1 Mart 2012 Perşembe

Esenyurt Ek İmar Avantajı Kullanmadan Dönüşüyor!

Ek imar avantajı kullanmadan kentsel dönüşümde önemli bir adım atan Esenyurt İstanbul’un modern bir yapıya kavuşmasında örnek bir başarı hikyesi ortaya koyuyor Esenyurt’ta gelecek bir yıl içinde 15 bin yeni konutun tamamlanıp oturulur hale geleceği, fiyat avantajı, kolay ulaşım imknı ve her türlü ihtiyaca cevap veren modern yaşam tarzıyla ilçenin kentsel dönüşümde Türkiye’ye model olacağı vurgulanıyor. Düzensiz yapılaşmanın yaygın olduğu deprem kuşağındaki Türkiye’de bina stokunun “büyük oranda kötü” olması sanayi ve kentsel dönüşümü zorunlu kılıyor. Ev sahibi olma ve yatırımda önemli bir yere gelen İstanbul Esenyurt dönüşümde tüm imkanlarını zorlayarak örnek bir ilçe olarak öne çıkıyor. Esenyurt’ta 6 yıl önce başlatılan kentsel değişim ve dönüşüm yüzde 65 oranında tamamlandı. Dönüşüm projesi İstanbul’un özellikle deprem riski yüksek bölgelerinde başlatılmasına karşılık, Esenyurt’ta farklı bir durum arzetti. Esenyurt kötü yapılaşmayı üzerinden en çabuk atma çabasında bir bölge olurken deprem riskiyle yaşayan İstanbul ilçelerine de yol gösterici bir projeksiyon çizdi. Kanuni mevzuata rağmen fedakrlık örneğinin yaşandığı bölgede halk – müteahhit – belediyeler arasındaki koordinasyon kentsel dönüşümün başarılmasında en büyük etken oldu. Vatandaş memnun Yapılan araştırmalarda, özellikle Esenyurt kentsel dönüşümünde alt gelir grubuna yönelik yapılan çalışmaların sağlıklı bir çözüme ulaştığı gözleniyor. Uygun fiyatlarla konut sahibi olmanın yanı sıra söz konusu değişimde depreme dayanıklı konut projeleri ile birlikte eğitim ve sağlık, yeşil alan, otopark, sığınak gibi elde edilen imknlar da halkı memnun ediyor. Vatandaş kendilerini üzecek, kentsel dönüşüme sekte vuracak, zamanı uzatacak uygulamaların ülkeye ve İstanbul’a yapılabilecek en büyük kötülük olacağım söylemekten geri durmuyor. Depreme hazır bir ilçe Araştırmalarda mevcut okulların yenilendiği veya depreme dayanıklı hale getirildiği gözleniyor. Esenyurt’ta statlarda depreme hazırlık olarak depolama ve toplanma alanlarının oluşturulduğu, ayrıca kapalı pazar alanlarının her birinde deprem sonrasında yararlanılacak lojistik merkezleri, sağlık ve ihtiyaç duyulan hizmetlerin verileceği alanların dahi belirlendiği, her biri 100 dönüm büyüklüğündeki dört parkta çadır kurulabilecek alanların tesis edildiği gözlerden kaçmıyor. Şu ana kadar Büyükşehir ve ilçe belediyesi ile birlikte Esenyurt’un altyapısı yenilendi. Yol, su, elektrik ve diğer altyapı çalışmalarının çoğu tamamlandı. İlçeye 2 adet devlet hastanesi ve 16 adet sağlık ocağı kazandırıldı. Metro, metrobüs, otoyol gibi çalışmaların devam ettiği ilçede bölgede geride kalan gecekonduların da imara uygun bir şekilde kentsel dönüşüme dahil edilme çalışmalarından sonra Esenyurt’un kentsel dönüşümde simge olmaya aday “yıldız, ilçe” olarak öne çıkacağına kesin gözle bakılıyor. Sedat Yılmaz/Sözcü

Konut Kredisinde Dikkat Edilmesi Gereken 10 Nokta!

Konut kredisi Danışmanlık Hizmetleri’nin kredi başvurusu yapacaklar için hazırladığı 10 maddelik liste, konut kredisi alırken zarar etmek istemeyenler için rehber olacak Konut kredisi Danışmanlık Hizmetleri’nin kredi başvurusu yapacaklar için hazırladığı 10 maddelik liste, konut kredisi alırken zarar etmek istemeyenler için rehber olacak. Konut kredisi kullanırken zarar etmemenin yollarını araştıran Konut kredisi Danışmanlık Hizmetleri, banka banka dolaşmadan ve zarar etmeden konut kredisi almanın yolunu çarpıcı şekilde ortaya koydu. Konut kredisi Danışmanlık Hizmetleri Kurucu Ortağı Onur Tekinturhan, başvuru yapılan her bankaya T.C. kimlik numarası vermenin çok sayıda bağımsız kredi talebinin oluşmasına yol açtığına dikkat çekerek “Konut kredisi için yaptığınız her başvuru kredi skorunuzun düşmesine sebep olabilir” uyarısını yaptı. Kredide zarar etmemenin 10 yolu Konutu bulduktan sonra bankaya başvurunuzu yapmak daha avantajlıdır. Düzenli çalıştığınız bankayla yetinmeyin. Kredide yıllık maliyete dikkat edin. T.C. Kimlik numaranızı çok sayıda bankaya vermek çok sayıda bağımsız kredi talebinin oluşmasına ve dolayısıyla bankaların gözünde kredi skorunuzun düşmesine sebep olabilir. Taksiti uygun seviyeye çekerken faiz tutarını en azda tutan uygun vadeyi belirleyin. Kredi hesabında konutun satın alım değeri değil, değerleme şirketlerinin ekspertiz değeri kullanılır. Raporu inceleyebilirsiniz. Kredilerde DASK ve konut sigortalan zorunlu. Bankanın talep edebileceği hayat veya ferdi kaza sigortalan zorunlu değil. Hesaplanan taksitin belgelenen geliriniz içindeki payı yüzde 50′den küçük olmalıdır. Ara ödeme planlıyorsanız belirtin. Yoksa anapara üzerinden yüzde 2 ceza alırsınız. Sözleşmeyi imzalamadan 1 gün önce bankanın “Bilgi Formu” sunması gerekir. Kanunen en az 1 gün inceleme hakkınız olan bu formda kredi ile ilgili tüm şartlar ve masraflar belirtilir. Star

Som Değerleme Gayrimenkul Almanın Püf Noktalarını Aktarıyor!

“Değer mi? Değmez mi?” seminerlerinde SOM Değerleme Uzmanları, gayrimenkul alacakları, karşılaşabilecekleri riskler ve dikkat edilmesi kritik konular hakkında bilgilendiriyor… Gayrimenkul alırken dikkat! SOM Değerleme’nin 2011 başından bu tarafa her ayın son Cumartesi günü gerçekleştirdiği “Değer mi? Değmez mi?” isimli ücretsiz bilgilendirme seminerinin 11.’si 26 Kasım 2011 tarihinde Centrum Toplantı Hizmetleri’nin Küçükyalı’daki toplantı salonunda yapılacak. Kendi evinin sahibi olmak isteyen ya da birikimlerini gayrimenkule yatırmayı planlayanlar için kritik konuların ele alınacağı seminerde; satın alınacak daire üzerinde ipotek, haciz gibi bir yasal kısıtlama olup olmadığından, dairenin yapı ve iskan ruhsatlarına, gayrimenkulün devrinden, krediye uygunluğuna kadar onlarca farklı konu hakkında bilgi veriliyor. Günümüzde kirada olan hemen herkesin birinci önceliğidir, kendi evinin sahibi olmak. Bununla birlikte uzun vadeli borç yükü altına girmeden ya da yıllardır kenara konulan birikimleri kullanarak hayallerdeki gayrimenkulü satın almadan önce, dikkat edilmesi gereken konuları atlamamak gerekiyor. Sıkça karşılaşılan sorunlar ve yaşanmış örnek olaylardan yola çıkılarak içeriği hazırlanan “Değer mi? Değmez mi?” seminerlerinde, gayrimenkul alırken karşı karşıya kalınabilecek riskler ve tehditler konusunda bilgiler verilerek, yapılması gerekenler anlatılıyor. “Doğru daireyi mi satın alıyorsunuz?, Gayrimenkulün alımına ya da satımına engel bir durum var mı?, Krediye uygun mu?, Dairenin yasal büyüklüğü nedir? Binanın ruhsatı ve iskanı var mı?, Binanız yıkılırsa yerine nasıl bir yapı yapabilirsiniz? Mülk üzerinde icra, haciz ve ipotek gibi yasal haklar bulunuyor mu? Satın alınan arsa yapılaşmaya uygun mu? vb. gibi onlarca farklı sorunun yanıt bulduğu ve katılımın ücretsiz olduğu “Değer mi? Değmez mi?” semineri hakkında detaylı bilgi ve başvuru için (0212) 233 51 54 numaralı telefonu arayabilir ya da seminer@somdegerleme.com adresine iletişim bilgilerinizi gönderebilirsiniz.

İnşaatta Yüzde 40′a Varan İndirim Furyası!

Konut sektöründe düşen satışlar nedeniyle faizsiz kampanyaları devreye girdi. Ağaoğlu’nun liderliğini yaptığı uygulamayla 100 bin liralık kredide 40 bin liralık indirim var Son dönemde yaşanan kurdaki artış ve Avrupa’daki kriz algısı nedeniyle hem maliyetlerin artması hem de satışların azalmasıyla konut sektörü müşterilerin istediği satış kampanyalarına imza atmaya başladı. Bunların başında da faizsiz satış dönemi geliyor. Ağaoğlu Şirketler Grubu Başkanı Ali Ağaoğlu’nun ‘O kadarlık krediniz olsun artık’ sloganıyla 5 yıllık faizsiz kredi kampanyasının ardından şirketler tek tek aynı yönde satış kampanyalarına başladı. Tüketici için ödediği faiz miktarının düşmesi anlamına gelen finansman sistemiyle konut sektörü yeniden ivme kazandı. Sıfır faizle yapılan kampanyalar tüketicinin daha az faiz ödemesine neden olduğu için de önemli oranda avantaj sağlıyor. Örneğin 60 ay vadeli 100 bin liralık kredinin geri ödemesinde 40 bin lira daha az ödenmesi anlamına geliyor. Bu nedenle konut firmaları bankaların kredi faizlerini artırdığı dönemlerde kendi finansman sistemlerini devreye sokarak azalan konut talebini yeniden canlandırmaya çalışıyorlar. Bazı şirketler de konut satışlarındaki durgunluğu 2+1 fiyatına, 3+1 daire vererek ya da konut alanlara otomobil hediye ederek aşmaya çalışıyorlar. Kampanyalarda en dikkat çekici unsur kişiye özel ödeme planı oldu. Sıfır faiz ve uzun vade imkanı en çok kullanılan yöntem olarak dikkat çekerken, internetten indirim kuponları, ev alana 1 oda hediye, sıfır peşinat ve ödemeye teslimde başla gibi kampanyalar konut alıcılarının alım iştahını artırmak için yapılan diğer etkili kampanyalar arasında yer aldı. Konut alıcıları için sıfır faizde vadenin 5 yıla çıkması konut alımını cazip kılan bir uygulama. Fiyatlar yükselse bile konut alım eğilimi içinde olan biri için bu durum banka kredisi ile kıyaslandığında ciddi avantajlar sağlıyor. 100 bin liralık kredide 40 bin lira Bankadan alınan 100 bin liralık konut kredisi, kredi kullanıcılarını faiz yüküyle karşı karşıya bırakıyor. Oysa inşaat firmasının kendi finansman yöntemi ile 100 bin lira için alınan 5 yıl sıfır faizli kredide alıcı faizi ödemiyor ve yaklaşık 34 bin lira cebinde kalıyor. Buna bir de dosya masrafı, ekspertiz ve sigorta ücreti gibi maliyetler eklendiğinde rakam 37 bin liraya çıkıyor. Kredi ödemesi tamamlandıktan sonra rehin işlemlerinin kaldırılmasına yönelik masraf ve tapu devri gibi kalemlerle rakam 40 bin liraya ulaşıyor. İnşaat firmaları da bu durumu göz önünde bulundurarak son dönemde kendi finansman modellerinde uzun vade sıfır faiz uygulamasını sık kullanmaya başladı. Ağaoğlu tüm projelerin de, Demir İnşaat Ay Işığı projesinde, Kuzu Grup Spradon Evleri’nde sıfır faiz 5 yıl vade imkanı tanıyor. Teknik Yapı ve Dumankaya kendi finansman modeliyle 4 yıl sıfır faiz uyguluyor. Kampanyada sınır yok Ağaoğlu: 5 yıl sıfır faiz uyguluyor. Ara ödemeyi kendin belirtiyorsun. Kalan bakiyeyi teslimde tek kalem ödeme imkanı sunuyor. Dumankaya: 40 ay sıfır faiz uyguluyor. Ara ödemeyi 2012′ye erteledi. Peşinatı sıfırladı. Peşin alımlarda ise yüzde 10 indirim yapacağını duyurdu. Sinpaş: Projelerine özel kampanyalar yapıyor. En son kelebekia Premium’da sıfır peşinat dönemi başlattı. Ekim ayına özel tüm ödemeler ise 12 ay sonra. Teknik Yapı: Konut alımının yarısını peşin yapan kişiler geri kalan bakiyeyi sıfır faiz ve 4 yıl vade ile kullanabiliyor. Avrupa Konutları: Her projesin-de farklı kampanyalar düzenliyor. En son Atakent 3 projesinde yüzde 10 peşinat kampanyası yaptı. 216 Yapı: Firma proje bazında sıfır faiz kampanyası başlattı. Buna göre 216 Sancaktepe Konutuları’nda 5 yıl sıfır faizle ev sahibi olunabilecek. İnşaat firmaları satışı canlandırmak için 5 yıl vadeye sıfır faiz uygulaması başlattı. 100 bin liralık kredide yüzde 40 avantaj sağlanıyor. Ağaoğlu’nun “O kadarlık krediniz olsun” sloganlı kampanyasının ardından şirketler aynı yönde kampanyalara başladı. Son dönemde yaşanan kurdaki artış ve Avrupa’daki kriz nedeniyle hem maliyetlerin artması hem de satışların azalmasıyla konuk sektörü müşterilerin istediği satış kampanyalarına imza atmaya başladı. Bunların başında da faizsiz satış kampanyaları geliyor. Ağaoğlu Şirketler Grubu Başkanı Ali Ağaoğlu’nun “O kadarlık krediniz olsun” sloganıyla faizsiz kredi kampanyasının ardından şirketler tek tek aynı yönde kampanyalara başladı. Tüketici için ödediği faiz miktarının düşmesi anlamına gelen finansman sistemiyle konut sektörün yeni ivme kazandı. Sıfır faizli kampanyalar tüketicinin daha az faiz ödemesine neden olduğu içinde önemli oranda avantaj sağlıyor. Örneğin 60 ay vadeli 100 bin liralık kredide 40 bin lira avantaj var. STAR

Gayrimenkul Değerleri Dört Yılda Bir Yeniden Belirleniyor!

Diğer yıllarda ise belirlenen bu değer, önceki yıl için beyan edilen yeniden değerleme oranının yarısı kadar artırılarak Emlak Vergisi matrahı tespit ediliyor. Bu sene komisyon tarafından belirlenen değerler üzerinden vergi ödenecek…. Tek dairesi olan ev hanımları ve emekliler vergi ödememek için belediyeye başvurmalı Mayıs, Emlak Vergisi birinci taksitinin ödenmesi için son ay. Vergi hesaplanacak gayrimenkul değerleri dört yılda bir yeniden belirleniyor… Diğer yıllarda ise belirlenen bu değer, önceki yıl için beyan edilen yeniden değerleme oranının yarısı kadar artırılarak Emlak Vergisi matrahı tespit ediliyor. Bu sene komisyon tarafından belirlenen değerler üzerinden vergi ödenecek. Bu vergi için herhangi bir beyanname vermeye gerek yok. Yalnızca yeni bir gayrimenkul alanların yıl sonuna kadar belediyeye bilgi vermesi gerekiyor. Sadece bir konutu bulunan ve geliri sınırlı olanlar için Emlak Vergisi oranı sıfır olarak uygulanıyor. Başka bir geliri olmayan emekliler, özürlüler, gaziler, şehitlerin dul ve yetimleri, hiçbir geliri olmayan işsizler ve ev hanımları, brüt alanı 200 metrekareyi aşmayan ve sadece tek bir konut sahibi iseler Emlak Vergisi ödemiyor. 22 bin lira altındaki menkul sermaye gelirleri sıfır oranlı Emlak Vergisi uygulamasına mani değil. Bunun dışında ticari, zirai veya kira geliri bulunması halinde bu indirimden faydalanılamaz. İndirimli (sıfır) vergi oranından faydalanılması için, konutta bizzat oturma şartı aranmıyor. Sahip oldukları tek konutu kiraya verip, kirada oturanlar da diğer şartları taşımak kaydıyla indirimden faydalanabilir. Birden fazla konutu olanlar ise bu konutlarından biri için bile indirimden yararlanamıyor. Aynı şekilde, ara sıra dinlenmek maksadıyla gidilen yazlık veya dağ evi gibi konutlar da bu vergi muafiyetinin dışında tutuluyor. Hisseli dahi olsa, iki ya da daha fazla konutu olanlar, bütün konutları için Emlak Vergisi yatırmak mecburiyetinde. Emekliler (emekli aylığı dışında), işsiz ve ev hanımları, herhangi bir gelir elde ederse aynı şekilde bu avantajı kaybediyor. Yukarıdaki gruba girip sadece tek konutu olanlar, belediyelere müracaat ederek emekli, özürlü, gazi veya işsiz olduğunu beyan ederek taahhütname doldurup vergi ödemeyebilir. Ancak şahısların bu durumlarını ispatlamaları gerekiyor. Mesela bir özürlüden sağlık raporu sunması isteniyor. Şehitlerin yetim ve dullarının, gazilerin de durumu ispatlayıcı belgeleri belediyece talep edilebilir. Bu belgelerin taahhüt belgeleri veya formlarla birlikte durumu açıklayan bir dilekçeye eklenip belediyeye verilmesi gerekiyor. Gelir İdaresi, yatırım indirimi konusundaki belirsizliği gidersin Anayasa Mahkemesi’nin Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 69. maddesinin yatırım indirimi devrini 2008′e kadar sınırlayan hükmünü iptal etmesiyle yeni uyuşmazlıklara kapı açılmış oldu. Mükellefler, 15 Ekim’de Anayasa Mahkemesi’nce yapılan açıklamayla yatırım indirimi devir yasağının Anayasa’ya aykırılığının açıkça ortaya çıktığını, bu hükmün uygulanmaması gerektiğini düşünüyor. Beyanlarını da yatırım indiriminden faydalanarak verdiler. Gelir İdaresi ise konuyla ilgili açıklamada bulunmamakla beraber beyannamelerde yatırım indirimi satırına yer vermeyerek ve Kurumlar Vergisi beyannamesinin elektronik ortamda hazırlanmasında mükelleflerin 2009′da yatırım indiriminden faydalanamayacağına dair uyarıda bulunarak görüşünü belli etti. Buna rağmen birçok mükellef ya doğrudan veya ihtirazi kayıtla devreden yatırım indiriminden faydalanma yoluna gitti. Bu şekilde verilen 2009/4 geçici vergi beyannameleri için açılan davalar mükelleflerin lehine sonuçlanmaya başladı. Ancak bazı mükellefler Maliye ile davalık olmak istemediğinden 2009′da geçici vergi ve Kurumlar Vergisi beyanında yatırım indirimi haklarını kullanmadı. Bunlar haklarını 2010′dan itibaren kullanmayı tercih etti. Ancak şimdi de geçen sene kullanılmayan yatırım indiriminin 2010′da kullanılamayacağı fikri seslendirilmeye başlandı. Çünkü yatırım indirimi mecburi bir uygulama değil. İhtiyari olarak sunulan bu imkândan faydalanmayan mükelleflerin sonraki yıl bu imkândan faydalanmalarına müsaade edilmiyor. Amortismanlar konusu buna örnek teşkil ediyor. Bana kalırsa geçen yıl idarenin görüşüne paralel hareket ederek yatırım indirimini kullanmayan mükelleflerin bu indirimlerini bu yıl yapmalarına bir mani yok. Ancak idare veya denetim elemanlarının bunu kabul etmemesi mümkün. Çünkü her inceleme elemanı farklı yorumladığı için, Türkiye’de neredeyse denetim elemanı sayısınca mevzuat bulunuyor. Bakalım önümüzdeki günler neyi gösterecek? Aslında bu aşamada Gelir İdaresi’nin sessizliğini bozarak konuyla ilgili açıklama yapması gerekiyor. Tebliğ veya sirküler yoluyla yapılacak bu duyuru daha baştan birçok uyuşmazlığın önünü kesecektir. Böylece ne vergi daireleri ne denetim elemanları ne de mükellefler gereksiz yazışmalara girip vakit ve nakit israfında bulunmamış olur. Zaman/Ahmet Yavuz

Vatansızlar, Türkiye’de Ev Sahibi Olabilecek!

“Vatansızlar”, Türkiye’de mülk edinebilecek, evlenebilecek, eğitim alabilecek. Sosyal yardım ve destek konularında da Türk vatandaşlarının sahip olduğu haklara kavuşacak olan vatansızlara, kimlik belgesi de verilecek Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği geçtiğimiz aylarda, tüm dünya çapında sayıları 12 milyonu bulan ve hiçbir ülkenin vatandaşı olmadıkları gerekçesiyle temel insan haklarından mahrum bırakılan ‘vatansızlar’ için üye devletlere adım atma çağrısında bulunmuştu. Bu kişilerin çocuklarının da vatansız olarak doğması nedeniyle sorunun daha da büyüdüğünü belirten örgüt, Birleşmiş Milletler’e üye devletlerin vatansızlarla ilgili sözleşmelere taraf olmasını istemişti. AB üyesi çok sayıda devletin katıldığı vatansız kişilere yönelik muamelenin çerçevesini çizen ve vatansızların hukukunu korumayı hedefleyen “Vatansız Kişilerin Statüsü” ve “Vatansızlığın Azaltılması”na ilişkin kanun tasarıları TBMM Dışişleri Komisyonu’nda kabul edildi. Türkiye sınırları içerisinde yaklaşık 3 bin vatansızın yaşadığı belirtiliyor. Vatandaşlık haklarından yararlanamayan, mülk edinemeyen, seçme ve seçilme hakkını kullanamayan vatansızların büyük bir çoğunluğunu ise Batı Trakya’dan gelmiş göçmenler oluşturuyor. Türkiye, “Vatansız Kişilerin Statüsü”ne ilişkin sözleşmeye taraf olarak, vatansızlar konusundaki bu boşluğu doldurmayı, “Vatansızların Azaltılması Kanun Tasarısı”yla da vatansızlığın azaltılmasını hedefliyor. Neler yapılacak? Sözleşmenin Türkiye’ye getirdiği yükümlülükler özetle şöyle: Dini eğitim özgürlüğü: Türkiye, ülkesindeki vatansız kişilere, ibadet ve çocuklarının dini eğitim özgürlüğü bakımından, en az kendi vatandaşlarına gösterdiği muamele kadar iyi muamele gösterecek. Vatansız bir kişinin kişisel statüsü daimi ikametgahının bulunduğu ülkenin kanununa, ikametgahı yoksa oturduğu ülkenin kanununa göre düzenlenecek. Vatansız bir kişi tarafından daha önce elde edilen ve kişisel statüye ilişkin olan haklara, özellikle evliliğe bağlı haklara, her sözleşmeci Devlet tarafından, eğer bu gerekliyse, söz konusu devletin yasalarının gösterdiği koşulları yerine getirmek kaydıyla saygı gösterilecek. Gayrimenkul edinme: Menkul ve gayrimenkullerin edinimi ve bununla ilişkili diğer haklar, menkul ve gayrimenkul mülkiyete ait kira ve diğer sözleşmeler bakımından vatansız kişilere mümkün olduğu kadar elverişli ve her durumda aynı koşullardaki yabancılara genel olarak tanınanlardan daha az elverişli olmayan bir muamele uygulanacak. Konut edinme ile ilgili olarak, bu meselenin yasalar ve yönetmeliklerle düzenlendiği ya da kamu makamlarının kontrolüne tabi olduğu ölçüde, ülkelerinde yasal olarak ikamet eden vatansız kişilere mümkün olduğu kadar elverişli ve her durumda aynı koşullardaki yabancılara genel olarak gösterilenden daha az elverişli olmayan bir muamele uygulanacak. Kimlik verilecek Eğitim imkanı: Vatansız kişilere ilk öğretim konusunda, vatandaşlarına uyguladıkları muamelenin aynısını uygulanacak. Vatansız kişilere, ilköğretim dışındaki eğitim konusunda ve öğretimden yararlanma, yabancı ülke okullarında alınmış sertifikaların, diplomaların ve yüksek öğretim diplomalarının tanınması ve harç ve ücretlerden muafiyet ve burslardan yararlanma konularında, mümkün olduğu kadar elverişli ve her durumda aynı koşullardaki yabancılara genel olarak gösterilenden daha az elverişli olmayan bir muamele uygulanacak. Sosyal yardım: Türkiye’de, yasal olarak ikamet eden vatansız kişilere, sosyal yardım ve destek konularında Türkiye’nin kendi vatandaşlarına uyguladığı muamelenin aynısını uygulanacak. Kimlik belgesi: Türkiye’de bulunan ve geçerli bir seyahat belgesine sahip olmayan her vatansız kişiye kimlik belgeleri çıkarılacak. Türkiye’de yasal olarak ikamet eden vatansız bir kişi ulusal güvenlik ya da kamu düzeniyle ilgili nedenler dışında sınır dışı edilemeyecek. Dünyadaki vatansızlar Dünyadaki vatansızların büyük çoğunluğunu Myanmar’daki askeri yönetimin baskısından kaçan Müslüman Rohingyalar, Tayland’ın dağlık kesimlerinde yaşayan kabileler, Avrupa’daki Roman topluluklarla Sahra Çölü’nde göçebe bir hayat tarzı süren Bedeviler ve İsrail vatandaşlığı bekleyen 75 bini aşkın Filistinli oluşturuyor. Alanya’daki Ruslar bir hafta önceden oylarını kullandılar Antalya’nın Alanya ilçesinde yaşayan Ruslar, Rusya’da 4 Aralık’ta yapılacak parlamento seçimleri için oy kullandı. Rusya’daki parlamento seçimleri öncesinde Rusya’nın Antalya Başkonsolosluğunca Alanya’nın Mahmutlar beldesindeki Belediye Kültür Merkezi’nde sandık kuruldu. İlçede yaşayan Ruslar oylarını kullandı. Başkonsolosluk görevlisi Vladimir Biryuwov, yerleşik Rus vatandaşlarının talebi üzerine gerekli izinlerin alınarak Alanya’da oy kullanma işleminin 1 hafta öncesinden gerçekleştirildiğini kaydetti. Biryuwov, Antalya’da yaşayan Rusların ise 4 Aralık’ta oy kullanabileceğini belirtti. İlçede yaşayan ve oyunu kullanan Alanya Rus Eğitim ve Kültür DerneğiBaşkanı Ekaterina Gündüz, Rusya’daki parlamento seçimleri için Alanya’da oy kullanabilmekten mutlu olduğunu söyledi. Levent İçgen / VATAN

Kadastro Görmemiş Gayrimenkullerin Devri Tapuda Yapılamaz!

Posta gazetesi yazarı Tamer Heper, “Bütün varislerin, hisselerini varislerden birine, muhtar ve ihtiyar heyeti huzurunda devrettiklerini bildiren yazı geçerli midir?” diye soran okurunu cevaplıyor… İşte o yazı; Geçerli olabilir “Bütün varislerin, hisselerini varislerden birine, muhtar ve ihtiyar heyeti huzurunda devrettiklerini bildiren yazı geçerli midir? Bu yazı 1950-1955 tarihleri arasında alınmıştır. • YA Önce kesin kuralı tekrarlayayım. Bir gayrimenkulun alım satımı ve herhangi bir nedenle devri ancak tapu dairesinde yapılır. Bunun başka yolu yoktur. Şimdi istisnasına geleyim. Kadastro görmemiş gayrimenkullerin devri tapuda yapılamaz. Zira daha tapu kütüğüne kaydı yapılmamıştır. Dolayısı ile tapuya gittiğinizde kayıt bulunamayacağı için satışının veya devrinin tapuda yapılma imkanı bulunmadığı için devri menkuller gibi yapılabilir. Bu da ispat için yazılı bir devir sözleşmesi ve teslimle gerçekleşir. Ancak halkımız muhtara kamu görevlisi önemi verdiğinden bu yazılı devir sözleşmesini muhtar huzurunda yapar, muhtar da satış belgesine mühür basar, bunun adı olur muhtar satış senedi. Bu geçerlilik şartı değildir ama hukuki mahzuru da yoktur. Devir işleminin 1950′li yıllarda yapıldığını yazmışsınız. Muhtemeldir ki bu tarihte devri yapılan gayrimenkulun bulunduğu yerde kadastro çalışması yapılmamıştı. Böyle ise devir geçerlidir. Yok kadastro çalışması yapılmış, gayrimenkuller tapu kütüğüne kaydedilmişse geçersizdir. İstirdat isteyin Gazetenizde kredi erken ödemelerinde erken ödeme ücretinin iadesine dair karardan söz ediliyordu. Ben de geçen günlerde erken ödeme yaptım ve benden de erken ödeme ücreti aldılar. Şimdi bunu geri alabilir miyim? T.V.G. Borcun yeniden yapılandınlması ve erken ödemede yüzde 2 gibi bir erken ödeme tazminatı alınmaktadır. Bunun mantığı gecikecek ödemeden mahrum kalınan faiz olsa gerek. Doğrusu bunun mantığı derken bu mantık benim değil, zira biri eline erken para alıyorsa bu faizden kaybediyor anlamına gelmez, para satan bir kurum bu paradan daha erken yararlanıyor, bundan daha erken para kazanmaya başlıyor demektir. Doğrusu kararın tamamı elime geçmedi ama iadesinin gerektiği hukuk mantığı. Peki yeniden yapılandırma sırasında erken ödemeye dair tazminatın iadesine karar verildi ve Yargıtay da onadığına göre önceden ödeme yapanlann yaptığı ödemeyi geri istemesi de hukuk mantığı gereğidir. Hukukta, fazladan ödenen paranın iadesi davası için ‘istirdat davası’ denilir. Dolayısı ile sizin de istirdat talebinde bulunmanız mümkün. Yanıtımı kesin dille vermiyorum. Zira haber olarak okuduğunuz olay yerleşmiş bir hukuki uygulama değildi. Yeni bir karar ve yeni bir uygulama idi. Siz istirdat talebinde bulunursanız bu da yeni bir uygulamanın başlangıcı olacaktır.” Tamer Heper / POSTA

Kurumlarda Taşınmaz Satış Kazancı İstisnası Ne Kadardır?

Taşınmazların satışından doğan kazanca ilişkin istisna uygulaması, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/1-e maddesinde yer alıyor. 5520 sayılı yeni Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/1-e maddesinde; Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75′lik kısmının kurumlar vergisinden müstesna olduğu, Bu istisnanın, satışın yapıldığı dönemde uygulanacağı ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmının satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulacağı, Ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesinin şart olduğu, bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin ziyaa uğramış sayılacağı, İstisna edilen kazançtan beş yıl içinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen ya da dar mükellef kurumlarca ana merkeze aktarılan kısım için uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin ziyaa uğramış sayılacağı, Devir veya bölünme suretiyle devralınan taşınmazların, satışında iki yıllık sürenin hesabında, devir olunan veya bölünen kurumda geçen sürelerin de dikkate alınacağı, Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançların istisna kapsamı dışında olduğu hükme bağlanmış durumda. İstisnaya ilişkin madde gerekçesinde bu istisnanın amacının; ‘kurumların bağlı değerlerinin ekonomik faaliyetlerde daha etkin bir şekilde kullanılmasına olanak sağlanması ve kurumların mali bünyesinin güçlendirilmesi’ olarak belirtiliyor. İSTİSNANIN UYGULANMA ŞARTLARI İstisnayı düzenleyen 5/1-e maddesinde yer alan ‘kurumların’ kelimesi, düzenlemenin sadece kurumlar vergisi mükelleflerini kapsadığını ifade ediyor. İstisna uygulanması bakımından kurumlar vergisi mükelleflerinin mükellefiyet tipine yönelik bir kısıtlama yer almıyor. Bu nedenle, istisna hükmünden tam mükellef veya dar mükellef olup olmadığına bakılmaksızın kurumlar vergisi mükelleflerinin tamamı yararlanabiliyor. İstisna uygulamasına konu olacak taşınmazların en az iki tam yıl (730 gün) süreyle kurumun aktifinde yer alması gerekiyor. Kanunda yer alan süre takvim yılı değildir. Bu nedenle süre hesaplanırken iktisap tarihinden itibaren (iktisap tarihi dahil) iki yıllık süre hesaplanacaktır. Örneğin; 15.03.2010 tarihinde iktisap edilmiş ve aktife alınmış bir taşınmazın, 15.03.2012 tarihinden sonra satılması ve diğer şartların da sağlanması halinde bu satıştan doğan kazanç kurumlar vergisinden istisna edilebiliyor. Taşınmazların satışından elde edilecek kazancın istisnadan yararlanan kısmının, pasifte özel bir fon hesabına alınması ve satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar söz konusu fon hesabında tutulması gerekiyor. Fon hesabına alınan kazanç tutarının mükelleflerce sermayeye ilavesi mümkün. Ancak, fon hesabına alınan kazanç tutarının sermayeye ilave dışında, beş yıl içinde başka bir hesaba nakledilmesi, işletmeden çekilmesi veya dar mükellef kurumlarca ana merkeze aktarılması ya da kurumun tasfiyesi halinde, istisna uygulanması nedeniyle zamanında tahakkuk etmeyen vergiler vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte tahsil ediliyor. İstisna, satış kazancının %75′ine uygulandığından, kazancın tamamının fon hesabına alınma şartı bulunmayıp, sadece istisnadan yararlanan kazanç kısmının söz konusu fon hesabına alınması yeterli. İstisna uygulaması esas itibarıyla bütün kurumlar için geçerlidir. Ancak, faaliyet konusu menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanması olan kurumların bu amaçla iktisap ettikleri ve ellerinde tuttukları kıymetlerin satışından elde ettikleri kazançlar için istisnadan yararlanmaları mümkün değil. AKLINIZDA BULUNSUN Taşınmaz sözcüğünün kapsamı GAYRİMENKUL, Medeni Kanun’un 704. maddesinde ‘taşınmaz’ olarak ifadesini bulmuştur. Medeni Kanun’a göre; taşınmaz mülkiyetinin konusu; arazi, tapu kütüğünde ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar ve kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümlerden oluşuyor. Bu nedenle, istisna sadece fiziki varlığı olan taşınmazları değil; tapu kütüğüne taşınmaz olarak kayıtlı olan hakları da kapsamına alıyor. Diğer taraftan, istisna taşınmazın ayrılmaz parçalarını (mütemmim cüzü) da kapsamaktadır. İsteğe bağlı sigortalı sağlık yardımını kendi sigortasından alır YAZILARINIZ ve verdiğiniz bilgiler için teşekkürler. Benim de kısa bir sorum olacak. Bağ-Kur isteğe bağlı emeklilik için prim ödüyorum ama sağlık hizmetlerinde SSK’lı eşimden faydalanıyorum. GSS kapsamında kendi üzerime almam gerekiyor mu yoksa yine eşimden dolayı hizmet almaya (bakmakla yükümlü) devam edebilir miyim? Atilla Şahin İsteğe bağlı sigortalı olan kişiler, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 60. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre genel sağlık sigortalısı sayılıyorlar. İsteğe bağlı sigortalı olarak siz de genel sağlık sigortalısısınız ve belirlediğiniz prime esas kazanç tutarı üzerinden yüzde 20 yaşlılık, malullük ve ölüm sigortaları primi, yüzde 12 genel sağlık sigortası primi olmak üzere toplam yüzde 32 oranında prim ödüyorsunuz. Bu durumda sağlık yardımını, eşinizin bakmakla yükümlü olduğu kişi olarak değil, kendi sigortanız üzerinden alıyor olmalısınız. Şayet sağlık yardımı aktivasyonunuz isteğe bağlı sigortalılığınıza bağlı olarak yapılmamışsa, düzelttirmenizde yarar var. Zira genel sağlık sigortalısının sigortalı sayılmayan veya isteğe bağlı sigortalı olmayan eşi, bakmakla yükümlü olduğu kişi sayılıyor. GÜNÜN SÖZÜ ‘Artık çıplak bedenler bizi şaşırtmıyor; çıplak beyinlerdir varlığına dayanamadığımız.’ Bernard Shaw Metin Taş-Sezgin Özcan/Akşam

Hasarlı Binaların Suyu Yeniden Kesilecek!

Sakarya’da orta hasarlı binaların sularının kesilmesiyle ilgili uygulamada başa dönüldü. Mahkeme, belediyenin itirazı üzerine daha önce verilen yürütmeyi durdurma kararını kaldırdı Orta hasarlı binaların suyu ikinci kez kesilecek. Sakarya Valiliği ve Sakarya Büyükşehir Belediyesi, ortak karar alarak can güvenliği açısından orta hasarlı binalarda oturanların tahliye edilmesini sağlamak için sularının kesilmesi kararı almıştı. Karar doğrultusunda da Sakarya Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ), hasarlı konutların suyunu kesmeye başlamıştı. İkinci aşamada ise bu konutlar yıkılacaktı. Ancak bina sakinlerinin başvurusu üzerine Sakarya 1. İdare Mahkemesi, yürütmeyi durdurma kararı vermiş ve 29 abonenin kesilen suyu yeniden açılmıştı. Adapazarı Belediyesi, yürütmenin durdurulması kararına itiraz etti. İtirazı değerlendiren Sakarya 1. İdare Mahkemesi, bu kez belediyeyi haklı buldu ve yürütmeyi durdurma kararını kaldırdı. Yeni karar doğrultusunda söz konusu binaların suları yeniden kesilecek. SASKİ Genel Müdür Yardımcısı Naci İris, 1999 depreminden bu yana orta hasarlı durumu devam eden 345 bina olduğunu söyledi. Vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamak adına Sakarya Valiliği ve Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın SASKİ’ye hasarlı binaların suyunun kesilmesi yönünde talimat verdiğini hatırlatan İris, “Bu talimat 5 Aralık itibarıyla uygulanmaya başlandı. 345 binanın suyu kesildi. Ancak bazı vatandaşlarımız mahkemeye itiraz etti. Orta hasarlı 29 bina sahibi yürütmeyi durdurma kararı aldı. Bu binalara yeniden su verilmeye başlandı. Ancak Adapazarı Belediyesi, karara itiraz etti. Mahkeme de yürütmenin durdurulması kararının reddine karar verdi. Bu karar sonrasında belediye bize yazı göndererek açılan suların yeniden kesilmesini istedi.” şeklinde konuştu. Sakarya Vali Yardımcısı Adem Saçan, elektrik ve suyu kesilen hasarlı binaların yıkılması için her bina için belediyelerin encümenden yıkım kararı alacaklarını söylemişti. Saçan, “Yıkım kararının tebliğden sonra bir süre verecekler. Bu süre içinde binasının sağlam olduğunu yargıya başvurabilecekler.” ifadelerini kullanmıştı. Bu arada, Sakarya Üniversitesi (SAÜ) tarafından düzenlenen Uluslararası Deprem ve Sürdürülebilir Malzeme Çalıştayı’na katılan Glamorgan Üniversitesi’nden Prof. Dr. Abid Abu-Tair ve Prof. Dr. John Kinuthia, Adapazarı’ndaki orta hasarlı binaları inceledi. Kinuthia, yapılan deneyler sonucunda betonun mukavemeti gerekli olan standardı sağladığını belirterek, binanın yapı güçlendirme yapılarak kullanılabileceğini ifade etti. Abu-Tair ise, “Zeminde sıvılaşma belirtileri var. Sıvılaşmaya bağlı olarak yapı oturması meydana gelmiş. Zemin deneyleri ile ayrıntılı bir sonuca ulaşılabilir.” diye konuştu. Zama

Deprem Araştırma Komisyonu, Zayıf Noktaları Açıkladı!

TBMM Deprem Araştırma Komisyonu depreme hazırlık raporunu tamamladı. Raporda, depreme hazırlık konusundaki zayıf noktalar tek tek sıralandı: Yasal düzenleme ve toplumsal alışkanlık açısından, afet sonrası yardım ve yara sarma politikalarına öncelik veriliyor. Kanuna aykırı eylem ve işlemlerin yeterli yaptırımı bulunmuyor. Afet ve imar düzenlemeleri, birbirinden bağımsız ve yabancı hale getirilmiştir. İmar planlaması ve yapı üretimi, gerçek denetim biçimlerinden uzak kalmış, yönetsel ve teknik uygulama denetimi kurulamamıştır. FARKINDA DEĞİLİZ Raporda risklere neden olan uygulamalar da yer aldı: “Yer seçimindeki faktörler, sektörel sorunlar, hızlı kentleşme, imar kolaylaştırmaları, ek imar yoğunlukları, imar afları, kullanım hataları, tehlikeli madde stokları, altyapı ve sanayinin korunmasızliğı, acil durum hizmetlerinin yetersizlikleri, her tür tedbirin devletten beklenilmesi, kurumsal ve yasal düzenlemelerde zarar azaltmaya önem vermeme.” Raporda, uluslararası afet politikalarının tam olarak hayata geçirilemediği belirtilirken, çıkarılan mevzuatın da uygulamada yeterli olmadığı vurgulandı. DENETİM ENDİŞESİ Raporda, yapı denetiminin, ‘denetçilerin doğrudan işveren tarafından ücretlendirilmesi’ nedeniyle güçlü biç. önlem olamadığı, zorunlu deprem sigortası mekanizmasının, risk azaltan bir sistem olarak kurulamadığı vurgulandı. Sorumlu belirsiz Afet önlemlerine ilişkin sorumlulukların da kimde olduğu tanımsız kalmıştır. Kurum ve kuruluşlarda zarar ve risk azaltmaya dönük uygulanabilir bir plan veya programın yer aldığı net bir biçimde söylenememektedir Güçlendirme yerine yıkma Raporda, başarısız olma nedenleri de şöyle sıralandı: Şehirlerimizde üretim özellikleri bilinmeyen, ruhsatsız, yaygın bir kaçak yapı stoku vardır. İstanbul’da %70 olduğu belirtilen bu yapıların güçlendirilmesinin hem teknik olarak hem de yasal açıdan olanaksız olduğu düşünülmektedir. Güçlendirilmesi gereken yapılar için Kat Mülkiyeti Kanunu’nda “çoğunluklu karar verme” yönteminin getirilmesi, tek başına yeterli olmamıştır. Güçlendirmenin rantabl bulunmama olasılığı yüksektir. Yaşlı yapılar için yeniden yapım daha verimli olabilecektir. Güçlendirilmiş yapıların depremde direnç göstereceklerine ilişkin bir teknik güvence verilememekte. Habertürk/Saliha Çolak

Türkiye’de 19 Milyonluk Yapı Stokunun Yarısı Kaçak!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kaçak yapıları yıkıp yeniden yapacağız” açıklaması Cumhuriyet tarihinin en büyük inşaat hamlesini başlatacak Türkiye’nin depreme dayanıklı ve modern kentlere kavuşturacak proje yaklaşık 450 milyara mal olacak. Proje ekonomide de canlılık yaratacak. Tam bir envanter olmamasına rağmen Türkiye’de 19 milyonluk yapı stokunun yarısının kaçak, ruhsatsız, sağlıksız ve olası bir depreme karşı dayanıksız olduğu belirtiliyor. Bu da içinde milyonlarca insanın yaşadığı 8 milyon 550 bin konutun yenilenmesi, yıkılıp yeniden yapılması anlamına geliyor. 641 MİLYON METREKARE YENİLENECEK Konutların ortalama büyüklüğünün 75 metrekare olduğu varsayıldığında yıkılacak ve yeniden inşa edilecek yapıların toplam metrekaresi 641 milyon 250 bini buluyor. Bayındırlık Bakanlığı bina inşaat maliyeti endeksine 1 metrekare inşaat 700 TL’ye mal oluyor. Bu da binaların dönüşümü için 448 milyar 875 milyon liralık kaynak anlamına geliyor. BAŞBAKAN NE DEMİŞTİ? Türkiye’de neredeyse mevcut yapıların yarısının kaçak, ruhsatsız, dayanıksız olduğunu bir kez daha hatırlatan 7.2′lik Van depreminin ardından Başbakan Tayyip Erdoğan, gerekli yasal çalışmaları yaparak, kaçak yapıları kamulaştırarak yıkıp yeniden yapacaklarını açıklamıştı. KONUTDER: KENTSEL DÖNÜŞÜM SEFERBERLİĞİNİN BAŞLANGICI OLACAK Konutder Başkanı Ömer Faruk Çelik, Başbakan’ın açıklamasının bir kentsel dönüşüm seferberliğinin başlangıcı olarak değerlendirilebileceğini kaydetti. Çelik, yerel belediyelerin katkıları ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koordinasyonunda yapı envanter çalışmalarının yapılması gerektiğini vurguladı. Dayanıksız yapıların yenilenmesi malikler e yeterli süreler verilmesi, gerektiğini belirten Çelik, verilen süre içinde yenileme yapılmaması durumunda binaların kamu eliyle boşaltılmasının şart olduğunu kaydetti. Çelik, Maliklerin boşalttığı bu evlerdeki imar hakları malikler adına müktesep hak haline getirilmeli ve malikler bu hakları her zaman kullanabilmelidir. İmar Kanunu ve Kat Mülkiyeti Kanunu da bu minvalde yeniden düzenlenmelidir” dedi. Sabah