Türkiye’nin Geleceği Afet Yasası ve Kentsel Dönüşüm İle Şekillendiriyor
Türkiye’nin Geleceği Afet Yasası ve Kentsel Dönüşüm İle Şekillendiriyor
Emlak Konut GYO Genel Müdürü Murat Kurum, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın kanunlaşması ile güvenli yaşam alanları oluşturulacağını belirtti.
Sektöre yön veren projeleri ve hızlı büyüme oranıyla Türkiye’nin gayrimenkul devi haline gelen Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) A.Ş. halka arz sürecinde elde ettiği başarıyı, kentsel tasarım projelerinde de gösteriyor. 2011 yılında 815 milyon 423 bin 589 TL net satış gerçekleştiren ve 333 milyon 120 bin 935 bin TL kâr elde eden şirket kârını yine yatırımlara dönüştürerek, Türkiye’yi modern yaşam alanlarıyla buluşturmaya devam ediyor. Şirket, kendi arsaları üzerinde projeler geliştirirken, bir yandan da büyük ölçekli kentsel dönüşüm projelerinde aktif rol oynuyor. Emlak Konut GYO Genel Müdürü Murat Kurum, dünyanın önde gelen GYO’ları arasında yer alma hedefindeki Emlak Konut’un hızla büyüdüğünü belirterek, “2012 içresinde de en az 3 milyar TL satış yapmayı bekliyoruz. Bu kaynakla, İstanbul’da büyük kentsel dönüşüm projelerine imza atmak arzusundayız” dedi.
Kurum, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hazırladığı, TBMM Genel Kurul gündemine alınan ‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın kanunlaşması ile birlikte vatandaşların afetlere karşı güvenli yapılara, güvenli bölgelere kavuşurken bir yandan da yıkılan alanlarda bütüncül bir planlama anlayışı ve yeni altyapı ve ulaşım sistemleri ile şehirlerin daha düzenli hale gelmesinin sağlayan düzenli bir yapılaşmaya gideceklerini, böylece kaynak israfının engelleneceğini belirterek, “Kentsel tasarım projeleriyle, kültürel alanlar, müzeler, tiyatrolar, spor ve sağlık alanları gibi sosyal aktivitelerin yoğun olduğu karışık kullanımlı mekânlar ve peyzaj unsurları ile ilişkilendirilen projede, yenilenebilir enerji zorunlu olacak” diye konuştu.
Kurum sözlerine şöyle devam etti; “Çevre bakanlığınca hazırlanan yasa ülke geleceği açısından büyük önem arz ediyor. Bu alanda çok uzun yıllar deneyimi olan bir kişinin bakan olması Türkiye için bir kazançtır. Bu yasa rantsal değil deprem odaklı dönüşümün önünü açıyor. Sektördeki inşaat firmaları, sivil toplum örgütleri ve özellikle de riskli binalarda yaşayanlar için bu yasanın önemi büyük. Türkiye’nin geleceği bu yasa ile inşa edilmeli. Dönüşümün maliyetinin 400 milyar olacağı düşünüldüğünde ülke ekonomisine ve işsizliğe katkısının ne kadar büyük olacağı görülecektir. İstanbul’un çehresini değiştirecek bu yasaya sahip çıkmak vicdani bir borç ve sorumluluktur. Belediyeler, sivil toplum kuruluşları, inşaat firmaları bu yasa için dayanışmalı ve bu yasaya sahip çıkmalı. Riskli binalarda ikamet eden vatandaşlarımıza da büyük sorumluluklar düşmektedir. Bu anlamda, vatandaşlarımızın bakanlık ve belediyelerle işbirliği içinde olmasını arzu ediyoruz.
Depremle ilgili telafisi olmayan acıların bir daha yaşanmaması için bu yasa çok önemli. Türkiye’nin gerçeği olan deprem riskini unutmamalı, hatalarımızdan ders almalıyız. Yeni bir Türkiye inşa etmek için özel sektör, devlet ve vatandaş el ele vermeliyiz. Bilim adamlarının da her zaman söylediği gibi deprem değil, kalitesiz binalar insanların hayatını kaybetmesine neden oluyor.
Biz de Emlak Konut olarak Resneli, Kayaşehir, Başakşehir gibi bölgelerde rezerv alanları oluşturmak ve kentsel dönüşüme katkı sağlayacak projeleri hayata geçirmeyi planlıyoruz.”
Hoşdere ve Zekeriyaköy Emlak Konut’la dönüşecek
Hoşdere ve Zekeriyaköy’de büyük ölçekli araziler için, kentsel tasarım çalışması gerçekleştirildiğini ifade eden Kurum, global şehircilik ilkeleri doğrultusunda bu alanlarda yeni kentler kuracaklarını söyledi. Kurum, İstanbul Başakşehir ilçesine bağlı Hoşdere Köyü sınırları içerisinde yer alan, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) mülkiyetindeki yaklaşık 1 milyon 105 bin metrekare yüzölçüme sahip taşınmazlardan imar planı ve uygulaması sonucunda oluşacak olan 550 bin metrekare imar parselinin üç grup tarafından ortaklaşa geliştirildiği bilgisini verdi. İki bölgede de karma kullanımları içeren bir program stratejisine sahip tasarımların yapıldığını ifade eden Kurum, “Yoğun şehir yapısını, üretken peyzaj mimarisi ve canlı ticari koridor yaratılması gibi katalizörler aracılığı ile aktif hale getirmeyi hedefliyoruz. Kültürel alanlar, müzeler, tiyatrolar, spor alanları, sağlık alanları gibi sosyal aktivitelerin yoğun olduğu karışık kullanımlı mekanlar, peyzaj unsurları ile ilişkilendirildi. Binaların cephesi, yüksekliği, altyapısı olmak üzere her türlü detayı düşünerek projeyi oluşturuyoruz. 3 bölge için yenilenebilir enerjiyi de zorunlu hale getireceğiz” dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile birlikte yürüttükleri Hoşdere ve Zekeriyaköy projelerinde, hem dünyada hem de Türkiye’de saygınlık kazanmış tasarımcılarla çalıştıklarını ifade eden Kurum, Zekeriyaköy’de geliştirilen kentsel dönüşüm projeleri kapsamında geleneksel Türk evleri modelinden yararlanılacağını da belirterek, şöyle devam etti; “Osmanlı İmparatorluğu’nun kapladığı sınırlar içerisinde, Anadolu ve Rumeli’de yerleşmiş, kendi özellikleri ile egemen olmuş bir konut tipoloji olarak yorumlanan Türk evleri, merkezi tasarım kriterlerinden yola çıkılarak tasarlandı. Bu doğrultuda, Türk evinin plan şeması ve özelliklerinden yola çıkarak, cumbalar, avlular, yüksek tavanlar ve geniş saçaklar ile taş ve ahşap cephe kaplamaları, günümüz teknolojisiyle birleştirildi.
Emlak Haberleri
Yorumlar