Devre Tatiller Hakkında Yargıtay Kararı

T.C.
Y A R G I T A Y
13.HUKUK DAİRESİ
SAYI:

ESAS KARAR
2004/844 2004/8276


Y A R G I T A Y İ L A M I


MAHKEMESİ :A. 1.Tüketici Mahkemesi
TARİHİ :18.11.2003
NO :142-425
DAVACI :Tayyar
DAVALI :P. Tic.A.Ş.
Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü.

K A R A R

Davacı, davalı ile 24.12.1998 tarihinde 600 dolar peşin kalan 5900 dolar için 26 adet bono vermek suretiyle devre tatil sözleşmesi imzaladığını, gerek üyelik başlangıç tarihi olan 25.1.2001 tarihinde gerekse dava tarihinde sözleşmeye konu olan tatil köyü mevcut olmadığından mal ve hizmetten bu güne kadar yararlanamadığını, 29.11.2001 dönemde göndermiş olduğu ihtar ile de sözleşmeyi feshettiğini ileri sürerek, ödemiş olduğu 2320 doların ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, henüz ödenmeyen 4180 dolar bedelli 19 adet bononun ise iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının süresinde cayma hakkını kullanmadığını öne sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının süresinde cayma hakkını kullanmadığı, sözleşme tarihinden 25.6.1999 tarihine kadar olan bonoları ödemek suretiyle sözleşmeyi benimsediği, davalının edimlerini yerine getirmediği konusunda da bir iddianın bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Devre tatil sözleşmeleri BK.nun 19/1 maddesine dayanılarak sözleşme özgürlüğü prensibi içerisinde yapılan sözleşmelerdir. Bu sözleşme BK.nun da düzenlenen sözleşme tiplerinden biri olmadığından atipik sözleşmelerdir. Atipik sözleşmelerin devre tatil sözleşmeleriyle ilgili olanları ise yasanın tanımladığı değişik akit
tiplerini kapsadığından (hizmet, kira, vekalet, satış gibi) karma sözleşmeler olarak tanımlanmaktadır. Taraflar arasında yukarıda açıklanan tanıma uygun olarak 24.12.1998 tarihinde sözleşme yapıldığı, tarafların iddia ve savunmaları ile ibraz edilen belgeler gözetildiğinde bu sözleşmenin kapıdan satış niteliğinde olduğu ve kullanım başlangıcının ise 25.1.2001 tarihli olarak kararlaştırıldığı dosyada yer alan sözleşmeden anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 1. maddesinde kanunun amacının ekonominin gereklerine ve kamu yararına uygun olarak tüketicinin ekonominin gereklerine ve ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek olduğu anlaşılmaktadır. Şu haliyle tüketici kanunun da yer alan hükümler buyurucu nitelikte hükümler olup, tarafların sözleşme serbestisi ilkeleri çerçevesinde imzalayacakları sözleşmelerin yasanın bu buyurucu hükümlerine aykırı olmaması gerekir. Taraflar arasında yapılan devre tatil sözleşmesi yasanın tanımını yaptığı 8. ve 9. maddelerinde belirlenen kapıdan satış niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Kapıdan satışlar işyeri, fuar, panayır gibi satış mekanları dışında önceden mütabakat olmaksızın yapılan tecrübe ve muayene koşullu satışlar olarak tanımlandıktan sonra, aynı yasa maddesinde bu tür satışlarda tüketicinin 7 günlük tecrübe ve muayene süresi sonuna kadar malı kabul veya hiçbir gerekçe göstermeden reddetmekte serbest olduğu vurgulanmıştır. Yasanın 9. maddesinde ise satıcının hazırladığı sözleşme, fatura veya tesellüm makbuzu ile birlikte, en az 12 punda siyah koyu harflerle yazılmış ve içeriği yasada açıklanan cayma belgesini vermeyi satıcıya yükümlülük olarak getirmiştir. Somut olayda satıcının davacıya cayma bildirim belgesini verdiği dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Burada üzerinde durulması gereken konu bu tür satışlarda yasanın 8/2. maddesinde kararlaştırılan cayma hakkının ne zaman başlayacağı yönü üzerinde durmak gerekir. Az yukarıda açıklandığı gibi satışın tecrübe ve muayene koşullu olduğu açık ve belirgin bulunduğuna göre, cayma süresinin malın teslimi ile sözleşmenin aynı tarihte yapılması durumunda sözleşmenin düzenlendiği tarihten, malın tüketiciye teslimi sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra ise, malın teslim tarihinden, mesafeli satışlar da malın tüketiciye ulaştığı tarihten, hizmet edimlerinde ise hizmet ediminin tüketiciye ifa edildiği anda işlemeye başlayacağının kabulü gerekir. BK.nun 219-221 maddelerinde tecrübe ve muayene şartlı satım alıcının malı tecrübe ve malı muayene edip tasvip etmesi irade şartına bağlı olarak yapılan satım olarak tanımlanmıştır. 4077 sayılı kanunun 8. maddesinde düzenlenen satışlar ise BK.nun anlamında tecrübe ve muayene şartıyla satışlardan olup burada sözleşmeden dönme hiçbir objektif koşula bağlanmamış, tamamen tüketicinin iradesine bırakılmıştır. Sözleşmenin taraflarca imzalanması ile cayılıp cayılmayacağının bildirilmesi arasındaki süre de sözleşme henüz hükümlerini doğurmaz. Sözleşmenin hükümleri bu
aşamada askıda olup, tüketici bu süre içinde caymazsa sözleşme başladığından itibaren hükümlerini doğurur, cayması halinde başlangıcından itibaren hüküm doğurmaz.
Somut olayda taraflar arasındaki devre tatil satış sözleşmesi 24.12.1998 tarihli olmakla beraber kullanım başlangıcı 25.1.2001 tarihidir. Ne var ki davacı gerek dava gerekse temyiz dilekçesinde sözleşmede yapılması öngörülen tatil köyünün mevcut olmadığını, bu güne kadar da hizmetten yararlanmadığını, mal ve hizmeti tecrübe ve muayene imkanı olmadığını savunmuştur. Dosya kapsamından tesislerin tamamlanarak faaliyete geçip geçmediği, davacının tatil hakkını kullanıp kullanmadığı da anlaşılamamaktadır. O halde mahkemece bu konuda araştırma ve inceleme yapılarak tesislerin tamamlanıp davacının tatil hakkını kullanıp kullanmadığı belirlenmeli, cayma hakkının mal ve hizmetin tecrübe ve muayene edilmesinden sonra başlayacağı göz önünde tutularak sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 31.5.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/5531

K. 2004/14707

T. 18.10.2004

• DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİ ( Kapıdan Satış Niteliğinde Olduğu - Cayma Hakkı/7 Günlük Tecrübe ve Muayene Süresi Başlangıcının Kullanım Başlangıcı Tarihi Olacağı )

• KAPIDAN SATIŞ ( Devre Tatil Sözleşmelerinin Bu Nitelikte Olduğu - Kullanım Başlangıcının İleri Bir Tarih Olup Cayma Süresinin Ancak Bu Tarihte Başlayacağı )

• TÜKETİCİNİN KORUNMASI ( Devre Tatil Sözleşmelerinin Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'da Düzenlendiği - Kapıdan Satış Niteliğinde Olduğu/Cayma Süresinin Başlangıcı )

• SÖZLEŞMEDEN CAYMA HAKKI ( Devre Tatil Sözleşmesi - 7 Günlük Tecrübe ve Muayene Süresi Başlangıcının Kullanım Başlangıcı Tarihi Olacağı/Kapıdan Satış Niteliğinde Olduğu )

• SÜRE ( Devre Tatil Sözleşmesi/Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'da Düzenlendiği - 7 Günlük Tecrübe ve Muayene Süresi Başlangıcının Kullanım Başlangıcı Tarihi Olacağı )

818/m.19

4077/m.1,6/B,8/2,9


ÖZET : Devre Tatil Sözleşmeleri, atipik sözleşmeler olup, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'da düzenlenmektedir. Tarafların sözleşme serbestisi ilkeleri içerisinde imzalayacakları sözleşmelerin, yasanın buyurucu hükümlerine aykırı olmaması gerekir.
Taraflar arasında yapılan devre tatil sözleşmesi kapıdan satış niteliğindedir. Kapıdan satışlar, satış mekanları dışında önceden mutabakat olmaksızın yapılan tecrübe ve muayene koşullu satışlar olup bu tür satışlarda tüketicinin 7 günlük tecrübe ve muayene süresi sonuna kadar malı kabul veya hiçbir gerekçe göstermeden reddetme hakkı vardır.
Bu tür satışlarda 4077 sayılı Yasanın 8/2. maddesinde kararlaştırılan cayma hakkının ne zaman başlayacağı önemlidir. Sözleşmenin taraflarca imzalanması ile cayılıp cayılmayacağının bildirilmesi arasında süresinde sözleşme henüz hükümlerini doğurmaz. Sözleşmenin hükümleri bu aşamada askıda olup, tüketici bu süre içinde caymazsa sözleşme başladığından itibaren hükümlerini doğurur, cayması halinde başlangıcından itibaren hüküm doğurmaz.
Olayda, taraflar arasında devre satış sözleşmesi imzalanmakla birlikte, kullanım başlangıcı ileri bir tarih olup dönem tarihinin ise 10. hafta olarak kararlaştırılması karşısında cayma süresinin ancak bu tarihte başlayacağının kabulü gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı ile kapıdan satış niteliğinde olan devre tatil sözleşmesini imzaladığını, sözleşmenin 4822 sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı TKHK'ya uygun şekilde düzenlenmediğini, ayrıca cayma bildirimi belgesi de verilmediğini öne sürerek, sözleşmenin feshi ile 35 adet senedin iptali ve ödenen 1200 doların iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında, kapıdan satış niteliğinde 5.3.2003 tarihli devre tatil sözleşmesi yapılmıştır. Davacı, sözleşmenin geçersiz olduğunu, ayrıca usulüne uygun cayma bildirimi belgesi verilmediğini belirterek, iş bu davayı açmıştır. Davalı ise, davacıya sözleşme yapılırken verdiği cayma bildirimi belgesini ibraz etmiştir. Bu belge, TKHK'nın 9. maddesine uygun olarak düzenlenmiş olup, davacının imzasını taşımaktadır. Davacı daha sonra 13.5.2003 tarihli ihtarnameyi davalıya göndererek, sözleşmeyi feshettiğini bildirmiştir.
Devre Tatil Sözleşmeleri BK'nın 19/1 maddesine dayanılarak sözleşme özgürlüğü prensibi içerisinde yapılan sözleşmelerdir. Bu sözleşme BK'nın da düzenlenen sözleşme tiplerinden biri olmadığından atipik sözleşmelerdir. Atipik sözleşmelerin devre tatil sözleşmeleriyle ilgili olanları ise yasanın tanımladığı değişik akit tiplerini kapsadığını ( hizmet, kira, vekalet, satış gibi ) karma sözleşmeler olarak tanımlanmaktadır. Taraflar arasında yukarıda açıklanan tanıma uygun olarak 5.3.2003 tarihinde sözleşme yapıldığı, tarafların iddia ve savunmaları ile ibraz edilen belgeler gözetildiğinde bu sözleşmenin kapıdan satış niteliğinde olduğu ve kullanım başlangıcının ise 5.3.2003 tarihli olup tahsis edilen dönemin ise 10 hafta olarak kararlaştırıldığı dosyada yer alan sözleşmeden anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 1. maddesinde kanunun amacının ekonominin gereklerine ve kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek olduğu anlaşılmaktadır. Şu haliyle tüketici kanununda yer alan hükümler buyurucu nitelikte hükümler olup, tarafların sözleşme serbestisi ilkeleri çerçevesinde imzalayacakları sözleşmelerin yasanın bu buyurucu hükümlerine aykırı olmaması gerekir. Taraflar arasında yapılan devre tatil sözleşmesi yasanın tanımını yaptığı 8. ve 9. maddelerinde belirlenen kapıdan satış niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Kapıdan satışlar işyeri, fuar, panayır gibi satış mekanları dışında önceden mutabakat olmaksızın yapılan tecrübe ve muayene koşullu satışlar olarak tanımlandıktan sonra, aynı yasa maddesinde bu tür satışlarda tüketicinin 7 günlük tecrübe ve muayene süresi sonuna kadar malı kabul veya hiçbir gerekçe göstermeden reddetmekte serbest olduğu vurgulanmıştır. Yasanın 9. maddesinde ise satıcının hazırladığı sözleşme, fatura veya tesellüm makbuzu ile birlikte, en az 12 punda siyah koyu harflerle yazılmış ve içeriği yasada açıklanan cayma belgesini vermeyi satıcıya yükümlülük olarak getirmiştir. Somut olayda satıcının davacıya cayma bildirim belgesini verdiği dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Burada üzerinde durulması gereken konu bu tür satışlarda yasanın 8/2. maddesinde kararlaştırılan cayma hakkının ne zaman başlayacağı yönü üzerinde durmak gerekir. Az yukarıda açıklandığı gibi satışın tecrübe ve muayene koşullu olduğu açık ve belirgin bulunduğuna göre, cayma süresinin malın teslimi ile sözleşmenin aynı tarihte yapılması durumunda sözleşmenin düzenlendiği tarihten, malın tüketiciye teslimi sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra ise, malın teslim tarihinden, mesafeli satışlar da malın tüketiciye ulaştığı tarihten, hizmet edimlerinde ise hizmet ediminin tüketiciye ifa edildiği anda işlemeye başlayacağının kabulü gerekir. BK'nın 219-221. maddelerinde tecrübe ve muayene şartlı satım alıcının malı tecrübe ve malı muayene edip tasvip etmesi irade şartına bağlı olarak yapılan satım olarak tanımlanmıştır. 4077 sayılı Kanunun 8. maddesinde düzenlenen satışlar ise BK'nın anlamında tecrübe ve muayene şartıyla satışlardan olup burada sözleşmeden dönme hiçbir objektif koşula bağlanmamış, tamamen tüketicinin iradesine bırakılmıştır. Sözleşmenin taraflarca imzalanması ile cayılıp cayılmayacağının bildirilmesi arasında süresinde sözleşme henüz hükümlerini doğurmaz. Sözleşmenin hükümleri bu aşamada askıda olup, tüketici bu süre içinde caymazsa sözleşme başladığından itibaren hükümlerini doğurur, cayması halinde başlangıcından itibaren hüküm doğurmaz. Taraflar arasında devre satış sözleşmesi imzalamakla birlikte, kullanım başlangıcının 5.3.2003 tarihi olup dönem tarihinin ise 10. hafta olarak kararlaştırılması karşısında cayma süresinin ancak bu tarihte başlayacağının kabulü gerekir.
Kaldı ki sözleşmenin 2. maddesinde, devre tatil sahibi üyenin 15 Şubat tarihine kadar P... A.Ş. rezervasyon bölümüne ön rezervasyon yaptırmak için başvuracağı kararlaştırılmıştır. Bu kararlaştırmada, devre tatil hizmetinin 2004 yılının 10. haftasında davacıya teslim edileceğini göstermektedir. Ayrıca sözleşme düzenlenirken, devre tatilin kullanılacağı dönem olarak 10. hafta şeklinde açık ve net olmayan bir ifade kullanılmamalı, tatilin kullanılacağı dönem belli bir tarih olmalıdır. Bu durumda, dava açıldığı tarihte ve ihtarnamenin gönderildiği tarihte, sözleşme askıda olup, henüz davacının cayma hakkını kullanma süresi başlamamıştır. Mahkemece davanın kabulü gerekirken, cayma hakkının süresinde kullanılmadığı gerekçesiyle davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına ( BOZULMASINA ), 375.000.000 lira duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 18.10.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi. yarx

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/844
K. 2004/8276
T. 31.5.2004
• DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİNDE CAYMA HAKKININ BAŞLANGICI ( Kapıdan Satış Suretiyle Yapılan Satışta - Cayma Hakkının Teslimle Başlayacağı/Tesisin Bitirilerek Faaliyete Girip Girmediğinin ve Davacının Tatil Hakkını Kullanıp Kullanmadığının Tesbiti Gereği )
• KAPIDAN SATIŞ NİTELİĞİNDEKİ DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİ ( Alıcının Cayma Hakkının Başlangıcı - Tesisin Bitirilerek Davacının Tatil Hakkını Kullanıp Kullanmadığının Araştırılması Gereği )
• CAYMA HAKKININ BAŞLANGICI ( Kapıdan Satış Niteliğindeki Devre Tatil Sözleşmesinde - Tecrübe ve Muayene Şartıyla Satış Niteliği ve Sürenin Kullanımla Başlaması )
• TECRÜBE VE MUAYENE ŞARTLI SATIŞ NİTELİĞİ ( Kapıdan Satış Suretiyle Yapılan Devre Tatil Sözleşmesinde Cayma Hakkının Başlangıcı )
818/m.19/1
4077/m.6/B,8,9
ÖZET : 4077 sayılı Tüketici Kanununda yer alan hükümler buyurucu nitelikte hükümler olup, tarafların sözleşme serbestisi ilkeleri çerçevesinde imzalayacakları sözleşmelerin yasanın bu buyurucu hükümlerine aykırı olmaması gerekir. Taraflar arasında yapılan devre tatil sözleşmesi kapıdan satış niteliğindedir. Bu tür satışlarda tüketici 7 günlük tecrübe ve muayene süresi sonuna kadar malı kabul veya hiçbir gerekçe göstermeden reddetmekte serbesttir. Uyuşmazlık, bu tür satışlarda cayma hakkının ne zaman başlayacağı hususundadır. Taraflar arasındaki devre tatil kullanım başlangıcı sözleşme tarihinden ileri bir tarihtir. Dosya kapsamından tesislerin tamamlanarak faaliyete geçip geçmediği, davacının tatil hakkını kullanıp kullanmadığı anlaşılamadığından, mahkemece bu konuda araştırma ve inceleme yapılarak tesislerin tamamlanıp davacının tatil hakkını kullanıp kullanmadığı belirlenmeli, cayma hakkının mal ve hizmetin tecrübe ve muayene edilmesinden sonra başlayacağı göz önünde tutularak sonucuna göre karar verilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalı ile 24.12.1998 tarihinde 600 dolar peşin kalan 5900 dolar için 26 adet bono vermek suretiyle devre tatil sözleşmesi imzaladığını, gerek üyelik başlangıç tarihi olan 25.1.2001 tarihinde gerekse dava tarihinde sözleşmeye konu olan tatil köyü mevcut olmadığından mal ve hizmetten bu güne kadar yararlanamadığını, 29.11.2001 dönemde göndermiş olduğu ihtar ile de sözleşmeyi feshettiğini ileri sürerek, ödemiş olduğu 2320 doların ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, henüz ödenmeyen 4180 dolar bedelli 19 adet bononun ise iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacının süresinde cayma hakkını kullanmadığını öne sürerek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davacının süresinde cayma hakkını kullanmadığı, sözleşme tarihinden 25.6.1999 tarihine kadar olan bonoları ödemek suretiyle sözleşmeyi benimsediği, davalının edimlerini yerine getirmediği konusunda da bir iddianın bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Devre tatil sözleşmeleri BK'nın 19/1 maddesine dayanılarak sözleşme özgürlüğü prensibi içerisinde yapılan sözleşmelerdir. Bu sözleşme BK'nın da düzenlenen sözleşme tiplerinden biri olmadığından atipik sözleşmelerdir. Atipik sözleşmelerin devre tatil sözleşmeleriyle ilgili olanları ise yasanın tanımladığı değişik akit tiplerini kapsadığından ( hizmet, kira, vekalet, satış gibi ) karma sözleşmeler olarak tanımlanmaktadır. Taraflar arasında yukarıda açıklanan tanıma uygun olarak 24.12.1998 tarihinde sözleşme yapıldığı, tarafların iddia ve savunmaları ile ibraz edilen belgeler gözetildiğinde bu sözleşmenin kapıdan satış niteliğinde olduğu ve kullanım başlangıcının ise 25.1.2001 tarihli olarak kararlaştırıldığı dosyada yer alan sözleşmeden anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 1. maddesinde kanunun amacının ekonominin gereklerine ve kamu yararına uygun olarak tüketicinin ekonominin gereklerine ve ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek olduğu anlaşılmaktadır. Şu haliyle tüketici kanunun da yer alan hükümler buyurucu nitelikte hükümler olup, tarafların sözleşme serbestisi ilkeleri çerçevesinde imzalayacakları sözleşmelerin yasanın bu buyurucu hükümlerine aykırı olmaması gerekir. Taraflar arasında yapılan devre tatil sözleşmesi yasanın tanımını yaptığı 8. ve 9. maddelerinde belirlenen kapıdan satış niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Kapıdan satışlar işyeri, fuar, panayır gibi satış mekanları dışında önceden mütabakat olmaksızın yapılan tecrübe ve muayene koşullu satışlar olarak tanımlandıktan sonra, aynı yasa maddesinde bu tür satışlarda tüketicinin 7 günlük tecrübe ve muayene süresi sonuna kadar malı kabul veya hiçbir gerekçe göstermeden reddetmekte serbest olduğu vurgulanmıştır. Yasanın 9. maddesinde ise satıcının hazırladığı sözleşme, fatura veya tesellüm makbuzu ile birlikte, en az 12 punda siyah koyu harflerle yazılmış ve içeriği yasada açıklanan cayma belgesini vermeyi satıcıya yükümlülük olarak getirmiştir. Somut olayda satıcının davacıya cayma bildirim belgesini verdiği dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Burada üzerinde durulması gereken konu bu tür satışlarda yasanın 8/2. maddesinde kararlaştırılan cayma hakkının ne zaman başlayacağı yönü üzerinde durmak gerekir. Az yukarıda açıklandığı gibi satışın tecrübe ve muayene koşullu olduğu açık ve belirgin bulunduğuna göre, cayma süresinin malın teslimi ile sözleşmenin aynı tarihte yapılması durumunda sözleşmenin düzenlendiği tarihten, malın tüketiciye teslimi sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra ise, malın teslim tarihinden, mesafeli satışlar da malın tüketiciye ulaştığı tarihten, hizmet edimlerinde ise hizmet ediminin tüketiciye ifa edildiği anda işlemeye başlayacağının kabulü gerekir. BK'nın 219-221 maddelerinde tecrübe ve muayene şartlı satım alıcının malı tecrübe ve malı muayene edip tasvip etmesi irade şartına bağlı olarak yapılan satım olarak tanımlanmıştır. 4077 sayılı kanunun 8. maddesinde düzenlenen satışlar ise BK'nın anlamında tecrübe ve muayene şartıyla satışlardan olup burada sözleşmeden dönme hiçbir objektif koşula bağlanmamış, tamamen tüketicinin iradesine bırakılmıştır. Sözleşmenin taraflarca imzalanması ile cayılıp cayılmayacağının bildirilmesi arasındaki süre de sözleşme henüz hükümlerini doğurmaz. Sözleşmenin hükümleri bu aşamada askıda olup, tüketici bu süre içinde caymazsa sözleşme başladığından itibaren hükümlerini doğurur, cayması halinde başlangıcından itibaren hüküm doğurmaz.

Somut olayda taraflar arasındaki devre tatil satış sözleşmesi 24.12.1998 tarihli olmakla beraber kullanım başlangıcı 25.1.2001 tarihidir. Ne var ki davacı gerek dava gerekse temyiz dilekçesinde sözleşmede yapılması öngörülen tatil köyünün mevcut olmadığını, bu güne kadar da hizmetten yararlanmadığını, mal ve hizmeti tecrübe ve muayene imkanı olmadığını savunmuştur. Dosya kapsamından tesislerin tamamlanarak faaliyete geçip geçmediği, davacının tatil hakkını kullanıp kullanmadığı da anlaşılamamaktadır. O halde mahkemece bu konuda araştırma ve inceleme yapılarak tesislerin tamamlanıp davacının tatil hakkını kullanıp kullanmadığı belirlenmeli, cayma hakkının mal ve hizmetin tecrübe ve muayene edilmesinden sonra başlayacağı gözönünde tutularak sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 31.5.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2000/8390
K. 2000/9258
T. 30.10.2000
• TAKSİTLİ DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİ ( İptali Talebi - Dava Kabul Edildiği Takdirde Davanın Değerine Göre Mal ve Hizmet Sunan Satıcı Davalının Harçtan Sorumlu Tutulacağı )
• SÖZLEŞMENİN İPTALİ TALEBİ ( Taksitle Devre Tatil Sözleşmesi - Dava Kabul Edildiği Takdirde Davanın Değerine Göre Mal ve Hizmet Sunan Satıcı Davalının Harçtan Sorumlu Tutulacağı )
• HARÇTAN SORUMLULUK ( Taksitle Devre Tatil Sözleşmesi - Mal ve Hizmet Sunan Satıcıların Harçtan Sorumlu Tutulmamasına İlişkin Yasada Bir Hüküm Olmadığı )
4077/m.6/3
ÖZET : Dava taksitli devre tatil sözleşmesinin iptali talebidir. Mal ve hizmet sunan satıcıların harçtan sorumlu tutulmamasına ilişkin, yasada bir hüküm yoktur. Dava sonunda dava kabul edildiği takdirde davanın değerine göre davalının harçtan sorumlu tutulması hükmü temyiz ettiklerinde de bunlardan temyiz harcının alınması, harçlar kanununun amir hükümleri gereğidir.

DAVA : Taraflar arasındaki iptal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalı ile taksitli devre tatil sözleşmesi yaptığını ve devre tatil hakkını kullandığını, ancak sözleşmede 4077 sayılı kanunun 6/3 maddesinde belirtilen ve taksitli sözleşmelerde bulunması gereken unsurların bulunmadığını öne sürerek, sözleşmenin iptaline, 7222 DM'nin ödetilmesine ve ödenmeyen senetlerin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Taraflar arasındaki hukuki işlemin, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine tabi bir işlem olduğu hususunda, uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, sözleşmenin anılan yasanın 6. maddesinde belirtilen koşullara uygun olarak yapılıp yapılmadığında toplanmaktadır. Anılan maddenin 3. fıkrasında "Taksitli Satışlarda satıcı aşağıdaki bilgileri yazılı olarak bildirmek ve taraflar arasında aktedilen sözleşmenin bir nüshasını tüketiciye vermek zorundadır" yazılıdır. Bu yazım tarzından hükmün emredici bir hüküm olduğu anlaşılmaktadır. Davada dayanılan sözleşmede, peşin satış fiyatı vadeye göre faiziyle birlikte ödenecek toplam satış fiyatı, faiz miktarı, faizin hesaplanacağı yıllık oran, gecikme faizi oranı, ön ödeme tutarı ve ödeme planına ilişkin bir kayıt ve bilgiye yer verilmemiştir. Taraflar arasında devre tatilin taksitle satıldığı yönünde de bir uyuşmazlık olmadığına göre, bu sözleşme hukuken geçersizdir ve kural olarak geçersiz sözleşme nedeniyle taraflar birbirlerine verdiklerini geri isteme hakkına sahiptirler. Nitekim mahkemece de taraflar arasındaki sözleşmenin yasa hükmüne uygun olarak düzenlenmediği, geçersiz olduğu kabul edilmiş, ancak bu geçersizliğin, davacı tarafından davada ileri sürülmesinin, MK.nun 2. maddesi hükmü ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle, dava reddedilmiştir.

Oysa ki davalı, davacının tesislerden yararlanmasından sonra dahi cayabileceğini kabul ederek, devre tatil iptal protokolü düzenlemiş, ancak bu protokolde %20 tazminat ve masraf karşılığı feshi kabul etmiştir. Her ne kadar bu belge davacı tarafından imzalanmamış ise de, davalının imzasını taşımaktadır. Oysaki sözleşmenin feshini kabul eden davalının hukuken geçersiz bulunan sözleşmede öngörülen %20 tazminatı isteme hakkına sahip değildir. Mahkemenin bu protokol hükümlerini gözardı ederek, salt davacının protokolden önceki bir tarihte, tesislerden yararlanmasını MK.nun 2. maddesi hükmünü esas alarak, sözleşmeye icazet sayması doğru değildir. Aksini kabul şu veya bu nedenle sözleşmedeki sürekli ilişkiyi gerektiren karşı edimin bir defada olsa kabulü, bu sözleşmelere kanunun amacına aykırı olarak geçerlilik tanınması sonucunu doğuracaktır ki, yasanın böyle bir amacı taşıdığının kabulüne de, hukuken olanak yoktur.

Mahkemece, davacının yaptığı ödemeler saptanarak, sonucuna uygun bir karar verilmemesi, usul ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir.

2-1-4077 sayılı tüketicinin korunması hakkındaki kanunun 23. maddesinin 3.fıkrasında, tüketici mahkemeleri nezdinde tüketiciler, tüketici örgütleri ve bakanlıkça açılacak davaların, her türlü resim ve harçtan muaf olduğu belirtilmiştir. Bu hüküm tüketicilerin ve tüketici örgütlerinin kolaylıkla dava açmalarını sağlama amacına yönelik olup, bu nedenle dava açarken bunlar, harçtan sorumlu tutulmamışlardır. Mal ve hizmet sunan satıcıların harçtan sorumlu tutulmamasına ilişkin, yasada bir hüküm yoktur. Dava sonunda dava kabul edildiği takdirde davanın değerine göre davalının harçtan sorumlu tutulması hükmü temyiz ettiklerinde de bunlardan temyiz harcının alınması, harçlar kanununun amir hükümleri gereğidir. Davanın reddi halinde ise, davacılar harçtan muaf oldukları için bunlardan harç alınmaması gerekir.

Mahkemece bu yön gözetilmeden davacıdan temyiz sırasında harç alınması da kabul şekli bakımından bozma nedenidir.

SONUÇ : Birinci ve ikinci bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA; peşin harcın istek halinde iadesine, 30.10.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.

yarx

Yorumlar

Popüler Yayınlar