20 Şubat 2013 Çarşamba

BEDEN DİLİ


BEDEN DİLİ

Etkili iletişim becerilerinin insan yaşamındaki yeri ve önemi, sağlıklı ve uzun süreli ilişkiler söz konusu olduğunda tartışılamaz. İletişimin etkinliğini sağlayan en önemli unsur ise beden dilidir. Beden dili sayesinde karşınızdakinin davranışlarından düşüncelerini anlayabileceğinizi biliyor muydunuz?

Davranış bilimcilerin vücut hareketlerinin iletişimdeki etkinliğini fark etmeleri ve beden dili üzerindeki ilk araştırmalar 1970’li yıllara rastlar. Henüz çok yeni diyebileceğimiz bu bilimsel araştırmalar sonucu elde edilen bulgular ise azımsanmayacak kadar çok. ve bir o kadar da önemli. Neden mi?

Beden Dilinin İletişime Etkisi

Bilimsel araştırmalara göre bir mesajın toplam etkisinin yaklaşık %7’sini sözel (sadece sözcükler), %38’ini sesli (ses tonu, sesin yükselip alçalması ve diğer sesler) ve %55’ini de sözel olmayan öğeler oluşturuyor. Beden dilinin insan ilişkilerindeki öneminin fark edilmesi üzerine bu konuda kişisel gelişim seminerleri verilmeye başlandı, hatta bazı okullarda ders olarak okutuluyor. Bireyler arasındaki görüş ayrılıklarının temelinde bilginin farklı algılanış, yorumlanış ve kullanış biçimlerinin olduğu biliniyor. Beden dili ise bu ayrılıkları en aza indirmenin yollarından sadece biri ama en etkili olanı. Tabii ki beden dili de kültürlere göre farklılık gösterebiliyor, mesela kafayı iki yana sallayarak yaptığımız hayır hareketi Bulgaristan’da evet olarak algılanır. Bir kültürün beden dilini bilmemenin bedeli de size sorulacak soruya göre değişir, ama bunun için uyulabilecek en güvenli kural Roma’da Romalılar gibi davranmaktır!

Yalancının Mumu

Ülkemizde yalancının mumunun ne zamana kadar yanacağını bilmeyen neredeyse yokken, üniversiteye başlayıncaya dek beden dili kavramıyla karşılaşmamış olan ve benim de içinde bulunduğum milyonlar var. Bu ikisi arasında nasıl bir ilişki kurduğuma gelince ise, bir insan yalan söylerken alın terlemesi, gözbebeği küçülme büyümeleri, yüz kası seğirmeleri gibi vücut hareketleri onu rahatlıkla ele verir. Emniyet görevlilerin gözaltına aldıkları bir şüpheliyi yalnız başına karanlık bir odada sandalyeye oturtarak sorguya çekmesinin sebebi onun beden dilini daha iyi analiz edebilmektir. Yalan söylediğinde onu ele verecek yegane delil vücut hareketleridir. İnsanlar yalan söyleme anında burun kaşıma, eli yüze götürme gibi makro hareketleri kontrol edebilmelerine rağmen, göz bebeği büyümesi, yanakların kızarması gibi mikro hareketlerine engel olamamaktadır. Bu yüzden en iyi yalan söyleme şekli telefonda yalan söylemektir! Pazarlamacılara, müşteri satılan malı neden alamayacağını anlatırken onun avuçlarına bakmaları öğretilir. Gerçek nedenler sadece avuçlar açıktayken söylenir.

İletişimimizin önemli bir kısmını gerçekleştirmemizi sağlayan beden dilini toplumumuza yaymamızın gündüz vakti yanan mumlardan edilecek tasarrufun daha verimli alanlara yöneltilmesinin yanında, daha fazla kişinin birden fazla dili konuşması dolayısıyla ülke imajına da olumlu katkıda bulunacağını düşünüyorum! Bu konuya ilgi duyanlar için tavsiye edebileceğim kaynaklardan bazıları Psikolog Dr. Acar Baltaş ve Psikolog Dr. Zuhal Baltaş’ın Bedenin Dili isimli kitabı ve Allan Pease’in Beden Dili’dir. Hayatımızın her anında farkında olmayarak da olsa kullandığımız bu gücü keşfetmek için sağır biri gibi davranarak egzersiz yapabilirsiniz, televizyonun sesini kısarak senaryoda geçenleri anlamaya çalışmak gibi...

 Madalyonun Diğer Yüzü

İletişimde bir mesajı gönderen olduğu gibi bir de alan kişi var. İletişimin etkileşim halini alabilmesi için mesajın gönderildiği kişinin de bilgiyi verilmek istendiği haliyle algılamasını sağlamak gerekiyor. Bu da etkin dinlemeyi gerektiriyor. Sadece dinleme sanatını öğretmek üzerine yazılmış kitaplar var. Geçen sene yerli kanallardan birinde Yaşama Sanatı adlı programda Dinleme Becerileri konulu oturuma katılma fırsatım oldu. Yine bu konuda kişisel gelişim merkezlerinde sertifika programları düzenleniyor. Ülkemizde böyle gelişmelerin olduğunu bilmek sevindirici. Bir mesajı gönderirken olduğu kadar alırken de beden dilimizle karşımızdakine tepki veriyoruz. Birini dinlerken başımızı onaylama anlamında yukarı aşağı sallarsak karşımızdakine onu anladığımızı, anlattıklarıyla ilgilendiğimizi ve devam etmesini istediğimizi söylemiş oluyoruz. Kendi hayatımdan bir örnek vereyim: Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın düzenlediği Gençlik Kurultayı’na katılmak üzere gittiğim Ankara’dan dönüyordum ve otobüste bir öğretmenle aynı koltuğu paylaştık. Yerime geçerken kendisini selamladım ve bunun ardından konuşmaya başladık. Tabii gerek tecrübe gerek bilgi birikimi açısından anlatacak daha çok şeyi olan taraf karşı taraftı. Ben ise daha çok dinleyici durumundaydım. Başımla onaylamak, yüz ifadelerimle tepki göstermek haricinde “ya sonra?”, “haklısınız”, “gerçekten?” gibi iletişim köprüleri kuruyordum. Mola dahil 6 saat süren yolculuğun sonunda aldığım tepki beni çok etkiledi: Ya Hakan iyi ki birlikte yolculuk ettik, yanıma inşallah konuşkan biri oturur diyordum!

Mimiklerin, jestlerin ve diğer vücut hareketlerinin en etkili kullanımlarını bize sunan kişiler politikacılar ve stand up gösteri yapanlardır. Politikacıların bu konuda ne kadar iyi oldukları hepimizce malum olduğundan örneklendirme konusundaki tercih hakkımı ikinci şıktan yana kullanıyorum. Bir gösteriye gittiğinizde sizi en çok etkileyen nedir düşündünüz mü? Bir tek kişilik tiyatroya gittiyseniz özellikle de komedi ise tarzı, aynı esprileri bir arkadaşınıza yapmayı denediniz mi? Sizin kahkahalarla güldüğünüz bir espriye sadece bir tebessümle karşılık verebilirler ya da gülmeyebilirler. Bunun sebebi sahnedeki profesyonelin aynı zamanda beden dilini çok iyi kullanmasıdır. Aynı şekilde tiyatroyu oynayan kişinin önüne bir perde koyarsanız ve aynı şeyleri başka birine dinletirseniz tepkilerinin daha zayıf olduğunu görmek sizi şaşırtmasın.

 Yüzyılın Dövüşçüsü: Bruce Lee

Beden dili hakkında paylaşılacak çok şey olduğu kesin. Bunlardan biri de beden dilimizin içine doğmak, sezmek, altıncı his gibi duyguları bize yaşatmasıdır. Hiç gözünüzün tutmadığı biri oldu mu? Neden düşündünüz mü? Yoksa vücut hareketlerinden birinden mi şüphelendiniz? Ya da imaj danışmanlarının sıkça sözünü ettiği ilk 30 saniyedeki olumlu izlenimi oluşturma konusunda yetersiz mi kaldı? Sebebi ne olursa olsun kıymetli dostum ve üstadım Melih Arat’tan öğrendiğim gibi beden dilini iyi anlamak bize öngörülerimizde daha yüksek doğruluk elde etme imkanını verir. O bunu hep yapıyor! Uzakdoğu sporlarında kuşak atlama sınavlarında yeterlilik için çok önem verilen bir unsur vardır: Bakışlar... Sebebi basit, bakışlar öğrencinin kendine ne kadar güvendiğinin en önemli göstergesi. Birçok karşılaşmada sadece bakışlardan kimin galip geleceğini söylemek mümkündür. Bruce Lee’nin yüzyılın dövüşçüsü olduğu kabul edilir, gerek kendi geliştirdiği stili Jeet Kune Do gerekse Kung Fu’daki ustalığı nedeniyle... Bruce Lee’yi tanımıyorum, stilini de bilmiyorum ama size son bir tavsiyem var. Bruce Lee’nin resimlerinden birkaçına bakın ve karşılaştırmak için de bildiğiniz en iyi dövüş sporcularının resimlerini koyun yanına. Bakalım öngörüleriniz size kimin daha iyi olduğunu söyleyecek?!

Sözün Özü: Çok duyan mı bilir, çok gören mi?


BEDEN DİLİ - 2

İnsanlar konuşarak anlaşmayı geliştirmeden önce, beden dilleriyle anlaşırlardı. Beden dili insanların ilk anlaşma aracı ve ilk dili olmuştur. Bedenleri dili aracılığıyla insanlar duygularını, düşüncelerini, isteklerini, ihtiyaçlarını ve ruhsal zenginliklerini başka insanlarla paylaşmışlardır.

 

Günümüzde dünyanın en çok konuşulan dili olan İngilizce’de beden ve ruh ilişkisini açıkça vurgulayan sözcükler vardır. Örneğin, bu dilde “birisi” anlamına gelen “somebody” ve hiç kimse anlamına gelen “nobody” sözcüklerin her ikisinde de bulunan “body” sözcüğü “beden” anlamına gelmektedir. Beden olmaksızın varlık olmaz ve dolayısıyla insanın kendisiyle ilgili bir kavram da söz konusu olamaz.

 

İlk Dilimiz - Beden Dilimizdir


  

Ana dilimizden başka bir dil öğrenmek için, zaman ve enerji harcarız. Bir yabancı dili, iyi öğrendiğimiz ölçüde kendimizi daha iyi ifade edebiliriz. Karşımızdakini daha iyi anlarız. Temel dilimiz olan bedenimizin dili öğrenmek için neden zaman ayırmadığımızı anlamak güçtür. Hiç kimse beden dilinin ifadelerinden kaçamayacağı veya bunu bastıramayacağı için, bu dili öğrenmeye çalışmak çok yararlıdır. Böylece, kendi dünyamızı yansıtma biçimimiz ve birlikte yaşadığımız insanların iç dünyalarıyla ilgili önemli bilgilere sahip oluruz. Aslında her insan, beden dili konusunda bildiğini düşündüğünden, çok daha fazlasını bilir.

 

Eğer beden dilimize önyargısız ve cesaretle yaklaşırsak birçok görüşme ve karşılaşmanın sonucunu başarılı kılmamız mümkün olur. Duyguların ve düşüncelerin kelimelere dökülmediği durumlarda bunu çok açık olarak hissederiz. Böyle anlarda bakış başın bir dönüşü kavrayan bir jest, savunucu bir mimik binlerce kelimeden fazla anlam taşır. İnsanlar kelimeleri, çoğunlukla gerçek duygu ve düşüncelerini örtmek için kullanırlar.

 

Sosyal statü ve bir grup içindeki hiyerarşi; bireyin kendisini bir grup içinde algılayışı, grubun yapısı ve insanlara toplumsal konumlarını beden dilleri ile yansıtmalarından anlaşılır. Beden dilinin kelimelerden çok daha kolay anlaşılma özelliği ise hiç değişmez. İnsan hayat boyunca çoğunlukla farkında olmaksızın günlük beden dilini son derece etkili olarak kullanır. Ancak bedenini, kelimeleri kontrol ettiği gibi kontrol edemez. Bedenimiz olaylara veya durumlara karşı çok daha fazla kendiliğinden tepkiler verir. Gerçek duygu ve düşüncelerimizi kelimelerin arkasına gizlemek belki mümkündür, ama beden dilimizi gizlememiz çok kere mümkün değildir, beden esastır.

 

Ve son olarak insanın kendini dış dünyaya karşı ortaya koyuş biçiminin temelini görüş açıklığını, bir başka değişle merkezini kullanma biçimidir. Başka hiçbir özelliğine bakmaksızın, sadece göğüs açıklığına bakarak bir insanin kişilik yapısı ve içinde bulunduğu durumu konusunda bilgi sahibi olmak mümkündür.

 

 

 

 

Davranışımız İç Dünyamızı Etkiler


 

İnsanın merkezini kullanma biçimini ve temel beden duruş özelliğini tanımanın sağladığı en önemli yarar, yalnızca çevredeki kişileri doğru değerlendirmek değildir. Bu özelliklerin farkında olmak, kişinin kendi hayatında çok temel değişikler yapar. İnsanlar büyük çoğunlukla içlerinden geldiği gibi davrandıklarını düşünürler. Oysa yakın zamanda yapılan araştırmalar, “İnsanlar hissettikleri gibi davranmaktan çok, davrandıkları gibi hissetiklerini” ortaya koymuştur.

 

Canı sıkılan bir insanın kaşları çatık, yüzü asık, omuzları düşük ve merkezi kapalıdır. Hepimiz sık sık sebepsiz bir can sıkıntısı yaşarız. Oysa çok kere kaşlarımızı çattığımız, yüzümüzü astığımız ve omuzlarımızı düşürüp, merkezimizi kapattığımız için canımızın sıkıldığımızı düşünmeyiz. İnsan hangi davranışını dışlatırsa, bir süre sonra beden kimyasında meydana gelen değişikler sebebiyle o yönde duygular yaşamaya başlar. Sıkıntılı bir insan gibi davranmak iç sıkıntısını artmasına sebep olur.

 

İletişimde İlk Dakika Önemlidir


 

Karşi karşiya gelen iki kişi arasindaki ilk etkileşim, iletişim sürecinin önemli bir belirleyicisidir. Bu etkiyi yaratan faktörler, karşilaşan kişinin beden dilinden kullandigi kelimelere ve kişinin taşitigi bütün aksesuarlardan içinde bulundugu fizik ortam nesnelerine kadar geniş bir dalim gösterir. Işte bütün bu faktörlerin bileşkesi “algilayan kişinin” degerlerinde bir yer bulur ve o çerçeve içerisinde yorumlanir. Algilayan kişisel özellikleri ve toplumsal normlari ile kaliplaşmiş olan yargilar, etkileşim verilerine bagli olarak iletişimin ilk aninda bir “karar” verdirir ve insan karşisindaki kişiye zihninde bir etiket yapiştirir. Bu karar olumlu veya olumsuz olabilir.

 

“Duruşundan hiç hoşlanmadim”, “Bakişini sevmedim”, “Bir görüşte kanim isindi”, Ilk gördügümde vuruldum”, “Ben onu gördügüm an işe yaramaz oldugu anlamiştim” gibi degerlendirmeler o kişi ile gelişecek iletişimin temelini oluşturur. Yanliz bu kararlarimiz her zaman böylesine açik ve bilinçli olmayabilir. Kişi bunlara bilinç düzeyine çikartsa da, çikartmasa da, ilk algilarimizin oluşturdugu yarginin, ietişim biçiminizde ve o kişiye atfettigimiz degerde önemli bir rol oynadigi bilinir.

 

Aile İçindeki Beden Dili


 

Beden dilimizle verdiğimiz mesajlar insanlarla anlaşmamızda en temel araçtır. Hem yakın çevremizde, hem daha geniş sosyal hayatımızda hem de farklı ülke insanları ile ilişkilerimizde öncellikli beden dilimizi kullanırız ve onların beden dilleri ile anlattıklarını çözmeye çalışırız.

 

Yakın arkadaşlarımıza, eşimize, çocuklarımıza duruşumuz veya bakışımızla düşündüklerimizi hissetirmeye çalışırız. Büyük çoğunlukla onlar da bu mesajları alır, düşünce ve duygumuzu anlarlar. İletişim kurduğumuz kişilerle kültürümüzdeki ortak özellikler ne ölçüde fazlaysa birbirimizin beden dilini anlamamızda o kadar kolaylaşır. Bu nedenle kişinin yaşadığı en dar çevre olan aile içinde beden dili etkili biçimde yoğun olarak kullanılır. “Ne hissettiğimi, ne dediğimi anla” anlamına gelen jest ve mimiklerimiz yakın arkadaşlarımız, sevgilimiz, eşimiz özellikle de çocuklarımız olan iletişimimizde büyük yer tutar. İnsan en önceden diliyle anlaşmaya bekler. Bu durum istediğimizin yapılmadığı ve olumsuz bir duyguyu konuşmak istemediğimiz durumlarda daha belirginleşir. Özellikle yakın ilişki içinde olduğumız kimselerle kurduğumuz iletişimde gözümüzün içine bakılması ne demek, ne yapmak istediğimizin anlaşılmasını bekleriz. Bu tür küçük işaretlerden çıkartılan anlamlar, ilişkinin olumlu veya olumsuz yönde gelişmesini belirlemek açısından büyük önem taşır.

 

Kültür Beden Dilini Etkiler


 

Farklı kültür gruplarına girdikçe sözsüz iletişim mesajlarının ayrıntılarını değerlendirmek zorlaşır. Grupların sessiz dillerinin anlamak için önemli ölçüde bilgilenmeye ihtiyaç vardır. Bunun için o insanların kültürünü, ilişkilerini, iletişimlerini ve dünyaya bakışlarını tanımak gerekir. Kültür, tarih boyunca insanın doğayla ve insanla ortaya çıkan problemlerinin ve zorlanmalarının çözüm biçimidir.

 

Beden dili ilişkilerimizde kültürel farklar artıkkça, yabancı bir ülkede çevremizdeki insanların duygu ve düşünce akışını değerlendirmemiz oldukça güçleşebilir. Örneğin, Washington’da büyük bir markette, ne olduğunu anlamadığımız bir mali rahatça çevirip incelemek isterken, bir market görevlisi yakınımıza gelip orada bir başka işle uğraşsa, bundan huzursuzluk duyarız. Çünkü ülkemizde böyle bir durumda, bulunduğumuz yere gelen bir market görevlisi paketleri karıştırdığımızı görünce bize “Ne arzu etmiştiniz?” diyerek müdahale edebileceği gibi “Her şeyi karıştırmayın!” gibi bir uyarıda da bulunabilir. Ya da dünyanın öbür ucunda, Japonya’da alış-veriş merkezine giren bir Türk bu kez, göze göze geldiği her mağaza görevlisinin önünde yerlere eğilmesini hayretle izler ve belki de bir süre kendisiyle nasıl bir ilişki kurulmak istendiğini anlayamaz.

 

İletişim mesajlarını biraz daha ayrıntılı incelersek, insanın kendi kültürden kopmasının ne kadar zor olduğunu görürüz. İletişimde vericinin mesaja yüklediği anlam içinde, kendi kültürünün dünyayı algılayış biçimi ve o kişiye ait bireysel bütünlük vardır. İnsanın bireysel ihtiyaçlarını, yani beden dilini kullanımı ifade biçimi içinde yaşadığı ailenin ve toplumun değerleri ile etkileşim içindedir.

 

Benzerliğin Sınırları


 

Günümüzde farklı toplumlara ait insanlar birbirleriyle oldukça çabuk ve kolay ilişki kurabilmektedir. Televizyondaki dizilere bakıp, kendi yaşantımızı Batı yaşama biçimiyle özdeş görebilir, bir sokak kahvesinde bir Avrupalı veya Amerikalıyla yüzeysel bir dostluğu kolayca başlatabiliriz.

 

Farklı kültürlerdeki insanlar teknolojinin sunduğu imkanlardan yararlanırken, ortak beden dilleri kullanırlar. İnsanlar nerede yaşarsa yaşasınlar benzer şekilde asansöre biner, tenis oynar, bilgisayar ve araba kullanırlar. Aynı zamanda biyolojik kökenli beden dilinde de birçok ortak nokta vardır. Ortak yaşantı olarak öfke, sevinç veya şaşkınlık gibi duygular yaşanır. İşte ortak yaşanan bütün bu duygularda bile, bizim dışımızdaki kültüre ait olanı anlamayı zorlaştıran, bizden olanı daha kolay ve rahat anlaşılır yapan ayrıntılar bulunur.

 

Beden dilindeki en benzer ifadeler canlılığı ve iç dengeyi korumaya dönük temel psikolojik durumlarla ilgilidir. Korku, kızgınlık, hüzün, nefret, mutluluk, dikkat, ilgi, uyku, gerginlik, şiddet bu durumların en belirgin olanlarıdır. Bu genel durumların dışında kültüre özgü ve o toplumu belirleyici beden dili özelliklerinin bir başka toplum tarafından kısa bir sürede benimsenmesi mümkün olmaz. Bu konuda yabancı ülkelerle bazı örnekler verebiliriz; Avrupa’ya veya Uzak Doğu’ya yapılan turistik gezilerde, bazı iletişim biçimleri bu ülke insanlarda etki yaratıp takdirle karşılanır ve yapılan sohbetlerde, karşılaşılan insanların belirli özelliklerinden övgü ile söz edilir. Ancak övgü ile söz edilen bu iletişim biçimini kendi toplumunda uygulamasını kimse önermez. Gerçekten de böyle değişimler beğenilse ve istense de gerçekleşemez. Çünkü bir başka topluma ait geleneksel kültür, ödünç alınarak yaşanamaz.

  

Jestler Ve Mimikler


 

Jestler ve mimikler diğer kişilere görsel sinyaller gönderen hareketlerdir. Bizim bir jestten söz edebilmemiz için yapılan hareketin bir başkası tarafından görülmesi ve yaşadığımız duygu ve düşünceyle ilgili bir bilginin karşımızdaki kişiye iletilmesi gereklidir. Aslında her bir jest, düşünce ve duygu ürünü olduğu için doğal olarak bu özelliklerini barındırır.

 

Yüz kaslarının anlatım amaçlı kullanımı mimikleri; baş, el, kol, ayak, bacak ve bedenin kullanım de jestleri oluşturur.

 

Jest ve mimikler "esas" ve "ikincil" olarak ayrılır. Esas jest ve mimikler, düşünce ve duygularımızı destekleyen, onları somutlaştıran hareketlerimizdir. Örneğin, sohbet sırasında göz kırpma, baş sağlama, kolları açma gibi işaret ve hareketler iletmek istediğimiz ve programladığımız bir mesajı içeren jestlerdir.

 

Öte yandan kendiliğinden gelen ve hiç beklemediğimiz bir anda bizi yakalayan esneme ve hapşırma gibi durumlarda bile jest söz konusudur. Esas olarak anlatıma katkıda bulunmayan ve kendiliğinden refleks olarak ortaya çıkan bu hareketlere ikincil jest ve mimik denir.

 

Bu iç tepkilerle ortaya çıkan ikincil jestler, ortamın özelliklerine göre giydirilmeye ve şekillendirilmeye başlarsa esas jestlere dönüşmesi ortama, kişinin içinde bulunduğu ve birlikte olduğu kişilere karşı takınmak istediği tavra bağlıdır. Bu jestlerin bazılarını bastırmak, bazılarını da en açık biçimde de ortaya koymak eğilimi vardır. Bir konser salonunda insan hapşırığını tutmaya çalışır ve özür diler bir ifade takınır, ancak istemediği halde eşi camları açmışsa ve bundan rahatsız oluyorsa hapşırması çok daha farklı olur. Açık, net ve mümkün olduğunca şiddetli olan hapşırık artık ikincil jest olmaktan çıkar.

 

Baş ile selam vermek veya el sallamak gibi hareketlere esas jestler denir. Esas jestler başlangiçtan bitişlerine kadar iletişimin bir parçasidirlar. Esas jestlerle ikincil jestleri ayirt etmek için kendi kendimize şu soruyu sorabiliriz. “Eger ben yalniz olsaydim bu hareketi yapacak miydim?” Cevabimiz “Hayir” ise bu hareketimiz esas jesttir. Cevabimiz “Evet” ise hareketimiz kendiligindedir ve ikincil jestler grubuna girer.

 

İkincil Jestler


 

İkincil jestlerin pek çoğu esas olarak sosyal değildir. Çünkü bunlar bedenin rahatı, temizliği ve kaşınma gibi kendiliğinden olan ihtiyaçları ile ilgili hareketlerdir. Vücut bakımımızı ve rahatlığımızı ovarak, silerek, kaşıyarak yaparız, yeriz, içeriz, rahat olarak bir beden duruşu sağlamak için kollarımızı birleştiririz, bacak bacak üzerine atarız, dik veya yan otururuz. Bütün bunları kendimiz için yaparız. Fakat bunları nasıl yaptığımız ve hangi duygusal durumda olduğumuz önemlidir. Bu jestleri yaparken yalnız olmadığımız durumlarda bizimle birlikte olanlar bu kişisel hareketlerden bizimle ilgili bilgi sahibi olurlar.

 

Duygusal durumumuzu yansıtan jest ve mimikler açık ve belirgin bir şekilde dışarıya başkalara sinyaller göndermektedir. Bu işaretlerin fark edilmesini istemiyorsak özel bir çaba harcamamız ve kendimizi kontrol etmemiz gerekir. Dikkat edilmesi gereken nokta dışa vurduğumuz duygularımızla ilgili işaretlerin gerçekten karşı tarafa iletmek istediklerimiz olup olmadığıdır. İkincil jestleri bilinçli olarak anlamdırıyor olsa da olmasa da, bu jestler kişiyle ilgili duyguların bir aktarımıdır.

 

Esas Jestler


 

Bu jestler yüz, baş, el, kol, ayak, bacak ve bedenin bir konuya açiklik kazandirmak için yaptigi jareketlerdir. Esas jestler, anlatim jestleri, sosyal jestleri ve mimik jestleridir.

 

a)Anlatım jestleri

 

Bu jestler insanın diğer hayvanlarla ortak olan biyolojik kökenli jestleridir (Temel altı duygusu). Kaslarımız altı temel duygunun ifadesinde, canlılığımızın başlıngıcından bu yana bedenin yaşantı ile bağlantısını kurmak ve bedeni korumak için düzenlenmiştir. Anlatım jestleri özellikle yüz ifadelerinde ortaya çıkar ve insanın varlığını korumaya dönük eylemlerinden kaynaklanır. Örneğin yüzdeki sıkma hareketi, düşman tarafından boynun sıkılma eylemi içinde oluşmuştur. Boyunu sıkılan bir insanın yüzündeki bütün kaslar sıkıştırılarak direnç oluşurur. Ya da ani ve atak hareketler karşısında gözlerimizin kapanması belirsizlik ve tehditlerle dolu bir dünyadan gelebilecek bir saldırıya gözlerini koruma amacına dönüktür.

 

Öte yandan gülme insanın hoşnut olduğunu, iç demgesinin yaşamı sürdürmeye uygun bir uyum içerisinde bulunduğunu ortaya koyan ve karşısında bulunanları bu mutluluğa ortak olmaya davet eden bir jest ve mimiktir. Yapılan kültürlerarası çalışmalar bu temel jestlerinin bütün kültürlerde ortak olduğunu göstermiştir.

 

 

Esas jestlerimizden olan anlatım jestlerinin temel özellikleri kültürel etkilenmeler sonucunda değişime uğramıştır. Ana jest kalıbı farklı olmadan kültüre ve kişiye bağlı olarak değişik durumlarda kullanılablir. Örneğin, gülme için toplumların ve kişilerin kullandıkları fırsatlar ve tavırlar aynı değildir. Biyo-psikolojik beden dilimiz olan anlatım jestleri evrenseldir, bu ana yapıya kültürel özellikler, anlatım zengillikleri ve bazı farklar kazandırmıştır.

 

b)Sosyal jestler ve mimikler

 

Durum gereği, olduğumuzdan çok daha mutlu veya hissetiğimizden çok daha üzüntülü yüz ifademiz bir sosyal mimiktir. Değer insanların memnun edecek jestlerin taklit edilmesi bir anlamda insanın sosyal rolünü oynamasıdır. Bir toplantıda gerçek iç dünyamızdan çok farklı bir duygu halini yansıtmamız buna örnektir. Canını sıkan bir konuyu yemekte konuşmayıp ve yemek saatlerini iyi görünme çabasıyla geçirmeye çalışmak veya kişinin bir topluluk önünde yaptığı bir konuşmada ses tonunu, el ve kollarını anlatımını daha etkin kılmak için kullanması sosyal jest ve mimikler olarak değerlendirilir.

  

c)Mimik jestler

 

Bu jestler taklit ve tanımlama jestleridir. Bir objeyi veya bir hareketi mümkün olduğu kadar kusursuz olarak taklit etmek amacıyla yapılan jestlerdir. Mimik jestler tiyatroya özgü jestler taklit jestler, şematik jestler, teknik ve kod jestlerdir.

  

Tiyatroya Özgü Jest Ve Mimikler


 

İzleyicileri hoşnut etmek için artistlerin kullandıkları jestlerdir. Teatral mimiklerin oluşturulmasında esas olarak iki teknik söz konusudur. Bunlardan birinde, aktör rolünü oynayacağı karakteri bütün ayrıntıları ile izler ve onun hareketlerini ve ifadelerini taklit eder. Diğerinde ise, yansıtacağı duygusal tonu yakalar ve o duygu durumuna girerek, bu duygudaki insanın davranışlarını kendiliğinden ortaya koyar. Günümüzde bu mimikler hem sahnede hem de sosyal hayatta kullanılır. Teatral mimikleri günlük yaşantılarına aktarmış birçok kişi hayatı bir tiyatro gibi oynayarak yaşar. Bu tür insanlar renkli kişilikleri ile çevrelerine çok sayıda kimseyi toplarlar.

 

Taklit Jestler


 

Sosyal ve teatral jestlerden çok farklıdır. Taklit jestler rüzgarın veya köpeğin sesinin taklidi gibi, bir insanın olmadığı veya olamayacağı bir şeyi taklit etmesidir. Bu jestlerde genellikle eller etkin rol üstlenir.

 

Şematik Jestler


 

Kısaltma ve özetleme ile ilgili taklitler olup mimik jestlerin bir başka türüdür. Bu jestle kişi bir durumun en göze çarpan özelliğini alıp sadece bununla o bütünü tanımlar. Bu jestler nesne veya bir durumu ifade etmek için kullanılır. Ateş etme hareketi, sigara olmadan sigara içme hareketi, olmayan bir bardakla su içen kişinin yaptığı hareket bu tür mimik jestlere örnektir.

 

Bazı bilim adamları şematik tanımlama jestlerini yer yüzünün her yerinde kullanılan evrensel nitelikte jestler olarak kabul etmelerine rağmen, birçok araştırmacı bu konuda kültürlere bağlı bazı farklılıklar bulunduğunu ileri sürmektedir.

 

Teknik Ve Kod Jestler


 

Belirli bir meslek grubunun kendi aralarında kullandıkları jestler birbirleri ve onlarla ilişkili olanların anladıkları teknik jestlerdir.Kod jestler, dilsiz alfabesinin ellerle kodlanması ve ellerle yazılması gibi, bilgiyi sistemli bir şekilde kodlayan jestlerdir.

 


BEDEN DİLİ 3


 

"İlk izlenim, ilk 30 saniyede yaptığınız ve söylediğiniz herşeyin bir bütünüdür."
"Ne söylediğiniz değil, onu nasıl söylediğiniz önemlidir."
"Basit bir jest, yüzlerce kelimeden daha çok şey ifade eder."
"Beden dili, bilinçdışı motivasyonlarımızı açığa çıkarır."

 

Bu ve buna benzer bir çok cümleyi şimdiye dek duymuş olmalısınız. Bilinen şu ki gerçekte bizler, hal ve davranışlarımız, duygularımız, fikirlerimiz ve kişiliğimizi sözlü ya da sözsüz şekilde ortaya çıkararak iletişim kurarız.


İş dünyasında bu konuyla ilgili bazı yanlış görüşler vardır. Bazı insanlar beden dili hakkında olan tüm konuşmaların terim dolu ve gereksiz olduğunu düşünürken, bir insanı anlayabilmek için ne dediklerini dikkatli dinlemenin yeterli olabileceğini savunurlar. Bunun zıttı olarak ise, bazıları, karşısındakinin bakışları, ayak vuruşları ve kişisel jestlerinin, o kişinin sözlerinden veya yaptıklarından daha çok şey anlattığına inanır. Bu optimistlere göre karanlık bilinçaltı, iletişim sırasında yüzük çevirme, saç ile oynama, sık tekrarlanan hareketler sayesinde açığa çıkıyor.


Bizler fikir ve isteklerimizi iletebilmek, karşımızdakiyle iletişim kurabilmek için en çok dilimizi kullanırız. Ancak aynı zamanda tutku, endişe ve korku gibi duygulara sahip yaratıklar olarak, hislerimizi göstermek isteriz. Bilinçli olarak sözsüz mesajlar iletir ve algılarız. İletişimde kullandığımız sözsüz ipuçları, sözlü olanları anlamamıza yardımcı olabilir.


İnsanlar kollarını göğüs üstünde birleştirdiklerinde veya açtıklarında, bu, üşüdüklerinden, kolları dolu olduğundan veya çok rahat hissettiklerinden dolayı olabilir. Yani sadece, bu kişilerin kendilerini savunmak istemeleri, kafalarının meşgul olması veya güvensiz hissettikleri anlamına gelmez.


"Beden Dili"Nin Ögeleri Bize Neler Anlatır?..


Bakışlar: Bakışlar daha çok kişilerle aramızda olan mesafeyle belirlenir, örneğin çok yakın duruyorsak birbirimize bakmamaya çalışırız. Aynı zamanda bakışlar, konuşmanın konusuyla da çeşitlilik kazanır. İletişimde olduğumuz kişiler ile aramızdaki ilişki düzeyi ve tabi ki kişilik özellikleri de bakışlarda etkilidir. Örneğin içe kapanık kişiler daha az göz teması kurar.


Yüz ifadeleri: Yüz ifadesi kişiye özgüdür ve iletişim tarzımızı belirler. Kaşları kaldırmak, yüzün kızarması, ağzın aşağıya doğru eğilmesi ve bunlar gibi bir çok hareket, iletişimde olduğumuz kişi veya kişilerde belli bir etki ve izlenim uyandırır. Gülümseme belki de en dikkate değer yüz ifadesidir ancak kolaylıkla taklit edilebilir.

El, kol, baş hareketleri ve jestler: Konuşma ve kendimizi ifade etme sırasında çok sayıda el, kol ve baş hareketleri kullanırız. Zamanın geçmesini beklerken, acelemiz olduğunda, bir konuşma sırasında söylenene katılıp katılmadığımızda ve bunlar gibi daha bir çok durumda jestlerimizi kullanırız.

 
Bu gruba giren hemen her hareketimiz bir anlam taşır. Örneğin yumruğu sıkmak güç göstergesi iken, kendine dokunma (ağız veya buruna dokunma, kaşıma gibi), eğer aşırıysa, endişenin bir belirtisi olabilir. Eğer genel olarak jestler, el ve kol hareketleri fazlaysa, bu durum o kişinin kısıtlı kelime bilgisini ya da Akdeniz ülkelerinden olduğunu gösterir.


Bedenin duruşu: Karşımızdaki kişiye göre durmayı veya oturmayı seçiğimiz açı oldukça önemlidir. İş dünyasında da vücudun duruş şekli, birini merkeze alma, gruba dahil etme veya dışlama gibi birçok anlam taşıyabilmektedir.


Giyim: Giyim tarzımız, zevkimizin, mal varlığımızın, değerlerimizin veya sosyal grubumuzun bir aynasıdır. İş danışmanlarının çoğu, daha etkili bir izlenim için insanların iyi giyinmelerine yardım etmeye çalışır. Rozetler, kol düğmeleri, marka etiketleri ve kullanılan her türlü aksesuar ve materyaller kim olduğumuzun veya kim olmak istediğimizin birer yansımasıdır.


Koku: İnsanlar doğal kokularını gizlemek için sabun, şampuan, deodorant, parfüm ve ağız spreyleri kullanır. Ancak vücudun asıl kokusu, insanların beslenme düzeni, sağlığı ve o anda endişeli olup olmaması gibi konularda ipuçları verir. Bilim adamları kokunun iletişimdeki öneminin daha çok farkına varmaya başladılar.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

BEDEN DİLİ 4

 

İŞ GÖRÜŞMELERİNDE BEDEN DİLİ

Beden dili kullanımıyla ilgili önemli noktalardan biri de iş başvurusunda yaptığımız eylemlerdir. İş görüşmeleri sırasında kendimizi rakip sahadaymış gibi hissederiz. Bunun nedeni bilmediğimiz bir ortamda kendimizi gergin hissetmemiz. Çünkü orası bizler için adeta bir arena. Karşımızdaki matadora karşı galip gelmeye çalışırız.

O halde bu arenada neler yapmalıyız. Herşeyden önce iş başvurusu yapacağınız kurumu, stratejilerini, misyonunu, ürünlerini bilmeniz gerekir. İş başvurusunda bulunduğu işletmeyi tanımayan kimsenin şirket kültürüne geç adapte olacağına inanılır. Görüşmeye son derece uygun, şık ama abartılmamış bir kıyafetle, mümkünse takım ile gitmeli. Bayanların da takım elbise giyinmesi uygun olur ama etek (mini olmamalı), ceket, gömlek uyumluluğunda bir kıyafet de oldukça uygun olabilir. Ayakkabılarınız çamursuz ve boyalı olmalı. Beyler traşlı ve temiz kokular sürünerek, bayanlar hafif makyajlı ve yine ağır olmayan hafif bir parfüm kullanarak gitmeliler.


Görüşmeye 5 dakika da olsa sakın geç gitmeyin. Görüşmenin önemli kriterlerinden biri zamanı kullanma becerisidir. Artık işletmeler zamanını uygun ve etkili kullanan personele yatırım yapıyor. Daha ilk dakikada gecikerek zamanlama konusunda kötü puan almak istemezsiniz değil mi? Gecikiyor olmanız size negatif puan kazandırmanın dışında, o görüşmeye soluk soluğa girmenizi ve konuşmanızın ahenginin bozulmasını sağlar. Bu da kendinizi ifade etmede size sıkıntılar yaşatır. Trafik durumu, hava durumu, evinizin iş yerine uzaklığı, çalmayan saatler vs... artık kimsenin umurunda olan şeyler değil. Bilgisayar, internet çağının nimetlerinden yararlanın ve hava durumunu, yol durumunu önceden kontrol edin. Erken uyanmanız gerekiyorsa ve saatinize güvenmiyorsanız, Telekom’un otomatik uyandırma servisine uyandırma talimatı bırakın, ama sakın mazeret bildirmeyin (çok ciddi bir sebebiniz yoksa).

En fazla 10 dakika önce, ideali 5 dakika önce görüşme yerinde bulunmak ve ortamı analiz etmek sizin için iyi olur. Çevrede bulunan insanları rahatsız etmeden gözlemleyin ve durumunuz uygunsa kat sekreterinden kurum ile ilgili bilgi almaya yönelik sohbetlerde bulunun.

Görüşme sırasında elinizde çantanız ve ajandanız ya da en iyisi PALM gibi teknik bir ajandanızın olması size çok şey kazandırır. Çantanızı açtığınızda içinde devlet arşivi varmış gibi dağınık bir görüntü olmamasında yarar var. Görüşmenizde not almanız gerekebilir; o açıdan ajandanızı ya da palminizi etkili kullanın. Size ikram edilen çayı, kahveyi mutlaka kabul edin ve o ortamın bir parçasıymışsınız rahatlığında davranın.

Görüşmeye karşınızdakine sempatik bir tarzda selam vererek başlayın. Tebessüm etmeniz size puan kazandırır. Görüşmeye erken gidip ortamda aldığınız ilk imajın kısa bir özetini yapmanızda ve bunun hoş bir izlenim olduğunu belirtmenizde yarar var. Tokalaşmanız ne ezik ne de üstünlük taslayıcı bir tarzda olmalı. Tokalaşmanız samimi olmalı. Aşırı hafifi tarz güvensizliğinizi, aşırı sert tarz kompleksinizi ortaya koyar. Görüşmeniz sırasında karşınızdakinin gözlerine çok rahatsız etmeden bakın.

Oturma alanınızı belirleme şansı varsa (bazı işletmelerde görüşme odaları vardır) Sırtınızı boşluğa (kapı, pencere v.s.) gelmemesine dikkat edin. Sırtınızın boşlukta olması sizin kendinizi boşlukta hissetmenize sebep olabilir ya da her açılan kapıda geri dönüp bakmanız, rahatsız edici bir sahnenin oluşmasını sağlayabilir. Konuşma sırasında koltuğunuza çok kasıntı oturmayın. Konuşmanın gidişine göre bazen eğilerek talepkar, bazen doğrularak güveninizi gösterin. Görüşeceğiniz kurumun kimliği, görüşeceğiniz kişinin pozisyonu sizin bacak bacak üstüne atıp atmamanızda önemli rol oynar. En uygunu bacak bacak üstüne atmadan ama rahat edeceğimiz bir oturuş pozisyonu almaktır

Görüşmenin gidişini ağırlıklı olarak görüşmeyi organize eden kişi belirler. Kurum hakkında bir şeyler bildiğinizi düşünüyorsanız ve bilginizin doğruluğundan eminseniz sizin orayı niçin seçtiğinizin nedenlerinden biri olarak gösterebilirsiniz. Eğer iş değiştirecekseniz asla ayrıldığınız ya da ayrılacağınız kurumu kötülemeyin. Bu profesyonelce bir davranış olmaz. Tercih nedeniniz kariyeriniz olabilir, farklı bir kurum kimliğini yaşamak olabilir, farklı bir iş koluna yönelmek olabilir, evinize yakın bir yer tercihi olabilir (Bazen bu başka bir soruyu beraberinde getirebilir: “Biz kurum olarak şu an çalıştığımız yerden başka bir yere taşınsak bizden de mi ayrılırsınız?” gibi.

Maaşınızın yetersizliği bir neden olmasın. Tabii ki para için, kendimizi geliştirmek, daha iyi bir yaşam standardına kavuşmak için çalışıyoruz ama bunu parasal bir tercih nedeni olarak göstermeniz çok doğru olmaz. Görüşmeler sırasında parasal nedenleri söyleyip, elinizle de para işareti yapmanız çok ters karşılanır. (Espri niyetine bunu yapmak bile hoş değil.) İş görüşmelerinde bir çok kişinin sınıfta kalmasını sağlayan neden “Ne kadar maaş düşünüyorsunuz?” 


BEDEN DİLİ 5

İNSANIN KENDİNE TEMASI

İnsanın kendi bedenine teması, gerginliğin yaşandığı durumlarda kişiye rahatlık verir. İnsan bir başka kişiye temas ettiği zaman bunun farkındadır. Ancak insan kendine temas ederken büyük çoğunlukla davranışından haberdar değildir.

Çocukluk döneminde zorlandığında veya kendisinde endişe yaratan durumlarla karşılaştığında, anne ve babaları tarafından okşanarak güven verilen insanlar, bu güvenceyi yetişkinliklerinde de ararlar. Bu sebeple gerginlik yaratan ve kişinin kendisini güvende hissetmediği her durumda insanın yardımına kendi elleri yetişir.

İnsanların kendilerine en çok temas ettikleri ve gerginliklerini hafiflettikleri yüzlerce davranış incelendiğinde en çok aşağıda sıralanan yedi jestin tekrarlandığı görülmüştür.


1- Çeneye yaslanmak
2- Saçı okşamak
3- Yanağa yaslanmak
4- Ağza temas etmek
5- Şakağa yaslanmak
6- Elleri cebe sokmak
7- Kollarla bedene sarılmak


İnsanın kendi bedenine temas ederek iç gerginliğini hafifletmeyi amaçlayan bu jestler hem kadınlar, hem de erkekler tarafından yapılır. Ancak saçları okşamak ve kolları bedene dolamak daha çok kadınlara, şakağa yaslanmak ve elleri cebe sokmak daha çok erkeklere özgü jestlerdir.

İnsanın kollarını kavuşturması, en hassas iki noktadan biri olan kalbi korumanın sembolik bir ifadesidir. Mağara devrinden bu yana geçen zaman içinde insan davranışlarında önemli pek çok değişim olmuştur ve kalbi korumak o günkü anlamını, önemini kaybetmiştir. Ancak modern çağda da insanlar kendilerine gerginlik veren bir durum yaşadıkları ve kendilerini duygusal olarak güvende hissetmedikleri zaman kollarını kavuştururlar.

Kol kavuşturma aynı zamanda insanın anne ve babasından beklediği kucaklama ihtiyacının kendisi tarafından karşılanmasıdır. İnsanın güven ihtiyacının arttığı bazı durumlarda, kişi kendisini tam kucaklayarak bunu karşılamaya çalışır. Bu durumda artmış olan iç gerginlik kendi kendine temasın verdiği rahatlıkla gevşemeye dönüşür.

Topluluk içinde kendine temasın ve dış dünya ile ilişkileri sınırlandırmanın en güvenli yollarından biri de özellikle erkekler için, elleri cebe sokmaktır. İnsan keyifli ve sıkıntılı olduğu bütün durumlarda, yalnız da olsa topluluk içinde de olsa, ellerini cebine sokarak çevresi ile ilişkilerini en alt düzeye indirir ve kendi duygu dünyasına çekilir.

Bacak bacak üstüne atmak, elleri yüzün veya bedenin üzerinde gezdirmek veya elleri çeşitli biçimlerde kenetlemek davranışlarının bütünü insanın ihtiyaç duyduğu teması ve dolayısıyla güven duygusunu ona vermektedir. Elin alna, mideye, kalbe götürülmesi önemli bir işarettir.

İnsan bir konuda hayrete düştüğü zaman eli alnına gider. Parmak uçlarının alna teması kaybolan veya ihtiyaç duyulan bir fikri geri çağırmak içindir. Bu jest aynı zamanda dikkatini yoğun olarak bir noktaya toplamak isteyenlerde görülür.

Elin ağzı örtmesi kişinin hayretinin bir başka ifadesidir. Kişi, şaşkınlığı sırasında kendisini zor durumda bırakacak olan tepkisini böylece durdurmak ister.

Parmakların gömlek veya boyun arasındaki boşluğu genişletmeye çalışması, kişinin daha çok havaya ve alana ihtiyaç duyduğunu, bir başka deyişle zor durumda olduğunu gösterir.

Kulak memesi ile oynamak dikkati yoğunlaştırma isteğinden kaynaklanır.

Enseyi ve ensedeki saçları okşamak ise kişinin sıkıntılı bir durumda sevilme ihtiyacını karşılamak amacını taşıyan narsistik bir jesttir.


BEDEN DİLİ 6


ELİN DİLİ VAR


El kol hareketleri çok şey anlatır; yeni bir araştırmaya göre sözel olmayan iletişim, uzmanların düşündüğünden daha fazla sezgisel ve önemli olabilir.

Konuşan bir insanın el kol hareketleri, dinleyicinin onu daha iyi anlamasına yardımcı olabilir; Missouri Üniversitesi’nde psikoloji alanında yardımcı doçent olan Dr.Jana Iverson’un yürüttüğü iki yeni araştırmaya göre de, sözel olmayan iletişim, konuşmacı için de çok faydalı olabilir. Iverson, kısa bir süre önce Nature’da yayımlanan ilk araştırmasında 8-18 yaşları arasında bir grup kör çocuktan, bir başkasına talimat vermelerini ve farklı şekillerdeki iki kapta bulunan suların miktarı hakkında hem gören, hem de kör yetişkinlerle konuşmalarını istemiş. Iverson araştırmaya katılanları gözlerken çok önemli bir şey farketmiş: Çocuklar, kiminle konuşuyor olursa olsunlar, aynı sayıda el kol hareketleri yapıyorlarmış. Iverson, “Bu, sonradan öğrendiğimiz bir şey değil” diyor.

Journal of Non Verbal Behavior’da yayımlanması planlanan bir izleme çalışmasında Iverson, bütün çocukların daha konuşmaya başlamadan önce el kol hareketleri yaptığını (bunun, gören çocuklarda kör çocuklardan daha fazla olduğunu) ortaya koydu. Iverson’a göre el hareketleri sözcüklere destek olmaktadır, böylece insanların kendilerini daha eksiksiz ve net bir biçimde ifade etmelerine olanak tanımaktadır. Iverson’a göre “el hareketleri, nasıl düşündüğümüz konusunda bize bir şey söylemektedir; düşünce biçimimizin, daha çok hayali olan yönleri bulunmaktadır. El hareketleri, düşüncelerimizin, kelimelerle iyi aktarılamayan bölümlerini iletmemizi sağlar.”




 

 

 


 


 


 


 


 


 


 


BEDEN DİLİ 7


İYİ İNSAN İLİŞKİLERİ İÇİN ETKİLİ BEDEN DİLİ


 Bazen hareketleriniz gerçek düşüncelerini yansıtmayabilir. Çok ilgilendiğiniz bir konuya ilgisiz gibi görünebilir, yakın hissettiğiniz bir insana soğuk davranabilirsiniz. Beden dilimiz bazen biz istemeden karşı tarafa mesajlar verebilir. Oysa bazı küçük değişikliklerle kendinizi daha iyi ifade edebilir, daha etkili insan ilişkileri kurabilirsiniz.

"Çevrenizden Göreceğiniz İtibar ve Saygı, Kendinize Gösterdiğiniz Özen Kadardır."

Konuşurken Gözlere Bakın

İnsanların yüzüne bakanlar, bakmayanlardan daha çok hoşa gider. İnsanlarla, onları rahatsız etmeyecek ölçüde, ancak mümkün olduğu kadar çok göz ilişkisi kurun.

Tebessümü Unutmayın

Canlı olun. Münkün olduğu kadar sıcak ve dostça tebessüm edin ve gülün. Yüzünüz, çevrenize olan ilginizi yansıtsın. Donuk ve ifadesiz gözükmekten kaçının.

Dinlediğinizi Gösterin

Karşınızdaki konuşurken sık sık başınızı hafifçe aşağı-yukarı hareket ettirerek onu dinlediğinizi ve anladığınızı hissettirin. Söylenenleri kabul edip etmemeniz önemli değildir, sizinle konuşana "anlaşıldım" duygusu yaşatın. Başınızı hafif dik tutun.

Yakın Olun

İnsanlara daima, onları rahatsız etmeyecek, mümkün olan en yakın mesafede durmaya gayret edin. Daima konuştuğunuz veya sizinle konuşan insana dönük durun. İkiden fazla insanla bir grup oluşturuyorsanız, sizin için önemli olanların dışındakilere merkezinizi kapatmayın. Mümkün olduğu kadar çok kişiye merkezinizi açık tutun.

Kendinize Özen Gösterin

Grup normlarına, toplumsal rol ve statünüze uygun giyinin. Giyiminize mümkün olduğunca renk katın. Kadınlar erkeklerden daha çok renk kullanabilir. Saç ve el bakımınıza özen gösterin. Kendinize gösterdiğiniz özen, kendinize verdiğiniz değerin ifadesidir. Günlük tıraşını olmamış bir erkek, bıraktığı olumsuz izlenimle ilgili başka bir neden aramamalıdır.

Jestleri Unutmayın

Çok aşırıya kaçmadan, jestlerinizi kullanın. Ellerinizi cebinizde tutmaktan ve kollarınızı kavuşturmaktan, ellerinizle ağzınızı örtmekten kaçının. Açık ve anlaşılır jestleri tercih edin.

 

Konuşurken...

Çok fazla ve çok hızlı konuşmaktan kaçının. Bir topluluk içinde dinlediğinize yaklaşık olarak eşit miktarda konuşmaya gayret edin. Sesinizin yüksekliğini ve tonunu, bulunduğunuz çevreye göre ayarlayın.

Otururken...

Ayaktaysanız, dik durun. Oturuyorsanız sandalye ve koltuğunuzu tam olarak doldurun ve arkanıza yaslanın. Birisiyle konuşurken ve birisi doğrudan sizinle konuşurken öne eğilin ve ilginizi gösterin.


BEDEN DİLİ 8

BAKIŞLARINIZI YÖNETİN

 Birisiyle konuşurken zaman zaman nereye bakacağımızı şaşırırırz. Kimi zaman doğrudan gözlere, kimi zaman dudaklara bakarız ama içimiz de bir türlü rahat etmez. Allan Pease, “Bedenr Dili” adlı kitabında konuşurken vermek istediğiniz mesaja göre “bakış taktikleri” veriyor...

Gözlerin En Çok Zorlandığı Nokta: İş Görüşmeleri

İş tartışmaları yaparken karşınızdakinin alnında bir üçgen olduğunu hayal edin. Bakışlarınızı bu bölgeye yönelterek ciddi bir ortam yaratırsanız karşınızdaki sizin iş yapmak konusunda ciddi olduğunuzu anlar. Bakışlarınızın karşınızdakinin göz seviyesinin altına düşmemesi koşuluyla etkileşimi kontrol edebilirsiniz.

Bir Sosyal Yakınlaşma Aracı Olarak Gözler

Bakış karşınızdakinin göz seviyesinin altına düştüğünde sosyal bir ortam oluşur. Bakışlarla ilgili yapılan deneylerden ortaya çıkan önemli bir sonuç ta şu: Karşınızdaki kişinin gözleriyle ağız arasındaki bir üçgene baktığınızda sosyal bir etkileşim oluşur.

İlgi Ve Saldırganlık Nasıl İfade Edilir ?

Yan bakış, ilgi veya saldırganlık iletmekte kullanılır. Hafif kalkmış kaşlar ve bir gülümsemeyle birlikteyse ilgi anlamına gelip flört işareti olarak yaygın şekilde kullanılır. Aşağıya dönük kaşlar, çatık alın veya aşağıya dönük ağız köşeleriyle birlikte şüpheli, saldırgan veya eleştirel bir tavır anlamına gelir.

Dışarıdan Bakma ?

Karşılaştığımız en sinir bozucu insanlardan bazıları konuşurken gözle dışarıda bırakma hareketini kullanırlar. Bu hareket bilinçsizce yapılır ve o kişinin sizden sıkılması veya artık ilgilenmemesi ya da kendini sizden üstün görmesi nedeniyle sizi görmemeye çalışmasından oluşur.  


BEDEN DİLİ 9

KOL KAVUŞTURMA ENGELİ


Bir canlının kendisini güvende hissetmediği zaman bir cismin arkasına saklanması doğal bir korunma davranışıdır. İnsan yavrusu da hayatının ilk yıllarından başlayarak masaların, sandalyelerin, dolapların altına ve arkasına saklanır. İnsan büyüdükçe kendisini tehdit eden durumları yaşadığında, saklanma davranışı biraz daha incelik kazanır ve altı yaş dolaylarında çocuk, cisimlerin arkasına saklanmak yerine, kollarını kavuşturarak kendisini koruyucu bir engel oluşturur ve bu engelin arkasına gizlenir.

Bu davranışı yaşamın daha ileri dönemlerinde, örneğin gençlik döneminde bacak bacak üstüne atmayla oluşturulan engel izler.

Giyim alanındaki büyük bir kuruluş, bir yönetici arıyordu. Bu amaçla eğitimi ve geçmişi oldukça parlak bir adayla mülakat yapılıyordu. Aday, marka ürün yönetimi ve işletme konularındaki sorulara cevap verirken oturduğu koltuktan öne eğiliyor, yüzü, elleri ve kollarıyla ifadesini destekleyen jestler kullanıyordu. Ancak adayın o güne kadar çalışmadığı tekstil alanıyla ilgili sorular sorulmaya başlayınca, aday koltuğa yaslanıyor, kendisini geri çekiyor ve kollarını kavuşturuyordu.

Birçok kimse kollarını alışkanlıktan kavuşturduklarını veya kendilerini böyle daha rahat hissettiklerini söylerler. Bu noktada yine psikolojinin altın kurallarını hatırlanmakta yarar vardır. Dışlayan davranış insanın iç dünyasına yansır ve insan nasıl davranıyorsa, kendisini öyle hisseder…

 


BEDEN DİLİ 10

VÜCUDUNUZUN DİLİNİ DEĞİŞTİRMEK ELİNİZDE

İş hayatınızda sözlerinizin olduğu kadar bakışlarınızın, duruşunuzun kısacası beden dilinizin de ne kadar önemli olduğunu biliyorsunuz. Ancak, hareketlerinizin sizi yeterince ifade etmiyor. Kendinize güveniniz tam ama sıkılgan bir tavrınız var. Zekisiniz ama bakışlarınız bunu anlatmıyor. Vucut dilimi nasıl değiştirebilirim diyenlere "Beden Dili" kitabının yazarı – Allan Pease'in önerilerini aktarıyoruz.

VÜCUT DİLİ NASIL ÖĞRENİLİR?

Günde 15 Dakikanızı Ayırın

Başkalarının hareketlerini incelemek ve okumak için olduğu kadar kendi hareketlerinizin de bilinçli bir şekilde farkına varmak için günde en az on beş dakika ayırın.

Kalabalıklarda Gözlem Yapın

Bu tür okumalar yapmak için ideal mekanlar insanların bir araya gelip etkileşime girdikleri yerlerdin. İnsanlar buralarda bekleme, kızgınlık, hareketleriyle açıkça ifade ettiklerinden önreğin havaalanları insan hareketlerinin tamamını incelemek için özellikle iyi bir yerdir. Sosyal etkinlikler, iş toplantıları ve partiler de mükemmeldir.

Televizyonu Eğitim Aracı Olarak Kullanın

Televizyon seyretmek de sözel olmayan iletişim öğrenmek için mükemmel bir yoldur. Sesini kısın ve önce sadece görüntülere bakarak neler olduğunu anlamaya çalışın. Her beş dakikada bir sesi açarak sözel olmayan okumalarınızın ne kadar doğru olduğunu kontrol edebilirsiniz. Çok geçmeden bir programın tamamını sessiz olarak seyredip neler olduğunu anlayabileceksiniz.

Kendinizi Test Edin

Vücut dili sanatını çalıştıktan sonra bir partiye gidip bütün akşamı saksı gibi bir köşede oturarak geçirip insanların vücut dili ayinlerini seyrederek çok iyi vakit geçirebilirsiniz!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

BEDEN DİLİ 11


SÖZLERİN VE SESLERİN ÖTESİNDE : BEDEN DİLİ


 Bir kişiyle iletişim kurarken sözler mi daha etkilidir hareketler mi? Kişilerin birebir kurdukları iletişimde yüzde 7-10 kelimelerin, yüzde 30-38 ses tonunun etkili olduğunu beden dilinin etkisinin ise yüzde 55 - 60'a kadar çıkabildiğini biliyor muydunuz?
 
Neden vücut dili?

1. Başkaları üzerinde olumlu bir etki yaratarak amacımıza ulaşmak.
2. Karşımızdakileri daha iyi anlayarak etkili bir iletişim kurmak.
3. Kendi beden hareketlerimizi denetleyerek, sosyal ortamlara daha çabuk uyum sağlamak.
4. Başkalarının gerçekte ne söylemek istediğini anlamak.

Bazen bir hareket bin söze bedeldir. Bir kişiyle iletişim kurduğumuzda söylediklerimiz ne kadar önemli ise hareketlerimizle o kişide bıraktığımız intiba da o kadar önemlidir.


El, kol hareketleri, mimikler, dokunma, vücut pozisyonu... İş yaşamında başarılı olmak isteyen kişi, iletişim kurduğu kişilerin sadece söylediklerini değil, yüzü, eli, kolu ve bedeniyle yaptıklarını da duymalıdır.

İletişimde önemli olan ilk dakikalardır

Başkalarının gerçekte ne söylemek istediğini anlamak için önce kendi vücut dilinizi öğrenin

Karşı karşıya gelen iki insan arasındaki ilk dakikalar, iletişim sürecinin önemli bir belirleyicisidir. Bu etkiyi yaratan en önemli faktör, karşılaşılan kişinin BEDEN DİLİ'dir. Sözkonusu faktörleri, kullanılan kelimelere ve kişinin taşıdığı bütün aksesuarlardan içinde bulunduğu ortamdaki nesnelere kadar genişletebiliriz. Karar olumlu ya da olumsuz olabilir; "duruşundan hoşlanmadım", "bakışını sevmedim"....

 
İletişim sadece bilgi alış-verişi değildir

Bilgiyi veriş biçimi, sözlerin bedendeki ifadesi (gülen bir yüz) iletişimi değerlendirmemizde ikinci önemli bir noktadır.

İletişimde bilgilenmek ve kavramak, anlamak değildir. İletişimin ana amacı anlayarak kavramaktır. Karşınızdaki kişinin ne istediğini kavrar ancak ne yaşadığını anlayamazsınız.

Bir mesajın toplam etkisi incelendiğinde, kişilerin birebir kurdukları iletişimde %7-10 kelimelerin, %30-38 ses tonunun ve %55-60 da beden dilinin etkili olduğu ortaya çıkmıştır.

Vücut dilini, sessiz bir film seyrederken ya da televizyonun sesini kapattığımızda aldığımız bir mesaj olarak da görebiliriz. Vücut dili iletişimde kullanılan sözcükler kadar önemlidir. Çoğu zaman davranışlar ve jestler iletişimin temelini oluşturur. Söylediklerimizi gerçek içerik ve anlamlarını ortaya koyar. Bunlar, düşünce ve duyguları destekleyen, onları somutlaştıran hareketlerdir.

Sohbet sırasında saç düzeltme, başı sallama, kolları kapama gibi işaret ve hareketlerimiz; iletmek üzere programladığımız bir mesajımız olduğunu ya da bu mesajı vermek için hazırlık yaptığımızı gösterir.

Yüzümüzün aldığı çeşitli ifadeler, heyecanımızı, neşemizi, irkildiğimizi, utandığımızı, tiksindiğimizi, kızgınlığımız veya korkularımızı ortaya koyar.

El sıkışma şeklimizden, ayakta durma veya oturma pozisyonlarımıza kadar pek çok vücut hareketi, içinde bulunduğumuz ruhsal durumları, amaç ve isteklerimizi ortaya koyan göstergelerdir.


BEDEN DİLİ 12


GÖZ OKUMA USTALIĞI


Bazı insanlarla konuşurken rahat bazılarıyla konuşurken rahatsız olur hatta onları güvenilmez buluruz. Bu aslında bize baktıkları veya konuşurken bakışlarımıza karşılık verdikleri süreyle ilişkilidir. Bakışların dilini çözerek hem karşı tarafı daha kolay anlayabilir hem de kendi davranışlarınızı kontrol altında tutabilirsiniz.

Sizden Bir Şey Mi Gizleniyor ?

Birisi dürüst değilse veya bir şeyler gizliyorsa bakışları bizimkilerle toplam zamanın üçte birinden daha az oranda karşılaşacaktır.

Hayran Mı Saldırgan Mı ?

Bakışlarınız, karşınızdakinin bakışlarıyla toplam zamanın üçte ikisinden daha uzun süreyle karşılaşıyorsa, bunun anlamı şunlardan biridir; birincisi sizi çok ilginç veya çekici buluyordur; ikincisi de size karşı saldırgan bir tavrı vardır.

Sessizce Meydan Okuyanlar

Buna ek olarak gözbebekleri de büzüşüyorsa sözel olmayan bir meydan okumada bulunuyor olabilir.

Bakışlarla İyi İlişki Kurmak İçin

Başka birisiyle iyi bir ilişki kurmak için toplam zamanın yüzde 60-70'inde onunla göz göze gelmeniz gerekir.

Göz hareketlerinin dili


Gözler… Gözler yalan söylemez… Gözler yalan söyleyemez!… Vücudun odak noktası olduklarından ve gözbebekleri de bağımsız hareket ettiğinden gözlerin tüm insan iletişim işaretleri arasında en açıklayıcı ve doğru bilgileri verir.

Tarih boyunca göz ve insan davranışı üzerindeki etkileriyle uğraştık durduk. Hepimiz 'gözleriyle onu parçaladı', 'kocaman bebek gözleri var', 'gözlerini kaçırıp duruyor', 'çok davetkar gözleri var', 'gözünde öyle bir pırıltı vardı' ya da 'bana en kötü bakışıyla baktı' gibi ifadeler kullanmışızdır. Bu gibi ifadeleri kullandığımızda farkında olmadan kişinin gözbebeklerinin büyüklüğünden ve bakışla ilgili davranışlarından bahsederiz.

Gözbebekleri

Belli ışık durumları, kişinin ruh hali ve tavrı olumludan olumsuza veya olumsuzdan olumluya geçerken gözbebekleri küçülür veya büyür. Heyecanlanan birisinin gözbebekleri dört katına çıkabilir.Tam tersine kızgın, olumsuz bir ruh hali gözbebeklerinin 'minik boncuk gözler' ya da 'yılan gözler' olarak bilinen şeklinde küçülmesine yol açar.

Flört ve Gözbebekleri

Flört sırasında gözler oldukça fazla kullanılır. Kadınlar gözlerini vurgulamak için göz makyajı yaparlar. Bir kadın bir erkeği severse ona bakarken gözbebeklerini büyütecek ve erkek da farkında olmadan bu bilgiyi doğru yorumlayacaktır. Bu nedenle romantik buluşmalar gözbebeklerinin büyümesine neden olan loş yerlerde gerçekleşir.

Birbirlerinin gözlerine bakan genç aşıklar farkında olmadan gözbebeklerinin büyüyüp büyümediğine bakmaktadırlar. Her biri diğerinin gözbebeklerinin büyümesinden heyecanlanır.

Çocuklar ve Gözbebekleri

Bebekler ve çocukların gözbebekleri yetişkinlerinkinden daha büyüktür ve yetişkinlerin yanındayken onlara olabildiğince çekici görünerek sürekli olarak dikkatlerini çekme çabasıyla gözbebekleri sürekli olarak büyür.

Kumarbazlar ve Gözbebekleri

Uzman kağıt oyuncularıyla yapılan deneylerde rakipleri koyu renk gözlük taktığında oyuncuların daha az el kazandıkları görülmüştür. Örneğin, bir poker oyununda rakibine dört as gelmesi durumunda, uzman onun gözbebeklerindeki hızlı büyümeyi bilinçli olmadan fark edecek ve bu elde oyunu yükseltmemesi gerektiğini hissedecektir. Rakiplerin koyu gözlük takması gözbebeği işaretlerini ortadan kaldırarak uzmanların daha az el kazanmalarına neden oldu.

Ticaret ve Gözbebekleri

Gözbebeği takibi fiyat pazarlığı sırasında alıcıların gözbebeği büyümesini izleyen eski Çinli mücevher tacirleri tarafından kullanılırdır.

Eski bir söz 'biriyle konuşurken gözlerinin içine bak, pazarlık yaparken gözbebeklerine bakma' der. 'Gözbebeklerine bakma egzersizi' yaparak karşınızdakinin gerçek duygularını gözbebeklerinden anlamaya çalışın.



BEDEN DİLİ 13

BÖLGELER

Bölge, kişinin kendi vücudunun uzantısıymış gibi benimsediği bir alan veya boşluktur. Her birimizin çitlerle çevrili evi, arabasının içi, yatak odası veya sandalyesi vardır. Vücudun etrafındaki bu boşluğa müdahale edildiğinde insanların tepkileri nasıldır?
Kişisel Alan
Çoğu hayvanın vücudunun etrafında kendi kişisel alanları olarak sahip çıktıkları belli bir boşluk vardır. Bu boşluğun büyüklüğü temelde hayvanın yetiştiği alanın ne kadar sıkışık olduğuyla ilişkilidir. Afrika'nın uzak bölgelerinde yetişen bir aslanın bölgesindeki boşluk, o bölgedeki aslan popülasyonunun yoğunluğuna bağlı olarak elli kilometre veya üzerinde bir çapa sahip olabilir. Öte yandan esaret altında yetiştirilen bir aslanın kişisel alanı sıkışık koşulların doğal bir sonucu olarak sadece birkaç metrelik bir büyüklüğe sahip olabilir.

Diğer hayvanlar gibi insanın da kendisiyle taşıdığı portatif bir 'HAVA KABARCIĞI' vardır ve bu kabarcığın büyüklüğü yetiştiği bölgedeki nüfus yoğunluğuyla ilişkilidir. O halde bu kişisel bölge mesafesi kültürel olarak belirlenir. Japonlar gibi bazı kültürler kalabalığa alışıkken bazı başka kültürler 'geniş açık alanlara' alışıktırlar ve mesafeyi korumayı severler.
Bölge mesafeleri
Mahrem Bölge: Kişiler bu bölgeyi kendi mallarıymış gibi benimsedikleri için tüm bölgeler arasında en önemli olanı "mahrem bölge"dir. Sadece kişiye duygusal olarak yakın olanların bu bölgeye girmesine izin verilir. Mahrem bölge içerisnde bir de sadece fiziksel temas sırasında girilebilen ve vücuttan uzaklığı 15 cm olan bir alt-bölge vardır. Bu da yakın mahrem bölgedir.
Kişisel Bölge: Bu bölge kokteyllerde, ofis partilerinde, sosyal etkinliklerde ve arkadaº toplantılarında başkalarıyla aramızdaki mesafedir.
Sosyal Bölge: Yabancılarla, örneğin evimizde tamirat yapan tesisatçı veya doğramacı, postacı, bakkal, işyerindeki yeni eleman ve çok iyi tanımadığımız kimselerle aramızdaki mesafedir .
Ortak Bölge: Kalabalık bir gruba hitap ettiğimizde paylaştığımız mesafe ortak bölgedir

Bölge mesafelerinin pratik uygulaması
Normal olarak mahrem bölgemize başka birisi aşağıdaki iki nedenle girer. Birincisi yakın bir akraba veya arkadaştır ya da bize cinsel olarak yaklaşmaya çalışmaktadır. İkincisi ise karşımızdakinin saldırgan olması ve bize saldırmak üzere olmasıdır. Kişisel ve sosyal bölgelerimize yabancıların girmesine dayansak da bir yabancının mahrem bölgemize girmesi vücudumuzda fizyolojik değişikliklere neden olur. Kalp kanı daha hızlı pompalar, adrenalin salgısı yoğunlaşır ve olası bir 'kaç veya saldır' durumuna hazırlık yapılırken beyin ve kaslara daha fazla kan gider.

Konserler, sinema, asansörler, tren veya otobüslerin kalabalık olması başka kişilerin mahrem bölgelerine girilmesini kaçınılmaz kılar. Batı kültürlerinde insanların sıkışık bir asansör veya toplu taşıma aracı gibi kalabalık ortamlarda katı bir şekilde uydukları bir dizi kazılı olmayan kural vardır.
* Tanıdığınız birisi dahil olmak üzere kimseyle konuşmamalısınız.
* Asla başkalarıyla göz teması kurmamalısınız.
* 'Poker suratı' takınmalısınız, duygularınızı belli etmemelisiniz.
* Elinizde kitap veya gazete varsa ona gömülmüş görünmelisiniz.
* Kalabalık ne kadar fazlaysa o kadar az hareket edebilirsiniz.
* Asansörlerde başınızın üzerindeki kat numaralarını seyretmek zorundasınız.



 -------------------------------------------------------------------------------------------------------

Özellikle kadınların küçük ayrıntıları fark eden bir göze sahip oldukları için kadın sezgisi diye adlandırdığımız bir yeteneğe sahip oldukları düşünülür. Oysa onlara bunu kazandıran küçük detaylara önem verip dikkat etmeleri ve bunu sonucu olarak da sözel olmayan davranışları yakalamak ve onları daha iyi yorumlama yeteneğidir. Bu sebepledir ki erkeklerin çoğu, yakalanmadan eşlerine yalan söylemeyi başaramıyorlar.

Algılama gücü, özellikle çocuk yetiştirmiş kadınlarda daha belirgindir. Çünkü bebeğin yaşamının ilk bir kaç yılında anne, çocuğu ile daha çok sözlü olmayan bir iletişim kurmak zorundadır. Bir çok bilim adamı kadınlardaki sezgi-algılama gücünün erkeklerden daha kuvvetli olmasını işte bu temel olaya bağlamaktadırlar.

Algılama yeteneği güçlü olan bir öğretmen sınıfta ders anlatırken, bir öğrencisinin kafasının aşağıya doğru olduğunu ve kollarını kavuşturduğunu görünce ona ulaşamadığını hisseder. Buna karşılık algılama yeteneği zayıf olan bir öğretmen hiçbir şeyle ilgilenmeden dersini işlemeye devam eder.

 

Hareketler

Yapılan araştırmalara göre hareketlerimizin bir bölümü doğuştan, genetik olarak gelmekte, bir bölümü ise sonradan kazanılan, öğrenilen kültürümüzle ilgili hareketlerdir. Bebekler doğar doğmaz emme becerisine sahiptir. Ya da doğuştan sağır ve dilsiz olan bir kişinin gülme gibi bir yüz hareketi ne sonradan öğrenilmiştir ne de taklide dayalıdır.
Sözel olmayan hareketlerimizin çoğunu sonradan öğreniriz ve bunların bir çoğu dünyanın her yerinde aynı anlama gelen hareketlerdir.
Kafa sallama: Dünyanın her yerinde "evet" anlamına gelir, onaylamadır.
Kafayı iki yana sallama: "hayır" anlamına gelir, reddetmedir.

Açık avuçlar, hafif kamburlaştırılmış omuzlar, kalkık kaşlar ile omuz silkme: "bilmiyorum" anlamına gelir ve bahsedilen şeyden haberiniz olmadığını göstermek ya da konuyla ilgilenmediğinizi göstermek için kullanılır.

 


 

 


BEDEN DİLİ 14


DİNLEME, DEĞERLENDİRME, ELEŞTİRİ JESTLERİ 


El Sıkışma

Beden dili konusunda hiçbir fikri olmayanlar bile, elini sıktıkları kişiyle ilgili bazı şeyler düşünürler. El sıkma biçimi insanların kişiliğini ortaya koyma yollarının en başta gelenlerinden biridir.

İnsanların birbirleriyle el sıkışma biçimlerinde esas olarak üç mesaj hakimdir: Üstünlük, Eşitlik ve Boyun Eğme.

Yapılan bir araştırmada başarılı üst düzey yöneticilerin büyük çoğunluğunun hem el sıkışma işlemini başlatan kişiler oldukları, hem de avuç içleri yere bakar şekilde el sıkıştıkları ortaya konmuştur.

Avuç İçinin Yönü

Avuç içinin yere bakması, karşıdaki kişinin elini bütünüyle yatay olarak sıkmak anlamına gelmez. Üstünlük belirten el sıkışı karşıdaki kişiye göre avuç içinin hafif yere dönük olması demektir. El sıkarken avuç içinin hafif yukarı dönük olması karşıdakinin üstünlüğünü kabul etmek anlamına gelir.

Güvenli ve dengeli bir el sıkma, ellerin dik olarak ve avuçların birbirlerini bütünüyle kavramalarıyla gerçekleşir. Her iki kişi de kendi varlığını karşıdakine hissettirmiş olur.


BEDEN DİLİ 15

DELİLİK !  

Davranışımız iç dünyamızı etkiler…

İnsanın merkezini kullanma biçimini ve temel beden duruş özelliğini tanımanın sağladığı en önemli yarar, yalnızca çevredeki kişileri doğru değerlendirmek değildir. Bu özelliklerin farkında olmak, kişinin kendi hayatında çok temel değişiklikler yaratır.

İnsanlar çoğunlukla içlerinden geldiği gibi davrandıklarını düşünürler. Oysa yakın zamanda yapılan araştırmalar, insanların hissettikleri gibi davranmaktan çok, davrandıkları gibi hissettiklerini ortaya koymuştur.

Canı sıkılan bir insanın kaşları çatık, yüzü asık, omuzları düşük ve merkezi kapalıdır. Hepimiz sık sık, sebepsiz bir can sıkıntısı yaşarız. Oysa çok kere kaşlarımızı çattığımız, yüzümüzü astığımız ve omuzlarımızı düşürüp, merkezimizi kapattığımız için canımızın sıkıldığını düşünmeyiz. İnsan hangi davranışını dışlaştırırsa, bir süre sonra beden kimyasında meydana gelen değişiklikler sebebiyle o yönde duygular yaşamaya başlar. Sıkıntılı bir insan gibi davranmak iç sıkıntısının artmasına sebep olur.

Kültürümüzün gülme konusundaki olumsuz tutumu sadece çocukluk ve gençlik döneminde değil, yetişkinlik yaşamında da sürer: “Çok güldük, ağlayacağız.” “Çok güldük başımıza kötü bir şey gelecek” gibi sözler bu yöndeki uyarılara örnektir. Türk kültüründe yetişen kişiler, genellikle -sebepsiz yere gülene deli deneceğine- inandıkları için, gülmenin gerek insanın kendi hayatı üzerinde doğuracağı olumlu etkilerden, gerek insanlararası ilişkilerden doğuracağı olumlu sonuçlardan yararlanamazlar.

Oysa halk arasında “delilik” olarak adlandırılan akıl sağlığı problemlerinin üç tanesinde hastaların en büyük özellikleri somurtkanlıkları veya ifadesizlikleridir. Bu hastalar kesinlikle gülmedikleri için halk arasındaki deyimin “sebepsiz yere somurtana deli derler” olması beklenir. Fakat geleneksel kültürümüz gülmeyi hoşgörmediği için, seçici davranmış ve sadece küçük bir azınlığı oluşturan hastalara bakıp “sebepsiz yere gülene deli derler” diyerek, insanların içinde yeşermesi muhtemel hayat sevincini küllendirmeyi tercih etmiştir.

Bütün bu anlatılanlardan çıkan sonuç şudur; insanın davranışı beden kimyasını değiştirir. Kendinizi sıkıntılı ve güçsüz hissediyorsanız, beden duruşunuzu ve merkezinizi kullanış biçimini kontrol edin.

 



 

 

Beden Dili 16

YALAN!

İş hayatında en çok yalan söylemek zorunda kalan kişilerin sekreterler olduğu bilinen bir gerçektir. Bunun sebebi, özellikle yöneticimizin adına başkalarıyla iletişim içinde olmamızdır. Yöneticimiz ile diğer çalışanlar arasında, yöneticimiz ile diğer yöneticiler arasında, yöneticimiz ile özel hayatındaki kişiler arasında, yöneticimiz ile yöneticisi arasında hep bir köprü görevi görürüz.


Yöneticilerimiz görüşmek istemedikleri kişileri belirtip kenara çekilirler, sonrası bize aittir. Ayrıca habersiz, randevusuz gelen konuklar ile ilgilenmek, onları organize etmek...

En sık rastlananı da yöneticimizin bir hatasını üstlenmemizdir.
Bize vermeyi unuttuğu bir yazı gecikmiştir. Genel müdür kızmasın diye topu bize atar, “Hala yazmadın mı?” Der, Biz de “Siz bana yazıyı vermediniz ki” Demek yerine “Üzgünüm, hemen yazıyorum” gibi bir şey söyleriz. Halbuki yazıyı görmemişizdir bile.

İşte böyle durumlarda vücut dilimizi kontrol altına alabilirsek, karşımızdaki kişinin bize güvenmesini sağlar ve görevimizi çok daha iyi yapmış oluruz. Daha da önemlisi vücut dili ile yalan söylemeyi çözersek karşımızdaki kişinin de bize yalan söyleyip söylemediğini çok kolay anlarız.

Vücut Diliyle Yalan Söylenebilir Mi?

Bu soruya verilecek yanıt; ana hareketler, vücudun mikro işaretleri ve söylenen sözler arasında ortaya çıkacak uyum eksikliğinden dolayı “hayır” olacaktır. Örneğin, açık avuçlar dürüstlük gösterir ama karşınızdaki yalan söylerken avuçlarını açıp size gülümsese bile mikro hareketleri onu ele verir. Gözbebekleri küçülebilir veya ağzının köşesi seğirebilir ve bu işaretler açık avuç hareketi ve içten gülümsemeyle çelişir. Sonuç olarak karşısındaki, söylenene inanmama eğilimi gösterir.

Yalanları örtbas etmek için vücudun başka herhangi bir yerinden daha sık olarak yüzümüzü kullanırız. Örtbas edebilmek için gülümsemeler, kafa sallamalar ve göz kırplamalar kullansak da maalesef vücut işaretlerimiz burada da doğruyu söyler ve yüz işaretlerimizle vücut hareketlerimiz arasında bir uyuşmazlık ortaya çıkar.

Yalan söylemeyle ilgili zorluk, bilinçaltı zihnimizin otomatik olarak çalışması, sözel yalanımızdan bağımsız olarak hareket etmesi ile vücut dilimizin bizi ele vermesidir. Çok ender yalan söyleyen insanların ne kadar inandırıcı olurlarsa olsunlar kolayca yakalanmalarının nedeni de budur. İşi sebebiyle sık yalan söylemesi gereken kişiler hareketlerine iki yolla incelik kazandırabilirler.

Birincisi; yalan söylerken doğru olduğunu hissettikleri hareketlerle pratik yapabilirler. Ancak çok uzun süre sonunda ve sayısız yalan söyleyerek pratik yaptıktan sonra başarılı olabilirler. İkincisi ise; yalan söylerken hiçbir olumlu ya da olumsuz hareketi kullanmayacakları şekilde çoğu hareketi ortadan kaldırabilirler ama bu da çok zordur.


GAYRİMENKUL KİRALARI HAKKINDA KANUN


GAYRİMENKUL KİRALARI HAKKINDA KANUN


Kanun Numarası: 6570

Kabul Tarihi: 18/05/1955

Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 27/05/1955

Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 9013

Madde 1 - Belediye teşkilatı olan yerlerle, iskele, liman ve istasyonlardaki gayrimenkullerin (Musakkaf olmıyanları hariç) kiralanmalarında kiralıyanla kiracı arasındaki hukuki münasebetlerde bu kanun ile Borçlar Kanununun bu kanuna aykırı olmayan hükümleri tatbik olunur.

Mabetler kiraya verilemez ve ibadethane haricinde hiçbir iş için de kullanılamaz.

Madde 2 - (İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 26/03/1963 tarih ve E. 1963/3, K. 1963/67 sayılı kararı ile.)

Madde 3 - (İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 26/03/1963 tarih ve E. 1963/3, K. 1963/67 sayılı kararı ile.)

Madde 4 - Mobilyalı olarak kiraya verilen gayrimenkulerin, bu kanuna göre taayyün eden yıllık kira bellerine mobilya için belediye encümenlerince takdir edilen kıymetin yüzde yirmisinden fazla zam yapılamaz. Şu kadar ki bu suretle zam olunacak miktar kira bedelinin yıllık tutarını geçemez.

Kira müddetinin hitamından bir ay evvel yazı ile haber vermek şartiyle kiralayan mobilyalarını kısmen veya tamamen geri alabilir. Bu takdirde mobilyalar için yapılan zam nispetinde kiradan indirme yapılır.

Madde 5 - Kaloriferli gayrimenkullerde mahrukat fiyatlarındaki değişikliklerin kira bedellerine inikası nispeti hükümetçe tesbit ve ilan olunur.

Madde 6 - Kısmen mesken olarak kısmen de meskenden gayrı bir şekilde kullanılmak üzere kiralanmış bulunan veya tamamen mesken olarak kullanılmak üzere kiralanmış iken fiilen meskenden gayrı surette kullanılan gayrimenkullerin kira bedelleri zam bakımından mesken olmayan yerlere ait hükümlere tabidir.

Madde 7 - Kira şartlarına ve Borçlar Kanununun bu kanuna aykırı olmayan hükümlerine riayet edilse bile aşağıdaki yazılı hallerde kiralayan

a) Kiracı tarafından gayrimenkulün tahliye edileceği yazı ile bildirilmiş olmasına rağmen tahliye edilmezse icra dairesine müracaatla tahliye istiyebileceği gibi,

b) Gayrimenkulü kendisi veya eşi veya çocukları için mesken olarak kullanma ihtiyacında kalırsa kira akdinin hitamında,

c) Gayrimenkulü kendisinin veya eşinin veya çocuklarının bir meslek veya sanatı bizzat icra etmesi için kullanma ihtiyacında ise kira akdinin hitamında,

ç) Gayrimenkulü yeniden inşa veya imar maksadiyle esaslı bir surette tamir, tevsi veya tadil için ve ameliye esnasında içinde ikamet veya iştigal mümkün olmadığı fennen anlaşıldığı takdirde kira akdinin hitamında,

d) Gayrimenkulü Medeni Kanun hükümlerine göre iktisabeden kimse kendisi veya eşi veya çocukları için tamamen veya kısmen mesken olarak ve yine kendisi veya eşi veya çocukları için bir meslek veya sanatın bizzat icrası maksadiyle iş yeri olarak kullanma ihtiyacında ise iktisap tarihinden itibaren bir ay zarfında kiracıyı keyfiyetten ihtarname ile haberdar etmek şartiyle altı ay sonra,

e) Kira bedelini vaktinde ödememelerinden dolayı haklı olarak bir yıl içinde kendilerine iki defa yazılı ihtar yapılan kiracılar aleyhine, ayrıca ihtara hacet kalmaksızın, kira müddettinin hitamında,

Tahliye davası açabilirler.

Aynı şehir veya belediye hudutları içinde kendisinin veya birlikte yaşadığı eşinin uhdesinde kayıtlı oturabileceği meskeni bulunan kimse, kirada oturduğu yeri, malikin isteği üzerine tahliye etmeye mecburdur.

Madde 8 - Bu kanunla Borçlar Kanununda gösterilen haller dışındaki sebeplerle açılacak tahliye davaları, mukavelelerde aksine şart bulunsa dahi mesmu olmaz.

Madde 9 - Kira mukavelelerinde; bu Kanunun kira bedellerinin tayinine mütaalik hususlar müstesna kiracı aleyhine değişiklik yapılamaz.

Madde 10 - (Mülga madde: 30/04/1973 - 1711/3 md.)

Madde 11 - Kiracı kira müddetinin bitmesinden en az on beş gün evvel mecuru tahliye edeceğini yazı ile bildirmediği takdirde sözleşme aynı şartlarla bir yıl uzatılmış sayılır.

Madde 12 - Kiracı, mukavelede hilafına sarahat olmadıkça, kiralanan yeri kısmen veya tamamen başkasına kiralayamaz yahut istifade hakkını veya mukavelesini başkasına devredemez veyahut kendisi gayrimenkulü bırakmış olduğu halde hiç bir sebeple bu yeri kısmen veya tamamen başkalarına işgal ettiremez.

Kira akdinin esas gayesi itibariyle başkalarına kiralanması lazım ve mütat olan (Otel, pansiyon, talebe yurdu ve benzerleri) gayrimenkuller bütün gayrimenkulün devri veya kiralanması hali müstesna olmak üzere yukardaki fıkra hükmüne tabi değildir.

Bu maddenin birinci fıkrası hükmüne riayet etmeyerek bir gayrimenkule kiracı veya devir alan sıfatiyle girenler veya bu gayrimenkulü işgal edenler hakkında hiç bir ihtara hacet kalmaksızın sulh mahkemelerinde tahliye davası açılabilir.

Fuzuli şagiller hakkında 5917 sayılı kanun hükümlerinin tatbikı da istenebilir.(*)
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
NOT : (*) 5917 sayılı Kanunun yerini 3091sayılı Taşınmaz Mal Zilyedliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun almıştır.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Madde 13 - Kira mukavelelerinin ve Borçlar Kanununun bu kanuna mugayir olmayan vecibelerine kiracılar veya ortaklariyle sanat, meslek ve ihtısasları dolayısiyle aynı meslek veya sanatı idame ettirecek olan mirasçıları ve meskenlerde ölen kiracı ile birlikte ikamet edenler tarafından tamamen riayet edildiği müddetçe bu kanunun yürürlükten kaldırılmasından üç ay sonraya kadar aleyhlerine tahliye davası açılamaz.

Madde 14 - 2490 sayılı Artırma, Eksiltme ve İhale Kanununa tabi olarak kiraya verilen gayrimenkuller hakkında da bu kanun hükümleri tatbik olunur.(*)
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
NOT : (*) 2490 sayılı Kanunun yerini 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu almıştır.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Madde 15 - Kiralayan 7 nci maddenin b, c, d bentlerinde yazılı sebeplerden dolayı tahliye ettirdiği gayrimenkulü mücbir sebep olmaksızın üç sene müddetle eski kiracısından başkasına kiralayamaz.

ç fıkrasına göre tahliye edilen gayrimenkuller eski hali ile, mücbir sebepler olmadıkça üç sene müddetle başkasına kiraya verilemez.

ç fıkrasına istinaden tahliye edildikten sonra imar planına göre yeniden inşa veya esaslı şekilde tadil veya tevsi edilen gayrimenkullerin yeni hali ile ve yeni kira bedeli ile bir mesken veya bir ticarethane yerini eski kiracının kiralamağa tercih hakkı vardır. Bu hakkın, kiralayanın, yapacağı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde kullanılması şarttır.

Bu maddeye göre tercih hakkı bertaraf edilmedikçe, gayrimenkul üç yıl müddetle başkasına kiralanamaz.

Madde 16 - Hava parası olarak veyahut her ne nam ve suretle olursa olsun bu kanuna göre taayyün eden kira bedelinden fazla para alanlar, bunlar namına hareket edenler veya bunlara tavassut edenlere 15 inci madde hükmüne aykırı hareket edenler hakkında altı aydan bir seneye kadar hapis ve üç yıllık kira bedeli tutarınca ağır para cezası hükmolunur. Mükerrirler hakkında bu cezalar bir misli artırılır.

Madde 17 - Milli Korunma Kanununun 30 uncu maddesi ile 56 ncı maddesinin VII nci bendi ve bu maddeleri tadil veya ilga eden kanunlar yürürlükten kaldırılmıştır.

Madde 18 - Bu kanun 01/06/1955 tarihinden itibaren mer’idir.

Madde 19 - Bu kanunu icraya İcra Vekilleri Heyeti memurdur.

Ek Madde 1 - (Ek madde: 23/01/1998 - 4331/1 md.)

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar, yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, fırtına, taşkın, sel gibi tabii afetler nedeniyle zarar gören mülkiyeti veya idaresi Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait vakıf taşınmazların onarım veya restorasyonunu müteakip bir defaya mahsus olmak üzere afet öncesi kiracılarına Devlet İhale Kanunu hükümleri uygulanmaksızın Vakıflar Genel Müdürlüğünce tespit edilen rayiç kira bedeli ile kiracılık hakkı tanınabilir.

Muvakkat Madde 1 - Bu kanunun kira bedeline mütaallik hükümleri:

a) Milli Korunma Kanununa tabi olan gayrimenkuller için 01/06/1955 tarihinden,

b) Milli Korunma Kanununa tabi olmayıp da serbest kira ile kiralanmış olan ve kira akitleri gayrı muayyen müddete inkilabetmiş bulunan gayrimenkullerin kira bedelleri bu kanunun mer’iyete vazından itibaren geçecek altıncı ayı takibeden ay başından,

c) Milli Korunma Kanununa tabi olmaksızın, serbest kira ile kiralanmakta olup da mukavele müddetleri muayyen olan gayrimenkullerde kira akitlerinin hitamından itibaren,

ç) (Değişik bent: 09/01/1956 - 6634/1 md.) C fıkrasında yazılı gayrimenkullerden bir yıldan fazla müddetle mukaveleye bağlanmış olup da bu kanunun mer’iyete girdiği tarihte bir seneden fazla müddeti bulunanlar için 01/06/1956 tarihinden itibaren mer’idir.

Bu kanuna göre kiraya zam yapılması icap ettiği hallerde yapılacak zam nispetlerinden aşağı nispette zam yapılacağını veya hiç zam yapılmıyacağını kiralayan, kanunun mer’iyete girmesinden itibaren bir ay içinde yazı ile tebliğ etmediği taktirde mevzuubahis zamlar bu kanunun meri’yete girdiği tarihten bir ay sonra ve yukarıdaki tarihlerden başlamak üzere uygulanır. Bu takdirde kiracı bir aylık müddetin sonundan başlıyarak bir ay içinde mukavelenin feshini ihbar edebilir ve bu ihbardan itibaren iki ay içinde gayrimenkulü tahliyeye mecburdur. Tahliyeye kadar geçen müddetin kirası zammı ile birlikte ödenir.

Muvakkat Madde 2 - Bu kanunun 7 nci maddesinde yazılı tahliye davaları bakımından:

a) Milli Korunma Kanununa tabi olan gayrimenkullerin kira mukaveleleri 31/05/1955 tarihinde,

b) Milli Korunma Kanununa tabi olmayıp da serbest kira ile kiralanmakta olan ve kira mukaveleleri gayri muayyen müddete inkilabetmiş bulunan gayrimenkullerin kira mukaveleleri ise bu kanunun mer’iyete vazı tarihinden itibaren geçecek altıncı ayın sonunda hitama ermiş addolunur.

Bu tarihlerden itibaren bir ay zarfında dava açılmadığı takdirde mukavelelerin hitam müddetleri beklenmesi zaruridir.

Geçici Madde 3 - (*)

T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (BAĞ - KUR), Türkiye Kızılay Derneği, Türk Hava Kurumu, Darülaceze Müdürlüğü, Darüşşafaka Cemiyeti ve bağlısı vakıflar, mazbut ve mülhak vakıflar ile Vakıflar Genel Müdürlüğü, Verem Savaş ve Kanserle Savaş dernekleri adına kayıtlı veya bunların kamu kuruluşları veya kamu yararına çalışan derneklerle müştereken sahip bulundukları gayrimenkullere (vasiyet edilenler dahil) ilişkin kira sözleşmeleri bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay sonra sona erer.

Bu süre içinde yukarıdaki Kurumlar veya bunların kira işlerini yürüten iştiraklerince rayiç veya emsal bedele uygun olarak yeni kira bedeli ve şartlar tespit edilerek kiracıya tebliğ edilir. Eski kiracının birinci fıkrada belirtilen altı ayı takip eden 30 gün içinde yeni kira bedeli ve şartlar üzerinden kira sözleşmesi yapmaya hakkı vardır.

(Değişik fıkra: 30/05/1984 - 3012/1 md.) Teklif edilen yeni bedele, kiralayan ve kiracılarca sulh hukuk mahkemeleri nezdinde itiraz olunabilir. 30 günlük süre içinde itiraz ve rüçhan hakkını kullanmayan ve gayrimenkulü tahliye etmeyenlerin, tahliyeleri icra memurluğundan istenir.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
NOT : (*) 11/10/1983 tarih ve 2912/1 md. ile gelen geçici md. hükmü olup madde numarası teselsül ettirilmiştir.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Geçici Madde 4 - (*)

Belediyeler ve Özel İdareler ile Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü adına kayıtlı veya bunların kamu kuruluşları veya kamu yararına çalışan derneklerle müştereken sahip bulundukları gayrimenkullere (vasiyet edilenler dahil) ilişkin kira sözleşmeleri bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay sonra sona erer.

Bu süre içinde yukarıdaki kurumlar ve bunların kira işlerini yürüten iştiraklerince rayiç ve emsal bedele uygun olarak yeni kira bedeli ve şartlar tespit edilerek kiracıya tebliğ edilir. Eski kiracının birinci fıkrada belirtilen altı ayı takip eden 30 gün içinde yeni kira bedeli ve şartlar üzerinde kira mukavelesi yapmaya hakkı vardır.

Teklif edilen yeni bedele ve şartlara kiracılarca sulh hukuk mahkemeleri nezdinde itiraz olunabilir. Otuz günlük süre içinde itiraz ve rüçhan hakkını kullanmayan ve gayrimenkulü tahliye etmeyenlerin tahliyeleri icra memurluğundan istenir.

İtiraz süresi içinde, belirlenen kira bedeline karşı sulh hukuk mahkemesine itiraz vaki olduğunda kiracı, dava sonuna kadar kurum ve kuruluşlarca tesbit edilen kirayı aylık olarak öder ve tahliye edilemez. Sulh hukuk mahkemesince rayiç ve emsale uygun olarak kira bedeli tesbit olunur. Mahkeme kararına göre kiracı lehine fark olduğu takdirde bu miktar ileriki aylık kiralara mahsup edilir.

Görülecek davalarda ilk ve eski kiranın toptan eşya fiyatlarındaki artış yüzdeleri bu tespitlerde nazara alınmaz. Mahkeme tespitte bilirkişi olarak resmi dairelerce bildirilen teknik elemanlardan, Ticaret Odası temsilcisinden ve bir de hukukçudan olmak üzere üç kişilik heyeti resen seçer.

Mahkeme kararının kesinleşmesinden başlayarak otuz gün içinde mahkemece tesbit edilen kira bedeline göre kiracının yeni kira sözleşmesi yapmaya hakkı vardır. Bu süre içinde sözleşmeyi yapmayan ve biriken kira farklarını ödemeyen kiracının tahliyesi icra memurluğundan istenir.

Bu davalar ivedilikle görülür.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
NOT : (*) 15/01/1985 tarih ve 3151/1 md. ile gelen geçici md. hükmü olup madde numarası teselsül ettirilmiştir.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Geçici Madde 5 - (Ek madde: 01/12/1993 - 3917/7 md.)

Sosyal Sigortalar Kurumu ile Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumunun sahibi veya ortağı bulunduğu gayrimenkuller için 01/01/1993 tarihinden önce 22/04/1926 tarih ve 818 sayılı Borçlar Kanunu ile 18/05/1955 tarih ve 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna göre yapılmış olan kira sözleşmeleri, sözleşmelerin bitim tarihinden itibaren üç ay sonra, işletme hakkının devrine ilişkin sözleşmeler ise bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren üç ay sonra sona erer.

Kurumlarca, bu süre içinde rayiç bedel veya emsal bedele uygun olarak yeni kira bedeli ve şartları tespit edilerek kiracıya tebliğ olunur. Eski kiracının, birinci fıkrada belirtilen üç ayı takip eden (30) gün içinde yeni kira bedeli ve şartları üzerinden 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun hükümlerine göre kira sözleşmesi yapmaya veya teklif edilen yeni kira bedeline sulh hukuk mahkemeleri nezdinde itiraz etmeye hakkı vardır. 30 günlük süre içinde itiraz ve rüçhan hakkını kullanmayan ve gayrimenkulü tahliye etmeyen kiracıların tahliyesi ilgili icra memurluğunca sağlanır.

Belirlenen kira bedeline karşı süresi içinde dava açılması halinde, dava sonucuna kadar Kurumlarca tespit edilen yeni kira bedeli üzerinden ödeme yapılır. Dava sonucunda belirlenen kira bedeline göre; kiracı lehine doğacak farklar takip eden aylara ait kira bedelinden mahsup edilir.

Kira bedellerinin tespitine ilişkin davalarda, toptan eşya fiyatlarındaki artış yüzdeleri dikkate alınmaz.

Mahkeme kararının kesinleşmesinden başlayarak otuz gün içinde, mahkemece tespit edilen kira bedeline göre kiracının 22/04/1926 tarih ve 818 sayılı Borçlar Kanunu ile 18/05/1955 tarih ve 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna göre yeni kira sözleşmesi yapmaya hakkı vardır. Bu süre içinde sözleşme yapmayan ve varsa birikmiş kira farklarını ödemeyen kiracının tahliyesi ilgili İcra Memurluğundan talep edilir.

Bu şekilde tespit edilen yeni kira bedelleri, yılda bir defa Devlet İstatistik Enstitüsü tüketici fiyat endeksindeki artış oranından az olmamak üzere rayiç veya emsal değere yükseltilir.

Birinci fıkrada belirtilen kurumların kamu kuruluşlarına kiralanmış bulunan gayrimenkulleri hakkında da yukarıdaki hükümler uygulanır.

Geçici Madde 6 - (Ek madde: 23/01/1998 - 4331/2 md. ; İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 20/05/1998 tarih ve E. 1998/10, K. 1998/18 sayılı kararı ile)(*)

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
TARİHÇE : 1 - Anayasa Mahkemesince iptal edilen madde metni:
Geçici Madde 6 - (Ek madde: 23/01/1998 - 4331/2 md.)
Vakıflar Genel Müdürlüğünün mazbut ve mülhak, vakıflara ait gayrimenkullere ilişkin kira sözleşmeleri bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren üç ay sonra sona erer. Bu süre içinde Vakıflar Genel Müdürlüğü ve mütevellilerince rayiç veya emsal bedellere uygun olarak yeni kira bedeli ve şartları tespit edilerek kiracıya tebliğ olunur, aynı zamanda bu bedel üzerinden gayrimenkulü kiralamak isteyen üçüncü şahıslara uygun biçim ve yöntemlerle şartlar duyurulur.
İkinci fıkradaki şartları kabul eden ya da daha fazla bedel teklif eden üçüncü şahısların varlığı halinde eski kiracıların en yüksek bedel üzerinden birinci fıkrada belirtilen üç ayı takip eden otuz gün içinde yeni kira sözleşmesi yapmaya öncelikle hakları vardır.
Otuz günlük süre içinde kira sözleşmesi imzalayan ve gayrimenkulü de tahliye etmeyen kiracının tahliyesi, bu sürenin bitiminden sonra Vakıflar Genel Müdürlüğünün başvurusu üzerine başkaca tebligata gerek görülmeden mahalli mülki amirlerinin kararı ile bir hafta içinde boşalttırılır. İdare ve yargı organlarına yapılacak başvurular, bu kararların yerine getirilmesini durdurmaz.
Belirtilen kira bedeline karşı süresi içinde dava açılması halinde, verilen karar kesinleşinceye kadar Vakıflar Genel Müdürlüğünce tespit edilen yeni kira bedeli üzerinden ödeme yapılır. Dava sonucuna göre belirlenen kira bedeline göre kiracı lehine doğacak farklar, takip eden aylara ait kira bedellerinden mahsup edilir.
Kira bedellerinin tespitine ilişkin davalarda ilk ve eski kiranın toptan eşya fiyatlarındaki artış yüzdeleri nazara alınmaz.
Mahkeme kararının kesinleşmesinden başlayarak otuz gün içinde mahkemece tespit edilen kira bedeli üzerinden kiracının yeni kira sözleşmesi yapmaya hakkı vardır.
Bu süre içinde sözleşme yapmayan ve varsa birikmiş kira farklarını ödemeyen kiracının tahliyesi ilgili İcra Müdürlüğünden talep edilir.
Yeni sözleşme ile akdolunan kira bedelleri, müteakip kira dönemlerinde geçen yılın aynı ayına göre Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen 12 aylık Toptan Eşya Fiyat Endekslerinden az olmamak üzere, rayiç veya emsal değer dikkate alınarak yükseltilir. (*)
(*) Anayasa Mahkemesinin 20/05/1998 tarih ve E.1998/10, K.1998/18 sayılı Kararı ile iptal edilen bu maddenin; anılan mahkemenin 20/05/1998 tarih ve E.1998/10, K.1998/3-2 sayılı Kararı ile; İptal kararının Resmi Gazetede yayımlanacağı güne kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmiştir.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Geçici Madde 7 - (Ek madde: 16/02/2000 - 4531 S. K./1 md.)(*)

Sözleşmelerde kararlaştırılan kira paraları 2000 yılında yıllık %25, (...)(**) oranında artırılabilir. Ancak, taşınmazın bulunduğu bölgede rayiç kira parasındaki artış bu oranların altında ise bu oranlar uygulanmaz.

Kira parasının yabancı para veya kıymetli madene endeksli olarak belirlendiği sözleşmelerde ayrıca yıllık artış uygulanamaz.

Kira parasının artış sınırlarının aşılması amacıyla yeniden kira sözleşmesi yapılamaz.

Kira tespit davalarında da yukarıdaki sınırlamalara uyulur.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
NOT : (*) Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz mallarda 2001 yılındaki artışlarda uygulanacak oran, 12/01/2001 tarih ve 24285 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 248 sıra nolu Milli Emlak Genel Tebliği ile %10 olarak tespit edilmiştir. Ancak, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı üzerine, 09/10/2001 tarihli ve 24548 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 258 sıra nolu Milli Emlak Genel Tebliği ile 248 nolu tebliğ yürürlükten kaldırılmış ve kira, irtifak ve kullanım hakkı bedellerindeki artışlarda sözleşmelerdeki hükümlerin uygulanması gerektiği ilan edilmiştir. Ayrıntılı bilgi için Emlak Vergisi Kanunu altında yer alan Tebliğ 258'e bakınız.

(**) Burada yer alan "2001 yılında ise yıllık %10" ibaresi, 15/09/2001 tarih ve 24524 sayılı R.G.de yayımlanan, 19/07/2001 tarihli ve E:2001/303, K:2001/333 Karar Sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Kanuna İşlenemeyen Geçici Maddeler

1) 09/01/1956 tarihli ve 6634 sayılı Kanunun geçici maddesi:

Geçici Madde - 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları hakkındaki Kanunun muvakkat 1 inci maddesinin Ç fıkrasına müsteniden açılmış olup da halen derdest bulunan davalar reddolunur. Bu husustaki ilamlar icra dairelerince infaz olunmıyarak dosyaları muameleden kaldırılır.

Davaların reddi ve icra dosyalarının muameleden kaldırılmasından dolayı harc ve resim alınmaz ve evvelce alınmış olan peşin harc ve resimler alakalılara iade olunur.

2) 30/05/1984 tarihli ve 3012 sayılı Kanunun geçici maddesi:

Geçici Madde - 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna 2912 sayılı Kanunla Eklenen Geçici Maddenin İkinci Fıkrasına göre yeni kira sözleşmesi yapmayanlardan gayrimenkulleri henüz tahliye etmeyenlerce bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde kiralayan kurum tarafından belirlenen kira bedellerine karşı sulh hukuk mahkemesine itiraz vaki olduğunda dava sonuna kadar kiracı, kurum ve kuruluşlarca tespit edilen kirayı aylık olarak öder ve tahliye edilemez. Sulh hukuk mahkemesince rayiç ve emsale uygun olarak kira bedeli tespit olunur. Tespit edilen kira bedeli 1 Mayıs 1984 tarihinden itibaren geçerli olup, karar ile kiracı lehine fark olduğu takdirde bu miktar ileriki aylık kiralara mahsup edilir.

Görülecek davalarda ilk ve eski kiranın toptan eşya fiyatlarındaki artış yüzdeleri bu tespitlerde nazara alınmaz. Mahkeme tespitte bilirkişi olarak resmi dairelerce bildirilen teknik elemanlardan, ticaret odası temsilcisinden ve bir de hukukçudan olmak üzere üç kişilik heyeti resen seçer.

Mahkeme kararının kesinleşmesinden başlayarak otuz gün içinde mahkemece tespit edilen kira bedeline göre kiracının yeni kira sözleşmesi yapmaya hakkı vardır. Bu süre içinde sözleşmeyi yapmayan ve biriken kira farklarını ödemeyen kiracının tahliyesi icra memurluğundan istenir.

Kurumlar tarafından yapılan tebligat üzerine kurumca tespit edilen kira bedeline uygun olarak kira sözleşmesi yapılmış olması yukarıdaki fıkrada açıklanan itiraz hakkının kullanılmasına engel teşkil etmez. Bu takdirde mahkeme kararının kesinleşmesi ile tespit edilen kira mukavele tarihinden geçerli olur.

Bu davalar diğer davalara nazaran öncelikle görülür.

 

 

17 Şubat 2013 Pazar

MUĞLA İLİ ANTİK KENTLERİ

MUĞLA İLİ ANTİK KENTLERİ
MUĞLA MERKEZ
1) Mabolla Antik Kenti: I. Derece Arkeolojik Sit Alanı
BODRUM
1)Bodrum, Merkez, Halikarnassos Antik Kenti: I. II. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı
2)Konacık Beldesi, Pedesa Antik Kenti: I. Derece Arkeolojik Sit Alanı
3)Turgutreis Beldesi, Akyarlar Köyü, Termera (Aspat) Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı
4)Gümüşlük Beldesi, Myndos Antik Kenti: I. II. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanları ve III. Derece Doğal Sit
5)Yalıkavak Beldesi, Sandıma Antik Kenti: I. Ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı
6)Yalıkavak Beldesi, Gökçebel Köyü, Termessos Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı
7)Mumcular Beldesi, Carianda Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı
DATÇA
1)Emecik Köyü, Bybassos Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı
2)Alavara Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı
3)Yazıköyü, Knidos Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı
FETHİYE
1)Merkez Kentsel Sit Alanı ve Merkez Telmessos Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanları
2)Yakaköy, Tlos Antik Kenti: I. Derece Arkeolojik Sit Alanı
3)İzzettinköy, Sdyma Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanları
4)Minare Köyü, Pınara Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanları
5)Yayla CeylanKöyü, Oneanda Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanları
6)Ören Köyü, Arokso Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı
KÖYCEĞİZ
1)Çandır Köyü, Kaunos Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı
MARMARİS
1)Çamlı Köyü, Gallipolis Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı
2)Turunç Beldesi, Osmaniye Köyü, Amos Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı
3)Hisarönü köyü, Erine Antik Kenti: I. Derece Arkeolojik Sit Alanı ve I. Derece Doğal Sit Alanı
4)Orhaniye Köyü, Bybassius Antik Kenti: I. ve II. Derece Doğal Sit Alanı ve I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı
5)Turgut Köyü, Hydos Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı ve I. Derece Doğal Sit Alanı
MİLAS
1)Merkez, Mylasa Antik Kenti: Kentsel ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı ve I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı
2)Ören Beldesi, Keramos Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı ve I. Derece Doğal Sit Alanı
3)Güllük Beldesi, İaos Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı
4)Güllük Beldes, Passala Antik Kenti: I. Derece Arkeolojik Sit Alanı
5)Boğaziçi Köyü, Bargilya Antik Kenti: I. Derece Arkeolojik Sit Alanı
6)Selimiye Köyü, Euromos Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı
7)Ortaköy, Labranda Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı
8)Kapıkırı Köyü, Meraklio Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı ve I. ve III. Derece Doğal Sit Alanı
ULA
1)Akyaka Beldesi, İdyma Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı
YATAĞAN
1) Eskihisar Köyü, Stratonikea Antik Kenti: I. Derece Arkeolojik Sit Alanı
2)Turgut Beldesi, Lagina Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı
DALAMAN
1)Şerefler Köyü, Alycanda Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı
KAVAKLIDERE
1)Derebağ Köyü, Hylarima Antik Kenti: I. ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı

Büyükşehir statüsündeki illere şehir hastaneleri yapılacak!

Büyükşehir statüsündeki illere şehir hastaneleri yapılacak!

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, ziyaret ve incelemeler yapmak için geldiği Edirne'de, Vali Hasan Duruer'i makamında ziyaret etti

Büyükşehir statüsündeki illere şehir hastaneleri yapılacak!


Bakan Müezzinoğlu, ziyarette yaptığı konuşmada, dönem dönem büyük şehirlerdeki hastanelerde kuyruklar ve beklemeler oluştuğunu, bunun çözümünün de açıkçası çok kolay olmadığını söyledi.


Türkiye'deki hekim sayısının, sağlık hizmeti alan kişi sayısına göre çok düşük kaldığını anlatan Müezzinoğlu, ''Türkiye'nin 30 bin hekime ihtiyacı var. Bize şu anda 30 bin adet hekim lazım. 10 bin adet pratisyen, 20 bin adet uzman hekim lazım. Ne yazık ki bu ülkede yıllardır YÖK ve tabip odası, 'ülkede hekim fazlası var' diye tıp fakültelerine yeteri kadar öğrenci almadı. Son 5 yılda almaya başladık. Onların da ülkeye hizmet edebilmesi için önlerinde 7-8 yıl var'' diye konuştu.


32 şehir hastanesi


Müezzinoğlu, bir gazetecinin, ''Şehir hastaneleriyle ilgili yapılan çalışmalar hangi aşamada, bilgi verir misiniz?'' sorusu üzerine, şehir hastaneleriyle ilgili Kamu Özel Ortaklığı Kanun Tasarısı'nın Plan Bütçe Komisyonu'nda olduğunu belirtti.


''İlk planda büyükşehir statüsü olan illerde 32 civarında şehir hastanesi yapmayı düşünüyoruz'' diyen Müezzinoğlu, ''Bunların planları yapıldı, ön hazırlıkları tamamlandı. Bunlardan 3 tanesinin ihalesi tamamlandı. Müteahhitleri belli. 4 tanesinin ihalesi yapıldı. Bazı sıkıntılar oldu. Yasal düzenlemeleri bekliyoruz'' dedi.
AA

Şehir Hastaneleri Sağlık Tesisleri TBMM gündeminde!

Şehir Hastaneleri Sağlık Tesisleri TBMM gündeminde!

Sağlıkta kamu-özel işbirliği modeliyle tesis yaptırılması, yenilenmesi ve hizmet alımını düzenleyen yasa tasarısı, Genel Kurul'da görüşülecek.

Şehir Hastaneleri Sağlık Tesisleri TBMM gündeminde!



TBMM, bu hafta sağlıkta kamu-özel ortaklığını öngören düzenleme için mesai yapacak.


Genel Kurul, muhalefetin yoğun eleştiriler yönelttiği düzenlemenin tamamlanmaması halinde 22 Şubat Cuma ve 23 Şubat Cumartesi günleri de çalışacak.


Tasarıya göre, Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşları, Hazine'nin özel mülkiyetindeki taşınmazlar üzerinde sağlık tesisi yaptırabilecek ve bu tesisleri sabit yatırım dönemi hariç 30 yıla kadar kiralayabilecek. Hastane yerleşkeleri, sağlık tesisi ve ticari hizmet alanlarından oluşacak.


AA