KAPICI'NIN KARISININ GEÇİRDİĞİ KAZA İŞ KAZASIMIDIR?
Kapıcı eşi eşine yardım etmek için asansörü temizler iken kolunu asönsöre sıkıştırması neticesinde koparak uzuv kaybı olmasında bina yöneticisinin sorumluluğu varmıdır? Bu iş kazası sayılırmı?
Konuyu önce İş kanunu, sonra da SSK açısından inceleyelim.
4857 sayılı İş Kanunun 1 no.lu amaç ve kapsam maddesinde
“ Bu Kanunun amacı işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve orumluluklarını düzenlemektir.”
Denilmekte, 8. maddesinin 2. fıkrasında ise:
“Süresi bir yıl ve daha fazla olan iş sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılması zorunludur.” Denilmektedir.
Bunlardan çıkarılan sonuç, İş Kanunu hükümlerine tabi olmak için sözleşme yapmanın şart olduğu, ancak, bir yılı aşmayan sözleşmelerin yazılı olmasının şart olmadığı dır. Bu durumda kapıcının karısının yazılı sözleşme yapmamış olması onun kazaya uğradığı işte iş akdi olmadığı anlamına gelmez..
Diğer taraftan istisnalar konusunu düzenleyen 4. maddesinde apartman içinde yapılan hizmetler istisna kapsamına alınmamıştır.
Kazaya uğrayan kişinin iş akdi ile çalışan bir kişi olduğunu böylece tespit ettikten sonra konuyu Sosyal Sigortalar Kanunu açısından inceleyelim.
Sosyal Sigortalar kanununun 2. maddesinde :
“Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar.”
Denilmiştir. Sigortalı sayılmayanları düzenleyen 3. maddede ise bahse konu kişinin çalışma alanı bu maddede sayılmamıştır.
Bu durumda bahsi geçen kişinin sigortalı sayılması gerekeceği aşikardır.
SSK’nun 10. maddesi bildirilmeyen sigortalılar hakkında yapılacak işlemi düzenlemiştir.
Buna göre, sigortalının bildirilmemesi onu sigorta ile sağlanan haklardan mahrum etmemekte, iş kazası halinde tüm giderler SSK tarafından karşılanarak, bu masraflar işverene rücu edilmektedir.
Bu durumda kazaya uğrayan kişi açısından bakarsak, SSK’nun sağladığı tüm imkanlardan faydalanacağı şüphesizdir.
Konuyu sorumlu kişi açısından incelersek:
634 sayılı kat Mülkiyeti Kanununun 38. maddesinde:
“ Yönetici, kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumludur.”
Denilmektedir.
Konu ile ilgili bir Yargıtay kararı özeti aşağıdadır:
“Apartman yöneticisini ana taşınmazın korunması, yönetimi, onarım ve bakımı ile bunlardan doğan borçları ödemeye kat maliklerini temsilen yetkili kılındığına göre bunlardan doğan uyuşmazlıkta husumetin yöneltilebileceğinin de kabulü zorunludur. (Yarg. 15. HUKUK DAİRESİ E.990/5541 K.991/383 T.04.02.1991)”
Kararda görüleceği üzere, burada SSK’nın muhatabı apartman yöneticisi olmaktadır.
Vekilin (Burada yöneticinin) sorumluluğunun sınırı Borçlar Kanununun 390. maddesi ile düzenlenmiştir. Bu maddeye göre vekilin sorumluluğu işiçinin sorumluluğu gibidir. Buna göre her ne kadar husumet yöneticiye yöneltilse de onun sorumluluğu, işçinin sorumluluğu hududunu aşamaz. Bu sorumluluk İş kanunun 38. maddesi ile düzenlenmiştir. Buna göre işçinin parasal sorumluluğu bir ayda iki gündelikten fazla olamaz.
Bu durumda yine Borçlar Kanununun 55. maddesi ile düzenlenen “kusursuz sorumluluk” ilkesi gereği işveren durumunda olan kat malikleri SSK’ya karşı sorumluluğu üstlenme durumundadır. Ancak, yine bu madde gereği yöneticiye yüklenebilecek kusur nedeniyle kat maliklerinin ödediği tazminatı yöneticiye rücu hakları saklıdır.
Konu hakkında eksik kaldığını ve tereddüde yol açması muhtemel bir hususu da aydınlatma lüzumunu duydum. Bu da kapıcın eşinin ücretsiz çalışması hususudur. Belki de kocasına yardımcı olması nedeniyle ücret ödenmiyordur. Bu durum onun sigortalı sayılıp sayılmaması konusunda tereddüt yaratabilir. Ancak bu durum Yargıtay’ın bir çok kararında açıklığa kavuşturulmuş ve ücretsiz çalışmanın sigortalı sayılmak için bir engel teşkil etmeyeceği verilen kararlarla istikrar kazanmıştır.
Bu kararlar:
- 9. HD. 18.3.1966 T., 114 E., 2335 K.
- 10. HD. 6.12.1973 T., 5097 E., 2467 K.
- 10 HD. 18.2.1974 T., 1313 E., 2429 K.
- 10. HD. 2.5.1974 T., 2493 E., 3479 K.
- 10. HD. 20.12.1974 T., 6192 E., 7381 K.
Bu kararlardan birini özeti:
"..506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 1475 sayılı İş kanunundan farklı olarak, sigortalı yönünden "ücret" koşulunu öngörmemiştir. Bu husus, anılan Kanunun 3, I/B. bendiyle 78 nci maddesinin 2 nci fıkrasında açıklık ve seçiklikle anlaşılmaktadır..." (10 HD. 18.2.1974 T., 1313 E., 2429 K.)
Sonuç olarak konuyu sorulan soru çerçevesinde özetlersek:
1- Bu kaza işyerinde vuku bulduğundan bir iş kazasıdır,
2- Apartman yöneticisi bu kazada sorumlu ve husumet yönünden muhataptır, adli yönden de tedbirsizlik nedeniyle yaralanmaya sebebiyet verdiğinden cezai sorumluluğu vardır,
3- Kazaya uğrayan kişinin tazminat isteme hakkı vardır,
4- Tazminatın sorumlusu yönetici, fakat yükümlüsü kat malikleridir.
Konuyu önce İş kanunu, sonra da SSK açısından inceleyelim.
4857 sayılı İş Kanunun 1 no.lu amaç ve kapsam maddesinde
“ Bu Kanunun amacı işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve orumluluklarını düzenlemektir.”
Denilmekte, 8. maddesinin 2. fıkrasında ise:
“Süresi bir yıl ve daha fazla olan iş sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılması zorunludur.” Denilmektedir.
Bunlardan çıkarılan sonuç, İş Kanunu hükümlerine tabi olmak için sözleşme yapmanın şart olduğu, ancak, bir yılı aşmayan sözleşmelerin yazılı olmasının şart olmadığı dır. Bu durumda kapıcının karısının yazılı sözleşme yapmamış olması onun kazaya uğradığı işte iş akdi olmadığı anlamına gelmez..
Diğer taraftan istisnalar konusunu düzenleyen 4. maddesinde apartman içinde yapılan hizmetler istisna kapsamına alınmamıştır.
Kazaya uğrayan kişinin iş akdi ile çalışan bir kişi olduğunu böylece tespit ettikten sonra konuyu Sosyal Sigortalar Kanunu açısından inceleyelim.
Sosyal Sigortalar kanununun 2. maddesinde :
“Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar.”
Denilmiştir. Sigortalı sayılmayanları düzenleyen 3. maddede ise bahse konu kişinin çalışma alanı bu maddede sayılmamıştır.
Bu durumda bahsi geçen kişinin sigortalı sayılması gerekeceği aşikardır.
SSK’nun 10. maddesi bildirilmeyen sigortalılar hakkında yapılacak işlemi düzenlemiştir.
Buna göre, sigortalının bildirilmemesi onu sigorta ile sağlanan haklardan mahrum etmemekte, iş kazası halinde tüm giderler SSK tarafından karşılanarak, bu masraflar işverene rücu edilmektedir.
Bu durumda kazaya uğrayan kişi açısından bakarsak, SSK’nun sağladığı tüm imkanlardan faydalanacağı şüphesizdir.
Konuyu sorumlu kişi açısından incelersek:
634 sayılı kat Mülkiyeti Kanununun 38. maddesinde:
“ Yönetici, kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumludur.”
Denilmektedir.
Konu ile ilgili bir Yargıtay kararı özeti aşağıdadır:
“Apartman yöneticisini ana taşınmazın korunması, yönetimi, onarım ve bakımı ile bunlardan doğan borçları ödemeye kat maliklerini temsilen yetkili kılındığına göre bunlardan doğan uyuşmazlıkta husumetin yöneltilebileceğinin de kabulü zorunludur. (Yarg. 15. HUKUK DAİRESİ E.990/5541 K.991/383 T.04.02.1991)”
Kararda görüleceği üzere, burada SSK’nın muhatabı apartman yöneticisi olmaktadır.
Vekilin (Burada yöneticinin) sorumluluğunun sınırı Borçlar Kanununun 390. maddesi ile düzenlenmiştir. Bu maddeye göre vekilin sorumluluğu işiçinin sorumluluğu gibidir. Buna göre her ne kadar husumet yöneticiye yöneltilse de onun sorumluluğu, işçinin sorumluluğu hududunu aşamaz. Bu sorumluluk İş kanunun 38. maddesi ile düzenlenmiştir. Buna göre işçinin parasal sorumluluğu bir ayda iki gündelikten fazla olamaz.
Bu durumda yine Borçlar Kanununun 55. maddesi ile düzenlenen “kusursuz sorumluluk” ilkesi gereği işveren durumunda olan kat malikleri SSK’ya karşı sorumluluğu üstlenme durumundadır. Ancak, yine bu madde gereği yöneticiye yüklenebilecek kusur nedeniyle kat maliklerinin ödediği tazminatı yöneticiye rücu hakları saklıdır.
Konu hakkında eksik kaldığını ve tereddüde yol açması muhtemel bir hususu da aydınlatma lüzumunu duydum. Bu da kapıcın eşinin ücretsiz çalışması hususudur. Belki de kocasına yardımcı olması nedeniyle ücret ödenmiyordur. Bu durum onun sigortalı sayılıp sayılmaması konusunda tereddüt yaratabilir. Ancak bu durum Yargıtay’ın bir çok kararında açıklığa kavuşturulmuş ve ücretsiz çalışmanın sigortalı sayılmak için bir engel teşkil etmeyeceği verilen kararlarla istikrar kazanmıştır.
Bu kararlar:
- 9. HD. 18.3.1966 T., 114 E., 2335 K.
- 10. HD. 6.12.1973 T., 5097 E., 2467 K.
- 10 HD. 18.2.1974 T., 1313 E., 2429 K.
- 10. HD. 2.5.1974 T., 2493 E., 3479 K.
- 10. HD. 20.12.1974 T., 6192 E., 7381 K.
Bu kararlardan birini özeti:
"..506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 1475 sayılı İş kanunundan farklı olarak, sigortalı yönünden "ücret" koşulunu öngörmemiştir. Bu husus, anılan Kanunun 3, I/B. bendiyle 78 nci maddesinin 2 nci fıkrasında açıklık ve seçiklikle anlaşılmaktadır..." (10 HD. 18.2.1974 T., 1313 E., 2429 K.)
Sonuç olarak konuyu sorulan soru çerçevesinde özetlersek:
1- Bu kaza işyerinde vuku bulduğundan bir iş kazasıdır,
2- Apartman yöneticisi bu kazada sorumlu ve husumet yönünden muhataptır, adli yönden de tedbirsizlik nedeniyle yaralanmaya sebebiyet verdiğinden cezai sorumluluğu vardır,
3- Kazaya uğrayan kişinin tazminat isteme hakkı vardır,
4- Tazminatın sorumlusu yönetici, fakat yükümlüsü kat malikleridir.
Yorumlar