AYIPLI KONUTU İADE ETMEK VEYA BEDEL İNDİRİMİ İSTEMEK TÜKETİCİNİN HAKKIDIR

Avukat Yusuf Ayık foto
                                Av.Yusuf Ayık*

08.06.2012

                Son günlerde artan oranda gerçekleşen konut üretimi ve satışı birçok tüketici mağduriyetinin de ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Ailesinin barınma ihtiyacı için gerekirse uzun yıllar boyunca kredi ödemeyi göze alıp borçlanarak konut (daire) satın alan tüketiciler satın aldıkları konutlarda birçok hukuki ve fiili ayıpla karşılaşmaktadır.

Ayıplı konuttan (evden) anlaşılması gereken nedir?
Ayıplı konutun imar planı, imar planına uygun jeolojik raporu, mimari projesi, statik - betonarme projesi, tesisat projeleri (su, elektrik, ısı) bulunmamaktadır. Bu projeler, belediye veya bayındırlık müdürlüğünce onaylı değildir. Konutun bağlı bulunduğu belediye veya bayındırlık müdürlüğünce onaylanmış yapı ruhsatı bulunmamakta ve yapı kullanma izni bulunmamaktadır.
 Belediye sınırları içerisinde bulunan binaların kanalizasyon tesisatı belediyenin kanalizasyon şebekesine bağlı bulunmamaktadır. Konutun depreme dayanıklılık raporu bulunmamaktadır. Ayıplı konutlarda inşaatın yapımında kullanılan malzemeler onaylı projelere ve standartlara uygun seçilmemektedir. Binanın ve binadaki tüm tesisatların yapımındaki işçilik kalitesi düşüktür.
 Ayıplı konutun ısı yalıtımı yapılmamakta, otoparkı, asansörü, yangın merdiveni, bahçe düzenlemesi, çocuk oyun alanı ve yeşil alanının bulunmamaktadır. Ayrıca yapılan bu düzenlemeler mevcut yönetmelik ve mevzuata uygun yapılmamakta ilgili belediye veya bayındırlık müdürlüğünce belgelendirilmemektedir.
 Yine bazı ayıplı konutlarda ise kolon kirişlerinde ve köşelerde dikkat çekecek derinliklerde çatlaklar bulunmaktadır. Temellerde yalıtım işlemleri yapılmamakta ayrıca kar, yağmur suyu için çatı ve balkon giderleri bulunmamaktadır. Bulunan giderler suyu bina çeperlerine ve temellerine zarar vermeyecek şekilde uygun yerlere iletmemektedir. Dört kattan yüksek binalarda asansör olması gerektiği halde bulunmamakta; asansörler yönetmeliğe uygun şekilde yapılmamaktadır. Binaların bodrumu bulunmamaktadır. Pencere üstlerinde sahte kirişler bulunmaktadır.
 Ayıplı konutlar, tapu sicil kütüğüne kayıtlı değildir. Satın alınan apartman daireleri kat mülkiyeti kurulmadan satılmakta dolayısıyla kat mülkiyeti tapu senedi bulunmamaktadır. Konutun tapu kaydında ipotek, şerh v.b. kayıtlar bulunduğu halde satış yapılmaktadır.
 Bu ayıpların Borçlar Kanununun ifadesi ile kusurların başında satın alınan konutun vaadedilen vasıflara uymaması gelmektedir. Yukarıda sayılanların dışında inşaat esnasında kullanılan malzemenin kalitesiz olması, evin su alması, konutta kapalı garaj olmaması gibi akla gelecek veya gelmeyecek çok çeşitli ayıp (kusur) ile karşılaşılmaktadır.
 Fiili (maddi) ayıpların dışında, satın alınan konutlar da hukuki ayıplarda meydana çıkmaktadır. Özellikle tüketicilerin gayrimenkul-tapu hukuku konusunda bilgisizliğinden faydalanan kötüniyetli satıcılar çeşitli hukuki ayıplı daireleri (konutları) tüketicilere satabilmektedirler. Bunların başında iskan müsaadesi (ruhsatı) olmayan konutların satılması geldiği gibi, tapu devir esnasında konutun tamamının satışının yapılması yerine belirli bir payının satış ve tapu devrinin yapılması gibi çeşitli hukuki ayıplar gelmektedir.
 Örnekler çoğaltılabilir. Ancak kapsayıcı olması açısından ayıplı konutun ne anlama geldiğini Tüketici Yasasının ifadesine bakarak anlayabiliriz.

4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ifadesi ile Ayıplı Mal :
Madde 4- (Değişik: 6/3/2003-4822/4 md.) Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilânlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir. 
 Yukarıda anlatıldığı şekilde ve vasıflarda olan ayıplı konut ile karşılaşan tüketici derhal durumu satıcıya iadeli taahhütlü mektup veya noter ihtarnamesi ile bildirmelidir.
Herkesin anlayabileceği ve görülebileceği nitelikteki ayıplar için malın tüketiciye tesliminden itibaren 30 gün içerisinde “ayıp ihbarının” yapılması gerekmektedir.
 Ancak “gizli ayıp” olarak nitelenebilecek ayıplarda (kullandıkça veya sonradan ortaya çıkan veya bir profesyonel örneğin bir inşaat mühendisi veya bir mimarın incelemesi ile bulunabilecek nitelikte ayıplar) zamanaşımı süresinin sonuna kadar dava açılabilmektedir. Ayıplı konutta zamanaşımı süresi 5 yıldır. Ancak, satılan konutun ayıbı tüketiciden, satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı işlemez.

Ayıplı konut ile karşılaşan tüketicilerin tercih hakları:
1-) Ödediği bedeli ispat etmek kaydı ile bedel iadesini içeren sözleşmeyi fesih hakkı
2-) Ayıplı çıkan konutun iade ve teslim alınarak yerine aynı nitelikte ayıpsız bir konutun verilmesi,
3-) Meydana çıkan ayıp oranından satış bedelinden indirim ve iade yapılması,
4-) Meydana çıkan ayıpların ücretsiz ve herhangi bir ad altında bir bedel talep edilmeden ücretsiz tamir edilmesi,
Tüketici, bu haklardan hangisini seçeneğini yani malın mevcut durumu ve kendi ihtiyaç ve menfaatlerine göre en uygun olanını dikkatle belirlemelidir. Bu haklardan yalnızca biri kullanılabilir.
  
Tüketici Mahkemelerinin Görev Alanı:
Burada hemen belirtilmelidir ki tüketici, ticari dağıtım zincirinin nihai halkasını oluşturur; ekonominin nihai hedefi olan tüketicinin, satıcı karşısında daha etkin olarak korunması gereği, tüketici hukukunun temel düşüncesini oluşturmaktadır.
Bu noktada tüketici, üretilip piyasaya sürülen ve üretim sürecinin hiçbir aşamasında bilgi sahibi olmadığı ürün veya sunulan hizmeti satın aldığı bir ilişkide doğal olarak zayıf durumdadır.
Yasa koyucunun iradesi tüketiciyi 4077 sayılı yasa kapsamında korumak olup, üretim aşamasında bilgi sahibi olmadığı malları veya sunulan hizmetleri satın alan ve sözleşmede satıcıya karşı zayıf durumda olan tüketicinin, sonradan bu mal veya hizmetlerin ayıplı çıkması sonucu doğan zararının tazmin edilmesini sağlamaktır.

Bu açıklamalar çerçevesinde; konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar, az yukarıda sözü edilen 4077 sayılı Kanunun 3/c kapsamına alındığına göre; her halükarda tüketici hukuku hükümleri kapsamında korunması gerektiği açıktır. Eş söyleyişle, yasa koyucunun iradesinin, yüklenici tarafından inşaatı tamamlanmadan veya kat mülkiyeti oluşturulmadan satışa sunulmuş olan konutlar ve yazlıkları satın alan tüketicileri de kapsadığı kuşkusuzdur.
Böylesi bir satım sözleşmesinde tüketicinin, imalatçı olan yükleniciye karşı güçsüz durumda olduğu, bilgi edinme ve ekonomik çıkarlarının korunması haklarını kullanamadığı her türlü duraksamadan uzaktır. Dolayısıyla, satışa konu edilen konutta açık veya gizli ayıpların ortaya çıkması halinde, 4077 sayılı Kanunun himayesine sığınabilecektir.
Kısaca, konut alım satımına dair uyuşmazlıkların 4077 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi için mutlaka yapılmış (tamamlanmış) olan konutun veya kat mülkiyeti oluşturulmuş konutun alım-satıma konu olması söz konusu olmayıp, tamamlanmamış veya hiç yapımına başlanmamış konutlarda 4077 sayılı Kanunun kapsamındadır.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü Uzmanı Aysun Suntay’ın hazırladığı “Mortgage ve Tüketicilere Etkileri” konulu araştırmayı sunuyoruz.
İnşaat sektörü kadar tüketicilerin de büyük umutlarla beklediği ve kamuoyunda mortgage olarak bilinen İpotekli Konut Finansmanı Yasası, 6 Mart 2007′de yürürlüğe girdi. 5582 sayılı bu kanunla birçok kanunda değişiklik yapıldı. Bu değişiklikleri madde madde şöyle inceleyebiliriz:

Yeni mortgage şirketleri kurulacak - Madde 3
4077 sayılı Kanunun ‘Tanımlar’ başlıklı 3′üncü maddesi, 5582 sayılı kanunun getirdiği düzenlemeleri karşılayacak şekilde genişletilmiş ve kanuna ‘konut finansmanı kuruluşu’ tanımı eklenmiştir. Buna göre

Konut finansmanı kuruluşu, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 38/A maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen kuruluşları kapsamaktadır.

38/A maddesinde belirtilen kuruluşlar ise, konut finansmanı kuruluşları konut finansmanı amacıyla doğrudan tüketiciye kredi kullandıran ya da finansal kiralama yapan bankalar ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından konut finansmanı faaliyetinde bulunması uygun görülen finansal kiralama şirketleri ve finansman şirketleridir.

Ayıplı malın sorumluluğu 1 yıla indirildi (Konut finansman kuruluşları için) - Madde 4
4077 sayılı kanunun ayıplı mal başlıklı 4. maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10′uncu maddenin beşinci fıkrasına veya 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren, ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu teslim tarihinden itibaren 1 yıl süre ve kullandırdığı kredi miktarı ile sınırlıdır. Konut finansmanı kuruluşları tarafından 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre verilen kredilerin devrolması halinde dahi, kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu devam eder. Krediyi devralan kuruluş bu madde kapsamında sorumlu olmaz. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.

Konutun ayıbı gizlenmişse sorumluluk sınırsız - Madde 4
4077 sayılı kanuna göre, konut ve tatil amaçlı taşınmazlarda ayıba karşı sorumluluk 5 yıl olarak düzenlenmiştir. Ancak, 5582 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile kredi verenin bağlı kredilerdeki sorumluluğu 1 yıla indirilmiştir. Ayrıca, konutun tamamından sorumlu iken kullandırdığı kredi miktarı ile sınırlı sorumlu hale gelmiştir.

Satılan konutun ayıbı, tüketiciden ağır kusur veya hile ile gizlenmiş ise bu zamanaşımı süresi işlemeyecek, ayıba karşı sorumlu tutulanlar sınırsız sorumlu olacaklardır.

Teslim edilmeyen konuttan, müteahhit gibi kredi veren de sorumlu - Madde 7

4077 sayılı kanunun kampanyalı satışlara ilişkin 7. maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

İlan ve taahhüt edilen mal veya hizmetin teslimatının veya ifasının hiç ya da gereği gibi yapılmaması durumunda, satıcı, sağlayıcı, bayi, acente, imalatçı-üretici, ithalatçı ve 10′uncu maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren müteselsilen sorumludur. İlan ve taahhüt edilen konutun teslimatının hiç, gereği gibi ya da zamanında yapılmaması durumunda, 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren konut finansmanı kuruluşu, satıcı, sağlayıcı, bayi, acente, imalatçı-üretici, ithalatçı ile birlikte, kullandırdığı kredi miktarı kadar müteselsilen sorumludur. Konut finansmanı kuruluşları tarafından 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre verilen kredilerin devrolması halinde dahi, kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu devam eder. Krediyi devralan kuruluş bu madde kapsamında sorumlu olmaz.

Bankalar ayıplı konuttan müteselsil sorumlu - Madde 7

Kampanyalı satış yolu ile konut almak isteyen tüketiciler de finansmanı mortgage yolu ile yapabileceklerdir. Bu durumda da, satıcı ve sağlayıcı ile birlikte finansman kuruluşu da kullandırdığı kredi miktarı kadar müteselsilen sorumlu olacaktır.

Konutun ayıplı olması halinde sorumluluk süresi bağlı kredilerde 1 yıl, satılan konutun ayıbı, tüketiciden ağır kusur veya hile ile gizlenmiş ise sınırsızdır.

Kooperatifler de mortgage kapsamında - Madde 10/B
Konut yapı kooperatiflerinin gerçek kişi ortaklarının da tüketici olarak kabul edilerek bu madde kapsamına alınması da özellikle kooperatiflerin de bu sistem dahilinde finanse edilmesini sağlayacaktır.

Değişken faiz uygulaması… - Madde 10/B
Aynı zamanda sözleşmenin kurulması aşamasında değişken faiz tercih edildiği takdirde faiz oranının belirlenmesinde kullanılacak endeksin ne olacağı ve bu endekse bağlı artış ve azalış aralığının ve bu artış ve azalışın ne sürede değişeceğinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu endeksler TCMB tarafından, bu endekslerin artış azalış aralığı ve azami faiz oranı ise sözleşme anında tüketici ile karşılıklı müzakere edilerek belirlenecektir. Konut finansmanı sözleşmelerinde yer alması gereken asgari unsurlar 5582 sayılı Kanunda sıralanmıştır.

Sözleşme öncesinde bilgi formu verilecek - Madde 10/B
5582 sayılı Kanunla 4077 sayılı Kanunda yapılan en kapsamlı değişiklik Kanuna 10/B maddesinin eklenmesidir.
Bu madde ile birlikte Sanayi ve Ticaret Bakanlığına sözleşme öncesi koşulları içeren Sözleşme Öncesi Bilgi Formu düzenleme yetkisi verilmiştir. Bakanlık bu formu ve erken ödeme durumunda yapılacak faiz indirimi ile kredinin tüketiciye yıllık maliyet oranının hesaplanması yönelik hükümlere çıkaracağı yönetmelikte yer verecektir.

Sözleşme Öncesi Bilgi Formunun tüketiciye verilmesini takip eden bir iş günü geçmeden imzalanan sözleşme geçersiz sayılacaktır. Bu tüketicilerin sözleşmeyi okumadan acele olarak imzalamasını önlemeye yönelik bir düzenlemedir.

Üst üste iki taksit ödenmezse temerrüt oluşacak - Madde 10/BKonut finansmanı sözleşmesinin de tüketici kredisi sözleşmesi gibi yazılı yapılması ve bu sözleşmenin bir nüshasının tüketiciye verilmesi zorunludur.

Borçlu birbirini izleyen en az iki taksiti ödeyemez ise temerrüde düşmüş kabul edilir ve bu durum ilgili finansman kuruluşu tarafından 5 gün içerisinde iadeli taahhütlü posta yoluyla tüketiciye bildirilir, en az bir ay süre verilerek muacceliyet uyarısında bulunulur. (Tüketici kredilerinde bu 5 günlük süre bir hafta olarak uygulanmaktadır.)

Bu sürenin sonunda, konut finansmanı kuruluşu, yetkili kişilere konutun kıymet takdirini yaptırır ve takdir edilen kıymeti 10 iş günü içerisinde tüketiciye bildirir. Takdir edilen kıymet konut finansmanı kuruluşu tarafından dikkate alınarak konutun satışı gerçekleştirilir.

Konut bedeli yetersiz kalırsa tüketici farkı ödeyecek - Madde 10/BEğer, konutun satışından elde edilen gelir, tüketicinin ödeyemediği bedelden düşükse tüketici konut finansmanı kuruluşunun zararından sorumludur. Eğer konutun satışından elde edilen gelir, tüketicinin ödeyemediği bedelden yüksek ise aradaki fark tüketiciye ödenir.

Örneğin tüketici 100.000 TL tutarında kredi kullandı ve 75.000 TL’sini ödeyemeyerek sistemden çıktı. Bankada evi 65.000 TL’ye sattı. Bu durumda banka 10.000 TL zararda olur ve bu zarar tüketici tarafından karşılanır. Eğer Banka evi 90.000 TL’ye satarsa 15.000 TL’lik karı tüketiciye öder. Konutun satışının gerçekleştirilmesinden sonra tüketici, konutu tahliye etmekle yükümlüdür.

Zamanında teslim edilmeyen konutların sorumluluğu - Madde 10/BKonut finansmanı kredisinde de tüketici kredisinde olduğu gibi adi kefalet hükümleri geçerlidir. Dolayısıyla öncelikle asıl borçlunun takip edilmesi ve bundan bir sonuç elde edilemediği takdirde, kefil aleyhine takip yapılması gerekir. Asıl borçluya başvurmadan direkt olarak kefilden borcun ifası talep edilemez.

Konut finansmanı kuruluşunun bağlı kredi vermesi durumunda, konutun hiç ya da zamanında teslim edilmemesi halinde kredi veren kuruluş satıcı ile birlikte kullandırdığı kredi miktarı kadar müteselsilen sorumludur.

Konut finansmanı sözleşmesi ödemelerinin de tüketici kredisi sözleşmesi ödemeleri gibi bir kıymetli evraka bağlanması yasaktır.

Değişken faiz uygulaması da başladı - Madde 10/B
5582 sayılı Kanunla getirilen önemli değişikliklerden biri de faiz sisteminde yapılan değişikliklerdir. Mortgage sözleşmelerinde sabit faizin yanı sıra değişken faiz ve sabit faiz ile değişken faizin karma olarak kullanıldığı üç faiz sistemi uygulanacak.

Oranın değişken olarak belirlenmesi durumunda, sözleşmede esas alınacak referans faiz ve endeksler TCMB tarafından (referans endeks, 1 Haziran 2007 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere TÜFE olarak belirlenmiştir), tüketicilerin bu faiz ve endeksler konusunda bilgilendirilmesine yönelik yöntemlere ilişkin usul ve esaslar ise Bakanlık tarafından belirlenir.

Sabit faizde erken ödemeye yüzde 2 ceza var - Madde 10/B

Hem değişken, hem de sabit faizle borçlanma durumunda tüketici erken ödemede bulunmak isteyebilir. Ya da bir veya birden çok taksit ödemesini vadesinden önce yapabilir. Bu durumda konut finansmanı kuruluşu gerekli erken ödeme indirimini yapmak zorundadır.

Bunun yanında faiz oranının sabit olarak belirlendiği durumunda, tüketicinin erken ödemede bulunması halinde konut finansmanı kuruluşu, erken ödenen tutarın gerekli faiz indirimi yapıldıktan sonra kalan kısmının yüzde 2’sini geçmemek suretiyle erken ödeme ücreti talep etme hakkına sahiptir.

Mortgage’tan önce kredi alanlar yüzde 2 ceza ödemeyecek - Sermaye Piyasası Kanununa Eklenen Geçici Madde 11
Eskiden kredi kullanan tüketiciler gerek eski sisteme (4077/10. madde), gerekse yeni sisteme (4077/10/B) dahil olsalar dahi erken ödemede herhangi bir ücret (yüzde 2) ödemeyeceklerdir.

Gerek eskiden kredi alan tüketicilerden yeni sisteme geçenler, gerekse yeni sistemden kredi alan tüketiciler geri ödemelerdeki taksit miktarları içerisindeki faizler üzerinden alınan yüzde 5 banka ve sigorta muameleleri vergisinden (BSMV) muaf olacaklardır. 





AYIPLI KONUT İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI:

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/11727
KARAR NO : 2011/21133 Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : İstanbul 4. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 04/03/2011
NUMARASI : 2011/275-2011/105
DAVACI : Emel Tümkaya vekili avukat Yusuf Ayık
DAVALI : 1- ……… vekili avukat ………2- ………
Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı dava dilekçesinin görev yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı,davalı arsa sahibi Şükrü Karayalçın'ın,yüklenici Yaşar Altun ile yaptığı kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre davalı arsa sahibine kalan yeri arsa sahibinden 4.12.2009 tarihli sözleşme ile satın aldığını,tapuyu da aldığını ancak taşınmazın ayıplı imal edilmesi nedeniyle oturulamayacak halde olduğunu,her yerini rutubet ve nem kapladığını,döşemelerin altından su çıktığını,dairenin yalıtımının olmadığını,bu daireyi konut kredisi ile aldığını bildirerek,kredi veren banka,yüklenici ve satıcı arsa sahibine karşı açtığı davasında,kredi sözleşmesinin iptalini,yaptığı ödemelerinin tahsilini,fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak 1.000,00 TL zararı ile 1.000,00 TL kira tazminatı alacağının faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar davanın reddini dilemişlerdir
Mahkemece davalı banka hakkındaki davanın tefrik edilip ayrı esasa kaydedilmesine karar verilmiş,eldeki dava yönünden davacının davalı yüklenici ile akti ilişkisinin bulunmaması ve satıcı arsa sahibinin de ticari amaçlı olarak para kazanmak üzere satan bu işi meslek edinen kişi olmaması nedeniyle tüketici mahkemesinin görevli olmadığı,genel mahkemelerin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş,hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan 2011/11727-21133
Yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.Yine üçüncü maddenin (ı) bendinde, İmalatçı-Üretici: Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere tüketiciye sunulmuş olan mal veya hizmetleri ya da bu mal veya hizmetlerin hammaddelerini yahut ara mallarını üretenler ile mal üzerine kendi ayırt edici işaretini, ticari markasını veya unvanını koyarak satışa sunanlar olarak tanımlanmıştır.
4077 sayılı kanunun 06/03/2003 - 4822 S.K./4. md. İle değişik 4.maddesi hükmüne göre ayıplı mal tarifi ve sorumluluk;”Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir.Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.”şeklinde düzenlenmiştir.Bu ayıplı maldan sorumluluğa ilişkin olarak ise 4077 sayılı kanunun 4.maddesinin 3.bendine göre(Değişik fıkra: 21/02/2007-5582 S.K./22.mad) İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına veya 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren, ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumlu olacakları belirtilmiştir.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Her ne kadar davalı arsa sahibi yasadaki satıcı tanımına girmemekte ise de Somut uyuşmazlıkta,davacı arsa sahibinden satın aldığı konutun ayıplı imal edilmesi nedeniyle 4077 sayılı kanunun 4.maddesi hükmüne göre davalı yükleniciden de talepte bulunmuştur. Davacı arsa sahibinden satın aldığı konutun ayıplı imal edilmesinden dolayı seçimlik haklarını kullandığı davada arsa sahibi yanında davalı yükleniciyi de davalı gösterdiğinden davanın 4077 sayılı kanuna dayanarak açılması nedeniyle tüketici mahkemeleri görevlidir.
2011/11727-21133
4077 sayılı yasanın 23. maddesi bu kanunu uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz.Mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle kararın davacı yararına BOZULMASINA,bozma sebebine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 29.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan            Üye         Üye         Üye               Üye
A.Alkan           M.A.Esmer   M.Duman     M.K.Tunç          A.S.Erkuş
Okundu AY.
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.




T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/9285
KARAR NO : 2011/18580 Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : İstanbul 4. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 04/03/2011
NUMARASI : 2010/920-2011/106
DAVACI : Emel Tümkaya vekili avukat Yusuf Ayık
DAVALI : …………. Bankası A.Ş. Vekili avukat ….
Taraflar arasındaki tazminat-Menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı bankadan ana parası 55.000,00 TL geri ödeme tutarı toplamı ise 91.514,30 TL olan kredi kullanarak Şükrü Karayalçın isimli arsa sahibinden 04.12.2009 tarihinde konut satın aldığını, 20.12.2009 tarihinde dava konusu konuta taşındığını, konutun kullanılmaya başlamasından sonra konutta ayıp ve eksikliklerin bulunduğunun belirlendiğini, davacı tarafından keşide edilen ihtarname ile ayıbın giderilmesinin istendiğini, ancak sonuç alınamadığını, dava konusu konutun imar yasasına aykırı iskanı bulunmayan ve iskan alınamayacak durumda olduğu halde bankanın hukuki ayıplı konuta kredi verdiğini, konuttaki ayıpların konutun kullanılmasını engeller hale geldiğini ve kiralık eve taşındığını, konut finansmanı sözleşmesinin 17.maddesine göre davalı bankanın ayıptan müteselsilen sorumlu olduğunu belirterek ayıplı konutun tapusunun iptali ile satıcıya iadesine, eksik ve ayıplı işlerin giderilmesi için davacının yaptığı masraflar nedeni ile şimdilik 1.000,00 TL nin, konutun kullanılmadığı süre içinde meydana gelen kira kaybı nedeni ile şimdilik 1.000,00 TL nin davalılardan avans faizi ile birlikte müteselsilen tahsilini, toplam geri ödeme tutarı 91.514,30 TL kredinin iptali ile şimdiye kadar ödenmiş ve ödenecek taksit tutarlarına bankaya ödenmiş ekspertiz ücretine mahsuben 5.000,00 TL nin en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini istemiş Mahkemece, davacının davalılar Şükrü Karayalçın ve Yaşar Altun aleyhine açtığı davanın HUMK 46 maddesi uyarınca tefrikine, ayrı esasa kaydına karar verilmiştir.
2011/9285-18580
Davalı Banka; 5582 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı tüketicinin korunması hakkındaki yasanın 10/B maddesinde belirtilen koşulların oluşmadığını, davacıya kullandırılan kredinin bağlı bir kredi olmadığını ve davalı bankanın müteselsil sorumluluğunun bulunmadığını, davacının ipotekli taşınmaza ilişkin davalı bankadan kredi talebinde bulunduğunu, davalı banka tarafından yaptırılan ekspertiz incelemesinde konutta ayıp tespit edilmediğini, davacının haklı görünmesi halinde davalı bankanın sorumluluğunun kredi miktarı ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, Davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ile davalı banka arasında imzalanan konut finansman kredi sözleşmesi ile davacının teminat sözleşmesi adı altında kredi kullandığı, kredi karşılığında ise davacının satın aldığı dava konusu taşınmaz üzerine ipotek konulduğu anlaşılmakta olup, anılan sözleşmenin 17.maddesinde; kredi veren konut finansmanı kuruluşunun da ayıplı maldan müteselsilen teslim tarihinden itibaren 1 yıl süre ile ve kullandırdığı kredi miktarı ile sınırlı olmak üzere sorumlu olduğu, teslimin geç veya gereği gibi yapılmaması halinde de sorumlu olacağı belirtilmiş olmakla, mahkemece taraflar arasındaki sözleşme hükümleri incelenmeden davanın husumet noktasında reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, BOZMA nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz talebinin kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 12.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A.Alkan M.A.Esmer R.Ünal M.K.Tunç A.S.Erkuş
Okundu AÖ.



T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E:2003/17177
K:2004/7311
T:13.05.2004
 818 s. Yasa m. 198
            Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
            KARAR : Davacı, davalı belediyenin 702 adet konut inşaat projesi uygulaması başlattığını, davalının taahhüdüne iyiniyetle inanarak Güneykent Toplu Konutlarına üye olarak satış bedelini ödediğini, dairenin eksik ve kusurlu olarak 27.11.1998 tarihinde teslim edildiğini, bazı taşınmaz sahiplerinin aynı niteliklere sahip dairelerde yaptırdıkları tesbitle eksik ve kusurlu işlerin kısmi olarak belirlendiğini, dairelerin sözleşmeye uygun teslim edilmediğini ileri sürerek, bağımsız bölüm ve ortak kullanım alanlarındaki eksik ve kusurlu imalatlardan dolayı 1.950.000.000 TL.nin 10.1.1996 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte tahsilini istemiş, yargılama sırasında da davasını ıslah ederek, talep miktarını 287.000.000 TL arttırarak, 2.237.000.000 TL.nin en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte ödetilmesini istemiştir.
            Davalı, davanın reddini savunmuştur.
            Mahkemece, eksik ve kusurlu imalattan dolayı 2.237.000.000 TL tazminatın 1.950.000.000 TL için dava tarihinden itibaren 287.000.000 TL içinde 7.7.2003 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
            1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
            2- Dava, davacı tarafından satın alınan dairede mevcut ayıp ve eksikler nedeniyle tazminat isteğine ilişkindir. Davacının, davalıdan bir daire satın aldığı ve dairenin 27.11.1998 tarihinde davacıya teslim edildiği uyuşmazlık konusu değildir. Satıcı, alıcıya karsı satılanın ayıbından doğan noksanları gidermekle yükümlüdür. Ne var ki, alıcı satılanı teslim aldıktan sonra gelenek ve göreneğe göre imkan hasıl olur olmaz, gözden geçirmek ve satıcının garantisi altında olan bir ayıp varsa, bunu derhal ihbarla yükümlüdür. Eğer alıcı bunu savsarsa satılanı kabul etmiş sayılır. Olağan ( adi ) bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak ayıplar sonradan çıkarsa, yine hemen bildirilmelidir. Yoksa satılanı bu ayıplarla kabul etmiş sayılır. BK.nun 198. maddesinde de öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz.
            Davacı, 27.11.1998 tarihinde daireyi satın aldığını açıklamış, eksik ve kusurlu imalatlardan dolayı uğradığı zararın tazminini de 21.4.2003 tarihinde açtığı bu dava ile istemiştir. Az yukarıda açıklanan yasal süreye uyarak davacının davadan önce ayıpları ihbar edip etmediği yönlerinde mahkemece yeterince durulmamıştır.
            Davacı, ihbar borcunu yerine getirmemişse, teslim edilen daireyi gözle görülebilen acık ayıpları ile kabul etmiş sayılır. O halde öncelikle, BK. 198. md. Doğrultusunda ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı yönünde tarafların delil ve karşı delilleri öncelikle sorulmalıdır. Toplanan delillere göre de yeniden uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile inceleme yaptırılıp, davacının bu davada talep ettiği ayıplı ve eksik işlerin hangilerinin açık ayıp, hangilerinin gizli ayıp niteliğinde olduğu ayrı ayrı tespit edilerek, sonradan ortaya çıkan gizli ayıplar tesbit edilirse, bunların saptanacak bedeline hükmetmek, bundan ayrı olarak açık ayıplar nedeniyle süresinde ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğinin anlaşılması durumunda ise bunlar hakkındaki davanın reddine karar verilmelidir.
            Mahkemece, açıklanan yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
            SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, temyiz olunan kararın 2. bentte açıklanan nedenle davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 13.5.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi

E:2004/6256
K:2004/13662
T:05.10.2004

4077 s. Yasa m. 1,2,3,23

            Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
            KARAR : Davacı, davalıdan 13.11.1995 tarihinde bir daire satın aldığını duvar ve tavanda oluşan su sızıntısı ve mevcut rutubet nedeniyle dairenin duvarları böceklenip boyalarının ve parkelerinin kabardığını eşyaların zarar gördüğünü ileri sürerek şimdilik 2.500.000.000.-TL maddi, 2.500.000.000.-TL da manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
            Davalı, beş yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, dairede ayıp bulunmadığını, tespit raporunu kabul etmediklerini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, dairenin gizli ayıplı olduğu kabul edilmek ve bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle 2.000.000.000.-TL maddi tazminatın tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
            1- 4822 Sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde "Bu kanun, birinci maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar" hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaclı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere itirazlanan yazılım, ses gorüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Hizmet; bır ucret veya menfaat karsılığında yapılan mal saglama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satım, kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
            Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi için, yasanın amacı icinde mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davalılar ile davacı arasında konut satımı hususunda sozleşme yapıldığı ve taraflar arasında 4077 Sayılı Yasa kapsamında kalan bir hukuki ilişkinin kuruldugu anlasılmaktadır.
            4077 Sayılı Yasanın 23. maddesi bu kanunu uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tuketıci mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık tüketicinin korunması hakkındaki kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevli ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu durumda mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
            2- Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
            SONUÇ : Birinci bentte gösterilen nedenle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, ( 2 )nolu bentte gösterilen nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, 05.10.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yorumlar

Popüler Yayınlar