Mirasçılıktan Çıkarma
Kimi zaman en yakınımızdaki insanların annemizin, babamızın, çocuklarımızın hatta eşimizin bize veya yakınlarımıza karşı davranışları mazur görülmeyecek derecede ağır olabiliyor. Böyle durumlarda, genellikle “ miras bırakan”, vefatından önce muvazaalı işlemler yaparak (gerçek işlemi saklamak amacıyla görünürde farklı bir işlem yapmak; bağış yaptığımız halde satış gibi göstermek gibi) bu kişinin hukuken hak kazandığı miras payını almasını engellemek istiyor. Ancak, bu tür işlemler hukuki olarak geçersiz olduklarından, miras payı etkilenen kişiler tarafından iptal ettirilerek, “miras bırakanın” aslında istemediği bir kişinin mirastan pay almasına sebebiyet verebiliyor. Kanun koyucu sınırlı hallerde, “miras bırakan” saklı paylı mirasçıların mirasçılıktan çıkarılmasına olanak vermiştir.
Hangi hallerde mirasçının mirastan çıkarabileceğine geçmeden önce saklı paylı mirasçıların kimler olduğunu hatırlatmak gerekir. Kanuna göre saklı paylı mirasçılar; “miras bırakanın” anne ve babası, çocukları, çocuklarının altsoyları, eşidir. Diğer mirasçıların saklı payı bulunmadığından, “miras bırakan” onların payı üzerinde tasarruf ederek, saklı payı olmayan mirasçıları mirasından mahrum bırakabilir.
Kanuna göre, saklı paylı mirasçının sınırlı hallerde mirasçılıktan çıkarılması mümkün olup, bu haller şunlardır;
- Mirasçı, “miras bırakana” veya “miras bırakanın” ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse,
- Mirasçı, “miras bırakana” veya “miras bırakanın” yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse.
Kanun koyucu, mirasçının, “miras bırakana” veya “miras bırakanın” aile üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesini mirasçılıktan çıkarma sebebi saymış ancak yükümlülüklerin önemli ölçüde yerine getirilmemiş olmasını aramıştır. Yargıtay kararlarında, mirasçının aşırı ilgisizliği, kapıyı açmaması, telefonları yüzüne kapatması, “miras bırakanın” onur ve haysiyetini gözetmemesi, vekalet yetkilerini kötüye kullanması, uyuşturucu satması veya kullanması, “miras bırakanı” gereksiz yere tıbbi müşahede altına aldırması, ıskat sebebi olarak görülmüştür.
Bir diğer çıkarma sebebi ise, mirasçının “miras bırakana” veya “miras bırakanın” yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemesidir. Mirasçının mutlaka ceza alması gerekmez. Ancak, ceza hukuku anlamında suçun oluşması gerekir.
Mirasçılıktan çıkarma, ancak ölüme bağlı tasarrufla yapılabilir. Uygulamada genellikle vasiyetname ile yapıldığı görülmektedir. Mirasçılıktan çıkarmanın geçerli olması için, “miras bırakanın” buna ilişkin tasarrufunda çıkarma sebebini belirtmesi gerekir. Çıkarma sebebinin varlığı ispat edilemez veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmezse, saklı paylı mirasçı saklı payını alabilir. Ancak “miras bırakan” çıkarma sebebinde açıkça yanılmışsa, bu durumda, çıkarma geçersiz olur. Mirasçılıktan çıkarılan kimse, çıkarılmaya itiraz ederse, sebeplerin varlığını çıkarmadan yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına ispatlamalıdır.
Mirasçılıktan çıkarılan kişi, mirastan pay alamaz, tenkis davası açamaz. “Miras bırakan” başka türlü tasarrufta bulunmuş olmadıkça, mirasçılıktan çıkarılan kimsenin miras payı, o kimse “miras bırakandan” önce ölmüş gibi, mirasçılıktan çıkarılanın varsa altsoyuna, yoksa “miras bırakanın” yasal mirasçılarına kalır. Mirasçılıktan çıkarılan kimsenin altsoyu, o kimse “miras bırakandan” önce ölmüş gibi saklı payını isteyebilir. Örneğin, “miras bırakan” çocuklarından birini mirasçılıktan çıkarırsa, mirasçılıktan çıkarılan kişinin çocuğu(altsoyu), mirasçılıktan çıkarılan, “miras bırakandan” önce ölmüş gibi mirastan pay alabilir. Ancak “miras bırakan”, bu kişiye verilecek miras payı üzerinde tasarrufta bulunmuşsa, bu ihtimalde, mirasçılıktan çıkarılanın çocuğu (altsoyu), çıkarılan kimse “miras bırakandan” önce ölmüş gibi, saklı payını isteyebilir. Eğer mirastan çıkarılanın altsoyu yoksa çıkarılanın payı diğer mirasçılar arasında paylaşılır.
Yorumlar