6 Aralık 2012 Perşembe

Yağ tutucusu olmayan binalar ruhsat alamayacak



İzmit'te Türkiye'de ilk kez başlatılan uygulamayla bitkisel ve hayvansal yağ atıklarının çevreyi kirletmesini önlemek amacıyla inşaat projelerinde su giderlerine  cihaz bulundurulması şartı arayacak.
İzmit Belediye Başkanı Nevzat Doğan, artık İzmit sınırları içerisinde yeni yapacakların, inşaat ı alabilmeleri için projelerine mutlaka  sistemi koymaları gerektiğini söyledi.
Uygulamanın Türkiye'de bir ilk olduğunu ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın da bu modeli tüm ülkeye yaymayı umduğunu belirten Doğan, en az 3 hanesi bulunan binalar ile yemek yapımı veya dağıtımı ile hayvansal gıda satışı ve üretimi yapan iş yerlerinde yağ tutucu şartı aranacağına dikkati çekti.
Doğan, projelerinde yağ tutucu sistemi bulundurmayan iş yeri ve konut inşaatlarına ruhsat vermeyeceklerini vurgulayarak, ''Projelerde bunun gösterilmesi, iskan aşamasında ise yağ tutucunun çalışır halde bağlanmış olması şartı aranacak. Bu şartlara uymayanlara inşaat ruhsatı ve iskan verilmeyecek'' dedi.

Doğan, akıllı şehir uygulamaları ile geleceğe sağlıklı şehir bırakabileceklerini belirterek, yağ tutucuların mutfak hatlarının çıkışına bağlanacağını, arıtılan atık suyun kanalizasyona ulaşacağını anlattı. İzmit'i her anlamda batının gelişmiş şehirlerinin çizgisine, hatta bazı alanlarda önüne geçirme çabasında olduklarını dile getiren Doğan, özellikle atıkların kontrolü ve değerlendirilmesi, geri dönüşümünün sağlanması, çevrenin ve doğanın kirletilmeden korunması için çalışmalar yaptıklarını belirtti.
Doğan, insanları mahallelerde, okullarda, evlerde ve buldukları her yerde, çevreyle ilgili bilinçlendirme ve atık kontrolü konusunda eğittiklerini kaydederek, ''Bütün atıkları değerlendirecek, toplayacak sistemleri kurduk. Pil, elektronik atık, sıvı yağ, karton, lastik gibi geri dönüşüme kazandırılabilecek her türlü maddeleri topluyoruz'' şeklinde konuştu.

''TOPLANAN ATIK YAĞLAR, BİYODİZELE DÖNÜŞÜYOR''

Bitkisel ve hayvansal yağların, çevreyi kirleten önemli atıkların başında geldiğine işaret eden Doğan, şunları kaydetti:
''Maalesef yıllardır gözden kaçan bir madde olan yağ, lavabolara döküldüğünde kanalizasyonların ve sistemlerin tıkanmasına neden oluyor. Yağ içeren atıkların direk lavabolara dökülmesi, bir çok tıkanmaların başlıca nedenidir. İkinci bir nedeni ve daha büyük zararı da 1 litre sıvı yağın, 1 milyon metreküp suyu kirletmesidir. Bu sıvı yağ, arıtmaya gidiyor ve 1 milyon metreküp suyu temizlemek için arıtma tesisi çalışıyor. Dolayısıyla hem su kirliliği, hem de onu arıtmak için maddi anlamda da kayıp var. Bir de o yağı geriye dönüşebilir enerjiye ve maddeye dönüştürülmesi elde edilen kazancı var.''
Üniversiteyle 3 yıldır bir proje geliştirdiklerine işaret eden Doğan, ev ve dükkanlardaki sıvı yağları ile katı yağları toplayıp üniversitede hazırlanan sistemde biyodizele dönüştürdüklerini, bu biyodizelin de belediyenin yağ toplama araçlarında yakıt olarak kullandıklarını bildirdi.

''250 İLE 500 LİRA ARASINDA SATILIYOR''

Doğan, mutfaktaki su giderinin ayrı bir sistemle kanalizasyona gitmeden bir yağ tutucusunun içinden geçirilerek ayrı bir hat yapılacağını belirterek, bunun çok maliyetli bir şey olmadığını söyledi. Yağ tutucuların 250 ila 500 lira arasında satıldığını ifade eden Doğan, binalarda biriken yağların, istenildiği taktirde belediye görevlilerince toplanacağını bildirdi. Doğan, insanların sorumsuzluğu ve bilinçsizliği nedeniyle çevre kirliliğinde artış görüldüğüne dikkati çekerek, şöyle devam etti:
''1 litre yağ, 1 milyon litre suyu kirletmesi çevre kirliliği açısından korkunç bir rakam. Bu nedenle atık su arıtma tesisleri, katı atık yönetimi, enerji geri kazanımı, yağ ve çöp tutucular günümüzde büyük önem kazanmıştır. Binalar, yemekhaneler, sanayi tesisleri, oto servisleri ve yıkama yerlerinden kaynaklanan yağlar, çevre için büyük risk oluşturmaktadır. Vatandaşlarımızı yağını toplamaya alıştırıyoruz. Bir adım ileri gittik ve vatandaşımızın yağını her noktada toplayalım dedik ve yağ tutucu zorunluluğunu getirdik.''
Doğan, kanalizasyon şebekelerinin atık kanalı olarak kullanıldığına vurgu yaparak, ''Bu nedenle kanallar tıkanmakta, yollar kazılıp, trafik tıkanmakta ve boş yere masraf yapılmaktadır. Atık su içindeki hidrojenli ve kokulu bileşikler kimyasal reaksiyona girerek sıvı yağları katılaştırıp, tıkanmalara neden oluyor'' diye konuştu. Göl, deniz ve akarsulara ulaşan yağ tabakasının yüzeydeki oksijen transferini engelleyerek canlı yaşamını tehdit ettiğine dikkati çeken Doğan, geri kazanılan atık yağların doğayı koruduğunu ve ekonomik açıdan önemli faydalar sağladığını bildirdi.

''BU UYGULAMA TÜRKİYE'YE ÖRNEK OLACAK''

Bu uygulamanın, Türkiye'de hiç bir belediyede uygulanmadığını anlatan Doğan, 1 Ekim'den bu yana projesinde yağ tutucu olan 30 kadar binaya ruhsat verdiklerini kaydetti. Doğan, vatandaşların da bu uygulamaya destek verdiğini belirterek, ''Hatta memnuniyetlerini bize bildiriyorlar. 500 lira vererek bir sistem kurmuş oluyorlar. Bu hem çevreye, hem ülkeye, hem de ekonomiye katkı sağlıyor. Vatandaşımız çok sağduyulu bu konularda'' dedi.

Konut Arzı Fazlası ve Deprem Riski üzerine

Konutta arz fazlası olmaması bana göre mümkün değil ve artacağını düşünmekteyim. Neden derseniz bugün yenilecek binalarda bile %30'la %50 arası daire sayısında artış olacaktır. Nüfus belli büyük bir göç dalgası veya dış alım olmazsa bu yapılacak konutları kim alacak. Bugün alımlar ekonomik durumu zaten iyi olanların daha iyi ve sağlam olduğunu düşündüğü yeni projelerde ki sosyal donatıların cazibesine kapılan kişilerin alımlarından oluşmakta. Bu artış doğru planlanmazsa Şehir merkezlerinde trafiği kilitleyecek büyük otopark sıkıntıları yaratacaktır. Ben 48 daireli bir sitede oturmaktayım ve 72 araçlık otoparkımız olmasına rağmen sitede 100 civarında araç olabilmekte bu da sabah çıkışlarında erken kalkıp gidenlere sıkıntı yaratabilmekte. Bunu genele yayarsak şimdilerde her evde 2-3 araç olmakta bunun için japonların otomatik park sistemleri yeni yapılacak binalara entegre edilebilir tek noktada 6 aracın park edebilmesini sağlayan sistemler mevcut bunların ülkemizde de uygulanması düşünülebilir. İstanbul, Ankara ve İzmir  öncelikli kentsel dönüşümün uygulanacağı iller de ciddi konut dönüşümi ihtiyacı bulunmakta arz fazlası olamaması mümkün değil. Bugün ofis binası arzını karşılayacak yeterli talepde bulunmamakta. Bu da Talep yoğunluğunun belli bölgelerde olmasından kaynaklanmakta. Lokal bölgelerde biriken projelerde firmalar istedikleri hızlı satışları yakalayamamaktalar. Yatırımcı müşteri profili de ya topraktan, ya da icra satışlarını takip etmekteler eskisi gibi gidip proje ofislerinden daire, ofis, dükkan alan azaldı. Önceden Lansman veya toprakta proje finans ortağı olarak uygun bir fiyata yer almak isteyenler oluyordu fakat bu tapuları kat irtifaklı alınan yerlerde iskan alınıp kat mülkiyetine geçildiği tarihten itibaren 5 yıl geçmeden sattığında ciddi vergi maliyetleri çıkmakta bu da parasını kısa sürede katlamak isteyen yatırımcılara da mantıklı gelmemektedir. Menkul kıymetleştirme için ciddi bir kentsel dönüşüm şart hala İstanbul başta bütün şehirlerimiz %70'inden fazla yapısı arsa tapulu veya kat irtifak tapulu. Belediyelerin zamanında oy kaygısı ile gecekondulaşmaya göz yumması hazine arazilerinin işgali ve sonradan bu yerlerin bazı kişilere rant sağlamak amacıyla göz yumulmasında eski dönem belediye başkanlarının çok yeri vardır. Hatta bazılarının yatacak yeri yoktur yaptıklarından dolayı. Menkul kıymetleştirme için tüm yapıların imar yönetmeliğine uygun hale getirilip mortgage sistemine tamamen geçilmesi gerekmektedir. Ama nedense piyasalarda her iş Bankaların tekeline geçmektedir. Avrupa da ve Amerikada olan Mortgage Brokerlığı sistemi Türkiye de kanun meclise giderken yasa taslağından çıkartılmıştır. Deprem sonrası yapılan binalar sağlam diyorsunuz. Peki ne kadarını incelediniz ? Bu kanaate nerden varıyorsunuz? Halen piyasada yeni yapılan binalar yeterince denetlenmemekte. Benim Gayrimenkul Danışmanı olarak Gezdiğim hem anadolu yakasında hem de avrupa yakasında çoğu binada inşaat yapılıp teslim edildiği tarihte alınan yangın tüpleri doldurulmuyor, yangın merdivenleri yangına dayanıklı olmayan mantolama malzemeleri ile kaplanmış bunlara dikkat edilmemekte, asansörler yönetmeliklere uygun değil, uygun görünümlü yapılmakta, binalarda yeterli ısı,su ve ses yalıtımları yapılmamakta. Kullanılan beton ve demir dışında ki malzemelerde hala çoğu müteahit standart altı ucuz malzeme kullanmakta bu da vatandaş mağdur etmekte. Yeni aldığını bir evde 2. 3. senelerinde ya tesisatları patlıyor, elektrik sistemleri çöküyor, ciddi izolasyon hatalarından ara katlarda rutubet, koku ve küflenme başlıyor. Ayrıca çoğu yeni projelerde hayret ediyorum, bina altlarına eskiden olduğu gibi su depoları konmakta bu depolar yanları korumasız bir şekilde ortada bırakılmış durumda, yeni binadayım diye huzurla oturuyorsunuz altınızda bir saatli bomba var haberiniz yok. Bu binaları Elektrik idaresi, İSKİ, İtfaiye neden denetlemiyor? Sitelerde özel güvenlik zorunlu dendi fakat çoğu sitelerde bakıyorum ya kaçak eleman çalıştırıyorlar ya da kapıcıları güvenlik diye kapılara dikiyorlar. Kentsel dönüşüm evet gerekli ama neye dönüşeceği de önemli madem yapıyorsunuz, yeniliyorsun doğru dürüst yenileyin. Kanunlara uymayana cezasını verin. Adı site olup site gibi olmayan, rezidance olup işletilmeyen, apartman olup başıboş kalan yerlerin artık profesyonel yönetimlere ihtiyacı vardır ve olacaktır. Kentsel dönüşümün getireceği en büyük sıkıntılardan biri de yüksek ve kalabalık yapıların oluşumu ve bunların yönetimi. Bunun için acilen kat mülkiyeti kanununda değişiklik yapılmalı ve yeni yapılan bu tip yapıların ki tüm müteahitler aynı yönetim planlarını kullanmakta dışardan yönetim veya şirket modeli kurumsal yönetim sistemlerinin zorunlu hale getirilmesi gereklidir. Şimdi düşünün Fikirtepe gibi bir yerde kentsel dönüşüm yapıyorsunuz kimseyi hakir görme babında söylemiyorum bu bölgede oturan kimse ne aidat verir, ne güvenlik tanır ne de yönetici ne yapacaksınız. Yaptınız 40 katlı bir bina katta 6 daire olsa 240 daire eder en az 3 asansör gerekir biri servi için ki 4 idealdir. Bunun kapalı otoparkı, katların elektriği, ortak alanların temizlik giderleri, asansörlerin bakımı, her yıl yangın tüplerinin değişimi, hidroforların bakımı, kanal tıkanıklarının takibi, bina güvenliği ve bunun yönetimi düşünün bir bu maliyeti burda aidat toplayamadığınız zaman büyük sıkıntı. Bu da şunu doğurur yüksek katlı varoş binaları doğuracaktır. Şimdiden önlemi alınmazsa bu tarz yapılar zamanla gettolaşacak bu da emniyete büyük sıkıntı yaratacaktır. Bu tarz yapıların yönetimi ve güvenliği için yasal zorunlulukların çalışmasının acilen yapılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü istanbul da yapılan ve yapılacak kentsel dönüşüm göründüğü üzere ada bazında birleşmeler ve kalabalık bloklar halinde olacağı aşikardır. Güvenlik sektörüne ciddi bir ekmek kapısı çıkartacaktır. Bu güvenlik sektörüne de bir çeki düzen verilmesi gereklidir. Sektörde bir sürü güvenlik firması bulunmakta çoğu çalıştırdığı personelin hakkını vermemekte ve kurdukları firmaları bırakıp kaçmaktadır. Bir sürü resmi olarak kurulmuş gerekli izinleri almış ama faliyetlerini dürüstçe yürütmeyen, kaçak işçi çalıştıran firmalar da türemiştir. Bu sektöre de ciddi denetim gelmesi gerekmektedir. Ayrıca Profesyonel Yönetim şirketleri oluşmaya başladığını da görmekteyim ama bunların da ne kadar profesyonel olduğu belli değildir. Bu işe bir standart kanuni alt yapı ve zorunluluklar getirilmesi gerektiğine inanmaktayım. Mesela 40'dan fazla dairesi olan binalara dışardan yönetici tutma veya maaş vererek yönetim için bir oda yapılması ve maaşlı profesyonel yönetici zorunluluğu getirilebilir bu hizmetin kanuni alt yapısının bir an önce oluşturulması elzemdir. Halen emlakçılık müessesinin bir kanuni alt yapısı bulunmamaktadır. Devlet en büyü vergi kaçağını gayrimenkul sektöründe yaşamaktadır. Kayıt dışı günlük kiralama yapanlar, milyon dolara satıldığı halde tapular da belediye rayici adı altında düşük rakamlara devrolunan gayrimenkullerden devlet ciddi harc kaybı yaşamakta bugün bu alt yapıları oturtabilse oluşacak yeni kaynaklar devletin ciddi gelir sağlamasını sağlayabilir. Bugünkü harç gelirlerini en az 5'e katlayacağını düşünmekteyim. Suistimale açık olan emlakçılık sektörünün çalışanlarının diğer avrupa ülkeleri ve amerika da ki lisanslı emlakçılık sistemine benzer bir sistemin ülkemize gelmesi gerekmektedir.

Mehmet Alpaslan BOLAT

3 Aralık 2012 Pazartesi

Maliye'den Ev Sahiplerini Sevindiren Haber


Maliye'den Ev Sahiplerini Sevindiren Haber


Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda ev sahiplerini ilgilendirecek açıklamayı yaptı


Maliye'den Ev Sahiplerini Sevindiren Haber
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 2013 bütçesine ilişkin Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı açıklamada, kiraya verilen gayrimenkul için yapılan ısı yalıtımı ve enerji tasarrufunu artırmaya yönelik harcamaların beyan edilen gelirden düşüleceğinin müjdesini verdi.

Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği İZODER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ertuğrul Şen konu ile ilgili yaptığı açıklamada üzerinde çalışılan kanun tasarısını desteklediklerini, hem vatandaş hem de sektör için önemli bir fırsat olduğunu belirtti. Şen, standartlara uygun ürünlerle doğru yalıtım yapılmış binalarda ortalama %50 oranında enerji tasarrufu sağlandığını ve bu nedenle yalıtımın vatandaş için bir masraf değil tasarruf aracı olduğunu vurguladı. Isı yalıtımlı bir binada klima ve doğalgaz ihtiyacının en aza indirgendiğini hatırlatan Şen; soğutma için kullanılan elektrik, ısıtma için kullanılan yakıt faturalarının da en az yarı yarıya düşeceğini belirtti.

Ertuğrul Şen; Yeni Gelir Vergisi Kanunu Tasarısı’nın, Isı yalıtımı - enerji tasarrufunun arttırılması ve vatandaşı teşvik açısından da çok önemli bir tasarı olduğunu vurguladı. Şen; vergi indiriminin yanı sıra vatandaşın ısı yalıtımı yaptırmak için ödediği maliyeti, faturadan yaz – kış sağlayacağı tasarruf ile 3 – 4 yıl içerisinde amorti edebileceğini de sözlerine ekledi. Şen; konuyla ilgili bu açıklamanın devamının getirilmesini, önerdikleri Isı yalıtımı malzeme ve uygulamalarındaki %18’lik KDV oranının %1’e indirilmesini beklediklerini ve sağlıklı ve konforlu bir yaşam için Isı Yalıtımı’nın şart olduğunu belirterek sözlerini noktaladı.

Bayraktar İsyan Etti: "Zaten Paramız Yok"


Bayraktar İsyan Etti: "Zaten Paramız Yok"



Bayraktar, kentsel dönüşümde rant iddialarına da “Zaten paramız yok. Ne rantı” yanıtını verdi.

Bayraktar İsyan Etti: "Zaten Paramız Yok"
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, 2-B gelirlerinden kentsel dönüşüme aktarılacak yüzde 1’lik kaynağın kabul edilemeyeceğini belirterek, “Paranın yüzde 90’ına kadar olan kısmı verilecekti.

Biz safız. Saf bir tarafımız var. Öyle deyince sevindik. Dedik ki yüzde 90’ını bize verecekler. Hadi yüzde 90 vermezsin de yüzde 70 verirsin. Ama yüzde 90’ına kadar derken, yüzde 1 olmaz bu. Öyle kaynak meselesi bu. Burada da kaynağı kendimiz üretmenin yollarını arıyoruz. Kaynağı kendimiz üretmenin yollarını arıyoruz” dedi. Bayraktar, kentsel dönüşümde rant iddialarına da “Zaten paramız yok. Ne rantı” yanıtını verdi.

‘KC' deyince cinler tepeme çıkıyor’
Bayraktar, gündeme ilişkin açıklamalar yaptı. TOKİ’nin bir şirket tarafından dolandırılmasıyla ilgili olarak Bayraktar, “KC olayı oldu. Biz orada şeffaflığı ortaya çıkardık. O olay bizi çok üzdü. KC’nin, TOKİ’nin malını vekaletname alıp satmasını görememek... Hala hatırladıkça cinlerim tepeme çıkıyor” diye konuştu.

Bayraktar, kentsel dönüşümle ilgili ilave kaynak aradıklarını belirterek, “Yılda yaklaşık 5 milyon lira döner sermayeye para toplanıyordu. Biz onu 2012’de 230 milyona çıkardık. 2013’te belki bunu iki misline katlayacağız. Onun dışında bizim kafamızda çok ciddi şeyler var. Kaynak üretme modelleri var, onları geliştirmeye çalışacağız” dedi.

Kıyıda imar için çalışma yok
Boğaziçi öngörünüm alanının imara açılacağı yönündeki iddiayı yalanlayan Bayraktar, bölgede oturan vatandaşlardan 20 yıldan beri bu yönde talepler olduğunu, ancak ne Bakanlık ne de Büyükşehir Belediyesi olarak İstanbul Boğazı ile ilgili imar çalışmaları bulunmadığını söyledi. Bakanlığa kamulaştırma davaları açıldığını ifade eden Bayraktar, “Vatandaş diyor ki ya yerimi kamulaştır ya da imarını ver. Çok ciddi bir baskı var” dedi.

Türkler Emlak Sahibi Oluyor

Türkler Emlak Sahibi Oluyor

Emlak Sahibi Türkler Artıyor

2011 Türklerin Almanya’ya göçünün 50. yılı. Almanyalı Türklerin büyük bölümünün artık bu ülkede kalıcı olduğundan yola çıkılıyor.


Gerçi ayrımcılık ve göçmen karşıtı tartışmalar nedeniyle veya sadece düşük gelirli işler bulabildikleri için akademisyen Türkler arasında Almanya’yı terk edip tekrardan Türkiye’de ya da başka ülkelerde kendilerine yeni hayatlar kurmaya çalışanların sayısında son iki-üç yılda bir artış oldu.

Ancak Almanya özellikle birinci kuşağın ve eğitim düzeyleri, çok yüksek olmayanların yeni vatanı gibi. Bu nedenle sonu gelmeyen uyum tartışmalarına rağmen Türk göçmenler arasında yerleşik toplum haline gelme süreci devam ediyor. Kendi işyerlerini kuran ve işveren konumuna gelenlerin sayısı giderek artarken, Türkler arasında konut edinme eğilimi de ciddi bir ivme kazandı.
Çeşitli kurumlar tarafından derlenen sayılara göre, Almanya’da konut sahibi Türklerin sayısı, son 20 yıl içinde dört kat, son 10 yıl içinde de yüzde 14 oranında artarak yüzde 38 oldu. Türklerin yaşadıkları konutların ortalama değeri 160 bin Avro civarında. Kendilerine ait müstakil evlerde yaşayanların oranı 23,9; apartman dairelerinde oturanların oranı ise yüzde 14,1. Uzmanlar göçmenler için ev bulma imkanının Almanlara kıyasla hala daha zor olmasını ve sürekli artan kira fiyatlarını ev sahibi olan göçmenlerin sayısının artmasına neden gösteriyor.

Milliyet

İstanbul Ofis Pazarı 2012 İlk Çeyrek Raporu Yayınlandı

İstanbul Ofis Pazarı 2012 İlk Çeyrek Raporu Yayınlandı

Ofis kiralama-satışı konusunda, aracılık ve danışmanlık hizmeti veren Propin Property Investment Consultancy’nin üç ayda bir hazırladığı İstanbul Ofis Pazarı 2012 ilk çeyrek raporu yayınlandı… 

Rapor Ocak, Şubat ve Mart aylarında ofis pazarında yaşanan değişimleri ve Propin’in gelecek dönemler için öngörülerini kapsıyor.

İstanbul Ofis Pazarı’nda yeniliklerin ve değişimin yaşanacağı bir sürece girildi. Değişimi net değerlendirmek amacıyla, Propin bu raporunda A Sınıfı Ofis Stokunda Planlanan Büyüme’yle ilgili bir bölüm hazırladı. Bu bölümde İstanbul’da yaklaşık 2,6 milyon m² A sınıfı ofis stoku bulunduğu, 2012- 2014 arasında arza katılacak A sınıfı ofis projeleriyle stokun minimun 4 milyon m²’yi bulacağı açıklandı.
Propin, hazırladığı raporda 2012 ilk çeyrek dönemde ofis piyasasında yaşanan gelişmeleri şöyle özetliyor;
- MİA’daki (Merkezi İş Alanı) A sınıfı ofis binalarında genel boşluk oranı bir önceki çeyrekteki seviyesini korudu ve %11,1 olarak gözlendi.
- MİA’daki ofis binalarının kira ortalaması A sınıfı binalarda 30,2 ABD Doları /m² /ay, B sınıfı binalarda 15,6 ABD Doları /m² /ay olarak gerçekleşti.
- A sınıfı binaların genel boşluk oranında en dikkat çekici değişiklik önceki döneme göre % 3,5′luk azalmayla MİA Dışı-Asya’da gözlendi.
- Ofis binalarının genel kira ortalaması MİA Dışı – Avrupa ve MİA Dışı – Asya’daki A sınıfı ofis binalarında azaldı. B sınıfı ofis binalarındaysa benzer seviyelerde kaldı.
Propin’in hazırladığı rapora göre; 2012 İlk Çeyrek Dönemi’nde, ağırlıkla 2011′den sarkan kiralama ve satın alma işlemlerinin getirdiği tempo devam etti. Bu dönemde 20.000 m² ve üzeri ofis ihtiyacı olan firmaların arayışlarının gündeme geldi. MİA’daki ofis kira rakamları büyük metrekare ofis kullanıcılarının bütçelerini zorladığı için, büyük alan arayışında olan firmalar alternatif bölgelere ilgi göstermeye başladı.
Raporda, Kağıthane Bölgesi’ndeki nitelikli projelerin teslim tarihlerin yaklaşmasının bölgeye olan talebi arttırdığı belirtildi. Kağıthane Bölgesi’nin, MİA’ya yakın bölgelerde bulunmak isteyen kullanıcılar için tercih edilen bölgelerden biri haline gelmeye başladığı ifade edildi. Papirus Plaza gibi tek katta 5,000 m²’ye yakın geniş alanlar sunabilen projeler geniş alan ihtiyacı olan kullanıcıların ilgisini çektiği belirtildi.
Yeni gelişmekte olan Kartal, Ataşehir ve Kağıthane ofis bölgelerine ek olarak Asya Yakası metro hattı üzerinde yer alan Küçükyalı – Maltepe Bölgesi de ilgi çekmeye başladı. Propin, Küçükyalı – Maltepe Bölgesi‟nin gelişen ulaşım hatları ve kentsel dönüşüm projelerinin başlamasıyla yakın dönemde talep gören bir bölge olacağını öngörüyor.

Donald Trump’dan Boğaz’a otel

Donald Trump’dan Boğaz’a otel

Dünya gayrimenkul devi Donald Trump, İstanbul’a otel inşa etmeyi düşündüklerini, Boğaz’da yer baktıklarını açıkladı…

The Trump Organization Yönetim Kurulu Başkanı Donald Trump, ntvmsnbc.com’a yaptığı açıklamada, İstanbul’a otel inşa etmeyi düşündüklerini, Boğaz’da ve şehrin genelinde yer baktıklarını açıkladı. Trump; “Değişik projelerle ilgileniyoruz. Büyük ihtimalle otel projemiz de olacak. Boğaz’a ve şehrin geneline bakıyoruz” dedi.
İstanbul’da mülk edinmeyi düşündüğünü de söyleyen Trump, “İstanbul’u çok seviyorum. Şu an, İstanbul’da mülk edinmek için çok doğru bir zaman” değerlendirmesinde bulundu.
Dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan’ın açılışını yaptıkları Trump Towers için bu sabah düzenlenen basın toplantısına kızı Ivanka Trump ile katılan Donald Trump; ”Biz her zaman kaliteyi öne çıkarıyoruz. Yıllardır bu işi yapıyoruz. Pencerelere, cama, mermerlere ve vitrinlere bakın. Olağanüstü kalite çıkarıldı. Bu İstanbul’da çok başarılı bir proje olacak. Buraya markamızı da getirdik. Doğan Yayın Holding Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Bey’e buraya gelirken ‘bir tane daha yapalım’ dedim. Bunun üzerine o kadar yoğunlaştık ki başka bir şey düşünmek istemedik. Yeniden döndüğümüzde bir tane daha yaparız. Türkiye’nin başka kesimlerinde de işler yapmak istiyoruz. Yatırımlarımıza yakın sürede devam edeceğiz” dedi.
Konuşmaların ardından, Donald Trump, Ivanka Trump, Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begümhan Doğan Faralyalı, Doğan Yayın Holding Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Ali Yalçındağ ve beraberindekiler alışveriş merkezini gezdi.
Alışveriş merkezindeki sinema salonunu ziyaret eden Donald Trump, daha sonra ‘Trump Büyük Düşün’ kitabını imzaladı.
Kaynak : ntvmsnbc

Yabancıya gayrimenkulde ‘karşılıklılık’ kalkıyor, özel katalog planı yapılıyor

Yabancıya gayrimenkulde ‘karşılıklılık’ kalkıyor, özel katalog planı yapılıyor

Yabancı yatırıma teşvik ve döviz beklentisi açısından önem taşıyan yabancılara mülk satışında yeni düzenleme dün Meclis Başkanlığı’na sunuldu.


Tapu ve Kadastro Kanunlarını değiştiren tasarıyla yabancıya taşınmaz satışında “karşılıklılık” (mütekabiliyet) ilkesi kalkıyor. Bunun yerine, vatandaşları Türkiye’den toprak ve gayrimenkul alabilecek ülkeler katalog halinde yayınlanacak. Şahıslar ve şirketler dışında, yabancı vakıf, enstitü gibi kurumlar taşınmaz alamayacak.

60 hektara kadar çıkabilir

Hükümetin Meclis’e gönderdiği tasarıda yabancıya mülk satışıyla yatırımcının önünü açacak birçok değişiklik yapıldı. Düzenlemelere göre, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı, vatandaşları Türkiye’den mülk edinebilecek ülkelerin listesini hazırlayacak. Ülke menfaatlerinin gerektirdiği hallerde Dışişleri Bakanlığı’nın görüşü alınacak. Belirlenen ülkelerin vatandaşları toplam yüz ölçümü 30 hektarı geçmemek üzere taşınmaz alabilecek. Bu miktar mevcut yasada 2.5 hektarla sınırlıydı.

Askeri bölgeler için izin

Bakanlıklar, yabancılara satılabilecek yerleri il, ilçe, imar planı olarak sınırlayabilecek. Miras yoluyla geçen taşınmazlar için de aynı sınırlamalar uygulanacak. İki bakanlık, vize kataloğunu; ülke, yer, zaman ve miktar bakımından sınırlayabilecek. Satış yasağı getirilen ülkenin vatandaşları mallarını tasfiye edecek. Askeri yasak bölgeler, askeri güvenlik bölgeleri ile stratejik bölgelere ait harita ve koordinat değerleri 6 ay içinde güncellenecek. Askeri yasak bölgeler, güvenlik bölgelerinde taşınmaz edinimleri Genelkurmay Başkanlığı’nın, özel güvenlik bölgelerinde ise valiliğin iznine bağlı olacak.

Yüzde 50′nin altına serbest

Yabancıların yüzde 50 ve üzerinde hisseye sahip oldukları veya bu oranda hisseye sahip olmasalar da yönetimin çoğunluğunu atayabilme yetkisine sahip oldukları şirketler; ana sözleşmelerinde belirtilen faaliyet konularını yürütmek üzere mal edinebilecek. Sadece yabancı yatırımcının yönetimine ve kararlarına etkide bulunduğu şirketler, izne ve değerlendirme sürecine bağlı olacak. Çok uluslu şirketler de aynı kapsamda değerlendirilecek. Yabancı sermaye oranı yüzde 50′inin altında kalan şirket, çok uluslu da olsa yerli sermayeyle aynı şartlarda taşınmaz edinebilecek.

Özel alanlara teşvik

Türk vatandaşlığından çıkarılanların kurduğu şirketler bu haklardan yararlanamayacak. Yabancı yatırımcıların ortaklık oranının hisse devri sonucunda yüzde 50′ye ulaşması durumunda izin mekanizması devreye girecek. Organize sanayi bölgesi, endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri ve serbest bölge gibi özel yatırım alanlarındaki taşınmaz mülkiyetinde “yabancıya satış” şartları aranmayacak.

2B bir ay içinde Meclis’ten geçecek

ÇEVRE ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, 2B meselesini halletmeden vatandaşla karşı karşıya gelmeyeceklerini belirterek, “2B yasası bir aksaklık olmazsa bu hafta, bir aksaklık olursa önümüzdeki hafta Meclis’e girecek. Süratle 20 gün, bir ay içerisinde Meclis’ten geçireceğiz” dedi. Ümraniye Belediyesi nikah salonunda kentsel dönüşüm bilgilendirme toplantısında konuşan Bakan Bayraktar, şunları söyledi: “2B çıkıyor. Vatandaşa tapusunu vereceğiz. Çözmek için stok konut yapalım dedik ama önce tapuları vereceğiz.”

İmar dışında serbest

2B’nin özünü “Şehirlere gelmek zorunda olan ve imkansızlıklar içerisinde hazine arazisinde barınak yapan insanları, mağdur etmeden tapu sahibi yapmak” olarak açıklayan Bayraktar, şöyle devam etti: “Devletin malını bedava vermeyeceğiz. Değerinin yüzde 70′i üzerinden, 3 yıl vadeyle vereceğiz. ‘Peşin ödeyeceğim’ derse yüzde 20 de indirim yapacağız. İmar dışında vatandaşı serbest bırakacağız, ister satsın, isterse kendi yapsın yada müteahhide versin.
Kaynak : Hürriyet

Tapu Tüzüğü, yeniden düzenleniyor

Tapu Tüzüğü, yeniden düzenleniyor

TAKBİS yurt genelindeki 957 tapu müdürlüğünün 720′sinde uygulanmaya başlandı. Uygulama ile bürokratik işlemler kısalacak.


Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü tapu sicillerinin düzenli bir biçimde tutulmasını sağlamak amacıyla hazırlanan Tapu Tüzüğü, günümüz ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yeniden düzenleniyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni tüzükle kırtasiyeciliğin ve bürokratik işlemlerin azaltılması ile elektronik tapu siciline geçilmesi esas alındı.
Geçen yıl devreye sokulan Tapu Kadastro Bilgi Sistemi (TAKBİS) yurt genelindeki 957 tapu müdürlüğünün 720’sinde uygulanmaya başlandı. Mart başı itibariyle tüm tapu müdürlükleri, sisteme dahil olacak.
TAKBİS sisteminin tamamen uygulanmaya başlaması ile vatandaş Türkiye’nin neresinde olursa olsun, uzak bir yerdeki gayrimenkulünün satışını, kendisine en yakın tapu müdürlüğünde yapabilecek, başka bir ildeki taşınmazını satmak için o ile gitmesi gerekmeyecek. Malvarlığı araştırmalarında da daha çabuk takip ve sorgulama yapabilecek.

Yoğunluk azalacak

TAKBİS sisteminden; sektör temsilcileri, harita mühendisleri, avukatlar, lisanslı kadastro büroları ve emlak müşavirleri de kişisel veriler haricinde yararlanacak. Sistem sayesinde tapu müdürlüklerindeki yoğunluk da azalacak.

Tapu tüzüğünde yapılacak değişiklikle ilgili bir grup gazeteciye bilgi veren Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, tüzükle ilgili diğer bakanlıkların da görüşünü beklediklerini, görüşler geldikten sonra son halini vereceklerini söyledi.

Bayraktar şöyle konuştu: “Yeni tüzük yürürlüğe girince TAKBİS sistemine erişim hakkına sahip kuruluşlar, taşınmaz ile ilgili verileri sistem üzerinden doğrudan alabilecek. Artık mahkemeler, bir kişinin üzerine tapu olup olmadığını anlamak için beklemeyecek.

Emlak Sektöründeki Gelişmeler

Emlak Sektöründeki Gelişmeler

Tulip Gayrimenkul İcra Kurulu Başkanı Burak Erten: Ülkemizin son 8 yılda ekonomik krizlere rağmen büyük gelişme gösterdiği belirtti.


Ülkemizde Emlak sektörünün gelişimi inanılmaz ölçüde olduğu gerçeğini bu kez de sektörün içinden Tulip Gayrimenkul İcra Kurulu Başkanı Burak Erten şu sözleriyle dile getirdi:

Ülkemizin son 8 yılda ekonomik krizlere rağmen büyük gelişme gösterdiği belirtti. Türkiye’nin krizi iyi yönettiğine işaret eden Erten, 200′den fazla alt sektörü etkileyen inşaat sektörü banka faiz oranlarının düşmesi, alıcıların isteklerine göre projeler üretilmesi ve ev alımını kolaylaştıracak ödeme sistemlerinin sunulmasıyla bu krizi beklenenden daha iyi yönetti.
Büyük bir krizin kazazız belasız atlatılmasıyla birlikte emlak sektörü aynı zamanda büyük bir yükselişe geçmiş hem modern hemde halkın konut ihtiyacını karşılayacak nitelikte yeni gayrimenkuller üretmeye devam etmiştir. Ülkemizde emlak sektörünün gelişmesiyle birlikte yenilikte öncü olan iş adamlarımız tüm dünyada ödülleri toplamaya başladı bile. Geçen yıl Londra’da düzenlenen Avrupa Gayrimenkul ödüllerinde 9 adet Türk projesi ödüle layık görülerek alanlarında birinci seçildi.
Dünya çapında büyük bir organizasyon olan Avrupa gayrimenkul ödüllerinin bu sene 17.si düzenlenmişti . Bu geceye Türk projelerinin damga vurması ve Dünya birinciliğine gözlerini diktiklerini belirtmesi ise göğsümüzü kabartacak nitelikteydi. Ülkemiz yeraltı kaynakları bakımından zengin bir ülke olması dolayısıyla demir-çelik, çimento ve diğer yapı malzemeleri bakımından bir çok ülkeden zengin konumda olması ve bu alanlarda tüm Dünya’ya ihracaat yapması ise ülkemizin gücünün nereden geldiğinin bir parçasıdır sadece.

Kentsel dönüşüm yasası kısmen iptal edildi!

Kentsel dönüşüm yasası kısmen iptal edildi!

Belediyelerin, konut, sanayi ve ticaret alanlarında kentsel dönüşüm projeleri uygulayabilmesini öngören kanunun bazı hükümlerinin yürürlüğünün durdurulması kararı Resmi Gazete’de yayımlandı

Belediyelerin, konut, sanayi ve ticaret alanlarında, kentsel dönüşüm projeleri uygulayabilmesini öngören 5998 sayılı Belediye Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un bazı hükümlerinin yürürlüğünün durdurulması kararı Resmi Gazete’de yayımlandı. 
 
CHP, kanunun iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açmıştı. Anayasa Mahkemesi heyeti, 5393 sayılı kanunun 5998 sayılı kanunun 1. maddesiyle değiştirilen 73. maddesinin 11. fıkrasındaki, kentsel dönüşüm alanlarında devam eden inşaatlardan belediye izni olmayanların 5 yıl süreyle durdurulması, durdurmanın sürüp sürmeyeceğine belediyenin karar vermesi ve durdurma süresinin 10 yılı geçemeyeceğine ilişkin 2, 3 ve 4. cümlelerini anayasaya aykırı bulmuştu. 
     
Heyet, kanunun, boş kadro ve pozisyon bulunması ve bütçe imkanlarının yeterli olması kaydıyla 1 Ocak 2005 tarihinde mevcut personel sayısının yüzde 10′unu geçmemek üzere İçişleri Bakanlığı tarafından zorunlu hallerde verilecek iznin dışında ek personel istihdam edilemeyeceğine ilişkin geçici 1. maddesini de iptal etmişti. İki hükmün de yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmişti. 
     
İptal edilen hükümlerin uygulanmasından doğacak, sonradan giderilmesi güç veya olanaksız zararların önlenmesi için, iptal kararının Resmi Gazete’de yayımlanacağı güne kadar yürürlüğünün durdurulmasına ilişkin karar, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı. 
     
Ferdi Türkten - Selçuk Aval/AA