30 Ocak 2012 Pazartesi

Fiber altyapı evlerin değerini 10 bin dolar artırıyor

Fiber altyapı evlerin değerini 10 bin dolar artırıyor
Fiber optik teknolojisi sunduğu ışık hızında internet erişimi sayesinde artık konutların değerini artıran konut satın alma / kiralama kriterleri arasında yer alıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde fiber alt yapısı olan evler yaklaşık 10 bin – 50 bin USD arasında daha yüksek değer buluyor. Türkiye’de de online emlak siteleri tercih kriterleri arasına fiber internet seçeneğini uzun süre önce eklemiş durumda ve birçok konutun fiber internet talepleri sürekli artıyor. Dünyayla aynı anda evlerin kapısına kadar “ışık hızında” internet götürerek Türkiye’de fiber internet devrini başlatan Turkcell Superonline, teknolojinin emlak sektörüne getirdiği yenilikleri ve katma değeri paylaşmak üzere 19 Ocak’ta emlak editörleriyle bir araya geldi. Toplantıda konuşan Turkcell Superonline Genel Müdürü Murat Erkan, şu an Türkiye’de 10 şehirde evlere kadar fiber teknolojisini taşıdıklarını hatırlatarak; “Fiber internet dünyada artık konutların değerini artıran bir kriter haline geldi. Amerika Birleşik Devletleri’nde fiber alt yapısı olan evler yaklaşık 10 bin – 50 bin USD arasında daha yüksek değer buluyor. Türkiye’de de online emlak siteleri tercih kriterleri arasına fiber internet seçeneğini uzun süre önce eklemiş durumda ve birçok konutun fiber internet talepleri sürekli artıyor. Buradan yola çıkarak projesine fiberi ekleyen inşaat firması daha karlı satış yapar, şehrine fiber döşeyen belediye başkanı vatandaşa götürdüğü bu ayrıcalıklı hizmetle bir kez daha seçilir, bir sonraki seçimi kazanır diyebiliriz” şeklinde konuştu. “Fiber altyapı, konutlarda elektrik, su kadar temel bir ihtiyaç” Fiber internetin yeni konut projelerinde inşaat şirketlerinin konforlu yaşam söylemlerinde vazgeçilmez detaylar arasında bulunduğuna dikkat çeken Erkan, “Fiber internetin sağladığı ayrıcalıklı internet erişiminin ev almak veya kiralamak isteyenlerin ısrarlı tercihlerinden biri haline gelmesiyle, yeni konut projelerinde doğalgaz, elektrik ve su gibi evlerin kapısına kadar getirilerek kullanıma hazır halde sunulması emlak sektöründe rekabetteki gücü artırıyor” diye konuştu. Erkan sözlerine şöyle devam etti: “İlerleyen dönemde şehirlerin dijital dönüşümü çok daha önemli olacak. Artık fiber internet; elektrik, su ve ısınma altyapılarından sonra dördüncü temel altyapı olarak konumlandırılıyor. Türkiye’de Dijital Şehirler konseptinin öncülüğünü üstlendik. Şimdiye kadar Türkiye genelinde 10 ilimizi ‘fiber şehirler’ ligine soktuk. 5 ilimizden daha gelen talepler doğrultusunda görüşmelerimiz sürüyor, 2012 yılında onları da fiber şehir yapacağız. Türkiye genelinde fiber şehirler dönüşümü için belediyelerimize önemli oranda destek veriyoruz ve bu dönüşüm için ihtiyaç duydukları fiber altyapıyı biz sunuyoruz. Bu fiber altyapı üzerinde belediyelerimiz vatandaşlarımıza çok daha kaliteli ve verimli hizmetler sunmaya başladılar” “Fiberde 1000 Mbps hız ile dünyadaki 5 ülkeden biriyiz” Bugüne kadar yaptıkları yatırımlarla Türkiye’yi dünya çapında üst sıralara taşıdıklarını vurgulayan ve dünyada 1000 Mbps hız veren 5 ülke arasında nüfus bakımından ikinci sırada olduğumuzu hatırlatan Erkan, “2011 yılının 3. çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre gelirlerimizi yüzde 36,2 artırdık ve 2011 yılını yüzde 35 büyüme ile kapattık. Turkcell grubunun gücünü fiberin hızıyla birleştirdik, şimdi yenilikçi ve cesur olmanın karşılığını alıyoruz. 2008’den bu yana 1,2 milyar TL’lik yatırım yaptık. 2012 yılında da yatırımlarımıza devam edeceğiz” 10 ilde 1 milyon haneye 1000 Mbps Fiber İnternet Fiber yayılım stratejilerimizi Türkiye’nin 2023 vizyonuna (“14 milyon haneye 1000 Mbps hızında internet”) paralel belirlediklerini söyleyen Erkan, “Turkcell Superonline’nın fiber yatırımlarının Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşmasına bir adım daha yaklaştırdığına inanıyoruz: Bugüne kadar 75 ile değen 30 bin km’lik bir fiber optik altyapı kurduk. Bu altyapı üzerinden 10 ilde şimdiden 1 milyon haneye 1000 Mbps hızında fiber internet götürdük. 260 binin üzerinde aktif abonemiz var. Önümüzdeki dönemde de yatırımlarımızla 2023 vizyonuna katkı sağlamaya devam edeceğiz” dedi Turkcell Superonline, fibere yaptığı yatırımlarla Türkiye’yi dünyada da başarılara taşıyor Kısa süre önce IDATE’in yayınladığı “Fiber internette dünyaya liderlik eden operatörler” raporunda, Türkiye’nin ilk kez Turkcell Superonline ile en başarılı uygulamalar arasında yer aldığını bildiren Erkan, aralarında ABD, Fransa, Güney Kore, Hollanda, İsviçre, Japonya gibi gelişmiş ülkelerden dünya çapında büyük 10 operatörün yer aldığı rapora Turkcell Superonline ile birlikte Türkiye de girmiş oldu” dedi.

27 Ocak 2012 Cuma

HER TARAF ALLAKBULLAK...

HER TARAF ALLAKBULLAK...
Bugüne kadarbu çok kriz üst üste gelmemişti. Gerçektende her taraf allak bullak oldu. Aslında yazımı geçen hafta başında yazacaktım ama bir türlü yazmak içimden gelmedi. Editörümüz Ayşe Yılmaz’a mail gönderdim yazımı daha sonra göndereceğim diye. Neden mi? Hemen söyleyeyim, önümüzdeki günlerde enteresan gelişmeler olacak gibi görünüyor, bekleyelim görelim yazımı gönderirim demiştim. Keşke demez olsaydım ve içinde bulunduğumuz bu zor günleri yaşamıyor olsaydık Bir anda gündemin ilk sırasına neyi koyacağımızı hep birlikte şaşırdık Haftalardır AKP’nin kapatılma davası ilk sırada yer alırken birde Ergenekon davası çıktı Ortalık toz duman ,şimdi herkes bu davayı konuşuyor. Neler olacağı ve ne şekilde sonuçlanacağımerak ediliyor. Tüm gazeteler ve televizyonlar bununla meşgul. Gazetelerin sayfaları bu konuyla dolu. Televizyonlarda ise bir uzman gidiyor biri geliyor herkes durumu yorumluyor. Ben ve benim gibi gayrimenkul sektörünü yorumlayanlar ise eskiden olduğu gibi piyasanın parlak günlerini yazacağımız günleri arıyoruz. Durum gerçekten de iyi görünmüyor. Bir tarafta yukarıda da söylediğim gibi bana göre ilk sırada AKP kapatma davası. Peşinde Ergenekon davası. Sonra petrol fiyatlarının aşırı yükselmiş olması. Şimdi birde General Motor’un içine düştüğü krizle birlikte işten çıkarılma korkuları. Ve de önümüzdeki günlerde açıklandığındagenel olarak hiçte olumlu beklenmeyen Banka bilançoları. Daha ne söyleyeyim bunlar yeterli sanırım. Ancak şunu iyi biliniz ki gerçektende bunları yazarken çok üzülüyorum. Hatta bazı dostlarımın yazdıklarımın üzerine yine kriz senaryoları diye düşünmemelerini ummak istiyorum. Ama ne yapayım ki gerçeklerden asla kaçamayız değil mi? Neticeye gelindiğinde siyasi istikrarın bozulması,bunun yanında ekonominin de kötü sinyaller vermeye başlamış olması ,Borsanın aşırı değer kaybetmesi,dövizdeki yükselişler ve bizim sektörümüz için en önemlisi faizlerin %24 seviyelerine çıkmış olması bugünlerde piyasa açısından çok kötü sinyallerdir. Zira faizlerin yükselmesi demek konut kredi faizlerinin de yükselmesine neden olacağındanbu günlerde konut kredisi kullanmak isteyenleri defrenleyecektir. Zaten Bekle-Gör dönemine girmiş olan yatırımcılar yanında ferdi tüketicilerin büyük bölümünün de bu yolu seçeceği piyasamızda en çok konuşulanların başında gelmektedir. Kısacası dünya ekonomisi kriz yaşamaktadır. Ancak bizler bu krizi birde siyasi olarak yaşadığımız için etkilerini daha fazla görmekteyiz. Ancak unutulmamalıdır ki; her şeye rağmenen önemli yatırım aracı gayrimenkuldür. Önümüzdeki yazımda bütün Emlakçıları yakından ilgilendiren ‘Emlak Müşavirliği Yasa Tasarısı’ gibi en önemli bir konudaki en son düşündüklerimi paylaşacağım. Bilindiği gibi Mortgage (Tutsat) yasası çıktıktan sonra piyasa anlaşılmaz bir durum içine girdi. Ben bu konudaki düşüncelerimi bazı meslektaşlarımla ve özellikle de en yakınımdaki Onursal Başkanı olduğum EMFED(Emlak Müşavirleri Federasyonu)Başkan ve Yönetim Kurulu üyeleri ile paylaştım. Bakalım yazımdan sonra ne gibi tepkiler alacağım şimdiden merak ediyorum. Temennim odur ki son günlerde yaşamakta olduğumuz krizden Türkiye’nin aşırı etkilenmemesidir. Bu krizin yaralarını hem siyasi hem de ekonomik yönden en kısa sürede sarabilirsek piyasanın rahatlayacağını ümit ediyorum. Herkesin hayalindekievekavuşması dileklerimle. ResulMEDİN EMLAKİUM Yönetim Kurulu Başkanı www.resmed@ttmail.comwww.emlakium.com

EMLAKÇILIK DA ETİK

EMLAKÇILIK DA ETİK Emlak işi yapan bizler çoğu zaman müşterilerimizle sözleşme yapmayıp etik kuralara göre hareket etmek zorunda kalıyoruz. Peki “ ETİK” nedir ? Evrensel insani ilkelerin ( altın kural) kendi kişisel değerlerimize, hedeflerimize ve eylemlerimize nasıl uygulanması gerektiğini belirleyen zihinsel kapasitemizdir. Peki tutarlı ve organizasyonel başarı için gerekli olan kurallar nelerdir.
·DÜRÜSTLÜK Dürüstlük, etik zekaya sahip insanın ayırt edici özelliğidir. Emlak işi yapan bizler en başta dürüst olmamız gerektiğini bilmeliyiz, kendi meslektaşlarımızla gerekli paylaşımı yaparken, müşterilere hizmet verirken dürüst davrandığımızda, davranışlarımızı evrensel insani ilkelere uygun şekle sokarız. Doğru bildiğimizi yaparız, ilkelerimize ve inançlarımız doğrultusunda hareket ederiz. Dürüst olmazsak, etik olduğumuz söylenemez. Yazılı sözleşme yapmalıyız ancak yapılmadığı noktalarda etik olunmalı, kendimize ve karşımızdaki insanlara karşı saygımızı koruyarak hareket etmeliyiz.
·SORUMLULUK Sorumluluk etik insanın diğer önemli değer yargısıdır. Davranışlarının ve bu Davranışlarının sorumluluğunu alan insan, davranışlarının evrensel insani ilkelere uygun olduğu söylenecektir. Bizler hizmet üreten sorumluluk sahibi insanlar olarak müşterilere karşı sorumluyuz. Bunu gerek davranışlarımızla gerekse yapacağımız hizmetle belli etmeliyiz. Peki kimlere karşı sorumluyuz; hizmet vermiş olduğumuz müşterilere karşı, topluma, ailemize ve de en önemlisi kendimize karşı sorumlu olmalıyız.
·PEKİ HEDEFLERİMİZ NELER OLMALI ; *Kişisel değerler ve hedefler konusunda yol gösterici bilince sahip olunmalı, yılmadan Çalışarak başarıya ulaşmalıyız. *Güvenirlik ve doğruluk yolunda sapmadan çalışmalı, çevremize karşı güven sağlayıcı olmalıyız. *Etik davranmalı, kusurlarımızı en aza indirerek eleştirilmemeye özen göstermeliyiz. *Her şeye rağmen rağbet görmese de her zaman görüşlerimizi ifade etmeli, doğru olanı daima söylemeliyiz. *Karşımızdaki insanları hatalarını kabul etmeli, etik davranmayan insanların davranışlarına karşı komalı, doğruyu savunmalıyız. *Çoğu insan tarafından kabul edilmese de zor olan ilkeleri benimsemeliyiz. Peki tüm bunları niçin yazıyorum, emlak işi yapan bizler çoğu zaman müşterilerimizden sözleşme almayıp tamamıyla müşterinin sözlü beyanıyla yerin pazarlamasını yapıyoruz. Sözlü beyanla aldığımız zamanda işte bu nokta da etik kural ortaya çıkmaktadır. Çünkü her şey yazılı anlaşma demek değildir, etik kurallarında olduğunu özellikle belirtmek istedim meslektaşlarıma, paylaşımlı çalışmış olduğumuz arkadaşlarımızın portföylerine saygı göstererek,her şeyin sözleşmeden ibaret olmadığını belirtmek istiyorum. Bunun yanında kimsenin de yanlış anlamasını istemiyorum. Tabi ki önceliğimiz müşterilerimizle sözleşme yapmalı, yerleri gösterdiğimiz zaman da yer gösterme sözleşmelerini imzalatmalıyız. Ancak istisnai durumlarda ki konuya dikkat çekmek istemiştim. Saygılarımla… Mehmet KEKLİK REALİTE HOME MKE GAYRIMENKUL

Neden emlak Yasası ;

Neden emlak Yasası ;
Öncelikle neden emlakçılık yasasının çıkmasını istediğimizi iyi anlatmamız ve olayı çok uzatmadan net bir biçimde nedenler ortaya koymamız gerekir. Bu nedenlerin çok mantıklı nedenler olmasına dikkat etmemiz lazım. Emlak yasası bizlere neler kazandıracak maddi ve manevi boyutunu iyi anlatmamız lazım… Devlet bu yasaya neden ihtiyacı var; bizlerin bu yasaya ihtiyacı varken, böyle bir yasanın devlete maddi boyutunun yanında kazandıracağı diğer konularında olduğunu anlatmamız lazım bunlar ; Emlakçılık işini yetersiz imkanlarla yapan ve bilgi donanımından eksik olan meslektaşlarımızın vatandaşlara vermiş olduğu zararlardan bahsetmek lazım. Neticede bu yasanın olmayışından dolayı vatandaş da bir şekilde mağdur olmaktadır. Kendini emlakçı diye tanıtanlar tarafından dolandırılmalar, tapu dairelerinde meydana gelen olaylar vs… Vergi Kaçağı ; Kayıt dışılık; Yasanın çıkması için medyanın gücünü kullanmak lazım ( kamuoyu oluşturmak lazım ) Tabi burada medya da verilecek olan beyanlara dikkat ederek ortak akılla hareket etmek lazım. Emlakçı kimdir; Eskiden emlakçı dediğimiz zaman gayrimenkul alım – satımına, kiralama işlemlerine kısaca genel bir kısıtlama yada emlak tabirin dışında herhangi bir tabir yok gibi idi ancak şimdi emlak dediğimiz zaman AVM, DEĞERLEME ŞİRKETLERİ , GAYRİMENKUL YATIRIM ORTAKLIKLARI, vede TOKİ den dahi bahsetmek lazım. Emlak sektörü büyümüştür. İto da ki sayımız 40 yılda takribi 2.000 iken 2005 yılından sonra bu sayı bir anda bu saymış olduğum firmaların katılımıyla ito daki sayımı bir anda 4.000 lere yaklaşmıştır. Demek oluyor ki sektör büyüyor ve de bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Emlakçıların sorunları ; Öncelikle emlak ilanlarını veren firmalar ile görüşmelerin yapılmasını Hürriyetemlak, milliyetemlak, sahibinden.com gibi firmaların meslektaşlarımız üzerinde kazandıklarıyla sektöre daha fazla katkı yapmalarını ve de emlakçılık yasası konusunda gerekli desteği basın aracılığıyla bizlere vermesini beklememiz lazım,
-Meslektaşlarımızı sürekli eğiterek güncel konular hakkında bilgilendirme toplantıları, paneller, seminerler vsss yapmak; Örnek verecek olursam çıkacak olan 2B yasası, kentsel dönüşüm ve Yabancılara yönelik yasalar hakkında sektörü bilgilendirme toplantılarının düzenlemesi…
Expertiz konusunda bu çalışmanın emlakçılara verilmesi ve experlerin emlakçılardan bilgileri alarak almış oldukları bilgiler doğrultusunda exper raporlarını hazırladıklarına şahit olduğumuzu ve burada emlakçıların emeklerinin çalındığı kanısındayım. Emlakçı meslektaşlarımızın experlere bilgi vermemsi vermesi durumunda bunu ücret karşılığı vermeleri…

EMLAKÇILIK DA ÖZGÜVEN

EMLAKÇILIK DA ÖZGÜVEN
Emlak piyasasının durgun olduğu şu günlerde elbette de fırsatlarda çıkacaktır. Çıkan bu fırsatlardan yararlanıp yararlanmayacağımızı etkileyen çok önemli etmenler vardır ve bunların başında özgüven geldiğini belirtmek istiyorum. Kendimize inanmamız bizim varmak istediğimiz yere ulaştırabilecekken, kendimizden emin olmamak başarımızı yok edebilir. Her ne kadar sürekli bahsetmiş olduğumuz piyasamızdaki sorunlar, yasal eksiklik, istismarcılar ve benzeri sorunların yanında bizlerde mesleğimizde hoşnut olmalı ve yeteneklerimden, kapasitelerimizden eminsek, sanırım bu sorunları daha kolay ve daha keyif verici bir şekilde yeneceğimizden eminim. Çünkü bizler kendimizden emin, inandırıcı ve ayaklarımızın üzerinde sağlam durduğumuz sürece, karşımızdaki insanlarda bizlere tepki verir, inanır ve hedeflerimize varmamızda yardımcı olacaklardır.
Hiç kimsenin özgüvenimizi yok etmesine izin vermeyelim. Yeter ki bizler yaptığımız işi uzmanca ve derinlemesine bilelim. Bizleri sömürecek olanların, rakiplerimizin, dirayetimiz yok etmek isteyenlere karşı her zaman hazırlıklı olalım. İnsanlar kazananlardan hoşlanır, o yüzden her zaman kazanan olalım. Bizler kazandıkça kaybedenler bizlerle tanışmak, iş yapmak, dost olmak için çabalayacaklardır. Bizler kendimizden emin olduktan sonra insanlarında bizlere bakış açıları değişecektir, bizlere karşı olumsuzlukları ortadan kalkacak ve daha büyük başarılar elde etmemiz için bizlere yardımcı olacaklardır.
Unutmayalım özgüven mıknatıs gibidir. Herkesi kendine çekecektir. Henüz piyasa da yeterli güveni, eksikliklerimizi tamamlamasak da alanımızda uzmanlaşmak için çaba harcamaya devam edelim. Kendimizi uzman ve otorite haline getirelim. Çalışmaya ve öğrenmeye devam edelim, çünkü ne kadar çok öğrenirsek, o kadar çok özgüven kazanırız. Saygılarımla…

KİRA VERGİSİNDEN MUAF OLMANIN YOLLARI ?

Ev sahibi misiniz? Peki bir ev sahibi olarak haklarınızı biliyor ve uyguluyor musunuz? İşte mal sahiblerinin kira vergisi konusunda dikkat etmesi gereken noktalar... Kira geliri olan ev sahiplerinin dikkatine! 25 Mart akşamına kadar elde ettiklerinizi beyan etmeyi unutmayın! İşte kira gelirleri ile ilgili püf noktaları; 1) Kendisi de kiracı olan ev sahipleri için Kişi sahibi olduğu konutu kiraya verip kendisi de başka bir evde kiracı olarak oturabilir. Bu durumda olanlar için özel avantajlar söz konusu olabilir. Bunlar; 1. Mal sahibi, kira gelirlerini vergi dairesine beyan etmek zorunda. 2. Kira gelirini beyan ederken, ödediği kirayı, aldığı kiradan düşüp, hiç vergi ödemeyebilir. 3. Ödediği kirayı, aldığı kiradan düşmek isteyenlerin "gerçek gider" yöntemini seçmeleri gerekiyor. 4. Daha önce, konut kira gelirini beyan edenler, "götürü gider" yöntemini seçmişlerse, iki yıl süre ile bu yöntemden vazgeçemezler. 2) Yurtdışında kira ödeyenler için Yurtdışında geçici olarak oturanlar, yurt dışında oturdukları eve ödedikleri kiraları, Türkiyedeki evlerinden kira geliri elde ediyorlarsa, "gerçek gider" yöntemini seçmek suretiyle, Türkiyede tahsil ettikleri konut kirasından mahsup edebilirler. Yurt dışında işçi olarak çalışan Türk vatandaşları dar mükellef statüsünde oldukları için bu olanaktan yararlanamazlar. 3) Yeni ev alanlar için Kiraya verdikleri evi yeni almış olanlar; satın aldıkları yıldan itibaren 5 yıl süre ile satın alma bedelinin yüzde 5ini, o evden aldıkları kira gelirinden düşüp, hiç vergi ödemeyebilirler. 4) Kredi ile gayrimenkul alanlar için Kiraya verdikleri evi ya da işyerini, banka kredisi kullanmak suretiyle alanlar, beyan edecekleri kira gelirinden, ödedikleri faizi düşebilirler. Aldıkları konut kirası tutarından; 1. Bankaya ödedikleri konut kredisini 2. Yeni evin satın alma bedelinin yüzde 5ini düşenler sonuçta büyük bir olasılıkla hiç vergi ödemeyecekler. 5) Taşınmazını işyeri olarak kiraya verenler Üzerinden vergi kesilmemiş işyeri kiraları tutarı ne olursa olsun beyan edilir. Üzerinden vergi kesilmiş kira 19.800 lirayı aşmazsa beyan edilmez. Beyana tabi başka geliri olanlar, 19.800 liralık haddin hesabına beyan edilecek olan diğer gelirleri de dahil edecekler. Örneğin, hem konut hem de işyeri kirası elde edenler konut kirasının istisnayı aşan kısmını da hesaba dahil edecekler. Kiracı stopajı ödemezse mal sahibi açısından iki durum söz konusu olur. Eğer iade çıkmazsa yani ödenecek vergi çıkarsa veya kesinti yoluyla ödenen vergi ile gelir üzerinden hesaplanan vergi eşit olursa kiracının stopajı ödememesi sorun olmaz. Stopaj mahsup edilir. Ama iade çıkarsa kiracı vergiyi ödemeden iade yapılmaz. Kısacası devlet almadığı parayı vermez (iade etmez). Kira gelirleriniz üzerinden alınacak vergide hesap nasıl yapılır? Gelir vergisinde gelir yükseldikçe oran artar. Gelir dört dilime bölünmüştür. He dilime ayrı oran uygulanır. Geliri 7.800 liraya kadar olanların ödeyeceği vergi oranı yüzde 15tir. Ama geliri daha yüksek olanlar da gelirinin 7.800 lirası için yüzde 15 vergi öder. Verginin hesaplanması için toplam gelirin kaç lira olduğu ve hangi dilimde kaldığına bakılır. Altındaki gelir dilimi için ödenecek vergi bellidir. Gelirin içinde bulunduğu dilim içinde kalan kısım için de vergi hesaplanır ve toplam vergi bulunur. Örneğin, 25.000 lira gelir üçüncü dilimdedir. Alt dilim 19.800 liradır ve vergisi 3.575 liradır. Kalan 5.200 lira için oran yüzde 27, vergi de 1.404 liradır. Toplam vergi 4.979 lira olur. Vergiye tabi gelire aşağıdaki oranlar uygulanarak vergi hesaplanır: 7.800 TLye kadar yüzde 15 19.800 TLnin 7.800 lirası için 1.170 TL, fazlası yüzde 20 44.700 TLnin 19.800 lirası için 3.570 TL, fazlası yüzde 27 44.700 TLden fazlasının 44.700 lirası için 10.293 TL, fazlası yüzde 35 Kiraya verdikleri evi yeni almış olanlar gelir vergisi verecek mi? Kiraya verilen evin yeni alınması kirasının beyan edilmemesini gerektirmez. Sadece gelirden evin bedelinin yüzde beşinin gelirden ayrıca indirilmesi olanağı verir. Bunun yanında bir de yüzde iki oranında amortisman ayrılır. Böylece gider yüzde yedi olur. Genel olarak vergi çıkmaması beyanname verilmemesi olarak anlaşılmamalıdır. Kredi faizi de varsa vergi çıkmaz ama beyanname vermek zorunludur.
KİRA VERGİSİNDEN MUAF OLMANIN YOLLARI ? Kendi evini kiraya verip kiraya çıkan kişinin ne gibi avantajları olabilir? Kendi evini kiraya verip kiraya çıkanlar ödedikleri kirayı aldıkları kiradan düşerler. Böylece ödedikleri kira daha yüksekse az bir farkla daha iyi evde oturmuş olurlar. Ödedikleri kira aldıklarından daha düşükse ek gelir elde etmiş ve sadece ek gelir için vergi ödemiş olurlar. Hatta evi yeni almışlarsa hiç vergi ödemeden ek gelir etmiş olurlar. Örneğin, 200 bin liraya aldığı evi 1000 liraya kiraya veren bir kişi 500 liraya kiraladığı bir evde oturursa; aldığı kira 12 bin lira olur. Bundan aldığı evin bedelinin yüzde beşini yani 10 bin lira, hem de ödediği kirayı düşer ve vergi ödemez. Kredi ile gayrimenkul alanlar hangi durumlarda ödedikleri faiz düşebilirler? Kredi ile gayrimenkul alanlar bu gayrimenkullerin kirasından faizleri düşebilirler. Başka gayrimenkullerden elde edilen kiralardan bu faizleri düşemezler. -- Mehmet KEKLİK AVRUPA YAKASI EMLAK MÜŞAVİRLERİ DERNEĞİ

Konut kirasından vergi kaçırmak hayal oluyor

Maliye Bakanlığı'nın uzun süredir üzerinde çalıştığı tebliğin çıkmasıyla 1 Mart 2012'den itibaren 1 milyon civarındaki gayrimenkul sahibi kira gelirinin vergisini otomatik olarak ödeyecek Milliyet gazetesinin haberine göre, Mart 2012’de geçen yıla ilişkin verilecek kira beyannamelerini vatandaş yerine Gelir İdaresi Başkanlığı otomatik dolduracak. Bankacılık sisteminden bilgileri alan Gelir İdaresi, ev sahiplerine vergilerini ödemeleri için mektup gönderecek. 2011’de elde edilen kira gelirleri için vergiden istisna tutar 2 bin 800 TL olarak belirlendi. Bu tutar yıllık kira bedelinden düşülecek ve kalan meblağ üzerinden vergi ödenecek. Aylık 500 lira kira geliri olan bir vatandaş 6 bin liralık yıllık kazancın 3 bin 200 lirası için vergi verecek. Yüzde 15’ten başlayan oran, gelir dilimi arttıkça yükseliyor. İnternetten öğrenilecek Mükellefler, Gelir İdaresi’nin internet sitesi veya vergi dairesine gittiğinde ne kadar vergi ödeyeceğini görecek. Sistemde yanlışlık yoksa taraflar karşılıklı onay verecek. Beyanname vermeyen veya eksik bildirenler hem istisna tutarından yararlanamayacak hem de para cezası alacak. Yeni yöntemle gayrimenkulden elde edilen bu gelirler için beyanname verilmemesi veya gelirin düşük gösterilerek istisna altında kalınmasının önüne geçilmesi hedefleniyor. (Milliyet)

25 Ocak 2012 Çarşamba

CEZAYİR SOKAĞI

CEZAYİR SOKAĞI Beyoğlu’nda Galatasaray Lisesi’nin arka tarafında metruk halde bulunan sokaklardan birisiydi Cezayir Sokağı. Afitaş Yapım Şirketi ile Kültür Üniversitesinin ortaklaşa geliştirdiği “Fransız Sokağı” projesiyle kentsel dönüşümü sağlandı. Projeyle 1800′lerin sonu, 1900′lerin başı itibariyle yüzyılın değişimine tanıklık etmiş, farklı hayatların yaşandığı birkaç nesille birlikte gözden düşmüş binalar restore edildi, pembe ve sarı renklere boyandı, tentelerle donatıldı. Kaldırım taşları yenilendi, bölgenin tamamı için özel bir müzik sistemi kuruldu. 4 gün 4 gece sürer açılışın ardından da İstanbul’un kültür, sanat ve eğlence yaşamındaki yerini aldı. Fransız Sokağı’nı süsleyen havagazıyla çalışan 100 yıllık sokak lambalarını Paris Belediyesi gönderdi. Yer taşları Paris’ten gelen mimarlarla çalışılarak düzenlendi. Sokağa adını veren Fransızlar, Beyoğlu’nda çok önemli izlere sahip. Zira Beyoğlu’ndaki ilk kahvehaneler, ilk oteller, ilk sinema ve tiyatrolar, 19. yüzyılda Fransızlar tarafından kurulmuş. Sokağın sol tarafındaki binaların tümü 1890-1910 yılları arasında İstanbul’da yaşamış Karaköy ve Eminönü rıhtımlarını inşa eden Fransız müteahhit mühendis Marius Michel’in imzasını taşıyor. Ayrıca ünlü Fransız ressam Al-bert Mille de 1950′li yıllarda bu bölgede yaşamış. Fransız kültürünü yansıtmayı hedefleyen sokakta, değişik tatlar sunan cafeler, restoranlar ve sanat merkezleri bulunuyor. BRASSERİE LEVANTİNE Kafe, lokanta ve galeri. Pera kültürünü oluşturan Osmanlı levantenlerinin mutfak kültürünü yansıtan bir mönüsü var. Birinci katındaki galeride tablolar ve Türk modacıların kıyafet tasarımları sergilenecek. CAFE DES ARİSTES (Sanatçılar Kahvesi) Avrupa’ya özgü çok özel tatlar sunuluyor. Bahçesi 20, iç mekan 60 kişilik. CAFE MİRO Kafe, lokanta. Ünlü ressam Miro’nun (1893-1983) çalışmalarının kopyalanyla süslü bir ortam. Mönü Fransız mutfağı ağırlıklı. Croissant, krep, salata çeşitleri ve Fransız şarapları sunuyor. İçerisi 100, dışarısı 8 kişilik. CENTRE DE DOCUMENTATION DE BEYOGLU (BEYOĞLU BELGE-BİLGİ MERKEZİ) Beyoğlu Gazetesi ve Fransız Sokağı işbirliğiyle açılmış. Bu merkezde tarihi ve güncel her türlü bilgi, belge ve yayın toplanacak. Konuyla ilgili herkese açık. Burası aynı zamanda turizm bürosu. CHEZ LES DAMES (HANIMEFENDİLERİN YERİ) Kafe, restoran. Dekorasyon da yemekler de tipik Fransız. Chez Les Dames’ın duvarında ünlü modacı Zuhal Yorgancıoğlu’nun hediye ettiği kocaman bir Coco Chanel afişi duruyor. Üzerinde de şu yazı var; Bir Fransız sokağı ancak Chanel ile efsaneleşir! ” DESİR (ARZU) Mönüde şarap ve peynir çeşitleri yer alıyor. İsterseniz beğendiğiniz peynir, şarap veya salamı şarküteri bölümünden alabilirsiniz. GALERİE D’ART (SANAT GALERİSİ) Yerli ve yabancı sanatçıların eserlerinin sergileneceği çok amaçlı bir salon. Aynı zamanda sanat üzerine konferanslar, seminerler, müzayedeler ve sempozyumlar düzenlenecek. LA VİE (HAYAT) Restoran, kafe, bar. Girişte yer alan tek salon lobi olarak kullanılmış. Üst katta piyano bar. Yanında gizli bahçe, en üstteki üç bölümlü alan ise Fransız restoranı. LE CHEVALİER (ATLI) Şarapevi, restoran. Türk ve Fransız şaraplarının sunulduğu ortaçağ görüntüsünde bir şarapevi. Fransız müziğinden örnekler sunuluyor. Aynı zamanda resim sergileri de açılıyor. LA TERASSE (TERAS) Pastane, kafe, Soft müzik eşliğinde Fransızlar’a özel ekmekler, çörekler sunuluyor. Alkolü kaçıranlar için çorba, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte kahvaltı, diyet yapanlar için kalorisi düşük pasta, ekmek çeşitleri mevcut. LES ZAZOUES Restoran, bar. Mönü ağırlık et ve balık üzerine. 4 katlı restoran barın her katında farklı bir işletme var. En altta Perspective, hemen onun üstünde Cemil Ipekçi’nin Gitane’ı üst katta ise Fransız Sokağı Projesi’nin sahibi Mehmet Tasdiken ve Poyraz Topal’ın işlettiği ‘Antique Pomme’ yer alıyor. RESİDENCE (KONUT) Sokağa gelen misafir ve sanatçıların konaklayabileceği bir otel 2 oda, mutfak, banyo ve terastan oluşuyor. ARKEO Kitap ve hediyelik dükkanı. Türkiye, özellikle de İstanbul ve Beyoğlu ha kkında yazılmış eserler, haritalar satılıyor. Hediyelik eşya, halı, gerçek ve sahte mücevher de bulunuyor. BELLE DU JOUR (GÜNDÜZ GÜZELİ) Kafe, restoran, bar. Mönü Akdeniz mutfağı ağırlıklı. Fransız caz müziği çalınıyor. Sabah kahvaltı ile gün başlıyor. Öğle ve akşam yemeğiyle devam ediliyor. Terastaki şampanya barda ise ünlü Fransız şampanyalarını bulabilirsiniz. Yemeklerde sızma zeytinyağı kullanılıyor. Deniz mahsûlleri Marsilya usulü hazırlanıp sunuluyor. CAFE 8 İki katlı. gün kahvaltı servisiyle başlıyor. Öğle ve akşam üstü çay servisiyle devam ediyor. Akşam yemeğinde ağırlık Fransız mutfağında. Resim ve takı sergileri de açılıyor. 80 kişi kapasitesi var. CAFE DE LA PLACE Paris’te çok sık rastlanan tipik bir sanatçı kafesi. Dekorda eskitilmiş ahşap ağırlıkta. Canlı müzikle birlikte sergiler ve ayrıca muhtelif konularda konferanslar olacak.. CAFE A. MILLE Kafe, restoran, bar. Kafe adını bu binada yaşamış istanbul doğumlu, Fransız asıllı ünlü portre ressamı ve süsleme sanatçısı Albert Mille’den almış. Mönüde Fransız tarzı çorbalar, salatalar, krep ve makarna ağırlıkta. CHEZ SAKMAN Stüdyo, kafe, bar, restoran. Ünlü müzik adamı Vedat Sakman’ın işlettiği Chez Sakman’ın mönüsü Akdeniz mutfağından. İşletmenin ana konsepti canlı müzik üzerine kurulu.

NEVİZADE

NEVİZADE Nevizade’nin tadı elbette kışın da çıkar ancak herkes bilir ki, yaz aylarında akşam serinliğinin hissedildiği mekanlarda iş yorgunluğunun ardından dostlarla içilen buz gibi biraların keyfi de hiçbir şeye değişilmez.

BEYOĞLU

BEYOĞLU Beyoğlu İstanbul’un en İstanbul kokan ilçesi olarak tanımlanabilir, kozmopolit teriminin hayat bulduğu yerdir. İstiklal Caddesi ve çevreindeki sokaklar yalnızca Beyoğlu’nun değil İstanbul’un da merkezi sayılabilir. İstiklal Caddesi dışında Cumhuriyet, İnönü ve Cihangir caddeleri de ticaret ve eğlence fonksiyonunun en belirgin oldukları yerlerdir. İlçe sınırları içinde yer alan çeşitli kültürel etkinliklerin yapıldığı tesisler, ilçenin bir kültür merkezi olmasını da sağlamıştır. Sinemalar, tiyatrolar, gösteri merkezleri gibi yerler, Beyoğlu İlçesi’nde yaşayan nüfustan çok fazla nüfusun faydalandığı, İstanbul ve Türkiye genelinde bir anlam ifade eden yerlerdir. Ayrıca Beyoğlu Gürcü ressamların oluşturduğu Pirosmani Sanat galerisine de ev sahipliği yapmaktadır. Tarihi yarımadanın ve Haliç’in karşısında gelişen bölge, öteden beri Yunanca’da “karşı yaka”, “öte” anlamına gelen “Pera” adıyla anılmıştır. Türkler tarafından kullanılan “Beyoğlu” adının, bir beyin oğlunun bölgedeki konağından kaynaklandığı ileri sürülür. Bu konuda iki varsayımdam söz edilmektedir. Fatih Sultan Mehmed döneminde, Pontus Prensi Aleksios Komnenos’un (veya yeğeninin) İslamiyeti kabul ederek bu bölgeye yerleşmesinden, diğer bir varsayıma göre de Kanunî Sultan Süleyman döneminin Venedik elçisi Andrea Gritti’nin oğlu Luigi Gritti’nin Taksim dolaylarında bir konakta oturmasından kaynaklanmaktadır. Türkler’in “Bey oğlu” diye andıkları bu adam, elçinin bir Rum kadınla evlenmesinden dünyaya gelmiştir. Pera adı, 1925’de resmi yazışmalardan çıkarıldıktan sonra gittikçe unutulur hale gelmiş, buna karşılık Beyoğlu adı güç kazanıp bölgeyi belirtmek için daha yaygın biçimde kullanılmaya başladı.

TAKSİM

TAKSİM Taksim… Ait oldugu sehir ve ülkenin tamamından bağımsız yaşayan, ve açık açık onlara kafa tutan asi varlık. Onu kelimelerle anlatmak gerçekten çok zor. Bunu yapmaya kalkıştığımız için bizi bağışlasın… Bana göre ülkemiz insanlarını ikiye ayırmak mümkün; Taksim’i tanıyanlar, ve şanssızlar… Şanssizlara üzülmemek elde değil, ama onları hiçbir zaman çağırmam buraya, anlatmam onu. İsterseniz bencillik deyin, umursamam. Çünkü insani kendi kaderi getirmeli Taksim’in koynuna. Taksim kendi istemeli büyüleyecegi insanı. Zaten kıskanırımda, paylaşmak istemem degerini bilemeyecek insanlarla. Bilen insan yaşar zaten onu doyasıya.. Bir ilkbahar gecesini sabaha baglayan saatlerde, dostlarla sarhoş ve aç bir sekilde meydana çikarak keyifle ıslak hamburgerlerimizi keyifle hımmm