İŞKUR, 43 ilde açık iş ve temininde zorluk duyulan meslekler ile 12 ay sonra istihdam artışı beklenen meslekleri belirledi.
--------------------------------------------------------------------------------
www.sabah.com.tr
"TÜRKİYE’NİN en büyük problemi nedir" diye sorulsa herhalde ilk sırada işsizlik gelir. Mart ayı rakamlarına göre Türkiye’nin resmi işsiz oranı yüzde 15.8’i gösteriyor.
Para dergisinin haberine göre, dünyanın en çok işsize sahip dördüncü ekonomisi olan Türkiye, küresel krizle mücadele ederken de genç nüfusunu nasıl etkin kullanacağının planlarını yapıyor. İşsizliği çözebilecek adımlardan birisi de ülkenin hangi mesleklere nerelerde ihtiyacı olduğunu belirlemek olarak görünüyor. Böylece gençler hem açık alanlara göre mesleklerini belirleyebilecek hem de mesleklerine nerelerde ihtiyaç duyuluyorsa o şehirlerde hayat kurmanın yollarını bulabilecek.
İŞTE İHTİYAÇ DUYULAN MESLEKLER VE ŞEHİRLERİ
Emlak dünyası, tapu mevzuatı ve tapu da yapılan işlemler hakkında bilgi, kişisel gelişim makale ve yazılarınız içerir.
16 Temmuz 2009 Perşembe
İŞYERİ SATIŞINDA KDV
Net alanı 150 m2 ve daha fazla olan konutlarda, üç ay süre ile yüzde 18’den 8’e indirilen KDV oranlarına ek olarak, işyeri teslimlerinde de KDV oranı yüzde 18’den 8’e indirildiği bildirildi.
Buna göre; dükkan, büro, mağaza ve diğer işyerlerinin satışında, KDV oranı yüzde 18 yerine yüzde 8 olarak uygulanacak.
Üç ay süre ile geçerli olacak olan KDV indirimi ile ilgili Kararnamenin, bugün Resmi Gazete’de yayımlanması bekleniyor.
KDV yasasına göre; KDV yönünden vergiyi doğuran olay, gayrimenkulün teslimi anında doğuyor. Buna göre;
1- Kararnamenin yürürlük tarihinden önce, satın alınan işyeri için inşaat firması ile yüzde 18 KDV dahil, belli bir tutar üzerinden anlaşanlar, işyerlerini üç aylık süre içinde teslim alırlarsa, işyerinin KDV’si yüzde 8 olacak. İnşaat firması da yüzde 10 fazla aldığı KDV’yi iade edecek ya da ödenecek borçtan düşecek.
2- Kararname yürürlüğe girmeden önce müteahhitle anlaşma yapan ancak KDV’yi işyerinin tesliminde ödeyecek olanlar; işyeri üç ay içinde teslim edilirse, yüzde 18 yerine yüzde 8 KDV ödeyecekler.
3- İnşat firmasından alınan işyeri, Kararnamenin yürürlükte olduğu üç aylık süre geçtikten sonra teslim edilecekse, oran tekrar 18’e çıkacağı için, KDV iadesi söz konusu olmayacak.
4- İşyerinin tapusunu Kararnamenin yürürlükte olduğu üç aylık süre geçtikten sonra alanlara, KDV indirimi uygulanmıyor. Ancak, bu tarihten önce kat irtifaklı arsa tapusu alanlar, işyerinin inşaatı üç aylık dönemde tamamlanır ve faturası da bu dönemde kesilirse, yüzde 10 KDV avantajından yararlanabilecekler.
5- İnşaat firmasının, yüzde 10 KDV’yi iadeye yanaşmaması ya da uygulamaması durumunda, noterden bir ihtar çekilmesi ve yine iade etmiyorsa, Yargı yoluna başvurulması gerekiyor.
DİĞER KDV İNDİRİMLERİ
1- Mobilya satışında yüzde 18 olarak alınan KDV, yüzde 8’e indi.
2- Bilgisayar, bilişim ve büro mobilyalarından alınan KDV’de, yüzde 18’den yüzde 8’e indi.
3- KOBİ’lerin kullandığı (tekstil ve imalata yönelik) bazı sanayi makinaları ile iş makinalarından alınan KDV’nin oranı da yüzde 18’den 8’e indirildi.
TAPU HARÇLARI BİNDE 5’E İNDİ
Dünkü yazımızda “Tapu harcı indirilmeli” başlığı altında, alıcı ve satıcının ayrı ayrı ödediği tapu harcının binde 15’den binde 5’e hatta binde 1’e indirilmesi gerektiğini belirttikten sonra “bunun için zaman geçmiş değil, hala indirilebilir” demiştik.
Nitekim dün öğleden sonra, Başbakan beşinci paketi açıklarken, tapu harcının da binde 15’den binde 5’e indirildiğini açıkladı.
Buna göre; konut, işyeri, arsa ve arazi alım-satımında, alıcı ve satıcı, ayrı ayrı binde 5 tapu harcı ödeyecekler.
İNŞAATÇIYA KDV İADESİ
İnşaatlarla ilgili düzenlemelerin, 150 m2’nin altında konut yapan inşaat firmalarıyla ilgili ayağı havada kaldı.
Dün de açıkladık, bunlar inşaatla ilgili harcamalarını yaparken yüzde 18 KDV ödüyorlar. Konutları satarken de yüzde 1 KDV tahsil ediyorlar. Aradaki farktan kaynaklanan KDV iadesi alacaklarını, vergi dairesinden alabilmek için de inşaatın tamamlanıp, konutların alıcıya teslim edilmesini bekliyorlar. Bu da 2-3 yıl hatta 4-5 yıl sürebiliyor.
Oysa KDV iadelerinin, inşaat devam ederken de üç ayda bir avans mahiyetinde, hiç değilse yarısının iade edilmesine olanak sağlanması, bu sorunu çözebilirdi…
Buna göre; dükkan, büro, mağaza ve diğer işyerlerinin satışında, KDV oranı yüzde 18 yerine yüzde 8 olarak uygulanacak.
Üç ay süre ile geçerli olacak olan KDV indirimi ile ilgili Kararnamenin, bugün Resmi Gazete’de yayımlanması bekleniyor.
KDV yasasına göre; KDV yönünden vergiyi doğuran olay, gayrimenkulün teslimi anında doğuyor. Buna göre;
1- Kararnamenin yürürlük tarihinden önce, satın alınan işyeri için inşaat firması ile yüzde 18 KDV dahil, belli bir tutar üzerinden anlaşanlar, işyerlerini üç aylık süre içinde teslim alırlarsa, işyerinin KDV’si yüzde 8 olacak. İnşaat firması da yüzde 10 fazla aldığı KDV’yi iade edecek ya da ödenecek borçtan düşecek.
2- Kararname yürürlüğe girmeden önce müteahhitle anlaşma yapan ancak KDV’yi işyerinin tesliminde ödeyecek olanlar; işyeri üç ay içinde teslim edilirse, yüzde 18 yerine yüzde 8 KDV ödeyecekler.
3- İnşat firmasından alınan işyeri, Kararnamenin yürürlükte olduğu üç aylık süre geçtikten sonra teslim edilecekse, oran tekrar 18’e çıkacağı için, KDV iadesi söz konusu olmayacak.
4- İşyerinin tapusunu Kararnamenin yürürlükte olduğu üç aylık süre geçtikten sonra alanlara, KDV indirimi uygulanmıyor. Ancak, bu tarihten önce kat irtifaklı arsa tapusu alanlar, işyerinin inşaatı üç aylık dönemde tamamlanır ve faturası da bu dönemde kesilirse, yüzde 10 KDV avantajından yararlanabilecekler.
5- İnşaat firmasının, yüzde 10 KDV’yi iadeye yanaşmaması ya da uygulamaması durumunda, noterden bir ihtar çekilmesi ve yine iade etmiyorsa, Yargı yoluna başvurulması gerekiyor.
DİĞER KDV İNDİRİMLERİ
1- Mobilya satışında yüzde 18 olarak alınan KDV, yüzde 8’e indi.
2- Bilgisayar, bilişim ve büro mobilyalarından alınan KDV’de, yüzde 18’den yüzde 8’e indi.
3- KOBİ’lerin kullandığı (tekstil ve imalata yönelik) bazı sanayi makinaları ile iş makinalarından alınan KDV’nin oranı da yüzde 18’den 8’e indirildi.
TAPU HARÇLARI BİNDE 5’E İNDİ
Dünkü yazımızda “Tapu harcı indirilmeli” başlığı altında, alıcı ve satıcının ayrı ayrı ödediği tapu harcının binde 15’den binde 5’e hatta binde 1’e indirilmesi gerektiğini belirttikten sonra “bunun için zaman geçmiş değil, hala indirilebilir” demiştik.
Nitekim dün öğleden sonra, Başbakan beşinci paketi açıklarken, tapu harcının da binde 15’den binde 5’e indirildiğini açıkladı.
Buna göre; konut, işyeri, arsa ve arazi alım-satımında, alıcı ve satıcı, ayrı ayrı binde 5 tapu harcı ödeyecekler.
İNŞAATÇIYA KDV İADESİ
İnşaatlarla ilgili düzenlemelerin, 150 m2’nin altında konut yapan inşaat firmalarıyla ilgili ayağı havada kaldı.
Dün de açıkladık, bunlar inşaatla ilgili harcamalarını yaparken yüzde 18 KDV ödüyorlar. Konutları satarken de yüzde 1 KDV tahsil ediyorlar. Aradaki farktan kaynaklanan KDV iadesi alacaklarını, vergi dairesinden alabilmek için de inşaatın tamamlanıp, konutların alıcıya teslim edilmesini bekliyorlar. Bu da 2-3 yıl hatta 4-5 yıl sürebiliyor.
Oysa KDV iadelerinin, inşaat devam ederken de üç ayda bir avans mahiyetinde, hiç değilse yarısının iade edilmesine olanak sağlanması, bu sorunu çözebilirdi…
İş garantili 43 şehir
İŞKUR, 43 ilde açık iş ve temininde zorluk duyulan meslekler ile 12 ay sonra istihdam artışı beklenen meslekleri belirledi.
--------------------------------------------------------------------------------
www.sabah.com.tr
"TÜRKİYE’NİN en büyük problemi nedir" diye sorulsa herhalde ilk sırada işsizlik gelir. Mart ayı rakamlarına göre Türkiye’nin resmi işsiz oranı yüzde 15.8’i gösteriyor.
Para dergisinin haberine göre, dünyanın en çok işsize sahip dördüncü ekonomisi olan Türkiye, küresel krizle mücadele ederken de genç nüfusunu nasıl etkin kullanacağının planlarını yapıyor. İşsizliği çözebilecek adımlardan birisi de ülkenin hangi mesleklere nerelerde ihtiyacı olduğunu belirlemek olarak görünüyor. Böylece gençler hem açık alanlara göre mesleklerini belirleyebilecek hem de mesleklerine nerelerde ihtiyaç duyuluyorsa o şehirlerde hayat kurmanın yollarını bulabilecek.
İŞTE İHTİYAÇ DUYULAN MESLEKLER VE ŞEHİRLERİ
--------------------------------------------------------------------------------
www.sabah.com.tr
"TÜRKİYE’NİN en büyük problemi nedir" diye sorulsa herhalde ilk sırada işsizlik gelir. Mart ayı rakamlarına göre Türkiye’nin resmi işsiz oranı yüzde 15.8’i gösteriyor.
Para dergisinin haberine göre, dünyanın en çok işsize sahip dördüncü ekonomisi olan Türkiye, küresel krizle mücadele ederken de genç nüfusunu nasıl etkin kullanacağının planlarını yapıyor. İşsizliği çözebilecek adımlardan birisi de ülkenin hangi mesleklere nerelerde ihtiyacı olduğunu belirlemek olarak görünüyor. Böylece gençler hem açık alanlara göre mesleklerini belirleyebilecek hem de mesleklerine nerelerde ihtiyaç duyuluyorsa o şehirlerde hayat kurmanın yollarını bulabilecek.
İŞTE İHTİYAÇ DUYULAN MESLEKLER VE ŞEHİRLERİ
GAYRİMENKUL SATIŞLARINDA HARÇ MATRAHI VERGİDEN DÜŞÜK GÖSTERİLEMEYECEK
-Gayrimenkullere ilişkin satış vaadi sözleşmeleri ve irtifak hakkı tesisi vaadi sözleşmelerinin tapu siciline şerhinde harca esas bedel sözleşmeye konu gayrimenkulün emlak vergisi değerinden az, emlak vergisi değerinin iki katından fazla olamayacak. ANKARA(ANKA)-Gayrimenkullere ilişkin satış vaadi sözleşmeleri ve irtifak hakkı tesisi vaadi sözleşmelerinin tapu siciline şerhinde harca esas bedel sözleşmeye konu gayrimenkulün emlak vergisi değerinden az, emlak vergisi değerinin iki katından fazla olamayacak.
Maliye Bakanlığı’nın Harçlar Kanunu Genel Tebliği Resmi Gazete’de yayımlandı. İlgili kanunda yapılan son değişikliklerin açıklandığı tebliğe göre, gayrimenkullere ilişkin satış vaadi sözleşmeleri ve irtifak hakkı tesisi vaadi sözleşmelerinin tapu siciline şerhinde harca esas bedelin asgari ve azami miktarı belirlendi. Buna göre, söz konusu sözleşmelerin tapuya şerhi sırasında harcın matrahı sözleşmeye konu gayrimenkulün emlak vergisi değerinden az, emlak vergisi değerinin iki katından fazla olamayacak.
Gayrimenkul üzerine irtifak hakkı tesis ve devrine yönelik işlemlerde harca esas bedelin azami miktarı belirlendi. Söz konusu bedelin asgari miktarına ilişkin bir tespite yer verilmedi. Buna göre, irtifak hakkı tesis ve devirlerinde harcın matrahı tesis ve devir için ödenen bedel olacak. Bu bedel, üzerinde hak tesis edilen gayrimenkulün emlak vergisi değerinin iki katından fazla olamayacak. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununa göre yapılan kat irtifakı tesisleri ise, önceden olduğu gibi tapu harcına tabi tutulmayacak.
492 sayılı Kanuna bağlı (4) sayılı tarifenin 13/a ve 13/c fıkralarına göre nispi esasa göre alınan harçların maktu esasa göre tahsili uygulamasına geçildi. 13/a fıkrası kapsamındaki cins tashihi harçlarının beyanname verilmesi suretiyle tahsili uygulamasına son verildi ve gayrimenkullerin Kanunda öngörülen süre içinde tapuda tashih ve tescillerinin gerçekleştirilmemesi halinde tatbik edilen yüzde 50 ilave harç aranılmasına ilişkin uygulama kaldırıldı.
-CİNS DEĞİŞİKLİĞİ VE KAYIT TAHSİSİNDE ÖDEME-
Diğer taraftan, 5838 sayılı Kanunun geçici 6’ncı maddesi ile, bu Kanunun yayımı tarihinden önce yapılmamış cins değişikliği ve kayıt tashihi işlemlerinde harcın ne şekilde tahsil edileceğine ilişkin usul ve esaslar belirlendi. Buna göre, 5838 sayılı Kanunun yayımlandığı 28 Şubat 2009 tarihinden önce tarh ve tahakkuk ettirilmemiş olan her nevi cins ve kayıt tashihi harçları 5838 sayılı Kanunla değiştirilen tarife hükümlerine göre tahsil edilecek. 5838 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, beyana dayalı işlemlerde beyanname üzerine tahakkuk ettirilmiş; ihbarname kuralına dayalı işlemlerde ihbarname düzenlenmek suretiyle tarh edilmiş cins değişikliği harçlarının ise (yüzde 50 ilave harç dahil) takip ve tahsiline devam edilecek.
Yayımı tarihi itibarıyla, beyana dayalı tarhiyatlarda tahakkuk ettirilmemiş; ihbarname kuralına göre yapılan tarhiyatlarda ihbarname düzenlenmemiş olan cins değişikliği harçları, beyanname alınmaksızın maktu olarak tahsil edilecek. Bu harçlar için ayrıca herhangi bir vergi cezası ve gecikme faizi hesaplanmayacak, yüzde 50 ilave harç aranılmayacak.
Yayımı tarihinden önce beyana dayalı tarhiyatlarda tahakkuk ettirilmiş cins değişikliği harçlarının (yüzde 50 ilave harç dahil) takip ve tahsiline devam edilecek. 28 Şubat 2009 tarihinden önce ihbarname kuralına göre yapılan tarhiyatlarda ise ihbarname düzenlenmek suretiyle tarh edilmiş cins değişikliği harçlarına (yüzde 50 ilave harç dahil) ilişkin işlemlere devam edilecek ve tarh edilen harç, kesilen cezalar ve hesaplanan gecikme faizleri ile gecikme zamlarının tahsil edilebilir aşamaya gelmesini müteakip takip ve tahsiline devam edilecek.
Yayımı tarihinden önce cins değişikliği işlemleri ile ilgili olarak tahsil edilmiş olan tutarlar (yüzde 50 ilave harç dahil) iade edilmeyecek. (ANKA)
(YLD/ZG)
Maliye Bakanlığı’nın Harçlar Kanunu Genel Tebliği Resmi Gazete’de yayımlandı. İlgili kanunda yapılan son değişikliklerin açıklandığı tebliğe göre, gayrimenkullere ilişkin satış vaadi sözleşmeleri ve irtifak hakkı tesisi vaadi sözleşmelerinin tapu siciline şerhinde harca esas bedelin asgari ve azami miktarı belirlendi. Buna göre, söz konusu sözleşmelerin tapuya şerhi sırasında harcın matrahı sözleşmeye konu gayrimenkulün emlak vergisi değerinden az, emlak vergisi değerinin iki katından fazla olamayacak.
Gayrimenkul üzerine irtifak hakkı tesis ve devrine yönelik işlemlerde harca esas bedelin azami miktarı belirlendi. Söz konusu bedelin asgari miktarına ilişkin bir tespite yer verilmedi. Buna göre, irtifak hakkı tesis ve devirlerinde harcın matrahı tesis ve devir için ödenen bedel olacak. Bu bedel, üzerinde hak tesis edilen gayrimenkulün emlak vergisi değerinin iki katından fazla olamayacak. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununa göre yapılan kat irtifakı tesisleri ise, önceden olduğu gibi tapu harcına tabi tutulmayacak.
492 sayılı Kanuna bağlı (4) sayılı tarifenin 13/a ve 13/c fıkralarına göre nispi esasa göre alınan harçların maktu esasa göre tahsili uygulamasına geçildi. 13/a fıkrası kapsamındaki cins tashihi harçlarının beyanname verilmesi suretiyle tahsili uygulamasına son verildi ve gayrimenkullerin Kanunda öngörülen süre içinde tapuda tashih ve tescillerinin gerçekleştirilmemesi halinde tatbik edilen yüzde 50 ilave harç aranılmasına ilişkin uygulama kaldırıldı.
-CİNS DEĞİŞİKLİĞİ VE KAYIT TAHSİSİNDE ÖDEME-
Diğer taraftan, 5838 sayılı Kanunun geçici 6’ncı maddesi ile, bu Kanunun yayımı tarihinden önce yapılmamış cins değişikliği ve kayıt tashihi işlemlerinde harcın ne şekilde tahsil edileceğine ilişkin usul ve esaslar belirlendi. Buna göre, 5838 sayılı Kanunun yayımlandığı 28 Şubat 2009 tarihinden önce tarh ve tahakkuk ettirilmemiş olan her nevi cins ve kayıt tashihi harçları 5838 sayılı Kanunla değiştirilen tarife hükümlerine göre tahsil edilecek. 5838 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, beyana dayalı işlemlerde beyanname üzerine tahakkuk ettirilmiş; ihbarname kuralına dayalı işlemlerde ihbarname düzenlenmek suretiyle tarh edilmiş cins değişikliği harçlarının ise (yüzde 50 ilave harç dahil) takip ve tahsiline devam edilecek.
Yayımı tarihi itibarıyla, beyana dayalı tarhiyatlarda tahakkuk ettirilmemiş; ihbarname kuralına göre yapılan tarhiyatlarda ihbarname düzenlenmemiş olan cins değişikliği harçları, beyanname alınmaksızın maktu olarak tahsil edilecek. Bu harçlar için ayrıca herhangi bir vergi cezası ve gecikme faizi hesaplanmayacak, yüzde 50 ilave harç aranılmayacak.
Yayımı tarihinden önce beyana dayalı tarhiyatlarda tahakkuk ettirilmiş cins değişikliği harçlarının (yüzde 50 ilave harç dahil) takip ve tahsiline devam edilecek. 28 Şubat 2009 tarihinden önce ihbarname kuralına göre yapılan tarhiyatlarda ise ihbarname düzenlenmek suretiyle tarh edilmiş cins değişikliği harçlarına (yüzde 50 ilave harç dahil) ilişkin işlemlere devam edilecek ve tarh edilen harç, kesilen cezalar ve hesaplanan gecikme faizleri ile gecikme zamlarının tahsil edilebilir aşamaya gelmesini müteakip takip ve tahsiline devam edilecek.
Yayımı tarihinden önce cins değişikliği işlemleri ile ilgili olarak tahsil edilmiş olan tutarlar (yüzde 50 ilave harç dahil) iade edilmeyecek. (ANKA)
(YLD/ZG)
11 Temmuz 2009 Cumartesi
Türkiye’de yabancıların gayrimenkul satış kazancına da vergi var
Türkiye’de yabancıların gayrimenkul satış kazancına da vergi var
Alış olayının, bazen de \'satış boyutu\' söz konusu oluyor.
Okurlarımıza bugüne kadar genellikle, Türk vatandaşları ya da şirketlerle ilgili vergilendirme durumunu açıkladık. Oysa yukarıda da belirttiğimiz gibi, Türkiye’de gayrimenkul alan ve daha sonra da şu veya bu nedenle satan yabancılar da var. Bu yabancıların vergi durumu, yurt dışında oturma ve çalışma izni bulunan, Türk vatandaşlarını da kapsıyor. Yurt dışında oturma veya çalışma izni bulunan vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu ailelerini de yanlarına alarak, uzun bir süreden beri bulundukları yabancı ülkelerde yaşamaktadırlar. Dolayısıyla bu vatandaşlarımızın kişisel ve ekonomik ilişkileri Türkiye’den ziyade bulundukları ülkelerde yoğunlaşmıştır. Öyle ki bunların önemli bir kısmı bulundukları ülkenin vatandaşlığına geçmiştir. Bu durumda, gelir vergisi uygulaması açısından, yurt dışında oturma veya çalışma izni bulunan vatandaşlarımızın ikametgahlarının bulundukları ülkede olduğunu kabul etmek gerekiyor.
TÜRK VATANDAŞLARI
Öte yandan, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın bulundukları ülkelerin çok büyük bir kısmıyla, \'çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması\' yapılmış bulunmaktadır. Yabancı ülkelerde yaşayan Türk vatandaşları bu anlaşmalar uyarınca, daimi konuta sahip bulunduğu ülkenin, gerek Türkiye’de gerekse yabancı ülkede daimi konutun bulunması halinde ise, kişisel ve ekonomik ilişkilerinin bağlı bulunduğu ülkenin mukimi sayılmaktadırlar. Yabancı ülkelerde yaşayan Türk vatandaşlarının kişisel ve ekonomik ilişkilerinin yoğunlaştığı yer, bulundukları yabancı ülkeler olduğundan, bu ülkeler anlaşmaların uygulanması bakımından mukim ülke olarak vergileme hakkına sahip olmakta, Türkiye ise ancak kaynak ülke olarak vergileme hakkını sürdürebilmektedir. 210 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, GVK’nın 3. maddesinin 2 numaralı bendinde belirtilen, resmi daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye’de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup, adı geçen daire, müessese, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşları hariç olmak üzere, çalışma veya oturma izni alarak altı aydan daha fazla bir süredir yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratları bakımından dar mükellefiyet esasında vergilendirilmeleri gerektiği belirtilmiştir. Bu vatandaşlarımızdan kesin dönüş yaparak Türkiye’ye yerleşenler ile bir takvim yılı içinde altı aydan daha fazla süreyle Türkiye’de oturanlar ise tam mükellefiyet esasında vergilendirileceklerdir.
DAR MÜKELLEFLER
Yurt dışında yaşayan ve dar mükellefiyet esasına göre vergilendirilen söz konusu vatandaşlarımızın, Türkiye’deki gayrimenkullerinin satışından elde ettikleri değer artış kazançlarının safi tutarının, satışın yapıldığı yıla ilişkin olarak belirlenen istisna tutarını (2008 yılı için 6 bin 800, 2009 yılı için de 7 bin 600 TL’yi) aşması halinde, münferit beyanname verecekler (GVK Md. 101/1-1).
Kazancın safi tutarı hesaplanırken; gayrimenkulün iktisap bedeli, gayrimenkulün elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere TÜİK tarafından belirlenen TEFE (1.1.2006’dan itibaren ÜFE) artış oranında artırılacak. Münferit beyanname, kazancın elde edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde, gayrimenkulün bulunduğu yerin vergi dairesine verilecek (GVK Md. 101/1-1, 101/2).
Beyan edilen safi değer artış kazancından istisna tutarı düşülecek, kalan tutar üzerinden vergi hesaplanacak. Hesaplanan vergi, beyanname verme süresi (15 gün) içinde vergi dairesine ödenecek (GVK Md. 120).
skizilot@yaklasim.com
Alış olayının, bazen de \'satış boyutu\' söz konusu oluyor.
Okurlarımıza bugüne kadar genellikle, Türk vatandaşları ya da şirketlerle ilgili vergilendirme durumunu açıkladık. Oysa yukarıda da belirttiğimiz gibi, Türkiye’de gayrimenkul alan ve daha sonra da şu veya bu nedenle satan yabancılar da var. Bu yabancıların vergi durumu, yurt dışında oturma ve çalışma izni bulunan, Türk vatandaşlarını da kapsıyor. Yurt dışında oturma veya çalışma izni bulunan vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu ailelerini de yanlarına alarak, uzun bir süreden beri bulundukları yabancı ülkelerde yaşamaktadırlar. Dolayısıyla bu vatandaşlarımızın kişisel ve ekonomik ilişkileri Türkiye’den ziyade bulundukları ülkelerde yoğunlaşmıştır. Öyle ki bunların önemli bir kısmı bulundukları ülkenin vatandaşlığına geçmiştir. Bu durumda, gelir vergisi uygulaması açısından, yurt dışında oturma veya çalışma izni bulunan vatandaşlarımızın ikametgahlarının bulundukları ülkede olduğunu kabul etmek gerekiyor.
TÜRK VATANDAŞLARI
Öte yandan, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın bulundukları ülkelerin çok büyük bir kısmıyla, \'çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması\' yapılmış bulunmaktadır. Yabancı ülkelerde yaşayan Türk vatandaşları bu anlaşmalar uyarınca, daimi konuta sahip bulunduğu ülkenin, gerek Türkiye’de gerekse yabancı ülkede daimi konutun bulunması halinde ise, kişisel ve ekonomik ilişkilerinin bağlı bulunduğu ülkenin mukimi sayılmaktadırlar. Yabancı ülkelerde yaşayan Türk vatandaşlarının kişisel ve ekonomik ilişkilerinin yoğunlaştığı yer, bulundukları yabancı ülkeler olduğundan, bu ülkeler anlaşmaların uygulanması bakımından mukim ülke olarak vergileme hakkına sahip olmakta, Türkiye ise ancak kaynak ülke olarak vergileme hakkını sürdürebilmektedir. 210 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, GVK’nın 3. maddesinin 2 numaralı bendinde belirtilen, resmi daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye’de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup, adı geçen daire, müessese, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşları hariç olmak üzere, çalışma veya oturma izni alarak altı aydan daha fazla bir süredir yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratları bakımından dar mükellefiyet esasında vergilendirilmeleri gerektiği belirtilmiştir. Bu vatandaşlarımızdan kesin dönüş yaparak Türkiye’ye yerleşenler ile bir takvim yılı içinde altı aydan daha fazla süreyle Türkiye’de oturanlar ise tam mükellefiyet esasında vergilendirileceklerdir.
DAR MÜKELLEFLER
Yurt dışında yaşayan ve dar mükellefiyet esasına göre vergilendirilen söz konusu vatandaşlarımızın, Türkiye’deki gayrimenkullerinin satışından elde ettikleri değer artış kazançlarının safi tutarının, satışın yapıldığı yıla ilişkin olarak belirlenen istisna tutarını (2008 yılı için 6 bin 800, 2009 yılı için de 7 bin 600 TL’yi) aşması halinde, münferit beyanname verecekler (GVK Md. 101/1-1).
Kazancın safi tutarı hesaplanırken; gayrimenkulün iktisap bedeli, gayrimenkulün elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere TÜİK tarafından belirlenen TEFE (1.1.2006’dan itibaren ÜFE) artış oranında artırılacak. Münferit beyanname, kazancın elde edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde, gayrimenkulün bulunduğu yerin vergi dairesine verilecek (GVK Md. 101/1-1, 101/2).
Beyan edilen safi değer artış kazancından istisna tutarı düşülecek, kalan tutar üzerinden vergi hesaplanacak. Hesaplanan vergi, beyanname verme süresi (15 gün) içinde vergi dairesine ödenecek (GVK Md. 120).
skizilot@yaklasim.com
Ticari işletmeye dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanmasında KDV yok
Ticari işletmeye dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanmasında KDV yok
1- Ticari İşletmeye Dahil Olmayan Gayrimenkullerin Kiralanmasının KDV’den İstisna Olduğu
İşletmeye dahil bulunmayan mal ve hakların kiraya verilmesi işlemi Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinin 3/f bendine göre vergi konusuna girmektedir. Bunun yanında 17. maddenin 4/d bendi ile iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin (arazi, bina ve bunlarla birlikte kiralanan mütemmim cüzü ve teferruatı, voli mahalleri ve dalyanlar ile gayrimenkul olarak tapu siciline tescil edilen haklar) kiralanması işlemleri katma değer vergisinden istisna edilmiştir. Konu ile ilgili olarak 1, 30 ve 31 Seri No.lu KDV Genel Tebliğlerinde gerekli açıklamalar yapılmıştır. Ticari veya zirai faaliyet kapsamına girmeyen ve gayrimenkuller dışında kalan Gelir Vergisi Kanunu’nun 70. maddesinde sayılan diğer mal ve hakların kiralanması işlemi her kim tarafından kiraya verilirse verilsin katma değer vergisine tabi olacak.
Ancak, vergi idaresi, 1 Seri No.lu Tebliği’ndeki açıklamasının aksine, voli mahalli ve dalyanlar, taş, kum, çakıl ve toprak ocakları ile su ürünü istihsal yerlerinin kiralanmasında, bir gayrimenkul kiralaması değil, işletme hak kiralaması olduğu ve KDV’ye tabi tutulması gerektiği görüşündedir.
Konu hakkında verilen bir özelgede;
‘Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/3-f bendinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun 70. maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemleri, bu kiralamanın ticari, zirai, mesleki faaliyet çerçevesinde yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın verginin konusuna alınmıştır.
Öte yandan, aynı Kanun’un 17/4-d maddesinde iktisadi işlemlere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemleri katma değer vergisinden müstesna tutulmuştur.
Voli mahalli ve dalyanlar gibi su ürünleri istihsal yerlerinin kiralanması işlemlerinde bir gayrimenkul kiralaması değil, bu yerlerdeki su ürün istihsal yerlerinin kiralanması işlemlerinde, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun sözü edilen 17/4-e maddesindeki istisnanın uygulanması mümkün bulunmamaktadır.
Bu açıklamalara göre, su ürünleri istihsal yerlerinin kiralanması işlemleri katma değer vergisine tabi bulunmaktadır. Bu yerleri kiraya verenlerin başka faaliyetleri dolayısıyla katma değer vergisi mükellefiyetlerinin bulunması halinde, kiralama işlemlerine ait katma değer vergisi, bu faaliyetlerle birlikte beyan edilecektir. Su ürünleri istihsal yerlerini kiraya verenlerin mükellefiyetlerinin bulunmaması halinde, mükellefiyetleri tesis edilecek ve kiralama işlemleri ile ilgili katma değer vergilerinin beyanı sağlanacaktır.’
şeklinde görüş bildirilirken (MB’nin, 06.10.1994 tarih ve B.07.0 GEL.0.60/17-1483/68144 sayılı Özelgesi), diğer bir Özelgede,
‘Voli mahalli ve dalyanlar gibi su ürünleri istihsal yerlerinin kiralanması işlemlerinde bir gayrimenkul kiralanması değil, bu yerlerdeki su ürün istihsal hakkının kiralanması söz konusudur.
Öte yandan taş, kum, çakıl ve toprak ocaklarının kiralanması işleri de voli mahalleri ve dalyanlarda olduğu gibi gayrimenkul kiralanması olarak değil üretim hakkının kiralanması işlemi olarak değerlendirileceğinden, bu yerlerin kiralanmasında da Kanun’un 17/4-d maddesindeki istisna uygulanmayacak ve kiralama işlemi Katma Değer Vergisine tabi tutulacaktır.’
şeklinde görüş açıklanmıştır. (MB’nin, 15.11.1994 tarih ve 76117 sayılı Özelgesi)
2- Hazine’ce Yapılan İrtifak Hakkı Tesisi İşleminin KDV’den İstisna Olduğu
3065 sayılı KDV Kanunu’nun 17/4. maddesine 01.08.2004 tarihinden geçerli olmak üzere, 5228 sayılı Kanunla eklenen (p) bendine göre, Hazine’ce yapılan irtifak hakkı tesisi işlemleri KDV’den istisnadır. Dolayısıyla, anılan tarihten itibaren Hazine’ce yapılacak irtifak hakkı tesisi işlemleri nedeniyle KDV hesaplanmayacak.
3- Bankalarca Yapılan Gayrimenkul Kiralamalarının Katma Değer Vergisinden İstisna Olduğu
6802 Sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesinde; Banka ve Sigorta şirketlerinin 10.6.1985 Tarihli 3226 Sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paraların gider vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.
Anılan hükümden de açıkça anlaşıldığı üzere, bankaların her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler sonucu lehlerine almış oldukları her türlü paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir. Bu paranın bir banka muamelesi sonucu doğması şart değildir. Bankaların ister bankacılık, ister sair faaliyetlerden sağlanmış olsun bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine aldıkları paralar, banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına alınmış bulunmaktadır.
Dolayısıyla, bankalara ait gayrimenkullerin kiraya verilmesi halinde, lehlerine kalacak paraların, Banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulması gerekir. Kiralama işlemi banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına girdiğinden Kanunun 17/4-e maddesi gereğince katma değer vergisinden istisna olacak.
Nitekim verilen bir özelgede,
‘Bankanın sahibi bulunduğu büroları kiralaması sonucu elde ettiği kira gelirlerinin BSMV’ye tabi olduğu, KDV’den istisna olduğu’belirtilmiştir. (MB’nin, 21.05.1998 tarih ve 18919 sayılı özelgesi)
1- Ticari İşletmeye Dahil Olmayan Gayrimenkullerin Kiralanmasının KDV’den İstisna Olduğu
İşletmeye dahil bulunmayan mal ve hakların kiraya verilmesi işlemi Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinin 3/f bendine göre vergi konusuna girmektedir. Bunun yanında 17. maddenin 4/d bendi ile iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin (arazi, bina ve bunlarla birlikte kiralanan mütemmim cüzü ve teferruatı, voli mahalleri ve dalyanlar ile gayrimenkul olarak tapu siciline tescil edilen haklar) kiralanması işlemleri katma değer vergisinden istisna edilmiştir. Konu ile ilgili olarak 1, 30 ve 31 Seri No.lu KDV Genel Tebliğlerinde gerekli açıklamalar yapılmıştır. Ticari veya zirai faaliyet kapsamına girmeyen ve gayrimenkuller dışında kalan Gelir Vergisi Kanunu’nun 70. maddesinde sayılan diğer mal ve hakların kiralanması işlemi her kim tarafından kiraya verilirse verilsin katma değer vergisine tabi olacak.
Ancak, vergi idaresi, 1 Seri No.lu Tebliği’ndeki açıklamasının aksine, voli mahalli ve dalyanlar, taş, kum, çakıl ve toprak ocakları ile su ürünü istihsal yerlerinin kiralanmasında, bir gayrimenkul kiralaması değil, işletme hak kiralaması olduğu ve KDV’ye tabi tutulması gerektiği görüşündedir.
Konu hakkında verilen bir özelgede;
‘Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/3-f bendinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun 70. maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemleri, bu kiralamanın ticari, zirai, mesleki faaliyet çerçevesinde yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın verginin konusuna alınmıştır.
Öte yandan, aynı Kanun’un 17/4-d maddesinde iktisadi işlemlere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemleri katma değer vergisinden müstesna tutulmuştur.
Voli mahalli ve dalyanlar gibi su ürünleri istihsal yerlerinin kiralanması işlemlerinde bir gayrimenkul kiralaması değil, bu yerlerdeki su ürün istihsal yerlerinin kiralanması işlemlerinde, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun sözü edilen 17/4-e maddesindeki istisnanın uygulanması mümkün bulunmamaktadır.
Bu açıklamalara göre, su ürünleri istihsal yerlerinin kiralanması işlemleri katma değer vergisine tabi bulunmaktadır. Bu yerleri kiraya verenlerin başka faaliyetleri dolayısıyla katma değer vergisi mükellefiyetlerinin bulunması halinde, kiralama işlemlerine ait katma değer vergisi, bu faaliyetlerle birlikte beyan edilecektir. Su ürünleri istihsal yerlerini kiraya verenlerin mükellefiyetlerinin bulunmaması halinde, mükellefiyetleri tesis edilecek ve kiralama işlemleri ile ilgili katma değer vergilerinin beyanı sağlanacaktır.’
şeklinde görüş bildirilirken (MB’nin, 06.10.1994 tarih ve B.07.0 GEL.0.60/17-1483/68144 sayılı Özelgesi), diğer bir Özelgede,
‘Voli mahalli ve dalyanlar gibi su ürünleri istihsal yerlerinin kiralanması işlemlerinde bir gayrimenkul kiralanması değil, bu yerlerdeki su ürün istihsal hakkının kiralanması söz konusudur.
Öte yandan taş, kum, çakıl ve toprak ocaklarının kiralanması işleri de voli mahalleri ve dalyanlarda olduğu gibi gayrimenkul kiralanması olarak değil üretim hakkının kiralanması işlemi olarak değerlendirileceğinden, bu yerlerin kiralanmasında da Kanun’un 17/4-d maddesindeki istisna uygulanmayacak ve kiralama işlemi Katma Değer Vergisine tabi tutulacaktır.’
şeklinde görüş açıklanmıştır. (MB’nin, 15.11.1994 tarih ve 76117 sayılı Özelgesi)
2- Hazine’ce Yapılan İrtifak Hakkı Tesisi İşleminin KDV’den İstisna Olduğu
3065 sayılı KDV Kanunu’nun 17/4. maddesine 01.08.2004 tarihinden geçerli olmak üzere, 5228 sayılı Kanunla eklenen (p) bendine göre, Hazine’ce yapılan irtifak hakkı tesisi işlemleri KDV’den istisnadır. Dolayısıyla, anılan tarihten itibaren Hazine’ce yapılacak irtifak hakkı tesisi işlemleri nedeniyle KDV hesaplanmayacak.
3- Bankalarca Yapılan Gayrimenkul Kiralamalarının Katma Değer Vergisinden İstisna Olduğu
6802 Sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesinde; Banka ve Sigorta şirketlerinin 10.6.1985 Tarihli 3226 Sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paraların gider vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.
Anılan hükümden de açıkça anlaşıldığı üzere, bankaların her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler sonucu lehlerine almış oldukları her türlü paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir. Bu paranın bir banka muamelesi sonucu doğması şart değildir. Bankaların ister bankacılık, ister sair faaliyetlerden sağlanmış olsun bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine aldıkları paralar, banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına alınmış bulunmaktadır.
Dolayısıyla, bankalara ait gayrimenkullerin kiraya verilmesi halinde, lehlerine kalacak paraların, Banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulması gerekir. Kiralama işlemi banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına girdiğinden Kanunun 17/4-e maddesi gereğince katma değer vergisinden istisna olacak.
Nitekim verilen bir özelgede,
‘Bankanın sahibi bulunduğu büroları kiralaması sonucu elde ettiği kira gelirlerinin BSMV’ye tabi olduğu, KDV’den istisna olduğu’belirtilmiştir. (MB’nin, 21.05.1998 tarih ve 18919 sayılı özelgesi)
Haşereden korunmak için yılda 300 milyon dolar harcıyoruz
Haşereden korunmak için yılda 300 milyon dolar harcıyoruz
Türkiye’de haşereden korunmak için yılda 300 milyon dolarlık harcama yapılırken, krizden etkilenmeyen sektörün 2009’da yüzde 10 büyümesi bekleniyor. Haşere kovucu sektöründe, kışın farelere, yazın da kene, hamamböceği, sinek, böcek ve karıncalara yönelik mücadele yoğunlaşırken, talepte teknolojik cihazlara yöneliş artıyor. Bugün piyasada satılan elektronik haşere kovucuların fiyatları 70 ila 500 TL arasında, tablet ve spreylerin fiyatları ise 8-15 TL arasında değişiyor.
Konutların bugünlerde en önemli sorunlarından biri haline gelen haşereyle mücadele, kriz dinlemiyor. Kene vakalarının da gündemde olması nedeniyle elektronik ve kimyasal haşere mücadele yöntemlerine olan talepte yüzde 5-10 arasında artış yaşanıyor. Türkiye’deki büyüklüğü 300 milyon dolara çıkan sektörde, teknolojik haşere kovuculara yöneliş görülüyor. Kışın farelere, yazın da sinek, böcek ve karıncalara yönelik mücadele yoğunlaşıyor.
TeknoPest’in Kurucusu Halil İbrahim Akkuş, krize karşın sektörün bu yıl yüzde 5-10 arasında büyümesini beklediklerini belirterek, "Önceden kemirgen ağırlıklı ürünler satılırken şimdi sektör böcekle mücadeleye kaydı. Kene vakalarından sonra bu tarz ürünlerin satışında artış var. Sıcaklar arttığı için haşereler, hamam böcekleri, kalorifer böcekleriyle mücadelede yoğun artış var. Sinekle mücadele yeni başladı. Keneden korunma için talepler de artmış durumda" dedi. Türkiye’de haşereyle mücadele sektörünün teknolojik cihazlar, tabletler ve ilaçlama dahil cirosunun 300 milyon dolar olduğunu aktaran Akkuş, elektronik kovucular ve ilaçlı kimyasal maddeler olmak üzere haşereyle iki türlü mücadele etme yöntemi olduğunu kaydetti.
ELEKTRONİK KOVUCULAR
Akkuş, son dönemde haşereyle mücadelede kimyasal yöntemden elektronik yönteme kayış olduğuna da dikkat çekerek, şunları söyledi: "Sektörde ithal malzeme yoğunluğu var. Yerli olarak faaliyet gösteren 4-5 firmayız. Diğerleri ithal ürün. Bir de sektör için tehlike yaratan Çin malları var. Yeni konutlar haşereyle mücadeleye önem veriyor. Özellikle elektronik cihaz talebi arttı. Bu cihazların fiyatları da 70-500 TL arasında değişiyor. Jel ve sprey ürünlerin de fiyatı 8-15 TL arasında. Solüsyonlu ürünler de 20-30 TL fiyatlarından alıcı buluyor."
SİNEK KOVUCULAR REVAÇTA
Bünyesinde Raid, Off gibi markaları bulunduran Sc Johnson Wax’ın yetkilileri ise Türkiye’de tablet ve sıvı haşere kovucu pazarının 45 milyon dolarlık büyüklüğe sahip olduğunu belirtti. Kendilerinin sektörde Raid, Baygon ve Off markalarıyla geçen yıl yüzde 55’lik pazar payına ulaştığını aktaran yetkililer, haşere pazarında sinek öldürücüler ve kovucuların pazarda yüzde 60, böcek öldürücülerin yüzde 30, fare öldürücülerin de yüzde 10’luk paya sahip olduğunu anlattı.
Bir tabletin ömrü 8-10 saatla sınırlı
HAŞEREYLE mücadele sektöründeki düşük fiyatlı ürünlerin sağlığa zarar verdiği belirtiliyor. Sağlık Bakanlığı Yönetmeliği’ne uygun üretilmemiş ürünler hem haşereyi öldürmüyor, hem de içindeki aktif maddenin dozu ayarlanmadığı için insan sağlığına zarar veriyor. Sektör yetkilileri, tablet ve likit ürünlerin etkili çalışabilmesi için öncelikle tavsiye edilen makinelerle kullanılması gerektiğini söylüyor. Kullanıcılara şu tavsiyelerde bulunuluyor:
Bir tabletin ömrü kullanıldığı gecede 8-10 saat süresi ile sınırlı.
Tabletin renginin maviden beyaza dönmesi artık o tabletin yerinin yenisiyle değiştirilmesini gerektirir.
Likit kovucularda, bir şişe likit tüm gece fişte kaldığı süre boyunca aynı etkiyle koruma sağlayabilir.
Kullanılan kovucunun işlevini tam olarak yapabilmesi için yerleştirilen fişin önünün başka bir eşya ile kapatılmamış olması ve sivrisineklerin oda dışına kaçabilmeleri için kapı veya pencereden birinin açık olmasına özen gösterilmesi gerekir.
Türkiye’de haşereden korunmak için yılda 300 milyon dolarlık harcama yapılırken, krizden etkilenmeyen sektörün 2009’da yüzde 10 büyümesi bekleniyor. Haşere kovucu sektöründe, kışın farelere, yazın da kene, hamamböceği, sinek, böcek ve karıncalara yönelik mücadele yoğunlaşırken, talepte teknolojik cihazlara yöneliş artıyor. Bugün piyasada satılan elektronik haşere kovucuların fiyatları 70 ila 500 TL arasında, tablet ve spreylerin fiyatları ise 8-15 TL arasında değişiyor.
Konutların bugünlerde en önemli sorunlarından biri haline gelen haşereyle mücadele, kriz dinlemiyor. Kene vakalarının da gündemde olması nedeniyle elektronik ve kimyasal haşere mücadele yöntemlerine olan talepte yüzde 5-10 arasında artış yaşanıyor. Türkiye’deki büyüklüğü 300 milyon dolara çıkan sektörde, teknolojik haşere kovuculara yöneliş görülüyor. Kışın farelere, yazın da sinek, böcek ve karıncalara yönelik mücadele yoğunlaşıyor.
TeknoPest’in Kurucusu Halil İbrahim Akkuş, krize karşın sektörün bu yıl yüzde 5-10 arasında büyümesini beklediklerini belirterek, "Önceden kemirgen ağırlıklı ürünler satılırken şimdi sektör böcekle mücadeleye kaydı. Kene vakalarından sonra bu tarz ürünlerin satışında artış var. Sıcaklar arttığı için haşereler, hamam böcekleri, kalorifer böcekleriyle mücadelede yoğun artış var. Sinekle mücadele yeni başladı. Keneden korunma için talepler de artmış durumda" dedi. Türkiye’de haşereyle mücadele sektörünün teknolojik cihazlar, tabletler ve ilaçlama dahil cirosunun 300 milyon dolar olduğunu aktaran Akkuş, elektronik kovucular ve ilaçlı kimyasal maddeler olmak üzere haşereyle iki türlü mücadele etme yöntemi olduğunu kaydetti.
ELEKTRONİK KOVUCULAR
Akkuş, son dönemde haşereyle mücadelede kimyasal yöntemden elektronik yönteme kayış olduğuna da dikkat çekerek, şunları söyledi: "Sektörde ithal malzeme yoğunluğu var. Yerli olarak faaliyet gösteren 4-5 firmayız. Diğerleri ithal ürün. Bir de sektör için tehlike yaratan Çin malları var. Yeni konutlar haşereyle mücadeleye önem veriyor. Özellikle elektronik cihaz talebi arttı. Bu cihazların fiyatları da 70-500 TL arasında değişiyor. Jel ve sprey ürünlerin de fiyatı 8-15 TL arasında. Solüsyonlu ürünler de 20-30 TL fiyatlarından alıcı buluyor."
SİNEK KOVUCULAR REVAÇTA
Bünyesinde Raid, Off gibi markaları bulunduran Sc Johnson Wax’ın yetkilileri ise Türkiye’de tablet ve sıvı haşere kovucu pazarının 45 milyon dolarlık büyüklüğe sahip olduğunu belirtti. Kendilerinin sektörde Raid, Baygon ve Off markalarıyla geçen yıl yüzde 55’lik pazar payına ulaştığını aktaran yetkililer, haşere pazarında sinek öldürücüler ve kovucuların pazarda yüzde 60, böcek öldürücülerin yüzde 30, fare öldürücülerin de yüzde 10’luk paya sahip olduğunu anlattı.
Bir tabletin ömrü 8-10 saatla sınırlı
HAŞEREYLE mücadele sektöründeki düşük fiyatlı ürünlerin sağlığa zarar verdiği belirtiliyor. Sağlık Bakanlığı Yönetmeliği’ne uygun üretilmemiş ürünler hem haşereyi öldürmüyor, hem de içindeki aktif maddenin dozu ayarlanmadığı için insan sağlığına zarar veriyor. Sektör yetkilileri, tablet ve likit ürünlerin etkili çalışabilmesi için öncelikle tavsiye edilen makinelerle kullanılması gerektiğini söylüyor. Kullanıcılara şu tavsiyelerde bulunuluyor:
Bir tabletin ömrü kullanıldığı gecede 8-10 saat süresi ile sınırlı.
Tabletin renginin maviden beyaza dönmesi artık o tabletin yerinin yenisiyle değiştirilmesini gerektirir.
Likit kovucularda, bir şişe likit tüm gece fişte kaldığı süre boyunca aynı etkiyle koruma sağlayabilir.
Kullanılan kovucunun işlevini tam olarak yapabilmesi için yerleştirilen fişin önünün başka bir eşya ile kapatılmamış olması ve sivrisineklerin oda dışına kaçabilmeleri için kapı veya pencereden birinin açık olmasına özen gösterilmesi gerekir.
Kat mülkiyetine geçişte kolaylık sağlanacak
Kat mülkiyetine geçişte kolaylık sağlanacak
Kat irtifakından kat mülkiyetine geçişin, başvuru üzerine idarece kendiliğinden yapılmasını öngören kanun tasarısı, TBMM Başkanlığına sunuldu.
Kat Mülkiyeti Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısıyla, kat irtifakından kat mülkiyetine geçişin, kanunda gösterilen şartlar uyarınca kat irtifakına sahip ortak maliklerin talebine bağlı olmaksızın ilgili idare tarafından yapılması amaçlanıyor.
Tasarıya göre, kat irtifakı, yapının tamamı için düzenlenecek yapı kullanma izin belgesine dayalı olarak, kanundaki şartlar uyarınca kat mülkiyetine çevrilecek.
Vatandaşa yüklenen mali külfetin ve bürokrasinin azaltılması amacıyla kat mülkiyetinin kurulmasında istenen belgelerde değişikliğe gidiliyor.
Kat mülkiyetine geçişte, yapılardaki yerleşimleri gösteren vaziyet planı istenmeyecek.
Yapının tamamlanmasından sonra, kat irtifakının, kat mülkiyetine çevrilmesi, yetkili idarece yapı kullanma izin belgesinin verildiği tarihten itibaren 60 gün içinde, ilgili tapu idaresine gönderilmesi üzerine kendiliğinden yapılacak.
Tasarı, 2009 Kasım ayı sonuna kadar kat mülkiyetine geçmeyenlere 1000 TL idari para cezası verilmesini düzenleyen yasa hükmünü de ortadan kaldırıyor.
Kat irtifakından kat mülkiyetine geçişin, başvuru üzerine idarece kendiliğinden yapılmasını öngören kanun tasarısı, TBMM Başkanlığına sunuldu.
Kat Mülkiyeti Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısıyla, kat irtifakından kat mülkiyetine geçişin, kanunda gösterilen şartlar uyarınca kat irtifakına sahip ortak maliklerin talebine bağlı olmaksızın ilgili idare tarafından yapılması amaçlanıyor.
Tasarıya göre, kat irtifakı, yapının tamamı için düzenlenecek yapı kullanma izin belgesine dayalı olarak, kanundaki şartlar uyarınca kat mülkiyetine çevrilecek.
Vatandaşa yüklenen mali külfetin ve bürokrasinin azaltılması amacıyla kat mülkiyetinin kurulmasında istenen belgelerde değişikliğe gidiliyor.
Kat mülkiyetine geçişte, yapılardaki yerleşimleri gösteren vaziyet planı istenmeyecek.
Yapının tamamlanmasından sonra, kat irtifakının, kat mülkiyetine çevrilmesi, yetkili idarece yapı kullanma izin belgesinin verildiği tarihten itibaren 60 gün içinde, ilgili tapu idaresine gönderilmesi üzerine kendiliğinden yapılacak.
Tasarı, 2009 Kasım ayı sonuna kadar kat mülkiyetine geçmeyenlere 1000 TL idari para cezası verilmesini düzenleyen yasa hükmünü de ortadan kaldırıyor.
İmar Kanunu değişiyor
İmar Kanunu değişiyor
İmar Kanunu ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede (KHK) Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı, TBMM Başkanlığına sunuldu.
Tasarıya göre, kanun kapsamındaki mimarlık, mühendislik, planlama hizmetine ilişkin harita, plan, etüt, proje ve eklerinin düzenlenmesi, bunların uygulanması işleri; uygulamada bulunulacak alanın, yerleşme merkezinin, yapının türüne, özelliğine ve büyüklük derecesine göre mühendis, mimar ve şehir plancılarına yaptırılacak.
Yapıda inşaat ve tesisat işleri, kullanılan malzemelerin kamu adına denetimine ilişkin fenni mesuliyet, ruhsat eki etüt ve projelerin gerektirdiği uzmanlığa sahip meslek mensuplarınca ayrı ayrı üstlenilecek.
Fenni mesul mimar ve mühendisler; yapının, tesisatı ve malzemeleriyle birlikte kanuna, mevzuata, uygulama imar planına, ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere, standartlara, teknik şartnamelere uygun olarak inşa edilmesini denetleyecek.
Yapı sahibine ve idareye karşı sorumlu olan fenni mesuller; yapıda yetki belgesi olmayan usta çalıştırılmasını, şantiye şefi bulundurulmaksızın yapım işinin sürdürülmesini, yapının mevzuata aykırı yapılmasını veya istifalarını, 3 iş günü içinde ilgili idareye yazılı olarak ihbar edecek. Fenni mesuller, aksi halde kanuni sorumluluktan kurtulamayacak. İhbar üzerine, en geç 3 iş günü içinde yapı mühürlenerek, inşaat durdurulacak.
Fenni mesuller taşeronluk yapamayacak
Fenni mesulün istifası veya ölümü halinde, başka bir meslek mensubu fenni mesuliyeti üzerine almadıkça yapının devamına izin verilmeyecek. Fenni mesulün istifası halinde, istifasından önce yapılan işlere dair sorumluluğu devam edecek. Yeni atanan fenni mesul, daha önce yapılan işlerin denetlenmesinden, eksiklik ve hata varsa giderilmesinden sorumlu olacak.
Fenni mesuller, yönetmelikte belirlenen sınıf, özellik ve büyüklüğe sahip yapıların denetimine yardımcı olmak üzere uygun nitelikte ve sayıda fen adamı istihdam edecek.
Tasarı, fenni mesulleri, uzmanlık alanlarına göre yapım işlerinin denetimine ilişkin ayrıntılı bütün belgeler ile mimarlık, mühendislik hizmetleri raporunu idareye vermekle ve yapı kullanma izin belgesini imzalamakla yükümlü tutuyor.
İlgili idare yapıya ilişkin bilgileri; etüt ve proje müelliflerinin, fenni mesullerin, yapı müteahhitlerinin ve şantiye şefi mimar veya mühendisin üyesi bulunduğu meslek odasına, üyelik sicillerine işlenmek üzere bildirecek.
Tasarı, yapım ve denetim süreçlerini de birbirinden ayırıyor. Buna göre, fenni mesuller, mesuliyet üstlendikleri yapıyla ilgili olarak yapı müteahhitliği, şantiye şefliği, taşeronluk ve malzeme satıcılığı yapamayacak. Yapı sahibi, yapısının fenni mesuliyetini üstlenemeyecek.
Bakanlıktan yetki alınacak
Belediye ve mücavir alanlar dışında köyde sürekli oturanların, köyde, mezrada yaptıracağı konut, hayvancılık veya tarımsal amaçlı yapılar ile entegre tesis niteliğinde olmayan ruhsata tabi tarım ve hayvancılık yapılarına ait etüt ve projeler, il özel idarelerince veya Bayındırlık ve İskan Bakanlığın taşra teşkilatınca hazırlanabilecek. Böylece, bu yapıların bölgenin özelliğine ve gereksinimlerine göre şekillendirilmesi ve kırsal kimliğin korunması sağlanacak.
Yapı müteahhidi ve şantiye şefi; yapıyı, tesisatı ve malzemeleriyle birlikte kanuna, mevzuata, uygulama imar planına, ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere, standartlara, teknik şartnamelere uygun olarak inşa edecek. Yapı müteahhidi ve şantiye şefi, ilgili fenni mesullerin denetimi olmaksızın inşaat ve tesisatlarına ilişkin yapım işlerini sürdüremeyecek, inşaat ve tesisat işlerinde yetki belgesi olmayan usta çalıştıramayacak.
Bakanlıktan yetki belgesi almadan, inşaat ve tesisat dahil yapım işlerinin müteahhitliği üstlenilemeyecek. Yetki belgeleri geçici veya daimi olarak düzenlenebilecek.
Gerçek kişilere ve özel hukuk tüzel kişilerine yapı inşa eden müteahhitlerin sicilleri, her yapı için ayrı ayrı olmak üzere, belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyelerce, bu sınırlar dışında ise il özel idarelerince tutulacak.
Tasarı, yapı müteahhitlerinin yapım işlerine ait vergi ve sigorta bedellerini ödememesi nedeniyle yapı kullanma izin belgesi düzenlenemediği için mağdur olan yapı sahiplerinin bu mağduriyetini gideriyor. Fenni mesullerce denetime ilişkin mimarlık ve mühendislik raporları hazırlanan, yapı sahibi, fenni mesuller ve idare elemanlarının birlikte düzenlediği tespit tutanağı ile yapım işlerinin tamamlandığı belirlenen, ancak yapı müteahhidinin yapım işlerine ait vergi, sigorta ve diğer sorumluluklarını yerine getirmemesi nedeniyle yapı kullanma izni alınamayan yapılarda, yapı müteahhidi olmayan yapı sahibinin başvurusu üzerine, idarece yapı kullanma izin belgesi verilecek.
Yapı sahibi; ruhsat süresi dolmamış bir yapının etüt ve proje müellifliği, yapı müteahhitliği ve şantiye şefliği görevlerinden herhangi birini üstlenmemiş ise bütün sorumluluk; ilgisine göre etüt ve proje müelliflerine, yapı müteahhidine, şantiye şefine, ilgili fenni mesullere ait olacak.
Cezalar
Ruhsat alınmadan veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere, imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine veya aykırılığı 3 iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere; 500 liradan az olmamak üzere idari para cezası uygulanacak. Ceza, yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine, sınıfına, çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve aykırılığın büyüklüğüne göre verilecek.
Bakanlıkça belirlenen yapı sınıfı ve grupları esas alınarak belirlenen birim cezası, yapının mevzuata aykırı kısmının her bir metrekaresine uygulanarak tespit edilecek, miktarı her yıl yeniden değerleme oranında artırılacak.
Tasarı, Anayasa Mahkemesinde iptal gerekçesi doğrultusunda idarece verilecek para cezalarının alt ve üst sınırlarını belirliyor. İdari para cezaları, mevzuata aykırı yapının sınıfı ve grubuna göre, yapı yaklaşık maliyetinin yüzde 4 ile yüzde 25'i arasında olacak.
Yapı sahibine 10 bin lira ceza
Yapıldığı tarihten bu yana onarım görmeyen, idare veya mahkemece afet tehlikesi karşısında can ve mal güvenliğini tehdit edeceği tespit edilen yapılara, idarece uyarılmasına rağmen yapı sahibince güçlendirme yapılmaması veya yıkılmaması durumunda, yapı sahibine 10 bin lira idari para cezası verilecek.
Kanundaki sorumlulukları yerine getirmeyen, bunlara aykırı davranan yapı veya parsel sahibine, harita, plan, etüt ve proje müelliflerine, fenni mesullere, yapı müteahhidine, şantiye şefine, ilgisine göre ayrı ayrı olmak üzere 2 bin lira, bu fiillerin çevre ve sağlık şartlarına aykırı olması halinde 4 bin lira, can ve mal emniyetini tehdit etmesi halinde 6 bin lira idari para cezası verilecek.
Köyde sürekli oturanlara, projeleri il özel idaresince incelenerek fen, sanat ve sağlık şartlarına uygun olmasına rağmen muhtarlık izni olmaksızın konut ve maksatlı tarım, hayvancılık yapısı inşa etmeleri halinde 300 lira idari para cezası uygulanacak. Belirtilen fiillerin, yapının inşa sürecinde tekrar ederse, para cezaları bir kat artırılacak.
Yapı müteahhidinin yeki belgesinin iptali
Yapı müteahhidinin yetki belgesi; yapım işinin ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere aykırı olması ve verilen sürede aykırılığın giderilmemesi halinde 5 yıl, ruhsat eki etüt ve projelere aykırı gerçekleştirilen imalatın can ve mal güvenliğini tehdit etmesi halinde 10 yıl, bakanlıkça olumsuz sicil değerlendirmesi halinde 1 yıl süreyle Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca iptal edilecek.
Yapı müteahhidinin, yapım işlerinden doğan vergi ve sigorta primi borçlarını ödememesi, diğer sorumluluklarını yerine getirmemesi durumunda, bakanlık yetki belgesini 1 yıldan az olmamak üzere iptal edecek, sorumluluklarını yerine getirinceye kadar yeni yetki belgesi düzenlenmeyecek. Yetki belgesi iptal edilen yapı müteahhidi, yeni yetki belgesi düzenleninceye kadar yeni iş üstlenemeyecek. Yetki belgeli yapı müteahhidi olmadan başlanılan yapının ruhsatı iptal edilecek ve yapı mühürlenecek.
Tasarı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının görevlerine de düzenleme getiriyor. Buna göre, bakanlık; gerçek kişiler, özel hukuk tüzel kişileri ve kamu kurum ve kuruluşları için yurt içinde inşaat ve tesisat dahil yapım işlerini üstlenmek isteyen ve mevzuatla belirlenen nitelikleri taşıyan gerçek kişilere, özel hukuk tüzel kişilerine, idarelerce tutulan sicillerini değerlendirerek, yapı müteahhitliği yetki belgesi verecek.
İmar Kanunu ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede (KHK) Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı, TBMM Başkanlığına sunuldu.
Tasarıya göre, kanun kapsamındaki mimarlık, mühendislik, planlama hizmetine ilişkin harita, plan, etüt, proje ve eklerinin düzenlenmesi, bunların uygulanması işleri; uygulamada bulunulacak alanın, yerleşme merkezinin, yapının türüne, özelliğine ve büyüklük derecesine göre mühendis, mimar ve şehir plancılarına yaptırılacak.
Yapıda inşaat ve tesisat işleri, kullanılan malzemelerin kamu adına denetimine ilişkin fenni mesuliyet, ruhsat eki etüt ve projelerin gerektirdiği uzmanlığa sahip meslek mensuplarınca ayrı ayrı üstlenilecek.
Fenni mesul mimar ve mühendisler; yapının, tesisatı ve malzemeleriyle birlikte kanuna, mevzuata, uygulama imar planına, ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere, standartlara, teknik şartnamelere uygun olarak inşa edilmesini denetleyecek.
Yapı sahibine ve idareye karşı sorumlu olan fenni mesuller; yapıda yetki belgesi olmayan usta çalıştırılmasını, şantiye şefi bulundurulmaksızın yapım işinin sürdürülmesini, yapının mevzuata aykırı yapılmasını veya istifalarını, 3 iş günü içinde ilgili idareye yazılı olarak ihbar edecek. Fenni mesuller, aksi halde kanuni sorumluluktan kurtulamayacak. İhbar üzerine, en geç 3 iş günü içinde yapı mühürlenerek, inşaat durdurulacak.
Fenni mesuller taşeronluk yapamayacak
Fenni mesulün istifası veya ölümü halinde, başka bir meslek mensubu fenni mesuliyeti üzerine almadıkça yapının devamına izin verilmeyecek. Fenni mesulün istifası halinde, istifasından önce yapılan işlere dair sorumluluğu devam edecek. Yeni atanan fenni mesul, daha önce yapılan işlerin denetlenmesinden, eksiklik ve hata varsa giderilmesinden sorumlu olacak.
Fenni mesuller, yönetmelikte belirlenen sınıf, özellik ve büyüklüğe sahip yapıların denetimine yardımcı olmak üzere uygun nitelikte ve sayıda fen adamı istihdam edecek.
Tasarı, fenni mesulleri, uzmanlık alanlarına göre yapım işlerinin denetimine ilişkin ayrıntılı bütün belgeler ile mimarlık, mühendislik hizmetleri raporunu idareye vermekle ve yapı kullanma izin belgesini imzalamakla yükümlü tutuyor.
İlgili idare yapıya ilişkin bilgileri; etüt ve proje müelliflerinin, fenni mesullerin, yapı müteahhitlerinin ve şantiye şefi mimar veya mühendisin üyesi bulunduğu meslek odasına, üyelik sicillerine işlenmek üzere bildirecek.
Tasarı, yapım ve denetim süreçlerini de birbirinden ayırıyor. Buna göre, fenni mesuller, mesuliyet üstlendikleri yapıyla ilgili olarak yapı müteahhitliği, şantiye şefliği, taşeronluk ve malzeme satıcılığı yapamayacak. Yapı sahibi, yapısının fenni mesuliyetini üstlenemeyecek.
Bakanlıktan yetki alınacak
Belediye ve mücavir alanlar dışında köyde sürekli oturanların, köyde, mezrada yaptıracağı konut, hayvancılık veya tarımsal amaçlı yapılar ile entegre tesis niteliğinde olmayan ruhsata tabi tarım ve hayvancılık yapılarına ait etüt ve projeler, il özel idarelerince veya Bayındırlık ve İskan Bakanlığın taşra teşkilatınca hazırlanabilecek. Böylece, bu yapıların bölgenin özelliğine ve gereksinimlerine göre şekillendirilmesi ve kırsal kimliğin korunması sağlanacak.
Yapı müteahhidi ve şantiye şefi; yapıyı, tesisatı ve malzemeleriyle birlikte kanuna, mevzuata, uygulama imar planına, ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere, standartlara, teknik şartnamelere uygun olarak inşa edecek. Yapı müteahhidi ve şantiye şefi, ilgili fenni mesullerin denetimi olmaksızın inşaat ve tesisatlarına ilişkin yapım işlerini sürdüremeyecek, inşaat ve tesisat işlerinde yetki belgesi olmayan usta çalıştıramayacak.
Bakanlıktan yetki belgesi almadan, inşaat ve tesisat dahil yapım işlerinin müteahhitliği üstlenilemeyecek. Yetki belgeleri geçici veya daimi olarak düzenlenebilecek.
Gerçek kişilere ve özel hukuk tüzel kişilerine yapı inşa eden müteahhitlerin sicilleri, her yapı için ayrı ayrı olmak üzere, belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyelerce, bu sınırlar dışında ise il özel idarelerince tutulacak.
Tasarı, yapı müteahhitlerinin yapım işlerine ait vergi ve sigorta bedellerini ödememesi nedeniyle yapı kullanma izin belgesi düzenlenemediği için mağdur olan yapı sahiplerinin bu mağduriyetini gideriyor. Fenni mesullerce denetime ilişkin mimarlık ve mühendislik raporları hazırlanan, yapı sahibi, fenni mesuller ve idare elemanlarının birlikte düzenlediği tespit tutanağı ile yapım işlerinin tamamlandığı belirlenen, ancak yapı müteahhidinin yapım işlerine ait vergi, sigorta ve diğer sorumluluklarını yerine getirmemesi nedeniyle yapı kullanma izni alınamayan yapılarda, yapı müteahhidi olmayan yapı sahibinin başvurusu üzerine, idarece yapı kullanma izin belgesi verilecek.
Yapı sahibi; ruhsat süresi dolmamış bir yapının etüt ve proje müellifliği, yapı müteahhitliği ve şantiye şefliği görevlerinden herhangi birini üstlenmemiş ise bütün sorumluluk; ilgisine göre etüt ve proje müelliflerine, yapı müteahhidine, şantiye şefine, ilgili fenni mesullere ait olacak.
Cezalar
Ruhsat alınmadan veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere, imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine veya aykırılığı 3 iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere; 500 liradan az olmamak üzere idari para cezası uygulanacak. Ceza, yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine, sınıfına, çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve aykırılığın büyüklüğüne göre verilecek.
Bakanlıkça belirlenen yapı sınıfı ve grupları esas alınarak belirlenen birim cezası, yapının mevzuata aykırı kısmının her bir metrekaresine uygulanarak tespit edilecek, miktarı her yıl yeniden değerleme oranında artırılacak.
Tasarı, Anayasa Mahkemesinde iptal gerekçesi doğrultusunda idarece verilecek para cezalarının alt ve üst sınırlarını belirliyor. İdari para cezaları, mevzuata aykırı yapının sınıfı ve grubuna göre, yapı yaklaşık maliyetinin yüzde 4 ile yüzde 25'i arasında olacak.
Yapı sahibine 10 bin lira ceza
Yapıldığı tarihten bu yana onarım görmeyen, idare veya mahkemece afet tehlikesi karşısında can ve mal güvenliğini tehdit edeceği tespit edilen yapılara, idarece uyarılmasına rağmen yapı sahibince güçlendirme yapılmaması veya yıkılmaması durumunda, yapı sahibine 10 bin lira idari para cezası verilecek.
Kanundaki sorumlulukları yerine getirmeyen, bunlara aykırı davranan yapı veya parsel sahibine, harita, plan, etüt ve proje müelliflerine, fenni mesullere, yapı müteahhidine, şantiye şefine, ilgisine göre ayrı ayrı olmak üzere 2 bin lira, bu fiillerin çevre ve sağlık şartlarına aykırı olması halinde 4 bin lira, can ve mal emniyetini tehdit etmesi halinde 6 bin lira idari para cezası verilecek.
Köyde sürekli oturanlara, projeleri il özel idaresince incelenerek fen, sanat ve sağlık şartlarına uygun olmasına rağmen muhtarlık izni olmaksızın konut ve maksatlı tarım, hayvancılık yapısı inşa etmeleri halinde 300 lira idari para cezası uygulanacak. Belirtilen fiillerin, yapının inşa sürecinde tekrar ederse, para cezaları bir kat artırılacak.
Yapı müteahhidinin yeki belgesinin iptali
Yapı müteahhidinin yetki belgesi; yapım işinin ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere aykırı olması ve verilen sürede aykırılığın giderilmemesi halinde 5 yıl, ruhsat eki etüt ve projelere aykırı gerçekleştirilen imalatın can ve mal güvenliğini tehdit etmesi halinde 10 yıl, bakanlıkça olumsuz sicil değerlendirmesi halinde 1 yıl süreyle Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca iptal edilecek.
Yapı müteahhidinin, yapım işlerinden doğan vergi ve sigorta primi borçlarını ödememesi, diğer sorumluluklarını yerine getirmemesi durumunda, bakanlık yetki belgesini 1 yıldan az olmamak üzere iptal edecek, sorumluluklarını yerine getirinceye kadar yeni yetki belgesi düzenlenmeyecek. Yetki belgesi iptal edilen yapı müteahhidi, yeni yetki belgesi düzenleninceye kadar yeni iş üstlenemeyecek. Yetki belgeli yapı müteahhidi olmadan başlanılan yapının ruhsatı iptal edilecek ve yapı mühürlenecek.
Tasarı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının görevlerine de düzenleme getiriyor. Buna göre, bakanlık; gerçek kişiler, özel hukuk tüzel kişileri ve kamu kurum ve kuruluşları için yurt içinde inşaat ve tesisat dahil yapım işlerini üstlenmek isteyen ve mevzuatla belirlenen nitelikleri taşıyan gerçek kişilere, özel hukuk tüzel kişilerine, idarelerce tutulan sicillerini değerlendirerek, yapı müteahhitliği yetki belgesi verecek.
7 Temmuz 2009 Salı
25. PORTUN KAPATILMASIYLA İLGİLİ BİLGİLENDİRME YAZISIDIR
25. PORTUN KAPATILMASIYLA İLGİLİ BİLGİLENDİRME YAZISIDIR
Merhabalar,
Önemli. belki grububa duyurmak isterseniz diye gönderiyorum
Saygılarmla
Gürcan ALTAN
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) önderliğinde, erişim ve yer sağlayıcı firmalar ile bitlikte, internet kullanıcılarına ait kaynakları suiistimal eden konulardan olan, istem dışı elektronik postaların (SPAM) etkileri
ve nasıl engellenebilmesine yönelik çalışmalar hakkında 20 Şubat 2009'da bir toplantı yapıldı. TTNET ile istekli tarafların işbirliği halinde, makul sayıda bir abone grubu için 25 numaralı portun kullanıma kapatılması ve yerine 587 numaralı portun kullanılması suretiyle bir pilot uygulama gerçekleştirilmesi karara bağlanmıştı.
Yurt genelindeki internet abonelerinin tamamına yakınını temsil eden ADSL internet abonelerinden dinamik IP kullananları kapsayan çözüm modeli taslağı istem dışı elektronik postalarla (SPAM) mücadeleye yönelik olarak
e-posta haberleşmesinin 25. Portun kapatılarak 587. Port üzerinden yapılması hususlarında pilot uygulama yapılmıştır. Pilot uygulamaya ait sonuç rapora göre, 200.000 abone için TTNET'in 25.port kapatma çalışması günlük 200.000 ve aylık 6 milyon spam'ın engellenmesini sağlamıştır. Ayrıca aynı dönemde 25.portun kapatılması nedeniyle gelen şikayet sayısının da önemli miktarda olmadığı raporlandı.
BTK yetkilileri, pilot çalışmanın başarılı olduğunu ve bu nedenle uygulamanın toplam 81 ile yaygınlaştırılmasının uygun olacağına karar verdiler.
Buna göre, uygulama 3 fazda yapılacak, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerin 25. portları da
her üç fazda parça parça kapatılacak. Birinci fazın 15 Haziran, 2.cisinin 5 temmuz ve üçüncü fazın da
25 Temmuzda başlayacaktır.
Bu bağlamda 15 Haziran 2009 tarihi itibariyle, e-posta gönderiminde kullanılan 25. Portun kapatılarak, yerine 587. Portun açılacağını ve bu sebeple gerekli ayarların yapılması, aksi takdirde e-posta göndermede sorun yaşanabileceğinin önemle TURKTICARET.Net müşterilerine ve tüm internet kullanıcılarına duyururuz.
Mail göndermede sorun yaşıyorsanız bu yapılan port değişikliğinden kaynaklı olabilir.
Outlook'larınızda 587. porta geçiş ayarları için aşağıdaki linklerden faydalanabilirsiniz.
Outlook 2003 587.port geçiş ayarları için tıklayınız
Outlook 2007 587.port geçiş ayarları için tıklayınız
Outlook Express 587.post geçiş ayarları için tıklayınız
Aşağıdaki linkten TTNET'in konuyla ilgili detaylı açıklamalarını ve Port değişikliklerinin e-posta hesaplarına
nasıl tanımlanacağının örneklerini bulabilirsiniz.
http://www.ttnet.com.tr/web/198-1025-1-1/tr/ttnet/bunlari_bi...
Konu ile ilgili daha detaylı bilgi için 4440375'i arayip 5 tusuna basarak ulaşacağınız Müsteri Temsilcisi'nden destek alabilirsiniz.
Port Değişikliğinden Etkilenmeyenler
• Web tabanlı e-posta hizmeti alan hiçbir müşteri sorun yaşamayacaktır.
• Gmail, Yahoo, Hotmail gibi e-posta sağlayıcıları istemci bazlı hizmetlerinde 25. port kullanmadığı için bu hizmetleri kullananlar etkilenmeyecektir.
• Statik IP'li olan e-posta sunucusu, ADSL erişimi kullanan firmaların kullanıcıları etkilenmeyecektir.
• Kurumsal şirket çalışanları genelde VPN yada OWA gibi web tabanlı erişimler kullandıkları için sorun yaşamayacaktır.
• Yurtdışından istemci kullanarak e-posta hizmeti alan müşterilerin çoğunluğu port 25 kullanmadığı için etkilenmeyecektir.
Merhabalar,
Önemli. belki grububa duyurmak isterseniz diye gönderiyorum
Saygılarmla
Gürcan ALTAN
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) önderliğinde, erişim ve yer sağlayıcı firmalar ile bitlikte, internet kullanıcılarına ait kaynakları suiistimal eden konulardan olan, istem dışı elektronik postaların (SPAM) etkileri
ve nasıl engellenebilmesine yönelik çalışmalar hakkında 20 Şubat 2009'da bir toplantı yapıldı. TTNET ile istekli tarafların işbirliği halinde, makul sayıda bir abone grubu için 25 numaralı portun kullanıma kapatılması ve yerine 587 numaralı portun kullanılması suretiyle bir pilot uygulama gerçekleştirilmesi karara bağlanmıştı.
Yurt genelindeki internet abonelerinin tamamına yakınını temsil eden ADSL internet abonelerinden dinamik IP kullananları kapsayan çözüm modeli taslağı istem dışı elektronik postalarla (SPAM) mücadeleye yönelik olarak
e-posta haberleşmesinin 25. Portun kapatılarak 587. Port üzerinden yapılması hususlarında pilot uygulama yapılmıştır. Pilot uygulamaya ait sonuç rapora göre, 200.000 abone için TTNET'in 25.port kapatma çalışması günlük 200.000 ve aylık 6 milyon spam'ın engellenmesini sağlamıştır. Ayrıca aynı dönemde 25.portun kapatılması nedeniyle gelen şikayet sayısının da önemli miktarda olmadığı raporlandı.
BTK yetkilileri, pilot çalışmanın başarılı olduğunu ve bu nedenle uygulamanın toplam 81 ile yaygınlaştırılmasının uygun olacağına karar verdiler.
Buna göre, uygulama 3 fazda yapılacak, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerin 25. portları da
her üç fazda parça parça kapatılacak. Birinci fazın 15 Haziran, 2.cisinin 5 temmuz ve üçüncü fazın da
25 Temmuzda başlayacaktır.
Bu bağlamda 15 Haziran 2009 tarihi itibariyle, e-posta gönderiminde kullanılan 25. Portun kapatılarak, yerine 587. Portun açılacağını ve bu sebeple gerekli ayarların yapılması, aksi takdirde e-posta göndermede sorun yaşanabileceğinin önemle TURKTICARET.Net müşterilerine ve tüm internet kullanıcılarına duyururuz.
Mail göndermede sorun yaşıyorsanız bu yapılan port değişikliğinden kaynaklı olabilir.
Outlook'larınızda 587. porta geçiş ayarları için aşağıdaki linklerden faydalanabilirsiniz.
Outlook 2003 587.port geçiş ayarları için tıklayınız
Outlook 2007 587.port geçiş ayarları için tıklayınız
Outlook Express 587.post geçiş ayarları için tıklayınız
Aşağıdaki linkten TTNET'in konuyla ilgili detaylı açıklamalarını ve Port değişikliklerinin e-posta hesaplarına
nasıl tanımlanacağının örneklerini bulabilirsiniz.
http://www.ttnet.com.tr/web/198-1025-1-1/tr/ttnet/bunlari_bi...
Konu ile ilgili daha detaylı bilgi için 4440375'i arayip 5 tusuna basarak ulaşacağınız Müsteri Temsilcisi'nden destek alabilirsiniz.
Port Değişikliğinden Etkilenmeyenler
• Web tabanlı e-posta hizmeti alan hiçbir müşteri sorun yaşamayacaktır.
• Gmail, Yahoo, Hotmail gibi e-posta sağlayıcıları istemci bazlı hizmetlerinde 25. port kullanmadığı için bu hizmetleri kullananlar etkilenmeyecektir.
• Statik IP'li olan e-posta sunucusu, ADSL erişimi kullanan firmaların kullanıcıları etkilenmeyecektir.
• Kurumsal şirket çalışanları genelde VPN yada OWA gibi web tabanlı erişimler kullandıkları için sorun yaşamayacaktır.
• Yurtdışından istemci kullanarak e-posta hizmeti alan müşterilerin çoğunluğu port 25 kullanmadığı için etkilenmeyecektir.
ASKIDA KAHVE
Italya'da Venedik‘in
kenar mahallelerinden birinde, bir Cafe-Barda,
espressolarimizi içiyorduk.
Içeri giren müsterilerden biri, barmene
"due caffee, uno sospeso" (iki kahve, biri askida) dedi,
iki kahve parasi verdi,
bir kahve içip gitti,
Barmen de duvar üzerinde
asili duran civiye bir küçük kagit asti.
Biraz sonra içeri iki kisi girdi.
Onlar da “trio caffee, uno sospeso"
(üç kahve, biri askida) dediler,
Üç kahve parasi verdiler ve iki kahve ictikten sonra gittiler.
Barmen "aski“ ya yine bir küçük kagit asti. Bunun gün boyu böyle
sürdügü anlasiliyordu.
Bir süre sonra kahveye, üstü basi biraz eski-püskü,
belli ki yoksul bir kisi girdi ve barmen’e
"uno caffee sospeso "(askidan bir kahve) dedi.
Barmen hemen bir kahve hazirladi ve
Yeni müsterinin önüne koydu.
Yoksul kisi kahvesini içtikten sonra para ödemeden
çikti, gitti. Barmen ise duvardaki askiya taktigi kagitlardan birini kopardi,
parçalayip çöp kutusuna atti.
Bu gözlemimizin sonunda, gözlerimizi yasartan,
fakat kesinlikle örnek almamiz gereken bir
"Italyan toplumsal terbiyesi" ögrendik:
Yardim etmek için insanlarin gereksinimlerini belirlerken,
yalnizca yasamsal gereksinimlerle
sınırlı kalmak zorunda degiliz.
Bir Venedikli için, yasamsal olmasa da kahve,
günlük yasamda önemli bir yer tutmaktadir.
Kahve içebilecek kadar parasi olmayan kisilere yardim
edebilecek düzeydeki kisiler, kendileri bir kahve parasi daha ödüyorlar.
Yardim ettigi kisiyi görmedikleri için bu kisiler de daha mutlu oluyorlar, kimden geldigini bilmedikleri bu ikrami kabul edenler ise huzurlu oluyor.
Yardim eden ile alan arasinda, bu caffe-bar'daki garson gibi,
köprü görevi yapan kisilerin ise güler yüzlü ve sevgi dolu olmalari gerekiyor.
Içeri giren yoksul bir kisinin
"Bana askida kahve var mi?" diye
sormasina gerek birakmamak için
”askıda kahve oldugunu" belirten
kağıt parçalarini kolaylikla görünebilen
bir yere asmak ise bu olgunun
çok zarif bir bölümünü olusturmaktadir
kenar mahallelerinden birinde, bir Cafe-Barda,
espressolarimizi içiyorduk.
Içeri giren müsterilerden biri, barmene
"due caffee, uno sospeso" (iki kahve, biri askida) dedi,
iki kahve parasi verdi,
bir kahve içip gitti,
Barmen de duvar üzerinde
asili duran civiye bir küçük kagit asti.
Biraz sonra içeri iki kisi girdi.
Onlar da “trio caffee, uno sospeso"
(üç kahve, biri askida) dediler,
Üç kahve parasi verdiler ve iki kahve ictikten sonra gittiler.
Barmen "aski“ ya yine bir küçük kagit asti. Bunun gün boyu böyle
sürdügü anlasiliyordu.
Bir süre sonra kahveye, üstü basi biraz eski-püskü,
belli ki yoksul bir kisi girdi ve barmen’e
"uno caffee sospeso "(askidan bir kahve) dedi.
Barmen hemen bir kahve hazirladi ve
Yeni müsterinin önüne koydu.
Yoksul kisi kahvesini içtikten sonra para ödemeden
çikti, gitti. Barmen ise duvardaki askiya taktigi kagitlardan birini kopardi,
parçalayip çöp kutusuna atti.
Bu gözlemimizin sonunda, gözlerimizi yasartan,
fakat kesinlikle örnek almamiz gereken bir
"Italyan toplumsal terbiyesi" ögrendik:
Yardim etmek için insanlarin gereksinimlerini belirlerken,
yalnizca yasamsal gereksinimlerle
sınırlı kalmak zorunda degiliz.
Bir Venedikli için, yasamsal olmasa da kahve,
günlük yasamda önemli bir yer tutmaktadir.
Kahve içebilecek kadar parasi olmayan kisilere yardim
edebilecek düzeydeki kisiler, kendileri bir kahve parasi daha ödüyorlar.
Yardim ettigi kisiyi görmedikleri için bu kisiler de daha mutlu oluyorlar, kimden geldigini bilmedikleri bu ikrami kabul edenler ise huzurlu oluyor.
Yardim eden ile alan arasinda, bu caffe-bar'daki garson gibi,
köprü görevi yapan kisilerin ise güler yüzlü ve sevgi dolu olmalari gerekiyor.
Içeri giren yoksul bir kisinin
"Bana askida kahve var mi?" diye
sormasina gerek birakmamak için
”askıda kahve oldugunu" belirten
kağıt parçalarini kolaylikla görünebilen
bir yere asmak ise bu olgunun
çok zarif bir bölümünü olusturmaktadir
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ VE PLANLAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ÇED VE PLAN İZLEME KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI 8/8/2...
-
Emlakçılık güven isleyen bir meslek olduğu herkes tarafından kabul gören bir gerçek. Yeni emlakçılık hayatına merhaba diyecek olan emlakçı...