İNTERNET ORTAMINDAN GERÇEKLEŞTİRİLEBİLECEK BİR İHLAL TÜRÜ OLARAK ASILSIZ İSNAT

İNTERNET ORTAMINDAN GERÇEKLEŞTİRİLEBİLECEK BİR İHLAL TÜRÜ OLARAK ASILSIZ İSNAT Yazar Erol Karaoğlu İNTERNET ORTAMINDAN GERÇEKLEŞTİRİLEBİLECEK BİR İHLAL TÜRÜ OLARAK ASILSIZ İSNAT İNTERNET ORTAMINDAN GERÇEKLEŞTİRİLEBİLECEK BİR İHLAL TÜRÜ OLARAK ASILSIZ İSNAT Erol KARAOGLU erolkaraoglu@mynet.com 1 Genel Olarak Bilgi ortamına ulaşma ve bu ortamın gelişmesi internet olgusundan sonra büyük bir aşama kaydetmiştir. Bilgi ve bilgiye olan ihtiyacı karşılayan en büyük kaynak görevi gören internet bilgi çöplüğü yaklaşımına rağmen popularitesini ve etkinliğini gitgide daha da artırmaktadır. Bilgiye erişilmesinde bu denli kolay bir pozisyonda olan internet sayesinde sadece legal ve yararlı işler ve faaliyetlerin yanı sıra illegal ve zararlı faaliyetlerde söz konusu olmaktadır. Özellikle bu, illegal kişi ve kurumları karalamak yönünde bir gelişim sergilemiştir. İnternet ortamının bir dipsiz kuyu olduğunu düşünürsek suçun failinin kolay kolay belli olması da bu tarz faaliyetleri destekler niteliktedir. İhlalin başlangıcını yanlış bilgi oluşturmaktadır. Bu ihlal kurum ve kişilere yalnız bireysel olarak veya kurumsal düzeyde maddi ve manevi zarar getirebilecek nitelikte olmaktadır. Yalnış bilgi internet ortamına sokulduğunda ve bu ortamdan yayıldığında olduğundan daha da tehlikeli hale gelmektedir. Her ne kadar bu bilginin gerçek olmadığı sahte-yanlış olduğu bilinse de söz konusu olay hakkında bir şekilde bilgi sahibi olmayanlar ve olaya tamamen yabancı olanlar açısından doğru bir bilgi gibi algılanabilecektir. Hele ki e ortamın sunduğu diğer imkanlardan da yararlanarak bu faaliyet desteklenirse ihlal ve istenilen sonuç daha da büyük olabilecektir. İhlalin gerçekleniş şekillerine göre değerlendirme yaparak olayı ayrıntılayabiliriz. 2 Kişisel Bir İhlal e-ortamda yapılan ihlal karşısında daha az korunması olduğundan ve bu tür saldırılara karşı hazırlıksız olduğundan ve çoğu zaman bu işlem karşısında ne tarz yollara başvurabileceğini kestirememesinden dolayı bireyler hakkında olmaktadır. Bu ihlallere örnek kişilik haklarına yapılan saldırılardır. Bu bireyin özel hayatının gizliliğini ihlal eder şekilde olabileceği gibi mevcut durumunun iş çevresinin ve bulunduğu ortamlarda kendisini küçük düşürecek nitelikte de olabilir. Bu ihlaller yalan-yanlış bilgi aracılığı ile yapıldığından kişinin iş çevresinde hoş karşılanmayan (dolandırıcı olduğu- rüşvet aldığı) bir kişilik konumuna getirebilir. Ayrıca kişinin sosyal hayatını aile hayatını da bu asılsız isnatlar olumsuz yönde etkileyebilir. Birey burada hukuksal bir korunma talep edebilir MK 24 madde sine göre kişilik haklarına hukuka aykırı olarak saldırılan kişi hukuki korunma talep edebilmektedir. Bu ihlal eğer kişinin rızasına dayanıyor veya üstün nitelikli özel yada kamusal yarar yada kanunun verdiği yetkiye dayanıyorsa hukuka aykırı nitelik teşkil etmediğinden korunma talep edemeyecektir (M25). Birey bu saldırıya karşı MK M25 teki davalardan yararlanabilecektir. Buna göre; saldırı halen devam etmekteyse mevcut saldırının önlenmesi talep edebilecektir. Ayrıca saldırı sona ermiş (internet ortamından yayına ara verilmiş yada tamamen kaldırılmış ) olsada bu saldırının mevcut etkileri devam edecektir. Kişinin itibarının sarsılması vs. zararları söz konusu olabilecektir. Bu durumda kişi söz konusu saldırının hukuka aykırılığını tespit ettirebilecektir. Kişi ayrıca bu önleme yada tespit ettirme talebi ile birlikte söz konusu haksız yalan-yanlış yayının yapıldığı web ortamından yapılan bu yayımın düzeltilmesi ( haberin yalan olduğu, gerçeği yansıtmadığı, uydurma olduğu gibi ibarelerle) talebinde de bulunabilecektir. Böylece haberin yayımının yanlış olduğu ilgili web ortamına giren kişilerce öğrenilecektir. Tabi kişinin iş ve sosyal çevresinde internet ortamından yapılan yayımın haksız-yalan-yanlış yayım olduğu hususu internet ortamı hariç diğer vasıtalarla (ilan, gazete vs.) da gerek görüldüğü takdirde yapılabilecektir. Ayrıca yayımlanan bu asılsız haberden dolayı uğradığı maddi- manevi zararları da MK 25 ve Borçlar kanununa göre zarar verenden isteyebilecektir. Dava web sitesi sorumlusunun yerleşim yerinde açılabileceği gibi davacının ( zarar görenin ) yerleşim yerinde de açılabilecektir ( M 25 ) . 3 Haksız Rekabet Açısından İnternet ortamının gelişmesi özellikle firmaların işine yaramış ve firmalar-ticari yapılanmalar kendilerini zaman kaybetmeden internet ortamına atmışlar kendi faaliyetlerini tanıtmışlar veya kendi e-marketlerini oluşturmuşlardır. Klasik haksız rekabet halleri de internet sayesinde daha da boyutlanmış ve etki alanının çok fazla genişletmiş olması sebebi ile daha büyük zararlara meydan verebilmiştir. TTK 56 ya göre haksız rekabet iyiniyet kurallarına aykırı suretle veya aldatıcı hareketler vasıtasıyla iktisadi rekabetin her türlü suiistimalidir. İnternet aracılığı ile haksız rekabet özellikle rakip firmayı kötüleyici gerçekle alakası olmayan bilgiler verilmesi , kötülemek (TKM 57/1) şeklinde olabileceği gibi karşı firma veya ticari faaliyetin mali iktidarı hakkında yanlış bilgi vermek ( iflas edebileceği gibi) veya o firma hakkında ahlaka mugayyir şekilde beyanlarla da bulunulduğu veya söz konusu tacir veya ticari faaliyet hakkında ahlaksız ilişkilerin söz konusu olduğu gibi de olabilir. Aynı şekilde bu haksız rekabet internet ortamından söz konusu rakibin iş sırlarını veya diğer gizli faaliyetlerini yaymak biçiminde olabileceği gibi bunları o firmaya zarar verebilecek şekilde yanlış bilgiler ekleyerekte yapılabilir. Haksız rekabet halinde zarar gören şahıs fiilin haksız olup olamadığını tepit için tespit davası açabilir. Ayrıca haksız rekabet halen devam etmekteyse bu yayımın men’ini haksız rekabet teşkil eden durum yüzünden bir zarara uğramış ise bu zararın tazminini ayrıca bir manevi zararı söz konusuysa BK 49 daki şartlar mevcutsa manevi tazminat davası da açabilecektir. Zarar gören kişi yapılan bu yalan-yanlış beyanların düzeltilmesini de isteyebilir. Ayrıca TTK 58. madde zarar görenden başka kimlerin dava ikame etmeye sahip olduklarını da belirtmiştir. 4 İhlalin Feshi Sebebi Olarak İhaleye konu olan mal hakkında internet ortamından da asılsız yayımlar yapılabilir. İhaleye konu olacak malın değerinde azalmalar meydana getirecek ve özellikle borçlunun veya alacaklarının zararına sonuçlar doğurabilecektir. İhlale fesat karıştırmakta bir ihalenin feshi sebebi olarak değerlendirmektedir. İnternet ortamı böyle bir iş için oldukça elverişlidir. Özellikle borçlu ile ilişki içindeki şahıs ve firmalar borçlunun zarara uğraması maksadıyla söz konusu malın değerinin düşmesine neden olacak yalan-yanlış haberleri internet ortamından yayımlayabilirler. Bu durumda ihaleye internet aracılığı ile fesat karıştırılmasında borçlu ihalenin feshini şikayet yolu ile icra tetkik merciinden isteyebilecektir. Şikayet süresi ihale tarihinden itibaren 7 gündür. Ama kişinin (borçlunun) ihaleye fesat karıştırıldığını öğrenmesi daha sonra söz konusu olmuşsa bu durumda şikayet süresi öğrenme tarihinden itibaren 7 gün ve her durumda ihale tarihinden itibaren 1 yıldır. ( İİK 134). 5 Haklı Nedenle Fesih Sebebi Olarak Bir hizmet akdinde tarafların sadece iş görme ücret ödeme gibi klasik edimleri yoktur.Bunların yanında işçinin işverene sadakat-bağlılık işverenin de işçiyi koruma-gözetme gibi borçları da vardır. Bir hizmet ilişkisine girmiş olan işveren ve işçi , internet vasıtasıyla da akdi haklı sebeple sona erdirecek durumlar yaratabilir.Bu özellikle tarafların iyiniyet kaidelerine aykırı davranışlarından meydana gelebilecektir. İş yasasına göre tarafların birbirlerine veya birbirlerinin ailelerine karşı şeref ve namusa yönelik sözler söylemesi veya bunşlara sataşmada bulunabilir göz dağı verebilir yahut işçiyi veya ailesi üyelerini kanuna karşı gelmeye kışkırtırsa veya haysiyet kırıcı hakaretamiz ithamlarda bulunursa bu karşı taraf için haklı nedenle fesih sebebi teşkil edecektir. Buna göre taraflar iş kanununun verdiği yetki sınırları içinde fesih haklarını kullanabilecektir.Böyle bir fesih sebebinin uygulaması olup olmadığı günümüz modern çalışma hayatı göz önüne alınarak değerlendirilmelidir. 6 - Ceza Hukuku Bakımından İnternet alanında birey bir diğer şahsın hukuk alanını etkileyecek biçimde yalan-yanlış bilgi sunumunda bulunabilir. Bu kişi belli bir topluluğu, belli bir zümreyi hedef alarak ta yayınlar yapabilir. Örneğin kişi internet aracılığı ile dinlere, Allah’a, mezheplere vs. hakaret etmiş olabilir. Burada bir birey hedeflenmemiştir. Bu beyan ve yayınlardan belli bir zümre zarar görmüştür. Yani kutsal varlıklara hakarette bulunabilir, bu durumda bu kişi hakkında Ceza Yasasının 175. maddesini rahatlıkla uygulayabiliriz. Buna göre söz konusu eylemin suç teşkil edebilmesi için tahkir kastının bulunması gerekir. Ayrıca ihlali gerçekleştiren şahıs web ortamında bir kişiyi hedef alarak onu dinsel bir takım inanışları dolayısıyla kınayabilir, tahkir, tezyif (küçültme) etmeye çalışabilir. Bu durumda Ceza Yasasının 175/3.2 uygulama alanı bulur. Bu suçta da tahkir, tezyif ve kınama kastı aranmaktadır. Ayrıca suç internet vasıtasıyla işlendiğinden 175/4’e göre “basın, yayın yoluyla işlenmesi” ağırlatıcı sebep olarak öngörüldüğünden 175/4’teki ağırlatıcı sebepte uygulanabilecektir. Kişi internet ortamında bir kişi hakkında onun ruh dünyasını, iç huzurunu ve güvenlik duygusunu ortadan kaldıracak şekilde tehdit vari yayınlarda yapabilir. Bu özellikle kişinin e-mailine tehdit içeren mesajlar göndermek veya onun sık ziyaret ettiği veya onun görüp ulaşabileceği bir web ortamından yapılabilir. Bu durumda Ceza Kanunu 191. madde uygulama alanı bulur. Buna göre bir kimse kanunda yazılı haller haricinde başkasını ağır ve haksız bir zarara uğratacağından bildirerek tehdit ederse hapsolunur denilmektedir. Buna göre internette web sitesindeki veya kişinin e-mail’ine gönderilen tehdit içerikli mesaj bu kapsamda değerlendirilecektir. Ayrıca 191/2 de ağırlatıcı sebepler ileri sürülmüştür. İnternet ortamından yapılan bu ihlale ağırlatıcı sebepler arasında öngörülen “cürümün imzasız mektupla işlenmesi” ağırlatıcı sebebi uygulanabilir. Çünkü bu imzasız mektubun illa bir mektup biçiminde olması aranmamalı, mağdura hitaben mektup şeklinde olmayan herhangi bir vasıtayla yazılmış yazılarda imzasız mektup kapsamında değerlendirilmektedir. Bu bağlamda internet ortamından işlenen tehdit suçunda cürümün imzasız mektupla işlenmesi ağırlatıcı sebebi uygulanabilmedir. Ayrıca tehdidi “var sayılan veya var olan gizli örgütlerin tehdit gücünden yararlanarak” da internet ortamından yapabilir, bu durumda söz konusu (191/2) ağırlatıcı sebep uygulanabilir. Ayrıca web ortamından kişi kendine gönderilmiş olan kanunun mektup, telgraf gibi dediği iletileri gönderen kişinin rızası hilafına yayımlanabilir. Bu durumda 197’ye göre işlem yapılır. Ancak 197’nin uygulanabilmesi için söz konusu iletinin yayımı yapan kişiye gönderilmiş olması lazım ayrıca bu yayımın gönderenin rızası dışında yapılması gerekmekte ve yayım sonucunda maddi, manevi bir zarar söz konusu olması aranmaktadır. İnternet aracılığı ile işlenebilecek ihlallerin başında ve uygulamada da karşılaşılabilecekler arasında internet aracılığı ile hakaret etme ve sövme fiilleri gelir. Bir kişi bir başkası hakkında asılsız olarak o kişiye karşı hakaret/sövme kapsamında değerlendirilebilecek sözlerle kişilik haklarına ihlale uğratabilir. Bu durumda TCK 480. ve 482. uygulama alanı bulur. Kişi eğer belli bir şahıs hakkında belli olay ve fiillerin o kişiye isnadı (madde-i mahsusa) ile yapılmışsa (örneğin, geçen gün rüşvet alan şerefsiz gibi…) bu durumda hakaret suçundan bahsedilmektedir. Hakaret suçu, huzurda hakaret ve ihtilatlı hakaret olarak iki kısımdan incelemeye tabii tutulmuştur. İhtilatlı hakaretle, toplu-dağınık ikiden fazla kişiye ihtilat etmek suretiyle suçun icrai aranmıştır. Buradaki ihtilat terimi diğer kimselerin bilgisine ulaştırmak olarak algılanmaktadır. O halde ihtilat kapsamına internet ortamındaki hakaret içeren yazı sokulabilir. Ayrıca suç e-mail yoluyla işlenirse ise bu suç bu durumda huzurda olma şartının da gerçekleşebileceğinden bahsedilebilir. Hakaret sonucunda 480’de öngörülen “kendisinin huzuruyla alenen vaki olursa” ağırlatıcı sebebi internet yoluyla işlenen hakaret suçlarında uygulama alanı bulmalıdır. Çünkü huzur şartı web ortamında yazımlı veya e-mail vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Aleniyet şartı da web ortamında yazımı görmesi veya e-maili okumasıyla (birden fazla kişiye ulaşabilme imkanı olduğundan) gerçekleşmiş saymak zorunludur. Aynı maddede öngörülen ağırlatıcı sebeplerden bir diğeri de “umuma neşir ve teşhir edilmiş bir yazı ile işlenirse…” dir. İnternet ortamında yapılan ihlal için söz konusu ağırlatıcı nedenin gerçekleştiğinden bahsedilebilir. Sövme sonucunda ise madde-i mahsusa aranmayacaktır. (Örneğin, şerefsiz, vicdansız gibi) Hakaret sonucunda yapılan denklemeler sövme sonucunda da geçerlidir. Hakaret suçu 480’de genel olarak düzenlenmiştir. TCK’da özel olarak düzenlenen bir hakaret ya da sövme cürümü varsa 480-482 uygulanamaz. örneğin; Eğer internet yoluyla hakaret cumhurbaşkanı aleyhine işlenirse TCK nın ilgili maddesine gidilir. Eğer internet aracılığı ile anayasal organlar tahkir ve tezyif edilmiş ise 159. Türkiye Cumhuriyeti kurumlarına ve meclis kararlarına alenen bir hakaret (sövmede bulunulmuşsa) 160. madde uygulanır. Bunlar sadece misal kabilinden göstermedir. 7 - Sonuçta Asılsız bir bilgi kullanılarak ve internet ortamının da verdiği imkanlardan faydalanarak kişilerin hakları rahatlıkla ihlal edilebilmektedir.Yukarıda bahsettiğimiz sınırlı alan uygulama kabiliyeti ve karşılaşma ihtimali en çok olan durumlardır. Bu gibi durumlarda da genel nitelikli yasal düzenlemelerden yola çıkılarak sorunlar çözülebilmektedir. Ancak dipsiz kuyu olan internet ortamından işlenebilecek suçlar ve hak ihlallerinin işlendikten sonra hakkında işlem yapılması kolay olsada caydırıcılık ve önleyicilik açısından çeşitli düzenlemeler gerekliliği aşikardır. © erolkaraoglu 29,062003

Yorumlar

Popüler Yayınlar