Emlak dünyası, tapu mevzuatı ve tapu da yapılan işlemler hakkında bilgi, kişisel gelişim makale ve yazılarınız içerir.
12 Kasım 2011 Cumartesi
FİKİRTEPEYE ATAŞEHİR MODELİ
FİKİRTEPEYE ATAŞEHİR MODELİ
İstanbul’un gecekondu bölgelerinin en eskilerinden ve deprem riski altında olan Fikirtepe’ye piyango vurdu. 100 bin kişinin yaşadığı mahalle yıkılıp yeniden yapılacak. Yollar genişleyecek. Bölge Ataşehir’e benzeyecek. / 2011090723
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın Deprem Dönüşüm Projesi’yle ilgili “Yıkılma riski olan apartmanını yıkana daha fazla kat izni vereceğiz” dedi ve Bakırköy ile Fikirtepe’yi örnek gösterdi. Topbaş’ın önerdiği ‘Arazi vatandaştan, müteahhit masrafı belediyeden’ formülü Kadıköy’e bağlı Fikirtepe’de büyük yankı buldu. 1950 yıllarında başlayan göç dalgasıyla kurulan ve daha çok Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden göç alan Fikirtepe şimdi bu konuyu konuşuyor. Peki Fikirtepe neden bu kadar önemli? Depremde neden risk taşıyor?
100 bin kişi var, hastane yok
Yaklaşık 100 bin kişinin yaşadığı, Fikirtepe, Dumlupınar ve Eğitim Mahalleleri’nden oluşan bölgede çarpık yapılaşma hakim. 50 yıl içinde kaçak olarak yapılan binalara 1990’lı yıllarda af çıktı. Şu anda binaların mülkiyet problemi bulunmuyor. Ancak kaçak olarak yapıldığı için neredeyse hiçbirinin mühendislik projesi de bulunmuyor. Hatta bir çoğunun temeli bile açıkta. Fikirtepe Mahellesi’nde okul bile yok. 3 mahallenin tümüne bakıldığında ne bir sağlık ocağı ne de hastane var. Yeşil alan ya da park deseniz onlar da yok. Yollar o kadar dar ki çöp kamyonu bile bazı sokaklara giremiyor.
Yeni Ataşehir olacaklar
Peki yeni düzenleme ne olacak? Özetle yeni projenin hedefi yeni bir Ataşehir yaratmak. Bu konuda İBB Bölgesel İmar Planı yaptı ve önümüzdeki ay bu plan İBB Meclisi’ne gelmesi bekleniyor. Yeni imar planlarında parseller birleştireliyor ve siteler kurularak yüksek binaların yapılmasına izin veriliyor. Binalara yükseklik izni verilirken yollar genişletiliyor, sağlık tesisi, eğitim ve park alanları yaratılıyor. 1/5000’lik Nazım İmar Planları’nın İBB Meclisi’nden geçmesinden sonra da geriye vatandaşların bir araya gelerek anlaşmalarına sıra geliyor.
‘Daha doğru binalar yapacağız’
İBB Başkanı Kadir Topbaş konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı, “Fikirtepe’de yoğun bir yapılaşma var. Buradaki düzenlemelerde biz parsel alanlarını daha büyüterek imar adaları şekline getireceğiz. 3 bin, 4 bin, 5 bin metrekareye çıktığında daha fazla imar imkanı vereceğiz. Böylece bunlar birleşerek daha güzel, büyük yapılar daha güvenli yapılara dönüşebilecek. Yolları genişleterek, altına otoparklar yaparak daha güvenli yapılara dönüşebilecek. İsteyen vatandaşlar binalarını kat karşılığı yeniden yapacak. İlçe belediyelerine başvurmaları yeterli. Kendi kaynağı varsa kendisi yapacak, veya Kiptaş’la ya da TOKİ ile anlaşacak. Parsellerin büyümesi lazım. Artık 150, 200, 300 metrekare bu olmaz. Doğru binalar, daha bahçeli, yapılar haline getirecek bir sistemi oluşturmak istiyoruz.”
Fikirtepe, Kadıköy Belediyesi’ne bağlı. Kadıköy Belediye Başkanı CHP’li Selami Öztürk, Topbaş’ın bu projesine tam destek verdiğini açıkladı: “Fikirtepe’de mevcut durum, müteahhitlerin yeni bina yaparak onların da para kazanmasına imkan sağlamıyor. bu yüzden yeni imar uygulaması şart. Kent rantının kentliyle paylaşılması gerekiyor. Kadir Topbaş’ın bu yeni önerisiyle eski ve yıkılma tehlikesi olan yapı stoğunu yenilemek mümkün. Ancak Kadir Bey’in bu projeden vazgeçmemesini istiyoruz. Odalar ve bürokratlar projeye karşı çıkabilir. Ama insan hayatı burada önemli olan. Burada ne okul ne sağlık ocağı ne hastane ne de park var. Hepsini yapmak mümkün.”
Bu proje mahalleyi kurtaracak
Fikirtepe Mahalle Muhtarı Halil Erdoğan “Fikirtepe 2005 yılından bu yanan imarsız ve burada yaşayan herkes imarın çıkmasını bekliyor. Kadıköy’e, Bostancı’ya ya da Üsküdar’a çok yakın bir noktadayız. Çevre yolu, hastaneler, çoğu minibüs ve otobüs hattının geçtiği durakları ile Fikirtepe çok merkezi bir yerde. Avrupa yakasına giden insanlar araçlarını burada bırakıp metrobüsle karşıya geçiyorlar. Ancak bu Fikirtepe’nin 1000’lik planı bile yok. Kadir Topbaş’ın projesi bizi kurtaracak projedir. Arsalar ne kadar büyür ve birleşirse o denli büyük apartmanlar inşa edilecek.” -VatanHaber kaynağı : İstanbul Kadıköy Belediyesi
11 Kasım 2011 Cuma
2012 ARNAVUTKÖY İMAR PLANI PROJELERİ
2012 ARNAVUTKÖY İMAR PLANI PROJELERİ
Arnavutköy Belediyesi Hadımköy I. Etap imar planlarının tamamlandı Çilingir Mahallesi Nazım İmar Planı donatı alanlarında kalan şahıs parsellerinin yeniden değerlendirilmesi talebi yapıldı.
2008 yılında İstanbul’un dördüncü büyük yüzölçümüne sahip ilçesi olma özelliği yanında geniş su havzaları ve orman arazileri ile dikkatlerin üzerinde yoğunlaştığı bir ilçe Arnavutköy. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ilçenin makro imar planlarını büyük oranda tamamladı. Arnavutköy Belediyesi de 1/1000’lik uygulama imar planlarını tamamlayıp hızla kendi meclisinden geçirdi.
Bilindiği üzere Hadımköy Bölgesi 1/1000 ölçekli uygulama imar planı 2007 nisan ayında İSKİ görüşüne ve üst ölçekli planlara aykırı olduğu gerekçesi ile İstanbul 9. İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Bunun üzerine Büyükşehir Belediyesi Hadımköy Sanayi Bölgesi Nazım İmar Planını hazırladı. 1/5000 ölçekli plan İstasyon Mahallesi, Ömerli Mahallesi, Deliklikaya Mahallelerine yönelik olarak hazırlandı. Arnavutköy Belediyesi de 1/1000 ölçekli Hadımköy Sanayi Bölgesi 1. Etap Uygulama İmar Planı’nı 2011 Mart ayında meclisten geçirdi.
Hadımköy Konut Alanları Çalışmaları Başladı
Arnavutköy Belediyesi, Hadımköy I. Etap imar planlarının tamamlanmasının ardından aynı bölgede II. Etap Uygulama İmar planı çalışmalarına başladı. Geçtiğimiz mayıs ayında da kendi meclisinden planı geçiren Arnavutköy Belediyesi, Hadımköy’deki imar uygulamalarına izin verdi. Bu arada İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hadımköylülerin merakla beklediği konut alanlarını kapsayan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı üzerinde çalışmalarını yürütüyor. Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmalarının tamamlanmasının ardından Arnavutköy Belediyesi de uygulama imar planı için çalışmalarını hızlandıracak.
Çilingir Mahallesi Büyükşehirden Onay Bekliyor
2007 yılı ağustos ayı tasdikli Çilingir Mahallesi Nazım İmar Planı, donatı alanlarında kalan şahıs parsellerinin yeniden değerlendirilmesi talebi nedeniyle, Büyükşehir Belediyesince yeniden değerlendirilmeye alındı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 1/5000 ölçekli Çilingir Mahallesi’ni de kapsayan Arnavutköy Merkez ve Çevresi Revizyon Nazım İmar Planı yine geçtiğimiz nisan ayında onayladı. Aynı bölgenin 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Arnavutköy Belediye Meclisi’nden geçti ve onaylanmak üzere İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na sunuldu.
Haber kaynağı : İstanbul Arnavutköy Belediyesi
Fatih Belediyesi’nin, Sultanahmet’in Göbeğinde 'Müze' Diye Açılan Kebapçı Kapandı
'Müze' diye açılan kebapçı kapandı
Müze yapılması için 49 yıllığına kiralanan araziye yapılan kebapçı kepenklerini indirdi.
13:05 | 11 Eylül 2011
Fatih Belediyesi’nin Sultanahmet’in göbeğinde “Müze yapacağım” diye kiraladığı arazide açtığı kebapçı kapandı.
Kapılarını kapatan Muradan Restoran şöyle de bir pankart astı: ‘‘Size daha iyi hizmet verebilmek için tadilattayız.’’
Radikal'in haberine göre, Fatih Belediyesi, Koruma Kurulu’nun “Yıkılsın” talimatına ve 2010 tarihli suç duyurusuna rağmen yıkım işlemini hâlâ gerçekleştirmedi. Koruma Kurulu kararlarına aykırı inşaatı yapan da, kurulun yıkım kararını uygulayacak olan da Fatih Belediyesi olunca, Muradan isimli kebabçının ‘daha iyi hizmet’ adı altında ne yapacağı da merak konusu.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada ‘protokole aykırı davranan kebapçının yıkılacağını, Fatih Belediyesi ile bu konuda koordinasyon sağladıklarını’ söylemişti.
BİZANS SARAYININ ÜZERİNDE AÇILDI
Kebap restoranının açıldığı 2 bin 176 metrekarelik Hazine arazisi, Sultanahmet Mahallesi Torun Sokak’ta bulunuyor. Üzerinde Bizans Büyük Sarayı ve Baytar mektebi kalıntıları bulunan arazi, kentsel ve arkeolojik sit alanı içinde kalıyor.
Uzun süre boş olan arazi, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2006 yılında ‘müze, sergi alanı ve konferans salonu’ olması için, eski ismiyle Eminönü Belediyesi’ne 49 yıllığına kiralanmıştı. Ancak araziye kebapçı açıldı. İstanbul 4 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu 02.06.2010’da ilke kararlarına aykırı inşa edilen yapının yıkılmasını isteyerek sorumlular hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Kaynak : gundem.milliyet.com.tr/-muze-diye-acilan.../1437210/default.htm
Her gün 100 vidanjör atık su boşaltıyor
Her gün 100 vidanjör atık su boşaltıyor
22/06/2011
Radikal'in Ayamama haberinin ardından atık kamyonlarının kullandığı yol kapatıldı. 24 saat zabıta görevlendirildi. Şoförler "Oraya her gün 100 vidanjör atık döküyor" diyor.
Her gün 100 vidanjör atık su boşaltıyor
Radikal’in dün manşetten ‘Suçüstü’ başlığıyla verdiği haberin yankıları sürüyor. İstanbul’un göbeğinde, Ayamama Deresi’ne ürkütücü boyutta cıva, alüminyum, arsenik ve krom gibi ağır metaller içeren atıkların döküldüğünü gösteren bulgular üzerine hem İSKİ hem de Çevre ve Orman İl Müdürlüğü çift koldan inceleme başlattı.
Radikal, kimyasal ve plastik atık taşıdığı iddia edilen vidanjörleri, 7 Haziran’da Ayamama Deresi’nin E-5 karayolunun hemen dibindeki dere yatağına atık dökerken görüntülemişti.
Dere yatağının 6 noktasından alınan atık numuneler, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü’nde değerlendirilmiş ve ortaya dehşet verici sonuçlar çıkmıştı.
Radikal’in haberinin ardından İSKİ Ayamama Deresi’nin E-5 ile birleştiği noktanın bariyerlerle kapatıldığını açıkladı. Kamyonların kullandığı yol da moloz dökülerek ulaşıma kapatıldı. Dün sabahtan itibaren de Ayamama çevresine çok sayıda zabıta memuru sevk edildi. Zabıtaların 24 saat bölgede devriye gezeceği belirtildi.
Kurumlar çelişti
İSKİ’den yapılan açıklamada ise İstanbul’un muhtelif yerlerinde vidanjörlerle atıksu bırakılmasına izin verilen bölgeler olduğu belirtildi. Ataköy Biyolojik Arıtma Tesisleri’ne bağlı Ayamama’ya da evsel atık boşaltılmasına izin verildiği açıklandı. Çevre ve Orman İl Müdürlüğü ise adı geçen bölgeye ‘her türlü atık su dökmenin yasak olduğunu’ belirtti. Kurumlar, yaptıkları açıklamalarla birbiriyle çelişti.
Ayamama Deresi’ne 34 DT 4409 plakalı vidanjörlerle atık dökerken görüntülenen aracın bağlı olduğu Şentürk Vidanjör’ün yetkililerinden Ümit Şentürk de dereye atık döktüklerini itiraf etti.
Ancak ‘kimyasal değil, evsel atık’ döktüklerini söyleyen Öztürk, “Son 10 gündür izin vermiyorlar. Demek ki sizin yüzünüzdenmiş. Biz sadece evsel atık taşıyoruz. Oraya tehlikeli atık dökenler yüzünden çoluk çocuğumuza ekmek götüremiyoruz zaten. Keşke yakalayabilsek, size söyleyebilsek. Onların yüzünden bizim dökümlerimiz kapandı. Sırf sıkıntılar ondan çıktı” diye konuştu. 34 DT 4409 plakalı araçlarının K1 (ticari eşya taşıma yetkisi) belgesinin olup olmadığı sorusunu ise Öztürk “Bilmiyorum” şeklinde cevapladı.
Şoför: Bir biz değiliz ki!
Sadece kendilerinin değil, her gün yüzlerce vidanjörün Ayamaya’ya atık döktüğünü belirten Öztürk, dereden aldığımız atık su örneklerinden yüksek miktarda civa, alüminyum ve arsenik gibi kimyasal madde çıktığını söylememiz üzerine ise şunları söyledi: “Sadece biz dökmüyoruz oraya, tehlikeli atıkları bizden önce dökmüş olabilirler, yüzlerce vidanjör döküyor oraya. Siz sadece bizim araçları görmüşsünüz. Gidip araştırın belediyeden. Vidanjörlerimizin döküm izni var oraya.”
Şentürk Vidanjör’ün internet sitesinde yaptığı boşaltım hizmetleri arasında kot yıkama çamuru, foseptik çekimi, mermer çamuru, arıtma temizliği ve arıtma bakteri nakliyatı bulunuyor. 34 HA 5198 ile 34 NYG 18 plakalı araçlar ise Şentürk Vidanjör’e ait değil; K1 ruhsatı taşıyan bu iki aracın hangi şirkete ait olduğu ise bilinmiyor.
İSKİ: Boşaltıma kapatıldı
İSKİ’den yapılan Ayamama açıklamasında şöyle denildi:
“İstanbul’un muhtelif bölgelerinde vidanjör döküm alanları bulunmaktadır. İdaremizden vidanjör çalıştırma izin belgesi almış araçlarla, evsel nitelikli atık suların taşınmasına izin verilmektedir. Ancak zaman zaman idaremizce yapılan denetimlerde vidanjörlerle taşınması yasak olan endüstriyel atık su, arıtma çamurları ve benzer tehlikeli-zararlı atık maddelerin evsel nitelikli atık sular için tahsis edilen döküm alanlarına boşaltıldıkları görülmektedir. Endüstriyel nitelikli atık suların vidanjörle taşınması, atık su hatlarına verilmesi suçtur.
Haberde yer alan evsel nitelikli atık su döküm noktası geçtiğimiz hafta Büyükşehir Belediyesi tarafından bariyerle kapatılmak suretiyle ulaşıma engellenmiş, İdaremizce de 20 Haziran 2011 tarihinde iptal edilmiştir. Ayamama Deresi’nin atık suları, inşa edilen su alma yapısı ve kolektörler vasıtasıyla Ataköy İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’ne ulaştırılmaktadır. Atık sular ileri biyolojik nitelikte arıtıldıktan sonra, Ayamama’ya deşarj edilmektedir. Dolayısıyla Ayamama’da kirliliğin, Marmara Denizi’ne ulaşması söz konusu değildir.”
Radikal’e teşekkür ediyoruz
Çevre ve Orman İl Müdürlüğü haber üzerine işlem başlattıklarını ve savcılığa suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. İstanbul Çevre ve Orman Müdürü Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar: “Lisansı İSKİ’den almış ancak belgesi var diye dereye götürüp atması suç. Çevreyi kasten kirletenlere 300 bin ila 3 milyon TL arasında ceza yazılacak. Radikal’e teşekkür ediyoruz. Bunlar ferdi olaylar. İstanbul çok büyük yer, her tarafta benzer olaylar yaşanabiliyor. Bunu yapan firmaları ifşa etmeyi düşünüyoruz. Çevreyi kirletenler çocukların geleceği ile oynuyorlar. Vatandaşlardan da yardım bekliyoruz. İstanbul’un her noktasını kontrol altına almak mümkün değil. Polise, jandarmaya, zabıtaya haber verdiklerinde zaten bize geliyor.” (İstanbul Radikal)
Kaynak : www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=Ra...11&CategoryID=85
Şehir Üniversitesi Tekel Arazisinde Yeni Yapı Yapamayacak
Şehir Üniversitesi Tekel Arazisinde Yeni Yapı Yapamayacak
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nin Kartal'daki TEKEL'e ait arazisinin bir bölümünü Şehir Üniversitesi'ne tahsis etmek için yaptığı planın yürütmesi durduruldu. İstanbul 7. İdare Mahkemesi, söz konusu parselin 3. derece doğal sit alanı niteliğini dikkate alarak imar planında yapılan fonksiyon değişikliğinin getireceği yoğunluğun hukuka uygun olmadığı sonucuna vardı.
Mahkeme, uygulanması halinde telafisi güç ve imkânsız zararlara yol açabilecek nitelikteki imar planının söz konusu parsele ilişkin kısmının yürütmesini dava sonuna kadar oybirliği ile durdurdu.
CHP'li İBB meclis üyeleri, 26 Haziran 2010 tarihinde onaylanan 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nâzım imar Planı'nın Kartal'daki TEKEL arazisine ilişkin kısmında öngörülen "üniversite alanı" fonksiyonunun yoğunluğu arttırdığı, şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına aykırı olduğu gerekçesi ile istanbul 7. idare Mahkemesi'ne başvurdu.
Mahkemenin görevlendirdiği bilirkişinin raporunda, planda öngörülen yoğunluğun, 3. derece doğal sit alanının karakteristiğini bozacak nitelikte olduğu vurgulanarak koruma kurulu karan ile getirilen mevcut yapılaşma katsayısının aşılmaması gerektiği belirtildi. Doğal sit olarak belirlenen ağaçlık alanın toplumun tüm kesimlerinin kullanımına açık olacak şekilde düzenlenmesinin önemine işaret edilen raporda planda bu yönde bir düzenleme olmadığı kaydedildi. Mevcut yapıların korunarak eğitim tesisi alanı için kullanılmasının planlama ilkelerine uygun olduğu ancak mevcut yapı yoğunluğunu aşan yeni yapılanmanın bölgenin yeşil alan karakterini engelleyebileceği ifade edildi.
Kaynak : www.toplumicinsehircilik.org/index.php?o...berler&Itemid=20
Kelepir fiyata alıcı bekliyor
Kelepir fiyata alıcı bekliyor
Ekonomik kriz yüzünden belini bir türlü doğrultamayan Yunan halkı, elinde ne varsa yok pahasına satıyor.
Türkiye`de 5 milyon euroya satışa çıkarılan bir yatı, Yunanistan`da 2,5 milyon euroya almak mümkün
Ekonomik krizdeki Yunanistan`ın umudu Türkiye oldu. Kurban Bayramı nedeniyle Türk gazetelerine ilan vererek `Bayramda bize gelin` çağrısı yapan Yunanlılar, şimdi de Türkiye`deki yat ve yazlık kat alamayanların `bitpazarı` haline geldi. Ekonomik kriz yüzünden zor günler geçiren Komşu`daki yatlar, Türkiye`dekinden yarı yarıya, yazlıklar ise 10 katına varan daha düşük fiyatlarla satışta. Hatta, Bodrum`daki villa fiyatından daha ucuza Yunan adalarından otel satın almak bile mümkün. Marmaris Ticaret Odası Başkanı Hasan Mengi, işi dolayısıyla sık sık gittiğini belirttiği komşu ülke Yunanistan ve adalarındaki ekonomik hareketliliğin üzerine ölü toprağı serpildiğini, darboğazdan kurtulmak isteyen bazı Yunanlıların, ellerindeki varlıklarını neredeyse `yok` pahasına satmaya uğraştıklarını söyledi.
DAİRE FİYATINA OTEL BİLE VAR
KRİZ, Yunanistan`daki emlak piyasasını da alt üst etmiş durumda. Değil en gözde tatil merkezleri, semtleri Türkiye`nin mütevazi herhangi bir yerleşim merkezindeki 1+1 daire fiyatına Yunan adalarında villa almak bile mümkün. Örneğin Girit Adası`nda 60 bin dolara satılık dayalı döşeli villa var. Bodrum`da 360 metrekarelik havuzlu lüks villa fiyatları 2,5 milyon TL`ye kadar çıkarken,Yunan adalarında 40 odalı 110 yataklı otel dahi satın alabiliyor. Bodrum`um dibindeki Kos Adası`nın Marmari köyünde, denize 50 metre mesafede havuzlu, 40 odasında da klima, buzdolabı, televizyon ve balkon bulunan otel, 700 bin euro yani yaklaşık 1 milyon 800 bin TL`ye alıcı bekliyor.
ATİNA VE PİRE`DE PİYASAYA BAKIN
YAT veya tekne almak isteyenlere, Yunanistan`a gitmelerini önerdiklerini kaydeden Marmaris Ticaret Odası Başkanı Hasan Mengi, şöyle konuştu: `Burada 5 milyon euroya satışa çıkarılan aynı marka bir yat, Yunanistan`da 2,5 milyon euro. 10 milyonluk yat 5 milyona. 1 milyonluk tekne ise 500 bine. Yatırımcılarımızın bir kısmı bu durumun farkında. Bu sebeple eli sıkışan Yunanlılar, şimdiye dek çok sayıda Türk yatırımcıya yatlarını, teknelerini sattı, satmaya da devam ediyor. Hala da yat almak isteyenlere tavsiyemiz, özelikle Atina ve Pire`ye gidip piyasa araştırması yapmadan karar vermemeleri.`
Tarihi Siluete Gökdelenler Girdi (İstanbul-Zeytinburnu) (14 Eylül 2011)
İstanbul'un tarihi siluetine üç gökdelen sızdı. Zeytinburnu'ndaki binalar bakanlığın "Durdurun" kararına rağmen yükseldi.
Zeytinburnu’nda tarihi İstanbul surlarının yakınında yapılan üç gökdelen, kentin Sultanahmet Camii ile özdeşleşmiş tarihi siluetini boza boza yükseliyor. Kazlıçeşme Meydanı’nın yanında İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve Zeytinburnu Belediyesi’nin sorumluluğunda yapılan inşaatlarla ilgili Koruma Bölge Kurulu’ndan izin alınmadığı anlaşıldı.
Radikal'in haberine göre, İstanbul 4 Numaralı Koruma Bölge Kurulu raportörleri, ‘inşaatın İstanbul’un Marmara siluet kapsamında olduğunu ve yarımadanın siluetini olumsuz yönde etkilediğini’ tespit etti. Kültür ve Turizm Bakanlığı belediyelere “Durdurun” dedi. Sonuç: İnşaatlar tam gaz devam ediyor, koruma kurulunun yerinde ise yeller esiyor.
Belediye Kurula Sormadı
ASTAY Gayrimenkul tarafından geçen yıl nisanda başlanan ve Mart 2012’de hizmete açılması planlanan üç gökdelenin hemen yakınındaki eski Sümerbank arazisi içinde Bizans askeri garnizon kalıntıları bulunuyor. İstanbul’un tarihi alanlarını kapsayan Tarihi Yarımada Yönetim Planı’na ait ‘Yönetim Alanı’ sınırları içinde kalan inşaatlarla ilgili olarak İBB’nin ilgili Koruma Bölge Kurulu’na danışması gerekiyordu. Proje kurulun onayına sunulmadığı gibi hafriyat sırasında Arkeoloji Müzesi uzmanları da yer almadı.
Kurul Rapor Hazırladı
Gökdelenlerin bu tarihi yarımadada nasıl yükseldiği Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne yapılan vatandaş şikâyetiyle ortaya çıktı. Kıyıdan bakıldığında Sultanahmet Camii’nin minarelerinin arasına üç gökdelen eklenmiş gibi bir manzara vardı. Denize 200 metre uzaklıkta kurulan üç blok 27, 32 ve 36 katlıydı. Genel Müdür Yardımcısı Nermin Beşbaş, inşaatlar için 4 Numaralı Koruma Bölge Kurulu’ndan bilgi istedi. Kurul da raportör görevlendirdi. İki uzmanın yerinde yaptığı inceleme sonucunda hazırlanan raporda; “Müdürlüğümüz arşivinde yapılan incelemede parsele ilişkin işlem dosyası bulunmadığı, Koruma Bölge Kurulu tarafından alınan bir karara rastlanmadığı, parsele ait tescil kaydının olmadığı, sit alanı içinde olmayan parsele ilişkin plan yapma, onama yetkisinin İBB ve Zeytinburnu Belediyesi’nde olduğu, inşaat faaliyetlerinin devam ettiği, alanın İstanbul’un Marmara siluet kapsamında kalmakta olduğu, Tarihi Yarımada’ya çok yakın bir noktada bulunan parseldeki yapılaşmanın İstanbul’un siluetini olumsuz etkilediğinin tespit edildiği, konunun Koruma Bölge Kurulu’nca da değerlendirilmesi gerektiği” vurgulandı.
‘Geri Dönüşsüz Zarar’
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Koruma Bölge Kurulu’ndan gelen bu bilgiler üzerine inşaatlarla ilgili belediyelerden değerlendirme istedi. İBB ve Zeytinburnu Belediyesi’ne gönderilen 11 Ağustos tarihli yazıda “Sit alanında olmayan ancak Tarihi Yarımada Yönetim Alanı Sınırı içinde kalan ve Tarihi Yarımada’ya çok yakın bir noktada bulunan söz konusu parseldeki çalışmaların incelenerek değerlendirilmesi ve varlığın olağanüstü evrensel değerini geri döndürülemez şekilde olumsuz yönde etkileyecek uygulamaların durdurulması” istendi.
Ancak inşaatlar devam ettiği gibi, bu yapının İstanbul’un siluetine zarar verdiğini tespit eden koruma kurulu tarihe karışmış durumda. Kurullar bir süre önce Kanun Hükmünde Kararname’yle lağvedilmişti.
Unesco Türkiye’yi Uyarmıştı
UNESCO 2003 yılından bu yana İstanbul’da büyük ölçekli projelerin, kentin silueti üzerinde endişelerini dile getirmiş, büyük ölçekli projelerin uygulanması öncesinde uluslararası standartların göz önüne alınması istenmişti. Çalışmaların Dünya Mirası Kültür Varlıkları için Etki Değerlendirmesi Rehberi doğrultusunda yapılması tavsiye edilmişti. Uzmanlar UNESCO’nun ilk toplantısında gökdelenlerin gündeme geleceğini ve bu konuda İstanbul’a büyük yaptırımlar uygulanabileceğini söylüyor.
Topbaş Da Rahatsız, Önlem Yolda
Üç gökdelene yapı ruhsat iznini Zeytinburnu Belediyesi verdi. Belediyenin, projeyi onaylarken yükseklikten çok yapının arazi içinde kaplayacağı genişliği baz alarak ruhsat verdiği belirtiliyor. Ancak binaların boyu uzadıkça İstanbul siluetine zarar verdiği de ortaya çıktı. Görüntünün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ı da rahatsız ettiği öne sürülüyor. Yeni imar düzenlemesi hazırlandığı, tarihi ve doğal sit dışında kalan yerlerde yapılacak yüksek yapılara, bundan sonra bu yasaya göre izin verileceği belirtiliyor.
Kaynak : www.toplumicinsehircilik.org/index.php?o...berler&Itemid=20
“İstanbul’a Salacak’tan bakın”
14/09/2011
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş, Zeytinburnu sahilinde özel bir firmaya ait inşaatı devam eden binaların İstanbul’un Salacak’tan bakılan şeklini etkilemediğini, başka noktalardan bakıldığında ise silüete giren noktaları bulunduğunu söyledi.
Bir gazetecinin ”Bir gazetede, Zeytinburnu’nda özel bir firmaya ait inşaatı devam eden binaların İstanbul’un silüetini bozduğu yönünde bir haber ve fotoğraf var. Bu bina ile ilgili bir girişimde bulunuldu mu?” diye sorduğu Topbaş, binanın maalesef hoş olmayan bir görüntü oluşturduğunu ve konuyu takip ettiklerini söyledi.
İnşaatı devam eden binanın İstanbul’un gravürü denilen Salacak’tan bakılan şeklini etkilemediğini, başka noktalardan bakıldığında ise silüete giren noktaları olduğunu belirten Topbaş, şöyle konuştu:
”Özellikle İmar Daire Başkanlığımız var, ilgili birimdeki arkadaşlarımıza yeni bir çalışma verdik. İstanbul’un bütün topografik alanlarında yeni bir kodlama, mevcut topografik yapı genelinde kodlarla yeniden belirlemeler yapacağız. Bundan sonra asla böyle bir olumsuzluğun ortaya çıkmaması için gerekli çalışmalar yapılacak. Bu, bundan sonrası için. Bununla ilgili de farklı girişimlerimiz var. Bunu da daha sonra açıklarız. Bu çalışma yapılıyor. Bizim arzu ettiğimiz, özellikle İstanbul’da yüksek yapılar yapılabilecek alanlar var ama Tarihi Yarımada’yı etkileyen ve özellikle bizim miras yapılarına baktığımız alanları etkileyen yapılar olmaması gerekiyor. Bütün bu silüetler, doğal silüetin dışındaki yapılar insanlar tarafından yapılan yapılardır. Doğu Roma’dan, Bizans’tan, Osmanlı’dan, ecdattan kalan gravüre giren bu hattın bozulmaması lazım. Bu konuda hassasiyetimiz var.”
Bir gazetecinin ”Binaya ruhsat verilirken öngörülememiş mi?” diye sorduğu Topbaş, ”Öngörülememiş demek ki… Maalesef orada bir şeylik var. Orada bir çalışma yapılıyor. Bundan sonra bir daha böyle bir şey olmaması açısından da İstanbul’un topografik kodları, yükseklikleri ile o yükseklik noktalarındaki yapıların yeniden gözden geçirilmesi için bir çalışma yapılmakta” dedi.
Topbaş, ”Zeytinburnu’nda inşaatı devam eden bina ile ilgili ne yapılacak?” sorusuna ”Bir çalışma yapılıyor, sonra açıklayacağız. Burada maalesef bir eksiklik oluşmuş, bunu görmekteyiz” yanıtını verdi.
Kaynak : www.yesilgazete.org/blog/2011/09/14/istanbula-salacaktan-bakin/
İstanbul'un tarihi sülieti gökdelene kurban
Tarih ve kültür kenti İstanbul’un nice şair, yazar, sanatçı ve yönetmenlere ilham veren ve artık şehirle özdeşleşen tarihi yarımada silueti giderek yok oluyor.
Zeytinburnu’nda yapılan gökdelen otel inşaatları, İstanbul’la asırlardır özdeşleşen tarihi silüeti değiştiriyor. Beyazıt Kulesi, Ayasofya, Sultan Ahmet Cami ve Topkapı Sarayı’nın bir ara gelerek oluşturduğu görsel şölen, Zeytinburnu’ndaki gökdelen inşaatıyla bütün ihtişamlığını yitirmeye başladı. Üsküdar tepelerinden kuşbakışı bakınca; artık sadece tarihi yapılar değil gökdelenlerin silüetleri de göze çarpıyor.
Taksim’de yapılan Park Otel inşaatı vaktiyle kamuoyunda büyük tartışmalara sebep olurken, Zeytinburnu’ndaki gökdelen inşaatların kimsenin dikkatini çekmemesi ilginç. Bedrettin Dalan döneminde inşaatına izin verilen Park Otel, Mimarlar Odası’nın başvurusu üzerine Nurettin Sözen’in belediye başkanlığı sırasında şehrin tarihi silüetini bozduğu gerekçesiyle 1994’de durdurulmuştu ve 10 katı yıktırılmıştı.
Kaynak : www.haber7.com/haber/20110908/Istanbulun...gokdelene-kurban.php
Astay Gayrimenkul'den eşsiz manzara OnaltıDokuz
Tekstil sektöründe 35 yıldır faaliyet gösteren, 2004`ten bu yana İstanbul`daki Four Seasons otellerini işleten işadamı Mesut Toprak, Astay Gayrimenkul şirketiyle konut sektörüne girdi.
Şirket yılda bin adedin üzerinde konut inşa etmeyi planlıyor. 2006 yılında İstanbul Zeytinburnu`nda sahile 250 metre mesafede 30 dönüm arsayı 45 milyon dolara satın alan Toprak, burada büyüklüğü 1+1 ile 6,5+2 arasında değişen 496 dairenin inşasına başladı. Marmaray istasyonuna yürüme mesafesindeki 3 binanın bulunduğu siteye, Marmara Denizi`ni 180 derece gören oda manzarası nedeniyle, geniş ekran televizyondan esinlenip `` ismi verildi. Toplam yatırım bedeli 175 milyon dolar olacak sitede inşaatlar 12. kata kadar yükseldi. Dairelerin teslim tarihi ise 2012 Mart ayı olacak. Sitedeki dairelerin yüzde 85`i deniz manzaralı. Dairelerin en küçüğü 92 metrekare ve fiyatı 600 bin lira. En pahalısı ise 482 metrekare ve fiyatı 4 milyon dolar.
Astay Gayrimenkul Genel Müdürü Atilla Öztürk, Onaltıdokuz konutlarının dışında İstanbul`da 2, Bodrum`da 1 olmak üzere bu sene 3 yeni konut projesine daha başlayacaklarını açıkladı. Zeytinburnu sahilinde kendi arsalarına Onaltıdokuz`u inşa ettiklerini belirten Öztürk, inşaatın müteahhitliğini de kendilerinin yürüttüğünü, depreme dayanıklı olması için gereken bütün unsurları İstanbul Teknik Üniversitesi`nden öğretim üyeleri ile birlikte yerine getirdiklerini ifade etti. Öztürk, `Hiçbir endişemiz yok. Açıkçası bizler de orada oturacağız. Otelcilik tecrübemizle otel odası konforunda konut inşa ediyoruz. 496 daireden125`ini sattık.` diye konuştu. Onaltıdokuz konutları sahil yolu üzerinde Marmaray ve tüp tünel girişine komşu. Boğaziçi Köprüsü`ne 16, Atatürk Havalimanı`na 8, E-5 karayolu ve İDO Yenikapı iskelesine 4 kilometre mesafede.
Onaltıdokuz İstanbul Genel Bilgileri:
Astay Gayrimenkul
Yer: Zeytinburnu-Kazlıçeşme
Konut sayısı: 344 rezidans
Fiyat aralığı: 700 bin - 1.6 milyon TL
OnaltıDokuz İstanbul iletişim bilgileri
Telefon: +90 0212 444 41 69
Faks: +90 0212 415 16 86
Website: www.astayyatirim.com
EmlakMania'yı Twitter'da takip etmek istiyorsanız:
http://twitter.com/emlakmania adresine tıklayınız.
Haliç Metro Geçiş Köprüsü İstanbul'un Eşsiz Siluetini Bozacak (İstanbul)
Haliç Metro Geçiş Köprüsü İstanbul'un Eşsiz Siluetini Bozacak (İstanbul)
23 EKİM İSTANBUL'A SADAKAT GEZİSİ: YEDİNCİ KEZ KENTİMİZ İÇİN BULUŞACAĞIZ!
BAŞKA BİR KÖPRÜ MÜMKÜN
İnşaatına başlanan Haliç Metro Geçiş Köprüsü mevcut tasarımı ile tamamlandığı takdirde İstanbul kentinin kimliğini belirleyen en kıymetli özelliği olan eşsiz siluetini bozacaktır.
Aşağıda imzası bulunan bizler,
- İstanbul’un ulaşım sorunlarının, kentin yüzyıllar içinde oluşmuş kültürel mirasına sahip çıkılarak ve tarihi dokusuna zarar verilmeden, bilim ve çağdaş teknolojiler ışığında çözümlenmesini,
- Haliç Metro Geçiş Köprüsü tasarımının, Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ve köprünün Haliç silüetini bozacağını yıllardır dile getiren bilim ve meslek insanları ile sivil toplum kuruluşlarının görüşleri dikkate alınarak, en kısa sürede değiştirilmesini, başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere ilgili tüm kurumlardan talep ediyoruz.
HALİÇ METRO GEÇİŞ KÖPRÜSÜ İMZA KAMPANYASI
Taksim-Yenikapı metro hattında Haliç geçişini sağlayacak köprü, Unkapanı ve Galata köprüleri arasında yer alarak, Şişhane ile Süleymaniye’yi birbirine bağlayacaktır. Bu köprünün tasarımı nedeniyle İstanbul’un Dünya Miras Listesi’ndeki tarihi alanının odaklarından olan Süleymaniye Camisi’nin ve bütün Haliç silüetinin görsel bütünlüğü bozulacaktır. Halen temel inşaatları sürmekte olan söz konusu köprü tasarımının en belirgin özellikleri, denizden 45 veya 55 metre yükseğe çıkacak olan iki direği ve yine bu direklere çapraz kablolarla bağlı, denizden 17 metre yükseklikteki köprünün orta noktasında bulunan, üzeri ve yanları kapalı istasyonudur.
Söz konusu köprü tasarımı gündeme geldiği 2004 yılından bu yana başta UNESCO Dünya Miras Komitesi, meslek odaları ve farklı bilim çevrelerince İstanbul’un tarihi silüetini olumsuz etkileyeceği konusunda eleştirilmiş, başka bir tasarım aranması gerektiği defalarca ifade edilmiştir. Köprü tasarımı oluşturulurken ve bu form seçilirken, geniş katılıma açık herhangi bir yarışma veya proje ihalesi yapılmadığı gibi, projenin geliştirilmesi safhasında kamuoyu katılımı sağlanmamıştır. 2011 yılına gelene dek aradan geçen altı yılda mevcut tasarımda gittikçe alçaltılan direkleri ile altın rengi ve beyazdan gri tonlara geçen rengi dışında hiçbir değişikliğe yer verilmemiştir. Bu değişiklikler de ancak UNESCO Dünya Miras Komitesi’nin baskılarıyla gerçekleşmiştir.
İstanbul kentinin eşşiz silueti kimliğini belirleyen en kıymetli özelliğidir. İşte bu nadide siluet, görkemli Süleymaniye Camisi’nin bu görünümü taçlandıran yüzlerce yıllık varlığı ve Haliç’in Eyüp sırtlarına doğru uzanan derinliği, metro vagonlarının geçişini sağlamak üzere tasarlanan bu köprünün görüntüsü ile tamamen bozulacaktır.
Bir eşi daha olmayan bu kentin korunması, geliştirilmesi ve sağlıklaştırılması sırasında atılan her adımda olması gerektiği gibi, Haliç Metro Köprüsü tasarımı konusunda da “kamu hazinesi” niteliğindeki çevresel değerlerin gözetilmesi, onların olumsuz etkilenmemesi birinci öncelik olmalıdır, “kamu ihtiyaçları” bu önceliklerle karşılanmalıdır. İstanbul’da yapılacak her projede kişisel arzu, hedef ve kazançların ötesine geçilerek binlerce yıllık geçmiş ve bu geçmişin kente ve milyonlarca kentliye kazandırdığı değerler dikkate alınmalıdır. İstanbul S.O.S., metro geçişi için mevcut köprü tasarımı dışında başka bir çözümün mümkün olduğunu söylemekte ve bu çözüme ulaşmak amacıyla gerekli çalışmaların yapılması için bir imza kampanyası başlatmaktadır. Tüm kamuoyu, basın ve kurumlara duyurulur.
İSTANBUL S.O.S GİRİŞİMİ
Kaynak : istanbulsos.org/
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
1. WHC-11/35.COM/7B.Add belgesini incelemiş
2. Sırasıyla 32. (Quebec 2008), 33. (Sevlla 2009) ve 34. (Brasilia 2010) oturumlarında alınan 32 COM 7B.11, 33 COM 7B.124 VE 34 COM 7B.102 kararlarını değerlendirmeye almıştır
3. Taraf Devletin, uluslararası uzmanların ICOMOS Rehberine göre gerçekleştirdiği, Haliç Metro Geçiş Köprüsü ile ilgili etki değerlendirme raporlarının hazırlanmasına dair çabalarını görmekte, son oturumda geçerli olan köprü tasarımının alanın Olağanüstü Evrensel Değerine ciddi ve zararlı etkisi olacağına dair varılan sonucu endişeyle görmektedir.
4. Köprü tasarımında uzmanlar tarafından önerilen, özellikle sütunların inceltilmesi, metro istasyon örtüsünün değiştirilmesi gibi bazı açılardan bakıldığında faydalı olabilecek ufak tefek değişiklikleri kayda almakla birlikte, köprü önerildiği gibi değiştirilse bile, alanın Olağanüstü Evrensel Değeri üzerine olumsuz etkisi olacağını büyük bir endişe ile belirtmektedir.
5. Köprünün 2005’te Dünya Miras Komitesi’ne hiçbir şekilde danışılmadan prensipte kabul edilmesiyle ilgili endişelerini dile getirmektedir. Bu durum eylem rehberinin 172. Paragrafına uygun değildir. İki uçta metro tüneli çalışmalarıyla köprünün konumu ve tasarımı neredeyse önemli oranda değiştirilemeyecek şekilde belirlenmiştir. (Editör notu: Haliç’in iki kıyısında bulunan metro tünellerinin hazır olması nedeniyle köprü güzergahının sabitlenmiş olduğu eleştirilmektedir)
6. Komite ayrıca yetersiz iletişim, köprüyle ilgili öneriler, koruma planı ihtiyacı, WHC-11/35.COM/7B.Add, s. 165’te belirtildiği şekilde dünya mirası etkin yönetim sistemi ve korunma durumu, trafik ve turizm için gelişme stratejileri, tampon bölge konularında yetersiz geri dönüş nedeniyle endişelerini dile getirmektedir.
7. Taraf Devletin taslak bir yönetim planı oluşturma çabalarını görmekle beraber teslim edilen taslak içeriğinin gereken geniş kapsamlı, çok disiplinli ve etkin niteliğe sahip olmadığını düşünmektedir. Planın, etkili bir koruma çerçevesi, işler bir yönetim sistemi oluşturacak ve ilgili paydaşları dahil edecek, otoriteler arası iletişimi güçlendirecek, halkın ve paydaşların katılımını sağlayacak, şehrin tarihi peyzajının önündeki büyük zorluklara karşılık verebilecek şekilde geliştirimesi gerekmektedir.
8. Taraf Devletin, yönetim planı çalışmalarındaki ilerlemeye dair bilgilendirmesini görmekte ve çalışmanın tamamlanmış bir yönetim planı olarak yetkililerce kabul edilen son halini 1 Ekim 2011’e kadar İngilizce veya Fransızca olarak danışma kurullarınca incelenmek üzere Dünya Miras Komitesi’ne iletmesini talep etmektedir.
9. Taraf Devletin alan üzerine Dünya Miras Komitesi ile iletişim halinde bir bağımsız danışman kurul oluşturmasını, altyapı için bir stratejik gelişme çerçevesi oluşturma ve koruma konusunda danışmanlık almasını, alanın yönetimi için rehberlik sağlanmasını ve Haliç Köprüsü’nün etkilerini hafifletecek tüm olasılıkları değerlendirmesini önermektedir.
10. Ayrıca Taraf Devletin Dünya Miras Komitesi’ne 2012’deki 36. oturumda incelenmek üzere 1 Şubat 2012’ye kadar alanın korunma durumu ve yukarıdakilerin uygulanışıyla ilgili güncellenmiş bir rapor sunmasını talep etmektedir.
kaynak : istanbulsos.org/
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Haliç Metro Geçiş Projesi HAKKINDA DUYURU VE DAVET
KAMUOYUNA ve SORUMLU KAMU KURUMLARINA
cortası raylı sistem, iki yanı yaya geçişine açık olarak, 936 m.lik (deniz üzerindeki uzunluğu 460m.) bir köprü olarak projelendirilmiştir. Taksim-Şişhane-Unkapanı-Şehzadebaşı-Yenikapı istasyonla-rından oluşan bu hatta metro, Şişhane eteklerinde; Azapkapı’da yeryüzüne çıkacak, bu köprü üzerinde Haliç’i geçtikten sonra Süleymaniye eteklerinde tekrar yer altına girecektir. Unkapanı istasyonu Haliç köprü geçişi üzerinde yer alacaktır[1].
Haliç Metro Köprüsü, onaylandığı 2005 yılından itibaren yoğun tartışmalara konu olmuştur. Bu tartışmaların temel nedeni köprünün tasarımıyla ilgilidir. Asma sistem olarak projelendirilen köprüde taşıyıcı kule uzunluğu başlangıçta 82m.dir. Koruma Kurulu’nun bu teklifi kabul etmemesi üzerine kule yükseklikleri önce 65m.ye, sonra 55 m.ye kadar düşürülmüş ve uygulama bu şekilde başlatılmıştır.
Konu UNESCO Dünya Miras Komitesinin de gündemine gelmiş, Komite’nin 2006 yılında Litvanya; Vilnius’da gerçekleştirilen 30.toplantısı sonunda çıkan kararda; konu hakkında duyulan endişeler “Avan projesi 2005 yılında onaylanan Haliç metro köprüsü 65 metre yüksekliğindeki ayaklarıyla Süleymaniye Camiinin manzarasını olumsuz biçimde etkileyecektir” şeklinde net bir biçimde ifade edilmiştir.
Dünya Miras Komitesinin 25.Temmuz-03.Ağustos 2010 tarihinde Brezilya’da gerçekleştirilecek olan 34. Toplantısının taslak metninde “…Haliç üzerindeki metro köprüsünün, DMK Uygulama Rehberinin 179 b maddesi kapsamında Üstün Evrensel Değere ve Varlığının bütünlüğüne geri döndürülemez zararlar vereceği…” kabul edilmektedir. Komite bu konuda kuleli kablo yapısı ve köprü üstündeki istasyon binası olmadan alternatif köprü çözümleri bulunmasını ve bu çözümlerin uzman danışmanlar tarafından incelenmesini ve taraf devletle müzakere edilmesini talep etmektedir. Brezilya toplantısında sunulacak ve oylanacak olan taslak metinde “…şu andaki köprü projesi inşa edildiği takdirde İstanbul’un 2011 yılında Dünya Miras Listesinden tamamıyla silinmesini değerlendirmek üzere bu yıl Tehlike Altındaki Dünya Miras Listesi’ne yazmaya karar verir…” denilmektedir.
UNESCO Miras Komitesi bu teklif metin ile uyarısını bir kez daha açıklamaktadır. Projenin İstanbul Tarihi Yarımada için büyük bir tehdit oluşturduğu tartışmasızdır. Bu nedenle kentinin korunmasında, geliştirilmesinde ve sağlıklaştırılmasında tüm İstanbullular gibi kendini de söz sahibi ve sorumlu gören bizler, Haliç Metro Köprüsü konusunda taşıdığımız derin endişeleri kamuoyuyla paylaşmayı, ilgilileri uyarmayı ve projeyi UNESCO’nun teklif ettiği şekilde yeniden gözden geçirmeye davet etmeyi bir görev bilmekteyiz.
Çünkü: İstanbul’un çok katmanlı tarihi kimliğinin birinci derece temsil alanı olan Tarihi Yarımada’da, Haliç Metro Köprüsü’nün yaratacağı siluet etkisiyle, bu kimlik geri plana düşecektir. Bu proje, gerçekleştirildiği takdirde, köprü kulelerinin boyutu ve askı sistemlerinin yarattığı perdeden sadece Süleymaniye Külliyesi etkilenmeyecek, Topkapı Sarayı da dahil olmak üzere Haliç’e bakan her yöndeki kıyı siluetlerinin algısı değişecektir. Bu nedenle projenin kule ve askı sistemlerinin, Miras alanının “üstün evrensel değer” tanımını zedelemesi tartışılmaz bir gerçektir. Bir dünya miras alanı olarak Tarihi Yarımada’nın geleceği için bu projenin ivedilikle uzmanlar tarafından değerlendirilmesi ve alternatiflerinin oluşturulması gerekmektedir.
Kamuoyuna ve tüm ilgililerin bilgisine saygıyla duyurulur, 01. 07. 2010
[1]www.ibb.gov.tr/tr-TR/SubSites/raylisiste...i%c5%9f_insaati.aspx((28.06.2010)
Kaynak : istanbulsos.org/halic-metro-gecis-projes...nda-duyuru-ve-davet/
Bir Garip Acil Eylem Planı! (İstanbul) (05 Kasım 2011)
Bir Garip Acil Eylem Planı! (İstanbul) (05 Kasım 2011)
Bir garip acil eylem planı!
05 Kasım 2011
Toplum İçin Şehircilik Grubu’nun hazırladığı rapor, İstanbul’da çadır kent alanlarına gökdelen yapıldığı iddialarına “Bu haberler demagojik, çadır kent sorunu yok” diyerek tepki gösteren İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Kadir Topbaş’ı yalanlıyor. 1999 depremi sonrasında hazırlanan Afete Yönelik Acil Eylem Planı’nın incelendiği raporda, aradan geçen 12 yılda AKP iktidarının yetersiz olan bu planı geliştirmek, güncellemek yerine ‘adeta çöpe attığının anlaşıldığı’ belirtiliyor. Planda çadır kent alanı ya da helikopter pisti olarak belirlenmiş alanların çoğunda bugün rezidanslar, AVM’ler, TOKİ ve KİPTAŞ konutları yükseliyor.
PLAN CİDDİYETTEN UZAK
Rapora göre, Afete Yönelik Acil Eylem Planı, “bütünsellikten ve ciddiyetten uzak, göstermelik bir biçimde” hazırlanmış. Örneğin belirlenen çadır kent alanlarının kapasitesi, hangi bölgelerin hangi çadır alanlarını kullanacağı ve daha birçok hayati sorunun cevabı planda yok. Planın, İBB ve ilçe belediyeleri tarafından dikkate alınmadığı da açık. Rapora göre, İBB’nin 1/5000 ölçekli nazım imar planlarında bile bu plana uygun hareket edilmiyor. İlçe belediyelerinin imar planlarında da durum farklı değil.
İLÇELERİN YARISI YOK!
Acil Eylem Planı, aradan geçen 12 yılda dikkate alınmadığı gibi güncellenmemiş de. Planın sınırları İBB’nin bugünkü sınırlarıyla uyuşmuyor. 2008 yılında çıkan yasayla İBB’nin sınırları içinde olan ilçe sayısı 32’den 39’a yükseldi. Oysa plan, 1984 yılında yayınlanan yasaya göre sadece 21 ilçe sınırını kapsıyor. Dolayısıyla olası İstanbul depreminde en riskli alanları oluşturan Avcılar, Küçükçekmece, Sultanbeyli gibi ilçeler planın dışında kalmış durumda.
RAPOR TOPBAŞ’I YALANLIYOR
Planın bir diğer can alıcı noktası ise toplanma ve barınma için belirlenmiş açık alanlar. Rapor, “İstanbul da çadır kent sorunu yok, demagoji yapıyorlar” diyen Topbaş’ı açıkça yalanlıyor. Planda çadır kent olarak belirlenen alanların ilçe ilçe incelendiği raporda, kesinlikle yapılaşma olmaması gereken açık alanların yapılaşmaya açıldığı, yerine yeni açık alanların tanımlanmadığı vurgulanıyor. Hatta Şişli gibi bazı ilçelerde artık yeni açık alanların elde edilmesinin neredeyse imkânsız olduğuna dikkat çekiliyor.
ÇADIR ALANINA TOKİ KONUTLARI
Raporda dikkat çekici bir diğer nokta ise şu: İBB Başkanı Topbaş, Vatan Gazetesi’nin “Çadır Kurulacak Boş Alanlar Rezidans Oldu” haberine tepki göstermiş, şöyle demişti: “1999 depreminden sonra İstanbul’daki o zamanki yönetim, gelişigüzel bulduğu bütün alanları çadır kent olarak belirlemiş. Bu alanların bir kısmı şahıs arazileri. Yani sizin imarlı arsanız var, bu alanı yönetim çadır alanı olarak belirlemiş. Olaya böyle bakmak gerekiyor.”
Ancak rapor, yalnız şahıs arazilerinin değil, planda çadır alanı olarak belirlenmiş kamu arazilerinin de yapılaşmaya açıldığını ortaya koyuyor. Kamu arazileri İstanbul’da üç farklı yoldan yapılaşmaya açılıyor: TOKİ projeleriyle, TOKİ satışlarıyla veya KİPTAŞ projeleriyle. Dolayısıyla bazı ilçelerde çadır kent alanlarının yerinde TOKİ ve KİPTAŞ konutları yükseliyor. Üsküdar, Gaziosmanpaşa ve Tuzla bu ilçelerin başında geliyor.
BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ…
Toplum İçin Şehircilik’in raporuna göre, ilçelerde çadır kent alanı olarak belirlenmiş arazilerin durumu şöyle:
ŞİŞLİ: Trump Towers, Ali Sami Yen. Anthill projesi
BAHÇELİEVLER: Starcity AVM, Zaman Gazetesi, Meydan AVM ve Ağaoğlu Mycity
ZEYTİNBURNU: Sahilpark Veliefendi evleri, Onatlı Dokuz projesi
ÜSKÜDAR: KİPTAŞ Ünalan Evleri ve Devlet Malzeme Ofisi arazisi.
GAZİOSMANPAŞA: TOKİ’nin Avrupa Konutları
TUZLA: KİPTAŞ Tuzla 2.3. Etap Konutları
MALTEPE: DAP Royal Center
ESENLER: Kemerpark Evleri
BAĞCILAR: Çınar Olimpia Park Sitesi
BAKIRKÖY: Ataköy Konakları, Capacity AVM
BEŞİKTAŞ: Selenium Plaza, Ortaköy Ermeni Vakfı Arazisi (Rezidans), Beşiktaş Spor Kulübü Fulya Projesi
BAYRAMPAŞA: Ora AVM, Forum İstanbul AVM
Kaynak : www.birgun.net/lifes_index.php?news_code...nth=11&year=2011
Ayasofya'yı kazdıkça yeni bir şey ortaya çıkıyor!
Ayasofya'yı kazdıkça yeni bir şey ortaya çıkıyor!
08/10/2011
Ayasofya'da Kültür ve Turizm Bakanlığı adına bir dönem kontrolörlük yapan, altı kanatlı 4 Serafim meleğinden birinin mozaik yüzünün açılması gibi dünyada ses getiren çalışmalara imza atan mimar Hasan Fırat Diker (Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi öğretim üyesi), Fossati'nin peşini bırakmıyor.
Habertürk gazetesinin haberine göre, Fossati kardeşler, Sultan Abdülmecid döneminde (1847-1851 arası) Ayasofya’da restorasyon ve iç dekorasyon çalışmaları yürüttü. Ayasofya’nın harç karışımında dişbudak ağacı yapraklarının kaynatılmasıyla elde edilen bir sıvı kullanıldığını da ortaya çıkaran Diker ise yeni çalışmasıyla iki kardeşten Gaspare Fossati’nin Ayasofya’da yaptığı değişikliklerden yola çıkarak çarpıcı iddialarda bulunuyor. Ki Ayasofya’nın ana kubbesi altında Serafim meleklerinin yüzlerini sıva ve çinko maskelerle kapatan da Gaspare Fossati’nin ta kendisi.
DOĞU YARIM KUBBEDE DEV HAT KOMPOZİSYONU
Fossati kardeşlerin işleri için “Profan” yani “dini ögelerden uzak” diyen Diker, şimdiye kadar bu konunun irdelenmemesini Fossati’nin müdahalelerinin nedenlerine ilişkin yeterli belge olmayışına bağlıyor. Fossati’nin onarımları sırasında üstünü kapattığı, ancak melek mozaiği kadar şanslı olmayan bir diğer eser, Ayasofya cami olarak kullanıldığı Osmanlı dönemine ait bir hat kompozisyonu.
Fossati, mihrabın üstüne denk gelen, doğu yarım kubbesi üzerindeki süslemeleri de kendi estetik anlayışı doğrultusunda güncellemiş. Ve yarım kubbeye I. Ahmed döneminde nakşedildiği düşünülen devasa hat kompozisyonunun da üstü kapatılmış. Eşkenar yamuk çerçeve içine yazılmış bu büyük yazı şimdi sadece yüzlerce yıl önce çizilmiş birkaç gravürde görülebiliyor.
GRAVÜRDEN METNİ DEŞİFRE ETTİ
Diker, hat kompozisyonunun okunabildiği tek resim olan D’Ohsson’un gravürünü inceleyip yazıyı deşifre etmeyi başarmış. Kompozisyonda, Nur Suresi’nin 35. ayetinin ilk cümleleri ile son cümlesi hariç tamamı yazılı. Ayasofya’nın ana kubbe merkezinde halen Nur Suresi’nin 35. ayetinin ilk yarısı bulunuyor. “Eğer Fossati, yazının bulunduğu sıvayı söktükten sonra kendi süslemelerini uyguladıysa bu yazı artık yok olmuş demektir” diyor Diker. “Ama süslemeler direkt yazının üstüne yapılmışsa ortaya çıkarmak ya da en azından izlerine ulaşmak mümkün. Teknolojik görüntüleme cihazlarının kullanılması halinde bu konuda daha net sonuçlar da alınabilir” diye devam ediyor.
Diker, çalışmasında Fossati’nin onarım süreci kapsamında dönemin padişahı Abdülmecid için yaptırılan Hünkâr Mahfili’ndeki ilginç bir ayrıntıya da dikkat çekiyor. Mahfili taşıyan sütun başlıklarının dört yüzünde yer alan motifte, uluslararası masonik sembollerden pergel ve gönye kurgusunun stilize edildiğini ileri sürüyor. Diker, “İslam ve Hıristiyan dünyası için evrensel önemi olan Ayasofya’da, Tanzimat reformlarının başladığı bir dönemde bu tür sembolik arayışlara gidilmesi manidar. Abdülmecid’in tahta çıktığı 1839’da Tanzimat hareketleri başladı. Ayasofya’nın da Batılılaşma hareketlerinden sembolik anlamda nasiplendiği düşünülebilir.” diyor.
İSTANBUL’UN SİLUETİNİ DEĞİŞTİRMİŞ
Diker, Fossati’nin İstanbul’un siluetini etkileyecek değişimlere gittiğini de anlatıyor. Fossati, Ayasofya’nın ana kubbesini dışarıdan dört yönden destekleyen uçan payandaları bu onarımlar sırasında yok etmiş. Kubbenin burulmasını engellemek maksadıyla inşa edilen bu payandaların yerine ana kubbe kasnağını demir lamayla kuşatmış.
Bu yöntemi o dönem için bile çağdışı bulan Diker, “Kubbeyi dört yönden yaklaşık 500 yıl destekleyen bu uçan payandalar, Ayasofya’yı ayakta tutan, Mimar Sinan’ın eseri büyük payandalar kadar önemli statik elemanlardır” diyor. Ayasofya’nın sırları daha yüzyıllarca dünyayı oyalayacak gibi görünüyor.
DEPODAKİ MOZAİKLER KULLANILABİLİR
Fossati’nin yöntemi, dökülen mozaik yüzeyleri kalem işiyle tamamlamak. Diker, toplamda yaklaşık 1900 metrekare yüzeye sahip ana kubbenin yaklaşık 900 metrekaresinin 1847’den günümüze kalemişi yöntemle tamamlandığını düşünüyor. Orijinal mozaiklerse, müze deposunda çuvallarda saklanıyor. Diker, bunların renk ve dönemlerine göre yerine koyulabileceğini savunuyor.
NUR SURESİ 35. AYET
Eskiden tam karşıdaki yarım kubbenin üzerinde Nur Suresi’nin bir bölümü yazılıymış. Diker, gravürden metni deşifre edip yazının orijinal halini gösterebilmek için bilgisayar ortamında kubbedeki yazıyı eski yerine yerleştirmiş. (Habertürk)
kaynak : www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=Ra...11&CategoryID=82
YAPI MÜTEAHHİTLERİNİN KAYITLARI İLE ŞANTİYE ŞEFLERİ VE YETKİ BELGELİ USTALAR HAKKINDA YÖNETMELİK
YAPI MÜTEAHHİTLERİNİN KAYITLARI İLE
ŞANTİYE ŞEFLERİ VE YETKİ BELGELİ USTALAR HAKKINDA YÖNETMELİK
Resmî Gazete : 16.12.2010/27787
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; plân, fen, sanat, sağlık, çevre şartlarına ve standartlara uygun yapı inşa edilmesine yönelik yapım faaliyet ve süreçlerinin takibini sağlamak üzere, yapı müteahhitlerine yetki belgesi numarası verilmesine, kayıtlarının tutulmasına, mimar veya mühendis unvanlı şantiye şefi çalıştırılması mecburi yapılara, yapım işlerinde görev alan şantiye şeflerine ve yetki belgeli usta çalıştırılmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
Kapsam
MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik; yapı ruhsatına tâbi her türlü yapım işinde, yapı müteahhitliğini üstlenecek olan gerçek ve tüzel kişileri, şantiye şefliğini üstlenecek olan teknik elemanları ve yetki belgeli ustaları kapsar.
Dayanak
MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 44 üncü maddesinin (I) numaralı fıkrasının (e) bendi ile 13/12/1983 tarihli ve 180 sayılı Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 30/A maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar
MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;
a) Bakanlık: Bayındırlık ve İskân Bakanlığını,
b) İlgili idare: Yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi verme yetkisine sahip idareleri,
c) Kanun: 3194 sayılı İmar Kanununu,
ç) MEB: Milli Eğitim Bakanlığını,
d) Müdürlük: Bayındırlık ve İskân İl Müdürlüğünü,
e) MYK: Mesleki Yeterlilik Kurumunu,
f) Yetki belgesi numarası: Bu Yönetmelik uyarınca yapı müteahhitlerinin kayıt altına
alınmasına ve yapı müteahhitliği faaliyetlerinin takibine esas olmak üzere, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesinin ilgili hanesine yazılacak olan numarayı,
g) Yetki belgeli usta: İnşaat ve tesisat işlerini bağımsız olarak yürütebilme sorumluluğu alan, bu Yönetmelikte belirtilen kurum ve kuruluşlarca düzenlenen yeterlilik belgesini haiz kişiyi,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Yapı Müteahhitliği ve Yetki Belgesi Numarası Verilmesi
Genel esaslar
MADDE 5 – (1) Yapı ruhsatına tâbi bütün yapıların bir yapı müteahhidinin sorumluluğu altında inşa edilmesi, her müteahhidin bir yapı müteahhidi yetki belgesi numarası alması, bu numaranın yapı ruhsatında, yapı kullanma izin belgesinde ve yapım işleri sözleşmelerinde kullanılması esastır.
(2) Tek parselde bir bodrum katı dışında en çok iki katlı ve toplam yapı inşaat alanı 500 m2 yi geçmeyen yapıların, yapı müteahhitliği ile ilgili olarak mevzuatta öngörülen bütün sorumluluklar yapı sahibince üstlenmek kaydıyla, ayrıca müteahhit ve şantiye şefi bulunması şartı aranmaz. Ancak sadece o yapım işinde kullanılmak ve beş yıl içinde bir defaya ve tek bir yapıya mahsus olmak üzere, yapı sahibine geçici olarak yetki belgesi numarası verilir.
(3) Yapı müteahhidi, yapım işinin ruhsata ve ruhsat eki etüt ve projelere uygun olarak gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan inşaat ve iş organizasyonunu sağlamak, mevzuatın öngördüğü her türlü tedbiri almak, uygulamak ve uygulatmaktan sorumludur.
(4) Yapı müteahhidi, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununda öngörülen iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için, gerekli her türlü tedbiri almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek, uygulamak ve uygulatmaktan sorumludur.
(5) Yapı müteahhidi, inşaat ve tesisat işlerinde yetki belgeli usta çalıştırmak ve belgelerinin bir örneğini şantiye dosyasında bulundurmak zorundadır.
(6) Yapı müteahhidinin yapım işine dair görevi, yapım sözleşmesi ile başlayıp yapı kullanma izin belgesinin alınması ile son bulur.
(7) Yapı müteahhidi, yapı sahibi ile yapım sözleşmesi yapmak ve yapı ruhsatı ile yapı kullanma izin belgesini imzalamakla yükümlüdür.
(8) Yapı sahibinin aynı zamanda yapı müteahhidi olma koşullarını taşıdığı hallerde, başka bir yapı müteahhidi ile sözleşme şartı aranmaz.
Yetki belgesi numarası için müracaat
MADDE 6 – (1) Yapı müteahhitliği yapmak üzere yetki belgesi numarası almak isteyen gerçek ve tüzel kişi, EK-1'deki Yapı Müteahhidi Yetki Belgesi Numarası Başvuru Formunu doldurup imzalar. Yapı müteahhidi gerçek kişi ise kayıtlı olduğu meslek odasından müracaat yılı içinde alınmış kayıt belgesinin aslı veya Müdürlükçe onaylı örneğini, tüzel kişi ise meslek odasına kayıt belgesi ile birlikte şirket sözleşmesinin yayımlandığı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi aslını veya Müdürlükçe ya da ilgili Sicil Memurluğunca tasdik edilmiş suretini Form ekinde Müdürlüğe verir. Bu müracaat, elektronik imza usulü ile de yapılabilir.
(2) 5 inci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen hallerde, geçici olarak yetki belgesi numarası almak isteyen yapı sahibi tacir olmayan gerçek kişiden meslek odasına kayıt belgesi istenmez.
Yetki belgesi numarasının verilmesi
MADDE 7 – (1) Müdürlük, yetki belgesi numarası alınmak üzere verilen belgeler için her müteahhit adına ayrı bir dosya açar ve arşivinde muhafaza eder.
(2) Müdürlük, yapı müteahhidinin müracaatı üzerine Bakanlığın internet sitesi üzerinden yetki belgesi numarasını oluşturur ve yazılı olarak veya elektronik ortamda müracaat sahibine bildirir.
(3) Yapı müteahhitliğinin adi ortaklık veya ortak girişimce üstlenilmesi halinde, ortaklarca 6 ncı maddenin birinci fıkrasında belirtilen şekilde başvuru yapılması ve Müdürlükten tüm ortaklık adına yeni bir yetki belgesi numarası alınması zorunludur.
(4) Mevzuat veya yargı kararları uyarınca yapı müteahhitliği yapmaları yasak olanlara yetki belgesi numarası verilmez, daha önce verilmiş olanlar yasaklılık süresince iptal edilir.
Yetki belgesi numarasının iptali
MADDE 8 – (1) Yetki belgesi numarası;
a) Yapım işinin ruhsata ve ruhsat eki etüt ve projelere aykırı olarak gerçekleştirilmesi ve Kanunun 32 nci maddesine göre verilen süre içinde aykırılığın giderilmemesi halinde beş yıl,
b) Yapım işinde ruhsat eki etüt ve projelere aykırı olarak gerçekleştirilen imalâtın can ve mal güvenliğini tehdit etmesi halinde on yıl,
c) Bakanlıkça olumsuz kayıt değerlendirmesi yapılan hallerde bir yıl,
süre ile Bakanlıkça iptal edilir.
(2) Yapı ruhsatının düzenleniş tarihinden yapı kullanma izni belgesinin veriliş tarihine kadar; Kanunun 42 nci maddesine göre üç defa idarî para cezası alması halinde yapı müteahhidinin kaydı Bakanlıkça olumsuz kabul edilir.
(3) Yapı müteahhidinin yapım işlerinden doğan vergi ve sigorta primi borçlarını ödememesi ve kanunlarla verilen diğer sorumluluklarını yerine getirmemesi hallerinde, yetki belgesi numarası bir yıldan az olmamak üzere Bakanlıkça iptal edilir ve bunlara sorumluluklarını yerine getirinceye kadar yeni yetki belgesi numarası verilmez.
(4) Yapı müteahhidi yetki belgesi numarası iptal edilen yapı müteahhidinin şahıs şirketi veya adi ortaklık veya ortak girişim olması halinde ortaklarının tamamı ve şirket müdür veya müdürleri, sermaye şirketi olması halinde ise şirketin tüm yönetim kurulu üyeleri ve şirket genel müdürü yasaklı hale gelir, yasaklılık süresince bunlara yeni yetki belgesi numarası verilmez.
(5) Yetki belgesi numarası iptal edilen yapı müteahhidinin yasaklılık durumu ve yetki belgesi numarasına ilişkin iptal süresi Bakanlığın internet sitesi üzerinden yayımlanır.
(6) Yetki belgesi numarası iptal edilen yapı müteahhidi, yapı ruhsatı alınmış mevcut işleri tamamlamanın dışında, yasaklılık süresince yeni yapım işi üstlenemez.
Yetki belgesi numarası iptalinin kaldırılması
MADDE 9 – (1) Yetki belgesi numarası iptal edilen yapı müteahhidi, yasaklılık süresinin sona ermesi veya iptalin gerekçesi olan sorumluluklarının gereğini yerine getirmesi halinde, dilekçe ile Müdürlüğe müracaat edip iptalin kaldırılmasını ve yetki belgesi numarasını kullanmasına izin verilmesini talep edebilir.
(2) Müdürlük, talebi inceleyerek, yasaklılık süresinin dolduğu veya iptalin gerekçesi olan sorumluluklarının gereğini yerine getirdiği anlaşılan yapı müteahhidinin yetki belgesi numarasına ilişkin iptalin kaldırılmasını elektronik ortamda Bakanlığa bildirir. İptalin kaldırılmasının Bakanlıkça da uygun görülmesi halinde; önceki numaranın kullanılmasına elektronik ortamda izin verilir, yazılı olarak veya elektronik ortamda Müdürlükçe müracaat sahibine bildirilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Şantiye Şefliği ve Yetki Belgeli Usta Çalıştırılması
Şantiye şefliği
MADDE 10 – (1) Şantiye şefinin, yapım işinin uzmanlık alanına uygun olmak üzere mimar, mühendis veya bunlara ilişkin teknik öğretmen veya tekniker olması şarttır.
(2) Şantiye şefi; yapım işinin konusu, niteliği, büyüklüğü, imalâtın özel ihtisas gerektirip gerektirmediği de gözetilerek belirlenir.
(3) 5 inci maddenin ikinci fıkrasındaki yapılar hariç, yapı ruhsatına tabi tüm yapılarda şantiye şefi bulundurulması zorunludur.
(4) Yapı müteahhidi, bu maddedeki şartları haiz olması halinde şantiye şefliğini üstlenebilir. Bu durumda ayrıca şantiye şefi bulundurma şartı aranmaz.
(5) Şantiye şefi, görev yaptığı ilin sınırları dışında başka bir ilde görev üstlenemez ve bu Yönetmelikte belirtilen toplam m2 sınırları aşılmamak kaydıyla aynı anda en fazla beş ayrı yapım işinin şantiye şefliğini üstlenebilir.
(6) Şantiye şefi, yapı müteahhidi adına, yapım işinin ruhsata ve ruhsat eki etüt ve projelere uygun olarak gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan inşaat ve iş organizasyonunu sağlamak, mevzuatın öngördüğü her türlü tedbiri almak, uygulamak ve uygulatmakla sorumludur.
(7) Şantiye şefi, inşaat ve tesisat işlerinde yetki belgeli usta çalıştırılmasından sorumludur.
(8) Şantiye şefi görev aldığı yapım işinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemin aldırılması yetkisine sahiptir. Bu yetkinin yapı müteahhidi tarafından kullandırılmaması halinde şantiye şefi sorumlu tutulamaz.
(9) Şantiye şefi görev aldığı yapım işinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eksiklik ve kusurları, öneri ve önlemleri belirlemek, yapı müteahhidine rapor etmek ve şantiyede görev alan ilgili kişilere bildirmekle yükümlüdür. Raporda yer alan hususların yerine getirilmemesinden yapı müteahhidi sorumludur.
(10) Şantiye şefinin yapım işine dair görevi, yapı ruhsatının alınmasından itibaren başlayıp yapı kullanma izin belgesinin alınması ile son bulur.
(11) Şantiye şefi görev aldığı yapım işine dair yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesini imzalamakla yükümlüdür.
(12) Spor tesisleri, sinema, tiyatro, konser salonu, kongre merkezi, müze, eğitim kurumu, yurt, sağlık tesisi, haberleşme ve ulaşım tesisleri, itfaiye, karakol, kışla, cezaevi, enerji üretim ve dağıtım tesisleri, kuleler, ayaklı su depoları, hangar yapıları ile palplanşlı, kazıklı, ankrajlı iksa yapıları ve kazıları, Bakanlıkça belirlenen mimarlık hizmetlerine esas yapı sınıflarından ondördüncü fıkrada sayılanların dışındaki yapılarda ve kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan veya yaptırılan yapılarda, binanın kullanım amacına uygun olarak mimar veya mühendis unvanlı şantiye şefi bulundurulması zorunludur.
(13) Mimar veya mühendis unvanlı şantiye şeflerinin aynı anda üslenebileceği işlerin toplamı 30.000m2 yi geçemez. Ancak yapım işinin tek ruhsata bağlı veya toplu yapı niteliğinde olması halinde 30.000m2 yi geçmeme şartı aranmaz.
(14) Onikinci fıkradaki yapılar hariç olmak üzere, Bakanlıkça belirlenen mimarlık hizmetlerine esas yapı sınıflarından birinci, ikinci ve üçüncü sınıf yapılar ve bodrumları ile birlikte toplam beş katı ve yapı inşaat alanı 2000m2 yi geçmeyen yapılarda teknik öğretmenler, 1500m2 yi geçmeyen yapılarda ise teknikerler meslek alanlarına uygun olarak şantiye şefliğini üstlenebilir.
(15) Mühendis, mimar ve teknik öğretmen unvanlı teknik personelin şantiye şefi olarak görev yaptığı 4857 sayılı İş Kanununun 81 inci maddesi kapsamında yer alan inşaat ve tesisat işlerinde, şantiye şeflerinin iş güvenliği uzmanlığı belgesine haiz olması zorunludur.
Yetki belgeli usta çalıştırılması
MADDE 11 – (1) İnşaat ve tesisat işlerinde yetki belgeli usta çalıştırılması zorunludur.
(2) İnşaat ve tesisat işlerinde çalışan ustalara yetki belgesi 21/9/2006 tarihli ve 5544 sayılı Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanunu ve bu kanuna göre çıkarılan yönetmelikler çerçevesinde, MYK ve MYK tarafından yetkilendirilmiş kuruluşlarca verilir.
(3) Şantiyede yapılacak kontrollerde, ustalar yaptıkları işe uygun yetki belgelerini ibraz etmekle yükümlüdür.
(4) Mesleklerin standartları ve yeterliliklerine ilişkin hususlar 5544 sayılı Meslekî Yeterlilik Kurumu Kanunu çerçevesinde düzenlenir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
İlgili idarenin görevleri
MADDE 12 – (1) Yapı müteahhitliğini üstleneceklerin yetki belgesi numarasının bulunup bulunmadığı ve yasaklılık durumu, ilgili idarece elektronik ortamda kontrol edilir; yetki belgesi numarasının bulunmaması veya yasaklı olması halinde, yapı için yapı ruhsatı düzenlenmez.
(2) Yapı müteahhitlerinin yaptıkları işlere ait kayıtlar, yapı ruhsatları ile ilişkilendirilerek her iş için ayrı ayrı olmak üzere ilgili idarece tutulur.
(3) Yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgelerinin birer nüshasının Sosyal Güvenlik Kurumu Müdürlüğüne ve ilgililerin kayıtlarına işlenmek ve değerlendirilmek üzere ilgili meslek odasına ve Müdürlüğe gönderilmesi zorunludur.
(4) Yapı müteahhitlerinin ve mimar ve mühendis unvanlı şantiye şeflerinin imar mevzuatına aykırı fiillerinden dolayı verilen cezaları ve haklarındaki kesinleşmiş mahkeme kararları, kendi kayıtlarına işlenmek ve ilgili mevzuata göre cezaî işlem yapılmak üzere, ilgili meslek odasına ve Müdürlüğe altı gün içinde ilgili idarece bildirilir.
(5) Yetki belge numarasının iptalini gerektiren fiillerin tespiti halinde, tespit tarihinden itibaren en geç altı gün içinde EK-2 Yasaklamaya Dair İletişim Formu düzenlenerek Müdürlüğe elektronik ortamda veya yazılı olarak iletilir.
Ustalık yetki belgesi olarak kabul edilecek belgeler
GEÇİCİ MADDE 1 – (1) MYK ve yetkilendirdiği kuruluşlarca standardı ve yeterliliği belirlenen konularda illerde ustalık yetki belgesi verilinceye kadar, belge verilmesine başlanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde bu kuruluşlarca verilecek belgelerle doğrudan değiştirilmek üzere,
a) 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu kapsamında edinilmiş diploma, ustalık belgesi, yetki belgesi, sertifika, bağımsız işyeri açma belgesi, kalfalık, ustalık belgelerinden birisi,
b) 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 4 üncü maddesi ile 31/12/2008 tarihli ve 27097 6. Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türkiye İş Kurumu İşgücü Uyum Hizmetleri Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (f) bendine göre faaliyet gösteren kurslardan aynı Yönetmeliğin 23 üncü maddesine göre alınan kurs bitirme belgeleri,
c) Kuruluş kanunlarında veya ilgili kanunlarca yetkilendirilmiş kamu kurum ve kuruluşları ile Milli Eğitim Bakanlığının ilgili biriminin onayının alınması şartıyla kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, eğitim amaçlı faaliyet gösteren vakıf ve dernekler, işçi ve işveren kuruluşları ile bünyelerinde kurulu iktisadi işletmeler veya işveren tarafından düzenlenen eğitim faaliyetleri sonucunda verilen belgeler,
ç) Uluslararası kurum ve kuruluşlardan alınan ve MEB tarafından denkliği sağlanan belgeler,
d) Yukarıdaki bentlerde sayılan belgelerden herhangi birine sahip olmamakla birlikte, inşaat ve tesisat işlerinde bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden önce çalışmış olduğunu, müteahhitten alınacak yazı veya sosyal güvenlik kuruluşundan alınacak belge ile kanıtlayıp, bu yazı veya belgelerle 1/1/2015 tarihinden önce müdürlük veya ilgili idareye başvurarak adına EK-3 Geçici Ustalık Yetki Belgesi düzenlenenlere, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından 32-40 saatlik eğitim sonucunda verilen belgeler,
yetki belgesi olarak kabul edilir.
(2) EK-3 Geçici Ustalık Yetki Belgesi verilebilmesi için, inşaat ve tesisat işlerinde çalıştığına ilişkin müteahhitten alınacak yazı veya sosyal güvenlik kuruluşundan alınacak belge ile bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden itibaren en geç 1/1/2015 tarihine kadar müdürlük veya ilgili idareye başvurulması zorunludur. Bu belgelerden biri ile başvurulması halinde, müdürlük veya ilgili idarece en geç üç iş günü içinde talep sahibi adına EK-3 formu düzenlenir. İlgili idare düzenlediği EK-3 formunun bir örneğini müdürlüğe gönderir.
(3) Müdürlük veya ilgili idare tarafından 1/1/2015 tarihinden sonra EK-3 Geçici Ustalık Yetki Belgesi düzenlenemez. EK-3 Geçici Ustalık Yetki Belgesi 1/1/2017 tarihine kadar, inşaat ve tesisat işlerinde yönetmeliğin yayımı tarihinden önce çalışmış olduğuna dair müteahhitten alınan yazı veya sosyal güvenlik kuruluşundan alınan belgeler 1/1/2015 tarihine kadar ustalık yetki belgesi yerine geçer. Bu belgeleri haiz olan inşaat ve tesisat işlerinde çalışanlardan, belgelerin geçerlilik süresi içinde ayrıca birinci fıkrada sayılan ustalık yetki belgeleri istenmez.
İş güvenliği uzmanlığı belgesi
GEÇİCİ MADDE 2 – (1) Yönetmeliğin 10 uncu maddesinin on beşinci fıkrası kapsamındaki işlerde görev alacak mühendis, mimar ve teknik öğretmen unvanlı şantiye şefinin 1/1/2012 tarihinden 1/1/2020 tarihine kadar 4857 sayılı İş Kanununa uygun iş güvenliği uzmanlığı belgesi alması zorunludur.
Yürürlük
MADDE 13 – (1) Bu Yönetmeliğin Geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi ve ikinci fıkrası hükmü yayımı tarihinde, diğer hükümleri 1/1/2012 tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 14 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Bayındırlık ve İskân Bakanı yürütür.
________________________________________
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ VE PLANLAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ÇED VE PLAN İZLEME KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI 8/8/2...