ANADOLU YAKASI SİLUETİ DEĞİŞİYOR
Son yıllarda hızla artan markalı konut projeleri, bir yandan kentsel dönüşüme katkı sağlarken, diğer yandan da İstanbul`un siluetine damgasını vurmaya başladı...
KADİR TOPRAKKAYA - KADIKÖY LIFE
Son yıllarda hızla artan markalı konut projeleri, bir yandan kentsel dönüşüme katkı sağlarken, diğer yandan da İstanbul`un siluetine damgasını vurmaya başladı.
Maslak - Zincirlikuyu arasında bulunan bölgede 90`lı yıllarda başlayan yüksek yapılar, artık İstanbul`un her köşesinden yükselirken; megakentin aynı zamanda yeni yüzünü de temsil eden ve boyları 100 metreyi geçen 60-70 katlı gökdelenler, yüksekliklerinin yanısıra yeni İstanbul sliüetinin de yapı taşları oldular.
Sayfiye kenti ve orman bölgesi Anadolu yakası
35 kilometrelik sahil bandıyla 60`lı ve 70`li yılların sayfiye kenti olup, ormanlık alanlarıyla İstanbul`un adeta en yeşil bölgesi kabul edilen Anadolu Yakası da şimdilerde bu değişimden payını alıp, ödüllü projeleriyle gökyüzüne doğru yükselerek, siluetini değiştiriyor.
Turgut Özal`ın ANAP iktidarı ile başladı
Herşey 12 Eylül darbesinin ardından, 1983 yılında 9`ncu Cumhurbaşkanımız merhum Turgut Özal`ın kurduğu Anavatan Partisi`nin güçlü bir şekilde iktidara gelmesiyle başladı. O sıralar Anadolu Yakası`nda Kadıköy dahil olmak üzere ilk kez belediye olma özelliğini kazanan ilçeler, hızlı bir gelişme içine girerek yeni yerleşim alanları açtılar ve Türkiye`nin her bölgesinden, özellikle doğu ve güneydoğu bölgelerinden çok yoğun bir göç alarak, yeni nüfus yapısını oluşturdular.
Yeni ilçeler, yeni merkezler doğdu
Bu oluşum, İstanbul`un hem Avrupa Yakası`nda hem de Anadolu Yakası`nda yeni ilçeler, yeni merkezlerin ortaya çıkmasına zemin hazırladı. 80`li yılların ikinci yarısında ilk olarak Ümraniye, ardından Maltepe ve Pendik ilçe olma özelliği kazandılar. Buralara da sığamayan yeni nüfus, Maltepe`nin ormanlık bölümü Başıbüyük ve Sultanbeyli bölgesini işgal ederek, yönetimin biraz da oy kaygısıyla buralarda yapılaşmaya olanak sağlamasına zemin hazırladılar.
Çavuşbaşı, Sarıgazi, Taşdelen ve Alemdağ bölgeleri yoğun yerleşime açıldı
Herkes ?Anadolu Yakası ne kadar genişledi? diye düşünürken, bu defa ormanlık alanların en yoğun bulunduğu kuzey bölgesinde genişleme belirtisi gözlenmeye başladı. Beykoz`da Acarkent adı altında ve ormanın tam içinde dev bir site doğdu. Ardından Osmanlı`nın mesire yerleri olan Çavuşbaşı, Sarıgazi, Taşdelen, Alemdağ bölgeleri yoğun yerleşime açıldı ve bu bölgede üç yeni ilçe daha doğdu. 9 Ağustos`ta ihalesi yapılacak olan Anadolu Yakası`nın ikinci metro projesi Üsküdar-Çekmeköy- Sancaktepe İhalesi`ni Ataşehir-Ümraniye arasındaki üçüncü metro projesinin izleyeceği haberini, buradan ilk olarak duyurmak istiyoruz.
1,6 milyondan 5 milyon nüfusa...
80`li yılların başında sadece 1 milyon 600 bin olan Anadolu Yakası nüfusu, bugünlere gelindiğinde 5 milyonu çoktan aşmış durumda. Bu beklenmedik hızlı yerleşim artışı, İstanbul`un ihtiyaçlarını da elbette değiştirdi. Önceleri işgal ettikleri kamu arazilerine tek katlı gecekondular yapan İstanbul`un yeni sakinleri, daha sonraları bu gecekonduları 2-3 katlı mütevazi binalara, şimdilerde ise kat karşılığı rezidanslara, plazalara devretmeye başladılar...
Enine tükendi, dikine yükselme başladı
Aradan geçen 25 yılı geride bıraktığımızda, ?Genişlemenin enine doğru olan boyutunun tamamlandığını, sıranın dikine doğru genişlemeye geldiğini, bunun için de binaların yükselmeye başladığını görmekteyiz? diyen uzmanlar, bu gidişin pek de doğru olmadığı fikrinde birleşiyorlar. Altyapının ve sistemin bu yükü kaldırmaya uygun olmadığına değinen uzmanlar, ?Kontrolsüz atılan her adım, ileride çok büyük ve geri dönülmesi imkansız sorunların ortaya çıkmasına zemin hazırlayacaktır? uyarısında bulunuyorlar.
Ümraniye bölgesi yüzde 40 imar ruhsatı verdi
Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can`ın, Modoko Mobilyacılar Sitesi`nde imar durumunun yükseltildiğini müjdelediği bir toplantıda büyük bir övgüyle açıkladığı cümle, uzmanların bu konuda ne kadar haklı olduğunu gösteriyor. Başkan, ?Bütün İstanbul`da verilen imar izinlerinin toplamının yüzde 40`ını Ümraniye Belediyesi olarak ben verdim? demiş ve konuklardan büyük alkış almıştı...
Kartal ve Aydos ormanlık alanları korunmalı
Kartal`a bağlı bazı bölgeler ve özellikle Aydos civarının mutlaka korunması ve buralardaki yapılaşmanın kontrollü gelişmesi için yetkililerin çok dikkatli olması gerektiğine değinen uzmanlar, dünyanın en büyük adliye sarayının da bu bölgede bulunmasının altını çiziyorlar. Çevrenin her zaman cazip olacağını ve mevcut imkânları her zaman zorlamak gibi bir potansiyeli beraberinde taşığını belirten uzmanlar, ?yeşile saygı duyulmalı? diyorlar.
Palladium, Nida Kule, Marriott, Akasya ve Dumankaya Vizyon ile başladı
Anadolu Yakası Silueti`nin gökyüzüne doğru yükselerek değişim göstermesi girişimi, ilk olarak 2003 yılında yapımına başlanan Nida Kule ile start aldı diyebiliriz. Ardından Büyükhanlı Kardeşler tarafından yapılan ve bugün Anadolu Yakası`nın ilk uluslararası beş yıldızlı oteli Mariott olarak kullanılan binayı, yine Nida Kule`nin sahibi olan Tahincioğlu Ailesi`nin yaptığı Palladium Alışveriş Merkezi ve rezidans binası izledi. Son olarak ise Kadıköy`ün Ak Merkezi olarak lanse edilen Akasya Projesi, Varyap`ın Meridien Projesi, Dumankaya tarafından Örnek Mahallesi`nde İkon ve Kartal E-5 kenarında yapılmakta olan Vizyon projeleri, bu zincirin halkaları oldu.
Fikirtepe Bölgesi`ne 40 bin yeni konut
Geçtiğimiz yıllarda Türk basınında ilk kez duyurduğumuz ve ?Yeni Kadıköy? olarak kapak konusu yaptığımız dosyada, sadece Fikirtepe Bölgesi`nde 40 bin yeni konutun devreye gireceğini bildirmiştik. Bizler bu haberin Kadıköy adına en ürkütücü kentsel dönüşüm olarak algılanacağını düşünürken, birçoğunun bizimle aynı fikirde olmadığını gördük. Eski yıllarda verilen anlamsız tavizlerle Fikirtepe bölgesinde 50 metrekarelik arsa parçaları üzerine 3-4 katlı yapılan gecekondulara, şimdilerde yenilenmesi için oturanlar tarafından istenen bir başka taviz daha verilerek, 8-9 bin konut olması gereken bölgeye, tam 40 bin konut yapılmasının önü açılmıştır...
Gözcübaba Tepesi`ne dikkat!
Bu bölgede en çok dikkat edilmesi gereken alanın, Gözcübaba Tepesi olarak bilinen E-5 Göztepe Kavşağı girişinde, sağ tarafta kalan arazi olduğunu Kadıköy Life Dergisi olarak yetkililere bir defa daha hatırlatıyoruz. Kamu arazisi olan 100 dönümlük bu bölge, önceleri Çocuk Esirgeme Kurumu`na ait olmasına rağmen TOKİ`ye devredilmiş, oradan da Avusturyalı bir şirkete satılmıştı. Ancak o şirketin de iflas etmesiyle ortada kalmış ve şimdilerde 60-70 katlı 3 büyük gökdelenin yapılacağı fısıltıları dolaşmaya başlamıştır. Tepe`nin topoğrafik yapısı ve kuzey rüzgarlarını Erenköy, Göztepe, Caddebostan ve Feneryolu gibi bölgelere ulaştırması nedeniyle, ?bu tepede dikine yapılaşmaya izin verilmemeli? konusunun tartışılması gerektiğini vurguluyoruz...
Caddebostan - Tuzla Sahilyolu
Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi`nin Caddebostan-Tuzla Sahilyolu konusunda çok dikkatli olması gerektiğini vurgulayan Anadolu Yakası sakinleri, bu bant üzerindeki geri dönüşü mümkün olmayan girişimlere onay vermemeleri konusunda yetkililerin hassas davranmalarını istiyorlar. Yeni İstanbul Markası olan sahilyolu bandı için, çevresine uyumlu ve Türkiye Vitrini olmaya aday projeler üzerinde çalışılması gerektiğine değinen uzmanlar ise, ?Bu uzunlukta ve olağanüstü müsait konumda bir tek sahilyolumuz var. Yarışmalar açılmalı ve en doğru proje tesbit edilip uygulanmalı? diyorlar.
...
Anadolu Yakası`nın yeni silüetiyle ilgili olarak Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, Remax-Yıldız Kurucusu Çağatay Demirayak ve Mimar İbrahim Tütenyurd`dan görüşlerini aldık:
Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk: 2.07 üzerinde emsal verilen yerler maalesef silüeti bozdu
Anadolu Yakası`nın ve Kadıköy`ün silüetinin değiştiği kesinlikle göze çarpıyor. Özellikle yükselen binalar dikkati çekiyor. Kadıköy`de emsal 2.07, yükseklik (h) serbest. Son zamanlarda önce otellere, sonra müstakil parsellere emsal arttırıldı, (h) serbest olduğu için yüksek binalar ortaya çıktı. Mesela, Siyami Ersek Hastanesi Haydarpaşa`nın kalbine saplanan bir hançer gibi gözüküyor. Sonra Moda girişindeki otel, yine Göztepe Meteoroloji arsasına yapılan konut inşaatı... 2.07 üzerinde emsal verilen yerler maalesef silüeti bozdu. Burada ilçe belediyelerinin bu konuda yetkileri nin sınırlı olduğunu ifade etmeliyim. Dava açmak dışında yapacağı bir şey yok. Biz Kadıköy Belediyesi olarak dava açıyoruz, takip ediyoruz, ancak asıl İstanbul Büyükşehir Belediyesi`nin özel kararı ile bu binalar ortaya çıkıyor...
Esasen, imar düzenlemeler ada bazında olmalı, parsel bazında plan tadilatı yanlış, kişiye özel oluyor.
Yüksek binalar yeşil alanları arttıyor ama yoğunluk da artıyor. Çok dikkatli olunması gerekir. Yeni binalar yapılması, depreme dayanıklı olması bakımından belki iyi bir durum, ama mevcut bina stoğumuz yenilenmiyor; özel yerlere, yeşil alanlara bu izinler veriliyor. Halbuki bu değişiklikleri ada bazında yayıp kullansalar, Kadıköy`deki tüm eski binalar yenilecek, hem eski bina görüntüsü kaybolacak hem depreme karşı dayanıklı binalarda yaşayacağız.
Remax Yıldız Kurucusu ve Broker`ı Çağatay Demirayak: Metro hattıyla silüet daha da değişecek gibi gözüküyor
Anadolu Yakası`ndaki hareketleri ve değişimi çok iyi izliyoruz. Kişi ve kurumların ihtiyaçlarını doğru algılayınca, beklentilerine uygun tespitleri de çok rahat yapabiliyoruz. Dolayısıyla değişen yaşam koşulları ve hızıyla birlikte ortaya çıkan tablo şunu gösteriyor:
Bölgede modern ofis alanlarına ve özellikle deprem sonrası veya sıfır binalara olan talep oldukça arttı. Standartlar hızla yükseliyor. Yeni iş dünyası ve uluslararası finans hareketi, ticari yapılaşmayı ve kongre otellerini destekler duruma geldi. E-5 metro hattının önemi sebebiyle bu alandaki silüet daha da değişecek gibi gözüküyor. Tıpkı yurtdışında olduğu gibi herkes metro hatlarına yakın yerlerde işini/evini konumlandırmak ve işe/eve yürüyerek gitmek istiyor. Özellikle son dönemde insanlar, yeni binalara ve bütün yaşam ihtiyaçlarını aynı alanda karşılayabilecekleri güvenli ve site özellikli yapılara daha fazla ilgi duyuyor. Bunun yanısıra şehir merkezinden kopmak istemeyen ancak yeni binaları tercih eden bir kesim de var. Mütteahitler ve inşaat firmaları da bu talebe yönelik olarak eski binaların yenilenmesiyle ilgili zaten atakta.
Mimar İbrahim Tütenyurd: Avrupa yakası gibi Anadolu yakası
Avrupa Yakası gibi Anadolu Yakası`nın da silueti süratle değişecek. Planlamalar ve gelişmeler bunu gösteriyor. Bu kaçınılmaz bir sonuç. Yapıların depremselliğini sağlamak ve insanları daha modern ve günün ihtiyaçlarına cevap verebilecek kaliteli binalarda yaşatmak düşüncesi bunu doğuruyor.
Daha önceki sayılarınızın birinde, Anadolu Yakası için en ideal kentsel dönüşüm bölgesinin Fikirtepe, Gözcübaba ve Merdivenköy bölgesi olduğuna değinmiş ve buranın Kentsel Dönüşüm Projeleri`nin uygulaması için en ideal bölgelerden biri olduğunu belirtmiştim. Kontrol dışı olan gelişmeler sonucu, yapı kalitelerinin çok düşük olması, bitişik nizam ve neredeyse parsellerin tüm alanları üzerine oturmuş yapılaşmalar, nefes alınacak boşluklar bırakmamış ve hatta hava akışlarını da sağlayacak hava koridorlarını tıkamıştır. Ancak, binaların az katlı oluşu bölgenin çevresi üzerindeki etkisini kısmen de olsa azaltmıştır. Bu nedenle, bölgeye sağlıklı yapılar ile şehircilik anlamında düzgün bir yapılaşma ile mimari değer de taşıyacak yeni bir yüz kazandırılması amacını da gütmüştüm. E-5 kenarında ki görüntü kirliliğini yokederken, depremsellik açısından da güvenli binaların yapımını hedeflemiştim.
Tabii bu tip planlamaları yaparken önemli şehircilik kriterlerini de gözardı etmemek ve yeni oluşturulacak şehrin, eskisini aratır olmaktan arındırmak gerekmektedir. Sadece planlamanın yapıldığı alanı değil, çevreyi de düşünen geniş çaplı bir kriterler manzumesinden hareket edilmelidir.
Yüksekliklerin serbest olup, emsallerin artması, burada yaşayacak veya çalışacak olan nüfusu ciddi anlamda artıracaktır. Bu durum beraberinde mevcut altyapıların yeniden değerlendirilerek, planlama sonucu gereken kapasitelere ulaştırılması mecburiyetini doğuracaktır. Beraberinde ulaşım, hizmetler v.b. de yer alacaktır. Yaşayan nüfusun yaklaşık olarak 4 ila 5 katı artması söz konusudur. Hele ticaret adalarında en az 4-5 bin kişinin çalışacağını ve bunların da ziyaretçilerini düşünürseniz, bu insanların yemek, otopark, ulaşım v.b. ihtiyaçları ve bunları belirli saatler arasında yapmaları mecburiyetinin varlığı yanında, geceleri bu alanların boş kalmaları, biraz düşündürücü ve ürkütücü olabilir. Bu adalardan birkaç tanesinin yan yana geldiğinde, olay daha da ciddi boyutlarda demektir. Planlama alanları ve plan notları da ayrıca çok ciddi anlamda önem taşıyacaktır. Planlamacıların ve yerel yönetimlerin tasarlanacak olan projeleri bu gözlerle de değerlendirmeleri ve çözümler için yatırımcılara belli kriterler koymaları gerekmektedir kanısındayım.
Yapıların yatay gelişmeleri, yeşil alan ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaklaşınca, dikey gelişmeler de kaçınılmaz olmaktadır. Bunun örneklerini, dünyada birçok ülkede de görmekteyiz. Bugün E-5 üzerinde herkesin yakından bildiği birçok yüksek yapılaşma var. Yeni projeler de yolda. Bütün bunların yanısıra bu bölgeleri, başka ilçelerdeki veya yakın çevre ilçelerindeki dikey yapılaşmayı öngören kentsel dönüşüm projelerinin takip etmesidir. İşte işin diğer bir korkunç tarafı da bu olabilir.
Anadolu Yakası`nda, birçok ilçede çok yakında dikey öngörülü Kentsel Dönüşüm Projeleri artacaktır. Kentsel Dönüşüm Projeleri`nin ille de dikey olması diye bir şart yoktur. Planlama konseptinin ön gördüğü tasarım çerçevesinde bazı adalar dikey gelişirken, bazı adalarda yükseklikle ilgili sınırlamalar getirilebilir. Topoğrafik yapı, unutulmaması gereken oldukça önemli bir kriterdir. Önemli olan kentin bütünüdür ve yaşamasıdır. Planlama aşamasında teşkil edilecek hava koridorları ve yönlendirmeleri doğru yapılamaz ise ıslıkların çaldığı, rüzgarların melodiler oluşturduğu bir kent yaratabiliriz. Şehrin, yeşil alanlarla nefes almasını sağlayalım derken, nefessiz bir kent yaratabiliriz. Kaş yapalım derken, göz çıkarabiliriz. Her şeye rağmen gereken hassasiyetin ve önemin verileceğinden eminim. Zira, bu kent hepimizin gelecek nesillere en büyük mirasıdır.
Yorumlar