2B arazi mağdurları tapularını bekliyor
2B arazi mağdurları tapularını bekliyor
2B Arazileri
Ocak ve Şubat aylarında TBMM’den geçen iki yasa 2B mağdurlarının arazilerine kavuşmaları önündeki engelleri büyük ölçüde kaldırdı.
Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet sonrası vatandaşa satılan, tapusu devredilen arazilerin, orman kapsamına alınarak kamulaştırılması binlerce vatandaşı isyan ettirdi. Para ödeyip satın aldıkları, yıllardır vergisini ödedikleri arazilerin bedelsiz olarak ellerinden alınması sonucu mağdur olanlar adalet önünde haklarını arama mücadelesi başlattılar.
Antalya’da 45 bin 538, Ankara’da 31 bin 706, İstanbul’da 18 bin 233, Türkiye genelinde toplam 474 bin hektar arazinin 2B kapsamında bulunduğunu söyleyen 2B mağdurlarının hukuksal danışmanı Cihangir Dönmez, arazi mağdurlarının ormanları kesen, yakan suçlular gibi gösterilmesini de eleştirdi
Yıllardır Türkiye’nin orman varlığını arttırmaya yönelik yasal düzenlemeler yapan devlet, bu düzenlemeleri yaparken, yıllar önce vatandaşa satılmış arazileri de orman kapsamına alınınca, binlerce vatandaş mağdur oldu.. Türkiye genelinde 500 bin hektara yakın arazinin sahipleri, zamanında parasını ödedikleri ya da mübadele nedeniyle devlet tarafından tapuları kendilerine verilmiş, yıllardır vergisini ödedikleri arazilerinin yeniden bedelsiz olarak, orman kapsamına alınması nedeniyle hukuk mücadelesi başlattı.
Kamuoyunda 2B mağdurları olarak bilinen binlerce insanın yasal haklarını savunan hukukçu ve gayrimenkul danışmanı Cihangir Dönmez, 2B arazinin anlamını açıkladı; “2B arazinin tam kanuni tanımı, orman niteliğini kaybettiği için, 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 2B maddesi ile orman dışına çıkartılan alandır. Bu kanunun tarihi gerçeği şudur; Türkiye Cumhuriyeti 1924’de yurt dışından soydaşlarımızı getirmiş onlara iskan ve tevzi tapular vermiştir. 1925’de öşür vergisi kaldırılmış. Herkese kullandığı arazi bedelsiz verilmiştir. 1930’da toprak tevzi komisyonlarıyla araziler dağıtılmış. 1937’de Türkiye’nin ilk ve liberal orman kanunu çıkmıştır. Atatürk döneminde çıkan bu kanunla vatandaşa ormandaki mülkiyet hakkı tanınmıştır. Yani siz Selanik’ten geliyorsunuz 100 dönüm toprağınızı bırakıyorsunuz devlet ona karşılık %20 veriyor. Çünkü buradan göç eden Yunanlılar Rumlar tarımla fazla uğraşmadıkları için gelen tarım nüfusu fazla olduğu için mübadelede böyle bir alan çıkıyor. 1937 orman kanunu 10 yıl içinde kadastronun bitirilmesini öngörür. Atatürk’ün ölümünden sonra 1937 yılında çıkan Orman Kanunu uygulaması esnasında vatandaşın tarım arazileri olmak üzere tamamı o zaman yeniden orman alanı içine alınır. 1942 yılına kadar bu çalışmalar tamamlanır. Vatandaş o zaman önemsemez, çünkü kendinin mülkiyet hakkı vardır. 1945 yılında tam savaş yıllarında savaşın bitimini 2 ay takip ettiği sürede İsmet İnönü 4785 sayılı kanunu çıkartır. Bu kanun vatandaşın orman içindeki arazileri dahil arazileri devletleştiren bir kanundur.”
Bu yasa değiştirme süreçlerinde devletin hak sahiplerine tebligat bile yapmadığını 1945 yılının şartlarında yasanın resmi gazetede yayınlanmış olmasının yeterli görüldüğü vatandaşın durumun farkına vardığında geçen sürenin de vatandaşın haklarını düşürdüğünü belirtti.
Daha sonra orman içine alınmış bu tapulu araziler 2B yasası ile orman sınırları dışına çıkartılmış ancak bu çıkartma işlemi tapu sahibi adına değil hazine adına olması bu mağduriyetin sürekli hale gelmesine yol açmıştır.
Böylece tapu ile malik oldukları ve zilyet ettikleri araziler önce orman yapılmış, sonra 2B olarak hazine adına orman dışına çıkarılmış tapu sahipleri ise kendi tapulu arazilerinde işgalci olarak kalmıştır.
Bu süreçler binlerce 2B mağdurunu yaratmıştır. Yani 2B arazileri orman keserek, yakarak oluşturulmuş araziler değildir. Bizzat Atatürk döneminde çıkarılan yasalarla vatandaşa devredilmiş, tapuları verilmiş, özelleştirilmiş arazilerdir.” dedi.
2B mağdurlarının ormanları talan eden insanlar gibi lanse edilmesinin çok acı olduğunu dile getiren Dönmez, “Avrupa insan hakları mahkemesi 2008 yılında temmuzdan itibaren verdiği kararlarla daha önceden orman olup da tapusu iptal edilen vatandaşların yaptığı başvuru üzerine birinci maddelerinde kararın mülkiyetin delindiğini vatandaşın mülkiyet haklarının delindiğini kabul etmektedir. Tazminatla ilgili şimdilik hükümetle vatandaşın anlaşmasını öngörmektedir. Çanakkale’de bir arsa için, 20 dönüm bir arsa için belirlenen değer 3 milyon Euro’dur. Bunu Türkiye için genellediğinizde 100-150 milyar Euro’luk bir tazminat ortaya çıkıyor. O yüzden hükümet yaptığı düzenlemede 2B’yi sınıflara ayırmış, daha önceden tapulu olan iskan tevzi tapusu olan yerlerin bedelsiz iadesini öngörmüştür” diye konuştu.
Türkiye’de orman varlığını arttırmanın yolunun vatandaşın tapulu arazisine el koymak olamayacağını da açıklayan Dönmez, şunları söyledi; “Ortada büyük bir haksızlık vardır. Bunun çözümü için 3-4 adım atılması lazım. Birincisi bunun çok rahat şekilde televizyonlarda tartışılabilir hale gelmesi lazım. Bunu bu konuda yetkin olan insanların, çevrecilerin veya o konuda uzman orman yönünde konuşmak isteyen insanların karşısına çıkıp izah edip kamuoyunu bilgilendirmesi gerekmektedir. Bu şunu sağlayacaktır. Önce sade vatandaşla 2B arazi mağduru birbiri ile barışacaktır. Bir gasp olmadığı burada bir hakkın yenildiği ortaya çıkacaktır. Ondan sonra bizim geliştirdiğimiz 3-5 adımlı çözüm önerileri var. Birincisinde biz diyoruz ki; 500bin hektar 2B arazisine karşılık 2B arazi mağdurlarına devlet Tema ve 2B mağduru elele 500 bin hektarlık verimli orman alanı yaratalım. Bunu nasıl yapacağız: her dönüm 2B arazisi için 20 tane ağaç dikilmesi şartını koşalım. Bu toplamda baktığınız zaman 1 milyon ağaç yapıyor. Tam bu kriz ortamında yaklaşık 25 bin kişiye 6 aylık istihdam sağlıyor. Ayrıca bunun ekonomiye getireceği canlılığın yanında devletin 10 yılda yapacağı ormanı 6 ayda sağlayabilir. İkincisi sade vatandaşa çevre açısından buna baktığınız zaman 500 bin hektar araziye karşılık bu benim söylediğim ön şart. Önce bunu yapalım 500 bin hektar verimli ormanı kazandıralım. Neden verimli orman diyorum; 2B arazilerinin çoğunun üzerinde yapı bina olduğu için zaten orman vasfı üzerindeki yapılardan binalardan kimyasallardan dolayı kaybedilmiş. Türkiye’de toprak mülkiyetinin %55’i hazinenindir. Tema’nın da belirlediği, devletin de belirlediği erozyon alanları, çölleşen alanlar vardır. Buralarda yapılacak düzenli plantasyonla verimli orman alanları bu alanlarda rahatlıkla doğrulabilir.”
2B arazilerinden sağlanacak emlak vergilerine de dikkat çeken Dönmez, bunun maddi değerinin 25 milyar dolarlara ulaşacağını belirtti. Vergi dışında inşaat, lojistik, planlı şehirleşme, gecekondulaşmanın önlenmesi, tarım özellikle organik tarım konularında da gelişme sağlanacağını vurguladı. Dönmez, 2B arazilerinin ekonomiye kazandırılması halinde Türkiye ekonomisine yılda yaklaşık 200 milyar dolarlık katkı sağlayacağını söyledi.
Bilgi notu: 2 B Tanımı: 2 B, ”31 Aralık 1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerden tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık gibi çeşitli tarım alanları veya otlak, kışlak, yaylak gibi hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler ile şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim alanlarının Hazine adına orman dışına çıkarılması uygulaması” olarak tanımlanıyor.
Kaynak : Sabah Emlak
2B Arazileri
Ocak ve Şubat aylarında TBMM’den geçen iki yasa 2B mağdurlarının arazilerine kavuşmaları önündeki engelleri büyük ölçüde kaldırdı.
Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet sonrası vatandaşa satılan, tapusu devredilen arazilerin, orman kapsamına alınarak kamulaştırılması binlerce vatandaşı isyan ettirdi. Para ödeyip satın aldıkları, yıllardır vergisini ödedikleri arazilerin bedelsiz olarak ellerinden alınması sonucu mağdur olanlar adalet önünde haklarını arama mücadelesi başlattılar.
Antalya’da 45 bin 538, Ankara’da 31 bin 706, İstanbul’da 18 bin 233, Türkiye genelinde toplam 474 bin hektar arazinin 2B kapsamında bulunduğunu söyleyen 2B mağdurlarının hukuksal danışmanı Cihangir Dönmez, arazi mağdurlarının ormanları kesen, yakan suçlular gibi gösterilmesini de eleştirdi
Yıllardır Türkiye’nin orman varlığını arttırmaya yönelik yasal düzenlemeler yapan devlet, bu düzenlemeleri yaparken, yıllar önce vatandaşa satılmış arazileri de orman kapsamına alınınca, binlerce vatandaş mağdur oldu.. Türkiye genelinde 500 bin hektara yakın arazinin sahipleri, zamanında parasını ödedikleri ya da mübadele nedeniyle devlet tarafından tapuları kendilerine verilmiş, yıllardır vergisini ödedikleri arazilerinin yeniden bedelsiz olarak, orman kapsamına alınması nedeniyle hukuk mücadelesi başlattı.
Kamuoyunda 2B mağdurları olarak bilinen binlerce insanın yasal haklarını savunan hukukçu ve gayrimenkul danışmanı Cihangir Dönmez, 2B arazinin anlamını açıkladı; “2B arazinin tam kanuni tanımı, orman niteliğini kaybettiği için, 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 2B maddesi ile orman dışına çıkartılan alandır. Bu kanunun tarihi gerçeği şudur; Türkiye Cumhuriyeti 1924’de yurt dışından soydaşlarımızı getirmiş onlara iskan ve tevzi tapular vermiştir. 1925’de öşür vergisi kaldırılmış. Herkese kullandığı arazi bedelsiz verilmiştir. 1930’da toprak tevzi komisyonlarıyla araziler dağıtılmış. 1937’de Türkiye’nin ilk ve liberal orman kanunu çıkmıştır. Atatürk döneminde çıkan bu kanunla vatandaşa ormandaki mülkiyet hakkı tanınmıştır. Yani siz Selanik’ten geliyorsunuz 100 dönüm toprağınızı bırakıyorsunuz devlet ona karşılık %20 veriyor. Çünkü buradan göç eden Yunanlılar Rumlar tarımla fazla uğraşmadıkları için gelen tarım nüfusu fazla olduğu için mübadelede böyle bir alan çıkıyor. 1937 orman kanunu 10 yıl içinde kadastronun bitirilmesini öngörür. Atatürk’ün ölümünden sonra 1937 yılında çıkan Orman Kanunu uygulaması esnasında vatandaşın tarım arazileri olmak üzere tamamı o zaman yeniden orman alanı içine alınır. 1942 yılına kadar bu çalışmalar tamamlanır. Vatandaş o zaman önemsemez, çünkü kendinin mülkiyet hakkı vardır. 1945 yılında tam savaş yıllarında savaşın bitimini 2 ay takip ettiği sürede İsmet İnönü 4785 sayılı kanunu çıkartır. Bu kanun vatandaşın orman içindeki arazileri dahil arazileri devletleştiren bir kanundur.”
Bu yasa değiştirme süreçlerinde devletin hak sahiplerine tebligat bile yapmadığını 1945 yılının şartlarında yasanın resmi gazetede yayınlanmış olmasının yeterli görüldüğü vatandaşın durumun farkına vardığında geçen sürenin de vatandaşın haklarını düşürdüğünü belirtti.
Daha sonra orman içine alınmış bu tapulu araziler 2B yasası ile orman sınırları dışına çıkartılmış ancak bu çıkartma işlemi tapu sahibi adına değil hazine adına olması bu mağduriyetin sürekli hale gelmesine yol açmıştır.
Böylece tapu ile malik oldukları ve zilyet ettikleri araziler önce orman yapılmış, sonra 2B olarak hazine adına orman dışına çıkarılmış tapu sahipleri ise kendi tapulu arazilerinde işgalci olarak kalmıştır.
Bu süreçler binlerce 2B mağdurunu yaratmıştır. Yani 2B arazileri orman keserek, yakarak oluşturulmuş araziler değildir. Bizzat Atatürk döneminde çıkarılan yasalarla vatandaşa devredilmiş, tapuları verilmiş, özelleştirilmiş arazilerdir.” dedi.
2B mağdurlarının ormanları talan eden insanlar gibi lanse edilmesinin çok acı olduğunu dile getiren Dönmez, “Avrupa insan hakları mahkemesi 2008 yılında temmuzdan itibaren verdiği kararlarla daha önceden orman olup da tapusu iptal edilen vatandaşların yaptığı başvuru üzerine birinci maddelerinde kararın mülkiyetin delindiğini vatandaşın mülkiyet haklarının delindiğini kabul etmektedir. Tazminatla ilgili şimdilik hükümetle vatandaşın anlaşmasını öngörmektedir. Çanakkale’de bir arsa için, 20 dönüm bir arsa için belirlenen değer 3 milyon Euro’dur. Bunu Türkiye için genellediğinizde 100-150 milyar Euro’luk bir tazminat ortaya çıkıyor. O yüzden hükümet yaptığı düzenlemede 2B’yi sınıflara ayırmış, daha önceden tapulu olan iskan tevzi tapusu olan yerlerin bedelsiz iadesini öngörmüştür” diye konuştu.
Türkiye’de orman varlığını arttırmanın yolunun vatandaşın tapulu arazisine el koymak olamayacağını da açıklayan Dönmez, şunları söyledi; “Ortada büyük bir haksızlık vardır. Bunun çözümü için 3-4 adım atılması lazım. Birincisi bunun çok rahat şekilde televizyonlarda tartışılabilir hale gelmesi lazım. Bunu bu konuda yetkin olan insanların, çevrecilerin veya o konuda uzman orman yönünde konuşmak isteyen insanların karşısına çıkıp izah edip kamuoyunu bilgilendirmesi gerekmektedir. Bu şunu sağlayacaktır. Önce sade vatandaşla 2B arazi mağduru birbiri ile barışacaktır. Bir gasp olmadığı burada bir hakkın yenildiği ortaya çıkacaktır. Ondan sonra bizim geliştirdiğimiz 3-5 adımlı çözüm önerileri var. Birincisinde biz diyoruz ki; 500bin hektar 2B arazisine karşılık 2B arazi mağdurlarına devlet Tema ve 2B mağduru elele 500 bin hektarlık verimli orman alanı yaratalım. Bunu nasıl yapacağız: her dönüm 2B arazisi için 20 tane ağaç dikilmesi şartını koşalım. Bu toplamda baktığınız zaman 1 milyon ağaç yapıyor. Tam bu kriz ortamında yaklaşık 25 bin kişiye 6 aylık istihdam sağlıyor. Ayrıca bunun ekonomiye getireceği canlılığın yanında devletin 10 yılda yapacağı ormanı 6 ayda sağlayabilir. İkincisi sade vatandaşa çevre açısından buna baktığınız zaman 500 bin hektar araziye karşılık bu benim söylediğim ön şart. Önce bunu yapalım 500 bin hektar verimli ormanı kazandıralım. Neden verimli orman diyorum; 2B arazilerinin çoğunun üzerinde yapı bina olduğu için zaten orman vasfı üzerindeki yapılardan binalardan kimyasallardan dolayı kaybedilmiş. Türkiye’de toprak mülkiyetinin %55’i hazinenindir. Tema’nın da belirlediği, devletin de belirlediği erozyon alanları, çölleşen alanlar vardır. Buralarda yapılacak düzenli plantasyonla verimli orman alanları bu alanlarda rahatlıkla doğrulabilir.”
2B arazilerinden sağlanacak emlak vergilerine de dikkat çeken Dönmez, bunun maddi değerinin 25 milyar dolarlara ulaşacağını belirtti. Vergi dışında inşaat, lojistik, planlı şehirleşme, gecekondulaşmanın önlenmesi, tarım özellikle organik tarım konularında da gelişme sağlanacağını vurguladı. Dönmez, 2B arazilerinin ekonomiye kazandırılması halinde Türkiye ekonomisine yılda yaklaşık 200 milyar dolarlık katkı sağlayacağını söyledi.
Bilgi notu: 2 B Tanımı: 2 B, ”31 Aralık 1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerden tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık gibi çeşitli tarım alanları veya otlak, kışlak, yaylak gibi hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler ile şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim alanlarının Hazine adına orman dışına çıkarılması uygulaması” olarak tanımlanıyor.
Kaynak : Sabah Emlak
Yorumlar