KAT KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMELERİNDE DİKKAT EDİLECEK KONULAR

KAT KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMELERİNDE DİKKAT EDİLECEK KONULAR

     Ya boş  bir arsaya bina yapılması veya var olan bir binanın yeniden yapılması için müteahhit
(yüklenici) veya inşaat  şirketleri ile arsa sahipleri kat karşılığı inşaat sözleşmeleri yaparlar. Bu
sözleşmeler özensiz hazırlandıysa veya uzmanlardan yardım alınmadıysa inşaat aşamasında pek
çok sıkıntı yaşanır. Sonunda inşaat şirketi veya müteahhit ile arsa sahipleri mahkemelik olur veya
inşaatın bitmesi sürüncemede kalır.  
Arsa sahibi ile müteahhit arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi; arsa sahibinin kendisine
devredeceği belirli arsa payı veya daireye karşılık, müteahhidin kendi malzemesiyle arsa üzerine
bağımsız bölümler inşa ederek, bir bina meydana getirmeyi taahhüt ettiği sözleşmelerdir.  
Kat karşılığı inşaat sözleşmesinde arsa sahibi inşaatın karşılığında bir gayrimenkul hissesi
devretmeyi üstlendiği için bu sözleşmeler tapu dairesince veya noterlikçe düzenlenmelidir. Bu
şart, Borçlar Kanunu madde 237, Türk Medeni Kanunu madde 706, Noterlik Kanunu madde 60
ve Tapu Kanunu’nun 26. maddesi gereği yasal zorunluluktur. Yargıtay’ın yerleşik görüşü de bu
doğrultudadır
1. Şekil şartına uygun yapılmayan sözleşmeler hukuken geçerli değildir. Ancak bu
geçersiz sözleşmeye rağmen inşaatın çoğu bitmişse, arsa sahibi “bu sözleşme geçersiz, ben
arsayı veya daireyi vermiyorum” diyemez. Bu geçersizlik işin başında veya ortasına yakın bir
aşamada ileri sürülebilir, işin çoğu bittikten sonra kötü niyetli olarak “bu sözleşme geçersiz”
denemez.Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin yapılabilmesi ve sözleşmenin uygulanabilmesi için öncelikle
inşaat yapılacak arsanın, üzerine inşaat yapılmaya müsait olması gerekmektedir. Bunun için de
arsanın imara uygun olması gerekir. Bu vasıfta değilse bununla ilgili olarak yapılan sözleşme de
başından itibaren geçersiz sayılacaktır

2. Bunun yanı sıra,  inşaatın yapılacağı arsaya sözleşmede
kararlaştırılan miktarda bağımsız bölüm inşasının da mümkün olması gerekir. Bu nedenle
anlaşmadan önce belediyeden imar durumu çıkarılıp buna göre sözleşme  şartları
kararlaştırılması faydalı olacaktır. Sözleşmede, proje ile inşası gerçekleştirilecek bağımsız bölüm,
miktar (m2) ve konum paylaştırılmasının detaylı olarak yapılması ileride oluşabilecek
uyuşmazlıkların çözümünde yararlı olacaktır.  
                                                           
1. Y. 15. HD. 11. 07. 2005 tarih, 2004/5895 E.,2005/4170K. nolu kararı. 2 YHGK. 06.10.2004 tarih, 2004/13‐420 E., 2004/443 K. nolu kararı.
2. Sözleşmeye konu inşaatın başlayabilmesi, inşaat projesi çizilerek belediyeye tasdik ettirilmesine
bağlıdır. Sözleşmede ayrıca bir düzenleme bulunmuyorsa, belediyeye başvurma yükümlülüğü
arsa sahibine düşer. Ruhsat alınması müteahhide bırakılmışsa bu hususun da ayrıca sözleşmede
belirtilmiş olması ve arsa sahiplerinden gerekli vekaletlerin alınmış olması gerekmektedir.  
İnşaat süresi, sözleşmede başka şekilde bir düzenleme yoksa, genelde belediyeden inşaat ruhsatı
alınması sonrasında işlemeye başlar. Bu nedenle ruhsat alınması için, sözleşmede mutlaka belli
bir süre gösterilmiş olmalıdır. Aksi takdirde yüklenici tarafından inşaatın başlangıcı sürüncemede
bırakılarak, arsa sahiplerinin mağdur olmalarına sebebiyet verilebilir.  İnşaatın kararlaştırılan
sürede bitirilememesi halinde ne gibi müeyyidelerin uygulanacağı da sözleşmede belirtilmelidir.
Sözleşmeye göre ya başlangıçta bir bölüm arsa tapusunun inşaat  şirketine devri yapılır veya
inşaatın belli aşamalarında müteahhide kat irtifaklı tapu ile daire verilmesi mümkün olabilir.
Müteahhit hak ettiği daireleri satarak, inşaata devam edebileceğinden, bu yöndeki gecikme
onun işi zamanında bitirmesine engel olabileceği gibi, müteahhide iş sonunda verilmesi gereken
bağımsız bölüm tapularının başlangıçta verilmesi de arsa sahibi, yönünden riskli bir işlem
olacaktır.  İdeal olan inşaatın gerçekleşme oranına göre belli aşamalarda tapu verilmesidir.
Başlangıçta tapular verilirse müteahhidin bunları sattıktan sonra işi yarım bırakıp gitmesi
durumunda hem arsa sahipleri, hem de daire alanlar zor durumda kalmaktadırlar. Bu durum
özellikle ekonomik kriz dönemlerinde sıkça görülmektedir.  İnşaat maliyetleri ve yapılacak
bağımsız bölümlerin tahmini değerleri belirlenerek inşaatın belli aşamalarında bir veya birkaç
bağımsız bölümün tapusunun verileceği kararlaştırılabilir. İdeal olan son bir veya iki bağımsız
bölüm tapusunun müteahhit tarafından oturma izni alınmasından sonra verilmesidir.  
Sözleşme hükümlerinde kat irtifakı tesisinin, ne zaman ve sözleşmenin hangi tarafınca
yapılacağı, bununla ilgili harç ve masrafların kime ait olacağı açık olarak belirtilmelidir. Yine
inşaat süresince emlak vergilerinin kim tarafından ödeneceği, SGK primlerinin kime ait olacağı, iş 
kazası durumunda arsa sahibinin sorumluluğa ortak olup olmayacağı gibi hususlar da
sözleşmede yer almalıdır.
Sözleşmede yapılacak inşaatın kalitesi, kullanılacak malzeme, ortak yerler ve arsa sahibine ait
dairelerin ne  şekilde inşa edileceği ayrıntılı  şekilde açıklanmalıdır. Bu konuda, uzman bir heyet
oluşturularak, inşaatta kullanılacak malzeme detaylı olarak hazırlattırılıp, sözleşme eki olarak
kabul edilmesi oldukça faydalı olacaktır. Bu gibi detaylar üzerinde sözleşme ile ne kadar ayrıntılı
düzenlemeler yapılırsa ilerde taraflar arasında çıkabilecek olası uyuşmazlıklar da o nispette
azalacaktır. Yüklenicinin arsa sahibine düşen daireleri iskan (oturma) ruhsatının alınması ile
teslim edeceği de düzenlenmelidir.


3. Sözleşme yükümlülüklerini  yerine  getirmeyen tarafa ilişkin cezai şartlar da tarafların haklarını
güvence altına almak için bir yoldur. Yine sözleşmenin fesih edilmesi, inşaatın yarım kalması
halinde arsa sahibinin hakları, inşaat  şirketinin yapılan inşaata ilişkin arsa sahibinden ne
alabileceği, başka bir müteahhitle inşaata nasıl devam edileceği kat karşılığı inşaat
sözleşmesinde ayrıntılı olarak düzenlenmelidir.
Yıkılan binaya ilişkin ve inşaat süresince yapılacak kira yardımlarına ilişkin teminat verilmesi veya
alınması da bu tip sözleşmelerdeki en önemli konulardandır.
İnşaat sözleşmelerindeki bir başka önemli konu, inşaat bittikten sonra binanın veya sitenin nasıl
yönetileceğine ilişkin yönetim planının nasıl hazırlanacağıdır.  İnşaat  şirketleri yapılan işlemler
için vekalet aldığından, ellerinde bulunan bir “yönetim planı”nı tapuya işletirler. Oraya özgü bir
yönetim planı hazırlanmadığından, bina bitip oturmaya başlanınca masraflarla veya ortak
yerlerin kullanılması ile ilgili birçok can sıkıcı sürprizle karşılaşılabilir. Bu yüzden mutlaka
sözleşmeye yönetim planının taraflarca birlikte hazırlanacağı yönünde düzenleme koyulması ve
yönetim planı için konunun uzmanlarından yardım alınması gereklidir.
Sonuç olarak, kat karşılığı inşaat sözleşmesindeki bu konular uzman kişilerden yardım alınarak
hazırlanmalı ve tüm olasılıklar düşünülerek ayrıntılı düzenlemeler içermelidir.  

Yorumlar

Popüler Yayınlar