13 Eylül 2012 Perşembe

Ödedikleri emlak vergisini nasıl geri alabilirler?

Ödedikleri emlak vergisini nasıl geri alabilirler?

Çok kişi vergi konularını yeterince bilmediğinden, belediyeler de vatandaşları “böyle bir yasal hakkınız var” diye bilgilendirmediğinden, yüz binlerce hatta milyonlarca emekli, ev hanımı, işsiz ve engelli, bu avantajdan yararlanamıyorlar.

 

FARKLI UYGULAMALAR

Bu kesimin bir bölümü, kendilerine yasalarla tanınan sıfır oranlı emlak vergisinden yararlandırılmıyorlar.
Oysa bırakın yararlandırmayı, haksız yere daha önce tahsil ettikleri emlak vergisini de iade etmeleri gerekiyor. Emekli, ev hanımı ya da işsiz vatandaş, belediyeye gittiğinde “Yok böyle şey” diye savuşturuluyorlar. Ellerindeki gazete yazısını gösterenlere, “o yazı yanlış” diyorlar.
Bu kez okuyucu bize yazıyor;
“Hocam, falanca belediye sizin yazıya yanlış diyor. Ne yapalım?”
Hani Anadolu’da “hem suçlu hem güçlü” diye bir söz var ya aynen öyle.. Hem mevzuatı bilmiyorlar, hem de doğru yazıya “yanlış” diyorlar!..

KİME İNANMAK GEREKİYOR?

Ortada bir yasa maddesi, bir tebliğ ve Maliye Bakanlığı’nın bir özelgesi varsa, bunlara itibar etmek gerekiyor. Olayımızda da bunların hepsi var.
Sözü uzatmadan sıralayalım.
1) Emlak Vergisi Kanunu Madde 8:
Olayın yasal dayanağını açıklayan bu maddeye göre;
a) Hiç bir geliri olmayanlar (işsizler ve ev hanımları) ile geliri kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıktan ibaret bulunan emekliler ve (geliri olsa bile) engelliler,
b) Türkiye sınırları içinde brüt 200 m2’yi geçmeyen tek meskene sahip olmaları halinde,
bu meskenleri için sıfır oranlı vergi öderler.
2) 38 Seri No.lu Emlak Vergisi Kanunu Genel Tebliği:
Sıfır oranlı emlak vergisi uygulama esaslarını açıklayan tebliğ.
3) Maliye Bakanlığı’nın 11 Nisan 2011 tarih 006.01-258 sayılı Özelgesi:
Bu özelge ile indirimli bina vergisi oranından yararlanabilmek için verilecek bildirimde bir süre belirlenmediği ve söz konusu uygulamadan, “düzeltme zamanaşımı süresi” göz önünde bulundurulmak suretiyle, geçmişe yönelik olarak yararlanılmasının mümkün olduğu açıklanıyor.
Bazı belediyeler, emeklilere ve ev hanımlarına “Eşinizin geliri var, yararlanamazsınız” diyorlar. Oysa Maliye Bakanlığı, 12 Nisan 2011 Tarih ve EVK-2010-5-30 sayılı özelgesi ile “Eş ve çocuğun gelir veya meskene sahip olmasının, sıfır oranlı emlak vergisine engel teşkil etmediğini” açıkladı.

NE YAPMAK GEREKİYOR?

Yukarıdaki açıklamalardan ve dayanağı olan yasa maddesi, genel tebliğ ve özelgelerden de fark edileceği gibi, konu çok açık ve net.
Emeklilerin 38 No.lu, ev hanımları ve işsizlerin de 44 No.lu Emlak Vergisi Tebliği’nde yer alan, bir örneğini de belediyelerden ücretsiz alabilecekleri formları doldurup ilgili belediyeye vermeleri gerekiyor.
Hemen ardından da ilgili belediyeden düzeltme yoluyla 2007, 2008, 2009, 2010 ve 2011 yıllarına ait ödedikleri emlak vergisinin iadesini talep etmeleri gerekiyor.
Belediyeler, bu iadeleri yapmak zorundalar. Çünkü ilgili yasa ve tebliğlerde ve bu işin patronu olan Maliye’nin özelgesinde “vergileri iade edeceksin” deniliyor..

Yeni alınan evin 5 yıllık vergi muafiyeti var

KONUT olarak kullanılan bina veya apartman dairelerinin, emlak vergisi değerinin 1/4’ü,
inşaatlarının sona erdiği yılı izleyen yıldan itibaren 5 yıl süre ile emlak vergisinden muaf oluyor (Emlak Vergisi Kanunu, Md.5).
Bu binaların el değiştirmesi halinde, yukarıdaki muaflık kalan süre için de uygulanır.
ÖRNEK: Ahmet Bey, 2008 yılında inşaatı biten daireyi aynı yıl satın almış, 2011 yılında da Mehmet Bey’e satmıştır.
Bu durumda,
- Ahmet Bey için 2009, 2010 ve 2011 yıllarında evin emlak vergisi değerinin 1/4’ü emlak vergisinden muaf olacak.
- Mehmet Bey ise 2012 ve
2013 yıllarında, 1/4’lük muafiyetten yararlanabilecektir.

GEÇMİŞ YILLARIN EMLAK VERGİSİ

Satın alınan gayrimenkulün emlak vergisi borçlarından, satıcı sorumlu olduğu gibi alıcı da sorumlu oluyor (Emlak Vergisi Kanunu Md. 30/son). O nedenle gayrimenkul alırken, emlak vergisi borcu olup olmadığını araştırmakta fayda var.
Ayrıca, gayrimenkulün satıldığı yıla ait emlak vergisini satıcının ödemesi gerekiyor. Alıcının mükellefiyeti, bir sonraki yıl başlıyor.

Gayrimenkulün değeri ile kira geliri ilişkisi

KİRAYA verilen konut veya işyerinin, “emlak vergisi değeri” ile “beyan edilecek kira tutarı”
arasında bir ilişki var.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 73. maddesine göre, kiraya verilen gayrimenkuller örneğin konut ve dükkanlar için beyan edilmesi gereken en az kira “emsal kira bedeli” kadar olacak.
Emsal kira bedeli ise, kiraya verilen gayrimenkulün emsal kira bedelinin yüzde 5’i oluyor.
Bu tutarın altında kira beyan edilmesi durumunda, gayrimenkulün emlak vergisi değerinin yüzde 5’i üzerinden, “beyanı gereken kira tutarı” hesaplanıyor.
Konutlarda; anne-baba, kardeş, çocuk ve toruna bedelsiz kiralama veya düşük bedelle kiralama mümkün. Ancak kayınvalide, kayınpeder, amca, dayı, teyze, hala, görümce, baldız, bacanak gibi yakınlara veya arkadaşlara bedelsiz ya da düşük bedelle kiralama kabul edilmiyor. Bunlar için emlak vergisi değerinin yüzde 5’i oranında kira beyanı isteniyor.
Ancak kiralanan gayrimenkulün işyeri olması durumunda, bedelsiz veya düşük bedelle kiralama hiç kimse için kabul edilmiyor (Emsal kira bedeli konusunda ayrıntılı açıklama ve örnek uygulamalar için 9 Mart 2012 tarihli yazımıza da bakılabilir).

DEVRE MÜLKLERİN EMLAK VERGİSİ

Devre mülklerin emlak vergileri de ödenmek zorunda. Örneğin 15 günlük bir devre mülk için hisse oranı 1/24 olacağından, emlak vergisinin hisseye isabet eden kısmı ödenmek durumunda.

Emeklinin yazlık evinin emlak vergisi

EMEKLİ, ev hanımı veya işsizlerin, yazlık evleri, dağ evleri veya ara sıra dinlenmek amacıyla gittikleri diğer evlerin emlak vergisi özellik taşıyor.
Ara sıra örneğin birkaç hafta veya birkaç aylığına dinlenmek amacıyla gidilen bu evler, indirimli yani “sıfır oranlı” emlak vergisinden yararlandırılmıyor.
Ancak bu evlerde yaz-kış sürekli oturulması durumunda, sıfır oranlı emlak vergisinden yararlanılabiliyor.

Şükrü KIZILOT

Enerji verimliliği ve ısı yalıtımı ile 'Daha iyi bir dünya'


Filli Boya Yalıtım Grubu ve WWF-Türkiye ve işbirliğiyle yürütülen, iklim değişikliği ve enerji verimliliği konusunda ülkemizde farkındalık yaratmayı ve Karbon Ayak İzi’ni azaltmak için ısı yalıtımı başta olmak üzere alabileceğimiz önlemler hakkında kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçlayan “Daha İyi Bir Dünya” projesinin ikinci durağı Bursa oldu.

“Daha İyi Bir Dünya” projesi kapsamında, 13 Haziran 2012 tarihinde gerçekleştirilen; Nilüfer Belediye Başkan Vekili Kerem Samuk Betek Yalıtım Grubu Genel Müdür Yardımcısı Gülay Dindoruk ve WWF-Türkiye Doğa Koruma Direktörü Sedat Kalem’in konuşmacı olarak katıldığı “Binalarda Isı Yalıtımı” konulu seminere …. aşkın kişi katıldı. Seminerde, iklim değişikliğinin nedenleri, etkileri ve Karbon Ayak İzi’ni azaltmak için ısı yalıtımı başta olmak üzere günlük hayatımızda alabileceğimiz önlemler Bursalılarla paylaşıldı.

Isı yalıtımının tüm dünyada kabul gören en önemli enerji tasarrufu yöntemlerinden biri olduğunun vurgulandığı seminerde, Türkiye’deki tüm binaların ısı yalıtımlı olması halinde 1 yılda 6 adet kömür santralinin çıkardığı sera gazı emisyonunun bertaraf edilebileceği belirtildi.

WWF-Türkiye ve Filli Boya Yalıtım işbirliğinde, iklim değişikliğiyle mücadele ve enerji verimliliği konularında farkındalık yaratmak ve Karbon Ayak İzi’ni azaltmak için ısı yalıtımı başta olmak üzere alabileceğimiz önlemler hakkında kamuoyunu bilgilendirme amacıyla yola çıkan “Daha İyi Bir Dünya” projesinin ikinci durağı Konya’nın ardından Bursa oldu.

Nilüfer Belediyesi ve Bursa Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile işbirliğinde 13 Haziran 2012 tarihinde Uğur Mumcu sahnesinde düzenlenen seminer, kamu kurum ve kuruluşları ve meslek odaları başta olmak üzere halkın yoğun ilgisi ile gerçekleştirildi.

WWF-Türkiye ve Filli Boya Yalıtım grubu yetkilileri tarafından küresel iklim değişikliği ve ısı yalıtımı konularında bilgilerin aktarıldığı seminerde iklim değişikliğinin nedenleri, etkileri ve iklim değişikliğiyle mücadele için günlük hayatımızda yapabileceğimiz basit değişiklikler ile alabileceğimiz önlemler katılımcılara aktarıldı. İklim değişikliği ile mücadelede enerji verimliliği ve ısı yalıtımının önemi, enerji verimliliği konusunda Türkiye’deki mevcut durum, yasal düzenlemeler, atılması gereken adımlar ve alınması gereken önlemler tartışıldı.




WWF-Türkiye Doğa Koruma Direktörü Sedat Kalem, yaptığı açılış konuşmasında günümüzde sera gazı emisyonlarının atmosferdeki seviyesinin doğanın kabul edebileceğinin bin katı daha hızlı arttığını vurgulayarak bireysel olarak atacağımız adımların iklim değişikliğiyle mücadeledeki önemini vurguladı. Kalem, “Küresel iklim değişikliği, bugün dünyanın karşı karşıya bulunduğu en büyük çevre ve kalkınma sorunu olarak kabul edilmektedir. 21. yüzyılda doğal kaynaklarımızın korunması ve sürdürülebilir kullanımı konularını artık birer “arka plan” konusu olarak değil, başlı başına bir hedef ve öncelik olarak ele alma ve bu sorumluluk duygusuyla hareket etme zorunluluğumuz bulunmaktadır. Bu sebeple, küresel iklim değişikliği ile mücadelede, hükümetler ve iş dünyasının atması gereken stratejik adımların yanı sıra, bireylere de ciddi sorumluluklar düşmektedir. Günümüzde, başlıca sera gazlarından biri olan karbondioksitin atmosferdeki miktarı, doğanın kabul edebileceği miktarın çok üzerindedir. Enerji ihtiyacını, dolayısıyla sera gazı emisyonlarını azaltmanın kısa vadede en ekonomik ve etkin yolu enerji verimliliğidir. Bu kapsamda Filli Boya ile yürüttüğümüz “Daha İyi Bir Dünya” projesi, küresel iklim değişikliğinin ekosistemler, toplumlar ve ekonomiler için yarattığı olumsuz etkilere dikkat çekmeyi ve Karbon Ayak İzi’mizi azaltmanın önemi konusunda toplumda farkındalık yaratmayı amaçlıyor.” dedi.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİYLE MÜCADELEDE İLK ADIM “ISI YALITIMI”

Toplantıda küresel iklim değişikliğinin nedenleri ve enerji verimliliği konusunda konuşan WWF-Türkiye Doğa Koruma Yönetmeni Mustafa Özgür Berke, Türkiye’nin enerji kaynaklarının verimli kullanılmaması sonucu enerji yoğunluğu yüksek ülkelerden birisi olduğunu vurguladı ve şöyle devam etti:
“Ülkemizde binalarda %30, sanayide %20, ulaşımda %15 oranında enerji tasarruf potansiyeli bulunuyor. Binalarda tüketilen enerjinin en büyük payı ise ısıtmadan kaynaklanıyor. Konutlarda toplam enerjinin %70’i ısıtma ve soğutma için tüketiliyor. Bu yüzden ‘yalıtım’ enerji tasarrufu için en önemli araçlardan birisi olarak karşımıza çıkıyor. Bunu su ısıtma, elektrikli ev aletleri ve aydınlatma takip ediyor. Aslında günlük hayatımızda çok önemsemediğimiz küçük ayrıntılar toplanarak bir bütünü oluşturuyor. Bu yüzden bizler bireysel olarak yapacağımız küçük değişikliklerle enerji tasarrufunda önemli kazanımlar elde edebiliriz.” dedi.


Filli Boya Yalıtım Grubu Genel Müdür Yardımcısı Gülay Dindoruk ise yaptığı sunum ile ısı yalıtımı ile sağlanabilecek enerji tasarrufunun önemine rakamlarla dikkat çekti. Ülkemizdeki binaların sadece %10’unun yalıtımlı olduğunu söyleyen Dindoruk, Türkiye’deki tüm binaların ısı yalıtımlı hale getirilmesiyle yılda 15 Milyar TL’ye eşdeğer enerji tasarrufu sağlamanın mümkün olduğunu belirtti. “Isı yalıtımı, kişilerin küresel iklim değişikliği ile mücadelesinde enerji verimliliği açısından diğer tüm yöntemler arasında en etkili olanıdır. Binalarınızın ısı yalıtımını artırarak ısıtma ve soğutma giderlerini düşürebilir, sağlayacağınız maddi kazanç ve konforun yanı sıra evinizin emisyonlarını azaltarak iklim değişikliğiyle mücadeleye katkıda bulunabilirsiniz. Bursa, iklimi itibarı ile kışları oldukça soğuk, yazları ise sıcak bir ilimiz. Isı yalıtımı ile Bursa’da ortalama bir apartman dairesinin yıllık 1400 m3 olan doğalgaz sarfiyatını %52 oranında azalmak mümkün. Daire başı yılda elde edilen tasarruf 605 m3 doğalgaza eşdeğerdir. Küresel iklim değişikliğinin en öncelikli sebebi doğalgaz, kömür, petrol gibi fosil yakıtların yanması sonucu atmosfere salınan sera gazları olduğu için, ısı yalıtımı ile elde edilen yakıt tasarrufu ile çok önemli miktarlarda sera gazı atmosfere salınmamış oluyor. Bursa’da ortalama bir apartman dairesinin ısı yalıtımı ile yılda 1.45 ton karbondioksit eşdeğeri sera gazı atmosfere salınmamış oluyor. Bu, daire başı 260 adet 30 yaşında karaçam ağacının bir yılda soğurduğu karbondioksite eşdeğerdir. Isı yalıtımı yaptırmak ile hem bu sayıda ağaç içeren bir ormanlık alanın atmosfere sağladığı katkıya eşdeğer bir katkı sağlamış oluyor, hem de aile bütçemize ve ülkemizin cari açık ile mücadelesine katkı sağlamış oluyoruz.” dedi.


Türkiye’deki binaların hepsi yalıtımlı olsaydı 1 yıl içinde neler olurdu?

Türkiye’deki bütün binalara yalıtım yapıldığı taktirde ısınmadan elde edilecek olan yıllık emisyon azaltımı ile Türkiye’deki otomobillerin %90’ının bir yıl boyunca oluşturduğu emisyonlardan ve 6 kömür santralinin bir yıl boyunca saldığı emisyonlardan bertaraf edilmesi sağlanır. Ayrıca Türkiye’deki tüm binaların ısı yalıtımlı hale getirilmesi ile elde edilecek olan yıllık emisyon azaltımı 6 Belgrad Ormanı büyüklüğündeki bir ormanda yer alan ağaçların ömürleri boyunca depoladıkları sera gazı miktarına eşdeğerdir.



BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
Sera gazlarının atmosferdeki seviyesi, doğanın kabul edebileceğinin 1000 katı daha hızlı artmaktadır.
Kasırga, sel, kuraklık gibi beklenmeyen hava olayları son 30 yılda iki katına çıkmıştır.
Son yüzyılın en sıcak ve en kurak yazları son 8 – 10 yıl içinde yaşanmıştır. Sıcaklık ölçümleri
ile elde edilen bu sonuçları bazı buzul erime olayları da desteklemektedir. Güney Kutbu’ndan şimdiye kadar görülmemiş büyüklükte buzul parçaları koparak ayrılmış, son 30 yılda İzlanda Buzulları’nda şimdiye kadar görülmeyen bir hızda erimeler yaşanmış, Himalaya ve Alpler’de buzul erime süreçleri hızlanmıştır.
İklim değişikliği sonucu suların ısınmasıyla sudaki oksijen ve besinler azalmakta, böylece sular balıkların üremesi açısından elverişsiz hale gelmektedir.
Yeryüzünde 1.6 milyar insanın, su kaynaklarının yanlış kullanımı, kirlilik, alan kaybı gibi nedenlerden dolayı su kaynaklarına erişimi kısıtlıdır
Türkiye’de sulak alanlarımızın yarısı (üç Van Gölü büyüklüğünde bir alan) son 50 yılda ekonomik ve ekolojik işlevini yitirmiştir
Dünyada her 13 dakikada bir tür yok olmaktadır. 1974’ten beri karasal canlı türlerinin popülasyonunda %31, tatlı su canlılarının popülasyonunda %28, denizlerdeki canlı türlerinin popülasyonunda ise %27 düşüş gözlemlenmiştir.
Türkiye küresel iklim değişikliğinden en çok etkilenecek olan ülkeler arasında yer almaktadır.
Türkiye ulusal biyolojik kapasitesini %100 oranında aşmış durumdadır. Buradaki en büyük pay Karbon Ayak İzi’dir.

Dünyanın en dar binası 120 santimetre

Dünyanın en dar binası 120 santimetre




Dünyanın en dar binası 120 santimetre

Dünyanın en dar binası yükselmeye başladı. Bina, iki apartman arasında 120 santimetrelik boşluğa inşa ediliyor.
Dünyanın en dar binasının inşasına, Polonya’nın başkenti Varşova’da başlandı.

İki apartman arasında 120 santimetrelik boşluğa inşa edilen binada, İsrailli yazar Edgar Keret yaşayacak.

Mimar Jacub Szczeny, binayı kentlerde boşlukların kullanımına dikkat çekmek için tasarladı.

Euronews'ın haberine göre; binanın, 20 Ekim’de tamamlanması bekleniyor.

Emlakçı seçiminizi iyi yapın!

Emlakçı seçiminizi iyi yapın!
 
Özellikle gayrimenkulün değerini hiçbir zaman düşmeyeceğinin altını çizen Birol Polat, ''Ülkemizde toplam yatırımların yüzde 60'ını gayrimenkul (emlak) yatırımları oluşturmaktadır. Uzun vadede bakıldığında kazandıran tek yatırım aracı olma özelliğini bu güne kadar hiç kaybetmemiştir. Gelişmiş ülkelerde en seçkin ve itibarlı mesleklerin birini emlakcılık oluşturmaktadır.
Batı ülkelerinde büyük bir oranda emlak müşavirleri, emlak danışmanları tarafından gayrimenkul ile ilgili tüm iş ve işlemler yapılmaktadır. Ülkemizde ise gayrimenkul sektörü uzun yıllar örgütsel ve kurumsal olarak gelişmemiş, sürekli tali yapılan bir iş kolu olarak görülmüştür" dedi.


Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın T.S.E. tarafından hazırlanan TS.11816 Emlak Komisyonculuğu Hizmetleri Genel Kurallar Standardı Tebliği ile ilgili Halk Eğitim Merkezi tarafından kurslar düzenlendiğine dikkat çeken Polat, "Emlakçıların bürolarının çalışma ortamlarının nasıl olacağı teknik bilgileri, imar ve kadastro harita bilgileri, pazarlama teknikleri, kat mülkiyeti, emlak beyannameleri, kiralama konuları ve tapu sicili mevzuatları anlatılmakta ve öğretilmektedir.


Yıllarını verip ömrünü çürüten insanlarımız, başını sokacak bir ev alırken veya yatırım yaparken, kazandıran bir gayrimenkul alabilmelerini sağlamak veya gayrimenkulü satacak olanları yanıltmamak emlakçıların işidir. Bugün emlak sektörü olarak geldiğimiz nokta çokta iç açıcı değildir. TS 11816 standardı çizgisinin altında açılan veya çalışan emlakçıların sayısı gün geçtikçe artmıştır. Bir masa, sandalye, telefon koyarak bu işi yürütmektedirler.


Züccaciyeci, bakkal, konfeksiyoncu, terzi, berber, lokantacı gibi başka işte uğraşanlar da vitrinlerinde bile gayrimenkul ilanları asmaktadır. Gayrimenkul alışverişi yapacak olanların emlakçı seçimini iyi yapmaları gerekmektedir. Emlakçılarda emlak belgesi ve T.S.E. hizmet yeterlilik belgesinin olup olmadığına dikkat edilmelidir. Tapu sicil müdürlüğünden gayrimenkul üzerinde ipotek, haciz, şerh gibi pürüzlerin olup olmadığına bakılmalı, gayrimenkulün bulunduğu belediyeden imara aykırı olup olmadığı öğrenilmelidir" şeklinde görüş ortaya koydu

Birol Polat
Birol Polat Gayrimenkul Danışmanlık şirketi

Ev alana kıdem tazminatının yarısı ödenecek

Ev alana kıdem tazminatının yarısı ödenecek

SON GÜNLERDE en çok tartışılan konulardan biri de kıdem tazminatı..

 

Yakında yapılması düşünülen bir düzenleme ile kıdem tazminatı konusunda önemli değişiklikler yapılacak. Ev alanlara, hak ettikleri kıdem tazminatının yarısı ödenecek.

EMEKLİLİK GÖZETİM MERKEZİ

Kıdem Tazminatı Fonu ile ilgili Kanun Taslağı’na göre;
- İşverenler, işçinin prime esas aylık brüt kazancının “yüzde 4’ünü” kıdem primi olarak, Emeklilik Gözetim Merkezi adına açılan hesaba yatıracaklar (işverenin yıllardır ödediği İşsizlik Sigortası Primi oranı da 1.5 puan azalarak yüzde 2’den binde 5’e inecek).
- İşverenler, yüzde 4’lük bu prim yükümlülükleri nedeniyle, işçilerin ücretlerinden herhangi bir indirim veya kesinti yapamayacaklar.
- Bu hesaptaki tutarlar, işveren tarafından seçilen, kıdem tazminatı konusunda ruhsat verilen emeklilik şirketine aktarılacak.
- Emeklilik şirketi, kıdem primlerini, iki gün içinde yatırıma yönlendirecek.
- Kıdem primlerinin yatırılacağı şirketin seçimi işveren, bu primlerin değerlendirileceği fonların seçimi ise işçi tarafından yapılacak.

TAZMİNATA HAK KAZANMA

1. Yarısını Çekmeye Hak Kazananlar:
- 15 yıl sigortalılık süresini dolduran ve adlarına 3.600 gün prim ödenenler,
- Para çekme hakkının ikinci ve sonraki kullanımlarında, adlarına 1.800 gün prim ödenenler,
- Konut edinenler,
Bireysel kıdem tazminatı hesabında biriken tutarın “yarısını çekmeye” hak kazanacaklar.
“Konut edinenlere” kıdem tazminatının yarısının ödenmesi, olumlu bir yaklaşım. Ancak yarısı yerine tamamı ödense daha anlamlı olurdu.
2. Tamamını Çekmeye Hak Kazananlar:
- Emekli olanlar ya da malullük aylığı bağlananlar.
- Beş yıl boyunca adlarına açılan bireysel kıdem hesabına, kıdem primi tahakkuk ettirilmemesi halinde talepleri üzerine, bireysel kıdem hesabında biriken tutarın tamamını çekmeye hak kazanırlar.
- İşçinin ölümü halinde, biriken tutarın tamamı mirasçılarına ödenecek.

VERGİ GELİYOR

Bireysel kıdem tazminatının yarısının ya da tamamının çekilmesine hak kazanılması halinde, yapılan ödemelerin içindeki irat tutarı, “menkul sermaye iradı” sayılacak.
Menkul sermaye iradı da tasarı yasalaştıktan sonra belirlenecek bir oranda “stopaja” yani vergi kesintisine tabi tutulacak.
“Kıdem tazminatı tavanı” ise, her yıl, TÜFE oranında artırılacak.

Gayrimenkulün satış bedeli ve tapu değeri

Gayrimenkulün satış bedeli ve tapu değeri

NORMAL koşullar altında, gayrimenkulün gerçek satış bedeli ile tapuda gösterilen değerinin aynı olması gerekir.

Ancak, bazı durumlarda her ikisi de farklı olabilir.

ASGARİ DEĞERİN YÜKSEK OLMASIGayrimenkulün, emlak vergisi asgari değeri, gerçek satış bedelinin üzerinde olabilir.
ÖRNEK: İstanbul’daki bir gayrimenkulün satış bedeli 600 bin TL ancak emlak vergisi asgari değeri 850 bin liradır.
Bu durumda, tapu harcına esas olacak alım-satım bedeli 850 bin TL olacaktır.

Ancak “değer artışı kazancının çıkması” veya başka nedenlerin söz konusu olması durumunda; “gerçek alım-satım bedeli”nin tapu senedinde ayrıca gösterilmesi talep edilebilir. Bu durumda, tapu harcına esas olan tutar (yani emlak vergisi asgari değeri) üzerinden harç alınır ancak tapu senedine de “gerçek alım-satım bedeli” yazdırılır (Maliye Bakanlığı’nın 24.02.1999 tarih ve 664 sayılı özelgesi).

DAHA AZ VERGİ VE HARÇGayrimenkulün, tapu harcına esas değerinin düşük gösterilmesinin ana nedeni,
“daha az vergi ve tapu harcı” ödenmesi ile ilgilidir.
Özellikle KDV oranının yüzde 18 olduğu gayrimenkullerde, alıcının da ısrarlı talebi olabilmektedir.
ÖRNEK: İstanbul’da 900 bin liraya satılan bir 180 m2’lik gayrimenkulün, tapuda 500 bin lira gösterilmesinin, alıcı ve satıcı firma yönünden sonuçları aşağıdaki gibidir.

1. Alıcı Yönünden:

a) Daha Az KDV Ödenmesi:

900 bin liranın yüzde 18 KDV’si 162 bin liradır.
500 bin liranın yüzde 18 KDV’si ise 90 bin liradır.
Bu durumda, gayrimenkulün, alım-satım bedelinin 900 bin lira yerine 500 bin lira gösterilmesinin, alıcı yönünden “72 bin TL daha az KDV ödeme” gibi bir avantajı var.

b) Daha Az Tapu Harcı Ödenmesi:

900 bin liranın binde 16,5 “tapu harcı” 14.850 TL’dir.
500 bin liranın binde 16,5 “tapu harcı” 8.250 TL’dir.
Bu durumda, gayrimenkulün alım-satım bedelinin 900 bin lira yerine 500 bin lira gösterilmesinin, alıcı yönünden “6.600 TL daha az tapu harcı ödeme” gibi bir avantajı var.

2- Satıcı Yönünden:

a) Daha Az Tapu Harcı Ödenmesi:
Sağlanan avantaj, alıcının aynısı yani 6.600 TL olmaktadır.
b) Gelir ya da Kurumlar Vergisi Yönünden:
Satış bedelinin 900 bin lira yerine 500 bin lira gösterilmesi sonucu;
- Açıktan alınan 400 bin lira gelir kaydedilmediği için gelir veya kurumlar vergisi ödenmeyecek.
- Kurumlar vergisi mükellefi inşaat şirketlerinde, kâr dağıtımı nedeniyle uygulanan yüzde 15 stopaj da alınamayacak.
- Açıktan gelir elde edilmesi, açıktan taşeron, işçi ücreti, malzeme vs. bedeli ödenmesine de olanak sağlayabileceği için “kayıt dışı” işlemler artabilecek.
Bir gayrimenkul için yapılan yukarıdaki hesaplamanın, 10 ya da daha fazla sayıda gayrimenkul için düşünülmesi, olayın boyutlarını daha net olarak ortaya koyacaktır.

DENETİM ÇÖZÜM MÜ?
Maliye Bakanı’nın geçtiğimiz hafta içinde yaptığı açıklamada, gerçek satış bedeli düşük gösterilen gayrimenkullerin, “mercek altına” alınıp denetleneceği belirtildi.
Denetim olayı, düşük bedelle satışı belli ölçüde frenleyebilir.
Ancak bu olayda, kalıcı çözüm için “ağaçlarla uğraşmayıp ormanı görmek” gerekiyor.
Konutlarda KDV oranlarının yükseltilmesi için çalışmalar yapıldığı şu günlerde, bırakın oran yükseltmeyi aksine düşürülmeli. Sadece KDV değil, “tapu harcı” oranı da düşürülmeli..
Fransızların güzel bir sözü var;
“Fazla vergi, vergiyi öldürür..”

Şükrü KIZILOT

ArkiPARC 2013′ün Teması: Cumhuriyet’in 100′üncü Yılına 10 Kala Gayrimenkul

10-11 Nisan 2013 tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek olan ArkiPARC 2013′ün teması açıklandı.
2008′den bu yana gayrimenkul sektörünü bir araya getiren ArkiPARC, 10-11 Nisan 2013 tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde düzenleniyor. Etkinliğin teması “Cumhuriyetin 100′üncü Yılına 10 Kala Gayrimenkul” olarak belirlendi.
Türkiye’nin gelecek vizyonunda ekonominin lokomotifleri arasında yer alan gayrimenkul sektörünün yaklaşımı büyük önem taşıyor. Kentler gelişirken altyapı ve ulaşım yatırımları, yeni konut alanları, sağlık ve eğitim tesislerine olan ihtiyaçlar artıyor.ArkiPARC 2013, gayrimenkul sektörünün ilerlemesi ve 2023 Türkiye’sinin gayrimenkul atılımlarının bugünden yapılmasında kamunun üstlendiği rolü gündeme getirecek.
10 kala: Büyüme Hedefleri
Gayrimenkul sektörü değişimi hızlandırmada da önemli bir katalizör görevini üstleniyor. Yeni yatırımların hangi alanlarda yer alacağı, kentlerin dönüşümünde üstlenilecek rol önümüzdeki on yılın gayrimenkul alanındaki çalışmaların temelini oluşturacak.
10 kala: Yeni Oyun
Kentsel gelişim alanında yeni oyuncular kimler? Vizyonları, amaçları ve stratejileri neler? Hangi yenilik ve finansal modeller daha yaşanabilir şehirleri mümkün kılar? Hangi uzun vadeli planlar yoluyla şehirin özel alanlarında da kamu çıkarlarını güvence altına alabilirsiniz? Ve belki de en önemlisi: Yeni yaklaşımlar geleceğin kentlerinin yaşam kalitesini nasıl değiştirecek? Gayrimenkul sektörünü harekete geçiren dinamikler ve yeni yasal düzenlemeler ArkiPARC 2013′te dünyadan örnekler ile gündeme gelecek.
ArkiPARC 2013’te katılımcılar, gayrimenkul sektörü içindeki yeni rollerini ve olası işbirliklerini keşfetme şansını yakalarken, Dünya’da ve Türkiye’de güncel kentsel ve yapı ölçeğindeki güncel sorunları tartışacaklar. Sponsorluk görüşmelerinin sürdüğü ArkiPARC 2013 katılımcıları ayrıca, kamu sektöründeki yetkililerle bir araya gelerek projelerini etkili bir kitleyle paylaşma olanağı da bulabilecekler.
Ayrıntılı bilgi ve kayıt için www.arkiparc.com

KENTSEL Dönüşüm için Ekim’de Düğmeye Basılacak

Milliyet Gazetesi’nden Yavuz Karaman’ın haberine göre kentsel dönüşüm konusunda ilk adımlar ekim ayında atılacak.
Yasası çıkmasına rağmen henüz uygulamaya geçilmeyen kentsel dönüşümde ilk yıkımlar ekimde yapılacak. 30 ilde kamu binalarından başlayacak yıkımların startını ise Başbakan Erdoğan verecek.
Türkiye’nin geleceğini yeniden şekillendirmeyi hedefleyen afet riski altındaki alanların kentsel dönüşümün ekim ayında başlayacağı açıklandı.
Dönüşüme ilk etapta İstanbul ve İzmir gibi birinci derece deprem kuşağında bulunan yerlerden başlanacak. Kentsel dönüşümde yıkımlara öncelikle kamu binalarından başlanacak. Dönüşüm kapsamındaki 7 milyon binanın yıkımında, iş makinelerinin yanı sıra dinamit başta olmak üzere çeşitli patlatma yöntemleri de kullanılacak.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılacağı törenle başlayacak kentsel dönüşüm çalışmalarıyla birlikte, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Kocaeli’nin aralarında bulunduğu yaklaşık 30 ilde, aynı anda çok sayıda yıkım gerçekleştirilecek.

Bakanlar Kurulu karar verecek

Dönüşümün yapılacağı riskli alanlar, gerekli belgeleri içerecek şekilde hazırlanan dosyaya istinaden, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın görüşü alınarak belirlenecek. Hazırlanan dosya ve görüş, Bakanlar Kurulu kararı alınmak üzere Bakanlığa gönderilecek. Bakanlıkça, yapılacak inceleme sonucunda uygun görülen talepler, teklif olarak Bakanlar Kurulu’na sunulacak.
Rezerv yapı alanı da gerekli belgeleri ihtiva eden dosyaya istinaden, Maliye Bakanlığı’nın uygun görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenecek. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, riskli alana ilişkin görüşünü 15 gün, Maliye Bakanlığı ise rezerv yapı alanına ilişkin görüşünü 30 gün içinde bildirecek.
Riskli yapılar, idarece veya müracaatları üzerine lisanslandırılacak üniversiteler, inşaat, jeoloji ve jeofizik mühendisleri odaları, Yapı Denetimi Hakkında Kanun uyarınca faaliyet gösteren yapı denetimi kuruluşları ile lisanslandırılacak kurum, kuruluş ve şirketleri tarafından tespit edilecek.
Bakanlık, riskli yapı tespitine ilişkin faaliyetleri denetleme yetkisine sahip olacak. Aykırılık görülmesi halinde lisans iptal edilecek.

İtiraz süresi 15 gün

Riskli yapı tespitine ilişkin raporların bir örneği, tespit tarihinden itibaren en geç 2 gün içinde, tespiti yapan lisanslandırılmış üniversite, meslek odası, kurum, kuruluş ve şirketçe tespite konu yapının bulunduğu ildeki çevre ve şehircilik müdürlüğüne gönderilecek.
Müdürlük, raporları inceledikten sonra riskli tespit edilen yapıları, tapu kütüğünün beyanlar hanesinde belirtilmek üzere tespit tarihinden itibaren en geç 10 iş günü içinde ilgili tapu müdürlüğüne bildirecek ve bu konuda Bakanlığa bilgi verecek.
Riskli yapı tespitine karşı malikler veya kanuni temsilcilerince 15 gün içinde, yapının bulunduğu yerdeki müdürlüğe verilecek dilekçeyle itiraz edilebilecek.
Riskli yapı tespitlerine yapılacak itirazları değerlendirmek üzere ihtiyaca göre Bakanlıkça gerekli görülen yerlerde yeteri kadar teknik heyet oluşturulacak. Teknik heyet, üniversitelerden bildirilen 4 üyeyle en az 2′si inşaat mühendisi olmak üzere, Bakanlık teşkilatında görev yapan 3 üyenin katılımıyla 7 üyeden meydana gelecek.
Teknik heyet, görüşülecek dosya sayısı ve olağanüstü durumları da göz önüne alarak ayda en az bir defa toplanacak. En az 6 üyenin katılımıyla toplanacak teknik heyet, üyelerin çoğunluğuyla karar alacak, oyların eşitliği halinde heyet başkanının taraf olduğu görüş çoğunlukta sayılacak.
Taşınmazların değerinin tespiti
Taşınmazın değeri, idare bünyesinden en az 3 kişiden teşkil olunacak kıymet takdir komisyonları marifetiyle veya hizmet satın alınmak suretiyle tespit edilecek.
Söz konusu değer, taşınmaz değerleme konusunda uzman kişi, kurum veya kuruluşlardan bilgi alınarak ve mahallenin emlak alım satım bürolarından alınacak bilgilerden de faydalanılarak, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’ndaki ilgili maddenin esaslarına göre belirlenecek.
Bu şekilde yapılacak hesaplama sonucunda taşınmaz malikinin idareden alacağı olursa bu meblağ, taraflar arasındaki anlaşmaya istinaden, idarece, nakdi olarak veya idarenin kamu hizmetine tahsis edilmemiş taşınmazlarından verilerek ya da imar hakkının başka alana aktarılmasıyla ödenebilecek. İdareye borçlu olması halinde bu borca konu meblağ, taşınmaz malikince idareye taksitle ödenecek.
Birden fazla konut veya iş yeri alma hakkının olması halinde birden fazla konut veya iş yeri verilmek üzere sözleşme yapılabilecek. Böyle bir durumda taşınmaz malikinin idareye borçlanması halinde ödemeler, verilecek konut veya iş yerinin tespitine yönelik gerçekleştirilecek noter kurası sonrası, idarece belirlenecek takvime göre peşin olarak yapılacak.
Müdürlükler kurulacak
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kentsel dönüşümü büyük illerde daha hızlı sonuçlandırmak için İstanbul, Bursa ve İzmir’de Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Müdürlükleri kuracak. Merkez teşkilata bağlı çalışacak müdürlüklerde uygulamalar konusunda ihtisas sahibi personel görev alacak.

Tespit için ne kadar verilecek?

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın riskli bina tespitlerinde, Döner Sermaye İşletmesi Müdürlüğü’nce belirlenen birim fiyatlar kullanılacak. Rapor, deney gibi tüm masrafları kapsayan birim fiyatlarına göre, vatandaş riskli binalarını tespitte bina kullanım alanı için her metrekareye fiyat ödeyecek.
Açıklanan birim fiyatlarına göre vatandaş, kullanım alanı 500 metrekareye kadar olan bir binada, her bir metrekare için KDV dahil 2,25 lira ödeyecek. 500 metrekare bir bina için tespit masrafı, KDV dahil 1.125 lira olacak.

100 m2′lik konut 225 TL ödeyecek

M2 fiyat (TL)
100 225
200 450
500 1.125
1000 2.000
2000 3.000
3000 4.000
4000 5.000
5000 6.000
6000 7.000
7000 8.000

Krediyle alınan konuta sigorta

Bakanlık, krediyle edinilen konutun, aynı şartı taşıyan bir başkasına devri veya satılması halinde, kredi borcunu da devredecek. Devredilmeyen kredi borcu, usulüne ve sözleşme hükümlerine göre peşin hale getirilerek tahsil edilebilecek.
Vatandaşlar, krediyle aldıkları konut veya iş yerini sigorta ettirecek. Sigorta, kredi borcu bitene kadar her yıl yenilenecek. Sigorta poliçeleri, vergi ve harçtan muaf olacak. Kredi kullananlara, geri ödeme süresince hayat sigortası yapılacak.

Kiracıya 1 yıl oturma şartı

Bakanlık, konutunu veya iş yerini kendi yapmak isteyen kiracı ya da sınırlı hak sahiplerinin kredi istemeleri durumunda, özel hesaptan kredi verebileceğini de açıkladı. Yapılan açıklamaya göre, bakanlık kredi verirken, hak sahiplerinin, yıktırılan ve kamulaştıran yapılarda en az 1 yıl ikamet etmesi şartı aranacak.

‘Alo Dönüşüm Hattı’ geliyor

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, vatandaşlardan kentsel dönüşüm konusunda gelen soruları yanıtlamak üzere “Alo Kentsel Dönüşüm Hattı”nın kurulması için yapılan çalışmalara da başladı. Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetler Genel Müdürlüğü’nde halkla ilişkiler bürosu kurulmasının planlandığı projeyle, vatandaşların kentsel dönüşüm hakkındaki soruları uzmanlar tarafından cevaplanacak.

Binası yıkılana kredi desteği

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, riskli alanda olup, binası riskli olduğu tespit edilen vatandaşlara kredi desteği ve kira yardımı yapmayı öngörüyor. Ayrıca bakanlık, vatandaşların sosyo-ekonomik durumlarını değerlendirerek, talepte bulunmaları halinde faiz desteği, sübvansiyon ve geçici konut destekleri de verecek.
Bakanlık, dönüşümde bina stoku oluşturmamak için de çalışmalar yapacak. Bu kapsamda yıkılan konutların adedi kadar konut üretilecek. Örneğin 3 katlı bina yıkılıp yerine 10 katlı bina dikilmeyecek.

2B’de Süreç Hızlandı

Kentsel Dönüşüm konusunun başlıca üç anahtar konusu 2B yasası, Afet riski altındaki alanların dönüşümüne ilişkin kanun ve mütekabiliyet konusu. Bu üç konu sıklıkla günedeme geliyor.
Orman vasfını yitirdiği gerekçesi ile satılacak alanlardan elde edilen gelirlerin nerelerde kullanılacağını Bakanlar Kurulu belirleyecek. Gelir, ağırlıklı olarak kentsel dönüşüm, afet riskinin azaltılmasında kullanılacak.
Sabah Gazetesinin haberine göre hak sahipleri ödeyemeyeceği bedeller oluştığunda hakkını satabilecek.
Haberin devamını aşağıda bulabilirsiniz.

Orman özelliğini kaybeden 2B arazilerinin satışına 100 bin başvuru geldi. Rayiç bedeller 10 ayaklı denetimle belirlenirken, “Param yok” diyen hakkını satabilecek.

Orman vasfını yitirmiş Hazine arazilerinin satışını öngören 2B çalışmalarında süreç hızlandı. Başvuru sayısı 100 bine ulaşırken Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bazı illerde 2B’ye ilişkin tespit ve güncelleme çalışmalarının henüz sonuçlanmadığını, rayiç bedelin 10 ayaklı bir denetimin sonucunda belirlendiği mesajını verdi. Şimşek, 2B arazilerinde peşin yapılacak ödemelerde yüzde 20 oranında indirim yapılacağını söyledi.
ANTALYA İLK SIRADA
Milli Emlak Genel Müdürlüğü verilerine göre, 100 bine ulaşan 2B arazileriyle ilgili başvurularda Antalya başı çekti. Bu ili İstanbul, Muğla ve Balıkesir izledi. Başvurunun yaklaşık yüzde 75′i bu illerde yapıldı. Başvuruların alınmasına 30 Ekim’e kadar devam edilecek. Rayiç bedeller başvuruların incelenip değerlendirilmesinin ardından tebligatla bildirilecek. Ödeme biçimi de bu tebligatta yer alacak. Rayiç bedel açıklandıktan sonra hak sahiplerine 3 ay süre tanınacak. Bedeli ödeyemeyenler mevcut haklarını başkasına satabilecek. İlk etapta 38 ilde 300 bin hektarlık çalışma tamamlandı. Başvuru çalışmaları tamamlanınca defterdarlıklar rayiç bedelleri duyuracak. Defterdarlıklar kendi internet sitelerinde yaptıkları duyurularla vatandaşları uyardı.
SATMA HAKKI VAR
Defterdarlıklar, kendilerinin açıkladığı ilan, yazılı tebligat dışında para karşılığı bilgi vermek isteyenlere karşı dikkatli olunmasını bildirdi. Maliye, arazilerin ortalama metrekare fiyatını Türkiye genelinde 8.5 lira, rayiç bedel 26.5 lira olarak belirledi. Bu tutara karşın hak sahipleri peşin ödemede tebligatla gönderilen rayiç bedelinin yüzde 56′sını ödeyecek. Bedelin yarısını peşin yatıranlar yüzde 63′ünü, taksitle yatıranlar da yüzde 70′ini ödeyecek. İlk etapta 38 ilde 300 bin hektarlık çalışma tamamlandı. Ardından da 17 ildeki çalışmalar başlatıldı. Bu illerde de 100 bin hektarı aşkın 2B arazisi bulunuyor.
Peşin ödeyene yüzde 20 indirim
Bakan Şimşek, peşin ödemelerde yüzde 20 oranında indirim yapılacağını belirterek, şu bilgileri verdi: “Hak sahiplerine doğrudan satılacak taşınmazların satış bedeli, rayiç bedelin yüzde 70′idir. Satış bedeli, peşin veya taksitle ödenebilecek. Satış bedelinin tamamının peşin ödenmesi halinde yüzde 20, en az yarısının ödenmesi halinde ise yüzde 10 oranında indirim uygulanacak. Geri kalanı da arsa belediye mücavir alanı içerisinde ise, en fazla 3 yılda 6 eşit taksitle, belediye mücavir alanı dışında ise en fazla 4 yılda 8 eşit taksitle faizsiz olarak ödenecek.”
KULLANIM ADRESİ BELLİ
Arazilerin satışında tamamı peşin ödenirse yaklaşık 15 milyar liralık bir gelir söz konusu olacak. Gelirlerin nerelerde kullanılacağını Bakanlar Kurulu belirleyecek. Gelir, ağırlıklı olarak kentsel dönüşüm, afet riskinin azaltılmasında kullanılacak. (Hazal Ateş – Sabah)

2013 Türkiye’nin yılı olacak

80 ülkeden yatırımcı Türkiye’de otel açmak için sıraya girdi

2013 Türkiye’nin yılı olacak. Haberin tamamını aşağıda bulabilirsiniz.

Her yıl Orta Asya ve Türkiye Turizm Forumu (CATHIC) adı verilen ve 80′den fazla ülkenin en önemli Turizmyatırımcılarının buluştuğu turizm forumu, bu yıl Türkiye’ye odaklanacak. CATHIC Türkiye Temsilcisi Mehmet Önal, dünyadaki ekonomik gelişmeler nedeniyle forumun bu yıl ‘Focus on Turkey’ (Türkiye’ye odaklan) temasıyla düzenleneceğini açıkladı.
Önal, “Dünyadaki ekonomik gelişmeler turizm yatırımlarında yabancı işletmecilerin ilgisini Türkiye’ye çekti. 2013 Türkiye’nin yılı olacak. Çünkü dünyada ekonomik durgunluğun artması bekleniyor. Türkiye Ekonomisi özellikle burada Otel işletmek isteyen grupları cezbediyor” dedi. Eskiden Türk yatırımcıların yabancı işletmeci bulmak için yurtdışına gittiğini belirten Önal, artık durumun tersine döndüğünü, yabancı işletmecilerin Türk yatırımcıların ayağına kadar geldiğini söyledi. Önal, “4-6 Şubat 2013′te yapılacak forum için yabancı Otel işleten gruplar Türkiye’de otel açmak ve yatırımcılarla tanışmak için kelimenin tam anlamıyla sıraya girdi” diye konuştu.
Yatırım DÜŞÜNEN VAR
Geçen yıllarda yapılan forumlarda Mandarin Oriental, Jumeiarah, Shangri La, Armani gibi lüks grupların Türkiye’de otel işletmek için çalışmalara başladığını hatırlatan Önal, “Yabancılar Yatırım yerine işletme ya da franchisingi tercih eder. Ancak birkaç otel grubunun yatırım için de istekli olduğunu gördük” dedi.
ÜNLÜ TURİZMCİLER LONDRA’YA DAVET EDİLDİ
Önal, Türkiye’ye olan ilginin İstanbul‘da yapılan CATHIC forumu öncesinde, Londra‘da eylülde yapılacak Hot E isimli turizm forumunda da gündeme geldiğini söyledi. Önal, forumun organizatörünün Türkiye’deki fırsatları anlatmak için ayrı bir panel açtığını ve kendisini davet ettiğini kaydetti. Forumda Önal, Astay Gayrimenkul‘den Attila Öztürk ve Güral Otelleri CEO’su Kamil Berk ile birlikte yabancılara Türk turizm sektöründeki fırsatları anlatacak. Kaynak: TurizmGüncel

Kartal’ın Kentsel Dönüşüm Sözleşmesi Hazırlandı

Kartal’ın Kentsel Dönüşüm Sözleşmesi Hazırlandı

Kartal’ın Zaha Hadid’in tasarımları ile dönüşümü planlanan sanayi alanları ile gündeme gelmesinden bu yana geçen süreçte ilçenin diğer bölgeleri önemli gelişimlere sahne oldu. İstanbul’un Anadolu yakasındaki merkezi olarak düşünülen bölgenin dönüşümü önemli ulaşım yatırımları ile hızlandı. Afet yasası ile dönüşümün gerçekleşmesi için de ilk adımlar Belediye tarafından atılmaya başladı. HTBloomberg haberini aşağıda bulabilirsiniz.
Kartal’da kentsel dönüşümden faydalanmak isteyen vatandaşlar için deprem dönüşüm sözleşme taslağı hazırlandı.
Kartal Belediye Başkanı Altınok Öz, kentsel dönüşüme yönelik çalışmalar için ”Deprem Dönüşüm Müdürlüğü” kurduklarını söyledi.
Altınok Öz, Dönüşüm proje çalışmalarını birinci elden sürdürdüklerini, öncelikle ”Deprem Risk Haritaları”na uygun plan, proje çalışmaları yaparak yasal altyapıları da oluşturduklarını ifade ederek, konuya ilişkin düzenli bilgilendirme toplantıları düzenlediklerini kaydetti.
Kartallılar’a hem hukuki, hem de teknik Danışmanlık hizmeti sunduklarını belirten Altınok Öz, ev sahiplerinin, yerinde dönüşüm projelerinin hazırlık ve sonraki süreçlerinde yerini alması için çalıştıklarını anlatarak, çalışmalarda doğabilecek belirsizlik veya bilgi eksikliklerine ilişkin, Deprem Dönüşümü yapılacak projelerde Kira yardımını da içerecek düzenlemeleri Belediye meclisinden geçirdiklerini dile getirdi.
Altınok Öz, proje kapsamında yürütülecek işlemler ve ödemeler konusunda da çeşitli kolaylıklar sağladıklarını aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
Kartallılar’ı özel mülkiyete ilişkin yapısal sorunlarla baş başa bırakmadan, maddi ve manevi hak kayıplarının önüne geçebilmek adına Tapu sorununa çözüm ürettik. Dönüşümde hak sahiplerinin hisselerini birleştirmelerini özendirici çalışmalar yaptık. Yine mülkiyeti Kartal Belediyesi’ne ait parseller üzerinde yaşayan 600′ü aşkın vatandaşa tapularını verdik. Sürdürdüğümüz dönüşüm çalışmaları kapsamında pilot amaçlı yaptığımız 6 projenin de yaklaşık 4 bin konutu kapsadığını belirtmeliyim. Her konuda Kartal’ı cazibe merkezi yapmaya kararlıyız.
Vatandaşlara deprem dönüşüm sözleşme taslağı
Altınok Öz, vatandaşlardan gelen talep doğrultusunda belediyenin hukukçu ve teknik ekibiyle birlikte vatandaşların haklarını koruyacak bir sözleşme taslağı örneği hazırladıklarını ifade ederek, vatandaşlara şöyle seslendi:
”Biz, belediye olarak sizlere desteğimizi sunalım, siz de hakkınızı, hukukunuzu kaybetmeden, istediğiniz Müteahhitlik firmasına projenizi yaptırtın. Birincisi, dönüşecek yerin inşaatını yaptıracağınız firmalarla yapacağınız sözleşme taslaklarını imzalamadan önce bize getirin ve Kartal Belediyesi hukukçularınca bu sözleşme taslaklarının inceletin. İkincisi, anlaşmak istediğiniz Müteahhitlik firmalarınca işin yarım bırakılması ve dönüşümün başarısız olması riskine karşı, Müteahhit firmayı tarafımızca incelettirip rapor alın. Deprem acısını ve sonuçlarını hep birlikte yaşamış bir toplumuz. Yaşanılan acıların yeniden yaşanmaması için her bireyin üstüne düşen görevler olduğu gibi, kurumların da üzerine önemli görevler düşmektedir. ‘Depremi Birlikte Yeneceğiz’ başlığı altında hazırlanan Deprem Dönüşüm Projemizi hayata geçirerek, vatandaşlara da deprem dönüşüm sözleşme taslağı hazırladık.’
Altınok Öz, ilçede kurumsal sorumluluk bilinciyle başlattıkları çalışmalar sonucunda da depreme dayanıksızlığı tescillenmiş Kartal Hükümet Konağı’nın, Kartal sahilde yapımı tamamlanan Belediye Hizmet Binası’na naklini sağladıklarını kaydetti.
Altınok Öz, çalışmalar kapsamında ilçenin belleği olan nüfus ve Tapu müdürlüklerini de onararak, güvende çalışma koşullarını sağladıklarını belirterek, depreme dayanıksız eğitim kurumları ile ibadethanelerin bakımı ve onarımlarına da öncülük ettiklerini ifade etti. Kaynak:bloomberght.com