KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVALARI İDARİ YARGIDA GÖRÜLECEK

Uyuşmazlık mahkemesi 2011/238 E. 2012/63 K sayılı ve 9.4.2012 tarihli kararı ile taşınmaza hukuki el atmanın varlığı halinde kamulaştırmasız el atma davasının idari yargıda görüleceğine karar verdi. Davaya konu olayda davacılar, “taşınmazlarını 1/1000 ölçekli uygulama imar planında park alanı olarak ayrıldığını, 1987 yılından bu yana çok uzun süredir park alanı olarak düzenleme yapılmadığını ve kamulaştırılmadığını, taşınmazda inşaat yapma olanağı bulunmadığından kamulaştırmasız el atma şartlarının oluştuğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay Beşinci Hukuk Dairesi kararlarında, taşınmaza fiilen el atılmasa da imar planı gereğinin uzun yıllar yerine getirilmemesi halinde kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiğinin kabul edildiğini öne sürerek kamulaştırmasız el atma nedeniyle” adli yargı yerinde kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açmıştır.
Davalı idare vekilince, süresinde verilen ilk itiraz dilekçesinde, müvekkili idarenin idari niteliği ve varsa eylemlerinin de idari eylem niteliği taşıdığı ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuştur. Dosyaya bakan Bakırköy 3.Asliye Hukuk Mahkemesi bu talebi reddedince davalı idare, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiş ve bunun üzerine dosya Uyuşmazlık mahkemesine gönderilmiştir.
Uyuşmazlık mahkemesi kararına göre: “Olayda, imar planının uygulaması sonucu, uyuşmazlığa konu parsellerin imar planında park alanında kaldığı, uzun süredir park alanı olarak düzenleme yapılmadığı, kamulaştırılmadığı, taşınmazda inşaat yapma olanağı bulunmadığı; kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenilmesi gerektiğinin iddia edildiği; davanın konusunun, davalı idarece 3194 sayılı Kanunu uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planlarında yeşil alan olarak yer alan davacılara ait taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir”.
Uyuşmazlık Mahkemesinin bu kararını basit bir görev ayrımına ilişkin karar şeklinde küçümsememek gerekiyor. Zira fiilen el atılmamış olsa bile uzun süredir imar planında yeşil alan, park vs. gibi kamuya ayrılmış olması sebebiyle taşınmazdan yararlanamadıkları için kamulaştırmasız el atma davası açmış olanların davaları bu kez görev nedeniyle reddedilecek, bu yüzden karşı tarafın vekalet ücretini ödeyecek ve en kötüsü de tekrar dava açmak zorunda kalacaklardır. Kararın diğer bir sakıncalı boyutu ise idari yargı da kısmı dava açılamayacak olmasıdır. Adli yargıda dava değerinin dava açılırken tespit edilmesi mümkün olmuyorsa belirsiz alacak davası şeklinde dava açıp, bilirkişi incelemesi sonrasında tespit edilen miktara göre dava değerini islahla arttırmak mümkün iken idari yargıda bu mümkün değildir.

Uyuşmazlık Mahkemesi kararları bağlayıcı olduğundan bu karara uymak gerekmektedir. Sonuç olarak taşınmazları uzun süredir imar planlarında okul alanı, yeşil alan vs. gibi kamu donatılarına ayrılmış olmasına rağmen idare tarafından kamulaştırma işlemi yapılmadığında fakat aynı zaman idare tarafından da herhangi bir yapı da tesis edilmediği diğer bir değişle fiilen atılmadığı, takdirde kamulaştırmasız el atma davaları idari yargıda tam yargı davası şeklinde görülecektir.

Yorumlar

Popüler Yayınlar