Kentsel Dönüşüm Kaynak : Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi Temmuz 2013
1. Konu
Sosyal hayatımızın önemli bir parçası haline gelen kentsel
dönüşüm, konut stokunun yenilenmesini sağlayan değişik yöntemlerle
gerçekleşmektedir.
Gayrimenkul sahipleriyle inşaat firmaları arasında yapılan
kat karşılığı inşaat sözleşmeleri ya da 6306 sayılı Kanun uygulaması ile ilgili
uygulamada sıklıkla karşılaşılan bir husus, gayrimenkul üzerinde mevcut konut
ya da işyerleri için taşınma bedeli ve inşaat süresince her ay belirlenen
tutarda tazminat ya da kira yardımı adıyla ödeme yapılmasıdır.
Yazımızda kat karşılığı inşaat yapılan gayrimenkul üzerinde
mevcut konut ya da işyerleri için taşınma bedeli ve inşaat süresince her ay
belirlenen tutarda tazminat ya da kira yardımı adıyla yapılan ödemelerin elde
eden yönünden bir gelir unsuru olup olmayacağı ve ne şekilde vergilendirileceği
konusu değerlendirilecektir.
2.Kentsel Dönüşüm Sözleşmelerinin Niteliği
Yazının konusu olan ödeme, arsa ya da kaliteli standartlara
sahip olmayan konut sahipleriyle inşaat firmaları arasında yapılan bir
sözleşmeye dayanarak inşaat süresince her ay belirlenen tutarda yapılan bir
ödemedir. Yapılan anlaşmalara göre inşaat süresinin uzaması durumunda tazminat
ya da kira yardımı ödemesi sürmektedir. Yapılan ödemenin bir gelir unsuru
olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konusunda karar verebilmek için,
öncelikle ödemeye dayanak oluşturan sözleşmenin tüm unsurlarıyla irdelenmesi
gereklidir.
2.1. Sözleşmenin Ve Karşılıklı Edimlerin Niteliği
Kentsel dönüşüm nedeniyle inşaat firmaları ile gayrimenkul
sahipleri arasında yapılan sözleşmeler, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ya da
arsa karşılığı kat yapım sözleşmesi olarak isimlendirilir. Bu sözleşmelerde
gayrimenkul sahibi ile inşaatı yapacak yüklenici inşaat firması arasında, işin
yapılmasına dair karşılıklı iradeler yer alır. Genel olarak inşaat sözleşmeleri
şekle tabi değildir. Ancak, şekle bağlı olmaksızın yapılan sözleşmenin
varlığında uyuşmazlık çıktığı takdirde, sözleşmenin varlığını iddia eden taraf
iddiasını ispatlamak zorundadır. Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde yüklenici
inşaat firması, mali riski üstlenerek yapacağı inşaatın bir bölümünü arsa
sahibine vermeyi, arsa sahibi de üzerine inşaat yapılacak arsanın belli bir
payını tapuda müteahhide devretmeyi taahhüt etmektedir. Sözleşme bu özelliğine
göre, yüklenici inşaat firması yönünden inşaat yapma yükümlülüğünü, arsa sahibi
yönünden tapuda pay intikal ettirme yükümlülüğünü içerdiği için, hem inşaat
yapma, hem satış vaadi sözleşmelerini bünyesinde birleştiren özel bir tiptir.
Kentsel dönüşüm nedeniyle gayrimenkul sahibinin kullanmakta
olduğu bir konutun yıkılması ve bu kişinin inşaat süresince kendi konutundan
mahrum kalması söz konusu ise gayrimenkul sahibine inşaat süresi boyunca
belirlenen bir tutarın ödenmesi de düzenlenen kat karşılığı inşaat
sözleşmelerinde yer almaktadır. Bu husus kat karşılığı inşaat sözleşmesinin ana
unsuru değil, bir tali unsurudur. Konutu yıkılacak olan gayrimenkul sahibine
ödenecek tutar kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde “kira bedeli”, “kira
yardımı”, “kira tazminatı” ya da “tazminat” olarak farklı şekillerde
isimlendirilmiş olabilir. Farklı isimlendirme, yapılan ödemenin niteliğini
değiştirmemektedir. Ödemenin yapılış nedeni, ödenen tutarın niteliğini de
belirleyecektir.
Kentsel dönüşüm nedeniyle inşaat firmaları ile gayrimenkul
sahipleri arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde gayrimenkul
sahibi ile inşaatı yapacak yüklenici inşaat firması arasında karşılıklı edimler
yer almaktadır. Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde yüklenici inşaat firması,
mali riski üstlenerek gösterilen yerde anlaşmaya vardıkları projeye uygun bir
inşaat yapmayı taahhüt etmektedir. Yüklenicinin en önemli edimi, inşaatı
sonuçlandırmaktır. İnşaatı tamamlamak edimi yüklenicinin sadece üçüncü kişilere
karşı değil aynı zamanda kendisine karşı da yükümlülüğüdür. İnşaatın mali
yükünü yüklenici karşılamaktadır. İnşaatın tamamlanmasından sonra yüklenicinin
ikinci ve sözleşmeden kaynaklanan edimini gerçekleştirmesi gereklidir. Bu da
tamamladığı inşaatın sözleşmede belirlenmiş olan bölümünü arsa sahibine
vermektir.
Yüklenicinin sözleşmeden kaynaklanan edimlerinden bir
başkası da gayrimenkul sahibinin inşaat süresince kendi konutundan mahrum
kalması nedeniyle gayrimenkul sahibine inşaat süresi boyunca belirlenen bir
tutarın ödenmesidir. Konutu yıkılacak olan gayrimenkul sahibine ödenecek tutar
her ay ödenecek tutar yanında taşınma aşamasında ödenecek taşınma bedelini de
içerebilmektedir. Yüklenici, gayrimenkulü mevcut haliyle kullanmamakta, varsa
üzerindeki yapıyı yıkarak gayrimenkul üzerinde projeye uygun bir inşaat
yapmaktadır. Bu nedenle yüklenicinin gayrimenkul üzerinde bulunan her bağımsız
konut için belli bir tutarı taşınma bedeli ya da mahrumiyet bedeli gibi
isimlerle ödemesi kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin yaygın kullanılan bir
unsuru değildir. Bu edim kat karşılığı inşaat sözleşmesinin ana unsuru değil,
bir tali unsuru olarak özellikle kentsel dönüşüm uygulamaları nedeniyle,
üzerinde fiilen oturulmakta olan gayrimenkullerin kat karşılığı inşaat
sözleşmesine konu edilmesi nedeniyle yaygın şekilde uygulanmaya başlanmıştır.
Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin gayrimenkul sahibine
yüklediği edim de üzerine inşaat yapılacak gayrimenkulü inşaata hazır halde
bulundurmak ve inşaat sonrasında belli bir payını tapuda müteahhide
devretmektir. İnşaata hazır halde bulundurmak gayrimenkulün yükleniciye
kiralanması ya da kullandırılması anlamına gelmemektedir. Hazır bulundurmak
karşılığında yüklenicinin yaptığı bir ödeme söz konusu değildir. Bu nedenle
inşaata hazır bulundurma ediminin bir karşılığı yoktur.
2.2. Tarafların Ödemeye Verdikleri İsim
Kentsel dönüşüm kapsamında yapılacak kat karşılığı inşaat
sözleşmelerinde inşaat süresi boyunca gayrimenkul sahibine her ay bir ödeme
yapılacağına ilişkin ifadeler bulunmaktadır. Konutu dönüşüme tabi tutulmak
üzere yıkılacak olan gayrimenkul sahibine ödenecek tutar kat karşılığı inşaat
sözleşmelerinde “kira bedeli”, “kira yardımı”, “kira tazminatı”, “tazminat” ya
da “mahrumiyet bedeli” gibi farklı şekillerde isimlendirilmiş olabilir. Farklı
isimlendirme, yapılan ödemenin niteliğini değiştirmemektedir. Ödemenin yapılış
nedeni, ödenen tutarın niteliğini de belirleyecektir.
Yapılan ödemeye sıkça verilen isim, yanlış kullanımlardan da
kaynaklanarak “kira bedeli”dir. Bu nedenle öncelikle ödenen tutarda kira
ilişkisi olup olmadığının irdelenmesinde yarar vardır. Borçlar Kanunu’na göre
kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla
birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık
kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği bir sözleşmedir. Kira sözleşmesine
göre kiraya veren, kiralananı kararlaştırılan tarihte, sözleşmede amaçlanan
kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda
bulundurmakla, kiracı ise kira bedelini ödemekle yükümlüdür. Kiracı,
kiralananı, sözleşmeye uygun olarak özenle kullanmak ve kiralananın bulunduğu
taşınmazda oturan kişiler ile komşulara gerekli saygıyı göstermekle yükümlüdür.
Kiracı kiralananı ne durumda teslim almışsa, kira sözleşmesinin bitiminde o
durumda geri vermekle yükümlüdür.
Borçlar Kanunu’na göre kira sözleşmesi, kiraya verenin bir
şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya
bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi
üstlendiği bir sözleşmedir. Kira sözleşmesine göre kiraya veren, kiralananı
kararlaştırılan tarihte, sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda
teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla, kiracı ise kira
bedelini ödemekle yükümlüdür. Kiracı, kiralananı, sözleşmeye uygun olarak özenle
kullanmak ve kiralananın bulunduğu taşınmazda oturan kişiler ile komşulara
gerekli saygıyı göstermekle yükümlüdür. Kiracı kiralananı ne durumda teslim
almışsa, kira sözleşmesinin bitiminde o durumda geri vermekle yükümlüdür. Kira
sözleşmesinde amaç, kiralanan şeyi belli bir süre kullanmak, ondan yararlanmak
ve kira süresi sonunda geri vermektir. Kiralanan şeyin süre sonunda geri
verilmesi koşulu nedeniyle tüketilen şeyler genellikle kira sözleşmesine konu
olamaz. Başka bir amaç için menkul ya da gayrimenkulün başkasının kullanımına
bırakılmış olması o şeyin kiralandığı anlamına gelmemelidir. Örneğin tamir için
10 gün boyunca servise bırakılan taşıt, bu süre boyunca kiralanmış kabul
edilemez. Bırakılmış olmak kiralamanın tek başına göstergesi olamaz, kiralama
iradesinin ve buna uygun kullanımın da olması gerekir. Bu anlamda bakıldığında
kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin gereği olarak gayrimenkulün yüklenici
inşaat firmasına teslim edilmiş olmasının kiralama olarak kabulü mümkün
görülmemektedir. Taraflar arasında yapılan sözleşmelerde kiralama iradesi
değil, gayrimenkulün inşaat yapılması için terkedilmesi ve yapım sonrasında kat
edinim iradesi vardır.
Hazırlanan örnek bir kat karşılığı inşaat sözleşmesinde
taşınmaz zilyetliğinin devredildiği tarihten başlamak ve sözleşme gereği fiili
teslimin yapılacağı tarihe kadar devam etmek üzere her bir bağımsız bölüme
karşılık aylık net xxx TL tutarında “mahrumiyet bedeli” ödeneceği ifadesi
bulunmaktadır. Aynı tip sözleşmede ayrıca, bağımsız bölümün boşaltılması nedeniyle
xxx TL ve inşaat sonrasında yeni bağımsız bölümün tesliminde xxx TL olarak
taşınma masrafı ödeneceği ifadesi yer almaktadır. Yukarıda sözü edilen iki
ödeme de sözleşmenin imzalandığı anda mevcut olan bağımsız bölüm sayısı esas
alınarak, her bölüm için bölüme sahip kişiler müteselsil alacaklı kabul
edilerek bu kişilerden birisine yapılmaktadır. Sözleşmede mahrumiyet bedeli
ödemesinin her ay hangi tarihlerde yapılacağı, mahrumiyet ve taşınma bedeli
ödemeleri için yüklenici inşaat firmasının banka teminat mektubu vereceği ve
teminatın ne şekilde çözüleceği hususlarında da ayrıntılı düzenlemeler
bulunmaktadır.
Örnek sözleşme, gayrimenkul sahibine yapılacak ödemenin
ödenme nedenini sanırız ki tartışmaya yer bırakmayacak şekilde ortaya
koymaktadır. Bu ödeme, yıkılacak olan bağımsız bölümü terk etmenin karşılığı
olarak ödenmektedir. Kentsel dönüşüme tabi tutulan bölgede genellikle imara
uygun olmayan konutlar bulunduğu için her gayrimenkul üzerinde mevcut ve
yıkılacak olan bağımsız bölüm sayısına göre ödeme yapılmaktadır. Üzerinde
yıkılacak bir bağımsız oturma alanı bulunmayan örneğin sahibi tarafından
otopark ya da halı yıkama gibi amaçlarla kullanılmakta olan gayrimenkul
sahibine genellikle aylık ödeme yapılmamaktadır.
3.Gayrimenkul Sahibine Yapılan Ödemeler Vergiye Tabi Bir
Gelir midir?
Ticari ve zirai kazançları bir kenara bırakırsak gayrimenkul
aracılığıyla elde edilebilecek bir gelirin “kira geliri”, “değer artış kazancı”
ya da “arızi kazanç” olarak değerlendirilmesi olasıdır. Kentsel dönüşüm
kapsamında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin gereği olarak inşaat
süresi boyunca gayrimenkul sahibine her ay yapılan ödemelerin vergiye tabi bir
gelir olup olmadığının belirlenmesi için bu gelir unsurlarının kısaca
açıklanarak elde edilen ödeme tutarının bu kazançlar bakımından
değerlendirilmesi gereklidir.
3.1. Kira Geliri Vergilendirilmesi Yönünden Değerlendirme
Gelir Vergisi Kanununda belirtilen mal ve hakların kiraya
verilmesi karşılığında elde edilen gelirler “gayrimenkul sermaye iradı” olarak
ifade edilmektedir ve belli koşullarda gelir vergisine tabi tutulmaktadır.
Gayrimenkul sermaye iradının mükellefi, kira gelirine konu mal ve hakların
sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleridir.
Kira gelirinin vergilendirilmesi için nakden veya ayni olarak tahsil edilmiş
olması gerekmektedir. Kiraya verilen işyerlerinde miktar sınırlaması
olmaksızın, konutlarda ise her konut için 500 TL ve üzerinde kiraya ilişkin
tahsilat ve ödemelerin banka, benzeri finans kurumları veya posta idareleri
aracılığıyla belgelendirilmesi zorunludur. Kira bedelinin hiç olmaması veya
düşük olması halinde, “emsal kira bedeli” esas alınır. Buna göre; gayrimenkulün
bedelsiz olarak başkalarının kullanımına bırakılması ya da kiraya verilen
gayrimenkulün kira bedelinin emsal kira bedelinden düşük olması hallerinde
emsal kira bedeli esası uygulanacaktır. Bina ya da arazi için kira takdiri veya
tespiti yapılmamışsa emsal kira bedeli, emlak vergisi değerinin % 5′idir. Gelir
Vergisi Kanunu’nun 21′inci maddesine göre, binaların mesken olarak kiraya
verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen 2012 yılı için 3.000 TL
hasılat gelir vergisinden müstesnadır. Konut kira geliri elde eden kişilerin,
yıllık olarak tespit edilen istisna tutarının (2012 yılı için istisna tutarı
3.000 TL) altında kira geliri elde etmesi halinde vergi dairesinde mükellefiyet
kaydı açtırmasına ve beyanname vermesine gerek bulunmamaktadır. İstisna
tutarının üzerinde konut kira geliri elde edilmesi halinde ise yıllık beyanname
ile beyan edilen kira gelirinden istisna tutarının düşülmesi gerekmektedir. Bir
mükellefin birden fazla konuttan kira geliri elde etmesi halinde, istisna kira
gelirleri toplamına bir defa uygulanacaktır. Bir konuta birden fazla kişinin
ortak olması halinde, bu konuttan elde edilen kira gelirlerinin
vergilendirilmesinde, her bir ortak için istisna ayrı ayrı uygulanacaktır.
Kentsel dönüşüm kapsamında düzenlenen kat karşılığı inşaat
sözleşmelerinin gereği olarak inşaat süresi boyunca gayrimenkul sahibine her ay
yapılan ödemenin kira bedeli olup olmadığı incelendiğinde bazı yönlerden kiraya
benzemekle birlikte bunun kira bedeli olmadığı anlaşılmaktadır. Ödemenin her ay
gerçekleşmesi ve “kira bedeli”, “kira yardımı” ya da “kira tazminatı” gibi
isimlendirilmesi nedeniyle kiralama olduğu düşünülebilir. Oysa kiralamanın asıl
unsurları olan kiralanan şeyin kullanımı ve kira süresi sonrasında geri
verilmesi gibi unsurların bulunmadığı dikkate alındığında bu ödemelerin
kiralamadan kaynaklandığını söylemek mümkün değildir. Taraflar arasında
düzenlenen sözleşme de kira sözleşmesi değil, kat karşılığı inşaat yapım
sözleşmesidir. Bu sözleşmenin tali unsurlarından olan aylık mahrumiyet
ödemelerinin kira bedeli olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Bu nedenle, kentsel dönüşüm alanlarında düzenlenen kat
karşılığı inşaat sözleşmelerinin gereği olarak gayrimenkul sahibine inşaat
süresi boyunca her ay yapılan ödemelerin kira geliri olarak kabul edilemeyeceği
ve bununla ilgili kira geliri beyanında bulunulmasının gerekmediği; ayrıca ödeyen
tarafından da bu ödemeler nedeniyle vergi kesintisi (stopaj) yapılmayacağı
anlaşılmaktadır.
3.2. Arızi Kazanç Vergilendirilmesi Yönünden Değerlendirme
GVK’nın 82′nci maddesine göre gayrimenkullerin tahliyesi
veya kiracılık hakkının devri karşılığında alınan tazminatlar ile
peştemallıklar “arızi kazanç” olarak vergilendirilir. Bu şekilde elde edilen
kazancın 2012 yılı için 20.000 Türk Liralık kısmı gelir vergisinden
müstesnadır. Gayrimenkullerin tahliyesi veya kiracılık hakkının devri
karşılığında elde edilen hâsılattan tevsik edilmek kaydıyla yapılan giderler
indirilir.
Kentsel dönüşüm kapsamında düzenlenen kat karşılığı inşaat
sözleşmelerinin gereği olarak gayrimenkul üzerinde kullanılmakta olan her konut
ya da dükkân için yapılan taşınma bedeli ödemeleri, yüklenici bakımından
inşaatın arsa maliyeti içerisinde yer almaktadır. Yüklenici, inşaat
maliyetlerini hesaplarken gayrimenkul sahibine yaptığı taşınma bedeli
ödemelerini de dikkate almaktadır. Kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince
üzerinde kullanılmakta olan konut ya da dükkân bulunan gayrimenkullerin
tahliyesi için ödenen tutarın elde eden bakımından bir gelir oluşturup
oluşturmadığı konusunda vergi idaresinin görüşü nettir. İdare, bu tür
ödemelerin GVK’nın 82′nci maddesine göre “arızi kazanç” olarak
vergilendirileceği görüşündedir. Bu görüş doğrultusunda taşınma bedeli adıyla
ödenen tutarın 2012 yılı için 20.000 TL’nı aşmaması durumunda istisna hükmü
nedeniyle beyan edilmesi ve vergi ödenmesi söz konusu olmayacaktır.
Ancak, GVK’nın 82′nci maddesinde yer alan ve
gayrimenkullerin tahliyesi için yapılan ödemeler, bir çeşit hava parası olarak
adlandırılabilecek ödemelerdir. Gayrimenkulün mevcut kullanıcısının kendisinden
sonraki kullanıcıdan aldığı bir hava parasıdır. Konumuz olan kat karşılığı inşaat
sözleşmelerinde tahliye edilecek gayrimenkullerin sahiplerine ödenen taşınma
parası ise, tahliyeden sonraki kullanıcı tarafından ödenen bir hava parası
değildir. Tahliye edilen gayrimenkulün kullanım değeri olduğu söylenemez. Bu
nedenle kullanım değeri olan bir gayrimenkulün tahliye edilmesinden kaynaklanan
bir hava parası ödenmesi söz konusu değildir. Bu durumda taşınma parası olarak
ödenen tutarın arızi kazanç olarak kabul edilemeyeceği düşünülmektedir.
Yüklenici bakımından maliyet olarak değerlendirilen taşınma
bedelinin, gayrimenkul sahibi bakımından hasılat unsuru olarak
değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Gayrimenkul sahibine yapılan
taşınma bedeli ödemelerinin bir kazanç olarak vergilenmesi, bir kazancın
oluşması durumunda söz konusu olacaktır. Kat karşılığı inşaat sözleşmesi
nedeniyle edinilen gayrimenkul, 5 yıl içerisinde elden çıkarıldığı takdirde
gayrimenkulün edinim değeri ile elde edilen hasılat arasındaki fark değer artış
kazancı olarak vergilenecektir. Bu farkın hesaplanmasında, taşınma bedeli
ödemeleri de gayrimenkulün edinim değeri içerisinde hesaplanmalıdır.
3.3. Değer Artış Kazancı Vergilendirilmesi Yönünden
Değerlendirme
GVK’nın mükerrer 80′inci maddesine göre arazi ve binaların
iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan
kazançlar değer artış kazancı olarak vergiye tabidir. Değer artışında safi
kazanç, elden çıkarma karşılığında elde edilen her türlü menfaatlerin
tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma
dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve
harçların toplamının (edinim değeri) indirilmesi suretiyle bulunur. 2012 yılı
içerisinde elde edilen 8.800 TL tutarındaki değer artış kazancı gelir
vergisinden istisnadır.
Arsa karşılığında bağımsız konut alınması işleminde, arsanın
müteahhide teslim edilmesi ile bağımsız konutun arsa sahibine teslim edilmesi
olmak üzere iki ayrı teslim söz konusudur. Arsa teslimi, GVK’nın mükerrer 80′inci
maddesinde öngörülen şartları taşıdığı takdirde değer artış kazancı olarak
vergiye tabi olacaktır. Kat karşılığı inşaat sözleşmesi nedeniyle edinilen
gayrimenkullerde edinim tarihi konusunda, vergi idaresi ile bazı yargı
kararlarında farklı yaklaşımlar olduğu bir tarafa bırakılırsa arsa karşılığında
alınan bağımsız konutlar bakımından iktisap tarihi, tapuya tescil tarihidir.
Ancak, konutun tapuya tescil tarihinden önce sahibinin fiilen kullanımına
başlandığı teslim tutanağı, su, elektrik, telefon ya da doğalgaz faturası ve
benzeri belgelerle kanıtlanabildiği takdirde bu tarih iktisap tarihi olarak
kabul edilecektir. Buna göre, arsa karşılığı edinilen bağımsız konut ya da
konutların iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde satılması durumunda
elde edilen kazanç, değer artış kazancı olarak vergiye tabi olacaktır.
Kentsel dönüşüm kapsamında düzenlenen kat karşılığı inşaat
sözleşmelerinin gereği olarak gayrimenkul sahibine inşaat süresi boyunca her ay
yapılan ödemeler yüklenici bakımından inşaatın arsa maliyeti içerisinde yer
almaktadır. Yüklenici, inşaat maliyetlerini hesaplarken gayrimenkul sahibine
yaptığı bu tür ödemeleri de dikkate alacaktır. Bu durumda, gayrimenkul
sahibinin elde ettiği bağımsız konutun edinim değerinin kendisine yapılan
ödemeleri de kapsaması gerekir. Yüklenici bakımından maliyet olarak
değerlendirilen tutar, gayrimenkul sahibi bakımından hasılat unsuru olmalıdır.
Gayrimenkul sahibine yapılan bu ödemelerin bir kazanç olarak vergilenmesi, bir
kazancın elde edilmesiyle mümkün olacaktır. Kat karşılığı inşaat sözleşmesi
nedeniyle edinilen gayrimenkul, 5 yıl içerisinde elden çıkarıldığı takdirde
gayrimenkulün edinim değeri ile elde edilen hasılat arasındaki fark değer artış
kazancı olarak vergilenecektir. Bu farkın hesaplanmasında gayrimenkulün edinim
değeri içerisinde her ay yapılan kira ödemeleri de dikkate alınacaktır.
4.Sonuç
Gayrimenkul sahipleriyle inşaat firmaları arasında yapılan
sözleşmelere göre inşaat için terk edilen konut ya da işyeri sahiplerinin
inşaat süresi boyunca inşaat firmasından “tazminat” ya da “kira yardımı” adıyla
her ay elde ettikleri tutarın elde eden yönünden bir gelir unsuru olup
olmayacağı ve ne şekilde vergilendirileceği konusunda değerlendirmeler yukarıda
yapılmıştır. Bu değerlendirmelere göre,
1- Kentsel dönüşüm alanlarında düzenlenen kat karşılığı
inşaat sözleşmelerinin gereği olarak gayrimenkul sahibine inşaat süresi boyunca
her ay yapılan ödemelerin kira geliri olmadığı ve bununla ilgili kira geliri
beyanında bulunulmasının gerekmediği ve ödeyen tarafından vergi kesintisi
(stopaj) yapılmayacağı,
2- Bu tutarın gayrimenkul sahibinin elde ettiği bağımsız
konutun edinim değerine dahil olduğu, yüklenici bakımından maliyet unsuru olan
tutarın gayrimenkul sahibi bakımından hasılat unsuru olması gerektiği ve bu
ödemelerin “değer artış kazancı” olarak vergilenmesinin ancak bu hasılatın
kazanca dönüşmesiyle mümkün olacağı,
3- Öte yandan vergi idaresi, üzerinde kullanılmakta olan
konut ya da dükkân bulunan gayrimenkullerin tahliyesi için yüklenici tarafından
taşınma bedeli adıyla ödenen tutarın GVK’nın 82′nci maddesine göre “arızi
kazanç” olarak vergilendirileceği görüşünde olmakla birlikte, yüklenici
bakımından maliyet olarak değerlendirilen bu ödemelerin gayrimenkul sahibi
bakımından hasılat unsuru olması gerektiği ve bu ödemelerin de “değer artış
kazancı” olarak vergilendirilmesi gerektiği,
4- Bu çerçevede kat karşılığı inşaat sözleşmesi nedeniyle
edinilen gayrimenkulün 5 yıl içerisinde elden çıkarılması durumunda
gayrimenkulün edinim değeri ile elde edilen hasılat arasındaki farkın değer
artış kazancı olarak vergilenirken her ay elde edilen kira ödemeleri ile
taşınma bedeli tutarının edinim değerine dahil edilmesi gerektiği,
düşünülmektedir.
Bu Makale Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi Temmuz 2013 Sayısında
yayımlanmıştır.
Yorumlar