ŞÜKRÜ SAVAŞ
S.M.M.M.
Gelir İdaresi yıllardır vermiş olduğu muktezalarda mutad 
hale gelmiş bir görüşünü Temmuz 2006’da değiştirerek arsa sahipleri aleyhine bir 
mukteza vermiş, bunu da internet sitesinde yayınlamıştır.
Buna göre arsa sahipleri paylaşım sözleşmesine göre 
kendilerine kalacak olan bağımsız bölümleri inşaat faaliyeti devam ederken kat 
irtifaklı arsa tapusu veya arsadan hisse satışı olarak satmaları halinde tapu 
devrini yaptıkları tarihte verginin doğmuş alacağını ve bu tarih itibariyle 
beyan edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bunun nedenini de arsa sahibinden 
tapuyu devir alan yeni sahibinin kat irtifaklı bağımsız bölümü sözleşmeye uygun 
olarak müteahhitten teslim alacak hale geldiği 
belirtilmektedir.  
Bu görüşe katılmak mümkün değildir. Şöyle ki, müteahhitlerde 
iflas edebilir, işi yarım bırakabilir, ölebilir, konkordato ilen edebilir, 
ticari faaliyetini durdurabilir, ruhsatı iptal edilebilir, inşaat süresiz 
durdurulabilir, inşaatın yapıldığı bölge sit alanı ilan edilebilir vb. birçok 
sebep neticesinde yeni alıcıya konut teslim edilmediği taktirde bunun sorumlusu 
arsa sahibidir. Bu da vergiyi doğuran olay gerçekleşmeden, ileride varsayıma 
dayalı gerçekleşecek verginin tahsil edilmesi anlamına gelir ki bu durum Anayasa 
ve vergi kanunlarına aykırıdır. 
Bu çalışmamızda arsa sahiplerinin, arsa bedellerine karşılık 
aldıkları konut veya işyerlerinin elden çıkarılmasının Türk Vergi Kanunları 
açısından incelenerek özelgedeki görüşe neden katılmadığımız 
anlatılacaktır.
1. KAT KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMESİNİN TANIMI VE HUKUKİ 
YAPISI
Müteahhitler ve arsa sahipleri açısından kazançlı bir 
alış-veriş olan Kat karşılığı inşaat sözleşmesi Borçlar Kanununun istisnai 
sözleşmeler 355-371. maddelerinde düzenlemiştir. Kanunun bu maddeleri 
sözleşmenin taraflarına emredici hükümler içermektedir. Örneğin kat karşılığı 
inşaat sözleşmesi noterden yapılmadığı takdirde geçersizdir. BK. Md. 
213.
MK. 634 sayılı maddesinde de “mülkiyeti nakleden sözleşmeler 
resmi olmadıkça geçerli olmazlar.” denmektedir. Görüleceği üzere kat karşılığı 
inşaat sözleşmesi belli şekil şartlarına tabidir. 
Kısaca arsa sahibi ile müteahhit arasında yapılan bu 
sözleşme; ”Arsa sahibi arsasına ait belli payları müteahhide ve üçüncü kişiye 
devretme, müteahhidin ise bu paylar karşılığında arsa üzerinde bağımsız inşaat 
bölümleri yapmayı ve bu bağımsız bölümlerden arsa sahibinin payına ait olan 
kısmını sözleşme şartlarına göre (genellikle anahtar teslimi) devretme borcu 
altına girdiği bir sözleşmedir.” şeklinde tanımlanabilir. Taraflar arasında 
imzalanan bu sözleşme taraflara birçok haklar ve borçlar 
yüklemektedir.
Borçlar Kanununun 355. maddesi “istisna bir akittir ki, 
onunla bir taraf (müteahhit), değir tarafın (iş sahibi) vermeyi taahhüt eylediği 
semen mukabilinde bir şey imalini iltizam eder.” olarak tanımlamıştır. Bu kanun 
maddesinde zikredilen “şey” kelimesinden müteahhit tarafından inşa edilecek 
gayrimenkulden, “semen” ise bedel yani bir ücret karşılığından söz edilmektedir. 
Görüleceği üzere şimdiden sözleşmenin içine birde ücret girdiğinde bu sefer 
sözleşmenin tipi değişmektedir. Örneğin, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinden 
arsa sahibi arsasını %50 + 100.000 YTL. karşılığında müteahhide vermektedir. Bu 
nedenle, arsa sahiplerince arsa payı karşılığı yapılan inşaat sözleşmeleri 
karışık içerikli bir sözleşme tipidir. Bu nedenle de taraflar arasında birçok 
hak ve borçları içermektedir. 
2. TARAFLARIN EDİMLERİ (BORÇLARI)
Kısaca arsa sahibinin müteahhide arsayı teslim borcu, 
müteahhidinde arsa sahibine inşa edeceği ve arsa sahibine arsasının bedelinin 
karşılığı olarak yapacağı bağımsız bölümleri teslim borcu denebilir. Bu kısa 
tanımlamadan sonra, taraflar arasındaki edimlere tek tek değinelim. 
3. ARSA SAHİBİNİN MÜTEAHHİDE  
EDİMLERİ 
3.1. Arsa Sahibinin Arsayı Teslim  
Edimi
Arsa sahibinin asli borcu arsayı müteahhide teslim borcudur. 
Sözleşmeye istinaden arsa sahibi arsayı yani, inşaat yapılacak alanı müteahhide 
tutanakla teslim etmesi gerekmektedir. Arsa sahibi sözleşmede belirtilen sürede 
müteahhide arsayı teslim etmez ise, müteahhit arsa sahibini temerrüde 
düşürebilir (Bk. md. 106/11) ve ifanın imkansızlığını öne sürerek BK. 371. 
maddesine göre sözleşmenin feshini isteyebilir. 
3.2. Asa Sahibinin Müteahhide Ait Arsa Paylarını Devir 
Edimi
Tafralar arasında sözleşme yapılırken proje üzerinden 
paylaşım sözleşmesi yapılmaktadır. Buna göre arsa sahibi kendine kalacak yerler 
hariç, müteahhide ait arsa paylarını müteahhide devredecektir. Uygulamada arsa 
sahibi bu borcunu iki şekilde yerine getirebilir:
a) Arsa sahibi paylaşım sözleşmesinde müteahhide verilmesi 
gereken arsa paylarını, işin başında kendini güvenceye alacak belirli bir 
tutarda ipotek koyarak devreder. İnşaatın tamamlanma safhalarına göre de 
ipotekler arsa sahibi tarafından çözülülür. Bu ferağ safhaları ayrıca sözleşmede 
belirtilebilir ve belirtilmelidir. 
b) Arsa sahibi paylaşım sözleşmesine göre devretmesi gereken 
arsa paylarını işin başında devretmemekte, sözleşmeye ferağ safhaları 
belirtilmekle arsa paylarının devirlerinin inşaatın tamamlanma yüzdelerine göre 
yapılacağı arsa sahibi tarafından taahhüt edilebilir. 
Ancak bir üçüncü safha var ki, bu arsa sahibi açısından 
ileride vahim durumlar yaratmaktadır. 
c) Taraflardan daha bilgisiz olan arsa sahipleri 
müteahhitler tarafından kandırılabilmektedir. Şöyle ki, yapılan kat karşılığı 
sözleşmeyle birlikte müteahhit satmak için bir vekaletname almakta ve kendine 
kalacak olan gayrimenkulleri de (bağımsız bölümleri) vekaletle tapuda sanki arsa 
sahibi satmış gibi muamele yapmaktadır. Başka bir anlatımla müteahhit arsa 
paylarını kendi üzerine hiç almadan direkt arsa sahibi üzerinden satış 
yapmaktadır. 
Resmi olarak satıcı tamamen arsa sahibi gözükmekte ve 
ileride kendilerini vergi incelemesi ve büyük bir vergi yükü 
beklemektedir
3.3 Arsa Sahibinin Üçüncü Şahıslara Olan 
Edimleri
Arsa sahibi kat karşılığı olarak müteahhide konut veya 
işyeri inşası için teslim etmiş olduğu arsasının bedeline karşılık paylaşım 
sözleşmesine istinaden ileride teslim alacakları bağımsız bölümleri, inşaat 
devam ederken kat irtifaklı arsa tapusu üzerinden üçüncü şahıslara satışını 
yapmaktadır. Burada arsa sahibinin edimi; müteahhit tarafından ileride yapımı 
tamamlanacak bağımsız bölümü yeni alıcısına satmak, alıcının da bu bağımsız 
bölümün bedelini ödeyerek sözleşmesine uygun olarak teslim almaktır. 
Alıcı ve satıcıya (arsa sahibi) karşılıklı edimler yükleyen 
satış sözleşmesi BK.’nun 182.  
maddesinde şöyle tarif edilmiştir. 
"Beyi (satım) bir akittir ki onunla satıcı, satılan malı 
müşterinin iltizam ettiği semen mukabilinde müşteriye teslim ve mülkiyeti ona 
nakleylemek borcunu tahammül eder"
Bu hükümden de anlaşılacağı üzere satım sözleşmelerinde, 
malı satan tarafın edimi, malın mülkiyetini yani mal üzerindeki tüm tasarruf 
hakları ile  alıcıya devretmektir. Alıcının edimi ise, malın karşılığı 
olan bedeli satıcıya vermektir. Buna göre satış işlemlerinde satıcının, alacaklı 
duruma gelmesi için edimini yerine getirmiş yani mal üzerindeki tasarruf hakkını 
alıcıya devretmiş olması gerekmektedir. Dolayısıyla satıcı açısından alacağın 
tahakkuk etmesi buna bağlı olarak bu muameleye ilişkin gelirin elde edilmesi ve 
vergileme açısından da vergiyi doğuran olayın vuku bulması için, mal üzerindeki 
tasarruf hakkının alıcıya devredilmesi gerekli ve yeterlidir. 
Bu durumda, topraktan konut ya da işyeri satışlarında 
vergiyi doğuran olay, müteahhidin konut ya da işyerini tamamlayarak bu mal 
üzerindeki tasarruf hakkını arsa sahibine teslim etmesi ve arsa sahibinin de alıcıya 
devretmesi anında gerçekleşir. Bu işlem gerçekleştiği anda Devletin bu muameleye 
ilişkin vergileme hakkı da doğmuş olur. Alıcının edimini yani gayrimenkulun 
karşılığı olan parayı ya da ayını müteahhide önceden avans olarak vermiş 
olmasının veya gayrimenkulun teslimi anında ya da teslimden sonra vermiş 
olmasının vergiyi doğuran olaya herhangi bir etkisi yoktur.
Başka bir anlatımla kat irtifaklı arsa tapusu verilmesinin 
vergiyi doğuran olayla bir bağlantısı yoktur. Bu konuda Danıştay 13 ncü Dairesi 
tarafından verilen bir kararda (15.05.1979 tarih, E.No:1978/1094, K.No: 
1979/1281) aşağıdaki ifadeler yer almaktadır. 
"Türk Medeni Yasası'nın hükümleri gereğince 
taşınmaz mülkiyetinin nakli tapuya tescil ile tamamlanmakta ise de, taşınmaz 
satışlarında vergiyi doğuran olay, satış bedelinin tamamının satıcı lehine 
tahakkuk etmesi ile oluşmaktadır. Satıcı, satış bedelini o 
taşınmazın iktisaden tasarruf etme hakkını alıcıya bıraktığı anda kazanacağından 
satıcının bu işlemden sağlayacağı gelir de taşınmazın alıcıya teslimi anında 
sağlanmış sayılır. " (Şükrü KIZILOT, İnşaat 
Muhasebesi, vergilendirilmesi, Mevzuatı ve Asgari İşçilik, Yaklaşım Yayınları, 
2000)
Bu konu ile ilgili Gelir 
İdaresinin vermiş olduğu ve yerleşik hale gelmiş bir özelgede;
 “... müteahhitlerin kendi 
namlarına yaptıkları inşaatlarda, inşaatın bitiminden önce özel sözleşme veya 
satış vaadi ile veya arsa 
payı üzerinden yapılan satışlarla, bir teslim veya hizmet mevcut olmadığından, 
alınan bedeller ise avans niteliği taşıdığından fatura düzenlenmesi ve katma değer vergisi uygulanması söz konusu 
olmayacaktır.” (15.10.1991 Tarih ve 2601017-913 sayılı 
özelge)
06/04/2000-00212 sayılı diğer bir özelgede 
de;
“… Bu nedenle, konut teslim amacıyla inşaat tamamlanmadan kat irtifakı arsa 
paylarının devri sırasında vergiyi doğuran olay konutun fiili teslimi ile 
meydana geleceğinden arsa payı teslimi katma değer vergisine tabi 
olmayacak. Ancak konutun 
tapuya tecilinden önce kişinin kullanımına tahsis edildiği anda vergiyi doğuran 
olay gerçekleşmiş olacağından bu dönemde katma değer vergisinin hesaplanarak 
beyan edilmesi gerekmektedir. 
Başka bir anlatımla, arsa sahibi ile üçüncü şahıs arasında 
yapılan bu alım-satım sözleşmesinde; Alıcı satın almak istediği  
konuta ait Kat İrtifaklı Tapuyu devir 
almakla  
konuta ait kat irtifaklı arsa tapusu üzerine haciz, tahdid, 
şerh vb. konması VEYA BAŞKA 
KİŞİLERE SATIŞININ ÖNLENMESİ AMACIYLA  
ve ileride mağdur duruma düşmemek için (şekli olarak) kendini güvence altına almak amacıyla kat irtifaklı arsa 
tapusunu alıyor. 
Burada Alıcının gerçek niyeti kat irtifaklı arsa tapusu almak 
değil, anahtar teslimi konut satın 
almaktır. 
Fiili durum konut teslimdir. Alıcaya 
 arsa satışı DEĞİLDİR. 
Ayrıca bu  
konu arsa sahibi-müteahhit-üçüncü şahıs alıcılar arasındaki 
borç-alacak ilişkisi aşağıdaki şekilde de ayrıntılı olarak izah edilmiştir. 
ARSA 
PAYI KARŞILIĞI ARSA SAHİPLERİNİN İLERİDE ELDE EDECEKLERİ VE İNŞAAT DEVAM EDERKEN 
SATTIKLARI BAĞIMSIZ BÖLÜMLERİN VERGİLENDİRİLMESİ - ( II )
4. MÜTEAHHİDİN ARSA SAHİBİNE VE KONUT ALICILARINA 
EDİMLERİ
4.1. 
Müteahhidin Arsa Sahibine Kalacak Yerlerin Teslim 
Edimi
Müteahhidin sözleşmenin imzalanması sırasında projeye göre yapılan 
paylaşım sözleşmesinde arsa sahibine kalacak gayrimenkullerin özenle yapılması 
ve en geç sözleşmede belirtilen teslim tarihine kadar teslim etme edimini yerine 
getirmesi gerekir. Yine mesleğinin gereği tüm fen ve teknik bilgileri kullanarak 
işi mükemmel bir şekilde tamamlaması gerekir. 
4.2. 
Müteahhidin Arsa Sahibine Karşı ve Üçüncü Şahıslara Karşı Eser İnşa 
Etme Edimi
Müteahhit ile arsa sahibi arasında imzalanan sözleşmeye istinaden 
ve müteahhidin topraktan üçüncü şahıslara sattığı gayrimenkulleri sözleşmede 
veya sözleşme eki olan teknik şartnameye uygun alarak belirtilen şartlar 
dairesinde ve zamanda gerekli özeni göstererek eksiksiz olarak arsa sahibine ve 
üçüncü şahıslara yerlerini teslim etmeye mecburdur. Arsa sahibi tam olarak 
sözleşme veya teknik şartnameye uymayan veya başka bir anlatımla tamamlanmamış 
eseri teslim almaya mecbur değildir. 
Müteahhit bu edimini yerine getirmez ise arsa sahibinden veya 
üçüncü şahıslardan edimlerini yerine getirmesini isteyemez. Çünkü kat karşılığı 
inşaat sözleşmesinde edimler karşılıklıdır. Bir edim yerine getirilmediği 
takdirde karşı tarafın edimini yerine getirmesi imkansız hale gelebilir ve bu 
bir fesih nedenidir. 
4.3.Müteahhidin Arsa Sahibine Teslim Ettiği 
Eserdeki Ayıba Karşı Tekeffül Edimi
Müteahhit sözleşmeye istinaden inşa etmiş olduğu eseri arsa 
sahibine teslim etmekle tüm yükümlülüğünü yerine getirmiş sayılmaz. Zira 
müteahhit sözleşmede veya teknik şartnamede belirtilen hususlar dairesinde 
kullanım amacına uygun olarak ayıpsız bir eser inşa etmek ve arsa sahibine 
teslim etmek yükümlülüğü vardır. Bu yükümlülükler BK.’nun 358 ve 359 
maddelerinde düzenlenmiştir.  Arsa 
sahibi inşa sırasında veya teslim aldıktan sonra kesin olarak müteahhidin kusuru 
sebebiyle tespit ettiği ayıplı imalatları bir ihtarname ile derhal müteahhide 
bildirmelidir. Zira arsa sahibi işin normal akışına göre imkan bulduğu 
zamanlarda tespit etmiş olduğu ayıpları müteahhide derhal bildirme yükümlülüğü 
vardır. Arsa sahibi bu haklarını derhal kullanma zorunluluğu yoktur. Ancak BK 
360. md. ve devamında bu hakların belirli zaman içinde kullanma zorunluluğu 
vardır. BK. md. 360 göre arsa sahibi en basit şekilde muayene ederek (gözle veya 
elle) tespit ettiği “açık ayıp”’ı 5 yıl içinde; daha sonra kullanım sonucu 
ortaya çıkan “gizli ayıp”’ı da 10 yıl içinde ihtar ederek bildirmeli veya dava 
etmelidir. 
5. KAT  İRTİFAKLI KONUT-İŞYERİ SATIŞINDA VERGİYİ DOĞURAN 
OLAY
Vergi kanunlarının 
uygulanmasında uyulacak esasları belirleyen V.U.K.’un 19. maddesinde “Vergi 
alacağı vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun 
tekemmülü ile doğar.” Hükmü yer almaktadır. 
Kat karşılığı inşaat 
işlerinde taraflar gerçek veya tüzel kişiler olabilir. Tarafların gerçek veya 
tüzel kişi olmalarına göre de GV. veya KV. mükellefi olurlar. Gelir Vergisi 
Kanunu’ndaki ticari ve zirai  kazançlarda ve KV.’deki kurum kazançlarında  
“Tahakkuk esası”, ücret, 
gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı ve serbest meslek kazancında 
“Tahsil esası” geçerlidir. 
KDVK’nun 10. maddesinde  ise  Ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti 
çerçevesinde yapılan malın teslimi veya hizmetin yapılmasına bağlı olarak 
gerçekleşmektedir.   
Yukarıda vergi kanunları açısından vergiyi 
doğuran olayı kısaca açıkladıktan sonra konumuz olan arsa yapı karşılığı arsa 
sahiplerinin ilerinde elde edecekleri ve inşaat devam ederken sattıkları 
bağımsız bölümlerin vergilendirilmesi açısından konuyu daha geniş olarak aşağıda 
ele alacağız.
6.  ARSA SAHİPLERİNİN İLERİDE ELDE EDECEKLERİ VE İNŞAAT DEVAM EDERKEN 
SATTIKLARI BAĞIMSIZ BÖLÜMLERİN GELİR VERGİSİ YÖNÜNDEN İNCELENMESİ 
Arsa sahipleri ile yüklenici (eser yapma 
taahhüdünde bulunan) müteahhit arasında yapılan kat karşılığı inşaat 
sözleşmesine istinaden arsa sahibinin elde edeceği bağımsız bölümlerin, bir 
ticari organizasyon veya özel mülkiyet çerçevesinde değerlendirilmesinden doğan 
gelirlerin vergilendirilip vergilendirilmeyeceği, vergilendirilecek ise ticari 
kazanç olarak mı, yoksa arızi mahiyette yapılan iş olarak mı kabul edilip değer 
artış kazancı olarak mı vergilendirileceğinin tespiti gerekir. 
GVK. vergilendirilecek kazanç ve iratların 
türlerini, tanımlarını yapmakta ve vergilendirme mahiyetini belirlemektedir. 
Gelir vergisinde verginin mevzuu ve mükellef yasanın 1 ve 3’üncü maddelerinde 
sayılmıştır. 
Taraflardan müteahhidin gelir veya kurumlar 
vergisi mükellefi olmasına göre ilgili kanunlara göre vergi borcu doğmaktadır. 
Bu konuda tereddüt yoktur. Gerçek kişi olması halinde GVK. 37. maddesine göre 
ticari kazanç mükellefi sayılır. 
Ancak asıl problem arsa sahibinin hiçbir 
mükellefiyetinin olmaması buna karşılık ticari faaliyet kapsamına giren işler 
yapması halinde vergileme konusunda tereddütler yaşanmakta. Çünkü arsa sahibinin 
herhangi bir mükellefiyetliği olmadığı halde özel mülke konu arsasını 
değerlendirmek amacıyla müteahhide teslim etmesi halinde bunun hangi vergi 
türüne göre vergilendirileceği hususunda anlaşmazlık çıkmaktadır. Bu konuda 
Gelir İdaresi;
1-Gerçek kişinin kendi ihtiyacını aşmaması 
halinde herhangi bir mükellefiyetliğe gerek olmadığı; örneğin arsasını verip iki 
daire alması halinde bunun bir arızi faaliyet olduğunu elde ettiği bu konutları 
satmaması halinde herhangi bir vergilemeye (Gayrimenkul sermaye iradı 
hariç)  
tabi tutmamaktadır. Ancak bunlardan bir tanesi veya her ikisini 1 
kişiye satması, 4 yıl içinde satması halinde GVK. mük. 80. maddesine göre değer 
artış kazancına tabi tutmaktadır. Yalnız burada da önemli bir sorun var. 
Gayrimenkulun 4 yıl içinde satılmasında 4 yıllık hesabın arsanın iktisap tarihi 
mi, yoksa bağımsız bölümün elde edildiği başka bir anlatımla tapuya tescil 
edildiği tarih mi baz alınacak bu konuda Gelir İdaresi ile Yüksek Yargı ayrı 
ayrı görüşe sahiptir. Bu konuyu bir örnek ile somutlaştıracak 
olursak;
Gerçek (A) kişisi  1974 yılında iktisap ettiği arsasını 01.07.2000 tarihinde kat 
karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden müteahhide inşaat yapımı için teslim 
etmiştir. 
Arsa sahibi tarafından arsanın iktisap 
tarihi                 : 30.05.1974
Kat karşılığı inşaat sözleşme 
tarihi                             : 30.05.2000
İnşaat başlama tarihi                                               
: 01.07.2000
İnşaatın tamamlanarak arsa sahibine bağımsız 
Bölümlerin teslim edilme 
tarihi                                  : 30.05.2003
Arsa sahibinin bağım bölümleri satış 
tarihi                  : 31.01.2004 
Yukarıda vermiş olduğumuz örnekte, arsa sahibi 
arsayı iktisap ettiği tarih 1974 yılıdır. Kat karşılığı inşaat sözleşmesine 
istinaden elde etmiş olduğu bağımsız bölümleri elde etme tarihi 30.05.2003, 
bağımsız bölümleri satış tarihi ise 31.01.2004’dür. 
Bu örneğimize bakıldığında arsa sahibi 
arsasını iktisap tarihi ile bağımsız bölümleri satış tarihi arasında 
 20 yıl vardır. Yani 20 yıl elde tuttuktan sonra satış yapılmıştır. 
Buna göre herhangi bir vergiye tabi olmamalı. Ancak, bağımsız bölümlerin elde 
edilmesinden itibaren baz alınır ise 1 yıl geçmeden satılmış oluyor ki, o zaman 
GVK. mük. 80. madde uyarınca değer artış kazancına tabi olup, ayrıca devamlılık 
ve bir ticari organizasyon dahilinden yapılması halinde ise ticari kazanç olarak 
vergilendirileceği Gelir İdaresinin görüşüdür.
Ancak bu konuda 
Danıştay Vergi dava Daireleri Genel Kurulu 
tarafından 25.06.2004 tarihinde verilmiş olan bir Karar konuya farklı bir boyut 
 kazandırmıştır. Danıştay Vergi Dava Daireleri’nce 25.06.2004 
tarihinde verilmiş olan E:2004/51 ve K:2004/80 sayılı Kararında, bir kişinin kat 
edinme karşılığında arsasını müteahhide vermesi ve inşa edilen binada kat sahibi 
olması servetin değerlendirilmesi, servetin biçim değiştirmesi olduğundan, 
dairelerin, arsanın iktisap tarihinden dört yıl geçtikten sonra satışından elde 
edilen kazancın değer artış kazancı olmayacağına hükmedilmiştir. Söz konusu 
Karar ile Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu “bir kişinin arsası 
karşılığında kat sahibi olması durumunda, müteahhitle yapılan sözleşme uyarınca 
ve Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine göre, inşaata başlanırken arsa payları 
bölünerek, müşterek mülkiyete esas bu paylara inşaat yapma ve kat mülkiyeti 
tesis etme borcu (kat irtifakı) bağlandığı, inşaat tamamlandıktan ve her kat 
bağımsız bölüm haline gelip, kişisel mülkiyete geçtikten sonra da o bağımsız 
bölümlere ait arsa paylarının bağımsız bölümlere bağlı olarak devam ettiği, ana 
gayrimenkulun ortak sayılan yerlerinde, kat maliklerinin müştereken tasarrufta 
bulunulabildiği, böylece, arsa sahibinin arsası üzerindeki mülkiyetinin kişisel 
olmaktan çıktığı ve kendisine intikal eden katlara bağlı olarak, müşterek 
mülkiyet bölümlerine göre, arsa payı oranında diğer kat malikleri ile paydaş 
durumuna girdiği, başka bir ifadeyle bir kişinin kat edinme karşılığında 
arsasını müteahhide vermesi ve inşa edilen binadan kat sahibi olmasının, 
servetin değerlendirilmesi, servetin biçim değiştirmesi olduğu, öte yandan dava 
dilekçesi ekinde bulunan 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü yazısına göre, arsa 
karşılığı daire alımına konu arsa davacı tarafından 1988 yılında iktisap 
edildiğinden,servetin değerlendirilmesi olan dairelerin, 1988 yılında yani yasal 
sınır olan dört yıldan sonra satıldığının açık olduğu, bu durumda davacının 
gayrimenkul satışından elde ettiği değer artışı kazancını ilgili yıl gelir 
vergisi beyannamesinde göstermediğinden bahisle adına yapılan cezalı tarhiyatta 
yasal isabet görülmediği” şeklindeki Vergi Mahkemesi Kararı 
onanmıştır.
Arızi faaliyet olarak yapıldığı ve değer artış 
kazancı olduğuna dair Danıştay Kararları (4 yıl içinde elde çıkarılanlar 
için)
Danıştay 4. Daire 09.03.2004 tarih ve 
E:2003/785 K:2004/431 Gayrimenkullerin iktisap tarihinden başlayarak 4 yıl 
içinde elden çıkarılmasının değer artışı kazancıdır”
Yukarıdan da anlaşılacağı üzere bu konuda 
Danıştay’ın da farklı birçok kararı mevcuttur.   
Makalemizin asıl konusunu teşkil eden Gelir 
İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nca 05/07/2006 tarih ve 
5039 sayı ile verilen muktezasından “ Kat karşılığı arsa tesliminde iktisap 
edilecek bağımsız bölümlerin inşaat tamamlanmadan kat irtifakı esas alınarak 
satılmasında maliyet bedelinin ne şekilde tespit edileceği” hususu sorulmuş ve 
cevabın içerisinde ilginç olarak şu ifadeler yer 
verilmiştir;
“Arsanın kat karşılığı veren arsa sahibi, 
karşılık olarak hak kazandığı bağımsız bölümleri, inşaatın bitmesi ve yapı 
kullanım izini belgesi alınmasını müteakiben yapabileceği gibi inşaatın herhangi 
bir safhasında arsa yapı üzerinden tesis edilen kat irtifaklarının satışı yoluna 
gidebilir. Bu şekilde henüz inşaat bitmemiş dairelere ilişkin kat irtifakının 
devri halinde, kat irtifakı devrinin tapuda tescil edildiği tarihte vergiyi 
doğuran olay gerçekleşmiş olur. Zira bağımsız bölümün kat irtifaklı olarak 
devriyle arsa sahibi satışa ilişkin edimini yerine getirmiş olmaktadır. 
Bir başka anlatımla kat irtifaklı daireyi satan arsa sahibi 
yönünden kat irtifakı devrinin tapuda tesciliyle satış işlemi mahiyet ve tutar 
olarak kesinleşmekte ve vergiyi doğuran olay vuku 
bulmaktadır. Bu devir 
ile birlikte arsa sahibi ile müteahhit arasında düzenlenen sözleşme, devir 
edilen kat irtifaklı bağımsız bölüm itibariyle yeni sahibine intikal etmekte ve 
alcı sözleşme kapsamındaki bağımsız bölümün sözleşmeye uygun olarak teslim alma 
yönünden müteahhitten alacaklı hale gelmektedir.” ifadeleri yer almaktadır. 
Başka bir anlatımla inşaat devam ederken arsa 
sahibinin üçüncü şahıslara kat irtifaklı arsa tapusu vermesi halinde (henüz 
inşaat tamamlanmadan) vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği ve vergisinin 
ödenmesi gerektiği belirtilmektedir.
Bir örnek ile bunu  
somut hale getirecek 
olursak; Gerçek kişi Ahmet Bey arsasını 2005 yılında kat karşılığı inşaat 
sözleşmesine istinaden X Ltd. Şti. müteahhitliğine vermiştir. İnşaat devam 
ederken sözlü veya satış vaadi sözleşmesi ile ileride elde edeceği bağımsız 
bölümlerin bir veya birden çok kısmını üçüncü şahıslara satmaktadır. Üçüncü 
şahıslarda kendilerini bir nebzede olsa ileride teslim alacakları bağımsız 
bölümlerin kat irtifaklı arsa tapularını devir almaktadırlar. İdare yukarıdaki 
özelgesine göre HENÜZ TESLİM EDİLMEMİŞ BAĞIMSIZ 
BÖLÜMLERİN kat irtifaklı 
arsa tapusu devrinin yapılması ile arsa sahibi açısından vergiyi doğuran olayın 
gerçekleştiğini belirterek vergisinin ödenmesi gerekliliğini vurgulamaktadır. 
Bu konuda daha önceleri Gelir İdaresinin 
defalarca vermiş olduğu ve yerleşik hale gelen ve vergi kanunlarına uygun olan 
uygulaması kıyas yapmak suretiyle yıkılmış ve yeni bir uygulamaya gidilmeye 
başlanmıştır. Başka bir anlatımla denizde tutulmamış balığın vergisi 
istenmektedir. 
Aşağıdaki özelgeler ise yukarıdaki özelgenin 
tam tersinedir.
İstanbul Defterdarlığı’nın 06.04.2000 tarih ve 
002112 tarihli özelgesinde “Bu nedenle, konut teslim amacıyla inşaat 
tamamlanmadan kat irtifakı  arsa paylarının devri sırasında vergiyi doğuran olay konutun fiili teslimi ile meydana geleceğinden 
arsa yapı teslimi katma değer vergisine tabi olmayacak. Ancak konutun tapuya tescilinden önce kişinin 
kullanımına tahsis edildiği anda vergiyi doğuran olay gerçekleşmiş olacağından 
bu dönemde katma değer verginsin hesaplanarak beyan edilmesi gerekmektedir. 
Yine Maliye Bakanlığınca 15.10.1991 tarih ve 
2601017913 sayı ile verilen başka bir özlegesinde de “Bu durumda inşaat devam 
etmekte iken veya arsa 
yapı üzerinden satışı yapılan daire ve işyerlerine ilişkin satış bedelinin 
tamamının, inşaat tamamlanıp anahtar teslimi yapılan yılın satış hasılatı olarak 
kayıtlarda gösterilmesi gerekmektedir. Nitekim özel inşaat işlerinde ticari kazanç ve kurum kazancı, 
idarenin uygulamaları ve müstakar yargı kararları doğrultusunda bu şeklide 
tespit edilmektedir. 
Buna göre, inşaat bitiminden önce özel 
sözleşme veya satış vaadi ile veya arsa payı üzerinden yapılan satışlarda, bir 
teslim veya hizmet mevcut olmadığında, alınan bedeller ise avans niteliği 
taşıdığından fatura düzenlenmesi ve katma değer vergisi uygulaması söz konusu 
olmayacaktır.” denmektedir.
7. İNŞAAT DEVAM EDERKEN KAT İRTİFAKLI ARSA DEVRİNİN KDV YÖNÜNDEN 
İNCELENMESİ 
Gelir İdaresi kat karşılığı inşaat işlerinde 
iki ayrı teslimden söz etmektedir. Burada  
arsa sahibinin özel mülkiyete tabi bir arsasının (ticari faaliyet 
dışında kalan) müteahhide tesliminde KDV söz konusu değil, ancak arsa sahibinin 
bir ticari faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişi olması halinde ise KDV'ye 
tabidir. Fakat arsa sahibinin her iki durumunda da müteahhidin arsa sahibine 
teslimlerinde KDV tabi olması konusunda Gelir İdaresi ile Danıştay’ın farklı 
görüşleri vardır. 
Teslim ve hizmetlerde 
KDV matrahına ilişkin Kanunun 20 nci maddesinde şu ifadeler yer almaktadır. 
"Teslim ve hizmet işlemlerinde 
matrah, bu işlerin karşılığını teşkil eden bedeldir. Bedel deyimi, malı teslim 
alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu 
işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca 
borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen 
menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade eder." 
Maddede belirtildiği 
üzere teslim edilen mal karşılığında alıcı tarafından borçlanılan bedel KDV’nin 
matrahını teşkil eder. Yani mal alım satımında KDV’nin matrahı satıcı ile alıcı 
arasında serbestçe anlaşılan ve sözleşmede belirtilen mal bedelidir. 
KDV Kanunu’nun 28. 
maddesine istinaden Bakanlar Kurulu’nun 27.12.1997 tarih ve 97/10465 sayılı 
Kararı’nın 1. maddesiyle (1) sayılı listeye eklenen sıralar şu 
şekildedir:
“9- Net alanı 150 m2’ye kadar konut teslimleri, 
10- Konut yapı 
kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri, 
11- Kanunla 
kurulmuş sosyal güvenlik kuruluşları ve belediyelere yapılan sadece 150 
m2’ye kadar konutlara ilişkin konut taahhüt 
işleri,”
Bu kapsamda, (I) sayılı 
listede yer alan teslim ve hizmetler için KDV oranı % 1 olarak uygulanmaktadır. 
Yukarıda yer alan Karar, 17.07.2002 tarih ve 2002/4480 sayılı Bakanlar Kurulu 
Kararı ile kaldırılmış, yukarıda belirtilen teslimlerin sırası 11, 12 ve 13 
olarak değiştirilmiştir. Net alanı 150 m2’den büyük 
olan konutların tesliminde ise genel oran % 18 olarak uygulanacaktır.
Arsa payı karşılığı 
inşaatlara konu olan dairelerin tesliminde vergiyi doğuran olay, daire tamamlanmadan tapu işlemi gerçekleşmiş, iskan alınmış veya 
daire satış bedelinin tamamı tahsil edilmiş olsa bile, dairenin alıcının fiili 
kullanımına terk tarihi itibariyle gerçekleşmiş olacaktır. Bu tarih ise, 
alıcının daireyi fiilen kullanmaya veya kiraya verme suretiyle faydalanmaya 
başlama tarihidir. Artık vergiyi doğuran olay, fiili kullanıma terk tarihi 
itibariyle gerçekleşmiştir. Bu tarihten önce tahsil edilen satış bedelinin ise, 
tapuda tescil işlemi olsa bile avans mahiyetinde olduğu açıktır.
Ayrıca KDVK’nun 10. 
maddesinde  
ise  
“Ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti 
çerçevesinde yapılan malın teslimi veya hizmetin yapılmasına bağlı olarak 
gerçekleşmektedir.”
Maliye Bakanlığının verdiği 
06.04.2000-002112 
15.10.1991-2601017913,  
30.06.1993-41304 ve 14.02.2005-1220 sayılı muktezalarında özetle “ 
İnşaatlar devam etmekte iken özel sözleşme veya satış vaadi ile veya arsa payı 
üzerinden (kat irtifaklı arsa tapusu üzerinden) yapılan satışlarda bir teslim 
veya hizmet mevcut olmadığından alınan bedeller ise avans niteliği taşıdığından 
fatura düzenlenmesine gerek olmayıp kayıtlara avans olarak intikal ettirilmesi, 
bu yerlerin tapuya tescil ettirildiği tarihte veya tapuya tescilden önce hak 
sahiplerinin kullanımına tahsis edilmesi durumunda ise tahsis edildiği tarihte 
gerçek satış bedeli üzerinden KDV’sini de içerecek fatura düzenlenmesi 
gerekmektedir.” denilmektedir. 
Yukarıdaki muktezalardan da anlaşılacağı üzere 
satışa konu olan konutların veya iş yerlerinin inşaat devam ederken kat irtifaklı arsa payı üzerinden satılmasında 
herhangi bir teslim veya hizmetin mevcut olmadığından yola 
çıkılarak bunlarla ilgili 
fatura düzenlenmesine ve KDV tahakkuk ettirilmesine gerek olmadığı 
vurgulanmıştır.  
SONUÇ
Birinci bölümde ve 
ikinci bölümdeki detaylarıyla incelediğimiz arsa payı karşılığı arsa 
sahiplerinin ileride elde edecekleri konutları kat irtifaklı arsa payı üzerinden 
tapuda satışların vergilendirilmesi ile ilgili konuda Gelir İdaresinin vermiş 
olduğu muktezaya sonuç olarak katılmak imkansızdır. Şöyle ki;
1-Özel inşaatların 
herhangi bir kıymet imali ve satışından farkı bulunmadığından, kazanç tespiti 
maliyetle satış bedeli karşılaştırmak suretiyle yapılacaktır. Özel inşaat 
yapanlar inşa ettikleri konut veya işyerlerini  inşaat devam 
ederken de satabileceklerdir. Burada vergiyi doğuran olayın tespiti açısından 
esas olan, iktisadi ve fiili kullanım hakkının devridir. 
2- Bu nedenle, inşa 
edilen apartman, daire, kat veya dükkan ister peşin isterse taksitle satılsın, 
konut veya işyerinin fiilen alıcısına tesliminde vergiyi doğuran olay meydana 
gelecektir. İnşaat devam ederken satış gerçekleşmişse, satış akdinin yapıldığı 
tarihi vergiyi doğuran olayın cereyan ettiği yıl olarak kabul etmek imkansızdır. 
Çünkü  inşaat devam 
ederken henüz maliyet oluşmamıştır. Ancak, daire veya dükkanlar bitirildiğinde 
maliyet bedelleri belli olacaktır. Verilen arsa tapusuna istinaden satıcı 
daireyi alıcıya teslim etmekte ve alıcılar irtifak hakkı tapuya tescil 
ettirilmek suretiyle daire tapusu sahibi olmaktadırlar. Yapılan bu işlem daha 
sonra tapu sicilinde cins tashihi  talep 
edilerek düzeltilmektedir. Bu işlemler sırasında alıcılar dairenin bedeli 
üzerinden harç ödemektedirler. 
3-Kat karşılığı inşaat 
uygulamalarında, arsa tapusu ile dairenin alıcıya başlangıç teslimi yapılmakta, 
arsa tapusu ile arsanın belli bir hissesi satılmakta ve arsa üzerine yapılan 
inşaat, arsanın mütemmim cüz’ü olduğundan öncelikle gayrimenkul üzerinde iştirak 
halinde mülkiyet doğmaktadır. Satıcının (Arsa sahibi veya müteahhit fark etmez) 
daire veya işyerini alıcıya teslimi ile satış akitlerindeki edimleri (borçları) 
hükümleri yönünden yerine getirmiş olmaktadır.
4-İlgili muktezada arsa 
sahibinin kat irtifaklı arsa devri ile satış işleminin mahiyet ve miktar olarak 
kesinleştiği ve alıcının bağımsız bölümü teslim alma yönünden müteahhitten 
alacaklı hale geldiği vurgulanmıştır. 
Bu doğru değildir. Zira 
arsa sahibi ile alıcı arasında yapılan satış vaadi sözleşmesinde alıcının 
muhatabı kesinlikle müteahhit olmayıp, bilakis arsa sahibidir. Çünkü sözleşmenin 
tarafları arsa sahibi ve alıcıdır. Yapılan bu sözleşmelerde müteahhit taraf 
değildir. 
Aynı zamanda inşaat 
başlangıcından bitiminde kadar sürecek zaman içinde   
müteahhit sözleşmeyi fesh 
edebilir,  iflas 
edebilir, işi yarım bırakabilir, ölebilir, konkordato ilen edebilir, ticari 
faaliyetini durdurabilir, inşaat ruhsatı iptal edilebilir, inşaat süresiz 
durdurulabilir, inşaatın yapıldığı bölge sit alanı ilan edilebilir vb. birçok 
sebep neticesinde yeni alıcıya bu konut teslim edilmediği taktirde bunun 
sorumlusu arsa sahibidir. Buda vergiyi doğuran olay gerçekleşmeden ileride 
varsayıma dayalı olarak gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belli olmayan  
verginin tahsil edilmesi 
anlamına gelir ki bu Anayasa ve vergi kanunlarına aykırıdır. (Bu konuda en 
güncel olay İstanbul Beykoz’da yaşanan Acaristanbul projesidir. Düşününki burada 
bir arsa sahibi olsa ve inşaat devam ederken bedelini peşin alarak kat irtifaklı 
arsa tapusu verse ve ilgili muktezaya göre de kat irtifaklı tapu devrini yaptığı 
tarihte vergisi ödemiş olsa, Orman Bakanlığının da devam etmekte olan inşaatı 
yıksa sizce arsa sahibinin hali nice olur?
5-Arsa sahibi 
müteahhitle aralarında yaptıkları sözleşmeye göre ayrıca arsa sahibi birçok 
giderlere katlanmak zorunda kalabilir. Örneğin, reklam giderleri, satış 
komisyonu, iskan harçları gibi bir çok gider sayılabilir. 
Son olarak Danıştay 13. 
Daire tarafından 15.05.1979 tarih ve Esas No:1978/1094 Karar No:1979/1281 ile 
vermiş olduğu bir kararda
“Bu durumda, davada 
çözümlenmesi gereken husus, 1972 yılında başlanıp 1974 yılında daire alıcılarına 
teslim edilen apartmandan sağlanan gelirin hangi yılda beyan edileceğine ilişkin 
bulunmaktadır. Türk Medeni Yasası'nın hükümleri gereğince, 
taşınmaz mülkiyetinin nakli, tapuya tescil ile tamamlanmakta ise de, taşınmaz 
satışlarında vergiyi doğuran olay, satış bedelinin tamamının satıcı lehine 
tahakkuk etmesi ile oluşmaktadır. Satıcı, satış bedelini, o taşınmazın iktisaden tasarruf etme 
hakkını alıcıya bıraktığı anda kazanacağından satıcının bu işlemden sağladığı 
gelir de, taşınmazın alıcıya teslimi anında sağlanmış sayılır. Çünkü gelir 
vergisi, yasaların vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun 
tekemmülü ile doğmakla beraber ticari kazançlarda gelirin nakden veya hesaben 
elde edilmiş olması gerekir. Taşınmaz satışlarında ise elde etmek, ancak satışı yapılan daire 
veya binanın alıcıya teslimiyle mümkün olur. Bu tarihten önce yapılan ödemeler 
ancak avans niteliğinde ödemelerdir. Gelir vergisinin konuşu ve kapsamı tapu 
borçlarından farklı olup, vergiyi doğuran olayı sözü edilen borçlardaki gibi 
tapu sicilindeki şerhe ve mülkiyetin intikaline bağlamaya olanak 
yoktur.”
Bu kararda gösteriyor ki Vergi, vergi kanunları hükümlerine 
göre alınır. Kat Mülkiyeti, Medeni Kanun veya diğer kanunlarla 
ilişkilendirilerek alınamayacağı Yargı erkini tarafından da 
onaylanmıştır.
YARARLANILAN 
KAYNAKLAR
1. Mehmet MAÇ-Şenol TURUT, Topraktan Konut Ya Da İşyeri 
Satışlarında Vergiyi Doğuran Olay ve Matrah, Yaklaşım Yayınları, Temmuz 
2000
2. Pervir SOMER, Arsa Payı Karşılığı Kat Yapım Sözleşmesi, 
Yaklaşım Yayınları, Eylül 1993
3. Ercan ALPTÜRK, Özel İnşaatların Vergisel Boyutu, Yaklaşım 
Yayınları, Kasım 2004
4. Gevriye ATLIAKIN, Eserdeki Ayıbın İş Sahibine İsnad 
Edilmesi, Yaklaşım Yayınları, Ocak 2006
5. İstanbul YMM Odası, Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinin 
Vergi Yasaları Karşısındaki Durumunun Tartışılması, Raporlar 15 Ocak 
2006
6. İstanbul YMM Odası, Özel Mülkiyet Konusu Arsa 
Karşılığında Kat Sahibi Olunmasında, Arsa Karşılığında Elde Edilen Bağımsız 
Bölümlerin Yeni Bir Gayrimenkul Edinimi Olup Olmadığı Ve Konuya İlişkin Danıştay 
Vergi Dava Daireleri Genel Kurul Kararı, Raporlar 15 Mart2006
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder