Tarihi Eserler Korunmalı, Ama Nasıl?
Tarihi Eserler Korunmalı, Ama Nasıl?
Tarihi eserler bir ülkenin, aynı zamanda da insanlığın ortak hazinesidir. Aynı kültürler, diller gibi… Bu eserlerin kimin zamanında yapıldığının, yaptıran medeniyetin, yapan mimarın milliyetinin, dininin hiç de önemli olmaması gerekir.
Ulvi Özcan
Bu eserler birer kültür mirasıdır. Ülkemizde uzun yıllardır tarihi eserlerin hak ettikleri ilgiyi görmediklerini hep birlikte görüyoruz… Çocukluk yıllarımda akrabalarımın oturduğu Üsküdar - Bağlarbaşı’na çok gider, kalırdım… Hatırladığım; her tarafta büyük bahçeli, bahçesinde bin bir çeşit ağaçların bulunduğu köşklerin, konakların adeta “ölümü bekler” bir halde yıkılmayı bekledikleriydi. Sonrasında ülkemize özel bir taahhüt sistemi olan “daire karşılığı inşaat” anlaşmaları geldi. Dalga dalga yayılan bu sistemde inşaat işçiliğinden, kalfalıktan sınıf atlayan müteahhitler güzelim konakları, köşkleri yıkarak beş katlı-on daireli binaları yapıp; bir daireyi toprak sahibine verdiler. Bir daireyi alan toprak sahibinin; çatısı akan, tamiratı bitmeyen tarihi eserden kurtulup, gıcır-gıcır bir daireyi aldığında mutluluğunu ballandıra-ballandıra eşine-dostuna anlattığını çok iyi hatırlıyorum.
İlerleyen zamanlarda bu işe el atıldı ve en azından tarihi eserlerin yerine yeni-kimliksiz bina yapımının önüne geçildi. Daha önceleri de tarihi eserlerin korunması ile ilgili çeşitli mevzuat hükümleri olmakla birlikte; 21.07.1983 tarih ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile ilgili kapsamlı koruma düzenlemeleri yapılmıştır. Bu yapılarda yaşayan insanların bilinç düzeyi yükseltilerek, bu konularda eğitilerek interaktif bir şekilde dahil edilmediği ve sadece “sen yap ben denetleyeceğim…” mantığında koruma çalışmaları sadece eski eserlerin kıyımını azaltmış, bir envantere kavuşmasını sağlamış, ancak yine de yetersiz kalmıştır. Rantın yüksek olduğu bölgelerde tarihi eserlerin yıkılarak otopark yapıldığını, boş bırakılan evlerin içine sığınan tinerci çocuklardan yangınlar çıktığını görüyoruz, duyuyoruz…
Tarihi eserlerin korunması, yenilenmesi ile ilgili vergi-harç muafiyetleri, belli bir bedel TOKİ desteği, Orman Bakanlığı’ndan ağaç tahsisi gibi destekler olmasına rağmen; bu destekler yetersiz kalmakta, toplam yenilenen eski eserlerde bu kaynakların (desteklerin) kullanımı prosedürel - bürokratik zorluklar nedeniyle düşük oranlarda kalmaktadır.
Bu anlamda hem tarihi eserlerin, hem de mülkiyet hakkının korunması için birtakım özendirici önlemlerin alınmasının gerektiğini, bu teşviklerin sadece maddi boyutla sınırlayıcı kalmayıp tüketicinin tarihi eser bilincini arttırmaya yönelik çalışmalar yapılması gerektiğini düşünüyorum. Örneğin Fransa’da, İngiltere’de veya İspanya’da tarihi eserlerin nasıl korunduğu ile ilgili bir belgesel çekmek isteyene teşvik verilebilir, özendirilebilir. Veya akademik çalışma yapacak bir Mimarlık Restorasyon Bölümü öğrencisinin araştırma çalışması desteklenebilir. Tarihi eserlerin yoğun olduğu bölgelerde yapılan çarpık yapıların yerine aritmetik özendiriciliklerle (teşvik, vergi muafiyeti, vb.) hastane, okul, yaşlı ve çocuk evleri, kültür merkezleri, kütüphane, müze, spor salonu, vb. yaşam alanı yapılar yapılabilir. Bu yapıların özel girişimciler tarafından veya devlet tarafından yapılması önemli değil; önemli olan konunun istismar edilmeyeceği şekilde bir yasal düzenlemenin yapılması ve caydırıcılıkla ilgili cezaların maddi-manevi el yakıcı şekilde olmasıdır. Aile mirası eski eserlerden birini aile içinden birinin alması durumunda diğer mirasçılara ödenecek hisseler için kredi kullandırılması, bu kredilerin faiz oranlarının düşüklüğü, vadelerinin uzunluğu, vergi ve harçlardaki teşvik ciddi anlamda bir özendiricilik olacaktır. Bu örnekler çoğaltılabilir.
İnanıyorum ki tarihi eserlerimizin yenileme çalışmalarında “yapamazsın, edemezsin, bu evrak olmamış, bugün git yarın gel, bu tür bir belge getireceksin, vb.” türden prosedürel uzatmalar, bıktırıcılıklar yerine; kolaylaştırıcı, özendirici düzenlemeler yapıldığı takdirde çevremizde çok daha fazla sayıda yaşanan tarihi eser bina göreceğiz ve bundan mutlu olacağız. Ama öncelikle konunun geniş perspektifli bir bakışa ihtiyacı var. Umut ediyorum ki bu düzenlemeler de yakın tarihlerde olacaktır.
Ulvi Özcan
Bosforce Yönetici Ortağı
Yorumlar