2 Aralık 2012 Pazar

Yerli mimarlar, “Afet Merkezi”ne Fransız kaldı

Yerli mimarlar, “Afet Merkezi”ne Fransız kaldı

Yerli mimarlar, “Afet Merkezi”ne Fransız kaldı

Çok açık ki, İstanbul, giderek dünya inşaat ve yapı sektörünün yükselen yıldızlarından olacak.


Bizim çılgın projeler yanında yabancılar da birçok çılgın proje ile akın edecek. Uluslararası boyutta çalışan mimarlar, mühendisler de bu projelere eşlik etmek üzere buraya gelecekler.
Özellikle Türk mimarlar, şimdiden elini çabuk tutmalı. Zorlu bir rekabetin işaretlerini görüyoruz. Projeleri yabancılara kaptırmak işten bile değil. Nitekim elimizde böyle canlı bir örnek var.
Geçenlerde Alman kökenli global malzeme ve teknoloji devi TyssenKrupp’un Türkiye Genel Müdürü Uğur Oktar ile buluştuk. Firmasının iki yılda bir farklı ülkelerde düzenlediği mimarlık yarışmasının Türkiye ayağını anlattı. Yarışmanın yapıldığı şehirlerde, o şehrin en elzem ihtiyaçlarına yönelik projelere önem verildiğini belirten Oktar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kendilerinden Afet Önleme ve Eğitim Merkezi talep ettiğini söyledi. Geçen yılın sonunda yarışmanın kazananları belli olmuş ve “Hırvat mimar ekibi” kazanmış. Nedense, yarışmaya Türkiye’den hiçbir mimar katılmamış.
Düşünün, deprem korkusu yaşayan İstanbul’un Afet Merkezi’ne mimarlarımız Fransız kalmış. Neyse ki, yarışmaya KKTC’den katılan ekip, kazanamasa da durumu bir ölçüde kurtarmış. Bu yıl içinde Bakırköy’de Büyükşehir Belediyesi tarafından 27 dönümlük bir alanda kurulması planlanan merkezle ilgili yarışmaya 95 ülkeden, 1495 ekip halinde tam 2 bin 692 mimar başvuruda bulunmuş.
Bunların büyük bölümü elenmiş. 59 ülkeden 287 projenin dünyaca ünlü mimarlar tarafından değerlendirilmiş. Ve 100 bin dolarlık birincilik ödülü, Hırvatistan’dan ‘Radionica Arhitekture’ ekip lideri Goran Raco’ya verilmiş. Merkez için tasarlanan proje, yemyeşil bir park içinde tek katlı bir yapı şeklinde yapılacak. Eğitim ve simülasyon fonksiyonlarını bir arada sunacak. İnşaat alanı 9 bin 450 metrekare olacak tesis, Türkiye’de bir ilk olacak. Deprem, fırtına, yangın söndürme, duman deneyimi, tsunami, ilk yardım deneyimi de bu merkezle gerçekleştirilecek.

Belediyelerde “Borcum yok” modası

Yerel seçimlere neredeyse 2 yıl var ama belediyeler arasında rekabet hızlandı. Akıllı belediye başkanları “akıllı şehirler” ortaya çıkarmak için var gücüyle çalışıyor.
İşin sevindirici tarafı, iddialı başkanlar, “Bizim belediyenin borcu yok” modası başlattı.
Konya’nın Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay da bu trendin öncülerinden. Geçenlerde İstanbul’a geldi ve hem yaptıklarını hem de kentini anlattı. Nüfusu en kalabalık 17′nci belediye olan Selçuklu’da 495 bin kişi yaşıyor. Altay, 63 ilden büyük olan Selçuklu’nun hiç borcu olmadığını söylerken, “Bunu nasıl başardınız” sorusuna şu cevabı verdi: “Bizde emlak vergilerinde pek kaçak göçek yoktur. Yüzde 95′ini tahsil ediyoruz. Bunun yanında da parselasyonumuz tamamen yapılmış olduğundan arsa satışlarıyla gelirlerimiz artmıştır. Geçen yılki bütçeyi gerçekleştirme oranımız da yüzde 99 olmuştur.
Arsa alanlar da ödemelerini de günü gününe aksatmadan yapıyormuş. Başka belediyeler gibi de gecekondu!ya müsamaha yok!
Başkan Altay, belediye gelirleriyle örnek işler yaptığını söylüyor. Mesela, “Türkiye’nin ilk kelebek çiftliği müzesi”, mesela Türkiye’nin en büyük kongre merkezi bunlardan sadece ikisi.
Selçuklu medeniyetini yaşatmak için de sempozyumlar düzenleten Altay. Sile bölgesindeki tarihi eserler için de restorasyon çalışmalarına soyunmuş.
Kadın girişimciler için projeler yaptıran Altay, her girişimci kadına 70 bin lira verildiğini söyleyince Selçuklu’da yaşayan kadınların çok şanslı olduğunu düşündüm.
Altay, 2012 bütçesinin ise 250 milyon lira olduğunu ifade etti.
Diyorum ki, “Mutlu kentler, mutlu ve akıllı başkanlarla ortaya çıkarılır.”
Kaynak : Bugün

Türkiye’nin ilk kelebek parkı Konya’da kuruluyor!

Türkiye’nin ilk kelebek parkı Konya’da kuruluyor!

Konya Selçuklu Belediyesi, Türkiye’nin ilk ‘Kelebekler Vadisi’ni inşa etmek için kolları sıvadı

Selçuklu Belediyesi, Türkiye’nin ilk ‘Kelebekler Parkı’nı inşa etmek için düğmeye bastı. 54 futbol sahası büyüklüğünde bir alanı kaplayacak projenin temeli, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun da katıldığı törenle atıldı. Yaklaşık 400 dönümlük arazi üzerine inşa edilecek vadi, yüzlerce tür kelebek ve böceğin doğal yaşam alanı haline gelecek. Dileyen herkes burada kelebekleri veya böcekleri, doğal ortamlarında gözlemleyebilecek. Proje yaklaşık 30 milyon TL’ye mal olacak.
 
Temel atma töreni öncesi projeyle ilgili detayları paylaşan Selçuklu Belediye Başkanı İbrahim Uğur Altay, park ve müze için yaklaşık 2 yıldır hazırlık yaptıklarını, yurtdışında benzerleri bulunan parkın inşası için Malezyalı bir firmadan danışmanlık hizmeti alacaklarını söyledi. Altay, “Proje dahilinde 2 bin metrekare açık, 4 bin metrekare de kapalı alanda aylık 10 bin kelebek uçurmayı hedefleyen belediyemiz, bu alanda 40 personel istihdam etmeyi planlıyor. Güney Amerika ve Güney Asya’nın gözalıcı renklere sahip kelebekleri ilk etapta larva halinde ithal edilecek. Zaman içinde bir araştırma laboratuvarına dönüşecek ‘Aşkın Kanatları’ müzesinde bu kelebeklerin üretimine de başlayacağız” bilgisini verdi. Başkan Altay, inşa edilecek parkın ve müzenin Mevlana Müzesi’ni ziyarete gelen yalklaşık 2 milyon turist için yeni bir çekim merkezi haline getirilmesini hedeflediklerini söyledi.
 
Altay, “Selçuklu’nun yerleşim alanının hemen yanında insanların vakit geçirebilecekleri bir park oluşturuyoruz. Ama bu park aslında daha büyük bir alana şamil çünkü hemen aşağısındaki Büyükşehir Belediyesi Hobi Bahçeleri, Çarşamba günü temeli atılacak olan stadyum, Selçuklu Belediyesi Spor Salonu, yüzme havuzu ile birlikte 1 milyon metrekareyi aşmış büyük bir kompleks inşa ediliyor” dedi.
 
Kelebeklere uygun yaşam alanları oluşturulacak
Uğur İbrahim Altay, “Kelebekler doğada, tozlaşmada etkin rol oynayan canlılardır. Bu nedenle kurulacak bu parkımızda kelebeklere uygun yaşam alanları oluşturacağız. Parkımıza gelen vatandaşlarımız, kelebeklerin pupa döneminden ölümüne kadar süreci gözleriyle görme şansı elde edebilecekler. İnsanlarımız, oluşturduğumuz botanik bahçesinin içerisinde gezerken uçuşan kelebekleri görebilecekler, fotoğraf çektirebilecekler, onları besleyebilecekler. Kuracağımız kelebek seraları,canlı birer laboratuvar olarak hem vatandaşlarımız, hem de bilim adamları tarafından gözlem alanı olarak kullanılabilecek. Kurulacak seralarda tropik bitkiler yetiştirilecek ve yerli ırk kelebekleri parkımıza çekebilmek için cezbedici bitkiler yetiştirilecek” açıklamasında bulundu. Parkın içinde ‘Aşkın Kanatları’ adıyla Türkiye’nin ilk kelebek müzesinin de kurulacağını vurgulayan Altay, “Ölen kelebekler bu müzede sergilenecek ve müzemizin özellikle Konya’ya gelen turistlerin ilgisini çekeceğine inanıyorum. Fotoğraf meraklıları Koya Selçuklu’ya gelmek için can atacaklar buna eminim. Ayrıca müze içinde bir böcek müzesi de kurulacak. Müzede ayrıca kelebek ve böceklerin yaşamıyla ilgili interaktif sunuların gerçekleşeceği salonlarımız da olacak. Müze içindeki mini sinemalarda ise belgeseller, çizgi filmler ve kelebek çiftliğinin kurulma amacıyla ilgili filmler izletilecek. Ayrıca kurulacak alanlarda böcekler doğal ortamlarında gözlemlenebilecek” diye konuştu.
 
Proje adını Mevlana kültüründen alıyor
Projenin “Aşkın Kanatları” adını Mevlana kültüründen aldığını ifade eden Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, “Biz Konya’da Mevlana’dan dolayı kelebeği biraz aşk ve tasavvufla ilişkilendiriyoruz. Kozasını örüşü ve sonra çıkıp gidişini insanın arınmasına benzetiyoruz. Bu nedenle vadideki müzenin ismi ‘Aşkın Kanatları’ Hz. Mevlana’nın semazenleri de aslında dönen birer kelebektir” dedi.
 
Mehmet DAYIOĞLU-Özhan ERDEM/Dünya
emlak.kanald.com.tr – TumHaberler

Gayrimenkul pazarlaması hakkında yanlış bilinenler

Gayrimenkul pazarlaması hakkında yanlış bilinenler

Son 5-6 senedir bir çok insan, gayrimenkullerini hızlı pazarlayabilmek için birden fazla emlakçı ile çalışmanın gerekli olduğunu düşünüyor. Gerçekten birden çok emlak ofisiyle iş birliği yapmak doğru mu?


Peki ama bu doğru bir düşüncemi ?
Bu soruya cevap verebilmek için bir gayrimenkulün satışını etkileyen faktörleri inceleyerek çözüme doğru gidebiliriz.
Bir gayrimenkulün satışını etkileyen faktörler nelerdir ?
Taşınmazın yaşı (Özellikle konut sınfı için belirleyici bir faktördür):
0-5  yaş en çok tercih edilen aralıktır,
6-15 yaş bir çok alıcının yok diyemeyeceği aralıktır,
15 -30 yaş, talebi olan aralıktır,
30-99 yaş, imkânlarına göre bir yer bulamayan insanların mecbur kaldığı bir aralıktır.
Yüz ölçümü ve planlama:
Bir taşınmazın metrekaresine göre oda sayısı olmalıdır. Örneğin 75-95 metrekare dairede olması gereken 2 oda 1 salondur. Alt ve üst metrekarelerde 2 oda 1 salon yapmak doğru değildir. (ısıtma, eşya dizaynı, temizlik vb..)
Taşınmaz tam kare yada tam dikdörtgen olmalıdır. Bu durum daireyi planlı ve verimli kullanılabilen bir düzene sokar.
Daireler için balkon, günümüz yaşantısında olmazsa olmazlarındandır. Kullanılmasa bile psikolojik olarak varlığı önemlidir. Satın almak için başvuran insanların yüzde 95′ininn talebi bu yöndedir.
Kapı girişinin bir hole açılması da oldukça önemli bir etkendir. Direkt olarak salona yada odalara açılan kapılar alışılagelmemiş daire tiplerindir.
Dairenin çift cepheli olabilmesi tek bir cephaye bakmasından daha önemlidir. Gayrimenkule masraf yapıldıktan sonra satılması düşünülüyor ise, yapılacak masraf en çok zaman alan ve en zaruri masraflar olmalı ve ince işçilik ile ilgili masraflar alıcıya bırakılmalıdır. Öneğin doğal gaz tesisatı ve kombi takılması, çerçevelerin değişmesi, çelik kapının yapılması ve ıslak zeminlerin değiştirilmesi son derece önemlidir ve yapılması gerekmektedir. Ancak boya, oda kapıları değişimi, tesisat değişimi gibi masraflar alıcının zekine bırakılması gereken ve çok fazla zaman almayan ihtiyaçlardır.
Tapu durumu:
Kat mülkiyeti olan gayrimenkuller iskanlıdır ve krediye uygundur.(en çok tercih edilen)
Kat irtifaklı olan ve iskânı olan gayrimenkuller krediye uygundur. (çok tercih edilen)
Kat irtifakı olan ve iskânı olmayan gayrimenkuller krediye uygun değildir.(tercih edilmeyen)
Toprak tapusu ve hisseli tapulu gayrimenkuller krediye uygun değildir.(tercihi çok az)
Hürriyet

1 Aralık 2012 Cumartesi

Eskİ binalari alip satarken önemli… Bakanlik onarim desteğİ sağliyor…


Eskİ binalari alip satarken önemli… Bakanlik onarim desteğİ sağliyor…

Eskİ binalari alip satarken önemli… Bakanlik onarim desteğİ sağliyor…

Eskİ binaları alıp satarken bunlar önemli
Turyap Çengelköy temsilcisi Ulvi Özcan, önemli bir yatırım olan tarihi binaların, alım-satım işlemlerinde dikkat edilmesi gereken noktalar olduğunun altını çiziyor. Binaların geçmişinin iyi araştırılması gerektiğini belirten Özcan, “Grubuna bakılmaksızın tüm eski eserlerde dosyalar iyi bilinmeli. Röleve, restitüsyon, restorasyon projelerinin varlığı araştırılmalı. Bölgede çalışan ve eski eser konusunda uzman bir mimardan profesyonel destek alınmalı. Birinci gurup eski eserlerde nitelikleri ve yaşanmışlıkları itibarı ile hiçbir oynama yapılamayacağı için, bu durum bilinerek alınmalı. Çünkü eski eserlerde izinsiz tamirat ve tadilatlar 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılıyor. Bu tür yerler müze, prestij ofis, vb. işler için daha uygun olmaktadır” diyor.
İkinci grup eski eserlerde daha fazla esneklik olduğunu belirten Özcan, “Bununla birlikte yıkılmadan yapılması/yıkılarak yapılması, yerinin ileri-geri-yana alınması gibi konularda tüm insiyatifler ilgili bölge kuruluna aittir. Bu tür yerlerin fiyatlandırılması ile ilgili de bölgede uzman emlak danışmanlarından bilgi alınmalı, yetkili emlak danışmanı ile çalışılmalıdır. Danışmanlık istenen emlak danışmanından emsal satılan yerler, halen satılmakta olan yerler, fiyatları, özellikleri, vb. konuları içeren bir rapor istenmelidir” diyor.
Bakanlık onarım desteğİ sağlıyor
Kültür Bakanlığı, eski binaların onarımı için proje ve proje uygulama yardımları yapıyor. Hibe usulüne göre işleyen uygulamada öncelikle taşınmazın rölöve ve restorasyon projesi elde ediliyor, proje bedeli mimara ödeniyor. Taşınmazın projeleri temin edildikten sonra proje uygulama yardımı talep ediliyor. Başvurular İl Kültür ve Turizm Müdürlükleri’ne yapılıyor.
Yardım miktarları Bakanlık bütçesinden ayrılan ödenek ile başvuru sayısına bağlı olarak değişiyor. Proje uygulama yardımları 10 bin-50 bin TL arasında değişiyor. 4 Kasım’a kadar yapılan başvurular, Mart 2012’de değerlendirilecek.
Bir diğer uygulamada, emlak vergilerinden elde edilen ve özel bir hesapta toplanan gelirle kamulaştırma, imar planı, sokak sağlıklaştırması tek yapı ölçeğinde müdahaleler yapılıyor. Kamunun yanı sıra özel mülkiyette bulunan taşınmaz kültür varlıkları da katkı payından yararlanabiliyor. Belediye sınırları içerisinde kalan taşınmazların yanı sıra, diğer taşınmazlar da katkı payından yararlanabiliyor. Hibe şeklinde yapılan bu uygulama, İl Özel İdareleri tarafından yürütülüyor.
Bunların dışında, TOKİ’nin Bakanlık’la yaptığı protokol sonucu, tescilli kültür varlıklarının restorasyonu için özel mülklere kredi desteği veriliyor. Başvuran projelerin Kültür Bakanlığı tarafından tarihi değerinin tescillenmiş olması yetiyor. Krediden yararlanarak mülkiyetindeki tescilli taşınmaz kültür varlığının bakım ve onarımını yaptırmak isteyen gayrimenkul sahipleri, Toplu Konut İdaresi’ne yazılı olarak başvuruda bulunabiliyor. 2011 yılı için keşif özetinin yüzde 70’i kadar kredi miktarı verilirken, kredi üst sınırı da 90 bin TL olarak belirlendi. 10 yıl geri ödemeli olarak verilen kredi, senelik yüzde 4 faiz oranıyla geri ödenebiliyor. 2011 yılı için başvurular 11 Mart’ta sona erdi.

Mirasçısı yok ise Maliye alıyor

Mirasçısı yok ise Maliye alıyor

Alanya'da vefat eden ve mirasçısı olmayan 2 İngiliz'in gayrimenkulleri devlete kaldı.

ntvmsnbc
Güncelleme: 11:15 TSİ 08 Ağustos. 2011 Pazartesi
ANTALYA - Antalya Defterdarı Hidayet Mat, ölen veya kaybolan, mirasçısı bulunmayan yabancıların gayrimenkullerinin çeşitli yollarla ve sahte belgelerle başkalarının eline geçmesini önlemek amacıyla geçen yılın Mart ayında pilot bölge seçilen Alanya'da bir proje başlattı.
Proje kapsamında Alanya Nüfus Müdürlüğü, ölen her yabancı uyruklu kişinin bildirimini Alanya Mal Müdürlüğü ve Antalya Defterdarlığı'na yapıyor.
DHA'nın haberine göre; Alanya Mal Müdürlüğü, öncelikle ölen kişinin üzerine kayıtlı gayrimenkul olup olmadığını belirliyor. Taşınmaz malın belirlenmesi halinde Büyükelçiliğe yazı gönderiliyor. Büyükelçiliğin araştırmasında mirasçı belirlenemez ise bu taşınmaz devlete kalıyor. Bu yıl Alanya'da vefat eden ve mirasçısı çıkmayan 2 İngiliz vatandaşının gayrimenkulleri, devlete kaldı. Mirasçısı bilinmeyen bazı gayrimenkullerle ilgili yazışmalar ise halen devam ediyor
 Antalya Defterdarı Hidayet Mat, Kaş ve Alanya arasında yerleşik 22 bin, Alanya merkezde 15 bin civarında yabancının bulunduğunu ve ölen ya da kayıp olup da haber alınamayan yabancıların gayrimenkullerinin mirasçılarını araştırmaya devam ettiklerini açıkladı.
"Biz araştırma yapmaya başladıktan sonra büyükelçiliklerden sordurttuğumuz gayrimenkullerin bir sürü mirasçısı çıktı" diyen Mat, şu ana kadar 2 yabancının gayrimenkullerinin devlete kaldığını bildirdi.
Zaman zaman yabancıların ve mirasçıların sahte belgelerle aldatıldığını ifade eden Defterdar Mat, sahipsiz olarak görünen bu gayrimenkullerin sahtecilikle ele geçirilmesine izin vermemek adına bu uygumalayı başlattıklarını belirtti. Mat, "Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun'un miras ile bölümünde 'Miras ölenin milli hukukuna tabidir' deniliyor" dedi.
Antalya Defterdarı Hidayet Mat'ın başlattığı proje, Maliye Bakanlığı'nın kendi içinde yaptığı 5 'En İyi Proje' arasında yer almıştı.

İranlı işadamları Antalya'da otel arıyor

İranlı işadamları Antalya'da otel arıyor

Özellikle Lara-Kundu ve Antalya-Kemer arasındaki bölgede otel arayan yatırımcılardan biri 50-60 milyon Euroluk, diğeri de 20-30 milyon dolarlık yatırım yapmak istiyor.


ntvmsnbc ve Ajanslar
Güncelleme: 11:30 TSİ 29 Eylül. 2010 Çarşamba
ANTALYA - Antalya'da tatil yapan İranlı iki işadamının, Antalya'da turizm sektörüne yatırım yapmak amacıyla otel satın almak istedikleri bildirildi.        
Bosforce Gayrimenkul Limited Şirketi Genel Müdürü Ulvi Özcan, son yıllarda İran ile Türkiye arasında siyasi, ekonomik ve ticari ilişkilerin gelişmesi nedeniyle Türkiye'ye gelen İranlı turist sayısının arttığını söyledi.        
Dünyadaki siyasi konjonktür ve Türkiye ile İran arasındaki coğrafi yakınlığın İranlı işadamlarının yatırımlarını Türkiye'ye kaydırdığını anlatan Özcan, Türkiye'de tatil yapan İran'ın tanınmış iki işadamının Antalya'da turizm sektörüne yatırım yapmak istediğini kaydetti. İranlı yatırımcıların Türkiye'nin yanı sıra İspanya'da da turizm sektöründe yatırım yapmak istediklerini anlatan Özcan şunları kaydetti:      'Antalya'da tatil yapan biri turizmci diğeri sanayici İranlı iki yatırımcı Antalya'da turizm sektörüne girmek istiyor. İranlı işadamları çok ciddiler ve otel arayışı içindeler. İranlı turistler Türkiye'ye, özellikle de Antalya'ya büyük ilgi gösteriyor. Bu nedenle İranlı yatırımcılar Antalya'ya yatırım yapmak istiyor. Antalya'da otel arayan İranlı yatırımcılardan biri 50-60 milyon Euroluk, diğeri de 20-30 milyon dolarlık yatırım yapmak istiyor. İranlı yatırımcılar özellikle Lara-Kundu ve Antalya-Kemer arasındaki bölgede otel arıyor. Bitmiş, iskanı alınmış, bürokratik işlemleri tamamlanmış büyük otel satın almak istiyor. Bir kaç otel sahibi ile görüşmeler yapıldı. Ancak sonuç alınamadı.''        
Özcan, İranlı yatırımcıların, İstanbul ve Bodrum'da da yatırım yapmak istediklerini ancak önceliği Antalya'ya verdiklerini sözlerine ekledi.

Boğazda emlak piyasasında herkes beklemede

Boğazda emlak piyasasında herkes beklemede

Boğaz’da emlak piyasası, mevzuatın getirdiği kısıtlamalar nedeniyle dar bir piyasa...

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası ve Boğaziçi İmar Yasası nedeniyle, bu bölgeye yeni bir yapı yapmak mümkün değil... Ancak eski eser statüsünde bir binanız varsa, şu iki alternatifi
değerlendirmeniz mümkün:

- Restorasyon, restitüsyon ve roleve projelerini çizerek bağlı olunan bölge kuruluna kabul ettirmek suretiyle bina yapmak,

- 1957 yılı öncesi yapılan kâgir binanızın özel idare kayıtlarını çıkararak orijinaline uygun biçimde onarmak…
Yazının girişinde bahsettiğim yasaların oluşturduğu koşullar nedeniyle, Boğaz’da emlak alım ve satımı da sınırlı kalıyor. Bölgede uzun yıllar emlak aracılık hizmetleri yapmamız vesilesiyle edindiğimiz müşteri deneyimi bize, satıcının maddi ihtiyacı olmadıkça, gönlünden geçen bedel teklif edildiği takdirde gayrimenkulünü satmayı düşündüğünü gösterdi. Böylesi somut ve ticari kriterleri olmayan bir alışveriş tabii ki zor oluyor. Bu bilgi ışığında Boğaz’da gayrimenkulü bulunanların satış işlemi gerçekleştirebilmesi için şu tür gerekçeler ön plana çıkıyor:

- Çocukların büyümesi ve evden ayrılması,
- Büyük evlere bakmanın maddi ve pratik açıdan zorluğu,
- Bağdat Caddesi gibi işlek bölgelerde  sağlık tesislerine, alışveriş ve buluşma noktalarına yakın olma isteği …
Alım ve satım neden azalıyor?
Günümüzde, Boğaz’daki emlak piyasasında alım ve satımın azalma sebebi kanaatimce şu : Potansiyel satıcıların karşısına, ellerindeki kıymetli bir mülkü sattıkları takdirde elde edecekleri yüklü bedelleri daha iyi değerlendirebilecekleri fırsatlar çıkmıyor. Çünkü ABD’de başlayan ekonomik kriz, ardından Avrupa'ya sıçradı ve bu durumu, Arap Coğrafyası'ndaki siyasi, sosyal ve ekonomik çalkantılar takip etti. Bu tablo da ister istemez Türkiye’yi etkiledi. Boğaz civarındaki emlak piyasasının nispeten de olsa hareketlenmesinin küresel piyasaların açılmasıyla direkt olarak bağlantılı olduğunu düşünüyorum.
Boğaz’daki emlak piyasasını olumsuz yönde etkileyen bir neden daha var : Birkaç yıldır Boğaziçi İmar Yasası'nda düzenlemeler yapılacağı söylentileri beklentileri arttırıyor. Satıcılar kendi mülklerine yeni imar durumları geleceğini ve bu sayede, mülklerinin fiyatının artacağını öngörürken; alıcılar da yeni yapı stokunda ortaya çıkacak daha çok sayıdaki seçenek içinde istedikleri gibi bir yer beğenebileceklerini düşünüyorlar. Birbirine zıt bu iki görüşten hangisinin daha doğru olacağını zaman hepimize gösterecek.

Yenilenmeye evet ama…

Satıcı ve alıcılar ekonomik beklentilerle hesaplar yapa dursun ;  ekonomik ömrünü tamamlayan bu binaların deprem güvenliği açısından büyük risk oluşturduğu ve yenilenmesi gerektiği gerçeği de somut bir biçimde önümüzde duruyor. Yenilenmeye elbette evet; ama yeşilin korunmasına ve Boğaziçi'nin kültürel / doğal yapısına dikkat edilerek bir yapılaşmaya gidilmesine de özen gösterilmesi gerekiyor.
Boğaz civarında yoğun bir yapılaşmaya gidildiği takdirde, gümrük duvarlarının yıkıldığı dönemde yerli otomobillerin yaşadığı problemleri, eski evlerin de yaşayacağı kaçınılmaz bir gerçek... Arzın artması ile alıcının seçeneğinin de artacağını göz ardı edemeyiz.
Alıcılar ‘Hayatının Fotoğrafı’nın peşinde
Alıcılar açısından alım gerekçeleri biraz daha farklı seyrediyor. Boğaz’da emlak almak bir ihtiyaç değil; "Hayatının Fotoğrafını" satın almak gibi bir şey... Bu kararı vermek yıllarca sürebiliyor. Genel alıcıların Boğaz bölgesinde mülk almayı tercih etme sebeplerini şöyle sıralayabiliriz:

- Belli bir maddi imkâna ulaşan pek çok insanın hayal ettiği gibi Boğaz’da oturmak/burada dostlarını ağırlamak,
- Eskiden burada yaşamış olan alıcılar için, çocukluğunun geçtiği yerleri özleyip imkân olunca tekrar sahip olmak,
- İş yapan insanlar için, misafirlerine yaşadıkları yerleri göstererek güvenirliklerini ve prestijlerini arttırmak…
Sözlerimi büyük usta Can Yücel'in bir şiirinden güzel bir alıntı yaparak sonlandırmak istiyorum:
‘Ömür dediğin üç gündür, dün geldi geçti, yarın meçhuldür…
O halde ömür dediğin bir gündür, o da bugündür…’

Ulvi Özcan
ulvi.ozcan@bosforce.com.tr
Bosforce Yönetici Ortağı , Emlak Danışmanı 

Internette Emlak Pazarlama ve Tek Yetkili Emlakcılık

Internette Emlak Pazarlama ve Tek Yetkili Emlakcılık

Dünyaca ünlü işadamı Bill Gates’in yıllar önce okuduğum bir kitabı çok etkilemişti beni…

 

 Kitabın adı “Dijital Sinir Sistemiyle Düşünce Hızında Çalışmak” … Kitapta bilişimin hızı , geleceği , geleceğimizi nasıl şekillendireceği gibi konulara değinilmekte ve bir yol haritası çıkarılmaktaydı. İşimiz ile ilgili olsa gerek bir cümlesi de çok dikkatimi çekmişti. Bill Gates : “İnternetin hayatımıza girmesiyle aracılık hizmetleri ya ortadan kalkacak , ya da güçlü aracılara adeta bir “örümcek ağı” gibi tüm satıcı ve alıcılar takılacaktır…” diyordu kitabının bir yerinde…

Aradan daha 10 yıl geçmemesine rağmen herhalde o günler geldi. Bugün emlakçılıkta internetin ne kadar önemli olduğunu kim inkar edebilir? İstediği kadar iyi web sayfaları olsun genel kabul görmüş emlak portallarının içinde olmadan hangi emlak firması piyasada var olabilir?
Tüm bu gerçekleri ve internetin hayatımıza kattığı nimetleri kabul etmekle birlikte varolan durumun getirdiği problemleri de gözardı edemeyiz. Bu problemlerin başında bilgi kirliliği geliyor…
Birden çok emlak firması, aynı yeri, farklı-farklı emlak portallarında, farklı-farklı özelliklerle piyasaya sürüyor ve müşteri bekliyorlar. Emlak arayan (kiralık veya satılık) müşteri de kabul görmüş bu portallardan arama yaparak aradığını bulmaya çalışıyor. Arama sonrasında müşteri aslında aynı yerlerin birçok emlak firması tarafından başka yerlermiş gibi internete girildiğini, çoğunun aynı yer olduğunu ve haftalarca elinde aldığı print-out’lar ile boşa gezdiğini anlıyor… Sonucunda emlakçı kaybediyor , emlakçılık kaybediyor ve portallar itibar yönetimi klasmanına giriyorlar.

Tek Yetkili Emlak Danışmanlığı
Aktarmış olduğum sorunun üç temel ortağı var… Emlakcılar, portallar ve tüketiciler. Çözüm noktasında global bir çözümü zor görmekle birlikte; üç temel aktör açısından da münferid çözümler var.
Emlakcılar açısından çözüm; birlik olup tek yetkili olmanın (pazarlama yaparken ve alıcı/kiracıyı temsil ederken) müşteriye sağladığı faydalar üzerinde makaleler yazdırılmalı, konu ile ilgili algıyı güçlendirecek pr çalışmaları yapılmalı,
Tek yetkili çalışılan emlak kayıtları ve müşteri temsilleri ile ilgili “memnun müşteri hikayeleri” yaygınlaştırılmalı,
Emlakcılıkta internette pazarlamanın önemi inkar edilmeden hatta öne çıkma (Google’da ve emlak portalları içinde)ve başarılı web sayfaları yapma ile birlikte internetin “tek pazarlama” mecrası olmadığı gerçeği ile hareket edilmeli,
ERP, CRM gibi müşteri ve kaynak yönetimi programları ile müşteriye verilen hizmetin kalitesi arttırılmalı ve süreci hızlandırılmaldır.
Satıcı/Kiraya Veren Müşteri açısından; Bir emlağını pazarlama için tek bir emlak danışmanına verildiğinde “fayda” gözardı edilmemelidir . Emlak firmasının ne kadar zamanda, ne kadar hizmet bedeli ile hangi pazarlama enstrümanları kullanılarak pazarlama yapacağı bir “niyet mektubu” ile istenmeli, niyet mektubu doğrultusunda anlaşma yapılmalı, taahhüt edilen konulara özen gösterilmediği takdirde tek taraflı fesih hakkı sözleşmeye konmalıdır. Bu durumda emlak firması ilgili emlak kaydını tüm açıklığı ile piyasada pazarlayabilir, diğer meslektaşları ile paslaşabilir/paylaşabilir olabileceğini düşünüyorum.
Alıcı / Kiracı Müşteri açısından; Bugün piyasada emlak arayan müşteri bilgi kirliliğnin ciddi mağdurudur. Bu duruma düşmemek için süresi belli, hizmet bedeli belli iş tarifi belli olacak şekilde anlaşma yapılmalı ve tek bir emlakçı yetkili kılınmalıdır. Bu durumda da emlak danışmanından yazılı “niyet mektubu” istenmeli ve bu kapsamda sözleşme yapılmalıdır. Yapılan sözleşmede detaylara özen gösterilmediği takdirde müşterinin tek taraflı fesih hakkı olduğu belirtilmelidir.

Emlak portalları açısından; Başarılı olmuş emlak portallarına baktığımızda müşterinin, emlakçının, reklam verenin memnuniyetini kazanmış olanların önde/bilinir olduğunu görüyoruz. Kalıcı olabilmek için de içerik yönetimi, görsel yönetimi, vb. temel konular önemle olmakla birlikte emlak arayanın servis aldığı emlak firmalarından memnun kalması, üyelik satın alan emlak firmasının burada verdiği ilanlardan iş yapması ve paylaşılan beklentilere olumlu/olumsuz cevap verilmesi çok önemlidir. İlerleyen zamanda da başarılı olanların sürdürülebilirliği ve yeni gelenlerin varolabilmesi  için “fayda” sağlayan bu faktörleri dikkat etmesi gerektiğini hep birlikte göreceğiz.
Emlakçılığa başladığım 1995’de emlak pazarlaması çok daha ilkel koşullarda yapılmaktaydı. Pazarlama mecrası sadece seri ilanlardı. Bugün bilişim teknolojilerinin gelişmesi ile sektör çok daha iyi yerlere geldi. Aksayan yanları da tamir edebildiğimiz takdirde çok daha iyi yerlere geleceğine inancım hep vardır. Bu durumda meslektaşımızın bilincine ve dayanışmasına , tüketicinin bilinçli tercihine ihtiyacımız olacaktır. Tek yetkili emlakçılık sisteminin oturması ile müşteri memnuniyetinin artacağına, sektörden “çürük elma” ların temizleneceğine inancım tamdır.

Ulvi Özcan
ulvi.ozcan@bosforce.com.tr
Bosforce Yönetici Ortağı , Emlak Danışmanı

Boğaziçi imara açılıyor

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Boğaziçi bölgesini imara açmaya hazırlanıyor. Yapı Denetim Kanunu Taslağı’na eklenen yeni maddelerle koru, mesire yeri ve yeşil alan gibi özel mülkiyete ait parsellerde taban alanı yüzde 5’i ve bodrum hariç 2 katı geçmemek koşuluyla konut, ticaret merkezi ve turizm alanı yapılabilecek.

ÇEVRE ve Şehircilik Bakanlığı’nın kamuoyunda tartışma yaratan ve 11 kanunda değişiklik öngören torba kanun taslağındaki Yapı Denetim Kanunu’na ilişkin düzenlemenin, Boğaziçi bölgesinin belli şartlarda imara açılmasını içerdiği ortaya çıktı. Buna göre, Boğaziçi’nde koru, mesire yeri ve yeşil alan gibi özel mülkiyete ait parsellerde taban alanı katsayısı yüzde 5’i ve bodrum hariç 2 katı geçmemek koşuluyla konut, ticaret merkezi ve turizm alanı yapılabilecek.
YAPI 2 KATI GEÇMEYECEK
Konut yapılacak parsel alanlarının toplamının en az bin metrekare olması gerekecek. Bu parsellerden bitişik olanların tevhid edilmesi zorunlu olacak. Bakanlığın yürüttüğü çalışmayla tevhid sonrasında uygulama kapsamındaki parsellerden mülkiyet sahibinin talebi doğrultusunda yalnızca birinin üzerinde yapı inşa edilebilecek. Yapı yapılamayacak parsellerin imar hakkı, yapı yapılacak olan parsele transfer edilecek. İmar hakkı başka bir parsele devredilen parsellere yapı inşa edilemeyecek. Bu parsellerin belediyeye park ve yeşil alan olarak kullanılmak üzere bedelsiz olarak terk edilmesi zorunlu olacak.
5 BİN METREYE ŞART YOK
Daha önce düzenleme yapılmaksızın kamuya bila bedel terk edilmiş veya terk edilecek alanlar Taban Alanı Katsayısı hesabına dahil edilecek. En az toplam 5 bin metrekare büyüklüğün sağlanmasında parsellerin birbirine bitişik olma şartı aranmayacak. Parsellerin tamamının bitişik olmadığı durumlarda her 5 bin metrekare için uygulamaya giren parsellerden mülkiyet sahibinin talebi doğrultusunda yalnızca birinin üzerinde yapı yapılabilecek. Yapı yapılamayacak parsellerin imar hakkı yapı yapılacak olan parsele transfer edilecek. Yapı yapılmayacak parsel veya parsellerin belediyeye terk edilmesi zorunlu olacak.
10 metrelik kademeler
BOĞAZİÇİ öngörünüm bölgesinde kamuya terk edilecek alanların ayrıştırılması dışında ifraz yapılamayacak. Ancak bu maddeye uygun olarak tevhid yapılabilecek. Bu madde kapsamında yapılacak uygulamalarda kamuya terk işlemleri gerçekleştirilip tescil edilmeden yapı ruhsatı tanzim edilemeyecek. Yapılacak yapılarda arazinin yükselme yönünde en az 10 metre derinliğinde olmak şartıyla kademelendirme yapılabilecek.
Dünyanın en değerli kültürel mirası böyle hor kullanılmamalı
ŞEHİR Plancıları Odası Genel Sekreteri Hüseyin Gazi Çankaya, taslağa tepki göstererek, hükümetin ekonomiyi canlandırmak için rantı kaynak olarak gördüğünü savundu. “Torba taslağa unuttuklarını atıyorlar” görüşünü savunan Çankaya, Hürriyet’e şunları söyledi: “TMMOB görüşüne sunulan taslakta Boğaziçi ile ilgili bir düzenleme bulunmuyor. Ancak hergün neredeyse yeni düzenleme taslağı geliyor. Demek ki, unuttuklarını torbanın içine atıyorlar. Bu madde Boğaziçi’nin imara açılması anlamına geliyor. Torba yasanın belli maddeleri iyi çalışılmış. Ancak çoğu maddenin alelacele yazıldığı belli oluyor. Çok ciddi teknik hatalar var. Sıcak parayı inşaatla canlı tutmak istiyorlar. Görünen o ki ‘düzenlemeleri bir kere yapalım bir daha uğraşmayalım’ diyorlar. Dönüşüme kaynak yaratmak için tüm engel oluşturan maddeleri yeniden düzenliyorlar. Bu kabul edilebilir birşey değil. Boğaziçi gibi dünyanın en değerli kültürel tarihi mirasını böyle hor kullanmamak gerekir.”
Yeni düzenleme neler getiriyor
5 bin metrekare ve daha büyük parsellerde parselin en az yarısının kamuya düzenleme ortaklık payı olarak terk edilmesi kaydıyla planda şu yerler imara açılıyor:
· Koru
· Mesire yeri
· Spor alanı
· Ağaçlandırılacak alan
· Tarım alanı
· Bostan ve yeşil alan
NELER YAPILABİLECEK· Konut
· Ticari alan
· Turizm tesisi
· Özel sosyal alan
Her türlü hakkı saklıdır.

Vergi Usul Kanunu’nun emlak vergisi ile ilgili maddeleri düzenlenmeli

Vergi Usul Kanunu’nun emlak vergisi ile ilgili maddeleri düzenlenmeli

Hürriyet Gazetesi’nde her zaman beğeniyle takip ettiğim Prof. Dr. Şükrü Kızılot’un “Emlak Vergisi artık kuzu kuzu ödenmeyecek” başlıklı yazısı dikatimi çekti.

Ulvi Özcan

22.10.2012 Yazıyı dikkatlice okudum; yazıda Emlak Vergi Kanunu ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nde bireysel dava açılabileceğinden söz ediyordu.

Mevcut 213 Sayılı Vergi Usul  Kanunu’nun ilgili hükümlerine göre arsa ve araziye ait asgari ölçüde birim değerlerinin tesbitinde takdir komisyonlarına yetki verilmiştir. Bu yetki uyarınca; takdir komisyonlarınca her dört yılda bir belirlenen asgari birim değerleri,  emlak vergisinin tarh ve tahakkukunda esas alınmaktadır. Ancak belirlenen asgari emlak değerlerine itiraz edebilme hakkı belirli kurumlara verilerek emlak sahibi ve aynı zamanda emlak vergi mükellefi olan gerçek veya tüzel kişiler bu haktan mahrum bırakılmıştır.

Bursa’da yaşayan bir vatandaşımız Bursa Vergi Mahkemesi’ne başvurarak;  vergi mükellefi olan gerçek kişi veya tüzel kişinin takdir edilen değere itiraz edebilme hakkının Anayasa’nın 125. maddesinde belirtilen idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yoluna açık olduğu hususunun değerlendirilmesi ve 213 Sayılı Kanunun mükerrer 49. maddesinin (b) fıkrasının 3. bendinde yer alan “Takdir Komisyonlarının bu kararlarına karşı kendilerine karar tebliğ edilen daire, kurum, teşekküller ve ilgili mahalle muhtarlıkları onbeş gün içinde ilgili vergi mahkemesinde dava açabilirler…” cümlesinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasını talep ediyordu.

Bursa Vergi Mahkemesi talebi inceledikten sonra oybirliği ile davanın kabulü ile Anayasa Mahkemesi’ne dava açılmasına karar veriyordu…
Anayasa Mahkemesi’de dosyayı inceledikten sonra 31.05.2012 gün ve 2011/38 Esas , 2012/89 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne oy çokluğu ile karar veriyordu. Karara bir üye muhalefet şerhi koyarken, bir üye de ek bir gerekçe ile kararı gerekçelendiriyor ve destekliyor.
Bu karar gecikmiş ve doğru bir karardır. Duyarlı davacıyı , Bursa Vergi Mahkemesi başkan ve üyelerini , Anayasa Mahkemesi başkan ve üyelerini kutlamak gerekir. Dünyada hiçbir demokratik hukuk devletinde bu tür uygulamalar yoktur , ülkemizde de olmamalıdır.

Takdir Kıymet Komisyonu Üyeleri Kimler Olmalı
Ancak; ilgili yasanın emlak vergisi ile ilgili yanlışlıkları sadece dava açma hakkı ile sınırlı değildir. Örneğin takdir kıymet komisyonlarının oluşumu ayrıca ele alınmalıdır. Odaların (ticaret odaları, sanayi odaları, sanayi ve ticaret odaları vb…) kontenjanınından görevlendirilen takdir kıymet komisyonu üyelerinin piyasadaki emlak değerinden ne kadar anladığı nasıl ölçülebilir? Komisyon üyesi muhtarların durumu da  aynı… Elinde yeterli bir bütçe olmayıp, vatandaşın hergün bir taleple karşısına dikildiği muhtar; vergi gelirlerinin gideceği makam (belediye)  aleyhine nasıl dava açabilir?

Oysa bu komisyonlarda yukarıda belirttiğim ve kuvvetler ayrılığı prensibi gereği “olması sakıncalı” takdir kıymet komisyonu üyeleri yerine; kurumsal bir meslek haline gelen ve yasa ile birlik hüviyetine de kavuşan “Değerleme Uzmanı” unvanına sahip, SPK lisanslı bir değerleme firmasının yöneticisi bir üye ile, sözkonusu takdir kıymetinin yapılacağı ilçede en az beş yıldır faaliyet gösteren ve ticaret odalarına (olmadığı yerlerde ticaret ve sanayi odası) bağlı bir aracılık firmasının yöneticisi “emlak danışmanı” ünvanı taşıyan bir üye olması şartı düzenlenebilir.

Maliye Bakanlığı’na Önalım Hakkı Yasa ile Düzenlenebilir
Bugun emlak vergisi ile ilgili yapılabilecek en iyi düzenleme idareye (Maliye Bakanlığı, Belediye, Toki  vb...) önalım hakkı verilip, emlak vergisinin beyana bağlanmasıdır…

Boğazda satılık yalı ile ilgili bir örnek vermek istiyorum; Vaniköy’de, Vaniköy Caddesi üzerinde bir yalının m2/satış fiyatı 35.000 USD’dir…  Aynı caddede bir yalı dairesinin m2/fiyatı 25.000 USD, (yalı arkası) boğaz manzaralı dairenin fiyatı 15.000 USD, deniz görmeyen bir dairenin m2/fiyatı ise 5.000 USD’dir. Ödedikleri emlak vergisi m2 / fiyatı ise hepsinin aynıdır. M2/fiyat=8.000 TL. … Bu durumda bir adalatsizlik olduğu tartışmasızdır. Bazen vergi mükellefi vatandaşlarımız mağdur olup zarar ederken , bazen de idare vergi kaybına uğramaktadır.

Oysa bu durum yerine vergi mükellefine beyanname verirken bir taahhütname alınarak, idarenin önalım hakkı olacağı olduğu ihbarı yapılabilir. Bu konu bir mevzuat düzenlemesi ile düzenlenirken, kamuoyunda ciddi bir pr oluşturulabilir.

Her emlak vergisi dönemi geldiğinde ciddi bir yaygara koparken, bir hafta sonra herşey unutulmaktadır. Nasreddin Hoca’nın dediği gibi “testi kırılmadan” bir düzenleme yaparak, emlak vergi dönemi gelmeden bir taraftan emlak vergisi mağduriyetini, diğer taraftan da idarenin vergi kaybını önlemeliyiz. 23.10.2012

Ulvi Özcan
Ito 17. Donem Meclis Üyesi, Bosforce Yönetici Ortağı
ulvi.ozcan@bosforce.com.tr 

İstanbul’da nerede emlak alınmalı , nerede emlak satılmalı !!!

İstanbul’da nerede emlak alınmalı , nerede emlak satılmalı !!!

Emlakcılığa başladığım 1995’den beri cevabını % 100 doğru vermekte zorlandığım tek sorudur bu …

Ulvi Özcan

 

Çünkü bir yerde emlak yatırımı yaparsınız dövize , altına , İMKB endeksine göre kazanmışsınızdır ama ; başka yerde bir emlak yatırımı yapsaydınız daha çok kazanabilirdiniz. Bu konunun örnekleri hiç de az değildir. Ancak yine de emlak alırken , emlak satarken dikkat edilmesi gereken noktalar kesinlikle vardır.

Şehirde yapılan planlamalar sonucunda ; ulaşım , sağlık , eğitim , modern şehir ihtiyaçları , ticari yatırımlar bölgenin emlak yatırımında değer kazanacağı veya değer kaybedeceği ile ilgili en önemli göstergelerdir. Bununla birlikte bölgedeki emlak stokunun azlığı / çokluğu diğer bir belirleyici faktördür. Bölgede başka yatırım yapan emlak yatırımcısının ticari satın alma gücü profili veya siyasi portresi de yatırım kararında önemli başka bir faktördür.
Yanılmıyorsam 2004 yılıydı , Turyap Çengelköy Temsilcisi’ydik. Beykoz Anadoluhisarı’nda bir eski eser bahçeli konağın alım satımına aracılık yapıyorduk. Çok değerli olan bu yer için istediğimiz fiyat 1.600.000 USD.ydi … Pazarlama sürecinin üçüncü ayıydı bir müşteri çıktı ; verdiği fiyat 1.450.000 USD.idi. Satıcı müşterimiz ilk başta sıcak bakmasına rağmen sonradan vazgeçti. Bizim de kendisine ısrarımız burayı satıp , ilk batan bankalar TYT BANK , MARMARA BANK ve İMPEXBANK’IN tasfiyesi sonucu TMSF’ye devredilen Riva’daki 140.000 m2 arsasını kendisine satın almaktı. Söz konusu arsalar m2/fiyat 13 Usd.ye satıldı. Anadoluhisarı’ndaki konağı iki sene sonra tekrar sattık. Sattığımız fiyat 2.350.000 USD.ydi. Satıcı müşterimiz bana : “Bak Ulvi bey iyi ki o zaman satmamışız. Döviz bazında iki yılda % 62 kazanmışız dedi…” Ben de kendisine : “Rıva’da arsaların m2/fiyatının 150 Usd. olduğunu , değer artışının ise % 1.150 olduğunu …” söylediğimde ikimiz de hayretimizi gizleyememiştik. Bu örnekleri çoğaltabiliriz.

Nereden Emlak Almalı , Neden Emlak Almalı
Bugun Istanbul’a yakın yerlerde arsa/arazi yatırımı için ; 3. Havaalanı yakınları , Kuzey Marmara Otoyolu yakınları , Körfez Köprü Geçişi yakınları sıklıkla konuşulan yerler. Bölge olarak bakacak olursak da Silivri , Kemerburgaz , Çatalca , Arnavutköy , Zekeriyaköy , Uskumruköy , Hadımköy , Rıva , Paşaköy , Kurtköy , Kandıra , Karasu , Yalova , Gebze gibi yerler emlak yatırımcıları tarafından mercek altına alınmış durumda …
Ofis yatırımı açısından ; Maslak , Levent , Gayrettepe , Esentepe , Balmumcu , Kozyatağı , Altunizade , Ataşehir , Ümraniye , Kavacık , Kartal ,Maltepe gibi yerlerdeki plazalar tercih edilirken Mağaza/Dükkan yatırımında satın alma gücü yüksek tüketici kesimin yaşadığı Nişantaşı , Teşvikiye , Etiler , Levent , Bakırköy , Taksim , Beyoğlu , Bağdat Caddesi , Kadıköy gibi eski semtlerin tercih edildiğini görüyoruz.
Neden emlak almalıyız sorusunun cevabı ; yıllar yılı emlağa yatırım yapan yatırımcının kazandığı gözlemidir. Ancak emlak yatırımı denince konut değil ; arsa/arazi veya ticari bina yatırımı akla gelmelidir. Burada temel prensip ;  iyi yeri , ihtiyaç fazlası bir kazanç ile alıp zorunluluktan satmayacak bir şekilde pozisyon almaktır.
İnsanlarda emlak satın almanın bir başka önemi de ; statüdür. Bu durumlarda genellikle ; emsal fiyatlar , yeni olup/olmaması çok önemli olmamaktadır.  “Gülü seven dikenine katlanır…”  misali insanlar herşey mükemmel olsun beklentisine girmiyorlar. Dolayısı ile insanların alım kararını biraz da “duygusal nedenler” belirliyor. Yıllar önce prestijli bir sitede villa almak için görüştüğümüz bir müşterimiz : “Ulvi bey burada inşaat maliyetinin m2/fiyatının kaç para olduğunu bilip bu bedelleri ödemek çok zor geliyor. Ancak ne var ki ülkenin tanınmış simaları ile komşu olup network genişletmenin başka yolu da yok …” demişti. Geçen yıllarda gözlemimiz bu müşterimizi hep haklı çıkarmıştır.
Neden Emlak Satmalı , Nerede Emlak Satmalı
Emlak satmada en önemli sebepleri sıraladığımızda ; ihtiyaç fazlası emlak envanterinin karlı olmadığı haller , miras durumları , daha iyisini satın almak için kaynak olarak kullanma , ticari finansal sıkıntılar , bölgenin değer kaybetmesi gibi sebepleri görebiliyoruz.
Örneğin bugün boğazda Vaniköy Evleri’nde bir villanın değeri minimum 6.000.000 USD. civarında konuşuluyor. Aynı evin kira getirisi de maksimum 10.000 USD… Amortisman süresi 600 ay… Vergi avantajı yok … Yıpranmasını ve yaşını göz önüne aldığımızda ve ticari bir yatırımla kıyasladığımızda ; elde tutmanın hiçbir avantajlı yanı yok. Ancak keyifle yaşayacağınız boğazda bir villa için çok fazla daha iyi alternatifin olduğunu düşünmüyorum.
Miras kalan yerlerde emlak satışlarında insanların farklı maddi imkanları , farklı beklentileri olduğu için ortak bir karar vermek de oldukça güç oluyor. Genellikle en “tok satıcı” nın fiyatı ile hareket edilip , sonunda en ihtiyaç sahibinin “isyanı” ile  tatsızlıklar çıktığı sıkça görülüyor. Burada doğru yöntem aile bütünlüğünü önemseyen , sözü geçen bir aile büyüğünün konuya el atması , analitik yöntemlerle değer tesbiti yaptırarak satış sürecini hızlandırmasıdır. Aksi durumlarda akrabalıkların bittiği ve işlemin sonuçlanmasının da kimsenin menfaatine olmadığı çoklukla görülmektedir.
Nerede emlak satmalı sorusunun cevabını semt/semt verememekle birlikte , iki grup emlağı kapsadığını belirtmek isterim. Bunlardan birincisi “statü” için tutulması mantıklı olan “lüks konutlar” ; ikincisi ise şehrin dışında, genellikle tanınmış inşaat firmaları tarafından inşa edilen , güzel reklamlar ile pazarlanan projelerden satın alınan dairelerdir.
Uzun uzadıya anlatmaya çalıştığım ve yazımın başında da ifade ettiğim gibi % 100 doğrunun olmadığı bu konuda değişmeyen bir doğru vardır : “Kriz en sonra şehir merkezine girer , en önce şehir merkezini terkeder …”

Ulvi Özcan
www.twitter.com/bosforce
Bosforce Yönetici Ortağı , Emlak Danışmanı