Karşılıklılık genişlerken...
Mütekabiliyeti; tedbir ile korkuyu karıştırmadan yeniden ele almakta fayda var, demiştik. Önerimiz; karşılık buldu.
Yabancılara mülk satışını düzenleyen mütekabiliyet anlaşmalarının özü, kelime anlamındaki gibi "karşılıklılık" esasına dayanıyor.
Cumhuriyet'ten önce mütekabiliyet, "genel çerçeve" ile sınırlanıyor ve geniş özgürlükler getiriyordu. Cumhuriyet sonrasında mütekabiliyeti Lozan belirlemişti. Bugünkü anlamda yasal düzenlemeleri, 1934 tarihli Tapu Kanunu'nda görüyoruz.
Karşılıklı olmak ve yasal sınırlamalara uyulmak şartıyla sadece yabancı gerçek kişilere taşınmaz satın alma ve miras yoluyla edinme hakkı tanınması üzerinden 66 yıl geçti.
Bu süre içinde ihtiyaçlardan yola çıkarak, taşınmazın boyutu, niteliği, türü gibi alanlarda pek çok değişikliğin yapıldığına tanık oluyoruz.
Fakat bu defa söz edilen ihtiyaç bunların da ötesine geçiyor. Öncelikle dünyadaki zenginlik odağı kayıyor. İkincisi, sözü edilen satışların niteliği farklılaşıyor.
Ülkemizde yabancıların taşınmaz edinmesinin ilk şartını o ülke ile karşılıklılığımızın bulunması belirliyor. Yani, diğer ülkede vatandaşlarımıza taşınmaz edinme hakkı tanınıyorsa ülkemizde de aynı haklar tanınıyor.
Karşılıklılık olup olmadığını da büyükelçiliklerimizin o ülkedeki fiili duruma dair yaptıkları araştırmalar belirliyor. Dışişleri Bakanlığı'nın verilerine bakıyoruz:
Ülkemizle arasında karşılıklılık olan ülke sayısı 54, olmayan ülke sayısı 41.
Geçerli ikamet izni bulunması kaydıyla ülke sayısı 14, İçişleri Bakanlığı izni ile edinebilen ülke sayısı 28.
Bu tablo, Küresel Kriz sonrası değişen dinamikler neticesi hızla farklılaşıyor. Bayındırlık Bakanı Demir; "mütekabiliyetin sınırları genişleyebilir" diyor ve ekliyor; "karşılıklılık esasını ihlal etmeden anlaşmaları derinleştirebiliriz."
7 iklim, 4 mevsim, 12.500 endemik bitkisi, fauna, flora ve suyu ile zaten avantaj zengini bu coğrafyada, ekonomik atılımın da getirdiği yeni cazibe alanlarını zenginliğe çevirirken elbette ki bazı kısıtlar olabilecek.
Burada amaç, kısa vadeli yüksek getiri odağı yerine, uzun vadeli ve Türkiye Optimali'ne hizmet edecek yeni yollar aramak olmalıdır. Yabancıya mülk satışı yalnızca bir gayrimenkul işlemi değil, aynı zamanda siyaset üstü ve uzun vadeli ülke çıkarlarını ilgilendiren bir konudur.
Nitekim mütekabiliyetin sınırlarını genişletme önerimize karşılık Bayındırlık Bakanı Demir'in yaptığı açıklamalar, sürecin bu yolda ilerleyeceğine işaret ediyor.
NOT; Yıllık iznimin bir bölümünü kullanmak üzere yazılarıma bir süre ara veriyorum.
Yabancılara mülk satışını düzenleyen mütekabiliyet anlaşmalarının özü, kelime anlamındaki gibi "karşılıklılık" esasına dayanıyor.
Cumhuriyet'ten önce mütekabiliyet, "genel çerçeve" ile sınırlanıyor ve geniş özgürlükler getiriyordu. Cumhuriyet sonrasında mütekabiliyeti Lozan belirlemişti. Bugünkü anlamda yasal düzenlemeleri, 1934 tarihli Tapu Kanunu'nda görüyoruz.
Karşılıklı olmak ve yasal sınırlamalara uyulmak şartıyla sadece yabancı gerçek kişilere taşınmaz satın alma ve miras yoluyla edinme hakkı tanınması üzerinden 66 yıl geçti.
Bu süre içinde ihtiyaçlardan yola çıkarak, taşınmazın boyutu, niteliği, türü gibi alanlarda pek çok değişikliğin yapıldığına tanık oluyoruz.
Fakat bu defa söz edilen ihtiyaç bunların da ötesine geçiyor. Öncelikle dünyadaki zenginlik odağı kayıyor. İkincisi, sözü edilen satışların niteliği farklılaşıyor.
Ülkemizde yabancıların taşınmaz edinmesinin ilk şartını o ülke ile karşılıklılığımızın bulunması belirliyor. Yani, diğer ülkede vatandaşlarımıza taşınmaz edinme hakkı tanınıyorsa ülkemizde de aynı haklar tanınıyor.
Karşılıklılık olup olmadığını da büyükelçiliklerimizin o ülkedeki fiili duruma dair yaptıkları araştırmalar belirliyor. Dışişleri Bakanlığı'nın verilerine bakıyoruz:
Ülkemizle arasında karşılıklılık olan ülke sayısı 54, olmayan ülke sayısı 41.
Geçerli ikamet izni bulunması kaydıyla ülke sayısı 14, İçişleri Bakanlığı izni ile edinebilen ülke sayısı 28.
Bu tablo, Küresel Kriz sonrası değişen dinamikler neticesi hızla farklılaşıyor. Bayındırlık Bakanı Demir; "mütekabiliyetin sınırları genişleyebilir" diyor ve ekliyor; "karşılıklılık esasını ihlal etmeden anlaşmaları derinleştirebiliriz."
7 iklim, 4 mevsim, 12.500 endemik bitkisi, fauna, flora ve suyu ile zaten avantaj zengini bu coğrafyada, ekonomik atılımın da getirdiği yeni cazibe alanlarını zenginliğe çevirirken elbette ki bazı kısıtlar olabilecek.
Burada amaç, kısa vadeli yüksek getiri odağı yerine, uzun vadeli ve Türkiye Optimali'ne hizmet edecek yeni yollar aramak olmalıdır. Yabancıya mülk satışı yalnızca bir gayrimenkul işlemi değil, aynı zamanda siyaset üstü ve uzun vadeli ülke çıkarlarını ilgilendiren bir konudur.
Nitekim mütekabiliyetin sınırlarını genişletme önerimize karşılık Bayındırlık Bakanı Demir'in yaptığı açıklamalar, sürecin bu yolda ilerleyeceğine işaret ediyor.
NOT; Yıllık iznimin bir bölümünü kullanmak üzere yazılarıma bir süre ara veriyorum.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın
Yorumlar