29 Ocak 2011 Cumartesi

"Mahallede aidat olmaz"

"Mahallede aidat olmaz"

Muhtarlık seçimi yapılarak mahalle statüsü kazanan Alkent 2000 sitesinde oturan Dursun Boran, aylık 1100 TL'lik site aidatını ödememek için açtığı davayı kazandı
İstanbul'un en lüks yerleşim birimlerinden Alkent 2000'deki aidat krizi, mahkeme kararıyla çözüldü. Mahkeme, mahalle statüsü olan yerleşim biriminde aidat toplanamayacağına hükmetti. Bugüne kadar kendisini suçlayan komşularının şimdi hukuki yardım için kapısını çaldığını anlatan Boran, "Yıllarca aidat adı altında haksız kazanç sağlandı, mahkemenin bu kararı emsal oluşturacaktır" dedi. Büyükçekmece'de, 600 dönüm üzerine kurulu olan Alkent 2000'e, 2003'te taşınan ve müstakil villada oturan Gazeteci Dursun Boran, site yönetimini talep ettiği aylık 1100 TL'lik aidatı ödemeyi reddetti. "Mahallede aidat olmaz" diyen Gazeteci Dursun Boran, site yönetimi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Boran, 3 Haziran 2001'de bölgede muhtarlık seçimi yapıldığını ve sitenin mahalle statüsü aldığını savundu. Site yönetiminin, aidat borcu için icra davası açmasının ardından savaş başlatan Boran, valilik ve kaymakamlık ile yaptığı resmi yazışmalarla Alkent 2000'in mahalle olduğunu kanıtladı. Hızını alamayıp konuyu TBMM'ye kadar taşıyan Boran, çöplerin belediye tarafından toplandığını tespit ettirdi.
ÖZEL GÜVENLİK YERİNE KARAKOL
Boran ayrıca Büyükçekmece Kaymakamlığı'na başvurarak, kamuya açık alanda özel güvenlik ve bariyer sisteminin olamayacağını savundu ve bariyerlerin kaldırılmasını talep etti. Dursun Boran, 27 Ekim'de Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atila Işık'a yazı yazarak mahalleye karakol açılması için talepte bulundu. Orgeneral Işık adına Jandarma Genel Komutanlığı'ndan gelen yanıtta, en kısa zamanda jandarma karakolu için çalışmalara başlanacağı bildirildi. "Çöpleri belediye topluyor, güvenliği jandarma sağlıyor, 112 Acil servis ücretsiz hizmet veriyorsa neden aidat ödeyeyim, sosyal tesislere üyelik sistemi konulursa aidat tamamen ortadan kalkar" diyen Boran "Özel güvenliğin bir mahalle girişini kapatıp kimlik sorması özel hayata müdahaledir" görüşünü savundu. Yolların kamuya terk edilmesi gerektiğini belirten Boran, "Bu yollar herkesin kullanım alanıdır. Zaten devlete emlak ve temizlik vergisi veriyoruz. Neden çöpümü başkasına toplatıp birilerine haksız kazanç sağlatayım? Başta site olarak kurulan bu yerleşim, mahalle olunca yönetim kendisini feshetmedi. 2001'den bu yana yaklaşık 40 milyon TL para topladı" diye konuştu.
"KOMŞULAR YARDIM İSTİYOR"
Büyükçekmece İcra Hukuk Mahkemesi ise, 20 Mayıs'ta davayı karara bağladı. Mahkeme, Boran'ı haklı bularak, aidat borcu talebiyle açılan davayı reddetti. Yaklaşık 7 yıldır sürdürdüğü savaşı kazanan Boran, "Toplanan aidatın haksızlığı mahkemece kanıtlanmış oldu. Yıllardır beni aidat ödememekle itham eden komşularım şimdi hukuki yardım almak için kapımı çalıyor. Manevi tazminat davası açmayı düşünüyorum" diye konuştu.
 Kaynak: nuri özelmacıklı

MESLEKTAŞLARIMIZA DUYURU

MESLEKTAŞLARIMIZA DUYURU

19.12.2010 tarihinde sizlere yaptığımız duyuru gereği söz konusu TKGM nin Teşkilat Yasasının  2 maddesinin g bendinde “ Taşınmaza yönelik aracılık faaliyetlerini düzenlemek,Lisans vermek,bu faaliyetlerin usul ve esaslarını belirlemek ve
denetlemek “ maddesini araştırdık.
Araştırmalarımız neticesinde Yönetim Kurulumuz ve görüşünü aldığımız hukuk müşavirinin de bu maddenin Emlak sektörüne dönük akla gelmeyecek bir uygulama olduğu  bu maddenin arkasından Kimsenin aklına gelmeyecek  telafisi zor sıkıntılar yaratabileceği ortak görüşüne varıldı.
Emfed Yönetim Kurulu ve Dernek Başkanları ile yapılan genişletilmiş toplantılarda bu konuya duyarsız kalınmaması hiç beklemeden hareket etme kararı çıktı.
Bunun devamında yaptığımız çalışmalarda söz konusu maddenin Orijinal Kanun Tasarısında olmayıp daha sonra TKG Müdürü tarafından bizzat eklenmesi istenmiş olduğunu öğrenmiş bulunduk. Randevu talebinde bulunduğumuz ve bu kanun ile doğabilecek sıkıntılarımızı dile getirdiğimiz Sayın Devlet Bakanımız Egemen Bağış bu yasanın artık çıkmış olduğu ancak düzenleme yapılırken müdahale edebileceğimizi belirterek sunmuş olduğumuz dosyamızı  TKGM’ nin bağlı bulunduğu Bayındırlık ve İskan Bakanımız  Sayın Mustafa Demir beye vereceğini ve TKGM ile olan sıkıntılarımızı dile getirmemiz için Sayın Bakanla görüşmemiz gerektiğini söyledi bu konuda da istediğimiz zaman yardımcı olacağını söyledi. Daha sonra yaptığımız İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu üyeleri ile görüşmelerde bu maddenin kesinlikle iyi niyetle eklenmemiş olduğu ve buna da İstanbul Ticaret Odasının tepkisiz kalmasının mümkün olmayacağı ifade edildi uzun süren toplantıda ayrıca
LİSANSLI EMLAK KOMİSYONCULUĞU VE EMLAK MÜŞAVİRLİĞİ,HAKKINDA KANUN TASARI TASLAĞI’ nın en kısa sürede incelemelerin tamamlanması yeni yılın ilk haftasında sonuçlandırılıp görüşülüp TOBB a gönderilmesinin doğru olacağı ifade edildi.
Bu arada görsel ve yazılı Basında çıkan haberler İstanbul da bulunan Emlakçılar odası Başkanlığının ,Derneklerimizin ve Meslektaşlarımızın tepkisi üzerine geri adım atan ve asıl niyeti
İKİNCİL MEVZUAT İLE "TAŞINMAZA YÖNELİK ARACILIK FAALİYETLERİNİ YÜRÜTECEK KİMSELERİN YAPACAKLARI İŞLER, GÖREVLERİ, BU FAALİYETLERİ YÜRÜTMEK İÇİN GEREKLİ ÖZEL VE GENEL ŞARTLAR, LİSANS VEYA SERTİFİKA İÇİN YAPILACAK SINAVIN USUL VE ESASLARI, ÇALIŞMA USULLERİ V.B. KONULARI" DÜZENLEMEK. olan  sayın genel müdür Mehmet zeki ADLI  bey bu niyetinden dönerek amaçlarının mesleğe müdahale değil tapuda işlem yapacak emlakçılar ile ilgili bir düzenleme yapmak niyetinde olduklarına etrafı inandırmaya çalışmaktadır.
Değerli Üyelerimiz  biz Emlak Müşavirleri Federasyonu olarak bundan sonrada bu konunun devamlı takipcisi olacağımızı bu kanun gereği yapılacak Yönetmeliğinde takipcisi olacağımızı ve mesleğimize yapılacak her türlü kötü niyetli müdahalenin karşısında olacağımızı buradan duyurur Tüm Emlak Dünyasının 2011 yılını Sağlıklı, neşeli ve bol kazançlı geçmesini dileriz.
       
                                                             Emlak Müşavirleri Federasyonu
                                                                  Yönetim Kurulu adına
                                                                           Başkan
                                                                   Rıza Kaymakcı

EMLAK BÜROLARININ İŞYERİ AÇMA

EMLAK BÜROLARININ İŞYERİ AÇMA

EMLAK BÜROLARININ İŞYERİ AÇMA VE ÇALIŞMA RUHSATLARINA İLİŞKİN YÖNETMELİKTE SAYILAN İŞYERLERİNDEN OLMADIĞI, BÜRO NİTELİĞİNDE İŞYERİ OLDUĞU, BU TÜR İŞYERLERİ İÇİN KAT MALİKLERİNİN MUVAFAKATININ ARANMAYACAĞI HK.<
Temyiz İsteminde Bulunan : Yenimahalle Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf : ...
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : Davacıya ait emlak bürosunun işyeri açma izin belgesinin kat malikleri kurulunun onayının alınmaması halinde iptal edileceğine ilişkin Yenimahalle Belediye Başkanlığının 26.3.2003 gün ve 159 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada, davacıya ait emlak bürosunun İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelikte sayılan işyerlerinden olmadığı, büro niteliğinde işyeri olduğu bu tür işyerleri için de kat maliklerinin muvafakatı aranmayacağı hususu gerek idare mahkemeleri gerekse de bu kararları temyizen inceleyerek onayan Danıştay kararları ile de istikrar kazandığından, tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal eden Ankara 5. İdare Mahkemesinin 25.9.2002 günlü E:2002/585, K:2002/1094 sayılı kararının; hukuka ve mevzuata aykırı olduğu öne sürülerek 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi H.Hakan BAŞ'ın Düşüncesi : İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Cem ERBÜK'ün Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına ve yargılama giderlerinin temyiz isteminde bulunan üzerinde bırakılmasına 15.10.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.
YÖ/ŞGK
 

Emlakçılık yeniden tarif ediliyor

Emlakçılık yeniden tarif ediliyor

BAYINDIRLIK ve İskan Bakanı Mustafa Demir, emlakçılığı yeniden tanımlayan, yeni meslek tarifi yapan yasa çalışmasında, emlakçıların “aracı kurum” olarak tanımlanacağını da açıklayarak, şunları söyledi: “Müşterisini yanlış yönlendiren, yanlış bilgi veren emlakçının yaptırımı olacak. Yeni düzenlemeden sonra sizin adınıza gayrimenkul alıp, satan kiraya veren, araştırma yapan kurumlara dönüşecekler. Makbuz ve fatura kesme zorunluluğu olacak. İsteyen çalıştığı emlakçıya vekalet verecek, yetki sınırları içerisinde emlağınızı satma ve kiralama hakkı olacak. Sizin adınıza imza atacak, sizin adınıza işlem gerçekleştirecek. Bu anlaşmayı istismar eden emlakçıya da ceza verilecek. Alınan komisyonlarda alt ve üst sınır belirlenecek. Bu ikisi arasında yapılacak anlaşma iki tarafın inisiyatifinde olacak. Eğitim durumları da bu yasada düzenlenecek. Üniversite mezunu veya lise mezunu mu olacaklar, o konuda henüz karar vermedik.”


 Kaynak: Hürriyet gazetesi

Bayındırlık ve İskan Bakanı ile yapılan Görüşme..

Bayındırlık ve İskan Bakanı ile yapılan Görüşme..

Değerli Meslektaşarım
 
13.01.2011 tarihinde Bayındırlık Ve İskan Bakanı Sayın Mustafa DEMİR ile meslektaşlarımızın sorunlarını ve 10.12.2010 tarihinde resmi gazeteden çıkarak yürürlüğe giren Tapu Kadastro Teşkilat Yasasının G bendinde geçen ve bizi ilgilendiren madde içinde görüşme yapılmış ve mesleki anlamda ve meslektaşlarımızın endişeleri dile getirilmiştir.
 
Sayın Bakan bizi dinledikten sonra bu maddeyi özellikle kendisinin bilgisi dahilinde konduğunu ve Emlakçılık mesleğinin de disipline altına alınması gerektiğini kanunu olmayan emlakçıların yaşadığı sorunların yanında vatandaşların emlakçılar konusunda yaşamış olduğu sorunlarında kendilerine ulaştığını bu konu ile ilgili konan bu maddeye dayanılarak mesleki standart ve çalışma esaslarının oluşturulacağı ve bunu oluştururken bizlerinde görüşlerine ve isteklerine yer vereceklerini hiç bir meslektaşımızın mağdur edilemeyeceğini bizlere söylemişlerdir.Emlakçılık yasasının da seçimden sonra en kısa zaman da çıkması için gerekli çalışmanın yapılacağını söylediler.
 
Mart ayında yapmayı düşündüğümüz Panele sayın bakanı da davet ettik kendileri bu panele panelist ve konuşmacı olarak katılacağını beyan etmiştir.
 
Değerli meslektaşlarım Emlakçılık işini meslek edinen ve bu meslekten kazanç sağlayan biri olarak mesleğimizin ilerlemesi ve kalkınması için birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğimiz takdirde mesleğimizin daha iyi yerlere geleceği ve saygınlık kazanacağına inanıyorum. Sizlerden ricamız lütfen çevremizdeki meslektaşlarımızı birlik ve beraberlik içinde hareket etmeleri için Derneklerimize (www.emlakder.org ) üye olmaları mesleğimiz için yapılan çalışmalara katkı sağlamalarını, tek sesliliği sağlayarak derneklerden oluşan EMLAK MÜŞAVİRLERİ FEDERASYONUMUZA ( www.emfed.org ) destek vermenizi istiyoruz.
 
Unutmayalım birlikte güç doğar...
 
Saygılarımla...
--
Mehmet KEKLİK
AVRUPA YAKASI EMLAK MÜŞAVİRLERİ DERNEĞİ
www.emlakder.org

2011'de gayrimenkul vergileri ne oldu?

2011'de gayrimenkul vergileri ne oldu?

011 EMLAK VERGİSİ
yılında ödenecek olan emlak vergisi, 2010 yılında ödenenin aynısı olacak. Daha açık bir anlatımla, 2011 yılında emlak vergisinde herhangi bir artış söz konusu değil.
Alım-satıma esas kıyaslama sırasında göz önüne alınacak olan “Binaların Metrekare Normal İnşaat Maliyet Bedelleri” 2010 yılının aynısı olarak 56 Seri No.lu Emlak Vergisi Genel Tebliği’nde açıklandı (Bkz. 29.12.2010 Tarihli Resmi Gazete).
EMEKLİ, İŞSİZ VE EV HANIMLARININ EMLAK VERGİLERİ
Emekli, işsiz ve ev hanımları ile özürlülere, 2011 yılında da konutları nedeniyle yine emlak vergisi yok… Nedenine gelince, “Sıfır oranlı Emlak Vergisi avantajı” 2011 yılında da devam edecek.
Buna göre, brüt alanı 200 m2’yi aşmayan, bir konutu nedeniyle, bu kişiler 2011 yılında da emlak vergisi ödemeyecekler. Ancak birden fazla evi olanlar, tüm konutları için emlak vergisi ödeyecekler.
Emekli, işsiz ve ev hanımlarının, “sıfır oranlı” emlak vergisi avantajından yararlanabilmeleri için, başka gelirlerinin olmaması gerekiyor. Bunların, 22 bin lirayı aşmayan faiz, repo, fon, kâr payı ve temettü gibi, menkul sermaye iradı gelirleri, sıfır oranlı emlak vergisine engel değil (Bkz. 45 No.lu Emlak Vergisi Tebliği).
KONUT KİRA GELİRLERİ
Konut kira geliri olanlara, 2010 yılında uygulanan 2 bin 600 TL’lik istisna, 2011 yılı için 2.800 TL’ye yükseltildi.
Buna göre, 2011 yılında yıllık konut kira gelirleri 2 bin 800 lirayı aşmadığı sürece, bu gelirler beyan edilmeyecek. Aşması durumunda, beyanname verildiğinde, 2 bin 800 TL istisna düşülecek.
İŞYERİ KİRA GELİRİ
2011 yılında elde edilecek olan, yüzde 20 stopaja (vergi kesintisine) tabi tutulan işyeri kira gelirleri, yıllık brüt tutarı 23 bin lirayı aşmadığı sürece, beyan edilmeyecek.
İşyeri kira gelirinin yıllık brüt tutarı 23 bin lirayı aşması halinde, yıllık gelir vergisi beyannamesi verilecek ancak yılda yaklaşık 100 bin lira yani aylık 8 bin 300 lira civarındaki işyeri kira gelirleri için gelir vergisi ödenmeyecek hatta üste vergi iadesi alınacak.
Buradaki vergi iadesi, işyeri kira ödemelerinden, yıl içinde yapılan yüzde 20 stopajın mahsubundan kaynaklanıyor.
EVİNİ SATANLARIN DURUMU
2011 yılında evini ya da başka bir gayrimenkulünü, edinme tarihinden itibaren 4 yıl (1 Ocak 2007 tarihinden itibaren edinenlerde 5 yıl) içinde satanların, elde edecekleri kazanç “değer artışı kazancı” kabul edilecek. Bu kazancın 8 bin lirası gelir vergisinden müstesna tutulacak, kalan kısım yüzde 15-35 oranında vergiye tabi tutulacak.
2011 yılında, birden fazla gayrimenkul satılması halinde, olayın rengi değişecek ve “ticari kazanç” hükümlerine göre vergilendirilecek.
MİRAS KALAN GAYRİMENKULÜN 2011 YILINDA SATIŞI
Miras kalan ya da bağış yolu ile edinilen ev, dükkan, büro, yazlık, arsa ve arazi, ne zaman ve kaç liraya satılırsa satılsın, satış kazancı gelir vergisine tabi tutulmayacak.
Buna göre herhangi bir kişi, iki yıl önce ölen babasından ya da annesinden miras kalan (300 bin TL beyan ettiği) arsayı, 5 Ocak 2011 tarihinde 2 milyon liraya satarsa, bundan doğan gelir vergiye tabi olmayacak (GVK. Mükerrer Madde 80/6).
2011’DE ALIM-SATIM HARCI
Gayrimenkul alan ve satanlar, 2011 yılında (gayrimenkulün gerçek satış bedeli üzerinden) ayrı ayrı binde 16,5’er oranında “tapu harcı” ödeyecekler.


 Kaynak: Şükrü KIZILOT

Kirayı Gizleyen 5 Yıl Korkulu Rüya Görecek

Kirayı Gizleyen 5 Yıl Korkulu Rüya Görecek

Kirayı gizleyen 5 yıl korkulu rüya görecek DÜNKÜ Hürriyet’te yer alan "Maliye’den Kapı Kapı Kira Denetimi" haberi, bazı ev sahiplerini endişelendirdi. Kira geliri elde ettiği halde, bu gelirini hiç beyan etmeyen veya eksik beyan edenler, ciddi anlamda endişeye kapıldılar. Bu endişe, sabahın erken saatlerinde aldığımız yüzlerce sorudan da belli oluyordu. KISKAÇ DARALACAK Maliye Bakanlığı, kira gelirleri ve kentsel rantların vergilendirilmesi amacıyla, etkin bir denetim başlattı. Geçen hafta yazdığımız gibi, bu denetimlerin bir bölümü arsa ve arazi rantları ile arsa karşılığı alınan dairelerin incelenmesine yönelik. Diğer bölümü de kira geliri elde edenlere yönelik. Ankara’da başlatılan çalışma için, görevlendirilen 400 Maliyeci, evleri tek tek dolaşıyor. İkamet edenlerin ev sahibi mi, kiracı mı olduğunu soruyor. Kirada oturanlara; ne zamandan beri kiracı olduklarını, ayda kaç YTL kira ödediklerini, kiranın bankaya yatırılıp yatırılmadığını soruyor ve ev sahibinin kimlik bilgilerini öğrenip, bunları bir tutanağa yazıyorlar. Ankara’daki çalışma, kısa süre içinde, diğer illerde de uygulanacak. BEYAN SINIRI Kira geliri elde edenler, belli sınırı aştığında, bu gelirlerini ikametgahlarının bulunduğu yerdeki vergi dairesine beyan edip, vergi ödemek zorundalar. Kira gelirlerindeki beyan sınırı, yıllar itibariyle tabloda gösterilmiştir. Konut kira gelirlerinde, yıllık kira geliri toplamı, tabloda belirtilen sınırı aştığında, izleyen yılın 1-25 Mart tarihleri arasında, beyan edilmesi gerekiyor. Örneğin, 2008 yılı kira geliri 2.400 YTL’yi aştığında, 1-25 Mart 2009 tarihinde, ilgili vergi dairesine beyan edilecek. Birden fazla konut kira geliri olanlarda, 2.400 YTL’lik sınır, toplam kira gelirine uygulanıyor. İŞYERİ FARKI Tablodan da fark edileceği gibi, işyeri kira gelirleri için beyan sınırı, konuta göre çok yüksek. Bunun nedeni şu; işyeri kiraları ödenirken, kiracı yüzde 20 oranında stopaj (vergi kesintisi) yapıyor. Başka bir anlatımla, brüt kiranın yüzde 20’si peşin peşin vergi olarak ödeniyor. İşyeri kira gelirlerinde, özellik taşıyan bir başka durum daha var. İşyerinin brüt kira geliri; 2003’te 32 bin, 2004’te 56 bin, 2005’de 60 bin, 2006’da 113 bin, 2007’de 82 bin, 2008’de de 85.632 YTL’yi aşmadığı sürece, beyanname verildiğinde, ödenecek vergi çıkmıyor. Üste vergi iadesi alınıyor. KORKULU RÜYA NE? Vergide zamanaşımı süresi 5 yıl. Maliyeciler, geriye dönük 5 yılın kira geliri vergisini, isteyebilirler. Buna göre, 2003 yılı 1 Ocak 2009’dan itibaren zamanaşımına uğramış oluyor. Ancak, 2004 yılı kira gelirinin 2009 yılı sonuna kadar, 2008 yılı kira gelirinin de 2013 yılı sonuna kadar, beyan edilmeyen vergisi; cezası ve faizi ile birlikte istenebilir. Banka hesaplarınıza el konabilir. Bu uygulama, gizlenen diğer gelirler için de geçerli. 5 yıl boyunca korkulu rüya görmektense, gizlenen geliri "Pişmanlıkla" beyan edip, huzur içinde uyumakta yarar var.

Kaynak: Hürriyet Gazetesi

İstanbul boğazına yapılacak üçüncü köprünün ayaklarında otoyol gişesi bulunmayacak.

İstanbul boğazına yapılacak üçüncü köprünün ayaklarında otoyol gişesi bulunmayacak.

 En yakın gişelerin Sancaktepe ve Arnavutköy'de yapılması planlanıyor. Piyango 2008 yılında kurulan 5 yeni ilçeye vuracak.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım İstanbul'da inşa edilecek 3. köprü için sürpriz bir şekilde kentin en kuzeyinde bulunan Sarıyer'in Garipçe ve Beykoz'un Poyraz köyleri işaret etti.

Üç köprünün geçiş noktalarının açıklanması ile birlikte piyangonun Avrupa Yakası'nda Garipçe, Zekeriyaköy ve Kilyos ile Anadolu Yakası'nda Poyrazköy ile İstanbul'un Bodrum'u olmaya aday gösterilen Riva bölgesi ön plana çıkmıştı.

Proje de köprünün ayaklarında otoyol gişesi bulunmuyor ve en yakın gişelerin Anadolu Yakası'nda Sancaktepe ve Avrupa Yakası'nda da Arnavutköy'de yapılması planlanıyor. Bakanlık bu saye de köprüye yakın Boğaz kıyılarındaki doğal yapı korunarak, Garipçe ve Poyrazköy'ün yeni bir Ortaköy olmasının önünü kesmeyi amaçlıyor.

İstanbul boğazına inşa edilecek üçüncü gerdanlığın piyangosu 2008 yılında kurulan yeni ilçelerden Çekmeköy, Sancaktepe, Başakşehir, Sultangazi ve Arnavutköy'e vuracak.

Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinin ardından boğaza kurulacak 3. köprünün ayakları Ulaştırma Bakanlığı'nın daha önce açıkladığı 6 alternatiften biri olan Garipçe-Poyraz arasında yer alacak. Yeni köprüde giriş-çıkışlar diğerlerindeki gibi hemen köprü ayaklarda bulunmayacak. Boğazın üçüncü köprüsüne girişteki kurulacak yeni yola ilk bağlantı Avrupa Yakası'nda Arnavutköy'e bağlı Hadımköy'de olacak. İstanbul'un 1/100 binlik planında lojistik merkez olarak planlanan bu bölgeye verilecek köprü girişi ile birlikte yük taşıyan büyük araçlar şehir merkezine giremeyecek. Tır ve kamyonlar, Hadımköy'de kurulacak lojistik merkeze yüklerini indirecek.

İstanbul'a girmeyecek kamyonlar ise doğrudan 3. Köprü yolunu kullanarak Anadolu'ya geçiş yapacak. Çatalca girişinden sonra köprü güzergâhında Avrupa yakasında toplam 3 bağlantı yolu inşa edilecek. İstanbul'un yeni ilçelerinden biri olan ve kentin yeni yerleşim bölgesi olarak kabul edilen Arnavutköy'de yapılacak giriş noktası ile yeni yapıların otoyol ile bağlantısı planlanıyor. İkinci giriş ise Kemerburgaz ve Göktürk'ü yeni yola bağlayacak. Hasdal Kışlası'nın önünde yapılan ve TEM bağlantısını sağlayan yol, Kuzey Marmara Otoyolu'na kadar uzatılacak ve birleştirilecek. Üçüncü çıkış noktası ise Zekeriyaköy olacak. Buraya yapılan birçok villanın 3. köprüye çıkışı planlanıyor. Avrupa Yakası'nda köprü güzergahında olumlu etkilenecek ilçelerin başında Başakşehir, Arnavutköy ve Sultangazi geliyor.

İstanbul'un anayasası olarak açıklanan çevre düzeni planına göre Anadolu Yakası'nda Orhanlı bölgesi lojistik merkez olarak belirlendi. Kurtköy, Kuzey Marmara Otoyolu'nun Anadolu yakasında Gebze'den önceki son çıkış noktası olacak. Böylece yük kamyonları TEM ve E–5 yollarından uzak tutulmuş olacak. Anadolu yakasında bir diğer çıkış ise Riva'da olacak. Bu yol ise TEM ile birleşecek. Güzergâh ise şöyle olacak. Kavacık Kavşağı'ndan Beykoz Konakları'na doğru yapılan yol, Kuzey Anadolu Otoyolu ile birleştirilecek. Bağlantı noktası Galatasaray'ın Riva'daki arazisinin hemen yanında olacak. Anadolu Yakası'na kurulacak köprü giriş çıkışları en çok Beykoz ile birlikte yeni kurulan Çekmeköy ve Sancaktepe'yi etkileyecek.

Kocaeli İstanbul'a daha yakın

Karadeniz otoyol projesinde ve en önemli ayağı üçüncü köprü çalışmasında piyangonun yeni kurulan ilçelere vurduğunu belirten Avrupa Yakası Emlak Müşavirleri Derneği Mehmet Keklik Yönetim Kurulu Başkanı “Özellikle 2008 yılında yasa sonrası kurulan yeni ilçeler bu köprüye yapılacak yatırımları ciddi oranda tetikler. Özellikle Anadolu Yakası'nda Riva ve Çekmeköy köprü giriş-çıkışlarına yakın olduğu için yatırım anlamında daha cazip bir hal alacak. İzmit bölgesi bu yol çalışması ile İstanbul'a daha da yakınlaşacak. Otoban sayesinde İzmit neredeyse İstanbul ile birleşecek. Paşaköy bölgesi Sancaktepe'nin ciddi yatırım almasını sağlayacak. Yoğunluk kesinlikle yeni ilçelere Çekmeköy, Arnavutköy ve Sultangazi kayacak. Yeni ilçelerin ismi daha da duyulacak ve yatırımcıların gözde yerleri olacak.” diye konuştu.

Köprünün transit güzergahta olması arsa fiyatlarını azaltır

İstanbul Emlakçılar Odası Başkan Yardımcısı Nizamettin Aşa da, köprünün transit olması durumunda fiyatların önemli oranda azalacağını ve beklenen rantın sağlanmasının mümkün olmadığını söyledi. Uzun vadede arazilerin yine değer kazanacağını ancak köprü nedeniyle doğacak rantın transit seçeneği ile etkisiz hale geleceğini söyledi. Köprünün ayaklarından daha çok giriş çıkış noktalarında bulunan ilçelerin önemli yatırım çekeceğini belirten Aşa “Bu bölgelerde arsalar toplandı. Hadımköy ve Orhanlı lojistik ve sanayiye yakın bir gelişme içinde. Köprü bunu destekleyecek. Arnavutköy ve Sancaktepe bölgesinde fiyatların 2-3 kat artacağını düşünüyorum. Bağlantı yıllarına yakın ve yan yolları bulunduğu ilçeler ciddi yatırım çekecektir.”

Köprüler ölü bölgeleri canlandırıyor

İnşa edilen yeni köprü ve yolların gelişim alanları açmaya başladığını belirten İstanbul Emlak Müşavirleri Derneği Başkanı Karabet Hemengül, “Halkalı, Beylikdüzü, Büyükçekmece ve Gürpınar'da artık inşaat alanı kalmadı. Köprüler ölü bölgeleri canlandırıyor. 3. köprü güzergahında yer alan özellikle Hadımköy'ün bulunduğu Arnavutköy ve Anadolu yakasında Sancaktepe ve Çekmeköy önemli çekim merkezleri olacak. Güzergah rantın ortadan kaldırılması için tamamen transit geçiş üzerine çizilmiş. Çalışma lojistik bölgeler üzerinden geçiyor. Bu bölgeler prim yapmaya başladı. Bu bölgeler ilgili yatırımcılar tarafından birçok proje geliştiriyor.” Dedi.

Şehiriçi bağlantı yolu olmayacak

Kentin su ve oksijen kaynağı Kuzey ormanlarında yapılaşmaya neden olacağı için eleştirilen 3. Boğaz Köprüsü, Sarıyer-Beykoz hattında viyadükler üzerinde ‘Yere değmeden' giden transit yol olarak inşa edilecek. Böylece şehiriçi bağlantıları olmayacağı yeni sapaklar ile yeni yerleşim yerleri oluşumuna izin vermeyeceği öğrenildi. Köprünün çevre yollarının ormana zarar vermeyen tünel ve viyadükler üzerine gideceğini açıklayan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, ‘'3. Köprü'nün amacı doğu-batı arasındaki transit trafiği şehir içine sokmadan Trakya'ya, Avrupa'ya taşımaktır' dedi. Yıldırım ‘Köprü'nün mimarisinde, maliyeti arttıran ama çevreye tahribatı azaltan sistem uygulanacak' diye konuştu.

Sayılarla üçüncü köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu

Silivri-Kınalı ile Sakarya-Akyazı arasındaki otoyolun uzunluğu 260 kilometre.
Toplam gişe istasyonu sayısı, 4 adet.
Asma köprünün ana açıklığı ve toplam boyu; 1275 metre ve 1875 metre.
Otoyolun Avrupa Yakası Bölümü (Kınalı-Odayeri): Anayol uzunluğu, 30 kilometre; bağlantı yolu sayısı ve toplam uzunluğu: 2 adet, 15 kilometre.
Asya Yakası Bölümü: Anayol uzunluğu 136 kilometre. Bağlantı yolu sayısı ve toplam uzunluğu; 7 adet, 56 kilometre; viyadük sayısı ve boyu: 16 adet, 8.25 kilometre; tünel sayısı ve boyu: 17 adet, 12 kilometre.
Üçüncü Boğaz köprüsü tamamlandığında, halen 1210 metreyle dünyanın 11'inci uzun köprüsü olan İsveç'teki Höga Kusten Köprüsü'nü geride bırakacak.

 Kaynak: ihlas haber

Gayrimenkul satışında beyan değer ne olmalı ?

Gayrimenkul satışında beyan değer ne olmalı ?

6 Haziran 2008 tarihli Mükerrer Resmi Gazete’de yayınlanan 5766 sayılı Yasa ile gayrimenkullerin satışı sırasında, "tapuda beyan edilecek değeri" ile ilgili önemli bir düzenleme yapıldı.

OLAY NEYDİ?

Öteden beri süregelen uygulamada, gayrimenkulün tapu harcına esas olan değerinin, "emlak vergisi asgari değeri" olarak gösterilmesi yeterliydi.

Buna göre, örneğin; satış değeri 500 bin YTL olan bir gayrimenkulün, emlak vergisi asgari değeri 160 bin YTL ise, tapu işlemleri 160 bin YTL üzerinden yapılabiliyordu.

Böyle olunca, alıcı ve satıcı 500 bin YTL yerine, 160 bin YTL üzerinden ayrı ayrı binde 15 "tapu harcı" ödüyorlardı.

Başka bir anlatımla, 500 bin YTL satış bedeli üzerinden 7.500’er YTL tapu harcı ödemek yerine, 160 bin YTL olan emlak vergisi asgari değeri üzerinden 2.400’er YTL tapu harcı ödenebiliyordu. Bu uygulamada, alıcının da satıcının da daha az harç ödeme yönünden avantajları vardı.

Nitekim Maliye Bakanlığı’da 48 No.lu Harçlar Kanunu Genel Tebliği ile yaptığı açıklamada; gayrimenkul alım-satımı sırasında, emlak vergisi asgari değeri üzerinden tapu harcı ödenebileceğini açıklamıştı. Bunun tek istisnası; yapılan işlemler sırasında mükelleflerin, emlak vergisi değerinin üzerinde bir değer beyan etmek istemeleri halinde, beyan edilen değerin tapu harcının hesabında dikkate alınacağıydı (Bkz. 13.9.2005 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 48 No.lu Harçlar Kanunu Genel Tebliği).

6 Haziran 2008 tarihli Mükerrer Resmi Gazete’de yayınlanan 5766 sayılı yasa ile gayrimenkullerin alım-satımında, tapu işlemine esas değer olarak gösterilecek değer, yeni esaslara bağlandı
(Yasanın tam metni için TIKLAYINIZ.).

NE OLDU?

Yeni düzenlemeye göre;

- Tapu işlemleri sırasında gösterilecek değer, emlak vergisi asgari değeri değil, normal alım-satım değeri olacak. Örneğin 500 bin YTL’ye satılan gayrimenkulün, emlak vergisi asgari değeri 160 bin YTL ise, tapu işlemleri, önceki uygulamanın aksine 500 bin YTL değer üzerinden yapılacak. Kuşkusuz tapu harcı vs. 500 bin YTL üzerinden hesaplanacak.

- Gayrimenkul satışında, satış bedelinin emlak vergisi asgari değerinin altında olduğu durumlarda ise, emlak vergisi asgari değeri üzerinden "tapu harcı" ödenecek.

- Alım-satım ya da devir değerinin gerçek tutarı yansıtmadığının saptanması durumunda, aradaki farka isabet eden harç, ikmalen veya re’sen alıcı ve satıcı adına tarh edilecek. Tarh edilecek yani ilave olarak istenecek olan bu harcın yüzde 25’i oranında da "vergi ziyaı" cezası kesilecek.

Vergi dairesi, 5 yıllık zamanaşımı süresi içinde, gayrimenkulün gerçek satış bedelini araştırıp, cezalı işlem yapabileceği için, bundan böyle alım-satım sırasında, tapu harcı yönünden, gerçek değerin gösterilmesinde yarar var.

Vergi borcu olan gayrimenkul alabilecek

BAZI gazetelerde, vergi borcu olanların gayrimenkul alamayacağı ve tapuda işlem yaptıramayacağı yönünde haberler yayınlandı.

Okurlarımızın ısrarlı soruları üzerine açıklayalım; böyle bir durum söz konusu değil. 5 Haziran 2008 tarihli Mükerrer Resmi Gazete’de yayınlanan 5766 sayılı Yasa’nın ikinci maddesinde, "tapu işlemlerine ilişkin harçlar hariç" denilmek suretiyle, konuya açıklık kazandırılmıştır
 Kaynak: Şükrü KIZILOT

HUKUKEN EMLAK DANIŞMANLIĞI

HUKUKEN EMLAK DANIŞMANLIĞI

Emlak danışmanlığı mesleğini tam anlamıyla düzenleyen direkt bir yasa ve düzenleme, Türk Hukuk sisteminde mevcut değildir. Ancak, Emlak danışmanlığı ile ilgili yasal düzenlemeleri aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz.;


1-Türk Ticaret Kanununun 12. Maddesinin 12. Bendi ile ticaret sicili nizamnamesinin 14. Maddesinde; Tellallık, komisyonculuk ve sair tavassut (aracılık) işlerini yapmak üzere kurulan müesseselere 'Ticarethane', bunları işletenlere de 'Tacir' denilmiştir.

2-5263 sayılı kanunla değişen 507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar kanununun 3153 sayılı kanunla değişik 6. Maddesi gereğince kurulan, Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve sanayiciyi belirleme koordinasyon kurulunun 24.6.1997 tarih ve 9 nolu kararı ile emlak müşavirliği esnaf ve sanatkarlar kolları arasında “Hizmetle ilgili meslek kolları” bölümüne dahil edilmiş ve bu karar 22 Ocak 1999 tarih ve 23588 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Böylelikle emlak danışmanları ‘Esnaf ‘ olarak ta hukuki olarak tanımlanmıştır.
Bu kararın yürürlüğe girmesini takiben çeşitli illerde kamu kurumu niteliğinde olan emlak meslek Odaları kurulmaya başlamıştır.

Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olan Odalar anayasasının 135. Maddesinde belirtildiği üzere belli bir mesleğe mensup olanların, ortak ihtiyaçlarını karşılamak,mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun surette gelişmesini sağlamak,meslek mensuplarının birbirleriyle ve halkla olan ilişkilerinde güveni hakim kılmak üzere meslek disiplinini ve ahlakını korumak amacı ile kurulan kamu tüzel kişilikleridir. Bugünkü geldiğimiz noktada Emlak danışmanlarının tek bir çatı altında toplanması mümkün görünmemekle birlikte bu durum emlak danışmanların Ticaret Odalarında bulunan emlak müşavirleri meslek komitesi ve esnaf sanatkarlar bünyesinde kurulan emlak meslek odalarının ortak çalışmaları sonucu kısa zamanda emlak danışmanlarının beklentileri doğrultusunda gerekli yasal düzenlemelerin yapılması için bir arada çalışmalarını gerektirmektedir.

Meslek erbapları, mesleğe başlayabilmek için öncelikle; faaliyet gösterecekleri işyerini kiralamalı, bu işyerine ait kira kontratı yada iş yeri olarak kullanacakları kendi mülklerinin tapu belgeleri ile bağlı bulundukları bölgenin vergi dairesine kaydolmak zorundadırlar. Bunu takiben ticaret sicili yada esnaf siciline ve ilgili Odalarına başvurarak kayıt olmalıdırlar. İşlem bağlı bulunan belediyelerin den alınacak işyeri açma küşadının alınması ile tamamlanır.

3-Emlak danışmanları yasal olarak BK.404-409 hükümleri ne göre işlem yaparlar. BK.404-409 hükümlerinde düzenlenen bu meslek kolu bu mevzuat gereğince şu şekilde tanımlanabilir;

“Tellallık, bir akittir ki onunla tellal, ücret mukabilinde bir akdin yapılmasını hazırlamağa veya akdin icrasına tavassut etmeğe memur edilir” BK.404/1

Ülkemizdeki uygulamada “taşınmaz (gayrimenkul) tellâllığı”, genel olarak “emlak Danışmalığı” olarak adlandırılmakta; bu işi meslek edinen kişilere de “emlak danışmanı (müşaviri)” ya da kısaca “emlakçı” denilmektedir. Buna paralel olarak “gayrimenkul tellâllığı sözleşmesi”ne de, “emlak Danışmalığı sözleşmesi” adı verilmektedir.; ancak “gayrimenkul tellâllığı”nı meslek olarak icra eden kişilerin bunu “emlak müşavirliği olarak algılamasında da bir beis yoktur.

Tellâllık sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 404 ilâ 409. maddeleri arasında düzenlenmiştir. B.K.nun 404. maddesindeki tanımdan, tellâllığın iki farklı şekilde gerçekleştirilebilirliğini anlamaktayız. Birinci olarak tellâl, bir ücret karşılığında bir sözleşmenin yapılması imkanını hazırlamakla görevlendirilebilir. “Bundan sözleşmenin kurulması fırsatına ait bilginin sağlanması anlaşılmalıdır.”(3) İkinci halde ise tellâlın, bir sözleşmenin icrasına aracılık etmesi söz konusudur.

Geçerli bir “tellâllık sözleşmesi”nden bahsedebilmek için, öncelikle tellâl ile kendilerine aracılık edilen kişi ya da kişiler arasında bir sözleşmenin kurulması gereklidir. Bir sözleşmeden bahsedilebilmesi için de sözleşmenin iki taraflı olarak yapılması şarttır. Örneğin aracılık hizmeti alan kişinin tek yanlı ücret ödeme taahhüdü bu anlamda geçerli bir sözleşme değildir. Bu sözleşme kural olarak herhangi bir şekil kuralına tâbi değildir. Ancak aracılık hizmetinin konusu bir taşınmaz ise (taşınmazın alınması, satılması, kiralanması vb.) bu taktirde “tellâllık sözleşmesi” yazılı olarak yapılmadıkça geçerli olmaz. (BK. m. 404/3) Buradaki şekil şartı bir ispat değil, fakat geçerlilik şartıdır. Yâni ortada yazılı olarak düzenlenmiş ve taraflarca imzalanmış bir sözleşme yoksa, tellâllık sözleşmesinin varlığını kural olarak başka türlü ispatlamak imkânı yoktur.

Taşınmaz tellâllığı sözleşmesinin yazılı şekil şartına bağlanmasının nedeni, konusu taşınmaz olan sözleşmelerin, genel olarak yüksek parasal değerleri ifade etmesinden ötürü, olası “asılsız aracılık iddialarıyla” kötüye kullanma kapılarını kapatmaya yöneliktir.

Tellâllık sözleşmesinin zorunlu unsurlarından birisi de tellâlın, aracılık hizmetini bir ücret karşılığında yapacak olmasının kararlaştırılmasıdır. Eğer tellâla ödenecek ücret, sözleşmede miktar veya oran olarak kesin veya belirlenebilir şekilde yer almamışsa bu taktirde, o iş için var olan tarifeye yok ise mahalli teamüle göre ücretin kapsamı belirlenebilir.

Tellâllık sözleşmesinden taraflar için haklar ve borçların doğacağı çok belirgindir. Yasada ayrıntılı bir düzenleme yapılmamış, yalnızca BK. md. 405-409 arasında tellâlın ücret alacağı düzene konulmuştur. BK. md. 404/2 ile yapılan yollamadan ötürü tellâllık sözleşmesiyle ilgili yapılan yollamadan ötürü tellâllık sözleşmesiyle ilgili öteki konularda vekillik sözleşmesine ilişkin kurallar uygulanacaktır.(4) Bu nedenledir ki tellâl, görevini yaparken tıpkı bir vekil gibi, aracılık ettiği kişilere ve onların haklarına karşı, tam bir iyi niyet, özen ve sadâkat göstermek zorundadır.

4- Mesleğimizle ilgili tek geniş yasal düzenleme, 8 Temmuz 2003 tarihinde 25162 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Emlakçılık Mecburi Standartı” dır. Yayımlanan ve yürürlükte olan bu standart ile; Emlak Danışmanlığı mesleğinin ilk defa tanımı, amacı, faaliyet alanı, hukuki hakları ve sorumlulukları ile Emlak Danışmanının yerine getirmek zorunda olduğu iş ve işlemler teferruatlı olarak tanımlanmıştır.

5-Emlak Danışmanlarının Tapuda işlem yapma, yetki ve sorumlulukları; Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesinin aşağıdaki genelgesi ve açıklama yazısıyla düzenlenmiştir:
T.C.
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesi Başkanlığı
Sayı : B.09.1.TKG0100001-73/ 14/03/2007
Konu : Emlakçıların Ön Başvuru İle İş Takibi Uygulaması
GENELGE 1642
2007/4
TAPU VE KADASTRO ...........BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜNE
Tapu İşlemlerine ilişkin taleplerin karşılanmasında idaremizce getirilen her türlü kolaylığa rağmen, uygulamada vatandaşlarımızın büyük bir bölümünün tapu dairelerindeki işlemlerini yaptırabilmek için iş takipçileri ile anlaşmayı tercih ettiği ve müdürlüklerimize aracılar vasıtasıyla başvuruda bulunduğu gözlenmektedir.
Bu durumun uygulamada zaman zaman sıkıntılara yol açtığı, iş takipçilerinden kaynaklanan sebeplerle vatandaşlarımızın yanıltılmasına ve idaremiz görevlilerinin kamuoyunda yanlış tanıtılmasına sebebiyet verildiği, vatandaşlardan aldıkları takip ücretlerinden dolayı da zaman zaman idaremiz görevlilerin zan altında bırakıldığı ve bu nedenle teşkilatımız ve emlakçılık müessesesinin kötü tanıtılması sebebiyle verdiği Müfettiş raporlarından ve basına yansıtan olaylar ile idaremiz personelin yazılı ve sözlü beyanlarından anlaşılmaktadır.
Ayrıca, hiçbir meslek kuruluşunda ve resmi makamda kaydı olmadığı halde, emlakçı adı altındaki kişilerin yetkisiz ve sorumsuzca kayıt dışı işlem takip ettikleri ve bu şekilde kayıt dışı çalışan kişilerden gerçek vatandaşlarımızın, gerek teşkilatımız, gerekse meslek odalarının ve ülke ekonomimizin zarar gördüğü ve rahatsızlık duyulduğu bilinmektedir.
Uygulamalardaki sıkıntıların ve sorunların çözümlenmesi ve takipçilik müessesesinin disiplini ve kayıt altına alınabilmesi açısından, Tapu Sicil Müdürlüklerince gerçekleştirilecek olan akitli işlemlerde; resmi senet tanzimi öncesinde hazırlanması ve noksanlıkların ikmal etmesi için, emlakçılar ile tapu sicilinde hak sahibi olan kişiler arasında Borçlar Kanununun 404/3. maddesi gereğince düzenlenecek tellaliye sözleşmesinin ve işlemler için gerekli belge ve evrakların asıllarının emlakçı tarafından bizzat ilgili tapu müdürlüğüne ibraz edilerek ön başvuruda bulunulması ve ön başvuruda bulunmanın gerçek hak sahibi tarafından verilen yetkiye ve onun imzasına dayanarak yapıldığının tespit edilmesi halinde, emlakçıların iş takip edilebilmelerine imkan sağlanması uygun görülmüştür.
İş takibi/tellaliye sözleşmelerinin, Tapu Sicil Müdürlüklerinde kabul edilmesi ve ön başvurunun dayanağı olabilmesi için, önbaşvuru konusu taşınmazın ili, ilçesi, köy veya mahallesi, ada no, parsel no, bağımsız bölüm no, vasfı ve işlemin türü konularını içermesi ve işlemler için ibraz edecekleri bilgi ve belgelerden kaynaklanacak idari,mali, ve cezai sorumluluklarını kabul etmeleri ve bu hususun iş takip sözleşmesinde belirtilmesi, iş takibinde bulunan emlakçının akdin yapılması aşamasında kadar ki süreçte gerekli her türlü bilgi ve belgeleri hazırlayabilmesi için tapu işlemlerini yaptırmaya yetkili olduğunu gösteren ilgili meslek odaları ile ticaret odası, esnaf ve sanatkarlar odası gibi yetkili odalarca verilmiş kimlik ve yetki belgesini ibraz etmeleri ve iş takibi/tellaliye sözleşmesi ile yetki belgesi örneğinin tapu işlem dosyasında arşivlenmesi : aktin düzenlenmesi aşamasında istemin gerçek hak sahibi tarafından yapıldığının ve istemde bulunanların medeni hakları kullanma ehliyetinin olduğu saplanması halinde işlemin sonuçlandırılması (akdin tamamlanması) gerekmektedir.
Bu uygulama geçici mahiyette olup, karşılaşan sıkıntılarla birlikte yeni düzenlemeler yapılıncaya kadar geçerlidir.

Bu genelgenin ardından29.01.2008 tarihinde B091TKGO12.00.02-010.06/275 sayılı uygulama açıklama yazısı ile yeni bir açıklayıcı düzenleme yapılmıştır.

Yazı içeriği aşağıdaki gibidir.

Taşra birimlerimizden merkeze intikal eden konular ile Ticaret Odaları ve Emlakçıların Meslek Kuruluşlarının yazılı talepleri üzerine ilgili Genelgemizin uygulanmasında karşılaşılan tereddütlere açıklık getirilmesi amacıyla, konu Merkez İnceleme Kurulunda ilgi genelge kapsamında görüşülmüş ve 17 09 2007 Tarih, 158 Sayılı kararı ile genelgede tereddüt edilen konulara açıklık getirilmiştir.

Uygulamada genel olarak alım-satıma konu olan taşınmazların Tapu Sicil Müdürlüklerinde satış işleminin yapılabilmesi için öncelikle intikal-kat irtifakı tesisi ve tashih gibi akitsiz tapu işlemlerinin yapılmasından sonra akitli bir tapu işlemi olan satış talebinin karşılanmasının mümkün olabildiği göz önüne alındığında, iş takibi yapacak emlakçı ile tapu sicilinde hak sahibi olan kişiler arasında Borçlar Kanunu 404-3. maddesi gereğince yapılacak olan tellaliye sözleşmesinin içeriğinde emlakçının işleme konu taşınmazın alım-satımına aracılık ettiği hususunun da ayrıca beyan ve taahhüt edilmesi şartıyla, bu taşınmazlarla ilgili akitsiz işlemlerin de iş takibini yapabilmeleri mümkündür.

Ayrıca, emlakçılar ile tapu sicilinde hak sahibi olan kişiler arasında düzenlenen tellaliye sözleşmesinin usul ve esasları ile ilgili olarak; Her talep için ayrı ayrı düzenlenecek olan tellaliye sözleşmelerinin de emlakçıların bağlı bulunduğu odalarca onaylanmasına gerek bulunmamaktadır. İlgi genelgemizde de belirtildiği üzere, emlakçıların tapu işlemlerini yaptırmaya yetkili olduğunu gösteren ilgili Meslek Odaları ile Ticaret Odası, Esnaf ve Sanatkarlar Odası gibi yetkili Odalarca verilmiş kimlik ve yetki belgelerini sunmaları yeterli olup, bu şekilde talepleri karşılanacaktır.

Bilgilerinizi ve uygulamanın 14.03.2007 Tarih, 2007/4 (1642) Sayılı Genelge ile birlikte açıklandığı şekilde yönlendirilmesi hususunda bağlı birimlerinizin bilgilendirilmesini rica ederim.
 
 
 Kaynak: emlak forum

2010 yılı bina ve arsa metrekare bedellerindeki inanılmaz artış kiracıya yansıyacak. Emlak vergisi asgari değerinin yüzde 5'ini ev sahibi kira bedeli olarak göstermek zorunda..

2010 yılı bina ve arsa metrekare bedellerindeki inanılmaz artış kiracıya yansıyacak. Emlak vergisi asgari değerinin yüzde 5'ini ev sahibi kira bedeli olarak göstermek zorunda..

 Hürriyet yazarı Şükrü Kızılot "Kiracıya ve ev sahibine şok" başlığı ile milyonlarca insanı ilgilendiren haberi köşesinde duyurdu.. Kızılot olayın net anlaşılması için bir de örnek verdi. Kızılot'u dinliyoruz:

(...)2010 yılı bina ve arsa metrekare bedelleri yeniden belirlendi.
Bazı il ve ilçelerde, arsa metrekare birim değerlerindeki artış, yüzde 300-400, bazılarında yüzde 1.000-2.000 oldu. Değeri yüzde 10 bin hatta yüzde 15 bin artırılan arsalar bile var.
Şimdi diyeceksiniz ki;
“Arsa metrekare değerlerindeki astronomik artışın, ev sahipleri ile ne ilgisi var?”
Olmaz olur mu çok yakından ilgisi var. Evin ya da işyerinin emlak vergisine esas değeri hesaplanırken, arsa payının değeri de bina değerine ilave ediliyor. Böyle olunca, bazı evlerin değeri, normal piyasa değerinin bile üzerinde çıkıyor.
“Tamam bunu da anladık ama ev sahibi ve kiracı ile ilişkisini ve ‘şok’ dediğiniz olayı hala anlayamadık. O nedir?” diye soranlar için de devamını açıklayalım.

DEĞERİN YÜZDE 5’İ KİRA
Gayrimenkulünü kiraya verenler, o gayrimenkulün emlak vergisi değerinin yüzde 5’inin altında kira beyan edemiyorlar. Kira geliri beyan edilirken, evin vergi değeri de bildiriliyor.
Gelir Vergisi Kanunu’nda “emsal kira bedeli esası” başlıklı 73. madde var.
Bu maddeye göre; kiraya verilen gayrimenkullerin kira bedelleri, emsal kira bedelinden düşük olamıyor. Bu bedel de emlak vergisi değerinin yüzde 5’i oluyor.
BİR ÖRNEK:
İstanbul Şişli 19 Mayıs Caddesi’nde, net alanı 140 metrekare olan bir dairenin, emlak vergisi asgari değeri, 1 milyon 300 bin lira (Elimizde belgesi var).
Şimdi bu daireyi kiraya veren vatandaş, yıllık kira geliri olarak, asgari 65 bin lira bildirmek zorunda. Bu da ayda 5 bin 500 lira kira demek.
Bakar mısınız..
Net 140 metrekare daire, 1 milyon 300 bin lira emlak vergisi değeri ve yılda 65 bin lira kira geliri bildirme mecburiyeti! Aynı ev ikinci bodrum katta bile olsa, yine aynı kira istenecekti!
Diyeceksiniz ki “Olmaz böyle şey”
Oldu bile..
Bunun adı “Şok” değil de nedir?
Şişli Belediyesi yine insaflı (!) davranmış ve o caddedeki arsa değeri yüzde 1.000 artmış.
Yüzde 5 bin yüzde 10 bin artırılan semtler de var. Orada kiralık evi olanların vay haline!..
KİRACIYA ŞOK NE?Ev sahibi ya da işyeri sahibi, kiracısına diyecek ki;
“Arkadaş, benim evin emlak vergisi asgari değeri artırılmış ve 1 milyon 300 bin lira olmuş. Gelir Vergisi Kanunu’nda 73. madde diye bir madde varmış. O maddeye göre, evin değerinin yüzde 5’inden aşağı kira bildiremiyormuşum. Kirayı 1 Ocak 2010’dan itibaren yıllık 65 bin lira yani aylık 5 bin 500 lira yapıyorum.”
Kiracı feryat edecek;
“Siz ne diyorsunuz. Ben profesörüm, aylık maaşım 3.300 lira. Karım şube müdürü, aylık maaşı 2.000 lira. Bu memlekette 5.500 lirayı genel müdürler, müsteşarlar bile almıyor.”
Evet.. buyurun cenaze namazına..
Hatırlar mısınız?
Önce “Kemanın sesi sonradan çıkacak” diye, daha sonra da “Arkadan asma kabakçı geliyor” diye yazıp, uyarıda bulunmuştuk. Maalesef dediğimiz oluyor.
Kaldı ki olay kira ile de sınırlı değil. Başka sürprizler de var!
 Kaynak: şükrü kızılot