Aylık 10.000 TL maaş ister misiniz?

Bu günkü medeniyet para ve bilim sayesinde olmuştur. Para
olmasa hiçbir şey olmazdı. Ona sahip olmak isteyen insanlar nelerden faz
geçmiyor ki? Sayısal loto, şans oyunları, iddia, milli piyango, at yarışları,
bahisler, yarışmalar, sizlere çok para kazanmanız için birkaç yolar dan birkaç
tanesi. Neden ülkemizde bunlara çok ilgi var. Hep aklımızda kısa yoldan köseyi
dönmek düşüncesi var. Toplum olarak kolay para kazanmak isteriz. Üşenir iz hemen
olsun isteriz. Yok öyle emek, çalışmak, mücadele, sabır, öğrenmek, planlamak,
alın teri dökmek uzun iş. Kim yapacak bunları?
İş hayatımızda da aynı pazarlama ve satış işlerinin çoğunda
firmalar sabit bir aylık ve prim önerirler. Hem de çok büyük kurumsal firmalar.
Sana bin lira + çok iyi çalışırsan primlerden de aylığın on bin tl gelir derler.
Ancak kimse ilgilenmez. Sabit aylık her zaman bize göre daha mantıklıdır. Az
olsun garanti olsun. Ama aylık sana on bin TL bu kadar da hedefin var
bunu tutturmasan aylığından düşeriz diye bir teklif gelse ya hiç kabul etmezler
ya da hedefi tutturmak için çok çalışırlar. İşin içine korku faktörü girmiştir.
Tabi elaman bula bilirlerse.
Kendi iş yerimizi kurduğumuzda da aynı en kısa zaman da
milyoner olmak isteriz. Hemen en kısa zamanda bizim o kadar bekleyecek zamanımız
yok. Kazanmadan harcamaya başlarız 1 ay çalışırız 1 yılda kazandığımız parayı
harcarız. Nasıl olsa bir işimiz var. Bir firmaya işe alındığımız zamanda hemen
en üst görev ve en yüksek maaş talep ederiz. Sıfırdan başlamak ve kademe kademe
yükselmek bize göre mi 2 yılda müdür olmasak iş den ayrılırız. Üstelik biz
olmasak firma iflas eder.
Güven ne sevgi konusunda da aynı sorunumuz var. Hemen
tanımadan, araştırmadan güveniriz Yapamayacağı sorumluluklar yükler ve çok büyük
beklenti içine gireriz. Bizler insanın yürümesinde ve konuşmasında tanırız.
İnsan sarrafıyız. Ya hiç güvenmeyiz ya da sonuna kadar güveniriz. Dürüştür,
çalışkandır, iyidir bize göre. Beklentilerimiz yüksek tutuğumuz için beklenmedik
olaylar ile basa gelir zamanla ortaya çıkar. Kızgınlık, hayal kırıklığı ve
üzüntüler ve kavgalar. Al sana iyi niyet, tecrübe, sarraflık hani biliyordun?
Ondan sonra kendi kendimize dert yanarız bunu beklemezdim, sana güvenmiştim gibi
edebi kelimeler. Hele ikili ilişkilerde tam bir yıkım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder