Emlak dünyası, tapu mevzuatı ve tapu da yapılan işlemler hakkında bilgi, kişisel gelişim makale ve yazılarınız içerir.
20 Mart 2012 Salı
LÜBNAN CUMHURİYETİ
LÜBNAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİYLE, LOZAN ANTLAŞMASININ 34 ÜNCÜ MADDESİNDE BAHİS KONUSU OLAN OPTANLAR İÇİN İKİ YILLIK YENİ BİR OPSİYON SÜRESİ TAYİN EDİLMESİNE VE LÜBNAN`DAKİ TÜRK MALLARIYLA TÜRKİYE`DEKİ LÜBNANLI MALLARI DURUMUNU KESİN OLARAK DÜZENLEMEK
Taraflar : LÜBNAN Tipi : ANLAŞMA - AGREEMENT Türü : İKİ TARAFLI Konu : EKONOMİK VE MALİ
Uygun Bulma Kanun Tarih : Uygun Bulma Kanun Sayı :
BKK Tarih : 30.01.1948 BKK Sayı : 5165 RG Tarih : 07.02.1948 RG Sayı : 6826
30 KANUNUSANİ 1923 TARİHİNDE LOZANDA YUNAN MURAHHASLARIYLA YAPILAN MUKAVELE
Taraflar : YUNANİSTAN Tipi : SÖZLEŞME - CONVENTION Türü : İKİ TARAFLI Konu : SİYASİ
Uygun Bulma Kanun Tarih : 17.07.1923 Uygun Bulma Kanun Sayı : 2600
BKK Tarih : BKK Sayı : RG Tarih : RG Sayı :
LOZAN SULH MUAHEDENAMESİNİN KABULÜNE DAİR KANUNLAR
Taraflar : FRANSA, JAPONYA, İTALYA, İNGİLTERE, YUNANİSTAN, ROMANYA Tipi : SÖZLEŞME - CONVENTION Türü : ÇOK TARAFLI Konu : SİYASİ
Uygun Bulma Kanun Tarih : 21.08.1923 Uygun Bulma Kanun Sayı :
BKK Tarih : 10.01.1926 BKK Sayı : RG Tarih : 23.08.1923 RG Sayı : 340
MÜBADELEİ AHALİ HAKKINDA LOZAN MUAHEDENAMESİYLE ATİNA İTİLAFNAMESİNİN TATBİKATINDAN MÜTEVELİT MESAİLİN HALLİ İÇİN YUNANİSTANLA İMZA EDİLEN MUKAVELENAME
Taraflar : YUNANİSTAN Tipi : SÖZLEŞME - CONVENTION Türü : İKİ TARAFLI Konu : SİYASİ
Uygun Bulma Kanun Tarih : 17.06.1930 Uygun Bulma Kanun Sayı : 1725
BKK Tarih : BKK Sayı : RG Tarih : 01.07.1930 RG Sayı : 1534
1923 SENESİNDE LOZAN`DA TÜRKİYE İLE AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ MURAHHASLARI TARAFINDAN İMZA EDİLEN İADEİ MÜCRİMİN MUAHEDENAMESİ
Taraflar : AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ Tipi : SÖZLEŞME - CONVENTION Türü : İKİ TARAFLI Konu : SİYASİ
Uygun Bulma Kanun Tarih : 07.04.1934 Uygun Bulma Kanun Sayı : 2404
BKK Tarih : BKK Sayı : RG Tarih : 15.04.1934 RG Sayı : 2676
24 TEMMUZ 1923 TARİHİNDE LOZAN`DA İMZA EDİLEN "BOĞAZLARIN TABİ OLACAĞI USULE DAİR MUKAVELENAME"NİN YERİNE KAİM OLMAK ÜZERE 20 TEMMUZ 1936 TARİHİNDE MONTREUX`DA İMZA EDİLMİŞ BULUNAN YENİ MUKAVELENAME
Taraflar : ULUSLARARASI Tipi : SÖZLEŞME - CONVENTION Türü : ÇOK TARAFLI Konu : SİYASİ
Uygun Bulma Kanun Tarih : 31.07.1936 Uygun Bulma Kanun Sayı : 3056
BKK Tarih : BKK Sayı : RG Tarih : 05.08.1936 RG Sayı : 3374
LOZAN SULH MUAHEDENAMESİNİN KABULÜNE DAİR KANUNLAR
Taraflar : FRANSA, JAPONYA, İTALYA, İNGİLTERE, YUNANİSTAN, ROMANYA Tipi : SÖZLEŞME - CONVENTION Türü : ÇOK TARAFLI Konu : SİYASİ
Uygun Bulma Kanun Tarih : 21.08.1923 Uygun Bulma Kanun Sayı :
BKK Tarih : 10.01.1926 BKK Sayı : RG Tarih : 23.08.1923 RG Sayı : 340
24 TEMMUZ 1923 TARİHİNDE LOZAN`DA İMZA EDİLEN "BOĞAZLARIN TABİ OLACAĞI USULE DAİR MUKAVELENAME"NİN YERİNE KAİM OLMAK ÜZERE 20 TEMMUZ 1936 TARİHİNDE MONTREUX`DA İMZA EDİLMİŞ BULUNAN YENİ MUKAVELENAME
Taraflar : ULUSLARARASI Tipi : SÖZLEŞME - CONVENTION Türü : ÇOK TARAFLI Konu : SİYASİ
Uygun Bulma Kanun Tarih : 31.07.1936 Uygun Bulma Kanun Sayı : 3056
BKK Tarih : BKK Sayı : RG Tarih : 05.08.1936 RG Sayı : 3374
FRANCHİSİNG HAKKINDA ?
FRANCHİSİNG HAKKINDA ?
FRANCHİSİNG NEDİR?
Franchising, bir işletme sisteminin, ürünlerinin ve hizmetlerinin sunulduğu bir ekonomik paylaşım türüdür. Bu sistemde imtiyaz hakkına sahip olan taraf, belirli bir süre, koşul ve sınırları kapsayan anlaşma ile bir bedel karşılığında karşı tarafa işin yönetim ve organizasyonuyla ilgili destek sağlayarak sisteminin ve ismininin kullanılmasına hak tanır.
FRANCHİSOR NEDİR?
Franchisor, işletme ve pazarlama sistemine, ticari isme ve tescilli ticari markaya sahip olan herhangi bir işletme sahibidir.
FRANCHİSEE NEDİR?
Franchisee, franchise alan, söz konusunda sistem dahilinde üretilen veya satılan mal ve hizmetlerin dağıtımını bağımsız bir işletme sıfatıyla yapan yatırımcıdır.
FRANCHİSE KULLANIM BEDELİ:
Franchisee’nin (Franchise alanın) işletme süresince sistemi ve markayı kullanması karşılığında Franchisor’a (franchise verene) ödediği bedeldir.
FRANCHİSE GİRİŞ BEDELİ:
Franchisee’nin (Franchse alanın), sisteme girmek için başlangıçta Franchisor’a (franchise verene) ödediği bedeldir.
TAPUDA GEREKLİ BELGELER ?
TAPUDA GEREKLİ BELGELER ?
Tapu sicil müdürlüğünden talepte bulunacak kimsenin mutlaka hak sahibi veya yetkili vekili olması gerekir. Hak sahibi olmayan veya vekil olmayan kimselerin talepleri müdürlükçe yerine getirilemez. Tapu sicil müdürlüklerine yapılacak başvuruların bizzat hak sahipleri veya yetkili vekilleri tarafından yapılması gerekir. Başvuru için dilekçe yazmaya gerek yoktur. Sözlü yapılacak başvuru müdürlükçe başvuru fişi düzenlenerek yazılı hale getirilir.
1) BAŞVURU
Başvuru fişi, tapu sicil müdürlüklerine yapılan ilk başvuru anında düzenlenen matbu (basılı) bir belgedir. İki nüsha düzenlenerek birisi ilgilisine verilir. Diğeri belgelerle birlikte müdürlükte alıkonur. Vatandaşın getirdiği belgelerde eksiklik varsa başvuru fişinin arkasına eksik belgeler yazılır. İşlem için gün verilmişse başvuru fişi üzerinde verilen gün belirtilir.
Tapu sicil müdürlüğüne müracaat eden kimseleri ilk başvuru anında mutlaka başvuru fişi düzenlenmesini ve bir nüshasının kendilerine verilmesini istemeleri gerekir.
2) TAPU SİCİL MÜDÜRLÜKLERİNE KİMLER BAŞVURABİLİR
Ancak, tapu sicilinde hak sahibi olmasa dahi bir taşınmaz mal veya hakkı tescilsiz kazanmış olan kimseler de talepte bulunabilir. Miras, mahkeme kararı, cebri icra, kamulaştırma tescilsiz kazanım halleridir.
Resmi makamlarda, kanunlarla kendilerine verilmiş görevleri çerçevesinde tapu dairelerine başvurabilirler.
TAPUDA GEREKLİ BELGELER
SATICI
1) Tapu Veya Fotokopisi
2) 1 Resim
3) Nüfus Cüzdanı + 1 Tane Fotokopisi (Nüfus Cüzdanı 10 Yılı Geçmemiş Olacak.)
4) T.C. Kimlik Numarası (Nüfus İdaresinden Alınmış Olacak Yada Kimlikte Olacak.)
5) Emlak Vergi Makbuzları Belediyeden Borcu Yoktur Yazısı Bina Rayiç Bedeli
6) İkametgah Adresi Ve Telefon
7) Kooperatife Borcu Yoktur Kağıdı
8) Tapu İşlemlerini Takibi İçin Vekaletname (Emlakçı Adına)
9) Dask Siğortasının Aslı Veya Fotokopisi
Tapu Sicil Müdürlüğü Gerekli(65yaşınüstünden) Gördüğü Taktirde Satıcıdan Tam Teşekküllü Hastanelerden(Devlet Veya Üniversite )Aklı Sağlığı Yerinde Diye Rapor İsteyebilir. Raporlar Alındığı Gün İçinde Ğecerlidir.
ALICI
1) 2 Resim
2) Nüfus Cüzdani + 1 Tane Fotokopisi (Nüfus Cüzdanı 10 Yılı Geçmemiş Olacak.)
3) T.C. Kimlik Numarası (Nüfus İdaresinden Alınmış Olacak Yada Kimlikte Olacak.)
4) İkametgah Adresi Ve Telefon
5) Tapu İşlemlerini Takibi İçin Vekaletname (Emlakçı Adına)
Tapuya Yatan Harclardan Tüm Sorumluluk Alıcı-Satıcı Ya (Eksik Bildirim V.B)Aittir Lütfen İleride Bir Sorunla Karşılaşmamak İçin Gerekli Bilgiyi Emlakcınızdan Veya İlgili Tapu Müdürlüğündeki Memurlardan Öğreniniz
Tapu Tescil Ve Devir İşlemleri Sadece Kesin Olarak Taşınmaz Mülkiyetin(Ev Arsa Dükkan Vb,) İlğili Olduğu Tapu Dairesinde Yapılır.Bunun Dışında Hiçbiryerde (Noter.Belediye,Muhtarlık Vb.)Yerde Tapu Tescili Ve Devri Yapılamaz Zaten Yapılmasıda Kanunen Yasaktır Bu Konuya Dikkat Ediniz
Burada Yazılanlar Sizi Koruma Ve Bilği Amaclıdır Her Türlü Soru Ve Sorunlarınızı İlgili Tapu Müdürlüklerine Sorunuz Size Gerekli Bilğileri Vereceklerdir Çözmeden Kafanızın Almadıgı Yerde İmza Atmayınız
Tapu Müdürlüklerine Hazırlıklı Olarak (İstenilen Bilgi Ve Belgelerle Birlikte) Başvuruda Bulunması Durumunda, İşlemleri Daha Da Süratli Sonuçlandırılması Mümkündür.
Tapu sicil müdürlüğünden talepte bulunacak kimsenin mutlaka hak sahibi veya yetkili vekili olması gerekir. Hak sahibi olmayan veya vekil olmayan kimselerin talepleri müdürlükçe yerine getirilemez.
BİR GAYRİMENKULUN FİYATININ TESPİT EDİLİŞİNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR
EKSPERTİZ ÇALIŞMALARI ?
BİR GAYRİMENKULUN FİYATININ TESPİT EDİLİŞİNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR
(EKSPERTİZLİK)
Ekspertizlik:Fransızca’dan gelen bir terimdir. Uzmanlık anlamına gelir. Gayrimenkul piyasasında ise emlak değerlemeyi kast eder.Dünyada ve ülkemizde artık modern değerleme teknikleri kullanılmakta ve bu teknikler dört başlık altında toplanmaktadır.
1)Maliyet Metodu Burada muhtemel bir alıcının belli bir gayrimenkul için yerine koyma maliyetinden fazla bir bedel ödemeyeceği varsayımından hareket edilir.
2) Piyasa (Pazar) Değeri veya Emsal Metodu Burada ise değerlemesi yapılan gayrimenkulun benzer gayrimenkullerin satış değerleri ile karşılaştırılmasıdır.
3) Geliştirme metodu Değerlemesi yapılacak gayrimenkulun o andaki kullanımından daha farklı olarak bir başka uygulamaya hizmet edecek şekilde geliştirilmesinden doğacak gelirlerin karşılaştırılmasından yapılır.
4) Finansal Metod Gayrimenkulun gelecekte tahakkuk edecek gelirinin belirli bir ıskonto hesabı ile bu günkü değerinin hesaplanmasından elde edilir.
Dikkat Edilmesi ve Göz Önünde bulundurulması gereken kriterler
Bina yaşı ve metrekaresi
Arsa payının tespiti
Isınma şekli, otopark durumu
Ulaşım durumu
Cephe, katı
Toplam daire sayısı
Manzarası
Site ise sosyal aktivitelerini değerlendirmek
Emlakın boş ya da kiracılı olduğunun tespiti
Yangın merdiveni, güvenlik
Hidrofor, jeneratör
Oda sayısı, kullanım özellikleri
Balkonların elverişliliği
Salon oda bağlantıları
İnşaat sınıfı (Cinsi)
İç ve dış inşaat malzeme kalitesi
Bahçe ve çevre düzeni
Ses ve ısı izolasyonu
Depreme dayanıklılığı
Zemin etüdü yapılmış mı?
Piyasadaki emsal ve rayiç bedelleri de göz önünde bulundurarak gayrimenkulun var olan nitelikleri çerçevesinde değerlendirme yapmak izleri doğru sonuçlara götürür.
BİR GAYRİMENKULUN FİYATININ TESPİT EDİLİŞİNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR
(EKSPERTİZLİK)
Ekspertizlik:Fransızca’dan gelen bir terimdir. Uzmanlık anlamına gelir. Gayrimenkul piyasasında ise emlak değerlemeyi kast eder.Dünyada ve ülkemizde artık modern değerleme teknikleri kullanılmakta ve bu teknikler dört başlık altında toplanmaktadır.
1)Maliyet Metodu Burada muhtemel bir alıcının belli bir gayrimenkul için yerine koyma maliyetinden fazla bir bedel ödemeyeceği varsayımından hareket edilir.
2) Piyasa (Pazar) Değeri veya Emsal Metodu Burada ise değerlemesi yapılan gayrimenkulun benzer gayrimenkullerin satış değerleri ile karşılaştırılmasıdır.
3) Geliştirme metodu Değerlemesi yapılacak gayrimenkulun o andaki kullanımından daha farklı olarak bir başka uygulamaya hizmet edecek şekilde geliştirilmesinden doğacak gelirlerin karşılaştırılmasından yapılır.
4) Finansal Metod Gayrimenkulun gelecekte tahakkuk edecek gelirinin belirli bir ıskonto hesabı ile bu günkü değerinin hesaplanmasından elde edilir.
Dikkat Edilmesi ve Göz Önünde bulundurulması gereken kriterler
Bina yaşı ve metrekaresi
Arsa payının tespiti
Isınma şekli, otopark durumu
Ulaşım durumu
Cephe, katı
Toplam daire sayısı
Manzarası
Site ise sosyal aktivitelerini değerlendirmek
Emlakın boş ya da kiracılı olduğunun tespiti
Yangın merdiveni, güvenlik
Hidrofor, jeneratör
Oda sayısı, kullanım özellikleri
Balkonların elverişliliği
Salon oda bağlantıları
İnşaat sınıfı (Cinsi)
İç ve dış inşaat malzeme kalitesi
Bahçe ve çevre düzeni
Ses ve ısı izolasyonu
Depreme dayanıklılığı
Zemin etüdü yapılmış mı?
Piyasadaki emsal ve rayiç bedelleri de göz önünde bulundurarak gayrimenkulun var olan nitelikleri çerçevesinde değerlendirme yapmak izleri doğru sonuçlara götürür.
İNŞAAT RUHSATI ALMAK İÇİN GEREKLİ BELGELER ?
İNŞAAT RUHSATI ALMAK İÇİN GEREKLİ BELGELER ?
İNŞAAT RUHSATI ALMAK İÇİN GEREKLİ BELGELER ?
1-İmar durum belgesi
2-Tapu sureti
3-Çap sureti
4-Ruhsat başvuru dilekçesi
5-Yola terk var ise terkli tapu sureti
6-Aplikasyon krokisi
7-5 adet Mimari proje (T.M.M.O. vize alınacak)
8-5 adet Betonarme projesi (T.M.M.O. vize alınacak)
9-5 adet Elektrik projesi (T.M.M.O. vize alınacak)
10-5 adet Makine tesisat projesi (T.M.M.O. vize alınacak)
11-Mal sahibi Taahhütnamesi (Noter Tasdikli)
12-T.U.S. Taahhütnamesi (Noter Tasdikli)
13-Sürveyan Taahhütnamesi (Noter Tasdikli)
14-Har. Müh. Aplikasyon Taahhütnamesi (Noter Tasdikli)
15-T.U.S. Büro Tescil Belgesi
16-Mimar Büro Tescil Belgesi
17-Zemin Etüd Raporu (T.M.M.O. vize alınacak)
DOĞAL Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK) Çağrı Merkezi numarası Alo DASK 125 olarak değiştirdi.
ALO DASK 125 hizmete girdi
DOĞAL Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK) Çağrı Merkezi numarası Alo
DASK 125 olarak değiştirdi.
12 Mart itibariylehizmete giren Alo DASK 125
Hattı sayesinde DASK’a erişim daha hızlı ve kolay olacak. Sigortalılar Alo
DASK 125’i arayarak poliçeleriyle ilgili güncel bilgilere ulaşmanın yanı sıra depremlerin ardından hasar
ihbarında bulunup hasar tespit çalışmaları ile tazminat ödemeleri hakkında bilgi
edinebilecek, hasar dosyalarını takip edebilecek. DASK Yönetim
Kurulu Başkanı Selamet Yazıcı “Verdiğimiz hizmetin kalitesini artırmak için
Çağrı Merkezimiz Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na başvurarak kısa numara aldık. Bu akılda kalıcı, numara sayesinde hem
sigortalılarımız hem de henüz sigortalımız olmayan ev sahipleri soruları için
bize hızlı ve kolayca ulaşabilecekler. Alo DASK 125 Zorunlu Deprem Sigortası
Hattı’nın hasar verici depremlerin ardından ihbar yönetiminde etkin rol üstlenmesini
sağlayacağız. Amacımız, Çağrı Merkezimiz aracılığıyla yaptığımız bilgilendirme
ve deprem sonrası hasar yönetimi faaliyetlerindeki hizmet seviyemizi daha
yukarıya taşımak” dedi.
12 Mart itibariyle
ORMANLARIMIZIN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE GELECEĞİ:
ORMANLARIMIZIN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE GELECEĞİ:
1-
GİRİŞ: Birleşmiş Milletler 1972 yılında 21 Martı “ORMANCILIK GÜNÜ” ilan etti. Uluslararası bir toplantıda 17 Haziran “Dünya Çölleşme Günü” kabul edildi.Memleketimizde 5 Haziran “ÇEVRE GÜNÜ” kabul edildi.
Türkiye'de toplam 9. 000'nin üzerinde bitki türü vardır. Bitki türü yönünden Avrupa,Kuzey Afrika,Ortadoğu ve Asya ülkelerinden en zengin olanı Türkiye.
2- ORMANIN ÖNEMİ:
A- ORMANIN SAĞLIK YÖNÜNDEN ÖNEMİ:
Orman, canlı yaşamın sağlık sigortası olarak kabul ediliyor.Ormanı “Doğanın Anayasası” olarak tanımlayan orman mühendisleri vardır.Bilim adamlarının belirttiklerine göre ,20 metre uzunluğundaki bir ağaç,her gün ortalama 50 ile 74 kişinin tükettiği oksijeni üretiyor.Ağaçların cinslerine göre oksijen üretimleri de farklıdır.Örneğin yetişkin bir kayın ağacı yılda 4.6 ton oksijen üretiyor ve aynı zamanda 6.3 ton karbondioksiti emerek havayı temizliyor.Bu ağacın yoğun olarak yetiştirildiği yerlerde doğan çocuklarda Çocuk Felci Hastalığı görülmüyor.
Araştırmacıların yaptıkları bilimsel hesaplamalara göre,50 yaşındaki bir ağacın faydalarının maddi değeri aşağıda görüldüğü gibidir.
-Hava Kirliliğini Önleme : 64.750.-dolar.
-Nemi Dengeleme : 32.530.-dolar.
-Oksijen Üretimi : 32.240.-dolar.
-Toprağı Geliştirme : 32.240.-dolar
-Protein Üretimi : 2.250.- dolar.
-Doğayı Koruma, Erozyonu Önleme + : 32.240.-dolar.
Toplam 196.250.-dolar
B- ORMANIN EROZYONU ÖNLEME AÇISINDAN ÖNEMİ:
Türkiye'de her sene 500 milyon ton verimli topraklar sellerle denizlere,baraj ve göllere sürüklenerek yok oluyor. Erozyona uğrayan topraklar,barajlarımızın ekonomik ömürlerini 60 yıla indiriyor.Ormanların azalması,sel taşması,çığ gibi doğal felaketlere de sebep olmakla kalmıyor,atmosferde karbondioksit fazlalığına da neden oluyor.Sellerle sürüklenerek yok olan topraklarımızdaki tarım ürünü kayıpları trilyonlarla ifade ediliyor.Çevrecilik konusunda Türkiye AB ülkeleri ortalamasından 17 kat daha kötü durumdadır.
3- ORMANLARIMIZIN DÜNÜ:
Tarihi kaynaklar,Milattan Önce,Türkiye'nin bugün sahip olduğu toprakların % 72'sinin orman olduğunu gösteriyor.
Konya Ovasında kömür madeninde bulunan bir çam ağacı fosilinin,kutur yönünden rekor kalınlıkta olduğu kabul ediliyor.Bu ve benzeri kalıntılar eskiden Konya ovasının yağmur ormanları ile kaplı olduğunu gösteriyor.Bugün bu ovamızda tavşanların saklanabileceği bir çalı dahi bulunmuyor.Şuan Konya Ovasında tarım yapılmayan,orman dikimine uygun 1 milyon hektar arazi bulunuyor ve ağaçlandırılmasını bekliyor.
Yıldırım Beyazıt ile Aksak Timur arasında 1402 yılında yapılan Ankara Savaşında, Timur fillerini Çubuk Ovasında ormanda saklamıştır.Bugün Çubuk Ovasında kargaların bile konacağı bir tek meşe ağacı yoktur.
Evliye Çelebi, yazdığı seyahatnamesinde sincapların Van'dan toprağa basmadan İskenderun'a kadar gittiklerini yazıyor.
4-ORMANLARIMIZIN TÜKETİLMESİNE ETKİ EDEN UNSURLAR :
A-ORMANLARIMIZIZIN TARIM ARAZİSİNE DÖNÜŞTÜRÜLEREK TÜKETİLMESİ:
1948 yılında ekilir araziler 15 milyon 408 bin hektar iken,2001 yılında bu miktar 26 milyon 355 bin hektara ulaşmıştır. Ekilir arazilerin artış oranı % 71'dir.Artırılan 10 milyon 947 bin hektar alanın tamamına yakını ormanların kesilmesi,yakılarak yok edilmesi sonucunda elde edilmiştir.
B-ORMANLARIMIZLA İLGİLİ YANLIŞ YASAL UYGULAMALAR :
Birinci dünya savaşından sonra Osmanlı İmparatorluğu'ndan yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetine 15 milyon altın sterlin tutarında borç kalmıştır.
Borçların ödenmesine kolaylık sağlanması için “verimli koru ormanlarının yerli ve yabancı firmalara kiralanarak işletilmesi” hususunda 1924 yılında bir yasa çıkarılmıştır. Yasanın uygulamaya konulmasından sonra verimli koru ormanlarımızın önemli bölümü kesilerek tüketilmiş ve yerlerine yeni fidanlar diktirilmemiştir.1937 yılında çıkarılan bir yasa ile hatalı uygulamadan vazgeçilmiştir.
C-ORMAN YANGINLARI :
Ormanlarımızı yok eden faktörlerin başında orman yangınları geliyor. İstatistiklere göre,cumhuriyetimizin kuruluşundan 1980 yılına kadar yanan toplam ormanlarımız,1980 yılından günümüze kadar yananlardan daha azdır.
Memleketimizde tutarlı bir orman politikası yoktur.Ormanlarımız polisiye tedbirlerle,orman köylülerine baskı yapılarak korunmak isteniyor.Bu yöntem tepki doğuruyor ve ormanların yakılmasına neden oluyor.1937 yılından 2006 yılına kadar toplam 79. 655 orman yangını olmuş,bu yangınlarda 1. 571. 078 hektar orman sahası yanmıştır.
Ülkemizde senede ortalama 1. 500 orman yangını oluyor ve her sene ortalama 13. 000 hektar alan yakılıyor.İstatistiklere göre orman yangınlarının sebepleri ve oranları aşağıda görüldüğü gibidir.
Orman Yangınlarının Sebepleri : Yüzde Oranı:
-Yıldırımadan Meydana Gelen 3
-Kasti Sebepten Meydana Gelen 12
-İhmal ve Dikkatsizlikten Meydana Gelen 38
-Bilinmeyen Sebepten Meydana gelen + 47
Toplam 100
Bilinmeyen sebeplerden meydana gelen % 47 oranındaki yangınların da kasti olarak yapıldığını düşünüyorum .
D-ORMAN İSTİHSALİ VE KAÇAK KESİMLER:
Türkiye'de yaklaşık 37.366 köy bulunuyor.Bu köylerin 20.750' si orman köyü olup,buralarda 7.6 milyon insan yaşıyor.Toprak Tarım Reform Yasasına göre köylerde yaşayan her aile için 114 dekar ekilir arazi öngörüldüğü halde,orman köylerinde her aileye 27 dekar arazi düşüyor.
Resmi kayıtlara göre her sene koru ormanlarımızdan 11.282.421 metreküp,baltalık ormanlarımızdan 5.017.247 metreküp olmak üzere toplam 16.299.668 metreküp odun istihsal ediliyor.
Gelir düzeyleri çok düşük orman köylüleri kendi ihtiyaçları için ormanı kaçak olarak kestikleri gibi,ormanı bulunmayan Türkiye genelindeki 16.616 köylülerin odun ihtiyaçlarının bir kısmını da usulsüz yollardan karşılayarak gelir elde etmenin çarelerini arıyorlar.Kaçak kesimlerden elde edilen odunların yıllık toplamı 10 milyon metreküp seviyesindedir.Resmi ve kaçak kesimlerin yıllık toplamı ise 26.299.668 metreküp civarındadır.
5-ORMANLARIMIZIN BUGÜNÜ:
Resmi kayıtlara göre bugün orman varlığımız aşağıda görüldüğü gibidir.
DURUMU
NORMAL
BOZUK
TOPLAM
Hektar
%
Hektar
%
Hektar
%
Koru
8.940.215
42
6.499.380
31
15.439.595
73
Baltalık
1.681.006
8
4.068.146
19
5.749.152
27
Genel Toplam
10.621.22
50
10.567.526
50
21.188.747
100
Ormanlık alan miktarı,ülke genel toplam alanının %
27.2'si kadardır.Orman varlığımızın % 48.3'ü vasıflı durumdadır. Çevre ve Orman Bakanlığı fidan üretimi yapılan 39 işletmesini özelleştirmiştir.Bakanlık, fidan üretimini il ve ilçe müdürlüklerinde yaptırıyor ve yıllık üretim yaklaşık 400 milyon adet seviyesindedir.Bu sayılardaki üretim ise ihtiyacı karşılamıyor.
Uzmanların belirttiklerine göre Türkiye'nin çölleşmekten kurtarılması için her sene 400 bin hektar alanın ağaçlandırılması ve ülke genelinde 60 milyar fidanın dikilmesi gerekiyor.Ormanlarımızın hiç yakılmadığını ve kaçak kesimlerin tamamen önlendiğini var saysak dahi,bugünkü politikalarla topraklarımızın ancak 150 yıl gibi uzun bir süre sonra ağaçlandırılabileceği hesap ediliyor.
6-ORMANLARIMIZIN GELECEĞİ:
Ülkemizde olduğu gibi bütün dünyada ormanlar yok ediliyor.Çevrecilerin belirttiklerine göre sadece Kongo havzasında her gün 13 futbol sahası kadar alanın ormanı kesiliyor.Bu ölçülerdeki tüketimin insan eliyle telafisinin mümkün olmayacağı belirtiliyor.
Ormanların sorumsuzca tüketilmesi sonucunda küresel ısınma insanlığı tehdit ediyor.Bütün bu olumsuzluklara rağmen toplumumuzda çevrecilik bilinci gelişmektedir.Başta Tema Vakfı olmak üzere pek çok gönüllü kuruluşlar ağaçlandırma çalışmalarına katkıda bulunuyorlar.
Çevre ve Orman Bakanlığı “Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği Eylem Planı” başlattı.Hazırlanan plana göre 2008-2012 yıllarında 2 milyon 300 bin hektarlık alanın ağaçlandırılması öngörülüyor.Ağaçlandırılacak alanlar için harcanacak para 2.702.100.000.-YTL.olarak hesaplanmıştır.
Ağaçlandırma çalışmalarına Genel Müdürlüğümüz de önem vermekte ve katkıda bulunmaktadır.Bu amaçla,Çevre ve Orman Bakanlığı,Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü ile Genel Müdürlüğümüz arasında 25.12.2003 tarihinde bir protokol imzalanmıştır.Protokol gereği,ağaçlandırmak istediğimiz alanlar için gerekli olan fidanlar Çevre ve Orman Bakanlığınca bedelsiz olarak verilmektedir.
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/219393-ulkemizdeki-ormanlarin-varligi-nedir.html#ixzz1peD5WcXM
İMAR PLANLARINDAKİ KAMULAŞTIRILMAYAN KAMU ALANLARININ HUKUKİ DURUMU VE HAKSIZ FİİL
İMAR PLANLARINDAKİ KAMULAŞTIRILMAYAN KAMU ALANLARININ HUKUKİ DURUMU VE HAKSIZ FİİL
|
İMAR PLANLARINDAKİ KAMULAŞTIRILMAYAN KAMU ALANLARININ HUKUKİ DURUMU VE HAKSIZ FİİL 1-GİRİŞ İmar Kanunu belediyelere arazi ve arsa düzenlemesi konusunda geniş yetkiler vermektedir. Özel mülk konusu bir arazinin, yerini değiştirmekten tutun %40'a varan oranlarda bedelsiz el koymaya (yol, okul, hastane, yeşil alan, park, otopark, çocuk oyun alanı rekreasyon alanı gibi kamu alanına ayırma) kadar genişleyen bu yetkinin belediyelerce ne kadar keyfi kullanılabildiğini yargı konusu olan ihtilaflardan bilmekteyiz. Belediyelerin, yaptıkları imar planına dayanarak uygulama yapması, başka bir değişle parselasyon ve şuyulandırma yapması, yani İmar Kanunu'nun 18. maddesini uygulaması durumunda mağdur olanlar hukuk önünde hak arayabilmektedirler. Planda veya uygulamada bir haksızlık varsa bu idari işlemler idari dava konusu olabilmektedir. Bedele dönüştürme varsa ve bu bedel rayicin altında takdir edilmişse bedel artırım davası ile hukuk mahkemelerinde dava açılarak kaybolan hakka kavuşmak mümkün olabilmektedir. Asıl sorun-mağduriyet belediyelerin imar planını yaptıktan sonra uygulama yapmamaları durumunda ortaya çıkmaktadır. Belediyeler imar planlarını yürürlüğe koyduktan sonra uzun süre uygulama yapmamaktadırlar. Bu süreç uzadıkça planlarda zaman zaman özel taleplere yönelik değişiklikler olmakta ve plan halk nezdinde inandırıcılığını ve güvenirliliğini yitirmektedir. Taşınmazı kamu alanında kalan kişi yıllarca; ya imar uygulaması yapılarak yer gösterilir; ya kamulaştırma yapılır da aldığım para ile imarlı arsa alırım; ya da plan değişir imar hakkıma kavuşurum diye beklemektedir. Bu bekleyiş bazen 5 yıl, bazen 10 yıl, bazen 20 yıl, bazen 30 yılı bulmaktadır. Bu yazımızda belediyelerin bu davranışının-fiilinin hukuki durumunu ele almaya çalışacağız. Belediyelerin bu davranışı-fiili özel hukuk-sorumluluk hukuku anlamında "haksız fiil teşkil eder mi?" temel sorusuna cevap arayacağız. 2- HAKSIZ FİİL Öncelikle haksız fiil kavramına bir göz atalım. Haksız fiil: "bir kimsenin bir başkasının, ister bile bile (kasten), ister savsama (ihmal) yoluyla olsun, hukuka aykırı olarak zarara uğramasına neden olan eylemi."ni ifade etmektedir1. Dar anlamda haksız fiil sorumluluğu kusur sorumluluğunu ifade ederken, geniş anlamda haksız fiil, kusur sorumluluğunu ve sebep sorumluluğunu içine alır. Borçlar Kanunu'nun Genel Hükümler Kısmının birinci babının ikinci faslı "Haksız Fiilden Doğan Borçlar" başlığını taşır. Geniş anlamda haksız fiili düzenleyen kurallar "SORUMLULUK HUKUKUNU" oluşturur. Borçlar Kanunu md. 41 vd.nda hükme bağlanmış olan haksız fiil kavramı, geniş anlamda haksız fiili ifade eder2. Haksız fiil şu beş unsurdan oluşmaktadır: Zarar verici eylem, eylemin hukuka aykırı olması, eylemi yapanın kusu bulunması, zarar ve nedensellik bağı3. Zarar verici eylem müspet olabildiği gibi menfi, bir şeyi yapmama, kaçınma şeklinde de olabilir4. Ne var ki, yapmamanın hukuka aykırı olması için, bir yapma ödevinin varlığı aranır. Yasada yapma eylemi ile yapmama eylemi arasında bir ayırım gözetilmemiştir5. Anayasanın 40/II ve 129. maddelerinde öngörülen Devletin sorumluluğu da kusur sorumluluğu olup şartları gerçekleştiğinde doğmaktadır6. Öte yandan Anayasanın 125. maddesi devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı denetimi öngörülmüş, idarenin kendi işlem ve eylemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hüküm altına alınmıştır. 3- ÜZERİNDEN BEŞ YIL GEÇEN İMAR PLANLARI İmar Kanunu'nun 10. maddesi ile belediyeler, imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren en geç üç ay içinde imar planını tatbik etmek üzere beş yıllık imar programlarını hazırlamakla yükümlü tutulmaktadırlar. İmar programlarında İmar kanunun 18. maddesinin uygulanmasına öncelik verilmesi gerekir. Program kapsamında olan ve kamu hizmet tesislerine tahsis edilen yerlerin, bu tesisi yapacak olan idareler tarafından program süresi içinde kamulaştırılması zorunludur7. İmar Kanunun 10. maddesi açıkça emredici niteliktedir. İmar Kanunu'nun 12. maddesi de "... Herhangi bir arsanın cephe hattının gerisinde kalan kısmı, plan ve yönetmelik esaslarına uygun bina inşasına yetmiyorsa, beş yıllık imar programında olup olmadığına göre, 10 uncu maddede belirtilen müddetler içerisinde 18 madde hükümleri tatbik edilmediği veya başka bir şekilde imkan bulunmadığı takdirde mal sahibinin yazılı müracaatı üzerine bu arsanın tamamı ilgili idarelerce kamulaştırılır." Hükmüne yer verilmiştir. İmar kanununda düzenlenen en uzun süre 5 yıldır. Bu süreden fazla özel mülke konu taşınmazın emsallerine göre kısıtlı tutulmasının hiçbir hukuki dayanağı yoktur. Çünkü belediyelerin bu tür keyfi işlemlerinin dayanağı olan 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 13. maddesinin 1. ve 3. fıkraları, Anayasa Mahkemesinin29.12.1999 gün ve 1999/33 E.,1999/51 K. Sayılı kararı ile mülkiyet hakkını engellediği gerekçesiyle ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 23.9.1981 günlü Sporrong ve Lonnroth kararını da gerekçe göstererek iptal etmiştir. 4- UYGULAMADAKİ SORUN Uygulamada belediyeler, kanunun emredici hükmüne rağmen imar uygulaması yapmamakta, imar planlarına göre inşaat yapmak isteyenlerden varsa kamu alanına isabet eden kısım terkin ettirmekte, kalan kısma imar izni vermektedirler. Yani Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği hükmü uygulamaya devam etmektedirler. Belediyeler İmar Kanunu'nun 18. maddesinin kendisine verdiği yetki ve görev çerçevesinde imar uygulaması yaparak; parselasyon yapılırken düşülen yol paylarının üzerinde Düzenleme Ortaklık Payı (DOP) düşerek toplam %40'a kadar bedelsiz terkin yaparak kalan yere imar yapılaşma izni verebilir. Veya başka imarlı arsa ile şuyulandırabilir. Ya da bu kadarı kamu alanı ihtiyacını karşılayamıyorsa bedele dönüştürebilir. Hatta kamulaştırma yapar veya bedel yerine başka arsa gösterebilir. Bunlardan birini yaparak mağduriyetini giderebilecekken hiç birini yapmamaktadır. İmar planı değişikliği de yapmayarak mülk sahibinin mülkünü kullanmasına fiilen engel olmaktadır. Hatta bir şekilde arsayı başkasına kullandırmaktadırlar. Bu durum yeşil alan uygulamasında iyice belirgin hale gelmektedir. Örneğin yan yana üç tane boş parsel düşünelim; ortadaki parselin tamamı yeşil alanda kalmaktadır. Yanlardaki parseller konut alanında kalmakta ve imar izni alarak 6-10 kat bina yaptıklarını düşünelim. Arada kalan yeşil alanın sağlamış olduğu ferahlıktan yanlardaki binada oturanlar yararlanmış olduğu halde, yeri yeşil alanda kalan mülk sahibi hiçbir şekilde mülkünden yararlanamamaktadır. Böyle bir fedakarlığın mülk sahibinden hukuk kuralları içinde istenmesi mümkün değildir. 5- ENGELLEMENİN HUKUKİ DAYANAĞI YOKTUR Arsasının tamamı kamu alanında kalan bir mülk sahibi belediyelerin insafına terkedilmiş gibi gözükmektedir. Oysa hukuk devletinde, idare yasadan almadığı hiçbir yetkiyi kullanamaz. Yani belediyelerin bir taşınmaz kamu alanında kalıyor diye belirsiz süre kullanımına engel olamaz. Anayasanın ve kanunların mülkiyet hakkındaki hükümleri çok açıktır. Mülkiyet hakkı taşınmazdan dilediği gibi yararlanmayı içerir. Ayrıca mülkiyet hakkı temel hak ve hürriyetlerden olup ancak kanunla sınırlanabilir. Sınırlamalar hakkında genişletici yorum yapılamaz. Hiçbir kanun maddesi yoktur ki, bir taşınmazı, imar planıyla da olsa 7 yıl, 10 yıl, 20 yıl, 30 yıl süre ile istimlak yapmaksızın, bu şekilde kısıtlanmasını öngörsün. Hukuk devletinde, hiçbir kamu kurumu kanundan almadığı yetkiyi kullanamaz. Kanunun hiçbir hükmü belediyelere bu şekilde keyfi davranma yetkisi verir şekilde yorumlanamaz. Belediyelerin davranışı kusudur. İmar kanunu ile verilen görevler kanunun amacı doğrultusunda yerine getirilmediği gibi yetkiler de kötüye kullanılmaktadır. Belediye imar programlarına yeterince önem vermemektedirler. Şenlik, festival ve reklam harcamaları kadar imar uygulamasına da kaynak ayırsalar 5 yıl süre pek ala yeterlidir. 6- ZARAR VARDIR Belediyelerin bu ihmali fiilleri nedeniyle bir kısım mülk sahiplerinin bazen 10, bazen 20, bazen 30 sene mülklerinden yararlanamadıkları bilinmektedir. Davalı kurum bu haksız tutumuyla verdiği zarardan sorumlu tutulmadıkça, daha ne kadar bu haksızlığın devam edeceği belli değildir. Belediyeler kanunu bu şekilde yorumladıkları ve belediye sınırları içindeki tüm mülkleri kendi inisiyatiflerinde olduğunu düşündükleri sürece daha 50 yıl hatta 100 yıl devam etmeyeceğini kimse iddia edemez. Çağdaş demokrasi ile yönetilen bir hukuk devletinde yaşayan bir vatandaşa; senin mülkiyet hakkını kullanman belediyenin keyfine kalmıştır diyemeyeceğimize göre belediyelerin haksız fiilinden doğan zarar karşılanmalıdır. 7- SONUÇ İdarenin bir yasal dayanağı olmaksızın, usulüne uygun bir kamulaştırma kararı almaksızın özel mülkiyette bulunan bir taşınmazın tamamına veya bir kısmına el atması hukuka açıkça aykırıdır. Bu tür bir el atma, aslında idareden çıkmasına rağmen, yasal hiçbir dayanağı bulunmadığı ve tamamen usul dışı olduğu için bir idari eylem olarak değil, FİİLİ YOL olarak nitelendirilmektedir. Bir başka anlatımla, böyle bir el atma o denli hukuka aykırı görülmektedir ki, bu açık ve ağır hukuka aykırılık el atma eyleminin idari niteliğini ortadan kaldırmakta ve onu haksız bir fiil haline dönüştürmektedir8. Türk Hukuk Sisteminde, idareye atıf ve isnat edilebilecek bir nitelikte olmakla birlikte işlem ve eylemin bozularak idari karakterini kaybettiği hallerde (haksız fiil-fiili yol); sorumluluğun özel hukuk kurallarına göre ve adli yargı yerinde belirleneceği de kabul edilmektedir. Uygulamada bireyin mülkiyet hakkına tecavüz şeklinde de görülmektedir9. Yargıtay genellikle, imar planında bir taşınmazın kamu alanında kalması kamulaştırmasız el atma sayılmayacağına karar vermektedir. Ancak biz yine de imar planın üzerinden 5 yıldan fazla zaman geçtikten sonra ilgili belediyenin tutumuna göre; a) imar uygulaması başlatmamışsa, b) imar programına almamışsa c) taşınmazın niteliği arsa olup da parselasyon durumuna ve yapılaşma durumuna göre belediyenin imar uygulamasına gerek duymayacağı anlaşılıyorsa, d) mülk sahibinin tarla olarak kullanması mümkün değilse yani taşınmaz arsa niteliğindeyse, e) planda kamu alanında kaldığı gerekçesi ile arsanın kullanımı engelleniyorsa, kamulaştırmasız el atma olduğunun kabulü gerektiğini düşünüyoruz. Benzer durumlara ilişkin mülk sahibi lehine Yargıtay kararları da vardır10. Eğer belediyelerin zor durumda kalması düşünülecek olursa, dava esnasında özellikle imar planını üzerinden 5 yıl geçmişse, belediyelere taşınmazla ilgili ne şekilde bir tasarrufta bulunacağı sorulabilir. Bu arada gerçekten ihtiyaç olmaksızın kamu alanında tutulan yerler varsa belediyelere imar planı tadilatı yapma fırsatı verilmiş olur. Böylece belediyeler para ödemekten mülk sahibi de mağduriyetten kurtulmuş olur. Kanunda var olduğu düşünülen boşluk her tür arazi düzenleme yetkisi ile donatılmış belediyeler lehine değil, Anayasanın eşitlik ilkesi ve mülkiyet hakkı da dikkate alınarak mağdur edilen mülk sahipleri lehine kullanılmalıdır. Bireylere uygulanan adalet her zaman kamunun daha menfaatinedir. İdare, mülkiyet hakkının kullanılmasını engellemek şeklindeki haksız fiili ile mülkiyet hakkının özünü zedelediğinden, davranışı da imar kanununun emirlerini yerine getirmediği için kusu olduğundan, mülk sahibini açıkça ağır zarara uğrattığından arsa bedelinin mülk sahibine ödenmesi gerekir. (*) İstanbul Barosu Avukatlarından. 1 YILMAZ,Doç.Dr. Ejder: Hukuk Sözlüğü, Seçkin Kitabevi, Ankara-1986, s.270 2 EREN, Prof.Dr.Fikret: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt:2 Gözden geçirilmiş genişletilmiş ikinci bası, "S" Yayınları, Ankara-1988, s.1 3 KARAHASAN, Mustafa Reşit: Türk Borçlar Hukuku Genel Hükümler Öğreti Yargıtay Kararları İlgili Mevzuat, Cilt:1, Beta, Ankara - 2003, s.424 4 EREN; ag.e. s.30-33 5 KARAHASAN; a.g.e. s.426 6 EREN; a.g.e. s.172-177 7 KARAVELİOĞLU, Celal; Açıklama ve İçtihatlarla İmar Kanunu ve Mevzuatı, Cilt:1:Esas, Karavelioğlu Hukuk Yayınevi,Ankara-2002. s.419-421 8 GÜNDAY, Prof.Dr.Metin; İdare Hukuku, Gözden geçirilmiş yeni baskı, İmaj Yayıncılık, Ankara-1996, s.177 9 KARAHASAN; a.g.e. s.689 10 a) Yargıtay 5. HD'nin 27.1.2000 gün ve 1999/21301 E. 2000/416 K. Sayılı kararı aynen: "Arsa olan taşınmaza, davalı idarenin engellemesi nedeniyle inşaat ruhsatı verilmediğinden, arazi olarak kullanılması da söz konusu edilemeyeceğinden, davalı idarenin taşınmaza kamulaştırmasız el atmasının mevcut olduğunun kabulü gerekir." Şeklindedir. (Bkz: ÖZDEMİR Durmuş, Yeni Kamulaştırma Kanunu ve Mevzuatı, Adil Yayınevi, Ekim 2002, Ankara) b) HGK 02.02.2005 gün ve 2004/5-555 E., 2005/17 K. sayılı kararı ile; fiili elatma olmadan da imar planı ile malikin yararlanması engellendiği için hukuken el atmadan dolayı kamulaştırmasız el atma nedeniyle bedele hükmeden ve direnen yerel mahkeme kararını "...imar planında lise alanı olarak ayrıldığından; davacıların taşınmazdan bağımsız yararlanma ve başka türlü kullanma olanağı kalmadığına göre; mahkemenin kamulaştırmasız el atma koşullarının gerçekleştiği yönündeki direnme kararı yerindedir." şeklindeki gerekçe ile bu yönü ile onamıştır. |
19 Mart 2012 Pazartesi
Kimler Kira Beyanı Vermeli
Maliye Bakanlığı Mart ayından itibaren halk arasında kira vergisi olarak da bilinen gayrimenkul sermaye iradı vergisinde yeni bir sisteme geçiyor. Bakanlık Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname Sistemi çerçevesinde, 1 milyon 200 bin mükellefe dün uyarı mektubu göndermeye başladı.
İlk etapta 4 ve üzeri dairesi olanlara gönderilirken daha sonradan 2 dairesi olanlara kadar indirilmesi kararı alınan uygulamada, vatandaşa gönderilen mektupların içerisinde “Şu adreslerde daireniz var. Bunlardan kira geliri elde ettiğinizi biliyoruz. Beyanda bulunursanız,,ceza ödemezsiniz” içerikli yazı bulunuyor.
1 Mart’tan itibaren kendisine mektup ulaşmış 1.2 milyon ev sahibi 25 Mart’ta kadar, vergi dairesine gitmeden internetin olduğu her yerden ''www.gib.gov.tr'' adlı internet adresine girip, Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname Sistemine ulaşarak burada kendisi adına, MERNİS, banka, PTT, sigorta şirketleri ve tapu müdürlüklerinden alınan bilgiler doğrultusunda oluşturulmuş beyannameyi görebilecek. Beyanname ayrıca vergi dairesine gidilerek elden veya beyanname düzenleme programı kullanılarak da verilebilecek.
Kendisi adına oluşturulmuş olan beyannameyi onaylamayanlar veya kira gelirinde bulunmayanlar için ise çok ağır cezalar uygulanacak. Maliye Bakanlığı kira beyanında bulunmayanların tespit edilmesi halinde 5 yıl geriye dönük faizi ile birlikte vergi cezası kesecek.
Sisteme girişin iki yolu olacak. İnternet Vergi Dairesi şifresi kullanılarak ya da kişiye özel hazırlanmış güvenlik soruları cevaplanarak sisteme girilebilecek. Şifresi bulunmayan mükellefler ise herhangi bir vergi dairesine kimlikle başvurarak ücretsiz şifre alabilecek. İnternete erişim imkanı bulamayanlar ve sistemi kullanamayanlar da beyan döneminde bazı alışveriş merkezlerinde kurulacak yardım masaları aracılığıyla bu sistemden yararlanılabilecek.
Bakanlık, Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname Sistemi ile vatandaşların kira beyannamesi verirken işini kolaylaştırmanın yanı sıra beyanname vermenin maliyetini en aza indirmek, elektronik ortamda beyannameleri alabilme ve verginin tabana yayılmasını amaçlıyor.
1 Mart’tan itibaren hayata geçirilecek olan ve kira beyannamesi veren vatandaşların yükümlülüklerini yerine getirmelerini oldukça kolaylaştırılan sistem ev sahiplerinin akıllarında soru işaretlerine de neden oldu.
Gayrimenkul Uzmanı Hatice Kolçak, yeni oluşturulan sistem karşısında nasıl davranmaları gerektiğini ve hangi hakları olduğunu bilmeyen ev sahiplerinin akıllarına takılan soruları Haber 7 okuyucuları için 7 başlık altında topladı…
1-Kimler kira beyanı vermeli?
Arazi, bina, haklar, motorlu taşıtlar ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 70. maddesinde detaylı bir şekilde sayılan mal ve hakların kiraya verilmesinden elde edilen gelirler Gayri Menkul Sermaye iradı (Kira Geliri) olarak adlandırılmaktadır. Kanunda yazılı geliri olanlar her yıl Mart ayında bir önceki yılda toplam elde ettikleri gelirlerini beyan etmek zorundadırlar
2-Maliye neden ev sahiplerine mektup yolluyor?
Bu nasıl bir mektup önce içeriğine bakalım..Bahsi geçen mektup aslında vatandaş adına doldurulmuş hazırlanmış ‘Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname’ si dir. Her yıl mart ayında elektronik ortamda ya da bağlı olduğu Vergi Dairesine giderek kira geliri beyanını veren vatandaş bu yıl gitmeyecek. Maliye Bakanlığı onun adına hesaplarına baktı ve ödemesi gereken vergiyi çıkararak ikametgahına yolladı. Bunu yapmak zor olmadı. Nitekim tapu Müdürlükleri, bankalar ve sigorta şirketlerindeki bilgilere ulaşmak kolay..
Amaç vergi kaçağını en aza indirmek ve vergiyi tabana yaymak.Burada asıl sorun bugüne kadar kira gelirlerini hiç beyan etmeyenler yada eksik edenler. Aslında Bakan Şimşek geçen haftalarda ‘ biz tespit edersek sonuç ağır olur ‘ diye uyarmıştı. Buna istinaden ev sahiplerine önceki aylarda mektup yollanmıştı.
2-Ev sahipleri mektubu aldıklarında ne yapmalılar?
Unutmamalı ki vatandaşın beyanı esas alınacaktır. Mektubu alanların telaşlanmasına gerek yok. Mektup nihai olmadığından itiraz hakları var. Mektubun içeriği onların gelir beyanlarına uymuyorsa gerekli düzeltmeleri kendileri yapabilecekler. Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname Sistemi’ ne internet üzerinden her yerden ulaşmak mümkün. İnternetin olduğu her yerden 7/24 elektronik beyanname verebilecekler ve düzeltme yapabilecekler. 1-25 Mart tarihleri arasında internet üzerinden verilecek beyannamelerin ödemelerini banka yada vergi dairelerine yapabilirler. İhtiyaçları olacak internet şifrelerini internet üzerinden adım adım kendileri oluşturabilecek.
3-İtiraz hakkı varmı?
Mükellef beyanı esas olduğundan itiraz edebilirler. Hatalı yapılan hesaplama için internet üzerinden düzeltmelerini yapabilecekler.
4-Bu güne kadar kira gelirini beyan etmeyenleri ne bekliyor?
Halen uygulamada olan sisteme göre; Konut geliri olupta beyan etmemiş olanlar yada eksik beyan verenler tespit edildiğinde 2.800.-tl olan indirim istisnasından yararlanamazlar. Aynı zamanda 2 kat birinci derece usulsüzlük cezası uygulanır ve takdir komisyonu konutun bulunduğu bölgenin emsal kirasına bakarak bir hesaplama yapar.
Bahsi geçen mektup ’Önceden Hazırlanmış Kira Beyanı Sistemi’ n de tabii ki asıl sorun hiç beyan vermemiş olanlar..Bugüne kadar kira geliri olupta bunu hiç beyan etmeyenlere yada eksik beyan verenlere geriye dönük 5 yıla kadar vergi çıkarılabilecek ve cezası ile tahsil edilecektir.
Bir örnek verecek olursak,
Ali beyin Ataşehir bölgesinde bir yada birkaç dairesi olsun. Ali bey elde ettiği kira gelirleri ile ilgili gelirini hiç beyan etmemiş…Sistem Ataşehir bölgesinde Ali beyin konutunun özelliklerinde emsal konut kiralarına bakar ve emsal konut kirası ne ise geriye dönük o rakam kadar kira geliri elde ettiğini varsayarak bir hesaplama yapar. Verginin doğduğu yıllara göre de günümüze kadar olan süre için faiz hesaplar. Emsal Kira değeri uygulamada genel olarak emlak değerinin % 5’ i olarak hesaplanır.
5- Kira geliri beyanname verme sınırı varmıdır?
Geliri sadece Gayrimenkul Sermaye İradı ise, 2011 yılında elde ettiği konut kira gelirleri 2.800.-TL ye kadar olanlar beyan vermek zorunda değiller. İşyeri kira geliri olanlar ise 2011 takvim yılında elde edilen işyeri kira geliri ne olursa olsun beyan etmek zorundalar ancak gelirlerinin brüt tutarının 23.000.-TL kadar kısmını istisnadan yararlanarak indirebilirler.
Kira gelirleri bu istisnaları aşanlar 2011 yılında elde ettikleri kira gelirlerinden bu rakamları düştükten sonra beyan verebileceklerdir.
6-Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşları Nasıl Beyan Vereceklerdir?
Yurtiçinde yerleşmiş olmayan kişiler, 6 aydan fazla yurt dışında yaşayanlar tutarı ne olursa olsun, üzerinden kesinti yapılmış olan işyeri için beyan vermek zorunda değiller. Ancak konut kira gelirleri istisna tutarını yani 2.800.-tl yi aşıyorsa kira geliri beyanı vermek zorundalar.
7- Bedelsiz kullandırılan yerler ne olucak?
Başka bir sorun da burada yaşanacak. Çünkü mal sahiplerinin bir kısmı sahip oldukları konutu akrabasına emsal kira bedeli altında düşük kira ile kiralayabiliyor. Ya da konut boş kalmasın bakılsın diye kira almayabiliyor. Mal sahipleri konutlarını çocuklarına, anne, baba ve kardeşlerine tahsis etmiş olabilir ( her bir yakınına en fazla bir konut tahsis edilmesi şartı ile). Bu durumda emsal kira bedeli uygulaması yapılmaz.
haber7.com dan Kenan Biterin haberi
İlk etapta 4 ve üzeri dairesi olanlara gönderilirken daha sonradan 2 dairesi olanlara kadar indirilmesi kararı alınan uygulamada, vatandaşa gönderilen mektupların içerisinde “Şu adreslerde daireniz var. Bunlardan kira geliri elde ettiğinizi biliyoruz. Beyanda bulunursanız,,ceza ödemezsiniz” içerikli yazı bulunuyor.
1 Mart’tan itibaren kendisine mektup ulaşmış 1.2 milyon ev sahibi 25 Mart’ta kadar, vergi dairesine gitmeden internetin olduğu her yerden ''www.gib.gov.tr'' adlı internet adresine girip, Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname Sistemine ulaşarak burada kendisi adına, MERNİS, banka, PTT, sigorta şirketleri ve tapu müdürlüklerinden alınan bilgiler doğrultusunda oluşturulmuş beyannameyi görebilecek. Beyanname ayrıca vergi dairesine gidilerek elden veya beyanname düzenleme programı kullanılarak da verilebilecek.
Kendisi adına oluşturulmuş olan beyannameyi onaylamayanlar veya kira gelirinde bulunmayanlar için ise çok ağır cezalar uygulanacak. Maliye Bakanlığı kira beyanında bulunmayanların tespit edilmesi halinde 5 yıl geriye dönük faizi ile birlikte vergi cezası kesecek.
Sisteme girişin iki yolu olacak. İnternet Vergi Dairesi şifresi kullanılarak ya da kişiye özel hazırlanmış güvenlik soruları cevaplanarak sisteme girilebilecek. Şifresi bulunmayan mükellefler ise herhangi bir vergi dairesine kimlikle başvurarak ücretsiz şifre alabilecek. İnternete erişim imkanı bulamayanlar ve sistemi kullanamayanlar da beyan döneminde bazı alışveriş merkezlerinde kurulacak yardım masaları aracılığıyla bu sistemden yararlanılabilecek.
Bakanlık, Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname Sistemi ile vatandaşların kira beyannamesi verirken işini kolaylaştırmanın yanı sıra beyanname vermenin maliyetini en aza indirmek, elektronik ortamda beyannameleri alabilme ve verginin tabana yayılmasını amaçlıyor.
1 Mart’tan itibaren hayata geçirilecek olan ve kira beyannamesi veren vatandaşların yükümlülüklerini yerine getirmelerini oldukça kolaylaştırılan sistem ev sahiplerinin akıllarında soru işaretlerine de neden oldu.
Gayrimenkul Uzmanı Hatice Kolçak, yeni oluşturulan sistem karşısında nasıl davranmaları gerektiğini ve hangi hakları olduğunu bilmeyen ev sahiplerinin akıllarına takılan soruları Haber 7 okuyucuları için 7 başlık altında topladı…
1-Kimler kira beyanı vermeli?
Arazi, bina, haklar, motorlu taşıtlar ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 70. maddesinde detaylı bir şekilde sayılan mal ve hakların kiraya verilmesinden elde edilen gelirler Gayri Menkul Sermaye iradı (Kira Geliri) olarak adlandırılmaktadır. Kanunda yazılı geliri olanlar her yıl Mart ayında bir önceki yılda toplam elde ettikleri gelirlerini beyan etmek zorundadırlar
2-Maliye neden ev sahiplerine mektup yolluyor?
Bu nasıl bir mektup önce içeriğine bakalım..Bahsi geçen mektup aslında vatandaş adına doldurulmuş hazırlanmış ‘Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname’ si dir. Her yıl mart ayında elektronik ortamda ya da bağlı olduğu Vergi Dairesine giderek kira geliri beyanını veren vatandaş bu yıl gitmeyecek. Maliye Bakanlığı onun adına hesaplarına baktı ve ödemesi gereken vergiyi çıkararak ikametgahına yolladı. Bunu yapmak zor olmadı. Nitekim tapu Müdürlükleri, bankalar ve sigorta şirketlerindeki bilgilere ulaşmak kolay..
Amaç vergi kaçağını en aza indirmek ve vergiyi tabana yaymak.Burada asıl sorun bugüne kadar kira gelirlerini hiç beyan etmeyenler yada eksik edenler. Aslında Bakan Şimşek geçen haftalarda ‘ biz tespit edersek sonuç ağır olur ‘ diye uyarmıştı. Buna istinaden ev sahiplerine önceki aylarda mektup yollanmıştı.
2-Ev sahipleri mektubu aldıklarında ne yapmalılar?
Unutmamalı ki vatandaşın beyanı esas alınacaktır. Mektubu alanların telaşlanmasına gerek yok. Mektup nihai olmadığından itiraz hakları var. Mektubun içeriği onların gelir beyanlarına uymuyorsa gerekli düzeltmeleri kendileri yapabilecekler. Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname Sistemi’ ne internet üzerinden her yerden ulaşmak mümkün. İnternetin olduğu her yerden 7/24 elektronik beyanname verebilecekler ve düzeltme yapabilecekler. 1-25 Mart tarihleri arasında internet üzerinden verilecek beyannamelerin ödemelerini banka yada vergi dairelerine yapabilirler. İhtiyaçları olacak internet şifrelerini internet üzerinden adım adım kendileri oluşturabilecek.
3-İtiraz hakkı varmı?
Mükellef beyanı esas olduğundan itiraz edebilirler. Hatalı yapılan hesaplama için internet üzerinden düzeltmelerini yapabilecekler.
4-Bu güne kadar kira gelirini beyan etmeyenleri ne bekliyor?
Halen uygulamada olan sisteme göre; Konut geliri olupta beyan etmemiş olanlar yada eksik beyan verenler tespit edildiğinde 2.800.-tl olan indirim istisnasından yararlanamazlar. Aynı zamanda 2 kat birinci derece usulsüzlük cezası uygulanır ve takdir komisyonu konutun bulunduğu bölgenin emsal kirasına bakarak bir hesaplama yapar.
Bahsi geçen mektup ’Önceden Hazırlanmış Kira Beyanı Sistemi’ n de tabii ki asıl sorun hiç beyan vermemiş olanlar..Bugüne kadar kira geliri olupta bunu hiç beyan etmeyenlere yada eksik beyan verenlere geriye dönük 5 yıla kadar vergi çıkarılabilecek ve cezası ile tahsil edilecektir.
Bir örnek verecek olursak,
Ali beyin Ataşehir bölgesinde bir yada birkaç dairesi olsun. Ali bey elde ettiği kira gelirleri ile ilgili gelirini hiç beyan etmemiş…Sistem Ataşehir bölgesinde Ali beyin konutunun özelliklerinde emsal konut kiralarına bakar ve emsal konut kirası ne ise geriye dönük o rakam kadar kira geliri elde ettiğini varsayarak bir hesaplama yapar. Verginin doğduğu yıllara göre de günümüze kadar olan süre için faiz hesaplar. Emsal Kira değeri uygulamada genel olarak emlak değerinin % 5’ i olarak hesaplanır.
5- Kira geliri beyanname verme sınırı varmıdır?
Geliri sadece Gayrimenkul Sermaye İradı ise, 2011 yılında elde ettiği konut kira gelirleri 2.800.-TL ye kadar olanlar beyan vermek zorunda değiller. İşyeri kira geliri olanlar ise 2011 takvim yılında elde edilen işyeri kira geliri ne olursa olsun beyan etmek zorundalar ancak gelirlerinin brüt tutarının 23.000.-TL kadar kısmını istisnadan yararlanarak indirebilirler.
Kira gelirleri bu istisnaları aşanlar 2011 yılında elde ettikleri kira gelirlerinden bu rakamları düştükten sonra beyan verebileceklerdir.
6-Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşları Nasıl Beyan Vereceklerdir?
Yurtiçinde yerleşmiş olmayan kişiler, 6 aydan fazla yurt dışında yaşayanlar tutarı ne olursa olsun, üzerinden kesinti yapılmış olan işyeri için beyan vermek zorunda değiller. Ancak konut kira gelirleri istisna tutarını yani 2.800.-tl yi aşıyorsa kira geliri beyanı vermek zorundalar.
7- Bedelsiz kullandırılan yerler ne olucak?
Başka bir sorun da burada yaşanacak. Çünkü mal sahiplerinin bir kısmı sahip oldukları konutu akrabasına emsal kira bedeli altında düşük kira ile kiralayabiliyor. Ya da konut boş kalmasın bakılsın diye kira almayabiliyor. Mal sahipleri konutlarını çocuklarına, anne, baba ve kardeşlerine tahsis etmiş olabilir ( her bir yakınına en fazla bir konut tahsis edilmesi şartı ile). Bu durumda emsal kira bedeli uygulaması yapılmaz.
haber7.com dan Kenan Biterin haberi
Oturdukları ev için eşine kira ödeyenin avantajı
Şükrü Kızılot: Oturdukları ev için eşine kira ödeyenin avantajı
KADIN emekli, kocası da bir şirkette ücretli olarak çalışıyor.
İkisinin de birer evi var.
Kadına ait ev kirada olduğu için kocasının evinde oturuyorlar.
BİR SORU VE BİR AVANTAJ
Kocası, bir şirkette ücretli olarak çalışıyor. Oturdukları evin, brüt alanı 200 metrekareyi aşmıyor ancak kocası, ücret geliri olması nedeniyle, “sıfır oranlı emlak vergisi” avantajından yararlanamıyor ve emlak vergisi ödüyor.
Karısına gelince;
Hem konut kira geliri hem de emekli aylığı geliri var.
Bu durumda emlak vergisi ödemesi gerekiyor.
Kendisi geçtiğimiz günlerde hem durumunu anlatan hem de takıldığı bir noktayı soran, e-posta göndermiş. Birlikte okuyalım.
“Emekliyim ve brüt alanı 200 metrekareyi aşmayan bir evim var. Eşime ait evde oturuyoruz. Bana ait evi de kiraya verdim. Böyle olunca, emekli aylığımın dışında bir de konut kira geliri elde ediyorum. Emekli olduğuma göre normalde emlak vergisi ödememem gerekiyor. Ancak kira olayı işi karıştırıyor. Tanıdığım birisi bu olaya şöyle bir çözüm önerdi; birlikte oturduğumuz ev için kocama kira, örneğin ayda 250 lira kira ödersem, kiraya verdiğim ev için emlak vergisi ödemezmişim.
Doğru mu?”
İNCE BİR NOKTA
Önce soruyu yanıtlayalım; evet, doğru..
Sonra da nedenini açıklayalım.
38 Seri No.lu Emlak Vergisi Kanunu Genel Tebliği’nin I/3-(a) bölümünde;
“İndirimli vergi oranının uygulanması için meskende bizzat oturma şartı aranmamaktadır.Bu nedenle, sahip olduğu tek meskeni kiraya verip, kirada oturanlar da diğer şartları taşımaları kaydıyla, indirimli vergi oranından faydalanabileceklerdir” deniliyor.
Buna göre, sahibi bulunduğu tek konutu kiraya vererek “gayrimenkul sermaye iradı” elde eden ve eşine ait evde eşine kira ödeyerek oturan kadın, söz konusu evi için sıfır oranlı emlak vergisi avantajından yararlanır ve emlak vergisi ödemez.
Buradaki ince nokta, “eşe ait eve kira ödenmesi” oluyor.
EŞİN DURUMU
Eşinin yani kocasının, 2012 yılında elde ettiği konut kira gelirinin, yıllık 3 bin TL’si, gelir vergisinden müstesna. Ücret geliri de beyana tabi değil. Ödenen kira da 250 x 12 = 3000 TL oluyor ve istisna sınırını aşmıyor.
Bu nedenle kocasının yıllık 3 bin liralık konut kira geliri ile ücret gelirinin beyan edilmesi ve gelir vergisi ödenmesi gerekmiyor.
BABASININ EVİNDEKİ ÇOCUK
Türkiye sınırları içinde brüt alanı 200 metrekareyi aşmayan, tek konuta sahip çocuk, bu konutunu kiraya vermiş ve babasının evinde oturuyorsa, sıfır oranlı emlak vergisi avantajından yararlanamaz.
Konutun işyeri olarak kiraya verilmesi durumunda da sıfır oranlı emlak vergisinden yararlanılamaz (Maliye Bakanlığı Özelgesi, 6 Nisan 2011 tarih ve 006.01-245 sayılı).
Çocuğun evini konut olarak kiraya vermesi babasına da kira ödemesi durumunda, sahip olduğu konut için emlak vergisi ödemesi söz konusu olmayacak.
Şükrü Kızılot'un Hürriyet Gazetesindeki yazısına ulaşmak için tıklayabilirsiniz.http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/19842108.asp
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ VE PLANLAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ÇED VE PLAN İZLEME KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI 8/8/2...
-
Emlakçılık güven isleyen bir meslek olduğu herkes tarafından kabul gören bir gerçek. Yeni emlakçılık hayatına merhaba diyecek olan emlakçı...