Yüksek Gerilim
Yüksek Gerilim
“Yüksek Gerilim”, Adalet Ağaoğlu’nun bir kitabının ve bu kitaptaki bir öyküsünün adıdır.
Adalet Ağaoğlu, o güzel edebî anlatımı ile, bir barajdan doğan elektrik akımının, yüksek gerilim hatları ile insana ulaşmasını anlatır.
Bu bağlamda, yüksek gerilim hattının, “yüklendiği öldürücü ve diriltici güç”ün, “milyarda bir gücünden daha çok, ama çok daha azını”, “vinç operatörü Kadir Çiçek’in ot-sap tavanından sarkan yirmibeş mumluk ampulü” ile başka aygıtlara boşaltmasını, basit bir hatada bir insanı yoketmesini dile getirir.
Hem Diriltici Hem Öldürücü Güç
Bugünlerde, güncel olan Yeniboğaziçi’ndeki “yüksek gerilim hattı” konusu, bana Adalet Ağaoğlu’nun bu güzel öyküsünü anımsattı.
Öyküde “öldürücü ve diriltici” gücü olan yüksek gerilim hattının kaç bin voltluk olduğu belirtilmiyor. Ancak (yineleme/tekrar olsa da), “milyarda bir gücünden daha çok, ama çok daha azının” bile dikkatsizlik ve hatayı affetmeyerek bir işçiyi kömür ettiği anlatılıyor.
Oysa ki Yeniboğaziçi’ndeki yüksek gerilim hattı, yüzellibeş bin voltluk olacak. Yani hem “diriltici”, hem de “öldürücü” gücü epeyce yüksek!
“Diriltici” gücüne bir şey demiyoruz. Elbette ki insanımızın ve ülkemizin, “sürdürülebilir” bir ekonomik kalkınma ve daha yüksek bir yaşam standardı için bu “diriltici” güce gereksinimi vardır. Ancak bir gücün, “diriltici” niteliği yanında “öldürücü” niteliği de varsa, yani konu insan, insan sağlığı olunca, yüz kere, bin kere, milyar kere düşünmek gerekmez mi?
Konu güncellik kazanınca merak edip internet ortamında epeyce araştırma yaptım ve dehşete düştüm. Özellikle çocuklarda lösemi ve beyin kanseri riski taşıyan, yani Adalet Ağaoğlu’nun öyküsünde dediği gibi “öldürücü” olan bu yüksek gerilim hatları nasıl oluyor da pervasızca, fütursuzca, gözükara bir anlayışla halka reva görülebiliyor? Bu kadar basiretsiz, kamu sağlığına bu kadar ters bir uygulama nasıl yapılabiliyor?
“Pes” mi desek, “rezalet” mi, yoksa “taammüden insan öldürme girişimi” mi? Hangisi?
Duyulmak İstenmeyen Çığlık
Uygulanmaya çalışılan yüzellibeş bin voltluk yüksek gerilim projesi, binlerce insanımızı etkileyecek! En başta da çocukları!
Buna karşın, duymayan kulaklar için bir çığlık yükseliyor.
Gelin, oğlumun kaleme aldığı, bazı duyarlı kalemlerin kamuoyuna duyurduğu bu “çığlık mektubu”nu birlikte okuyalım:
“Bilindiği gibi, KKTC’nin elektrik altyapısını geliştirme çalışmaları çerçevesinde Gazimağusa Salamis bölgesinde de yüksek gerilim hatları değiştirilmeye başlanmıştır. Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’ndan verilen bilgiye göre, mevcut 66 bin voltluk hatlar yerine, en az dört katı genişliğinde direkler üzerinde 155 bin volt taşınacaktır.
Yüksek gerilim hatlarının güzergahı Yeniboğaziçi köyünün yeni mahallelerinden geçmektedir. Mevcut hattın kaldırılması gerekirken, yeni hattın daha yüksek voltajla, evlerin arasından, çocuk parklarının üzerinden geçirilmesi planlanmaktadır ve bu konudaki çalışmalar son hızla devam etmektedir.
Hükümet yetkilileri ve projede görev alan yetkililer, yüksek gerilim hatlarının insan sağlığı üzerinde hiçbir zararı olmadığını söylemektedirler. Yalan söylemektedirler. Çünkü, yüksek gerilim hatları yakınındaki evlerde yaşayan çocuklarda çocukluk çağı kanserlerindeki artışın bilimsel olarak gösterilmesi ile tüm bu konudaki araştırmalar US National Academy of Sciences (Amerikan Bilimler Akademisi) tarafından tekrar incelenmiş ve 1996 yılında yüksek gerilim hatları yakınında yaşayan çocuklarda lösemi ve beyin kanseri görülme riskinin diğerlerine göre 1.5 katı fazla olduğu Amerikan Bilimler Akademisi tarafından kabul edilmiştir. Bunun böyle olduğu, yapılacak basit bir araştırmayla öğrenilebilir.
Yüksek değerlerde elektromanyetik alan yaratan yüksek gerilim hatlarının sağlık üzerindeki zararı sadece çocuklarla kalmamaktadır. Benzer oranlarda riskler yetişkinlerde de rapor edilmiştir.
Bunun dışında, bir SİT alanı olan bölgede birçok vatandaşımızın topraklarını kullanma hakkı yasaklanmış ama Devlet söz konusu projeyi hayata geçirmek için, SİT alanı içerisinde üç metrelik direk çukurları açmakta bir sakınca görmemiştir. Diğer bir deyişle, Devlet kendi yasağını bu proje için delmiştir.
Yüksek gerilim hatları yakınında yaşamanın riskini gören ve çocuklarımızla birlikte bu bölgede yaşamak zorunda olan biz bölge halkı, çeşitli eylemlerle bu projeyi durdurmaya çalışıyoruz.
Durum böyle iken, yetkililer gerçekleri gizleyip, yalan söyleyip, projenin devamını sağlamaya çalışmaktadırlar. Projenin bu halini engellemek için eylem yapan biz bölge halkına “Ağzınızla kuş tutsanız, bir şey yapamazsınız. Bu proje böyle bitecek” denmektedir.
Biz bu konudaki mücadelemizi sonuna kadar sürdürmeye kararlıyız. Konuyu mahkemeye de taşıdık. Yüksek gerilim hattının yerleşim yerimizin dışına çıkarılmasını ve başka bir güzergahtan geçirilmesini talep ediyoruz. Sizleri de insani duyarlılıkla mücadelemize destek vermeye davet ediyoruz.
Saygılarımla,
Günay BOZKURT
Öğretmen”
Haddini Bilmeyen Kim?
1974’ten sonra, benim Güney’de doğduğum Boğaziçi (Aytotro) köyünün insanları topluca Yeniboğaziçi’ne yerleştirildiler. Başka köylerden, Türkiye’den göçmenler de orasını yurt edindiler. Giderek gelişti Yeniboğaziçi! Yurtdışında yaşayan Kıbrıslı Türkler ve Gazimağusa’nın kent hayatı yerine kırsal yaşamı seven insanları da ev-bark sahibi oldular orada!
Yeniboğaziçi’nin gelişme bölgesinden altmışaltı bin voltluk yüksek gerilim hattı geçmektedir. Buna karşın bu hatların iki yanı tek katlı, iki katlı, çok katlı konutlarla doludur ve bu konutların yapılmasına Devlet izin vermiştir. Evlere hizmet götürmüş, elektrik bağlamıştır. Çatır çatır vergilerini de almış; işlemlerini tamamlayanlara kapı kadar tapu koçanı da vermiştir.
Şimdi aynı Devlet bu konutların burnunun dibinden, (altmışaltı bin volt bile zararlı iken) yüzellibeş bin voltluk “öldürücü” yüksek gerilim hatları geçirmektedir.
Yapılan eylemler, basındaki tepkiler kimsenin kılını kıpırdatmamakta, iş pervasızca sürdürülmekte, üstelik işin başında olanlar, tepki gösterenlere, hakkını arayanlara, “haddinizi bilin” dercesine, “ağzınızla kuş tutsanız, bir şey yapamazsınız” diyebilmektedir.
Üstüne üstlük, bazı Devlet yetkilileri, kapı arkalarında, yüzellibeş bin voltluk yüksek gerilim hatlarının, insan sağlığına zararlı olmadığını söylemektedirler.
Hani Nasrettin Hoca’nın yüz değneklik falaka cezası emri verene, “sen ya sayı bilmiyorsun, ya da hiç dayak yememişsin” demesi gibi geliyor insana bu durum!
Birileri haddini bilmiyor, ama kimler?
Son Olarak
Yapılacak iş bellidir: Halk sağlığını tehdit eden yüksek gerilim hatlarını yeraltına indirmek, ya da konut alanları dışına çıkarmak.(En yakından izlediğimiz Anavatan da öyle yapıyor.)
Ama kimsenin kılı kıpırdamıyor, halkın çığlığı karşısında, inanılmaz bir vurdumduymazlık sergileniyor.
Bu durum karşısında önce, TC Hükümeti’ne ve TC Lefkoşa Bmüyükelçiliği’ne soruyoruz: Türkiye’de, yüksek gerilim hatlarının yeraltına indirilmesi için büyük harcamalar göze alınırken, KKTC’de yeni ve daha öldürücü yüksek gerilim hatlarının konut alanları içinden geçirilmesine gönülleri razı oluyor mu? (Bunu, KKTC’nin hemen hemen tüm yatırım harcamaları TC tarafından karşılandığı ve verilen yardımların kullanılış biçimi TC tarafından saptandığı için soruyorum. Yoksa TC’nin bu konuda yükümlülüğü olmasından değil!)
Bu işin sorumluları olan Devlet’i yönetenlere, Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’ına, Bakan’ından Yönetim Kurulu Başkanı’na, Müdür’ünden mühendisine, herkese sesleniyorum:
Çıksınlar televizyonlara!
Açık ve net biçimde, yüzellibeş bin voltluk yüksek gerilim hatlarının insan (ve de özellikle çocuk sağlığına) zarar vermediğini; çocuklarda lösemi ve beyin kanseri riski olmadığını; bu konuda dayandıkları bilimsel verileri; TC Enerji Ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın yalnız 2008 yılında, yüksek gerilim hatlarının yeraltına indirilmesi için neden 300 milyar YTL harcamayı göze aldığını; “Dünya Sağlık Teşkilatı–Elektromanyetik Alan Projesi”nin ne amaçla yürürlüğe konduğunu açıklasınlar!
Sorumluluğu üzerlerine alsınlar! Dünya ve ahret önünde alsınlar!
Eğer çıkmazlarsa!
Eğer bunu yapmazlarsa!
İnanın, aklıma geleni dilim söylemek istemiyor.
“Yüksek Gerilim”, Adalet Ağaoğlu’nun bir kitabının ve bu kitaptaki bir öyküsünün adıdır.
Adalet Ağaoğlu, o güzel edebî anlatımı ile, bir barajdan doğan elektrik akımının, yüksek gerilim hatları ile insana ulaşmasını anlatır.
Bu bağlamda, yüksek gerilim hattının, “yüklendiği öldürücü ve diriltici güç”ün, “milyarda bir gücünden daha çok, ama çok daha azını”, “vinç operatörü Kadir Çiçek’in ot-sap tavanından sarkan yirmibeş mumluk ampulü” ile başka aygıtlara boşaltmasını, basit bir hatada bir insanı yoketmesini dile getirir.
Hem Diriltici Hem Öldürücü Güç
Bugünlerde, güncel olan Yeniboğaziçi’ndeki “yüksek gerilim hattı” konusu, bana Adalet Ağaoğlu’nun bu güzel öyküsünü anımsattı.
Öyküde “öldürücü ve diriltici” gücü olan yüksek gerilim hattının kaç bin voltluk olduğu belirtilmiyor. Ancak (yineleme/tekrar olsa da), “milyarda bir gücünden daha çok, ama çok daha azının” bile dikkatsizlik ve hatayı affetmeyerek bir işçiyi kömür ettiği anlatılıyor.
Oysa ki Yeniboğaziçi’ndeki yüksek gerilim hattı, yüzellibeş bin voltluk olacak. Yani hem “diriltici”, hem de “öldürücü” gücü epeyce yüksek!
“Diriltici” gücüne bir şey demiyoruz. Elbette ki insanımızın ve ülkemizin, “sürdürülebilir” bir ekonomik kalkınma ve daha yüksek bir yaşam standardı için bu “diriltici” güce gereksinimi vardır. Ancak bir gücün, “diriltici” niteliği yanında “öldürücü” niteliği de varsa, yani konu insan, insan sağlığı olunca, yüz kere, bin kere, milyar kere düşünmek gerekmez mi?
Konu güncellik kazanınca merak edip internet ortamında epeyce araştırma yaptım ve dehşete düştüm. Özellikle çocuklarda lösemi ve beyin kanseri riski taşıyan, yani Adalet Ağaoğlu’nun öyküsünde dediği gibi “öldürücü” olan bu yüksek gerilim hatları nasıl oluyor da pervasızca, fütursuzca, gözükara bir anlayışla halka reva görülebiliyor? Bu kadar basiretsiz, kamu sağlığına bu kadar ters bir uygulama nasıl yapılabiliyor?
“Pes” mi desek, “rezalet” mi, yoksa “taammüden insan öldürme girişimi” mi? Hangisi?
Duyulmak İstenmeyen Çığlık
Uygulanmaya çalışılan yüzellibeş bin voltluk yüksek gerilim projesi, binlerce insanımızı etkileyecek! En başta da çocukları!
Buna karşın, duymayan kulaklar için bir çığlık yükseliyor.
Gelin, oğlumun kaleme aldığı, bazı duyarlı kalemlerin kamuoyuna duyurduğu bu “çığlık mektubu”nu birlikte okuyalım:
“Bilindiği gibi, KKTC’nin elektrik altyapısını geliştirme çalışmaları çerçevesinde Gazimağusa Salamis bölgesinde de yüksek gerilim hatları değiştirilmeye başlanmıştır. Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’ndan verilen bilgiye göre, mevcut 66 bin voltluk hatlar yerine, en az dört katı genişliğinde direkler üzerinde 155 bin volt taşınacaktır.
Yüksek gerilim hatlarının güzergahı Yeniboğaziçi köyünün yeni mahallelerinden geçmektedir. Mevcut hattın kaldırılması gerekirken, yeni hattın daha yüksek voltajla, evlerin arasından, çocuk parklarının üzerinden geçirilmesi planlanmaktadır ve bu konudaki çalışmalar son hızla devam etmektedir.
Hükümet yetkilileri ve projede görev alan yetkililer, yüksek gerilim hatlarının insan sağlığı üzerinde hiçbir zararı olmadığını söylemektedirler. Yalan söylemektedirler. Çünkü, yüksek gerilim hatları yakınındaki evlerde yaşayan çocuklarda çocukluk çağı kanserlerindeki artışın bilimsel olarak gösterilmesi ile tüm bu konudaki araştırmalar US National Academy of Sciences (Amerikan Bilimler Akademisi) tarafından tekrar incelenmiş ve 1996 yılında yüksek gerilim hatları yakınında yaşayan çocuklarda lösemi ve beyin kanseri görülme riskinin diğerlerine göre 1.5 katı fazla olduğu Amerikan Bilimler Akademisi tarafından kabul edilmiştir. Bunun böyle olduğu, yapılacak basit bir araştırmayla öğrenilebilir.
Yüksek değerlerde elektromanyetik alan yaratan yüksek gerilim hatlarının sağlık üzerindeki zararı sadece çocuklarla kalmamaktadır. Benzer oranlarda riskler yetişkinlerde de rapor edilmiştir.
Bunun dışında, bir SİT alanı olan bölgede birçok vatandaşımızın topraklarını kullanma hakkı yasaklanmış ama Devlet söz konusu projeyi hayata geçirmek için, SİT alanı içerisinde üç metrelik direk çukurları açmakta bir sakınca görmemiştir. Diğer bir deyişle, Devlet kendi yasağını bu proje için delmiştir.
Yüksek gerilim hatları yakınında yaşamanın riskini gören ve çocuklarımızla birlikte bu bölgede yaşamak zorunda olan biz bölge halkı, çeşitli eylemlerle bu projeyi durdurmaya çalışıyoruz.
Durum böyle iken, yetkililer gerçekleri gizleyip, yalan söyleyip, projenin devamını sağlamaya çalışmaktadırlar. Projenin bu halini engellemek için eylem yapan biz bölge halkına “Ağzınızla kuş tutsanız, bir şey yapamazsınız. Bu proje böyle bitecek” denmektedir.
Biz bu konudaki mücadelemizi sonuna kadar sürdürmeye kararlıyız. Konuyu mahkemeye de taşıdık. Yüksek gerilim hattının yerleşim yerimizin dışına çıkarılmasını ve başka bir güzergahtan geçirilmesini talep ediyoruz. Sizleri de insani duyarlılıkla mücadelemize destek vermeye davet ediyoruz.
Saygılarımla,
Günay BOZKURT
Öğretmen”
Haddini Bilmeyen Kim?
1974’ten sonra, benim Güney’de doğduğum Boğaziçi (Aytotro) köyünün insanları topluca Yeniboğaziçi’ne yerleştirildiler. Başka köylerden, Türkiye’den göçmenler de orasını yurt edindiler. Giderek gelişti Yeniboğaziçi! Yurtdışında yaşayan Kıbrıslı Türkler ve Gazimağusa’nın kent hayatı yerine kırsal yaşamı seven insanları da ev-bark sahibi oldular orada!
Yeniboğaziçi’nin gelişme bölgesinden altmışaltı bin voltluk yüksek gerilim hattı geçmektedir. Buna karşın bu hatların iki yanı tek katlı, iki katlı, çok katlı konutlarla doludur ve bu konutların yapılmasına Devlet izin vermiştir. Evlere hizmet götürmüş, elektrik bağlamıştır. Çatır çatır vergilerini de almış; işlemlerini tamamlayanlara kapı kadar tapu koçanı da vermiştir.
Şimdi aynı Devlet bu konutların burnunun dibinden, (altmışaltı bin volt bile zararlı iken) yüzellibeş bin voltluk “öldürücü” yüksek gerilim hatları geçirmektedir.
Yapılan eylemler, basındaki tepkiler kimsenin kılını kıpırdatmamakta, iş pervasızca sürdürülmekte, üstelik işin başında olanlar, tepki gösterenlere, hakkını arayanlara, “haddinizi bilin” dercesine, “ağzınızla kuş tutsanız, bir şey yapamazsınız” diyebilmektedir.
Üstüne üstlük, bazı Devlet yetkilileri, kapı arkalarında, yüzellibeş bin voltluk yüksek gerilim hatlarının, insan sağlığına zararlı olmadığını söylemektedirler.
Hani Nasrettin Hoca’nın yüz değneklik falaka cezası emri verene, “sen ya sayı bilmiyorsun, ya da hiç dayak yememişsin” demesi gibi geliyor insana bu durum!
Birileri haddini bilmiyor, ama kimler?
Son Olarak
Yapılacak iş bellidir: Halk sağlığını tehdit eden yüksek gerilim hatlarını yeraltına indirmek, ya da konut alanları dışına çıkarmak.(En yakından izlediğimiz Anavatan da öyle yapıyor.)
Ama kimsenin kılı kıpırdamıyor, halkın çığlığı karşısında, inanılmaz bir vurdumduymazlık sergileniyor.
Bu durum karşısında önce, TC Hükümeti’ne ve TC Lefkoşa Bmüyükelçiliği’ne soruyoruz: Türkiye’de, yüksek gerilim hatlarının yeraltına indirilmesi için büyük harcamalar göze alınırken, KKTC’de yeni ve daha öldürücü yüksek gerilim hatlarının konut alanları içinden geçirilmesine gönülleri razı oluyor mu? (Bunu, KKTC’nin hemen hemen tüm yatırım harcamaları TC tarafından karşılandığı ve verilen yardımların kullanılış biçimi TC tarafından saptandığı için soruyorum. Yoksa TC’nin bu konuda yükümlülüğü olmasından değil!)
Bu işin sorumluları olan Devlet’i yönetenlere, Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’ına, Bakan’ından Yönetim Kurulu Başkanı’na, Müdür’ünden mühendisine, herkese sesleniyorum:
Çıksınlar televizyonlara!
Açık ve net biçimde, yüzellibeş bin voltluk yüksek gerilim hatlarının insan (ve de özellikle çocuk sağlığına) zarar vermediğini; çocuklarda lösemi ve beyin kanseri riski olmadığını; bu konuda dayandıkları bilimsel verileri; TC Enerji Ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın yalnız 2008 yılında, yüksek gerilim hatlarının yeraltına indirilmesi için neden 300 milyar YTL harcamayı göze aldığını; “Dünya Sağlık Teşkilatı–Elektromanyetik Alan Projesi”nin ne amaçla yürürlüğe konduğunu açıklasınlar!
Sorumluluğu üzerlerine alsınlar! Dünya ve ahret önünde alsınlar!
Eğer çıkmazlarsa!
Eğer bunu yapmazlarsa!
İnanın, aklıma geleni dilim söylemek istemiyor.
Yorumlar