22 Kasım 2011 Salı

Dask'ın Van Ödemesi 30-70 Milyon Lira Arasında

Dask'ın Van Ödemesi 30-70 Milyon Lira Arasında
Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Yönetim Kurulu Başkanı Selamet Yazıcı, Van'da 7 bin 318 sigortalı konuttan yaklaşık 4 bininde küçük, orta veya büyük hasar olduğunu tahmin ettiklerini belirterek, depremden dolayı DASK'ın, 30-70 milyon lira arasında Zorunlu Deprem Sigortası ödemesi yapabileceğini bildirdi. Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Yönetim Kurulu Başkanı Selamet Yazıcı, Van'da 7 bin 318 sigortalı konuttan yaklaşık 4 bininde küçük, orta veya büyük hasar olduğunu tahmin ettiklerini belirterek, depremden dolayı DASK'ın, 30-70 milyon lira arasında Zorunlu Deprem Sigortası ödemesi yapabileceğini bildirdi. Yazıcı, yaptığı açıklamada, Van'daki hasar tespit çalışmalarının sürdüğünü, eksperlerinin Kurban Bayramı süresince de bölgede çalışmalar yapacağını ifade ederek, ağır hasarlar öncelikli olmak üzere dosyası "tamam" olanlara dün itibariyle ödemelere başladıklarını, ödemelerin Bayram sonrası da devam edeceğini duyurdu.
Kentten ayrılanlar olması nedeniyle poliçe sahiplerine ulaşmada sorunlar yaşadıklarını dile getiren Yazıcı, şu ana kadar 3 bin 262 hasar ihbarı aldıklarını, sigortalılar arasında orta hasarlıların beklentilerinden çok olduğunu, ödemelerin büyük bölümünü de orta hasarlıların oluşturacağını bildirdi. Van'daki 84 bin konuttan 7 bin 318'inin sigortalı olduğunu hatırlatan Yazıcı, "Bu konutların hepsi hasar görmedi. Bunların yaklaşık 4 bininde küçük, orta veya büyük hasar olduğunu tahmin ediyoruz. Depremden dolayı DASK, 30-70 milyon lira arasında Zorunlu Deprem Sigortası ödemesi yapabilir. İlerleyen zaman içerisinde bu rakam netlik kazanacak. Bu, aynı zamanda DASK'ın bir depremde yaptığı en büyük ödeme rakamı olacak" diye konuştu. Van depreminden sonra sigorta yaptırma oranında artış oldu Selamet Yazıcı, Van depreminden sonra Türkiye genelinde Zorunlu Deprem Sigortalı konut sayısı yüzde 1,3 artışla 3 milyon 630 bine, Van'da ise yüzde 6 artışla 7 bin 750'ye ulaştığını belirterek, sigortalılık oranınında son bir yılda Türkiye genelinde yüzde 11, Van'da ise yüzde 32'lik artış olduğunu kaydetti. Haberler.com

Anadolu Sigorta’ya 42 ihbar geldi hasar tutarı 1.2 milyon TL’yi buldu

Anadolu Sigorta’ya 42 ihbar geldi hasar tutarı 1.2 milyon TL’yi buldu Anadolu Sigorta, Van’daki depremin ardından sigortalılarının “mağduriyetlerini en aza indirmek” ve “mümkün olan en kısa sürede kendilerine yardım etmek” üzere depreme özel bir ihbar hattı oluşturdu. Anadolu Sigorta’nın yazılı açıklamasına göre, şirket, bölgedeki iletişim hatlarının depremden zarar görmüş olmasını göz önüne alarak, sigortalılarına ulaşabilmek, onları bilgilendirmek ve zararlarını en kısa sürede tazmin etmek amacıyla,deprem bölgesinde eksper bulundurmaya devam ediyor. Eksperler Van Merkez ve Erciş ilçelerine giderek konut ve işyeri poliçesi sahipleriyle bizzat temas kurdu. Anadolu Sigorta, ayrıca depremi takip eden ilk 24 saat içerisinde Van ve 5 çevre ilde bulunan (Bitlis, Muş, Ağrı, Bingöl ve Siirt) sigortalılarına SMS gönderdi ve eğer bir hasarları söz konusu ise Anadolu Sigorta’ya ne şekilde ulaşabilecekleri konusunda bilgi verdi. Depremi takip eden ilk beş günde Anadolu Sigorta’ya toplam 42 hasar ihbarı gelirken, söz konusu dosyaların tahmini hasar tutarı yaklaşık 1 milyon 250 bin lirayı buldu. Milliyet

Kat Mülkiyeti Kanununda Yapılan Değişiklikler!

07 Temmuz 2009 Tarih ve 27281 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5912 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun ile Kat Mülkiyeti Kanununun bazı maddeleri değişmiştir. Bu Kanun ile aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır.
A) KALDIRILAN HÜKÜMLER Liste Kalktı Kat Mülkiyeti Kanununun 12/c maddesi yürürlükten kalkmıştır. Bu düzenleme ile kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurarken aranan noterden tasdikli liste kaldırılmıştır. Artık liste aranmayacaktır. Her bağımsız bölümün arsa payını, kat, daire, iş bürosu gibi nevini ve bunların birden başlayıp sıra ile giden numarasını, varsa eklentisi mimari proje üzerinde gösterilmiş olacaktır. Para Cezası Kalktı Kat Mülkiyeti Kanununun 14/4 maddesi yürürlükten kalkmıştır. Bu düzenleme ile (14/11/2007 Tarih 5711 sayılı Kanunla getirilmiş olan) kat irtifakından kat mülkiyetine geçmeyenlere verilecek cezalar kaldırılmıştır. Vaziyet Planı Kalktı Kat Mülkiyeti Kanununun 12/a maddesinde yapılan değişiklikte vaziyet planı yer almamıştır. Bu nedenle bundan böyle birden çok yapı da olsa yerleşimlerini gösterir vaziyet planı getirilmesi zorunlu değildir. Çünkü blokların bir birine olan konumu cins değişikliğinden sonra kadastro paftasında görülecektir. Ancak buna rağmen vaziyet planı getirilmişse alınıp parsel dosyasına takılmalıdır. Bu plan kat irtifakı süresince blokların yerini belirlemek için önemlidir. Zorunlu Deprem Sigortası Kalktı 07 Temmuz 2009 Tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5912 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun Geçici 1. Maddesine göre; “Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden (07 Temmuz 2009 tarihinden) önce kat irtifakı kurulmuş ve üzerindeki yapılar tamamlanıp yapı kullanma izin belgesi alınmış yapılarda, kat irtifakına sahip ortak maliklerden birinin başvurusu veya yapı kullanma izin belgesinin yetkili idarece tapu idaresine gönderilmesi üzerine zorunlu deprem sigortası poliçesi dâhil başkaca hiçbir belge aranmaksızın kat mülkiyetine resen geçilir. Kat mülkiyetine geçiş işlemi resen yapılan bir işlem haline dönüştürüldüğünden bundan böyle zorunlu deprem sigortası yapıldığı aranmayacaktır. B) YENİ YAPILAN DÜZENLEMELER Mimari Projede Aranacak Hususlar (KMK.12/a) a) Anagayrimenkulde, yapı veya yapıların dış cepheler ve iç taksimatı, b) Bağımsız bölüm, eklenti, ortak yerlerinin ölçüleri, c) Bağımsız bölümlerin konum ve büyüklüklerine göre hesaplanan değerleriyle oranlı arsa payları, d) Bağımsız bölümlerin kat, daire, iş bürosu gibi nevi, e) Bağımsız bölümlerin birden başlayıp sırayla giden numarası, f) Bağımsız bölümlerin yapı inşaat alanı açıkça gösterilidir. g) Proje müellifi mimar tarafından yapılmış olmalıdır. h) Proje anagayrimenkulün maliki veya bütün paydaşları tarafından imzalanmış olmalıdır. i) Proje yetkili kamu kurum ve kuruluşlarınca onaylanmış olmalıdır. Kat İrtifakının Kurulması Kat irtifakı arsa payına bağlı bir irtifak çeşididir (KMK.3/3). Henüz yapı yapılmamış veya yapısı tamamlanmamış bir arsa üzerinde kat irtifakının kurulması ve tapu siciline tescil edilmesi için o arsanın malikinin veya bütün paydaşlarının buna ait istem ile birlikte 12 nci maddenin (a) bendine uygun olarak düzenlenen proje ile (b) bendindeki yönetim plânını tapu idaresine vermeleri lazımdır. Kat mülkiyetine geçişte ayrıca yönetim plânı istenmez (KMK.14/1) Kat İrtifakı Kurulması İçin İstenen Belgeler 1) Mimari Proje, 2) Yönetim Planı. Kat İrtifakından Kat Mülkiyetine Geçiş İçin İstenen Belgeler -Yapı Kullanma İzin belgesi.
Doğrudan Kat Mülkiyeti Kurulması için İstenen Belgeler Öncesinde kat irtifakı kurmadan doğrudan kat mülkiyeti kurulacaksa aşağıdaki belgeler istenir: 1) Mimari Proje, 2) Yapı Kullanma İzin belgesi, 3) Yönetim Planı. Dilekçe ve bina fotoğrafı alınması Kat Mülkiyeti Kanununda 14/11/2007 Tarih 5711 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile kaldırılmıştır. Liste ve vaziyet planı da 7 Temmuz 2009 tarih 5912 sayılı Kanunla kaldırılmıştır. Kat Mülkiyetine Geçiş İçin 60 Gün Süre Vardır Kat irtifakı arsa payına bağlı bir irtifak çeşididir. Yapının tamamı için düzenlenecek yapı kullanma izin belgesine dayalı olarak, bu Kanunda gösterilen şartlar uyarınca kat mülkiyetine resen çevrilir. Bu işlem, arsa malikinin veya kat irtifakına sahip ortak maliklerden birinin istemi ile dahi gerçekleştirilebilir (KMK.3/3). Yapının tamamlanmasından sonra kat irtifakının kat mülkiyetine çevrilmesi, kat irtifakının tesciline ait resmi senede ve 12 nci maddede yazılı belgelere dayalı olarak, yetkili idarece yapı kullanma izin belgesinin verildiği tarihten itibaren altmış gün içinde ilgili tapu idaresine gönderilmesi üzerine tapu dairesi tarafından resen yapılır (KMK.14/3). Kat Mülkiyetine Resen Geçilecektir Öncesinde kat irtifakı bulunmuş anagayrimenkullerde kat mülkiyetine geçmek için vatandaşların talepte bulunmasına gerek yoktur. Bina tamamlanıp, iskan belgesi verildiğinde iskan belgesini veren yetkili idare bunun bir örneğini resmi yazıyla tapu dairesine gönderecek, tapu dairesi bu yazıyı aldığı tarihten itibaren 60 gün içinde resen kat mülkiyetine geçecektir. Ancak bu 60 günlük sürenin başlaması için daha önceden taşınmazın cins değişikliği işleminin malikler tarafından yaptırılmış olması lazımdır. Toplu Yapılara Ait Yönetim Planları 5912 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 07 Temmuz 2009 tarihinden önce kurulan toplu yapılara ait yönetim planlarının, bu Kanun hükümlerine uyarlanması amacıyla yapılacak ilk değişiklik için mevcut kat malikleri kurulunun salt çoğunluğu yeterlidir (Geçici Md.2). İlk değişiklikten sonraki yönetim planı değişiklikleri salt çoğunluğa tabi değildir. Sonraki değişiklikler 4/5 çoğunluğa tabidir. Geçici Tolu Yapı Yönetimi Mevcut toplu yapı yönetimleri, değiştirilen yönetim planına göre yeni yöneticiler seçilinceye kadar geçici yönetim olarak görevini sürdürür. Toplu yapı yöneticisi seçimi, en geç yönetim planının değiştirilmesini takip eden üç ay içinde yapılır (Geçici Md.2).
C) CİNS DEĞİŞİKLİĞİ 2009/14 sayılı Genelge gereği Kat Mülkiyetine geçiş amaçlı olan cins değişikliği işlemleri Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlüklerince re'sen yapılacaktır. Bu konuda vatandaşların bir talepte bulunmasına hatta tapu dairesine gitmesine dahi gerek yoktur. Belediyelerce iskan ruhsatları kadastro veya tapu dairesine gönderildiğinde cins değişikliği de kat mülkiyetine geçiş işlemi de kendiliğinden yapılacaktır. Re'sen yapılan bir işlem olduğu için cins değişikliği harcı ve döner sermaye ücreti de alınmayacaktır. Yine kat mülkiyetine geçiş işlemi için de döner sermaye ücreti de alınmayacaktır.
D) VATANDAŞLARIN TAPU DAİRESİNE GİTMESİNE GEREK YOKTUR Kontroller bu idareler tarafından resen yapılacaktır. Bu konuda vatandaşların bir talepte bulunmasına hatta tapu dairesine gitmesine dahi gerek yoktur. Belediyelerce iskan ruhsatları kadastro veya tapu dairesine gönderildiğinde cins değişikliği de kat mülkiyetine geçiş işlemi de kendiliğinden yapılacaktır. Ancak dileyen vatandaşlar kendileri de iskan ruhsatlarını getirerek işlem yaptırabilir. Vatandaşların başvurusu halinde dehi harç ve döner sermaye aranmayacaktır. Gürsel Öcal DÖRTGÖZ

Arsa karşılığı verilen inşaatlarda KDV nasıl hesaplanır ?

Arsa karşılığı verilen inşaatlarda KDV nasıl hesaplanır ?
Bir ülkenin büyümesinde motor gücü oluşturacak sektörler, inşaat ve otomotivdir. Ayrıca bilişim, teknoloji, turizm gibi sektörler de ciddi manada gelişmeye ve ilerlemeye fayda sağlar. 2008 yılında görülen ekonomik krizin atlatılabilmesi için; bu sektörleri teşvik edici tedbirler alındığı hafızalardadır. O dönem otomotiv sektörü için ÖTV indirimleri yapılmış, bazı satışların KDV oranı da indirilmişti. Şimdilerde ekonominin canlanmasıyla bu sektörlerin neredeyse en verimli dönemlerini yaşadıklarını görüyoruz. İstanbul'un hemen her yeri şantiyeye dönmüş durumda.
İnşaat sektöründe yaşanan bu canlılık, arsa teslimlerinde uygulanacak Katma Değer Vergisi oranları ve düzenlenecek belgelerin neler olduğu sorularının artmasına sebep oluyor. Arsa karşılığı inşaat işlerinde KDV uygulamasına ilişkin kamuoyunda sürekli tartışma olduğu halde, konuyla ilgili kanun veya tebliğ düzenlemesi bulunmuyor. Sadece daha önce bir KDV sirküleri ile yapılan açıklama vardı. Tüm bu sirkülerlerin birleştirildiği 60 No'lu sirkülerde konu tekrar ele alındı. Bazı alanlarda yenilik getirilen bu sirkülerle maalesef tüm soru işaretleri izale edilebilmiş değil. İşin aslına bakarsanız bu alanda yapılan işlemlerin çeşitliliği ve tarafların durumları zaten tüm sorunların bir kalemde bitirilmesine de müsaade etmiyor. Arsa karşılığı inşaat işlerinde iki ayrı teslim söz konusu. Bunlardan birincisi, arsa sahibi tarafından müteahhide arsa teslimi. İkincisi ise müteahhit tarafından arsaya karşılık olarak arsa sahibine bağımsız birim (konut veya işyeri) verilmesi. Arsa eğer bir gerçek kişi üzerine kayıtlı ise ve bu kişi mutat şekilde arsa alım satım işiyle uğraşmıyorsa, yani ticari anlamda vergilendirilmesi gerekmiyorsa arsa teslimi açısından herhangi bir vergisel durum oluşmaz. Bu biçimdeki gayrimenkul teslimleri Katma Değer Vergisi'nden istisna olduğu için fatura düzenlenmesi ve KDV hesaplanması da söz konusu olmaz. Müteahhit, bu arsanın alış maliyetini noter veya tapu devir belgesi ile ispatlayabilir.
Arsa iktisadi bir işletmenin aktifinde kayıtlı ise devir işleminde fatura düzenlenmeli ve KDV hesaplanmalı. Ancak bu işletme gayrimenkul ticareti ile uğraşmıyorsa ve bu arsa en az iki yıldır aktifte kayıtlı ise Katma Değer Vergisi istisnası devreye girer. Bu gibi durumlarda düzenlenecek belgelerde bu vergi hesaplanmaz. Arsa karşılığı inşaat işlerinde vergiyi doğuran olayın ne zaman ortaya çıktığı da tartışma konusu. Yayımlanan sirkülere göre vergiyi doğuran olay, müteahhidin arsa karşılığı konut, işyeri gibi bağımsız birimleri arsa sahibine tesliminde gerçekleşiyor. Arsa açısından da vergiyi doğuran olay bu tarihte meydana geliyor. Arsa sahipleri eğer fatura düzenlemek durumundaysalar arsa veya işyerini teslim aldıkları tarihte arsa devrine ilişkin faturayı düzenleyecek.
Esasen taşınmazda teslim, kural olarak tapuya tescille gerçekleşiyor. Vergiyi doğuran olay da tapuya tescille meydana geliyor. Ancak bağımsız birimler tapuya tescilden önce alıcının tasarrufuna bırakılırsa vergiyi doğuran olay bu tarihte gerçekleşmiş olur. Dolayısıyla, arsa sahibinin arsa tesliminin ticari nitelikli olması halinde arsa için, müteahhidin ise arsa sahibine teslim ettiği bağımsız birimler için, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarih itibarıyla eşzamanlı olarak fatura düzenlemesi gerekiyor. TİCARİ İŞLETMEYE AİT ARSADA KDV YÜZDE 18 Arsanın bir iktisadi işletmeye dahil olması veya arsa sahibinin arsa alım satımını mutat ve sürekli bir faaliyet olarak sürdürmesi halinde, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihte, müteahhide yapılan bu arsa teslimi sebebiyle düzenlenecek faturada arsa karşılığı alınan bağımsız birimlerin emsal bedeli (arsa payı dahil) üzerinden yüzde 18 oranında KDV hesaplanması gerekiyor. Arsa sahibinin, gerçek usulde mükellefiyetini gerektirmeyecek şekilde, arızi faaliyet olarak arsasını bağımsız birimler karşılığında müteahhide tesliminde bu vergi uygulanmayacak. Müteahhitten arsa sahibine yapılacak bağımsız birim teslimleri için müteahhit tarafından düzenlenecek faturada arsa payı dahil emsal bedeli üzerinden 150 metrekareden küçük meskenler için yüzde 1, bunlardan büyük mesken veya işyerleri için yüzde 18 oranında KDV hesaplanıyor. İdare tarafından bu teslimlerde düşük bedel üzerinden fatura düzenlendiği tespit edilirse emsal bedele göre hesaplama cezalı tarhiyat yapılıyor. Bazı arsa sahipleri ise arsalarını kat veya daire karşılığı değil de hasılat paylaşımı mantığıyla müteahhitlere veriyor. Uygulamada 'hasılat paylaşımı', 'gelir paylaşımı' vb. şekillerde düzenlenen sözleşmelere göre yapılan işlerde, inşa edilen bağımsız birimler yerine bunların hasılatı paylaşılıyor. Maliye bu tür sözleşmeler gereğince yapılan işlerin de arsa karşılığı inşaat olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmiş. Buna göre; bağımsız birimlerin üçüncü şahıslara satışında, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihte sadece müteahhit tarafından üçüncü şahıslara fatura düzenlenecek, faturada gösterilen toplam bedel üzerinden bağımsız birimin niteliğine göre yüzde 1 veya yüzde 18 KDV hesaplanacak. Arsanın bir iktisadi işletmeye dahil olması veya arsa sahibinin arsa alım satımını mutat ve sürekli bir faaliyet olarak sürdürmesi halinde, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarih itibarıyla hasılattan kendisine kalan pay için müteahhide arsa satış faturası düzenleyecek, fatura bedeli üzerinden genel esaslara göre KDV hesaplayarak beyan edecektir. Arsa tesliminin, Katma Değer Vergisi konusuna girmemesi veya bu vergiden istisna edilmiş olması halinde bu teslimde vergi hesaplanmayacak. Arsa sahibinin kendi hissesine düşen daireleri veya hasılatı için de aynı hükümler geçerli. Yani eğer arsa bir iktisadi işletmeye dahilse veya arsa sahibi bir yılda birden fazla satış (birden fazla yılda birer satış da olur) yapıyorsa mükellef olması gerekeceğinden fatura düzenlenmesi ve KDV hesaplanması gerekir. Mahkeme ile Maliye arasında görüş farkı Danıştay öteden beri verdiği kararlarla arsaların müteahhitlere verilmesini arsaların değerlendirilmesi olarak yorumlamakta ve bu teslimlerde herhangi bir belge düzenlenmesine gerek olmadığına hükmetmektedir. Arsa sahibinin ve müteahhidin düzenleyeceği faturalar ve muhtevalarıyla ilgili olarak da farklı görüşler ileri sürülmektedir. Buna göre müteahhidin arsa sahibine bağımsız bölüm teslim etmediği, sadece inşaat hizmeti sunduğu ve bunun karşılığında arsa payı aldığı iddia edilmektedir. Verilen inşaat hizmeti de genel oranda (yüzde 18) KDV'ye tabidir. Dolayısıyla hem arsa sahibinin hem de müteahhidin aynı bedel ve oran üzerinden (inşaat hizmeti karşılığı verilen bağımsız bölümün değeri) karşılıklı fatura düzenlemesi gerektiği ileri sürülmektedir. Ben yine de bu görüşlerin Maliye tarafından kabul görmediğini, bu şekilde yapılacak uygulamaların idare tarafından eleştiri konusu yapılabileceğini hatırlatayım. Çünkü 150 metrekareden küçük meskenlerin tesliminde KDV oranı yüzde 1 olarak hesaplanmalı. Arsa sahibinin daha yüksek oranda düzenlenmiş vergiyi indirim konusu yapması bu indirimin reddine sebep olabilir. Zaman

20 Kasım 2011 Pazar

Vergi, harç ve cezalar yüzde 10 artacak !

Vergi, harç ve cezalar yüzde 10 artacak ! Maliye Bakanlığı’nın yeni Vergi Usul Kanunu tebliğine göre 2012′de bir yıllık pasaport harcı 112,8 lira, en düşük Motorlu Taşıtlar Vergisi 480 lira olacak. Emlak Vergisi yüzde 5,1 artacak.
Maliye Bakanlığı, yeniden değerleme oranını 2011 yılı için yüzde 10,26 olarak tespit etti. Buna göre yeni yılda, çeşitli vergiler, harçlar, cezalar ve değerli kağıt bedelleri bu oranda artacak. Yapılan hesaplamalara göre, yeni yılda vatandaşlar 6 aylık pasaport harcı için 77,7, bir yıllık pasaport harcı için 112,8, 2 yıllık için 184, 3 yıllık için 261,2, 3 yıldan fazla süreli pasaportlar için 368 lira pasaport harcı ödeyecek. Yeni yılda, fatura ve gider pusulası vermeyenler ve almayanlar, devlete 187,4 lira ceza verecek. 1-3 yaş grubu araç sahipleri, motor gücü 1.3 olan otomobiller için 480,7 lira, motor tipi 1.3-1.6 otomobiller için 768,5 lira Motorlu Taşıtlar Vergisi(MTV) ödeyecek. Motor gücü 2000 santimetreküpden fazla olan otomobiller için ise 3 bin 194,2 lira MTV ödenecek. Maliye Bakanlığı’nın Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği Resmî Gazete’de yayımlandı. Vergi Usul Kanunu‘nun, yeniden değerleme oranının ekim ayında (ekim ayı dahil) bir önceki yılın aynı dönemine göre TÜİK ÜFE Genel Endeksi‘nde meydana gelen ortalama fiyat artış oranı olduğu ve bu oranın Maliye Bakanlığı’nca Resmî Gazete ile ilan edileceğine ilişkin hükme atıfta bulunuldu. Bu hüküm uyarınca yeniden değerleme oranının 2011 yılı için yüzde 10,26 olarak tespit edildiği ve aynı oranın 2011 yılına ait son geçici vergi dönemi için de uygulanacağı duyuruldu.
Yeni yılda trafik cezaları da yüzde 10,26 oranında artacak. Yeniden değerleme oranı çerçevesinde en düşük trafik cezası 58 TL, en yüksek trafik cezası 17 bin 244 TL olacak. Kırmızı ışıkta geçenler 154,4, alkollü araç kullananlar ilk yakalanmada 650,5, ikinci yakalanmada 814,8 lira, üçüncü kez ve daha fazla yakalananlar ise bin 306 TL ceza ödeyecek. Uyuşturucu veya keyif verici madde alarak araç kullananlar da bin 327 lira ceza verecek. Toplu taşıma araçlarında sigara içmenin cezası da 82 liraya yükselecek. Hız sınırlarını yüzde 30′a kadar aşan sürücüler 154,4, yüzde 30′dan fazla aşanlar ise 319,8 lira ceza verecek. Araçların muayene süresini geçiren sürücüler ile servis freni, lastikleri, dış ışık donanımından yakını ve uzağı gösteren ışıklar ile park, fren ve dönüş ışıkları noksan, bozuk veya teknik şartlara aykırı olan araçları kullananlara da 72 lira ceza uygulanacak. Sürücü belgesi almak için yanlış bilgi veya sahte belge vermenin cezası 814, araç kullanırken sürücü belgesini yanında bulundurmamanın cezası 154, sürücü belgesi olmadan araç kullanmak ve sürülmesine izin vermenin cezası da 320 lira olarak belirlendi.
Emlak Vergisi’ne yüzde 5,1 zam Bu arada, Emlak Vergisi‘ne tabi değerler, 2012 yılında, yeniden değerleme oranının yarısı kadar artış görecek. Böylece ev sahipleri Emlak Vergisi’ni yüzde 5,1 zamlı ödeyecek. Veraset ve İntikal Vergisi‘yle ilgili istisnalar ve dilimler de yeni yılda yeniden değerleme oranı kadar artacak. Yeniden değerleme oranı çerçevesinde başvuru harçları, sulh mahkemelerinde icra tetkik mercilerinde 9,4 TL, asliye ve idare mahkemelerinde 20,2 TL, Damga Vergisi 8,8 TL, diğer vergiler 18,7 TL olacak.
B sınıfı ehliyet 278 lira olacak Yeniden değerleme kapsamında yeni yılda ehliyet almak isteyenler B sınıfı sürücü belgesine 26 TL daha fazla ödeyecek. Böylece B sınıfı sürücü belgesi 278 TL’ye, A sınıfı sürücü belgesi 92 TL’ye, F ve H sınıfı sürücü belgesi 92 TL’ye, uluslararası sürücü belgesi 185 TL’ye, diğer sürücü belgesi 463 TL’ye yükselecek. Avcı derneklerine dahil olanlar için avcılık belgesi yeniden değerleme oranının yansıtılması halinde 113 TL, avcı derneklerine dahil olmayanlardan avcılık belgesi 123 TL olacak. Silah taşıma ve bulundurma vesikalarında yeniden değerleme oranı çerçevesinde resmi makamlar tarafından gerçekleşecek kişilere verilecek silah taşıma vesikaları 47 TL artarak 515 TL’ye, bulundurma vesikaları 76 TL artarak 825 TL’ye ulaşacak.
Yabancı çalışma belgeleri 12-123 TL arasında artıyor Yabancılara verilecek çalışma izin belgelerinde yeniden değerleme oranı çerçevesinde 12 ile 123 TL arasında artış meydana gelecek. 1 yıla kadar (1 yıl dahil) çalışma belgesi 132 TL, 3 yıla (3 yıl dahil) kadar 397 TL olacak. Süre uzatımlarında da aynı miktarda harca tabi olunacak. Süresiz çalışma belgesi yeniden değerleme oranı çerçevesinde 61 TL artarak 662 TL’ye, bağımsız çalışma belgesi 123 TL artırılarak bin 325′ye ulaşacak. Zaman

Kentsel dönüşüm köye uzandı bakanlık, proje desteği verecek

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kentsel dönüşüm çerçevesinde depreme dayanıklı, yöresel mimariye uygun köyler inşa edilmesi için düğmeye bastı. Bakanlık, evini yenilemek isteyen köylüye bedava bölgeye uygun konut projesi verecek. Bu yapılarda kullanılacak ve yöre halkının kültürel özelliklerini yansıtacak malzemenin temin edilmesi konusunda da kolaylık sağlanacak. 400 milyar dolarlık kentsel dönüşüm için seferberlik ilan eden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kırsal alanları da unutmadı. Bakanlık, depreme dayanıklı, yöresel doku ve mimariye uygun köyler inşa edilmesini sağlayacak. Günümüz ihtiyacına cevap verecek olan bu köy konutlarına ilişkin üretilen örnek mimari projeleri vatandaşa ücretsiz olarak verilecek. Bu sayede köydeki evini yenilemek isteyen, büyük bir evin mimari projesi için ödenmesi gereken yaklaşık 9-10 bin liralık maliyetten kurtulmuş olacak. Bakanlık bu yapılarda kullanılacak olan yöre halkının kültürel özelliklerini yansıtacak malzemenin temin edilmesi konusunda da kolaylık sağlayacak. "81 ilde 81 örnek köy" projesinin tanıtımı önümüzdeki ay yapılacak. Geçmişte pilot olarak uygulanan projenin 2012 yılında Türkiye genelinde tamamlanması hedefleniyor. Türkiye genelinde köy ve kentlerde bulunan tüm yapıların modern ve depreme dayanıklı hale getirilmesini amaçlayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın, "kırsal alanlarda yöresel doku ve mimari özelliklerin belirlenmesi ve yaygınlaştırılması" projesi kapsamında yapılacak evler sağlık koşullarına da uygun olacak. Bilinçsiz yerleşme ve düzensiz kentleşmeye neden olan, beraberinde doğal afet risklerini artıran yapılanmaların önüne geçmek için başlatılan projenin tanıtımı ve bilgilendirme toplantısı, 2 Aralık'ta Balıkesir'de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından gerçekleştirilecek. Bakanlık, ilk önce "81 ilde 81 örnek köy" projesi ile tüm Türkiye'de örnek köyler inşa ettirmeyi ardından da bu projeleri tüm köylere yaymayı hedefliyor. Kırsal alanlardaki kaçak, denetimsiz yapılaşma ve modern malzemelerin bilinçsiz kullanımı nedeniyle Türkiye için önemli olan kırsal yapım geleneğini tehdit altına aldığına dikkat çeken Bakanlık kaynakları, "Aynı zamanda mühendislik-mimarlık hizmetinden yoksun bu yapılar doğal afetlerden kolayca etkilenmekte, geçtiğimiz günlerde Van'da yaşadığımız deprem felaketinde olduğu gibi can ve mal kaybı yanında bazı köylerin tamamı da haritadan silinebilmektedir." değerlendirmesinde bulundu. Hedeflerinin yöre halkının ihtiyaçları, yaşam koşulları, alışkanlıkları göz önünde bulundurularak; yöresel yapım geleneğine uygun daha güvenli sağlıklı yapılar ve kırsal alanlar oluşturulması olduğuna dikkat çekti. Muhtarlar ve STK'lar aktif rol alacak Geçen yıl Balıkesir'de yürütülen proje kapsamında belirlenen dokuz köyde yapılan analiz ve tipoloji çalışmaları sonucunda altı adet kitap ve beş takım proje oluşturuldu. Projenin daha geniş çevrelere duyurulması, kırsal alanda yaşayanlarda, fizikî çevreleri ve yöresel dokunun sürdürülebilirliğinin sağlanması hakkında bilinç oluşturulması, bu çerçevede halkın yöre mimarisi, doğası ve özgün değerleri hakkında bilgilendirilmesi amaçlanıyor. Öte yandan Balıkesir'de önümüzdeki ay yapılacak toplantıya valilik, belediyeler, muhtarlıklar, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve yöre halkının katılımı sağlanacak.

Vergi, harç ve cezalar yüzde 10 artacak !

Vergi, harç ve cezalar yüzde 10 artacak !
Maliye Bakanlığı’nın yeni Vergi Usul Kanunu tebliğine göre 2012′de bir yıllık pasaport harcı 112,8 lira, en düşük Motorlu Taşıtlar Vergisi 480 lira olacak. Emlak Vergisi yüzde 5,1 artacak. Maliye Bakanlığı, yeniden değerleme oranını 2011 yılı için yüzde 10,26 olarak tespit etti. Buna göre yeni yılda, çeşitli vergiler, harçlar, cezalar ve değerli kağıt bedelleri bu oranda artacak. Yapılan hesaplamalara göre, yeni yılda vatandaşlar 6 aylık pasaport harcı için 77,7, bir yıllık pasaport harcı için 112,8, 2 yıllık için 184, 3 yıllık için 261,2, 3 yıldan fazla süreli pasaportlar için 368 lira pasaport harcı ödeyecek. Yeni yılda, fatura ve gider pusulası vermeyenler ve almayanlar, devlete 187,4 lira ceza verecek. 1-3 yaş grubu araç sahipleri, motor gücü 1.3 olan otomobiller için 480,7 lira, motor tipi 1.3-1.6 otomobiller için 768,5 lira Motorlu Taşıtlar Vergisi(MTV) ödeyecek. Motor gücü 2000 santimetreküpden fazla olan otomobiller için ise 3 bin 194,2 lira MTV ödenecek. Maliye Bakanlığı’nın Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği Resmî Gazete’de yayımlandı. Vergi Usul Kanunu‘nun, yeniden değerleme oranının ekim ayında (ekim ayı dahil) bir önceki yılın aynı dönemine göre TÜİK ÜFE Genel Endeksi‘nde meydana gelen ortalama fiyat artış oranı olduğu ve bu oranın Maliye Bakanlığı’nca Resmî Gazete ile ilan edileceğine ilişkin hükme atıfta bulunuldu. Bu hüküm uyarınca yeniden değerleme oranının 2011 yılı için yüzde 10,26 olarak tespit edildiği ve aynı oranın 2011 yılına ait son geçici vergi dönemi için de uygulanacağı duyuruldu. Yeni yılda trafik cezaları da yüzde 10,26 oranında artacak. Yeniden değerleme oranı çerçevesinde en düşük trafik cezası 58 TL, en yüksek trafik cezası 17 bin 244 TL olacak. Kırmızı ışıkta geçenler 154,4, alkollü araç kullananlar ilk yakalanmada 650,5, ikinci yakalanmada 814,8 lira, üçüncü kez ve daha fazla yakalananlar ise bin 306 TL ceza ödeyecek. Uyuşturucu veya keyif verici madde alarak araç kullananlar da bin 327 lira ceza verecek. Toplu taşıma araçlarında sigara içmenin cezası da 82 liraya yükselecek. Hız sınırlarını yüzde 30′a kadar aşan sürücüler 154,4, yüzde 30′dan fazla aşanlar ise 319,8 lira ceza verecek. Araçların muayene süresini geçiren sürücüler ile servis freni, lastikleri, dış ışık donanımından yakını ve uzağı gösteren ışıklar ile park, fren ve dönüş ışıkları noksan, bozuk veya teknik şartlara aykırı olan araçları kullananlara da 72 lira ceza uygulanacak. Sürücü belgesi almak için yanlış bilgi veya sahte belge vermenin cezası 814, araç kullanırken sürücü belgesini yanında bulundurmamanın cezası 154, sürücü belgesi olmadan araç kullanmak ve sürülmesine izin vermenin cezası da 320 lira olarak belirlendi. Emlak Vergisi’ne yüzde 5,1 zam Bu arada, Emlak Vergisi‘ne tabi değerler, 2012 yılında, yeniden değerleme oranının yarısı kadar artış görecek. Böylece ev sahipleri Emlak Vergisi’ni yüzde 5,1 zamlı ödeyecek. Veraset ve İntikal Vergisi‘yle ilgili istisnalar ve dilimler de yeni yılda yeniden değerleme oranı kadar artacak. Yeniden değerleme oranı çerçevesinde başvuru harçları, sulh mahkemelerinde icra tetkik mercilerinde 9,4 TL, asliye ve idare mahkemelerinde 20,2 TL, Damga Vergisi 8,8 TL, diğer vergiler 18,7 TL olacak. B sınıfı ehliyet 278 lira olacak Yeniden değerleme kapsamında yeni yılda ehliyet almak isteyenler B sınıfı sürücü belgesine 26 TL daha fazla ödeyecek. Böylece B sınıfı sürücü belgesi 278 TL’ye, A sınıfı sürücü belgesi 92 TL’ye, F ve H sınıfı sürücü belgesi 92 TL’ye, uluslararası sürücü belgesi 185 TL’ye, diğer sürücü belgesi 463 TL’ye yükselecek. Avcı derneklerine dahil olanlar için avcılık belgesi yeniden değerleme oranının yansıtılması halinde 113 TL, avcı derneklerine dahil olmayanlardan avcılık belgesi 123 TL olacak. Silah taşıma ve bulundurma vesikalarında yeniden değerleme oranı çerçevesinde resmi makamlar tarafından gerçekleşecek kişilere verilecek silah taşıma vesikaları 47 TL artarak 515 TL’ye, bulundurma vesikaları 76 TL artarak 825 TL’ye ulaşacak. Yabancı çalışma belgeleri 12-123 TL arasında artıyor Yabancılara verilecek çalışma izin belgelerinde yeniden değerleme oranı çerçevesinde 12 ile 123 TL arasında artış meydana gelecek. 1 yıla kadar (1 yıl dahil) çalışma belgesi 132 TL, 3 yıla (3 yıl dahil) kadar 397 TL olacak. Süre uzatımlarında da aynı miktarda harca tabi olunacak. Süresiz çalışma belgesi yeniden değerleme oranı çerçevesinde 61 TL artarak 662 TL’ye, bağımsız çalışma belgesi 123 TL artırılarak bin 325′ye ulaşacak. Zaman

YABANCILARA TOPRAK SATIŞINDA YENİ YOLLAR: TAPU KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YASA TASARISI

1924‘TEN 2008‘E YABANCILARA TOPRAK SATIŞI
Anayasa Mahkemesi, 29.12.2005 tarihli 5444 sayılı kanun ile Tapu Kanununun değiştirilen 35 inci maddesinin; "... Yabancı gerçek kişilerin edinebilecekleri taşınmaz yüzölçümü miktarını ikibuçuk hektardan otuz hektara kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir" ve "..yabancı uyruklu gerçek kişilerin il bazında edinebilecekleri taşınmazların, illere ve il yüzölçümüne göre binde beşi geçmemek üzere oranını belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir…" hükümlerinin iptaline karar vermiş, iptal kararı 16.01.2008 tarihinde Resmi Gazete‘de yayınlanarak yürürlüğe girmişti. Yabancılara taşınmaz satışı konusunda Anayasa Mahkemesi‘nin iptal kararı dikkate alınarak hazırlandığı iddia edilen Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, TBMM Adalet komisyonundan 1 Mayıs 2008‘de geçti. Yasa Tasarısıyla beraber; Yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı ülkelerde kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerinin; sulama, enerji, tarım, maden, sit, inanç ve kültürel özellikleri nedeniyle korunması gereken alanlar, özel koruma alanları ile flora ve fauna özelliği nedeniyle korunması gereken hassas alanlarda ve stratejik yerlerde kamu yararı ve ülke güvenliği bakımından taşınmaz ile bağımsız ve sürekli nitelikte sınırlı ayni hak edinemeyecekleri alanları, ilgili kurum ve kuruluşlarının tescile esas koordinatlı harita ve planları içeren teklifi üzerine belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkili olacaktır. Teklif ile yabancı uyruklu gerçek kişilerin merkez ilçe ve ilçeler bazında uygulama imar planı ve mevzi imar plan sınırları içerisinde kalan toplam alanların yüzölçümünün yüzde onuna kadar kısmında taşınmaz ile bağımsız ve sürekli nitelikte sınırlı ayni hak edinebilmelerinin sağlanması öngörülmektedir.
Konuya bütüncül açıdan bakıldığında konunun sade bir yasa düzenlemesi olmadığını biliyoruz. Bundan dolayı yabancılara toprak satışı konusunda 1954 ten 2008 e elli dört yılda nasıl bir sürecin işletildiğine bakılmasının gerekliliğine inanıyoruz. Lozan Antlaşmasından 8 ay sonra, 1924 yılında çıkartılan 442 sayılı Köy Kanununda "..Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde bulunmayan gerek kişiler, gerek kişilik hükmünde olan cemiyet ve şirketlerin nüfusu 2 bin den aşağı yurt olarak tanımlanan köylerde arazi ve emlak almaları yasaklanmıştır..". Cumhuriyetin ilanından bir yıl sonra bu yasal düzenlemeyle nüfusu 10 milyon civarında olan Türkiye‘de yabancıların taşınmaz ediniminde ilk kez getirilen karşılıklılık ilkesi dahil büyük ölçüde sınırlamaya gidildiğini görüyoruz. Karşılıklılık ilkesi, Anayasa Mahkemesinin tanımında, "bir yabancının Türkiye‘de bir haktan yararlanabilmesi, Türkiye vatandaşlarının da o yabancının ülkesinde aynı tür ve nitelikte olan haklardan yararlandırılmasına bağlı olması"nı ifade etmektedir (Anayasa Mahkemesi, 2005/14 Sayılı Kararı). Türkiye ile 88 ülke arasında karşılıklılık ilkesi bulunmaktadır. Diğer yandan 1934 yılında çıkartılan 2644 sayılı Tapu Kanunu ile, karşılıklılık olmak ve kanunlarda konulmuş kısıtlamalara uymak koşulu ile yabancı gerçek kişilere taşınmaz edinimi konusunda yeni bir yasal düzenlemeye gidilmiştir. 1924 ten 1984 yılına kadar yabancıların mülk ediniminde yasalarda belirtilen çerçevede yılda ortalama 250 konut düzeyinde satış yapıldığı kayıtlara geçmekteydi. 1984 ve 1986 yıllarında Özal Hükümeti tarafından Tapu Kanunu ve Köy Kanununda yapılan değişiklikler ile, karşılıklılık ilkesi aranmadan İstanbul Boğaz‘ında 57 bin m2 lik Sevda Tepesi Araplara satılmıştır. Anayasa Mahkemesi bu kanunlarda yapılan değişiklikleri iptal etmiştir.
Yabancıların mülk edinimi 2003 yıllarında yeniden gündeme gelmiş, Köy Kanunu ve Tapu Kanununda tekrar değişikliğe gidilmiştir. Bu değişiklikleri gerekçesi bu kez 23 Haziran 2003 tarih ve 2003/5930 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı‘nda açık bir şekilde görülmektedir. "AB Müktesebatının Üstlenilmesine Dair Ulusal Program"da Sermayenin Serbest Dolaşımı başlıklı 4 üncü maddesinde "..Türkiye‘deki bütün sektörlerde AB menşeli yatırımların önündeki bütün kısıtlamaların kaldırılması, AB vatandaşları ve tüzel kişilerin gayrimenkul ediniminin önündeki bütün kısıtlamaların kaldırılması..." hükümlerine bu kararda yer verilmiştir. 2003 yılından itibaren Köy Kanunu, Tapu Kanunu, Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu, Turizmi Teşvik Kanunu ve Endüstri Bölgeleri Kanunu gibi bir çok yasada yabancıların taşınmaz edinimi önündeki kısıtlamalar teker teker kaldırılmaktadır. Anayasa Mahkemesi belirtilen yasalarda yabancıların taşınmaz edinimi yönündeki kısıtlamaların kaldırılmasına ilişkin değişiklikleri Anayasa‘ya aykırı bularak iptal etmektedir. Siyasal İktidarlar ise Anayasa mahkemesinin iptal gerekçelerinin ruhuna aykırı ancak şekil yönünden uyumlu görülebilecek fakat daha da olumsuz yönde olmak üzere kanunlarda değişikliklere hız kesmeden devam etmektedir. Tapu Kanununda, Turizmi Teşvik Kanunu‘nda bu yönde değişiklikler ivedi olarak TBMM nin gündemine getirilmektedir. Yabancılara Toprak Satışında İstatistiki Veriler İstatistiklere bakıldığı zaman 2000 yılından sonra yabancıların taşınmaz edinimindeki yıllık satış oranı 4 bini bulmaktadır. Hazine Müsteşarlığı verilerine göre 2003-2007 yıllarını kapsayan 5 yıllık dönemde yabancıların Türkiye‘de aldıkları gayrimenkullerin toplamı 10 milyar dolar değerine ulaşmıştır. Özetle, verilerden alınan bilgilere göre 10 milyar dolar değerinde taşınmaz sattığımız görülmektedir. Toprak satışından elde edilen gelir ile bütçe açığı kapatılmaya çalışılmaktadır. 2007 yılı sonu itibariyle 71 bin civarında yabancı kişiye 60.000 adet arsa, arazi ve bağımsız bölüm olmak üzere toplam 36 milyon m2 taşınmaz satıldığını görmekteyiz. Taşınmaz edinimindeki ilk on sırayı ve en çok taşınmaz edinilen beş ili aşağıda veriyoruz SIRA İL KİŞİ SAYISI 1 Antalya 24.282 2 Muğla 11.638 3 İstanbul 8.526 4 Aydın 6.995 5 Bursa 5.291 Almanya 15.319 İngiltere 12.962 Yunanistan * 10.094 İrlanda 3.182 Danimarka 3.101 Hollanda 2.950 Avusturya 1.978 Norveç 1.866 Belçika 895 A.B.D. 833 Türkiye‘de taşınmaz edinen yabancı uyrukluların sayılarına göre dağılımında ilk beş sırada yer alan ülkelere bakıldığında, karşılıklılık ilkesinin fiilen uygulanamadığı görülmektedir. Yabancı uyrukluların taşınmaz ediniminde ilk sıralarda olan Yunanistan, kendi ülkesinde adalarda ve sınıra yakın topraklarda mülk ve toprak satışını yasaklamıştır. Avusturya‘da da mülk ve toprak satışı sadece AB üyesi ülke vatandaşlarına yapılabilmektedir. İngiltere‘de ise taşınmaz mülkiyeti kraliyete ait olup, taşınmazın sadece kullanım hakkı verilmektedir. Türkiye de Ticaret kanununa göre kurulan yabancı sermayeli şirketler ile yabancı şirketlerin edindikleri taşınmaz sayısı hakkında bilgi almak, tapu kayıtlarında yalnızca şirket adının yazılı olması nedeni ile mümkün olmamaktadır. Yabancı yatırımcıların Türk Ticaret Yasasına göre satın aldıkları Türk şirketi el değiştirse de (ticaret sicilinde) malik oldukları taşınmazların tapu kayıtlarında herhangi bir belirtme yapılması da söz konusu değildir. Yukarıda verilen bilgiler tamamı gerçek kişilere yani şahıslara ait bilgilerdir. Bu bilgiler Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünde tutulmaktadır. Ancak gerek Tapu Kanununda ve gerekse Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu, Turizmi Teşvik Kanunu ve Özelleştirme Kanunu kapsamında olsun diğer özel kanunlar çerçevesinde Tüzel Kişiliği olan yabancı şirketlere yapılan taşınmaz satışı konusunda elimizde bilgiler olmayıp, hiçbir kurum bu yönde bir sicil tutmamaktadır. Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu çerçevesinde Türkiye‘de kurulan şirket sayısı 18.308 olup, bu şirketlerden 3 bine yakını gayrimenkul alım satım üzerine kurulmuştur. Diğer taraftan Turizmi Teşvik Kanunu ile mera ve orman alanlarında binlerce dönüm arazi golf sahalarından turistik tesislere değin kullanılmak üzere yabancılara tahsis edilmektedir. Gerek 29 aralık 2005 tarihli 5444 sayılı Kanun ve gerekse yeni düzenlenen taslak kanun ile Tapu Kanununda yapılan ve yapılması planlanan değişiklikler değerlendirildiğinde; Osmanlı Devletinde borçlara karşılık gösterilen ülke topraklarının yabancılara satışının, Osmanlı Devleti‘nin parçalanmasının ve Anadolu‘nun sömürgeleşmesinin nedenlerinden biri olduğu unutulmamalıdır. 1934 yılında 1984 yılına kadar yürürlükte kalan yasal düzenlemelerin 1984 yılından sonra neden ısrarla değiştirilmeye çalışıldığı sorusunun yanıtı, neo-liberal politikalarda aranmalıdır. Yabancılara toprak satışı, 1984‘de başlayan küresel dünyaya eklemlenme hedefi doğrultusunda küresel çok uluslu şirketlerin yürütme organı olan uluslararası kredi kuruluşlarının ürettiği neo-liberal politikalarla gündeme getirilmektedir. Dış borca karşılık, geleceğini ipotek altına alan Türkiye, topraklarını da diğer kıt doğal kaynakları gibi ticari bir mal haline getirerek Hazineye kaynak yaratma telaşı içerisinde çok uluslu şirketlerin kullanımına açmamalıdır. Yabancılara toprak satışı ile ilgili düzenlemeler, Dünya Bankası Borç Antlaşmaları, IMF Niyet Mektupları ve Avrupa Birliği Katılım Ortaklığı Belgelerinde borç karşılığı gösterilen ön koşullar olarak önümüze çıkmaktadır. Yabancılara toprak satışı, salt mülkiyet sorunu Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu, Endüstri Bölgeleri Kanunu, Turizmi Teşvik Kanunu, Özelleştirme Kanunu, Petrol Kanunu, Maden Kanunu, Orman, Hazine ve 2B arazilerindeki düzenlemelerle birlikte değerlendirilmelidir. Neo-liberalizmin hayata geçirilmesinde sürece bütünsellik içerisinde bakıldığında; ülkemizde yaşanan, stratejik öneme sahip devasa kurumların (Petkim, Tüpraş, Seydişehir Aluminyum, Tekel, Telekom), madenlerin, limanların, elektrik ve suyun özelleştirilmesi ile birlikte enerjiden haberleşmeye, tarımdan sanayiye kadar tüm alanlarda yapısal değişiklik sürecinde, bu alanlardan devletin çekilmesi mülkiyet kavramını ve özelinde toprağın satışını da öne çıkarmaktadır. Toprağın ele geçirilmesinin, siyasi ve kültürel bağımsızlığın da elden çıkarılması anlamına geldiği gözden kaçırılmamalıdır. Görüş Ve Öneriler Kıt bir doğal kaynak ve toplumsal bir değer olan toprak ticari bir meta olarak görülemez. Toprak yönetiminde uzun dönemli, bütüncül politikalar zaman kaybedilmeden oluşturulmalıdır. Karşılıklılık ilkesinin hem hukuken hem de fiilen uygulanabilirliği sağlanmalıdır. Tapu kayıtlarında geçen yerli ve yabancı şirketlerin Sanayi Bakanlığı verileri ile ilişkilendirilerek yabancı uyruklu gerçek kişilerin hisse oranları ve taşınmaza ortaklığı net olarak belirtilmeli ve yıllık takibi yapılmalıdır. Yabancılara taşınmaz satışı şeffaf, uygulanabilir kayıtlarla takip edilmeli, Taşınmaz bilgi sistemi ve arazi yönetimi ve çok amaçlı çağdaş kadastro bilgi sistemi ivedilikle kurulmalıdır. İmar sahası içerisinde yer alan ve öncelikli korunması gereken, tarım arazileri, su havzaları, orman ve 2B alanları, kıyı alanları, doğal sit vb. alanlar ile, İmar Planı Uygulamasında Düzenleme Ortaklık Payı çerçevesinde %40 oranına kadar tutulan ve kamusal alan olarak tahsis edilen yol, park, otopark, yeşil alan, eğitim ve sağlık yerleri, ibadet yerleri vb. alanlar imar planı yüzölçümünden düşüldükten sonra kalan konut ve ticari alanlar üzerinde %10 uygulaması yapılmalıdır. İmar planı sınırı içerisinde kalan alan üzerinden %10 uygulaması yapılması halinde bu oran konut ve ticaret alanları üzerinden %30-50 seviyesine denk gelmektedir. Bu orana demografik yapı dahil oldukça sakıncalı bir durum ortaya çıkacaktır. Örneğin, Trabzon ili merkez ilçenin imar planı alanı 3063 hektardır. (30.630 dönüm). Ancak, imar planının sadece 1300 hektarı (13.000 dönüm) konut ve ticaret alanıdır. Diğer alanlar kamuya ait yeşil alan, yol, otopark, eğitim alanı, tarım alanı vb... alanları içermektedir. Eğer yasa teklifinde yer aldığı üzere imar planının yüz ölçümü üzerinden %10‘u alındığında 306 hektar (3.060 dönüm) yapmaktadır. Halbuki yasa yabancılara konut ve işyeri amaçlı satışa olanak vermektedir (karşılıklılık ilkesi de bu çerçevededir). Alınması gereken, %10 oranı, imar planı yüzölçümü üzerinden değil, konut ve ticaret alanı üzerinden olmalıdır. Dolayısıyla, Trabzon için bu oran konut ve ticari alan üzerinden yapılması durumunda 130 hektar (1300 dönüm) olmaktadır. Ancak teklife göre, tüm imar alanı üzerinden yapıldığında 306 hektara (3060 dönüm) denk gelmekte, bu miktar da konut ve ticaret alanlarının % 30‘u düzeyindedir. Diğer bir örnek, Muğla ili merkez ilçenin imar planı alanı 3.965 hektardır(39.650 Dönüm). Ancak, imar planının sadece 639 hektarı (6.390 dönüm) konut ve ticaret alanıdır. Diğer alanlar kamuya ait yeşil alan, yol, park, otopark, eğitim ve sağlık alanı, maden rezerv alanı ,orman, fuar+rekreasyon, askeri tesisi vb... alanları içermektedir. Eğer yasa teklifinde yer aldığı üzere imar planının yüz ölçümü üzerinden %10‘u alındığında 397 hektar yapmaktadır. Halbuki yasa yabancılara konut ve işyeri amaçlı satışa olanak vermektedir (karşılıklılık ilkesi de bu çerçevededir). Alınması gereken, %10 oranı, imar planı yüzölçümü üzerinden değil, konut ve ticaret alanı üzerinden olmalıdır. Ancak yasa teklifine göre, tüm imar alanı üzerinden yapıldığında alan büyüklüğü 396 hektara denk gelmekte, bu miktar da konut ve ticaret alanlarının % 63‘ü düzeyindedir. Özetle konut ve yerleşim alanının %63 nün yabancılara satılabileceği anlamı çıkmaktadır. Bu oran karşılıklılık ilkesi olan hiçbir ülkede yer bulmayan bir yaklaşımdır. Mevcut yasada ve yasa tasarısında yabancı tüzel kişilere toprak satışına herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır. Ülkemiz topraklarında korunması gerekli hassas alanlara ve kamu yararı ve ülke güvenliği bakımından stratejik yerlere ait haritalar yapılmadan, arazi yönetimi planları oluşturulmadan ve taşınmaz bilgi sistemi kurulmadan, bu bölgeler ile ilgili tespitler yapılmadan satışın yapılmasındaki telaş anlamlı görülmemektedir. Cumhuriyet döneminde toprak paylaşımında adaletsizliğin giderilmesi için yapılan toprak reformu, toprak ve tarım reformu, arazi düzenlemesi ile kırsal refahın arttırılması yoluna gidilmişken, yabancıların mülk ediniminin önünün açılması ile topraklarımızda yeni "feodal senyör"e davetiye çıkarılmaktadır. Enerji koridoru olarak adlandırılan, Orta Doğu ve Avrupa gibi iki önemli bölgeyi birleştiren, jeopolitik öneme sahip Türkiye‘de yabancılara toprak satışının, uzun dönemli bütüncül bir toprak politikası üretilmeden hayata geçirilmesi hatalıdır. Sadece bugün için değil, gelecek için de önemli sakıncalar doğuracak, gelecek nesillere büyük sorunlar yaratabilecektir. TMMOB HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI Mayıs 2008 ANKARA

19 Kasım 2011 Cumartesi

İlk yıl bedelsiz yapılan kira sözleşmelerinde emsal kira bedeli uygulanıp stopaj yapılacak mıdır?

Soru: Bedelsiz yapılan kira sözleşmelerinde emsal kira bedeli uygulanıp stopaj yapılacak mıdır Cevap: 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 70. maddesinde gayrimenkul sermaye iradının tarifi yapılmış ve maddede 8 bent halinde yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu, 72. maddesinde de “Gayrimenkul sermaye iratlarında, gayrisafi hasılat, 70'inci maddede yazılı mal ve hakların kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde o yıla veya geçmiş yıllara ait olarak nakden veya aynen tahsil edilen kira bedellerinin tutarı olduğu, ayın olarak tahsil edilen kiralar, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre emsal bedeli ile paraya çevrileceği, kiracı tarafından gayrimenkulü genişletecek veya iktisadi değerini devamlı surette artıracak şekilde gayrimenkule ilave edilen kıymetler, kira müddetinin hitamında bedelsiz (Kıymetlerin emsal bedelinden düşük değerle devri halinde, aradaki fark bedelsiz devir sayılır) olarak kiralayana devrolunduğu takdirde, mezkur kıymetler kiralayan bakımından, bu tarihte aynen tahsil olunmuş addolunacağı” hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanunun 94. maddesinde vergi tevkifatı yapmak zorunda olanlar sıralanmış olup, maddenin 5/a bendinde de 70. maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığında yapılan kira ödemelerinden %20 oranında tevkifat yapılacağı” hüküm altına alınmıştır. Ayrıca, 121. maddesinde de “Yıllık beyannamede gösterilen gelire dahil kazanç ve iratlardan bu Kanuna göre kesilmiş bulunan vergileri beyanname üzerinden hesaplanan Gelir Vergisinden mahsup edilir.”denilmiştir. Yine aynı Kanunun “Toplama Yapılmayan Haller” başlıklı 86. maddesinde de; “Aşağıda belirtilen gelirler için yıllık beyanname verilmez, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirler beyannameye dahil edilmez. 1-Tam mükellefiyette; …. c) Vergiye tâbi gelir toplamının [(a) ve (b) bentlerinde belirtilenler hariç] 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmaması koşuluyla, Türkiye'de tevkifata tâbi tutulmuş olan; ………gayrimenkul sermaye iratları, …”hükmü yer almaktadır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 272. maddesinde ise gayrimenkulün genişletilmesi veya iktisadi kıymetinin devamlı olarak arttırılması amacıyla yapılan giderlerin gayrimenkulün maliyet bedeline ekleneceği, bu giderlerin kira ile tutulan gayrimenkullerde kiracı tarafından yapılması durumunda özel maliyet bedeli ile aktifleştirileceği belirtilmiştir. Aynı kanunun özel maliyet bedellerinin itfası başlıklı 327. maddesinde ise “Gayrimenkullerin ve gemilerin iktisadî kıymetlerini artıran ve 272 nci maddede yazılı özel maliyet bedelleri, kira veya işletme hakkı süresine göre eşit yüzdelerle itfa edilir. Kira veya işletme hakkı süresi dolmadan, kiralanan veya işletme hakkı alınan şeyin boşaltılması veya işletme hakkının herhangi bir sebepten sona ermesi halinde henüz itfa edilmemiş olan giderler, boşaltma veya hakkın sona erdiği yılda bir defada gider yazılır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu açıklamalara göre, örneğin ilk birkaç yıl kira ödemeden kullanılacak bir gayrimenkulün iktisadi kıymetini artırıcı harcamaların özel maliyet bedeli hesabına aktarıldığı tarihte “ayın şeklinde kira” peşin olarak ödenmiş sayılacağından bu tarihte yürürlükte olan gelir vergisi tevkifatı oranı üzerinden (emsal bedeli esas alınarak) gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir. Ancak emsal bedel, gayrimenkul sahibinin elde ettiği net geliri ifade edeceğinden, emsal bedelin brütleştirilerek bulunacak tutara tevkifat oranını uygulamak suretiyle tevkifat tutarı hesaplanacaktır. Bu şekilde hesaplanan tevkifatı da işyerini kiralayıp üzerine kıymet arttırıcı harcama yapan firmanın sorumlu sıfatıyla Gelir Vergisi Kanunu’nun 98. maddesi gereğince beyan ederek aynı Kanunun 119. maddesinde belirtilen sürelerde ödemesi gerekmektedir. Ayrıca yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilecek peşin tahsil edilen kira bedelinin ilgili yıllara dağıtılarak diğer gelir unsurları ile toplamının da (toplamada dikkate alınmayacak gelir unsurları hariç) GVK-86/1-c maddesinde belirtilen tutarı aşması halinde yıllık beyanname verilmesi gerektiğinden, bu yıllara ait kira bedeline isabet eden vergi tevkifatının da yine ilgili yıllarda beyan edilen matrah üzerinden hesaplanacak vergiden mahsup edileceği tabiidir. Koray ATEŞ SMMM-E. Öğretim Görevlisi Akdeniz Denetim YMM Ltd.Şti. Fax:0224 224 53 54 korayates@muhasebetr.com Kaynak: www.MuhasebeTR.com (Bu makale yazılı veya elektronik ortamda kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

Eston Yapı satılıyor mu?

Eston Yapı satılıyor mu? Hürriyet Gazetesi Emlak Yaşam Editörü Seda Tabak köşesinde Eston Yapı'nın satışını üzerine durdu. Tabak, köşesinde Eston'un yaşadı satış evrelerine değindi. Seda Tabak Mayıs ayında Esbank’ın eski patronu Yavuz Zeytinoğlu’nun bankadan kaynaklanan borçlarını ödemekte zorlanmasıyla bünyesindeki şirketlerde ikinci TMSF dönemi başlamıştı. İkinci diyorum… Çünkü Aralık 2006′da ilk olarak TMSF grup şirketlerini devralmıştı.Alacaklarını temin etmek için daha önce bitmiş konutları satışa çıkaran TMSF, ikinci dönemde Yakuplu’daki Eston Deniz ve Bahçeşehir’deki Eston Şehir projeleri ile konut üretmeye başlamıştı. Dumankaya projelerinde ev sahibi olmak için 8 fırsat! Dumankaya Dizayn’da 69 bin TL’ye! 46 yıllık Eston Yapı A.Ş’yi 2006′da devralan TMSF, aynı yıl Zeytinoğlu Grubu tarafından temeli atılan, ancak tamamlanamayan iki projeyi hayata geçirme kararı almıştı. Bu kapsamda da Eston Yapı A.Ş’ye yeni bir genel müdür atanmıştı o günlerde.Bugünlerde ise bambaşka bir dedikodu dönüyor. Doğru mudur, yanlış mıdır önümüzdeki günlerde belli olur. TMSF Eston’u satmaya karar vermiş. Hatta söylentilere göre iki Türk yatırımcıyla prensipte anlaşılmış bile… Ancak plan bu değilmiş. Sonrasında da Dubaili (Körfez kökenli) bir şirkete satılacakmış Eston. Bu arada şirketin genel merkezi de İstiklal Caddesi’ndeki Odakule İş Merkezi’ndeki adresinden Reşitpaşa’daki Eston Deniz projesine taşınmış. Eston projeleri hakkında…Eston Şehir projesi; geniş bahçeli villaları, ikiz ve müstakil dubleks çeşitleri, en yükseği 4 katlı apartman seçenekleri ile Bahçeşehir’deki 369.306 metrekarelik inşaat alanından oluşuyor. Toplamda 12 kısımdan oluşması planlanan Eston Şehir projesi tamamlandığında 1 milyon metrekarelik arazide 2.800 konut yapılmış olacak. Daire büyüklüklerinin 65-371 metrekare arasında değiştiği Eston Şehir’de yüzme havuzları, yürüyüş parkurları, sosyal alanlar, çocuk oyun alanları, spor alternatifleri ve günlük alışveriş merkezleri yer alacak. Eston Deniz; Yakuplu’da 1,2 milyon metrekarelik alanda 5.359 konut ve 500′ün üzerinde yat kapasitesine sahip marinasıyla tasarlanan Eston Deniz ise 1,5 kilometre sahil şeridine sahip. Eston Deniz projesinin ilk kısmını oluşturan Yakamoz Evleri daha önce satışa sunulmuştu. İkinci kısım olan Kalyon Evleri ise 342 bahçeli evden, apartmanlardan oluşacak ve yine etap etap tamamlanacak. 621.951 metrekare konut inşaat alanı olan Eston Deniz projesinde her kısmın kendine ait özel sosyal tesisi ve açık yüzme havuzları bulunuyor. Projede minimum ve maksimum daire büyüklükleri 78 ile 259 metrekare arasında değişiyor. Kemal Gülman’dan gayrimenkul şirketiSosyetenin tanınmış isimlerinden Kemal Gülman, inşaat projeleri geliştirmek amacıyla gayrimenkul şirketi kurdu. 22 Temmuz’da kurulan şirketin adı Gülman Balmumcu Konakları İnşaat Pazarlama ve Ticaret Anonim Şirketi. Sermayesi 28.505.570 TL olan şirket faaliyetlerini ise Eski Büyükdere Caddesi’nde bulunan Park Plaza’daki genel merkezinden yürütecek. Kemal Gülman yönetimindeki şirkette, Polat Gülman ve Vahide Ferial Gülman’da görev alacak.

Gayrimenkul Kentler Zirvesi Gaziantep'te düzenleniyor

Gayrimenkul Kentler Zirvesi Gaziantep'te düzenleniyor Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) tarafından düzenlenen Gelişen Kentler Zirvesi’nin üçüncüsü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı himayelerinde, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile Türkiye’nin yıldız kenti Gaziantep’te düzenlenecek. hurriyetemlak.com 24–25 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek olan Gelişen Kentler Zirvesi; tarihi, kültürel ve sosyal zenginliklerinin yanı sıra sanayi, ihracat ve genel ekonomik değerleriyle de dikkat çeken Gaziantep ile yatırımcıları bir araya getirecek. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile GYODER arasında gerçekleşecek birçok iş birliğinin aynı zamanda ilk somut adımı da olan Zirve, 24 Kasım Perşembe günü Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanı Ahmet Haluk Karabel, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey ve GYODER Başkanı Işık Gökkaya’nın konuşmalarıyla açılacak. Gün boyunca sürecek olan oturumlarda ise; “2011–2012 Ekonomik ve Sosyo-Kültürel Değerlendirme”, “Gaziantep’in Yeni Vizyonu ve Yatırım Fırsatları”, “Yatırımcı Gözüyle Gelişen Kentler: Gaziantep” başlıklı konular, alanlarındaki en yetkin isimler tarafından ele alınacak. Zirve’nin ilk gününde, basın toplantısının ardından akşam Gala Resepsiyonu düzenlenecek. Gelişen Kentler Zirvesi’nin ikinci gününde düzenlenecek olan Teknik Gezi ile Gaziantep’in sunduğu olanaklar ve fırsatlar yerlerinde değerlendirilecek, sonrasındaki Kültür Gezisi ile ise Gaziantep’in kültürel zenginlikleri ile tanışma imkanı sunulacaktır. Gelişen Kentler Zirvesi ile gayrimenkul sektörü profesyonelleri, tarihi-sosyal-kültürel mirası ve çağdaş çalışmalarıyla, dünyada da örnek olarak gösterilen, sürdürülebilir gelişmişlik düzeyinde, yaşam kalitesi yüksek bir şehir olma yolundaki Gaziantep’te buluşacak.