdirde bildirimin yapıldığı bütçe yılının sonuna kadar geçen yıllara ait muafiyet hakkı düşer.
(a) ve (b) fıkralarında yazılı muafiyet konusu arazinin bu fıkralarda gösterilen cihetlere tahsis edilmiş olup olmadığının şartları ile (c) fıkrasına göre geçici muafiyet verilecek haller, bunların şartları ve muafiyet süreleri Tarım ve Orman Bakanlıkları ile Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin mütalaası alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca belli edilir ve Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulur.
Arazi vergisinde istisna:
Madde 16 – (Değişik: 21/1/1982 – 2587/5 md.)
(Değişik birinci fıkra: 4/12/1985 – 3239/105 md.) Mükelleflerin bir belediye ve bu belediyenin mücavir alan sınırları içinde bulunan arazisinin (arsalar hariç) toplam vergi değerinin 250.000.000 lirası Arazi Vergisinden müstesnadır. Bu miktarı üç misline kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Bu hükmün tatbikatında mükellef ile eş ve velayet altındaki çocuklara ait arazi değerleri toplu olarak nazara alınır.
Bu maddede yazılı istisna, hisseli arazide mükelleflerin hisse miktarları ayrı ayrı nazara alınmak suretiyle uygulanır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Matrah ve Nispet
Matrah:
Madde 17 – Arazi Vergisinin matrahı arazinin bu kanun hükümlerine göre tespit olunan vergi değeridir.
(İkinci ve üçüncü fıkralar Mülga: 17/7/1972 – 1610/10 md.)
Nispet:
Madde 18 – (Değişik: 22/7/1998-4369/67.md.)
Arazi vergisinin oranı binde birdir. Arsalarda bu oran binde üç olarak uygulanır. Bakanlar Kurulu bu oranları, yarısına kadar indirmeye veya üç katına kadar artırmaya yetkilidir.
Mükellefiyetin başlaması ve bitmesi:
Madde 19 – (Değişik: 19/7/1972-1610/12 md.)
Arazi Vergisi mükellefiyeti;
a) Bu kanun hükümlerine göre mükelleflerin genel beyana davet edildikleri tarihi,
b) Bu kanunun 33 üncü maddesinin 1 – 7 numaralı fıkralarında yazılı vergi değerini tadil eden sebeplerin doğması halinde bu değişikliklerin vukubulduğu, aynı maddenin 8 numaralı fıkrasında yazılı halde ise mükelleflerin beyana davet edildiği tarihi,
c) Muafiyetin sukut ettiği tarihi, Takibeden bütçe yılından itibaren başlar. Vergiye tabi iken muaflık şartlarını kazanan araziden dolayı mükellefiyet, bu olayın vukubulduğu tarihi takibeden taksitten itibaren sona erer.
Kanunların verdiği yetkiye dayanılarak tasarrufu yasak edilen arazinin vergisi, mükelleflerce keyfiyetin vergi dairesine bildirilmesi veya vergi dairesince re’sen tespit edilmesi üzerine yasaklama tarihini izliyen taksitlerden itibaren bu hallerin devam ettiği sürece alınmaz.
Deprem, su basması, yangın gibi tabii afetler sebebiyle yanan, yıkılan binaların arsalarına ait vergiler, bu olayların vukua geldiği tarihleri takibeden bütçe yılından itibaren iki yıl süre ile alınmaz.
Üzerine bina yapılan arsanın Arazi Vergisi mükellefiyeti, inşaatın bittiği yılı takipeden bütçe yılından itibaren sona erer.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Verginin Tarh ve Tahakkuku
Beyan esası:
Madde 20 – (Değişik: 21/1/1982-2587/7 md.)
Arazi Vergisi, mükelleflerin yazılı beyanı üzerine tarh ve tahakkuk ettirilir.
(Değişik: 4/12/1985-3239/107 md.) Şu kadar ki; mükelleflerin arsalar ve arazi ile ilgili olarak beyan edecekleri değerler, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun asgari ölçüde birim değer tespitine ilişkin hükümlerine göre takdir komisyonlarınca her mahalle ve arsa sayılacak parsellenmemiş arazide her köy için cadde, sokak veya değer bakımından farklı bölgeler, arazide her il veya ilçe için arazinin cinsi (Kıraç, taban ve sulak) itibariyle takdir olunan birim değerlere göre hesaplanan miktardan düşük olamaz. Düşük beyanda bulunulması halinde, mükellefin beyanı vergi dairesince birim değere göre hesaplanan miktara yükseltilerek tahakkuka esas alınır ve mükellefe bildirilir.
(Değişik: 4/12/1985-3239/107 md.) İkinci fıkra hükmü, turistik bölgelerdeki cadde, sokak veya değer bakımından farklı bölgelerde ilgili valilerce tespit edilecek pafta, ada veya parseller için yapılacak takdirler hakkında da tatbik edilir.
Geçici ve daimi muafiyetten faydalanacak olanların da beyanname vermeleri mecburidir.
Ancak Devlete ait arazi için beyanname verilmez.
Bir vergi dairesi faaliyet bölgesi içindeki bir mükellefe ait arazi bir beyannamede, arsalar ise ayrı bir beyannamede birleştirilerek beyan olunur.
Verginin tarh ve tahakkuku:
Madde 21 – (Değişik: 22/7/1998 – 4369/68 md.) Genel beyandönemi veya vergi değerini tadileden sebeplerin doğması halinde mükellefiyetin başlangıç yılını takipeden yıllarda, bu Kanunun 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrasına göre tespit edilen matrah üzerinden hesaplanan arazi vergisi, her takvim yılının başından itibaren o yıl için tahakkuk etmiş sayılır.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Kısımlar Arasında Müşterek Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Muaflık ve istisna hükümlerinin bu kanunda yer alması esası:
Madde 22 – (Değişik: 17/7/1972-1610/14 md.)
Bina ve Arazi Vergileri ile ilgili muaflık ve istisna hükümleri bu kanuna eklenmek veya bu kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenir.
Beyanname verme süresi:
Madde 23 – (Değişik: 17/7/1972-1610/15 md.)
Emlak Vergisi ile ilgili olarak;
a) (Değişik: 8/12/1980-2350/4 md.) Bina, arsa ve araziler için 4 yılda bir defa (Bu süre Bakanlar Kurulu Kararı ile 1 yıla kadar indirilebilir) olmak üzere verilecek beyannameler, Maliye Bakanlığınca mükelleflerin genel beyana davet edildikleri tarihi takibeden bütçe yılının Mart, Nisan ve Mayıs aylarında,
b) Yeni inşa edilen binalara ait beyannameler, inşaatın sona erdiği veya inşaatın sona ermesinden evvel kısmen kullanılmaya başlanmış ise her kısmın kullanılmasına başlandığı bütçe yılı içerisinde,
c) Bu kanunun 33 üncü maddesinde (8 numaralı fıkra hariç) yazılı vergi değerini tadil eden sebeplerin doğması halinde beyannameler, değişikliğin vukubulduğu bütçe yılı içerisinde.
d) Bu kanunun 33 üncü maddesinin 8 numaralı fıkrasında yazılı vergi değerini tadil eden sebeplerin doğması halinde beyannameler, Maliye Bakanlığınca yapılacak beyana davet tarihini takibeden bütçe yılının Mart, Nisan ve Mayıs aylarında,
Emlakin bulunduğu yerdeki ilgili vergi dairesine verilir.
(b), (c) ve (d) fıkraları gereğince beyanname verenler de Maliye Bakanlığınca yapılacak genel beyana davet tarihini takibeden bütçe yılının Mart, Nisan ve Mayıs aylarında yeniden beyanda bulunmaya mecburdurlar.
(Değişik: 30/5/1985-3208/4 md.) (a) fıkrasında yazılı beyanname verme süresini Ağustos ayı sonuna kadar uzatmaya ve genel beyan dolayısıyla vergi dairelerine verilecek emlak vergisi beyannamelerini iki ay önceden kabul etmeye Maliye ve Gümrük Bakanlığı yetkilidir.
(b) ve (c) fıkralarında yazılı haller bütçe yılının son üç ay içinde vukubulduğu takdirde beyanname, olayın vukubulduğu tarihten itibaren üç ay içinde verilir.
Maliye Bakanlığı genel beyanların yapılacağı süre içerisinde mükelleflerin beyanname verme tarihlerini tespit etmek hususunda vergi dairelerine yetki verebilir.
Beyannamelerin şekli ve muhtevası:
Madde 24 – (Değişik: 17/7/1972-1610/16 md.)
Vergi dairesine verilecek Emlak Vergisi beyannamelerinin şekli ve muhtevası Maliye Bakanlığınca tertip ve tanzim olunur.
Beyannamede mükellefin adı, soyadı (Tüzel kişilerde unvanı), adresi, mükellefiyete giriş sebebi ve yılı ile birlikte asgari aşağıdaki bilgiler gösterilir:
a) Bina Vergisi bayannamesinde; binanın yeri, inşaatın nev’i, inşa tarihi, arsanın büyüklüğü (Metrekare), kullanış tarzı, getirebileceği yıllık gayrisafi kirası ve rayiç bedeli (Vergi değeri) (Bir çatı altında, bulunup da kullanış tarzı veya kapıları ayrı olan konut veya işyeri birimlerinin vergi değerleri ayrı ayrı gösterilir.)
b) Araziye ait beyannamede; arazinin yeri, cinsi, büyüklüğü (Dönüm, metrekare), yapılan tarımın nev’i, getirebileceği yıllık gayrisafi hasılat tutarı ve rayiç bedeli (Vergi değeri),
c) Arsalara ait beyannamede; arsanın yeri, büyüklüğü (Metrekare) ve rayiç bedeli (Vergi değeri.)
Köylerde yapılacak beyan:
Madde 25 – (Değişik: 4/12/1985-3239/109 md.)
Belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunan bina ve arazi ile Emlak Vergisinden muaf olmayan bina ve arazi hariç olmak üzere, köylerde bulunan bina ve araziye ilişkin beyanlar sözlü veya yazılı olarak ilgili muhtarlıklara yapılır. Sözlü veya yazılı olarak yapılan beyanlar, şekli ve muhtevası Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tespit olunacak bina ve arazi kıymet beyanı defterlerine geçirildikten sonra özel yeri mükellefi imza ettirilir. Beyan esnasında köyde bulunmayanların köy muhtarına gönderecekleri yazılı ve imzalı beyanların bu defterlere eklenmesiyle yetinilir.
Birinci fıkra kapsamına giren yerlerde bulunup;
a) Ek süre sonuna kadar beyan edilmeyen,
b) Bu Kanunun 33 üncü maddesinde (8 numaralı fıkra hariç) yazılı haller sebebiyle beyanı gereken,
Bina ve arazinin beyanının beyanname ile yapılması mecburidir.
İl ve ilçe merkezi olmayan beldelerde, köy muhtarlıklarına ait yetkiler belediye başkanlıklarınca kullanılır.
Sözü geçen defter, varsa müsbit evrakla birlikte ek sürenin bitiminden itibaren 15 gün içinde muhtarlar tarafından ilgili belediyelere imza karşılığında teslim olunur.
Bina ve arazi kıymet beyanı defterlerine yazdırılmak suretiyle beyan edilecek bina ve arazi hakkında bu Kanunun 10 ve 20 nci maddelerinin son fıkraları hükümleri uygulanmaz.
Muhtar ve ihtiyar kurulunun görevleri:
Madde 26 – (Değişik birinci fıkra: 17/7/1972 – 1610/18 md.) Muhtar ve ihtiyar kurulu, mükelleflerin beyanlarını ilgili defterlerde tespit ettikten sonra kendileri de bu beyanların doğruluğunu (Kira bedelleri ve vergi değerleri hariç) tasdik ederler ve ayrıca bina ve arazi kıymet beyanı defterine kaydettirilmiyen bina ve araziyi, mükelleflerin ismi ve biliniyorsa adresi ile birlikte vergi dairesine bildirirler.
(Değişik:8/12/1980 – 2350/5 md.) Bu Kanunda yazılı işler karşılığında; Maliye Bakanlığınca tespit edilen esaslar dahilinde ve yılda fert başına 750 lirayı geçmemek üzere köy muhtarlarına ve ihtiyar kurulu üyelerine ücret verilebilir.
Ek süreler içinde beyanname verilmesi:
Madde 27 – (Değişik birinci fıkra: 17/7/1972 – 1610/19 md.) Emlak Vergisi
beyannamelerinin süresi içinde verilmemesi halinde, bu sürenin sonunda başlayarak iki ay beklenir. Beyanname bu süre içinde verilirse, vergi zıyaı olmamış sayılır.
(İkinci fıkra Mülga: 8/12/1980 – 2350/6 md.)
İştirak halinde ve müşterek mülkiyette beyanname verilmesi:
Madde 28 – İştirak halinde mülkiyette mükellefler müşterek imzalı bir beyanname verebilecekleri gibi münferiden de beyanda bulunabilirler.
Müşterek mülkiyet halinde ise beyanname münferiden verilir.
Müşterek ve iştirak halinde mülkiyetin konusunu teşkil eden gayrimenkul için kesinleşen vergi değeri bütün mükellefler bakımından geçerli olur ve gerekli düzeltme yapılır.
İştirak halinde mülkiyette, münferiden beyanname verildiği takdirde beyan edilen vergi değerleri üzerinden hissedarların adedine göre ayrı ayrı tarh ve tahakkuk yapılır.
Vergi değeri:
Madde 29 – Vergi değeri, Emlak Vergisinin mevzuuna giren bina ve arazinin rayiç bedelidir.
Rayiç bedel,bina ve arazinin beyan tarihindeki normal alım satım bedelidir.
(Değişik: 22/7/1998 – 4369/69 md.) Genel beyan dönemi veya vergi değerini tadil eden sebeplerin mevcudiyeti halinde, mükellefiyetin başlangıç yılını takip eden yıllarda emlak vergisi matrahı, her yıl, bir önceki yıl matrahının Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca aynı yıl için tespit edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle bulunur. Ek süreye rağmen beyanname verilmemesi halinde, 32 nci maddeye göre belirlenen matrahlar hakkında da, ilgili bulunduğu yılı takipeden yıllarda aynı işlem yapılır. Bu fıkranın uygulanması ile ilgili usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
Mülga fıkra: 22/7/1998 – 4369/69 md.)
Ödeme sÜresi:
Madde 30 – (Değişik: 17/7/1972 – 1610/20 md.)
Emlak Vergisi birinci taksidi Mart, Nisan ve Mayıs aylarında, ikinci taksidi Kasım ayı içinde olmak üzere iki eşit taksitte ödenir.
(İkinci fıkra Mülga: 4/12/1985 – 3239/141 md.)
Maliye Bakanlığı ödeme aylarını, bölgelerin özelliklerine göre değiştirebilir. Kanunlar veya diğer kamu düzeni koyan mevzuatla tasarrufu kısıtlanan bina arsa ve arazinin vergisi, kısıtlamanın devam ettiği sürece 1/10 oranında tahsil olunur. 9 ve 19 uncu madde hükümleri saklıdır.
Kısıtlamanın kaldırılması halinde, kaldırılma tarihini takibeden bütçe yılından itibaren emlakin vergisi, tüm vergi değeri üzerinden ödenir.
Kısıtlamanın devam ettiğı sürede tecil edilen verginin 9/10 u bina, arsa veya arazinin satılması, istimlaki veya hibe yoluyla ahara devir ve temliki halinde, tahsilat zamanaşımına uğramamış olanları muaccel hale gelir.
(Değişik: 8/12/1980 – 2350/7 md.) Kanunla ve diğer mevzuatla yapılan kısıtlamaların neler olduğu, süresi, tevsiki ve kısıtlama koyan kamu organlarının görevleri ve sorumlulukları Maliye Bakanlığınca, Milli Eğitim, İmar ve İskan ve İçişleri Bakanlıklarının mütalaaları alınarak hazırlanacak bir yönetmelikle tanzim olunur.
(Değişik: 4/12/1985 – 3239/110 md.) Devir ve ferağı yapılan bina ve arazinin, devir ve ferağın yapıldığı yıl ile geçmiş yıllara ait ödenmemiş Emlak Vergisinin ödenmesinden devreden devralan müteselsilen sorumlu tutulurlar. Devralanın mükellefe rücu hakkı saklıdır. Tapu daireleri devir ve ferağ işlemini, işlemin yapıldığı ayı takip eden ayın 15′inci günü akşamına kadar ilgili belediyelere bildirir.
Vergi dairesince yapılacak işlem:
Madde 31 – (Değişik: 17/7/1972 – 1610/21 md.)
(Birinci fıkra Mülga: 4/12/1985 – 3239/141 md.)
Vergi değerlerinin takdirinde şehir ve köylerin tabii, iktisadi ve bölgesel şartlarına göre nazara alınacak piyasa bedeli, maliyet bedeli, kira veya yıllık istihsal değeri gibi normlar ile uyulacak usul ve esaslar, mükelleflerden ve üçüncü şahıslardan istenecek bilgiler tüzükte belirtilir.
(Üçüncü ve dördüncü fıkralar Mülga: 4/12/1985 – 3239/141 md.)
Beyanname verilmemesi veya düşük beyanda bulunulması halinde yapılacak işlem
Madde 32 – (Değişik: 22/7/1998-4369/70 md.)
Ek süreye rağmen beyanname verilmemesi halinde; vergi bu Kanun hükümlerine göre idarece tarh edilir. Şu kadar ki, gayrimenkulün maddi delillere göre tespit edilen değerinin beyan edilmesi gereken asgari değerden fazla olması halinde, bu değer üzerinden ikmalen vergi tarh olunur. Beyannamesini ek süreye rağmen vermeyen mükellefler adına vergi ziyaı cezası kesilir.
Mükellefin beyanının maddi delillere göre tespit edilen rayiç bedelden düşük olması halinde, rayiç bedelle tarhiyata esas değer arasındaki fark üzerinden ceza uygulanmaksızın ikmalen vergi tarh olunur.
Vergi değerini tadil eden sebepler:
Madde 33 – Vergi değerini tadil eden sebepler aşağıda gösterilmiştir:
1. Yeni bina inşa edilmesi (Mevcut binalara ilaveler yapılması veya asansör veya kalorifer tesisleri konulması yeni inşaat hükmündedir.)
2. (Değişik: 17/7/1972-1610/23 md.) Bir binanın yanması, yıkılması suretiyle veya sair sebeplerle tamamen veya kısmen harabolması veya binada mevcut asansör veya kalorifer tesislerinin kısmen veya tamamen kaldırılması;
3. Bir binanın kullanış tarzının tamamen değiştirilmesi veya bir binanın ikamete mahsus mahallerinden bir kısmının dükkan, mağaza, depo gibl ticaret ve sanat icrasına mahsus mahaller haline kalbedilmesi, (Bu hükmün uygulanmasında bir apartmanın her dairesi bir bina sayılır ve tadil sebebi, yalnız kullanış tarzı tamamen veya kısmen değiştirilen daire için geçerli olur.)
4. Arazinin hal ve heyetinde değişiklik olması:
a) Arazinin fidanlandırılması veya ağaçlandırılması, bağ haline getirilmesi;
b) Fidanlı, ağaçlı veya kütüklü bir arazinin tarla haline getirilmesi veya gelmesi;
c) Tarım yapılan bir arazinin tabii bir afet veya arıza sebebiyle veya sair sebepler yüzünden tarıma elverişsiz hale gelmesi.
d) Tarım yapılmıyan bir arazinin tarıma elverişli hale getirilmesi,
e) Arazinin parsellenmek suretiyle arsalar haline getirilmesi.
5. Bir binanın mütemmimi durumunda olan arazinin mütemmimlik durumundan çıkması veya bir arazi ve arsanın bina mütemmimi durumuna girmesi.
6. Bir bina veya arazinin takvim veya ifraz edilmesi veya mükellefinin değişmesi (Araziden bir kısmının istimlak edilmesi de ifraz hükmündedir.)
7. Müteaddit arazi ve arsaların tek bir arazi ve arsa haline getirilmesi veya müteaddit hisselere ayrılmış olan bir binanın bütün hisselerinin birleştirilmesi.
8. (Ek: 17/7/1972 – 1610/23 md.) Herhangi bir sebep yüzünden bir şehir, kasaba veya köyün tamamında devamlı olmak üzere bina veya arazinin değerlerinde % 25 i aşan oranda artma veya eksiltme olması;
(Son fıkra Mülga: 17/7/1972-1610/23 md.)
Madde 34 – (Mülga: 8/12/1980 – 2350/6 md.)
Kaçakçılık cezasının uygulanmayacağı:
Madde 35 – (Değişik:21/1/1982 – 2587/9 md.)
Bu Kanunun tatbikatında Vergi Usul Kanununun Kaçakçılık cezaları ile ilgili hükümleri uygulanmaz.
Çeşitli Hükümler
Köy kıymet beyanı defterlerinin doldurulmasına yardım:
Madde 36 – (Değişik: 4/12/1985 – 3239/112 md.)
İçişleri Bakanlığı gerekli gördüğü takdirde, tespit edeceği esaslar dahilinde köy kıymet beyanı defterlerinin doldurulması sırasında köy muhtarlarına yardımda bulunabilir.
Usul hükümleri:
Madde 37 – (Değişik: 4/12/1985 – 3239/113 md.)
Bu Kanun hükümleri saklı kalmak şartıyla, bu Kanuna göre alınacak vergiler hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.
Bu Kanunda geçen “Vergi dairesi”tabiri, belediyeleri ifade eder.
Bu Kanunun uygulanmasında, Vergi Usul Kanununun vergi inceleme yetkisi hariç olmak üzere;
1. Belediye gelir şube müdürü, gelir şube müdürü olmayan yerlerde belediye hesap işleri müdürü, hesap işleri müdürü olmayan yerlerde muhasebeci, vergi dairesi müdürü sıfat ve yetkisini haizdir.
2. Vergi Usul Kanununda mahallin en büyük mal memuruna verilmiş görev ve yetkiler, belediye başkanları tarafından kullanılır.
Vergi hasılatından verilecek paylar:
Madde 38 – (Değişik: 20/7/1971-1446/2 md.)
Bir Vergi Dairesi faaliyet bölgesi içindeki Emlak Vergisi hasılatından o bölgede bulunan Belediyelere ve İl Özel İdaresine aşağıdaki esas ve ölçülere göre pay verilir,
Vergi hasılatının:
1. % 45 i Belediyelere,
2. % 35 i İl Özel İdaresine, ödenir.
Ancak, İl özel İdaresine ayrılan payın % 3 ü kesilerek Köy İdareleri sermaye payı olarak İller Bankasına verilir. Vergi Dairesi faaliyet bölgesinde birden fazla Belediye bulunması halinde Belediyelere ait pay son nüfus sayımındaki nüfus miktarlarına göre belediyelere dağıtılır. Vergi hasılatından verilecek paylar, her ayın sonu itibariyle hesaplanıp müteakip ayın sonuna kadar adı geçen idarelere ödenir.
Verginin dağılımı:
Mükerrer Madde 38 – (Ek: 4/12/1985 – 3239/114 md.)
Belediyeler tarafından tahsil edilen Emlak Vergisinin % 15′i il özel idareleri payı, 27/6/1984 gün ve 3030 sayılı Kanunun uygulandığı şehirlerde il özel idareleri payı ayrıldıktan sonra kalan miktarın % 20’si büyük şehir belediyesi payı olarak ayrılır.
İl özel idareleri ve büyük şehir belediyesi payı olarak ayrılan miktarlar
tahsil edildiği ayı takip eden ayın son günü akşamına kadar ilgili il özel idareleri ile büyük şehir belediyelerine ödenir.
Kesirler:
Madde 39 – (Mülga: 22/7/1998 – 4369/82 md.)
Bina ve arazi vergilerinde zamanaşımı süresinin başlangıcı:
Madde 40 – (Değişik:8/12/1980-2350/11 md.)
Beyan dışı kalan bina ve arazinin vergi ve cezalarında zamanaşımı, bu bina ve arazinin beyan edilmediğinin idarece öğrenildiğı tarihi takip eden yılın başından itibaren başlar.
İKİNCİ BÖLÜM
Son Hükümler
Kaldırılan hükümler:
Madde 41 – (Değişik birinci fıkra: 20/7/1971 – 1446/3 md.) Aşağıda yazılı kanunlarla diğer kanunlardaki bu kanuna uymıyan hükümler 1/3/1972 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır :
1. 4/7/1931 tarihli ve 1837 sayılı Bina Vergileri Kanunu ile 1996, 2413, 2870,2898,4873, 5648, 5649, 6256, 206, 309, 177, 491, 496 sayılı Kanunlar ile ek ve tadilleri ve 1454 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi ile 3202 sayılı Kanunun 5453 sayılı Kanunla değişik 5 inci maddesinin (b) fıkrası, 2871 sayılı Kanunun 2, 3 ve 4 üncü ve 4040 sayılı Kanunun 489 sayılı Kanunla değişik 31 inci maddeleri ile 5237 sayılı Kanunun 4 üncü ve 5419 Sayılı Kanunun 3 üncü maddeleri,
2. 27/6/1931 tarihli ve 1833 sayılı Arazi Vergisi Kanunu ile 2567,3585, 3726,4699,5650, 6255, 483 sayılı Kanunlar ile ek ve tadilleri ve 3116 sayılı Kanunun 5653 sayılı Kanunla değişik 86 ncı maddesinin arazi vergisi muafiyeti ile ilgili hükmü ve 3653 sayılı Kanunun 7 nci maddesi,
3. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 50, 51, 53, ila 62, 77 ve 78 inci maddeleri,
4 – (Ek:17/7/1972 – 1610/ 24 md.; Değişik: 25/8/1977-2104/1 md.)Özel kanunların bina ve arazi vergilerine ilişkin muaflık ve istisna hükümleri (31/5/1963 tarihli ve 244 sayılı Kanun gereğince yapılan milletlerarası antlaşmalarla tanınan muaflık ve istisna hükümleri ile, 11/7/1972 tarihli ve 1606 sayılı Kanunla tanınan muaflık hükümleri saklıdır.)
Ek Madde 1 – (Ek: 4/12/1985 – 3239/115 md.)
Mahalli idarelerce tahsil edilen vergi, resim, harç ve paylara ilişkin yurt dışı danışmanlık hizmetleri Maliye ve Gümrük Bakanlığınca yürütülür. Bu hizmetlerin yürütülmesine ilişkin usul ve esaslar Maliye ve Gümrük Bakanlığınca belirlenir.
Geçici Madde 1 – Bu kanunun 5 inci maddesinin (a) ve (b) fıkralarındaki geçici muaflık hükümleri gerek bu kanunun yürürlüğü tarihinden önce muaflıktan faydalanmamış binalar hakkında, gerekse 6188 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi ile
1837 sayılı Kanunun 206 ve 491 sayılı kanunlarla değişik 4 üncü maddesi gereğince geçici muafiyet almış binalar hakkında da, bu binaların inşalarının sona erdiği yılı takibeden 10 yıllık devrenin 1/3/1972 tarihinden sonra kalan kısmı için uygulanır. (Ancak, 1/3/1972 tarihine kadar tarhi gereken bina, buhran ve savunma vergileri, mezkür tarihe kadar mer’i olan kanun hükümlerine göre tarh. tahakkuk ve tahsil olunur.)
1833 sayılı Arazi Vergisi Kanunu ile ek ve tadilleri gereğince tanınan geçici muafiyetler saklıdır.
Geçici Madde 2 – (Değişik: 20/7/1971 – 1446/4 md.)
1971 bütçe yılı sonuna kadar olan dönemlerle ilgili tarh, tahakkuk, tahsil ve diğer işlemlerin Bina, Arazi, İktisadi Buhran ve Savunma Vergisi Kanunları ile Vergi Usul Kanunu ve bunların ek ve tadilleri ve 1454 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi ile 3202 sayılı Kanunun 5453 sayılı Kanunla değişik 5 inci maddesinin (b) fıkrası, 5237 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi ve 2871 sayılı Kanunun 2, 3 ve 4 üncü maddeleri hükümleri gereğince Özel İdareler tarafından yapılmasına devam olunur.
Şu kadar ki, 1971 bütçe yılına ait Bina, İktisadi Buhran ve Savunma Vergisi ile Arazi Vergisi mükellefiyeti, 1/3/1971 tarihinden itibaren başlar ve bu vergiler 1971 yılının Temmuz ve Kasım aylarında olmak üzere iki eşit taksitte ödenir.
Geçici Madde 3 – 28/2/1971 tarihine kadar ki dönemlere ait olarak tahakkuk edip de bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar tahsil edilmemiş bina, buhran, savunma ve arazi vergisi borçlarının kanunun meriyetinden itibaren geçecek ilk 2 nci ay sonuna kadar tamamını ödeyenlerin, vergi cezası ve gecikme zamlarının % 90 ı,2 nci iki ay sonuna kadar tamamını ödeyenlerin vergi cezası ve gecikme zamlarının % 80 i ve 3 üncü iki ay sonuna kadar tamamını ödeyenlerin vergi cezası ve gecikme zamlarının % 70 i affedilir.
Bu devreye taalluk eden vergilerden ihtilaflı bulunanlar (Kanunun meriyetinden sonra ihtilaflı hale gelenler dahil) ödeme süresinin başladığı tarihten itibaren ikişer aylık süreler içerisinde tamamen ödendikleri takdirde 1 inci fıkrada açıklandığı nispette aftan faydalanırlar.
(Geçici Madde 4 – 1970 yılında emlak vergisinin uygulanmasiyle ilgili her türlü giderlere harcanmak üzere 1970 yılı Bütçe Kanununun Maliye Bakanlığı kısmının 14.000 inci bölümüne 14.496 numaralı (Diğer giderler) maddesine gerekli ödeneği kaydetmeye veya bu tertibe aynı maksatla ödenek aktarmaya Maliye Bakanı yetkilidir.
Geçici Madde 5 – (Mülga: 11/12/1981-2562/28 md.)
Geçici Madde 6 – (Ek: 20/7/1971 – 1446/5 md.)
1971 bütçe yılı içerisinde Emlak Vergisi Kanununun 5 ve 15 inci maddeleri hükümlerine göre yapılacak bildirimler ile 23 üncü maddesi gereğince verilecek beyannameler bir defaya mahsus olmak üzere 1972 bütçe yılının Mart,Nisan ve Mayıs aylarında verilir ve yapılan bu beyan ve bildirimlere istinaden tarh ve tahakkuk ettirilecek vergilere ait mükellefiyet 1972 bütçe yılı başından itibaren başlar. Köylerde yapılacak beyanlar hakkında da yukardaki hüküm uygulanır.
Bu maddede yazılı beyan süresini bir misline kadar uzatmaya Maliye Bakanlığı yetkilidir.
Geçici Madde 7 – (Ek: 20/7/1971 – 1446/6 md.)
1971 yılında Emlak Vergisinin uygulanması ile ilgili her türlü giderlere harcanmak üzere 1971 yılı Bütçe Kanununun Maliye Bakanlığı kısmının ilgili bölüm ve maddelerine gerekli ödeneği kaydetmeye veya bu tertiplere aynı maksatla ödenek aktarmaya Maliye Bakanı yetkilidir.
Geçici Madde 8 – (Ek: 20/7/1971 – 1446/7 md.)
1971 bütçe yılında Savunma Vergisi Kanununa göre tahsil edilip Hazineye yatırılacak miktar Gelir Bütçesinin 55 000 Servet ve Servet Transferleri Üzerinden Alınan Vergiler bölümünün 55 100 Emlak Vergisi maddesine gelir kaydolunur.
Geçici Madde 9 – (Ek: 17/7/1972 – 1610/25 md.)
20/7/1971 tarihli ve 1446 sayılı Kanunun 5 inci maddesi hükmü saklıdır.
Geçici Madde 10 (Ek: 17/7/1972-1610/25 md.)
Bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra beyanname verme süresi Maliye Bakanı tarafından altı ay daha uzatılabilir. Bu süre içerisinde mükellefler dilerlerse yeniden beyanname verebilirler. Bu uzatma süresi kullanılmadığı takdirde,1319 sayılı Kanun hükümlerine müsteniden beyanda bulunan mükellefler adına yapılan tarhiyat, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takibeden beş yıl içinde idarece düzeltilir. Fazla ödenen vergiler ret ve iade olunur.
Geçici Madde 11 – (Ek: 8/12/1980 – 2350/12 md.)
1982 Bütçe Yılına rastlayan Emlak Vergisi genel beyan dönemi, 1980 Bütçe Yılına alınmış olup, müteakip genel beyanda bulunma süresi; 1980 yılı başlangıç kabul edilmek suretiyle, bu Kanunun 23 ncü maddesindeki esaslara göre hesaplanır.
1980 Yılı Bütçe Kanununun 10/E maddesine göre, Maliye Bakanlığınca aynı yıl yapılan beyana davet, bu Kanunun 23 üncü maddesine göre yapılmış genel beyana davet hükmündedir. Mezkür hükmün kapsamı dışında kalan yerlerdeki mükelleflerin bu Kanunun yürürlüğe girdiği ayı takip eden 3 aylık süre içinde genel beyana davetleri ve genel beyanda bulunmaları sağlanır.
1980 Yılı Bütçe Kanununun 10/E maddesine göre yapılan beyana davet üzerine 29/8/1980 tarihine kadar ve bu tarihi takip eden 2 aylık ek süre içinde beyanda bulunan mükellefler, 1981 yılının Ocak ayı sonuna kadar daha önce beyan ettikleri vergi değerlerini yükseltici yönden yeniden beyanda bulunabilirler. Bu beyanlar da genel beyan hükmünde kabul edilir.
Yukarıdaki esaslara göre beyanda bulunan mükelleflere Emlak Vergisi Kanununun 27 nci maddesinde belirtilen 2 aylık ek süre tanınmaz.
Geçici Madde 12-(Ek: 8/12/1980 – 2350/12 md.)
Emlak Vergisi Kanununun 4 ncü maddesine bu Kanunla eklenen (r) fıkrasında belirtilen binalar için 1972 yılından itibaren tarh ve tahakkuk ettirilen Emlak Vergileri ile bunlara bağlı zam ve cezalardan bu Kanunun yürürlük tarihinde henüz tahsil edilmemiş bulunanları terkin olunur.
Geçici Madde 13 – (Ek: 8/12/1980 – 2350/12 md.)
1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun uygulanmaya başladığı tarihten önceki dönemlere ilişkin olarak il özel idarelerince tarh ve tahakkuk ettirilip henüz tahsil edilmemiş olan bina, arazi ve buna müteferri diğer vergi ve resimler ile ceza ve gecikme zamları tahsil edilmez. İdari ve mali yargı organlarındaki uyuşmazlıklar geri alınır, cebri kovuşturmaya ilişkin her türlü işlem kaldırılır.
Geçici Madde 14 – (Ek: 4/12/1985 – 3239/116 md.)
Bakanlar Kurulu, ödenecek Emlak Vergisi miktarını ilgili belediye meclislerinin kararı ve belediye başkanının teklifi üzerine, mahalleler,köyler veya cadde, sokak yahut değer bakımından farklı bölgeler itibariyle birlikte veya ayrı ayrı olmak üzere 1986 yılı için % 40′tan, 1987 yılı için % 20′den fazla olmamak üzere indirebilir.
Bakanlar Kurulu, gerekli gördüğü takdirde, belediye meclislerinin kararı ve belediye başkanlarının talebi olmadan ödenecek Emlak Vergisi miktarını Türkiye genelinde 1986 yılı için % 40′tan, 1987 yılı için % 20′den fazla olmamak üzere indirebilir.
Geçici Madde 15 – (Ek: 4/12/1985 – 3239/116 md.)
1/1/1986 tarihinden önceki dönemlerde meydana gelen vergiyi doğuran olaylar sebebiyle bu tarihe kadar beyan edilmiş bina ve araziye ait Emlak Vergisinin tarh, tahakkuk ve tahsil işlemlerine Maliye ve Gümrük Bakanlığına bağlı vergi dairelerince devam olunur. 1/1/1986 tarihine kadar beyannamesi verilmemiş bina ve araziye ait tarh,tahakkuk ve tahsil işlemleri ilgili belediyeler tarafından yapılır.
Geçici Madde 16 – (Ek: 4/12/1985 – 3239/116 md.)
a) 1980 ila 1982 dönemlerine ait olup 1/1/1986 tarihine kadar beyannamesi verilmemiş olan ve idarece tarh işlemi sonuçlanmamış bulunan bina ve arsalar hakkında 1983 yılında uygulanan bina metrekare normal inşaat maliyet bedelleri ile arsalara ait asgari ölçüde birim değerleri,
b) 1980 ile 1985 dönemlerine ait olup 1/1/1986 tarihine kadar beyannamesi verilmemiş olan ve idarece tarh işlemi sonuçlandırılmamış bulunan arazi hakkında 1986 yılında uygulanacak asgari ölçüde arazi birim değerleri, uygulanır.
Geçici Madde 17 – (Ek: 18/5/1987-3365/5 md.)
Bu Kanunun 5 inci maddesinin (f) fıkrasındaki geçici muafiyet,daha önceki yıllarda inşaatı biten binalar için inşaatın bittiği yılı takip eden yılın başından itibaren hesaplanır ve kalan süre kadar uygulanır.
Bu maddede yer alan geçici muafiyete tabi binaların 1987 yılına ait emlak vergileri terkin, tahsil edilmiş bulunanlar red iade olunur.
Yürürlük ve yürütme:
Madde 42 – Bu Kanun 1/3/1971 tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 43 – Bu kanunu Maliye Bakanı yürütür.

29/7/1970 TARİH VE 1319 SAYILI ANA KANUNA İŞLENEMEYEN GEÇİCİ MADDELER:
1 – 21/1/1982 tarih ve 2587 sayılı Kanunun geçici maddeleri:
Geçici Madde 1 – Emlak Vergisi Kanununun 27 nci maddesinde yazılı ek süreden sonra ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar verilen beyannameler üzerine geç beyanda bulunmaktan dolayı değerleme işlemi yapılmaz.
Ayrıca, bu Kanunun yürürlük tarihine kadar herhangi bir şekilde emlak vergisi beyannamesi vermemiş olanlara 1/6/1982 tarihine kadar ek beyanname verme süresi tanınmıştır. Bu tarihe kadar beyanname verenler hakkında geç beyanda bulunmaktan dolayı değerleme işlemine başvurulmaz.
Geçici Madde 2 – 6830 sayılı İstimlak Kanununda değişiklik yapılıncaya kadar, bu Kanuna göre yapılacak kamulaştırmalarda ödenecek kamulaştırma karşılıkları, kamulaştırma tarihinden önce malik tarafından bildirilen ve emlak vergisine esas olan son vergi beyan değerini geçemez. Ancak son vergi beyan tarihinden kamulaştırma tarihine kadar bir yıldan fazla bir süre geçmişse, geçen süre içinde Ticaret Bakanlığınca yayımlanan toptan eşya fiyatları indeksindeki artışlar nisbetinde ve vergi değerinin bir katına kadar artırma yapılabilir. Şu kadar ki, bu şekilde yapılacak artırma, gayrimenkulün rayiç (alım satım) bedelini aşamaz. Vergi beyan değerine yıllık toptan eşya fiyatlarındaki artış sebebiyle ilave edilen miktarla birlikte elde edilecek meblağ, gayrimenkulün rayiç bedelinden yüksek ise kamulaştırma karşılığı rayiç bedelden fazla olamaz.
Herhangi bir sebeple emlak vergisi beyannamesi vermemiş mükelleflerin gayrimenkullerinin emlak vergisine esas değerleri 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunun 29 ve 31 nci maddeleri hükümlerine göre saptanır ve bu gayrimenkuller için ödenecek kamulaştırma bedelleri hakkında da birinci fıkra hükmü uygulanır.
2-22/7/1998 tarih ve 4369 sayılı Kanunun geçici maddesi:
Geçici Madde 2- 1998 yılı genel beyan dönemi, 30 Eylül 1998 tarihinde sona erer. Bu Kanunun yayımı tarihinden önce, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun bu Kanunla değişmeden önceki hükümlerine göre beyanda bulunan mükellefler dilerlerse, Emlak Vergisi Kanununun bu Kanunla değişik hükümlerine göre beyanda bulunabilirler. Beyanını yenileyen mükellefler hakkında Emlak Vergisi Kanununun bu Kanunla değişik hükümlerine göre tarhiyat yapılır.
Ancak, bu suretle 1998 yılı için tarh edilecek vergi, asgari değerler üzerinden aynı Kanunun bu Kanunla değişmeden önceki hükümlerine göre hesaplanacak vergiden düşük olamaz. Düşük olması halinde ortaya çıkan vergi farkı idarece tarh edilir.
Bu hüküm, aynı süre içinde yeni beyanname verecek mükellefler hakkında da uygulanır.