Emlak dünyası, tapu mevzuatı ve tapu da yapılan işlemler hakkında bilgi, kişisel gelişim makale ve yazılarınız içerir.
8 Ağustos 2012 Çarşamba
EMLAK KOMİSYONCULARININ UYMASI GEREKEN ZORUNLU MESLEKİ İLKE VE TEAMMÜLLER
EMLAK KOMİSYONCULARININ UYMASI GEREKEN ZORUNLU MESLEKİ İLKE VE TEAMMÜLLER
A. MESLEĞİN KONUSU
1.Gerçek hak sahiplerinin talebi üzerine ve karşılıklı yapılan yazılı akde dayanılarak gayrimenkullerin kiralanması hususunda aracılık hizmetini yapmak ve bu amaçla pazarlama faaliyetinde bulunmak.
2.Gercek hak sahiplerinin talebi üzerine ve karşılıklı yapılan yazılı akde dayanarak gayrimenkullerin alım – satım işlerine aracılık etmek ve bu amaçla pazarlama faaliyetinde bulunmak.
3.Gayrimenkulle ilişkin konularda danışmanlık yapmak.
4.İlgililerin talebi üzerine beyanname vb. belgeleri doldurmak.
B. ODAYA ÜYE OLACAK MESLEK MENSUPLARINDA ARANACAK ZORUNLU NİTELİKLER ( ODA STATÜSÜ 9.MADDEYE EK OLARAK )
1.Meslek mensupları okur-yazar olacaktır.
2.Hali hazırda oda üyeleri ile yeni üye olacakların ve yanlarında emlak pazarlama elemanları olarak çalışanlar oda tarafından düzenlenecek kurs ve seminerlere katılmaları zorunlu olup , bunların sonunda yapılacak sınavlarda başarılı olmadıkları için yeterlik belgesi almayanlar , emlak komisyonculuğu işi ile iştigal edemezler.
3.Emlak komisyoncularının iş yerlerinde kılık kıyafet kanununa uygun şekilde giyinmeleri zorunludur.
4.Emlak komisyoncuları mesleklerini bu işe tahsis edilmiş iş yerlerinde ifa etmek ve bu işi yapmak üzere vergi dairesine kaydolmak zorundadırlar. İş yerinde emlak komisyonculuğu haricinde başka bir iş yapamazlar.
5.Emlak komisyoncuları mesleki ahlak ve adaba uygun davranmak zorundadırlar.
C. MESLEK MENSUPLARININ UYMAK ZORUNDA OLDUĞU MESLEKİ KURALLAR.
1.Emlak komisyoncuları işleri dolayası ile öğrendikleri bilgi ve sırları ifşa edemezler. Bu bilgileri sözleşmeyle belirlenen alanlar dışında kullanamazlar.
2. Oda üyesi emlak komisyoncusu ilgili muameleleri takip için müşterisinden alacağı vekaletname ve odaca kendisine verilecek tanıtma kartı olmaksızın resmi mercilerde işlem yapamazlar.
3. İş sahibi odaya kayıtlı bir emlak komisyoncusu ile sözleşme yapmış ise , ikinci bir üye emlak komisyoncusu aynı gayrimenkulun pazarlamasını üstlenemez.
4. Odaya kayıtlı emlak komisyoncuları müşterileri ile yapacakları sözleşmelerde oda tarafında bastırılan tek tip basılı sözleşmeleri kullanmak zorundadır. Orijinali dışında değiştirilmesi çoğaltılması yasaktır.
5. Oda tarafından üye emlak komisyoncularına verilen tüm basılı evraklar , kullanması için verilen üye tarafından kullanılır. Bir başkasına kullandırılması kesinlikle yasaktır.
6. Odaya yeni kayıt olacak üyeler oda tarafından belirlenen tek tip tabelayı kullanmak zorundadırlar. Hali hazırda üye olanlar ise ilk genel kurul toplantı tarihinden itibaren 1.yıl içinde tek tip tabelayı kullanmak zorundadırlar.
7. Odaya kayıtlı emlak komisyoncusu iş elde etmek için reklam veremez ve reklam sayılabilecek faaliyetlerde bulunamaz. Ancak pazarlamasını yaptığı gayrimenkulun niteliklerine ilişkin gazete ilanları müstesnadır. (Rekabet kurulu kararlarına uyulmak zorundadır)
8. Odaya kayıtlı emlak komisyoncusu tabela veya basılı kağıtlardan veya kartvizitinde ‘’Emlak komisyoncusu ‘’ sıfatı dışında bir sıfat yada unvan kullanamaz.
9. Oda yönetim kurulunca belirlenecek bilirkişi ve ekspertizler haricindeki oda üyeleri bilir kişilik ve ekspertizlik yapamazlar. Kamu kurum ve kuruluşları ile özel ve tüzel kişilerden gelecek talebe göre her yıl oda yönetim kurulunun tespit ettiği ve ilgili kuruluşlara gönderdiği listelerde yer alan üyeler bilirkişilik ve ekspertizlik görevini yaparlar bunlara ödenecek ücretler oda yönetim kurulunca belirlenir.
10.Odaya yeni kayıt olacak üyeler iş yerlerinde bilgisayar donanımı kurmak modem ve internet bağlantısını sağlamak zorundadırlar. Hali hazırda üye olanlar ise ilk genel kurul toplantı tarihinden itibaren 1.yıl içinde yukarıda yazılı tüm donanımı gerçekleştirmek zorundadırlar.
11.Odaya kayıtlı emlak komisyoncularının firma isimlerinin- unvanlarının - kullanılması hususu şekilde düzenlenmiştir.
a)Yeni açış yapacak emlak komisyoncusu hali hazırda emlak komisyoncularının kullandığı isim veya ünvanı kullanamaz.
b) Hali hazırdaki üyelerden aynı isim-ünvanı-kullananlardan ilk olarak bu ismi-ünvanı-kullanmış olanın hakkı mahfuz olacak;diğerleri ya isim-unvan-değişikliğine gidecek veya yine benzerlik göstermeyecek şekilde isimlerin yanına ekleme yapacaklardır.
D.MESLEKİ UNVAN VE YETKİLERİN KULLANIMI
507. sayılı kanuna istinaden oda üyesi olan ve emlak komisyonculuğunu meslek edinenler dışında hiçbir kişi veya kuruluşlar tarafından emlak komisyonculuğuna tanınan yetkiler ve bu mesleki ünvanın kullanılması veya benzeri unvan veya rumuzun kullanılması yasaktır.
E.MESLEĞİN İFASI ESNASINDA UYULMASI ZORUNLU KURALLAR
1.Odaya kayıtlı emlak komisyoncusu gerek kiralama ve gerekse alım-satım işlerinde aracılık yapmayı kabul ettiği müşterileri ile oda tarafından verilen yazılı sözleşmeleri yapmak zorundadır.
2.Odaya kayıtlı emlak komisyoncusunun müşterilerinden yer gösterme ücreti alması yasaktır.
3.Odaya kayıtlı emlak komisyoncusunun işini icra ettiği ilçe sınırları dışında vereceği hizmetlerde ulaşım masrafları müşteriye aittir.
4.Odaya kayıtlı emlak komisyoncusu oda üyesi olmayan emlak komisyoncuları ile iş yapamaz. Oda üyesi iki veya daha çok sayıda emlak komisyoncusuyla birlikte iş yapmaları halinde aşağıdaki şekilde davranmak zorundadırlar.
Her iki komisyoncu kendi müşterileri ile yapmış oldukları sözleşmeyi dayanak göstererek kendi aralarında ayrıca yazılı bir sözleşme yapacak ve müşterileri ile yaptıkları sözleşmenin birer fotokopisini tasdik ve imza ederek kendi yaptıkları sözleşmeye ekleyeceklerdir. Bu durumda komisyon ücretinin nasıl paylaşılacağını her iki komisyoncu kendi aralarında saptayacak ve sözleşmelerine yazacaklardır.
5.Pazarlaması üstlenilen gayrimenkullerin müşteriye gösterilmesinden önce odanın vereceği sözleşme kendisine imzalatılır. Sözleşmesiz dışarıda buluşarak hizmet verilmez.
6.Odaya kayıtlı emlak komisyoncusu oda tarafından belirlenen ve aşağıda gösterilen fiyat tarifesi oranlarına uymak zorundadır.
ALIM SATIM İŞLERİNDE UYGULANACAK ORAN :
Gerçek satış değeri üzerinden alıcıdan %3 , satıcıdan %3 komisyon ücreti alınır. Bu orana KDV dahildir.
KİRALAMA İŞLERİNDE UYGULANACAK ORAN :
Yıllık kira bedeli üzerinden kiracıdan %12 komisyon ücreti alınır. Bu orana KDV dahildir.
İ.E.K.O. TARAFINDAN HAZIRLANMIŞ OLAN MATBU SÖZLEŞMELERİNİN DÜZENLENMESİNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR
Gayrimenkul satımına ilişkin mülk sahibi ile yapılacak sözleşme
Mülk sahibi gayrimenkulün satılması için müşteri bulması talebiyle başvurduğunda komisyoncu ve mülk sahibi arasında yapılacak olan sözleşmedir. Emlak komisyoncusu bu taleple gelen kişiden öncelikle mülk sahibi olduğunu kanıtlayacak tapu senedini ister , bir fotokopisini alır. Başvuran kişi mülk sahibinin vekili ise vekaletnamesinin aslını göstermesini ve bir fotokopisini vermesi istenir. Vekaletnamede özellikle gayrimenkulün pazarlanması için emlak komisyoncusu ile sözleşme yapma ve bu nedenle borçlanma yetkisinin olması gerekmektedir.
Sözleşme yapılırken matbu sözleşmede boş olarak bırakılmış olan mülk sahibine ilişkin kimlik ve adres bilgileri ile satılması istenen gayrimenkulün özelliklerine ilişkin kısımlar ile emlak komisyoncusuna ilişkin kısımlar eksiksiz olarak doldurulacaktır.
Sözleşmenin 1.maddesinde gayrimenkulün satış bedeli olarak gösterilen boşluk mutlaka doldurulacak ve gayrimenkul hangi bedelle satılmak isteniliyorsa o bedelle satılacaktır.
Sözleşmenin 6. Maddesinde akdin süresine ilişkin boşluk mutlaka doldurulacak ve böylece sözleşmenin süresi tayin edilecektir. Sözleşme süresi belirlenirken 7. md. Deki akdin bitiminden 15 gün öncesinden feshi ihbar maddesi de göz önüne alınarak sözleşme süresinin uzun tutulmasında fayda vardır. Çok kısa süreli akit yapılacaksa 7. Md. Deki feshi ihbar süresi de buna buna uygun olarak belirlenmelidir.
Gayrimenkul satın alınmasında alıcı ile yapılan sözleşme
İEKO tarafından hazırlanan matbu sözleşmede gayrimenkul almak için başvuran alıcı ile yapılacak sözleşmede kimlik ve adres bilgileri eksiksiz olarak doldurulacaktır. Ayrıca sözleşmeye eklenmesi istenilen hususlar da özel şartlar kısmında belirtilebilir.
Bu sözleşmede şu hususa dikkat edilmesi gerekmektedir : sözleşmenin altında yer alan ‘’gösterilen ve gezdirilen gayrimenkullerin adres ve istenilen satış bedelleri’’ bölümünün eksiksiz olarak doldurulması ve mutlaka alıcıya imzalatılması gerekmektedir. Emlak komisyoncusuna gayrimenkul almak üzere başvuran alıcıya gezdirilen ve gösterilen her gayrimenkulün adres ve satış fiyatları ile gezdirme tarihi yazılıp alıcıya imzalatılacaktır.Bu işlem her gezdirilen yer için tekrarlanacaktır. Sözleşmenin altındaki kısım kafi gelmediğinde sözleşmenin arkasına veya eklenecek bir kağıda yine aynı şekilde devam edilmesi gerekir.
Mülk Sahibi ile alıcı arasında gayrimenkulün satışına aracalık yapıldığına dair sözleşme :
Emlak komisyoncusu satışına aracılık ettiği gayrimenkule alıcı bulduğu taktirde yukarıda söz edilen her iki sözleşme yanında aracılık hizmetini tamamladıktan sonra alıcı ve satıcıyla iş bu sözleşmeyi yapması gerekir. Bu sözleşmeyi yapmanın amacı emlak komisyoncusunun pazarlanması istenen gayrimenkulle ilgili olarak aracılık hizmetini yaptığını ve alıcı ile satıcıyı karşılıklı olarak bir araya getirdiğini nihai olarak kanıtlamaktır.
Bu sözleşmeyi yine tarafların adres ve kimlik bilgileri ile gayrimenkulun özellikleri eksiksiz olarak doldurulacaktır.
Sözleşmenin ilk paragrafında gayrimenkulun en son anlaşılan satış bedeli yazılacaktır. Gayrimenkul , mülk sahibi ile yapılan sözleşmede gösterilen satış bedelinin altında veya üstünde pazarlanmış olabilir. Bu nedenle satıcı ve nihai alıcının anlaştığı gerçek satış bedelinin burada yazılması gerekir.
Komisyon paylaşım akdi :
Öncelikle tarafların kimlik ve adres bilgileri eksiksiz yazılacaktır. Bu sözleşme komisyoncular arasında karşılıklı olarak müşteri portföylerini değerlendirmek gayesiyle yapılabilir. Sözleşmeyi karşılıklı olarak yapan emlak komisyoncuları bu sözleşmenin dayanağını olan ve kendi müşterileriyle yaptıkları sözleşmenin bir örneğini (eklenen örnekler de karşılıklı olarak imzalanıp tasdik edilmek suretiyle) iş bu sözleşmeye ekleyeceklerdir. Aynı gayrimenkul için birden fazla müşteri bulunması halinde her müşteri için bu prosedür ayrı ayrı yerine getirilecektir.
Bu sözleşmeye istinaden karşılıklı iş yapan ve bir gayrimenkulun pazarlanmasını sağlayan emlak komisyoncuları bu işten elde edecek ücreti hangi oranlarda paylaşacaklarını sözleşmenin 3. Maddesinde görüldüğü üzere kararlaştırıp , bu maddeye ekleyeceklerdir. ( Taraflar sözleşmeye konu gayrimenkulun adres ve tapu bilgileri ile satış veya kira bedelini ayrıca özel şartlarda belirtebilirler )
Emlak komisyoncuları tüm sözleşmelerinin tarihinin yazılmış ve imzalanmış olmasına dikkat edeceklerdir
Kira Kontratı :
Emlak komisyoncuları bazen kiralanmasına aracılık ettikleri gayrimenkule ilişkin kira kontratını düzenlemektedirler. Bu halde dikkat edilmesi gereken bazı hususlara değinmekte fayda vardır.
Emlak komisyoncusu pazarladıkları gayrimenkulun kiracısı ve kiralayanı tarafından talep edilmesi halinde ve taraflara yardımcı olmak amacıyla kira kontratı tanzim ettiğinde bunu gerçek kiralayan ve gerçek kiracının imzalamasını sağlamalı.
Genelde matbu kontrat kullanıldığından bu kontratlardaki bilgiler eksiksiz doldurulmalıdır. Özellikle kira akdinin başlangıç tarihi ve kira bedeli ve dahi kira parasının ödenme günü açıkça yazılmalıdır. Kiralanan iş yeri ise kira parasının net veya brüt kararlaştırılmış olmasına göre kira bedeli yazılmalıdır. Net kira bedeli kararlaştırılmış ise kira bedeli bölümlerine açıkça net .....TL diye yazılmalıdır. Aksi taktirde kontratta yazılı bedel brüt kabul edilir ve kiracı tarafından bu bedel üzerinden vergiler kesilerek ödenir.
Kira kontratlarının özel şartları düzenlenirken tarafların istedikleri hususların yanında şunların da yazılmasında fayda vardır : Kira parasının elden mi , bankaya yatırılarak mı , yoksa konutta ödemeli posta yoluyla mı ödeneceği açıkça yazılmalıdır.
Kiraya verilen yerin üçüncü şahıslara devredilemeyeceği, ortak alınamayacağı mutlaka yazılmalıdır. Kiralayanın yazılı izni olmadan gayrimenkulde tadilat yapılamayacağı belirtilmeli.
Bir sonraki yıl için artış yapılmak isteniyor ise özel şartlarda mutlaka artış oranı belirtilmeli veya örneğin DİE veya İstanbul Ticaret Odasının yıllık tüketici (veya toptan eşya) endeksi denilerek oranın saptanılabilir olması sağlanmalıdır. Günüm koşullarına göre , rayiçe göre artış yapılacaktır ifadesinin bir hükmü yoktur.
Gayrimenkule ilişkin çevre temizlik vergisi vb. vergiler ile yakıt , elektrik,su bina aidatları vb. giderlerin kiracıya ait olduğu belirtilmelidir. Kira parası net belirlenmiş ise bu , hususunda özel şartlara yazılmasında fayda vardır.
Tahliye taahhüdü :
Tahliye taahhütlerinde dikkat edilmesi gerekli hususlardan birisi kira kontratının başlangıç tarihinden sonraki bir tarihte verilmiş olmasıdır. Kira kontratı ile aynı tarihte veya daha önceki tarihte verilmiş olan tahliye taahhüdü geçersizdir.
Tahliye taahhütlerinin mümkün olduğunca noterden düzenlenmesinde fayda vardır. Tahliye taahhüdü alınırken tahliye edilecek gayrimenkulun açık adresinin ve tahliye tarihinin yoruma meydan bırakmayacak şekilde ve net olarak yazılmasına dikkat etmek gerekir. ( Örneğin .........tarihli akidle kiralamış olduğum ........ adresindeki mecuru (evi veya iş yerini) .......... tarihinde tahliye edip , boş olarak kiralayan ....... a teslim edeceğimi taahhüt ederim. )
Tahliye taahhüdü noterden düzenlenmeyecek ise tamamen kiracının el yazısı ile yazdırılıp alınmasında ve tahliye taahhüdünün düzenleme tarihinin , tahliye edileceği tarihin , kiracının ad-soyadı ve imzasının , tahliye edilecek yerin adresinin vb. bulunması gereken tüm hususların yer almasına ve bunların tümünün kiracıya yazdırılmasında fayda vardır. (özellikle de düzenlenme ve tahliye tarihlerinin )
Gayrimenkulun kiralanmasına ilişkin kiraya verenle yapılacak sözleşme :
Kiraya veren , gayrimenkulüne kiracı bulması talebiyle başvurduğunda komisyoncu ve kiraya veren arasında yapılacak olan sözleşmedir. Emlak komisyoncusu bu taleple gelen kişiden öncelikle mülk sahibi olduğunu kanıtlayacak tapu senedini ister ve bir fotokopisini alır. Başvuran kişi mülk sahibinin vekili ise vekaletnamesinin aslını göstermesini ve bir fotokopisini vermesi istenir. Vekaletnamede özellikle gayrimenkulun pazarlanması için emlak komisyoncusu ile sözleşme yapma ve bu nedenle borçlanma yetkisinin olması gerekmektedir.
Sözleşme yapılırken matbu sözleşmede boş olarak bırakılmış olan kiraya verene ilişkin kimlik ve adres bilgileri ile satılması istenen gayrimenkulun özelliklerine ilişkin kısımlar ile emlak komisyoncusuna ilişkin kısımlar eksiksiz olarak doldurulacaktır.
Sözleşmenin 1. Maddesinde gayrimenkulun aylık kira bedeli olarak gösterilen boşluk mutlaka doldurulacak ; gayrimenkul hangi bedelle kiralanmak isteniyorsa o bedel yazılacaktır.
Sözleşmenin 6. Maddesinde akdin süresine ilişkin boşluk mutlaka doldurulacak ve böylece sözleşmenin süresi tayin edilecektir. Sözleşme süresi belirlenirken 7.md. deki akdin bitiminde 15 gün öncesinden feshi ihbar maddesi de göz önüne alınarak sözleşme süresinin uzun tutulmasında fayda vardır. Çok kısa süreli akit yapılacaksa 7.md. deki feshi ihbar süresi de buna uygun olarak belirlenmelidir.
Sözleşmede ayrıca yer alınmasını istenilen hususlar var ise bunlar özel şartlar kısmında ayrıca belirtilebilir. Örneğin komisyoncunun yapacağı masrafların mülk sahibine ait olacağı kararlaştırılmış ise bu husus özel şartlara yazılabilir.
Gayrimenkul satınalınmasında alıcı ile yapılan sözleşme :
İEKO tarafından hazırlanan matbu sözleşmede gayrimenkul almak için başvuran alıcı ile yapılacak sözleşmede kimlik ve adres bilgileri eksiksiz olarak doldurulacaktır. Ayrıca sözleşmeye eklenmesi istenilen hususlarda özel şartlar kısmında belirtilebilir.
Bu sözleşmede şu hususa dikkat edilmesi gerekmektedir : Sözleşmenin altında yer alan ‘’gösterilen ve gezdirilen gayrimenkullerin adres ve istenilen satış bedelleri ‘’ bölümünün eksiksiz olarak doldurulması ve mutlaka alıcıya imzalatılması gerekmektedir. Emlak komisyoncusuna gayrimenkul almak üzere başvuran alıcıya gezdirilen ve her gayrimenkulun adres ve satış fiyatları ile gezdirme tarihi yazılıp , alıcıya imzalatılacaktır. Bu işlem her gezdirilen yer için tekrarlanacaktır. Sözleşmenin altındaki kısım kafi gelmediğinde sözleşmenin arkasına veya eklenecek bir kağıda yine aynı şekilde devam edilmesi gerekir.
Kiralayan ve kiracı arasında gayrimenkulun kiralanmasına aracılık yapıldığına dair sözleşme :
Emlak komisyoncusu kiralanmasına aracılık ettiği gayrimenkule alıcı bulduğu taktirde yukarıda söz edilen her iki sözleşme yanında aracılık hizmetini tamamladıktan sonra kiracı ve kiralayan iş bu sözleşmeyi yapması gerekir. Bu sözleşmeyi yapmanın amacı emlak komisyoncusunun pazarlanması istenen gayrimenkulle ilgili olarak aracılık hizmetini yaptığını ve kiralayan ile kiracıyı karşılıklı olarak bir araya getirdiğini nihai olarak kanıtlamaktadır.
Bu sözleşmeyi yaparken yine tarafların adres ve kimlik bilgileri ile gayrimenkulun özellikleri eksiksiz olarak doldurulacaktır.
Sözleşmenin ilk paragrafında gayrimenkulun en son anlaşılan kira bedeli yazılacaktır. Gayrimenkul kiralayan ile yapılan sözleşmede gösterilen kira bedelinin altında veya üstünde pazarlamış olabilir. Bu nedenle kiralayan ve nihai kiracının anlaştığı kira bedelinin burada yazılması gerekir.
ÇEK
Çek Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havale içermelidir. Ödenmesi gereken bedel rakamla ve yazıyla Çek üzerine yazılmalıdır. Tahrifat olmaksızın yazı ile rakam arasında farklılık varsa yazı ile belirtilen bedele itibar olunur. Tahrifat varsa ikisine de itibar olmaz. Çekte keşide tarihinin gösterilmesi zorunludur. Bu tarih çekin bankaya ibraz süresinin başlangıcıdır.
Çeklerde ibraz süresi ;
Çek keşide edildiği yerde ödenecek ise 10 gündür. Keşide edildiği yerden başka bir yere ödenecek ise bir ay içinde ibraz edilmelidir. ( Çekte ödeme yeri çekin verildiği bankadır.) Çekte bulunması gereken keşide yeri ile keşide tarihi açık şekilde yazılmalıdır. Çeki düzenleyen keşideci imza etmelidir. İmza yerine parmak izi veya mühür gibi işaretler konulmaz.
Gerçek kişilerin çek düzenlemek için özel bir ehliyete ihtiyaçları yoktur. Tüzel kişiler için örneğin limited şirketinde tüm ortakların müdür sıfatıyla ortaklığı idare ve temsil ederler. Bu durumda bir çekin düzenlenmesi için tüm ortakların bu çeki imza etmesi gerekir. Eğerki ortaklık sözleşmesinde şirketi temsil ve idareye ait özel yetki verdikleri ortaklar varsa bu kişiler şirket adına çek düzenleyebilir. Buda o kişilerin şirketi temsil ve idare ettiklerine dair imza sirkülerleri ile tespit edilebilir.
Çekler bir ödeme aracı olup , çeklerde vade olmaz ve görüldüğünde ödenmesi gerekir.
Kısacası çek ileri tarihle düzenlenmiş bile olsa çekteki tarihten önce bankaya ibraz edilmesi halinde çek ibraz günü ödenir. Banka tarafından işlem yapılması gerekir. Yine ‘’çek gününde muteberdir’’ kaydı geçersiz olup yazılmamış hükmündedir.
Çekte vade yazmaz. Eğer yazılmış ise bu vade yazılmamış hükmündedir. Çekler mutlaka ciro silsilesi içerisinde kullanılmalıdır. Yani çeki kullanırken veya alırken mutlaka cirolanarak kullanılmalı ve aldığınız kişinin cirosu olmalıdır. Ciro silsilesin de kopukluk varsa hamili çeki elinde bulunan kişi yetkili sayılmaz. Çizilmiş cirolar bu hususta yazılmamış sayılır. Çek hamili çeki çiro ettikten sonra devir ederken kendi cirosunu çizebilir.
SENET
Senetler üzerindeki boşluklar senet borçlusu tarafından tam ve eksiksiz ve kendi el yazısı ile doldurulmalı senet tutarı ve senetteki vade yazılmalı ve en önemli olanı ise senet borçlusunun imzalayacağı yere damga pulu yapıştırılarak senedin düzenleme tarihi yazılmalıdır. Senet borçlusu bir imzayı pul üzerine bir de açığa atmak üzere iki imza atmalıdır.
Senet üzerindeki boşluklarda borcun sebebi belirtilmelidir. Yani senet karşılığı olan borcun nedeni mal ise ‘’malen’’ senet bedeli karşılığı para ise ‘’nakten’’ yazılmalıdır.
Senetlerde vadesi belli ise vade tarihi yazılır. Vade yazılmayan senetler görüldüğünde ödenecek demektir.
Senet muhatabı yani alacaklısının tam isim ve ünvanı yazılmalıdır. Şahıs firmaları tüzel kişilik değildir. Bu nedenle bu firmaların ünvanları lehtar olarak yazılamaz. (örneğin sadece ‘’CAN EMLAK’’ geçerli değildir.) Tüzel kişiliğe sahip firmaların tam ünvanları yazılmalıdır.
Senetler emre havale niteliğinde olup hamiline düzenlenemez. Senetlerde protesto süresi vade takip eden iki iş günüdür. Senetler zaman aşımına gelince ; keşideciye karşı hak sahipleri tarafından açılacak bütün davalar ve yapılacak icra takipleri vadenin geldiği tarihten itibaren 3 yıl ve cirontolara karşı bu süre bir yıldır.
MEVZUATLAR
KDV KANUNU
DİPLOMATİK İSTİSNALAR
Katma Değer Vergisi Kanununun 15. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi ile karşılıklı olmak kaydıyla yabancı devletlerin Türkiye'deki diplomatik temsilciliklerine, konsolosluklarına ve bunların diplomatik haklara sahip mensuplarına yapılan teslim ve hizmetler istisna kapsamına alınmıştır. Buna göre istisnadan, T.C.Hükümeti ile aralarındaki ayrıcalık ve bağışıklıklarına ilişkin maddeler içeren uluslararası anlaşmalar gereğince vergi muafiyeti tanınan uluslararası kuruluşlara ve karşılıklı olmak kaydıyla yabancı devletlerin Türkiye'deki diplomatik temsilcilikleri, konsoloslukları ile bunların diplomatik statüye haiz bulunan diplomatik misyon şefleri, diplomasi memurları, konsolosluklarda görevli misyon şefleri, meslekten konsolosluk memurları faydalanabileceklerdir. Yapılan teslimler arasında kiralama hizmetleri de yer almaktadır. Böyle olunca istisnadan yararlanacak olanlara yapılan kiralama işlemlerinde KDV uygulanmayacaktır.
Diplomatik İstisna Uygulanacak Ülkeler İle Mal ve Hizmetler:İstisna uygulanacak ülkeler ile istisna kapsamına girecek mal ve hizmetler Dışişleri ve Maliye Bakanlıklarınca müştereken belirlenecek ve Dışişleri Bakanlığı'nca, temsilciliklere istisnadan faydalanacakları mal ve hizmetleri gösteren bir belge verilecektir.
150 M2 DEN KÜÇÜK KONUT TESLİMLERİNDE KDV UYGULAMASI
2 Ocak 1998 tarihli ve 23218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 97/10465 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile;- Net alanı 150 m² ye kadar konut teslimleri- Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri,- Kanunla kurulmuş sosyal güvenlik kuruluşları ve belediyelere yapılan sadece 150 m² ye kadar konutlara ilişkin inşaat taahhüt işleri,için 1 Ocak 1998 tarihinden geçerli olmak üzere, katma
değer vergisi oranı % 1 olarak tespit edilmiştir.
KDV Genel Tebliği 9 ve 30 ‘da net alan ve faydalı alan tanımı yapılmıştır.
a) Faydalı alan konut içerisinde, duvarlar arasında kalan temiz alandır.
b) Faydalı alan genel olarak duvar yüzlerinde 2,5 cm. sıva bulunduğu kabul edilerek, proje üzerinde gösterilmiş bulunan kaba yapı boyutlarının her birinden 5'er cm. düşülmek suretiyle hesaplanır.Ancak konutlarda kapı ve pencere şeritleri; duman ve çöp bacası çıkıntıları, ışıklıklar ve hava bacaları; karkas binalardaki kolonların duvarlardan taşan dişleri; bir konuttaki balkonların veya arsazemininden 0,75 m.den yüksek terasların toplamının 2 m² si; çok katlı binalarda yapılan çekme katların etrafında kalan ve ticaret bölgelerinde zemin katların komşu hududuna kadar uzaması ile meydana gelen teraslar; çok katlı binalarda genel giriş, merdiven, sahanlıklar ve asansörler; iki katlı tek ev olarak yapılan konutlarda iç merdivenlerin altında 1,75 m. yüksekliğinden az olan yerler; bodrumlarda konut başına bir adet, konutun bulunduğu bina dışında konut başına 4 m² den büyük olmamak üzere yapılan kömürlük veya depo; kalorifer dairesi, yakıt deposu, sığınak, kapıcı veya kalorifer dairesi, müşterek hizmete ayrılan depo çamaşırlık; bina içindeki garajlar ile bina dışında konut başına 18 m² den büyük olmamak üzere yapılan garajlar, faydalı alan dışındadır.
c)Plan ve proje gereği konut dışında bir amaçla kullanılacak bölümleri de ihtiva eden inşaatlarda istisna, sadece konut olarak kullanılacak olan bölümlere uygulanacaktır.
EMLAK VERGİSİ KANUNU
Bina tabiri :Madde 2 - Bu kanundaki bina tabiri, yapıldığı madde ne olursa olsun, gerek karada gerek su üzerindeki sabit inşaatınhepsini kapsar.Bu kanunun uygulanmasında Vergi Usul Kanununda yazılı bina mütemmimleri de bina ile birlikte nazara alınır.
Yüzer havuzlar, sair yüzer yapılar, çadırlar ve nakil vasıtalarına takılıp çekilebilen seyyar evler ve benzerleri bina sayılmaz.
İSTİSNA
Bakanlar Kurulu, Türkiye sınırları içinde tek meskeni olup gelirleri münhasıran kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıklardan ibaret bulunanların veya bunlardan kendileri üzerine kayıtlı meskeni olmayanların, anılan kurumlardan aylık almayan ve herhangi bir geliri de bulunmayan eşlerinin aynı nitelikteki meskenlerine ait vergi oranlarını sıfıra kadar indirmeye yetkilidir. Bu
hüküm, yukarıda belirtilenlerin, tek meskene hisseyle sahip olmaları halinde hisselerine ait kısım ile şehitlerin dul ve yetimlerine ve gazilere
ait tek meskenleri hakkında da uygulanır. Muayyen zamanlarda dinlenme amacıyla kullanılan meskenler hakkında bu hüküm uygulanmaz.
Bina vergisi mükellefiyeti;
a) 33 üncü maddenin (1) ilâ (7) numaralı fıkralarında yazılı vergi değerini tadil eden sebeplerin doğması halinde bu değişikliklerin vuku bulduğu, aynı maddenin (8) numaralı fıkrasında yazılı halde ise bu duruma bağlı olarak takdir işleminin yapıldığı tarihi,
b) Dört yılda bir yapılan takdir işlemlerinde takdir işlemininyapıldığı tarihi,
c) Muafiyetin sukut ettiği tarihi, Takip eden bütçe yılından itibaren başlar.
Yanan, yıkılan, tamamen kullanılmaz hale gelen veya vergiye tabi iken muaflık şartlarını kazanan binalardan dolayı mükellefiyet, bu olayların vukubulduğu tarihi takibeden taksitten itibaren sona erer.
Verginin tarh ve tahakkuku :
Bina vergisi, ilgili belediye tarafından;
a) Dört yılda bir defa olmak üzere takdir işlemlerinin yapıldığı yılı takip eden bütçe yılının Ocak ve Şubat aylarında,
b) 33 üncü maddenin (1) ilâ (7) numaralı fıkralarında yazılı vergi değerini tadil eden sebeplerle bildirim verilmesi icabeden hallerde, vergi değerini tadil eden sebeplerin meydana geldiği bütçe yılını takip eden yılın Ocak ayı içinde, vergi değerini tadil eden sebep yılın son üç ayı içinde vuku bulmuş ve bildirim, vergi değerini tadil eden sebebin meydana geldiği bütçe yılını takip eden yılda verilmiş ise bildirimin verildiği tarihte,
c) 33 üncü maddenin (8) numaralı fıkrasında yazılı hallerde, takdir işlemlerinin yapıldığı bütçe yılını takip eden yılın Ocak ve Şubat aylarında,29 uncu maddeye göre hesaplanan vergi değeri esas alınarak yıllık olarak tarh olunur. Bildirim posta ile gönderilmiş ise vergi, bildirim verme süresinin son gününü takip eden yedi gün içinde tarh olunur. Bu suretle tarh olunan vergiler, tarh edilen tarihte tahakkuk
etmiş sayılır ve mükellefe bir yazı ile bildirilir.Yapılan tarh ve tahakkuku takip eden yıllarda, 29 uncu maddeye göre tespit edilen vergi
değeri üzerinden hesaplanan bina vergisi, her bütçe yılının başından itibaren o yıl için tahakkuk etmiş sayılır.
Bildirim verme ve süresi: Madde 23 - Bu Kanunun 33 üncü maddesinde (8 numaralı fıkra hariç) yazılı vergi değerini tadil eden nedenlerin bulunması halinde (geçici ve daimi muafiyetten faydalanılması hali dahil) emlâk vergisi bildirimi verilmesi zorunludur. Devlete ait arazi için bildirim verilmez.
Bildirimler;
a) Yeni inşa edilen binalar için, inşaatın sona erdiği veya inşaatın sona ermesinden evvel kısmen kullanılmaya başlanmış ise her kısmın kullanılmasına başlandığı bütçe yılı içerisinde,
b) Bu Kanunun 33 üncü maddesinde (8 numaralı fıkra hariç) yazılı vergi değerini tadil eden sebeplerin doğması halinde, değişikliğin vuku
bulduğu bütçe yılı içerisinde, Emlâkın bulunduğu yerdeki ilgili belediyeye verilir.Yukarıdaki fıkralarda yazılı haller bütçe yılının son üç ayı içinde vuku bulduğu takdirde bildirim, olayın vuku bulduğu tarihten itibaren üç ay içinde verilir.
Elbirliği mülkiyetinde mükellefler müşterek imzalı bir bildirim verebilecekleri gibi, münferiden de bildirim verebilirler.
Vergi değeri;
a) Arsa ve araziler için, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun asgari ölçüde birim değer tespitine ilişkin hükümlerine göre takdir komisyonlarınca arsalar için her mahalle ve arsa sayılacak parsellenmemiş arazide her köy için cadde, sokak veya değer bakımından farklı bölgeler (turistik bölgelerdeki cadde, sokak veya değer bakımından farklı olanlar ilgili valilerce tespit edilecek pafta, ada veya
parseller), arazide her il veya ilçe için arazinin cinsi (kıraç, taban, sulak) itibarıyla takdir olunan birim değerlere göre,
b) Binalar için, Maliye ve Bayındırlık ve İskan bakanlıklarınca müştereken tespit ve ilân edilecek bina metrekare normal inşaatmaliyetleri ile (a) bendinde belirtilen esaslara göre bulunacak arsa veya arsa payı değeri esas alınarak 31 inci madde uyarınca hazırlanmış bulunan tüzük hükümlerinden yararlanılmak suretiyle, Hesaplanan bedeldir.Vergi değeri, mükellefiyetin başlangıç yılını takip eden yıldan itibaren her yıl, bir önceki yıl vergi değerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca aynı yıl için tespit edilen yeniden değerleme oranının yarısı nispetinde artırılması suretiyle bulunur.
HARÇLAR KANUNU
Tapu ve kadastro harcı, vergi değeri ile mükellef tarafından beyan edilmiş olan değerlerden yüksek olanı üzerinden hesaplanır.Mükelleflerin vergi değerinden daha düşük beyanda bulunmaları halinde, harcın hesabında vergi değeri esas alınır. Aradaki farka isabet eden harç, 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre hesaplanan vergi ziyaı cezası % 25 oranında uygulanmak suretiyle ikmalen tarh edilir.
GELİR VERGİSİ KANUNU
GAYRİMENKUL SERMAYE İRADI
Gayrimenkul sermaye iradının tarifi
Madde 70 -Aşağıda yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradıdır:
1. Arazi, bina (Döşeli olarak kiraya verilenlerde döşeme için alınan kira bedelleri dahildir.), maden suları, memba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüzileri ve teferruatı;
2. Voli mahalleri ve dalyanlar;
3. Gayrimenkullerin, ayrı olarak kiraya verilen, mütemmim cüzileri ve
teferruatı ile bilûmum tesisatı, demirbaş eşyası ve döşemeleri;
4. Gayrimenkul olarak tescil edilen haklar;
Gayrisafi hasılat Madde 72 –
Gayrimenkul sermaye iratlarında, gayrisâfi hasılat, 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde o yıla veya geçmiş yıllara ait olarak nakten veya aynen tahsil edilen kira bedellerinin tutarıdır.Ayın olarak tahsil edilen kiralar, Vergi Usul Kanunuhükümlerine göre emsal bedeli ile. paraya çevrilir.Kiracı tarafından gayrimenkulü genişletecek veya iktisadi değerini devamlı suretle artıracak şekilde gayrimenkule ilâve edilen kıymetler, kira müddetinin hitamında bedelsiz (Kıymetlerin emsal bedelinden düşük değerle devri halinde, aradaki fark bedelsiz devir sayılır.) olarak kiralıyana devrolunduğu takdirde, mezkûr kıymetler kiralıyan bakımından, bu tarihte aynen tahsil olunmuş addolunur.Gelecek yıllara ait olup peşin tahsil olunan kiralar, ilgili bulundukları yılların hasılâtı sayılır. Şu kadar ki, ölüm ve memleketi terk hallerinde mükellefiyetin kalktığı tarihi takibeden zamanlara ait olmak üzere peşin tahsil olunan kiralar, mükellefiyetin kalktığı dönemin hasılatı addolunur.
Yabancı parasiyle yapılan ödemeler, ödeme gününün borsa rayici ile, borsada rayici yoksa Maliye Bakanlığınca tesbit edilecek kur üzerinden Türk Parasına çevrilir.
Emsal Kira Bedeli Madde 73 –
Kiraya verilen mal ve hakların kira bedelleri emsal kira bedelinden düşük olamaz. Bedelsiz olarak başkalarının intifaına bırakılan mal ve hakların emsal kira bedeli, bu mal ve hakların kirası sayılır. Bina ve arazide emsal kira bedeli, yetkili özel mercilerce veya mahkemelerce takdir veya tespit edilmiş kirası, bu suretle takdir veya tespit edilmiş kira mevcut değilse Vergi Usul Kanununa göre belirlenen vergi değerinin % 5'idir. Diğer mal ve haklarda emsal kira bedeli, bu mal ve hakların maliyet bedelinin, bu bedel bilinmiyorsa, Vergi Usul Kanununun servetlerin değerlenmesi hakkındaki hükümlerine göre belli edilen değerlerinin % 10'udur.
Giderler:
Mükellefler Gayrisafi hasılattan Kanunda sayılan giderleri indirebilecekleri gibi, Mükellefler (hakları kiraya verenler hariç) diledikleri takdirde yukarıda yazılı giderlere karşılık olmak üzere hâsılatlarından % 25'ini götürü olarak indirebilirler. Götürü gider usulünü kabul edenler iki yıl geçmedikçe bu usulden dönemezler.
Gayrimenkul Gelirlerinden İstisnalar madde 21
Binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen hasılatın 240.000.000
( 2001 yılında elde edilen kira gelirleri için 950.000.000) lirası gelir vergisinden müstesnadır. İstisna haddi üzerinde hasılat elde edilip beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde, bu istisnadan yararlanılamaz.
Ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanlar ile gelirleri bunlar tarafından bildirilecek olanlar bu istisnadan faydalanamazlar.
YATIRIM İNDİRİMİ ( ekmaddeler 1,2,3,4,5)
Tanımı:
(4369 sayılı Kanunun 30'uncu maddesiyle değişen madde Yürürlük; 1.1.1999) Dar mükellefiyete tabi olanlar dahil, ticarî veya ziraî kazançları üzerinden vergiye tabi mükelleflerin (adi ortaklıklar, kollektif ve adi komandit şirketler ile kurumlar vergisi mükellefleri dahil), yatırım indiriminden faydalanması kabul edilmiş bulunan yatırımları kapsamında yaptıkları ve müteakip vergilendirme döneminde yapmayı öngördükleri yatırım harcamaları bu bölümde yazılı şartlar dahilinde ilgili kazançlarından indirilir.
Yatırım Teşvik Belgesi aranmaksızın yapılan yatırımlarda yatırım indirimi, harcamanın yapıldığı yıl kazancından başlayarak uygulanır.
Şartları:
Yatırım indiriminin uygulanmasında aşağıda yazılı şartlar topluca aranır:
1. İndirimin uygulanacağı ticarî ve ziraî kazanç bilanço esasına göre tespit edilmiş olmalıdır.
2. Yatırımlar, kalkınma planları ve yıllık programlarda belirtilenlerden Maliye Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığı tarafından müştereken seçilen sektörler veya konularda yapılmalıdır.
3. Yapılan yatırım ticari ve sınai yatırımlar için en az elli milyar (1.1.2000 tarihinden itibaren 76 milyar) lira, zirai yatırımlar için en az on milyar (1.1.2000 tarihinden itibaren 15 milyar) lira olmalıdır. Kalkınmada öncelikli yörelerde bu tutarların yarısı dikkate alınır
4. Yatırıma başlamadan önce Hazine Müsteşarlığına başvurularak gerekli bilgi ve belgelerin tevdi edilmiş ve yukarıda belirtilen şartların mevcudiyeti tasdik edilerek Yatırım Teşvik Belgesi verilmiş olmalıdır. şu kadar ki, Yatırım Teşvik Belgesi aranmaksızın yatırım indirimi uygulanacak yatırım türü veya miktarlarını (bu fıkranın 3 numaralı bendinde yer alan miktarları aşmamak ve bu miktarların yarısından aşağı olmamak üzere) yöreler veya sektörler itibariyle ayrı ayrı belirlemeye ve bu hükmün uygulamasına ilişkin usul ve esasları tespite Maliye Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığı müştereken yetkilidir. Araştırma, plan ve proje masrafları ile arazi temini için yapılan giderler hariç olmak üzere, yatırımla ilgili her türlü harcamalar yatırıma başlandığını gösterir.
5. Yatırım, tasdik edilmiş bulunan şartlar ve süreler dahilinde yapılmış olmalıdır.
Yatırım İndiriminin Konusu ve Nisbeti:
Yatırım indirimine, kaynağı ne olursa olsun, gerekli şartları haiz bulunan yatırımlarla ilgili harcamalardan; bina, makina, tesisat, araç (sadece işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olanlar) ve benzeri amortismana tabi aktif değerlerin yeni olanlarının maliyet bedelleri esas teşkil eder.
Aktif değerlerin yeni olmasından maksat, bunların yurt içinde veya dışında daha önce hiçbir şekilde kullanılmamış bulunmasıdır. Yurt dışında kullanılmış olsa dahi Hazine Müsteşarlığı'nca uygun görülen makina ve tesislerin ithali halinde, bu aktif kıymetler yatırım indirimi uygulaması bakımından yeni addolunur.
Personel lojmanları inşası (kalkınmada öncelikli yörelerde yapılanlar hariç) ve tefrişi, arazi veya arsa tedariki, yedek parça temini, esas proje dışında münferit tesisat, makina, araç mübayaası için yapılan harcamalara yatırım indirimi uygulanmaz. İnşa edilmiş olarak veya inşa halinde satın alınan binaların satın alma bedeli üzerinden yatırım indirimi yapılmaz.
Yatırım indirimi oranı, yatırım tutarının % 40'ıdır. Bakanlar Kurulu bu oranı kalkınma planı ve yıllık programlarda özel önem taşıdığı belirtilen sektörlerde yapılan yatırımlar için % 100'e, 250 milyon ABD Doları karşılığı Türk Lirasını aşan sınai yatırımlarda % 200'e kadar artırmaya veya kanuni orandan az olmamak üzere yeniden tespit etmeye yetkilidir. Bu oran, organize sanayi bölgelerinde ve kalkınmada öncelikli yörelerde % 100 olarak uygulanır
Yatırım İndiriminin Başlangıcı ve Uygulama Süresi:
Yatırım indiriminin uygulanmasına, yatırım teşvik belgesinin alındığı tarihte beyanname verme süresi geçmemiş hesap döneminden itibaren başlanır ve indirimden yararlanılacak miktara ulaşıncaya kadar devam olunur.
Yapılan yatırım harcamalarının ilgili yıl kazancından indirilemeyen kısmı, izleyen yıllarda Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre bu yıllar için belirlenen yeniden değerleme oranında artırılarak dikkate alınır (Teşvik belgesiz yatırımlar bu maddedeki yeniden değerleme hükümlerinden yararlanamaz).
Her yatırım için faydalanılacak indirim tutarı, o yatırım içerisinde yer alan indirimden yararlanabilecek aktif kıymetlerin değerleri toplamına, Yatırım Teşvik Belgesi'nde yer alan indirim oranının uygulanması suretiyle hesaplanır.
Birden fazla Yatırım Teşvik Belgesi almış mükelleflerin safi kazancının yetersizliği nedeniyle yararlanılamayan indirim tutarının bulunması halinde, öncelikle önceki yıllarda tamamen uygulanmamış olan eski yatırımlarla ilgili devreden indirimler, daha sonra yeni yatırımlara ilişkin indirimler, önceki dönemlerde yapılan ve indirilemeyen tutarın bulunmaması halinde ise bir yıl sonra yapılacak yatırımlarla ilgili indirimler uygulanır.
Teşvik belgeli yatırımlarda, yapılması öngörülen ve önceki hesap dönemi kazancına ilişkin olarak yatırım indirimine konu edilen yatırım harcamalarının öngörülen tutarın yüzde onunu geçen bir oranda düşük olması halinde, eksik yapılan yatırım harcaması dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmemiş vergiler 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 48 inci maddesine göre belirlenen tecil faizi ile birlikte cezasız tahsil olunur.
İNŞAAT VE ONARIM İŞLERİ (madde 42-43)
Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde kar veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak, mezkur yıl beyannamesinde gösterilir.
Mükellefler bu madde kapsamına giren hallerde her inşaat ve onarım işinin hasılat ve giderlerinin ayrı bir defterde veya tutmakta oldukları defterlerin ayrı sayfalarında göstermeye ve düzenleyecekleri beyannameleri işlerin ikmal edildiği takvim yılını takip eden yıl vermeye mecburdurlar.
Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde veya bu işlerin diğer işlerle birlikte yapılması halinde müşterek genel giderler ve amortismanlar aşağıdaki esaslara göre dağıtılır:
1. Yıl içinde birden fazla inşaat ve onarma işinin birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler tahsil olunan istihkak bedellerinin birbirine olan nisbeti dahilinde;
2. Yıl içinde tek veya birden fazla inşaat ve onarma işinin bu madde şümulüne girmeyen işlerle birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler tahsil olunan istihkak bedelleriyle diğer işlere ait satış veya hasılat tutarlarının birbirine olan nisbeti dahilinde;
3. Birden fazla inşaat ve onarma işlerinde veya bu işlerle sair işlerde müştereken kullanılan tesisat, makina ve ulaştırma vasıtalarının amortismanları, bunların her işte kullanıldıkları gün sayısına göre.
İnşaat ve onarma işlerinde geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan hallerde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın düzenlendiği tarih; diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarih bitim tarihi olarak kabul edilir.
Bitim tarihinden sonra bu işlerle ilgili olarak yapılan giderler ve her ne nam ile olursa olsun elde edilen hasılat, bu giderlerin yapıldığı veya hasılatın elde edildiği yılın kâr veya zararının tespitinde dikkate alınır.
GELİR VERGİSİ BEYANNAMESİNİN VERİLMESİ VE ÖDENMESİ
Bir takvim yılına ait beyanname:
1. Gelirin sadece gayrimenkul sermaye iradından ibaret olması halinde izleyen yılın Ocak ayı içinde,
2. Gelirin sadece basit usulde tespit edilen ticari kazançlardan ibaret olması halinde izleyen yılın Şubat ayı içinde,
3. Diğer hallerde izleyen yılın Mart ayı içinde,
Tam mükellefiyette vergiyi tarha yetkili vergi dairesine, dar mükellefiyette Türkiye'de vergi muhatabı mevcutsa onun Türkiye'de oturduğu yerin, Türkiye de vergi muhatabı yoksa işyerinin (işyeri birden fazla ise bu işyerlerinden herhangi birisinin) bulunduğu yer vergi dairesine verilir veya taahhütlü olarak posta ile gönderilir.(*)
Takvim yılı içinde memleketi terk edenlerin beyannameleri memleketi terke takaddüm eden 15 gün, ölüm halinde ölüm tarihinden itibaren 4 ay içinde verilir.
1. Ocak ayı içerisinde verilmesi gereken beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisi Ocak, Nisan, Temmuz aylarında;
2. Şubat ayı içerisinde verilmesi gereken beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisi Şubat, Mayıs, Ağustos aylarında;
3. Mart ayı içerisinde verilmesi gereken beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisi Mart, Haziran, Eylül aylarında;
Olmak üzere üç eşit taksitte ödenir.
GAYRİMENKULLERİN ELDEN ÇIKARILMASINDAN DOĞAN KAZANÇLARIN VERGİLENDİRİLMESİ
Madde 82
Mal ve hakların elden çıkarılmasından elde edilen diğer kazanç ve iratların safi tutarı, elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunur. Hasılatın ayın ve menfaat olarak sağlanması halinde bunların rayiç değerleri esas alınır. Maliyet bedelinin mükelleflerce tespit edilememesi halinde maliyet bedeli; Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre takdir komisyonlarınca takdir edilir. Faaliyeti durdurulan bir iktisadi işletmenin kısmen veya tamamen elden çıkarılmasında, elden çıkarılan iktisadi kıymetlerin maliyet bedeli olarak kazancı bilanço veya işletme hesabı esasına göre tespit edilen işletmelerde son bilançoda veya envanter kayıtlarında gösterilen değer esas alınır. İktisadi kıymetlerin amortismana tabi olması halinde, iktisadi kıymetlerin maliyet bedeli yerine amortismanlar düşüldükten sonra kalan net değeri esas alınır. Mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsü'nce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilir.
Bu maddede geçen "elden çıkarma" deyimi, mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulması ve mal ve haklar üzerindeki tasarruf edebilme hakkının herhangi bir şekilde devredilmesini ifade eder.
Yukarıda belirtilen haller dışında elde edilen diğer kazanç ve iratların safi tutarı, elde edilen hasılat veya satış bedelinden, tevsik edilmek kaydıyla yapılan gider veya maliyet unsurlarının indirilmesi suretiyle bulunur.
Bu kanunun 2' nci maddesinin 1-6 bentleri veya bu maddenin 1 numaralı bendinde belirtilen gelirlerle ilişkilendirilemeyen ve harcandığı veya tasarruf edildiği tespit edilen tutarlar safi irat olarak kabul edilir. Tasarrufun varlığının bir mal veya hak iktisabı olarak tesbiti halinde, bu mal veya hakkın maliyet bedeli (maliyet bedeli bilinmiyorsa iktisap tarihindeki rayiç bedeli), mal veya hakkın iktisap tarihi bilinmiyorsa bir önceki yılın son günündeki rayiç bedeli vergiye tabi matrah kabul edilir.
4444 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 56 ncı maddenin (D) fıkrasının 6 numaralı bent hükmü ile iktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70’inci maddenin birinci fıkrasının 1, 2, 4 ve 7 numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak dört yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkuller tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır.) değer artışı kazancı olarak sayılmıştır.
Buna göre;
- Arazi, bina, maden suları, menba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüzileri ve teferruatının,
- Voli mahalleri ve dalyanların,
- Gayrimenkul olarak tescil edilen hakların
- Gemi ve gemi payları (Motorlu olup olmadıklarına ve tonilatolarına bakılmaz),
- Bilumum motorlu tahmil ve tahliye vasıtalarının,
dört yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazancı olarak vergilendirilecektir. Değer artışı kazancının hesaplanmasında bu Tebliğin 7.3 bölümünde yer alan açıklamalar ise 7.4 bölümünde belirtilen 3.500.000.000 TL istisna tutarının dikkate alınacağı tabiidir. (31/12/2002 SONRA YOK)
İvazsız olarak iktisap edilen gayrimenkullerin elden çıkarılmasından doğan kazançlar ile gayrimenkullerin iktisap tarihinden başlayarak dört yıldan fazla süreyle elde bulundurulduktan sonra elden çıkarılmasından doğan kazançlar ise vergilendirilmeyecektir.
Konutların elden çıkarılmasına ilişkin olarak dört yıllık sure 2003-2008 yılları arasında 5 yıl olarak uygulanacaktır.
Değer Artış Kazançlarında Safi Kazancın Tespiti:
Değer artışı kazançlarında, safi kazanç esas itibariyle, elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunacaktır.
Mal ve hakların elden çıkarılmasında enflasyondan kaynaklanan kazançların vergi dışı tutulması amacıyla, mal ve hakların iktisap bedelinin, elden çıkarılan ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında arttırılarak tespit edilmesine imkan tanınmıştır.
Buna göre, gayrimenkullerin elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan gayrimenkulün, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki (TEFE) artış oranında artırılabilecektir.
1998 takvim yılı emlak vergisi genel beyanname verme süresinin bitmesinden önce iktisap edilen gayrimenkullerin elden çıkarılması halinde, bunların maliyet bedeli olarak 1998 yılı genel beyan döneminde beyan edilen emlak vergisi değeri esas alınacaktır. Bu durumda, 1998 yılı emlak vergisi beyanname verme süresinin sonuna kadar yeniden endeksleme yapılamayacaktır.
Menkul kıymetlerin elden çıkarılması halinde de safi kazancın tespitinde iktisap bedeli yukarıda belirtildiği şekilde endekslenebilecektir. Bununla birlikte, mükellefler dilerlerse menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından sağladıkları kazancı, yıl içinde elde ettikleri toplam gelirden Gelir Vergisi Kanununun 76 ncı maddesinde belirtilen indirim oranının bu tutara uygulanması suretiyle bulunacak kısmı düşerek de hesaplayabileceklerdir. Menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından doğan kazancın hesaplanmasında bu yöntemi seçecek mükellefler ayrıca menkul kıymetlerin iktisap bedellerini endekslemeyeceklerdir. Ayrıca, menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından doğan kazançların bir kısmında iktisap bedellerinin endekslenmesi bir kısmında ise indirim oranının uygulanması sonucu bulunacak tutarın indirilmesi yoluna gidilemeyecektir.
GAYRİMENKULLE İLGİLİ OLARAK İŞLETMELER TARAFINDAN İNDİRİLEBİLECEK GİDERLER
Madde 40
**İşletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçlar;
** Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanlar
1 Ağustos 2012 Çarşamba
Güneydoğu"da petrol var mı, yok mu?
Güneydoğu"da petrol var mı, yok mu?
Sultan II. Abdülhamid tarafından hazırlanan petrol haritasında bu soruya 100 yıl önce cevap verilmiş. İşte detaylar!
... Türkiye petrol denizi üzerinde mi?
Sınırın öteki yakasında petrol çıkıyor da
Güneydoğu"da niye çıkmıyor?
Ya da başlayıp bitmeyen bir polemik;
Türkiye"de petrol var ancak yabancılar çıkarmamıza izin vermiyor!
Peki gerçekten petrolü bol denilen
Güneydoğu Anadolu Bölgesi"nde petrol var mı?
Bu soruya Sultan II. Abdülhamid yüz yıl öncesinden cevap veriyor.
Sultan"ın hazırlattığı tespit haritasında Güneydoğu Anadolu"nun neredeyse tamamında yüksek ölçekte petrol rezervinin olduğu saptanıyor.
Görevli mühendisler araştırmalarını
Doğu ve Güneydoğu ile sınırlı tutmayıp
Osmanlı toprakları içinde bulunan Zaho, Erbil, Kerkük, Süleymaniye, Musul ve Bağdat gibi bölgeleri de tarıyorlar.
İşin en ilginç tarafı yüz yıl önce hazırlanan petrol haritasının birçok yerinde hâl-i hazırda petrol çıkarılıyor olması.
6 ay önce Barzani ailesi tarafında Habur Çayı"nın öteki kıyısında çıkartılan ve Türkiye"nin, tabir yerindeyse, iştihanı kabartan petrol kuyuları bunlardan sadece biri.
BİTLİS"TE PETROL
Sultan II. Abdülhamid özellikle 1800"ün son çeyreğinde tüm dünyada gündeme gelen ve stratejik bir maden olduğu kabul edilen petrol için büyük çaba harcadı.
Yetişmiş jeoloji ve maden mühendisi olmaması
Devlet-i Aliye"nin elini kolunu bağlıyordu.
Ancak uğruna savaşların çıkartılacağı, yeni bir dünya düzeninin oluşturulacağı petrolün ehemmiyetini anlayan Abdülhamid, sıkıntıları kendi fedakarlıkları ile aştı.
Hazine-i Hassa"dan, yani padişahın şahsi malından ödenek çıkartılarak geniş kapsamlı bir petrol rezervi çalışmasına girildi.
Sultan"ın kendi parasıyla yaptırdığı çalışmada yabancı ve yerli mühendisler yer aldı.
Musul ve Bağdat havalisinde, Dicle ve Fırat nehirleri havzasında petrol taraması yapıldı.
Alman maden mühendisi Paul Groskoph ve Habip Necip Efendi yönetimindeki araştırma ekibi çalışmalarını
22 Ekim 1901"de Sultan II. Abdülhamid"e sundular.
Bu zamana kadar söylenen ancak mahiyeti hakkında bir bilginin bulunmadığı "Sultan"ın petrol haritası" sadece Güneydoğu"da değil, Hakkâri ve Bitlis gibi illerde de petrol bulunabileceğini öngörüyor.
Haritayı hazırlayan heyet, Bitlis Suyu denilen çayın kıyısı boyunca önemli petrol rezervleri tespit etmiş.
Heyetin başkanı Paul Groskoph, petrol noktalarını tek tek tespit ettiklerini aktarırken, takip ettikleri güzergâhı da detaylı bir biçimde anlatıyor.
Petrol havzasını dolaşan Paul, Siirt tarafında ve Dicle Nehri kıyısında zengin petrol rezervlerinin bulunduğunu belirtiyor.
Dicle Nehri kıyısındaki noktalarda yeterli araştırmayı yükselen sulardan dolayı yapamadıklarını da raporuna ilave eden Paul, nehrin kıyısı dışında,
Dicle"nin kıyı şeridi boyunca uzayıp giden yüksek dağlarda da petrol bulunduğunu kaydetmiş.
Yine de o dönemin teknik imkanları açısından 900 metre yükseklikteki bu dağlardan petrolün çıkarılması ve nakliyatının zor olacağını eklemeyi unutmamış raporuna.
Güneydoğu Anadolu"nun neredeyse tamamı ve Doğu Anadolu"nun bir kısmını kapsayan petrol haritasında Diyarbakır, Mardin, Bismil, Hazro Çayı etrafı, Sinan, Batman Çayı etrafı, Dicle bölgesi, Midyat, Bedran, Tulan, Siirt, Botan Çayı etrafı, Habur, Fındık, Cizre, Habur Çayı etrafı, Bitlis Çayı kıyısı ve Hakkâri (Çölemerik)"de önemli petrol yataklarının bulunduğu kaydediliyor.
HARİTA İLK KEZ YAYIMLANIYOR
Doğu ve Güneydoğu Anadolu"da çalışmalarını tamamlayan heyet daha sonra bugün Irak sınırları içinde kalan merkezlerde petrol taramasına devam ediyor.
Kerkük, Babagürgür, Zaho, Süleymaniye, Bağdat, Musul ve Altınköprü"deki petrol noktaları kilometre ve yerleşim yerlerine göre yön tayini yapılarak kayıt altına alınıyor.
Raporda Kerkük ve şehre 15 kilometre uzaklıktaki Babagürgür bölgesinde yoğun miktarda petrol rezervinin bulunduğu belirtiliyor. Babagürgür bölgesinin II. Abdülhamid"in şahsî malı olduğu, ve bu topraklarda Türkiye"deki Nefçi ve Doğramacı ailesinin pay sahibi olduğu biliniyor.
Ekip yaptığı tetkikler sonucunda en kaliteli petrolün Bağdat yakınlarındaki El-Kayra ile Mendel"de olduğu sonucuna da varıyor.
Ulaşımın Dicle"de sal üstünde, karada da at ve eşek sırtında yapıldığı bir dönemde aylarca süren bir çalışma sonunda
Başmühendis Paul Groskoph, ince detayların yer aldığı raporun sonuna iki önemli noktayı da ilave etmeyi unutmuyor:
"Dicle ve Fırat nehirleri havzasında zengin ve mühim petroller bulunuyor.
Bunların işletilmesi ve pazarlanması için Bağdat"a uzanan bir tren yolu lâzım.
1889"da inşaatına başlanan ve 1902"de biten demiryolu petrolün Anadolu"ya taşınmasını sağlayacaktır.
Bunun için ana hatta sadece birkaç ilave ek hattın yapılması yeterlidir." Baş mühendisin ikinci notu ise iyi değerlendirilmesi durumunda bu petrol coğrafyasının gelecekte dünyanın en önemli merkezlerinden biri olacağı şeklinde.
Kısa bir zamanda bu kadar noktada tarama yaptırarak günün kıt imkânlarına rağmen petrol tespitini belgelendiren Sultan II. Abdülhamid"in saltanat ömrü petrol çıkartmaya yetmedi.
İlk kez yayımlanacak olan "Sultan"ın petrol haritası" Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve önümüzdeki günlerde kamuoyuna sunulacak olan "Osmanlı Döneminde Irak" isimli kitapta yer alacak.
Devlet Arşivleri Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Budak, bu çalışmayla Irak"taki Osmanlı"yı kamuoyuna sunacaklarını belirtiyor.
Kitabın editörlüğünü yapan Cevat Ekici de kitaptaki birçok belge ve çizimin, özellikle de petrol bölümündeki haritaların halen üzerinde çalışılmaya değer belgeler olduğunun altını çiziyor.
Çalışmanın kapsamı petrol haritası ve bununla ilgili raporlarla kısıtlı değil.
Hazine-i Hassa"ya devredilen petrol hakları ve bununla ilgili yazışmalar da bulunuyor kitapta.
18 Kasım 1902"de Yıldız Sarayı"na gönderilen belgede Musul vilayetindeki petrol madenlerinin imtiyazının Hazine-i Hassa"ya verildiği kaydediliyor.
Daha sonraki tarihlerde padişaha ait araziler Maliye Hazinesi"ne devrediliyor.
Ancak 12 Ocak 1920"de Maliye Hazinesi"ne devredilen padişaha ait bütün malların tekrar Hazine-i Hassa"ya devri için bir kararname çıkartılıyor.
Aksiyon dergisinin 480. sayısında yer alan "Hanedan Musul"u istiyor" başlıklı haberde,
Osmanoğulları nın Sultan Abdülhamid"ten miras kalan Musul"daki gayrimenkullerini almak için hukuki bir mücadele başlattıklarına yer veriliyordu.
Aynı haberde hanedanın mirasçılarının daha önceki dönemlerde Musul"daki gayrimenkulleri dava yolu ile kazandıkları, ancak birtakım siyasi manipülasyonlar sebebiyle bu kararın uygulanmadığı da vurgulanıyordu.
65 NOKTADA PETROL TESPİT EDİLMİŞ
1. Diyarbakır
2. Mardin
3. Bismil
4. Hazro Çayı
5. Sinan
6. Batman çayı
7. Dicle
8. Midyat
9. Bedran
10. Bitlis Suyu (çayı)
11. Tulan
12. Siirt
13. Botan çayı
14. Habur
15. Fındık
16. Cizre
17. Dehuk
18. Zaho
19. Habur çayı
20. Hakkari
21. Ahmediye
22. Bisan
23. Alkuş
24. Akra
25. Büyük Zap
26. Revanduz
27. Musul
28. Karakuş
29. Nemrut
30. Küçük Zap
31. Erbil
32. Köysancak
33. Altınköprü
34. Şargat
35. Hamrin Dağı
36. Kerkük
37. Taşhurmatı
38. Tavuk
39. Karadağ
40. Süleymaniye
41. Karadağ
42. Aksu
43. Tuzhurmatı
44. Kefri (Salahiye)
45. Deli Abbas
46. Tikrit
47. Samara
48. Haso çayı
49. Narbin Suyu
50. Diyale Suyu
51. Ramadi
52. Felluce
53. Mendeli
54. Bakuba
55. Kazımiye
56. Bağdat
57. Museyyeb
58. Hılle
59. Kerbela
60. Hit
61. Fırat
62. Anah
63. El-Kadim
64. Ebu Kemal
65. Meydani
ABDÜLHAMİT"İN PETROLE İLGİSİ MEŞHUR
II. Abdülhamid"in petrol ile ilgili çalışmaları daha çok genel olarak biliniyor.
Kapsamlı ve detaylı bir şekilde bilinmiyor.
Bu haritanın ortaya çıkarılması önemli bir gelişmedir.
Abdülhamid dünyadaki değişimi yakından takip ediyordu.
O dönemlerde petrolün yeni kullanım alanları bulduğunun da farkındaydı.
Artık motorlu taşıtlar yaygınlaşıyor ve bunlarda petrol kullanılıyordu. Donanmaları ile dünyayı idare etmeye çalışan İngilizler kömürle çalışan gemilerini artık daha pratik olan petrolle çalıştırmaya başlamışlardı.
Abdülhamid bunların hepsini biliyor ve petrolün gelecekte stratejik bir silah olacağının hesabını yapıyordu.
Bu yüzden Musul"un petrol arazilerini satın aldı.
Çünkü İngilizler ısrarla burayı istiyordu. İngilizler, 1. Dünya Savaşı"nda Bağdat"ı almak için harcadıkları paranın 7 mislini Musul"a sahip olmak için harcadılar.
Dr. Orhan Koloğlu
26 Temmuz 2012 Perşembe
Türkiye kira getirisinde en cazip ülke oldu
Türkiye kira
getirisinde en cazip ülke oldu
Türkiye kira getirisinde en cazip ülke oldu
Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında yatırımın kira gelirleriyle karşılanması sıralamasında, 13 yılda geri dönüşün sağlanmasıyla ilk sırada yer aldı.
Emlak&Mortgage 15.07.10 Avrupa ülkelerinde konuta yapılan yatırımın kira gelirleri ile karşılanmasını öngören rapor açıklandı. Emlak sektörünün önemli haber portallarından GdeEtotDom.ru’ya göre, 13 yılda kira gelirleri ile emlak değerini yakalayan Türkiye ilk sırada yer aldı. Çalışmada, son 12 ayın kira gelirleri ve konut maliyet fiyatları metrekare üzerinden değerlendirildi. Ancak araştırmada emlak vergileri ve konut giderleri gibi diğer etkenler dikkate alınmadı. Toplam 92 yılda ancak kira gelirleri ile emlak değerini yakalayabilen Monaco, ev sahipleri için en geç gelir getiren ülke oldu. 34 yılla Fransa sondan ikinci ve 32 yılla da Andorra ve İsveç üçüncü sırayı paylaştı. Hırvatistan ve İtalya ise 30 yılla listede dördüncü sırada yer aldı.
Rusya, Danimarka, Lüksemburg, Polonya ve İspanya gibi ülkelerle dokuzuncu sırayı paylaştı. Bu ülkelerde emlak sektörüne yatırım yaparak kira geliri elde etmek isteyen gayrımenkul sahipleri, yatırımlarının karşılığını ancak 19 yılda alabiliyor. Türkiye ise sıralamada kira geliri bekleyen yatırımcılar için en cazip ülke oldu. Türkiye’de emlak sektörüne yatırım yapanlar paralarını 13 yılda geri alabiliyor.
Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında yatırımın kira gelirleriyle karşılanması sıralamasında, 13 yılda geri dönüşün sağlanmasıyla ilk sırada yer aldı.
Emlak&Mortgage 15.07.10 Avrupa ülkelerinde konuta yapılan yatırımın kira gelirleri ile karşılanmasını öngören rapor açıklandı. Emlak sektörünün önemli haber portallarından GdeEtotDom.ru’ya göre, 13 yılda kira gelirleri ile emlak değerini yakalayan Türkiye ilk sırada yer aldı. Çalışmada, son 12 ayın kira gelirleri ve konut maliyet fiyatları metrekare üzerinden değerlendirildi. Ancak araştırmada emlak vergileri ve konut giderleri gibi diğer etkenler dikkate alınmadı. Toplam 92 yılda ancak kira gelirleri ile emlak değerini yakalayabilen Monaco, ev sahipleri için en geç gelir getiren ülke oldu. 34 yılla Fransa sondan ikinci ve 32 yılla da Andorra ve İsveç üçüncü sırayı paylaştı. Hırvatistan ve İtalya ise 30 yılla listede dördüncü sırada yer aldı.
Rusya, Danimarka, Lüksemburg, Polonya ve İspanya gibi ülkelerle dokuzuncu sırayı paylaştı. Bu ülkelerde emlak sektörüne yatırım yaparak kira geliri elde etmek isteyen gayrımenkul sahipleri, yatırımlarının karşılığını ancak 19 yılda alabiliyor. Türkiye ise sıralamada kira geliri bekleyen yatırımcılar için en cazip ülke oldu. Türkiye’de emlak sektörüne yatırım yapanlar paralarını 13 yılda geri alabiliyor.
İnşaat ruhsatı alımında belediyeler devreden çıkacak!
İnşaat ruhsatı
alımında belediyeler devreden çıkacak!
İnşaat ruhsatı alımında belediyeler devreden çıkacak!
İnşaat sektöründe faaliyet gösteren işadamlarını yakından ilgilendiricek yeni bir yapılanmaya gidiliyor.
Türkiye yapı sektörü, 2011 içinde köklü değişikliklerle tanıştı. Yapı denetim sistemi ve yeni inşa edilecek binalar için enerji kimlik belgesi zorunluluğu başladı. Ancak önümüzdeki dönemde bu değişikliklere yenileri eklenecek. Yurtdışında faaliyet gösteren müteahhitler dahil, bütün müteahhitlerin kayıt altına alınması ve takibine yönelik altyapı çalışmaları başlatıldı. Bu sistem, daha sonra yurtdışı müteahhitler için referans belgesi olma niteliğini de içeriyor. Enerji tasarrufuna yönelik yatırımlara ilişkin teşvik düzenlemesi bu yıl içinde belli olacak.Teşviğin uygulamanma tarihi henüz belli değil. Ankara Temsilcimiz Barış Ferit Parlak ve Arkadaşımız Mehmet Kaya'nın sorularını yanıtlayan Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir, sektördeki yeni düzenlemeleri gazeteniz DÜNYA'ya anlattı.
- Sayın Bakan, yapı denetim sistemi 1 Ocak itibariyle 81 ile yaygınlaştı ve enerji kimlik numarası uygulaması yeni inşa edilecek binalar için uygulamaya girdi, müteahhitlerin kayıt sistemi 2012'de yürürlüğe girecek. Sektörde neler değişecek? Müteahhitliğin kayıt altına alınması bağlamında, sözünü ettiğiniz düzenlemeler bağlamında yasal altyapı çalışmalarımızı tamamlamıştık. İmar Kanununda, fenni mesullük, yapı sahipliği, şantiye şefliği, müteahhitlik gibi ilgili bütün kavramları ayrıntılı tarif ettik. Sektörün aktörleri artık belli. Teşkilat kanununda yapılan değişiklikle de müteahhitlikle ilgili düzenleme yapma, giriş, tasnif etme yetkisi almış olduk. Bu çerçevede de yine oradaki teşkilat kanununa konulan hükümle, özel müteahhitlik, yap-sat müteahhitlik olarak adlandırılan sistemi kayıt altına alıyoruz. Sektöre ilave bir kriter, yük getirmedik. Yetkimiz var ama bugün için getirmedik. İlk kez mevcut durumu bir kayıt altına alma, disipline etme, verimli hale getirme çalışmasını öngörüyoruz. Alışkanlıktır, her şey son anda yapılır ama ikincil mevzuat anlamında da biz 2010 içinde sistemi işletmeye başladık. Bu alanda çok güzel bir uygulama ile yumuşak bir geçişle 2012'de uygulamaya girecek düzenlemenin yönetmeliği yayınlandı ve 2011'de yürütülecek çalışmayla tüm hazırlıklar, kayıtlar, sistemin işletilmesi tamamlanacak. 2012'de sistem otomatik olarak yürürlüğe girecek.
- Kayıt sistemi nasıl işleyecek? Bir yazılım oluşturduk ve bütün faaliyette olan müteahhitlerimiz bir numara ile bu sistemde yer alacak. Yerel yönetimlere de uç (erişim) verildi ve şifreyle sisteme girebilecekler. Ticaret odası, vergi numaraları sistemimizde olacak. Belediyeler, valiler yani ruhsat vermekle ilgili kuruluşlar, ruhsatı verirken bizim o sayfaya girecek, bizde kaydı varsa ruhsat verecek, yoksa vermeyecek. Kayıt sisteminde de bürokrasi olmayacak. İlk kayıt olurken basit belirli belgelerle kayıt altına alacağız, bir daha belge istemeyeceğiz.
- Bu aşamada, öncelikle yapı denetim sistemi ile nasıl ilişkilendireceksiniz onu sorayım, tabii ki peşinden yapı denetim sisteminin bütün ülkeye yaygınlaştırılması da tamamlandı, nasıl bir manzara bizi bekliyor? Evet, yapı denetim şirketleri artık bütün Türkiye'de devrede. Bu sistem yürürlüğe girdiğinde de eğer müteahhit proje ve ruhsat ve eklerine aykırı yapı yaparsa, mali mükelleflerini yerine getirmezse otomatik bilgi sahibi olacağız. Maliye ile gerekli irtibatları kuruyoruz vergiyle ilgili kısım otomatik gelecek. Bir inşaat yaptın, bitirdin belirli bir süreç geçti yapı kullanım izin belgesini almadı, vergi-sigorta primlerini ödemedi, otomatik olarak sistem uyaracak ve sayfadaki müteahhitin kayıtı görünmeyecek. Başka bir iş için ruhsat almaya gittiğinde sorunu çözmeden ruhsat alamayacak, çünkü sayfası açılmayacak.
- Merkezi ve katı bir yapı değil mi? Kayıt olarak merkezi bir sistem ama uygulaması mahallinde yapı denetimi büroları aracılığıyla uygulanıyor. Merkezi olmasından kasıt, elektronik ortamda, tüm Türkiye'de, yapı denetimi firmaları tarafından kullanılan bir sistem. Onların yaptığı tüm iş ve işlemleri biz sistem içerisinde görebiliyoruz, izleyebiliyoruz. Yapı denetim bürolarının işlerini düzgün yapması konusunda da etkili uygulamalar getirildi. Onlar da il müdürlüklerimizin denetimi altındalar.
5-10 yıl içinde Türkiye'de kaçak yapı, uygun olmayan yapı tamamen hafızalardan silinecek. Yapan çok ağır müeyyide ile karşı karşıya kalacak. Sistem tam yerleştiğinde, biz bu sistemi yerel yönetimlere bir günde devredebilir durumdayız.
- Yurt içi faaliyetler açısından soruyorum, belediyelerin denetim konusunda yeterli olamadığını belirtmiştiniz, gelecekte nasıl bir yapı öngörüyorsunuz? Yapı denetim şirketi müfettiş değil, yardımcı kuruluş. Müteahhitin işini iyi yapmasına yardımcı. İnşaat ruhsatı sürecini iyileştirmeyi düşünüyoruz. Belediyelerin inşaat ruhsatı sürecini, proje incelemesini ortadan kaldırmayı planlıyoruz. Belediye hangi yeterlilikle hangi elemanla proje inceliyor? Yapan müelliften, mühendisten daha mı iyi biliyor. Ruhsat işi kolaylaşmalı. Mimara sorumluluğu verelim, yapı denetim firmasına verelim, proje aksak gelirse mimar sorumluluğu üstlensin. Belediyelerden inşaat ruhsat almak yılı bulabiliyor ki bir haftada alınmasını öngörüyoruz. Belediyeler neden proje incelesin? Projeyi imzalayan mühendis, mimar sorumlu olsun ve sonunda bir hata çıkarsa canına okuyalım.
- Tabii akla hemen bu yıl programda da öngörülen ve yurtdışı müteahhitlerin talebi arasında bulunan yurtdışında faaliyet gösterecek müteahhitlerin akreditasyonu uygulaması akla geliyor. Bir hazırlık başladı mı?
Dış Ticaret Müsteşarlığı yurtdışı müteahhitlik konusuyla ilgileniyor ama yeterlilik tespiti tamamen teknik bir konu. İsteseler de yapamazlar. Bu unsur teşkilat kanunumuzda var. Biz yurtdışı müteahhitlere halen belge veriyoruz. Teknik kapasite ve özelliklerini yaptıkları işleri, yapabilecekleri işleri ortaya koyan, referans veren bir belge vermek istiyoruz, yeni bir yapı üzerinde çalışıyoruz. Kendi kendine işleyen, bürokrasiye boğmayan -müteahhitlik alanını kayıt altına aldığımız için- sistem bütünlüğü içinde çalışacak bir yapı. Müteahhitlerimiz açısından şunu söyleyeyim ki, sistem sadece tamamlanmış işleri değil, yürüyen işleri de izleyen, onları belgelendirebilen bir yapı olacak. Bunun 2011 yılı içinde çalışması biter, 2012 içinde hayata geçer diye düşünüyoruz.
- Müteahhitlerin talebini karşılayabilecek mi? Hatta, bu belgeyi almak büyük prestij olacak. Bütün müteahhitler sistem içinde yer alacak ama muzdarip olmayacaklar. Belge sistemi deyince hemen akla "karne” geliyor ama öyle değil. Yapı denetiminde olduğu gibi elektronik bir sistem. Müteahhitler kendi verilerini kendileri ya da yapı denetim firmaları girecekler. Aldıkları her mesafe anında yansıyacak, statik olmayacak. Bizim verdiğimiz bilgi kefillik değil ama bir referans olarak görülecek. İşin temelinden başlarsak, bir müteahhitlik firması vergi numarası alıp kurulduğunda benim sayfamda görülecek.
Bakanlık yeni binaya kavuşacak "Mevcut bakanlık binamız enerji kimlik belgesinde, enerji performansında E, sera gazında E grubunda. Eski yapıya göre fena sayılmaz ama standardın altında. Yenilenebilir enerji kullanımı yok. Bu konu çok önemli. Bakanlığa yeni bina yapacağız ve orada A sınıfı kimlik belgesini hedefliyoruz. Hem güneş enerjisi sistemi hem de yer altı toprak ısısından yararlanan sistem öngörüyoruz. Yer altı sistemi maliyetli ancak çok işlevsel."
2B arazilerinde 160 bin hektarın kadastrosu tamam "2B bizim yetki alanımız içinde bir konu değil. 2B'nin bizimle ilgili bölümü Orman Genel Müdürlüğü'nün (OGM) 2B olarak orman vasfını kaybetmiş arazileri kadastro için bize vermesiyle oluşuyor. Tespit kısmı Orman Genel Müdürlüğüne, kadastrosunun yapılması ve tescili, kullanıcıları, kim varsa üzerinde işgali vb. bize ait. Yetkili kuruluş da Hazine adına Milli Emlak Genel Müdürlüğü. Bize bildirildiğinde santimetrekareye kadar detaylı çalışma yapıyoruz. Bize bildirilen, 160 bin hektarlık alanın tespit ve tescili yapılıp Milli Emlak Genel Müdürlüğü'ne gönderildi. Toplam 400 bin hektarlık bir alan olduğunu tahmin ediliyor." Enerji tasarruf teşvikleri bu yıl belli olur - Yeni yılla birlikte yeni inşa edilecek binalar enerji kimlik belgesi almak zorunda. Mevcut binaların uyumu da gündemde. Süreç nasıl işleyecek? Bu konuda çok iyi bir yazılım hazırlandı ve hayata geçirildi. Artık herkes, inşaat ruhsatı almaya gittiğinde, enerji kimlik belgesi yoksa ruhsat alamayacak. Eski yapıların kimlik belgelerini 2017 yılına kadar almaları gerekiyor. Bunlara kimlik belgesi verilmesini şubat ayı içinde başlatmayı planlıyoruz. Nereden alacaklar? Enerji Verimlilik Danışmanlığı (EVD) büroları oluşturulacak ve buradan alacaklar. Bu büro binanın mevcut durumunu çıkaracak, sisteme girecek, sistem hangi kategoride ise enerji kimlik belgesini verecek. Sisteme veri girişi çok detaylı, penceresi neden yapılmış, çatı, binanın vasfı, duvar malzemesine kadar veriler giriliyor. Bu veriler ışığında sistem belgesini çıkarılıyor. D sınıfı enerji verimliliği olması gereken alt sınır. Ancak mevcut binalar şimdilik sadece mevcut durumlarını gösteren belgeyi alacaklar ve bunu da 2017'ye kadar yapacaklar. Uyum şartları yok. Ancak, tabii ki tasarruf önemli ve teşvik etmek istiyoruz. Vergi teşvikli, faiz teşvikli dönüşüm sağlanması için etkin bir sistemi hayata geçirmek durumundayız. Bu yıl içinde teşvik amaçlı kararları almak istiyoruz ve teşvikin uygulaması için 2017'yi beklemek istemiyoruz. İlk hesaplamalarda mevcut yapıların dönüşümüyle ilgili tahmine dayalı bir hesap yapıldığında 6 milyar TL'lik bir tasarruf sağlanabileceği ortaya çıkıyor. Mesela bizim proje müelliflerimiz kolay proje hazırlamaya alışmışlar. Mühendislerimiz, mimarlarımız için ısı ve enerji verimliliğiyle ilgili verileri girmek detaylı. Çok özellikli binalarda bir hafta kadar veri girişi sürebilir. Zor ve detaylı bir çalışma ama geleceğimiz için kaçınılmaz. DEMİR'in dikkat çektikleri Ferit B.Parlak 22 ve 23'üncü dönemde Samsun Milletvekili olarak TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanlığı görevini de yürüten Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir ile bakanlığının 2011'e damga vuracak ve Türk ekonomisinin tasarruf oranını artıracak adımlarını ve İmar Kanunu'nda yapılacak değişiklikleri konuştuk. Bir dönem mimarlık ve inşaat müteahhitliği de yapan Demir'e yurtiçi ve yurtdışı müteahhitlik sektörünün sorunlarının çözümüne yönelik girişimlerini de sorduk.
Türk ekonomisinin en büyük sorunu olan ‘tasarruf açığı‘ için, Bayındırlık Bakanlığı‘nın üzerine düşeni, binalarda enerji tasarrufu projesiyle geçekleştireceğini; bu projeyle Türk ekonomisine yıllık yaklaşık 6 milyar liralık tasarruf şansı sağlanacağını öğrendik. Yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde ve bina ruhsat işlemlerinde kolaylık sağlayacak ve zamandan tasarruf sağlayacak projelerde de son aşamaya gelindiğini öğrendik. Görev alanının daraltıldığı ve etkinliğinin kalmadığı yönünde tartışmalara vesile olan bakanlığın son adımları, bu tartışmaları sonlandıracak gibi. Dünya
İnşaat sektöründe faaliyet gösteren işadamlarını yakından ilgilendiricek yeni bir yapılanmaya gidiliyor.
Türkiye yapı sektörü, 2011 içinde köklü değişikliklerle tanıştı. Yapı denetim sistemi ve yeni inşa edilecek binalar için enerji kimlik belgesi zorunluluğu başladı. Ancak önümüzdeki dönemde bu değişikliklere yenileri eklenecek. Yurtdışında faaliyet gösteren müteahhitler dahil, bütün müteahhitlerin kayıt altına alınması ve takibine yönelik altyapı çalışmaları başlatıldı. Bu sistem, daha sonra yurtdışı müteahhitler için referans belgesi olma niteliğini de içeriyor. Enerji tasarrufuna yönelik yatırımlara ilişkin teşvik düzenlemesi bu yıl içinde belli olacak.Teşviğin uygulamanma tarihi henüz belli değil. Ankara Temsilcimiz Barış Ferit Parlak ve Arkadaşımız Mehmet Kaya'nın sorularını yanıtlayan Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir, sektördeki yeni düzenlemeleri gazeteniz DÜNYA'ya anlattı.
- Sayın Bakan, yapı denetim sistemi 1 Ocak itibariyle 81 ile yaygınlaştı ve enerji kimlik numarası uygulaması yeni inşa edilecek binalar için uygulamaya girdi, müteahhitlerin kayıt sistemi 2012'de yürürlüğe girecek. Sektörde neler değişecek? Müteahhitliğin kayıt altına alınması bağlamında, sözünü ettiğiniz düzenlemeler bağlamında yasal altyapı çalışmalarımızı tamamlamıştık. İmar Kanununda, fenni mesullük, yapı sahipliği, şantiye şefliği, müteahhitlik gibi ilgili bütün kavramları ayrıntılı tarif ettik. Sektörün aktörleri artık belli. Teşkilat kanununda yapılan değişiklikle de müteahhitlikle ilgili düzenleme yapma, giriş, tasnif etme yetkisi almış olduk. Bu çerçevede de yine oradaki teşkilat kanununa konulan hükümle, özel müteahhitlik, yap-sat müteahhitlik olarak adlandırılan sistemi kayıt altına alıyoruz. Sektöre ilave bir kriter, yük getirmedik. Yetkimiz var ama bugün için getirmedik. İlk kez mevcut durumu bir kayıt altına alma, disipline etme, verimli hale getirme çalışmasını öngörüyoruz. Alışkanlıktır, her şey son anda yapılır ama ikincil mevzuat anlamında da biz 2010 içinde sistemi işletmeye başladık. Bu alanda çok güzel bir uygulama ile yumuşak bir geçişle 2012'de uygulamaya girecek düzenlemenin yönetmeliği yayınlandı ve 2011'de yürütülecek çalışmayla tüm hazırlıklar, kayıtlar, sistemin işletilmesi tamamlanacak. 2012'de sistem otomatik olarak yürürlüğe girecek.
- Kayıt sistemi nasıl işleyecek? Bir yazılım oluşturduk ve bütün faaliyette olan müteahhitlerimiz bir numara ile bu sistemde yer alacak. Yerel yönetimlere de uç (erişim) verildi ve şifreyle sisteme girebilecekler. Ticaret odası, vergi numaraları sistemimizde olacak. Belediyeler, valiler yani ruhsat vermekle ilgili kuruluşlar, ruhsatı verirken bizim o sayfaya girecek, bizde kaydı varsa ruhsat verecek, yoksa vermeyecek. Kayıt sisteminde de bürokrasi olmayacak. İlk kayıt olurken basit belirli belgelerle kayıt altına alacağız, bir daha belge istemeyeceğiz.
- Bu aşamada, öncelikle yapı denetim sistemi ile nasıl ilişkilendireceksiniz onu sorayım, tabii ki peşinden yapı denetim sisteminin bütün ülkeye yaygınlaştırılması da tamamlandı, nasıl bir manzara bizi bekliyor? Evet, yapı denetim şirketleri artık bütün Türkiye'de devrede. Bu sistem yürürlüğe girdiğinde de eğer müteahhit proje ve ruhsat ve eklerine aykırı yapı yaparsa, mali mükelleflerini yerine getirmezse otomatik bilgi sahibi olacağız. Maliye ile gerekli irtibatları kuruyoruz vergiyle ilgili kısım otomatik gelecek. Bir inşaat yaptın, bitirdin belirli bir süreç geçti yapı kullanım izin belgesini almadı, vergi-sigorta primlerini ödemedi, otomatik olarak sistem uyaracak ve sayfadaki müteahhitin kayıtı görünmeyecek. Başka bir iş için ruhsat almaya gittiğinde sorunu çözmeden ruhsat alamayacak, çünkü sayfası açılmayacak.
- Merkezi ve katı bir yapı değil mi? Kayıt olarak merkezi bir sistem ama uygulaması mahallinde yapı denetimi büroları aracılığıyla uygulanıyor. Merkezi olmasından kasıt, elektronik ortamda, tüm Türkiye'de, yapı denetimi firmaları tarafından kullanılan bir sistem. Onların yaptığı tüm iş ve işlemleri biz sistem içerisinde görebiliyoruz, izleyebiliyoruz. Yapı denetim bürolarının işlerini düzgün yapması konusunda da etkili uygulamalar getirildi. Onlar da il müdürlüklerimizin denetimi altındalar.
5-10 yıl içinde Türkiye'de kaçak yapı, uygun olmayan yapı tamamen hafızalardan silinecek. Yapan çok ağır müeyyide ile karşı karşıya kalacak. Sistem tam yerleştiğinde, biz bu sistemi yerel yönetimlere bir günde devredebilir durumdayız.
- Yurt içi faaliyetler açısından soruyorum, belediyelerin denetim konusunda yeterli olamadığını belirtmiştiniz, gelecekte nasıl bir yapı öngörüyorsunuz? Yapı denetim şirketi müfettiş değil, yardımcı kuruluş. Müteahhitin işini iyi yapmasına yardımcı. İnşaat ruhsatı sürecini iyileştirmeyi düşünüyoruz. Belediyelerin inşaat ruhsatı sürecini, proje incelemesini ortadan kaldırmayı planlıyoruz. Belediye hangi yeterlilikle hangi elemanla proje inceliyor? Yapan müelliften, mühendisten daha mı iyi biliyor. Ruhsat işi kolaylaşmalı. Mimara sorumluluğu verelim, yapı denetim firmasına verelim, proje aksak gelirse mimar sorumluluğu üstlensin. Belediyelerden inşaat ruhsat almak yılı bulabiliyor ki bir haftada alınmasını öngörüyoruz. Belediyeler neden proje incelesin? Projeyi imzalayan mühendis, mimar sorumlu olsun ve sonunda bir hata çıkarsa canına okuyalım.
- Tabii akla hemen bu yıl programda da öngörülen ve yurtdışı müteahhitlerin talebi arasında bulunan yurtdışında faaliyet gösterecek müteahhitlerin akreditasyonu uygulaması akla geliyor. Bir hazırlık başladı mı?
Dış Ticaret Müsteşarlığı yurtdışı müteahhitlik konusuyla ilgileniyor ama yeterlilik tespiti tamamen teknik bir konu. İsteseler de yapamazlar. Bu unsur teşkilat kanunumuzda var. Biz yurtdışı müteahhitlere halen belge veriyoruz. Teknik kapasite ve özelliklerini yaptıkları işleri, yapabilecekleri işleri ortaya koyan, referans veren bir belge vermek istiyoruz, yeni bir yapı üzerinde çalışıyoruz. Kendi kendine işleyen, bürokrasiye boğmayan -müteahhitlik alanını kayıt altına aldığımız için- sistem bütünlüğü içinde çalışacak bir yapı. Müteahhitlerimiz açısından şunu söyleyeyim ki, sistem sadece tamamlanmış işleri değil, yürüyen işleri de izleyen, onları belgelendirebilen bir yapı olacak. Bunun 2011 yılı içinde çalışması biter, 2012 içinde hayata geçer diye düşünüyoruz.
- Müteahhitlerin talebini karşılayabilecek mi? Hatta, bu belgeyi almak büyük prestij olacak. Bütün müteahhitler sistem içinde yer alacak ama muzdarip olmayacaklar. Belge sistemi deyince hemen akla "karne” geliyor ama öyle değil. Yapı denetiminde olduğu gibi elektronik bir sistem. Müteahhitler kendi verilerini kendileri ya da yapı denetim firmaları girecekler. Aldıkları her mesafe anında yansıyacak, statik olmayacak. Bizim verdiğimiz bilgi kefillik değil ama bir referans olarak görülecek. İşin temelinden başlarsak, bir müteahhitlik firması vergi numarası alıp kurulduğunda benim sayfamda görülecek.
Bakanlık yeni binaya kavuşacak "Mevcut bakanlık binamız enerji kimlik belgesinde, enerji performansında E, sera gazında E grubunda. Eski yapıya göre fena sayılmaz ama standardın altında. Yenilenebilir enerji kullanımı yok. Bu konu çok önemli. Bakanlığa yeni bina yapacağız ve orada A sınıfı kimlik belgesini hedefliyoruz. Hem güneş enerjisi sistemi hem de yer altı toprak ısısından yararlanan sistem öngörüyoruz. Yer altı sistemi maliyetli ancak çok işlevsel."
2B arazilerinde 160 bin hektarın kadastrosu tamam "2B bizim yetki alanımız içinde bir konu değil. 2B'nin bizimle ilgili bölümü Orman Genel Müdürlüğü'nün (OGM) 2B olarak orman vasfını kaybetmiş arazileri kadastro için bize vermesiyle oluşuyor. Tespit kısmı Orman Genel Müdürlüğüne, kadastrosunun yapılması ve tescili, kullanıcıları, kim varsa üzerinde işgali vb. bize ait. Yetkili kuruluş da Hazine adına Milli Emlak Genel Müdürlüğü. Bize bildirildiğinde santimetrekareye kadar detaylı çalışma yapıyoruz. Bize bildirilen, 160 bin hektarlık alanın tespit ve tescili yapılıp Milli Emlak Genel Müdürlüğü'ne gönderildi. Toplam 400 bin hektarlık bir alan olduğunu tahmin ediliyor." Enerji tasarruf teşvikleri bu yıl belli olur - Yeni yılla birlikte yeni inşa edilecek binalar enerji kimlik belgesi almak zorunda. Mevcut binaların uyumu da gündemde. Süreç nasıl işleyecek? Bu konuda çok iyi bir yazılım hazırlandı ve hayata geçirildi. Artık herkes, inşaat ruhsatı almaya gittiğinde, enerji kimlik belgesi yoksa ruhsat alamayacak. Eski yapıların kimlik belgelerini 2017 yılına kadar almaları gerekiyor. Bunlara kimlik belgesi verilmesini şubat ayı içinde başlatmayı planlıyoruz. Nereden alacaklar? Enerji Verimlilik Danışmanlığı (EVD) büroları oluşturulacak ve buradan alacaklar. Bu büro binanın mevcut durumunu çıkaracak, sisteme girecek, sistem hangi kategoride ise enerji kimlik belgesini verecek. Sisteme veri girişi çok detaylı, penceresi neden yapılmış, çatı, binanın vasfı, duvar malzemesine kadar veriler giriliyor. Bu veriler ışığında sistem belgesini çıkarılıyor. D sınıfı enerji verimliliği olması gereken alt sınır. Ancak mevcut binalar şimdilik sadece mevcut durumlarını gösteren belgeyi alacaklar ve bunu da 2017'ye kadar yapacaklar. Uyum şartları yok. Ancak, tabii ki tasarruf önemli ve teşvik etmek istiyoruz. Vergi teşvikli, faiz teşvikli dönüşüm sağlanması için etkin bir sistemi hayata geçirmek durumundayız. Bu yıl içinde teşvik amaçlı kararları almak istiyoruz ve teşvikin uygulaması için 2017'yi beklemek istemiyoruz. İlk hesaplamalarda mevcut yapıların dönüşümüyle ilgili tahmine dayalı bir hesap yapıldığında 6 milyar TL'lik bir tasarruf sağlanabileceği ortaya çıkıyor. Mesela bizim proje müelliflerimiz kolay proje hazırlamaya alışmışlar. Mühendislerimiz, mimarlarımız için ısı ve enerji verimliliğiyle ilgili verileri girmek detaylı. Çok özellikli binalarda bir hafta kadar veri girişi sürebilir. Zor ve detaylı bir çalışma ama geleceğimiz için kaçınılmaz. DEMİR'in dikkat çektikleri Ferit B.Parlak 22 ve 23'üncü dönemde Samsun Milletvekili olarak TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanlığı görevini de yürüten Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir ile bakanlığının 2011'e damga vuracak ve Türk ekonomisinin tasarruf oranını artıracak adımlarını ve İmar Kanunu'nda yapılacak değişiklikleri konuştuk. Bir dönem mimarlık ve inşaat müteahhitliği de yapan Demir'e yurtiçi ve yurtdışı müteahhitlik sektörünün sorunlarının çözümüne yönelik girişimlerini de sorduk.
Türk ekonomisinin en büyük sorunu olan ‘tasarruf açığı‘ için, Bayındırlık Bakanlığı‘nın üzerine düşeni, binalarda enerji tasarrufu projesiyle geçekleştireceğini; bu projeyle Türk ekonomisine yıllık yaklaşık 6 milyar liralık tasarruf şansı sağlanacağını öğrendik. Yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde ve bina ruhsat işlemlerinde kolaylık sağlayacak ve zamandan tasarruf sağlayacak projelerde de son aşamaya gelindiğini öğrendik. Görev alanının daraltıldığı ve etkinliğinin kalmadığı yönünde tartışmalara vesile olan bakanlığın son adımları, bu tartışmaları sonlandıracak gibi. Dünya
Enerji kimlik belgesi olmayan binaya yapı kullanım izni yok
Enerji kimlik belgesi
olmayan binaya yapı kullanım izni yok
Enerji kimlik belgesi olmayan binaya yapı kullanım izni yok
Yeni inşa edilen binalar için 1 Ocak 2011'den itibaren, mevcut binalar için 2017'ye kadar 'enerji kimlik belgesi' alınması mecburiyeti başlıyor.
Belge, yeni binalar için yapı kullanma izin belgesinin ayrılmaz parçası olacak. Binaların enerji tüketimini gösteren 'enerji kimlik belgesi' yılbaşından itibaren düzenlenmeye başlanacak. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı yetkilisinin verdiği bilgiye göre, enerji kimlik belgesi düzenlenmesi sürecinde, metrekare başına maliyetin 1 lira civarında olması bekleniyor. Bina Enerji Performansı Yönetmeliği 5 Aralık 2009'da yürürlüğe girdiğinde enerji kimlik belgesi ile ilgili düzenleme önce 1 Temmuz 2010'a, ardından da 1 Ocak 2011 tarihine ertelenmişti.
Yeni düzenlemeyle mevcut binalar için vatandaşın 2017 yılına kadar enerji kimlik belgesi almak için yetkilendirilmiş enerji verimlilik danışmanlık şirketlerine başvurması gerekecek. Bu binaların projesi bulunmuyorsa binada, ısıtma sistemi, yalıtımı, geometrik yapısı, aydınlatma sistemi gibi unsurlara ilişkin etüt yapılacak. Binanın enerji verimliliğiyle ilgili veriler, uzmanlar veya projeci tarafından Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın web tabanlı hazırladığı BEP-TR programına girilecek. Programda, binaların metrekare başına düşen enerji tüketim miktarı ve karbondioksit salınımı hesaplanacak, binaya uygun enerji kimlik belgesi üretilecek. A'dan G'ye kadar sınıflandırılan kimlik belgesinde, A sınıfı enerji tüketimi açısından iyi, G sınıfı kötü binayı ifade edecek. Ancak binalarda sınıflar arasında iyileştirmeyle ilgili mecburiyet ve yaptırım olmayacak.
Yeni inşa edilen binalar için 1 Ocak 2011'den itibaren, mevcut binalar için 2017'ye kadar 'enerji kimlik belgesi' alınması mecburiyeti başlıyor.
Belge, yeni binalar için yapı kullanma izin belgesinin ayrılmaz parçası olacak. Binaların enerji tüketimini gösteren 'enerji kimlik belgesi' yılbaşından itibaren düzenlenmeye başlanacak. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı yetkilisinin verdiği bilgiye göre, enerji kimlik belgesi düzenlenmesi sürecinde, metrekare başına maliyetin 1 lira civarında olması bekleniyor. Bina Enerji Performansı Yönetmeliği 5 Aralık 2009'da yürürlüğe girdiğinde enerji kimlik belgesi ile ilgili düzenleme önce 1 Temmuz 2010'a, ardından da 1 Ocak 2011 tarihine ertelenmişti.
Yeni düzenlemeyle mevcut binalar için vatandaşın 2017 yılına kadar enerji kimlik belgesi almak için yetkilendirilmiş enerji verimlilik danışmanlık şirketlerine başvurması gerekecek. Bu binaların projesi bulunmuyorsa binada, ısıtma sistemi, yalıtımı, geometrik yapısı, aydınlatma sistemi gibi unsurlara ilişkin etüt yapılacak. Binanın enerji verimliliğiyle ilgili veriler, uzmanlar veya projeci tarafından Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın web tabanlı hazırladığı BEP-TR programına girilecek. Programda, binaların metrekare başına düşen enerji tüketim miktarı ve karbondioksit salınımı hesaplanacak, binaya uygun enerji kimlik belgesi üretilecek. A'dan G'ye kadar sınıflandırılan kimlik belgesinde, A sınıfı enerji tüketimi açısından iyi, G sınıfı kötü binayı ifade edecek. Ancak binalarda sınıflar arasında iyileştirmeyle ilgili mecburiyet ve yaptırım olmayacak.
İSTANBULDA ARSA ALAN HERZAMAN KAZANIR.
Sanayicilik zor iş,
Mehmet Kavala'nın öğüdünü dinleyip iyi ki ARSA almışım.İSTANBULDA ARSA ALAN
HERZAMAN KAZANIR.
Zühtü Şenyuva 87 yaşında bir sanayici. Türkiye'nin ilk diş
fırçası fabrikası Banat'ın sahibi. 36 ülkeye ihracat yapan ve iç piyasada dünya
devlerinin karşısında yüzde 20 pazar payını hala koruyan Zühtü Şenyuva,
sanayiciliğin artık çok zor olduğunu belirtiyor. Mısır'da fabrika açma
hazırlığındaki şirketin yönetimini sürdüren Şenyuva, Mehmet Kavala'nın
'Kazandığını arsaya yatır' öğüdünü tuttuğu için memnun. Bugün İstanbul'un
çeşitli bölgelerindeki arsalarında dev konut projeleri sürüyor.
İstanbul'un sanayi mahallesi Seyrantepe'de Türkiye'nin ilk diş fırçası fabrikası Banat'ın, uluslararası rakiplerini aratmayan fabrikasında 87 yaşında bir duayenle, Zühtü Şenyuva'yla beraberiz. Bir çoğuna Banat markasıyla olmak üzere 36 ülkeye ihracat yapan, iç piyasada ise Colgate gibi uluslararası devlerin karşısında pazar payını yüzde 20'lerde koruyan Banat'ın sahibi Şenyuva, hala tam zamanlı olarak işinin başında.
Vehbi Koç'tan Sakıp Sabancı'ya kadar Türk sanayiinin öncüleriyle ilgili anılar arasında uzayan sohbetimizde Zühtü Bey, sıfırdan bugünlere nasıl geldiğini anlatıyor. İlkokul yıllarından itibaren hem okuyup hem çalışan Şenyuva, Türk ekonomisinin büyük gelişme gösterdiğini söylüyor, ama artık işlerin de zorlaştığını dile getiriyor. Sanayide dünyanın en büyük derdinin Çin olduğunu, bunun kendi sektörlerini de etkilediğini anlatan Şenyuva, hem maliyeti düşürmek hem de ihracat yapacak ülkeleri çeşitlendirmek için Mısır'a fabrika kurma hazırlığında olduklarını anlatıyor.
İş hayatına atıldığı ilk günden beri Mehmet Kavala, Vehbi Koç gibi arkadaşlarının "arsa al" sözlerini tutan Şenyuva, şimdi gayrimenkul alanında da gizli bir güç. 30 yıl önce İstanbul'da ilk plaza olan Beytem'i inşaa eden Şenyuva, Şişli ve ÜMRANİYE'deki arsalarını da Yapı Merkezi ve Taşyapı'yla konut ve iş merkezi yatırımı yapıyor.
Tablolar alarak sanatçılara destek de oluyor Şenyuva. Gençlere deneyimlerini sunmak için hayatını anlatan bir de kitap çıkaran Şenyuva, "Ben de yoksuldum. Hem okudum hem çalıştım. Şüphesiz herkes Vehbi Koç, Hacı Ömer Sabancı olamaz. Ama beş kuruş parası olmayan bir insan da bizim gibi mücadele ederek iş, aş sahibi olabilir" diyor.
Ahmet Nazif Zorlu 800 milyon dolara Karayolları arazisini satın aldı. Gayrimenkulde büyük bir patlama var. Sanayiciler sanayicilikten uzaklaşıyor mu sizce?
Evet, Sayın Zorlu 800 milyon dolara böyle bir arazi aldı. Şimdi bundan servet kazanacak. Sanayiden hiçbir şey kazanılmaz. Faizler çok yüksek. Sanayicilik kolay iş değil. Sanayiciler büyük para kazanmıyor. Arazi alanlar satanlar, inşaat yapan kazanıyor.REFERANS GAZETESİNDEN ALINMIŞTIR.
BU OLUYORKI Bİ ŞEKİLDE ARSA ALAN KISA ZAMANDA TALEPLER DOĞRULTUSUNDA DEĞERLENİP KAZANÇ SAĞLIYO.AMA YERİNDE ALMAK LAZIM.
İstanbul'un sanayi mahallesi Seyrantepe'de Türkiye'nin ilk diş fırçası fabrikası Banat'ın, uluslararası rakiplerini aratmayan fabrikasında 87 yaşında bir duayenle, Zühtü Şenyuva'yla beraberiz. Bir çoğuna Banat markasıyla olmak üzere 36 ülkeye ihracat yapan, iç piyasada ise Colgate gibi uluslararası devlerin karşısında pazar payını yüzde 20'lerde koruyan Banat'ın sahibi Şenyuva, hala tam zamanlı olarak işinin başında.
Vehbi Koç'tan Sakıp Sabancı'ya kadar Türk sanayiinin öncüleriyle ilgili anılar arasında uzayan sohbetimizde Zühtü Bey, sıfırdan bugünlere nasıl geldiğini anlatıyor. İlkokul yıllarından itibaren hem okuyup hem çalışan Şenyuva, Türk ekonomisinin büyük gelişme gösterdiğini söylüyor, ama artık işlerin de zorlaştığını dile getiriyor. Sanayide dünyanın en büyük derdinin Çin olduğunu, bunun kendi sektörlerini de etkilediğini anlatan Şenyuva, hem maliyeti düşürmek hem de ihracat yapacak ülkeleri çeşitlendirmek için Mısır'a fabrika kurma hazırlığında olduklarını anlatıyor.
İş hayatına atıldığı ilk günden beri Mehmet Kavala, Vehbi Koç gibi arkadaşlarının "arsa al" sözlerini tutan Şenyuva, şimdi gayrimenkul alanında da gizli bir güç. 30 yıl önce İstanbul'da ilk plaza olan Beytem'i inşaa eden Şenyuva, Şişli ve ÜMRANİYE'deki arsalarını da Yapı Merkezi ve Taşyapı'yla konut ve iş merkezi yatırımı yapıyor.
Tablolar alarak sanatçılara destek de oluyor Şenyuva. Gençlere deneyimlerini sunmak için hayatını anlatan bir de kitap çıkaran Şenyuva, "Ben de yoksuldum. Hem okudum hem çalıştım. Şüphesiz herkes Vehbi Koç, Hacı Ömer Sabancı olamaz. Ama beş kuruş parası olmayan bir insan da bizim gibi mücadele ederek iş, aş sahibi olabilir" diyor.
Ahmet Nazif Zorlu 800 milyon dolara Karayolları arazisini satın aldı. Gayrimenkulde büyük bir patlama var. Sanayiciler sanayicilikten uzaklaşıyor mu sizce?
Evet, Sayın Zorlu 800 milyon dolara böyle bir arazi aldı. Şimdi bundan servet kazanacak. Sanayiden hiçbir şey kazanılmaz. Faizler çok yüksek. Sanayicilik kolay iş değil. Sanayiciler büyük para kazanmıyor. Arazi alanlar satanlar, inşaat yapan kazanıyor.REFERANS GAZETESİNDEN ALINMIŞTIR.
BU OLUYORKI Bİ ŞEKİLDE ARSA ALAN KISA ZAMANDA TALEPLER DOĞRULTUSUNDA DEĞERLENİP KAZANÇ SAĞLIYO.AMA YERİNDE ALMAK LAZIM.
İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi Kapasitesini Tamamladı.Çevredeki Fabrikalar Bölgesi sanayi kuruluşları
İstanbul Dudullu
Organize Sanayi Bölgesi Kapasitesini Tamamladı.Çevredeki Fabrikalar Bölgesi
sanayi kuruluşları
İDOSB Kapasitesini Tamamladı
Anadolu yakasının can damarını oluşturan İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi, yatırım bekleyen bir dizi organize sanayi bölgesinin tersine, gelen yatırımları reddediyor. Çünkü, yüzde 98 doluluk oranına çıkan bölgenin artık yatırım kaldıracak kapasitesi yok.
İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi (İDOSB), İstanbul'un en önemli üretim merkezlerinden biri. Anadolu yakasının can damarını oluşturan bölge, yatırım bekleyen bir dizi organize sanayi bölgesinin tersine, gelen yatırımları reddetmek zorunda kalıyor. Çünkü bölgenin artık yatırım kaldıracak kapasitesi kalmamış durumda. Yüzde 98 doluluk oranına ulaşan İDOSB, çevresinde oluşan sanayi kuruluşlarının da girmeye çalıştığı bir OSB. 10 yıl gibi kısa bir...
sürede bulunduğu çevreyi kalkındıran ve kurulduğu yıllarda şehir dışı bir nokta olmasına karşın, bugün şehir merkezinin ortasında kalan İDOSB, yaratmış olduğu istihdamla dikkatleri üzerine çekiyor. Tüm alt ve üst yapısını düzenli ve planlı bir şekilde tamamlayan bölgede sıra eğitim yuvası kurmaya geldi. İDOSB yönetimi şu anda yapabilirse üniversite, olmazsa bir yüksek okul inşa etmek istiyor. İDOSB'u, bünyesindeki oluşumları, bölgenin sorunlarını ve projeleri 'Mynet' için İDOSB Yönetim Kurulu Başkanı B. Murat ÖNAY yanıtladı.
"Tüm Çalışmalar Tamamlandı"
İDOSB ile birlikte, İstanbul, Eskişehir ve Manisa'da 4 ayrı işletmesi ve bin 200 personeliyle beyaz eşya ve otomotiv sektörlerinin en önemli yan sanayilerinden biri haline gelen Önaysan'ın da yönetim kurulu başkanlığını yapan B. Murat Önay ile, otantik bir şekilde düzenlenmiş şirket ofisinde görüştük. İDOSB'un kuruluş hikayesini anlatarak konuşmasına başlayan Önay, organize sanayi bölgesinin 1982 yılında kurulmasına karşın, ilk resmi kuruluşunu 1996 yılında gerçekleştirdiğini hatırlatıyor. OSB Kanunu'ndan sonra da tüzel kişilik kazanarak OSB'lere verilen hakları aldıklarını belirten Önay, 2.5 milyon metrekare bir alana sahip olduklarını aktarıyor. Önay, asıl OSB'nin fabrikalar bölgesi olarak tanımlandığını ancak, bunun yanında, şehir sanayisini bir araya toplamak ve bir düzene oturtmak için etraftaki İMES, DES ve KADOSAN sanayi sitelerinin de organize sınırları içerisine dahil edildiğini söylüyor. "Yani şimdi burada ortada bir sanayi bölgesi ve etrafında da 3 tane sanayi sitesi var. 1996 yılına kadar burada çağdaş anlamda şehirleşme ve sanayileşme yoktu. Bütün altyapısını ve üstyapısını sanayi bölgesindeki katılımcılar olarak biz sağladık" diye sözlerini sürdüren Önay, şu anda tüm eksikliklerin tamamlandığını belirtiyor.
Önay, bölge ile ilgili detaylı bilgileri şu sözlerle aktarıyor; "Bölgemizin içerisindeki kooperatiflerin hepsi KOBİ niteliğinde. Bu sanayi sitelerinin içerisinde aşağı yukarı 2 bin 200 üzerinde işletme var. Asıl bölgede 110 fabrika bulunuyor. Bunların içerisinde KOBİ niteliği taşıyan şirketler de yer alıyor, büyük şirketler de. Uluslararası şirketlerin yanında Türkiye'nin büyük kuruluşları burada konuşlanmış durumda. Şu anda bölgemizde faaliyet gösteren ve İSO 500'e giren 8 tane şirket bizim bölgemizde." Önay, bunun yanı sıra 7-8 tane de yabancı şirketin İDOSB içerisinde faaliyette olduğu bilgisini veriyor.
"İstanbul'a En Ufak Bir Zararımız Yok"
Organize sanayi bölgeleri istihdam yaratmak açısından da çok önemli bir misyonu üstleniyor. İDOSB Başkanı B. Murat Önay'ın bu konuda çok önemli bir iddiası var; "Anadolu yakasının en büyük istihdamını şu anda İDOSB sağlıyor. Gündüz burada aşağı yukarı 50 bin kişilik bir nüfusa ulaşıyoruz. Tabii bu rakamda yüksek sezon ile alçak sezon arasında bir değişiklik yaşanıyor. Ama, 40 binin altına düşmüyoruz." Bu yüksek istihdamın yanında, çok büyük yerli ve yabancı şirketlerin bölgede konuşlandığını ifade eden Önay, bölgenin bu nedenle Türkiye ekonomisine çok önemli katkı sağladığının altını çiziyor.
Bölgenin ilk kurulduğu yıllarda şehir dışında olmasına karşın, şimdi şehir merkezinin ortasında kaldığını ve bunun İstanbul için ne gibi sorunlar yarattığı sorusuna Önay gönül rahatlığı ile yanıt veriyor; "Bölgemiz, özellikle TEM bağlantısına yakın olması nedeni ile trafik yükü oluşturmuyor. Şu anda bölge tam İstanbul'un ortasında kaldı ama, gerçekten İstanbul'a bir zararımız yok. Ne altyapı, ne çevre kirliliği, ne de trafik olarak şehre olumsuz bir etkimiz olmuyor. Hatta bizim çevremizdeki konut alanları şu anda bizden çok daha fazla İstanbul'a kirlilik yaratıyor."
"Hedefimiz Üniversite Kurmak"
İDOSB yönetimi olarak bölgenin kalkınması için çok önemli çalışmalar yaptıklarını kaydeden Başkan B. Murat Önay, ilk olarak sözlerine gerçekleştirdikleri ve devam eden projelerden başlıyor; "Yılbaşından itibaren AYEDAŞ ile yaptığımız anlaşma ile, artık elektrik satış işlemini de kendimiz yapmaya başladık. Yani artık elektiriğimizi sanayicimize kendimiz satıyoruz. Elektiriği AYEDAŞ'tan alıp satışını gerçekleştiriyoruz. Pazar eğer genişler ve fiyatlar ucuzlar ise, otoprodüktörlere dönebiliriz. Ama şu anda fiyatlar her yerde aynı olduğu için biz AYEDAŞ'ı tercih ettik."
Çevreye verdikleri öneme de işaret eden Önay, zaten şu anda gerekli önlemleri aldıklarını ve bu nedenle de en ufak bir atık oluşturmadıklarını tekrar hatırlatarak, ilerleyen dönemlerde oluşabilecek bir kirlilik için de şimdiden kolları sıvadıklarını söylüyor. Önay, bu konudaki projelerini şu şekilde ifade ediyor; "TOSYÖV ile birlikte çevre ile ilgili bir çalışmamız var. AB'den de buna ilişkin bir takım destekler alınıyor. Bu, özellikle çevre bilincini bölgemize yerleştirip nerelere getirebileceğimize ilişkin bir çalışma olacak. TOSYÖV'le birlikte yürüttüğümüz bu proje 3 aydır devam ediyor. Sanırım 7-8 ay sonra bitecek. Bu bittikten sonra bölgemizde oluşabilecek çevre kirliliğini önlemiş olacağız."
İDOSB'un asıl üzerinde durduğu konu eğitim. Bu konuda da girişimler ve çalışmalar başlamış durumda. Sadece bir takım kanuni prosedürün yerine getirilmesi bekleniyor. Üniversite projelerinin detaylarını Önay şu şekilde anlatıyor; "Şu anda bizim çok büyük bir projemiz var. OSB'nin içerisinde yapabilirsek üniversite 'bunun şu anda kanuni formalitelerini yerine getirmeye çalışıyoruz', eğer bunu başaramazsak bir yüksek okul inşa etmek istiyoruz. Bununla ilgili bir proje hazırladık. Şu anda binasına kadar bütün projeler omaylanmış, hazır durumda. Kanuni formaliteler yerine getirildiği anda hemen bina inşaatını oluşturmaya başlayacağız. Burada 30 dönüm ve 20 dönüm olmak üzere iki arazimiz var. İlk etapta bu 30 dönümlük araziye yüksek okul veya üniversiteye konuşlandıracağız. Ondan sonra da diğer 20 dönümlük arazimize ek kampüsler yapılabilecek. Tamamen mesleki alanda ve bölgemizin ihtiyaç duyduğu branşlarda eğitim verilecek. Netice de kanuni formalitelerin yerine gelmesini bekliyoruz."
Kapasitemiz Dolu
İDOSB olarak çok büyük bir doluluk oranına ulaştıkları bilgisini veren İDOSB Başkanı Önay, yüzde 98 doluluk oranına çıktıklarını söylüyor. "Bu nedenle de yeni yatırımcı kabul edecek bir bünyemiz yok. Ancak, mevcut yatırımları daha modernize edip geliştirme konusunda ilerliyoruz" diye sözlerini dürdüren Önay, bölgenin genişletilmesi yönünde çevre sanayi kuruluşları tarafından talepler geldiğini, fakat bu taleplere cevabın kendi yetkilerini aştığını söylüyor. Önay bu konudaki görüşlerini şöyle anlatıyor; "Bölgemizin dışında fakat bize yakın olan dağınık durumda sanayi kuruluşları yer alıyor. Bunların bize müracatları var. Çünkü, burada herşey o kadar kolay yürüyor ki temel inşaat ruhsatından iskanına kadar herşeyi biz veriyoruz. Herşeyi olabildiğince kolay halletmeye çalışıyoruz. Bu nedenle de çevremizdeki sanayi kuruluşları kendilerini OSB'ye dahil etmek istiyorlar. Ama, bizim dışımızda o kadar karmaşık bir yapı var ki, konutlar ile sanayi kuruluşları iç içe. Bu OSB tanımına uymuyor. Belediye ile bir takım çalışmalar yapıyoruz. Hiç olmazsa ortak ayıklanabilecek bir takım bölgeleri içimize alıp buraları da düzenlemek istiyoruz. Fakat, belediyenin de İstanbul'da sanayiyi kaldıracağız diye bir hedefi var. Burada bir çakışma oluyor ve işler böyle sürüncemede kalıyor. Ama, OSB'nin etrafındaki hemen sınırımızdaki bölgeler acınacak halde. Bizim sınırımızı geçtiğiniz zaman o farkı görebiliyorsunuz."
Sorun Şehir Trafiği
Başkan Önay ile, biraz da sanayi bölgesi olarak yaşadıkları sorunlar hakkında konuşmak istiyoruz. Fakat, Önay'ın sorun olarak gördüğü önemli birşey yok. Tek dertleri artık İstanbul için kronik bir rahatsızlık haline gelen trafik. Önay'ın ifadesine göre bu sorun da bölgeden kaynaklanmıyor. Bu problemin çözümü için de adımlar attıklarını bildiren Önay, "Bölgemizde özellikle bizden kaynaklanmayan ama şehir ortasında olmamız nedeniyle bölgemizin tam ortasından geçen yol nedeni ile bir trafik sorunu yaşıyoruz. Belediye ile ortak bir çalışma yapıldı. Bu trafiğin azalması için alt geçit yapma çalışmamız var. Bu bittiği zaman bir nebze de olsa rahatlayacağız. Bu da şehir ortasında olmanın vermiş olduğu sıkıntı. Buna katlanmak zorunda olmadığımız için çözüm getirmek zorundaydık. Bunun için de alt geçitin yanında yan yollar da yapıldı. Bölgeden çıkıp Kartal ve Pendik'e giden yan yollar bitti. Bunlar da bölge trafiğinin azalmasında önemli faydalar sağladı."
İstanbul Dudullu Organize Sanayi siteleri Bölgesi
Anadolu Yakasının İncisi
Ümraniye Yukarı Dudullu Mevkiinde yer alan "İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi" 1977 yılında bakanlıkça 1/5000'lik Nazım Planında "Dudullu Organize Küçük Sanatlar ve Sanayi Alanı" olarak planlanarak, 1983 yılında faaliyete başladı. Ancak, "Organize Sanayi Bölgesi" olarak tescili Yüksek Planlama Kurulu'nun 25.12.1995 tarih ve 95/83 sayılı kararı ile gerçekleştirildildi. İMES (S.S. İstanbul Madeni Eşya Sanatkarları Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi), DES (Perşembe Pazarı ve Kasımpaşa Demircileri Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi), KADOSAN (S.S. Kadıköy Oto Sanatkarları Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi) kooperatiflerini kapsamakta olan bölgenin sınırları Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın 30 Eylül 1998 Tarih ve 013538 sayılı onayı ile kesinleşti ve 15 Nisan 2000 tarihinde yürürlüğe giren 4562 sayılı "Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu" ile bölge özerklik kazandı. 1995 yılı sonunda OSB statüsüne kavuşmuş olmakla "Müteşebbis Teşekkül" oluştu ve buna bağlı olarak 1997 yılı başında bölge müdürlüğü kuruldu. Halen 12 kişilik kadrosu ile faaliyetlerini sürdürüyor. İDOS, İMES, DES ve KADOSAN yönetim açısından Müteşebbis Teşekkül çatısı altında olmakla birlikte, kendi bölgeleri dahilindeki konularda bağımsız hareket ediyorlar.
Fabrikalar Bölgesi
İMES
İMES Sanayi Sitesi, 1986 Yılında İnşaatını Tamamlayıp Faaliyete Başladı. Kasımpaşa Ve Haliç'te Faaliyet Gösteren Madeni Eşya Üreticilerinin, Modern Ve Sağlıklı Şartlarda Çalışabilme Amaçları İle Kuruldu. Bugün İMES, 150 Sosyal Tesisi Ve 7 Bin Civarında Çalışanı Bulunan Ve 50 Değişik Alanda Faaliyet Gösteren 850 Civarında İş Yeri İle Türkiye'deki Orta Ve Büyük Ölçekli Sanayinin Makina İhtiyacının Önemli Bir Bölümünü Karşılıyor. 650 Bin Metrekare Arazi Üzerinde Kurulu Olan İMES'de Bir Çıraklık Okulu Ve KOSGEB Şubesi Bulunuyor. Bankaları, Güvenlik Birimi, Spor Tesisleri, Sağlık Hizmetleri, Arıtma Tesisleri, Modern Yönetim Binası Ve Yönetim Organizasyonu, Pazarlama Kooperatifi (İMKO) İle İMES, Türkiye'nin En Başarılı Küçük Sanayi Sitelerinden Biri Olarak Gösteriliyor. 10 Yıl İçinde Önemli Bir Gelişme Kaydetmiş Olan İMES, Önemli Ölçüde Dış Satım Da Gerçekleştiriyor.
DES
Demirciler Küçük Sanayi Sitesi (DES), "PERŞEMBE PAZARI" Olarak Bilinen Ve Demir Çelik Sektöründe Yıllarca "BORSA" İşleri Gören, Tüccar Durumunda Olmakla Birlikte, Sanayinin Yarı Mamul Çelik İhtiyacını Karşılama Özelliği Taşıyor. Aynı Zamanda İmalatçı Da Olan Esnafın Kurduğu DES, Yerleştiği 354 Bin Metrekare Arazi Üzerinde, Bin 550 Üzerinde İş Yerinden Oluşuyor. DES, Bölgenin Sanayisine Çeşitli Alanlarda, Mal Ve Hizmet Veren Önemli Bir İşlevi Üstlenmiş Durumda. DES'de 12 Bin İstihdam Yaratılıyor. Modern Arıtma Tesisleri, Alt Yapısı, Sosyal Tesisleri Ve Ticaret Merkezleri İle Kısa Sürede Ortaya Çıkan DES, Bölgenin Önemini Daha Da Artırmış Durumda.
KADOSAN
Kadıköy Oto Sanayicileri Ve Tamircileri Tarafından Kurulan KADOSAN Sanayi Sitesi, Söğütlüçeşme Ve Civarındaki İş Yerlerinin Kamulaştırılması Üzerine, Devlet Arsa Ofisi'nce Tahsis Edilen 140 Bin Metrekare Arazi Üzerine Kuruldu. 1989 Yılında Kurulmaya Başlandı. 479 İşyerinden Oluşan Ve Sosyal Tesisleri İle Birlikte 513 Bağımsız Üniteye Ulaşan KADOSAN, 1996 Yılında Faaliyete Geçti. 4 Bin Dolayında İstihdam Yaratan Bu Site, Bölgedeki Oto Yan Sanayi İçin Önemli Bir Eksikliği Gideriyor Ve Aynı Zamanda Açık Oto Pazarı Olarak Çalışıyor.
Kuruluş Aşamaları 1976 - İMES Sanayi Sitesinin İnşaatına Başlanması 1977 - 1 / 5000 Nazım Planında "DUDULLU ORGANİZE KÜÇÜK SANATLAR VE SANAYİ ALANI" Olarak Planlanması 1982 - Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce Fabrikalar Bölgesi Parsellerinin Sanayicilere satışı ve Kuruluş Aşamaları 1986 - İMES Sanayi Sitesinin Açılışı 1987 - DES Sanayi Sitesinin İnşaatına Başlanması 1989 - KADOSAN Sanayi Sitesinin İnşaatına Başlanması 1995 - Bölgenin "Organize Sanayi Bölgesi Olarak İlanı" 1996 - DES ve KADOSAN Sanayi Sitelerinin Faaliyete Başlaması 1997 - Bölge müdürlüğünün Kurulması 1998 - Komşu Küçük Sanayi Sitelerinin de Bölge içine alınarak OSB sınırlarının Kesinleştirilmesi 2000 - OSB Yasasınn Yürürlüğe Girmesi
Anadolu yakasının can damarını oluşturan İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi, yatırım bekleyen bir dizi organize sanayi bölgesinin tersine, gelen yatırımları reddediyor. Çünkü, yüzde 98 doluluk oranına çıkan bölgenin artık yatırım kaldıracak kapasitesi yok.
İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi (İDOSB), İstanbul'un en önemli üretim merkezlerinden biri. Anadolu yakasının can damarını oluşturan bölge, yatırım bekleyen bir dizi organize sanayi bölgesinin tersine, gelen yatırımları reddetmek zorunda kalıyor. Çünkü bölgenin artık yatırım kaldıracak kapasitesi kalmamış durumda. Yüzde 98 doluluk oranına ulaşan İDOSB, çevresinde oluşan sanayi kuruluşlarının da girmeye çalıştığı bir OSB. 10 yıl gibi kısa bir...
sürede bulunduğu çevreyi kalkındıran ve kurulduğu yıllarda şehir dışı bir nokta olmasına karşın, bugün şehir merkezinin ortasında kalan İDOSB, yaratmış olduğu istihdamla dikkatleri üzerine çekiyor. Tüm alt ve üst yapısını düzenli ve planlı bir şekilde tamamlayan bölgede sıra eğitim yuvası kurmaya geldi. İDOSB yönetimi şu anda yapabilirse üniversite, olmazsa bir yüksek okul inşa etmek istiyor. İDOSB'u, bünyesindeki oluşumları, bölgenin sorunlarını ve projeleri 'Mynet' için İDOSB Yönetim Kurulu Başkanı B. Murat ÖNAY yanıtladı.
"Tüm Çalışmalar Tamamlandı"
İDOSB ile birlikte, İstanbul, Eskişehir ve Manisa'da 4 ayrı işletmesi ve bin 200 personeliyle beyaz eşya ve otomotiv sektörlerinin en önemli yan sanayilerinden biri haline gelen Önaysan'ın da yönetim kurulu başkanlığını yapan B. Murat Önay ile, otantik bir şekilde düzenlenmiş şirket ofisinde görüştük. İDOSB'un kuruluş hikayesini anlatarak konuşmasına başlayan Önay, organize sanayi bölgesinin 1982 yılında kurulmasına karşın, ilk resmi kuruluşunu 1996 yılında gerçekleştirdiğini hatırlatıyor. OSB Kanunu'ndan sonra da tüzel kişilik kazanarak OSB'lere verilen hakları aldıklarını belirten Önay, 2.5 milyon metrekare bir alana sahip olduklarını aktarıyor. Önay, asıl OSB'nin fabrikalar bölgesi olarak tanımlandığını ancak, bunun yanında, şehir sanayisini bir araya toplamak ve bir düzene oturtmak için etraftaki İMES, DES ve KADOSAN sanayi sitelerinin de organize sınırları içerisine dahil edildiğini söylüyor. "Yani şimdi burada ortada bir sanayi bölgesi ve etrafında da 3 tane sanayi sitesi var. 1996 yılına kadar burada çağdaş anlamda şehirleşme ve sanayileşme yoktu. Bütün altyapısını ve üstyapısını sanayi bölgesindeki katılımcılar olarak biz sağladık" diye sözlerini sürdüren Önay, şu anda tüm eksikliklerin tamamlandığını belirtiyor.
Önay, bölge ile ilgili detaylı bilgileri şu sözlerle aktarıyor; "Bölgemizin içerisindeki kooperatiflerin hepsi KOBİ niteliğinde. Bu sanayi sitelerinin içerisinde aşağı yukarı 2 bin 200 üzerinde işletme var. Asıl bölgede 110 fabrika bulunuyor. Bunların içerisinde KOBİ niteliği taşıyan şirketler de yer alıyor, büyük şirketler de. Uluslararası şirketlerin yanında Türkiye'nin büyük kuruluşları burada konuşlanmış durumda. Şu anda bölgemizde faaliyet gösteren ve İSO 500'e giren 8 tane şirket bizim bölgemizde." Önay, bunun yanı sıra 7-8 tane de yabancı şirketin İDOSB içerisinde faaliyette olduğu bilgisini veriyor.
"İstanbul'a En Ufak Bir Zararımız Yok"
Organize sanayi bölgeleri istihdam yaratmak açısından da çok önemli bir misyonu üstleniyor. İDOSB Başkanı B. Murat Önay'ın bu konuda çok önemli bir iddiası var; "Anadolu yakasının en büyük istihdamını şu anda İDOSB sağlıyor. Gündüz burada aşağı yukarı 50 bin kişilik bir nüfusa ulaşıyoruz. Tabii bu rakamda yüksek sezon ile alçak sezon arasında bir değişiklik yaşanıyor. Ama, 40 binin altına düşmüyoruz." Bu yüksek istihdamın yanında, çok büyük yerli ve yabancı şirketlerin bölgede konuşlandığını ifade eden Önay, bölgenin bu nedenle Türkiye ekonomisine çok önemli katkı sağladığının altını çiziyor.
Bölgenin ilk kurulduğu yıllarda şehir dışında olmasına karşın, şimdi şehir merkezinin ortasında kaldığını ve bunun İstanbul için ne gibi sorunlar yarattığı sorusuna Önay gönül rahatlığı ile yanıt veriyor; "Bölgemiz, özellikle TEM bağlantısına yakın olması nedeni ile trafik yükü oluşturmuyor. Şu anda bölge tam İstanbul'un ortasında kaldı ama, gerçekten İstanbul'a bir zararımız yok. Ne altyapı, ne çevre kirliliği, ne de trafik olarak şehre olumsuz bir etkimiz olmuyor. Hatta bizim çevremizdeki konut alanları şu anda bizden çok daha fazla İstanbul'a kirlilik yaratıyor."
"Hedefimiz Üniversite Kurmak"
İDOSB yönetimi olarak bölgenin kalkınması için çok önemli çalışmalar yaptıklarını kaydeden Başkan B. Murat Önay, ilk olarak sözlerine gerçekleştirdikleri ve devam eden projelerden başlıyor; "Yılbaşından itibaren AYEDAŞ ile yaptığımız anlaşma ile, artık elektrik satış işlemini de kendimiz yapmaya başladık. Yani artık elektiriğimizi sanayicimize kendimiz satıyoruz. Elektiriği AYEDAŞ'tan alıp satışını gerçekleştiriyoruz. Pazar eğer genişler ve fiyatlar ucuzlar ise, otoprodüktörlere dönebiliriz. Ama şu anda fiyatlar her yerde aynı olduğu için biz AYEDAŞ'ı tercih ettik."
Çevreye verdikleri öneme de işaret eden Önay, zaten şu anda gerekli önlemleri aldıklarını ve bu nedenle de en ufak bir atık oluşturmadıklarını tekrar hatırlatarak, ilerleyen dönemlerde oluşabilecek bir kirlilik için de şimdiden kolları sıvadıklarını söylüyor. Önay, bu konudaki projelerini şu şekilde ifade ediyor; "TOSYÖV ile birlikte çevre ile ilgili bir çalışmamız var. AB'den de buna ilişkin bir takım destekler alınıyor. Bu, özellikle çevre bilincini bölgemize yerleştirip nerelere getirebileceğimize ilişkin bir çalışma olacak. TOSYÖV'le birlikte yürüttüğümüz bu proje 3 aydır devam ediyor. Sanırım 7-8 ay sonra bitecek. Bu bittikten sonra bölgemizde oluşabilecek çevre kirliliğini önlemiş olacağız."
İDOSB'un asıl üzerinde durduğu konu eğitim. Bu konuda da girişimler ve çalışmalar başlamış durumda. Sadece bir takım kanuni prosedürün yerine getirilmesi bekleniyor. Üniversite projelerinin detaylarını Önay şu şekilde anlatıyor; "Şu anda bizim çok büyük bir projemiz var. OSB'nin içerisinde yapabilirsek üniversite 'bunun şu anda kanuni formalitelerini yerine getirmeye çalışıyoruz', eğer bunu başaramazsak bir yüksek okul inşa etmek istiyoruz. Bununla ilgili bir proje hazırladık. Şu anda binasına kadar bütün projeler omaylanmış, hazır durumda. Kanuni formaliteler yerine getirildiği anda hemen bina inşaatını oluşturmaya başlayacağız. Burada 30 dönüm ve 20 dönüm olmak üzere iki arazimiz var. İlk etapta bu 30 dönümlük araziye yüksek okul veya üniversiteye konuşlandıracağız. Ondan sonra da diğer 20 dönümlük arazimize ek kampüsler yapılabilecek. Tamamen mesleki alanda ve bölgemizin ihtiyaç duyduğu branşlarda eğitim verilecek. Netice de kanuni formalitelerin yerine gelmesini bekliyoruz."
Kapasitemiz Dolu
İDOSB olarak çok büyük bir doluluk oranına ulaştıkları bilgisini veren İDOSB Başkanı Önay, yüzde 98 doluluk oranına çıktıklarını söylüyor. "Bu nedenle de yeni yatırımcı kabul edecek bir bünyemiz yok. Ancak, mevcut yatırımları daha modernize edip geliştirme konusunda ilerliyoruz" diye sözlerini dürdüren Önay, bölgenin genişletilmesi yönünde çevre sanayi kuruluşları tarafından talepler geldiğini, fakat bu taleplere cevabın kendi yetkilerini aştığını söylüyor. Önay bu konudaki görüşlerini şöyle anlatıyor; "Bölgemizin dışında fakat bize yakın olan dağınık durumda sanayi kuruluşları yer alıyor. Bunların bize müracatları var. Çünkü, burada herşey o kadar kolay yürüyor ki temel inşaat ruhsatından iskanına kadar herşeyi biz veriyoruz. Herşeyi olabildiğince kolay halletmeye çalışıyoruz. Bu nedenle de çevremizdeki sanayi kuruluşları kendilerini OSB'ye dahil etmek istiyorlar. Ama, bizim dışımızda o kadar karmaşık bir yapı var ki, konutlar ile sanayi kuruluşları iç içe. Bu OSB tanımına uymuyor. Belediye ile bir takım çalışmalar yapıyoruz. Hiç olmazsa ortak ayıklanabilecek bir takım bölgeleri içimize alıp buraları da düzenlemek istiyoruz. Fakat, belediyenin de İstanbul'da sanayiyi kaldıracağız diye bir hedefi var. Burada bir çakışma oluyor ve işler böyle sürüncemede kalıyor. Ama, OSB'nin etrafındaki hemen sınırımızdaki bölgeler acınacak halde. Bizim sınırımızı geçtiğiniz zaman o farkı görebiliyorsunuz."
Sorun Şehir Trafiği
Başkan Önay ile, biraz da sanayi bölgesi olarak yaşadıkları sorunlar hakkında konuşmak istiyoruz. Fakat, Önay'ın sorun olarak gördüğü önemli birşey yok. Tek dertleri artık İstanbul için kronik bir rahatsızlık haline gelen trafik. Önay'ın ifadesine göre bu sorun da bölgeden kaynaklanmıyor. Bu problemin çözümü için de adımlar attıklarını bildiren Önay, "Bölgemizde özellikle bizden kaynaklanmayan ama şehir ortasında olmamız nedeniyle bölgemizin tam ortasından geçen yol nedeni ile bir trafik sorunu yaşıyoruz. Belediye ile ortak bir çalışma yapıldı. Bu trafiğin azalması için alt geçit yapma çalışmamız var. Bu bittiği zaman bir nebze de olsa rahatlayacağız. Bu da şehir ortasında olmanın vermiş olduğu sıkıntı. Buna katlanmak zorunda olmadığımız için çözüm getirmek zorundaydık. Bunun için de alt geçitin yanında yan yollar da yapıldı. Bölgeden çıkıp Kartal ve Pendik'e giden yan yollar bitti. Bunlar da bölge trafiğinin azalmasında önemli faydalar sağladı."
İstanbul Dudullu Organize Sanayi siteleri Bölgesi
Anadolu Yakasının İncisi
Ümraniye Yukarı Dudullu Mevkiinde yer alan "İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi" 1977 yılında bakanlıkça 1/5000'lik Nazım Planında "Dudullu Organize Küçük Sanatlar ve Sanayi Alanı" olarak planlanarak, 1983 yılında faaliyete başladı. Ancak, "Organize Sanayi Bölgesi" olarak tescili Yüksek Planlama Kurulu'nun 25.12.1995 tarih ve 95/83 sayılı kararı ile gerçekleştirildildi. İMES (S.S. İstanbul Madeni Eşya Sanatkarları Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi), DES (Perşembe Pazarı ve Kasımpaşa Demircileri Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi), KADOSAN (S.S. Kadıköy Oto Sanatkarları Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi) kooperatiflerini kapsamakta olan bölgenin sınırları Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın 30 Eylül 1998 Tarih ve 013538 sayılı onayı ile kesinleşti ve 15 Nisan 2000 tarihinde yürürlüğe giren 4562 sayılı "Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu" ile bölge özerklik kazandı. 1995 yılı sonunda OSB statüsüne kavuşmuş olmakla "Müteşebbis Teşekkül" oluştu ve buna bağlı olarak 1997 yılı başında bölge müdürlüğü kuruldu. Halen 12 kişilik kadrosu ile faaliyetlerini sürdürüyor. İDOS, İMES, DES ve KADOSAN yönetim açısından Müteşebbis Teşekkül çatısı altında olmakla birlikte, kendi bölgeleri dahilindeki konularda bağımsız hareket ediyorlar.
Fabrikalar Bölgesi
İMES
İMES Sanayi Sitesi, 1986 Yılında İnşaatını Tamamlayıp Faaliyete Başladı. Kasımpaşa Ve Haliç'te Faaliyet Gösteren Madeni Eşya Üreticilerinin, Modern Ve Sağlıklı Şartlarda Çalışabilme Amaçları İle Kuruldu. Bugün İMES, 150 Sosyal Tesisi Ve 7 Bin Civarında Çalışanı Bulunan Ve 50 Değişik Alanda Faaliyet Gösteren 850 Civarında İş Yeri İle Türkiye'deki Orta Ve Büyük Ölçekli Sanayinin Makina İhtiyacının Önemli Bir Bölümünü Karşılıyor. 650 Bin Metrekare Arazi Üzerinde Kurulu Olan İMES'de Bir Çıraklık Okulu Ve KOSGEB Şubesi Bulunuyor. Bankaları, Güvenlik Birimi, Spor Tesisleri, Sağlık Hizmetleri, Arıtma Tesisleri, Modern Yönetim Binası Ve Yönetim Organizasyonu, Pazarlama Kooperatifi (İMKO) İle İMES, Türkiye'nin En Başarılı Küçük Sanayi Sitelerinden Biri Olarak Gösteriliyor. 10 Yıl İçinde Önemli Bir Gelişme Kaydetmiş Olan İMES, Önemli Ölçüde Dış Satım Da Gerçekleştiriyor.
DES
Demirciler Küçük Sanayi Sitesi (DES), "PERŞEMBE PAZARI" Olarak Bilinen Ve Demir Çelik Sektöründe Yıllarca "BORSA" İşleri Gören, Tüccar Durumunda Olmakla Birlikte, Sanayinin Yarı Mamul Çelik İhtiyacını Karşılama Özelliği Taşıyor. Aynı Zamanda İmalatçı Da Olan Esnafın Kurduğu DES, Yerleştiği 354 Bin Metrekare Arazi Üzerinde, Bin 550 Üzerinde İş Yerinden Oluşuyor. DES, Bölgenin Sanayisine Çeşitli Alanlarda, Mal Ve Hizmet Veren Önemli Bir İşlevi Üstlenmiş Durumda. DES'de 12 Bin İstihdam Yaratılıyor. Modern Arıtma Tesisleri, Alt Yapısı, Sosyal Tesisleri Ve Ticaret Merkezleri İle Kısa Sürede Ortaya Çıkan DES, Bölgenin Önemini Daha Da Artırmış Durumda.
KADOSAN
Kadıköy Oto Sanayicileri Ve Tamircileri Tarafından Kurulan KADOSAN Sanayi Sitesi, Söğütlüçeşme Ve Civarındaki İş Yerlerinin Kamulaştırılması Üzerine, Devlet Arsa Ofisi'nce Tahsis Edilen 140 Bin Metrekare Arazi Üzerine Kuruldu. 1989 Yılında Kurulmaya Başlandı. 479 İşyerinden Oluşan Ve Sosyal Tesisleri İle Birlikte 513 Bağımsız Üniteye Ulaşan KADOSAN, 1996 Yılında Faaliyete Geçti. 4 Bin Dolayında İstihdam Yaratan Bu Site, Bölgedeki Oto Yan Sanayi İçin Önemli Bir Eksikliği Gideriyor Ve Aynı Zamanda Açık Oto Pazarı Olarak Çalışıyor.
Kuruluş Aşamaları 1976 - İMES Sanayi Sitesinin İnşaatına Başlanması 1977 - 1 / 5000 Nazım Planında "DUDULLU ORGANİZE KÜÇÜK SANATLAR VE SANAYİ ALANI" Olarak Planlanması 1982 - Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce Fabrikalar Bölgesi Parsellerinin Sanayicilere satışı ve Kuruluş Aşamaları 1986 - İMES Sanayi Sitesinin Açılışı 1987 - DES Sanayi Sitesinin İnşaatına Başlanması 1989 - KADOSAN Sanayi Sitesinin İnşaatına Başlanması 1995 - Bölgenin "Organize Sanayi Bölgesi Olarak İlanı" 1996 - DES ve KADOSAN Sanayi Sitelerinin Faaliyete Başlaması 1997 - Bölge müdürlüğünün Kurulması 1998 - Komşu Küçük Sanayi Sitelerinin de Bölge içine alınarak OSB sınırlarının Kesinleştirilmesi 2000 - OSB Yasasınn Yürürlüğe Girmesi
Yeni emlakçılara üniversite şartı getiriliyor. Lisanslar merkezi sınavla dağıtılacak / Emlakçılıkta ÖSYM dönemi
Yeni emlakçılara
üniversite şartı getiriliyor. Lisanslar merkezi sınavla dağıtılacak /
Emlakçılıkta ÖSYM dönemi
Emlak sektörünü AB standarlarına ulaştırmak için Sanayi
Bakanlığı ve Başbakanlık tarafından hazırlanan Emlak Müşavirliği Yasa
Taslağı'yla, yeni nesil emlakçılara üniversite mezunu olma şartı getiriliyor.
Emlakçılar üniversiteyi bitirdikten sonra da 1 yıl zorunlu staj yapacak. Emlak
müşaviri olmak için ise lisans şartı aranacak. Emlakçılar, lisans almak için
ÖSYM tarafından oluşturulacak sınava girecekler. Sınavda başarılı olanlara
lisans verilecek. Emlak sektörünü disiplin altına almayı amaçlayan taslak kamu
kurumları ve sivil toplum örgütlerinin görüşüne açıldı. Taslağa göre, borsa gibi
çalışacak emlak sektöründe emlakçılar, broker gibi banka ve tüketici arasındaki
tüm işlemleri yürütecek. Kiralık ve satılık emlak işlemlerini emlakçı yürütecek
ve ileride emlak değerinin olduğundan düşük gösterilmesi gibi hatalı işlemlerden
emlakçı sorumlu tutulacak. Lisans zorunluluğu Emlak sektöründe çalışmak
isteyenler, üniversitelerin emlak sektörü ile bağlantılı 4 yıllık üniversite
mezunu olacak. Bu şartı yerine getiren adaylar 1 yıl stajlarını yapacaklar.
Stajının 6 aylık dönemini kursta 6 aylık dönemini ise her hangi bir emlak
bürosunda yapacak. Üniversite mezunu ve staj süresini tamamlayan adaylar ÖSYM
tarafından açılan lisans sınavına girecekler. Lisans sınavında başarılı olanlar
emlak müşaviri olarak sektöre girebilecekler. Mevcut emlakçılarda üniversite
şartı yok Şu anda faaliyet gösteren emlakçılarda üniversite şartı aranmayacak
ancak, ÖSYM tarafından hazırlanan lisans sınavına girmek mecburiyetinde
olacaklar. Sektörde bulunan emlakçılardan oda ve Maliye kayıtları ile kurs
belgeleri istenecek. Ankara Tüm Emlakçılar Birliği Başkan Yardımcısı Ahmet Rıfat
Yetkin ise "Emlak sektörü en büyük rantın döndüğü sektördür. Avrupa ülkelerinde
emlakçı olmak doktor ve avukat olmaktan daha zordur. Ama bizde öyle değil. Bu
yasa taslağı ile sektörde gerekli tedbirler alınmış olunacak. Emlakçıların da
sorumluluğu olacak" dedi. Yetkin, sektörde deneyimli emlakçıların zor durumda
bırakılmayacağının da altını çizerek, "Lise mezunu olup sektörde çok iyi dürüst
çalışan insanlar var. Bunlar zor durumda bırakılmayacak. Oda ve maliyeye
kayıtları ve kurs belgeleri doğrultusunda faaliyetlerine devam edebilecekler"
diye konuştu.VE BÖYLE OLMASI BİR MASA BİR SANDELYE AÇILAN EMLAKÇILAR ÖNÜNE
GEÇİLECEK VE EMLAKÇILIK ARTIK SERBEST Bİ MESLEKTEN ÇIKARILACAK TEMENNİMİZ.
EMLAKÇI, "YEMİNLİ VE ÜNİVERSİTELİ" OLACAK
Emlak Müşavirliği Yasası çıkmasıyla meslek AB standartlarına kavuşacak ve 'bir masa bir kasa' imajından kurtulacak. Emlakçılar üniversite mezunu olacak ve mesleğe yemin ederek adım atacak.
TBMM'nin yeni yasama döneminde ele alacağı ilk gündem maddelerinden biri olan Emlak Müşavirliği Yasa Tasarısı'nın Eylül ayında yasalaşması bekleniyor. Avrupa Birliği'ne uyum çalışmaları çerçevesinde yer alan yasa çıkarsa, sayıları 100 bini bulan emlakçıların çalışma hayatında köklü değişiklikler olacak. Yasaya göre üniversite mezunu olmayanlar artık emlakçılık yapamayacak. Hatta üniversite mezunları bile emlakçılık yapmak isterlerse önce meslek kursunu bitirecek ardından ÖSS sınavı gibi merkezi sistemle 'lisans' sınavına girecek. Sınavı geçenlere lisans belgesi ve meslek kimliği verilecek. Lisanslı emlakçılar yemin ederek mesleğe adım atacak. Mesleği emlakçılık olanlar, başka bir iş yapamayacak.
DOKUZ ÜYELİ KURUL 2005'ten önce mesleğe başlayan ve halen mesleğini devam ettirdiğini kanıtlayan ortaokul ve lise mezunu emlakçılara lisans sınavına giriş hakkı verilecek. Ortaokul mezunları lisans sınavını kazanırlarsa 6 yıl içinde lise diploması aldıkları takdirde mesleğe devam edebilecek. Emlak müşavirleri, alım/satım ve kiralama gibi hizmetlerin yanı sıra talep halinde bilirkişilik ile ekspertiz işleri de yapabilecek. 23 maddelik Emlak Müşavirliği Tasarısı'na göre emlakçıların faaliyetlerini, yeni oluşturulacak Emlak Müşavirliği Kurulu denetleyecek. Emlak Müşavirliği Kurulu dokuz üyeden oluşacak. Merkezi Ankara olan kurulun üyeleri üç yıl süre ile seçilecek.
ÖSS GİBİ SINAV Emlak müşavirliği lisans sınavı, Emlak Müşavirliği Kurulu tarafından merkezi sistemle yapılacak. Kurul tarafından verilecek lisans ile emlak müşaviri olmaya hak kazananlara, ilgili emlakçılar odası tarafından kayıt ve tescil işlemleri yapılarak kimlik belgesi verilecek. Verilen lisanslar, Kurul tarafından lisans kayıt defterine, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nce lisans ve sicil defterine kaydedilecek. Emlak müşavirliği şirketleri, bünyelerinde en az bir tane lisanslı emlak müşaviri istihdam edecekler.
NAMUSUM VE ŞEREFİM ÜZERİNE... Emlak müşaviri olmaya hak kazananlar, göreve başlamadan önce Kurul huzurunda şöyle yemin edecek: "Emlak müşavirliği mesleğini yerine getirirken kamu hizmeti gereklerine, T.C. Anayasası'na, kanunlarına, meslek kuralları ile ahlak kurallarına uyacağıma, mesleğimi tam ve bağımsız ve dürüstlükle yerine getireceğime, üzerime aldığım işleri dikkat ve özenle yapacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim."
YABANCIYA 'BAKANLIK İZNİ' ŞARTI Yabancılar da Türk tabiyetindeki emlak müşavirlerinde aranan diğer nitelikleri taşımak ve karşılıklılık koşuluyla Türkiye'de emlakçılık yapabilecek. Yabancıların emlakçılık yapması kurulun teklifi, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın onayı ile mümkün olabilecek. Ceza veya disiplin soruşturması sonucunda memuriyetten çıkarılanların emlakçılık yapamayacağını öngören tasarıda, mesleği icra etmenin koşulları arasında, "Taksirli suçlar hariç, affa uğramış olsa dahi ağır hapis veya altı aydan fazla hapis yahut yüz kızartıcı ve ticari suçlardan hükümlü bulunmamak" da yer alıyor.
Kaynak : Milliyet
EMLAKÇI, "YEMİNLİ VE ÜNİVERSİTELİ" OLACAK
Emlak Müşavirliği Yasası çıkmasıyla meslek AB standartlarına kavuşacak ve 'bir masa bir kasa' imajından kurtulacak. Emlakçılar üniversite mezunu olacak ve mesleğe yemin ederek adım atacak.
TBMM'nin yeni yasama döneminde ele alacağı ilk gündem maddelerinden biri olan Emlak Müşavirliği Yasa Tasarısı'nın Eylül ayında yasalaşması bekleniyor. Avrupa Birliği'ne uyum çalışmaları çerçevesinde yer alan yasa çıkarsa, sayıları 100 bini bulan emlakçıların çalışma hayatında köklü değişiklikler olacak. Yasaya göre üniversite mezunu olmayanlar artık emlakçılık yapamayacak. Hatta üniversite mezunları bile emlakçılık yapmak isterlerse önce meslek kursunu bitirecek ardından ÖSS sınavı gibi merkezi sistemle 'lisans' sınavına girecek. Sınavı geçenlere lisans belgesi ve meslek kimliği verilecek. Lisanslı emlakçılar yemin ederek mesleğe adım atacak. Mesleği emlakçılık olanlar, başka bir iş yapamayacak.
DOKUZ ÜYELİ KURUL 2005'ten önce mesleğe başlayan ve halen mesleğini devam ettirdiğini kanıtlayan ortaokul ve lise mezunu emlakçılara lisans sınavına giriş hakkı verilecek. Ortaokul mezunları lisans sınavını kazanırlarsa 6 yıl içinde lise diploması aldıkları takdirde mesleğe devam edebilecek. Emlak müşavirleri, alım/satım ve kiralama gibi hizmetlerin yanı sıra talep halinde bilirkişilik ile ekspertiz işleri de yapabilecek. 23 maddelik Emlak Müşavirliği Tasarısı'na göre emlakçıların faaliyetlerini, yeni oluşturulacak Emlak Müşavirliği Kurulu denetleyecek. Emlak Müşavirliği Kurulu dokuz üyeden oluşacak. Merkezi Ankara olan kurulun üyeleri üç yıl süre ile seçilecek.
ÖSS GİBİ SINAV Emlak müşavirliği lisans sınavı, Emlak Müşavirliği Kurulu tarafından merkezi sistemle yapılacak. Kurul tarafından verilecek lisans ile emlak müşaviri olmaya hak kazananlara, ilgili emlakçılar odası tarafından kayıt ve tescil işlemleri yapılarak kimlik belgesi verilecek. Verilen lisanslar, Kurul tarafından lisans kayıt defterine, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nce lisans ve sicil defterine kaydedilecek. Emlak müşavirliği şirketleri, bünyelerinde en az bir tane lisanslı emlak müşaviri istihdam edecekler.
NAMUSUM VE ŞEREFİM ÜZERİNE... Emlak müşaviri olmaya hak kazananlar, göreve başlamadan önce Kurul huzurunda şöyle yemin edecek: "Emlak müşavirliği mesleğini yerine getirirken kamu hizmeti gereklerine, T.C. Anayasası'na, kanunlarına, meslek kuralları ile ahlak kurallarına uyacağıma, mesleğimi tam ve bağımsız ve dürüstlükle yerine getireceğime, üzerime aldığım işleri dikkat ve özenle yapacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim."
YABANCIYA 'BAKANLIK İZNİ' ŞARTI Yabancılar da Türk tabiyetindeki emlak müşavirlerinde aranan diğer nitelikleri taşımak ve karşılıklılık koşuluyla Türkiye'de emlakçılık yapabilecek. Yabancıların emlakçılık yapması kurulun teklifi, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın onayı ile mümkün olabilecek. Ceza veya disiplin soruşturması sonucunda memuriyetten çıkarılanların emlakçılık yapamayacağını öngören tasarıda, mesleği icra etmenin koşulları arasında, "Taksirli suçlar hariç, affa uğramış olsa dahi ağır hapis veya altı aydan fazla hapis yahut yüz kızartıcı ve ticari suçlardan hükümlü bulunmamak" da yer alıyor.
Kaynak : Milliyet
20 Temmuz 2012 Cuma
40 mahalleye 40 market
40 mahalleye 40 market
“40 mahalleye 40 market” sloganıyla 1989 yılında Mis Koop üyeleri, Elazığlı işadamları ve esnafların güçlerini birleştirmesinden oluşan Mis Holding’in hakim ortak olduğu Misaş A.Ş, Doğu Anadolu’nun ilk GYO şirketini kurmak için resmi çalışmaları başlattı.
hurriyetemlak.com
İlk kuruluş hedefleri, “40 mahalleye 40 market” olan Elazığlı işadamları, gıda ile başladıkları iş hayatlarına, ilerleyen yıllarda eğlence, alışveriş, otel ve residence projelerini de içeren Doğu Anadolu’nun en büyük kompleks yatırımı Misland’la devam etti.
Doğup büyüdükleri topraklara ve Elazığ’a değer katmayı ilke edinen Mis Holding ve Misaş A.Ş, yatırımlarını daha verimli hale getirmek amacıyla son genel kurul toplantısında bir GYO şirketi kurma kararı aldı. Bu amaçla çalışmaları başlattıklarını söyleyen Mis Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Demirbağ, “2012 yılının son çeyreğinde biz Misaş A.Ş olarak SPK’ ya müracaat ederek kurumun kaydına gireceğiz. 2013 yılında da borsaya açılacağız. Mis GYO ya da Misland GYO olarak önce ilimize sonra da bölgemize büyük yatırımlar yaparak hizmet edeceğiz. Vizyonumuzda bu ilke var. Hedefimiz önce Elazığ’ın sonra bölgenin yatırım ihtiyaçlarını karşılamak için dışarıdan yatırımcı getirip, yapamadığımız büyük yatırımları yaptırabilmek veya beraberce yapmaktır” dedi.
Demirbağ, doğru yatırımın sadece batıya değil, Türkiye’nin doğusuna da değer kazandırdığına inandıklarını söyledi.
Türkiye’de toplam 25 GYO bulunduğuna dikkat çeken Nihat Demirbağ, amacı Elazığ’a ve bölgeye hizmet etmek olan bir GYO olarak diğer GYO’lardan farklı olacaklarını belirterek, Bizim misyonumuz şehrin insanı ile şehri kalkındırmaktır. Bu iş misyonumuza çok yakışacaktır. “GYO her an devlet kontrolünde olan bir işletmedir. Bankalar, fonlar ve yabancı kurumlar ortak olur, kurumlar vergisinden muaf olduğu için daha verimli bir yapıdır. Her üç ayda bir mallarının değerlemesini yapmak ve bunu SPK’ya bildirmek ve web sitesinde yayınlamakla yükümlüdür. Bu verimli yapıyla projelerimizin daha da değer kazanacağına inanıyorum” dedi.
“Terörü Çözmek Devletin, Ticari ve Sosyal Tesisler Yapmak Özel Sektörün İşi “
Nihat Demirbağ, Doğu Anadolu’da yatırım olmamasının temelinde bölgenin 30 yıldır terörle boğuşmasının ve bununla birlikte geri kalmışlığın yattığını belirterek, “Terör devletin, bölgedeki ticari ve sosyal tesis eksikliğini gidermek özel sektörün işi... İllerin ihtiyacı olan yatırımları yapmalarına yardımcı olmak, yapmak, buralarda öncülük etmek ve buradan da Türkiye genelinde borsaya açılarak yürümek istiyoruz. GYO şirketi hedefimizle Misland’ı canlandırarak ve eksiklerini tamamlayarak Elazığ’ı bölge illerinin cazibe merkezi haline getirmeyi istiyoruz” dedi.
Doğup büyüdükleri topraklara ve Elazığ’a değer katmayı ilke edinen Mis Holding ve Misaş A.Ş, yatırımlarını daha verimli hale getirmek amacıyla son genel kurul toplantısında bir GYO şirketi kurma kararı aldı. Bu amaçla çalışmaları başlattıklarını söyleyen Mis Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Demirbağ, “2012 yılının son çeyreğinde biz Misaş A.Ş olarak SPK’ ya müracaat ederek kurumun kaydına gireceğiz. 2013 yılında da borsaya açılacağız. Mis GYO ya da Misland GYO olarak önce ilimize sonra da bölgemize büyük yatırımlar yaparak hizmet edeceğiz. Vizyonumuzda bu ilke var. Hedefimiz önce Elazığ’ın sonra bölgenin yatırım ihtiyaçlarını karşılamak için dışarıdan yatırımcı getirip, yapamadığımız büyük yatırımları yaptırabilmek veya beraberce yapmaktır” dedi.
Demirbağ, doğru yatırımın sadece batıya değil, Türkiye’nin doğusuna da değer kazandırdığına inandıklarını söyledi.
Türkiye’de toplam 25 GYO bulunduğuna dikkat çeken Nihat Demirbağ, amacı Elazığ’a ve bölgeye hizmet etmek olan bir GYO olarak diğer GYO’lardan farklı olacaklarını belirterek, Bizim misyonumuz şehrin insanı ile şehri kalkındırmaktır. Bu iş misyonumuza çok yakışacaktır. “GYO her an devlet kontrolünde olan bir işletmedir. Bankalar, fonlar ve yabancı kurumlar ortak olur, kurumlar vergisinden muaf olduğu için daha verimli bir yapıdır. Her üç ayda bir mallarının değerlemesini yapmak ve bunu SPK’ya bildirmek ve web sitesinde yayınlamakla yükümlüdür. Bu verimli yapıyla projelerimizin daha da değer kazanacağına inanıyorum” dedi.
“Terörü Çözmek Devletin, Ticari ve Sosyal Tesisler Yapmak Özel Sektörün İşi “
Nihat Demirbağ, Doğu Anadolu’da yatırım olmamasının temelinde bölgenin 30 yıldır terörle boğuşmasının ve bununla birlikte geri kalmışlığın yattığını belirterek, “Terör devletin, bölgedeki ticari ve sosyal tesis eksikliğini gidermek özel sektörün işi... İllerin ihtiyacı olan yatırımları yapmalarına yardımcı olmak, yapmak, buralarda öncülük etmek ve buradan da Türkiye genelinde borsaya açılarak yürümek istiyoruz. GYO şirketi hedefimizle Misland’ı canlandırarak ve eksiklerini tamamlayarak Elazığ’ı bölge illerinin cazibe merkezi haline getirmeyi istiyoruz” dedi.
Kentsel dönüşüme Roma modeli
Kentsel dönüşüme Roma modeli
İstanbul'da kentsel dönüşüm, Roma modeline göre yapılacak. Hırvatistan'ın Dubrovnik şehrinin de uyguladığı model için özel mimari yarışmalar düzenlenecek.
hurriyetemlak.com
İstanbul'da kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında Roma modeli uygulanacak. Tarihi alanların 'rant' alanına dönüşmemesi için kâr amacı güdülmeden yürütülecek proje, finansmanını uluslararası yatırım fonlarından sağlayacak.
Süleymaniye, tarihi yarımada, Galata ve Haliç gibi tarihi eser bakımından zengin merkezlerin öncelikli ele alınacağı çalışmada, özel mimari yarışmalarıyla belirlenecek projeler için uzun vadeli ve yüzde 8-9 faizli geri dönüşümle uluslararası fonlardan finansman sağlanacak.
Projelerin tamamı Çevre Bakanlığı'nda bu proje için özel kurulan 'Kentsel Tasarım Daire Başkanlığı' tarafından yönetilecek. Proje sonunda gelir, finansmanı karşılayacak düzeyin üzerine çıkarılmayacak ve 'Tarihi Dönüşüm' hiçbir kurum veya kuruluşa rant sağlamayacak.
Proje ile tüm tarihi merkezlerin görünümü bozan binalardan kurtarılmasını ve her bölgeye bir tarihi meydan kazandırılmasını hedefliyor.
İLLER BANKASI DA ÇALIŞMA BAŞLATTI
Bakanlık projelerin yapılacağı merkezlerdeki tüm binaları ön görünüm, dış cephe ve restorasyon kriterlerine göre yeniden ele alacak.
Yönetmelikle desteklenecek proje çerçevesinde bu yerlerde daha önce yapılmış dokuyu ve silueti bozan binalar da gerekirse yıkılacak. Proje için Bakanlıkta çok özel çalışmalar devam ederken, İller Bankası da aynı yöntemle İstanbul'un tarihi dönüşümde yer almak için çalışma başlattı.
DUBROVNİK DE UYGULADI
Roma'da tarihi dönüşümün kamusal teşebbüsler üzerinde kar amacı güdülmeden gerçekleştirilmesini sağlayan modeli, Avrupa'nın yükselen turizm merkezlerinden Hırvatistan'ın Dubrovnik şehri de uyguladı.
TARİHİ BİNALARIN ÖNÜNE MEYDAN
Sabah Gazetesi'nin haberine göre; projede, Avrupa'nın önemli turistik merkezlerinde olduğu gibi tarihi ana binaların önünde meydan kazanılması hedeflenecek.
Tarihi binanın önünde kurulacak meydanın etrafında aynı mimari restorasyonla butik oteller, kafeler, restoranlar ve sanat galerileri yer alacak. Meydan çevresinin bitişik nizam olması durumunda tüm binalara eşit yükseklik zorunluluğu gelecek. Galata, Süleymaniye, Tarihi Yarımada ve Haliç öncelikli olarak ele alınacak.
Bakanlık, projenin ikinci ayağında ise Bursa ve Diyarbakır'da çalışmalar yürütecek.
Süleymaniye, tarihi yarımada, Galata ve Haliç gibi tarihi eser bakımından zengin merkezlerin öncelikli ele alınacağı çalışmada, özel mimari yarışmalarıyla belirlenecek projeler için uzun vadeli ve yüzde 8-9 faizli geri dönüşümle uluslararası fonlardan finansman sağlanacak.
Projelerin tamamı Çevre Bakanlığı'nda bu proje için özel kurulan 'Kentsel Tasarım Daire Başkanlığı' tarafından yönetilecek. Proje sonunda gelir, finansmanı karşılayacak düzeyin üzerine çıkarılmayacak ve 'Tarihi Dönüşüm' hiçbir kurum veya kuruluşa rant sağlamayacak.
Proje ile tüm tarihi merkezlerin görünümü bozan binalardan kurtarılmasını ve her bölgeye bir tarihi meydan kazandırılmasını hedefliyor.
İLLER BANKASI DA ÇALIŞMA BAŞLATTI
Bakanlık projelerin yapılacağı merkezlerdeki tüm binaları ön görünüm, dış cephe ve restorasyon kriterlerine göre yeniden ele alacak.
Yönetmelikle desteklenecek proje çerçevesinde bu yerlerde daha önce yapılmış dokuyu ve silueti bozan binalar da gerekirse yıkılacak. Proje için Bakanlıkta çok özel çalışmalar devam ederken, İller Bankası da aynı yöntemle İstanbul'un tarihi dönüşümde yer almak için çalışma başlattı.
DUBROVNİK DE UYGULADI
Roma'da tarihi dönüşümün kamusal teşebbüsler üzerinde kar amacı güdülmeden gerçekleştirilmesini sağlayan modeli, Avrupa'nın yükselen turizm merkezlerinden Hırvatistan'ın Dubrovnik şehri de uyguladı.
TARİHİ BİNALARIN ÖNÜNE MEYDAN
Sabah Gazetesi'nin haberine göre; projede, Avrupa'nın önemli turistik merkezlerinde olduğu gibi tarihi ana binaların önünde meydan kazanılması hedeflenecek.
Tarihi binanın önünde kurulacak meydanın etrafında aynı mimari restorasyonla butik oteller, kafeler, restoranlar ve sanat galerileri yer alacak. Meydan çevresinin bitişik nizam olması durumunda tüm binalara eşit yükseklik zorunluluğu gelecek. Galata, Süleymaniye, Tarihi Yarımada ve Haliç öncelikli olarak ele alınacak.
Bakanlık, projenin ikinci ayağında ise Bursa ve Diyarbakır'da çalışmalar yürütecek.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
Emlakçılık güven isleyen bir meslek olduğu herkes tarafından kabul gören bir gerçek. Yeni emlakçılık hayatına merhaba diyecek olan emlakçı...
-
T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ VE PLANLAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ÇED VE PLAN İZLEME KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI 8/8/2...