Yazarlar ve ressamlar nasıl kurtuldu
YILLAR önce, Başbakan Ecevit’in talimatı üzerine, Yardımcısı Hüsamettin Özkan ile beraber “özel bir operasyon” yapmasaydık, başta yazarlar ve ressamlar olmak üzere, sanatçılar perişan olacaktı.
OPERASYON KONUSU OLAY
Yaklaşık 15 yıl kadar önce, “vergi reformu” iddialarıyla, vergi yasalarında büyük değişiklikler yapıldı.
Bunlardan biri de kitap, makale ya da şiir yazan, karikatür, resim, heykel ya da beste yapan kişilerle ilgiliydi. Buna göre örneğin, yılda bir makale yazan kişi; vergi dairesine kaydolacak, vergi levhası asacak, geliri olmasa bile defter tutacak, her ay KDV, geçici vergi ve yıllık gelir vergisi beyannamesi verecekti!
Yasa çıkınca, ortalık toz duman
oldu. Bu bilim, sanat, kültüre, özellikle basına ciddi bir darbeydi!
Hiç unutmuyorum, Sevgili Hasan Pulur o dönemin meşhur şarkısı “Nereme nereme”den esinlenerek “vergi levhasını nereme nereme” diye bir yazı yazmıştı..
Aynı gün Milliyet’te Güneri Civaoğlu dahil, 7 köşe yazarı, yazarlar ve sanatçılara vergi konusunu ele almışlardı.
Bekir Coşkun da Başbakan Ecevit’i kastederek Hürriyet’te “Bunlar olayı bilmezler ve KDV defterine şiir, şiir defterine de KDV yazarlar” diye “ince ayar” bir eleştiri yapmıştı..
OPERASYON BAŞLIYOR
3 Mart 1999 günü Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan aradı.
- Hocam, sizi Sayın Başbakanımızın talimatı üzerine arıyorum. Seçimler yaklaştı. Yazarlara ve sanatçılara defter tutma, beyannameler verme, levha astırma ve ufak bir hatada hapis cezası gibi uygulamaya büyük tepki var. Gazetelere gidiyoruz, ciddi tepki var. Hepsi, sizinle görüşerek düzeltmemizi istiyorlar. Bu sorunu seçimden önce çözmeliyiz. Aman bana ‘kanun çıkartın’ demeyin. Çünkü Meclis tatilde..
- Sayın Bakanım, bunun çözümü basit. Yetkililere söyleyin, bir genel tebliğ ile defter tutma, beyanname vs. olayı kaldırılır, olur biter.
- Hocam ben pratik adamım. Bu konu bizim için çok acil. Bırakın Maliye’yi, siz bana bir genel tebliğ taslağı hazırlayın. Ben bu olayı sizinle gerçekleştirmek istiyorum. Sayın Ecevit de özellikle bunu rica ediyor. Siz hazırlayın, ben de Resmi Gazete’de yayınlatayım. Olsun bitsin..
OPERASYON TAMAM
Maliye’nin dışında vergi ile ilgili genel tebliğ hazırlanması pek rastlanan bir olay değildi. Ancak ülkenin Başbakan’ı adına Başbakan Yardımcısı rica ediyordu. Üstelik, kendileri ile özel bir yakınlığım olmadığı halde, rica ediyorlardı.
Tebliğ taslağını hazırlayıp, verilen özel faksa gönderdim.
Ertesi gün Hüsamettin Özkan yine aradı.
- Hocam, tebliği Maliye’nin formatına göre hazırlattım. Ancak bir kelime hatası veya nokta ya da virgül sorun yaratabilir. Size gönderiyorum. ‘Tamam, hazırladığımın aynısı’ derseniz, hemen Resmi Gazete’ye göndereceğim.
Tebliğ taslağını inceledim. Evet.. gönderdiğimin aynısıydı.
“Tamam, herhangi bir sorun yok” diye kendilerini aradım.
Ertesi gün Tebliğ yayınlandı ve yazar, şair, ressam, bestekâr, heykeltıraş ve diğer sanatçılar kurtuldu..
İşte size, ilk kez yazdığım, bir tebliğin öyküsü..
Hayret
Şükrü Hoca’yı işletmişler
Yazarlar ile ressamlar başta olmak üzere, sanatçıların vergi sorununu çözen tebliğin yayınlanacağı gün, gazetedeki köşemde “Bu gün bir tebliğ yayınlanacak ve yazarlar ile ressam, bestekâr, heykeltıraş gibi sanatçıların vergi sorunu şu şekilde çözümlenecek” diye bir yazı kaleme aldım.
Sabah Maliye Bakanlığı’nda bir daire başkanı, elindeki gazeteyi göstererek “Arkadaşlar bu gün telif kazançlarıyla ilgili bir tebliğ yayınlanacakmış. Doğru mu?” diye sorduğunda, odadaki genel müdür yardımcısı “Arkadaşlar o konu bana bağlı. Öyle bir tebliğ olsa biz hazırlardık. Belli ki birileri Şükrü Hoca’yı fena halde işletmiş” der ve odadakiler kahkahayı basar..
Onlar gülerken içeriye bir daire başkanı girer ve elindeki Resmi Gazete’yi göstererek, sorar:
“Arkadaşlar, bu gün
telif kazançları ile ilgili bir
genel tebliğ yayınlanmış. Gördünüz mü?”
En zor savaş
İnsanoğlu-nun en zor savaşı, kendisiyle olanıdır.
Çünkü Tarih, dünyayı yenenlerin, kendileri ve kendi zaafları önünde çöküşleri ile doludur.
Montaigne
Günün sözü
İlerleye-meyen, gerilemeye mahkumdur.
Edward Gibbon
İbrahim Bey’in kayınvalidesi
İbrahİm Bey, yolda tesadüfen kayınvalidesinin kapıcısı Mustafa’ya rastlar.
O da ne?
Kapıcı Mustafa’nın on parmağında on ayrı oje..
“Bu ne hal Mustafa?” diye sorar.
Mustafa da boynunu bükerek anlatır;
“Efendim kayınvalideniz oje alacağı dükkanı telefonla arayıp, yeni renkleri sormuş. ‘Yeni renkler geldi’ yanıtını alınca, bana ‘Mustafa git yeni ojelerle ilgili kataloğu alıp bana getir” dedi. Ben de gidip katalog istedim. Kozmetikçi; ‘Biz de katalog yok. En iyisi yeni renkleri tırnaklarına sürelim, gidip göster’ dedi. İşte bu ojeler yeni gelen renklerin ojeleri..”
(Teşekkürler Yeşim ALEVLİ)
Bira hakkında doğru bilinen yanlışlar
* Efsane: En çok birayı Almanlar içer.
Gerçek: Kişi başına en çok bira tüketen ülke Çek Cumhuriyeti’dir. Onu Avustralya takip eder. Almanya üçüncü sıradadır.
* Efsane: Bira göbek yapar.
Gerçek: Tüm alkollü içkiler gibi bira da kalori içerir. Göbeği yapan, içkideki alkol miktarı ve yanında atıştırdığınız yiyeceklerdir. Sadece kalori miktarı dikkate alınırsa damıtık içkiler yani rakı ve viski daha fazla göbek yapar.
Yaklaşık 15 yıl kadar önce, “vergi reformu” iddialarıyla, vergi yasalarında büyük değişiklikler yapıldı.
Bunlardan biri de kitap, makale ya da şiir yazan, karikatür, resim, heykel ya da beste yapan kişilerle ilgiliydi. Buna göre örneğin, yılda bir makale yazan kişi; vergi dairesine kaydolacak, vergi levhası asacak, geliri olmasa bile defter tutacak, her ay KDV, geçici vergi ve yıllık gelir vergisi beyannamesi verecekti!
Yasa çıkınca, ortalık toz duman
oldu. Bu bilim, sanat, kültüre, özellikle basına ciddi bir darbeydi!
Hiç unutmuyorum, Sevgili Hasan Pulur o dönemin meşhur şarkısı “Nereme nereme”den esinlenerek “vergi levhasını nereme nereme” diye bir yazı yazmıştı..
Aynı gün Milliyet’te Güneri Civaoğlu dahil, 7 köşe yazarı, yazarlar ve sanatçılara vergi konusunu ele almışlardı.
Bekir Coşkun da Başbakan Ecevit’i kastederek Hürriyet’te “Bunlar olayı bilmezler ve KDV defterine şiir, şiir defterine de KDV yazarlar” diye “ince ayar” bir eleştiri yapmıştı..
OPERASYON BAŞLIYOR
3 Mart 1999 günü Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan aradı.
- Hocam, sizi Sayın Başbakanımızın talimatı üzerine arıyorum. Seçimler yaklaştı. Yazarlara ve sanatçılara defter tutma, beyannameler verme, levha astırma ve ufak bir hatada hapis cezası gibi uygulamaya büyük tepki var. Gazetelere gidiyoruz, ciddi tepki var. Hepsi, sizinle görüşerek düzeltmemizi istiyorlar. Bu sorunu seçimden önce çözmeliyiz. Aman bana ‘kanun çıkartın’ demeyin. Çünkü Meclis tatilde..
- Sayın Bakanım, bunun çözümü basit. Yetkililere söyleyin, bir genel tebliğ ile defter tutma, beyanname vs. olayı kaldırılır, olur biter.
- Hocam ben pratik adamım. Bu konu bizim için çok acil. Bırakın Maliye’yi, siz bana bir genel tebliğ taslağı hazırlayın. Ben bu olayı sizinle gerçekleştirmek istiyorum. Sayın Ecevit de özellikle bunu rica ediyor. Siz hazırlayın, ben de Resmi Gazete’de yayınlatayım. Olsun bitsin..
OPERASYON TAMAM
Maliye’nin dışında vergi ile ilgili genel tebliğ hazırlanması pek rastlanan bir olay değildi. Ancak ülkenin Başbakan’ı adına Başbakan Yardımcısı rica ediyordu. Üstelik, kendileri ile özel bir yakınlığım olmadığı halde, rica ediyorlardı.
Tebliğ taslağını hazırlayıp, verilen özel faksa gönderdim.
Ertesi gün Hüsamettin Özkan yine aradı.
- Hocam, tebliği Maliye’nin formatına göre hazırlattım. Ancak bir kelime hatası veya nokta ya da virgül sorun yaratabilir. Size gönderiyorum. ‘Tamam, hazırladığımın aynısı’ derseniz, hemen Resmi Gazete’ye göndereceğim.
Tebliğ taslağını inceledim. Evet.. gönderdiğimin aynısıydı.
“Tamam, herhangi bir sorun yok” diye kendilerini aradım.
Ertesi gün Tebliğ yayınlandı ve yazar, şair, ressam, bestekâr, heykeltıraş ve diğer sanatçılar kurtuldu..
İşte size, ilk kez yazdığım, bir tebliğin öyküsü..
Hayret
Şükrü Hoca’yı işletmişler
Yazarlar ile ressamlar başta olmak üzere, sanatçıların vergi sorununu çözen tebliğin yayınlanacağı gün, gazetedeki köşemde “Bu gün bir tebliğ yayınlanacak ve yazarlar ile ressam, bestekâr, heykeltıraş gibi sanatçıların vergi sorunu şu şekilde çözümlenecek” diye bir yazı kaleme aldım.
Sabah Maliye Bakanlığı’nda bir daire başkanı, elindeki gazeteyi göstererek “Arkadaşlar bu gün telif kazançlarıyla ilgili bir tebliğ yayınlanacakmış. Doğru mu?” diye sorduğunda, odadaki genel müdür yardımcısı “Arkadaşlar o konu bana bağlı. Öyle bir tebliğ olsa biz hazırlardık. Belli ki birileri Şükrü Hoca’yı fena halde işletmiş” der ve odadakiler kahkahayı basar..
Onlar gülerken içeriye bir daire başkanı girer ve elindeki Resmi Gazete’yi göstererek, sorar:
“Arkadaşlar, bu gün
telif kazançları ile ilgili bir
genel tebliğ yayınlanmış. Gördünüz mü?”
En zor savaş
İnsanoğlu-nun en zor savaşı, kendisiyle olanıdır.
Çünkü Tarih, dünyayı yenenlerin, kendileri ve kendi zaafları önünde çöküşleri ile doludur.
Montaigne
Günün sözü
İlerleye-meyen, gerilemeye mahkumdur.
Edward Gibbon
İbrahim Bey’in kayınvalidesi
İbrahİm Bey, yolda tesadüfen kayınvalidesinin kapıcısı Mustafa’ya rastlar.
O da ne?
Kapıcı Mustafa’nın on parmağında on ayrı oje..
“Bu ne hal Mustafa?” diye sorar.
Mustafa da boynunu bükerek anlatır;
“Efendim kayınvalideniz oje alacağı dükkanı telefonla arayıp, yeni renkleri sormuş. ‘Yeni renkler geldi’ yanıtını alınca, bana ‘Mustafa git yeni ojelerle ilgili kataloğu alıp bana getir” dedi. Ben de gidip katalog istedim. Kozmetikçi; ‘Biz de katalog yok. En iyisi yeni renkleri tırnaklarına sürelim, gidip göster’ dedi. İşte bu ojeler yeni gelen renklerin ojeleri..”
(Teşekkürler Yeşim ALEVLİ)
Bira hakkında doğru bilinen yanlışlar
* Efsane: En çok birayı Almanlar içer.
Gerçek: Kişi başına en çok bira tüketen ülke Çek Cumhuriyeti’dir. Onu Avustralya takip eder. Almanya üçüncü sıradadır.
* Efsane: Bira göbek yapar.
Gerçek: Tüm alkollü içkiler gibi bira da kalori içerir. Göbeği yapan, içkideki alkol miktarı ve yanında atıştırdığınız yiyeceklerdir. Sadece kalori miktarı dikkate alınırsa damıtık içkiler yani rakı ve viski daha fazla göbek yapar.
Yorumlar