2010 Yeni Kat Mülkiyeti Kanunu

634 S.lı Kat Mülkiyeti Kanunu - Son Eklenen Şerhler


18 Mayıs 2010 Tarihli Resmi Gazete


Sayı: 27585





Anayasa
Mahkemesi Başkanlığından:





Esas Sayısı    : 2006/159


Karar
Sayısı : 2010/47


Karar Günü
: 24.3.2010





İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara 11. Sulh
Hukuk Mahkemesi





İTİRAZIN KONUSU : 23.6.1965 günlü, 634 sayılı Kat Mülkiyeti
Kanunu’nun 24. maddesinin birinci fıkrasının “… dispanser, klinik, poliklinik
niteliğinde olmayan muayenehaneler bu hükmün dışındadır.” bölümünün,
Anayasa’nın Başlangıç Kısmının altıncı fıkrası ile 5., 10., 12., 17., 20., 35.
ve 41. maddelerine aykırılığı savıyla iptaline karar verilmesi istemidir.


I- OLAY


Tapu kütüğünde mesken olarak kayıtlı bulunan bağımsız
bölümün, tapuda gösterilen amacı dışında kullanılmasının önlenmesi ve söz
konusu bağımsız bölümü muayenehane olarak kullanmakta olan kiracının
tahliyesine karar verilmesi istemiyle açılan davada, itiraz konusu kuralın
Anayasaya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali istemiyle başvurmuştur.


II-
İTİRAZIN GEREKÇESİ


Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:


“Ülkemizdeki en üstteki hukuk normu olarak mer’i 1982
Anayasası, sosyal bir devlet olarak toplumu korumayı esas almış ve toplumun
merkezine ise Türk aile yapısını oturtmuştur.


Anayasamızda yapısal olarak genel ve bireysel menfaat söz
konusu olduğunda genel menfaatin üstün tutulduğu ve gerektiği ölçüde bireysel
menfaatlerin kısıtlanmasına izin verildiği gözlenmektedir.


Bu bağlamda gerek Anayasamızın 35. maddesinde, gerekse de
AİHS’nin 1 No’lu Ek Protokol’ünde mülkiyet hakkı, tartışmasız bir şekilde temel
insan hakları arasında sayılmıştır. Ne var ki mülkiyet hakkının da genelin yani
toplumun menfaatleri ölçüsünde kısıtlanması mümkündür. Buradan yola çıkarak
Anayasamızın gerek 13. maddesinde, gerekse de 35. maddesinde mülkiyet hakkının
kamu yararı amacıyla ve kanunla kısıtlanabilmesi imkanı getirilmiştir.


Yasama organı böyle bir yetkiden yola çıkarak, 634 sayılı
Kat Mülkiyeti Yasası’nın 24. maddesinde mülkiyet hakkına kısıtlama getirmiş
bulunmaktadır. Ancak yasama organı bu kısıtlamayı getirirken Anayasa’nın diğer
hükümlerini göz ardı etmemelidir. Toplum lehine mülkiyet hakkına kısıtlama
getirilirken, toplumun bir kesimine diğer kesimine oranla daha fazla hak ve
imkan getirilmesi, Anayasa’daki “ayrımcılık yasağı” ve “eşitlik” kurallarını
zedeleyecektir. İşte bu nedenle, Kat Mülkiyeti Yasası’nın 24. maddesinin 1.
fıkrasındaki “… dispanser, klinik, poliklinik niteliğinde olmayan
muayenehaneler bu hükmün dışındadır.” cümleciğinin Anayasa’mızın yukarıda
sayılan maddelerine aykırı olduğu düşüncesine varılmıştır.


Şöyle ki;


1. Kat Mülkiyeti Yasası’nın 24. maddesindeki;


“Anagayrimenkulün, kütükte mesken, iş veya ticaret yeri
olarak gösterilen bağımsız bir bölümünde hastane, dispanser, klinik,
poliklinik, ecza laboratuarı gibi müesseseler kurulamaz; kat maliklerinin buna
aykırı sözleşmeleri hükümsüzdür; dispanser, klinik, poliklinik niteliğinde
olmayan muayenehaneler bu hükmün dışındadır.


Anagayrimenkulün, kütükte mesken olarak gösterilen bağımsız
bir bölümünde sinema, tiyatro, kahvehane, gazino, pavyon, bar, kulüp, dans
salonu ve emsali gibi eğlence ve toplantı yerleri ve fırın, lokanta, pastahane,
süthane gibi gıda ve beslenme yerleri ve imalathane, boyahane, basımevi,
dükkan, galeri ve çarşı gibi yerler, ancak kat malikleri kurulunun oybirliği
ile vereceği kararla açılabilir.


Bu karar yöneticinin veya kat maliklerinden birinin istemi
üzerine bütün bağımsız bölümlerin kat mülkiyeti kütüğündeki sahifelerine şerh
verilir”


Düzenlemeyle toplumun ve onun temeline oturtulan ailenin
menfaatleri gözetilerek, kat mülkiyetine tabi bir binada bulunan ve tasdikli
mimari projesine göre mesken niteliğini haiz bağımsız bölümü, hak sahiplerinin
niteliği dışında kullanmalarına kısıtlama getirilmiştir. Bu kısıtlama uyarınca,
bağımsız bölüm maliki, diğer tüm bağımsız bölüm maliklerinin onayını
almaksızın, mesken nitelikli taşınmazını başka amaçlarla ve özellikle işyeri
olarak kullanması yasaklanmıştır.


Gerçekten de Anayasa’nın birçok maddesinde, kişilerin
manevi varlığının geliştirilmesi, toplumun huzuru, ailenin korunması konusuna
çok hassas yaklaşılmış ve özel bir önem verilmiştir.


Yasa koyucu, aile yaşamının sürdürüldüğü alanlarda işyeri
faaliyetlerine son verilmesini, özelde bireylerin genelde ise toplumun
huzurunun sağlanması, işyeri yaşamının getirdiği risklerden uzak tutulmasını ve
güvenliğinin sağlanmasını amaç edinmiş, kamu yararını gözeterek KMK’nun 24.
maddesiyle mülkiyet hakkına bir kısıtlama getirmiştir.


2. Mülkiyet hakkına getirilmiş bulunan kısıtlama mevcut
haliyle, Anayasa’mızın Başlangıç Bölümünün 6. fıkrasında yer alan, “temel hak
ve hürriyetlerden eşit şekilde yararlanma, maddi ve manevi varlığını
geliştirme” kriterlerine aykırıdır.


Kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme
hakkı Anayasa’nın 17. maddesinde de tanınmıştır. Getirilen düzenleme karşısında
Anayasa’nın 17. maddesi de ihlal edilmiştir.


Zira; yasa koyucu bir yandan mesken nitelikli yerlerde
ticari faaliyet yapılmasını, işyeri olarak kullanılmasını yasaklarken,
muayenehane olarak işletilecek işyerleri için bir ayrıcalık getirmiştir. O
halde getirilen bu istisna ile muayenehane olarak kullanılan mesken nitelikli
taşınmazların bulunduğu binalarda oturan ailelerin diğer binalarda oturanlara
oranla “temel hak ve hürriyetlerden eşit şekilde yararlanma, maddi ve manevi
varlığını geliştirme” hakları zedelenmiş olacaktır.


3. Huzurlu ve güvenli bir ortamda yaşama hakkı, bir temel
insan hakkı olarak Anayasa’nın 12. maddesinde tüm bireylere tanınmış olup,
nitelikleri itibariyle dokunulamaz haklar arasında sayılmıştır. O halde
muayenehaneler yönünden getirilen kısıtlama Anayasa’nın 12. maddesine de
aykırıdır.


4. Özel hayatın gizliliği başlıklı Anayasa’nın 20.
maddesinde, dokunulamaz temel insan hakkı olarak, toplum yaşayan tüm bireylere,
özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı getirilmiştir.


Oysa KMK’nun 24. maddesine getirilen istisna ile;
içerisinde muayenehane bulunan binalarda yaşayan bireyler yönünden bu Anayasal
haktan yararlanma hakkı ortadan kaldırılmış ve hakkın özüne dokunulmasına imkan
verilmiştir.


Yasada, muayenehane tabiriyle neyin kastedildiği açık olarak
düzenlenmemiş, Yargıtay içtihatları doğrultusunda, doktor muayenehanelerinin
yanı sıra avukat yazıhaneleri ve mali müşavir gibi büro faaliyetlerinin
yürütüldüğü işyerlerinin de yasa kapsamında olduğu kabul edilmiştir.


Doktor muayenehanelerine hangi tür müşterilerin gideceği
malumdur. Gerçekten de belki de bulaşıcı hastalık riski taşıyan, ya da içinde
bulunduğu rahatsızlık gereği bağırıp çağıran hastaların, mesken nitelikli bir
binaya girip çıkması kişilerin maddi ve manevi varlığı için elbette birer tehdit
ve risk olarak ortaya çıkacaktır. Hipokrat yemini gereği doktorların hastayı
reddetme hakları bulunmadığı da gözetildiğinde tehlikenin varlığı daha net
ortaya çıkacaktır. Öte yandan çok fazla müşterisi bulunan bir doktorun ticari
faaliyet olarak bakkal dükkanından farkı olmayacaktır.


İçtihat hukuku ile muayenehane olarak yorumlanan avukat
yazıhanelerinin işleyişi de apartman sakinleri açısından büyük risk
taşıyacaktır. Zira savunma mesleği niteliği itibariyle çoğu zaman adam öldürme,
gasp vb. ağır suçları, hırsızlık, sarkıntılık ve tecavüz gibi de adi suçları
işleyenleri de savunmayı gerektirmektedir. Doğal olarak bu tür kişilerin,
mesken nitelikli apartmanlara kontrolsüz bir şekilde girip çıkması kişinin
maddi ve

manevi varlığı için birer tehdit olarak karşımıza çıkacaktır.


5. “Mülkiyet hakkı” başlıklı 35. maddesinde, mülkiyet hakkı
kullanımının toplum yararına olamayacağını düzenlemiştir. Oysa mesken nitelikli
taşınmazların muayenehane olarak kullanımına müsaade olunması toplum yararına
açıkça aykırıdır. O nedenle KMK’daki muayenehane istisnası Anayasa’nın 35
maddesinin 3. fıkrasına da aykırıdır.


6. “Ailenin Korunması” başlıklı 41. maddesinde, toplumu
korumayı temel hedefleri arasında saymış, toplumun temeline ise Türk aile
yapısını oturtmuş ayrıca Devlet örgütüne, ailenin huzuru, refahı ve korunması
için gerekli tedbirleri almakla görevlendirilmiştir.


Türk aile yapısı, özel hayatın gizliliğine, masumiyetine,
korunmasına ve güvenliğine çok özel bir önem atfeder. Oysa KMK’nun 24.
maddesindeki muayenehane istisnası ile Türk aile yapısının temeline aykırı
sonuçlar doğuracak bir ortama izin verilmiştir. O nedenle getirilen muayenehane
istisnası Anayasanın 41. maddesine de aykırıdır.


Öte yandan özel hayat ile aile hayatının korunması AİHS’nin
8. maddesindeki;


“Özel hayatın ve aile hayatının korunması


1. Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine
saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.


2. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu otoritesinin
müdahalesi, ancak ulusal güvenlik, kamu emniyeti, ülkenin ekonomik refahı,
dirlik ve düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın
veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir
toplumda, zorunlu olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu
olabilir. “


hükümle de koruma altına alınmıştır.


7. Anayasa’nın “Kanun Önünde Eşitlik” başlıklı 10.
maddesinde; kanun önünde herkesin eşit olduğu, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi
düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilemeyeceği açıkça ifade olunmuştur. Anayasada ayrımcılık yasağının yanı
sıra her hangi bir imtiyaz tanınması da açıkça yasaklanmış, devlet organ ve
makamlarına da bütün işlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uyulması
emredilmiştir.


Oysa KMK’nun 24. maddesinde, her türlü ticarethane ve
işletmeler yönünden mesken nitelikli taşınmazda faaliyet gösterme yasağı
getirilirken, muayenehane istisnası ile ticari faaliyet yürüten belirli bir
zümreye imtiyaz tanınmış ve kanun önünde eşitlik ilkesi ihlal edilmiştir.


Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanun’un 5, 6, 12 ve 43. maddeleri uyarınca muayenehane açma hak ve yetkisi tıp
hekimleri ile diş hekimlerine tanınmıştır.


Muayenehane açma hak ve yetkisi, yasalarda sadece insan
muayenehanesi değil aynı zamanda Hayvan Islahı Hakkında Kanun’un 11. maddesi ve
Veteriner Hekimliği Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile
Odalarının Teşekkül Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanun’un 8. maddesi
uyarınca veteriner hekimlere de tanınmıştır.


Bunun dışında Yargıtay’ın geliştirdiği içtihat hukuku ile
muayenehane kavramı içerisine büro tipi çalışılan diğer işyerleri (avukat
yazıhaneleri, mühendislik büroları vb.) de dahil edilmiştir.


TTK hükümlerine göre ticari kazanç getiren bir işyeri ya
ticari bir işletme, ya da esnaf işletmesidir. TTK 17. maddesi uyarınca, esnaf
işletmesi “İster gezici olsunlar, ister bir dükkanda veya bir sokağın muayyen
yerlerinde sabit bulunsunlar, iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni
çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az
olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildirler” şeklinde tanımlanmıştır. Bu
bakış açısından hareketle, mal veya hizmet satışı yapan bir işyerini işleten
kişi ya tacir, ya da esnaf işletmesinin sahibidir.


Görüldüğü üzere sadece tıp mesleğini icra eden hekim, diş
hekimi ve veterinerlere muayenehane açma hak ve yetkisi tanınmış ve bu mesleği
icra edenlere mesken nitelikli taşınmazlarda işyeri açarak mesleğini icra
yetkisi tanınmış, içtihat hukukuyla büro tipi işyeri açanlar da bu zümreye
dahil edilmiş ve böylelikle Anayasa’nın 10. maddesindeki açıkça yasaklanmasına
rağmen belirli bir zümreye imtiyaz tanınmıştır.


Belirli bir zümreye mesken nitelikli taşınmazda muayenehane
açma hakkıyla tanınan istisna ile esasen diğer kat maliklerinin de mülkiyet
hakkının özüne zarar verilmiştir. Zira işyerleri ile yan yana bulunan mesken
nitelikle taşınmazların kullanım alanı ve yaşam kalitesi bozulmuştur. Böyle bir
durumda AİHS’nin Ek-1 No’lu Protokolünün ihlali de gündeme gelebilecektir.


Yukarıda anılan nedenlerle 634 Sayılı Kat Mülkiyeti
Yasası’nın 24. m. 2. fıkrasındaki “...dispanser, klinik, poliklinik niteliğinde
olmayan muayenehaneler bu hükmün dışındadır” cümleciğinin Anayasa’ya aykırılık
nedeniyle iptali gerektiği düşüncesine varılmıştır.”


III- YASA
METİNLERİ


A- İtiraz
Konusu Yasa Kuralı       


23.6.1965 günlü, 634 sayılı Kat
Mülkiyeti Kanunu’nun, iptali istenilen bölümü de içeren 24. maddesi şöyledir:


“Anagayrimenkulün,
kütükte mesken, iş veya ticaret yeri olarak gösterilen bağımsız bir bölümünde
hastane, dispanser, klinik, poliklinik, ecza laboratuvarı gibi müesseseler
kurulamaz; kat maliklerinin buna aykırı sözleşmeleri hükümsüzdür; dispanser,
klinik, poliklinik niteliğinde olmıyan muayenehaneler bu hükmün dışındadır.


Anagayrimenkulün,
kütükte mesken olarak gösterilen bağımsız bir bölümünde sinema, tiyatro,
kahvehane, gazino, pavyon, bar, kulüp, dans salonu ve emsali gibi eğlence ve
toplantı yerleri ve fırın, lokanta, pastahane, süthane gibi gıda ve beslenme
yerleri ve imalathane, boyahane, basımevi, dükkan, galeri ve çarşı gibi yerler,
ancak kat malikleri kurulunun oybirliği ile vereceği kararla açılabilir.


Bu karar
yöneticinin veya kat maliklerinden birinin istemi üzerine bütün bağımsız bölümlerin
kat mülkiyeti kütüğündeki sahifelerine şerh verilir.”


B-
Dayanılan Anayasa
Kuralları                 


Başvuru kararında Anayasa’nın Başlangıç Kısmının altıncı fıkrası ile 5., 10., 12., 17., 20., 35.
ve  41. maddelerine
dayanılmıştır.


IV- İLK İNCELEME           


Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca, Tülay
TUĞCU, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet
ERTEN, A. Necmi ÖZLER, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ve Osman
Alifeyyaz PAKSÜT’ün katılımlarıyla 12.12.2006 gününde yapılan ilk inceleme
toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine
oybirliğiyle karar verilmiştir.      V- ESASIN İNCELENMESİ     


Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor,
itiraz konusu kural, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile
diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:


1- Kuralın Anlam ve Kapsamı


634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 24. maddesinin birinci
fıkrasında, anagayrimenkulün kütükte mesken, iş veya ticaret yeri olarak
gösterilen bağımsız bir bölümünde yapılması kesin olarak yasaklanan işler
sayılmış; ikinci fıkrasında ise kat malikleri kurulunun oybirliğiyle vereceği
kararla açılabilecek olan yerler belirtilmiştir. Maddenin birinci fıkrasına
göre, “Anagayrimenkulün, kütükte mesken,
iş veya ticaret yeri olarak gösterilen bağımsız bir bölümünde hastane,
dispanser, klinik, poliklinik, ecza lâboratuvarı gibi müesseseler kurulamaz;
kat maliklerinin buna aykırı sözleşmeleri hükümsüzdür.”
Yasakoyucu, genel
kuralı bu şekilde saptadıktan sonra, buna bir istisna getirmiş ve fıkranın
sonunda “dispanser, klinik, poliklinik
niteliğinde olmıyan muayenehaneler bu hükmün dışındadır.”
kuralına yer
vermiştir. Böylece, anagayrimenkulün, kütükte mesken, iş veya ticaret yeri
olarak gösterilen bağımsız bir bölümünün dispanser, klinik, poliklinik
niteliğinde olmayan “muayenehane” olarak kullanılması, başkaca bir izne ve
işleme gerek olmaksızın doğrudan yasadan kaynaklanan bir yetkinin kullanımı
çerçevesinde mümkün kılınmıştır.


Yasada yer alan muayenehane kavramının, uygulamada avukat
yazıhanelerinin yanında mali müşavirlik veya mühendislik bürolarını da
kapsayacak şekilde geniş yorumlandığı görülmektedir.


634 sayılı Yasanın 24. maddesinin
ikinci fıkrasında ise, kat malikleri kurulunun oybirliğiyle vereceği kararla
açılabilecek iş ve ticaret yerleri gösterilmiştir. Buna göre, “Anagayrimenkulün, kütükte mesken olarak
gösterilen bağımsız bir bölümünde sinema, tiyatro, kahvehane, gazino, pavyon,
bar, kulüp, dans salonu ve emsali gibi eğlence ve toplantı yerleri ve fırın,
lokanta, pastahane, süthane gibi gıda ve beslenme yerleri ve imalâthane,
boyahane, basımevi, dükkân, galeri ve çarşı gibi yerler, ancak kat malikleri
kurulunun oybirliği ile vereceği kararla açılabilir.”


2- Anayasa’ya Aykırılık Sorunu


İtiraz başvurusunda, kat maliklerinin oybirliğiyle
alacakları bir karar olmaksızın mesken nitelikli bir bağımsız bölümde herhangi
bir iş veya ticaret yerinin açılması mümkün olmadığı halde, itiraz konusu kural
uyarınca, kat maliklerinin kararına bağlı olmaksızın meskende muayenehane
açılabilecek olmasının, muayenehane sahiplerine imtiyaz tanınması anlamına
geldiği ve bu durumun Anayasanın 10. maddesine aykırı olduğu; keza mesken
nitelikli bir bağımsız bölümde muayenehane işletilmesi halinde ortaya
çıkabilecek, hastalık bulaşması riski, gürültü, insan yoğunluğu vb. istenmeyen
durumlar nedeniyle diğer kat maliklerinin, özel
hayatın ve aile hayatının gizliliği hakkı
, mülkiyet hakkı, maddi ve
manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı
, haklardan eşit olarak yararlanma hakkı gibi bir kısım haklarının
Anayasaya aykırı olarak sınırlandırıldığı ileri sürülmüştür.


Anayasanın 10. maddesinde “Herkes, dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep
ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. (…) Hiçbir
kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. (…)
” denilmektedir.


Anayasa’nın 10. maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi ile
eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmektedir. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı
durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme tabi tutulmalarını sağlamak ve
kişilere yasalar karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını
önlemektir. Durum ve konumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar
için değişik kuralları gerekli kılabilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı
hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa eşitlik ilkesi ihlal edilmiş
olmaz. Nitelik ve durumları özdeş olanlar için yasalarla değişik kurallar
konulamaz.


Yasal düzenlemeler yapılırken, yasanın kapsamına
girebilecek kişiler, varlıklar ve olgular yönünden bir takım sınıflandırmalar
yapılması ve buna bağlı olarak sözü edilen kişi, varlık veya olgulardan
hangilerinin bu düzenlemelerin kapsamına dahil edileceği noktasında karar verilmesi
kaçınılmazdır. Sorun, sözü edilen bu sınıflandırmaların hangi durumlarda haklı
görülebileceğidir. Kanunların, eşitlik
ilkesine aykırı olmadığını söyleyebilmek için, sınıflandırmanın anlaşılabilir
bir farklılığa dayanması, sınıflandırmanın kanunun amacıyla ilişkili, akla
uygun ve adil olması, nedensiz, haksız, keyfi olmaması gerekir.


Yasa koyucu, itiraz konusu kuralla, meskenlerde hastane,
dispanser vb.lerinin açılmasını uygun görmemiş buna karşılık kat mülkiyetine
tabi bağımsız bölümde muayenehane açılabilmesine izin vermiş, doktor
muayenehanelerini diğer iş veya ticaret yerlerinden ayırarak bunları farklı
nitelikte değerlendirmiştir. Yapılan bu sınıflandırmanın haklı bir nedene
dayanmadığı, makul olmadığı, nedensiz olduğu, benzer durumda bulunanları
kapsamına almadığı söylenemez. Aksine, yasa koyucunun, çeşitli sosyal ve
ekonomik verilerden ve gereksinimlerden hareket ederek doktor muayenehanelerini
diğer iş ve ticaret yerlerinden ayrı bir kategoriye koyma ihtiyacını hissetmiş
olduğunun kabulü gerekir.


Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasanın 10.
maddesine aykırı değildir. Başvurunun reddi gerekir.


Kuralın Anayasanın Başlangıç Kısmının altıncı fıkrası ile 5., 12., 17., 20., 35 ve 41. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.


VI- SONUÇ


23.6.1965 günlü, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 24.
maddesinin birinci fıkrasının “ … dispanser, klinik, poliklinik niteliğinde
olmıyan muayenehaneler bu hükmün dışındadır.”  bölümünün Anayasa’ya aykırı
olmadığına ve itirazın REDDİNE, 24.3.2010
gününde OYBİRLİĞİYLE karar
verildi.  










<> <>   <>   <>   <> <> <>   <>   <>   <> <> <>   <>   <>   <> <> <>   <>   <>   <> <> <>   <>   <>   <> <> <>   <>   <>   <> <> <>   <>   <> <> <>   <>   <>   <>   <> <>

 
Başkan

 
Haşim KILIÇ

 

 
Başkanvekili

 
Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 
Üye

 
Fulya KANTARCIOĞLU

 

 


 

 


 

 


 

 
Üye

 
Ahmet AKYALÇIN

 

 
Üye

 
Mehmet ERTEN

 

 
Üye

 
Fettah OTO

 

 


 

 


 

 


 

 
Üye

 
Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 
Üye

 
Şevket APALAK

 

 
Üye

 
Serruh KALELİ

 

 


 

 


 

 


 

 
Üye

 
Zehra Ayla PERKTAŞ

 

 
Üye

 
Recep KÖMÜRCÜ

 






 
 

 
 
 

Yorumlar

Popüler Yayınlar