Enerji verimliliği ve ısı yalıtımı ile 'Daha iyi bir dünya'
Filli Boya Yalıtım Grubu ve WWF-Türkiye ve işbirliğiyle yürütülen, iklim değişikliği ve enerji verimliliği konusunda ülkemizde farkındalık yaratmayı ve Karbon Ayak İzi’ni azaltmak için ısı yalıtımı başta olmak üzere alabileceğimiz önlemler hakkında kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçlayan “Daha İyi Bir Dünya” projesinin ikinci durağı Bursa oldu.
“Daha İyi Bir Dünya” projesi kapsamında, 13 Haziran 2012 tarihinde gerçekleştirilen; Nilüfer Belediye Başkan Vekili Kerem Samuk Betek Yalıtım Grubu Genel Müdür Yardımcısı Gülay Dindoruk ve WWF-Türkiye Doğa Koruma Direktörü Sedat Kalem’in konuşmacı olarak katıldığı “Binalarda Isı Yalıtımı” konulu seminere …. aşkın kişi katıldı. Seminerde, iklim değişikliğinin nedenleri, etkileri ve Karbon Ayak İzi’ni azaltmak için ısı yalıtımı başta olmak üzere günlük hayatımızda alabileceğimiz önlemler Bursalılarla paylaşıldı.
Isı yalıtımının tüm dünyada kabul gören en önemli enerji tasarrufu yöntemlerinden biri olduğunun vurgulandığı seminerde, Türkiye’deki tüm binaların ısı yalıtımlı olması halinde 1 yılda 6 adet kömür santralinin çıkardığı sera gazı emisyonunun bertaraf edilebileceği belirtildi.
WWF-Türkiye ve Filli Boya Yalıtım işbirliğinde, iklim değişikliğiyle mücadele ve enerji verimliliği konularında farkındalık yaratmak ve Karbon Ayak İzi’ni azaltmak için ısı yalıtımı başta olmak üzere alabileceğimiz önlemler hakkında kamuoyunu bilgilendirme amacıyla yola çıkan “Daha İyi Bir Dünya” projesinin ikinci durağı Konya’nın ardından Bursa oldu.
Nilüfer Belediyesi ve Bursa Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile işbirliğinde 13 Haziran 2012 tarihinde Uğur Mumcu sahnesinde düzenlenen seminer, kamu kurum ve kuruluşları ve meslek odaları başta olmak üzere halkın yoğun ilgisi ile gerçekleştirildi.
WWF-Türkiye ve Filli Boya Yalıtım grubu yetkilileri tarafından küresel iklim değişikliği ve ısı yalıtımı konularında bilgilerin aktarıldığı seminerde iklim değişikliğinin nedenleri, etkileri ve iklim değişikliğiyle mücadele için günlük hayatımızda yapabileceğimiz basit değişiklikler ile alabileceğimiz önlemler katılımcılara aktarıldı. İklim değişikliği ile mücadelede enerji verimliliği ve ısı yalıtımının önemi, enerji verimliliği konusunda Türkiye’deki mevcut durum, yasal düzenlemeler, atılması gereken adımlar ve alınması gereken önlemler tartışıldı.
WWF-Türkiye Doğa Koruma Direktörü Sedat Kalem, yaptığı açılış konuşmasında günümüzde sera gazı emisyonlarının atmosferdeki seviyesinin doğanın kabul edebileceğinin bin katı daha hızlı arttığını vurgulayarak bireysel olarak atacağımız adımların iklim değişikliğiyle mücadeledeki önemini vurguladı. Kalem, “Küresel iklim değişikliği, bugün dünyanın karşı karşıya bulunduğu en büyük çevre ve kalkınma sorunu olarak kabul edilmektedir. 21. yüzyılda doğal kaynaklarımızın korunması ve sürdürülebilir kullanımı konularını artık birer “arka plan” konusu olarak değil, başlı başına bir hedef ve öncelik olarak ele alma ve bu sorumluluk duygusuyla hareket etme zorunluluğumuz bulunmaktadır. Bu sebeple, küresel iklim değişikliği ile mücadelede, hükümetler ve iş dünyasının atması gereken stratejik adımların yanı sıra, bireylere de ciddi sorumluluklar düşmektedir. Günümüzde, başlıca sera gazlarından biri olan karbondioksitin atmosferdeki miktarı, doğanın kabul edebileceği miktarın çok üzerindedir. Enerji ihtiyacını, dolayısıyla sera gazı emisyonlarını azaltmanın kısa vadede en ekonomik ve etkin yolu enerji verimliliğidir. Bu kapsamda Filli Boya ile yürüttüğümüz “Daha İyi Bir Dünya” projesi, küresel iklim değişikliğinin ekosistemler, toplumlar ve ekonomiler için yarattığı olumsuz etkilere dikkat çekmeyi ve Karbon Ayak İzi’mizi azaltmanın önemi konusunda toplumda farkındalık yaratmayı amaçlıyor.” dedi.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİYLE MÜCADELEDE İLK ADIM “ISI YALITIMI”
Toplantıda küresel iklim değişikliğinin nedenleri ve enerji verimliliği konusunda konuşan WWF-Türkiye Doğa Koruma Yönetmeni Mustafa Özgür Berke, Türkiye’nin enerji kaynaklarının verimli kullanılmaması sonucu enerji yoğunluğu yüksek ülkelerden birisi olduğunu vurguladı ve şöyle devam etti:
“Ülkemizde binalarda %30, sanayide %20, ulaşımda %15 oranında enerji tasarruf potansiyeli bulunuyor. Binalarda tüketilen enerjinin en büyük payı ise ısıtmadan kaynaklanıyor. Konutlarda toplam enerjinin %70’i ısıtma ve soğutma için tüketiliyor. Bu yüzden ‘yalıtım’ enerji tasarrufu için en önemli araçlardan birisi olarak karşımıza çıkıyor. Bunu su ısıtma, elektrikli ev aletleri ve aydınlatma takip ediyor. Aslında günlük hayatımızda çok önemsemediğimiz küçük ayrıntılar toplanarak bir bütünü oluşturuyor. Bu yüzden bizler bireysel olarak yapacağımız küçük değişikliklerle enerji tasarrufunda önemli kazanımlar elde edebiliriz.” dedi.
Filli Boya Yalıtım Grubu Genel Müdür Yardımcısı Gülay Dindoruk ise yaptığı sunum ile ısı yalıtımı ile sağlanabilecek enerji tasarrufunun önemine rakamlarla dikkat çekti. Ülkemizdeki binaların sadece %10’unun yalıtımlı olduğunu söyleyen Dindoruk, Türkiye’deki tüm binaların ısı yalıtımlı hale getirilmesiyle yılda 15 Milyar TL’ye eşdeğer enerji tasarrufu sağlamanın mümkün olduğunu belirtti. “Isı yalıtımı, kişilerin küresel iklim değişikliği ile mücadelesinde enerji verimliliği açısından diğer tüm yöntemler arasında en etkili olanıdır. Binalarınızın ısı yalıtımını artırarak ısıtma ve soğutma giderlerini düşürebilir, sağlayacağınız maddi kazanç ve konforun yanı sıra evinizin emisyonlarını azaltarak iklim değişikliğiyle mücadeleye katkıda bulunabilirsiniz. Bursa, iklimi itibarı ile kışları oldukça soğuk, yazları ise sıcak bir ilimiz. Isı yalıtımı ile Bursa’da ortalama bir apartman dairesinin yıllık 1400 m3 olan doğalgaz sarfiyatını %52 oranında azalmak mümkün. Daire başı yılda elde edilen tasarruf 605 m3 doğalgaza eşdeğerdir. Küresel iklim değişikliğinin en öncelikli sebebi doğalgaz, kömür, petrol gibi fosil yakıtların yanması sonucu atmosfere salınan sera gazları olduğu için, ısı yalıtımı ile elde edilen yakıt tasarrufu ile çok önemli miktarlarda sera gazı atmosfere salınmamış oluyor. Bursa’da ortalama bir apartman dairesinin ısı yalıtımı ile yılda 1.45 ton karbondioksit eşdeğeri sera gazı atmosfere salınmamış oluyor. Bu, daire başı 260 adet 30 yaşında karaçam ağacının bir yılda soğurduğu karbondioksite eşdeğerdir. Isı yalıtımı yaptırmak ile hem bu sayıda ağaç içeren bir ormanlık alanın atmosfere sağladığı katkıya eşdeğer bir katkı sağlamış oluyor, hem de aile bütçemize ve ülkemizin cari açık ile mücadelesine katkı sağlamış oluyoruz.” dedi.
Türkiye’deki binaların hepsi yalıtımlı olsaydı 1 yıl içinde neler olurdu?
Türkiye’deki bütün binalara yalıtım yapıldığı taktirde ısınmadan elde edilecek olan yıllık emisyon azaltımı ile Türkiye’deki otomobillerin %90’ının bir yıl boyunca oluşturduğu emisyonlardan ve 6 kömür santralinin bir yıl boyunca saldığı emisyonlardan bertaraf edilmesi sağlanır. Ayrıca Türkiye’deki tüm binaların ısı yalıtımlı hale getirilmesi ile elde edilecek olan yıllık emisyon azaltımı 6 Belgrad Ormanı büyüklüğündeki bir ormanda yer alan ağaçların ömürleri boyunca depoladıkları sera gazı miktarına eşdeğerdir.
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
• Sera gazlarının atmosferdeki seviyesi, doğanın kabul edebileceğinin 1000 katı daha hızlı artmaktadır.
• Kasırga, sel, kuraklık gibi beklenmeyen hava olayları son 30 yılda iki katına çıkmıştır.
• Son yüzyılın en sıcak ve en kurak yazları son 8 – 10 yıl içinde yaşanmıştır. Sıcaklık ölçümleri
ile elde edilen bu sonuçları bazı buzul erime olayları da desteklemektedir. Güney Kutbu’ndan şimdiye kadar görülmemiş büyüklükte buzul parçaları koparak ayrılmış, son 30 yılda İzlanda Buzulları’nda şimdiye kadar görülmeyen bir hızda erimeler yaşanmış, Himalaya ve Alpler’de buzul erime süreçleri hızlanmıştır.
ile elde edilen bu sonuçları bazı buzul erime olayları da desteklemektedir. Güney Kutbu’ndan şimdiye kadar görülmemiş büyüklükte buzul parçaları koparak ayrılmış, son 30 yılda İzlanda Buzulları’nda şimdiye kadar görülmeyen bir hızda erimeler yaşanmış, Himalaya ve Alpler’de buzul erime süreçleri hızlanmıştır.
• İklim değişikliği sonucu suların ısınmasıyla sudaki oksijen ve besinler azalmakta, böylece sular balıkların üremesi açısından elverişsiz hale gelmektedir.
• Yeryüzünde 1.6 milyar insanın, su kaynaklarının yanlış kullanımı, kirlilik, alan kaybı gibi nedenlerden dolayı su kaynaklarına erişimi kısıtlıdır
• Türkiye’de sulak alanlarımızın yarısı (üç Van Gölü büyüklüğünde bir alan) son 50 yılda ekonomik ve ekolojik işlevini yitirmiştir
• Dünyada her 13 dakikada bir tür yok olmaktadır. 1974’ten beri karasal canlı türlerinin popülasyonunda %31, tatlı su canlılarının popülasyonunda %28, denizlerdeki canlı türlerinin popülasyonunda ise %27 düşüş gözlemlenmiştir.
• Türkiye küresel iklim değişikliğinden en çok etkilenecek olan ülkeler arasında yer almaktadır.
• Türkiye ulusal biyolojik kapasitesini %100 oranında aşmış durumdadır. Buradaki en büyük pay Karbon Ayak İzi’dir.
Yorumlar