YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
Tarih: 26.4.2000 Esas: 2000/2-824 Karar: 2000/817

Muvazaa Nedeniyle Tapu İptali ve Tescili - Muvazaa İddiasının İspatı - Hile İddiası


Özetavacı koca, davalı karısının kendisini hile ile kandırarak gerçekte bağış olduğu halde satış gibi gösterilerek ihtilaf konusu taşınmazın adına devrini sağladığını; aralarındaki sözleşmenin satış olmayıp bağış olduğunu ileri sürerek muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescili talebinde bulunmuştur. Senede bağlanmış sözleşmenin tarafları, muvazaa iddiasını ancak yazılı delil ile ispat edebilirler. Tarafların karı-koca olması bu kuralı ortadan kaldırmaz. Hile iddiasının dikkate alınabilmesi için hileye delalet edecek maddi ve hukuki olguların belirlenip bunlara dayanılması gerekir. Bu hususta maddi vakıaya dayanılmamış ve muvazaa iddiası da yazılı delil ile ispat edilememiştir. Bu durum karşısında davanın reddi gerekir.




- 818 sayılı BORÇLAR KANUNU m.18
- 1086 sayılı HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU m.290,293



Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi`nce davanın kabulüne dair verilen 15.9.1998 gün ve 1997/604 E - 1998/1668 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 12.4.1999 gün ve 1999/2390-3403 sayılı ilamı ile; (...Davacı daire satışı ile ilgili tapu işlemlerinin tarafıdır. Bu nedenle muvazaa iddiasının yazılı delillerle kanıtlanması gerekir. Davacı yazılı delil ibraz etmemiş, davalı da tanık dinlenmesine muvafakat etmemiş bulunduğundan (HUMY. md. 290) davanın reddi gerekir. Ne var ki ilk incelemede bu yön gözden kaçmış hüküm maddi hata sonucu onanmış olduğundan davalının karar düzeltme isteminin kabulü, hükmün bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı vekili
Hukuk Genel Kurulu Kararı
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, karı-koca arasındaki muvazaa nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı koca, davalı kadınla evlenmeden 2 gün önce davalının kendisini hile ile kandırarak Eskişehir Merkez Yıldıztepe Mah 12 parselde kayıtlı taşınmazda adına kayıtlı 3 nolu bağımsız bölümün 1/2 payını gerçekte bağış olduğu halde satış gibi gösterilerek davalı adına intikalinin sağlandığını; evlilik birliğinin kurulmasından 5 gün sonra da kalan 1/2 payın satışının yapıldığını; taraflar arasındaki sözleşmenin satış olmayıp, bağış olduğunu ileri sürerek muvaza nedeniyle davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davalı tarafın tanık dinlenilmesine muvafakat etmemesine rağmen taraf tanıkları dinlenilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Dairece karar yukarıdaki gerekçelerle bozulmuş, mahkeme "karı-koca ya da sair yakın akrabalar arasındaki işlemin aleyhine getirebilecek kanıtların yazılı belge mahiyetini taşıması şartının aranmasının doğru bulunmadığı" gerekçesiyle önceki kararda direnmiştir.
HUMK. 293/1. maddesi gereğince karı-koca arasında evlilik birliği mevut iken yapılmış olan hukuki işlemler tanıkla ispat edilebilir. Ancak, HUMK. 290 maddesi gereği senede karşı ileri sürülen hukuki işlemleri senetle ispta zorunluluğu vardır. Senede bağlanmış olan her çeşit iddia, karşı savunma olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler değeri ne olursa olsun tanık ispat olunamaz.
Ancak senetle ispat olunabilir. Senede bağlanmış bir sözleşmenin tarafları, o sözleşmeye ilişkin muvazaa (BK. 18. m) iddialarını da HUMK. 290 maddesi hükmü gereği ancak senetle ispat edebilir. Tarafların karı-koca olması 290. maddede anılan kuralı ortadan kaldıracak bir sonuç doğurmaz. Karı-koca olan taraflar arasındaki tapudaki satış sözleşmesi resmi senetle düzenlenmiş olup, bunun bağış olduğuna ilişkin iddianın da yazılı delille ispat edilmesi gerekmekte olup tanık dinlenemez kaldı ki, 6.5.1997 tarihli 1/2 pay satışı sırasında taraflar henüz evlenmemiş olup, evlilik birliği kurulmamıştır.
Her ne kadar, HUMK. 293/5. maddesi hükmünde yazılı sözleşmede hata (BK. 24. m), hile (BK: 28 m.), gabin (BK. 21. m), ve ikrah (BK. 29-30 m.) iddiaları tanıkla ispat edilebilirse de bu iddiaların gerçekten tutarlı kabul edilip nazara alınabilmesi için hata, hile, gabin ve ikraha delalet edecek maddi ve hukuki olguların belirlenip bunlara dayanılması gerekir. Somut olayda davacı hile ile kandırılarak satış işleminin yapıldığını, işlemin gerçekte bağış olduğuna somut bir maddi vakıaya dayanmamıştır. O nedende davacının sat hileye dayanması ve tanık dinlenilmesi için kanuni bir neden sayılamaz Davacı muvazaaya dayanmıştır. Yukarıda açıklandığı üzere yazılı bir sözleşmenin tarafları, o sözleşmeye ilişkin muvazaa iddialarını da yazılı delille ispat edebilir. Davacı muvazaa iddiasını ispat için yazılı delil ibraz etmemiş, davalı da tanık dinlenilmesine muvafakat etmediği için davanın reddi gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 26.4.2000 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.

YARGITAY 1.HUKUK DAİRESİ
Tarih: 28.12.2006 Esas: 2006/10950 Karar: 2006/13205

Hile Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil - Hile Her Türlü Delille İspat Edilebilir


Özetavacı, davalı ile evlenmek istediğini, ancak karşılığında arsa ve ev istemesi üzerine ihtilaf konusu taşınmazını davalıya temlik ettiğini, devirden sonra evi terk ettiğini, hileli davranışlarla taşınmazı devrettiğini iddia ederek tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuştur. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. Aldatılan taraf hukuki ilişkiyi geriye etkili olarak ortadan kaldırabilir ve verdiklerini geri isteyebilir. Hile her türlü delil ile ispat edilebilir. İptal hakkının kullanılması hiçbir şekle tabi değildir. Hilenin öğrenilmesinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde iptal hakkı kullanılabilir. Açıklanan hususlar dikkate alınmadan resmi satış sözleşmesinin aksinin aynı nitelikte belgelerle kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddi hatalıdır.




- 818 sayılı BORÇLAR KANUNU m.28,213
- 1086 sayılı HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU m.293



Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalı ile evlenmek istediğini, ancak karşılığında arsa ve ev istemesi üzerine 518 parsel sayılı taşınmazını davalıya devrettiğini, daha sonra evi terk edip gittiğini, hileli davranışları ile taşınmazın devrini sağladığını ileri sürüp iptal ve tescil ya da 20.000.000.000.-TL tazminat isteğinde bulunmuş, yargılama sırasında taşınmazın üçüncü kişilere devrinin yapılması üzerine taşınmaz değeri olarak 20.000.000.000.-TL tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temliki sağlayan resmi senedin aksinin aynı nitelikte bir belge ile kanıtlanamadığı, Sulh Ceza Mahkemesi`nde açılan kamu davasının esasa etkili olamayacağı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi S.Y.`nin raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
Karar
Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil ya da tazminat isteklerine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, davacı anılan işlemlerin kendisinin kandırılmak suretiyle gerçekleştirildiği, hileye maruz bırakıldığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere, hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede yanıltma söz konusudur. B.K.`nun 28/l. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde taraf delillerin toplanması, Pendik 1. Sulh Ceza Mahkemesi`nin dava dosyasının sonucunun beklenmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK`nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
umarım işinize yarar.
kolaylıklar.

Yorumlar

Popüler Yayınlar