İç piyasa daraldı gözler yabancıya çevrildi
İç piyasa daraldı gözler yabancıya çevrildi
Gayrimenkul sektörü kötü geçen 2012 yılının ardından 2013’e büyük beklentilerle giriyor. Not artırımı ve mütekabiliyetle umutlanan sektörün daralan içi piyasadaki kötü piyasayı aşması için yurt dışında da tanıtıma ağırlık vermesi gerekiyor
Gayrimenkul sektöründe son yıllarda büyük bir gelişme yaşandığı su götürmez bir gerçek. Sektör büyük bir hızla gelişirken beraberinde birçok sektörü de büyütüyor. Yeni yaşam tarzları sunan projeler konut ihtiyacı olanların aklını çelerek pazarı büyüttükçe büyütüyor.
Sektörü bu kadar cazip hale getiren en önemli sebep ise gayrimenkulün bir yatırım aracı olarak ön plana çıkması oldu. Son yıllarda altın dışındaki yatırım araçlarına büyük bir üstünlük kuran gayrimenkuldeki bu gelişimin hızını az da olsa altın kesti. Fakat 2008’den sonra iyice gelişen gayrimenkul sektörünü fren yapmaya zorlayan en büyük etken ise ekonomiyi soğutma girişimleri oldu. Geçtiğimiz yıl kredi faizlerinde yaşanan yükselişle birlikte sektörde yatırımlar azalırken satışlar birden kesildi.
Komşularla esen soğuk rüzgarlar ve dünyadaki kriz de ekonomide tedirginlik yaratırken, bundan doğal olarak konut alıcıları da etkilendi. Sektör de bu nedenle 2012’yi çok da parlak neticelerle geçirmedi.
2013’ten beklentiler yüksek
2013 beklentileri ise oldukça yüksek. İnşaatın yüzde 10 büyüyebileceği konuşuluyor. Bu kadar kötü geçen bir yılın ardından bu beklentiler haksız da sayılmaz. Özellikle Fitch’in Türkiye’yi yatırım yapılabilir olarak belirlemesi mütekabiliyet yasasının adeta kaymağı oldu. Eğer mütekabiliyet yasası değişmeden not artırımı olsaydı bu kadar etki yaratmazdı. Bu nedenle 2013 yılında özellikle Körfez ülkelerinden büyük bir talep bekleniyor. Bu ülkeler şimdiye kadar Türkiye’den gayrimenkul alamıyordu. İyi bir tanıtımla sektörün pastayı çok daha fazla büyütmesi çok zor olmaz. Zaten sektör Körfez’den gelecek talebin sinyallerini bu yılın sonlarında almış durumda. Birçok firma yabancılara kontu satmaya başladı. 2013’te de not artırımıyla birlikte hem bireysel hem de kurumsal yatırımların artması bekleyen sektör sadece beklemekle kalmalı hazırlıklarını da buna göre yapmalı.
İhtiyaç kimseyi yanıltmasın
Gayrimenkulün cazibesi birçok firmayı sarmış durumda ama albenisi yüksek olan bu sektör içinde bazı riskleri de barındırıyor. Sektörün dikkat etmesi gereken en önemli nokta ise mevcut konut ihtiyacının yanılgısına kapılmaları olacaktır. Türkiye’de milyonlarca konutun yenilenmesi gerekiyor ama bunun gerçekleşebilmesi için bu ihtiyacın talebe dönüşmesi şart. Bu da ancak alım gücü ve yeni finansal kaynakların yaratılmasıyla mümkün olabilir. Fakat şimdiye kadar konut alıcılarına bu yönde bir teşvik gelmediğini söylemek gerekiyor. İhtiyaç talebe dönüştürülemediği sürece sektör fazla arz nedeniyle büyük bir stokla karşı karşıya kalabilir. Bu da sektördeki tüm dengeleri yerinden oynatabilir.
Türkiye’de yılda 400 bin ile 500 bin konut satışı gerçekleşiyor. Bu satışların içine sıfır ve ikinci el konutlar dahil ediliyor. Bu tabloda markalı konut satışlarının rakamlarını net olarak kestiremesek bile 50 ile 1000 bin arasında olduğu düşünülüyor. Yani vatandaşın alacağı yeni konut sayısı belli.
Bunun ötesine üretilen konutlar ancak stoğa gidecek. Bu sayıda üretilen konutlar da bile sıkıntılar olabilir. Çünkü belli
Bu kadar konutu kim alıyor?
Firmaların dikkat etmeleri gereken bir başka nokta ise markalı konutların büyük bir bölümünün oturmak için değil yatırım amaçlı alınması. Bu da yapılacak projelerin belli kriterleri taşımasını gerektiriyor. Yani firma sadece kendisi değil, yatırımcıya da kazandırmak zorunda. Yatırımcı artık seçici oldu ve pazardan malı seçerek alıyor. Bu da sektörde kıran kırana bir rekabeti getiriyor. Bu rekabete dayanamayan firmalar ciddi sıkıntı yaşarken diğerleri ise büyümeye devam edecek.
Gayrimenkul hala cazip
Türkiye’de gayrimenkul sektörü hala büyük bir potansiyel taşıyor. Gelişmiş ülkelere göre dezavantajlarımız da var, avantajlarımız da var. Avantajlar ağır bastığı sürece Türkiye’de ve özellikle İstanbul’da yatırım yapanlar kazanmaya devam edecek. Çünkü kent hala gelişme gösteriyor. İstanbul o kadar az ve çarpık gelişmiş ki yapılacak her yeni yatırım gayrimenkul fiyatlarını yükseltiyor. 3. Köprü, 3. Havalimanı, Kanal İstanbul, metro yatırımları vs. gibi, yatırımların adı bile arsa fiyatlarının patlamasına neden oluyor. Bu tablo da gayrimenkul yatırımının belli bir süre daha cazip olabileceğini gösteriyor. Bunun içinse yatırımcının doğru yatırımı bulabilmesi gerekiyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı, haber veya fotoğrafın tüm hakları www.emlaktasondakika.com'a aittir. Ancak alıntılanan köşe yazısı, haber veya fotoğraf, www.emlaktasondakika.com linki verilerek kullanılabilir.
Yorumlar