5 Dakika'da TTK
5 Dakika'da TTK
Yaklaşık 55 yıldır ülkemizdeki ticari yaşamı düzenleyen Türk Ticaret Kanunu’nun yerini Yeni Türk Ticaret Kanunu (“Yeni Kanun”) alıyor. Bu süre içerisinde ticari yaşamda gerçekleşen büyük değişim ve gelişime cevap verecek ve ülkemizi geleceğe taşıyacak Yeni Kanun, 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek.
Yeni Kanun’un ülkemizin ticari yaşamını daha kaliteli ve güvenilir bir hukuki zemine getireceği inancını taşıyoruz. Yeni Kanun’a uyum için sadece 10 ay kaldığı ve hazırlıklara şimdiden başlanılması gerektiğini de unutmamak lazım. TTK'nın getirdiği önemli değişime uyum sağlanabilmesine yardımcı olmak ve Yeni Kanun ile ilgili siz değerli okuyucuları bilgilendirmek üzere PwC olarak bu sayıdan itibaren Yeni Kanun ile ilgili önemli değişiklikleri tek tek ele almaya çalışacağız.
Ömrüncegül İçöz
Kıdemli Müdür
PwC Türkiye
Vergi ve Mali Hukuk Hizmetleri
Tel: +9 0212 326 64 61
E-posta: omruncegul.icoz@tr.pwc.com
Yeni Türk Ticaret
Kanunu, yeni
dönemde anonim
ve limited şirketleri
bekleyen birçok
önemli yapısal
değişiklik içeriyor.
5 Dakika’da Yeni Türk Ticaret Kanunu
Yeni Türk Ticaret Kanunu Kapsamında Anonim ve
Limited Şirketlerde Önemli Yapısal Değişiklikler
Yaklaşık 11 yıllık çalışmanın ürünü olarak
14 Şubat 2011 tarihinde yasalaşan yeni Türk
Ticaret Kanunumuz “ticaret şirketleri” açısından
çağdaş açılımlara ve reformcu yaklaşımlara
yer veren bir düzenleme olarak dikkat çekmektedir.
Bu meyanda Yeni Ticaret Kanunumuz yeni
dönemde anonim ve limited şirketleri bekleyen
birçok önemli yapısal değişiklik içermektedir.
Bunlardan kısa kısa bahsetmek faydalı olacak,
farkındalık yaratacaktır.
Tek kişilik şirket kurulabilir:
Anonim ve limited şirketlerin asgari pay sahibi/
ortak sayıları kaldırılmış ve şirketlerin tek
ortaklı olarak kurulmalarına imkân verilmiştir.
Hâlihazırda birden çok ortakla kurulmuş olup
da daha sonra pay devri, çıkma ya da çıkarılma
gibi işlemlerle ortak sayısı bire kadar düşecek
şirketler de şirket faaliyetine aynen devam edecek
ve tüzel kişiliğini koruyabilecektir.
Anonim şirketlerde sermaye ve
paylarda yeni hükümler:
Halka açık olsun veya olmasın bütün anonim
şirketler için esas sermaye ve kayıtlı sermaye olmak
üzere iki sermaye sistemini kabul etmektedir.
Esas sermaye sistemini kabul etmiş anonim
şirketlerin asgari sermaye tutarı 50 bin TL olarak
korunurken, kayıtlı sermaye sistemini benimsemiş
anonim şirketlerin asgari başlangıç sermayesi
tutarı 100 bin TL olarak belirlenmiştir.
Şirket sermayesi bugün de olduğu gibi nakdi
veya ayni olabilecektir ve ayni sermaye karşılığı
payların iki yıl devredilemeyeceğine ilişkin
yasak artık uygulanmayacaktır (mevcut Türk
Ticaret Kanunu’nun 404. maddesi kaldırılmıştır).
İtibari değersiz pay kabul edilmemiş
ve payın asgari itibari değer 1 yeni kuruş olarak
belirlenmiştir.
Paylar üzerindeki oy hakkındaki imtiyaza ise
sınırlandırma getirilmiş ve oyda imtiyazlı payların
bloke edici özelliğine son verilmek istenmiştir.
Artık bir pay en fazla 15 oy hakkına kadar
imtiyaz verebilecektir.
Bir anonim şirket kendi hisse
senetlerini iktisap edebilir:
Anonim şirketlerin toplam sermayesinin azami
yüzde 10’u ile sınırlı olacak şekilde kendi
hisselerini iktisap etmesine müsaade etmektedir.
Bununla beraber, şirketin sahip olduğu
şirket hisseleri üzerindeki hissedarlık haklarını
ise dondurmaktadır. Şirketin kendi hisselerini
iktisap etmesi imkânı, halka açık şirketlerde
manipülasyonu önleyici bir mekanizma gibi değerlendirilebilirken,
kapalı şirketlerde birçok
amaç için doğru ve faydalı bir araç olarak kullanılabilecektir.
Anonim şirket yönetim kurulu
tek kişi olabilir:
Tek üyeli yönetim kurulu olanağı Türk hukukuna
getirilmektedir. Profesyonel yönetim kurulu
açılımı gerçekleştirilerek yönetim kurulu
üyesinin görevine başlayabilmesi için pay sahibi
olması şartı kaldırılmış ve tüzel kişinin de yönetim
kurulu üyesi olabilmesi olanağı sağlanmıştır.
Bilgili, bilinçli, eğitimli yönetim kurulu tarif
edilmiş, üyelerin en az dörtte birinin yüksek
öğrenim görmüş olması zorunluluğu düzenlenmiştir.
Çok önemli bir yenilik ise, Yeni Kanun
ile temsile yetkili en az bir yönetim kurulu üyesinin
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması ve
Türkiye’de mukim olması şartı aranmaktadır.
Anonim şirket genel kurulu:
Yeni dönemde genel kurulu, görev süresi dolmuş
olsa dahi yönetim kurulu toplantıya davet
edebilecek, ancak artık denetçinin genel kurulu
toplantıya davet etme yetkisi olmayacaktır. Genel
kurullar elektronik ortamda toplanabilecek,
şifre ile online oy kullanmak mümkün olacaktır.
Yeni Türk Ticaret Kanunu ile genel kurulların
toplantı ve karar nisapları mevcut düzenlemeden
oldukça farklı bir sistem ile değiştirilmektedir
ve mevcut anonim şirketlerin de ana sözleşmelerinde
gerekli tadilleri yaparak yeni nisaplara
intibak etmeleri zorunludur. Azlık paydaşları
genel kuruldan kar dağıtımına karar verilmesini,
özel denetim yapılmasını isteyebilecek, kendilerini
genel kurulda tek bir kurumsal temsilci
marifeti ile toplu olarak temsil ettirebilecek, genel
kurulda önemli bir güç oluşturabilecektir.
Limited şirketlere ilişkin
yapısal yenilikler:
Yeni düzenleme kapsamında limited şirket,
mevcut düzenlemenin aksine kolektif şirketten
uzaklaşmış, adeta küçük ölçekli bir anonim
şirkete benzetilmek istenmiştir. Kanun hâkim
ortaklı anonim şirket yapılanmasına son vermeyi
arzularken, hakim ortaklı sermaye şirketi
yapılanması için adres olarak limited şirketleri
göstermektedir. Limited şirketlerin asgari
sermayesi en az 10 bin TL olarak belirlenmiştir.
Sermaye payının bir defada ödenmesi
öngörülmüştür. Sermaye taahhüdünü yerine
getirmiş olsa dahi esas sözleşmeye konulabilecek
“ek ödeme” ve “yan edim yükümlülükleri”
ile limited şirketlerin finansman ihtiyaçlarını
ortaklarından karşılayabilmesi imkânı getirilmiştir.
Şirket paylarının devrinde paydaşlar
lehine alım, ön-alım, geri-alım gibi önemli
haklar esas sözleşmede düzenlenebilecek ve
bu haklar 3. kişilere karşı hüküm ifade ederek
bağlayıcı olacaktır. Şirket ortağının doğal
müdür olduğu ilkesi terk edilirken, limited
şirketlerin de genel kurulda alması gerekecek
kararlar düzenlenmiştir.
Yukarıda bir çırpıda özetlenmeye çalışılan
önemli birtakım yapısal değişikliklerin şirketler
tarafından Kanun yürürlüğe girmeden önce detaylı
analiz edilmesi ve söz konusu yeniliklerle uyumlu
hale gelebilmek için gerekli aksiyon planlarının
bugünden oluşturulması oldukça önemlidir.
EKİM 2011 15 turkishtime
Mehmet Ali Demirkaya
Kıdemli Müdür
PwC Türkiye
Denetim Hizmetleri
Tel: +9 0212 326 67 87
E-posta: mehmet.demirkaya@tr.pwc.com
Yeni Türk Ticaret
Kanunu’nda, kurumsal
yönetim ilkelerinin
hayata geçirilmesini
amaçlayan
düzenlemelerden birini
de; Yönetim Kurulunun
Devredilemez ve
Vazgeçilemez Görev ve
Yetkileri oluşturuyor.
5 Dakika’da Yeni Türk Ticaret Kanunu
Yönetim Kurulunun Devredilemez ve
Vazgeçilemez Görev ve Yetkileri
Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda “Devredilemez
Görev ve Yetkiler” başlığıyla yer alan söz konusu
düzenleme, 375’inci maddenin konusunu
oluşturmaktadır. Bu düzenleme, Yeni Kanun’un
‘Şirketlerde kurumsal yönetim kültürünün
oluşturulması ve yaşatılması’ amacı ile örtüşen
bir kurum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu düzenlemenin mevcut kanunda bir karşılığı
bulunmamaktadır. Hem bu sebeple hem
de ‘Yönetim Kurulu’ mekanizmasına getirdiği
değişik bakış açısıyla ezber bozan bu kurumun
iyi değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır.
Yeni Kanun ile organlar arasında işlev ayrımına
gidilmiş, organlar arasında işlev bağlamında
güç yönünden denklik kabul edilmiştir. Yeni
Kanun’un ilgili maddesinde belirtilen yönetim
kurulunun görev ve yetkileri, ne esas sözleşmeyle
ne de bir kararla genel kurula, kurulacak kurullara
veya komitelere devredilebilir. Yönetim
kurulu bu yetkilerden feragat da edemez.
Kurum olarak neler getirdiğine bakacağız elbette
ancak bu düzenlemenin özünü anlatmakta
fayda var. Maddenin içeriğine bakıldığında
görülmektedir ki, yönetim kurulu şirketin en
üst düzeyde yönetim organı olarak benimsenmiştir.
Bu sebeple amaç; bu görevi layıkıyla
icra edebilecek profesyonel yönetim kurulları
oluşturmaktır. Bir başka deyişle, Yeni Kanun’ca
yönetim kurulu üyeliği, profesyonel bir meslek
olarak algılanmaktadır. Bunun nedeni, yönetim
kurullarının maddede yer alan görev ve yetkilerine
bakıldığında bunların alan bilgisi, deneyim
ve en önemlisi profesyonel yaklaşım olmadan
işletilebilecek mekanizmalar olmamasıdır. Bu
tespiti yaptıktan sonra düzenlemelerin neler olduğuna
bakabiliriz.
Muhasebe, finans denetimi ve finansal
planlama için gerekli düzenin kurulması
Yeni Kanun’a göre Uluslararası Muhasebe
Standartları ile uyumlu Türkiye Muhasebe
Standartları’na uygun olarak muhasebe örgütünün,
konsolide hesap sisteminin, defter ve kayıtların
tutulma kurallarının tespiti ve muhasebe
bölümünün örgütlenmesi yönetim kurulunun
görevleri olarak belirlenmiştir. Muhasebenin
hangi ortamda tutulacağını da yönetim kurulu
karara bağlar. Fakat yönetim kurulunun görevi
düzenin kurulmasıdır, oysa muhasebecilik iş ve
işlemleri devredilebilir.
Finansal denetim sisteminin kurulması da
yönetim kurulunun görevleri arasında yer almıştır.
Finansal denetim ile iş ve işlemlerin iç
denetimi yanında, şirketin finansal kaynaklarının,
bunların kullanılması şeklinin, durumunun,
likidite durumunun denetimini ve
izlenmesini de içeren sistemler kurulması gerekmektedir.
Finansal denetim kurumsal yönetim
ilkelerinin temel bir gereğidir.
Şirketin yönetim kurulları anonim şirketler
için finansal planlama düzenini kurmakla mükelleftir.
Finansal planlama, kurumsal yönetim
ilkelerinin ve çağdaş yönetim usullerinin bir
gereği olan bütçeleme ile yeterli likiditenin sağlanmasını
güvence altına almayı sağlamaktadır.
Müdürlerin ve aynı işleve sahip kişiler ile
imza yetkisi haiz bulunanların atanmaları
İşlemlerin yürütülmesi aşamasına ilişkin
yetkileri müdürler ve aynı işleve sahip kişiler ile
imza yetkisi haiz bulunanlara atanması yönetim
kurulunun devredilemez görevleri arasındadır.
Fakat yönetim kurulu yönetim hakkının değil de
yürütmenin devrini gerçekleştirmiş olmaktadır.
Bunlar dışında şirket örgütünün belirlenmesi,
yönetimle görevli kişilerin, özellikle kanunlara,
esas sözleşmeye, iç yönetmeliklere ve
yönetim kurulunun yazılı talimatlarına uygun
hareket edip etmediklerinin üst gözetimi de yönetim
kurulunun yetki ve görevleri arasındadır.
Pay ve karar defterlerinin tutulması, yıllık faaliyet
raporunun hazırlanıp genel kurula sunulması
da görevleri arasında sayılmaktadır.
Bağlı şirketler
Yeni Kanun şu anda yürürlükte olan kanundan
farklı olarak topluluk şirketleri ile ilgili
düzenlemeleri de içermektedir. Mevcut kanunda
holding şirketler ile ilgili hiçbir konuya yer
verilmemiş olmasına rağmen Yeni Kanun bunu
açıkça düzenlemiştir. Bu kapsamda bağlı şirketlerde
üst düzey yönetim yetkisinin kime ait
olduğu sorusu ise yazının girişinde belirtildiği
üzere bağımsız yönetim kurulu olarak yanıtlanmış
olmaktadır. Hakim ve tepe şirketin üst
yönetimi bağlı şirketleri de kapsar ve bağlar.
Ancak bu sınırlamalara rağmen bağlı şirketlerde
de üst yönetim devredilemez.
Farklılaştırılmış Teselsül
Yürürlükte olan kanunda bulunan yönetim
kurulu üyelerinin müteselsil sorumlulukları
Yeni Kanun ile farklılaştırılmış teselsül olarak
değiştirilmiştir. Yürürlükteki kanuna göre
yönetim kurulu üyeleri, kurulun almış olduğu
kararlar ile birçok kişinin aynı kararı tazminle
yükümlü olmaları halinde, yönetim kurulu üyelerinin
kusur oranlarına bakmadan müteselsil
olarak sorumludur. Ancak Yeni Kanun’a göre
birden çok kişinin aynı zararı tazminle yükümlü
olmaları hâlinde, bunlardan her biri, kusuruna
ve durumun gereklerine göre, zarar şahsen kendisine
yükletilebildiği ölçüde, bu zarardan diğerleriyle
birlikte müteselsilen sorumlu olurlar.
Sonuç
Yeni Türk Ticaret Kanunu ile birlikte yönetim
kurulunun yetki ve görevleri için önemli düzenlemeler
getirilmekte ve kanun yürürlülük tarihi olan
1 Temmuz 2012 tarihinden önceki zaman diliminde
yönetim kurulu üyelerinin gerekli hazırlıkları yapması
önem taşımaktadır. Bu amaçla yönetim kurulu
yapısında girişilecek yeniden yapılanma öncesi
profesyonel destek alınmasını tavsiye ediyoruz.
ARALIK 2011
Nilgün Serdar Şimşek
Direktör
PwC Türkiye
Vergi ve Mali Hukuk H izmetleri
Tel: +9 0212 326 64 61
E-posta: nilgun.serdar@tr.pwc.com
Yeni Türk Ticaret
Kanunu’nun yeniden
düzenlediği işlemlerin
başında birleşme
ve tür değiştirmeyi
sayabiliriz. Bu işlemlerin
yanı sıra, mevcut
Ticaret Kanunu’nda
düzenlenmemiş, ancak
2003 yılından itibaren
bir tebliğ kapsamında
uygulanmakta olan
bölünme işlemi de Yeni
Kanun’da detaylı bir
anlatıma kavuşuyor.
www.ttkrehberi.com
5 Dakika’da Yeni Türk Ticaret Kanunu
Şirket Birleşmeleri ve Bölünmeleri
Uzunca bir süredir devam eden çalışmalar
neticesinde 14 Şubat 2011 tarihinde
Resmi Gazete’de yayınlanarak yasalaşan
ve 1 Temmuz 2012 tarihi itibariyle
yürürlüğe girecek olan Yeni Türk Ticaret
Kanunu (TTK) beraberinde pek çok yenilik
getiriyor. Yeni TTK’da birçok yeni uygulamaya
yer verilmiş olmasının yanı sıra
mevcut uygulamalara ilişkin değişiklikler
de dikkat çekiyor. Kanun’un yeniden düzenlediği
işlemlerin başında birleşme ve
tür değiştirmeyi sayabiliriz. Bu işlemlerin
yanı sıra, mevcut Ticaret Kanunu’nda düzenlenmemiş,
ancak 2003 yılından itibaren
bir tebliğ kapsamında uygulanmakta
olan bölünme işlemi de Yeni Kanun’da
detaylı bir anlatıma kavuşuyor.
Yeni Kanun’da, birleşmeye ilişkin düzenlemeler,
6762 sayılı mevcut Ticaret
Kanun’unun aksine bütün ticaret şirketleri
için tek bir başlık altında hükme bağlanmıştır.
Tasfiye halindeki bir şirketin
birleşmeye katılması, borca batıklık ve
sermaye kaybı halinde birleşmeye katılma
halleri ilk defa düzenlenmiştir. Birleşmeye
konu olan şirket ortaklarının haklarına ve
birleşmenin hukuki prosedürüne detaylı
olarak düzenlemelerde yer verilmiştir.
Birleşme için şirketlerin aynı türden
olma zorunluluğu kalkıyor
Birleşmede ön plana çıkan en önemli yeniliğin,
birleşecek şirketlerin aynı türden
olması zorunluluğunun ortadan kaldırılması
olduğu söylenebilir. Ayrıca, devrolunan
şirket ortaklarının, mevcut ortaklık
paylarını ve haklarını karşılayacak değerde,
devralan şirketin payları ve hakları üzerinde
istemde bulunma hakları Yeni Kanun’un
140. Maddesinde yer almaktadır. Yeni Kanun
ile birleşmelere egemen olan şirket
payının korunması ilkesine mevcut Ticaret
Kanunu’nda yer almayan ayrılma akçesi
adlı bir istisna getirilmiştir. Bu bağlamda,
birleşmeye konu olan şirketler birleşme
sözleşmesinde ortaklara, devralan şirkette
pay ve ortaklık haklarının iktisabı ya da
iktisap olunacak şirket paylarının gerçek
değerine tekabül eden bir ayrılma akçesi
arasında seçim yapma hakkı getirebilirler.
Ayrıca; Yeni Kanun uyarınca birleşmeye
katılan şirketlerin yönetim organları, ayrı
ayrı veya beraber, birleşme hakkında bir
rapor hazırlayacaklar ve halen olduğu gibi
birleşme sözleşmesi imzalayacaklardır.
Birleşme sözleşmesi, birleşme raporu ve
birleşmeye esas oluşturan bilanço, işlem
denetçisince denetlenecektir.
Yukarıda yer verildiği gibi, mevcut Ticaret
Kanunu’nda yer almayan ancak
vergi mevzuatlarına istinaden çıkartılan
bir tebliğ ile düzenlenmiş olan bölünme
müessesesi de maddi hukuk yönünden
ilk kez Yeni Kanun’da düzenlenmiştir.
Bölünme ile ilgili olarak bir şirketin tam
veya kısmi bölünebileceği söylenmelidir.
Bununla beraber tam bölünmede, şirketin
tüm malvarlığı aktif ve pasifleri ile bölünerek
dağıtılır. Bölünen şirketin ortakları
devralan şirkette pay ve hak iktisap ederler
ve bölünen şirket ortadan kalkar. Kısmi
bölünmede ise malvarlığının bir bölümü
devredilir. Bölünen şirketin ortakları devralan
şirkette pay ve hak iktisap ederler.
Bölünen şirket kalan malvarlığıyla varlığını
sürdürmeye, bu şirketin ortakları
da bölünen şirkette ortak olmaya devam
ederler. Tahsis edilemeyen aktifler bölünen
şirkette kalır. Yeni Kanun’a göre
bölünmeden sonra bölünen şirkette kalan
net malvarlığının borçları karşılayacak
düzeyde olması gerekmektedir. Devreden
şirketin ortaklarına, bölünmeye katılan
tüm şirketlerde, mevcut payları oranında
şirket payları tahsis edilebilir. Bu oranların
korunduğu yani simetrik bölünmedir.
Bölünmeye katılan bazı veya tüm şirketlerde,
mevcut payların oranına göre değişik
oranda şirket payları da tahsis edilebilir.
Buna da oranların korunmadığı yani asimetrik
bölünme denmektedir.
Tür değiştirme işleminde mevcut Ticaret
Kanunu’ndaki yaklaşım korunmuş ve
yeni türe dönüştürülen şirketin eskisinin
devamı niteliğinde olacağı kabul edilmiştir.
Yeni düzenlemelere göre, bir sermaye
şirketi; başka türde bir sermaye şirketine
veya bir kooperatife; bir kolektif şirket;
bir sermaye şirketine, bir kooperatife veya
bir komandit şirkete; bir komandit şirket;
bir sermaye şirketine, bir kooperatife veya
bir kolektif şirkete; bir kooperatif bir sermaye
şirketine dönüşebilir.
Belirtilmesi gereken önemli bir husus
ise bu tür işlemlerde şirket alacaklılarının
ve işçilerin haklarına ilişkin düzenlemelerdir.
Yeni Kanun, yukarıda arz edilen
işlemlerde, işlemlerin tescil edilmesinden
önce alacaklılar için kati bekleme
süreleri ön görmektedir. Öte yandan Yeni
Kanun ile detaylı bir şekilde düzenlenen
birleşme, bölünme ve tür değiştirme işlemlerinde,
işçilerin devralan şirkete geçişleri,
sorumlulukları ve haklarına farklı
bir yaklaşım getirilmiş olup bir sonraki
makalemizin konusu olacaktır.
EYLÜL 2011
Gökhan Yüksel
Şirket Ortağı
PwC Türkiye Denetim Hizmetleri
Tel: +90 212 326 60 40
E-posta: gokhan.yuksel@tr.pwc.com
Yaklaşık 55 yıldır ülkemizdeki
ticari yaşamı düzenleyen Türk
Ticaret Kanunu’nun yerini
Yeni Türk Ticaret Kanunu
(“Yeni Kanun”) alıyor. Bu
süre içerisinde ticari yaşamda
gerçekleşen büyük değişim
ve gelişime cevap verecek ve
ülkemizi geleceğe taşıyacak
Yeni Kanun, 1 Temmuz 2012
tarihinde yürürlüğe girecek.
Yeni Kanun’un ülkemizin
ticari yaşamını daha kaliteli ve
güvenilir bir hukuki zemine
getireceği inancını taşıyoruz.
Yeni Kanun’a uyum için sadece
10 ay kaldığı ve hazırlıklara
şimdiden başlanılması
gerektiğini de unutmamak
lazım. Bundan sonraki sayılarda
detaylı olarak ele alınacak
konularda buluşmak üzere.
www.ttkrehberi.com
5 Dakika’da
Yeni TTK yasalaştı. Değişime hazır mısınız?
Türkiye’nin önünü açacak bir uygulama olan
Yeni Kanun, Sayın Prof. Dr. Ünal Tekinalp’in başkanlığını
yaptığı Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’nı
Hazırlama Komisyonu tarafından 5 yılı aşkın uzun
ve özenli bir çalışma sonucunda hazırlanmıştır. Yasanın
hazırlık aşamasında akademisyenlerin, meslek
örgütlerinin, sivil toplum kuruluşlarının da görüşleri
alınarak TBMM’ye sunulmadan önce ticaret
hayatının öznesi konumundaki tüm iş çevrelerinin
görüşlerine de başvurulmuştur. Yeni Kanun, yasalaşma
sürecinde politik yelpazenin her tarafından,
tüm ticari örgütlenmelere; sivil toplum kuruluşlarından
mesleki birliklere kadar her kesimden sağlanan
destek ile eşine ender rastlanır bir toplumsal
ve politik uzlaşı ile kanunlaşmıştır.
Yeni Kanun, Türk şirketlerinin “Sürdürülebilir”
ve “Küresel olarak rekabet edebilir” olmasına odaklı
olarak ve kurumsal yönetim ilkelerini esas alarak
hazırlanmıştır. Günümüz dünyasında geçmişe nazaran
çok daha önemli olan şirketlerimizin, sürdürülebilir
olması, toplumumuzun ekonomik ve sosyal
refahı için de son derece önemli bir unsur olarak
karşımıza çıkmaktadır. Diğer yandan her şirketin
her coğrafyada iş yapabildiği günümüzde, rekabet
etmenin kuralları da geçmişte olduğundan çok daha
farklı ve dinamik bir yapıdadır. Yeni Kanun, şirketlerimiz
için sürdürülebilir olmak ve rekabet edebilmek
için gerekli olan altyapıyı hazırlıyor olduğu için
son derece önemli ve çağdaş bir kanundur ve hatta
şirketlerimize bu açıdan liderlik etmekte, doğru yolu
göstermektedir. Tabii, iş hayatının son derece radikal
şekilde değiştiği son 55 yılı düşündüğümüzde,
Yeni Kanun’un bahsi geçen liderliği yapabilmek için
getirdiği hükümler reform niteliğindedir ve ticaret
hayatındaki tüm kişi ve kurumların da bu açıdan
önemli bir değişime hazır olması gerekmektedir.
Bu önemli değişime uyum sağlanabilmesine
yardımcı olmak ve Yeni Kanun ile ilgili siz değerli
okuyucuları bilgilendirmek üzere PwC olarak bu
sayıdan itibaren Yeni Kanun ile ilgili önemli değişiklikleri
tek tek ele almaya çalışacağız. Bu sayıda
ise Yeni Kanun’un getirdiği önemli kurumları genel
anlamda özetliyoruz:
l Yeni Kanun, ticari işletme, ticaret şirketleri,
kıymetli evrak, taşıma işleri, deniz ticareti ve sigorta
hukuku olmak üzere 6 bölümden oluşmaktadır
ve bizim yazılarımız özellikle ilk iki bölümle
ilgili olacaktır.
l Yeni Kanun’a hakim olan düşünce; Kurumsal
Yönetim’in, halen borsada işlem gören şirketler
için öngörülen kurallar bütünü olmasına rağmen,
esasında tüm işletmelere uygulanması gereken bir
yatırımcıya güven verme, sürdürülebilir gelişme
sağlama kodeksi olduğudur. Kurumsal Yönetim ilkelerine
ilişkin düzenlemelere birçok maddede yer
verilerek, kurumsal yönetim ilkelerinin şeffaflık,
adillik, hesap verebilirlik ve sorumluluk kriterlerinin
hayata geçirilmesi hedeflenmektedir.
l Yeni Kanun’un yürürlüğe girmesinden 1 yıl sonra
yürürlüğe girecek internet sitesi zorunluluğu ile
şeffaflık konusunda son derece önemli bir uygulama
hayata geçirilecektir. Halka açık olsun veya
olmasın, tüm sermaye şirketlerinin bir internet sitesinin
olması zorunlu hale getirilmiştir ve internet
sitesinde şirkete ilişkin çok önemli bilgilerin yer
alması gerekecektir.
l Kurumsal sistemin denetlenmesi: yönetim
kuruluna gözlem ve kontrol imkanı tanımasıyla
birlikte işletmenin sürdürülebilirliği açısından iç
kontrol sisteminin kurulması, önemli değişikliklerden
bir tanesi olarak karşımıza çıkmaktadır. İç
kontrol sistemini kurmakla, işletmenin faaliyetlerini
verimli kılma, şirket varlıklarının korunması
ve işlemlerin mevzuata uygun gerçekleştirilmesi
amaçlanmıştır.
l Yeni Kanun, yönetim kurulunun mümkün
mertebe profesyonel ve bağımsız üyelerden oluşmasını
istemektedir. Yeni anlayışı hayata geçirebilmek
adına, yönetim kurulunun dörtte birinin
üniversite mezunu olması şartı aranırken, yönetim
kurulunun şirkette pay sahibi olması zorunluluğu
da kaldırılmış ve tüzel kişilere direkt olarak yönetim
kurulu üyesi olma imkanı tanınmıştır.
l Yeni Kanun, borsada işlem görsün ya da
görmesin, tüm işletmelere muhasebe ve finansal
raporlama konularında, Uluslararası Finansal Raporlama
Standartları (UFRS/UMS) ile tam uyumlu
Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu (TMSK) tarafından
yayınlanmış Türkiye Finansal Raporlama
Standartları’na (TFRS/TMS) uyma zorunluluğu
getirmektedir. Söz konusu düzenleme 1 Ocak 2013
tarihinden itibaren geçerli olacaktır.
l Yeni Kanun ile birlikte Murakıplık müessesi
kaldırılarak, tüm sermaye şirketlerine bağımsız
denetim zorunluluğu getirilmektedir. Bağımsız denetim
hizmetinin, bağımsız denetim şirketleri tarafından
verilmesi öngörülürken, bağımsız denetim
hizmetini küçük ve orta ölçekli şirketlerde bir veya
birden fazla SMMM ya da YMM’de verebilecektir.
Büyük ölçekli şirketlerde ise bağımsız denetim hizmetini
bağımsız denetim şirketleri verecektir. Bağımsız
denetim zorunluluğu 1 Ocak 2013 tarihinden
itibaren başlayacaktır. Bununla birlikte kuruluş,
birleşme, bölünme ve devir gibi işlemlerin “İşlem
Denetimi” kapsamında denetlenmesi getirilen denetim
zorunlulukları arasında yerini almaktadır.
l Mevcut Kanun şirketler topluluğu hakkında hiçbir
tanımlama ya da düzenlemeye yer vermemektedir.
Ancak Yeni Kanun’da şirketler topluluğu geniş
biçimde ele alınmış durumdadır. Hakim (ana) ve
bağlı (yavru) şirketler tanımlamalarına yer verilmiş
olup; bunların kuruluş, çalışma esasları,
şirketlerin birbiri ile olan ilişkileri ve karşılıklı
sorumlulukları düzenlenmiştir.
l Yeni Kanun, anonim ve limited şirketlerde tek
pay sahipliğinin de hayata geçirilmesine olanak
tanımaktadır.
l Hukuki sorumluluklar bağlamında Yeni Kanun’un
birçok yaptırımları söz konusudur. Bu yaptırımlar,
para cezaları olabileceği gibi hapis cezaları da olabilmektedir.
l Dikkate değer önemli yeniliklerden biri; pay
sahiplerinin şirkete karşı borçlanma yasağıdır.
Yeni Kanun’da belirtilen özel haller ve kar dağıtımı
dışında şirket kasasından para alınması net bir
biçimde yasaklanmıştır.
AĞUSTOS 2011
Yorumlar