1 Mart 2012 Perşembe

Vatansızlar, Türkiye’de Ev Sahibi Olabilecek!

“Vatansızlar”, Türkiye’de mülk edinebilecek, evlenebilecek, eğitim alabilecek. Sosyal yardım ve destek konularında da Türk vatandaşlarının sahip olduğu haklara kavuşacak olan vatansızlara, kimlik belgesi de verilecek Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği geçtiğimiz aylarda, tüm dünya çapında sayıları 12 milyonu bulan ve hiçbir ülkenin vatandaşı olmadıkları gerekçesiyle temel insan haklarından mahrum bırakılan ‘vatansızlar’ için üye devletlere adım atma çağrısında bulunmuştu. Bu kişilerin çocuklarının da vatansız olarak doğması nedeniyle sorunun daha da büyüdüğünü belirten örgüt, Birleşmiş Milletler’e üye devletlerin vatansızlarla ilgili sözleşmelere taraf olmasını istemişti. AB üyesi çok sayıda devletin katıldığı vatansız kişilere yönelik muamelenin çerçevesini çizen ve vatansızların hukukunu korumayı hedefleyen “Vatansız Kişilerin Statüsü” ve “Vatansızlığın Azaltılması”na ilişkin kanun tasarıları TBMM Dışişleri Komisyonu’nda kabul edildi. Türkiye sınırları içerisinde yaklaşık 3 bin vatansızın yaşadığı belirtiliyor. Vatandaşlık haklarından yararlanamayan, mülk edinemeyen, seçme ve seçilme hakkını kullanamayan vatansızların büyük bir çoğunluğunu ise Batı Trakya’dan gelmiş göçmenler oluşturuyor. Türkiye, “Vatansız Kişilerin Statüsü”ne ilişkin sözleşmeye taraf olarak, vatansızlar konusundaki bu boşluğu doldurmayı, “Vatansızların Azaltılması Kanun Tasarısı”yla da vatansızlığın azaltılmasını hedefliyor. Neler yapılacak? Sözleşmenin Türkiye’ye getirdiği yükümlülükler özetle şöyle: Dini eğitim özgürlüğü: Türkiye, ülkesindeki vatansız kişilere, ibadet ve çocuklarının dini eğitim özgürlüğü bakımından, en az kendi vatandaşlarına gösterdiği muamele kadar iyi muamele gösterecek. Vatansız bir kişinin kişisel statüsü daimi ikametgahının bulunduğu ülkenin kanununa, ikametgahı yoksa oturduğu ülkenin kanununa göre düzenlenecek. Vatansız bir kişi tarafından daha önce elde edilen ve kişisel statüye ilişkin olan haklara, özellikle evliliğe bağlı haklara, her sözleşmeci Devlet tarafından, eğer bu gerekliyse, söz konusu devletin yasalarının gösterdiği koşulları yerine getirmek kaydıyla saygı gösterilecek. Gayrimenkul edinme: Menkul ve gayrimenkullerin edinimi ve bununla ilişkili diğer haklar, menkul ve gayrimenkul mülkiyete ait kira ve diğer sözleşmeler bakımından vatansız kişilere mümkün olduğu kadar elverişli ve her durumda aynı koşullardaki yabancılara genel olarak tanınanlardan daha az elverişli olmayan bir muamele uygulanacak. Konut edinme ile ilgili olarak, bu meselenin yasalar ve yönetmeliklerle düzenlendiği ya da kamu makamlarının kontrolüne tabi olduğu ölçüde, ülkelerinde yasal olarak ikamet eden vatansız kişilere mümkün olduğu kadar elverişli ve her durumda aynı koşullardaki yabancılara genel olarak gösterilenden daha az elverişli olmayan bir muamele uygulanacak. Kimlik verilecek Eğitim imkanı: Vatansız kişilere ilk öğretim konusunda, vatandaşlarına uyguladıkları muamelenin aynısını uygulanacak. Vatansız kişilere, ilköğretim dışındaki eğitim konusunda ve öğretimden yararlanma, yabancı ülke okullarında alınmış sertifikaların, diplomaların ve yüksek öğretim diplomalarının tanınması ve harç ve ücretlerden muafiyet ve burslardan yararlanma konularında, mümkün olduğu kadar elverişli ve her durumda aynı koşullardaki yabancılara genel olarak gösterilenden daha az elverişli olmayan bir muamele uygulanacak. Sosyal yardım: Türkiye’de, yasal olarak ikamet eden vatansız kişilere, sosyal yardım ve destek konularında Türkiye’nin kendi vatandaşlarına uyguladığı muamelenin aynısını uygulanacak. Kimlik belgesi: Türkiye’de bulunan ve geçerli bir seyahat belgesine sahip olmayan her vatansız kişiye kimlik belgeleri çıkarılacak. Türkiye’de yasal olarak ikamet eden vatansız bir kişi ulusal güvenlik ya da kamu düzeniyle ilgili nedenler dışında sınır dışı edilemeyecek. Dünyadaki vatansızlar Dünyadaki vatansızların büyük çoğunluğunu Myanmar’daki askeri yönetimin baskısından kaçan Müslüman Rohingyalar, Tayland’ın dağlık kesimlerinde yaşayan kabileler, Avrupa’daki Roman topluluklarla Sahra Çölü’nde göçebe bir hayat tarzı süren Bedeviler ve İsrail vatandaşlığı bekleyen 75 bini aşkın Filistinli oluşturuyor. Alanya’daki Ruslar bir hafta önceden oylarını kullandılar Antalya’nın Alanya ilçesinde yaşayan Ruslar, Rusya’da 4 Aralık’ta yapılacak parlamento seçimleri için oy kullandı. Rusya’daki parlamento seçimleri öncesinde Rusya’nın Antalya Başkonsolosluğunca Alanya’nın Mahmutlar beldesindeki Belediye Kültür Merkezi’nde sandık kuruldu. İlçede yaşayan Ruslar oylarını kullandı. Başkonsolosluk görevlisi Vladimir Biryuwov, yerleşik Rus vatandaşlarının talebi üzerine gerekli izinlerin alınarak Alanya’da oy kullanma işleminin 1 hafta öncesinden gerçekleştirildiğini kaydetti. Biryuwov, Antalya’da yaşayan Rusların ise 4 Aralık’ta oy kullanabileceğini belirtti. İlçede yaşayan ve oyunu kullanan Alanya Rus Eğitim ve Kültür DerneğiBaşkanı Ekaterina Gündüz, Rusya’daki parlamento seçimleri için Alanya’da oy kullanabilmekten mutlu olduğunu söyledi. Levent İçgen / VATAN

Kadastro Görmemiş Gayrimenkullerin Devri Tapuda Yapılamaz!

Posta gazetesi yazarı Tamer Heper, “Bütün varislerin, hisselerini varislerden birine, muhtar ve ihtiyar heyeti huzurunda devrettiklerini bildiren yazı geçerli midir?” diye soran okurunu cevaplıyor… İşte o yazı; Geçerli olabilir “Bütün varislerin, hisselerini varislerden birine, muhtar ve ihtiyar heyeti huzurunda devrettiklerini bildiren yazı geçerli midir? Bu yazı 1950-1955 tarihleri arasında alınmıştır. • YA Önce kesin kuralı tekrarlayayım. Bir gayrimenkulun alım satımı ve herhangi bir nedenle devri ancak tapu dairesinde yapılır. Bunun başka yolu yoktur. Şimdi istisnasına geleyim. Kadastro görmemiş gayrimenkullerin devri tapuda yapılamaz. Zira daha tapu kütüğüne kaydı yapılmamıştır. Dolayısı ile tapuya gittiğinizde kayıt bulunamayacağı için satışının veya devrinin tapuda yapılma imkanı bulunmadığı için devri menkuller gibi yapılabilir. Bu da ispat için yazılı bir devir sözleşmesi ve teslimle gerçekleşir. Ancak halkımız muhtara kamu görevlisi önemi verdiğinden bu yazılı devir sözleşmesini muhtar huzurunda yapar, muhtar da satış belgesine mühür basar, bunun adı olur muhtar satış senedi. Bu geçerlilik şartı değildir ama hukuki mahzuru da yoktur. Devir işleminin 1950′li yıllarda yapıldığını yazmışsınız. Muhtemeldir ki bu tarihte devri yapılan gayrimenkulun bulunduğu yerde kadastro çalışması yapılmamıştı. Böyle ise devir geçerlidir. Yok kadastro çalışması yapılmış, gayrimenkuller tapu kütüğüne kaydedilmişse geçersizdir. İstirdat isteyin Gazetenizde kredi erken ödemelerinde erken ödeme ücretinin iadesine dair karardan söz ediliyordu. Ben de geçen günlerde erken ödeme yaptım ve benden de erken ödeme ücreti aldılar. Şimdi bunu geri alabilir miyim? T.V.G. Borcun yeniden yapılandınlması ve erken ödemede yüzde 2 gibi bir erken ödeme tazminatı alınmaktadır. Bunun mantığı gecikecek ödemeden mahrum kalınan faiz olsa gerek. Doğrusu bunun mantığı derken bu mantık benim değil, zira biri eline erken para alıyorsa bu faizden kaybediyor anlamına gelmez, para satan bir kurum bu paradan daha erken yararlanıyor, bundan daha erken para kazanmaya başlıyor demektir. Doğrusu kararın tamamı elime geçmedi ama iadesinin gerektiği hukuk mantığı. Peki yeniden yapılandırma sırasında erken ödemeye dair tazminatın iadesine karar verildi ve Yargıtay da onadığına göre önceden ödeme yapanlann yaptığı ödemeyi geri istemesi de hukuk mantığı gereğidir. Hukukta, fazladan ödenen paranın iadesi davası için ‘istirdat davası’ denilir. Dolayısı ile sizin de istirdat talebinde bulunmanız mümkün. Yanıtımı kesin dille vermiyorum. Zira haber olarak okuduğunuz olay yerleşmiş bir hukuki uygulama değildi. Yeni bir karar ve yeni bir uygulama idi. Siz istirdat talebinde bulunursanız bu da yeni bir uygulamanın başlangıcı olacaktır.” Tamer Heper / POSTA

Kurumlarda Taşınmaz Satış Kazancı İstisnası Ne Kadardır?

Taşınmazların satışından doğan kazanca ilişkin istisna uygulaması, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/1-e maddesinde yer alıyor. 5520 sayılı yeni Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/1-e maddesinde; Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75′lik kısmının kurumlar vergisinden müstesna olduğu, Bu istisnanın, satışın yapıldığı dönemde uygulanacağı ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmının satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulacağı, Ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesinin şart olduğu, bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin ziyaa uğramış sayılacağı, İstisna edilen kazançtan beş yıl içinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen ya da dar mükellef kurumlarca ana merkeze aktarılan kısım için uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin ziyaa uğramış sayılacağı, Devir veya bölünme suretiyle devralınan taşınmazların, satışında iki yıllık sürenin hesabında, devir olunan veya bölünen kurumda geçen sürelerin de dikkate alınacağı, Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançların istisna kapsamı dışında olduğu hükme bağlanmış durumda. İstisnaya ilişkin madde gerekçesinde bu istisnanın amacının; ‘kurumların bağlı değerlerinin ekonomik faaliyetlerde daha etkin bir şekilde kullanılmasına olanak sağlanması ve kurumların mali bünyesinin güçlendirilmesi’ olarak belirtiliyor. İSTİSNANIN UYGULANMA ŞARTLARI İstisnayı düzenleyen 5/1-e maddesinde yer alan ‘kurumların’ kelimesi, düzenlemenin sadece kurumlar vergisi mükelleflerini kapsadığını ifade ediyor. İstisna uygulanması bakımından kurumlar vergisi mükelleflerinin mükellefiyet tipine yönelik bir kısıtlama yer almıyor. Bu nedenle, istisna hükmünden tam mükellef veya dar mükellef olup olmadığına bakılmaksızın kurumlar vergisi mükelleflerinin tamamı yararlanabiliyor. İstisna uygulamasına konu olacak taşınmazların en az iki tam yıl (730 gün) süreyle kurumun aktifinde yer alması gerekiyor. Kanunda yer alan süre takvim yılı değildir. Bu nedenle süre hesaplanırken iktisap tarihinden itibaren (iktisap tarihi dahil) iki yıllık süre hesaplanacaktır. Örneğin; 15.03.2010 tarihinde iktisap edilmiş ve aktife alınmış bir taşınmazın, 15.03.2012 tarihinden sonra satılması ve diğer şartların da sağlanması halinde bu satıştan doğan kazanç kurumlar vergisinden istisna edilebiliyor. Taşınmazların satışından elde edilecek kazancın istisnadan yararlanan kısmının, pasifte özel bir fon hesabına alınması ve satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar söz konusu fon hesabında tutulması gerekiyor. Fon hesabına alınan kazanç tutarının mükelleflerce sermayeye ilavesi mümkün. Ancak, fon hesabına alınan kazanç tutarının sermayeye ilave dışında, beş yıl içinde başka bir hesaba nakledilmesi, işletmeden çekilmesi veya dar mükellef kurumlarca ana merkeze aktarılması ya da kurumun tasfiyesi halinde, istisna uygulanması nedeniyle zamanında tahakkuk etmeyen vergiler vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte tahsil ediliyor. İstisna, satış kazancının %75′ine uygulandığından, kazancın tamamının fon hesabına alınma şartı bulunmayıp, sadece istisnadan yararlanan kazanç kısmının söz konusu fon hesabına alınması yeterli. İstisna uygulaması esas itibarıyla bütün kurumlar için geçerlidir. Ancak, faaliyet konusu menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanması olan kurumların bu amaçla iktisap ettikleri ve ellerinde tuttukları kıymetlerin satışından elde ettikleri kazançlar için istisnadan yararlanmaları mümkün değil. AKLINIZDA BULUNSUN Taşınmaz sözcüğünün kapsamı GAYRİMENKUL, Medeni Kanun’un 704. maddesinde ‘taşınmaz’ olarak ifadesini bulmuştur. Medeni Kanun’a göre; taşınmaz mülkiyetinin konusu; arazi, tapu kütüğünde ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar ve kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümlerden oluşuyor. Bu nedenle, istisna sadece fiziki varlığı olan taşınmazları değil; tapu kütüğüne taşınmaz olarak kayıtlı olan hakları da kapsamına alıyor. Diğer taraftan, istisna taşınmazın ayrılmaz parçalarını (mütemmim cüzü) da kapsamaktadır. İsteğe bağlı sigortalı sağlık yardımını kendi sigortasından alır YAZILARINIZ ve verdiğiniz bilgiler için teşekkürler. Benim de kısa bir sorum olacak. Bağ-Kur isteğe bağlı emeklilik için prim ödüyorum ama sağlık hizmetlerinde SSK’lı eşimden faydalanıyorum. GSS kapsamında kendi üzerime almam gerekiyor mu yoksa yine eşimden dolayı hizmet almaya (bakmakla yükümlü) devam edebilir miyim? Atilla Şahin İsteğe bağlı sigortalı olan kişiler, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 60. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre genel sağlık sigortalısı sayılıyorlar. İsteğe bağlı sigortalı olarak siz de genel sağlık sigortalısısınız ve belirlediğiniz prime esas kazanç tutarı üzerinden yüzde 20 yaşlılık, malullük ve ölüm sigortaları primi, yüzde 12 genel sağlık sigortası primi olmak üzere toplam yüzde 32 oranında prim ödüyorsunuz. Bu durumda sağlık yardımını, eşinizin bakmakla yükümlü olduğu kişi olarak değil, kendi sigortanız üzerinden alıyor olmalısınız. Şayet sağlık yardımı aktivasyonunuz isteğe bağlı sigortalılığınıza bağlı olarak yapılmamışsa, düzelttirmenizde yarar var. Zira genel sağlık sigortalısının sigortalı sayılmayan veya isteğe bağlı sigortalı olmayan eşi, bakmakla yükümlü olduğu kişi sayılıyor. GÜNÜN SÖZÜ ‘Artık çıplak bedenler bizi şaşırtmıyor; çıplak beyinlerdir varlığına dayanamadığımız.’ Bernard Shaw Metin Taş-Sezgin Özcan/Akşam

Hasarlı Binaların Suyu Yeniden Kesilecek!

Sakarya’da orta hasarlı binaların sularının kesilmesiyle ilgili uygulamada başa dönüldü. Mahkeme, belediyenin itirazı üzerine daha önce verilen yürütmeyi durdurma kararını kaldırdı Orta hasarlı binaların suyu ikinci kez kesilecek. Sakarya Valiliği ve Sakarya Büyükşehir Belediyesi, ortak karar alarak can güvenliği açısından orta hasarlı binalarda oturanların tahliye edilmesini sağlamak için sularının kesilmesi kararı almıştı. Karar doğrultusunda da Sakarya Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ), hasarlı konutların suyunu kesmeye başlamıştı. İkinci aşamada ise bu konutlar yıkılacaktı. Ancak bina sakinlerinin başvurusu üzerine Sakarya 1. İdare Mahkemesi, yürütmeyi durdurma kararı vermiş ve 29 abonenin kesilen suyu yeniden açılmıştı. Adapazarı Belediyesi, yürütmenin durdurulması kararına itiraz etti. İtirazı değerlendiren Sakarya 1. İdare Mahkemesi, bu kez belediyeyi haklı buldu ve yürütmeyi durdurma kararını kaldırdı. Yeni karar doğrultusunda söz konusu binaların suları yeniden kesilecek. SASKİ Genel Müdür Yardımcısı Naci İris, 1999 depreminden bu yana orta hasarlı durumu devam eden 345 bina olduğunu söyledi. Vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamak adına Sakarya Valiliği ve Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın SASKİ’ye hasarlı binaların suyunun kesilmesi yönünde talimat verdiğini hatırlatan İris, “Bu talimat 5 Aralık itibarıyla uygulanmaya başlandı. 345 binanın suyu kesildi. Ancak bazı vatandaşlarımız mahkemeye itiraz etti. Orta hasarlı 29 bina sahibi yürütmeyi durdurma kararı aldı. Bu binalara yeniden su verilmeye başlandı. Ancak Adapazarı Belediyesi, karara itiraz etti. Mahkeme de yürütmenin durdurulması kararının reddine karar verdi. Bu karar sonrasında belediye bize yazı göndererek açılan suların yeniden kesilmesini istedi.” şeklinde konuştu. Sakarya Vali Yardımcısı Adem Saçan, elektrik ve suyu kesilen hasarlı binaların yıkılması için her bina için belediyelerin encümenden yıkım kararı alacaklarını söylemişti. Saçan, “Yıkım kararının tebliğden sonra bir süre verecekler. Bu süre içinde binasının sağlam olduğunu yargıya başvurabilecekler.” ifadelerini kullanmıştı. Bu arada, Sakarya Üniversitesi (SAÜ) tarafından düzenlenen Uluslararası Deprem ve Sürdürülebilir Malzeme Çalıştayı’na katılan Glamorgan Üniversitesi’nden Prof. Dr. Abid Abu-Tair ve Prof. Dr. John Kinuthia, Adapazarı’ndaki orta hasarlı binaları inceledi. Kinuthia, yapılan deneyler sonucunda betonun mukavemeti gerekli olan standardı sağladığını belirterek, binanın yapı güçlendirme yapılarak kullanılabileceğini ifade etti. Abu-Tair ise, “Zeminde sıvılaşma belirtileri var. Sıvılaşmaya bağlı olarak yapı oturması meydana gelmiş. Zemin deneyleri ile ayrıntılı bir sonuca ulaşılabilir.” diye konuştu. Zama

Deprem Araştırma Komisyonu, Zayıf Noktaları Açıkladı!

TBMM Deprem Araştırma Komisyonu depreme hazırlık raporunu tamamladı. Raporda, depreme hazırlık konusundaki zayıf noktalar tek tek sıralandı: Yasal düzenleme ve toplumsal alışkanlık açısından, afet sonrası yardım ve yara sarma politikalarına öncelik veriliyor. Kanuna aykırı eylem ve işlemlerin yeterli yaptırımı bulunmuyor. Afet ve imar düzenlemeleri, birbirinden bağımsız ve yabancı hale getirilmiştir. İmar planlaması ve yapı üretimi, gerçek denetim biçimlerinden uzak kalmış, yönetsel ve teknik uygulama denetimi kurulamamıştır. FARKINDA DEĞİLİZ Raporda risklere neden olan uygulamalar da yer aldı: “Yer seçimindeki faktörler, sektörel sorunlar, hızlı kentleşme, imar kolaylaştırmaları, ek imar yoğunlukları, imar afları, kullanım hataları, tehlikeli madde stokları, altyapı ve sanayinin korunmasızliğı, acil durum hizmetlerinin yetersizlikleri, her tür tedbirin devletten beklenilmesi, kurumsal ve yasal düzenlemelerde zarar azaltmaya önem vermeme.” Raporda, uluslararası afet politikalarının tam olarak hayata geçirilemediği belirtilirken, çıkarılan mevzuatın da uygulamada yeterli olmadığı vurgulandı. DENETİM ENDİŞESİ Raporda, yapı denetiminin, ‘denetçilerin doğrudan işveren tarafından ücretlendirilmesi’ nedeniyle güçlü biç. önlem olamadığı, zorunlu deprem sigortası mekanizmasının, risk azaltan bir sistem olarak kurulamadığı vurgulandı. Sorumlu belirsiz Afet önlemlerine ilişkin sorumlulukların da kimde olduğu tanımsız kalmıştır. Kurum ve kuruluşlarda zarar ve risk azaltmaya dönük uygulanabilir bir plan veya programın yer aldığı net bir biçimde söylenememektedir Güçlendirme yerine yıkma Raporda, başarısız olma nedenleri de şöyle sıralandı: Şehirlerimizde üretim özellikleri bilinmeyen, ruhsatsız, yaygın bir kaçak yapı stoku vardır. İstanbul’da %70 olduğu belirtilen bu yapıların güçlendirilmesinin hem teknik olarak hem de yasal açıdan olanaksız olduğu düşünülmektedir. Güçlendirilmesi gereken yapılar için Kat Mülkiyeti Kanunu’nda “çoğunluklu karar verme” yönteminin getirilmesi, tek başına yeterli olmamıştır. Güçlendirmenin rantabl bulunmama olasılığı yüksektir. Yaşlı yapılar için yeniden yapım daha verimli olabilecektir. Güçlendirilmiş yapıların depremde direnç göstereceklerine ilişkin bir teknik güvence verilememekte. Habertürk/Saliha Çolak

Türkiye’de 19 Milyonluk Yapı Stokunun Yarısı Kaçak!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kaçak yapıları yıkıp yeniden yapacağız” açıklaması Cumhuriyet tarihinin en büyük inşaat hamlesini başlatacak Türkiye’nin depreme dayanıklı ve modern kentlere kavuşturacak proje yaklaşık 450 milyara mal olacak. Proje ekonomide de canlılık yaratacak. Tam bir envanter olmamasına rağmen Türkiye’de 19 milyonluk yapı stokunun yarısının kaçak, ruhsatsız, sağlıksız ve olası bir depreme karşı dayanıksız olduğu belirtiliyor. Bu da içinde milyonlarca insanın yaşadığı 8 milyon 550 bin konutun yenilenmesi, yıkılıp yeniden yapılması anlamına geliyor. 641 MİLYON METREKARE YENİLENECEK Konutların ortalama büyüklüğünün 75 metrekare olduğu varsayıldığında yıkılacak ve yeniden inşa edilecek yapıların toplam metrekaresi 641 milyon 250 bini buluyor. Bayındırlık Bakanlığı bina inşaat maliyeti endeksine 1 metrekare inşaat 700 TL’ye mal oluyor. Bu da binaların dönüşümü için 448 milyar 875 milyon liralık kaynak anlamına geliyor. BAŞBAKAN NE DEMİŞTİ? Türkiye’de neredeyse mevcut yapıların yarısının kaçak, ruhsatsız, dayanıksız olduğunu bir kez daha hatırlatan 7.2′lik Van depreminin ardından Başbakan Tayyip Erdoğan, gerekli yasal çalışmaları yaparak, kaçak yapıları kamulaştırarak yıkıp yeniden yapacaklarını açıklamıştı. KONUTDER: KENTSEL DÖNÜŞÜM SEFERBERLİĞİNİN BAŞLANGICI OLACAK Konutder Başkanı Ömer Faruk Çelik, Başbakan’ın açıklamasının bir kentsel dönüşüm seferberliğinin başlangıcı olarak değerlendirilebileceğini kaydetti. Çelik, yerel belediyelerin katkıları ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koordinasyonunda yapı envanter çalışmalarının yapılması gerektiğini vurguladı. Dayanıksız yapıların yenilenmesi malikler e yeterli süreler verilmesi, gerektiğini belirten Çelik, verilen süre içinde yenileme yapılmaması durumunda binaların kamu eliyle boşaltılmasının şart olduğunu kaydetti. Çelik, Maliklerin boşalttığı bu evlerdeki imar hakları malikler adına müktesep hak haline getirilmeli ve malikler bu hakları her zaman kullanabilmelidir. İmar Kanunu ve Kat Mülkiyeti Kanunu da bu minvalde yeniden düzenlenmelidir” dedi. Sabah

Kat Mülkiyetini Binada Oturanlar Ödeyecek!

Tamer Heper, Posta Gazetesi’nde “Başkasının borcu” başlıklı yazıyı kaleme aldı. Heper, yazısında okurun kat mülkiyeti ile iligili sorduğu soruya cevap vererek okurlarını bilgilendiriyor…. Soru: 5 Mayıs 2011′de daire aldım. Daire miras kalmıştı ve çok mirasçı vardı. Ben bu mirasçılardan aldım ama mirasçılar yıllarca binaya aidat ödememiş. Bunu benden istediler, 3 bin 200 TL ödedim, bu defa da gecikme faizi istiyorlar. Bunu ben taahhüt etmedim, ödemek zorunda mıyım? M.K. Cevap: Kat mülkiyetine tabi binalarda oturanlar aidat ve ortak gider payını ödemek zorunda. Bu binada oturanlara karşı bir borçtur. Bu tamam da acaba borçlu kimdir? Borçlu bağımsız bölüm malikidir. Sizin sorunuzun yanıt da bu cümlenin içindedir. Siz daireyi 5 Mayıs 2011′de aldınız. Bu tarihten önce borçlu dairenin eski malikleridir. Sizin borcunuz 5 Mayıs 2011′den sonraki dönem içindir. Bu demek ki sizin ödediğiniz para bu tarihten önceki maliklerin borcu olup ödeme mecburiyetiniz yoktu. Peki eski malikin borcu ne idi? Önce aidat, ortak gider payı ve geciken dönem için gecikme tazminatının toplamı. Siz aidat ve ortak gider payını ödediniz geriye kaldı gecikme tazminatı. Bir kısmını mecburiyetiniz olmadığı halde siz ödediniz, geriye bir miktar daha kaldı. Bu dahi eski maliklerin borcudur. Herhangi bir taahhüdünüz bulunmadığını da yazdığınıza göre siz 5 Mayıs 2011′den sonraki borcunuza bakın. Yukandaki açıklamamın içinden çıkacak bir anlamı açıklama ihtiyacı da duyuyorum. Herhangi bir kimsenin borcu varsa ve buna faiz işliyorsa, borçlu borcunu taksit taksit ödemekteyse ödemeler ilk defa faizden düşülür, ana paradan değil. Posta/Tamer Heper

Ali Ağaoğlu: Kat Mülkiyeti Değişsin, 10 Bin İşçi Daha Alırım!

Her yıl temelini attığı 10 bin konutluk projelerle Emlak GYO’yla yarışır hale gelen Ağaoğlu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu, Kat Mülkiyeti’nin değişmesiyle dönüşüm projelerinin patlayacağını belirterek “İstihdam çok artar. En az 10 bin kişiyi işe biz alırız” dedi Her yıl temelini attığı 10 bin konutluk projelerle Emlak GYO’yla yarışır hale gelen Ağaoğlu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu, eski binaların bulunduğu sitelerin yeniden inşaasını sağlayacak düzenlemelerle işsizlik sorununun büyük ölçüde çözüleceğini söyledi. Kat Mülkiyeti Yasası’na göre sitede evi olanlardan biri bile binanın yeniden yapılmasına karşı çıktığında, işlerin durduğunu belirten Ağaoğlu “Bu yasanın değişmesi halinde inşaat sektörü gerçekten büyük patlama yapacak. Şu anda Ağaoğlu Grubu’nda 10 bin kişi çalışıyor. Yasanın değişmesiyle ekstra 10 bin kişilik istihdamı sadece benim grubum sağlar” diye konuştu. Bir kişi istemezse proje iptal oluyor Kat Mülkiyeti Yasası’nın, yeni projelerin yapılmasında, oy sahiplerininin ya yüzde 51’inin ya da yüzde 70-80’inin kararının dikkate alınacak şekilde değiştirilmesi gerektiğini belirten Ağaoğlu “Şu anda kendiliğinden yıkılacak binalarda bir kişinin hayır demesiyle yenilenemiyor. Hadi yeni evin getirisini bir yana bırakalım, ölüm tehlikesi var. Bu binalar 1950’li yıllarda yapılmış, o dönemin eski teknolojisi ve bozuk inşaat malzemeleriyle yapılmışlar. Ekonomik ömrünü dolduran evler” diye konuştu. Bununla ilgili en son örneğin kendi başından geçtiğini belirten Ağaoğlu şöyle konuştu: “10 daireli bir apartmanda 9 kişi evin yıkılarak yeniden yapılması yönünde karar aldı. Yaşlı bir hanım ‘Bu evde anılarım var’ diyerek itiraz etti. Proje yapılamadı. Ama bina yıkılacak halde. Bu nedenle bu yasanın çıkarılması gerekir. Bu hem can güvenliği açısından önemli hem de evlerin değeri katlanıyor. Şu anda 400 bin dolar seviyelerinde olan dairelerin fiyatı yeniden yapıldığı takdirde, 1.5-2 milyon dolara kadar çıkıyor. Üstelik bu fiyata alıcılar hazır. Yani afaki rakamlar değil.” Mülkiyet spekülatörleri türedi Kat Mülkiyeti Yasası’nın bu hali nedeniyle bazı uyanıkların da bu işin spekülasyonunu yapmak için kolları sıvadığını söyleyen Ali Ağaoğlu, bu tür sitelerden yatırım yapar gibi ev alıp, sonra da daha fazla gelir elde etmek için dönüşüm projesine ‘hayır’ diyenlerin türediğini söyledi. Ağaoğlu “Adam eski sitelerden ev alıyor. Müteahhitle görüşürken de ‘Ben hayır dersem, bu proje olmaz. Bu nedenle bana daha fazla vereceksin’ diyor. Üstelik adam, bu evde oturmuyor bile. Yani can korkusu da yok. Ya bir ev daha fazla istiyor ya da elden para istiyor. Tabii kabul edilmediği için de projeyi tıkıyor” diye konuştu. ÇILGIN PROJE MERCEKTE Silivri ve Çatalca’dan arsalar bakıyorum BAŞBAKAN Erdoğan’ın ‘çılgın projesi’ni destekleyen Ali Ağaoğlu, Silivri ve Çatalca bölgelerinde arazi almaya karar verdiğini söyledi. Bugüne kadar o bölgelerden hiç arsa almadığını ancak bundan sonra harekete geçeceğini söyleyen Ağaoğlu “İkinci Boğaz bölgesinde rezidanslar ve evler yapılabilir. Biz zaten sattığımız her proje sonrasında yerine iki arsa koyuyoruz. 10-20 yıl önce aldığımız arsalara bugün proje yapıyoruz. Şimdi de 10 yıl sonrasının projesi için arsalar alıyoruz” diye konuştu. Dünyanın en önemli doğal mirası olan Boğaziçi’ni korumak için böyle bir projeye ihtiyaç olduğunu söyleyen Ağaoğlu “Bölgede Hazine arazileri olduğu için maliyeti makul olacaktır. Kanaldan gemi geçişleri sayesinde elde edilecek gelirle zaten bir süre sonra maliyetini de karşılayacaktır. Mutlaka o bölgeye bir hareket getirecek ve özellikle de İstanbul’un göç sorunu nedeniyle yaşadığı sorunların azalmasına da yol açacak. Bölgedeki hazine arazileri imara açılırsa devlet buradan elde edeceği geliri de proje yapımına aktarabilir” diye konuştu Star/İbrahim Acar

İmar Mevzuatları Hakkında Aklınıza Gelecek Tüm Sorular Aynı Başlıkta!

Yönetim planı nedir ? Nüfusu 10.000’i aşan belediyeler ile nüfusu daha az olduğu halde il merkezi olan veya gelecekte imar işleri bakımından plana gereksinimi bulunduğu Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nca saptanan belediyelerin “ imar yasası” uyarınca yaptırmakla yükümlü oldukları fiziksel plandır. İmar planları, “nazım planı” ve “uygulama planı” olmak üzere iki türlüdür. Nazım imar planı nedir? Varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarını gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan ve genelde 1/25.000 ölçekli planlardır. Başka bir deyişle “Kentin gelecekte alacağı biçimi gösteren plandır” denilebilir. Uygulama imar planı nedir? Tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren 1/1000 ölçekli plandır. İmar planı vatandaş tarafından nasıl görülür ve itiraz edilir? Belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylayarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde bir ay süre ile ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca, belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları, belediye meclisi inceleyerek on beş gün içinde kesin karara bağlar. İmar adası ve imar parseli nedir? Çevresi yollarla sınırlanmış ve çoğu parsellere bölünmüş arsa ile böyle bir arsayı kaplayan yapılar takımına “ada”, imar planındaki esaslara göre meydana gelen haline de “imar adası” denir. İmar adaları içerisindeki kadastro parsellerinin İmar Kanunu, imar planı ve yönetmelik esaslarına göre düzenlenmiş şekline de imar parseli denir. İfraz ve tevhid nasıl yapılır? İfraz : ayırma, parselleme, parselasyon, Tevhid: iki veya daha fazla sayıda parseli tek bir parsel halinde birleştirme. İmar planlarına göre yol, meydan, yeşil saha, park ve otopark gibi umumi hizmetlere ayrılan yerlere rastlayan gayri menkullerin bu kısımlarının ifrazına ve tevhidine izin verilmez. İmar parselasyon planı tamamlanmış olan yerlerde yapılacak ifraz ve tevhidin bu planlara uygun olması şarttır. İmar planlarında parsel cepheleri tayin edilmeyen yerlerde yapılacak ifrazların asgari cephe genişlikleri ve büyüklükleri yönetmelikte belirtilen esaslara göre tespit edilir. İmar planı dışında kalan alanlarda yönetmeliklerinde tayin edilecek miktarlardan küçük ifrazlara izin verilmez. 18. Madde uygulaması ne demektir? İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazları ile, kamu kuruluşlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti saslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re’sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır. Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında “düzenleme ortaklık payı” olarak düşülebilir. Ancak bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaları düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde otuz beşini geçemez. Parselasyon işlemi nasıl yapılır? İmar planlarına göre parselasyon planları yapılıp, belediye ve mücavir alan içinde belediye encümeni, dışında ise il idare kurulunun onayından sora yürürlüğe girer. Bu planlar bir ay müddetle ilgili idarede asılır. Ayrıca mutat vasıtalarla duyurulur. Bu sürenin sonunda kesinleşir. Tashih edilecek planlar hakkında da bu hükümler uygulanır. Kesinleşen parselasyon planları tescil edilmek üzere tapu dairesine gönderilir. Bu daireler ilgililerin muvafakati aranmaksızın, sicilleri planlara göre re’sen tanzim ve tesis ederler. Parselasyon işlemi; ilgili belediyeler ya da belediyeler tarafından özel bir kuruluşa yaptırılabilirler Mücavir alan nedir? Kentin, belediyelerin gelişmesi bakımından gerekli görülen alandır.(Komşu alan) Mücavir alan sınırları belediye meclisi ile İl İdare Kurulu kararına dayanarak vilayetlerce bakanlığa gönderilir.Bakanlık bunları inceleyerek aynen veya değiştirerek onamaya veya değiştirmek üzere iadeye yetkilidir. Mücavir alanın ilgili belediye sınırına bitişik olması gerekmez. Ayrıca, bu alanlar köyleri de ihtiva edebilir. Mücavir alandan çıkarılmada aynı yönteme tabidir. Bakanlık ( Bayındırlık ve İskan Bakanlığı) gerekli gördüğü hallerde mücavir alana alma ve çıkarma konusunda kendiliğinden karar verebilir. Belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında planı bulunmayan alanlarda inşaat yapmak için nereye başvurulur? Sözkonusu alan belediye sınırları dahilinde ise belediyesine, değilse Valiliğe (İl İmar Müdürlüğü’ne) İmar planı olmayan köy ve mezralarda ise yapı sahibinin köyün nüfusuna kayıtlı olması ve köy ihtiyar heyetinden izin alması gerekmektedir. ( konut, tarım, hayvancılık amaçlı yapılar, köy odaları, camii, köy ortak yapıları için geçerlidir.) T.A.K.S ve K.A.K.S nedir? T.A.K.S: İmar planı üzerinde yazılı taban alanı katsayısı o imar adasındaki imar parselinde yapılacak inşaatın toprak üzerinde kaplayacağı en büyük bina sahasını gösterir. Azami bina sahası imar planı üzerinde yazılı taban alanı katsayısı ile belirtilmiş miktardan büyük olamaz. Örnek : 0.20 — TAKS 0.80 — KAKS K.A.K.S. : İmar planı üzerinde yazılı kat alanı kat sayısı, o imar adasındaki imar parselinde yapılacak binanın inşaat alanları toplamını gösterir. Bina inşaat alanı imar planı üzerinde yazılı kat alanı katsayısı ile belirtilmiş miktardan fazla olamaz. K.A.K.S’a kısaca “inşaat emsali” veya inşaat yoğunluğu” da denir. Bazı belediye sınırları içinde (Örn:Antalya) belirtilen TAKS / KAKS terim tanımları meclis kararlarıyla farklı uygulanmaktadır. Bu meclis kararları İmar planında belirtilen yapı durum ve koşullarına yani imar yasa ve yönetmeliklerine aykırı olup, kentin yoğun yapılaşmasına önemli etken olmaktadır. İmar plan lejantlarında (Plan Notlarında) yer alan bu meclis kararlarıyla sürdürülen uygulamaya göre ; İnşaat sahasi : “Bodrum katlarda yapılan imalat ve bölümler (Subasmanı kotu 2.50 metre olup, 1. bodrum kat olarak adlandırılmakta ve işyeri veya mesken olarak kullanılmasına izin verilmektedir.) Zemin ve normal katlardaki açık ve kapalı çıkmalar ile ışıklıklar ve hava bacaları ve her katta 16 m2 ve daha fazla kullanılan merdiven ve asansör boşluğunda maksimum 16 m2’nin ; 16 m2’sinin altında kullanılan merdiven ve asansör boşluğunda ise kullanılan alan kadar sahanın inşaat alanı dışında bırakılması ve bütün katlarda iskanı mümkün olan sahalar toplamıdır” şeklinde tanımlanmış ve kentsel yapılaşma bu esasa göre sürdürülmektedir. Ruhsat alma şartları nelerdir? Yapı ruhsatiyesi almak için yapı sahipleri veya yasal vekilleri dilekçe ile belediye ve valiliklere müracaat etmelidir. Dilekçeye sadece; tapu veya tapu kayıt sureti (müracaattan en fazla bir ay önce alınmış), imar çapı (müracaattan en fazla bir yıl önce alınmış), röperli veya yoksa ebatlı kroki ,mimari projei satatik proje, elektrik ve tesisat projeleri, resim ve hesapları, ısı yalıtım raporu, numarataj krokisi, Belediye Gelirler Müdürlüğü emlakları eklenmesi gereklidir. Gerekli harçlar yatırılarak inşaat ruhsat servisinden inşaat ruhsatı alınır. Ruhsat müddeti alındığı tarihten itibaren iki yıldır. İki yıl içinde başlanmayan inşaatlar için ruhsat yenilenmesine gidilir. Ruhsat alan bina beş yıl içinde bitirilemezse yine ruhsat alınır. Bu durumda müktesep haklar saklıdır. (Yeni harç alınmaz). Binalara genel iskan nasıl alınır? Yapı tamamen bittiği taktirde tamamının, kısmen kullanılması mümkün kısımları tamamlandığı taktirde bu kısımların kullanılabilmesi için, inşaat ruhsatını veren belediye veya valilikten, 27.maddeye göre ruhsata tabi olmayan yapıların tamamının veya kısmen kullanılabilmesi için ilgili belediye ve valilikten izin alınması mecburidir. Mal sahibinin müracaatı üzerine, yapının ruhsat ve eklerine uygun olduğu ve kullanılmasında fen bakımından mahzur görülmediğinin tespiti gerekir. Binanın fenni mesulü ve proje mükellefinden bitim belgesi, sivil savunmadan uygunluk yazısı, SSK’dan borcu olmadığına dair belge alındıktan sonra tüm belgeler iskan servisinde toplanır. Ve iskan ruhsatı verilir. Ancak iskan ruhsatı alınabilmesi için yapının gerek bağımsız bölümlerinin, gerekse ortak kullanım alanlarının projeye uygun olarak tamamlanmış olması gerekir. Brüt ve net inşaat alanları nasıl hesaplanır? Net alan, konut içerisinde duvarların arasında kalan temiz alandır. Brüt alan, bağımsız bölümün duvarlar dahil alanı ile ortak alanların bağımsız bölüm başına düşen miktarı kadar, o bağımsız bölüme ilave edilmesiyle oluşan alandır. Bağımsız bölüm örneğin (balkonlar dahil) 100 m2 ise brüt alan yaklaşık 118 m2dir. Subasman kotu nedir, kimler tarafından belirlenir? Binanın oturduğu tabii zeminden itibaren zemin kata kadar olan şakuli mesafedir. Subasman kotu parselin cephe aldığı yolun trotuar üst kotuna göre (kırmızı kot) belirlenir. Belediyenin su basman seviyesindeki yetkililerce yerinde tespit edilir. Hidrofor, asansör, yangın merdiveni hangi binalarda zorunludur ? Dört kat dahil olmak üzere dört kattan fazla katlı binalarda su deposu ve hidrofor bulundurulması zorunludur. Yüksekliği 17 metreyi geçen ve beşten fazla katı bulunan binalarda zemin kattan son kata kadar T.S.E. yönetmeliğinin şartlarına uygun asansör yapılması zorunludur. Yangın merdivenleri on kat veya daha fazla katlı binalarda bir genel merdiven, 20’den fazla konutun faydalandığı binalarda ise yangın merdiveni yapılması zorunludur. Numarataj belgesi nasıl alınır? Bir dilekçe ile numarataj servisine başvurulur. Bu dilekçede binanın bulunduğu il, ilçe, mahalle belirtilir. Varsa ada, parsel ve sokak ismi de belirtilir. Bu dilekçeye ek olarak bağımsız bölümler krokisi düzenlenir. Ve bu krokide bağımsız bölümlerin mesken mi, işyeri mi olduğu yazılır. Numarataj harcı ilgili vezneye yatırılarak, numarataj belgesi alınır. A) Yeni hiç kullanılmamış taşınmazda : Eğer sahip olduğunuz ya da kullanacağınız taşınmaz bir anataşınmazın bağımsız bölümlerinden biri ise ; - İskan ruhsatına, - Bağımsız bölüm elektrik projesine, - İş bitim- işe başlama belgesine ( binayı yapan müteahhitten ya da müteahidin elektrik mühendisinden temin edilecektir) - Numarataj belgesine ihtiyaç duyulacaktır. Bu belgeler tamamlandıktan sonra bağlı olunan yetkili TEDAŞ Müessese Müdürlüğüne bir dilekçe ile müracaat edilmelidir. Dilekçe ekinde belirtilen standart belgelere ek olarak nüfus cüzdanı fotokopisi, taşınmaz maliki iseniz tapu fotokopisini, kiracı iseniz kira sözleşmesini eklemeniz gerekmektedir. Bu gruba dahil olacak abonelik taleplerinde enerji kullanıcısı olarak dikkat edilmesi gereken en önemli nokta; taşınmazda enerji bulunsa bile abone olmadan enerji kullanılmaması, hatta taşınmaza yerleşilmemesidir. Aksi hareketiniz sonucunda Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği düzenlemeleri gereği aleyhinize kaçak enerji kullanımı işlemi yapılacak ve yüksek meblağda kullanılmamış enerji bedeli ödemek zorunda kalacaksınız. Eğer sahip olduğunuz ya da kullanıcı olduğunuz taşınmaz anataşınmaza bağlı olmayan tek bir taşınmaz ise yine aynı yöntemler ile elektrik abonesi olmanız gerekmektedir. B) Kullanılmış taşınmazda mevcut aboneyi devir alma işlemi : Sizden önce başkaları tarafından kullanılmış bir taşınmazı satın alacağınız ya da kiracı olarak kullanacağınız zaman mutlaka elektrik abonenizi standart prosedür (A’da açıklandığı gibi) doğrultusunda üstünüze devir alınız Taşınmazın kullanımını bırakırken de adınıza olan elektrik abonenizi iptal ettiriniz Bu tip aboneleri devir alacağınız zaman dikkat etmeniz gereken en önemli nokta bir önceki enerji kullanıcısının borçlarıdır. Sizden önceki taşınmaz kullanıcısının borçları hakkında yeterli ve net bilgi alabilmek için bağlı olduğunuz Tedaş Bölge Müdürlüğünün Muhasebe Müdürlüğü, Müşteriler Müdürlüğü (Kaçak Takip Servisi) e Hukuk Müşavirliğine abone numarası veya sayaç numarası ile müracaat edilmelidir. Bu bilgileri, abonelik devir talebinizden ve taşınmazla ilgili yasal ilişki kurmadan önce yapmanızda yarar vardır. Bu tip borçlardan yönetmelik gereği sorumluluğunuz yoktur. C) Abonelik taleplerinde talepçiden istenecek ücretler nelerdir? Eğer yeni bir taşınmazda abonelik talebinde bulunacaksanız; sizden iki tür ücret talep edilecektir. Her abone tesisinde TEDAŞ tarafından müracaatçıdan depozit bedeli adı altında her yıl Tarife Yönetmeliğince belirlenen sabit bir tutar talep edilir. Bu ilk kalemdir. Ayrıca tesise iştirak bedeli olarak adlandırılan bir ücret daha vardır ki bu ücret taşınmazla ilgili bir kalem olduğu için kiracı konumunda olan kullanıcıların taşınmaz sahiplerinden bu ücreti alarak TEDAŞ’a yatırmaları daha doğru olur. Eğer daha önce kullanılmış bir taşınmazdaki aboneyi devir alacak iseniz ödemeniz gereken sadece depozit bedelidir. Kat mülkiyeti, kat irtifakı nedir? Bir ya da daha çok kişinin, bir yapının belirli bir bölümüne sahip olmasına kat mülkiyeti denir. Diğer bir deyişle, kat mülkiyeti tamamlanmış bir yapının kat, daire, iş bürosu, dükkan, mağaza, mahzen, depo gibi bölümlerinden ayrı ayrı ve başlı başına kullanılmaya elverişli olanları üzerinde, o gayri menkulün maliki veya ortak malikleri tarafından kurulan bağımsız mülkiyet hakkıdır. Kat irtifakı ise, yapılmakta veya ileride yapılacak olan bir yapının kat mülkiyetine esas olmak üzere, arsa maliki veya ortak malikleri tarafından, kurulan kullanma hakkıdır. Kat mülkiyeti ve kat irtifakı ile düzenlemeler 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu ile getirilmiştir. Sit alanı nedir? Tarih öncesinde günümüze kadar gelen çeşitli uygarlıkların ürünü olup, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları önemli tarihi olayların meydana geldiği yerler ve tesbiti yapılmış tabiat özellikleri ile korunması gereken alanlardır.

Kat Mülkiyetli Bir Bina Ortaklığın Giderilmesi Talebiyle Satılamaz!

Kat Mülkiyetli Bir Bina Ortaklığın Giderilmesi Talebiyle Satılamaz! Posta gazetesi yazarı Tamer Heper, sitede çocukların gürültüsünden şikayetçi olan okurunun ve oturdukları binanın ortaklığın giderilmesi talebiyle satılmasının mümkün olup olamayacağını soran okurunun sorularını cevapladı… İşte Tamer Heper’in Posta Gazetesi’nde bugün yayımlanan yazısı: Çok yerde var “Küçük bir ilçede büyükçe bir sitede oturuyorum, ancak huzur içinde balkonumuzda bir dakika oturamıyoruz, sebebi çocuk gürültüsü. Sitede oturanların çoğunluğu kiracı ancak site yönetimi olarak kara kara nasıl bir çare buluruz diye düşünüyoruz. Yok mu bunun bir çaresi? • CY. Doğrusunu isterseniz böyle bir şikayetle ilk defa karşılaşıyorum, ilk defa karşılaşıyorum demek size hak vermemek anlamını taşımasın. Üstelik bu problem biliyorum ki çok yerde var ama dile getirilmedi. Elbette herkesin evinde huzur içinde oturmak istemesi en doğal hakkı. Bir meskende veya bir işyerinde yaratılan gürültü için mahkemeye başvurup önlenmesini talep etmek mümkün ama çocukların gürültüsünü kesme talebi ile açılmış veya açılacak bir dava yok. Üstelik çoğu aile “Çocuğum evde gürültü yapmasın, beni yormasın da sokakta ne yaparsa yapsın” deyip çocuğu sokağa salıyor. Burada görev ailelere düşüyor. Çocuklarını eğitmeleri ve kollamaları gerekiyor. Pek çok yerde adli önlem yerine çocukları bir yere toplayacak, oyun parkı, spor salonu, kafe gibi alanlar yaratılıyor. Çocukların buralara kendi istekleri ile toplanması sağlanıyor. Buna benzer bir çözüm düşündünüz mü acaba? Madem ki büyük bir sitesiniz, gürültü yapacak yaş belli, bu yaşa hitap eden ve çocukları bir merkezde toplayacak, onlarla ilgilenecek bir eleman da istihdam edebilirsiniz. Bunlar benim aklıma gelenler. Ancak yasal olarak şunu yapın diyemiyorum. Hata nerede? Dört katlı ve sekiz bağımsız bölümlü bir binada oturuyorum. Binamızın üzerine iki kat çıkmak istediler izin vermedik, mahkemelik olduk, davayı kazandık. Ancak kararı Yargıtay bozdu. Şimdi bize bina komple satılır, satın alanlar düşük bedelle alır siz zarar edersiniz diyorlar. Bu satış belediye fiyatlarından düşük olabilir mi? • M.K. Size bunları kim söyledi önce bunu bilmem lazım. Bir hukukçunun olduğunu sanmıyorum. Sizlerin kat tapularınız varsa sizin binada kat mülkiyeti kurulmuş demektir. Kat mülkiyeti bulunan bir bina ortaklığın giderilmesi talebi ile satılamaz. Dolayısı ile dairelerinizin düşük fiyata gideceği sözü yanlış. Sonra Yargıtay kararı bozmuş olabilir. Kararlar esastan bozulabileceği gibi usulden de bozulabilir. Usul hatası giderilir karar yine aynı çıkar. Dolayısı ile siz mahkeme kararını ve Yargıtay kararını bir hukukçuya inceletin. Benim anladığım kadarı ile sizin işleminizde hata yok da size söylenenlerde hata var.” Tamer Heper / POSTA

Apartman Toplantılarında Dikkat Edilecek 4 Nokta!

Kentleşme, beraberinde apartman sayısını da artırıyor. Birlikte yaşamanın ve apartman hayatının ortaya çıkardığı ihtiyaçlar ise kat maliklerinin yaptığı toplantılarda aldıkları ortak kararlar ile gideriliyor. İşte bu toplantıların bazı kuralları var. TOPLANTI ZAMANI Kat malikleri kurulu yıl içinde bir defadan az olmamak koşuluyla, yönetim planında belirlenen zamanlarda toplanır. Şayet yönetim planında zaman belirtilmemişse, toplantı her yılın ilk ayında yapılır. Diğer taraftan, önemli bir neden olmak koşulu ile toplantı istenildiği bir zamanda da yapılabilir. Bu durumda en az 15 gün önce kat maliklerine imzalattırılmak üzere bir çağrı yapılmalıdır. TOPLANTI YETER SAYISI Kat malikleri kurulu, kat maliklerini sayısı ve arsa payı bakımından yarıdan fazla sayıyla yapılır. Katılımın yeterli sayıya ulaşmaması durumunda ikinci toplantı en geç 15 gün içinde gerçekleşir ve bu toplantı için karar yeter sayısı, katılanların salt çoğunluğu ile sağlanır. OY HAKKI Her kat malikinin bir oy hakkı vardır. Birden fazla bağımsız bölüme sahip olanların ise her biri için ayrı oy haklan bulunur. Ancak bu sayı, toplam oy oranının 1/3′ünü geçemez. Toplantıya katılamayacak kat malikleri, bir başka kat malikini vekil tayin etme hakkına sahiptir. Ancak, vekaleten temsil edilecek kişi sayısı, toplamın oy sayısının yüzde 5′inden fazla olamaz. Ülkemizde genel olarak apartmanların 40 daireden az olduğunu göz önüne alırsak, bir kişi en fazla iki kişiye vekalet edebilmektedir. KARAR ALMA Kat malikleri kurulun-da alman kararlara her-kesin uyma mecburiyeti vardır. Alman kararlara itiraz; Oy kullanan her kat maliki için karar tarihinden itibaren 1 ay, Toplantıya katılmayan kat malikleri için ise kararın öğrenilmesinden itibaren 1 ay içinde ve her durumda karar tarihinden başlayarak 6 ay içinde gayrimenkulün bulunduğu yerdeki Sulh Mahkemesi’ne dava açılarak yapılır. Sözcü