Türk Hukukunda Endüstriyel Tasarımlar
- KAVRAM ve HUKUKİ DÜZENLEME :
Bir okyanus büyüklüğündeki “Ticaret Hukuku” içerisinde küçük bir kara parçası olarak ortaya çıkan “fikri ve sınai mülkiyete ilişkin haklar”, değişen zaman ve hızla gelişen teknolojik koşullar karşısında, ticaret hukukundan bağımsız ve fakat, onun temel değer ve anlayışından kopmamış yeni bir hukuk dalına gereksinim göstermiştir. Fikri ve sınai mülkiyet hukuku, her geçen gün farklı biçimlere bürünen bu gereksinimin ürünü olup, aynı zamanda Avrupa Birliği ve güncel uluslararası hukuk bağlamında ele alınması gereken bir uzmanlık alanıdır.
Fiziksel ve alete dayalı uğraşıdan farklı olarak, zihinsel çalışma ile (akıl gücünü kullanma yeteneği ile) meydana getirilen haklar olarak tanımlanan fikri ve sınai mülkiyet hakları; bir yandan fikir ve sanat eserleri üzerindeki telif haklarını, diğer yandan da, marka, patent ve endüstriyel tasarımlar üzerindeki hakları ifade eder. Fikri mülkiyet haklarının 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile, sınai mülkiyet haklarının ise, kendi konularında çıkarılan kanun hükmünde kararnameler (1) yoluyla korunduğu bilinmektedir.
Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu hükümlerinin de, adı geçen hakların korunmasına katkısının bulunduğu unutulmamalıdır. Ne var ki; bu konuda, genel düzenlemelere, ancak özel hükümlerle düzenlenmemiş konularda gidilebileceği kuralının çoğu zaman göz ardı edildiği, sözgelimi, marka hakkına tecavüz fiili sebebiyle tescil sahibinin, 556 sayılı KHK’nin kendisine sağladığı hak ve olanakları kullanmak yerine, haksız rekabete ilişkin genel hükümleri dayanak alma yolunu seçtiği görülmektedir. Bu çarpıklığın, koruyucu kararnamelerin, ilgililerince henüz tam olarak anlaşılamamış ya da bu konularda yeterli bilgiye sahip olunamamış olmasından ileri geldiği söylenmektedir.
Endüstriyel tasarımlar, bir ürünün veya onun bir kısmının görmek veya dokunmak gibi insan duyularıyla fark edilen görünümü olarak (2) tanımlanmaktadır. Bu tanım çerçevesinde, koltuk, elbise ya da otomobil, bir endüstriyel tasarım olarak nitelenebileceği gibi, bir halı motifi ya da bir logo da, endüstriyel tasarım kapsamında değerlendirilerek 554 sayılı KHK’nin korumasından yararlandırılabilir.
Tasarım üzerindeki hakkın, aynı zamanda birkaç fikri mülkiyet konusunun içine girebileceği de kabul edilmektedir. Örneğin, bir işletmeye ait logo, hem “marka”, hem de “endüstriyel tasarım” olarak değerlendirilebileceği gibi, bir “faydalı model” ya da “fikir ve sanat eseri” de “endüstriyel tasarım” olarak kabul görebilir. Tasarımlar, bu yönüyle çok yüzlü bir sınai mülkiyet konusu olarak değerlendirilmektedir.
Tekinalp’e göre (3), “tasarım”ın başına, “endüstriyel” sıfatının eklenmesinin nedeni, estetik tasarımların dışlanması olmayıp, tasarımın sadece sanatın değil, aynı zamanda endüstrinin de bir parçası olduğunu vurgulamaktır. Nitekim, 554 sayılı KHK’de de, tasarım sözcüğü tek başına kullanılarak “endüstriyel” sıfatına özel bir anlam yüklenmek istenmediği ortaya konmuştur.
Hukukumuzda, tasarımlar, ilk defa “Endüstriyel Tasarımlar Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” ile (4) özel koruma altına alınmış, ayrıca, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından, 554 s. KHK’nin uygulama şeklini gösterir bir yönetmelik (05.11.1995, RG: 22454) çıkarılmıştır. Bu yönetmelik, 31 Aralık 1997 tarih ve 23217 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan bir yönetmelikle de değiştirilmiştir.
Tasarımlar, bir kısmına Türkiye’nin de taraf olduğu kimi uluslararası sözleşmelerin de (5) konusu olmuştur. Endüstriyel tasarımlar konusunda, Türkiye’nin uluslararası kaynakları; Paris, Bern, Locarno sözleşmeleriyle TRIPS (The Agreement on Trade-related Aspects on Intellectual Property Rights, Including Trade in Counterfeit Goods)’dir.
Sınai mülkiyet konusu haklardan, ilk olarak, “marka hakkı” ortaya çıkmış ve tanınmış (İlkçağ’a ait kimi eşyalar üzerinde rastlanan bazı simgelerin o ürünün zanaatkarını, üyesi bulunduğu loncayı ya da işletmesini gösteren ayırt edici işaretler –marka- olduğu ileri sürülmektedir); “tasarım hakkı” ise, ancak, sanayii devrimi sonrasında tekstil endüstrisi ile ilgili uygulamaların konusu olmuştur.
Tasarım, bir nesnenin görünümü, örneğin bir otomobilin iskeleti olarak değerlendirilebileceği gibi, nesnenin bir parçasının, mesela bir araba farının görünümü de olabilir. Tasarım, nesnenin veya parçasının üzerindeki süslemenin, çizgilerin ya da bunların renklerinin de görünümü olarak değerlendirilebilir. Sonuç olarak, tasarım kavramı için anahtar sözcüğün “görünüm” olduğunu söylemek gerekir.
II - TASARIM ÇEŞİTLERİ :
Tasarımları tescil kriterine göre, tescilli ve tescilsiz tasarımlar olarak iki gruba ayırmak mümkün olduğu gibi, görünümlerine göre, iki boyutlu (düzeysel) veya üç boyutlu (nesnesel) tasarımlar olarak sınıflandırmak da mümkündür.
554 sayılı KHK, yalnız tescilli tasarımlar için korunma olanağı öngörmüşken, tescilsiz tasarımların tecavüzlere karşı korunmasını, genel hükümlere bırakmıştır (m.1/II).
Tasarımları, estetik ve işlevsel olmak üzere iki gruba ayırmak da mümkündür. Estetik tasarımlar; işlevsel tasarımlara kıyasla, görselliği ön planda tutan ve duyulara daha yoğun biçimde hitap eden tasarımlar olarak tanımlanabilir. İşlevsel tasarımlar ise, bir gereksinimi karşılamaya yönelik tasarımlar olarak karşımıza çıkar. Buna göre, halı üzerindeki motifler, estetik bir tasarım olarak nitelenebileceği halde, bir buzdolabı işlevsel tasarım olarak değerlendirilebilir. 554 s. KHK’nin sağladığı koruma bakımından, her iki grup tasarım çeşidi arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır.
Tasarımlar, konularına göre, ürün tasarımları ve çevresel tasarımlar olarak da ele alınabilir. Ürün tasarımlarında, teknik ve modaya bağlı koşullar ön planda iken, çevresel tasarımlarda dekorasyon ve sergileme gibi etmenler belirleyicidir. Ürün tasarımları; otomobil, koltuk ya da elbise gibi üç boyutlu nesneler olarak karşımıza çıkarken, çevresel tasarımlar, posterler, süslemeler ya da ambalajlar biçiminde iki boyutlu tasarımlar olarak karşımıza çıkar.
III – TASARIMLARIN KORUNMASI :
554 s. KHK, tasarımların korunmasını, “tescil” esasına bağlamış, Genel Hükümler kısmında, Amaç ve Kapsam kenar başlığı altında, “Bu Kanun Hükmünde Kararname, tescilli tasarımların korunması ile ilgili esasları kuralları ve şartları kapsar. Tescilsiz tasarımlar genel hükümlere tabidir.” denilmek suretiyle, ancak tescil edilmiş tasarımların 554 s. KHK’nin sağladığı korumadan yararlanabileceği ifade edilmiştir (6).
Tescilsiz tasarımların, haksız eylemlere karşı korumasız bırakılması ve bu tür tecavüz fiillerine açık olması da, hiç kuşkusuz, çağdaş bir hukuk düzeninde düşünülemez ve böyle bir girişim kabul edilemez. Nitekim, 554 s. KHK’ye göre, tescilsiz tasarımlar, genel hükümler, yani, Türk Ticaret Kanunu ile Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde himaye görecektir.
Tasarımların 554 s. KHK’nin sağladığı korumadan yararlanabilmesi, “tescil” esasına; tescil ise, tasarımın, “yeni” ve “ayırt edici” niteliğe sahip olması şartlarına bağlıdır. 554 s. KHK’nin 5. maddesine göre, ancak, “Yeni ve ayırt edici niteliğe sahip tasarımlar belge verilerek korunur.” Sözü edilen belgeye ise, ancak tescil ile hak kazanılır (7).
A ) Yenilik :
Tasarımın “yeni olma” vasfını; 554 s. KHK’nin 6. maddesi çerçevesinde, tescil için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, aynısının, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması biçiminde anlamak gerekmektedir.
Bir tasarımın, yeni olduğundan söz edilebilmesi için;
• Tasarımın önceki tasarım veya tasarımlarla aynı olmaması ve
• Aynı tasarımın daha önce kamuya sunulmamış olması gerekmektedir (8).
Tasarım tescilinin ilk şartı olan yenilik; ilk olarak, sözkonusu tasarımın önceki tasarımlarla aynı olmamasını gerektirmektir. Tescil için başvurusu yapılan tasarım, önceki tasarım ya da tasarımlarla, sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa, “aynı olmama” unsurunun gerçekleşmediği kabul edilmektedir. Bu bakımdan, önceki tasarımlarla arasında çok küçük farklılıklar bulunan tasarımlar, tescil edilemeyecek ve 554 s. KHK çerçevesinde (9) himaye görmeyecektir.
Türk Patent Enstitüsü, tasarım tescil başvurularında, yenilik araştırması yapmamaktadır (10). Tasarımın yeniliği; aynısının, daha önce kamuya sunulmuş olup olmadığının tespiti ile mümkündür. Tasarımın yeni olmadığının ispatı ise, hiç kuşkusuz iddia edene ait olacaktır.
Burada, “kamuya sunulmuş olma” deyiminden anlaşılması gerekense, üçüncü kişilerin, tescili istenen tasarımın aynısı olan diğer bir tasarım hakkında önceden bilgilenmiş ya da haberdar edilmiş olmasıdır. Sözgelimi, tescili istenen bir koltuk tasarımının aynısının, başvuru tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde bir fuarda sergilenmiş olması ya da yazılı veya görsel iletişim araçlarıyla tanıtımının yapılmış olması, bu tasarımın kamuya sunulduğu anlamına gelir. Bu takdirde, tescili istenen tasarımın “yenilik” şartı gerçekleşmemiş olmaktadır.
554 s. KHK’nin 6. maddesinin ikinci fıkrasına göre; “Kamuya sunma, sergileme, satış gibi yollarla, piyasaya sürme, kullanma, tarif, yayım, tanıtım veya benzer amaçlı faaliyetleri kapsar. Üçüncü şahıslara yapılan ve açıkça veya zımnen gizlilik niteliği taşıdığı anlaşılan açıklamalar kamuya sunmanın kapsamı dışındadır.”
B ) Ayırt Edicilik :
Endüstriyel tasarım tescili için zorunlu olan bir diğer unsur, tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olmasıdır.
Ayırt edici nitelik; herhangi bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenim ile diğer bir tasarımın böyle bir kullanıcıda yarattığı genel izlenim arasındaki belirgin farklılık olarak anlaşılmalıdır (11).
Bu bakımdan, tescili talep edilen tasarımın, ayırt edicilik niteliğinin saptanabilmesi, kıyaslanacağı diğer bir tasarımın varlığına ihtiyaç gösterir. 554 s. KHK, kıyaslanan bu tasarımın;
- Ayırt edici nitelik taşıyıp taşımadığı incelenecek tasarımın başvuru veya rüçhan tarihinden önce Türkiye’de veya dünyada herhangi bir yerde piyasaya sunulmuş olması veya
- Türk Patent Enstitüsü tarafından tescilli bir tasarım olarak yayımlanmış ve ayırt edici nitelik açısından değerlendirilen tasarımın başvuru veya rüçhan tarihinde henüz koruma süresini doldurmamış olması şartlarını taşımasını aramaktadır.
Bu durumu bir örnekle açıklamaya çalışalım:
a ) Tasarım tescil talebinde bulunduğumuz ürün, bir “koltuk” olsun. 554 s. KHK’nin tescil için aradığı ilk şart, “yenilik” olduğuna göre, öncelikle bu koltuğun “yeni” bir ürün olup olmadığı incelenmelidir. Bunun içinse, başvuruda bulunduğumuz tasarım ile “aynı özellikleri taşıyan” bir başka koltuğun bizim başvurumuzdan önce herhangi bir şekilde kamuya sunulmuş olup olmadığını araştırmamız gerekecektir. Tasarımın yeniliği, ancak, bu şekilde sınandıktan sonra, koltuğun “ayırt edici” niteliğinin bulunup bulunmadığının saptanması aşamasına geçilecektir.
b ) Tasarım tescil talebinde bulunduğumuz koltuğun ayıt ediciliğine karar verebilmemiz içinse, başvuru veya rüçhan tarihinden önce, piyasaya sunulmuş veya TPE tarafından tescili ilan edilmiş ve halen koruma süresi dolmamış bir başka koltuk ile kıyaslanması gerekecektir. Bu kıyaslama sonucunda, tescilini istediğimiz koltuk ile kıyasladığımız koltuk arasında fark bulunduğu anlaşılırsa, “ayırt edici” niteliğin de var olduğunu söylememiz gerekecektir.
554 s. KHK’nin 7. maddesinin ilk fıkrasında yer alan açık hüküm karşısında “ayırt edicilik” vasfı sınanan tasarımın, bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimin bilinmesi gereklidir. Bilgilenmiş kullanıcı deyimine, tasarımın ayırt ediciliğini belirlemede özel bir önem verilmiş bulunmaktadır. O halde, bilgilenmiş kullanıcı deyiminden ne anlamak gerekir?
Bilgilenmiş kullanıcı; tasarımı kullanarak bilgi sahibi olmuş, tasarımı tanıyan, deneyim sahibi kullanıcı olarak tanımlanmaktadır (12). Türk Patent Enstitüsü’nün ağ (web) sitesinde (13), bilgilenmiş kullanıcı tabirine, nihai bir tüketici veya konu ile ilgili uzman bir kişi olarak yer verildiği halde, öğretide, bilgilenmiş kullanıcının bir uzmanı ifade etmediği; tamirci, bakımcı, servis elemanı gibi bir ara veya nihai tüketici olarak anlaşılması gerektiği ifade edilmiştir (14). Bu bakımdan, yukarıdaki örneğimizle bağlantılı olarak, tasarım tescil talebinde bulunduğumuz koltuğa ilişkin bir mobilya mağazası işleticisini “bilgilenmiş kullanıcı” olarak nitelememiz yanlış olmayacaktır.
Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, birbirleri ile kıyaslanan tasarımların, farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verilir ve tasarımcının tasarımı geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğu göz önüne alınır (15).
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15.05.1997 tarih ve 1493/3570 sayılı kararında;
“Teknik zorunluluğun dışında kalan hususlarda, ayniyete yakın benzerlik ve aynı dizaynın benimsenmemesi ve hatta aynı kalıplardan çıkmış gibi üretim de, haksız rekabet meydana getirebilir, öte yanda, bir biçim veya modeli taklit eden kimsenin bu alanda başka olanağı var iken, bunu yapmaması yahut tıpkı aynısını yapması, bir tür haksız rekabeti oluşturur.” denilmek suretiyle de, bu hususa işaret olunmaktadır.
554 s. KHK’nin 8. maddesi uyarınca, “Koruma talep edilen bir tasarım, başvuru tarihinden önceki on iki ay içerisinde veya rüçhan talebi varsa, rüçhan tarihinden on iki ay içerisinde tasarımcı veya halefi veya bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından kamuya sunulur veya tasarımcı veya halefleri ile olan ilişkinin suistimali sonucu kamuya sunulursa, bu açıklama, tasarımın yeniliğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez.”
Koruma Kapsamı Dışında Tutulan Tasarımlar :
• Yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olmayan tasarımlar,
• Kamu düzeni ve genel ahlaka aykırı tasarımlar (m.9),
• Teknik fonksiyonunun gerçekleştirilmesinde, tasarımcıya, tasarıma ilişkin özellik ve unsurlarda hiçbir seçenek özgürlüğü bırakmayan tasarımlar (m.10/I) (16),
• Tasarlanan veya tasarımın uygulandığı ürünü başka bir ürüne mekanik olarak monte edebilmek yahut bağlayabilmek için ancak zorunlu biçim ve boyutlarda üretilebilen tasarımlar (m.10/II), (17)
koruma kapsamı dışındadır.
554 s. KHK m. 10/son uyarınca, tasarımcıya seçenek özgürlüğü bırakmasa veya kurulacak (monte edilecek) ya da bağlanacak parçalar kapsamına girse bile, farklı veya eş birimlerden oluşan parçalı (modüler) bir sistemde, bu birimlerin birbirleriyle, sonlu veya sonsuz çeşitli biçimlerde bağlantı kurmasını sağlayan tasarımlar, koruma kapsamındadırlar. Parçalı sistemler, “aynı veya farklı boyuttaki birimlerin bir araya gelmesiyle oluşan sistemler” olarak tanımlanmaktadır (18).
Korumanın Kapsamı ve Süresi :
554 s. KHK’nin sağladığı korumanın, yalnızca tescilli tasarımlara ilişkin bulunduğunu ve hangi niteliklere sahip tasarımların tescilinin talep edilebileceğini görmüş bulunuyoruz. Peki, tescilli bir tasarımın korunma kapsamına neler girer ve tescilli tasarımlar, ne kadar süreyle bu korumadan yararlanabilir?
554 s. KHK’de sayılan niteliklere sahip bir tasarımın, Türk Patent Enstitüsü’nce tescili üzerine;
“Üçüncü kişiler, tasarım hakkı sahibinin izni olmadan koruma kapsamındaki tasarımı veya tasarımın uygulandığı ürünü üretemez, piyasaya sunamaz, satamaz, sözleşme yapmak için icapta bulunamaz, ithal edemez, ticari amaçlı kullanamaz veya bu amaçlarla elde bulunduramaz.”
Tescilli tasarımların koruma süresi, başvuru tarihinden itibaren 5 yıldır.
554 s. KHK m. 12/II uyarınca, bu süre, beşer yıllık dönemler halinde yenilenmek üzere, toplam 25 yıla kadar uzatılabilir.
IV – TASARIM HAKKI :
Bilindiği gibi, haklar; niteliklerine göre, “mutlak” ve “nisbi” olmak üzere, ikili bir derecelendirmeye tabi tutulurlar. Bunlardan, mutlak haklar, hak sahibi tarafından herkese karşı ileri sürülebilen ve yine herkes tarafından ihlal edilme tehlikesi altında bulunan haklar olarak bilindiği halde, nisbi haklar, ancak hak sahibinin ilişkide bulunduğu bir kimse (örneğin, sözleşmenin diğer yanı) tarafından ihlal edilebilen ve yine yalnız bu kişiye karşı ileri sürülebilen haklardır.
Tasarım hakkı, niteliği gereği bir mutlak hak olarak kabul edilmelidir. “Tasarımın kullanımına yönelik hak ve yetkiler, münhasıran tasarım hakkı sahibinindir.” (19) Tasarımı kullanma hak ve yetkisinin kapsamına, tasarlanan veya tasarımın uygulandığı ürünün üretilmesi, piyasaya sunulması, satılması, sözleşme yapılması için icapta bulunulması, ithal edilmesi, ticari amaçla kullanılması ve elde bulundurulması girer. Tüm bu hak ve yetkileri, “mali haklar” başlığı altında toplamak mümkündür.
554 s. KHK m. 18/I uyarınca, “Tasarımcı, başvuru sahibine veya tasarım hakkı sahibine karşı, tasarım sicilinde, rüçhan belgelerinde ve yayınlama sırasında adının tasarımcı olarak gösterilmesini isteme hakkına sahiptir.” (20) Adın belirtilmesi hakkının devredilemeyeceği ve bu haktan feragat edilemeyeceği kabul edilmektedir. Tasarım hakkının bu çeşidine ise, “manevi haklar” başlığı altında yer verilebilir.
Tasarım hakkı sahibinin 554 s. KHK’den kaynaklanan hak ve yetkileri, belirli durumlarda sınırlandırılmış, bu hallerde, tasarım hakkı sahibinin, kullanıcıya karşı herhangi bir hukuk yoluna başvuramayacağı kabul edilmiştir.
Tasarım hakkı, 554 s. KHK’nin 21, 22, 23 ve 24. Maddelerinde öngörülen hallerde sınırlanmış ve bu maddelerde yazılı kullanımlar, hukuka aykırı görülmemiştir:
1 – Bir tasarımın ticari olmayan ve özel amaçla sınırlı kalan kullanımı serbesttir. Örneğin, bir marangozun, evinde kullanmak üzere, bir başka kişinin tasarım hakkı sahibi bulunduğu bir mutfak dolabını aynen üretip kullanması, tasarım hakkını ihlal eden bir durum değildir. Burada önemli olan; üretimin, bir defaya özgü olarak ve kişisel gereksimde kullanıma yönelik oluşudur.
2 – Korunan bir tasarımın deneme amaçlı olarak kullanımına da izin verilmektedir.
3 – Ticari uygulamadaki dürüstlük kuralları ile bağdaşır olmak ve tasarımın olağan kullanımını gereksiz şekilde tehlikeye sokmamak ve kaynak göstermek kaydı ile eğitim amaçlı çoğaltmalarda da tasarım sahibinin izin ve onayına gerek yoktur.
4 - Yabancı ülkelere kayıtlı olan ve geçici olarak Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan deniz veya hava taşıt araçlarında bulunan donanım (ekipman), bu araçların onarımı için kullanılmak üzere ithal edilen yedek parça ve süslemeler (aksesuarlar) ile bu araçların onarımı eylemi de tasarım hakkı dışında kalır.
5 - 554 s. KHK’nin 22. maddesinde yazılı şartların varlığı durumunda da, “onarım amaçlı kullanım”ın tasarım hakkına tecavüz oluşturmayacağı kabul edilmektedir.
6 – Tescil başvurusundan veya rüçhan tarihinden önceki kullanımlar (uygulamadan önce gerçekleştirilen işlemler) da, 23. maddede yazılı unsurların varlığı halinde, tasarım hakkının ihlali olarak değerlendirilemez.
7 – Tasarlanan veya tasarımın uygulandığı ürünün, tasarım hakkı sahibi tarafından veya onun onayı ile Türkiye’de piyasaya sürülmesinden sonra, bu ürünle ilgili eylemler de, tasarım hakkının dışında kalacaktır. Bu duruma, “hakkın tüketilmesi durumu” denilmektedir (21). Hakkın tükenmesi, Türkiye ile sınırlı olup, ülkesel olarak ele alınması gereken bir olgu olarak değerlendirilmektedir.
Tasarım Hakkı Sahipliği:
Tasarım hakkı, tasarımcıya veya onun hukuki haleflerine aittir. Tasarımcı, 554 s. KHK m. 3’teki tanım gereği, korumaya konu olan tasarımı tasarlayan kişidir.
Tasarımcının birden çok olması halinde, taraflar arasında aksine bir anlaşma yoksa, tasarımcılar müşterek mülkiyet hükümleri çerçevesinde hak sahibi kabul edilir. Her hak sahibi, diğerinden bağımsız olarak aşağıdaki işlemleri kendi adına yapabilir:
• Kendisine düşen pay üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilir. Payın devri yazılı şekilde yapılır ve sicile kaydedilir. Diğer pay sahiplerinin, payın üçüncü kişiye devredilmesi halinde, önalım hakkı vardır. Türk Patent Enstitüsü, önalım hakkının kullanılabilmesi için, durumu iki ay içinde diğer paydaşlara bildirir. Önalım hakkı, bildirimin tebellüğünden itibaren bir ay içinde kullanılır.
• Diğer hak sahiplerine bir bildirimde bulunduktan sonra tasarımı kullanabilir.
• Tasarımın korunması için gerekli önlemleri alabilir. Tasarımın kullanılması amacı ile üçüncü kişilere lisans verilmesi, hak sahiplerinin tamamının karar vermesi ile mümkündür. Ancak, mahkeme mevcut şartları göz önünde tutarak, hakkaniyet düşüncesiyle bu yetkiyi hak sahiplerinden sadece birine de verebilir.
• Birlikte yapılan tasarım başvurusu veya tasarımdan doğan hakların herhangi bir şekilde tecavüze uğraması halinde, üçüncü kişilere karşı hukuk veya ceza davası açabilir. Diğer hak sahiplerinin davaya katılabilmeleri için, durum davayı açan tarafından davanın açıldığı tarihten itibaren bir ay içinde kendilerine bildirilir (22).
Memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken tasarladıkları tasarımların sahibi, aksi kararlaştırılmamış ise, bunları çalıştıranlardır. Çalıştıranın (işverenin), hak sahipliği, tasarıma ilişkin manevi hakları (tasarımcı olarak belirtilme hakkı) kapsamaz (23).
Üniversite (evrenkent) öğretim üyelerince hazırlanmış tasarımların hak sahipliği ise, üniversite yönetimine değil, tasarımcı öğretim elemanının kendisine aittir (24). Burada, üniversitenin, devlete ya da özel bir vakfa ait olması arasında herhangi bir fark (ayrım) yoktur. Önemli olan, tasarımın “bilimsel bir çalışmanın ürünü” olmasıdır.
Tasarım Hakkının Gaspı :
Gerçek tasarım hakkı sahibi (25) dışında biri tarafından, tasarım tesciline yönelik başvuruda bulunulması ya da bu kişinin, hak sahibi kabul edilebilecek bir konuma gelmesi “tasarım hakkının gaspı” olarak tanımlanır.
554 s. KHK, gerçek tasarım hakkı sahibini gasp sayılabilecek eylemlere karşı korumuştur. Bu koruma, 19. maddede bir çeşit istihkak davası (rei vindicatio) ile sağlanmaya çalışılmıştır. Bu dava ile, gerçek hak sahibi olduğunu iddia eden kişi, tasarım hakkından doğan diğer hakları saklı kalmak üzere, tasarım hakkı sahipliğinin kendisine devredilmesini talep eder. Dava, tasarımcının halefleri tarafından açılabileceği gibi hak sahibi zilyetleri (elmenleri) tarafından da açılabilir.
554. s KHK’nin tanıdığı ayni nitelikteki bu davanın açılabileceği süre, tescilli tasarım hakkının ilan tarihinden itibaren iki yıldır. Gaspta kötüniyet varsa, tescilli tasarım hakkının koruma süresinin bitimine kadar, davanın açılması olanağı vardır.
554 s. KHK m. 19/son gereğince, “Açılan dava ve davada ileri sürülen talepler, dava sonunda verilen kesin hüküm veya açılan davayı herhangi bir biçimde sona erdiren bütün diğer haller, ilgilinin istemi ile Tasarım Siciline yazılır.”
Tasarım hakkı sahipliğinin açılan dava ve taleplere göre değişmesi halinde, değişikliğin tasarım siciline yazılmasıyla birlikte, üçüncü kişilerin o tasarımla ilgili lisans (izin belgesi) ve tanınan diğer hakları sona erer (26).
V - TASARIM TESCİLİ
Türk hukukunda, tasarımların tescili konusunda şu şekilde bir işleyiş vardır (27) :
Türk Patent Enstitüsü’ne yapılan tasarım tescil başvuruları, sadece başvuru şartları ve 554 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 3. maddesi kapsamına göre incelenerek tescil edilmektedir. Bunun anlamı ise, sadece başvuru için gerekli evrakların (dilekçe, vekaletname, ücret vb.) var olup olmadığı hususunda incelemenin yapılmasıdır.
Yukarıda bahsedilen inceleme sonucunda, herhangi bir eksikliği bulunmayan başvurular tasarım siciline kayıt edilir ve Resmi Endüstriyel Tasarımlar Bülteni’nde yayınlanarak ilan edilir. Yayın tarihinden itibaren 6 ay süre ile, ilanı yapılmış tasarımla ilgili gerçek veya tüzel kişiler, ilgili meslek kuruluşları gerekçelerini açıkça belirtmek ve ilgili yönetmelikte öngörülen şartları yerine getirmek koşuluyla tasarım belgesinin verilmesine karşı Enstitü nezdinde itirazda bulunabilirler.
Yapılan itiraz ve gerekçesi, kendi görüşlerini açıklayabilmesi için tasarım hakkı talep edene gönderilir.
İtiraza konu tasarım için tescilin devamı veya iptali konusunda verilecek karar Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu’nda alınır. Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu’nda, itiraz ekinde sunulan itiraz dilekçesi ve belgeler doğrultusunda karar verilmektedir. İtiraza konu tasarımın yıllardır piyasada var olduğunun bilinmesine rağmen eğer bu durum itiraz ekinde herhangi bir belge ile ispatlanamaz ise, tescilin devamı yönünde Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu’nda karar alınmaktadır. İtiraz eden, itirazını yazılı belgelerle ispatlamak zorundadır. Enstitü, tescile konu olan tasarımın yenilik özelliğine sahip olup olmadığı hususunda herhangi bir araştırma yapmamaktadır.
Tescile 6 aylık yasal itiraz süresi içerisinde herhangi bir itiraz olmaz ise, tasarım tescil belgesi başvuru sahibine gönderilmektedir.
6 aylık yasal itiraz süresinin kaçırılması durumunda, tasarım tescil belgesinin hükümsüzlüğü için adli mahkemelerde dava açılabilir.
Gerçek veya tüzel kişiler tasarım hakkı talebinde bulunabilirler. Tasarım hakkı sahibi, tescile konu tasarımı veya tasarımın uygulandığı ürünü üreten, piyasaya sunan, satan, sözleşme yapmak için icapta bulunan, ticari amaçlı kullanandır. Tasarımcı ise, tasarımı gerçekleştiren kimsedir. Tasarım hakkı talep eden ile tasarımcının farklı olması durumunda, aradaki ilişki başvuru esnasında beyan edilmelidir.
Endüstriyel tasarım tescil başvurusunun işleme alınabilmesi ve başvuru tarihinin kesinleşebilmesi için şu belgeler gerekli bulunmaktadır:
• Eksiksiz olarak doldurulmuş başvuru dilekçesi,
• Başvuru ücreti dekont aslı,
• 10 adet görsel anlatım.
---------------------------------------------
* Yazara ulaşmak için; vtuncil@yahoo.com
(1) 8 Haziran 1995 tarih ve 4113 sayılı kanunun verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan 551 sayılı KHK ile patent haklarının, 554 sayılı KHK ile endüstriyel tasarımların, 555 sayılı KHK ile coğrafi işaretlerin ve 556 sayılı KHK ile de markaların korunması hakkında düzenleme yapılmıştır.
(2) Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul, 2002, s. 15.
(3) Tekinalp, a.g.e., s. 564.
(4) 27 Temmuz 1995 tarihli, 22326 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren kararname, kısaca, 554 s. KHK olarak anılacaktır.
(5) Paris Sözleşmesi (2. maddesi, Dördüncü mükerrer 5. maddesi), Bern Sözleşmesi (2. maddesi), TRIPS (25 ve 26. maddeleri), La Haye Sözleşmesi (1925), Endüstriyel Tasarımların Uluslararası Sınıflandırılmasına İlişkin Locarno Sözleşmesi (1968), Örnek Tiplerin Korunması ve Onların Uluslararası Tevdii Hakkında Viyana Sözleşmesi (1973), Tasarımların Korunması Hakkında Avrupa Parlamentosu ve Konsey Yönergesi (1998), Avrupa Topluluğu Hakkında Konsey Tüzüğü (12 Aralık 2001), tasarımlara ilişkin uluslararası metinlerin başlıcalarıdır.
(6) 554 s. KHK. m. 1, f. 2.
(7) 554 s. KHK. m. 25 vd.
(8) Tekinalp, a.g.e., s. 571.
(9) 554 s. KHK m. 1, f. 2: “Tasarımlar, sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa, aynı kabul edilir.”
(10) TPE., Endüstriyel Tasarım Başvurularının Hazırlanması İçin Gerekli Bilgi ve Belgeler, Mayıs, 2002, s.7.
(11) 554 s. KHK. m. 7
(12) Tekinalp, a.g.e., s. 573.
(13) http://www.tpe.gov.tr/tpe/index.jsp
(14) Tekinalp, a.g.e., s. 573.
(15) 554 s. KHK m.7/son.
(16) Bkz. 11. HD’nin 15.05.1997 tarihli ve E. 1997/1493 K. 1997/3570 sayılı kararı.
(17) Öğreti, bu konuda, “ekzos borusu” ve “fotoğraf makinasına dıştan takılan flaş” örneklerini vermektedir.
(18) Parçalı sistemlere, tren rayları, evler, köprüler ve istasyon binası örnek olarak verilmektedir.
(19) 554 s. KHK m. 17, ilk cümle.
(20) Ekip çalışması sonunda ortaya çıkan tasarımlarda, tasarımcıların adına yer verilirken, tasarımın ekip çalışması sonucunda meydana getirildiği de açıkça belirtilir.
(21) 554 s. KHK m. 24.
(22) 554 s. KHK m.13.
(23) 554 s. KH”K m.14/I.
(24) 554 s. KHK m.15.
(25) 554 s. KHK m. 13 gereği, “korumaya konu olan tasarımı tasarlayan veya onun hukuki halefleri” gerçek hak sahibi olarak kabul edilmek gerekir.
(26) 554 s. KHK. m. 20/I.
(27) TPE’nin ağ sitesinde bulunan tasarım tesciline ilişkin açıklamalardan yararlanılmıştır.
Bir okyanus büyüklüğündeki “Ticaret Hukuku” içerisinde küçük bir kara parçası olarak ortaya çıkan “fikri ve sınai mülkiyete ilişkin haklar”, değişen zaman ve hızla gelişen teknolojik koşullar karşısında, ticaret hukukundan bağımsız ve fakat, onun temel değer ve anlayışından kopmamış yeni bir hukuk dalına gereksinim göstermiştir. Fikri ve sınai mülkiyet hukuku, her geçen gün farklı biçimlere bürünen bu gereksinimin ürünü olup, aynı zamanda Avrupa Birliği ve güncel uluslararası hukuk bağlamında ele alınması gereken bir uzmanlık alanıdır.
Fiziksel ve alete dayalı uğraşıdan farklı olarak, zihinsel çalışma ile (akıl gücünü kullanma yeteneği ile) meydana getirilen haklar olarak tanımlanan fikri ve sınai mülkiyet hakları; bir yandan fikir ve sanat eserleri üzerindeki telif haklarını, diğer yandan da, marka, patent ve endüstriyel tasarımlar üzerindeki hakları ifade eder. Fikri mülkiyet haklarının 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile, sınai mülkiyet haklarının ise, kendi konularında çıkarılan kanun hükmünde kararnameler (1) yoluyla korunduğu bilinmektedir.
Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu hükümlerinin de, adı geçen hakların korunmasına katkısının bulunduğu unutulmamalıdır. Ne var ki; bu konuda, genel düzenlemelere, ancak özel hükümlerle düzenlenmemiş konularda gidilebileceği kuralının çoğu zaman göz ardı edildiği, sözgelimi, marka hakkına tecavüz fiili sebebiyle tescil sahibinin, 556 sayılı KHK’nin kendisine sağladığı hak ve olanakları kullanmak yerine, haksız rekabete ilişkin genel hükümleri dayanak alma yolunu seçtiği görülmektedir. Bu çarpıklığın, koruyucu kararnamelerin, ilgililerince henüz tam olarak anlaşılamamış ya da bu konularda yeterli bilgiye sahip olunamamış olmasından ileri geldiği söylenmektedir.
Endüstriyel tasarımlar, bir ürünün veya onun bir kısmının görmek veya dokunmak gibi insan duyularıyla fark edilen görünümü olarak (2) tanımlanmaktadır. Bu tanım çerçevesinde, koltuk, elbise ya da otomobil, bir endüstriyel tasarım olarak nitelenebileceği gibi, bir halı motifi ya da bir logo da, endüstriyel tasarım kapsamında değerlendirilerek 554 sayılı KHK’nin korumasından yararlandırılabilir.
Tasarım üzerindeki hakkın, aynı zamanda birkaç fikri mülkiyet konusunun içine girebileceği de kabul edilmektedir. Örneğin, bir işletmeye ait logo, hem “marka”, hem de “endüstriyel tasarım” olarak değerlendirilebileceği gibi, bir “faydalı model” ya da “fikir ve sanat eseri” de “endüstriyel tasarım” olarak kabul görebilir. Tasarımlar, bu yönüyle çok yüzlü bir sınai mülkiyet konusu olarak değerlendirilmektedir.
Tekinalp’e göre (3), “tasarım”ın başına, “endüstriyel” sıfatının eklenmesinin nedeni, estetik tasarımların dışlanması olmayıp, tasarımın sadece sanatın değil, aynı zamanda endüstrinin de bir parçası olduğunu vurgulamaktır. Nitekim, 554 sayılı KHK’de de, tasarım sözcüğü tek başına kullanılarak “endüstriyel” sıfatına özel bir anlam yüklenmek istenmediği ortaya konmuştur.
Hukukumuzda, tasarımlar, ilk defa “Endüstriyel Tasarımlar Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” ile (4) özel koruma altına alınmış, ayrıca, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından, 554 s. KHK’nin uygulama şeklini gösterir bir yönetmelik (05.11.1995, RG: 22454) çıkarılmıştır. Bu yönetmelik, 31 Aralık 1997 tarih ve 23217 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan bir yönetmelikle de değiştirilmiştir.
Tasarımlar, bir kısmına Türkiye’nin de taraf olduğu kimi uluslararası sözleşmelerin de (5) konusu olmuştur. Endüstriyel tasarımlar konusunda, Türkiye’nin uluslararası kaynakları; Paris, Bern, Locarno sözleşmeleriyle TRIPS (The Agreement on Trade-related Aspects on Intellectual Property Rights, Including Trade in Counterfeit Goods)’dir.
Sınai mülkiyet konusu haklardan, ilk olarak, “marka hakkı” ortaya çıkmış ve tanınmış (İlkçağ’a ait kimi eşyalar üzerinde rastlanan bazı simgelerin o ürünün zanaatkarını, üyesi bulunduğu loncayı ya da işletmesini gösteren ayırt edici işaretler –marka- olduğu ileri sürülmektedir); “tasarım hakkı” ise, ancak, sanayii devrimi sonrasında tekstil endüstrisi ile ilgili uygulamaların konusu olmuştur.
Tasarım, bir nesnenin görünümü, örneğin bir otomobilin iskeleti olarak değerlendirilebileceği gibi, nesnenin bir parçasının, mesela bir araba farının görünümü de olabilir. Tasarım, nesnenin veya parçasının üzerindeki süslemenin, çizgilerin ya da bunların renklerinin de görünümü olarak değerlendirilebilir. Sonuç olarak, tasarım kavramı için anahtar sözcüğün “görünüm” olduğunu söylemek gerekir.
II - TASARIM ÇEŞİTLERİ :
Tasarımları tescil kriterine göre, tescilli ve tescilsiz tasarımlar olarak iki gruba ayırmak mümkün olduğu gibi, görünümlerine göre, iki boyutlu (düzeysel) veya üç boyutlu (nesnesel) tasarımlar olarak sınıflandırmak da mümkündür.
554 sayılı KHK, yalnız tescilli tasarımlar için korunma olanağı öngörmüşken, tescilsiz tasarımların tecavüzlere karşı korunmasını, genel hükümlere bırakmıştır (m.1/II).
Tasarımları, estetik ve işlevsel olmak üzere iki gruba ayırmak da mümkündür. Estetik tasarımlar; işlevsel tasarımlara kıyasla, görselliği ön planda tutan ve duyulara daha yoğun biçimde hitap eden tasarımlar olarak tanımlanabilir. İşlevsel tasarımlar ise, bir gereksinimi karşılamaya yönelik tasarımlar olarak karşımıza çıkar. Buna göre, halı üzerindeki motifler, estetik bir tasarım olarak nitelenebileceği halde, bir buzdolabı işlevsel tasarım olarak değerlendirilebilir. 554 s. KHK’nin sağladığı koruma bakımından, her iki grup tasarım çeşidi arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır.
Tasarımlar, konularına göre, ürün tasarımları ve çevresel tasarımlar olarak da ele alınabilir. Ürün tasarımlarında, teknik ve modaya bağlı koşullar ön planda iken, çevresel tasarımlarda dekorasyon ve sergileme gibi etmenler belirleyicidir. Ürün tasarımları; otomobil, koltuk ya da elbise gibi üç boyutlu nesneler olarak karşımıza çıkarken, çevresel tasarımlar, posterler, süslemeler ya da ambalajlar biçiminde iki boyutlu tasarımlar olarak karşımıza çıkar.
III – TASARIMLARIN KORUNMASI :
554 s. KHK, tasarımların korunmasını, “tescil” esasına bağlamış, Genel Hükümler kısmında, Amaç ve Kapsam kenar başlığı altında, “Bu Kanun Hükmünde Kararname, tescilli tasarımların korunması ile ilgili esasları kuralları ve şartları kapsar. Tescilsiz tasarımlar genel hükümlere tabidir.” denilmek suretiyle, ancak tescil edilmiş tasarımların 554 s. KHK’nin sağladığı korumadan yararlanabileceği ifade edilmiştir (6).
Tescilsiz tasarımların, haksız eylemlere karşı korumasız bırakılması ve bu tür tecavüz fiillerine açık olması da, hiç kuşkusuz, çağdaş bir hukuk düzeninde düşünülemez ve böyle bir girişim kabul edilemez. Nitekim, 554 s. KHK’ye göre, tescilsiz tasarımlar, genel hükümler, yani, Türk Ticaret Kanunu ile Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde himaye görecektir.
Tasarımların 554 s. KHK’nin sağladığı korumadan yararlanabilmesi, “tescil” esasına; tescil ise, tasarımın, “yeni” ve “ayırt edici” niteliğe sahip olması şartlarına bağlıdır. 554 s. KHK’nin 5. maddesine göre, ancak, “Yeni ve ayırt edici niteliğe sahip tasarımlar belge verilerek korunur.” Sözü edilen belgeye ise, ancak tescil ile hak kazanılır (7).
A ) Yenilik :
Tasarımın “yeni olma” vasfını; 554 s. KHK’nin 6. maddesi çerçevesinde, tescil için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, aynısının, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması biçiminde anlamak gerekmektedir.
Bir tasarımın, yeni olduğundan söz edilebilmesi için;
• Tasarımın önceki tasarım veya tasarımlarla aynı olmaması ve
• Aynı tasarımın daha önce kamuya sunulmamış olması gerekmektedir (8).
Tasarım tescilinin ilk şartı olan yenilik; ilk olarak, sözkonusu tasarımın önceki tasarımlarla aynı olmamasını gerektirmektir. Tescil için başvurusu yapılan tasarım, önceki tasarım ya da tasarımlarla, sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa, “aynı olmama” unsurunun gerçekleşmediği kabul edilmektedir. Bu bakımdan, önceki tasarımlarla arasında çok küçük farklılıklar bulunan tasarımlar, tescil edilemeyecek ve 554 s. KHK çerçevesinde (9) himaye görmeyecektir.
Türk Patent Enstitüsü, tasarım tescil başvurularında, yenilik araştırması yapmamaktadır (10). Tasarımın yeniliği; aynısının, daha önce kamuya sunulmuş olup olmadığının tespiti ile mümkündür. Tasarımın yeni olmadığının ispatı ise, hiç kuşkusuz iddia edene ait olacaktır.
Burada, “kamuya sunulmuş olma” deyiminden anlaşılması gerekense, üçüncü kişilerin, tescili istenen tasarımın aynısı olan diğer bir tasarım hakkında önceden bilgilenmiş ya da haberdar edilmiş olmasıdır. Sözgelimi, tescili istenen bir koltuk tasarımının aynısının, başvuru tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde bir fuarda sergilenmiş olması ya da yazılı veya görsel iletişim araçlarıyla tanıtımının yapılmış olması, bu tasarımın kamuya sunulduğu anlamına gelir. Bu takdirde, tescili istenen tasarımın “yenilik” şartı gerçekleşmemiş olmaktadır.
554 s. KHK’nin 6. maddesinin ikinci fıkrasına göre; “Kamuya sunma, sergileme, satış gibi yollarla, piyasaya sürme, kullanma, tarif, yayım, tanıtım veya benzer amaçlı faaliyetleri kapsar. Üçüncü şahıslara yapılan ve açıkça veya zımnen gizlilik niteliği taşıdığı anlaşılan açıklamalar kamuya sunmanın kapsamı dışındadır.”
B ) Ayırt Edicilik :
Endüstriyel tasarım tescili için zorunlu olan bir diğer unsur, tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olmasıdır.
Ayırt edici nitelik; herhangi bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenim ile diğer bir tasarımın böyle bir kullanıcıda yarattığı genel izlenim arasındaki belirgin farklılık olarak anlaşılmalıdır (11).
Bu bakımdan, tescili talep edilen tasarımın, ayırt edicilik niteliğinin saptanabilmesi, kıyaslanacağı diğer bir tasarımın varlığına ihtiyaç gösterir. 554 s. KHK, kıyaslanan bu tasarımın;
- Ayırt edici nitelik taşıyıp taşımadığı incelenecek tasarımın başvuru veya rüçhan tarihinden önce Türkiye’de veya dünyada herhangi bir yerde piyasaya sunulmuş olması veya
- Türk Patent Enstitüsü tarafından tescilli bir tasarım olarak yayımlanmış ve ayırt edici nitelik açısından değerlendirilen tasarımın başvuru veya rüçhan tarihinde henüz koruma süresini doldurmamış olması şartlarını taşımasını aramaktadır.
Bu durumu bir örnekle açıklamaya çalışalım:
a ) Tasarım tescil talebinde bulunduğumuz ürün, bir “koltuk” olsun. 554 s. KHK’nin tescil için aradığı ilk şart, “yenilik” olduğuna göre, öncelikle bu koltuğun “yeni” bir ürün olup olmadığı incelenmelidir. Bunun içinse, başvuruda bulunduğumuz tasarım ile “aynı özellikleri taşıyan” bir başka koltuğun bizim başvurumuzdan önce herhangi bir şekilde kamuya sunulmuş olup olmadığını araştırmamız gerekecektir. Tasarımın yeniliği, ancak, bu şekilde sınandıktan sonra, koltuğun “ayırt edici” niteliğinin bulunup bulunmadığının saptanması aşamasına geçilecektir.
b ) Tasarım tescil talebinde bulunduğumuz koltuğun ayıt ediciliğine karar verebilmemiz içinse, başvuru veya rüçhan tarihinden önce, piyasaya sunulmuş veya TPE tarafından tescili ilan edilmiş ve halen koruma süresi dolmamış bir başka koltuk ile kıyaslanması gerekecektir. Bu kıyaslama sonucunda, tescilini istediğimiz koltuk ile kıyasladığımız koltuk arasında fark bulunduğu anlaşılırsa, “ayırt edici” niteliğin de var olduğunu söylememiz gerekecektir.
554 s. KHK’nin 7. maddesinin ilk fıkrasında yer alan açık hüküm karşısında “ayırt edicilik” vasfı sınanan tasarımın, bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimin bilinmesi gereklidir. Bilgilenmiş kullanıcı deyimine, tasarımın ayırt ediciliğini belirlemede özel bir önem verilmiş bulunmaktadır. O halde, bilgilenmiş kullanıcı deyiminden ne anlamak gerekir?
Bilgilenmiş kullanıcı; tasarımı kullanarak bilgi sahibi olmuş, tasarımı tanıyan, deneyim sahibi kullanıcı olarak tanımlanmaktadır (12). Türk Patent Enstitüsü’nün ağ (web) sitesinde (13), bilgilenmiş kullanıcı tabirine, nihai bir tüketici veya konu ile ilgili uzman bir kişi olarak yer verildiği halde, öğretide, bilgilenmiş kullanıcının bir uzmanı ifade etmediği; tamirci, bakımcı, servis elemanı gibi bir ara veya nihai tüketici olarak anlaşılması gerektiği ifade edilmiştir (14). Bu bakımdan, yukarıdaki örneğimizle bağlantılı olarak, tasarım tescil talebinde bulunduğumuz koltuğa ilişkin bir mobilya mağazası işleticisini “bilgilenmiş kullanıcı” olarak nitelememiz yanlış olmayacaktır.
Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, birbirleri ile kıyaslanan tasarımların, farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verilir ve tasarımcının tasarımı geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğu göz önüne alınır (15).
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15.05.1997 tarih ve 1493/3570 sayılı kararında;
“Teknik zorunluluğun dışında kalan hususlarda, ayniyete yakın benzerlik ve aynı dizaynın benimsenmemesi ve hatta aynı kalıplardan çıkmış gibi üretim de, haksız rekabet meydana getirebilir, öte yanda, bir biçim veya modeli taklit eden kimsenin bu alanda başka olanağı var iken, bunu yapmaması yahut tıpkı aynısını yapması, bir tür haksız rekabeti oluşturur.” denilmek suretiyle de, bu hususa işaret olunmaktadır.
554 s. KHK’nin 8. maddesi uyarınca, “Koruma talep edilen bir tasarım, başvuru tarihinden önceki on iki ay içerisinde veya rüçhan talebi varsa, rüçhan tarihinden on iki ay içerisinde tasarımcı veya halefi veya bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından kamuya sunulur veya tasarımcı veya halefleri ile olan ilişkinin suistimali sonucu kamuya sunulursa, bu açıklama, tasarımın yeniliğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez.”
Koruma Kapsamı Dışında Tutulan Tasarımlar :
• Yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olmayan tasarımlar,
• Kamu düzeni ve genel ahlaka aykırı tasarımlar (m.9),
• Teknik fonksiyonunun gerçekleştirilmesinde, tasarımcıya, tasarıma ilişkin özellik ve unsurlarda hiçbir seçenek özgürlüğü bırakmayan tasarımlar (m.10/I) (16),
• Tasarlanan veya tasarımın uygulandığı ürünü başka bir ürüne mekanik olarak monte edebilmek yahut bağlayabilmek için ancak zorunlu biçim ve boyutlarda üretilebilen tasarımlar (m.10/II), (17)
koruma kapsamı dışındadır.
554 s. KHK m. 10/son uyarınca, tasarımcıya seçenek özgürlüğü bırakmasa veya kurulacak (monte edilecek) ya da bağlanacak parçalar kapsamına girse bile, farklı veya eş birimlerden oluşan parçalı (modüler) bir sistemde, bu birimlerin birbirleriyle, sonlu veya sonsuz çeşitli biçimlerde bağlantı kurmasını sağlayan tasarımlar, koruma kapsamındadırlar. Parçalı sistemler, “aynı veya farklı boyuttaki birimlerin bir araya gelmesiyle oluşan sistemler” olarak tanımlanmaktadır (18).
Korumanın Kapsamı ve Süresi :
554 s. KHK’nin sağladığı korumanın, yalnızca tescilli tasarımlara ilişkin bulunduğunu ve hangi niteliklere sahip tasarımların tescilinin talep edilebileceğini görmüş bulunuyoruz. Peki, tescilli bir tasarımın korunma kapsamına neler girer ve tescilli tasarımlar, ne kadar süreyle bu korumadan yararlanabilir?
554 s. KHK’de sayılan niteliklere sahip bir tasarımın, Türk Patent Enstitüsü’nce tescili üzerine;
“Üçüncü kişiler, tasarım hakkı sahibinin izni olmadan koruma kapsamındaki tasarımı veya tasarımın uygulandığı ürünü üretemez, piyasaya sunamaz, satamaz, sözleşme yapmak için icapta bulunamaz, ithal edemez, ticari amaçlı kullanamaz veya bu amaçlarla elde bulunduramaz.”
Tescilli tasarımların koruma süresi, başvuru tarihinden itibaren 5 yıldır.
554 s. KHK m. 12/II uyarınca, bu süre, beşer yıllık dönemler halinde yenilenmek üzere, toplam 25 yıla kadar uzatılabilir.
IV – TASARIM HAKKI :
Bilindiği gibi, haklar; niteliklerine göre, “mutlak” ve “nisbi” olmak üzere, ikili bir derecelendirmeye tabi tutulurlar. Bunlardan, mutlak haklar, hak sahibi tarafından herkese karşı ileri sürülebilen ve yine herkes tarafından ihlal edilme tehlikesi altında bulunan haklar olarak bilindiği halde, nisbi haklar, ancak hak sahibinin ilişkide bulunduğu bir kimse (örneğin, sözleşmenin diğer yanı) tarafından ihlal edilebilen ve yine yalnız bu kişiye karşı ileri sürülebilen haklardır.
Tasarım hakkı, niteliği gereği bir mutlak hak olarak kabul edilmelidir. “Tasarımın kullanımına yönelik hak ve yetkiler, münhasıran tasarım hakkı sahibinindir.” (19) Tasarımı kullanma hak ve yetkisinin kapsamına, tasarlanan veya tasarımın uygulandığı ürünün üretilmesi, piyasaya sunulması, satılması, sözleşme yapılması için icapta bulunulması, ithal edilmesi, ticari amaçla kullanılması ve elde bulundurulması girer. Tüm bu hak ve yetkileri, “mali haklar” başlığı altında toplamak mümkündür.
554 s. KHK m. 18/I uyarınca, “Tasarımcı, başvuru sahibine veya tasarım hakkı sahibine karşı, tasarım sicilinde, rüçhan belgelerinde ve yayınlama sırasında adının tasarımcı olarak gösterilmesini isteme hakkına sahiptir.” (20) Adın belirtilmesi hakkının devredilemeyeceği ve bu haktan feragat edilemeyeceği kabul edilmektedir. Tasarım hakkının bu çeşidine ise, “manevi haklar” başlığı altında yer verilebilir.
Tasarım hakkı sahibinin 554 s. KHK’den kaynaklanan hak ve yetkileri, belirli durumlarda sınırlandırılmış, bu hallerde, tasarım hakkı sahibinin, kullanıcıya karşı herhangi bir hukuk yoluna başvuramayacağı kabul edilmiştir.
Tasarım hakkı, 554 s. KHK’nin 21, 22, 23 ve 24. Maddelerinde öngörülen hallerde sınırlanmış ve bu maddelerde yazılı kullanımlar, hukuka aykırı görülmemiştir:
1 – Bir tasarımın ticari olmayan ve özel amaçla sınırlı kalan kullanımı serbesttir. Örneğin, bir marangozun, evinde kullanmak üzere, bir başka kişinin tasarım hakkı sahibi bulunduğu bir mutfak dolabını aynen üretip kullanması, tasarım hakkını ihlal eden bir durum değildir. Burada önemli olan; üretimin, bir defaya özgü olarak ve kişisel gereksimde kullanıma yönelik oluşudur.
2 – Korunan bir tasarımın deneme amaçlı olarak kullanımına da izin verilmektedir.
3 – Ticari uygulamadaki dürüstlük kuralları ile bağdaşır olmak ve tasarımın olağan kullanımını gereksiz şekilde tehlikeye sokmamak ve kaynak göstermek kaydı ile eğitim amaçlı çoğaltmalarda da tasarım sahibinin izin ve onayına gerek yoktur.
4 - Yabancı ülkelere kayıtlı olan ve geçici olarak Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan deniz veya hava taşıt araçlarında bulunan donanım (ekipman), bu araçların onarımı için kullanılmak üzere ithal edilen yedek parça ve süslemeler (aksesuarlar) ile bu araçların onarımı eylemi de tasarım hakkı dışında kalır.
5 - 554 s. KHK’nin 22. maddesinde yazılı şartların varlığı durumunda da, “onarım amaçlı kullanım”ın tasarım hakkına tecavüz oluşturmayacağı kabul edilmektedir.
6 – Tescil başvurusundan veya rüçhan tarihinden önceki kullanımlar (uygulamadan önce gerçekleştirilen işlemler) da, 23. maddede yazılı unsurların varlığı halinde, tasarım hakkının ihlali olarak değerlendirilemez.
7 – Tasarlanan veya tasarımın uygulandığı ürünün, tasarım hakkı sahibi tarafından veya onun onayı ile Türkiye’de piyasaya sürülmesinden sonra, bu ürünle ilgili eylemler de, tasarım hakkının dışında kalacaktır. Bu duruma, “hakkın tüketilmesi durumu” denilmektedir (21). Hakkın tükenmesi, Türkiye ile sınırlı olup, ülkesel olarak ele alınması gereken bir olgu olarak değerlendirilmektedir.
Tasarım Hakkı Sahipliği:
Tasarım hakkı, tasarımcıya veya onun hukuki haleflerine aittir. Tasarımcı, 554 s. KHK m. 3’teki tanım gereği, korumaya konu olan tasarımı tasarlayan kişidir.
Tasarımcının birden çok olması halinde, taraflar arasında aksine bir anlaşma yoksa, tasarımcılar müşterek mülkiyet hükümleri çerçevesinde hak sahibi kabul edilir. Her hak sahibi, diğerinden bağımsız olarak aşağıdaki işlemleri kendi adına yapabilir:
• Kendisine düşen pay üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilir. Payın devri yazılı şekilde yapılır ve sicile kaydedilir. Diğer pay sahiplerinin, payın üçüncü kişiye devredilmesi halinde, önalım hakkı vardır. Türk Patent Enstitüsü, önalım hakkının kullanılabilmesi için, durumu iki ay içinde diğer paydaşlara bildirir. Önalım hakkı, bildirimin tebellüğünden itibaren bir ay içinde kullanılır.
• Diğer hak sahiplerine bir bildirimde bulunduktan sonra tasarımı kullanabilir.
• Tasarımın korunması için gerekli önlemleri alabilir. Tasarımın kullanılması amacı ile üçüncü kişilere lisans verilmesi, hak sahiplerinin tamamının karar vermesi ile mümkündür. Ancak, mahkeme mevcut şartları göz önünde tutarak, hakkaniyet düşüncesiyle bu yetkiyi hak sahiplerinden sadece birine de verebilir.
• Birlikte yapılan tasarım başvurusu veya tasarımdan doğan hakların herhangi bir şekilde tecavüze uğraması halinde, üçüncü kişilere karşı hukuk veya ceza davası açabilir. Diğer hak sahiplerinin davaya katılabilmeleri için, durum davayı açan tarafından davanın açıldığı tarihten itibaren bir ay içinde kendilerine bildirilir (22).
Memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken tasarladıkları tasarımların sahibi, aksi kararlaştırılmamış ise, bunları çalıştıranlardır. Çalıştıranın (işverenin), hak sahipliği, tasarıma ilişkin manevi hakları (tasarımcı olarak belirtilme hakkı) kapsamaz (23).
Üniversite (evrenkent) öğretim üyelerince hazırlanmış tasarımların hak sahipliği ise, üniversite yönetimine değil, tasarımcı öğretim elemanının kendisine aittir (24). Burada, üniversitenin, devlete ya da özel bir vakfa ait olması arasında herhangi bir fark (ayrım) yoktur. Önemli olan, tasarımın “bilimsel bir çalışmanın ürünü” olmasıdır.
Tasarım Hakkının Gaspı :
Gerçek tasarım hakkı sahibi (25) dışında biri tarafından, tasarım tesciline yönelik başvuruda bulunulması ya da bu kişinin, hak sahibi kabul edilebilecek bir konuma gelmesi “tasarım hakkının gaspı” olarak tanımlanır.
554 s. KHK, gerçek tasarım hakkı sahibini gasp sayılabilecek eylemlere karşı korumuştur. Bu koruma, 19. maddede bir çeşit istihkak davası (rei vindicatio) ile sağlanmaya çalışılmıştır. Bu dava ile, gerçek hak sahibi olduğunu iddia eden kişi, tasarım hakkından doğan diğer hakları saklı kalmak üzere, tasarım hakkı sahipliğinin kendisine devredilmesini talep eder. Dava, tasarımcının halefleri tarafından açılabileceği gibi hak sahibi zilyetleri (elmenleri) tarafından da açılabilir.
554. s KHK’nin tanıdığı ayni nitelikteki bu davanın açılabileceği süre, tescilli tasarım hakkının ilan tarihinden itibaren iki yıldır. Gaspta kötüniyet varsa, tescilli tasarım hakkının koruma süresinin bitimine kadar, davanın açılması olanağı vardır.
554 s. KHK m. 19/son gereğince, “Açılan dava ve davada ileri sürülen talepler, dava sonunda verilen kesin hüküm veya açılan davayı herhangi bir biçimde sona erdiren bütün diğer haller, ilgilinin istemi ile Tasarım Siciline yazılır.”
Tasarım hakkı sahipliğinin açılan dava ve taleplere göre değişmesi halinde, değişikliğin tasarım siciline yazılmasıyla birlikte, üçüncü kişilerin o tasarımla ilgili lisans (izin belgesi) ve tanınan diğer hakları sona erer (26).
V - TASARIM TESCİLİ
Türk hukukunda, tasarımların tescili konusunda şu şekilde bir işleyiş vardır (27) :
Türk Patent Enstitüsü’ne yapılan tasarım tescil başvuruları, sadece başvuru şartları ve 554 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 3. maddesi kapsamına göre incelenerek tescil edilmektedir. Bunun anlamı ise, sadece başvuru için gerekli evrakların (dilekçe, vekaletname, ücret vb.) var olup olmadığı hususunda incelemenin yapılmasıdır.
Yukarıda bahsedilen inceleme sonucunda, herhangi bir eksikliği bulunmayan başvurular tasarım siciline kayıt edilir ve Resmi Endüstriyel Tasarımlar Bülteni’nde yayınlanarak ilan edilir. Yayın tarihinden itibaren 6 ay süre ile, ilanı yapılmış tasarımla ilgili gerçek veya tüzel kişiler, ilgili meslek kuruluşları gerekçelerini açıkça belirtmek ve ilgili yönetmelikte öngörülen şartları yerine getirmek koşuluyla tasarım belgesinin verilmesine karşı Enstitü nezdinde itirazda bulunabilirler.
Yapılan itiraz ve gerekçesi, kendi görüşlerini açıklayabilmesi için tasarım hakkı talep edene gönderilir.
İtiraza konu tasarım için tescilin devamı veya iptali konusunda verilecek karar Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu’nda alınır. Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu’nda, itiraz ekinde sunulan itiraz dilekçesi ve belgeler doğrultusunda karar verilmektedir. İtiraza konu tasarımın yıllardır piyasada var olduğunun bilinmesine rağmen eğer bu durum itiraz ekinde herhangi bir belge ile ispatlanamaz ise, tescilin devamı yönünde Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu’nda karar alınmaktadır. İtiraz eden, itirazını yazılı belgelerle ispatlamak zorundadır. Enstitü, tescile konu olan tasarımın yenilik özelliğine sahip olup olmadığı hususunda herhangi bir araştırma yapmamaktadır.
Tescile 6 aylık yasal itiraz süresi içerisinde herhangi bir itiraz olmaz ise, tasarım tescil belgesi başvuru sahibine gönderilmektedir.
6 aylık yasal itiraz süresinin kaçırılması durumunda, tasarım tescil belgesinin hükümsüzlüğü için adli mahkemelerde dava açılabilir.
Gerçek veya tüzel kişiler tasarım hakkı talebinde bulunabilirler. Tasarım hakkı sahibi, tescile konu tasarımı veya tasarımın uygulandığı ürünü üreten, piyasaya sunan, satan, sözleşme yapmak için icapta bulunan, ticari amaçlı kullanandır. Tasarımcı ise, tasarımı gerçekleştiren kimsedir. Tasarım hakkı talep eden ile tasarımcının farklı olması durumunda, aradaki ilişki başvuru esnasında beyan edilmelidir.
Endüstriyel tasarım tescil başvurusunun işleme alınabilmesi ve başvuru tarihinin kesinleşebilmesi için şu belgeler gerekli bulunmaktadır:
• Eksiksiz olarak doldurulmuş başvuru dilekçesi,
• Başvuru ücreti dekont aslı,
• 10 adet görsel anlatım.
---------------------------------------------
* Yazara ulaşmak için; vtuncil@yahoo.com
(1) 8 Haziran 1995 tarih ve 4113 sayılı kanunun verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan 551 sayılı KHK ile patent haklarının, 554 sayılı KHK ile endüstriyel tasarımların, 555 sayılı KHK ile coğrafi işaretlerin ve 556 sayılı KHK ile de markaların korunması hakkında düzenleme yapılmıştır.
(2) Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul, 2002, s. 15.
(3) Tekinalp, a.g.e., s. 564.
(4) 27 Temmuz 1995 tarihli, 22326 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren kararname, kısaca, 554 s. KHK olarak anılacaktır.
(5) Paris Sözleşmesi (2. maddesi, Dördüncü mükerrer 5. maddesi), Bern Sözleşmesi (2. maddesi), TRIPS (25 ve 26. maddeleri), La Haye Sözleşmesi (1925), Endüstriyel Tasarımların Uluslararası Sınıflandırılmasına İlişkin Locarno Sözleşmesi (1968), Örnek Tiplerin Korunması ve Onların Uluslararası Tevdii Hakkında Viyana Sözleşmesi (1973), Tasarımların Korunması Hakkında Avrupa Parlamentosu ve Konsey Yönergesi (1998), Avrupa Topluluğu Hakkında Konsey Tüzüğü (12 Aralık 2001), tasarımlara ilişkin uluslararası metinlerin başlıcalarıdır.
(6) 554 s. KHK. m. 1, f. 2.
(7) 554 s. KHK. m. 25 vd.
(8) Tekinalp, a.g.e., s. 571.
(9) 554 s. KHK m. 1, f. 2: “Tasarımlar, sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa, aynı kabul edilir.”
(10) TPE., Endüstriyel Tasarım Başvurularının Hazırlanması İçin Gerekli Bilgi ve Belgeler, Mayıs, 2002, s.7.
(11) 554 s. KHK. m. 7
(12) Tekinalp, a.g.e., s. 573.
(13) http://www.tpe.gov.tr/tpe/index.jsp
(14) Tekinalp, a.g.e., s. 573.
(15) 554 s. KHK m.7/son.
(16) Bkz. 11. HD’nin 15.05.1997 tarihli ve E. 1997/1493 K. 1997/3570 sayılı kararı.
(17) Öğreti, bu konuda, “ekzos borusu” ve “fotoğraf makinasına dıştan takılan flaş” örneklerini vermektedir.
(18) Parçalı sistemlere, tren rayları, evler, köprüler ve istasyon binası örnek olarak verilmektedir.
(19) 554 s. KHK m. 17, ilk cümle.
(20) Ekip çalışması sonunda ortaya çıkan tasarımlarda, tasarımcıların adına yer verilirken, tasarımın ekip çalışması sonucunda meydana getirildiği de açıkça belirtilir.
(21) 554 s. KHK m. 24.
(22) 554 s. KHK m.13.
(23) 554 s. KH”K m.14/I.
(24) 554 s. KHK m.15.
(25) 554 s. KHK m. 13 gereği, “korumaya konu olan tasarımı tasarlayan veya onun hukuki halefleri” gerçek hak sahibi olarak kabul edilmek gerekir.
(26) 554 s. KHK. m. 20/I.
(27) TPE’nin ağ sitesinde bulunan tasarım tesciline ilişkin açıklamalardan yararlanılmıştır.
Yorumlar