Kendi arsasına ev yapanların vergileri!

Kendi arsasına ev yapanların vergileri!
Hürriyet gazetesi yazarı Şükrü Kızılot'un, kendi arsası üzerinde çalışan işçilerin gelir vergisi kesintisi ve damga vergisine tabi tutulup tutulmayacağı ile ilgili yazısı...


Hürriyet okurlarının soruları arasında yer alan ilginç bir konu da kendi arsası üzerine yapacağı
inşaatta çalışan işçilere yapılan ödemelerden gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılmayacağı,
damga vergisine tabi tutulup tutulmayacağı ile inşaat yapımında kullanılacak malzeme ve hizmet alımlan karşılığı ödenen katma değer vergilerinin iadesinin mümkün olup olmadığı hususuna ilişkin.
Maliye Bakanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 8.8.2011 tarih ve GVK.64-1241 sayılı özelge ile yaptığı açıklama da göz önüne alınarak, konuyu aşağıdaki şekilde açıklayabiliriz.


GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
Gelir Vergisi Kanunu nun 37’nci maddesinin birinci fıkrasında, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş, söz konusu maddenin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde ise, gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden elde ettikleri kazancın ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere, ticari faaliyet bir tür emek sermaye organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin ticari faaliyet’ olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak, bir faaliyetin ticari faaliyet sayılabilmesi için kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte, faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurları ile birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeli¬ne sahip olması gerektiği ortaya çıkmaktadır.
Gerçek kişilerin ticari amaç olmaksızın, servetin nitelik değiştirmesi veya bir takım zorunlu nedenlerle gayrimenkul inşa etmeleri ticari faaliyet olarak kabul edilmemektedir.
Özel inşaat yapımında gayrimenkullerin şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşması ve ticari organizasyonun şekli ve maddi unsurlannı açıkça taşımasının, yapılan faaliyetin ticari sayılması için yeterli sayılacağını da göz ardı etmemek gerekiyor. Kişisel ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşan mesken veya şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşmamakla birlikte işyeri ya da mesken ve dükkan ünitelerinden oluşan inşaatın yapılması durumunda, ticari bir organizasyonun şekli ve maddi unsurları ile açıkça ortaya çıkması nedeniyle bu faaliyetin de ticari sayılması gerekmektedir.
Yukanda yapılan açıklamalara göre, yapılacak inşaatın ticari faaliyet kapsamında inşaat işi olmaması halinde gelir vergisi yönünden vergi mükellefiyeti tesisine gerek bulunmamaktadır. Ancak inşaat işinin ticari faaliyet kapsa¬mında değerlendirilmesi halinde, ticari kazanç yönünden gelir vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi ve inşaatta çalışan işçilere ödenen ücretlerin Gelir Vergisi Kanunu’nun 61’inci, 94’üncü, 103’üncü ve 104 uncü maddelerine göre vergi tevkifatına tabi tutulması gerekmektedir.
Öte yandan, yapılacak inşaatın ticari faaliyet kapsamında değerlendirilmemesi halinde, herhangi bir tevkif at yapılmasına gerek bulunmamakta olup, çalıştırılan işçilerin ücretlerinin, anılan Kanun’un 64’üncü maddesi hükmü gereğince diğer ücret olarak vergilendirilmesi, diğer ücretli olarak çalıştınlan işçilerin hizmetin ifa olunduğu takvim yılının ikinci ayında; takvim yılı içinde işe başlamış iseler işe başlama tarihinden itibaren bir ay içinde vergi dairesine başvurarak vergi karnesi üzerinde vergilerini tarh ettirmeleri gerekmektedir.


GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun verginin konusunu teşkil eden işlemler başlıklı 1/1’inci maddesinde, Türkiye’de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.
Buna göre; kişinin özel mülkiyetinde bulunan arsan üzerine yaptınlan inşaat, ticari faaliyet kapsamında bir teslim ve hizmete konu olmadığı takdirde katma değer vergisine tabi tutulmayacaktır. Ancak, yaptırılan bu inşaata ilişkin bütün mal ve hizmet alımları ilke olarak katma değer vergisine tabi olacaktır. Diğer taraftan, yaptırılan bu inşaata ilişkin mal ve hizmet alımlan nedeniyle ödenen katma değer vergisinin iadesi de kanunen mümkün değildir.


DAMGA VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
Damga Vergisi Kanunu’nun 1’ inci maddesinde; bu Kanun’a ekli (1) sayılı tabloda yazılı kâğıtların damga ver¬gisine tabi olduğu, bu kanundaki kâğıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği; Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “IV. Makbuzlar ve diğer kağıtlar” başlıklı bölümünün l/b fıkrasında, “Maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dâhil) için verilen makbuzlar ile bu paralann nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kağıtlar’ın binde 6,6 nispetinde damga vergisine tabi tutulacağı hükme bağlanmıştır.
Yukanda yapılan açıklamalar çerçevesinde, yapılacak özel inşaatın ticari bir faaliyet olarak değerlendirilmesi halinde inşaatta çalıştınlacağı belirtilen işçilere yapılacak ücret ödemelerine ilişkin olarak düzenlenen kâğıtların Damga Vergisi Kanunu’na ekli (1) sayılı tablonun IV/l-b bölümü uyarınca binde 6,6 nispetinde damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.




Hürriyet/Şükrü Kızılot

Yorumlar

Popüler Yayınlar