30 Nisan 2009 Perşembe

O S M A N L I C A T A P U T E R İ M L E R İ

O S M A N L I C A
T A P U T E R İ M L E R İ
S Ö Z L Ü Ğ Ü

Hazırlayan: Hayrettin GÜLTEKİN
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
Tapu Arşiv Dairesi Başkanlığı
Şube Müdürü



İÇİNDEKİLER
KONU SAYFA

1) Eski tapu kayıt ve senetlerinde yazılı kelime ve
terimlerin açıklaması 3-16

2) Kayıtların nevi ve iktisap sütununda geçen hisse
oranları Arapça bayağı kesirler 17

3) Eski kayıtlarda bulunan ve değişik yörelerde kullanılan
mahalli ölçüler 17-20

4) Eski tapu kayıtlarında yer alan takvimler ve bunların
bugünkü karşılıkları
a) Hicri Takvim 20¬-21
b) Rûmî Takvim 21-23
c) Miladi Takvim 23






1) ESKİ TAPU KAYIT VE SENETLERİNDE YAZILI KELİME VE TERİMLERİN AÇIKLAMASI



-A-

Ahkâm : Hükümler
Ahz u kabz : Her iki sözcük, almak anlamına gelir.
Ahz u itâ : Alıp verme
Akâr : Gayrimenkullerden kirâ yoluyla sağlanan gelir
Akârât : Gelir sağlayan gayrimenkuller
Akârât-ı Vakfiyye : Vakıf gayrimenkuller; evler, dükkânlar ile bunların getirdiği gelir
Akçe : Osmanlı döneminde gümüş para cinsi ve birimi
Akid : Sözleşme, bir sözleşmede taraf olan kişi
Âmm : Genel, umumi, herkese ait
Âmme emlakı : Kamu taşınmaz malları
Âmm ve şâmil : Umumi ve kapsamlı
Amme arâzisi : Kamu toprağı
Arâzi-i mîrîye : Mîrî yani devlete ait topraklar, arazi-i emiriyye
Arz : Toprak; sunma, bildirme
Arzen : Genişlik, en
Arâzi-i mahmiyye : Geliri (rakabesi) Hazineye ait bulunan araziden koru,
mer’a, yol, pazar yerleri gibi halkın gereksinimlerine
ayrılmış yerler
Arâzi-i mukâta‘a : Maktû (götürü) bir vergiye bağlanmış arazi, kesime verilmiş topraklar; devlete hizmeti geçen önemli kişilere bizzat devlet tarafından geliri veya vergisi terk edilen topraklar
Arâzi-i mahlûle : Tasarruf sahibinin intikal sahibi bırakmaksızın ölümü ile
hazineye dönen miri arazidir.
Arâzi-i mektûme : Devlete ait olduğu halde, devletin hakkı çiğnenerek haksız
ve fuzulen işgal edilen arazi
Arâzi-i mezrû‘a : Ekilen arazi
Arâzi-i selîha : Çıplak arazi
Arazi-i seniyye : Saltanat makamını işgal edenlere ait toprak
Asabe-i nesebiyye : Kan ve soy yoluyla akraba
Asiyâb : Değirmen
Aslah (eslah) : En uygun (Vakfiyelerde en uygun oğul diye geçer)
Atîk : Eski




-B-

Bâ : Farsça ile, -li, lu eki
Bâ-temessük : Temessük ile (tasarruf olunan toprak)
Bâ-hüccet : Hüccet ile (tasarruf olunan toprak)
Bâ-tapu : Tapu ile (tasarruf olunan toprak)
Ba‘de : Sonra
Ba‘demâ : Bundan böyle
Bâc : Örfî vergi
Bâd-i hevâ : Kayıt dışı, önceden belirlenenin dışında gelen gelir;
Bedava, parasız
Bâb : Bölüm, kapı
Bâni : Kuran, yapan, bina eden
Bedel-i ferâğ : Miri arazi ve çifte kiralı (icareteynli) vakıf taşınmazlarının
tasarruf haklarının devredilmesi karşılığı alının paradır.
Bedel-i misl : Arazi hukukunda tasarruf hakkı karşılığı emsaline uygun
ödenen para
Bedel-i müsemmâ : Akitte tayin olunan bedel
Benûn : Üç veya daha ziyade çocuklar
Ber-mûceb-i âtî : Aşağıda geleceği gibi, Aşağıda ifade olunacağı üzere
Ber-mu‘tâd : Alışılageldiği üzere, devamlı yapılagelen usule göre
Berî‘ü′z-zimme : Zimmetten veya borçlardan kurtulmuş, temize çıkmış
Bey‘-i bi′l-istiglâl : Satış ve kiralamanın aynı anda yapıldığı satış, malı satıp aynı anda gelir ve menfaatını elinde tutuma
Bey‘-i bi′l-vefâ : Medeni Kanunun yürürlüğe girmesinden evvel yapılmış
gayri menkul rehni, vefaen satış, satılanın ileride satan tarafından geri satın alınması şartıyla yapılan satış
Bey‘-i bi′ş-şart : Şartla satım, şartlı satım
Bey‘ u şirâ : Alış-veriş, alım-satım.
Beyninde : Arasında, aralarında
Bidâyet : Başlangıç
Bin : Oğul
Bint : Kız
Bilâ : -sız ekinin görevinde olmak üzere Arapça sözcüklerin
başına getirilerek sıfat yapar ve bileşik yazılır.
Bilâ-zevc : Kocasız, kocası sağ olmadığı halde
Bilâ-zevce : Karısız, karısı sağ olmadığı halde
Bilâ-veled : Çocuksuz, çocuğu olmayan
Bilâ-ebeveyn : Anası ve babası olmayan
Bu dahi : Bu da bir öncesi gibi, yukarıda geçenin aynısı




-C-
Câr : Komşu
Câri : Uygulanan
Cânib : Taraf, cihet, yön
Cânib-i yemîn : Sağ taraf
Cânib-i yesâr : Sol taraf
Cihet-i i‘tâ-yı senet : Senetin veriliş sebebi, (iktisâb)
Cebel : Dağ
Cenâh : Yan taraf
Cenâb : evin yan tarafı, avlu (hürmet bildirilen sıfat olarak da
kullanılır)
Cenûb : Güney
Cedîd : Yeni



-D-

Dâyin : Alacaklı
Dâimi kayıtlar : Tapu İdarelerinde iş sahiplerinin müracaatı üzerine
tutulan kayıtlar
Deyn : Borç
Defter-i Hâkânî : Eskiden taşınmazlar hakkındaki kayıt ve tescillerin
işlendiği defterin adı. Tapu-Tahrir Defterleri için de bu ad kullanılmıştır. Bugünkü tapu sicilinin karşılığıdır.
Defter-i Hâkânî İdaresi: Şimdiki tapu dairelerinin eski adı.
Defter-i Hâkânî Nâzırı: Osmanlı Devleti zamanında tapu ve kadastro işlerine
bakan nâzır, bakan
Der-Sa‘âdet : Osmanlı Döneminde İstanbul′a verilen ad
Derûn : İçinde
Devir ve temlîk : Bir hakkın bir kimseden başka bir kimseye geçmesi



-E-

Eb : Baba, ata
Eben an cedd : Babadan oğla (Ebâ an cedd)
Ebnâ : Oğullar
Ebnâ-yı ebnâ : Kız ve erkek çocukları ile kız ve erkek torunları ifade eder.
Ebeveyn : Ana, baba
Ebvâb : Kapılar
Ekber : Daha (en, pek büyük), vakfiyelerde geçer.
El-yevm : Halen, bugün
Emâkin : Mahaller, mekanlar, mevkiler, yerler
Esbâb : Sebepler
Esâmi : İsimler
Eşcâr : Ağaçlar
Eşcâr-ı müsmire : Meyveli Ağaçlar
Eşcâr-ı gayr-i müsmire: Meyvesiz ağaçlar
Eş :Onun
Eşhâs : Şahıslar
Erba‘a : Dört
Erbâb : Sahipler, malikler
Etrâf-ı erba‘ası : Dört tarafı
Evkâf : Vakıflar
Evkâf-ı Hümâyûn : Padişahların ve padişahlara mensup olanların vakıfları
Evlâd-ı sulbiyye : Vakıfta bir kimsenin çocuklarını anlatan terimdir. Bir
adamın torunları onun evlâd-ı sulbiyyesidir.
Evlâd-ı ümm : Ölenin ana bir oğlan ve kız kardeşleri
Evrâk-ı müsbite : Tapu sicilini tamamlayan belgeler
Evlâd-ı inâs : Kız çocukları (vakfiyelerde geçer)
Evlâd-ı yol : Çoluk çocuk (vakfiyelerde)





-F-

Ferâğ : Satış (Bir mülkün tasarruf, sahip, olma hakkını başkasına
terk etme, Arazi Kanununda ise miri veya vakıf arazinin
yararlanma hakkının satışı)
Fevk : Üst
Fevkânî : Binanın üst kısmı, binanın üst katı
Fevkânî tahtânî : Altlı üstlü
Fevt : Ölüm






-G-

Garb : Batı
Gars : Ağaç, fidan dikmek
Gayr-i menkûl : Taşınmaz mal
Gayr-i musakka : Susuz



-H-
Hafîd :Torun

Hakk-ı karâr : Arazi Kanunun 78 nci maddesinde belirtilen nizasız 10
yıllık zilyetlik
Hakk-ı şurb : Su hakkı
Hâne : Ev
Hatt : Çizgi, sınır çizgisi
Hüccet : Delil
Hüccet-i şer‘iyye : Şeriyye mahkemelerinden sırf mülk taşınmazlar için
verilen belge
Hâvî : İçine alan, ihtiva eden



-İ-

İbn : Oğul, erkek çocuk
İbniyye : Ölenin oğlunun kızı veya oğlunun oğlunun kızıdır.
İbnân : İki çocuk
Îcâr : Kiraya verme
İcâre : Kira, gelir
İfrâz : Parçalara ayırma
İhyâ : Diriltme, canlandırma, tazelik verme
İhyâen : (Ham arazinin) ıslahıyle iktisap
İhyâ-yı mevât : İşlenmemiş toprağı ekime elverişli bir hale getirme, işleme
İntikâl : Geçirim; geçme, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının yasa
ile belli kesimlere geçmesi
İntifâ : Yararlanma, kullanma
İrs : Veraset, soya çekim


-K-

Kuyûd : Kayıtlar
Kuyûd-ı kadîme : Eski Kayıtlar
Kadîm : Eski
Kal : Sökme, çıkarma (ağaç)
Kâin : Bulunan, mevcut olan
Karye : Köy
Kebîr : Yaşça büyük, kebîre: büyük kız evlat (vakfiyede geçer)
Kurâ : Köyler
Kürûm : Bağ çubuğu
Köm : 1- Küme , yığın
2- Küçük ağıl



-L-

Lâ-bî-şartın : Şarta dayanmaksızın
Leb-i derya : Deniz kenarı, sahil
Li-ebb : Baba bir kardeş
Li-ümm : Ana bir kardeş
Livâ : Sancak; Osmanlı döneminde sancak olarak tanımlanan idari birim. Başında sancakbeyi bulunurdu. Tanzimat sonrası dönemde livânın başında bulunan görevliye mutasarrıf da denilmiştir.
Li-ecli’l imâr : İmar edilmek üzere




-M-

Maâdîn : Madenler
Ma‘an : Beraber, birlikte
Mâbeyn : Ara
Mâbeyn senedi : Ara senedi
Mâfevk : Üst mahal
Mağrib : Garp, batı, batıda bulunan
Mahal : Yer
Mahdûm : Oğul, evlat
Mâ-i câri : Akarsu
Mâ-i lezîz : İçilecek su, lezzetli su, memba suyu
Mahdum :Oğul, evlat
Mâlik : Mülk arazinin sahibi
Ma‘rûf : Herkesçe bilinen
Ma‘tûh(e) : Bunamış, bunak; sakat, kötürüm, amelmânde
Ma‘tûk : Azat olunmuş, azatlı
Mazbata : Tutanak
Mazbût vakıflar : Yönetimi devlet tarafından ele alınmış vakıflar; bir vakıf
iki şekilde mazbut vakıf olur; ya bütün vakıf yöneticileri
ölmüştür veya vakfeden kişi yönetici göstermemiştir. Bu
durumda bu vakıfların yönetimi devlet tarafından ele
alınır; devlet bu yönetimi Vakıflar Genel Müdürlüğü eli ile
kullanır.

Mebâni : Binalar, yapılar
Mebde’ : Başlangıç
Meccânen : Ücretsiz, parasız,karşılıksız
Meclis-i idâre : İdare meclisi, yönetim kurulu
Mecmû‘an : Toplu olarak, toptan
Mecmû‘u : Tümü, tamamı
Me’cûr : Kiraya verilen şey, kiralanan

Mecelle : Osmanlı İmparatorluğu′nda Tanzimat′tan sonra yapılan
kanunlaştırma hareketleri sırasında, Ahmet Cevdet
Paşa’nın başkanlığı altındaki bir bilim kurulu tarafından
hazırlanan, dayanağı İslam dini olan, daha çok borçlar
hukukunu ve kısmen de eşya hukuku ile yargılama
hukukunu içine alıp, aile ve miras hukukunu kapsayan,
kazuist metoda göre hazırlanmış 1851 maddelik bir yasa.
Menzil : Mesafe, yollardaki konak yeri, bir günlük yol, ayrıca ev anlamında da kullanılır
Mesâha : Ölçme, ölçümleme, yüz ölçümü
Mesken : Kişinin fiilen oturduğu yer, konut
Mezkûr : Zikredilen, sözü edilen
Mıntıka : Bölge, yer, mahal
Merbût : Bağlı
Merhûn : Rehnedilen mal
Mer‘iyyet : Yürürlük
Memât : Ölüm
Memlûk : Birinin malı olan
Menâfi : Menfaatler
Metrûk : Terk edilmiş
Mevrûs mal : Miras yolu ile edinilen mal
Mikyas : (Ölçek) Kıyas edecek alet, uzunluk ölçüsü
Mine′l-kadîm : Oluşuna, kimsenin bilemeyeceği kadar eski olan bir zamanı
ifade etmektedir.
Mîrî arâzi : Çıplak mülkiyeti devlete, sadece tasarruf hakkı şahsa ait
(Arz-ı mîrî) olan taşınmaz (tarla; çayırlık, yoncalık, harman yeri,
yaylak, kışlak ve koruluk gibi)

Mu‘accele : Önden alınan. Vakıf kiraların ya da mâlikâne usulü ile işletilen mukataalardan peşin alınan kısmına da denir.
Mu‘addel : Değiştirilmiş, tadil edilmiş
Mubâdil : Başkasının yerine getirilmiş, bir şeye bedel tutulmuş
Mu'eccel : Tecil edilmiş, mühletli, sonraya bırakılan, peşin olmayan
Muharrer : Yazılı
Muhtevi : İçinde bulunan, ihtiva eden
Mukâtaa : Arapça mukâtaa kelimesi bir bütünün kısımlara ayrılması ve kesim olarak belirlenmesi anlamına gelir. Osmanlı toprak sisteminde veya devlete ait gelir kelemlerinin belirli kısımlara ayrılması anlamında kullanılmıştır. Daha sonra bu kısımlar belli bir ücret karşılığında kiraya verilir. Aynı zamanda bağ, bahçe, arsa durumuna getirilen ekim toprağı için verilen vergi için de kullanılır.
Mukayyed : Kaydedilmiş
Munkalib : Değişen
Musakkâ : Sulu (suyu olan) tarla, gayr-i musakkâ: susuz tarla
Musakkaf : Üstü damla örtülü (bina), gayrimenkul kiralarına ilişkin
Musakkafât : Ev, han ve dükkan gibi üstü dam ile örtülü yerler
Mutasarrıf : Tasarruf hakkı ve salahiyeti olan kişi. Bir malın sahibi. Eskiden vilâyetten küçük olan sancak ya da diğer adı ile livânın yöneticisi. Mîrî veya vakıf araziye tasarruf eden kimse
Muteber : İtibar edilen, kabul gören
Müceddeden : Yeniden, zilyetlikten
Mülâhazat : Açıklamalar
Mülhak Vakıflar : Vakfın vakfiyesindeki şartlara göre vakfın işlerini gören
(mütevellileri) tarafından idare olunan vakıflardır.
Vakıflar Genel Müdürlüğü denetimine tabidir.

Mülk arâzi : Hem tasarruf hakkı, hem de rekabesi (geliri) kişilere ait
olan her nevi emlak
Mültekâ-yı nesâb : İki veya daha çok kimsenin neseplerinin birleştiği şahıstır.
Münâkale : Bir taşınmazla ilgili yeni kayıtla eski kayıt arasında
bağlantı kurma. (tedavül)
Münhedim : Yıkılan, çöken (binalar için), yıkık
Müseccel : Tescil edilen
Müstakilen : Yalnız, kendine ait
Müstegallât : Vakfa gelir getirmesi için tavanlı, damlı ve damsız
vakfedilmiş olan mallar anlamına gelen müstegal
kelimesinin çoğuludur. Çatısı bulunmayan arsa bağ bahçe gibi yerler
Müştemilât : Taşınmazın kullanılmasını kolaylaştıran ek tesis
Müte‘âkib : Sıra ile, birbirinin arkasına gelen
Mütesâviyen : Eşit olarak
Müteselsil : Ardarda
Müteveccihan : Dönülerek
Müteveffâ : Vefat etmiş (erkek)
Müteveffiye : Vefat etmiş (kadın)
Mütevelli : Bir vakfın idaresine memur edilen kimse





-N-

Neslen ba‘de neslin : Nesilden nesile



-P-

Peder : Baba
Pedereş : (Onun) babası


-R-

Ra : Rebi‘ü’l-âhir ayının kısaltma işarettir
Rab‘ : Vasat, orta boylu. Avlulu ev
Rabbu′l-mâl : Mal sahibi, İslam Hukukunda mâlik anlamında kullanılır.
Rabbe : Üvey ana
Rakabe : Kuru mülkiyet, çıplak mülkiyet, Bir arazinin asıl mülkiyeti.
Rekabe etmek : Vakfın gelirini aslına ilave etmek


-S-

Sağîr : Küçük yaşta erkek
Sağire : Küçük yaşta kadın
Sâlis : Üçüncü
Sâlisen : Üçüncü olarak
Satıh : Yüzey, bir şeyin dış yüzü
Sehim, sehm : Hisse, pay.
Semen : Satışlarda verilen para, değer, tutar
Sübût-ı-şer‘i : Şer’i esaslara göre sabit olan haklar
Süknâ : Oturma (oturulacak yer)


-Ş-
Şimâl : Kuzey
Şark : Doğu


-T-

Tahcîr : Arazinin çevresinde başkaları tarafından el konulmaması
için taş ve benzeri şeyler koymak
Tahtânî : Binanın alt kısmı
Tahte′l-arz : Yer altı
Tahvîl : Değiştirme
Tahrîr : Yazma
Tapu Temessükü : Tapu memurları tarafından eski tarihlerde verilen senet
Tarîk : Yol
Tarîk-i âmm : Geniş yol, cadde, genel yol, kamuya ait yol.
Tarîk-i hâs : Bir veya birkaç eve mahsus çıkmaz sokak, özel yol
Tarafeyn : Taraflar
Tasdikli Yoklama
Defteri : Yoklama memurları, ihtiyar heyetleri ve idare
kurullarınca tasdik edilmiş defter.
Tasdiksiz yoklama
Defteri : İl ve ilçe idare heyetlerinin tasdikinden geçmemiş,
tahakkuk ettirilen tapu harçları tahsil yönüne gidilmemiş
ve Defterhane’ye gönderilmemiş yoklama esas
defterleridir. Hukuki kıymeti yoktur. Ancak isbat vesikası
mahiyetindedir.
Tebâdül : Değişme
Tehcîr : Göç ettirmek
Temâdi : Birbirinin devamı, devam etmek.
Temlîk : Mülk olarak vermek, mülkiyeti bir bedel karşılığında
başka birine nakletmek
Temellük : Mülk edinmek
Temessük : 1- Eski hukukta borç senedi
2- Has, timar ve zeamet sahipleri ile mütevelliler tarafından verilen, miri ve vakıf arazide tasarruf yetkisini bildiren belge
Terkîn : Silme (kayıttan düşürme)
Teselsül : Zincirleme
Tevliyet : Vakıf malları üzerinde kullanma yetkisi, vakıf işine bakma
görevi. Bu görev sahiplerine mütevelli denir.
Tezyîd : Artırma
Tefvîz : Para mukabilinde hükümet tarafından verilen veya satılan
bir hak mukabilinde hükümet tarafından verilen
Takdîr-i bedel : Bir gayrimenkul malın emsaline göre bedelini takdir etme
Tashîh : Düzeltmek
Tûl : Uzunluk
Tûlen : Uzunluğu
Tedâvül : Tapu kayıtları tesis edildikten sonra alım, satım, ifraz,
intikal gibi sebeplerden dolayı şahıslar arasında gelen
değişiklikler.
Tevsîk : Vesikalandırma, sağlamlaştırma, yazılı hale getirme
Teb‘a-i Devlet-i Aliyye : Osmanlı Devletine bağlı, tabi
Tekye : İbadet ve ders için toplanılan yer


-U-

Uhde : Bir kimsenin üzerinde olan iş, sorumluluk


-V, Y-
Vakıf Temessükü : Vakıf memurları tarafından eski tarihlerde verilen senet
Vakf-ı müstesnâ : Vakıflar idaresinin müdahale ve mürakabesi olmaksızın,
doğrudan doğruya mütevellileri tarafından idare olunan
vakıflar
Veled : Oğul (gayri müslimler için)
Vefâen ferâğ : Taşınmaz mal rehni
Veledân : Çocuklar (Gayri Müslimler için)
Yoklama Kayıtları : Rumi 1288-1325 tarihleri arasında miri arazinin, yetkili
memurlar tarafından mahalline gidilerek, yerinde görülüp
incelenerek tutulan kayıtlar.
Yemîn : Sağ
Yemîni : Sağ taraf
Yesâri : Sol taraf
Yemîn ü yesâr : Sağ ve sol



-Z-

Zabıt Kayıtları : Kadastro (tapulama) görmeden önce taşınmazlarla ilgili
tutulan tapu kayıtları.
Zâde : Oğul, evlat
Zâviye : İbadet ve ders için toplanılan yer
Zahri : Arkası, arkaya ait.
Zevc : Koca
Zevce : Karı
Zımn : İç taraf


2)KAYITLARIN NEVİ VE İKTİSAP SÜTUNUNDA GEÇEN
HİSSE ORANLARI ARAPÇA BAYAĞI KESİRLER

Nısıf : 1/2, yarısı
Sülüs : 1/3’ü
Sülüsan (sülsan) : 2/3’ü
Rub‘ : 1/4
Râbi‘ : Dördüncü
Râbi‘an : Dördüncü olarak
Hums : 1/5
Südüs : 1/6
Subu‘ : 1/7
Sümün : 1/8
Tüs‘ : 1/9




3) ESKİ KAYITLARDA BULUNAN VE DEĞİŞİK YÖRELERDE KULLANILAN MAHALLİ ÖLÇÜLER

Eski yüzölçümü birimleri:
1 Atik Dönüm =1600 Arşın kare = 918,672m2. 1 Atik Evlek = 400 Arşın kare = 229, 668 m2.
1 Arşın kare = 0, 57417 m2.
1 Cedid Dönüm = 2500.00 m2.
1 Cedid Evlek = 100.00 m2.
1 Kirah = 1 dm2.
1 Cerip = 60X60=3600 Zira=2067, 012 m2.
1 Zira = 0, 57417 m2.





Eski uzunluk ölçü birimleri:
1 Fersah = 7500 Arşın = 5685 m.
1 Berid = 4 Fersah = 22740 m.
1 Merhale = 2 Berid = 45480 m.
1 Kara mili = 2500 Arşın = 1895 m.
1 Kulaç = 2, 5 Arşın= 1, 895 m.
1 Arşın = 0, 75774 m.
1 Parmak = 1/24 Arşın= 0, 03157 m.
1 Hat = 1/12 Parmak= 0, 00263 m.
1 Nokta = 0. 00022 m.
1 Urup = 0, 085 m.
1 Endaze = 0, 65 m.
1 Adım = 0, 75774 m.
1 Hatve = 0, 75774 m.


Kullanıldığı Yöreye Göre Değişen Ölçü Birimleri

Bölgesi Ölçü birimi Metrik karşılığı
AFYON 1 Dönüm 2000, 00 m2.
ANKARA 1 Mucur 32, 3544 m2.
“ 1 Şinik 129, 1883 m2.
“ 1 Yarım 516, 753 m2.
AYDIN 1 Satraç 0, 57417 m2.
ARHAVİ 1 Kıyye 150, 00 m2.
BURSA 1 Muzur 4643, 36 m2.
ÇUMRA 1 Dönüm 2500, 00 m2.
“ 1 Havayi 17 Litre
ELAZIĞ 1 Kot 229, 668 m2.: 4=57, 417 m2. “ 1 Ölçek 229, 668 m2.
“ 1 Urub (Rusu) 918, 672 m2.
“ 1 Kil 3674, 688 m2.

Bölgesi Ölçü birimi Metrik karşılığı
ESKİŞEHİR 1 Araba ot 4- 6 Dönüm
ERZURUM 1 Batman 459, 336 m2.
ERMENEK Kutu 4, 5 ¬¬¬- 5 Kg.
GAZİANTEP Kile 160 - 170 Kg.
“ Timin 1/8 Kile
GİRESUN Kod 1500, 00 m2.
“ Kıye 2500, 00 m2.
GİRESUN Karış 20 cm.
HADİM Mandal 30- 40 m2.
‘’ Evlek 250. 00 m2
HADİM Dönüm 1435, 4247 m2.
İSTANBUL 1 Kile 1837, 344 m2.
“ 1 Müd 36746, 88 m2.
İZMİR 1 Satraç 0, 57417 m2.
KARAPINAR Çiftçi dönümü 2500. 00 m2.
“ Yeni dönüm 2025. 00 m2.
“ Hükümet dönümü 10000. 00 m2.
K.MARAŞ Çiftlik 3000, 00 m2.
KELKİT Kile 918, 672 m2.
NİKSAR ½ teneke buğday 1300, 00 m2 REŞADİYE Kil 2067, 75 m2.
“ Kot 459 m2.
“ Evlek 229, 75 m2.
SAMSUN Kil 918, 672 m2.

ÇARŞAMBA Kesim 2765.00 m2 (Yeşilırmak’ın Doğu Bölgesi)
2025,00 m2
(Yeşilırmak’ın Batı Bölgesi)

TERME Kesim 3600 m2.
ALAÇAM Kabak 8000,00 m2.
SİVAS Ölçek 918,672 m2.
SİVAS Evlek 229,668 m2.

Bölgesi Ölçü birimi Metrik karşılığı
SİVAS Kile 12861,408 m2.
TOKAT Rublağ 1837,344 m2.
TRABZON Kot 1200,00 m2.
URFA Timin 1837,344 m2.
“ Kile 14698,752 m2.
“ Ölçek 918,672 m2.
YOZGAT Kile 918,672 m2.
“ Çerik 150,00 m2.


4) ESKİ TAPU KAYITLARINDA YER ALAN TAKVİMLER VE BUNLARIN BUGÜNKÜ KARŞILIKLARI

a) Hicri Takvim
Hicrî takvim Hz. Muhammed′in ölümünden sonra, günlerin hesaplanması konusunda ortaya çıkan bazı anlaşmazlıklar üzerine düzenlendi. Hz. Muhammed’in Mekke′den Medine′ye göç yani hicret yılı olan 622 Miladi yılı bu takvimin başlangıç yılı kabul edildi. Hicretin gerçekleştiği ayın Muharrem ayı olduğu anlaşılınca takvimin başlangıç ayının da Muharrem olması kararlaştırıldı. Böylece 1 Muharrem gününe denk gelen 16 Temmuz 622 Milâdî tarihi Hicrî takvimin başlangıç günü oldu. Hicrî yılı Milâdî çevirmek için Hicrî yıl 33’e bölünecek, bu bölümden arta kalan sayı dikkate alınmadan bölüm olarak elde edilen sayı Hicrî yıldan çıkartılıp 622 sayısı eklendiğinde Milâdî yıl bulunmuş olacaktır.
Örneğin 1391 yılının Milâdî karşılığını bulalım: Önce Hicrî sayı olan 1391′i 33′e böleceğiz. Karşımıza sonuç olarak 42, kalan sayı olarak da 5 çıkmaktadır. Bu kalanı hesaba katmadan Hicrî rakam olan 1391′den bölüm olarak tespit edilen 42′yi çıkarıp, kalana 622′yi ilave edeceğiz. Bu durumda;
1391 : 33 = 42, kalanı 5.
1391¬¬ – 42 = 1349
1349 + 622 = 1971
Sonuç olarak Hicrî 1391′in karşılığı Milâdî 1971′dir.

Tapu Kayıtlarında H.1263 (M.1847) ila H.1287 (M.1871) Tarihleri Arasında Hicrî (Arabî) Takvim Kullanılmıştır.

Hicrî / Arabî Aylar Sembolü Kaçıncı Ay Oldukları
Muharrem Mim harfi I. ay
Safer Sad harfi II. ay
Rebi‘ü’l-evvel (R.Evvel) Ra, elif harfleri III. ay
Rebi‘ü’l-âhir (R.Ahir) Ra harfi IV. ay
Cemâziye’l-evvel (C.Evvel) Cim, elif harfleri V. ay
Cemâziye’l-âhir (C.Ahir) Cim harfi VI. ay
Receb Be harfi VII. ay
Şaban Şın harfi VIII. ay
Ramazan Nun harfi IX. ay
Şevval Lam harfi X. ay
Zilka‘de (Z.Kade) Zel, elif harfleri XI. ay
Zilhicce (Z.Hicce) Zel harfi XII. ay


b) Rûmî Takvim
Rûmî sene M.Ö. 46′da Roma İmparatoru Jül Sezar adına düzenlen takvim esasına dayanır. Yılbaşı Mart kabul edilir. Rûmî sene ile Hicrî sene arasında süre farkı vardır. Hicrî ayların 29 veya 30 gün sürmesi, bu aylarla, Milâdî aylar arasında yılda 10 günlük farkın oluşmasına neden oldu. Aradaki bu fark, her 33 yılda bir Hicrî yılın Milâdî ya da Rûmî yıldan düşürülmesine neden olmuştur. Buna sıvış senesi denir. Rûmî seneyi bulmak için Miladi seneden 584 çıkartılır. Örneğin: 1985 Miladi seneye çevirmek için 1985 – 584 = 1401 şeklinde Rûmî seneyi buluruz. Rûmî seneyi Miladi seneye çevirmek için örneğin 1331 senesini ele alalım. Miladi seneye çevirmek için 1331 senesine 584 ekleriz Bu durumda 1331 + 584 = 1915 şeklinde Miladi sene bulunur. Rumi sene 1840 yılında yeniden düzenlendi ve bu takvim 1925 yılına kadar mali işlemlerde kullanıldı.




Tapu Kayıtlarında R.1287 (M.1871) ila R.1334 (M.1918) Tarihleri Arasında Rûmî Takvim Kullanılmıştır.

Tapu kayıtları tutulmaya başladığı Hicri 1263 / Miladi 1847 tarihinden itibaren miri araziye ait kayıtlarda Hicri takvim esas alınmış, H.1287/M. 1871 senesine kadar kullanılmıştır. Bu seneden sonra kayıtlarda Rûmî takvim esas alınmış, kimi kayıtlarda Hicri ve Rumi yan yana verilmiştir.


Rûmî Aylar Hangi Aya Tekabül Ettiği
Mart Mart
Nisan Nisan
Mayıs Mayıs
Haziran Haziran
Temmuz Temmuz
Ağustos Ağustos
Eylül Eylül
Teşrin-i Evvel (T. Evvel) Ekim
Teşrin-i Sânî (T. Sani) Kasım
Kânûn-ı Evvel (K. Evvel) Aralık
Kânûn-ı Sânî (K. Sani) Ocak
Şubat Şubat



1334 (1918) Yılında, Rûmî Malî Yılbaşı Olarak Kânûn-ı Sânî Kabul adilmiş ve 1341 (1925) tarihine kadar Rumi Takvim kullanılmıştır.

Buna göre;


Rûmî Aylar Hangi Aya Tekabül Ettiği
Kânûn-ı Sânî Ocak
Şubat Şubat
Mart Mart
Nisan Nisan
Mayıs Mayıs
Haziran Haziran
Temmuz Temmuz
Ağustos Ağustos
Eylül Eylül
Teşrin-i Evvel (T. Evvel) Ekim
Teşrin-i Sânî (T. Sânî) Kasım
Kânûn-ı Evvel (K. Evvel) Aralık


c) Miladi Takvim
Tapu Kayıtlarında M.1926 (R.1342) tarihinden sonra Miladi Takvim kullanılmaya başlanmıştır.



_____________________________________________________________________


01/06/2007

Belediye Gelirleri Kanunu Genel Tebliği

Maliye Bakanlığından:

Belediye Gelirleri Kanunu Genel Tebliği

(Seri No: 36)

(15.01.2009 Tarih ve 27111 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır)

1. Kapsam

2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun(1) elektrik ve havagazı tüketim vergisine ilişkin 35 ve 39 uncu maddeleri, 27/12/2008 tarihli ve 5828 sayılı 2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun(2) 29 uncu maddesiyle 1/1/2009 tarihinden itibaren uygulanmak üzere yeniden düzenlenmiş olup, söz konusu verginin uygulanmasına ilişkin hususlar aşağıda açıklanmıştır.

2464 sayılı Kanunun 34 ila 39 uncu maddelerinde düzenlenen elektrik ve havagazı tüketim vergisinin tarh, tahakkuk ve tahsili ilgili belediyelerce yapılmakta iken, 5828 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin (9) numaralı fıkrasıyla yapılan değişiklikle; 1/1/2009 tarihinden sonra verilmesi gereken elektrik ve havagazı tüketim vergisi beyannamelerine uygulanmak üzere bu verginin tarh, tahakkuk ve tahsiline Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerinin yetkili olduğu, söz konusu verginin sorumlularınca kurumlar vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesine, Maliye Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslara göre bir beyannameyle bildirilmesi ve verginin de aynı sürede, Genel Bütçenin (B) işaretli cetveline gelir kaydedilmek üzere, ödenmesi esası getirilmiş bulunmaktadır.

2. Verginin Konusu

Belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde elektrik ve havagazı tüketimi, elektrik ve havagazı tüketim vergisine tabi bulunmaktadır.

Belediye sınırları ve mücavir alanlar dışında tüketilen elektrik ve havagazı ile belediye hizmetlerinin götürülmediği mücavir alanlarda tüketilen elektrik ve havagazı, vergiye tabi değildir.

2464 sayılı Kanunun 104 üncü maddesine göre, elektrik ve havagazı tüketim vergisinin mücavir alanlarda uygulanabilmesi için belediye hizmetlerinin bu mahallere götürülmüş olması şarttır.

Bu kapsamda mahalline götürülmesi gereken belediye hizmetleri; taşıtların mahallin özelliğine göre gidebileceği yolun yapılması veya bakıma alınması ile temiz ve sağlığa uygun içme ve kullanma suyu temin edilmesidir.

İlgili belediyeler veya valilikler kendi mülki veya mücavir alan sınırlarındaki değişiklikleri, değişikliğin vuku bulduğu tarihi izleyen 15 gün içinde elektriği tedarik eden veya havagazı dağıtımı yapan kuruluşlara bildirirler.

3. Mükellef ve Sorumlu

Elektrik ve havagazı tüketim vergisinin mükellefi elektrik ve havagazını tüketenlerdir.

20/2/2001 tarihli ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa(3) göre elektrik enerjisini tedarik eden ve havagazını dağıtan kuruluşlar, satış bedeli ile birlikte bu verginin de tahsilinden ve kurumlar vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesine yatırılmasından sorumludurlar. Organize sanayi bölgelerinde tüketilen elektrik enerjisinin vergisini organize sanayi bölgeleri tüzel kişiliklerine elektriği temin eden kuruluşlar öder.

Buna göre, organize sanayi bölgelerinde tüketilen elektriğin, elektrik ve havagazı tüketim vergisinin sorumlusu, organize sanayi bölgesi tüzel kişiliğine elektriği temin eden kuruluştur.

4. İstisnalar

Kazanç amacı gütmemek şartıyla işletilen; hastane, dispanser, klinik, sağlık ocağı ve merkezleri, rehabilitasyon, teşhis ve tedavi merkez ve kurumları, doğum ve çocuk bakımevleri, kreşler, sanatoryum, prevantoryum gibi sağlık kuruluşları ile düşkünler evi, yetimhaneler, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü ve korunmaya muhtaç çocukları koruma birliklerine ait çocuk yurtları ve bunlara bağlı işyerleri gibi sosyal yardım kuruluşlarında tüketilen elektrik vergiden istisnadır.

Dini hizmetlerin ifasına mahsus ve umuma açık bulunan cami, mescit, kilise ve havra gibi ibadethanelerde; milletlerarası panayır, sergi ve fuarlarda, bunların giriş yerlerinde, mal teşhir edilen ve satılan pavyonlarda ve doğrudan doğruya elektrik ve havagazı üreten dağıtım ve istihsal müesseselerinde tüketilen elektrik, elektrik ve havagazı tüketim vergisinden müstesnadır.

Elektrik üretimi yapan bir işletmenin sadece elektrik üretim tesisinde tükettiği elektrik bu vergiden istisna olup, bu işletme tarafından üretilen elektriğin, elektrik üretim tesisi dışında kullanılması veya diğer işletmelere satılması halinde istisna uygulanmayacaktır.

Ayrıca, doğrudan doğruya elektrik ve havagazı üretmeyen yalnızca iletim ve dağıtım yapan işletmelerce tüketilen elektrik istisna kapsamında değerlendirilemeyeceğinden vergiye tabidir.

Yukarıda sayılan kurum ve kuruluşların kamu kurum veya kuruluşu olup olmaması istisna uygulamasına engel değildir.

5. Matrah

Verginin matrahı, elektriğin iletimi, dağıtımı ve perakende satış hizmetlerine ilişkin bedelleri hariç olmak üzere elektrik enerjisi satış bedeli ile havagazının satış bedelidir. Matraha vergi, fon ve paylar dâhil edilmez.

Buna göre, elektrik satış bedelinden elektriğin iletimi, dağıtımı ve perakende satış hizmetlerine ilişkin bedellerinin düşüldükten sonra kalan tutar elektriğe ilişkin matrahı oluşturacaktır. Havagazına ilişkin matrah ise doğrudan havagazının satış bedelidir.

Elektrik ve havagazı tüketim vergisinin matrahına her ne ad altında olursa olsun herhangi bir vergi, fon veya pay dâhil edilmeyecektir.

6. Oran

Elektrik ve havagazı tüketim vergisinin oranı, vergiye tabi tüketilen elektrik ve havagazının satış bedeli üzerinden % 5’tir.

Bu oran, imal ve istihsal, taşıma, yükleme, boşaltma, soğutma, telli ve telsiz telgraf ve telefon müraselesi (haberleşmesi) işlerinde tüketilen elektriğin satış bedeli üzerinden yüzde 1 olarak uygulanır.

7. Tarh, Tahakkuk ve Ödeme

Elektrik ve havagazı tüketim vergisi, sorumluların kurumlar vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesince tarh olunur.

Elektrik enerjisini tedarik eden veya havagazını dağıtan kuruluşlar tahsil ettikleri vergiyi, bu Tebliğin ekinde yer alan beyanname örneğine uygun olarak tahsil tarihini takip eden ayın 20 nci günü akşamına kadar kurumlar vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesine beyan etmek ve aynı süre içinde ödemekle yükümlüdürler.

Elektrik ve havagazı tüketim vergisi beyannamelerinin, 340 ve 346 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde belirtilen usul ve esaslar doğrultusunda elektronik ortamda verilmesi zorunludur. Bu zorunluluğa uymayanlara, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun(4) mükerrer 355 inci maddesi uyarınca durumlarına uygun özel usulsüzlük cezası kesilir.

8. Usul Hükümleri

Elektrik ve havagazı tüketim vergisinin tarh, tahakkuk ve tahsili, sorumluların kurumlar vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesi tarafından, 213 sayılı Kanun ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun(5) hükümleri çerçevesinde, gerçekleştirilir.

Tebliğ olunur.



Ek: Beyanname örneği

_______________________________

1 29/5/1981 tarihli ve 17354 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

2 31/12/2008 tarihli ve 27097 (1.Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

3 3/3/2001 tarihli ve 24335 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

4 10/1/1961 tarihli ve 10703 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

5 28/7/1953 tarihli ve 8469 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

GELİR VERGİSİ KANUNU VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARISI

GENEL GEREKÇE



Vergi sistemlerinin karakteristik özelliklerinden birisi de, temel politika hedeflerine ulaşabilmek için, ekonomik, sosyal ve teknolojik gelişmeleri yakından izlemesi ve gelişmelere paralel hızlı reaksiyonlar verebilmesidir.

Vergi esas olarak ekonomik faaliyetlerin bir sonucu olup, ihtiyaçlar doğrultusunda gerektiğinde değiştirilmesi ve günün koşullarına uyarlanması gereken bir sistemdir. Bu çerçevede vergi mevzuatındaki değişiklikler yapısal anlamda değişim ve dönüşümü öngören değişiklikler olabileceği gibi, bazen de günün koşullarının gerektirdiği iyileştirmeler şeklinde de olabilir.

Bu anlayışla hazırlanan Tasarının temel felsefesini, ekonomik faaliyetlerin gelişiminin vergisel açıdan teşvik edilmesi ve bilişim alanlarında meydana gelen ilerlemelerin hukukî düzenlemelerin içinde yer almasını sağlayarak, uygulamaların daha çağdaş hale gelmesini temin etmek, böylece, başta vergi kanunları olmak üzere ilgili kanunlarda bu yeniliklere bağlı yeni düzenleme ve değişikliklerin yapılması oluşturmaktadır.

Tasarı ile, Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu ile getirilen sistemin vergisel açıdan desteklenmesi amacına yönelik olarak, ilgili vergi kanunlarında gerekli düzenlemeler yapılmaktadır

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler(KOBİ)’in birleşmeleri halinde bu birleşmeden doğan kazançların kurumlar vergisinden istisna edilmesi suretiyle, bu işletmelerin verimli ölçek büyüklüklerine ulaşmaları ve rekabet güçleri artırmaları yolunda önemli ölçüde vergisel teşvik sağlanması amaçlanmaktadır.

Yatırım, üretim ve istihdam olanaklarını artırmak amacıyla belli bir büyüklükte olan ve projelendirilen yatırımlara katma değer vergisi yönünden vergisel destek sağlanarak, yatırım ve üretim üzerindeki vergi yükü önemli ölçüde azaltılmış olmaktadır.

Bunların yanı sıra, vergi uygulamalarında ortaya çıkan bazı tereddütlerin giderilmesine ve vergi idaresinin teknolojik imkanlardan azami derecede faydalandırılmasına yönelik düzenlemeler de bu Tasarıda yer almaktadır.



MADDE GEREKÇELERİ





MADDE 1- Maddeyle, işe başlatmama tazminatlarının da gelir vergisinden istisna olduğu hususuna açıklık getirilmekte, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 32 nci maddesinde yer alan asgari geçim indiriminden, teşvik kapsamındaki işyerlerinde çalışan işçilerin ne şekilde yararlanacakları hususuna açıklık getirilmektedir. Buna göre, gelir vergisi stopajı teşviki öngörülen yerlerde ücretli olarak çalışan işçilerin ücret gelirleri üzerinden hesaplanan gelir vergisinden öncelikle asgari geçim indirimi mahsubu uygulandıktan sonra kalan tutarın indirim ve istisna uygulamasında dikkate alınması sağlanmaktadır.

Maddeyle ayrıca, Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasına eklenen bent ile, iktisadi işletmeleri hariç olmak üzere Türkiye Kızılay Derneğine makbuz mukabili yapılan bağış ve yardımların tamamının, gelir vergisi matrahının tespitinde gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirlerden indirilebilmesine imkân sağlanmaktadır.

Diğer taraftan Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 76 ncı maddeyle tarım ürünleri ticaretini kolaylaştırmak ve geliştirmek üzere oluşturulan tarım ürünleri lisanslı depoculuk sisteminin teşvik edilmesi amacıyla, 5300 sayılı Kanun kapsamında düzenlenen ürün senetlerinin alım-satımından elde edilen kazançların 31/12/2013 tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden istisna edilmesi öngörülmektedir.



MADDE 2- Maddeyle, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına eklenen bent ile Türkiye Kızılay Derneğine makbuz mukabili yapılan bağış ve yardımların tamamının, kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde gösterilmek şartıyla kurum kazancından indirilebilmesi sağlanmakta, anılan Derneğin iktisadi işletmelerine yapılan bağış ve yardımların ise bu kapsamda değerlendirilemeyeceği hususuna açıklık kazandırılmaktadır.

Aynı Kanunun 17 nci maddesine eklenen hüküm ile; tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin, tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak kesilecek vergi cezaları dahil her türlü vergi tarhiyatının, tasfiye dönemi için tasfiye memurları adına, tasfiye öncesi dönemleri için kanuni temsilciler müteselsil sorumlu olmak üzere bunlardan herhangi biri adına yapılacağı öngörülmektedir.

Türkiye'de işletmelerin çok büyük bir kısmı Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme (KOBİ) niteliğindedir. Genellikle bu şirketler aile şirketleri şeklinde olup aile bireyleri tarafından yönetilmektedir. Çoğu zaman uzmanlık ve bilgiye dayanmayan bir yönetim tarzının hakim olduğu bu şirketlerde, genellikle kurumlaşma sağlanamamakta, iyi yönetişim ilkeleri hayata geçirilememekte olup kayıt dışılık da yüksek boyutlardadır.

Bu şirketlerin iyi yönetilememeleri, ölçek ekonomisini sağlayamamaları ve finansal yapılarının da güçlü olmaması nedenleriyle büyümeleri mümkün olmamakta dahası her yıl küçümsenmeyecek bir oranda iflaslar meydana gelmektedir.

Türkiye'nin geleneksel yapısı içinde şirketlerin normal iktisadi ve ticari gerekçelerle birleşmeleri çok zor olmaktadır. 5520 sayılı Kanuna eklenen geçici madde ile Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (KOBİ), mali yapılarını güçlendirmek, ölçek verimliliği sağlamak, rekabet ortamına uyum kapasitelerini güçlendirmek, istihdam düzeylerini artırmak ya da korumak gibi amaçlarla birleşmelerinin vergi yoluyla teşvik edilmesi amaçlanmaktadır.

Bu şekilde reel sektörün yeniden yapılanmasına katkıda bulunulacak, daha sağlıklı ve rekabetçi şirketler oluşturulabilecektir. Bu sağlıklı şirketlerle üretimin, istihdamın ve ihracatın artırılması, yabancı ortaklar ve profesyonel yöneticiler nedeniyle kurumlaşmanın sağlanması, buna bağlı olarak bu şirketlerin kayıtlı ekonomi içinde çalışmalarının temini ile vergi gelirlerinin olumlu yönde etkileneceği öngörülmektedir.

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (KOBİ) 31/12/2009 tarihine kadar birleşmeleri halinde bu birleşmeden doğan kazançların kurumlar vergisinden istisna edilmesi, birleşme nedeniyle infisah eden kurumun birleşme tarihinin içinde bulunduğu son hesap döneminde elde ettiği kazançları ile birleşilen kurumun birleşme işleminin gerçekleştiği hesap dönemi dahil olmak üzere üç hesap döneminde elde edilen kazançları üzerinden alınacak kurumlar vergisine ilişkin oranı %75’ ine kadar indirme konusunda Bakanlar Kuruluna, maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleme hususunda da Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir.

Ayrıca, eklenen diğer bir geçici madde ile, bu Kanunun yayımından önce kesilen ceza ve yapılan tarhiyatlara, tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak tasfiye memurları ile kanuni temsilcilerin sorumluluklarını düzenleyen 17 nci maddenin dokuzuncu fıkrası hükümlerinin uygulanmayacağı öngörülmüştür.



MADDE 3- Maddeyle, 3065 sayılı Kanunda, 5300 sayılı Kanuna ilişkin değişiklikler yapılmaktadır. Bilindiği üzere, 5300 sayılı Kanun ile tarım ürünleri ticaretini kolaylaştırmak, depolanması için yaygın bir sistem oluşturmak, ürün sahiplerinin mallarının emniyetini sağlamak ve kalitesini korumak, ürünlerin sınıf ve derecelerinin yetkili sınıflandırıcılar tarafından saptanmasını sağlamak, tarım ürünleri lisanslı depo işleticilerinin kişiler arasında ayrım yapmaksızın tarım ürünlerini kabul etmelerini temin etmek, ürünlerin mülkiyetini temsil eden ve finansmanını, satışını ve teslimini sağlayan ürün senedi düzenlemek ve standartları belirlenmiş tarım ürünlerinin ticaretini geliştirmek üzere, tarım ürünleri lisanslı depoculuk sisteminin kuruluş, işleyiş ve denetimine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.

Maddeyle, tarım ürünleri lisanslı depoculuk sisteminin KDV uygulaması yönünden vergisel altyapısı oluşturulmakta ve KDV uygulaması bakımından gerekli görülen diğer düzenlemeler yapılmaktadır.

Bu kapsamda;

(a) bendi ile ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara teslimi, ticari, sınai, zirai faaliyet veya serbest meslek faaliyetleri çerçevesinde olup olmadığına bakılmaksızın KDV’nin konusuna alınmaktadır.

(b) bendi ile ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara tesliminde, bu işlemlere ait KDV’nin lisanslı depo işleticileri tarafından sorumlu sıfatıyla ödenmesi düzenlenmektedir.

(c) bendi ile ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara teslim işlemlerinde vergiyi doğuran olay hükme bağlanmaktadır.

(ç) bendi ile Kanunun 13 üncü maddesinin (b) bendinde yapılan düzenlemeyle, Ülkemizin coğrafi özellikleri nedeniyle büyük imkânlar vaadeden deniz ve hava taşımacılığından daha çok yararlanılabilmesi için liman ve hava meydanlarında deniz ve hava taşıma araçlarına verilen hizmetlerin yanı sıra ithalat-ihracat ve transit rejim kapsamında işlem gören mallara, bu yerlerde liman ve hava meydanı işleticileri tarafından verilen hizmetler de istisna kapsamına alınmak suretiyle söz konusu işlemler tamamen vergiden arındırılmakta ve sektörün uluslararası rekabet gücünün artırılması amaçlanmaktadır. Söz konusu istisna uygulaması, liman ve hava meydanlarında uluslararası ticarete konu olan ve ithalat-ihracat ve transit rejim kapsamında işlem gören mallara liman ve hava meydanı işleticileri tarafından verilen hizmetleri kapsamaktadır.

Diğer taraftan, ürün senetlerinin, işlem gördüğü borsalar aracılığıyla ilk teslimi KDV’den istisna tutulmak suretiyle bu kapsamdaki işlemlerin KDV’den tamamen arındırılması amaçlanmaktadır.

(d) bendi ile ihraç malı taşıyan araçların ve soğutucu ünitelerin standart yakıt deposuna KDV istisnası uygulanarak teslim edilecek motorin miktarına ilişkin uygulama sonuçları dikkate alınmak suretiyle Katma Değer Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrasında buna uygun düzenleme yapılmaktadır.

(e) bendi ile; konut yapı kooperatiflerinin üyelerine konut teslimlerindeki istisna uygulaması, istisnanın sosyal amacına uygun düşmemesi ve suiistimallere sebebiyet vermesi nedeniyle kaldırılmakta, kooperatiflerin üyelerine yapacakları konut teslimlerinin 1/1/2010 tarihinden geçerli olmak üzere genel KDV rejimine tabi olması sağlanmaktadır.

(f) bendi ile; Kanunun 13/b maddesinde yapılan değişikliğe paralel olarak 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (o) bendinde gerekli düzenleme yapılmaktadır. Kanunun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasına (t) bendi eklenerek ürün senetlerinin, işlem gördüğü borsalardaki ilk teslimi ile senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara teslimi dışındaki teslimlerinin KDV’den istisna tutulması amaçlanmakta ayrıca, bu kapsamda vergiden istisna edilen işlemlerle ilgili olarak yüklenilen vergilerin indirimine imkân tanınmaktadır.

(g) bendi ile de ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara tesliminde KDV matrahı, ürünün çekildiği tarihte senedin işlem gördüğü borsada oluşan değeri olarak belirlenmekte ve özel matrah şekline göre vergilendirilmesi amaçlanmaktadır.

(ğ) bendi ile; Kanuna eklenen geçici 28 inci madde ile ülke kalkınması, istihdam ve milli gelire önemli katkılarda bulunacak büyük ölçekli sınaî yatırımların gerçekleşmesine finansal kolaylık sağlamak amacıyla KDV istisnası öngörülmektedir. Uygulama kolaylığı ve çok sayıda satıcının yol açacağı KDV iade sorunlarının önlenmesi amacıyla, istisna, verginin önce ödenip daha sonra yatırımcıya iade edilmesi şeklinde uygulanacaktır. Bu düzenleme ile iadenin mükellefi az sayıda yatırımcı olacağından istisna ve iade uygulaması ihtilafsız ve hızlı bir şekilde yürütülebilecektir.

Maddeyle ayrıca, sosyal amacına uygun düşmeyen ve suiistimallere imkân veren konut yapı kooperatiflerinin üyelerine yaptığı konut teslimleri, m2 sınırlamasına bağlı olmaksızın KDV’den müstesna uygulaması, yapılan düzenleme ile kaldırılmakta, kooperatiflerin üyelerine yapacakları konut teslimlerinin genel KDV rejimine tabi olması sağlanmaktadır. Ancak, bu değişiklik bina inşaat ruhsatı bu düzenlemenin yürürlüğünden sonra alınmış konutların tesliminde geçerli olacaktır. Bina inşaat ruhsatı Kanunun yürürlüğünden önce alınmış konutların, yürürlükten sonraki teslimlerinde istisna hükümlerine göre işlem yapılacaktır. Maddede geçen “bina inşaat ruhsatı” ibaresi, münhasıran konut yapı kooperatifleri adına düzenlenmiş bina inşaat ruhsatlarını ifade etmektedir



MADDE 4- Maddeyle, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu uygulamasında ortaya çıkan sorunların giderilmesi amaçlanmaktadır.

Maddenin birinci fıkrasının (a) bendiyle yapılan düzenleme ile 2901.10.00.90.11 G.T.İ.P. numarasında yer alan “Hekzan” isimli malla benzer özellikler gösteren söz konusu mal ÖTV’ye tabi olmadığından hekzan yerine ÖTV uygulanmaksızın kullanılabilmektedir. Bu durumun ve akaryakıtlarla karıştırılmak suretiyle yasa dışı olarak kullanımının önlenmesi amacıyla bu malın ÖTV kapsamına alınması ve Hekzan isimli malın tabi olduğu tutarda ÖTV’ye tabi olması öngörülmektedir

(b) bendi ile ihraç malı taşıyan araçların ve soğutucu ünitelerin standart yakıt deposunda ÖTV istisnası uygulanarak teslim edilecek akaryakıt miktarına ilişkin uygulama sonuçları dikkate alınarak KDV’de olduğu gibi gerekli değişikliğin yapılması öngörülmektedir.

(c) bendiyle Özel Tüketim Vergisi Kanununa eklenen geçici madde ile, Kanuna ekli (IV) sayılı listedeki 8517.12.00.00.11 G.T.İ.P. numaralı malların ithalinde veya yurt içinde üreticileri tarafından tesliminde (IV) sayılı listedeki orana göre hesaplanacak olan vergi tutarının, her bir adet mal için 40 Türk Lirası (TL) olarak hesaplanacak asgari maktu vergiden düşük olması halinde, her bir adet mal için 40 TL vergi ödenmesi öngörülmektedir. 31/12/2013 tarihine kadar uygulanacak olan bu hüküm gereğince, 8517.12.00.00.11 G.T.İ.P. numaralı her bir adet mal için (IV) sayılı listedeki orana göre hesaplanacak vergi tutarının 40 TL’den fazla olması halinde, (IV) sayılı listedeki orana göre hesaplanan vergi ödenecektir. Bakanlar Kuruluna, 8517.12.00.00.11 G.T.İ.P. numaralı mallarının her bir adedi için bu madde ile belirlenen 40 TL tutarındaki asgari maktu vergi tutarını sıfıra kadar indirme, beş katına kadar artırma konusunda yetki verilmektedir.



MADDE 5- Maddeyle, 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu çerçevesinde, mudi ile lisanslı depo işletmesi arasında düzenlenen mukavelenameler ve ürün senetleri damga vergisinden istisna edilmektedir.



MADDE 6- Maddeyle, arsalar ile ilgili asgari ölçüde birim değer takdirini yapacak takdir komisyonuna defterdarın, vergi dairesi başkanlığı bulunan yerlerde ise vergi dairesi başkanının görevlendireceği iki memurun da katılımı sağlanmakta, ayrıca 213 sayılı Kanunun 72 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan takdir komisyonlarının kurulacağı yerler ve bu madde uyarınca kurulan komisyonların işleyişi ile takdire ilişkin usul ve esasları belirleme hususunda Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir.

Yine, elektronik olarak verilmesi gereken bildirim ve formların, süresi sonundan itibaren 15 gün içerisinde verilmesi halinde, usulsüzlük cezasının dörtte bir, izleyen 15 gün içerisinde verilmesi halinde yarı oranında uygulanması, ayrıca, beyannamelerinin vermeyenlere, hem beyanname vermemekten hem de beyannamelerini elektronik ortamda vermemekten ötürü iki defa ceza kesilmemesi öngörülmektedir.

Maddeyle ayrıca, genel bütçeye, il özel idarelerine, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç, fon, pay ve benzeri mali yükümler, bunların faiz, zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalarda, hükmedilecek avukatlık ücretlerinin maktu hale getirilmesi öngörülmektedir.



MADDE 7- Maddeyle, 6183 sayılı Kanunda değişiklikler yapılmaktadır. Maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ile, 6183 sayılı Kanunun “Menkul malların haczi” başlıklı 77 nci maddesine bir fıkra eklenerek resmi sicile kayıtlı olan menkul malların haczinin sicillerine işlenmek üzere sicilin tutulduğu daireye tebliğ edilmek suretiyle de yapılacağı hususunda Kanuna açıklayıcı hüküm konularak, mülkiyetin karinesi olan bu kayıtlara işlenen hacizlerin hukuken geçerli olduğu yönündeki Yargıtay içtihatları doğrultusunda düzenleme yapılmaktadır.

Ayrıca, yapılan düzenleme ile resmi sicile kayıtlı olan menkul malların haczi için tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirilerinin, bu kayıtların tutulduğu kurumlara elektronik ortamda tebliğ edilebilmesine ve bu bildirilere verilecek cevapların da elektronik ortamda alınabilmesine imkan verilmektedir. Elektronik ortamın kullanılması sonucunda işlemlere sürat kazandırılarak iş gücünde, posta masraflarında ve kırtasiyede tasarruf sağlanacaktır.

Belirtilen amaçlarla önerilen düzenlemede, elektronik ortamda yapılacak tebligatlar ve bu tebligatlara verilecek cevapların da elektronik ortamda alınmasına ilişkin usul ve esasları belirleme konusunda Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir.

Maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde yapılan düzenleme ile kamu alacaklarının takibi için tahsil dairelerince gayrimenkullerin ve gemilerin kayıtlı oldukları sicillere işlenmek üzere tebliğ edilecek haciz bildirilerinin elektronik ortamda da tebliğ edilmesini ve cevapların elektronik ortamda alınmasını sağlamak ve elektronik ortamdaki tebligatlara ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla Maliye Bakanlığına yetki vermek üzere 6183 sayılı Kanunun 88 inci maddesine cümle ilavesi öngörülmektedir. Yapılan bu düzenleme ile elektronik ortamın kullanılması sonucunda işlemlere sürat kazandırılarak iş gücünde, posta masraflarında ve kırtasiyede tasarruf sağlanması amaçlanmaktadır.



MADDE 8- Maddeyle, 5602 sayılı Kanunda değişiklikler yapılmaktadır. Maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ile, şans oyunlarının lisans veya işletim hakkının devri halinde, lisans veya işletim hakkını devreden ve devralan kurum ve kuruluşların paylarının aynı Kanunun 5 inci maddesinde yer alan yatırım ve işletme giderlerine ilişkin sınırlamaya dahil olduğu hususuna açıklık getirilmektedir. Öte yandan, yapılan düzenlemelerle tüm spor müsabakaları üzerine Spor Toto Teşkilat Başkanlığına müşterek bahis düzenleyebilme imkanı getirildiğinden, düzenlenen müşterek bahisler çerçevesinde Futbol Federasyonu dışındaki federasyonlara yapılan aktarımların da yatırım ve işletme giderlerine ilişkin sınırlamaya dahil olduğu hususuna açıklık kazandırılmaktadır.

Maddenin birinci fıkrasının (b) bendi ile 5602 sayılı Kanuna eklenen geçici maddeyle, ilgili kurum ve kuruluşların 5602 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ait kanuni defter ve belgelerinde yer alan borçlarından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ödenmemiş kısmına ilişkin yapılan ödemelerin kamu payından indirimine imkan sağlanmaktadır.



MADDE 9- Maddeyle, 5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunda yer alan tanımlar arasına, anılan Kanunun uygulamasına yönelik olarak kamu personeli tanımına da yer verilerek uygulamada tereddüt oluşturan bu hususa açıklık getirilmesi amaçlanmaktadır.

Bazı kurum ve kuruluşlar ile vakıflar tarafından, Türkiye’nin teknolojik alt yapısını geliştirmek, rekabet gücünü artırmak ve Avrupa Birliği standartlarına uyum sağlayabilmek amacıyla teknoloji geliştirme projesi anlaşmaları çerçevesinde Dünya Bankası gibi uluslararası finans kuruluşlarından fon veya kredi temin edilmekte ve temin edilen fon ve krediler teknolojik alt yapının güçlendirilmesi, araştırma ve geliştirme projelerinin desteklenmesi amacıyla kullanılmaktadır.

Yapılan düzenleme ile Dünya Bankası gibi bazı uluslararası finans kuruluşlarından teknoloji geliştirme projesi sözleşmeleri çerçevesinde fon veya kredi temin ederek, temin ettikleri bu fonlarla Ar-Ge projelerini destekleyen bazı kurum ve kuruluşlar ile vakıflar tarafından desteklenen Ar-Ge ve yenilik projelerinin de Kanun kapsamındaki teşviklerden yararlanmasına imkân sağlanmaktadır.



MADDE 10- Maddeyle yapılan değişiklikle, 1606 sayılı Bazı Dernek ve Kurumların Bazı Vergilerden, Bütün Harç ve Resimlerden Muaf Tutulmasına İlişkin Kanunla, başta Türkiye Kızılay Derneği olmak üzere bazı dernekler ile kurumlara her türlü vergi, resim ve harçtan muafiyet sağlanmıştır. Bu Kanun kapsamındaki bazı derneklerin piyasa ekonomisi çerçevesindeki faaliyetleri nedeniyle oluşan iktisadi işletmelerin vergilendirilmesi, bu muafiyet hükmü nedeniyle ihtilaf konusu olmaktadır. Ayrıca bu kurumların piyasada ticari faaliyette bulunmaları ve muafiyet hükmünün bu şekilde iktisadi işletmeleri de kapsayacak şekilde yorumlanması durumunda diğer kurumlar vergisi mükellefleri ile aralarında rekabet eşitsizliği ortaya çıkmaktadır. Vergiden muaf tutulan kurumlara ilişkin yasal düzenlemelerin pek çoğunda bu duruma ilişkin açık belirleme bulunmaktadır. Örneğin 3388 sayılı Kanunda Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı kurumlar vergisinden muaf tutulurken iktisadi işletmelerinin bu muafiyetten yararlanamayacağı açıkça Kanunda belirtilmiştir. Bu bağlamda, 1606 sayılı Kanunda yapılan düzenleme ile anılan Kanun kapsamına giren bazı dernek ve kurumların iktisadi işletmelerinin muafiyet kapsamında olmadıkları hususuna açıklık kazandırılmaktadır.



MADDE 11- Maddeyle, 3568 sayılı Kanunda değişiklikler yapılmaktadır. Bu Kanunun 45 inci maddesinde yer alan “ticari faaliyette bulunamazlar” hükmü, meslek mensuplarının, hissedar yada pay sahibi olmaksızın da olsa, şirketlerin yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği, denetçiliği görevlerini de üstlenebilmelerine engel oluşturmaktadır. Düzenleme ile, bu kuruluşlara ilişkin bu Kanun kapsamındaki faaliyetleri yürütmemeleri şartıyla; iktisadi devlet teşekkülleri, kamu iktisadi kuruluşları ve bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri ile 5018 sayılı Kanun kapsamındaki kamu idarelerine ait bulunan veya Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun yönetimindeki kuruluşların yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği, denetçiliği meslekle bağdaşmayan işler kapsamından çıkarılmaktadır.



MADDE 12- Maddeyle, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun ayın karşılığı olan hisse senetlerinin şirketin tescilinden itibaren iki yıl geçmeden başkalarına devri yasağının, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesine göre yapılacak bölünmelerde uygulanmayacağı öngörülmektedir.



MADDE 13- Maddeyle, Başbakanlık merkez teşkilatına yapılan motorlu taşıt teslimi, kiralanması ve bunlara ilişkin işlemlerin katma değer vergisi, özel tüketim vergisi ve gümrük vergisi dahil her türlü vergi, resim ve harçtan istisna olduğu hususu düzenlenmektedir.



MADDE 14- Maddeyle, 320 sayılı Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname uyarınca tertip edilen şans oyunlarının lisansının özel hukuk tüzel kişilerine verilmesi halinde, hak ve yetkinin devredildiği kişinin düzenlemiş olduğu tüm şans oyunlarından dağıtılan ikramiyelerin istisna haddini aşan kısımları üzerinden veraset ve intikal vergisi kesintisi yapılması amaçlanmaktadır. Yine, Spor Toto Teşkilat Başkanlığınca futbol dışındaki spor dalları üzerine de müşterek bahis düzenlenmeye başlandığından, yapılan ibare değişiklikleriyle tüm spor dalları üzerine tertiplenen şans oyunlarından kazanılan ikramiyelerin istisna haddini aşan kısımları üzerinden veraset ve intikal vergisi kesintisi yapılması amaçlanmaktadır.

Yapılan düzenlemeyle, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununda yer alan “Katma” ibareleri “Özel” şeklinde değiştirilerek 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile tanımı yapılan bütçe uygulamalarına paralellik sağlanmakta ve 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanun hükümlerine uyum sağlamak amacıyla, anılan Kanunun 16 ve 29 uncu maddelerinde yer alan parasal tutarlarda gerekli değişiklikler yapılarak, arazi vergisine ilişkin istisna tutarı uygulanabilir hale getirilmektedir.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 56 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci cümlesinde yer alan “nakdi” ibaresi kaldırılmak suretiyle, üniversiteler ve yüksek teknoloji enstitülerine makbuz mukabilinde yapılan nakdi bağışların yanısıra ayni bağışların tamamının da gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince beyanname üzerinde gösterilmek şartıyla beyan edilen gelir ve kurum kazancından indirilebilmesi sağlanmaktadır.

Uygulanan trafik cezaları için itiraza ilişkin olarak 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanacak olması nedeniyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 116 ncı maddesinin aynı hususları düzenleyen, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarının yürürlükten kaldırılması öngörülmektedir.

13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 39 uncu maddesinde düzenlenen özel iletişim vergisinin mükellefi, Telekomünikasyon Kurumu tarafından yetkilendirilmek suretiyle telekomünikasyon alt yapısı kurup işleten veya telekomünikasyon hizmeti sunan işletmecilerdir. 5/11/2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu yürürlüğe girmeden önceki düzenlemeye göre, telekomünikasyon hizmeti sunan işletmecilerin 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu uyarınca Telekomünikasyon Kurumuyla görev veya imtiyaz sözleşmesi imzalamak veya bu Kurumdan ruhsat veya genel izin almak suretiyle yetkilendirilmesi gerekmekteydi.

5809 sayılı Kanunda, yetkilendirme türleri, bildirim ve kullanım hakkı olarak belirlenmiş ve yetkilendirme ile ilgili hükümlerin Kanunun yayımını izleyen 6 ay sonra, diğer hükümlerin ise Kanunun yayımı tarihi itibarıyla yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir. Ayrıca, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, telekomünikasyon ruhsatı veya genel izin ile yetkilendirilmiş olan işletmecilerin, bu Kanun uyarınca Kuruma bildirimde bulunmuş veya gerekli olduğu durumlarda yetkilendirmelerindeki süre ile sınırlı olarak kullanım hakkı almış sayılacağı ve Kurumla imzalanmış olan görev ve imtiyaz sözleşmelerinin; süre bitimi, fesih, iptal veya başkaca herhangi bir nedenle sona ermelerine kadar mevcut hükümleri uyarınca geçerliliklerini devam ettireceği hüküm altına alınmıştır.

5809 sayılı Kanunun yetkilendirme ile ilgili hükümlerinin yürürlüğe gireceği 10/5/2009 tarihinden itibaren, 406 sayılı Kanun uyarınca Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuyla görev veya imtiyaz sözleşmesi imzalamak suretiyle veya 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu uyarınca bu Kuruma bildirim yapılması veya bu Kurumca kullanım hakkı verilmesi yoluyla yetkilendirilen veya yetkilendirilmiş sayılan işletmeciler elektronik haberleşme hizmeti sunabileceklerdir.

Yapılan düzenleme ile 5809 sayılı Kanunun yetkilendirmeye ilişkin hükümlerinin 10/5/2009 tarihinde yürürlüğe girmesi dikkate alınarak 6802 sayılı Kanunun “Özel iletişim vergisi” başlıklı 39 uncu maddesinde kurum, hizmet tanımları ve yetkilendirmeye ilişkin gerekli değişiklikler yapılmaktadır.



MADDE 15- Yürürlük maddesidir.



MADDE 16- Yürütme maddesidir.

Maket veya proje üstünden daire satışında Tapu Harcı

Maket veya proje üstünden daire satışında Tapu Harcı

|Posta Gazetesi| |30.04.2009|






Soru: Arsa karşılığı daire inşa eden firma, arsa üzerine kat irtifakı kurup, daha inşaata başlamadan sattığı dairelerin arsa payı tapusunu verirken, Tapu Harcı arsaya isabet eden emlak vergi değeri üstünden ödeniyor. Bu işlem doğru mu?

Sinan Tokat



Cevap: Kat irtifaklı kurulmuş olup, inşaatı başlamayan binadan satılan daireye ait arsa payının tapusunun verilmesinde Tapu Harcı, uzun yıllar arsa payının emlak vergi değeri üstünden, ödendi. Maliye Bakanlığı 12 Temmuz 2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlamış olduğu 56 sayılı Harçlar Kanunu Genel Tebliği ile, kat irtifaklı arsa payı devirlerinde Tapu Harcının, arsa payının emlak vergi değeri üstünden değil, dairenin gerçek alım-satım bedeli üstünden ödenmesi gerektiğini açıkladı. Ancak yasa ile yapılması gereken bir düzenlemenin tebliğle yapılmış olması, yoğun eleştirilerin yanında, Tebliğ iptal davalarını da beraberinde getirdi. Tebliğin iptal ihtimalinin artması üzerine de, 5838 sayılı yasa ile, Harçlar Kanunun 63 ncü maddesine eklenen “ Kat irtifaklı gayrimenkul devir ve iktisaplarında harç, devir ve iktisap bedelinin tamamı üzerinden hesaplanır.”(Maddenin Tam Metni İçin TIKLAYINIZ.) şeklindeki fıkra hükmü ile kat irtifaklı arsa payı devirlerinde dairenin satış bedeli üstünden Tapu Harcı ödenmesi, yasal hale getirildi.(5838 sayılı Yasa'nın Tam Metni için Tıklayınız.) (Tebliğin Tam Metni için Tıklayınız..) 28 Şubat 2008 tarihinde yürürlüğe konan bu düzenlemeye göre, inşaatı başlamamış, proje üstünden veya maket üstünden sattığınız dairelere ilişkin arsa payı tapusunu verirken, dairenin satış değeri üstünden Tapu Harcı ödemeniz gerekiyor.



Emlak vergisi yüzde 6 artırıldı

Soru: Mayıs ayında Emlak Vergisi 1 nci taksiti ödenecek. 2009 da emlak vergisi yüzde kaç arttı? Ne kadar emlak vergisi ödeyeceğiz? Melahat

Cevap: 2009 da ödenecek Emlak Vergileri, 2008 yılı Emlak Vergisi değerlerinin yüzde 6 oranında artırılması sonucu bulunan, emlak vergi değeri üstünden hesaplandı. Bu; 2009 da yüzde 6 fazla vergi ödeyeceğiniz anlamına geliyor. 2008 de ödediğiniz verginin yüzde 6 fazlasını 2009 emlak vergisi olarak ödeyeceksiniz.



Ortağa ait taşıt kiralanıp giderleri masraf yazılabilir

Soru: Şirket ortağımıza ait olan otomobili şirket işlerinde kullanıyoruz. Otomobilin benzin vb. masraflarını gider yazabilir miyiz? Müslüm KARABAY

Cevap: Kiralanarak ve işte kullanılan motorlu taşıtların giderleri, vergilendirilecek ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmektedir.(GVK md. 40/5) Ortağınıza ait olan binek otosunu kira sözleşmesi ile kiralamanız ve işinizde kullanmanız halinde, akaryakıt ve taşıtın bakım giderlerini indirim konusu yapabilirsiniz. Bu giderle ilişkin KDV sinide indirim konusu yapabilirsiniz. Ayrıca; ortağınıza yapacağınız kira ödemeler

inden yüzde 20 oranında Gelir Vergisi stopajı yapacak, kira bedeli üstünden KDV si hesaplayıp, sorumlu sıfatı ile 2 nolu KDV beyannamesi ile beyan edip ödemeniz, sonraki ayda 1 nolu KDV beyannamesi üstünde indirim konusu yapmanız gerekiyor.



Yurtdışı borçlanmasıyla 54 yaşında emekli olabilirsiniz

Soru: 1 Ocak 1972 doğumluyum. 1993 yılından beri yurtdışında çalışmaktayım. Türkiye’ ye kesin dönüş yapmayı düşünmekteyim. Eğer kesin dönüş yaparsam nasıl? Ve ne zaman emekli olabilirim? Erdal Kasap



Cevap: Yurtdışından kesin dönüş yaptığınızda bir iş yerinde sigortalı olarak çalışmaya başladıktan sonra yurtdışı çalışma sürelerinizi 4/a sigortasına(eski adıyla SSK ya) borçlanmanız yararınıza. Yurtdışından Eylül 2009 de döndüğünüzü ve Ekim 2009 ayında 16 yıl çalışma sürenizi borçlandığınızı varsayarsak, emekli olmak için; 25 yıl sigortalılık süresi, 5675 gün prim ödeme ve 54 yaş şartlarına tabi olursunuz. 16 yıl borçlanmadan sonra prim ödemeseniz de 54 yaşınızı dolduracağınız 1 Ocak 2026 tarihinde emekli olabilirsiniz.



Evlenme nedeniyle işten ayrılan erkek kıdem tazminatı alamaz

Soru: Özel bir şirkette 2006' ın 9' cu ayında işe başladım. Şuana kadarda sigortalı çalışmaktayım. 20 Haziran da evleneceğim. İşten ayrılıp memleketime gideceğim. Kendi isteğimle işimden ayrılacağım. Tazminat alabilir miyim?

Abdulvahap YANILMAZ-İSTANBUL



Cevap: Erkek sigortalı sadece askerlik nedeniyle işinden ayrıldığında kıdem tazminatı alabilir. Bunun dışında kendi isteğiyle ayrıldığında kıdem tazminatı alamaz. Evlenerek işinizden ayrıldığınızda kıdem tazminatı allamazsınız. Bayan sigortalılar evlenme nedeniyle işinden ayrıldığında kıdem tazminatı alabiliyor.



48 yaşınızı dolduracağınız tarihte emekli olabilirsiniz.

Soru: 26 Haziran 1964 doğumluyum. 1 Şubat 1984 SSK girişliyim. 1986 da esnaf Bağ-Kuruna giriş yaptım. 15 yıl bir fiil prim ödedim. 15 yıl sonra Bağ-Kuru kapattım. 15 Mart 2004 tarihinde yeniden SSK lı olarak çalışmaya başladım. Ne zaman emekli olabilirim? Vahdet AKYIL



Cevap: SSK da emekli olmak için; 25 yıl sigortalılık süresi, 5225 gün prim ödeme ve 48 yaş şartlarına tabisiniz. Prim ödemeniz yeterli olduğundan bundan sonra prim ödemeseniz bile, 48 yaşınızı dolduracağınız 26 Haziran 2012 tarihinde emekli olabilirsiniz.



25 yıl prim ödemenin yanında yaş şartı da var

Soru: 15 Aralık 1965 doğumluyum. Bağ-Kur başlangıç tarihim 1 Temmuz 1983' tür, Bugüne kadar aralıksız prim ödedim. 31 Aralık 2008'de 17. basamaktaydım. 2009'da yeni kanun çıkınca basamak olayı kalktı. Şuan 26 yılı doldurmama rağmen iş yeri sahibi olduğum için ayda 350 TL Bağ-Kur primi ödemekteyim. Ben ne zaman emekli olabilirim? M.ÖZKUL



Cevap: Emekli olmak için; 25 tam yıl prim ödeme ve 47 yaş şartlarına tabisiniz. Prim ödemeniz yeterli olduğundan 47 yaşınızı dolduracağınız 15 Aralık 2012 tarihinde emekli olabilirsiniz.



Askerlik yapmayan borçlanmada yapamaz

Soru: 7 Aralık 1967 doğumluyum. 1 Ekim 1985 de sigortalı olarak çalışmaya başladım. Toplam prim ödeme gün sayım 5646 dır. Bu verilere göre, internette 7 Aralık 2016 da emekli olacağım gösteriliyor. Bu bilgi doğru mudur? 5300 iş gününü doldurduğum halde, neden 49 yaşında emekli oluyorum. SGK girişim oldukça eski tarihli. Daha erken emekli olama şansım var mı? Bir de askerlikten muaftım. Yine de askerliği borçlanma şansım var mı? Ramazan SEZEN

Cevap: 23 Mayıs 2002 tarihi itibariyle sizin gibi 15.5 yıldan fazla 17 yıldan az süredir sigortalı olanlar emekli olmak için; 25 yıl sigortalılık süresi, 5300 gün prim ödeme ve 49 yaş şartlarına tabi bulunuyor. Prim ödemeniz yeterli olduğu için, bundan sonra prim ödemeseniz de sorunuzda da belirttiğiniz gibi 49 yaşınızı dolduracağınız 7 Aralık 2016 tarihinde emekli olabilirsiniz. Askerlik yapmadığınız için, borçlanma yapamazsınız. Ancak, yüzde 40 ve daha fazla engelli durumunuz varsa, vergi indirimi alıp, 15 yıl sigortalılık süresi, 3600 gün prim ödeme şartlarına tabi olarak istediğiniz zaman emekli olabilirsiniz. Bunun dışında 49 yaşından önce emekli olmanız mümkün değil.

GELİR VERGİSİ KANUNU VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARISI

GELİR VERGİSİ KANUNU VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARISI


MADDE 1- 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun:

a) 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan “ve işsizlik sebepleriyle verilen tazminat” ibaresi “ve işsizlik sebepleriyle (işe başlatmama tazminatı dahil) verilen tazminat” şeklinde değiştirilmiştir.

b) 32 nci maddesinin dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Ücretlerin vergilendirilmesinde asgarî geçim indirimi uygulandıktan sonra, varsa teşvik amaçlı diğer indirim ve istisnalar dikkate alınır.”

c) 89 uncu maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.

“11. İktisadi işletmeleri hariç, Türkiye Kızılay Derneğine makbuz karşılığı yapılan aynî ve nakdî bağış ve yardımların tamamı.”

ç) Geçici 75 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 76- 10/2/2005 tarihli ve 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamında düzenlenen ürün senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar, 31/12/2013 tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır.

İstisna edilen bu kazançlar üzerinden 94 üncü madde kapsamında tevkifat yapılmaz. Münhasıran bu kazançlar için gelir vergisi mükelleflerince yıllık beyanname verilmez, bu kazançlar verilecek beyannamelere dahil edilmez.”

MADDE 2- 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun:

a) 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.

“f) İktisadi işletmeleri hariç, Türkiye Kızılay Derneğine makbuz karşılığı yapılan aynî ve nakdî bağış ve yardımların tamamı.”

b) 17 nci maddesinin sekizinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve mevcut dokuzuncu fıkra onuncu fıkra olarak teselsül ettirilmiştir.

“(9) Tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak kesilecek vergi cezaları dahil her türlü vergi tarhiyatı; tasfiye dönemi için tasfiye memurları adına, tasfiye öncesi dönemler için müteselsilen sorumlu olmak üzere kanuni temsilcilerden herhangi biri adına yapılır.”

c) Geçici 4 üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 5- (1) Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin bu madde kapsamında 31/12/2009 tarihine kadar yapılan birleşmelerinde;

a) Birleşilen kurum tarafından münfesih kurumun birleşme tarihindeki sabit kıymetlerinin rayiç bedelle, diğer kıymetlerinin ise 213 sayılı Vergi Usul Kanununun değerleme hükümlerine göre değerlemek suretiyle bir bütün halinde devralınması ve bilançosuna kaydedilmesi,

b) Birleşmeden doğan kazançların tamamının birleşme tarihi itibarıyla birleşilen şirketin sermayesine eklenmesi,

c) Birleşilen kurumun, münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini; münfesih kurumun, birleşmenin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde birleşme nedeniyle vereceği kurumlar vergisi beyannamesine ekli bir taahhütnameyle taahhüt etmesi,

ç) Birleşme sonrasında üç yıl süreyle aylık ortalama bazda birleşilen kurum ile münfesih kurum tarafından, 1/4/2009 tarihinden önce verilen son aya ilişkin sigorta bildirgelerine göre istihdam edilenlerin toplamından az olmamak üzere aylık istihdam sağlanması,

şartlarıyla birleşme işlemlerinden doğan kazançlar, kurumlar vergisinden müstesnadır.

(2) Birleşme nedeniyle infisah eden kurumun, birleşme tarihinde sona eren hesap döneminde elde ettiği kazançları ile birleşilen kurumun birleşme işleminin gerçekleştiği hesap dönemi dahil olmak üzere, üç hesap döneminde elde ettiği kazançlara, onbirinci fıkraya göre belirlenen indirimli kurumlar vergisi uygulanır.

(3) Bu maddenin uygulanmasında;

a) Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme (KOBİ): 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde kurulmuş olup 2008 yılının Aralık ayına ilişkin olarak verilen sigorta bildirgesine göre 10 ilâ 250 işçi çalıştıran ve 2008 hesap döneminin sonu itibarıyla yıllık net satışlar toplamı 25 milyon Türk Lirasını geçmeyen veya aktif toplamı 25 milyon Türk Lirasından az olan ticari işletmeleri,

b) Birleşme: Tam mükellef iki veya daha fazla KOBİ’nin 18 inci madde uyarınca birleşerek yeni bir anonim şirket oluşturmalarını ya da tam mükellef bir veya birkaç KOBİ’nin tam mükellef olan ve anonim şirket statüsündeki diğer bir KOBİ’ye devrolunmasını,

ifade eder.

(4) Birleşilen kurumun; indirimli kurumlar vergisi uygulamasının sona erdiği yılı izleyen üçüncü yılın sonuna kadar tasfiye edilmesi, devir, bölünme, hisse değişimi ve sermaye azaltımı işlemlerine tabi tutulması halinde, birleşmeden dolayı istisna edilen ya da indirimli oran uygulaması nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, gecikme faizi ile birlikte birleşilen kurumdan tahsil edilir.

(5) Bu madde uyarınca birleşen kurumların birleşme tarihi itibarıyla öz sermaye tutarını geçmeyen zararları, 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen şartlarla kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılabilir.

(6) Münfesih kurumdan devralınan amortismana tabi iktisadi kıymetler için, faydalı ömürleri dikkate alınarak münfesih kurumdaki kayıtlı değerleri üzerinden kalan süre için amortisman ayrılabilir.

(7) Birleşilen kurum tarafından devralınan varlıkların, devir bedelinden düşük bir bedelle satılması durumunda oluşan zararlar, birleşilen kurumun kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılamaz.

(8) Birleşme suretiyle devralınan taşınmazlar, iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri ile rüçhan haklarının bu maddeye göre indirimli kurumlar vergisi uygulanan hesap dönemlerinde satışı halinde 5 inci maddenin birinci fıkrasının (e) bendi hükmü uygulanmaz.

(9) KOBİ tanımı kapsamına giren gelir vergisi mükellefleri, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 81 inci maddesinde aranan şartları (değerleme hükümleri hariç) sağlamaları kaydıyla, bu madde hükümlerinden yararlanır.

(10) Bu maddeye göre yapılan birleşmeler, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu bakımından, 193 sayılı Kanunun 81 inci maddesinde belirtilen işlemler ile bu Kanuna göre yapılan devir ve bölünme işlemleri gibi değerlendirilir.

(11) Bakanlar Kurulu, bu maddeden yararlanan işletmeleri aktif toplamlarına veya vergiye tabi matrahlarına göre farklılaştırmak suretiyle kurumlar vergisi oranını, % 75’e kadar indirimli uygulatmaya; Maliye Bakanlığı bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.

GEÇİCİ MADDE 6- (1) Tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak tasfiye memurları ile kanuni temsilcilerin sorumluluklarını düzenleyen 17 nci maddenin dokuzuncu fıkrası hükümleri, bu geçici maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce kesilen vergi cezaları dahil her türlü vergi tarhiyatı için uygulanmaz.”



MADDE 3- 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun:

a) 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinin (d) alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“d) Müzayede mahallerinde ve gümrük depolarında yapılan satışlar ile 10/2/2005 tarihli ve 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununa göre düzenlenen ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara teslimi,”

b) 9 uncu maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“3. 5300 sayılı Kanuna göre düzenlenen ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara teslimine ait katma değer vergisinin ödenmesinden lisanslı depo işleticileri sorumludur.”

c) 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.

“k) 5300 sayılı Kanuna göre düzenlenen ürün senetlerinin temsil ettiği ürünlerin depodan çekilmesi,”

ç) 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki bent eklenmiştir.

“b) Deniz ve hava taşıma araçları için liman ve hava meydanlarında verilen hizmetler ve ihracat, ithalat ve transit rejim kapsamında işlem gören mallar için liman ve hava meydanlarında işleticileri tarafından verilen hizmetler ile gümrük hizmetlerinin verildiği gümrüklü sahalarda vergisiz satış yapılan işyerlerinin ve bu işyerlerine ait depo ve ardiye gibi bağımsız birimlerin kiralanması hizmetleri,”

“g) 5300 sayılı Kanuna göre düzenlenen ürün senetlerinin, ürün ihtisas borsaları ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığından ürün senedi alım-satımı konusunda izin alan ticaret borsaları aracılığıyla ilk teslimi.”

d) 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına birinci paragraftan sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiş ve mevcut ikinci paragraf aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Standart depolarda istisna uygulanacak motorin miktarı TIR çekicilerinde 550 litreyi, istiap haddi 15 tona kadar olan (15 ton dahil) kamyon ve tankerlerde 300 litreyi, istiap haddi 15 tonun üzerinde olan kamyon ve tankerlerde ise 400 litreyi aşamaz. Bu istisna miktarları, araçların frigorifik depoları için ayrıca uygulanır.”

“Bakanlar Kurulu, istisna uygulanacak bu miktarları, sıfıra kadar indirmeye, iki katına kadar çıkarmaya, araç cinsleri ve özellikleri itibarıyla farklılaştırmaya; Maliye Bakanlığı, bu istisnanın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”

e) 17 nci maddesinin dördüncü fıkrasının (k) bendinde yer alan “ile konut yapı kooperatiflerinin üyelerine konut teslimleri” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.

f) 17 nci maddesinin dördüncü fıkrasının (o) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki bent eklenmiştir.

“o) 13 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilenler hariç olmak üzere, gümrük antrepoları ve geçici depolama yerleri ile gümrük hizmetlerinin verildiği gümrüklü sahalarda; ithalat ve ihracat işlemlerine konu mallar ile transit rejim kapsamında işlem gören mallar için verilen ardiye, depolama ve terminal hizmetleri,”

“t) 5300 sayılı Kanun kapsamında düzenlenen ürün senetlerinin, 1 inci maddenin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinin (d) alt bendi ile 13 üncü maddenin birinci fıkrasının (g) bendinde belirtilen işlemler hariç olmak üzere, ürün ihtisas borsaları ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığından ürün senedi alım-satımı konusunda izin alan ticaret borsaları aracılığıyla teslimleri (Bu kapsamda vergiden istisna edilen işlemler bakımından 30 uncu maddenin birinci fıkrasının (a) bendi hükmü uygulanmaz.).”

g) 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“d) Gümrük depolarında ve müzayede mahallerinde yapılan satışlarda kesin satış bedeli ile 5300 sayılı Kanun kapsamında düzenlenen ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara tesliminde, ürünün çekildiği tarihte senedin işlem gördüğü borsada oluşan değeri,”

ğ) Geçici 27 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 28- (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 31/12/2011 tarihine kadar tamamlanmak üzere projelendirilen ve toplam proje bedeli içerisinde en az 200 milyon Türk Lirası tutarında makine ve teçhizat alımı öngörülen yatırımlarda yeni makine ve teçhizatın teslim veya ithalinde ödenen katma değer vergisi, yatırımcı mükellefe üç aylık dönemler itibarıyla Maliye Bakanlığınca 32 nci maddeye göre belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde iade edilir.

(2) Gerçekleşen yatırımın öngörülen şartları taşımaması halinde iade edilen vergi, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre vergi ziyaı cezası uygulanmak suretiyle yatırımcı mükellef adına tarh edilir. İade edilen vergiler ile vergi cezalarında zamanaşımı, verginin tarhını veya cezanın kesilmesini gerektiren durumun ortaya çıktığı tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren başlar.

(3) Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

GEÇİCİ MADDE 29- (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerince, üyelerine yapılan konut teslimleri katma değer vergisinden müstesnadır.”



MADDE 4- 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun:

a) Eki (I) sayılı listesinin (B) cetveline, bu Kanuna ekli (1) sayılı cetvelde yer alan G.T.İ.P. numaralı mal, vergi tutarı ile birlikte eklenmiştir.

b) 7/A maddesine birinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve maddenin son fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Standart depolarda istisna uygulanacak yakıt miktarı TIR çekicilerinde 550 litreyi, istiap haddi 15 tona kadar olan (15 ton dahil) kamyon ve tankerlerde 300 litreyi, istiap haddi 15 tonun üzerinde olan kamyon ve tankerlerde ise 400 litreyi aşamaz. Bu istisna miktarları, araçların frigorifik depoları için ayrıca uygulanır.

Bakanlar Kurulu, istisna uygulanacak bu miktarları, sıfıra kadar indirmeye, iki katına kadar artırmaya, araç cinsleri ve özellikleri itibarıyla farklılaştırmaya; Maliye Bakanlığı, bu maddede düzenlenen istisnaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye, istisnayı bu maddeye göre işlem yapanlara verginin iadesi yöntemiyle uygulamaya yetkilidir.”

c) Geçici 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 6- 31/12/2013 tarihine kadar, bu Kanuna ekli (IV) sayılı listede yer alan 8517.12.00.00.11 G.T.İ.P. numaralı malların karşısında gösterilen orana göre hesaplanan verginin, bu malların her bir adedi için 40 Türk Lirasından az olması halinde, orana göre hesaplanan vergi yerine her bir adet için 40 Türk Lirası vergi alınır. Bakanlar Kurulu bu tutarı sıfıra kadar indirmeye, beş katına kadar artırmaya yetkilidir.”



MADDE 5- 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun “IV- Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümüne aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“40. 10/2/2005 tarihli ve 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu çerçevesinde, mudi ile lisanslı depo işletmesi arasında düzenlenen mukavelenameler ve ürün senedi.”



MADDE 6- 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun:

a) 72 nci maddesinin ikinci fıkrasına “belediyenin yetkili bir memuru ile” ibaresinden sonra gelmek üzere “defterdarın, vergi dairesi başkanlığı bulunan yerlerde ise vergi dairesi başkanının görevlendireceği iki memur,” ibaresi eklenmiş, dördüncü fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Takdir komisyonlarının kurulacağı yerler ile bu madde uyarınca kurulan komisyonların işleyişi ve takdire ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”

b) Mükerrer 355 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “100.000.000 lira”, “50.000.000 lira” ve “25.000.000 lira” ibareleri “1.000 Türk Lirası”, “500 Türk Lirası” ve “250 Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiş, ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiş, beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddenin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Ancak, bu ödevlerin yerine getirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca yapılan düzenleyici idari işlemlerle duyurulması halinde, ilgililere ayrıca yazılı olarak bildirilme şartı aranmaz.”

“Elektronik ortamda verilme zorunluluğu getirilen bildirim veya formlara ilişkin olarak süresinden sonra düzeltme amacıyla verilen bildirim ve formların, belirlenen sürelerin sonundan itibaren 15 gün içinde verilmesi halinde kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası 1/4 oranında, takip eden 15 gün içinde verilmesi halinde ise 1/2 oranında uygulanır.”

“Elektronik ortamda beyanname ile bildirim ve form verme mecburiyetine uymayanlara bu maddeye göre ceza kesilmesi halinde, 352 nci maddenin birinci derece usulsüzlüklerle ilgili (1) numaralı bendi ile ikinci derece usulsüzlüklerle ilgili (7) numaralı bendi uyarınca ayrıca ceza kesilmez.”

c) 359 uncu maddesinin (a) fıkrasında yer alan “bir yıldan” ibaresi “on sekiz aydan” şeklinde değiştirilmiştir.

ç) Mükerrer 378 inci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Genel bütçeye, il özel idarelerine, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç, fon, pay ve benzeri mali yükümler, bunların faiz, zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalarda, duruşmasız ise 390 Türk Lirası, duruşmalı ise 550 Türk Lirası azami maktu avukatlık ücretine hükmedilir. Bu tutarlar her yıl 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 168 inci maddesine göre tespit edilen maktu tutarlarda yapılacak artış oranında artırılarak tarife ile yeniden belirlenir. ”



MADDE 7- 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun:

a) 77 nci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Resmi sicile kayıtlı olan menkul malların haczi, sicillerine işlenmek üzere sicilin tutulduğu daireye tebliğ edilmek suretiyle de yapılır. Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilir ve bu tebligata elektronik ortamda cevap verilebilir. Elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”

b) 88 inci maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümleler eklenmiştir.

“Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilir ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap verilebilir. Elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”



MADDE 8- 14/3/2007 tarihli ve 5602 sayılı Şans Oyunları Hasılatından Alınan Vergi, Fon ve Payların Düzenlenmesi Hakkında Kanunun:

a) 5 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(1) İlgili kurum ve kuruluşların bir takvim yılı içindeki her türlü yatırım ve işletme giderlerinin toplamı, aynı dönemde elde ettikleri hasılat ve her ne ad altında olursa olsun elde ettikleri diğer gelirler toplamının % 20’sini geçemez. Şans oyunlarının lisans veya işletim hakkının devri halinde, lisans veya işletim hakkını devreden ve devralan kurum ve kuruluşların payları, at yarışları hasılatından yarış müessesesine aktarılan müessese payı ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı emrine açılan özel hesaba aktarılan tutarlar, Spor Toto Teşkilat Başkanlığınca oynatılan şans oyunları hasılatından Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne, federasyonlara ve spor kulüplerine aktarılan tutarlar bu orana dahildir.”

b) Geçici 4 üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 5- (1) İlgili kurum ve kuruluşların 31/3/2007 tarihi itibarıyla kanuni defter ve belgelerinde yer alan borçlarından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ödenen kısmı, hesaplanan kamu payından indirilebilir.”



MADDE 9- 28/2/2008 tarihli ve 5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunun:

a) 2 nci maddesinin birinci fıkrasına (g) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve mevcut (ğ) bendi (h) bendi olarak teselsül ettirilmiştir.

“ğ) Kamu personeli: 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun eki (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinde, il özel idareleri ve belediyeler ile bunlara bağlı kuruluşlarda, üyelerinin tamamı köylerden oluşan birlikler dışındaki mahalli idare birliklerinde, döner sermayeli kuruluşlarda, kanunla kurulan fonlarda, kefalet sandıklarında, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları ile 5018 sayılı Kanun kapsamı dışındaki özel bütçeli kamu idarelerinde çalışan memurlar ile diğer kamu görevlilerini ve diğer personeli (Bu kamu görevlilerinin ilgili mevzuat kapsamında sahip oldukları özlük haklarına sahip olmayanlardan geçici olarak ve proje süresiyle sınırlı olarak istihdam edilenler bu Kanun uygulamasında kamu personeli sayılmaz.).”

b) 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesine “uluslararası fonlarca” ibaresinden sonra gelmek üzere “ya da teknoloji geliştirme projesi anlaşmaları kapsamında uluslararası kurumlardan Ar-Ge projelerini desteklemek amacıyla fon veya kredi kullanan kurum ve kuruluşlarca” ibaresi eklenmiştir.



MADDE 10- 11/7/1972 tarihli ve 1606 sayılı Bazı Dernek ve Kurumların Bazı Vergilerden, Bütün Harç ve Resimlerden Muaf Tutulmasına İlişkin Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Bu muafiyetlerin, bu kuruluşlara ait iktisadi işletmelere şümulü yoktur.”



MADDE 11- 1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununun 45 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Hayri ve ilmi kuruluşlar, 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamındaki iktisadi devlet teşekkülleri, kamu iktisadi kuruluşları ve bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamındaki kamu idarelerinin doğrudan ya da dolaylı hissedarı olduğu kurumlar ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun yönetimindeki kurumların bu Kanun kapsamındaki faaliyetlerini yürütmemeleri şartıyla, bu kurum ve kuruluşların yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği, denetçiliği görevleri ile bilirkişilik ve tasfiye memurluğu meslekle bağdaşmayan işler sayılmaz.”



MADDE 12- 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 404 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesine göre yapılacak bölünmelerde bu hüküm uygulanmaz.”



MADDE 13- 10/10/1984 tarihli ve 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun ek 9 uncu maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.

“Vergi istisnası

EK MADDE 10- Başbakanlık merkez teşkilatına yapılan motorlu taşıt teslimi, kiralanması ve bunlara ilişkin işlemler katma değer vergisi, özel tüketim vergisi ve gümrük vergisi dahil her türlü vergi, resim, harç ve ücretlerden istisnadır.”



MADDE 14- a) 8/6/1959 tarihli ve 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun:

1) 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “yarışma ve çekilişlerde kazanılan ikramiyelerin” ibaresi “yarışma ve çekilişler ile 14/3/2007 tarihli ve 5602 sayılı Şans Oyunları Hasılatından Alınan Vergi, Fon ve Payların Düzenlenmesi Hakkında Kanunda tanımlanan şans oyunlarında kazanılan ikramiyelerin” şeklinde değiştirilmiştir.

2) 7 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “futbol müsabakaları ve at yarışları üzerine müşterek bahis düzenleyenler” ibaresi “5602 sayılı Kanun kapsamında şans oyunları düzenleyen ilgili kurum ve kuruluşlar” şeklinde değiştirilmiştir.

3) 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan “futbol müsabakalarına ve at yarışlarına ait müşterek bahislerde” ibaresi “5602 sayılı Kanunda tanımlanan şans oyunlarında” şeklinde değiştirilmiştir.

4) 16 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “Futbol müsabakalarına ve at yarışlarına ait müşterek bahislerle” ibaresi “5602 sayılı Kanunda tanımlanan şans oyunları ile” şeklinde değiştirilmiştir.

5) 19 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “futbol müsabakalarına ve at yarışlarına ait müşterek bahisler” ibaresi “5602 sayılı Kanunda tanımlanan şans oyunları” şeklinde değiştirilmiştir.

b) 29/7/1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun:

1) 4 üncü ve 14 üncü maddelerinde yer alan “Katma” ibareleri “Özel” şeklinde değiştirilmiştir.

2) 16 ncı maddesinde yer alan “250.000.000 lirası” ibaresi “10.000 Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.

3) 29 uncu maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“ Vergi değerinin hesabında bin liraya, verginin hesaplanmasında ise bir liraya kadar olan kesirler dikkate alınmaz.”

c) 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 56 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci cümlesinde yer alan “nakdi” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.

ç) 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 116 ncı maddesinin üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.

d) 1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununun 19 uncu maddesinin birinci fıkrasının (f) bendindeki “Yıllık” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.

e) 13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 39 uncu maddesinin;

1) Birinci fıkrasında yer alan “Telekomünikasyon Kurumuyla görev veya imtiyaz sözleşmesi imzalamak veya bu Kurumdan ruhsat veya genel izin almak suretiyle telekomünikasyon alt yapısı kurup işleten veya telekomünikasyon hizmeti sunan işletmecilerin” ibaresi “Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuyla görev veya imtiyaz sözleşmesi imzalamak suretiyle veya 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu uyarınca bu Kuruma bildirim yapılması veya bu Kurumca kullanım hakkı verilmesi yoluyla yetkilendirilen veya yetkilendirilmiş sayılan işletmecilerin”,

2) Birinci fıkrasının (a) ve (d) bentleri ile dördüncü ve beşinci fıkralarında yer alan “telekomünikasyon” ibareleri “elektronik haberleşme”,

şeklinde değiştirilmiştir.



MADDE 15- Bu Kanunun;

a) 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi 1/1/ 2010 tarihinde,

b) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,

yürürlüğe girer.



MADDE 16- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.





(1) sayılı Cetvel



G.T.İ.P. NO
Mal İsmi
Vergi Tutarı

(TL)
Birimi

2710.11.25.00.00
Diğerleri
1,6135
Kilogram






GENEL GEREKÇE



Vergi sistemlerinin karakteristik özelliklerinden birisi de, temel politika hedeflerine ulaşabilmek için, ekonomik, sosyal ve teknolojik gelişmeleri yakından izlemesi ve gelişmelere paralel hızlı reaksiyonlar verebilmesidir.

Vergi esas olarak ekonomik faaliyetlerin bir sonucu olup, ihtiyaçlar doğrultusunda gerektiğinde değiştirilmesi ve günün koşullarına uyarlanması gereken bir sistemdir. Bu çerçevede vergi mevzuatındaki değişiklikler yapısal anlamda değişim ve dönüşümü öngören değişiklikler olabileceği gibi, bazen de günün koşullarının gerektirdiği iyileştirmeler şeklinde de olabilir.

Bu anlayışla hazırlanan Tasarının temel felsefesini, ekonomik faaliyetlerin gelişiminin vergisel açıdan teşvik edilmesi ve bilişim alanlarında meydana gelen ilerlemelerin hukukî düzenlemelerin içinde yer almasını sağlayarak, uygulamaların daha çağdaş hale gelmesini temin etmek, böylece, başta vergi kanunları olmak üzere ilgili kanunlarda bu yeniliklere bağlı yeni düzenleme ve değişikliklerin yapılması oluşturmaktadır.

Tasarı ile, Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu ile getirilen sistemin vergisel açıdan desteklenmesi amacına yönelik olarak, ilgili vergi kanunlarında gerekli düzenlemeler yapılmaktadır

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler(KOBİ)’in birleşmeleri halinde bu birleşmeden doğan kazançların kurumlar vergisinden istisna edilmesi suretiyle, bu işletmelerin verimli ölçek büyüklüklerine ulaşmaları ve rekabet güçleri artırmaları yolunda önemli ölçüde vergisel teşvik sağlanması amaçlanmaktadır.

Yatırım, üretim ve istihdam olanaklarını artırmak amacıyla belli bir büyüklükte olan ve projelendirilen yatırımlara katma değer vergisi yönünden vergisel destek sağlanarak, yatırım ve üretim üzerindeki vergi yükü önemli ölçüde azaltılmış olmaktadır.

Bunların yanı sıra, vergi uygulamalarında ortaya çıkan bazı tereddütlerin giderilmesine ve vergi idaresinin teknolojik imkanlardan azami derecede faydalandırılmasına yönelik düzenlemeler de bu Tasarıda yer almaktadır.



MADDE GEREKÇELERİ





MADDE 1- Maddeyle, işe başlatmama tazminatlarının da gelir vergisinden istisna olduğu hususuna açıklık getirilmekte, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 32 nci maddesinde yer alan asgari geçim indiriminden, teşvik kapsamındaki işyerlerinde çalışan işçilerin ne şekilde yararlanacakları hususuna açıklık getirilmektedir. Buna göre, gelir vergisi stopajı teşviki öngörülen yerlerde ücretli olarak çalışan işçilerin ücret gelirleri üzerinden hesaplanan gelir vergisinden öncelikle asgari geçim indirimi mahsubu uygulandıktan sonra kalan tutarın indirim ve istisna uygulamasında dikkate alınması sağlanmaktadır.

Maddeyle ayrıca, Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasına eklenen bent ile, iktisadi işletmeleri hariç olmak üzere Türkiye Kızılay Derneğine makbuz mukabili yapılan bağış ve yardımların tamamının, gelir vergisi matrahının tespitinde gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirlerden indirilebilmesine imkân sağlanmaktadır.

Diğer taraftan Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 76 ncı maddeyle tarım ürünleri ticaretini kolaylaştırmak ve geliştirmek üzere oluşturulan tarım ürünleri lisanslı depoculuk sisteminin teşvik edilmesi amacıyla, 5300 sayılı Kanun kapsamında düzenlenen ürün senetlerinin alım-satımından elde edilen kazançların 31/12/2013 tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden istisna edilmesi öngörülmektedir.



MADDE 2- Maddeyle, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına eklenen bent ile Türkiye Kızılay Derneğine makbuz mukabili yapılan bağış ve yardımların tamamının, kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde gösterilmek şartıyla kurum kazancından indirilebilmesi sağlanmakta, anılan Derneğin iktisadi işletmelerine yapılan bağış ve yardımların ise bu kapsamda değerlendirilemeyeceği hususuna açıklık kazandırılmaktadır.

Aynı Kanunun 17 nci maddesine eklenen hüküm ile; tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin, tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak kesilecek vergi cezaları dahil her türlü vergi tarhiyatının, tasfiye dönemi için tasfiye memurları adına, tasfiye öncesi dönemleri için kanuni temsilciler müteselsil sorumlu olmak üzere bunlardan herhangi biri adına yapılacağı öngörülmektedir.

Türkiye'de işletmelerin çok büyük bir kısmı Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme (KOBİ) niteliğindedir. Genellikle bu şirketler aile şirketleri şeklinde olup aile bireyleri tarafından yönetilmektedir. Çoğu zaman uzmanlık ve bilgiye dayanmayan bir yönetim tarzının hakim olduğu bu şirketlerde, genellikle kurumlaşma sağlanamamakta, iyi yönetişim ilkeleri hayata geçirilememekte olup kayıt dışılık da yüksek boyutlardadır.

Bu şirketlerin iyi yönetilememeleri, ölçek ekonomisini sağlayamamaları ve finansal yapılarının da güçlü olmaması nedenleriyle büyümeleri mümkün olmamakta dahası her yıl küçümsenmeyecek bir oranda iflaslar meydana gelmektedir.

Türkiye'nin geleneksel yapısı içinde şirketlerin normal iktisadi ve ticari gerekçelerle birleşmeleri çok zor olmaktadır. 5520 sayılı Kanuna eklenen geçici madde ile Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (KOBİ), mali yapılarını güçlendirmek, ölçek verimliliği sağlamak, rekabet ortamına uyum kapasitelerini güçlendirmek, istihdam düzeylerini artırmak ya da korumak gibi amaçlarla birleşmelerinin vergi yoluyla teşvik edilmesi amaçlanmaktadır.

Bu şekilde reel sektörün yeniden yapılanmasına katkıda bulunulacak, daha sağlıklı ve rekabetçi şirketler oluşturulabilecektir. Bu sağlıklı şirketlerle üretimin, istihdamın ve ihracatın artırılması, yabancı ortaklar ve profesyonel yöneticiler nedeniyle kurumlaşmanın sağlanması, buna bağlı olarak bu şirketlerin kayıtlı ekonomi içinde çalışmalarının temini ile vergi gelirlerinin olumlu yönde etkileneceği öngörülmektedir.

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (KOBİ) 31/12/2009 tarihine kadar birleşmeleri halinde bu birleşmeden doğan kazançların kurumlar vergisinden istisna edilmesi, birleşme nedeniyle infisah eden kurumun birleşme tarihinin içinde bulunduğu son hesap döneminde elde ettiği kazançları ile birleşilen kurumun birleşme işleminin gerçekleştiği hesap dönemi dahil olmak üzere üç hesap döneminde elde edilen kazançları üzerinden alınacak kurumlar vergisine ilişkin oranı %75’ ine kadar indirme konusunda Bakanlar Kuruluna, maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleme hususunda da Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir.

Ayrıca, eklenen diğer bir geçici madde ile, bu Kanunun yayımından önce kesilen ceza ve yapılan tarhiyatlara, tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak tasfiye memurları ile kanuni temsilcilerin sorumluluklarını düzenleyen 17 nci maddenin dokuzuncu fıkrası hükümlerinin uygulanmayacağı öngörülmüştür.



MADDE 3- Maddeyle, 3065 sayılı Kanunda, 5300 sayılı Kanuna ilişkin değişiklikler yapılmaktadır. Bilindiği üzere, 5300 sayılı Kanun ile tarım ürünleri ticaretini kolaylaştırmak, depolanması için yaygın bir sistem oluşturmak, ürün sahiplerinin mallarının emniyetini sağlamak ve kalitesini korumak, ürünlerin sınıf ve derecelerinin yetkili sınıflandırıcılar tarafından saptanmasını sağlamak, tarım ürünleri lisanslı depo işleticilerinin kişiler arasında ayrım yapmaksızın tarım ürünlerini kabul etmelerini temin etmek, ürünlerin mülkiyetini temsil eden ve finansmanını, satışını ve teslimini sağlayan ürün senedi düzenlemek ve standartları belirlenmiş tarım ürünlerinin ticaretini geliştirmek üzere, tarım ürünleri lisanslı depoculuk sisteminin kuruluş, işleyiş ve denetimine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.

Maddeyle, tarım ürünleri lisanslı depoculuk sisteminin KDV uygulaması yönünden vergisel altyapısı oluşturulmakta ve KDV uygulaması bakımından gerekli görülen diğer düzenlemeler yapılmaktadır.

Bu kapsamda;

(a) bendi ile ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara teslimi, ticari, sınai, zirai faaliyet veya serbest meslek faaliyetleri çerçevesinde olup olmadığına bakılmaksızın KDV’nin konusuna alınmaktadır.

(b) bendi ile ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara tesliminde, bu işlemlere ait KDV’nin lisanslı depo işleticileri tarafından sorumlu sıfatıyla ödenmesi düzenlenmektedir.

(c) bendi ile ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara teslim işlemlerinde vergiyi doğuran olay hükme bağlanmaktadır.

(ç) bendi ile Kanunun 13 üncü maddesinin (b) bendinde yapılan düzenlemeyle, Ülkemizin coğrafi özellikleri nedeniyle büyük imkânlar vaadeden deniz ve hava taşımacılığından daha çok yararlanılabilmesi için liman ve hava meydanlarında deniz ve hava taşıma araçlarına verilen hizmetlerin yanı sıra ithalat-ihracat ve transit rejim kapsamında işlem gören mallara, bu yerlerde liman ve hava meydanı işleticileri tarafından verilen hizmetler de istisna kapsamına alınmak suretiyle söz konusu işlemler tamamen vergiden arındırılmakta ve sektörün uluslararası rekabet gücünün artırılması amaçlanmaktadır. Söz konusu istisna uygulaması, liman ve hava meydanlarında uluslararası ticarete konu olan ve ithalat-ihracat ve transit rejim kapsamında işlem gören mallara liman ve hava meydanı işleticileri tarafından verilen hizmetleri kapsamaktadır.

Diğer taraftan, ürün senetlerinin, işlem gördüğü borsalar aracılığıyla ilk teslimi KDV’den istisna tutulmak suretiyle bu kapsamdaki işlemlerin KDV’den tamamen arındırılması amaçlanmaktadır.

(d) bendi ile ihraç malı taşıyan araçların ve soğutucu ünitelerin standart yakıt deposuna KDV istisnası uygulanarak teslim edilecek motorin miktarına ilişkin uygulama sonuçları dikkate alınmak suretiyle Katma Değer Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrasında buna uygun düzenleme yapılmaktadır.

(e) bendi ile; konut yapı kooperatiflerinin üyelerine konut teslimlerindeki istisna uygulaması, istisnanın sosyal amacına uygun düşmemesi ve suiistimallere sebebiyet vermesi nedeniyle kaldırılmakta, kooperatiflerin üyelerine yapacakları konut teslimlerinin 1/1/2010 tarihinden geçerli olmak üzere genel KDV rejimine tabi olması sağlanmaktadır.

(f) bendi ile; Kanunun 13/b maddesinde yapılan değişikliğe paralel olarak 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (o) bendinde gerekli düzenleme yapılmaktadır. Kanunun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasına (t) bendi eklenerek ürün senetlerinin, işlem gördüğü borsalardaki ilk teslimi ile senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara teslimi dışındaki teslimlerinin KDV’den istisna tutulması amaçlanmakta ayrıca, bu kapsamda vergiden istisna edilen işlemlerle ilgili olarak yüklenilen vergilerin indirimine imkân tanınmaktadır.

(g) bendi ile de ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara tesliminde KDV matrahı, ürünün çekildiği tarihte senedin işlem gördüğü borsada oluşan değeri olarak belirlenmekte ve özel matrah şekline göre vergilendirilmesi amaçlanmaktadır.

(ğ) bendi ile; Kanuna eklenen geçici 28 inci madde ile ülke kalkınması, istihdam ve milli gelire önemli katkılarda bulunacak büyük ölçekli sınaî yatırımların gerçekleşmesine finansal kolaylık sağlamak amacıyla KDV istisnası öngörülmektedir. Uygulama kolaylığı ve çok sayıda satıcının yol açacağı KDV iade sorunlarının önlenmesi amacıyla, istisna, verginin önce ödenip daha sonra yatırımcıya iade edilmesi şeklinde uygulanacaktır. Bu düzenleme ile iadenin mükellefi az sayıda yatırımcı olacağından istisna ve iade uygulaması ihtilafsız ve hızlı bir şekilde yürütülebilecektir.

Maddeyle ayrıca, sosyal amacına uygun düşmeyen ve suiistimallere imkân veren konut yapı kooperatiflerinin üyelerine yaptığı konut teslimleri, m2 sınırlamasına bağlı olmaksızın KDV’den müstesna uygulaması, yapılan düzenleme ile kaldırılmakta, kooperatiflerin üyelerine yapacakları konut teslimlerinin genel KDV rejimine tabi olması sağlanmaktadır. Ancak, bu değişiklik bina inşaat ruhsatı bu düzenlemenin yürürlüğünden sonra alınmış konutların tesliminde geçerli olacaktır. Bina inşaat ruhsatı Kanunun yürürlüğünden önce alınmış konutların, yürürlükten sonraki teslimlerinde istisna hükümlerine göre işlem yapılacaktır. Maddede geçen “bina inşaat ruhsatı” ibaresi, münhasıran konut yapı kooperatifleri adına düzenlenmiş bina inşaat ruhsatlarını ifade etmektedir



MADDE 4- Maddeyle, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu uygulamasında ortaya çıkan sorunların giderilmesi amaçlanmaktadır.

Maddenin birinci fıkrasının (a) bendiyle yapılan düzenleme ile 2901.10.00.90.11 G.T.İ.P. numarasında yer alan “Hekzan” isimli malla benzer özellikler gösteren söz konusu mal ÖTV’ye tabi olmadığından hekzan yerine ÖTV uygulanmaksızın kullanılabilmektedir. Bu durumun ve akaryakıtlarla karıştırılmak suretiyle yasa dışı olarak kullanımının önlenmesi amacıyla bu malın ÖTV kapsamına alınması ve Hekzan isimli malın tabi olduğu tutarda ÖTV’ye tabi olması öngörülmektedir

(b) bendi ile ihraç malı taşıyan araçların ve soğutucu ünitelerin standart yakıt deposunda ÖTV istisnası uygulanarak teslim edilecek akaryakıt miktarına ilişkin uygulama sonuçları dikkate alınarak KDV’de olduğu gibi gerekli değişikliğin yapılması öngörülmektedir.

(c) bendiyle Özel Tüketim Vergisi Kanununa eklenen geçici madde ile, Kanuna ekli (IV) sayılı listedeki 8517.12.00.00.11 G.T.İ.P. numaralı malların ithalinde veya yurt içinde üreticileri tarafından tesliminde (IV) sayılı listedeki orana göre hesaplanacak olan vergi tutarının, her bir adet mal için 40 Türk Lirası (TL) olarak hesaplanacak asgari maktu vergiden düşük olması halinde, her bir adet mal için 40 TL vergi ödenmesi öngörülmektedir. 31/12/2013 tarihine kadar uygulanacak olan bu hüküm gereğince, 8517.12.00.00.11 G.T.İ.P. numaralı her bir adet mal için (IV) sayılı listedeki orana göre hesaplanacak vergi tutarının 40 TL’den fazla olması halinde, (IV) sayılı listedeki orana göre hesaplanan vergi ödenecektir. Bakanlar Kuruluna, 8517.12.00.00.11 G.T.İ.P. numaralı mallarının her bir adedi için bu madde ile belirlenen 40 TL tutarındaki asgari maktu vergi tutarını sıfıra kadar indirme, beş katına kadar artırma konusunda yetki verilmektedir.



MADDE 5- Maddeyle, 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu çerçevesinde, mudi ile lisanslı depo işletmesi arasında düzenlenen mukavelenameler ve ürün senetleri damga vergisinden istisna edilmektedir.



MADDE 6- Maddeyle, arsalar ile ilgili asgari ölçüde birim değer takdirini yapacak takdir komisyonuna defterdarın, vergi dairesi başkanlığı bulunan yerlerde ise vergi dairesi başkanının görevlendireceği iki memurun da katılımı sağlanmakta, ayrıca 213 sayılı Kanunun 72 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan takdir komisyonlarının kurulacağı yerler ve bu madde uyarınca kurulan komisyonların işleyişi ile takdire ilişkin usul ve esasları belirleme hususunda Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir.

Yine, elektronik olarak verilmesi gereken bildirim ve formların, süresi sonundan itibaren 15 gün içerisinde verilmesi halinde, usulsüzlük cezasının dörtte bir, izleyen 15 gün içerisinde verilmesi halinde yarı oranında uygulanması, ayrıca, beyannamelerinin vermeyenlere, hem beyanname vermemekten hem de beyannamelerini elektronik ortamda vermemekten ötürü iki defa ceza kesilmemesi öngörülmektedir.

Maddeyle ayrıca, genel bütçeye, il özel idarelerine, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç, fon, pay ve benzeri mali yükümler, bunların faiz, zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalarda, hükmedilecek avukatlık ücretlerinin maktu hale getirilmesi öngörülmektedir.



MADDE 7- Maddeyle, 6183 sayılı Kanunda değişiklikler yapılmaktadır. Maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ile, 6183 sayılı Kanunun “Menkul malların haczi” başlıklı 77 nci maddesine bir fıkra eklenerek resmi sicile kayıtlı olan menkul malların haczinin sicillerine işlenmek üzere sicilin tutulduğu daireye tebliğ edilmek suretiyle de yapılacağı hususunda Kanuna açıklayıcı hüküm konularak, mülkiyetin karinesi olan bu kayıtlara işlenen hacizlerin hukuken geçerli olduğu yönündeki Yargıtay içtihatları doğrultusunda düzenleme yapılmaktadır.

Ayrıca, yapılan düzenleme ile resmi sicile kayıtlı olan menkul malların haczi için tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirilerinin, bu kayıtların tutulduğu kurumlara elektronik ortamda tebliğ edilebilmesine ve bu bildirilere verilecek cevapların da elektronik ortamda alınabilmesine imkan verilmektedir. Elektronik ortamın kullanılması sonucunda işlemlere sürat kazandırılarak iş gücünde, posta masraflarında ve kırtasiyede tasarruf sağlanacaktır.

Belirtilen amaçlarla önerilen düzenlemede, elektronik ortamda yapılacak tebligatlar ve bu tebligatlara verilecek cevapların da elektronik ortamda alınmasına ilişkin usul ve esasları belirleme konusunda Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir.

Maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde yapılan düzenleme ile kamu alacaklarının takibi için tahsil dairelerince gayrimenkullerin ve gemilerin kayıtlı oldukları sicillere işlenmek üzere tebliğ edilecek haciz bildirilerinin elektronik ortamda da tebliğ edilmesini ve cevapların elektronik ortamda alınmasını sağlamak ve elektronik ortamdaki tebligatlara ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla Maliye Bakanlığına yetki vermek üzere 6183 sayılı Kanunun 88 inci maddesine cümle ilavesi öngörülmektedir. Yapılan bu düzenleme ile elektronik ortamın kullanılması sonucunda işlemlere sürat kazandırılarak iş gücünde, posta masraflarında ve kırtasiyede tasarruf sağlanması amaçlanmaktadır.



MADDE 8- Maddeyle, 5602 sayılı Kanunda değişiklikler yapılmaktadır. Maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ile, şans oyunlarının lisans veya işletim hakkının devri halinde, lisans veya işletim hakkını devreden ve devralan kurum ve kuruluşların paylarının aynı Kanunun 5 inci maddesinde yer alan yatırım ve işletme giderlerine ilişkin sınırlamaya dahil olduğu hususuna açıklık getirilmektedir. Öte yandan, yapılan düzenlemelerle tüm spor müsabakaları üzerine Spor Toto Teşkilat Başkanlığına müşterek bahis düzenleyebilme imkanı getirildiğinden, düzenlenen müşterek bahisler çerçevesinde Futbol Federasyonu dışındaki federasyonlara yapılan aktarımların da yatırım ve işletme giderlerine ilişkin sınırlamaya dahil olduğu hususuna açıklık kazandırılmaktadır.

Maddenin birinci fıkrasının (b) bendi ile 5602 sayılı Kanuna eklenen geçici maddeyle, ilgili kurum ve kuruluşların 5602 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ait kanuni defter ve belgelerinde yer alan borçlarından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ödenmemiş kısmına ilişkin yapılan ödemelerin kamu payından indirimine imkan sağlanmaktadır.



MADDE 9- Maddeyle, 5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunda yer alan tanımlar arasına, anılan Kanunun uygulamasına yönelik olarak kamu personeli tanımına da yer verilerek uygulamada tereddüt oluşturan bu hususa açıklık getirilmesi amaçlanmaktadır.

Bazı kurum ve kuruluşlar ile vakıflar tarafından, Türkiye’nin teknolojik alt yapısını geliştirmek, rekabet gücünü artırmak ve Avrupa Birliği standartlarına uyum sağlayabilmek amacıyla teknoloji geliştirme projesi anlaşmaları çerçevesinde Dünya Bankası gibi uluslararası finans kuruluşlarından fon veya kredi temin edilmekte ve temin edilen fon ve krediler teknolojik alt yapının güçlendirilmesi, araştırma ve geliştirme projelerinin desteklenmesi amacıyla kullanılmaktadır.

Yapılan düzenleme ile Dünya Bankası gibi bazı uluslararası finans kuruluşlarından teknoloji geliştirme projesi sözleşmeleri çerçevesinde fon veya kredi temin ederek, temin ettikleri bu fonlarla Ar-Ge projelerini destekleyen bazı kurum ve kuruluşlar ile vakıflar tarafından desteklenen Ar-Ge ve yenilik projelerinin de Kanun kapsamındaki teşviklerden yararlanmasına imkân sağlanmaktadır.



MADDE 10- Maddeyle yapılan değişiklikle, 1606 sayılı Bazı Dernek ve Kurumların Bazı Vergilerden, Bütün Harç ve Resimlerden Muaf Tutulmasına İlişkin Kanunla, başta Türkiye Kızılay Derneği olmak üzere bazı dernekler ile kurumlara her türlü vergi, resim ve harçtan muafiyet sağlanmıştır. Bu Kanun kapsamındaki bazı derneklerin piyasa ekonomisi çerçevesindeki faaliyetleri nedeniyle oluşan iktisadi işletmelerin vergilendirilmesi, bu muafiyet hükmü nedeniyle ihtilaf konusu olmaktadır. Ayrıca bu kurumların piyasada ticari faaliyette bulunmaları ve muafiyet hükmünün bu şekilde iktisadi işletmeleri de kapsayacak şekilde yorumlanması durumunda diğer kurumlar vergisi mükellefleri ile aralarında rekabet eşitsizliği ortaya çıkmaktadır. Vergiden muaf tutulan kurumlara ilişkin yasal düzenlemelerin pek çoğunda bu duruma ilişkin açık belirleme bulunmaktadır. Örneğin 3388 sayılı Kanunda Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı kurumlar vergisinden muaf tutulurken iktisadi işletmelerinin bu muafiyetten yararlanamayacağı açıkça Kanunda belirtilmiştir. Bu bağlamda, 1606 sayılı Kanunda yapılan düzenleme ile anılan Kanun kapsamına giren bazı dernek ve kurumların iktisadi işletmelerinin muafiyet kapsamında olmadıkları hususuna açıklık kazandırılmaktadır.



MADDE 11- Maddeyle, 3568 sayılı Kanunda değişiklikler yapılmaktadır. Bu Kanunun 45 inci maddesinde yer alan “ticari faaliyette bulunamazlar” hükmü, meslek mensuplarının, hissedar yada pay sahibi olmaksızın da olsa, şirketlerin yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği, denetçiliği görevlerini de üstlenebilmelerine engel oluşturmaktadır. Düzenleme ile, bu kuruluşlara ilişkin bu Kanun kapsamındaki faaliyetleri yürütmemeleri şartıyla; iktisadi devlet teşekkülleri, kamu iktisadi kuruluşları ve bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri ile 5018 sayılı Kanun kapsamındaki kamu idarelerine ait bulunan veya Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun yönetimindeki kuruluşların yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği, denetçiliği meslekle bağdaşmayan işler kapsamından çıkarılmaktadır.



MADDE 12- Maddeyle, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun ayın karşılığı olan hisse senetlerinin şirketin tescilinden itibaren iki yıl geçmeden başkalarına devri yasağının, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesine göre yapılacak bölünmelerde uygulanmayacağı öngörülmektedir.



MADDE 13- Maddeyle, Başbakanlık merkez teşkilatına yapılan motorlu taşıt teslimi, kiralanması ve bunlara ilişkin işlemlerin katma değer vergisi, özel tüketim vergisi ve gümrük vergisi dahil her türlü vergi, resim ve harçtan istisna olduğu hususu düzenlenmektedir.



MADDE 14- Maddeyle, 320 sayılı Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname uyarınca tertip edilen şans oyunlarının lisansının özel hukuk tüzel kişilerine verilmesi halinde, hak ve yetkinin devredildiği kişinin düzenlemiş olduğu tüm şans oyunlarından dağıtılan ikramiyelerin istisna haddini aşan kısımları üzerinden veraset ve intikal vergisi kesintisi yapılması amaçlanmaktadır. Yine, Spor Toto Teşkilat Başkanlığınca futbol dışındaki spor dalları üzerine de müşterek bahis düzenlenmeye başlandığından, yapılan ibare değişiklikleriyle tüm spor dalları üzerine tertiplenen şans oyunlarından kazanılan ikramiyelerin istisna haddini aşan kısımları üzerinden veraset ve intikal vergisi kesintisi yapılması amaçlanmaktadır.

Yapılan düzenlemeyle, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununda yer alan “Katma” ibareleri “Özel” şeklinde değiştirilerek 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile tanımı yapılan bütçe uygulamalarına paralellik sağlanmakta ve 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanun hükümlerine uyum sağlamak amacıyla, anılan Kanunun 16 ve 29 uncu maddelerinde yer alan parasal tutarlarda gerekli değişiklikler yapılarak, arazi vergisine ilişkin istisna tutarı uygulanabilir hale getirilmektedir.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 56 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci cümlesinde yer alan “nakdi” ibaresi kaldırılmak suretiyle, üniversiteler ve yüksek teknoloji enstitülerine makbuz mukabilinde yapılan nakdi bağışların yanısıra ayni bağışların tamamının da gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince beyanname üzerinde gösterilmek şartıyla beyan edilen gelir ve kurum kazancından indirilebilmesi sağlanmaktadır.

Uygulanan trafik cezaları için itiraza ilişkin olarak 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanacak olması nedeniyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 116 ncı maddesinin aynı hususları düzenleyen, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarının yürürlükten kaldırılması öngörülmektedir.

13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 39 uncu maddesinde düzenlenen özel iletişim vergisinin mükellefi, Telekomünikasyon Kurumu tarafından yetkilendirilmek suretiyle telekomünikasyon alt yapısı kurup işleten veya telekomünikasyon hizmeti sunan işletmecilerdir. 5/11/2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu yürürlüğe girmeden önceki düzenlemeye göre, telekomünikasyon hizmeti sunan işletmecilerin 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu uyarınca Telekomünikasyon Kurumuyla görev veya imtiyaz sözleşmesi imzalamak veya bu Kurumdan ruhsat veya genel izin almak suretiyle yetkilendirilmesi gerekmekteydi.

5809 sayılı Kanunda, yetkilendirme türleri, bildirim ve kullanım hakkı olarak belirlenmiş ve yetkilendirme ile ilgili hükümlerin Kanunun yayımını izleyen 6 ay sonra, diğer hükümlerin ise Kanunun yayımı tarihi itibarıyla yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir. Ayrıca, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, telekomünikasyon ruhsatı veya genel izin ile yetkilendirilmiş olan işletmecilerin, bu Kanun uyarınca Kuruma bildirimde bulunmuş veya gerekli olduğu durumlarda yetkilendirmelerindeki süre ile sınırlı olarak kullanım hakkı almış sayılacağı ve Kurumla imzalanmış olan görev ve imtiyaz sözleşmelerinin; süre bitimi, fesih, iptal veya başkaca herhangi bir nedenle sona ermelerine kadar mevcut hükümleri uyarınca geçerliliklerini devam ettireceği hüküm altına alınmıştır.

5809 sayılı Kanunun yetkilendirme ile ilgili hükümlerinin yürürlüğe gireceği 10/5/2009 tarihinden itibaren, 406 sayılı Kanun uyarınca Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuyla görev veya imtiyaz sözleşmesi imzalamak suretiyle veya 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu uyarınca bu Kuruma bildirim yapılması veya bu Kurumca kullanım hakkı verilmesi yoluyla yetkilendirilen veya yetkilendirilmiş sayılan işletmeciler elektronik haberleşme hizmeti sunabileceklerdir.

Yapılan düzenleme ile 5809 sayılı Kanunun yetkilendirmeye ilişkin hükümlerinin 10/5/2009 tarihinde yürürlüğe girmesi dikkate alınarak 6802 sayılı Kanunun “Özel iletişim vergisi” başlıklı 39 uncu maddesinde kurum, hizmet tanımları ve yetkilendirmeye ilişkin gerekli değişiklikler yapılmaktadır.



MADDE 15- Yürürlük maddesidir.



MADDE 16- Yürütme maddesidir.