23 Mart 2016 Çarşamba

Konut fiyatlarında artış beklentisi

Konut fiyatlarında artış beklentisi

Tarih: 27-09-2015 14:40:02

ING Bank'tan Konut Fiyatları ve Krediler Araştırması-2015 raporu araştırmasına göre Türkiye’de ev sahibi olan her 5 kişiden 2’si her ay ev kredisi ödemenin zorluğundan bahsediyor.



Konut fiyatlarında artış beklentisi

ING Bank tarafından 15 ülkede gerçekleştirilen ve konut fiyatlarındaki beklentileri belirlemeyi hedefleyen ‘Konut Fiyatları ve Krediler Araştırması-2015’ sonuçlarına göre, önümüzdeki 12 ay içinde Türkiye'de konut fiyatlarındaki yükseliş beklentisi geçen yıla göre 10 puanlık bir artışla yüzde 82 oldu. Türkiye’de ev sahibi olan her 5 kişiden 2’si her ay ev kredisi ödemenin zor olduğunu ifade ediyor.
Emlak Pencerem / Emlak haberleri merkezi - 27 Eylül 2015 - İstanbul
ING Uluslararası Araştırmalar’ın her yıl küresel piyasalarda gerçekleştirdiği yıllık ‘Konut Fiyatları ve Krediler Araştırması’nın 2015 yılı sonuçlarına göre, Türkiye'de konut fiyatlarındaki yükseliş beklentisi geçen yıla göre 10 puan arttı. Türkiye'de gelecek 12 ay içinde konut fiyatları artacak diyenlerin oranı geçen yıl yüzde 72 iken bu yıl yüzde 82’yi buldu. Türkiye bu oran ile konut fiyatı artışlarının en çok beklendiği ülke oldu.
15 ülkeden toplam 14.837 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen “Konut Fiyatları ve Krediler Araştırması 2015” sonuçlarına göre, Avrupa'da yaşayan tüketiciler'in yüzde 56'sı gelecek 12 ay içinde konut fiyatlarının artacağını düşünüyor.
Faiz oranları konut fiyatları ilişkisi
Avrupa, ABD ve Avustralya’da gerçekleştirilen araştırma sonuçlarına göre, Türk katılımcıların yüzde 55’i Türkiye'de faiz oranları düştükçe konut fiyatlarının yükseleceği görüşünde. Buna karşılık, faiz oranlarındaki düşmenin konut fiyatlarını da düşüreceğini düşünenlerin oranı yüzde 14 iken faiz oranının konut fiyatlarını etkilemeyeceğini düşünenlerin oranı ise yüzde 20. Lüksemburg (yüzde 45), Belçika (yüzde 36) ve İngiltere'de (yüzde 37) de çoğunluk faiz oranındaki düşüşün konut fiyatlarını yükselteceği konusunda Türkiye ile aynı fikirde.
Araştırmaya göre, Avrupa ülkelerinde yaşayan her 4 kişiden biri her ay ev kredisi ya da kira ödemenin zor olduğunu belirtirken, bu oran Türkiye’de daha yüksek. Türkiye’de ev sahibi olan her 5 kişiden 2’si (yüzde 42) her ay ev kredisi ödemenin zor olduğunu ifade ediyor. Her ay ev kirası ödemenin zor olduğunu ifade edenlerin oranı ise yüzde 35.
Avrupa’da, ev kredisi veya ev kirasını ödemede zorluk çekmediğini belirten kişilerin dahi yarısından fazlası ev fiyatlarının ve ev kiralarının yüksek olduğunu düşünüyor. Bu oran Türkiye’de yüzde 75’i buluyor.
Ev fiyatlarının düşmesinin topluma katkısı
Araştırma’da Avrupa’daki kiracıların yüzde 78’i ev fiyatlarının düşmesinin toplum için iyi olacağı görüşünde iken araştırmaya katılan ev sahiplerinin de yüzde 69’u bu görüşü savunuyor. Türkiye’de kiracıların yüzde 89’u ev fiyatlarının düşmesinin toplum için de faydalı olacağını düşünürken bu görüş ev sahipleri arasında yüzde 90 ile daha yüksek bir oranda kendine yer buluyor. Amerika’da kiracıların yüzde 71’i, Avustralya’da ise yüzde 77’si bu görüşü benimserken ev sahipleri arasında oran düşüyor: Amerika’da ev sahiplerinin yüzde 45’i, Avustralya’da ise yüzde 54’ü toplum için de ev fiyatlarının düşmesinin iyi olacağı görüşünde.
Ev almak bir yatırım
Avrupa genelinde araştırmaya katılanların yüzde 46’sı ev almayı tamamen bir yatırım olarak görüyor. Bu görüş, 35 yaş altındaki Avrupalıların yarısında kabul görüyor. Türkiye’de ise yüzde 79 ile her 5 kişiden 4'ü ev almayı yatırım olarak görüyor. Bu görüşe en az katılan ülkeler ise yüzde 30 ile Almanya, yüzde 32 ile de Avustralya.
Avrupa’da ev sahiplerinin yüzde 86’sı, finansal açıdan, kiralamak yerine bir mülk sahibi olmanın daha iyi olduğunu düşünüyor. Kiracıların ise yüzde 72’si bu görüşe katılıyor. Türkiye’de, ev sahiplerinin yüzde 87’si mülk sahibi olmanın finansal açıdan daha iyi olduğunu düşünüyor. Bu oran kiracılar arasında yüzde 84.
Araştırmada ortaya çıkan bir veriye göre ise, ev alabilmek için önemli görülen faktörler arasında "kenarda birikiminin olması" Türkiye'de yaşayanlar için Avrupa genelindeki kadar önemli bir kriter değil. Türkler için ev almaya karar verme aşamasında en çok etkili olan üç unsur; hane geliri, ev fiyatları ve kredi faiz oranları olarak sıralanıyor. Avrupa genelinde ise ev almak için hane geliri ve ev fiyatlarının ardından 3. sırada birikime sahip olma önemli görülüyor.
Ev almak için en önemli kriter evin fiyatı
Avrupa’da ev alırken dikkat edilen unsurların en başında evin fiyatı geliyor. Türkiye’de evin çevresinin güvenli olması da evin fiyat ile eşdeğer öneme sahip. Türkiye’de ulaşım imkanlarının iyi olması da ev alırken dikkat edilen kriterlerde ilk üç sırada yer alıyor. Buna karşılık Avrupa’da evin fiyatı ile birlikte, evin bulunduğu yerin güvenliği ve evin büyüklüğü, ev alırken göz önünde bulundurulan en önemli unsurlar olarak görülüyor. Almanya, Avusturya ve Lüksemburg’da ise evin çevresinin güvenliğine en az dikkate alınan unsurlar arasında yer alıyor.
Son olarak, Türkiye’de haneler evlerinin içini yenileme imkanı bulduklarında ilk olarak mutfaklarını yenileyerek işe başlıyor. Sonrasında, sırasıyla “ısı yalıtımı”, “akıllı ev donanımı” ve “güneş enerjisi paneli” kurulumları yaptırmak ve “banyolarını yenilemek” istiyorlar.

Galataport projesinde "ÇED Olumlu"

Galataport projesinde "ÇED Olumlu"

Tarih: 06-10-2015 

Karaköy ve bölgenin en büyük projesi olarak hayata geçirlmeye çalışılan Galataport projesine ÇED onayı geldi! Karar ÇŞB Çevre ve Şehircilik Bakanlığı sitesinde duyuruldu. Tartışmalara konu olan, ihaleleri olay olan ve iptallerle günümüze kadar gelebilen Galataport (Salıpazarı Kruvaziyer Limanı Projesi ) ÇED süreci "olumlu" raporunu aldı.



Galataport projesinde "ÇED Olumlu"

Karaköy ve bölgenin en büyük projesi olarak hayata geçirlmeye çalışılan Galataport projesine ÇED onayı geldi! Karar ÇŞB Çevre ve Şehircilik Bakanlığı sitesinde duyuruldu. Tartışmalara konu olan, ihaleleri olay olan ve iptallerle günümüze kadar gelebilen Galataport (Salıpazarı Kruvaziyer Limanı Projesi ) ÇED süreci "olumlu" raporunu aldı.
İstanbul’un en önemli turizm yatırımları arasında yer alan Salıpazarı Kruvaziyer Limanı Projesi (Galataport) Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylandı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (ÇŞB) tarafından yapılan duyuruda,Galataport olarak bilinen Salıpazarı Liman İşletmeciliği tarafından yapımı planlanan ve ÇED süreci sona eren Salıpazarı Kruvaziyer Limanı projesi kapsamında ÇED olumlu raporu verildiği bildirildi.
Karaköy'ün ve çevre bölgelerinin çehresini değiştirecek mega projeler arasında yer alan Salıpazarı Kruvaziyer Limanı projesinde ticaret, kültür, ulaşım ve turizm ön planda yer alacak. 
ÇŞB açıklamasında; 
 İSTANBUL ili BEYOGLU, ilcesi - mevkiinde ÇED OLUMLU
İSTANBUL ili BEYOGLU, ilcesi - mevkiindeki SALIPAZARI LİMAN İŞLETMECİLİĞİ VE YATIRIMLARI A.Ş. tarafından yapılması planlanan SALIPAZARI KRUVAZİYER LİMANI projesi ile ilgili olarak Bakanlığımıza sunulan ÇED Raporu İnceleme Değerlendirme Komisyonu tarafından incelenmiş ve değerlendirilmiştir. Proje ile ilgili olarak ÇED Yönetmeliğinin 14. maddesi gereğince Bakanlığımızca “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” Kararı verilmiş olup; İSTANBUL Valiliği(Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü) tarafından kararın halka duyurulması gerekmektedir. Ayrıca, söz konusu projeye ait Nihai ÇED Raporu ve eklerinde belirtilen hususlar ile 2872 sayılı Çevre Kanununa istinaden yürürlüğe giren yönetmeliklerin ilgili hükümlerine uyulması, mer’i mevzuat uyarınca ilgili kurum/kuruluşlardan gerekli izinlerin alınması ve ÇED Yönetmeliği gereğince yatırımın başlangıç, inşaat dönemine ilişkin izleme raporlarının Bakanlığımıza, projede yapılacak Yönetmeliğe tabi değişikliklerin de İSTANBUL Valiliklerine (Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü) iletilmesi gerekmektedir.İlgililere ve kamuoyuna duyurulur.
ÇED olumlu kararına ilişkin duyuru için buraya bakınız 
Bakanlığın internet sitesinde yer alan açıklamada, kamuoyunda Galataport olarak da bilinen Salıpazarı Kruvaziyer Limanı Projesi’nin ÇED raporuna, inceleme sonucunda onay verildiği duyuruldu. 
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın açıklamasında; “İstanbul ili; Beyoğlu ilçesi sınırları içerisinde Salıpazarı Liman İşletmeciliği ve Yatırımları A.Ş. tarafından yapılması planlanan Salıpazarı Kruvaziyer Limanı Projesi ile ilgili olarak 25.11.2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği’nin Geçici 1. Maddesi kapsamında 14. Maddesi gereğince; Bakanlığımızca Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı verilmiştir” ifadeleri kullanıldı. 
Galataport olarak bilinen ve Karaköy’den Tophane’ye kadar uzanan 1200 metrelik sahil şeridini kapsayan İstanbul Salıpazarı Liman Sahası’nın 30 yıllık işletmesi için düzenlenen ihaleyi 702 milyon dolarla Doğuş Holding kazanmıştı. Karaköy sahilindeki bu şeride otel, restoran, cafe ve mağazalardan oluşan proje yapılacak. Galataport’a geçen yıl Bilgili Holding de ortak olmuştu.
Serdar Bilgili, Galataport  hakkında son durumu anlattı
2.5 SENE SÜRECEK
Galataport denilen Salı Pazarı Kruvaziyer Liman Meydanı projesiyle alakalı son çalışmaları anlatan Serdar Bilgili, burada çalışmaların şubat ayında başlayacağını söyledi. Geçtiğimiz günlerde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın “Galataport imar tasarılarının yürütmesinin durdurulduğu” istikametindeki haberlerin doğru olmadığını izah etmişti. Projeyi şuan için engelleyen bir karar olmadığını anlatan Serdar Bilgili, “Galataport projesinde inşaatlara 2015 Şubat ayında başlanacağını düşünüyorum. Bu projenin içerisinde lokantalar, oteller, şehir parkı ve yeşil alanlar olacak. Karaköy tarafındaki tarihi binaları restore edeceğiz. Diğer taraftaki büyük depolar var onlar yıkılıp yine yapılacak. Projenin 2.5 senede bitirmesi öngörülüyor. Projede Doğuş Grubu ile ortaklığımız bulunuyor. Bizim hissemiz yüzde 19. Doğuş Grubu’nun hissesi yüzde 81” dedi.
Galataport kurvaziyer turizmini patlatacak
GALATAPORT projesinin kurvaziyer turizmi için çok ehemmiyetli olduğunun vurgulayan Serdar Bilgili, şu değerlendirmeyi yaptı: “Burası İstanbul’a gelen kurvaziyer gemilerinin tek giriş noktası. Bugün Barcelona’ya senede 2.5 milyon turist deniz yoluyla geliyor. İstanbul’da bu rakam ise 650 bin civarında. Buranın kalıntı görüntüsü turizm açısından da iyi bir şey değil. Biz bu turist sayısını 2 milyona çıkarabiliriz. Kurvaziyer turisti en zengin turist olarak gösteriliyor. Hem para harcıyorlar hem de tanıtıma büyük katkı yapıyorlar. Bunun için de Galataport projesi sahiden çok büyük bir ehemmiyet arz ediyor. Biz buradaki bir hayli alanı önce restore edeceğiz. Kalıntı halindeki depolar ise yıkılacak. Amerika’da bir hayli üniversiteye Galataport projesiyle alakalı olarak konuşmacı olarak çağrı edildim. Şuanda Galataport Amerika’daki birkaç üniversitede mimari mastar bölümünde tez olarak, proje olarak çalışılıyor. Zira dünyadaki en ehemmiyetli sahil kenarı projesi, şehir projesi olarak kabul ediliyor. Şehrin kimliğini ve dokusuna çok büyük tesiri olacak. Şehrin hayat kalitesine çok büyük tesiri olacak bir proje. Benim görüşüm Galataport, İstanbulluların bu projeye destek olması. O bölgenin halka açık, park alanları yeşil alanları, sahil süresince yürüme şeridiyle biran önce şehre kazandırılması şart olan bir proje.”
Karaköy Galataport projesine Danıştay'dan durdurma (13/10/2014 Galataport haberi)
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından alınana son kararda, Galataport projesinin durdurulmasına kararı verdi. Karaköy bölgesinin çehresini değiştirecek olan Galataport ihalesi 16 Mayıs 2013 tarihinde gerçekleştirilmiş ve toplam 702 milyon dolarlık bedelle Doğuş Holding kazanmıştı.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği,  kamuoyunda 'Galataport' olarak anılan Salıpazarı Kruvaziyer Liman Alanı'na ait yürütmenin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay 6. Dairesi'nde dava açmış ancak daire talebi reddetmişti.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği bu sefer Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na giderek, 6. Dairenin verdiği ret kararına karşı çıktı.
TMMOB'dan yapılan yazılı izaha göre,  heyet bu itirazı kabul etti. Danıştay 6. Dairesi'nin kararının kaldırılmasına ve Galataport projesinin yürütmesinin durdurulmasına karar verdi.

Ekonomistler “Türk Yapı Sektörü Raporu”nu açıkladı



Ekonomistler “Türk Yapı Sektörü Raporu”nu açıkladı

Tarih: 26-02-2016 








































































































Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) tarafından hazırlanan ve 21 yıldır düzenli olarak yayımlanan “Türk Yapı Sektörü Raporu 2015” açıklanırken en iyi yatırım aracı olarak konut halen ön planda olduğu gerçeği bir kez daha ekonomistler tarafından doğrulandı. İşte Türkiye'nin 2015-2016 yılına ilişkin geniş kapsamlı analizlerle karnesi...


Yapı-Endüstri Merkezi, ( YEM ) her yıl hazırladığı “Türk Yapı Sektörü Raporu”nu bu yıl ekonomistlerin geleceğe yönelik değerlendirmeleriyle birlikte açıkladı. 25 Şubat 2016 Perşembe günü Yapı-Endüstri Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte, Ekonomist; Ali Ağaoğlu, Mahfi Eğilmez ve Mustafa Sönmez, raporu 2016 yılına dair ön görüleriyle beraber değerlendirdi.
Yatırımcıların, mimarların, yapı malzemesi üreticilerinin, basın mensuplarının, sektör profesyonelleri ve temsilcilerinin izlediği etkinlikte katılımcılar sektöre dair somut öneriler elde etti.
Yapı Dünyasının Bilgi Merkezi, Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) tarafından hazırlanan ve 21 yıldır düzenli olarak yayımlanan “Türk Yapı Sektörü Raporu 2015” açıklandı. Türk yapı sektörünün 2015 karnesini geniş ve kapsamlı analizlerle değerlendiren, Türkiye ve dünya ekonomisindeki gelişmeler ışığında yeni mevzuatlara, gelecek beklentilerine ve hedeflerine yer veren, "Türk Yapı Sektörü Raporu 2015", "Ekonomistler Türk Yapı Sektörünü Değerlendiriyor / Türk Yapı Sektörü 2015 Analizleri ve 2016 Öngörüleri" toplantısı ile açıklandı.
KONUT HALA EN İYİ YATIRIM ARACI
Yapı-Endüstri Merkezi, (YEM) her yıl hazırladığı “Türk Yapı Sektörü Raporu”nu bu yıl ekonomistlerin geleceğe yönelik değerlendirmesiyle birlikte açıkladı. 25 Şubat 2016 Perşembe günü Yapı-Endüstri Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte, Ekonomist; Ali Ağaoğlu, Mahfi Eğilmez ve Mustafa Sönmez, raporu 2016 yılına dair ön görüleriyle beraber değerlendirdiler.
2016 yılı öngörüleri, büyüme ivmesi, gayrimenkul sektörü, inşaat malzemeleri sanayisine ait üretim, tüketim, ihracat ve ithalat büyüklükleri gibi çok çeşitli verinin önceki yıllarla karşılaştırmalı olarak analiz edildiği ve raporun açıklandığı toplantıya, yatırımcılar, mimarlar, gayrimenkul sektörü temsilcileri ve yapı sektörünü temsil eden kurum ve sivil toplum örgütlerinin yöneticileri katıldı.
Türk Yapı Sektörü Raporu; Türkiye ekonomisini, gayrimenkul piyasalarını, yurtiçi ve yurtdışı müteahhitlik hizmetlerini, yapı malzemesi sanayisini, üretim ve tüketim detaylarını, ihracat ve ithalat büyüklüklerine ilişkin verilerle derinlemesine analiz ediyor ve tüm sektör paydaşlarıyla paylaşıyor.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel, Türkiye'de inşaat sektörünün 2015 yılında beklentilerin üzerinde büyümesine rağmen çok tatmin edici bir büyüme gerçekleştiremediğini belirtti. Türkiye GSYH değerlerinde yüzde 3,4 oranında büyüme yaşandığı 2015 yılının ilk 9 aylık döneminde inşaatta yüzde 0,4, gayrimenkulde yüzde 3,3'lük oranda büyüme görüldüğünü dile getiren Gürlesel, yakın ve komşu ülkelerle ilişkilerdeki bozulma ve ekonomik yavaşlamanın inşaat malzemeleri ihracatını önemli ölçüde etkilediğini söyledi.
Dünya inşaat harcamaları büyüme oranının 2016 yılında yüzde 4 ve 10,1 Trilyon Dolar seviyesinde olacağı öngörüsünü paylaşan Gürlesel, “2016 yılında inşaat sektörü için yüzde 2,5-3'lük büyüme beklentimiz var. İnşaat malzemeleri iç pazarda yüzde 2'lik büyüme, dış pazarda ise 16,5-17,5 Milyar Dolar arasında ihracat öngörümüz var” diye konuştu.
"KONUTA TALEP DEVAM EDECEK"
Ekonomist, yazar Mahfi Eğilmez, 2015 yılının dünya ve Türkiye için parlak bir yıl olmadığını kaydederek 2015'in en ciddi etkilerinden birinin Türk Lirası'nda yaşanan yüzde 25 oranındaki değer kaybı olduğunu ifade etti.
İşsizliğin çift hanelerde olduğuna dikkat çeken Eğilmez, 2016'da işsizlik oranında fazla gerileme beklemediğini belirtti. İşsizlikle birlikte istihdam da artış olduğuna vurgu yapan Eğilmez, nüfusun sürekli artış eğiliminde olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin 2016 yılında yüzde 4 civarında büyümesini beklediğini belirten Eğilmez, asgari ücret artışının ekonomiyi canlandırıcı etkisinin olacağını ve bunun yapı sektörünü olumlu etkileyeceğini söyledi.
2016'da enflasyonun yüzde 9 civarında kalmasını beklediğini kaydeden Eğilmez, Türk Lirası'nın dolar karşısında yüzde 12 civarında değer kaybetmesini beklediğini vurguladı.
Faizlerin düşmesiyle yatırım yapılacak alanın kalmadığını kaydeden Eğilmez çoğu kişinin tasarruflarını çözüp bankadan kredi alarak gayrimenkule yöneldiğini söyledi.
Eğilmez, "Konuta talep devam edecek. Faizler böyle durduğu sürece insanların alternatif imkânı olmadığı müddetçe konuta talebin devam etmesini bekliyorum" diye konuştu.
"KONUTTAKİ GETİRİ BAŞKA YERDE YOK"
Ekonomist, yazar Mustafa Sönmez, Türkiye ekonomisinin 2015 yılında tahminen yüzde 4 oranında büyüdüğüne dikkat çekerek Türkiye gibi işsizliğin yüzde 10 civarında olduğu bir ülkede bu büyüme oranının yeterli olmadığını belirtti.
Sönmez sözlerini şöyle sürdürdü: "Yüzde 3-4 büyüme oranıyla Türkiye yetinemez, bu oranı mutlaka yüzde 5-6 seviyesine çıkarmamız lazım. Türkiye'nin yüzde 4 büyümeyi nereden sağladığına baktığımızda inşaatın önemli katkı sağladığını düşünüyorum. Yatırım ve şantiye aşamasında çok ciddi hareket olmasa bile stokların eritilmesi, satılması ve emlak hareketi açısından önemli yer tuttuğu kanısındayım. Son yıllarda konut satışları sadece barınma amaçlı konut alımları değil, konutu yatırım aracı olarak görüp üzerinde getiri sağlamaya dönük ciddi bir talep söz konusu.
İllere göre konut fiyatlarına baktığımızda İstanbul'un çok ciddi şekilde ayrıştığını görüyoruz. Merkez Bankası'nın konut fiyat istatistikleri bize İstanbul'da konut fiyat artışlarının Türkiye ortalamasından epey yüksek olduğunu gösteriyor. 2015 yılında yaklaşık yüzde 26 nominal konut fiyat artışı olduğu görülüyor. 2015 yılında dolar yüzde 24 civarında değer kazanırken konut yüzde 26 civarında değer kazandı. Merkez Bankası'nın fiyat istatistiklerini tutmaya başladığı 2010 yılından beri İstanbul'da konut fiyat artışı yüzde 86 seviyesinde. Böyle bir getiri başka hiç bir şeyde yok. Yarı yarıya nakdi olan bile konut kredisi kullanarak konuta yatırım amaçlı yönelebiliyor. Konutun yatırım aracı olarak görülmesi ve bu yönden talep alması önemli bir eğilim. Bu eğilimin sürmesi ihtimali de yüksek gözüküyor." Türkiye'nin iç talebe yönelmek durumunda kalacağını bildiren Sönmez, konut ve inşaat sektöründe yatırım amaçlı konut talebinin devam etmesini beklediğini belirtti.
EN İYİ YATIRIM EN İYİ SAVUNMA ARACI: KONUT
Finansal Piyasalar Uzmanı ve Yazarı Ali Ağaoğlu da "İnşaat sektörünü, yılın ilk 9 ayında sadece % 0,4 ile oldukça sınırlı bir büyüme göstermesine ve genel ekonomik büyümenin altında kalmasına rağmen 2015 yılında konut satışları % 10,6 artarak 1,29 Milyona ulaştığını söyleyerek beklentileri aşarak tüm zamanların satış rekorunu kırdığını belirtti.
Ağaoğlu ‘’Halkımız için konutun halen en önde gelen “yatırım enstrümanı” olması, ekonomideki belirsizliklere karşın en iyi “savunma aracı” olarak algılanması bu rekoru getirdi ‘’ dedi. Ağaoğlu, yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinin küresel “büyüyememe” sorunundan doğrudan etkilendiğini, dış politikada yaşanan gerilimlerin de inşaat malzemeleri ihracatını olumsuz etkilediğini göründüğünü dile getirdi.
Yeni dönemde ekonomiye ilişkin beklentilerini paylaşan Finansal Piyasalar Uzmanı ve Yazarı Ali Ağaoğlu ise önümüzdeki dönemde turizm, tekstil, enerji sektörlerinde yaşanan olaylardan dolayı bankacılık sektöründe karşılıklarda esnetilme beklendiğini belirtti. Ağaoğlu, bankacılık sisteminin eski sıkışmış yerinden birazcık gevşediğinde bir miktar kaynak aktarabilir hale geleceğini ifade etti.
Dolar/TL kurunda 3,14-3,16 bandının üzerine çıkılması durumunda bir miktar sorun yaşanabileceğini kaydeden Ağaoğlu, yeni merkez bankasının kim olacağı konusunun önümüzdeki dönemin kilit konusu olacağını söyledi.
Konuşmacılar
Ali̇ Ağaoğlu – Finansal Piyasalar Uzmanı ve Yazarı
Boğaziçi Üniversitesi İşletme bolumu mezunudur. Standard Chartered Bank-İstanbul, Westdeutsche Landesbank-İstanbul, Moskova Bölgesi, Egebank-İstanbul’da bankacılık ve hazinede iş deneyimlerine sahiptir. TMSF kapsamında Egebank ve “Birleştirilmiş Sümerbank”ta Mali İşler Sorumlusu olarak görev almaktadır. Halen Vatan Gazetesi’nde ekonomi köşe yazarlığı, Bloomberg TV ve Medyascope TV’de program yapmaktadır. Finansal piyasalar, farklı kurum ve kuruluşlara yönelik takipteki kredilerin danışmanlığını yapmış, AGN döneminde Mobil Loyality kartı şirketinde de CEO olarak görev almıştır.
Mahfi̇ Eğilmez – Ekonomist, Yazar
Uzun yıllar Hazine Müsteşarlığı görevinde bulunmuştur. Birçok banka ve mali sektör kuruluşunda yönetim kurulu üyesi, başkan olarak görev almıştır. Halen Kadir Has Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak ekonomi politikası dersleri vermektedir. NTV kanalında ekonomi programları yapmaktadır.
Hitit tarihi özel ilgi alanları arasında olup bu konuda kitapları ve makaleleri bulunmaktadır. Turkiye ve Dünya Ekonomisinin Güncel Analizi, Ekonomideki Riskler ve Fırsatlar, Bankacılık ve Finans Sistemleri, Ekonomi ve Büyüme, Anadolu Uygarlıkları (Hititler) konularında görüşlerini çeşitli platformlarda paylaşmaktadır.
Mustafa Sönmez –Ekonomist, Yazar
ODTU İdari İlimler Fakültesi’nden mezun olmuştur. Araştırmacı-uzman olarak çeşitli kurumlarda çalışmıştır. Nokta Dergisi, Cumhuriyet, Yurt, Sözcü ve BirGün gazetelerinde köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Hürriyet Daily News’de köşe yazarlığı yapmaktadır. Turkiye ekonomisi üzerine yirmiden fazla kitabı ayrıca Turk yapı sektörü üzerine özel çalışmaları ve kitapları bulunmaktadır. Birçok kuruma danışmanlık hizmeti vermekte olup, televizyon ve yazılı basın kuruluşlarının görüşlerine başvurduğu önde gelen ekonomistlerden biridir.

2. ALIŞVERİŞ CADDESİ RAPORU GELDİ

Cushman & Wakefield’ın yayınladığı ve Bağdat Caddesi, İstiklal Caddesi ve Nişantaşı bölgesini ele alan ‘İstanbul Alışveriş Caddeleri’ raporunun ikincisine göre, 2013 yılındaki yüzde 5’lik boşluk oranı bu yıl yüzde 10’a yükseldi.
En yüksek yeni kiralama hacmi İstiklal Caddesi’nde gerçekleşirken, mağaza adedi bazında Nişantaşı ilk sırayı aldı. Kentsel yenilemenin yön verdiği Bağdat Caddesi’nden ise son 1 yılda 6’sı lüks ve toplam 11’i yabancı olmak üzere 49 marka çıktı. 3 ana caddede toplam marka sayısı ise bir önceki yıla göre yüzde 7 düşerek 656 oldu.
Dünyanın önde gelen gayrimenkul danışmanlık şirketlerinden Cushman & Wakefield’ın ikincisini yayınladığı ve Avrupa yakasında İstiklal Caddesi ve Rumeli, Teşvikiye, Vali Konağı ve Abdi İpekçi’yi kapsayan Nişantaşı Bölgesi ile Anadolu yakasındaki Bağdat Caddesi olmak üzere İstanbul’un 3 ana alışveriş caddesini inceleyen ‘İstanbul Alışveriş Caddeleri Raporu’, 2013 yılındaki yüzde 5’lik boşluk oranının bu yıl yüzde 10’a yükseldiğini, sektörde ‘kentsel yenilemelerin’ önemli yansımaları olduğunu ortaya koydu.
İSTİKLAL’DE BOŞLUK ORANI YÜZDE 9’A DÜŞTÜ
Araştırma, İstiklal Caddesi’nin hazır giyim ve yeme-içme markaları için çekiciliğini devam ettirdiğini gösteriyor. 55.500 metrekare alanda toplam 267 mağaza stoğuna sahip olan İstiklal Caddesi’nde işlem sayısı bazında yeni kiralama oranında yüzde 60’lık artış ve boşluk oranının yüzde 11’den yüzde 9’a düşmesiyle birlikte aynı markanın tek cadde üzerinde birden çok mağaza açması ile amiral mağaza ve konsept mağaza açma eğiliminde de artış görüldü. Özellikle yerel perakendecilerin agresif büyüme stratejilerini devam ettirdiği caddenin özellikle Tünel ve Galata gibi yeni yükselen bölgeleri, caddedeki varlıklarını güçlendirmeyi hedefleyen markalar için çekici hale geldi.
NİŞANTAŞI BÖLGESİNDE KİRALAMA HACMİNİN ALAN BAZINDA YÜZDE 50’Sİ ABDİ İPEKÇİ’DE GERÇEKLEŞTİ
Vali Konağı, Rumeli, Teşvikiye ve Abdi İpekçi caddelerinden oluşan Nişantaşı’nda toplam stok 395 mağaza ile 56.300 m2 civarında. Mağaza adedi açısından ilk sırada olan Nişantaşı’nda hem yerel, hem uluslararası 70 lüks marka konumlanıyor. Ayrıca toplamda 70 uluslararası markanın Nişantaşı’nda mağazası bulunuyor. Araştırmaya göre son 1 yılda 49 işlemin gerçekleştiği Nişantaşı’nda, değişimlerin yeni kiralama işlemlerinin sayı bazında yüzde 80’ini mağazalaşmamış yerel markaların yeni girişleri şeklinde gerçekleşmiş olsa da alan bazında %50’si Abdi İpekçi’de yeni markalarla ve yer değişimleriyle gerçekleşti. Yenileme projelerinden kaynaklanan yeni perakende alanlarıyla birlikte Nişantaşı’nda boşluk oranı 1 yılda yüzde 4’ten yüzde 5’e çıktı.
BAĞDAT CADDESİ’NDEN 1 YILDA 49 MARKA ÇIKTIAraştırmaya göre Bağdat Caddesi’nde şu anda toplam stok 365 mağazada 75.000 m2 civarında ve rakamlar geçtiğimiz yılın altında seyrediyor. Kentsel yenileme ve istenilen kira bedelleri ile piyasa seviyesi arasında büyük farklar oluşması gerekçe gösterilerek son 1 yılda 49 adet marka Bağdat Caddesi’nden çıktı. Yenileme projeleri, 49 markanın üçte birinin mevcut mağazalarından çıkmasına neden oldu ve bunların sadece 5’i Bağdat Caddesi üzerinde yeni bir mağazaya geçerek yer değiştirdi. Ayrıca araştırma; Anadolu yakasında üst sınıflara hitap eden AVM’lerin ve AVM projelerin, Bağdat Caddesi’nden lüks markaların çıkışının devam etmesi eğilimini 2015 yılında daha belirginleştirdiğini ortaya koydu.

EĞİLİMİN LOKOMOTİFİ KENTSEL YENİLEME
2014 yılına göre Bağdat Caddesi’ndeki boşluk oranının yüzde 9’dan yüzde 14’e çıktığını kaydeden Cushman& Wakefield Yönetici Ortağı Toğrul Gönden, sektördeki eğilim ve dinamiklerin ana lokomotifinin kentsel yenileme projeleri olduğunu kaydetti. Gönden, ” Şu anda en büyük etkinin Bağdat Caddesi’nde yaşandığını ve azımsanmayacak sayıda ulusal ve uluslararası markaların caddeden çıktığını söyleyebiliriz. Artan boşluk oranları, ayrıca uluslararası ve lüks marka varlığındaki düşüş orta vadede kira değerlerinde düzenlemelere neden olabilir fakat şu anda böyle bir eğilim gözlenmemektedir. Nihai sonuçlar ve bunların ana caddeler üstündeki sürdürülebilir etkileri ancak yenileme projeleri tamamlandıktan sonra gözlemlenebilir. Bu nedenle yaşanmakta olan çok sayıda değişimden dolayı mevcut analizin geçici olduğu, uzun vadede genel bir eğilim haline gelmeyebileceği kabul edilmelidir ” değerlendirmesinde bulundu.
Kentsel yenileme projeleri ile daha kaliteli perakende alan stoğunun piyasaya gireceğini ve gelecekte bunun olumlu etkilerinin görülebileceğini ifade eden Gönden, yerel perakendecilerin ikincil alışveriş caddelerde agresif şekilde büyümeye devam edeceğini sözlerine ekledi. İkincil alışveriş caddeler araştırmada, Avrupa yakasında Bakırköy, Beşiktaş, Karaköy; Anadolu yakasında Kadıköy Bahariye Caddesi ve Ümraniye Alemdağ Caddesi olarak belirtiliyor. Bu noktalar; Mavi, Koton, LCW gibi markaların mağaza açmasıyla birlikte hızla gelişiyor.

17 Mart 2016 Perşembe

Ölünceye Kadar Bakma Akdi Nedir?

Ölünceye Kadar Bakma Akdi Nedir?
Gayrimenkul sahibinin kendisini ölünceye kadar koruma, besleme, bakma ve kollanmasını
sağlayacak kişiye gayrimenkulün devretmesini sağlayan bir düzenlemedir. Söz konusu işleme ilişkin sözleşmeler Tapu Sicil Müdürlükleri , noterler veya sulh hakimi tarafından düzenlenir.
Bu işlem iki şahit ile gerçekleştirilebilir.
Taşınmazını ölünceye kadar bakma akdiyle devreden kişi, şartın yerine getirilmediğini 
ileri sürerek ilgili mahkemeye başvurabilir.
Mahkemenin lehinde karar vermesi halinde, mahkeme kararının Tapu Sicil Müdürlüğüne
ibrazıyla gayrimenkulün mülkiyeti kendisine geçer. Bakım alacaklısı hayatta iken
bu hakkı kullanmadığı taktirde söz konusu hak mirascıları tarafından kullanılmaz.
Gerekli Belgeler Nelerdir ? 
Eğer Akid Tapu Sicil Müdürlüğünde Yapılacak İse :
- İlgili Belediyeden alınacak emlak beyan değerini gösteren belge
- Temlik yapılacak gayrimenkulun tapu senedi 
- Bakım alacaklısı , bakım borçlusu , varsa temsilcilerin ve iki tanığın nüfus cüzdanları
- Bakım borçlusu ve bakım alacaklısının iki adet fotoğrafı ( son 6 ayda çekilmiş )
- Temsil var ise temsili gösteren belge
- Bina niteliği olan gayrimenkullerde DASK belgesi 
Akid Noter ya da Sulh Hakimliğince Yapılacak İse : 
- Düzenlenmiş olan sözleşmenin aslı ya da onaylı örneği
- Sözleşme de bakım borçlusuna taşınmaz malın kendi adına tescilini isteme yetkisi verilmiş ise borçlunun yazılı istemi yeterlidir. Yetki verilmemişse tescil için bakım alacaklısın
istemi veya mahkeme kararı gereklidir.
İşlemin Mali Yönü Nedir ?
Gayrimenkulun emlak vergisi değerinden az olmamak üzere beyan edilecek değer üzerinden , binde 20 oranında tapu harcı bakım borçlusundan , binde 20 bakım alacaklısından tahsil 
edilir.

Kayyum Nedir ? Ne Yapar ?

Kayyum, belli bir mal varlığını yönetmek ve sadece belirli işleri 
yürütmek için mahkeme tarafından atanan kişidir. Vasi gibi kayyum
da vesayet organlarındandır.
Vasi, vesayet altındaki kimsenin hem kendini hem de mal varlığını
gözetlemek için mahkeme tarafından atanır ancak kayyum sadece belirli
bir iş için ya da belirli bir mal varlığını yönetmek için atanır.
Kayyum genellikle şirketlere, özel kuruluşlara ve tüzel kişiliklere 
usulsüzlük sonucunda atanır. Bir diğer deyişle devletin usulsüzlük 
yapan şirkete veya özel kuruluşa el koymasıdır.
Şirket veya özel kuruluş aklanana kadar kayyum yönetime devam eder.
kayyum her şirketin lehine her türlü kararı alıp uygulamakta
serbesttir. Eğer suçlamalara konu olan faliyetlere devam ediliyorsa
bunları sonuçlandırmak da kayyumun görevlerindendir.

Müteselsilen Sorumluluk Nedir ?

Müteselsilen Sorumluluk Nedir ? 
Müteselsilen kelimesi hukukta yeralan bir kelime olup borca karşı olan sorumluluk demektir.
Müteselsilen sorumluluk kısaca , bir borcun belirli bir kısmına değil tamamına karşı sorumlu olma durumudur.
Yani bir risk , borç ya da durumdan birden fazla gerçek veya tüzel kisinin sorumlu olmasıdır.
Bir başka tanımla ; birden çok kimsenin aynı borçtan dolayı borçlu oldukları ‘ zincirleme ‘ borç ilişkisinde her borçlunun söz konusu o borcun kendine düşen payı kadar değil borcun tamamından sorumlu olması durumudur. 
Müteselsilen Sorumluluğa Örnek Vermek Gerekirse ;
Örneğin 3 kişi bir kişiye 600 TL borçlu olsun. Eğer tüm borçulular alacaklıya 200TL verirse bu müşterek sorumluklukta borç ödemek oluyor. Fakat 1 kişi 600TL verip borcu kapatırsa , diğer 2 kişiden kendi payı 
haricindeki 400 TL ‘yi alabilir , buna Müteselsil sorumluluk deniyor. Borcu kapatan kişi Müteselsil Sorumluluğu almış olur. 

Apartman Yönetimi Nasıl Oluşturulur?

Apartman Yönetimi Nasıl Oluşturulur?
Her apartmanda yönetim kurulu olması şart değildir, apartman yönetiminin oluşturulması zorunluluğu kanunen bazı şartlara bağlıdır. Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 34. maddesine göre en az sekiz bağımsız bölüm ( Daire ) bulunduran anagayrimenkullerde ( Apartmanlarda ) apartman yönetimi oluşturulması ve bir yönetici atanması zorunludur. Söz konusu kanun sekizden az bağımsız bölüme sahip anagayrimenkulleri kapsamamaktadır.
Yönetimin oluşturulabilmesi için toplantı tarihi belirlenmeli ve belirlenen tarih en az on beş gün önceden tüm kat maliklerine ( Daire sahiplerine ) bildirilmelidir. Apartman yönetimi apartman maliklerinden ya da dışarıdan seçilen birine verilebileği gibi en az üç kişiden oluşan bir kurula da verilebilir. Yönetici ( Tek kişi) ya da yönetim kurulunun ( En az üç kişiden oluşan) oluşturulmasındaki temel ölçüt oyların çoğunludur.
Kat maliklerinin anlaşmazlığı sonucu apartman yönetimi oluşturulamazsa, kat maliklerinden biri bulundukları bölgedeki sulh mahkemesine müracaat eder ve mahkeme tarafından gayrimenkula bir yönetici atanır. Bu yolla atanmış bir yönetici ilk altı ay boyunca kat maliklerinin kararına göre değiştirilemez.
Kanunen her yıl bir defa yönetici seçimi yapılması için toplantı düzenlenmesi zorunludur. Bu yıllık toplantılarda eski yönetici ya da yeni bir yönetici/kurul seçilebilir. 
Yöneticinin Görev ve Sorumlulukları
Yöneticinin kanuni görev ve sorunmululukları Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 35. maddesinde yer almaktadır. 
Yönetim planında aksine bir karar alınmadıkça yöneticinin görevleri:
1- Kat maliklerince verilen kararları yerine getirme
2- Anagayrimenkulun korunması, bakım ve onarımı için gerekli tedbirlerin alınması
3- Anagayrimenkulun sigortalanması
4- Anagayrimenkulun genel yönetimi, bakımı( temizlik, asansör vs. ) ve sigortası için kat maliklerinden gerekli paranın toplanması
5- Bir bankada anagayrimenkul yöneticisi olduğu belirtilerek hesap açılması
6- Defter tutulması ve anagayrimenkulle ilgili belgelerin saklanması
7- İşletme projesinin hazırlanması
Yöneticinin ad, soyad, ev-iş adresi gibi bilgilerinin anagayrimenkulün kapısında ya da girişinde çerçeveyle bulundurulması zorunludur. Aksi taktirde ilgilinin başvurusu üzerine, yönetici ya da yönetim kurulu üyelerinin her birine mahkeme tarafınca elli Türk Lirasıyla iki yüz elli Türk Lirası arasında para cezası verilir.

Tapu Hibesi ( Bağışlama ) Nedir ? Nasıl Yapılır ?

Tapu Hibesi ( Bağışlama ) Nedir ? Nasıl Yapılır ? 
Hibe ( Bağışlama ) kısaca , kişiler arasında gayrimenkulün mülkiyetinin karşılıksız olarak devredilmesidir. 
Yaşı küçük olanların ( 18 yaşını doldurmamış ) ya da vasiyet altına bulunan kişilere ait olan gayrimenkullar veli veya vasilerince bağışlanamaz.
Hibe 18 yaşını doldurmamış kişiler ve zihinsel özürlü kişiler tarafından da yapılamaz.
Mal ortaklığı bulunan gayrimenkullerin üzerinde eşlerin ( karı ve koca ) beraberce bağışta bulunmalarıyla yapılabilir.
Rucu ( Geri Dönme ) şartıyla bağış yapılabilir. Yani , bağış yapılan kişi hibe eden kişiden önce ölürse , gayrimenkulün mülkiyeti hibe eden kişiye geri döner. Rucu şartıyla yapılan hibeler veraset ve intikal vergisinden muaftır.
Bazı kişiler Tapu harcını az ödemek için hibe yolunu kullanmak isterler fakat bu durumda veraset ve intikal vergisi vermek zorunda kalırlar.

Hibe İçin Hangi Belgeler Gereklidir ? 
- Hibe edilecek gayrimenkulün tapu senedi
- Tarafların veya temsilcilerinin fotoğraflı nüfus cüzdanları 
- Tarafların son 6 ay içerisinde çekilmiş 2 adet fotoğrafı
- Tarafların yerine temsilci bulunuyor ise temsile ilişkin belge
- İlgili belediyeden alınacak emlak beyan değerini gösteren belge

Tapu Bağış / Hibe Harcı Ücreti Nedir ?
Gayrimenkulün vergide kayıtlı değerinden az olmamak üzere beyan edilen değeri üzerinden binde 68,31 tapu harcı , bağışı alan kişi tarafından ödenir

Miri Arazi Nedir ? Miri Arazi Ne Demektir ?

Miri Arazi Nedir ? Miri Arazi Ne Demektir ? 
Devlete ait olan arazilerdir. Şimdi hazine arazileri diyebiliriz. 
Kuru mülkiyeti devlete ait iken , intifa hakkı başkalarına ihale edilmiş olabilir.
Bu araziler fethedildikten sonra tahrir defterine kayıt edilirmiş. 
Bu Fethedilen Toprağın mülkiyeti devlete aitti. Devlet belli hizmet ve görevler karşılığında bu toprağı halkına veriyordu.
Toprak verilen kişi bir nevi kiracı durumundaydı. 
Bu toprağı kullanan kişi satamazdı veya çocuklarına miras bırakamazdı.